• Sonuç bulunamadı

AB Kulisi. Ajanda Türkiye nin AB katılım sürecinde önemli tarihler ve dönüm noktaları...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AB Kulisi. Ajanda Türkiye nin AB katılım sürecinde önemli tarihler ve dönüm noktaları..."

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AB Kulisi Ağustos

2007

• Editör’den

Bu ayki AB Kulisi, Türkiye’de geçtiğimiz ay düzenlenen genel seçim sonuçlarının ve bu ay gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin AB’de yansımalarını konu alıyor …

• Gündem

Bu ay AB gündeminde öne çıkan gelişmeler

...

• Ajanda

Türkiye’nin AB katılım sürecinde önemli tarihler ve dönüm noktaları...

(2)

CPS

Corporate & Pu licb Strategy

Advisory Group

AĞUSTOS 2007

Editör’den

'AB İçin İki Kilit Konu'

Brüksel, Türkiye'deki seçimlerin gidişatından ve sonuçlarından memnun. Ülkede birkaç aydan bu yana yaşanan siyasi çalkantıların ardından genel seçimlerin Avrupa standartlarında ve demokratik bir şekilde gerçekleştirilmesi, Avrupa Birliği (AB) cephesine ülkede siyasi istikrarın tekrar sağlanacağı yönünde önemli bir mesaj vermiş oldu.

Diğer taraftan Türkiye'de 2005 yılından bu yana reformlar yavaşlasa da, AKP iktidarı son yıllarda attığı adımlarla AB'nin güvenini kazandı. Brüksel'de seçimler öncesindeki genel görüş, AKP'nin tek başına iktidara gelmesi durumunda durma noktasına gelen reform sürecinin tekrar hız kazanacağı yönündeydi. İşte bu nedenle seçim sonuçları Türkiye'nin AB'deki dostlarını memnun etti. Ancak AB cephesinde merakla sorulan iki soru var: Cumhurbaşkanlığı koltuğu sorunu nasıl çözülecek? Reform süreci bir an önce başlayacak mı?

Cumhurbaşkanlığı Sorunu

Brüksel, Türkiye'de bir an önce iş başında bir hükümet, iş başında bir Parlamento ve işinin başında bir Cumhurbaşkanı görmek istiyor. Yeni Cumhurbaşkanı’nın kim olacağına dair anlaşmazlığın giderilmesi, Türkiye'nin kendi iç istikrarını yakalayabilmesi açısından AB gözünde önem kazanıyor. Ülkede son aylarda gerginliği iyice arttıran söz konusu sorunun çözümü, Brüksel'e farklı siyasi güçler arasında siyasi bir uzlaşmanın mümkün olabildiğini gösterecek. AB diplomatik çevrelerinde, AKP'nin diğer tarafları dışlamayacak bir şekilde toplumda kabul gören bir şahsiyet üzerinde uzlaşma sağlamasının ve Cumhurbaşkanlığı koltuğuna tarafsız birinin oturmasının önemine işaret ediliyor.

Zamana Karşı Yarış

AB açısından AKP iktidarının bundan sonraki başarısı AB yolundaki reformların bir an önce kaldığı yerden devam etmesine bağlı. Avrupa Komisyonu, Kasım ayında açıklanacak ve Türkiye'nin son bir yıldır yaptığı gelişmeleri ortaya koyacak olan İlerleme Raporu'ndan hemen önce somut adımların atılmasını bekliyor. Komisyon kaynakları, 'Özellikle, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ifade özgürlüğünü engellediği düşünülen 301. Maddesi’nin kaldırılması ve dini özgürlükleri düzenleyen Vakıflar Kanunu'nun vakit kaybetmeden çıkartılması bu raporun içeriğini 'olumlu' yönde etkileyebilecek.' diyorlar. İlerleme Raporu'nun olumlu bir tablo çizmesi, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy gibi Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkanların da işini zorlaştıracak, eline koz vermeyecek!

