• Sonuç bulunamadı

* nice) JESİCA & SER RES / BOOKS >

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "* nice) JESİCA & SER RES / BOOKS >"

Copied!
82
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

* nice)

JESİCA & SER RES

Jenneth, yeryüzünde, sevdiği erkek ta- rafından terk edilen ilk ve son kadın olma- dığını biliyordu. İnsanlar pekala kendileri- ni toparlayıp yeniden ilişkiler kurabiliyor- lardı.

Jenneth bunu yapamamıştı, ama Lu- ke'ye böyle bir izlenim vermek hoşuna git- ti.

Ancak, bu davranışının neye mal olaca- |

ğını hiç düşünememişti.

|

50.000 TL-(KDV Dahi) (&®) HARLEQUIN

/ BOOKS >

(3)

BEYAZDİZİ BU AYIN KİTAPLARI

vvvvvvvvvvvvvv

LAM ae Nene

Iki kızkardeşten farklı düşünen Lucy, bir an öriçe sevdiği adamla evlenip, mutlu bir yuva kurmayı

düşlüğerdu. E iz

O GÜNDEN SONRA-Miranda Leè,

Satışa çıkarılan değerli tabloya bakarken Cassie anılara daldı. Eserin ressamı, Çassie'ye unutulmaz.

anlar yaşatan Dan MeKay'dı.

İHANETİN EDELA Jordân

Janet yıllar önce ayrılmış'olduğu eski nişanlısı Luke

ile bir düğünde karşılaşır.

GELECEK AYIN KİTAPLARI

vvvvvvvvvvvvvvvvvv

GÖNÜL FISILTILARI-Jessica Steele

Güzel Mornay ailesi uğruna ceza çekecekti. Ona bu cezayı veren adama aşik olması çok büyül

talihsizlikti.

AŞKIN UYANIŞ Ráchel Ford

Selina ailesinin zoruyla evlendiği Alex'ten kaçmıştı.

Onu sevdiğini ancak yıllar sonra anlayacaktı FIRTINAYIBEKLERKEN-Sandra K Rhoades

Charlotte kokteyl garsonluğu yapmaktan hiç hoşnut değildi, fakat öğrenimini sürdürmek için çalışmal zorundaydı.

(4)

e Adı: Bitter Betrayal

ISBN 975-562-130-X

Copyright © : Penny Jordan/1989

Bu kitap, Harlequin Yayıncılık Ltd )arafırldan 1984 yılında yayımlanmıştır. Tüm yayın haklan, Härlequjn Yayıncılık Lid. Şirketine ait olup, yayımcının izni ölriyksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve çoğaltikimaz.

Harlequin Yayıncılık Ltd. Şirketine git bir kitabın, herhangi bir diğer kuruluş tarafındar herhangi bir diğer adla

piyasaya sunulması, satılması ve teşhir edilmesi yasaktır, ve kanuni takibe tabidir

Diżgi/Ofşet Hazırlık, Baskı Cilt EKİP AŞ.

Tel:236 1308 -4 Hat

İHANETİN BEDELİ

PENNY JORDAN

Feride

© Hariapin.

HARLEQUIN YAYINCILIK LTD. ŞTİ.

Sok, Ayder Sesi C Biok No: 26/4 Etler

AGÜ Te En erie era aeea

(5)

BİRİNCİ BÖLÜM

"Dur... dur bir dakika! Ne dedin?” enpeth'in y sesinde büyük bir şaşkınlık vardı. En yakın arkadaşı Louise'nin verdiği habere inanamıy'ordu.

“Evleniyorum, dedim. Evlenmek! Bir koca, ço- cuklar, falan”

Jenneth telefonun ahizesini sımsıkı kavramıştı.

"Ama sen hep, asla evlenmeyeceğini söylerdin. Ba- gımsız olmak ve kendi hâyatımı yaşamak istiyorum derdin.”

Louise neşeli bir sesle, “Bu, George ile tanışma-

dan önceydi, dedi.

George ha! Jenhetli yüzünü buruşturdu. Bağım- sızlığına bu denli düşkün olan arkadaşı demek sade-

derece sırâdan bir adi olan biriyle yapıyordu. Arka- daşının evlenmek iğin hiç olmazsa, daha çekici bir is-

me sahip bir erkeği seçeceğini sanırdı.

Yavaşça içini çekti. Soğumakta olan kahvesi bir

yana, MeGrath/ların duvar resmi için yapması gere- ken eskizleri bile unutmuştu. "Ama iki ay önce bir-

işinden hiç söz

"O sirada henüz George ile tanışmamıştım” Lou-

(6)

6 İHANETİN BEDELİ

ise kısa bir duraklamadan sonra sözlerine devam et-

ti. "Düğüne senin de gelmeni istiyorum, Jenneth. Sa, dece bir günlüğüne. Üç hafta sonra köyün di sesin- )

de evleneceğiz. George her şeyiyle tam bir düğün is-

tiyor. Ben de senin onunla bir an önce tahışmanı js- tiyorum. Aslında niyetim sizi düğünden önce tarış- tırmaktı, ama George iş için Japonya'ya gitmek zo- runda." Jenneth yavaşça içini çekti. "Senin evlenece- Zine hala inanamıyorum.”

Louise'le birlikte büyümüşlek ve tüm hâyatları boyunca çok yakın arkadaş olmuşlardı. Aynı köyde

doğmuşlar, aynı liseye ve hatta aynı üniversiteye

gitmişlerdi. Sonra Jenneth aletiyle bilikte kuzeye taşınmış ve ailesinin yeni evinin ahırını elden geçi- rip stüdyoya çevirerek resim çalışmalarına burada

devam etmişti. Louise ise, Londra'ya yerleşip bir

reklam şirketinde çalışmaya başlamıştı.

“Ama bu yedi yıl önceydi. Loüise artık kendi rek- lam şirketini ANNISA de yaşadığı şehrin ta- nınmış ressamlarından birisi olmuştu. Özellikle du- var resimleri konusunda çök aranan bir ressamdı Ayrıca, York'taki resim galerilerinden birisinin orta-

ği olmuştu. iania ileilişkilerini hiç kesmemişlerdi

gerçi, ama son larda istedikleri kadar çok bir- likte ola SSE bulamıyorlardı.

Jennèth'inannesiyle babası kuzeye taşınmala- rından-kısa bir süre sonra, bir araba kazasında òl- müşlerdi. Henüz çocuk yaştaki ikiz erkek kardeşleri nin sorumluluğu bundan sonra Jenneth'e kalmıştı.

sektet de ağır bir sorumluluktu bu. Ama

lenneth en 2ör anlarda bile kardeşlerine karşı olan lerini yerine getirmişti.

