• Sonuç bulunamadı

Aylık Ekonomi ve Piyasalar Raporu. Ekim 2015

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Aylık Ekonomi ve Piyasalar Raporu. Ekim 2015"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Aylık Ekonomi ve Piyasalar Raporu

Ekim 2015

(2)

Ekim 2015 Ekonomi

Eylül ayında yıllık enflasyon önceki %7.14’ten %7.95’e yükseldi. Kurda yaşanan yükselişin enflasyona yansımaya devam ettiğini görüyoruz. 2015 sonunda enflasyonun %7.7, 2016 sonunda ise %7.0 olmasını bekliyoruz.

Ağustos ayında dış ticaret açığı 4.9 milyar dolar oldu. Böylece yıllık cari açığımız da 45 milyar dolardan 42 milyar dolar civarına düşüyor olacak. 2015 sonu beklentimiz 38 milyar dolar seviyesinde (GSYH %5.4).

2Ç15 büyümesi %3.8 olmuştu. Özellikle iç talebin (tüketim ve yatırımların) güçlü seyrettiğini görüyoruz. Hem TL’deki değer kaybı hem de içeride artan politik belirsizlik kapsamında ekonomide bundan sonraki süreçte yavaşlamanın hızlanmasını bekliyoruz. 2015 beklentimiz %3 büyüme, 2016 ise %2.7 seviyesinde.

Finansal Piyasalar

TCMB, Eylül ayındaki PPK toplantısında faizlerde herhangi bir değişikliğe gitmezken, normalleşme adımları için FED’in adımlarını takip edeceğini açıkladı. TCMB PPK toplantısını 22 Ekim’de gerçekleştirecek. Önümüzdeki dönemde de TCMB’nin fonlama maliyetini yüksek tutmasını ve sıkı para politikasına devam etmesini bekliyoruz. Ayrıca bu ay gerçekleştirilecek FED FOMC toplantısında faiz artışı beklenmese de toplantının küresel piyasalar için önemini koruduğunu düşünüyoruz.

İstihdam piyasasında son iki ayda yaşanan bozulmanın, FED faiz artırımı beklentilerini de ötelediğini görüyoruz. Diğer taraftan, büyüme rakamlarındaki küresel yavaşlamanın ABD ekonomisini de etkilediği yönünde kaygılara yol açması, FED'in Aralık ayında da bir faiz artırımında bulunamayabileceğine dair olan beklentiyi pekiştiriyor. Eylül ayında bir aksiyon almayan FED’den para politikasına dair gelecek açıklamaların gelişmekte olan ülke kurlarındaki stresi artırabileceğini düşünsek de, ötelenen faiz artırım beklentilerinin riskli varlıkları desteklemeye devam etmesini bekliyoruz. Bu gelişmenin TL varlıklar üzerinde de olumlu etki yaratmaya devam etmesini beklerken, Ekim ayı içerisinde, erken seçim riskinin TL’deki değerlenme momentumunu frenleyebileceğini değerlendiriyoruz. Avrupa’da ise büyüme rakamlarında pozitif revizyonlar gelmesine rağmen, enflasyon görünümünün ECB yönetimini rahatsız etmeye devam ettiğini görüyoruz. Bu neden dolayı ECB’nin mevcut parasal genişleme programını uzatmasına yönelik beklentilerin artması sebebiyle, Euro’nun bir çok para birimi karşısında zayıf bir performans gösterdiğini izliyoruz. Bu görünümün Ekim ayı içerisinde de korunmasını bekliyoruz.