Duygu Leloğlu BRÜKSEL

(3)

CPS

Corporate & Pu licb Strategy

Advisory Group

AĞUSTOS 2007

Gündem

HAK Müzakerelerine Başlandı

Avrupa Birliği'nin (AB) Dışişleri Bakanları 23 Temmuz tarihinde, birliğin gelecek anlaşması olan 'Reform Antlaşması'nın' detaylarını müzakere etmeye başladılar. AB'nin dönem başkanı Portekiz, Hükümetlerarası Konferans (HAK) şeklinde yürütülen müzakerelerin Ekim ayında sonuçlandırılarak yıl sonuna kadar imzalanması için bastırıyor. Bu arada Avrupa Komisyonu, HAK'a ilişkin bildirdiği resmi görüşünde, AB'nin yapısal ve iç reformlarına odaklanan bu anlaşmanın Avrupa'yı daha demokratik ve şeffaf bir hale getireceğine, Avrupa'nın uluslararası platformda küresel bir aktör olmasını sağlayacağına ve Avrupa'nın değerlerini ve amaçlarını daha da güçlendireceğine dikkat çekti. Komisyon, Reform Antlaşması’nın Haziran 2009'da gerçekleştirilecek Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri öncesinde onaylanarak yürürlüğe girmesini istiyor.

AB'den Yeni Müzakere Daveti

Avrupa Birliği'nin (AB) 27 ülkesinin Büyükelçilerinden oluşan COREPER, Türkiye ile tam üyelik müzakereleri çerçevesinde 'Tüketici ve Sağlığın Korunması' adlı müzakere başlığının açılmaya hazır olduğu kararını alarak, Türkiye’ye müzakere pozisyon belgesinin hazırlanması için davet mektubunu iletti. Ankara'nın beklentisi, bu başlıktaki müzakerelerin AB'nin hiçbir üye ülkesinin vetosuna takılmadan, sorunsuz bir şekilde açılması olarak açıklanıyor. Fransa veya Rum Yönetimi veto kartını kullanmazsa açılan müzakere başlıklarının sayısı dörde çıkmış olacak.

Ankara, yıl sonuna kadar sürecek Portekiz’in dönem başkanlığında en az bir başlıkta müzakerelerin başlatılmasını umuyor. Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, yılın ikinci yarısında Türkiye ile müzakereler konusunda nasıl bir tavır takınacağı ise henüz bilinmiyor. Ülkenin şu ana kadar engellediği 'Eğitim ve Kültür' ve 'Ekonomi ve Para Politikası (EMU)' başlıklarının ise akıbetinin ne olacağı meçhul.

AP Kuzey Kıbrıs Temas Grubunun Görev Süresini Uzattı

Avrupa Parlamentosu'nda Kuzey Kıbrıs ile diyaloğu arttırmak için oluşturulan 'Kuzey Kıbrıs Yüksek Temas Grubu'nun Parlamento'nun Başkanlık Konferansı’na sunduğu rapor kabul edilirken, grubun görev süresinin de uzatılmasına karar verildi. Böylece Temas Grubu bir yıl daha görev yapacak. AP'nin Türk kökenli Alman üyesi Cem Özdemir'in de aralarında bulunduğu grubun hazırladığı raporda, 'Kuzey Kıbrıs'daki izolasyonların nedeni ve adanın kuzey bölümünün Türkiye tarafından işgal edilmesi' ifadelerinin yer almaması Rum milletvekillerini tatmin etmedi. Türkçenin AB'nin resmi dili olmasının Kıbrıslı Türklerle olan iletişimin artmasına yardımcı olacağını vurgulayan belge, nihai amacın Kuzey Kıbrıs ile diyaloğun geliştirilmesi olduğunu ifade ediyor. Bununla birlikte, Grubun Başkanı Françoise Grossetete, raporun Başkanlık Konferansı’nda ele alınması sırasında Türkçe'nin AB'nin resmi dili olması fikrine karşı çıktığını belirtti. Grossetete, raporun resmi görüşünün aksine Kıbrıs'ın birleşmeden, Türkçenin AB'nin resmi dili olmaması gerektiğini savundu.

