• Sonuç bulunamadı

AB Kulisi. Ajanda Türkiye nin AB katılım sürecinde önemli tarihler ve dönüm noktaları...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AB Kulisi. Ajanda Türkiye nin AB katılım sürecinde önemli tarihler ve dönüm noktaları..."

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AB Kulisi

 Editör’den

AB Kulisi’nin bu ayki Editör’den bölümünde, Fransa’nın AB Dönem Başkanlığı süresince Türkiye’nin AB’ye katılımına ilişkin izleyeceği politika ve sürecin yavaşlamasının arkasındaki nedenler irdeleniyor…

 Gündem

Bu ay AB gündeminde öne çıkan gelişmeler

...

 Ajanda

Türkiye’nin AB katılım sürecinde önemli tarihler ve dönüm noktaları...

Temmuz

2008

(2)

Editör’den

GÖZLER DÖNEM BAŞKANI FRANSA'DA

Türkiye'nin AB üyeliği sürecini son bir yıldır engelleme peşinde olan Fransa temmuz ayında başlayan dönem başkanlığı sırasında nasıl bir tavır sergileyecek? Fransa, altı ay boyunca Türkiye'ye karşı 'tarafsız' bir politika izleyeceği sözünü verdi. Ülkenin, dönem başkanlığının önceliklerini bildiren belgesinde alerjisi olduğu 'Türkiye'nin AB'ye katılımı' ifadelerine yer vermesi de tarafsız politika sergileyeceğinin ilk göstergesi olarak sunuluyor. Fransa büyük bir ihtimalle, başkanlığına gölge düşürmemek için artık her dönem başkanlığının yaptığı gibi, kendi döneminin bitimine bir ay kala, kendisi için sakıncalı olmayan iki başlığı daha açacaktır.

Şimdilik bu fasılların adı telaffuz edilmese de 'Sermayenin Serbest Dolaşımı' bu dönemde açılması muhtemel başlıklardan biri olarak düşünülüyor. Ama Fransa için zaten asıl önemli olan unsur bu fasılların Türkiye'nin AB üyeliğini çağrıştırmayacak başlıklar olması. Türkiye'yi AB üyeliğine yaklaştırdığı düşünülen 4 başlık ise Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından veto edilmiş durumda.

Gayriresmi Anlaşma

Fransa'nın da iki fasıl açması beklentisi tesadüfi bir beklenti değil. Öyle görünüyor ki AB içinde, her dönem başkanı zamanında sadece iki faslın açılması konusunda gayriresmi bir anlaşma var. AB-Türkiye arasında geçen ay gerçekleşen ve iki faslın açıldığı ‘Hükümetlerarası Katılım Konferansı’ sırasında dönem başkanlığının son günlerini yaşayan Slovenya'nın Dışişleri Bakanı Dimitri Rupel, kendisine bu yönde sorulan soruya gayet diplomatik bir yanıt verdi. Rupel, AB cephesinin bu yavaşlığını, Avrupa kamuoyuna ve AB'nin kurallarına bağladı. Dışişleri Bakanı Ali Babacan ise, son birkaç aydır Brüksel'e her gelişinde, AB'nin Türkiye ile tam üyelik sürecini yavaştan aldığı siteminde bulunuyor. Ankara'ya göre, şu anda açılmaya hazır en az 5-6 fasıl var. Bu fasıllar, AB'nin yavaşlığı nedeniyle masada bekletiliyor.

Türkiye'nin Yavaşlığı

Babacan, hükümetin elinden geleni yaptığını söyleyerek şu bilançoyu çıkardı: 'Bütün fasıllarda çalışmalar devam ediyor. 188 yasal düzenlemeden 22 tanesi geçirildi. 45'i de Meclis'de onaylanmayı bekliyor. 576 ikincil düzenlemenin ise 100'ü tamamlanmış durumda.' Kağıt üzerinde hükümetin iyi çalıştığı düşünülebilir. Ancak süreci yavaşlatan sadece AB değil. 2002- 2004 yılları arasında reform paketlerini jet hızı ile geçiren hükümet son dört yıldır reform hızını iyice düşürdü. Türkiye'nin son bir yıldır yaşadığı siyasi kaos AB hazırlıklarını neredeyse durma noktasına getiriyor.