4 bu sene liseyi bitirmişlerdi. İyice büyü-

İHANETİN BEDELİ 7

müşlerdi artık. İkisi de Jenneth'in boyuna yetişip

geçmişti. Üstelik ablalarına, korunması gereken oy- muş gibi davranmaya başlamışlardı. TRS

Telefondaki uzun sessizliği, arkadaşının sòrùsu- na neden yanıt vermediğini bilen Louise bozdü;.

“Hadi Jenneth, beni üzme, lütfen. Sakın gel ei me. Düğün üç hafta sonra cumartesi günü olâ

Evlenirken senin yanımda olmanı çok istiyorum. Be-

ni kırma, lütfen” p

Jenneth arkadaşının isteğini reddedecek gücü bulamıyordu. Onun kararsızlığını sezen Louise de-

vam etti. "Sana Feathers'te yek ayırttım» Bizde kal-

manı isterdim gerçi, ama ev yaşlı teyzelerle ve diğer akrabalarla dolu olacak” >;

"Gelebileceğimi pek sanmıyorüm) Louise.” Jen- neth boş gözlerle pencereden dişarıya, bahçeye ba- kiyordu. Evin bahçesi neredeyse yahşi bir ormana dönmüştü. Ne ikizler ne de kendisi bahçeyle ilgile- necek zaman bulamıyarlârdı, Ama bahçenin bakım- sızlığına rağmen üçü de evlerini çok seviyorlardı.

ikizler üniversiteye Başladıktan sonra bu evi tutmaları hiç kolay olmayacaktı aslında. Bu konuda aylardır sürekli tarışıyorlardı. Jenneth kardeşleri- nin üniversiteye gitmek için şehirden ayrılmaların- dan sonra evin kehdisine çok büyük geleceğini ve ayrıca, satıştan gelen paranın çocukların üniversite- den sonra kehdilerine bir iş kurmaları için kullana-

bileceklerini söylüyordu. Nick ile Kit ise, bu fikre

karşıydılar. Ablalârını, evi satmaktan vazgeçirmeye

şalışıyorlardı. |

Jenneth yavaşça içini çekti. Aklından geçenleri arkadaşıa”şöyleyemiyordu. Her zaman böyle ol- muştüh zaten. Düşüncelerini başkalarına açmaktan

(7)

8 İHANETİN BEDELİ

hep çekinirdi. Louise ise tam tersine, aklındah her

geçeni duraksamadan söyleyiveren bir kişiliğe `

hipti.

İşte, şimdi de aynı şeyi yapıyordu. Derin bir net

fes aldıktan sonra yumuşak bir sesle, "Merak'etme"

dedi. "Luke olmayacak. Şu sıralar Amerika'da. Hadi, Jenneth, düğünüme gelmeyi kabul et, lütfen."

Luke'nin babası artık Amerika'da yaşıyordu.

Onun gibi doktor olan oğlu da, tıp eğitimi veren bir üniversitede çalışıyordu.

Jenneth bir an için başının döndüğünü hissetti.

Söyleyecek bir şey bulamıyordu. Bu kanu onun için sekiz yıldır bir tabu olmuştu, Özellikle de Luke'nin

kuzeniyle. Bu kuzenin, aynı zamanda kendi en iyi arkadaşı olmasına rağmen.

Louise ısrarını sürdürüyördu. “Hadi, Jenneth.

Evet de, lütfen."

Jenneth korkal

bir nefes aldı. "Tama:

gim”

Konuşmaya birkaç dakika daha devam ettiler.

Daha doğrusu, Löuise devam etti. Jenneth onu din- leyip arada birkaç sözcük söylemekle yetiniyordu.

ni hali kalmamıştı. Derin nefesler alarak,

lanan kâlpoatişlarını yatıştırmaya çalışıyordu. Lu- EE de de niye ola) bu düğüne gitmeyi kabul eder miydi acaba? Ya da, Louise kendisini davet eder miydi?) N

Evet, tabii Ki, ederdi. Jenneth kısabir vedalaşma-

daù sonra telefonu kapadı.

“Like ile nişanlı kaldıkları altı aylık dönemde

ise bâşka bir şehirde yaşıyordu ve onların ilişki- tılarını pek bilmiyordu. Jennethin nişa-

nı yenmeye çalışarak derin Düğününe, tabii ki, gelece-

İHANETİN BEDELİ y9

nın bozulmasına gösterdiği nedeni fazla kurcalama- ` dan kabul etmişti. Jenneth ona, birbirlerine tygun olmadıklarını anladıkları için aynidiklangu ğü

Ama Jenneth'in içini yakan başka acıları da var dı. Aşırı duyarlı yapısından ötürü asla kanu yan 7

cağı acılar.

Luke'nin o sözleri aklından asla çıkmamıştı. Ni

şanlısı ona kendisini sevdiğini, ama buna rağmön yi-

ne de başka bir kadınla da beraber olduğunu ve o kadını hamile bıraktığını söylemişti.

Jenneth oan çektiği acıyı asla unutamtadı.

İlk başlarda kendisini ve gutururu korumak için büründüğü maske, bir sire sonra hayatının bir parçası haline gelmişti. Öyle ki, o maskenin ardında- ki gerçek insanı artık sadece Löwist ile ikizler göre- biliyorlardı.

Çektiği acıyı, zamanla edindiği deneyimlerle

bastırmaya çalışmıştı. Luke ile/aralarındaki ilişkinin zaten yürümeyeceğine inandırmaya çalışmıştı ken- disini. Onunla nişanlandığında sadece yirmi bir ya- şındaydı; böyle bir İlişkiyi götüremeyecek kadar saf ve deneyimsizdi) yani: Aralarındaki ilişki zamanla nasılsa bozulup sona erecekti.

Aklını ħala Karıştıran bir tek şey vardı: Luke'-

nin kendisiyle neden nişanlanmış olduğunu anlaya- mıyordu. Jenneth ve Louise'den sekiz yaş büyük olan Luke, o Zamanlarda bambaşka bir dünyada ya- şıyor gibiydi. Jehneth ona ulaşabileceğini aklına bi- le getiremezdi. Liseyi ve üniversiteyi başka bir şe- s okùyah ve ardından, yurtdışında bir üniversi-

tede öğretim üyeliği yapan Luke yaz tatillerinde kö- ye geldiğinde Jenneth onun yanında ne yapacağını

(8)

10 İHANETİN BEDELİ

bilemezdi. a

Lüke'nin ailesi nesllerdir o köyde yöşyortu.