Hisse senedi piyasalarında tarım dışı istihdam verisinin beklentilerin altında kalmasından dolayı ABD faiz artışının ötelenmesine yönelik fiyatlamalar olumlu etki yaratırken, önümüzdeki dönemde küresel gelişmelerin ve Çin ekonomisinin seyrinin, FED açısından artık çok daha önemli hale geldiğini söyleyebiliriz. Ayrıca BoJ ve ECB’den beklenen parasal genişleme adımlarının da hisse piyasaları için pozitif olması beklenebilir Teknik anlamda kısa vadede 74,000-75,000 direnç bölgesini aşarak güçlenen BIST 100 endeksinde daha önce de çok kez belirttiğimiz üzere 78,000-80,000 bölgesi direnç olarak çalışacaktır. Orta vadeli perspektifte bakıldığında 80,000 direnci kritik olacak ve aşılması halinde 84,500 hedeflenebilecektir. BIST-100 endeksinde 75,000 destek haline gelirken 73,500 stop-loss olarak takip edilmelidir. Dolar bazlı olarak takip ettiğimiz $25,000-27,000 direnç bölgesi olarak izlenecektir.

GENEL GÖRÜNÜM

(3)

Enflasyon

 Enflasyon Eylül ayında %0.89 geldi (beklenti : %0.75) – Özellikle ulaştırma fiyatlarındaki artış enflasyonun beklediğimizden ve beklentilerden yüksek gelmesine sebep oldu. Yıllık rakam da %7.95’e çıkıyor, önceki veri %7.14 idi.

 Çekirdek de yıllık %8.2’ye yükseliyor, çekirdeğin %9’a doğru yükselişinin devamı olası olarak görüyoruz.

 TL’deki değer kaybının enflasyona artık daha belirgin şekilde geçtiğini görmekteyiz. Bu durumunda enflasyona olumsuz yansımasını görmeye devam ediyoruz.

 Özellikle servis enflasyonunda da belirgin artış sürüyor. Bu da enflasyon beklentilerinin kontrolünü daha da zorlaştırıyor.

 Detaylara baktığımızda özellikle ulaştırma kaleminde (otomotive yapılan zamlar) aylık %2 artış var. Bunun dışında servis kalemlerinde, eğlence kültür-lokanta otel gibi, belirgin artışlar görüyoruz.

 Para politikasındaki duruş ile gerçekleşen enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki bozulma arasındaki bağın koptuğunu düşünüyoruz. Enflasyondaki yapışkanlık %7 seviyelerinden %8’lere doğru zamanla yükselmiş gözükmekte.

 Ortalama fonlama %8.9 seviyesinde. Kademeli şekilde %9.5’e yükselmesini olası görüyoruz.

 Yıl sonu için enflasyon beklentimiz %7.7, 2016 içinse %7 seviyesinde.

MAKROEKONOMİ

Enflasyon

-4 0 4 8 12 16

02.09 08.09 02.10 08.10 02.11 08.11 02.12 08.12 02.13 08.13 02.14 08.14 02.15 08.15

Enflasyon (yıllık, %)

TÜFE ÜFE

2.6 1.3

1.0 0.7 0.5 0.4 0.4 0.3 0.3 0.2 0.1 0.1

-1.0 -0.5 0.0 0.5 1.0 1.5 2.0 2.5 3.0 Gıda ve alkolsüz içecekler…

Konut…

Lokanta ve oteller…

Ev eşyası…

Çeşitli mal ve hizmetler…

Ulaştırma…

Eğlence ve kültür…

Giyim ve ayakkabı…

Alkollü içecekler ve tütün…

Sağlık…

Eğitim…

Haberleşme…

Enflasyon alt Kalemlerin katkısı (yıllık, puan)

(4)

Ekim 2015 Büyüme

 2Ç15’te Türkiye yıllık %3.8, 2015’in ilk yarısında da ortalama %3 büyüdü.

 2015 ikinci yarıyıl itibariyle GSYH’miz yıllık 1.8 trl TL, yani 770 milyar dolar. Bir önceki çeyrek bu rakam 790 milyar dolardı.

 Son 1 yıllık büyümemiz ise %2.7 seviyesinde.