AK Parti'ye karşı açılan kapatma davası da ilişkileri rölantiye sokuyor. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) geçen ayki Genel Kurul toplantıları sırasında, partinin kapatılması durumunda, demokrasisi sorunlu olan ülkeler için uygulanan 'izleme süreci' prosedürünün Türkiye için tekrar açılabileceği mesajını verdi. Oysa 2004 yılında Türkiye'nin izleme sürecinden çıkması, Türkiye-AB arasındaki müzakerelerin başlamasına yardımcı olmuştu. Tam tersi bir gelişmenin yaşanması ise 'dostlar alışverişte görsün' diye önümüzdeki dönemde iki fasıl daha açması beklenen Fransa hükümeti gibi, Türkiye'nin AB üyeliği karşıtı ülkelerin elini iyice güçlendirecek.

Duygu Leloğlu BRÜKSEL

CPS

Corporate & Public Strategy

Advisory Group

TEMMUZ 2008

(3)

Gündem

İrlanda AB Anlaşmasını Reddetti, AB Karıştı

Avrupa Birliği'nin (AB) korktuğu başına geldi. İrlanda halkı, geçen ay ülkede yapılan referandumda, AB'nin geleceğini şekillendirecek AB'nin Lizbon Antlaşması’nı 'reddederek' Birliği derin bir krize sürükledi. 3 milyon seçmenin bulunduğu ülkede alınan sonuçlara göre; AB karşıtları % 48'e karşılık, % 52 oy oranı ile zaferlerini ilan ettiler. Sonuçların açıklanmasının ardından AB'nin dört bir yanından hayal kırıklığı mesajları yağarken, AB bu kurumsal krizi nasıl çözeceği konusunda kafa karışıklığı içerisine düşmüş durumda. Kurumsal krizden çıkış için üç ayrı alternatif konuşuluyor: Ya İrlanda dışlanacak ve AB, Lizbon Antlaşması’nı 2009'dan itibaren diğer 26 ülkede uygulamaya koyacak; ya İrlanda yeni bir referandum yapmaya zorlanacak; ya da çok vitesli bir Avrupa'ya doğru adım atılacak. AB'nin 12-13 Haziran'da toplanan Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi de soruna ivedi bir çözüm bulamazken, İrlanda hükümetine dört ay düşünme zamanı tanıma kararı alınarak sorunların çözümü ileri bir tarihe ertelenmiş oldu. İrlanda'da çıkan sonuç, daha antlaşmayı onaylamamış AB üyelerini de zor durumda bırakıyor. Zira antlaşmayı parlamentoda onaylayabilmesi için, yeni birlik kurallarının Çek Anayasası ile çelişip çelişmediğine ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin kararını bekleyen Çek Cumhuriyeti'nin hükümeti Zirve sırasında, 'antlaşma ölmüştür' açıklamasını yaparak, AB'ye yeni bir potansiyel sorun yaratabilecek ülke olarak belirmiş oldu. AB'nin Lizbon Antlaşması şu ana kadar 19 ülke parlamentosunda onayladı. Antlaşma’nın 2009 Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce yürürlüğe girmesi isteniyor.

AKPM'den Türk Yargısına Uyarı

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), AK Parti'nin kapatılma ihtimaline karşı Türk yargısını uyaran bir rapor ile ilgili karar tasarısını geçtiğimiz ay onayladı. 318 AKPM üyesinden sadece 71 üyenin katıldığı Genel Kurul oturumunda, karar 3'e karşı 65 oyla kabul edildi.