Fransa AB-Akdeniz Birliği’nin Üyeliğe Alternatif Olmadığını Açıkladı

Fransa'nın AB İşlerinden Sorumlu Bakanı Jean-Pierre Jouyet, bir süre önce Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin ortaya attığı, 'AB-Akdeniz Birliği' fikrini, Türkiye'nin AB üyeliğine alternatif olarak önermediklerini söyledi. Şu ana kadar AB-Akdeniz Birliği projesini, üyeliğe

(4)

CPS

Corporate & Pu licb Strategy

Advisory Group

AĞUSTOS 2007

fırsatta tekrarlayan Sarkozy'nin yumuşama işaretleri verdiği yönünde anlaşıldı. Jouyet, Brüksel'de 'Avrupa Politikalar Merkezi' (EPC) adlı düşünce kuruluşunda geçen ay yaptığı bir konuşma sırasında, 'Açık olmak istiyorum. Akdeniz Birliği projesi, hiçbir şekilde Türkiye-AB ilişkilerine alternatif değildir. Fransız Cumhurbaşkanı, Türkiye konusunda tavrını açıkladı. Bu öneri, Türkiye-AB müzakerelerinin ne alternatifi ne de türevidir.' şeklinde düşüncelerini ifade etti. Fransız Bakan, AB’nin sınırları konusunu zamanı geldiğinde tartışmak istediğini, hatta AB'nin sınırlarının tartışılması için birlikte bir 'Akiller Komitesinin' kurulmasını istediklerini açıkladı.

Portekiz: Fransa İle Temasa Geçeceğiz

Avrupa Birliği'nin (AB) yeni dönem başkanlığını üstlenen Portekiz'in Dışişleri Bakanı Luis Amado, Fransa'nın Türkiye'nin üyeliğine karşı tutumunu görüşmek üzere, Fransız hükümeti ile temasa geçeceklerini söyledi. Avrupa Parlamentosu'nun Dış İlişkiler Komisyonu'nda Parlamenterlerin sorularını yanıtlayan Amado, 'Niye Türkiye için üyelik yerine imtiyazlı ortaklığı tartışmıyoruz?' diye soran AP'nin aşırı sağcı, Kimlik, Gelenek ve Egemenlik Grubu Üyesi Philip Claeys'e şu yanıtı verdi: 'AB ülkelerinin Türkiye konusundaki farklı görüşlerinin farkındayız ve bunu not alıyoruz. Türkiye ile ilgili kararlar oybirliği ile alınıyor ve biz de ülkedeki gelişmeleri yakından izliyoruz. Fransa'nın Türkiye konusundaki tutumuna gelince, önümüzdeki birkaç ay içinde Fransız hükümeti ile bu konuda diyaloğa gireceğiz. Türkiye konusunu konuşmaktan kaçmıyoruz. Er ya da geç bu konu AB Konseyi'nin önüne gelecek. Biz de bu tartışmayı masaya getirmek üzere hazırlayacağız.'

TOBB'den AB'ye: AB Süreci Seçimlerden Etkilenmez'

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV) AB kamuoyuna yönelik birlikte yürüttüğü ‘Window to Turkey’ isimli bilgilendirme ve iletişim kampanyası kapsamında ilk konferans Brüksel’de düzenlendi. AB Komisyonu'nun Türkiye Masası ile görüşen ve AB bürokratlarının katıldığı konferansta açılış konuşmasını gerçekleştiren TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TBMM'de görev yapması muhtemel olan partilerin hepsinin az çok AB sürecine katkıda bulunduğunu belirtti. Bu nedenle hiçbir partinin AB sürecinin gidişatını olumsuz etkilemeyeceğini düşündüğünü söyledi. Hisarcıklıoğlu, 'Bazı AB başkentlerinden gelen çelişkili mesajlar Türkiye'nin motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Türkiye'nin AB süreci takvime bağlanmalı. Müzakere süreci yavaş işliyor, hızlandırılmalı. AB'nin Türkiye ile tam üyelik sürecini 'ucu açık' olarak nitelemesi motivasyonumuzu etkiliyor. Gümrük Birliği (GB) sürecine ilişkin rahatsızlıklarımız var. AB, başka ülkelerle ticaret anlaşması imzaladıktan sonra Türkiye ile müzakereye başlıyor. Hakkımız yeniyor, mağduruz.' mesajlarının altını çizdi.