Babası köyün önde gelenlerindendi. Annesi işe, ha- reketlerini kısıtlayan doku sertleşmesi hastalığına rağmen köyün sosyal faaliyetlerinde öhemlibir role sahipti, Son derece yumuşak ve sevecen bir kişiliğe sahip olan bu kadın, oğlunun Jenneth'le nüşânlan- masına gerçekten çok sevinmişti.

Luke annesini çok sever ve ortu, tıpkı imdi ikiz- lerin Jenneth'e yaptıkları gibi, her türlü kötülükten korumaya çalışırdı. Ama Jerineth'in tersine, Luke”- nin annesinin korunmaya gerçekteriittiyacı vardı.

Luke dış görünüş olarak daha çok babasına ben- zerdi. Onun gibi uzun boyluydu ve çekici bir fiziği vardı, Saçları da babasınınkiler gibi gür ve siyahtı.

Louise bir keresinde dâyısının, yani Luke'nin babasının, evlenmeden önce çapkınlığıyla tüm kö- ye ün saldığını söylemişti Sonra, bölgenin zenginle-

rinden birisinin kızı olan Luke'nin annesine aşık ol-

muş ve kızın ailesinin itirazlarına rağmen onunla ev-

lenmeyi başarmıştı Jenneth bu öyküyü son derece romantik bulmuştu.

Luke'nin ape hayatta değildi. Oğlunun evlenmesindlen birkaç ay sonra ölmüştü.

Jennèth ik başını önüne eğerek yüzünde

e çalıştı. Üstelik, yanında ken-

disini görecek birisi olmamasına rağmen yapmıştı b Duygularını saklamak onda artık bir refleks į almıştı. Luke'nin gayet sakin ve soğukkanlı ir şekilde, başka bir kadınla ilişkisi olduğunu ve

6

SOT eğleneceğini söylediği günden bu yana sü- uyarın saklayarak yaşamıştı.

le hissetmesi son derece anlamsızdı aslında.

İHANETİN BEDELİ y u

Sevdiği erkek tarafindan terk edilmiş milyonlarca kadın vardı dünyada. Bunların pek çoğu Fer vin tersine; kendilerini toplayıp yeni ve daha teh iz ilişkiler kurmayı başarmışlardı. Jenneth bunu yâpa>

mamıştı. Hayatının temeli olarak düşündüğü aşkın

aslında hiç var olmadığını anladıktan sonra keyini bir türlü toparlayamamıştı.

Çektiği acıyı saklamayı başarmıştı ama. Duke =

nin söylediklerini soğukkanlılıkla dinlemiş ve göz- lerini yakan yaşları bastırmıştı. & |

Daha sonraki aylar boyunca da, çektiği acıyı elinden geldiğince saklamaya çalışmıştı. Derslerine Sarılıp üniversiteyi bitirmişti, Okul tatillerinde için- den eve dönmek gelmez, ama korkaklığını bastıra- rak yine de köye giderdi. Köydeki arkadaşlarına sahte bir neşeyle üniversiteden, orada yaşadığı hız- Iı hayattan ve çıktığı erkeklerden Söz ederdi.

Ama annesiyle babadır kandırmayı başarama- mişti. Kızlarının çektiği acıyı bir tek onlar anlamı lar ve onu Luke'ile karşı'kârşıya gelmekten koru- mak için köyden ayrılmaya karar vermişlerdi. Baba- sı emekliliğini istemiş ve hep birlikte onun doğup büyüdüğü York'a taşınmişlardı.

Jenneth käyden taşınmayı ilk başta istememişti.

Bunun tek, neğeni) Luke'ye duyduğu sevgiydi.

Onunla aralahındakj ilişkinin bittiğine bir türlü ina- namıyordü. Bir mucize olacağını ve Luke'nin kendi- sine geri döneçeğini bekliyordu hep.

S bir gün, karısı ve çocuğuyla birlikte gör-

müştü ohu. Bebek Luke'nin kucağındaydı, karısı ise yaplarındaaki bir kadınla konuşuyordu. Jenneth o anda hemen geri dönüp kaçmamak için kendini zor

tutmuştür.

(9)

12 İHANETİN BEDELİ

Bebeğin Luke gibi siyah saçları vardı. Arkadaş Louise'den, çocuğun kız olduğunu öğrenmişti. Lou-

ise neredeyse üzüntülü bir şekilde söylemişti bunu.

Luke'nin karısı ise... enneth'ten daha genç, ši- yah saçlı ve utangaç görünümlü bir kızdı,

Jenneth onları gördükten sonra eve dönem mişti. Bunun yerine, nehir kenarına inmeyi te, etmişti. Küçüklüğünden beri nehir çevresinde dolaş-

mayı severdi. Eskiden okuldan çıktıktan sonra bir süre Louise ile birlikte yürür, sonra,ondan/aynlıp

nehre inerdi. O zamanlarda, gençliğin Verdiği saflık- la, geleceği ve Luke hakkında güzel hayaller kurar- dı. Acaba kendisi Luke'nin çocuğünü karnında taşı- yor olsaydı işler nasıl gelişirdi? Çok'da olanaksız bir.

Şey değildi bu. Nişanı bozduğunu açıkladığı güne kadar Luke onu, HN sevişmeye ikna etmek

için çalışmıştı.

Jenneth acıyla gözlerini kapattı. Onunla seviş- melerini hatırlamak istemiyordu. Luke onunla için- deki tüm istekle, adeta vahşice sevişir, ama Jenneth itiraz etmeye başladığında sevişmeyi hemen keser- di. Jenneth onâydaha önce başka hiçbir erkekle yat- madığını söylemişti. Duke birlikte olduğu ilk erkek olacaktı, bu yüzden'de korkuyordu.

Luke ortu anlamıştı. Arada bir, onun çocuksu korkulariyla alay ederdi. Ama yine de, Jenneth'in gerçekten sevişeceği ilk erkek olma fikrinden çok hoşlândığıbelliydi.

Ayılmalarını takip eden acı dolu aylar boyunca

Jehnetiirtaklını hep aynı soru kurcalamıştı. Eğer o günlerde daha eki Benmi olsaydı, işler yine bu şekilde gelişir miydi? Ama hayır, başka türlüsü

İHANETİN BEDELİ B

mümkün değildi herhalde. Luke kendisini gerçek.

ten seviyor olsaydı başka birisiyle birlikte olmazdı.

Jenneth'le yaşayamadığı cinsel tatmini başka bitka dinda aramazdı.