Belçikalı Parlamenter ve AKPM'nin Hristiyan Demokrat Grubu Başkanı Luc Van Den Brande tarafından hazırlanan kararda, gerekli görüldüğü takdirde Türkiye için demokrasisi sorunlu olan ülkeler için uygulanan 'izleme süreci' prosedürünün tekrar açılabileceğinin altı çizildi. Raporda, Avrupa Konseyi üyelerinin laiklik ilkesine sıkı sıkı bağlı olduğu belirtilirken, devletlerin laik olmasının beklendiği fakat siyasi partilerin laik olmasının şart olmadığına dikkat çekildi.

Tartışmalar sırasında konuşan yabancı milletvekillerinin hemen hepsi, AK Parti'nin kapatılması durumunda bunun 'hukuk darbesi' anlamına geleceği konusunda birleştiler. Meclis'in Türk delegasyonu ise rapor konusunda ikiye bölündü. AK Parti üyeleri, yargıya yüklenirken, CHP ve MHP'den oluşan muhalefetin üyeleri, AKPM'nin süren bir davayı tartışmasının yargıya müdahale anlamına geldiğini söyleyerek tepkilerini gösterdiler.

AB Dönem Başkanlığı Fransa'ya Geçti

Avrupa Birliği'nin (AB) dönem başkanlığı 1 Temmuz'dan itibaren, altı aylığına Slovenya'dan Fransa'ya geçti. Fransa ve sonraki dönem başkanları Çek Cumhuriyeti ve İsveç, başkanlıklarını birleştirip 18 ay ortak dönem başkanlığına dönüştürdüler. Fransa'nın dönem başkanlığının en önemli gündem maddesini AB'nin ortak göçmen politikasının oluşturması bekleniyor. İrlanda'da yapılan referandumda Lizbon Antlaşması’nın reddedilmesi ise bu konuyu ekim ayındaki devlet başkanları zirvesinde gündemine alacak dönem başkanını uğraştıracak bir konu olarak öne çıkıyor. Türkiye'nin tam üyeliğine karşı çıkan Fransa'nın bu konuda dönem başkanlığı süresince

CPS

Corporate & Public Strategy

Advisory Group

TEMMUZ 2008

(4)

nasıl bir tavır sergileyeceği ise merak konusu. Dönem başkanlığı tarafından hazırlanan ve Birliğin öncelikli politikalarının sıralandığı yazılı metinde, AB dönem başkanlığının Birliğin genişleme stratejisini uygulamak amacıyla aktif bir şekilde çalışacağı vurgulanıyor. Belgede, Türkiye ve Hırvatistan ile katılım müzakerelerinin ilgili Konsey kararlarına uygun bir şekilde ilerletileceğinin altı çiziliyor. Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Lizbon Antlaşması’nın onaylanmaması halinde ülkesinin Birliğin genişleme sürecini veto edeceğini söyledi.

Türkiye ile İki Yeni Müzakere Başlığı Açıldı

Avrupa Birliği (AB) Türkiye ile tam üyelik süreci kapsmında yer alan 35 başlıktaki müzakereler arasından 'Şirketler Hukuku' ve 'Fikri Mülkiyet Hukuku' müzakere başlıklarını geçtiğimiz ay Lüksemburg'da yapılan Dışişleri Bakanları düzeyindeki Hükümetlerarası Katılım Konferansı ile açtı. Bu iki fasıl, açılış kriterine sahip ve Ankara'nın başlıklara ilişkin mevcut kriterleri yerine getirmesi sonucu açılan ilk başlıklar olma özelliğini taşıyor. Ancak AB'nin son dönemde, altı ayda bir değişen her dönem başkanlığı zamanında Ankara ile iki başlık açması da dikkat çekici bulunuyor. AB’nin geçmiş dönem başkanı Slovenya’nın Dışişleri Bakanı Dimitri Rupel, AB sürecinin yavaş ilerleme gerekçesini, 'Biz tabii ki Türkiye'nin AB üyeliğini isteyen bir ülkeyiz.