Avrupa Türkiye-İran Gaz Anlaşmasını Destekliyor

Petrol ve doğalgaz konusunda Türkiye ve İran arasında geçtiğimiz ay imzalanan ön anlaşma protokolü ve toplantı mutabakat zaptı Avrupa Birliği (AB) cephesinde heyecan yarattı. İran gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihraç edilmesi ve iki ülke arasında enerji konusunda işbirliğinin geliştirilmesini öngören ön anlaşmanın, Türkiye üzerinden geçerek Avrupa'ya doğalgaz taşıyacak olan Nabucco boru hattını canlandırması bekleniyor. Doğalgazda Rusya'ya bağımlı olmak istemeyen AB, gaz tedarikçisi ülkeleri çeşitlendirmek için, Nabucco projesinin 2011 yılında başlatılmasına oldukça önem veriyor. Boru hattının Mısır, Azerbaycan, İran ve Irak gazını Avrupa'ya taşıması öngörülüyor. Ne var ki, dünyanın ikinci büyüklükteki gaz rezervlerine sahip İran’da rezervlerin çıkarılması ve kullanabilir hale getirilmesi için öncelikle önemli yatırımların yapılması gerekiyor.

(5)

CPS

Corporate & Pu licb Strategy

Advisory Group

AĞUSTOS 2007

Öte yandan Avrupa'yı enerji konusunda kendisine bağımlı hale getirmek isteyen Rusya, gaz iletiminde Türkiye'yi saf dışı bırakma çabasında. Rusya’nın Mayıs ayında, Kazakistan ve Türkmenistan ile bir boru hattı anlaşması imzalaması ve Yunanistan ve Bulgaristan’a direkt gaz nakliyatını öngören Güney Akım projesi planları, ülkenin doğalgaz tedariğinde tekel oluşturma emellerini ortaya koyuyor. Avrupa Birliği (AB), Haziran ayında AB ve Türk yetkilileri bir araya getiren Enerji Konferansı vesilesiyle Nabucco boru hattından geri dönüş olmadığı mesajını vermişti. Bütün bu gelişmelerin ardından İran ile varılan mutabakat gözlerin tekrar Nabucco'ya çevrilmesine yol açtı. Bununla birlikte, 1980 yılından beri İran ile diplomatik ilişkileri kesen ve İran’a karşı ticari ambargo isteyen ABD ise İran ile varılan mutabakattan rahatsız.

AB'de Atık Sevkiyatı Kuralları Yenilendi

Atıkların yüklenmesinden, varış yerinde geri kazanım veya imhasına kadar çevreye duyarlı ve güvenli bir şekilde taşınmasını ve idaresini öngören AB’nin yeni sınır ötesi atık sevkiyatı yönergesi 12 Temmuz tarihinde yürürlüğe girdi. Söz konusu yönerge, 1993 tarihli AB atık sevkiyatı yönergesinde mevcut yasal düzenlemeleri basitleştirerek söz konusu yönergenin yerini alıyor. Yönerge uyarınca AB üye ülkeleri gemilerin denetiminde daha geniş haklar elde ederken, yönerge tehlikeli ve bazı imha amaçlı atıkların belirli gelişmekte olan üçüncü ülkelere ihracını da yasaklıyor. Bu yasak, Birleşmiş Milletler'in (BM) Basel Konvansiyonu kapsamında 'Basel Yasağı' olarak biliniyor. İmhaya yönelik atık nakliyesine ilişkin yasaklar özellikle elektrik ve elektronik atıklar ve ömrünü tamamlamış taşıtların sevkiyatı için geçerli. Yeşil atıklar olarak tanımlanan tehlikeli olmayan atıkların OECD ülkeleri dışına sevkiyatı ise ayrı bir AB yönergesi ile düzenleniyor.

AB Sigorta Yasasını Gözden Geçiriyor

Avrupa Komisyonu, tüketicinin korunmasını geliştirmek, piyasa kontrolünü modernize etmek, sigorta pazarında birleşmeyi sağlamak ve Avrupa'daki sigorta şirketleri arasındaki rekabeti arttırmak üzere AB sigorta yasasının gözden geçirilmesini önerdi. 'Solvency II' olarak bilinen ve AB’de 2012 yılı itibariyle uygulamaya konulması önerilen yeni mali yeterlilik sistemine göre, sigortacıların yeni risklere karşı daha etkili kontrol sağlamaları amacıyla bütün risk çeşitlerini göz önüne almaları isteniyor. Bu kapsamda, sigorta şirketleri “bireysel risk ve mali yeterlilik değerlendirmelerinde” sadece sigorta risklerini değil pazar, kredi ve işletimsel riskleri de dikkate alacak. Ayrıca, her üye devletteki sigorta şirket grupları, oluşturulacak ‘grup müfettişleri’ tarafından yetkili ulusal merciler ile işbirliği içerisinde denetlenecek.