 Büyümenin bu rakama erişmesinde özellikle özel sektör yatırımlarının yıllık %11.4 yükselmesi rol oynadı-beklentilerin üzerinde. İç talebin yine oldukça güçlü kaldığını görüyoruz.

 İç talep artışı yıllık %6.8; tüketim yıllık %5.8 yükseliyor, yatırımlar yıllık %9.7 artıyor. Son 4 yıldır gördüğümüz en yüksek yatırım artışı. Devamının geleceğini düşünmüyoruz. Çünkü hem kurda hem tüketici güveninde hem de takip ettiğimiz diğer göstergelerde zayıflama sürüyor.

 Daha önce paylaştığımız notlarımızda 2Ç rakamının iyi gelmesinden bahsetmiş ve bunun yanıltıcı olmaması gerektiğinin altını çizmiştik. 3Ç’de baz etkisi destekleyici olmasını ve büyüme iyi bir rakam gelmesini bekliyoruz.

 Fakat hem kur tarafında son dönemde yaşanan hızlı hareket, hem de tüketici güveninin hızla geri çekiliyor olması 4Ç15 ve 1Ç16’da gecikmeli etkisini gösterecektir.

 Bu kapsamda 2015 için %3.5 olan beklentimizi %3’e, 2016 için de %4 olan beklentimizi %2.7’ye düşürüyoruz.

 Bu yıla dair %3 olan tahminimizin 3.5 puanı iç talepten kaynaklanırken, dış talebin katkısını 0.5 düşürücü yönde revize ediyoruz.

 %3.8’lik büyümemizin 6.7 puanı iç talepten kaynaklanırken, dış talebin 1.1 puan ve stokların 2 puana yakın düşürücü etkisi var.

MAKROEKONOMİ

GSYH Büyümenin Kompozisyonu

İç Talep Bileşenleri

-15 -10 -5 0 5 10 15 20

2008Ç1 2008Ç2 2008Ç3 2008Ç4 2009Ç1 2009Ç2 2009Ç3 2009Ç4 2010Ç1 2010Ç2 2010Ç3 2010Ç4 2011Ç1 2011Ç2 2011Ç3 2011Ç4 2012Ç1 2012Ç2 2012Ç3 2012Ç4 2013Ç1 2013Ç2 2013Ç3 2013Ç4 2014Ç1 2014Ç2 2014Ç3 2014Ç4 2015Ç1 2015Ç2

İç Talep Bileşenleri (katkı cinsinden, yatırım +harcamalar)

kamu özel sektör (20)

(16) (12) (8) (4) 0 4 8 12 16 20

2008Ç1 2008Ç2 2008Ç3 2008Ç4 2009Ç1 2009Ç2 2009Ç3 2009Ç4 2010Ç1 2010Ç2 2010Ç3 2010Ç4 2011Ç1 2011Ç2 2011Ç3 2011Ç4 2012Ç1 2012Ç2 2012Ç3 2012Ç4 2013Ç1 2013Ç2 2013Ç3 2013Ç4 2014Ç1 2014Ç2 2014Ç3 2014Ç4 2015Ç1 2015Ç2

Büyümenin Kompozisyonu (katkı cinsinden, puan)

iç talep dış talep stok değişim GSYH büyüme

-15 -10 -5 0 5 10 15 20

2008Ç1 2008Ç2 2008Ç3 2008Ç4 2009Ç1 2009Ç2 2009Ç3 2009Ç4 2010Ç1 2010Ç2 2010Ç3 2010Ç4 2011Ç1 2011Ç2 2011Ç3 2011Ç4 2012Ç1 2012Ç2 2012Ç3 2012Ç4 2013Ç1 2013Ç2 2013Ç3 2013Ç4 2014Ç1 2014Ç2 2014Ç3 2014Ç4 2015Ç1 2015Ç2

İç Talep Bileşenleri (katkı cinsinden, yatırım +harcamalar)

kamu özel sektör (20)