Birden on başlık açılmasını biz de isteriz. Ama AB'nin kuralları var. Avrupa kamuoyu var.' şeklinde açıkladı. Dışişleri Bakanı Ali Babacan ise buna cevaben, 'Ankara'nın şu anda 5-6 müzakere başlığını açmaya hazır olduğunu' söyledi. AB, aynı gün Hırvatistan ile de sosyal politikalar-istihdam ve işçilerin serbest dolaşımından oluşan iki faslı açarak, ülke ile açtığı başlık sayısını 20'ye ulaştırdı.

Fransa'da Türkiye Karmaşası

Fransa'da Türkiye'nin AB üyeliği konusu, ülkenin Senatosu ile Ulusal Meclisi'ni birbirine düşürdü. Fransız Ulusal Meclisi geçtiğimiz ay, AB nüfusunun % 5'inden fazla nüfusa sahip olan ülkelerin AB'ye üyeliklerinde referandum yapılmasını öngören yasa teklifini kabul ederken, Senato ayrımcı bulduğu bu maddeyi Anayasal reformlarından çıkarttı. Türkiye'yi hedef alan bu düzenleme, hükümetin oluşturduğu UMP içinde de görüş ayrılıklarına neden olurken, Başbakan François Fillon, 'Sadece bir ülkeyi hedef alan bir düzenlemeyi yıllarca Anayasa'da korumanın anlamı olmadığını' belirterek, tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Öte yandan Türkiye karşıtı tavır alan UMP üyelerinin bir bölümü, bu maddenin kaldırılması halinde yeni Anayasal düzenlemeleri onaylamayacaklarını belirtiyorlar. Fransız Cumhurbaşkanı, milletvekilleri ve senatörler arasında uzlaşma yaratmaya çalışıyor. Fransa Senatosu ve Ulusal Meclis'in, Temmuz ayında toplanarak beşte üç çoğunlukla bu yeni yasayı oylaması gerekiyor.

Akdeniz için Birlik Paris'te Toplanıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından yeni bir fikir olarak ortaya atılan ancak Avrupa Birliği’nin (AB) 1995 yılında oluşturduğu Barselona sürecinin bir devamı olmasına karar verilen 'Akdeniz için Birlik', 13 Temmuz'da Paris'te toplanıyor. Türkiye, devlet başkanları düzeyinde yapılacak bu toplantıya davetli olmasına rağmen, Fransa'nın bu fikri Türkiye’nin AB üyeliğini sulandırmak için ortaya attığını düşünen Ankara, henüz Paris'e gidip gitmeyeceği konusunda hiçbir açıklamada bulunmadı. Toplantıyı Mısır lideri Hüsnü Mübarek ile organize eden Sarkozy ise, Ankara'nın aracılığında başlayan Suriye ve İsrail arasındaki barış görüşmelerini, Paris'te devam ettirmeyi amaçlıyor. Ancak Suriye Devlet Başkanı Başar El Assad, Türkiye'nin aracılığının kendisine umut verdiğini belirterek, Paris'te İsrail lideri ile görüşmesinin ancak bu ikili görüşmenin gündeminin önceden açık bir şekilde hazırlanması şartı ile gerçekleşebileceğini söyledi. AB'nin geçtiğimiz ay yapılan Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde, Barselona sürecinin devamı olacak Akdeniz için Birlik'in,

CPS

Corporate & Public Strategy

Advisory Group

TEMMUZ 2008

(5)