Lüke'nin kendisini aldattığını öğrenmek | Je?

neth'i bir anda değiştirmişti. O günden sonra İçine kapanık ve soğuk bir insan olmuştu. İçinde bir yer- lerde, bir şey ölmüştü sanki. Jenneth kimi zâman kendisini doldurulmuş bir oyuncak'bebeğe benzeti- yordu. Hareket eden, yaşıyor gibi görünen ama as- Íinda içinde hiçbir duygu taşımayan bir bebeğe.

başka insanların hayatını dolduran sevgi veya arzu

gibi duygular Jenneth'e artık çok ùzakti. İkizleri se-

viyordu, tabii. Arkadaşlarıyla birlikte olmaktan da hoşlanıyordu. Ama erkeklere karşı tüm duyguları òl-

müş gibiyi.

Biriyle arasında bir yakınlaşma olsa, hemen Lu- ke ile yaşadıklarını ve çektiği acıyı hatırlıyordu. Bu ini erkekleri asla kendisine yaklaştıramıyor.

u.

Amaişte,en iyi ârkadaşı Louise bile sonunda ev-

Jeniyordu. Bağımszlığina o denli düşkün olan Lou- ise bile..

Jenneth'i tanıyan insanların çoğu onun hala yal-

nız olmasının, ikizlere duyduğu sorumluluktan kay- naklandığını düşünürlerdi. Yalnızlığını sürdürmek için iyi bir mazereti bu. Ama ne yazık ki, ikizlerin üniversiteye başlamalarından sonra elinde bu maze- ret de kalmayacaktı.

Gerği, arzuyla kapısını aşındıran yüzlerce erkek de yoktu hayatında. Sıkıntıyla içini çekti. Son za- manlârda kendisine ilgi gösteren erkekleri geçirdi

aklından, , Örneğin, Colin Ames. Eşinden boşandık-

(10)

İHANETİN BEDELİ

tan sonra üç çocuğuyla birlikte yaşayan duygusâh, ve iyi kalpli bir veterinerdi bu adam. Çocuklarına |

annelik ve kendisine hayat arkadaşlığı edecek bir.

kadın arıyordu.

Sonra, Greg Pilling vardı. Otuz beş yaşına rağ- men hala bekar olan bu adam, bölgenin ünlü çâpkın- larından birisiydi. Haftanın en az dört günü iş için Londra'ya inerdi. Jenneth onun bu yolculukların- da, iş dışında bazı özel nedenler de olduğundan kuşkulanıyordu. Adamın orada, başkalarından sak- lamak istediği bir sevgilisi vârdı galiba» Belki de, ev-

li bir kadın... N

Eh, Jenneth'e ilgi gösteren birkaç erkek daha

vardı. Sevecen ve duygusal erkeklerdi bunlar. İyi

bir eş ve baba olacaklarından hiç şüphe yoktu. Ama Jenneth nedense, hiçbirisiyle yakınlaşmak istemi- yordu.

Bunun nedeni, Luk&'ntin yaptıkları değildi aslın- da. Jenneth kendi zayıflığırun farkına varmış ve bu

nedenle, erkeklerle yakinlaşmaktan kaçınmaya baş-

Tamıştı.

Annesiyle bâbasıhın ölümünden sonraki ilk yıl- larda bir erkekle birlikte olması imkansızdı zaten.

Birincisi, kendinişuçlu hissediyordu; onun yüzün-

den York'a tağınmâsalardı, belki de bu kaza olmazdı diye düşürüüyordu. İkincisi de, ikizlerin sorumlulu-

ğu tamamen Jenneth'e yüklenmişti. İkizler, ablaları- najhtiyaç duyuyorlardı. Jenneth tüm hayatını onla-

, Onlardan başka birisine ayıracak zama-

İHANETİN BEDELİ y 5

Jenneth bir kez daha iin çekti. Bu mı düşün)

celere kendini kaptırmasının nedeni Louise ile yâp-

tığı konuşmaydı. İçinde çalışmaya devam Etmek için istek de kalmamıştı. N >

Keşke o düğüne gitmeyi kabul etmeseydi. Ama bunun için artık çok geçti. Luke orada olmayacaktı gerçi, ama Jenneth yine de düğüne gitmek istemi- yordu. Düğünde Luke olmasa bile başkaları olacak- tu. Bir zamanlar yaşananları halaYhatırlayan insan-

ie. N

Ama, hatırlanacak ne vaèdı ki Luke ile ikisinin bundan sekiz yıl önce, sadece birkaç ay süren bir ni Şanlılık geçirdikleri mi? Sonra Buke'nin başka bi siyle evlendiği ve hemen ardından bir çocuk sah

olduğu mu? Peki ama, ne olmuş'yani? Tüm bunların

ne önemi vardı ki? O günleri Böyle hatırlayan ve önem veren tek kişi kendisiydi: ,

Bazen Louise'nin, gösterdiğinden daha fazla şey bildiğini hissederdi.,

Yıllar sonrapLuke'nin karısının öldüğünü Lou-

ise'den öğrenmişti Louise ona gönderdiği bir karta ufak bir not olarak yazmıştı bunu. O günden sonra

Jenneth uzun bir süte kendisine gelememişti. Gece-

leri körkunçkabtuslarla uyanıyordu. Luke'nin, bu

kadar zaman sonrâ bile hala kendisini etkileyecek

güce sahip olduğunu işte o zaman anlamıştı.

Olyil Louise arkadaşını, Noel için köye gelmeye ikna etmişti) Jenneth onun ve ikizlerin ısrarlarına

'dayanamâyarak kabul etmişti bu tel

Jenineth kendisine bu kadar tanıdık ve bir za-

rr seygili olan adamı yıllar sonra gördüğünde,

olduğu yerde donup kalmıştı. >

O Janda, içinde inanılmaz bir acı hissetmişti.

(11)

16 İHANETİN BEDELİ

Ama çektiği acıyı saklamayı her zamanki gibi başar- mıştı, Luke'ye, soğuk ve nazik bir tavırla gülümse“

mişti sadece,

Luke'nin yanında kızı vardı. Üç yaşlarında, şipşi- rin bir çocuk... babasını çok sevdiği her'halinden belliydi. Ve Luke'ye olan benzerliği bir an, Jèn- netiv'in kalbine bıçak gibi saplanmıştı.

Jenneth'in hiç anlayamadığı bir nedenle küçük kız, onun ve ikizlerin peşine takılıvermişti. Sürekli onların yanında olmak istiyor, Luke'nin koyu yeşil gözleriyle onlara bakıyor, Lukö'nin gülümseyişiyle gülümsüyordu. Jenneth ise, içinden gelen isteğe karşı koymuş ve kızı kendisine “yaklaştırmamıştı.

Oysa Luke'ye bu denli çok.benzeyen kızı kucağına almayı, sevmeyi gerçekten çok istemişti.