Değerlendirilmek üzere Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’ne gönderilen öneri, sigortacılığa ilişkin yürürlükte bulunan 14 ayrı düzenlemeyi tek bir çatı altında toplayarak daha basit ve anlaşılır bir hale getirmeyi hedefliyor.

AB'de Roaming Düzenlemesi Yürürlüğe Girdi

Avrupalı tüketiciler, bu yazdan itibaren AB'nin yeni 'roaming' kuralları sayesinde, çok daha ucuz cep telefonu tarifeleri ödeyecekler. 30 Haziran tarihinde, AB'nin 27 ülkesinde birden yürürlüğe giren yeni düzenlemeye göre, aileler ve şirketler, yaşadıkları ülke dışında bir yeri cep telefonu ile aradıklarında roaming ücreti olarak dakikada en fazla 0,49 Euro, telefona cevap verdiklerine ise 0,24 Euro olarak tespit edilen 'Avrupa tarifesini' ödeyecekler. Yeni tarifelerin pazar fiyatını daha da aşağıya indireceğine inanılıyor.

AB'de Birleşme Kuralları İçin Yeni Düzenleme

Avrupa Komisyonu 10 Temmuz tarihinde yayınladığı bildiriyle şirket birleşmelerinin yasal

(6)

CPS

Corporate & Pu licb Strategy

Advisory Group

AĞUSTOS 2007

2004 yılında kabul edilen ‘Birleşme Yönetmeliği’ ve yakın zamanda alınan Avrupa mahkemesi kararları doğrultusunda hazırlanan kılavuz ilkeler Komisyon’un birleşme işlemlerinin takibi çerçevesinde yetkilerini belirliyor. Komisyon'un yeni yayınladığı bildiri, 1998'de Birleşme Kurallarına ilişkin hazırlanan dört kılavuz ilkenin yerini alacak.

AB Şirketler Hukukunun Basitleştirilmesi için Hazırlanıyor

Avrupa Komisyonu, şirketler hukuku, muhasebe ve denetim alanında AB kurallarının basitleştirilmesi konusunda görüşlerini bir raporla ortaya koydu. Avrupa Komisyonu'nun İç Pazar ve Hizmetlerden sorumlu Üyesi Charlie McCreevy, AB'deki şirketler kanununa ilişkin kuralların 20 yaşında olduğunu ve AB işletmelerine yararı olmayan kısıtlamalar ve idari giderler getirdiğini söyledi. Komisyon, bu kuralların basitleştirilmesi için birden çok seçenek sundu.

Rapor özellikle, sadece üye ülke iç hukuklarını ilgilendiren belli yönerge ve yükümlülüklerin fesh edilmesini, şirketler ve şubeler için bilgilendirme işlemlerinin basitleştirilmesini ve KOBİ'lerden istenen raporlama ve denetim taleplerinin azaltılmasını öngörüyor. Komisyon, tarafların söz konusu değişiklikler ile ilgili görüşlerini en geç Ekim ayına kadar iletmelerini talep ediyor. Yeni düzenlemelerin önümüzdeki yıl başında kabul edilmesi bekleniyor.