Akdeniz ile AB arasındaki ilişkileri geliştirecek bir oluşum olduğunun altı çizildi. Belgede, ikili ilişkilerin şu anda var olan gündem ışığında süreceği de belirtildi. Akdeniz için Birlik, Akdeniz'e kıyısı olan ve Türkiye'nin de içinde bulunduğu bütün bölge ülkelerini içine alıyor. Sarkozy, AB'nin sadece bazı ülkelerinin bu birliğe üye olmasını istiyordu ama Sarkozy’nin bu önerisi diğer AB ülkeleri tarafından kabul görmedi. Kurulacak birliğin, AB'den en büyük farkı ise, birliğe üye olan ülkelerinin AB gibi entegrasyon sürecine girmeyecek olması. Birlik tamamen hükümetlerarası düzeyde yürütülecek. Birliğin bir sekreterliği olacak ve kuzey ve güney ülkeler iki yıllık dönem başkanlığını ortaklaşa yürütecek.

AB'de 'Doğu Avrupa' Ortaklığı Fikri Gelişiyor

AB'nin geçtiğimiz ay toplanan Zirvesi, Polonya ve İsveç tarafından bir süre önce ortaya atılan ve Birliğin 'Komşuluk Politikası' kapsamında yer alan doğu ülkeleri ile olan ortaklığın geliştirilmesi önerisine destek verdi. Zirve, AB'nin doğu komşuları ile olan bölgesel işbirliğinin artırılması konusunun öneminin altını çizerken, bu fikrin şimdilik, Birliğin Komşuluk Politikası kapsamında yer alması gerektiğine de dikkat çekiliyor. AB liderleri, Avrupa Komisyonu'ndan, gelecek Zirve’de bu konuda bir öneri sunmasını talep etti. Doğu Ortaklığı'nın, Karadeniz Bölgesi ve Kuzey Ortaklığı’nı birleştiren bir oluşum olması düşüncesi ise öne çıkıyor. Polonya bu fikri özellikle AB'nin üyelik sürecine dahil olmak isteyen Ukrayna'ya üyelik perspektifi verilmesine önayak olmak için ortaya atmıştı. AB'nin Komşuluk Politikası ise, Birliğin doğusunda bulunan komşularını her açıdan AB'ye yaklaştırmak amacını taşısa da, bu politika kapsamında olan ülkeler üyelik perspektifinin dışında tutuluyorlar.

AB-ABD Ortaklıklarını Geliştirmeyi Hedefliyorlar

AB ve ABD, Slovenya'nın başkenti Brdo'da gerçekleştirilen Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde stratejik ortaklıklarını güçlendirme kararı aldılar. Zirve sonunda yapılan ortak yazılı bildiride, taraflar birlikte uluslararası hukuk, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı gösterilen ve pazar zeminli sürdürülebilir ekonomik büyümeyi hedefleyen bir dünya için çalışacakları taahüdünde bulundular. Öte yandan Zirve’de, küresel ısınma ve AB'nin bütün üyelerinin ABD'ye vizesiz girebilmelerinin sağlanmasına ilişkin AB için önem taşıyan iki konuda hiçbir gelişme sağlanamadı. AB cephesi, küresel ısınmaya karşı mücadele için ülkelerin havadaki karbondioksit emisyonlarının azaltılması için ek önlemler almasının önemli olduğuna dikkati çekerken, ABD Başkanı George Bush bunun için Hindistan, Çin gibi ülkelerin de bu hedefe katılması gerektiğine dikkati çekti. Bush, başkanlığının sona ereceği gelecek yılın ocak ayından önce bu konuda global bir anlaşma yapılmasını umduğunu belirtti. Bush, Zirve sırasında, ayrıca Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini ve Türkiye'nin bir gün Birlik üyesi olması gerektiğini düşündüğünün de altını çizdi.

Slovakya Euro'ya Dahil Oluyor

AB'ye 2004 yılında katılan Slovakya, 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren, Euro Bölgesi’ne dahil olacak. AB liderleri, geçtiğimiz ay toplanan Zirve’de ülkeye Euro için yeşil ışık yakarak, ülkenin Euro’ya katılmak için her türlü kriteri ve yükümlülükleri yerine getirdiğini teyit ettiler. Son olarak, 8 Temmuz'da yapılacak Euro Bölgesi Ekonomi ve Maliye Bakanları toplantısında bu karar nihai hale dönüştürülecek. Bu da Slovakya'ya Euro’ya dahil olan onaltıncı ülke sıfatına erişmeden önce altı aylık bir hazırlık süreci tanıyacak.