(16) (12) (8) (4) 0 4 8 12 16 20

2008Ç1 2008Ç2 2008Ç3 2008Ç4 2009Ç1 2009Ç2 2009Ç3 2009Ç4 2010Ç1 2010Ç2 2010Ç3 2010Ç4 2011Ç1 2011Ç2 2011Ç3 2011Ç4 2012Ç1 2012Ç2 2012Ç3 2012Ç4 2013Ç1 2013Ç2 2013Ç3 2013Ç4 2014Ç1 2014Ç2 2014Ç3 2014Ç4 2015Ç1 2015Ç2

Büyümenin Kompozisyonu (katkı cinsinden, puan)

iç talep dış talep stok değişim GSYH büyüme

(5)

Ekim 2015 Dış Denge

Cari açık, Temmuz ayında 3.2 milyar dolar oldu. Böylece yıllık cari açık önceki 44.3 milyar dolar seviyesinden, 45 milyar dolara seviyesine yükseliyor.(%5.8 GSYH)

Mayıs ayında 12 aylık kümüle rakamlara baktığımızda, cari açığın 41 milyar doları net enerji ithalatından kaynaklandığını görüyoruz. Enerji dışı cari açığımız yaklaşık 4 milyar dolara yükselmiş durumda.

Enerji fiyatları düşmesine rağmen toplam rakamda arzu ettiğimiz düşüş gerçekleşmiyor. Bunun temel sebebini de enerji dışı cari açığımızın tekrar yükseliyor olması olarak görüyoruz. (güçlü tüketim, yatırımların artıya geçmesi, ve ihracat talebindeki ve turizmdeki zayıflık)

Cari açık tarafında yapısal yeni bir bozulmanın ortaya çıktığı görüşündeyiz. Daha düşük büyümeyle geçmiş yıllara kıyasla daha yüksek cari açık veriyoruz.

35 milyar dolar cari açık beklentimizi 38 milyar dolara çekiyoruz. (GSYH %5.3)

Ağustos ayında dış ticaret açığı 4.9 milyar dolar oldu. Geçen yıl bu rakam 8 milyar dolar civarındaydı.

Dolayısıyla Ağustos ayında çok düşük bir cari açık ya da sınırlı bir cari fazla görme ihtimalimiz var.

Böylece yıllık cari açığımız da 45 milyar dolardan 42 milyar dolar civarına düşüyor olacak. 2015 sonu beklentimiz 38 milyar dolar seviyesinde.

MAKROEKONOMİ

Dış Ticaret Performansı (%, Yıllık)

Cari Denge (12 Aylık, Milyar Dolar)

-20 -10 0 10 20 30 40 50

01.10 07.10 01.11 07.11 01.12 07.12 01.13 07.13 01.14 07.14 01.15 07.15

Dış Ticaret Performansı (artış, yıllık)

İhracat İthalat D

-90 -80 -70 -60 -50 -40 -30 -20 -10 0

01.07 07.07 01.08 07.08 01.09 07.09 01.10 07.10 01.11 07.11 01.12 07.12 01.13 07.13 01.14 07.14 01.15 07.15

Cari Denge (12 aylık, milyar dolar)

-10 0 10 20 30 40 50

Dış Ticaret Performansı (artış, yıllık)

İhracat İthalat D

-90 -80 -70 -60 -50 -40 -30 -20 -10 0

01.07 07.07 01.08 07.08 01.09 07.09 01.10 07.10 01.11 07.11 01.12 07.12 01.13 07.13 01.14 07.14 01.15 07.15

Cari Denge (12 aylık, milyar dolar)

(6)

Ekim 2015 Bütçe

 Ağustos'ta bütçe 5.2 milyar TL fazla verirken, faiz dışı denge 8.9 milyar TL fazla verdi.

 Ağustos ayı detaylara baktığımızda ise; bütçe gelirleri yıllık %13 artıyor.