Luke'nin oturma odasına girip kendisini orada Angelica ile yalnız bulduğu günü hiç unutmuyor-

du. Küçük kız her zamanki gibi Jenneth'e yaklaşma-

ya çalışıyor ama onda aradığı şefkati bulamıyordu.

Luke, Jenneth'in kendi çocuğuna dokunmayı bi- le istemediğini heme anlamış ve kızını kucağına al- mıştı, Bir zamanlar Jenneth”e duyduğu sevgiyle şil- dayan yüzünde, bu kez'ona duyduğu küçümseme ve hoşnutsuzluk vardı.

O hafta içindeikizler bir gün, Jenneth'in müşte-

tilerinden birisiyle olan kısa beraberliği hakkında espriler yapmışlardı.

Daha sonra Luke, Jenneth'e, yanında sevgilisi olmadan bu'evih kuşkusuz sıkıcı göründüğünü söy- lediğinde, Jenneth hemen bu fırsatın üzerine atla-

m en inden emin bir şekilde gülümseyerek,

"Önemi yok” demişti. "Nasıl olsa sadece bir hafta.”

Lukehalaylı bir tavırla gülümsemişti. "Yani sevgi-

İHANETİN BEDELİ 17

lin yatağında olmadan bir hafta yaşayabiliyorsun." `\

Jenneth içinde büyük bir kızgınlık duymuş ve ò /

öfkeyle yalan söylemişti. "Christopher'le uzun süre,

dir birlikteyiz." Sonra, alaylı bir tavırla gülümse;

rek sözlerine devam etmişti. "Sık sık iş seyahatleri.

ne çıkıyor ve ben onun olmadığı zamanlarda.”

“Yatağına başka birisini alıyorsun." Luke önun söylemekistediklerini yine tamamen yanlış anlamış- ti. Oysa Jenneth'in asıl söylemek istediği, Christop- herin yokluğunda onu fazla aramadığıydı. Luke,

Jenneth'in durumu düzeltmeşine firsat vermeden,

"Ne kadar çok değişmişsin," demişti. "Oysa düşünü- yorum da...”

Bu sırada ikizlerin içeri girmesi üzerine konuş- mayı kesmişti. O günden sonra Jenneth'le ikisi mümkün olduğunca karşılaşmamaya çalışmışlardı.

Luke, kızının Jenneth'e yaklaşmamasına da çok dik-

kat ediyordu. \

Jenneth mutlu olması gerektiğini tekrarlamıştı kendine. Luke’ye`onun için olmasa bile, başka er- kekler için çekici-bikadın olduğunu göstermişti hiç olmazsa. Luke'ye çılginca aşık olan, ona adeta ta- pan o eski Jenneth degildi artık.

: iE Duke'yi o günden sonra bir daha hiç görme-

mişti. )

(12)

lağtıkçaiJenheth'in dû- güne gitmeyi kabul ettiği için duyduğu pişmanlık

artıyordu. Arkadaşının düğününe gitmeyi, ona ve

Kocasına tautluluklar dilemeyi gerçekten çok isti- yordu aslında. Louise evlenmek için Little Comp- ton'dan başka bir yer seçmiş olsaydı Jenneth düğü- nü kuşkusuz sabırsızlıkla beklerdi. 7i

Louise'ye telefon edip, düğüne gelemeyeceğini söyleme cesaretini bulmayı gök isterdi. Aslında, dü- güne gidemeyişine bahane olarak gösterebileceği pek çok neden vardı: Bunlardan birisi, hemen önün- de, masada dürmakta olan işti. York'un en büyük

hastanesinin çocuk bölümü için yapacağı duvar res- minin eskizlerini hâla bitirememişti.

Duvar resmi'için teklif, eski bir müşterisinden

gelmiştiMüşterisi hastanenin çocuk bölümü için

bir kampanya başlatmıştı. `

“Bölgenin zenginlerinden birisinin yaptığı bağış-

la, çocük bölümü için gerekli tıbbi aygıtlar alınmış,

hatta geriye'bir miktar para da kalmıştı. Fon topla-

ma komitesinin başkanı olan müşterisi böylece, ço-

cuk bölümünün sıkıcı havasını giderip çocukları ne- şelendirecek bir şeyler de yapabilmek için Jen-

İHANETİN BEDELİ P

neth'ten bu duvar resimlerini yapmasını istemişti. X Jenneth bu teklifi hiç düşünmeden kağul etmiş) ve hatta, normal ücretinden daha az bir para istemi

ti. Bunun karşılığında da müşterisi ona, istediği gibi

bir resim yapma olanağını vermişti. X 'X

Aslında bu duvar resmi Jenneth içim zoflu bir

uğraş olacaktı. Resim için, birbirinden farkli yaşlar- «

da ve hepsi farklı hastalıklardan dolayı acı çeken ço- cukların tümünün dikkatini çekerek ve onları neşe- lendirecek bir konu bulmak zorundaydı.

Son zamanlarda Louise'nin düğühü Yüzünden

ice karışmıştı zaten. Düvar resmi üzerinde is- iği kadar düşünemiyordu. Umutsuzluk dolu göz- lerle kağıttaki karalamalara bakarken kapı açıldı ve

Kit içeri girdi. N

Jenneth onun, babalarınınkine çok benzeyen

bir yürüyüşle yanına gelmesini izledi. İkizler babala-

nna gerçekten çok berziyorlardı. Jenneth kardeşi-

ne bakarken içinin büyük bir sevgiyle dolduğunu hissetti. Onlaribüyütmek; sorunlu ergenlik çağla- rında onların sorunlarını halletmek hiç kolay olma- mıştı. Ama Jenneth onlan çok seviyordu ve bu so- rumluluğu zevkle yerine getirmişti

İkisi de lişeyi'gok iyi derecelerle bitirmişlerdi ve şimdi bağarılarının'ardından, yaz tatilinin tadını çı- karıyorlardi;Jenneth ikisinin de her geçen gün bi- raz dahabüyüyüp olgunlaştıklarını görüyordu. İkiz- ler derigeli ve olgun birer yetişkine dönüşüyorlar- di. Jènneth onlar için çok şey yapmıştı gerçi ama şu anki'hâllerinden sadece kendisine paye çıkarmıyor- dön Çocuklar bugünlere gelebildilerse, bunda anne

ve Babalarının onlara ilk çocukluk yıllarında sun- duklari sevginin de büyük payı vardı kuşkusuz.

(13)

2 İHANETİN BEDELİ

Kit ablasına en sevimli haliyle gülümsüyordu.