AP Geri Dönüş Direktifini Onayladı

Avrupa Parlamentosu, geçtiğimiz ay gerçekleştirilen Genel Kurul toplantıları sırasında AB'ye kaçak giren göçmenlerin sınırdışı edilmesini kolaylaştıran bir yönergeyi ezici bir oy çoğunluğu

CPS

Corporate & Public Strategy

Advisory Group

TEMMUZ 2008

(6)

ile kabul etti. Birçok insan hakları örgütünün 'utanç yönergesi' olarak niteleyerek itiraz ettiği yasaya göre; kaçak göçmenlerin AB ülkelerini terk etmeleri için 30 güne kadar mühlet veriliyor. Kendi rızalarıyla gitmedikleri takdirde, kaçakların 18 aya kadar gözaltı merkezlerinde tutulmaları ve bu süre içinde geldikleri ülkelere iadelerinin tamamlanması öngörülüyor. Bu süre içerisinde sivil toplum kuruluşları temsilcilerine, kaçakları ziyaret edebilmeleri ve sınırdışı edilmelerine itiraz için başvuruda bulunma hakkı tanınacak. Geri gönderilen kaçakların ise beş yıl boyunca AB'ye girişleri yasaklanacak. 2010 yılında yürürlüğe girmesi söz konusu olan bu yönerge, AB ülkelerinde bu konudaki farklı uygulamaların sona ermesini sağlayacak.

AB İcat Enstitüsü Budapeşte'de Açılacak

AB Araştırma Bakanları 18 Haziran tarihinde yapılan Konsey toplantısında, AB İcat Enstitüsü'nün Macaristan'ın Budapeşte şehrinde kurulmasına karar verdiler. Polonya, bu enstitünün kendi ülkesinde faaliyet göstermesini istiyordu ancak bir süre karara direndikten sonra Budapeşte'yi desteklemeye karar verdi. Avrupa Komisyonu, Enstitü’nün İdari Konsey üyelerini seçti. Resmi atama ise temmuz ayında gerçekleştirilecek. İdari Konsey'in ise, onsekiz ay içerisinde iki ya da üç Bilgi ve İcat Topluluğu seçmesi gerekiyor. Seçilen kuruluşlar ile üniversiteler, iş yerleri, araştırma enstitüleri biraraya getirilerek özellikle küresel ısınma, yenilenebilir enerji, yeni enformasyon teknojileri alanlarında ortak faaliyetlerin geliştirilmesi sağlanacak.

İsviçre Schengen Bölgesi’ne Dahil Oluyor

İsviçre Hükümeti, 5–6 Aralık 2008 tarihinden itibaren topraklarında, Schengen bölgesi kurallarını uygulamaya sokmasının söz konusu olduğunu açıkladı. Schengen Bölgesi’nde faaliyet gösteren uçaklar için kontrollerin ise 2009 yılının başından itibaren kaldırılabileceği belirtildi. İsviçre, Schengen bölgesi SIS enformasyon sistemine ise ancak gelecek yıl dahil olabilecek. Bütün bu düzenlemelere ilişkin nihai onayı ise AB'nin vermesi gerekiyor.