Vergi gelirlerinin ise gene aynı şekilde yıllık %13 arttığını görüyoruz.

 Bütçe giderleri yıllık %17oranında artarken, faiz hariç giderlerde %14 artış söz konusu.

 İlk 8 aylık döneme baktığımızda, bütçe 0.6 milyar TL fazla verirken, faiz dışı fazla 39.0 milyar TL oldu. Bu dönemde harcamalardaki yıllık %12 artışa karşılık, gelirlerdeki yıllık artış %13 civarında.

 2015 yılında bütçe açığının GSYH’nin %1.1’ü (21 milyar TL) ve faiz dışı fazlanın da GSYH’nin %1,7’i (33 milyar TL) olması bekleniyor. (OVP). Bütçe hedeflerine ulaşılmada bir risk görmüyoruz.

MAKROEKONOMİ

Bütçe (Milyar, TL)

Bütçe (milyar TL)

2014 2015 Değ. 2014 2015 Değ.

Giderler 32.0 37.5 17% 285.9 319.7 12%

Faiz Hariç Harcama 29.7 33.9 14% 252.2 281.3 12%

Personel Giderleri 8.5 9.9 16% 74.9 83.7 12%

Mal ve Hizmet 2.9 3.1 5% 21.6 25.3 17%

Cari Transferler 12.1 15.1 25% 109.7 119.9 9%

Faiz Harcamaları 2.8 3.6 31% 33.6 38.4 14%

Gelirler 38.0 42.8 13% 283.2 320.4 13%

Genel Bütçe Gelirleri 36.5 40.9 12% 272.1 307.9 13%

Vergi Gelirleri 33.6 38.1 13% 232.4 268.7 16%

Vergi dışı Gelirler 2.1 2.9 37% 39.7 39.1 -1%

Bütçe Dengesi 5.9 5.2 151% -2.7 0.6 124%

Faiz Dışı Denge 8.3 8.9 7% 30.9 39.0 26%

Ağustos Ocak-Ağustos

(7)

Tahvil-Bono Piyasası:

Eylül ayında TL’nin USD karşısında değer kaybetmesi ile tahvil piyasasında faizlerle yaklaşık 6 senenin en yüksek seviyelerine ulaştı. Gösterge tahvil %11.89, 10 yıllık tahvil ise %10.99 bileşik faize yükselirken, TCMB fonlama maliyeti ise %9 seviyesinin üzerine yükseldi. Tahvil piyasası için olumsuz devam eden piyasa hareketi, ABD tarım dışı istihdam verisinin beklentilerin altında kalması ile olumluya dönerken, TL’nin veri sonrasında değer kazanması ile faiz seviyeleri geriledi. Ayrıca Hazine’nin bu ay gerçekleştirdiği ihalelere olan güçlü talep de tahvil piyasasını desteklerken, gösterge tahvil %10.99, 10 yıllık tahvil ise %10.49 bileşik faize geriledi. TCMB’nin sıkı para politikası duruşunu Ekim’de de sürdürmesini beklerken, yüksek fonlama maliyetinin kısa vadeli tahvillerde baskı oluşturmaya devam etmesini bekliyoruz. Uzun vadeliler için ise yüksek enflasyon oranı olumsuz etki olurken, Ekim ayı enflasyon rakamı bu tahviller için yakından takip edeceğiz. Faizlerdeki yükselişleri alım fırsatı olarak değerlendirmekle beraber, yüksek oynaklıktan dolayı kısa vadedeki al-sat işlemlerini bu aşamada daha uygun görüyoruz.