Avrupa Komisyonu'ndan Üniversitelere Daha Fazla Destek

Avrupa Komisyonu, AB'nin yüksek eğitimdeki etkinliğini güçlendirmek ve AB üniversitelerinin dünyadaki görünürlülüğünü arttırmak için Erasmus programının devamı niteliğinde yürütülecek 'Erasmus Mundi' programını sundu. AB'nin icra organı, 12 Temmuz tarihinde yaptığı önerisinde 2009-2013 yılları arasında geçerli olacak Erasmus Mundus II programının güçlendirilmesi ve kapsamının genişletilmesini talep etti. Öneride, yeni programın eski programa göre katılımcılar, verilen burslar ve de yüksek eğitim programları alanında kapsamının genişletilmesi isteniyor. Bu kapsamda, Erasmus Mundi programına doktora eğitimine yönelik işbirliği de dahil edilecek. Avrupa Komisyonu'nun Dış İlişkiler ve Komşu Ülkeler Politikasından sorumlu Üyesi Benita Ferrero-Waldner, Erasmus'un, ABD'deki Fulbright Programı ile rekabet edebilecek düzeye getirilmesinin amaçlandığını söyledi. Şu anda yürürlükte bulunan Erasmus Mundus Programı, 2004 yılından bu yana Avrupa çapında kaliteli yüksek lisans kurslarının oluşturulmasını destekliyor ve üçüncü ülkelerden başarılı öğrencileri Avrupa üniversitelerine çekmeye çalışıyor. Son üç yılda 100 ülkeden 2300 öğrenci ve 323 üniversite bu programa dahil oldu ve öğrencilerin 1800'ü bu yılın Eylül ayından itibaren Avrupa'da öğrenimlerine başlamak üzere seçildi. Komisyon, yeni eğitim programı içinde verilen fonların dört katına çıkarılmasını öneriyor. Buna göre önümüzdeki 5 yıl için 950 milyon Euro'nun üzerindeki fonlar Avrupa ve üçüncü ülke üniversitelerinin birlikte yapacakları ortak programlar için ayrılacak.

Yeni Arabalardan CO2 Salınımının Azaltılmasına Yönelik İstişare Gerçekleştirildi

Avrupa Komisyonu, yeni arabalarda CO2 gazı salınımının düşürülmesi konusunda yeni bir bütünleştirilmiş strateji belirlenmesi amacıyla Temmuz ayı içerisinde kamu istişaresi düzenledi.

Avrupa Komisyonu’nun Şubat 2007'de yayınladığı iki bildirimde önerilen yeni stratejiye göre AB'de 2012 yılından itibaren üretilen yeni arabalarda karbondioksit gazının 120 g/km.'ye getirilmesi hedefleniyor. 11–15 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen kamu istişaresi, AB’de önümüzdeki yıllarda oluşturulacak otomotiv sektöründeki yasal düzenlemeler için bütün ilgili tarafları ortak bir noktada birleştirme amacını taşıyordu. AB'deki karbondioksit emisyonunun beşte biri karayollarından kaynaklanıyor. Otomobiller ise bu emisyonun %12'sine neden oluyor.

(7)

CPS

Corporate & Pu licb Strategy

Advisory Group

AĞUSTOS 2007

AB, WIPO Endüstriyel Tasarımlar Uluslararası Tescil Sistemine Üye Oluyor

Avrupa Topluluğu, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün (WIPO) sınaî tasarımların uluslararası tescil sistemini düzenleyen Lahey Anlaşmasının Cenevre Metni’ne üye olmak için iki yeni yönetmelik kabul etti. Yeni AB yönetmelikleri, Avrupa Konseyi’nin 18 Aralık 2006 tarihinde Topluluğun, WIPO’nun uluslararası tasarımlar tescil sistemine dâhil olmasına karar vermesi sonucu yayınlandı. Üyelik ile birlikte, Avrupa Topluluğu’nda faaliyet gösteren firmaların sınaî tasarımları, WIPO’nun Uluslararası Bürosu’na yapılacak tek bir başvuru ile yalnızca AB üye ülkelerinde değil Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Cenevre Metni’ne üye diğer yirmi altı ülkede de geçerli olacak. AB’nin İç Pazar ve Hizmetlerden sorumlu Üyesi Charlie McCreevy yeni sistemin 1 Ocak 2008 tarihi itibari ile uygulamaya konulacağını ifade etti.

Avrupa Adalet Divanı’nda, Avrupa’da çalışan Türk ‘Au Pair’ ve Öğrencilerin Oturum Haklarının Yenilenmesine ilişkin Dava

Avrupa Adalet Divanı'nın Hukuk Sözcüsü Juliane Kokott, Türkiye'den İngiltere'ye çocuk bakımı için giden ve 'au pair' olarak bilinen çalışanların, Türkiye-AB arasındaki Ortaklık Anlaşması gereğince oturum haklarının uzatılabileceğine dair bir görüş belirtti. Ancak Kokott, İngiltere'ye 'öğrenci' vizesi ile gelen ve kısmi süreli çalışma hakkı olan öğrencilerin ise aynı gerekçe ile oturumlarının uzatılamayacağına dikkati çekti. Ezgi Bayır adlı Tük vatandaşı İngiltere'ye bir yıl için, 'au pair' olarak çalışmak üzere, Burhan Akyüz ve Burhan Yavuz ise öğrenci vizesi ile gelmişlerdi. Öğrenciler İngiltere yasaları gereği 20 saat çalışma hakkına sahip oldukları için bir yıl boyunca hem çalışıp hem de öğrenimlerini sürdürdüler. Yıl sonunda her üç Türk vatandaşı da İngiliz Devlet Bakanlığı'na başvurarak oturumlarının bir yıl daha uzatılmasını talep ettiler.