Avrupa Kimyasallar Ajansı Resmen Açıldı

Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de son bir yıldır operasyonel olan Avrupa Kimyasallar Ajansı (ECHA), geçtiğimiz ay resmen açıldı. ECHA, son bir yıldır, 1 Haziran 2007 tarihinde yürürlüğe giren kimyasallara ilişkin düzenlemeye ilişkin çalışıyordu. 1 Haziran 2008 tarihinden beri yeni kimyasal maddelerin, pazara girişinden veya üretiminden önce kaydedilmesi gerekiyor. 1 Haziran–1 Aralık tarihleri arasında, kimyasal üreticilerin veya ithalatçıların, yıllık üretilen veya ithal edilen miktara göre, 2010, 2013 ve 2018'de dolacak kayıt sürelerinden önce, pazarda bulunan toplam 300 bin kimyasal maddeyi kayıt altına alması gerekiyor. Buna ilişkin 180 bin dosyanın ön kayıt için gönderilmesi bekleniyor. ECHA, gelecek yılın başında ise, tehlikeli kimyasal maddelerin üretim veya ithalat izninin alınabilmesi için gerekli olan işlemleri internet sitesinde yayınlayacak.

AB'de Çalışma Saatlerinde Uzlaşma Sağlandı

AB'de çalışma saatlerine ilişkin düzenlemenin üzerinde, son üç yıldır süren müzakerelerin ardından nihayet geçtiğimiz ay birlik ülkelerinin onayı ile uzlaşıldı. Buna göre, AB'de çalışma saatleri haftada 48 saat ile sınırlı olacak. İsteyen çalışanlar 60 saate kadar çalışabilecek. İş yeri nöbetleri ise çalışma saatinin bir parçası olarak görülecek. Nöbetler de, aktif çalışma saati veya pasif çalışma saati olarak ikiye ayrıldı. Pasif nöbetlerle birlikte çalışma saatleri 65 saat ile sınırlı olacak. AB'de bulunan 8 milyon geçici çalışana ilişkin de yeni bir düzenleme getiriliyor. Geçici çalışanlar ücret, annelik izni veya işten ayrılmaya ilişkin olarak düzenli çalışanlarla aynı muameleye tabi tutulacaklar.

CPS

Corporate & Public Strategy

Advisory Group

TEMMUZ 2008

(7)

G8'den Yeni Bir Enerji İnisyatifi

G8 ülkeleri, Avrupa Topluluğu, Çin, Hindistan ve Güney Kore arasında 'Uluslararası Enerji Etkinliği İşbirliği' (IPEEC) adıyla yeni çok taraflı bir enerji girişimi başlatıldı. Bu yeni gerişim G8'in başkanlığını üstlenen Japonya tarafından, G8 Enerji Bakanları toplantısı sırasında imzalandı. IPEEC üst düzey, geniş katılımlı ve herkese açık bir işbirliğini hedefliyor. Amacı ise, işbirliği yolunda ortak olan ülkelerin enerji etkinliğini artırmak olarak açıklanıyor. Bu fikir 2006 yılında Avrupa Komisyonu tarafından ortaya atıldı ve zamanla geliştirildi.

Avrupa Komisyonu'nun Denetim Şirketlerine ilişkin Önergesi

Avrupa Komisyonu, denetçilerin hukuki sorumluluklarının sınırlandırılmasına ilişkin bir önerge yayınladı. Önerge, rekabetçi pazarda alternatif denetim şirketlerinin büyümesini teşvik etme amacını taşıyor. Yükümlülüklerin sınırlanmasına ilişkin hangi yöntemi uygulayacakları konusu üye ülkelerin kendi inisiyatifine bırakılacak. Bununla birlikte, söz konusu sınırlamaların denetim şirketleri, yatırımcı ve diğer taraflar için de adil olması bazı prensipler öngörülüyor. Örneğin, denetçinin kasti olarak kötü idaresi tespit edilirse, o zaman sınırlı sorumluluk söz konusu olmayacak. Sınırlamanın üçüncü tarafları kapsamaması durumunda, o zaman sınırlamanın etkili olmayacağı belirtiliyor. Zarar gören tarafların tazmin hakları sınırlı tutulacak.