"Arabanı ödünç alabilir miyim acaba? Öğleden son- ra tenis için Chris'e gideceğim. Motosikleti de'Nick aldı”

Jennetiv'in onlara on sekizinci doğum günleri igin aldığı motosiklet altı ay boyunca ikisinin'de

çok işine yaramıştı. Ama ikiz olmalarına rağmen Nick ile Kit farklı zevklere ve farklı türde arkadaşla- ra sahiptiler. Jenneth bugüne dek ailede ikinci bir arabaya ihtiyaç olduğu imalarını duylaşığa gelmiş- ti. Çocuklar da bu konu üzerinde fazla israr etme- mişlerdi. Babalarının hayat sigottasından gelen pa- ranın kendilerine sabit ama küçük bir gelir sağladı- ğını ve küçük lüksler için harcanan paranın Jen-

neth'in çalışmalarından geldiğini biliyorlardı. Abi;

larının gereğinden fazla yorulmasıni ya da üzülmesi- ni ikisi de istemezdi.

Çocukların ikisi de iyi ve dikkatli birer sürücü oldukları için Jenneth onlara ârabasını gönül rahat- lığıyla veriyordu. Amâ bu kez; üzüntüyle başını sal-

ladı. "Bazı resimlere bakmak için arabaya ihtiyacım

var. Elizabeth'e söz verdim. Ama istersen seni arka- daşının evine bırakabilirim.”

"Olur, ama arabayı ben kullanacağım.”

Kardeşinin yüzündeki imalı gülümsemeyi gö- ren Jenneth külaklarına dek kızardı. İkizler ablaları- min araba kullanirken hep hayallere daldığını söyle:

rek dalga geçerlerdi. Gerçekten de Jenneth, özel-

İde a işle Meşgul olduğu zamanlarda, arabayı

çılgın gibi kullanırdı. Hatta bir keresinde arabayı

yoldan çikarıp bir çukura saplamış ve komşuları olan bir çiftçi arabayı traktörüyle çukurdan çıkar-

mişti. Y f;

İHANETİN BEDELİ 21

Kit ve Nick, Louise'nin yakında dügünüçlačağı-

nı ve ablalarının bu düğüne katılmayı pek istemedin.

Bini de biliyorlardı. Her ikisi de onun, Little Comp-

ton ve sakinleri konusunda fazla duyarliNolduğu5.

nun farkındaydılar. Mey

İkizler ablalarını üzmek istemedikleri için büKo-

nuyu fazla kurcalamamışlardı, ama ikisi de merak

ediyordu. Jenneth'e sezdirmeden aralarında bahse bile girmişlerdi. Bahsin konusu, Jenneth'in düğüne gidip gitmeyeceğiydi. Onun düğüne gideceğini id- dia eden Kit, bu araba yolculüğu sırasında ablasını ikna etmeyi planlıyordu. N

Kısa bir süre önce Nick'le ikisi kafa kafaya ver- mişler ve ablaları hakkında konuşmuşlardı. Üniver- siteye gitmek üzere evden ayrılmadan önce, onun geleceği hakkında bir şeyler yapmâk istiyorlardı,

Kit ciddi bir ses tonuyla, "Orun evlenmesi la- zım, demiş ve kardeşinin kendisine onaylamayan gözlerle bakmasına hiç aldırmadan sözlerine devam etmişti. "Evlenmek gibi bir zorunluluğu yok, tabii.

Yani, mali açıdan kendine yetecek durumda. Bunca yıldır üçümüze birden”baktı. Ama sana da, Jen- neth'in hayatında eksik bir şey var gibi gelmiyor mu? Bence onun biraileye ihtiyacı var."

Nick nöşeli bir kâhKaha atmıştı. "Dikkatini baş- ka şeylere verip bizim hayatımıza fazla burnunu sokmamasi için mi istiyorsun bunu?” İkizler dış gö- rünüş olarak birbirlerine çok benzemelerine rağ- men kişilik olarak apayrıydılar. Ama ablaları konu- sundaki düşünceleri farklı değildi. Onlar evden ay-

rıldığında Jönneth'in yalnız kalmasını istemiyorlar-

d N

Yapmaları gereken tek bir şey vardı aslında. Ab-

)

(14)

2 İHANETİN BEDELİ

lalarina uygun bir erkek bulmak. Onun kocaşı, ve

kendilerinin de eniştesi olmaya layık bir erkei

Jenneth'in arabayı çukura sapladığı günlerde

bu konuda bayağı umutlanmışlardı doğrusu. Ablala- >

rının yardımına koşan komşuları Tim Soğmes'tam, uygun yaşta bir bekardı. Neşeli, sevecen bir insandi ve geniş omuzlarıyla çekici sayılabilecek bir erkekti.

Üstelik ikizlerin umduğu gibi, Jenneth'e ilgi de

duyuyor ve onu sık sık dışarı davet ediyordu. Ama

birkaç kez beraber çıkmalarının ardından /jen-

neth'in peşini bıraktı. X

İkizlerin bu konudaki ısrarlk sarulahıntın ardın-

dan Jenneth onlara kısaca Timin iyi bir insan oldu- gunu, ama kendisinin onunla fazla yakinlaşmayı is- temediğini söylemekle yetinmişti. X

Kit yan koltuğa oturan ablasına çabucak bir göz atarak, Sorun da bu zaten, diye geçirdi içinden. Jen-

neth kimseyle yakınlaşmak istemiyordu. Ama haya- tında bir erkeğe de ihtiyacı vardı. Onu sevecek ve

koruyacak bir erköğe. Soğuk görünüşünün altında-

ki gerçek kişiliğini anlayacak bir erkeğe.

Camlardan içeri pire rüzgar Jenneth'in saçları- m uçuşturuyordù Kit (kendi kendine gülümsedi.

Nick'in eski kìz/arkadaşlarından birisinin yaptığı

kıskançlıkları hatirlamıştı. Nick'le Jenneth'i bir kere sokakta birlikte gören kız, onun ablası olduğuna

inanmamış ve Niek'in kendisinden başka bir kızla daha birlikte oluğunu sanmıştı. Gerçekten de, üç kardeşi tanımayan birisi Jenneth'le ikizler arasında on'yaş òl gana inanmakta güçlük çekerdi.

it plànim uygulamaya karar vererek, masum

"York'a gitmişken, "diye başladı. "Kendi-

rin düğünü için uygun bir giysi de alırsın.

N

İHANETİN BEDELİ

herhalde. Siz kadınlar yeni bir giysi almak için firsat- ları asla kaçırmazsınız. Giyim kuşama bu kadar önem vermenizi hiç anlayamıyorum doğrusu.