Devlet Bakanlığı yarı zamanlı çalışan öğrenci başvuranlarını 'çalışan' olarak kabul etmeyerek talebi reddederken, İngiltere Yüksek Mahkemesi ve Galler İdari Mahkemesi tam tersi bir karar verdi. İngiliz kurumları arasındaki görüş farkı, konuyu Avrupa Adalet Divanı'na intikal ettirdi.

Adalet Divanı Hukuk Sözcüsü ise 'au pairlerin' istihdama katılması nedeniyle oturumlarının yenilenebileceğini, öğrencilerin ise 'yarım gün' çalışmalarına rağmen aynı hakkı elde edemeyeceğini savunuyor.

AB’de Enerji Etkinliği Projesi ‘Enerji Star’ İvme Kazanıyor

AB’nin daha etkin enerji kullanımını teşvik programı olan ‘Enerji Star’, Avrupa Parlamentosu tarafından Temmuz ayı içerisinde kabul edilen yönerge ile yasal statü kazanıyor. Yönerge, AB kurumlarından ve üye ülke merkezi yönetimlerinden, büro malzemesi ve teçhizatına ilişkin kamu ihalesi ve satın alma işlemlerinde enerji etkinliği kriterinin ön plana alınmasını talep ediyor. Düzenleme ile uzun vadede daha az enerji harcayan donanımın pazar hâkimiyetinin sağlanması ve etkin enerji kullanımının teşvik edilmesi amaçlanıyor. Yönerge Avrupa Konseyi’nin onayı ardından AB’de yürürlüğe girecek. 'Enerji Star' programı, AB'nin iklim değişimi, enerji tedariği, dağıtımı ve taleplerini daha iyi yönetebilmek için oluşturduğu stratejisi olarak açıklanıyor.

(8)

CPS

Corporate & Pu licb Strategy

Advisory Group

AĞUSTOS 2007

Ajanda

AB Kurumları Ağustos ayı içerisinde tatilde.

CPS

Corporate & Public Strategy Advisory Group

Brüksel, Istanbul, Washington

CPS AB Kulisi’nde yer alan haberler, çeşitli AB haber kaynaklarından derlenmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

AB'nin icra organı Komisyon'un yeni başkanının belirlenmesi konusu Avrupa Parlamentosu (AP) ve karar organı Konsey arasında siyasi ve yasal sorunlar yaratacak gibi

Amado, AB'nin şu andaki Dönem Başkanı Almanya'nın, 21–22 Haziran AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde sunacağı anayasal anlaşmanın imzalanması için yol

Avrupa Parlamentosu (AP) bünyesinde Kuzey Kıbrıs ile diyaloğu güçlendirmek için bir yıl önce kurulan 'Kuzey Kıbrıs Yüksek Temas Grubu'nun, AP'nin Başkanlık

Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Komisyonu, Avrupa Tek Ödeme Alanı’nın 2010 yılına kadar tesis edilmesi ve 2008 yılı başına kadar ortak ödeme araçlarının

Fransa'daki seçim kampanyası sırasında Türkiye'nin Avrupa ülkesi olmadığını sürekli olarak tekrar eden Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Türkiye’nin

Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden sorumlu Üyesi Olli Rehn ise, 'Ocak ayında başlayacak Slovenya dönem başkanlığında birkaç müzakere başlığının daha açılmasına

Avrupa Komisyonu, geçtiğimiz yıl sunduğu ekonomik öngörülere ilişkin raporunda, ABD'deki kredi pazarında yaşanan krizin Avrupa'yı 2007 yılının ikinci yarısında

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından yeni bir fikir olarak ortaya atılan ancak Avrupa Birliği’nin (AB) 1995 yılında oluşturduğu Barselona sürecinin