Eurobond Piyasası:

Geçtiğimiz ay TL’deki değer kaybı nedeniyle CDS, 334 baz puan ile tarihi yüksek seviyesine yükselirken 2030 vadeli USD cinsi Eurobond $158 seviyesine kadar geriledi. ABD tarım dışı istihdam verisinin beklentilerin altına kalması ile gerileyen ABD 10 yıllık tahvil faizi Eurobond fiyatlarının yeniden yükselmesini sağladı. Ekim ayı için ise Eurobond piyasasında ABD veri akışının etkisinin görülmeye devam etmesini bekliyoruz. Bu gelişmelerle beraber yükselen faiz oranlarını alım için cazip görsek de, veri akışının yarattığı yüksek oynaklık nedeniyle ve yaklaşan yurtiçi seçimleri öncesinde USD cinsi Eurobond’larda bir süre izlemede kalmayı tercih ediyoruz. EUR cinsi Türk Eurobond’larında olumlu görüşümüzü koruyoruz.

Döviz Piyasaları:

Yurt içerisinde, Eylül ayı para politikası toplantısında bir değişikliğe gitmeyen TCMB %7.50 seviyesindeki politika faizini korumuş idi. Küresel sıkılaşma sürecinde daha para politikası izleyeceğinin sinyalini veren Merkez Bankası, diğer bir ifade ile zımnen FED’in ardından daha sıkı bir para politikası izleyeceğini ifade etmiş oluyor. Ancak, FED’in bu konuda aceleci davranmıyor görünmesi, TCMB’nin de kurdaki daha fazla görülebilecek değer kayıpları konusunda daha az enstrüman ile müdahale edebileceği anlamına geliyor. Bu noktada, Banka’nın ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini %8.90’larda oluşturarak, piyasa likiditesinde anlamlı bir sıkılaştırma yapmadığını izliyoruz. Ekim ayı içerisinde, erken seçim riskinin TL’deki değerlenme momentumunu frenleyebileceğini değerlendiriyoruz.

PİYASALAR

(8)

Ekim 2015

Hisse Senedi Piyasası:

Ayın en önemli gündemi olan FED toplantısının ardından hisse piyasalarında bir miktar rahatlama gözlendi. Son durumda faiz artırım beklentilerinin Aralık ayına hatta 2016 yılına sarkacağı beklentileri bu rahatlamanın devamına sebep olabilir. Ancak FED’in yaptığı açıklamalara bakıldığında Çin’in ardından ABD’de ekonominin istenildiği gibi gitmemesi önümüzdeki dönemde risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan global tarafta BoJ ve ECB’den beklenen parasal genişleme adımlarının da hisse piyasaları için pozitif olması beklenebilir . Ekim ayında bu merkez bankalarının kararlarının yanı sıra son dönemde oldukça yakından takip edilen Çin’de büyüme, sanayi üretimi gibi veriler takip edilecek. İçeride ise en önemli gündem maddesi 21 Ekim’deki PPK toplantısı olacaktır. Özetle, 2015 yılında genel olarak zayıf seyreden hisse piyasalarında daha önce de bahsettiğimiz gibi dip oluşumlarının ardından tepki alımları izleniyor ve devamı bir süre daha beklenebilir. Özellikle bankalarda gelinmiş seviyeler değerleme açısından cazip olarak değerlendirilebilir. Teknik anlamda kısa vadede 74,000-75,000 direnç bölgesini aşarak güçlenen endekste daha önce de çok kez belirttiğimiz üzere 78,000-80,000 bölgesi direnç olarak çalışacaktır.

Altın:

Geçtiğimiz ay içerisinde borsa endekslerinde artan oynaklığın güvenli liman anlamında altın talebini canlandırdığını görsek de, altının bu kazanımlarını koruyamadığını izlemiştik. Fiziki talep tarafında ise yaz aylarında normalde zayıf olması beklenen Çin fiziki talebinin Eylül ayı içerisinde önceki yıllara göre arttığını gözlüyoruz. Diğer taraftan, FED’e dair ötelenen beklentilerin kısa vadede altın fiyatlarını desteklediğini görüyoruz. Borsa fon varlıklarında ise zayıf bir görünüm izlemeye devam ediyoruz. Bu noktada, altın fiyatlarında Ekim ayı içerisinde de uzun soluklu denebilecek bir yükseliş beklemiyoruz.