Jenneth kardeşinin beklediği gibi, bu yemi he?

men yuttu. Ona daha dört ay önce nereğeysöağla- yarak odasına kapandığı günü hatırlattı, Np o günkü üzüntüsünün tek nedeni kardeşi Nicky çok değer verdiği Levi's 501 pantolonunu ona haber ver- meden alıp giymiş olmasıydı! Bunları söylerken, Kit'in girdiği bahsi kazanmak içi anh savaşın ilk yemini kolayca yuttuğunun farkında bil& değildi.

Ki'i arkadaşına bırakıp yoluha devam ederken,

Lowise'nin düğününde giyeceği kıyafet konusunu

aklına takmıştı bile. Aslında giysilere önem verdi;

filan yoktu, ama Louise'nin düğühüne güzel bir giy- siyle katılmazsa en azından arkadaşına saygısızlık etmiş olurdu.

Galerideki ortağı onu nöşeyle karşıladı. Ellileri- ne yakin, dul bir kadın olan Elanor Coombes'in ev- li bir kızı ve çok şirin bir torunu vardı.

Resimlere bakmaları fazla uzun sürmedi. Galeri- de Jenneth'in resimlerinin yanı sıra başka sanatçıla- nn da eserlerini Satıyotlardı.

Eleanor zengin bir Aileden geliyordu. Eski koca-

sıyla, üniversiteden snra İtalya'da resim eğitimi gö-

Türken tanışmıştı. Aslında çok yetenekli bir kadın- di, ama evlilikleri şüresince eline fırça almamıştı. Ko- casının ölümünden sonra ise, kendini kocaman bir evde yapayalnız buluvermişti. Kızı çoktan evden ay- nlp çalışmak üzere Londra'ya gitmişti. Günlerini

yalruzlık e yıkıntı içinde geçiren Eleanor, bir dost

partisinde Jenneth'le karşılaşmıştı. İki kadın çabu-

cak kayriaşmışlar ve dostluklarını sürdürmüşlerdi.

(15)

a İHANETİN BEDELİ

Bir gün Eleanor ona bir galeri açmayı teklif etmişti.

Galerinin günlük işlerini kendisi üstlenecek, Jen- ` neth ise, zamanının büyük bölümünü resim yapmâ- ya ayıracaktı. Eleanor ayrıca, arkadaşının menajerli- ` Binin de üstlenmişti. Jenneth onunla ortaklık kur-

duktan sonra eskisine göre çok daha fazla iş teklifi almaya başlamıştı.

Eleanor arkadaşının biraz solgun ve düşünceli olduğunu fark etmişti. Endişeyle, "Ne oldu?" diye sordu. "Bir derdin mi var?" )

Jenneth hemen kendini toplayıp başim salladı

“Şey, önemli bir şey değil. Bir arkadaşım. daha doğ- rusu, en iyi arkadaşım önümüzdeki hafta sonu evle- niyor ve düğüne benim de gelmemi istiyor.”

Eleanor gülümseyerek, "Sen dedüğünde ne gi- yeceğin konusunda endişeleniyorsün, dedi. Jen- nethvin yüzünde okuduğu kaygının çok daha önem-

li bir nedeni olduğunu anlamıştı aslında, ama ikiz-

ler gibi o da üstüne gitmedi. Jenheth gibi sevgi dolu bir kadının hayatını yalnız geçirmesinin hiç doğru

olmadığını kendisine defalarca söylemişti.

Eleanor anlamsız romantizme kapılacak türde

bir kadın değildi. Kendi evliliği hiç de kolay geçme-

mişti. Kocası ondan yirmi yaş büyüktü. Aralarındaki yaş farkı yüzünden pek çok sorun yaşamışlardı. Yi-

ne de, birbirlerine olan sevgileri sayesinde evlilikle-

rini yürütmeyi bâşarmışlardı. Kocasının ölümünün

üstünden yedi yıl geçmiş olmasına rağmen Eleanor onu hala özlüyordu. Ama Jenneth’in tersine, hayatı- mitüm em uzak geçirmek gibi bir saplantı- syi Sevgilisi bile vardı; o da karısından bo- sanmışù» Eleanor, her ne kadar kocasının yerini dol-

'duramasa dâ, John ile ilişkisinden mutlu olmayı bili-

İHANETİN BEDELİ 25

iu. )

Jenneth ise farklı bir yapıya sahipti. İyi bir àdam>,

la evlenip çocuk yapması gereken bir kadındı:o. | Duygularını bastırarak, layık olduğu bir yaşan) şan- /

sını boş yere yok etmeye çalışıyordu. İkizler gibi Ele anor da, Jenneth'in bir an önce iyi bir evlilik yapma- sının gerektiğini düşünüyordu. S

"Bu sorunu kafana takmana hiç gerek Yok, tat-

ım. York'ta birbirinden güzel mağazalar var.)

Eleanor, arkadaşının vücudunun kaçmak işterce- sine gerildiğini fark etmişti. Kaçmak istediği şey ne olabilirdi? Merakını gizlemeye çalışarak konuşmaya

devam etti. "İstersen ben de seninle birlikte gelebili-

rim. Buradaki işleri Rachel halleder.”

Jenneth köşeye kıstınldığının farkındaydı. Ama yapabileceği bir şey yoktu. Zaten, bü düğüne gitme- mesi de olanaksızdı. Düğününde en iyi arkadaşını yanında görememek Louise'yi çök üzerdi. Luke de

Orada olmayacağına göre, düğüne gitmemesi içi

lında hiçbir neden yoktu.

"Depo doluNLastikler gözden geçirildi. Ve ba-

vulun da bagaja kondu,”

Nick bunları tek tek sayarken Jenneth gülme- mek için kendini güç tutuyordu. Bu konuşmayı din- leyen yabancı birisi Jenneth'in, ikizlerin küçük kar- deşi oldüğunüsanırdı hiç kuşkusuz.

Saat daha sabahın yedisiydi. Açık mavi gökyü- zů, güneşli bircumartesi günü yaşanacağını müjdeli- yordu”

\ Düğünden önce doğduğu köyde birkaç gün ge- çirmeye karar vermiş olan Louise, ailesinin Little

(16)

26 İHANETİN BEDELİ

Compton'daki evinde henüz yeni uyanıyor olmalıy?

dı. Telefonda, Jenneth'e gelinliğini anlatmış, neşey- le kıkırdayarak, "Ama beyaz değil, diye devam et- mişti, "Krem rengi.”

George hayatına giren ilk erkek değildi doğal ` olarak. Daha önce pek çok erkekle birlikte ulmuştu.

Louise, bu erkeklerin tümünden dost kalarak ayri;

mayı başarmıştı.