Ajanda

1 Temmuz

-AB Dönem başkanlığı Fransa'ya geçiyor -AB'nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı 2 Temmuz

-COREPER I -COREPER II 3 Temmuz

-AB gayriresmi Enerji Konseyi, Paris 4 Temmuz

-AB gayriresmi Enerji Konseyi

-AB'nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı 7 Temmuz

-Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu (7-10 Temmuz) -AB gayriresmi Adalet ve İçişleri Bakanları Konseyi -AB'nin Euro grup toplantısı

8 Temmuz

-AB Ekonomi ve Maliye Bakanları toplantısı -AB Adalet ve İçişleri Bakanları Konseyi -AB'nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı

CPS

Corporate & Public Strategy

Advisory Group

TEMMUZ 2008

(8)

9 Temmuz -COREPER I -COREPER II 10 Temmuz

-Fransa Cumhurbaşkanı'nın AP önündeki Konuşması 11 Temmuz

-COREPER I -COREPER II

-AB'nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı 13 Temmuz

-Akdeniz için Birlik toplantısı Paris'de yapılıyor.

15 Temmuz

-AB Tarım ve Balıkçılık Bakanları Konseyi -AB'nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı 16 Temmuz

-COREPER I -COREPER II

-AB'nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı 17 Temmuz

-AB Rekabet Konseyi, Versay.

-AB Bütçe Konseyi 18 Temmuz

-AB Rekabet Konseyi -COREPER I

-COREPER II 21 Temmuz

-AB gayriresmi Kültür Bakanları Konseyi, Versay.

22 Temmuz -AB Kültür Konseyi

-AB'nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı 23 Temmuz

-COREPER I -COREPER II

-AB'nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı 24 Temmuz

-AB'nin Adalet ve İçişleri Bakanları Konseyi 25 Temmuz

-AB-Güney Afrika Zirvesi -COREPER I

CPS

Corporate & Public Strategy

Advisory Group

TEMMUZ 2008

(9)

29 Temmuz -COREPER II

-AB'nin Siyasi ve Güvenlik Konseyi 30 Temmuz

-COREPER I

CPS

Corporate & Public Strategy Advisory Group

Brüksel, Istanbul, Washington

CPS AB Kulisi’nde yer alan haberler, çeşitli AB haber kaynaklarından derlenmiştir.

CPS

Corporate & Public Strategy

Advisory Group

TEMMUZ 2008

Referanslar

Benzer Belgeler

AB'nin icra organı Komisyon'un yeni başkanının belirlenmesi konusu Avrupa Parlamentosu (AP) ve karar organı Konsey arasında siyasi ve yasal sorunlar yaratacak gibi

Amado, AB'nin şu andaki Dönem Başkanı Almanya'nın, 21–22 Haziran AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde sunacağı anayasal anlaşmanın imzalanması için yol

Avrupa Parlamentosu (AP) bünyesinde Kuzey Kıbrıs ile diyaloğu güçlendirmek için bir yıl önce kurulan 'Kuzey Kıbrıs Yüksek Temas Grubu'nun, AP'nin Başkanlık

AB’nin daha etkin enerji kullanımını teşvik programı olan ‘Enerji Star’, Avrupa Parlamentosu tarafından Temmuz ayı içerisinde kabul edilen yönerge ile yasal statü

Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Komisyonu, Avrupa Tek Ödeme Alanı’nın 2010 yılına kadar tesis edilmesi ve 2008 yılı başına kadar ortak ödeme araçlarının

Fransa'daki seçim kampanyası sırasında Türkiye'nin Avrupa ülkesi olmadığını sürekli olarak tekrar eden Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Türkiye’nin

Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden sorumlu Üyesi Olli Rehn ise, 'Ocak ayında başlayacak Slovenya dönem başkanlığında birkaç müzakere başlığının daha açılmasına

Avrupa Komisyonu, geçtiğimiz yıl sunduğu ekonomik öngörülere ilişkin raporunda, ABD'deki kredi pazarında yaşanan krizin Avrupa'yı 2007 yılının ikinci yarısında