Petrol:

IEA (Uluslararası Enerji Ajansı) başkanının yaptığı açıklamalar doğrultusunda 2016 yılında üretimde düşüş ve fosil yakıt ile alakalı yatırımların tarihin en düşüğüne gelmesi bekleniyor. Çin büyüme rakamlarındaki bozulmanın da bu tezi desteklediğini görüyoruz. Diğer taraftan, OPEC ülkeleri arasında arzda bir kesintiye gitme konusunda fikir birliği sağlanamazken, Suudi Arabistan’ın Pazar payını kaybetmemek adına petrol ihraç fiyatlarında bir kez daha indirime gittiğine şahit oluyoruz. Ekim ayında da arz fazlasının sürdüğü, talep beklentilerinin törpülendiği görünümde yeni bir değişiklik beklemiyoruz. Ancak, Ortadoğu’da bir kez daha artan siyasi / askeri riskin petrol fiyatlarında kısa vadeli yükselişe yol açabileceğini değerlendiriyoruz.

PİYASALAR

(9)

MAKROEKONOMİ VE PİYASA TAHMİNLERİ

2012 2013 2014 2015 (T)

USD/TL 1,78 2,13 2,34 3,12

EUR/TL 2,3534 2,93 2,83 3,37

EUR/USD 1,3194 1,37 1,21 1,08

Gösterge Tahvil (%, bileşik) 6,20% 10,10% 8,00% 11,50%

Altın ($ / ons) 1.675 1.206 1.184 1.200

BIST100 (*12 aylık beklenti) 78.208 67.802 85.712 87.000

2012 2013 2014 2015(T)

Büyüme (reel, %) 2,20% 4,00% 2,90% 3,0%

Cari Denge (mlr USD) -46,90 -65,00 -45,00 (T) -38,00

Enflasyon (Tüfe, %) 6,20% 7,4% 8,17% 7,7%

Politika Faizi (%) 5,50% 4,50% 8,25% 9,5%

Bütçe Dengesi (%, /GSYH) -2,10% -1,20% -1,40% -0,7%

(10)

Ekim 2015

Referanslar

Benzer Belgeler

2015 yılını %34’lük kayıp ile gelişmekte olan piyasalara göre %17’lik daha kötü performans ile tamamlayan Türk hisseleri ise gerek son FED toplantısından bu yana

%0,41 oranında artış gösterdi.Ocak ayında İstanbul'da perakende fiyatlar yüzde 0.18 gerilerken, toptan fiyatlar yüzde 0.82 artmıştı.. 2

ABD’de bütçe konusunda Demokrat ve Cumhuriyetçilerin anlaşması Aralık ayında tahvil alımlarında kısıntı olma olasılığını yükseltirken gelişmekte olan ülke

Gerileyen petrol fiyatları Türk hisse piyasası açısından destekleyici olmayı sürdürürken, beklentilerin altında gelen Aralık ayı enflasyon verisiyle TCMB’ye

Günlük hareketlerin ötesine baktığımızda, yüksek seyreden enflasyon, TCMB’nin sıkı politika duruşu ve artan arza ilişkin kaygıların iki ve on yıllık tahvil faizlerini

 Cari açık Mart ayında 4.4 milyar dolar olan beklentilerden daha yüksek, 5 milyar dolara yakın gerçekleşti.. Veride geriye doğru yukarı yönlü revizyon var –

Ancak Şubat ayının ikinci yarısında bu kaygıların azalması, yükselmeye başlayan petrol fiyatları, küresel merkez bankalarının genişleyici adımlar atmaya devam

 İhracatımızda en zayıflayan bölgeler Afrika ülkeleri (yaklaşık %30 daralma yıllık) ve Asya ülkeleri (yaklaşık %10 daralma yıllık). İhracatın %50’si