Jenneth'in önünde uzun bir yol vardı. İkizlerin tahminine göre, Little Compton'a sat on iki sırala- rında varabilecekti. Louise'nin düğünü ise, saat üç- teydi, Jenneth arkadaşına, hazırlanması için yardım etmeye söz vermişti. Düğünden sonra da, balayına

çıkmak üzere üstünü değiştirmesine ve, eşyalarını

toplamasına yardım edecekti,

Louise ona, "Nedimem olacaksin yâni,” diye ta- kılmıştı. Bu sözler Jenneth'in tüm vicudunun acıy-

la kasılmasına yol açmıştı. Zamanında o da, Louise-

den kendi nedimesi olması istemişti.

Yolculuğu olaysız ve rahat geçti. Köye yaklaştı- ğında saat on bire”geliyordüu. Yedi yıl içinde etraf fazla değişmemişti. Köye inen tepenin başına geldi-

Binde, arabayı durdurup âşağıya baktı. Burada geçir-

diği günlerin anılah birden üşüşmüştü. Luke ile bir-

likte geçirdiği o'güzel gühleri hatırlıyordu. Nehrin tembel akışıyla kestiği Şu köşede Luke, Jenneth'i ilk

kez öpmüştü. Jenneth/o öpücüğün tüm vücudunu nasıl sarstığinı e Üç ay sonra yine

aynı köşede, Jee e evlenme teklif etmişti. Tekli- finin biraz ani olduğunu bildiğini, ama yaz sonun-

ak üzere California'ya gideceğini söylemiş-

isini beklemeye söz vermesini istiyordu.

th'in soluk soluğa verdiği yanıtı duyduk-

İHANETİN BEDELİ 7

tan sonra onu büyük bir tutkuyla kollarının arasına

alıp öpmüş, sonra da yere, çimenlerin üstüne yatır- Ri

mıştı. Jenneth'i yakıcı öpücükleriyle yl e

kirken, üzerindeki bluzu çıkarmış ve çıplak göğüğle-

rine önce ellerini, sonra da dudaklarını uzatmıştıX

O gün Luke ısrar etseydi Jenneth hiçkuşi onunla tam anlamıyla birlikte olurdu. Ama Li

her zamanki gibi anlayışlı davranmış ve ısrar ètre-

mişti. Nişanlandıklarını açıklamalarının ardından ise, yalnız geçirecek fazla zamanları olmamıştı; Lu-

ke'nin annesinin sağlığı iyice kötüleşmişti o siralar.

da. Jenneth, nişanlısının zamânının.çoğunu hasta nlayışla karşılamıştı.

Pansiyon sahibesi onu kazşılayip odasını göster- di. Rahat görünüşlü eşyalarla döşenmiş sevimli bir

odaydı; banyosu da içindeydi. Eski Zamanlarda bu

pansiyon, posta arabalarının durak yeriydi. Jen- neth'in odası da arabaların çekildiği eski avluya ba- kıyordu.

Pansiyonun sahibi SUS Bir tavırla, "Louise, bu odada kalmak isteyeceğini söylemişti, dedi.

Jenneth gülümsöyerek başını salladı. Kadının, Louise'den sevgiyle soz ettiğini fark etmişti. Arka- daşı köye sadece tatillerde ya da arada bir hafta son- ları gelmesine rağmen, koy sakinlerinin tümü tara-

fından tanınır ve era

Jenneth vèailesi köyden ayrıldıktan sonra, pan-

siyon el değiştirmişti. Pansiyoncu düğünden ve dü-

günün köyde'yarattığı hareketten heyecanla söz ediyordu. Jenneth'in durumuna ise, en ufak bir ima- dabile'bülunmâdı. Onun bu tavrı Jenneth'in kaygı-

ları biraz Yatıştırmıştı. Belki de köy halkının tepki-

sini fazla abartmıştı.

)

(17)

28 İHANETİN BEDELİ

Yemeğini yedikten sonra, Louise'nin evinin te- lefonunu çevirecek kadar cesaretini toplamıştı.

Telefonu Louise'nin annesi açtı ve Jenneth'in sesini hemen tanıdı. Kızının en yakın arkadaşını © da çok severdi. Onun ardından telefona Louise gel”

di. Jenneth, arkadaşıyla yaptığı konuşmayı bitirdi”

Binde içindeki tüm korkuları silmiş durumdaydı.

Daha fazla zaman kaybetmeden hazırlanıp Lohise'- nin evine gitmeye karar verdi.

Louise'nin ailesinin evine yürüyerek gitmeyi tercih etti, ve köyün içinden değil, arkadaki patika- dan yürüdü.

Jenneth özgür düşünceli vebağımdızlığına düş-

kän arkadaşının bir rahibin kızı olmasına hep şaşır- mıştı, Ama David Simmondş anlayışlì bir insandı, kendi inançlarını kızına zorla kabul ettirmeye kal- kışmamıştı hiç,

Kapıyı açıp karşısında kızının diadani gördü- günde onu sevgiyle karşılad Hemen ardından Lou- İse'nin annesi göründü ve Jenneth'i sevinçle yanak- larından öptü. Uzun boylu ve siyah saçlı bir kadın- dı; Luke'nin babaşıria ve Luke'ye çok benziyordu.

Louise ise, onlardan apayrı bir görünüşe sahipti.

Parlak kızıl saçla ve beyaz teniyle, esmer anne ve

babasına hiç benzemiyordu.

Jenneti çıktığında arkadaşı tuvalet ma- sasında kirpiklerine rimel sürmeye çalışıyordu. Üze-

rinde sadece, gelinliğinin altına giyeceği saten kom- binezon vardısRimeli bir türlü istediği gibi süreme- diği için kendi Kendine homurdanıyordu.

NE hemen rimeli onun elinden alıp, "Bırak, dir dedi. "Ne o, lenslerini takmadın mı

yaka )

İHANETİN BEDELİ 29

Louise neşeli bir tavırla, "Onları takmayı göze“

alamadım” dedi. “Düğünde ağlamaya başlarsam lenslerimi düşürmek istemiyorum.”

Jenneth imalı bir gülümsemeyle, "Gözlüklerini takabilirdin,” dedi.

Louise ortaokul ve lise yıllarını goada ölarak eçirmişti. Bu halinden öylesine nefret ederdi ki, fırsatta kendisine lens almıştı. Arkadaşının sözle- riüzerine hemen yüzünün buruşturdu."O gözlükle- ri bana sakın bir daha hatırlatma” `

Her ikisi de neşeyle gülmeye başlamışlardı. Lou- ise saçının ya da makyajının boğulabileceğini aklına bile getirmeden sevgiyle arkadaşına garıldı. "Jen- neth, geldiğine ne kadar sevindim bilemezsin."

Jenneth, düğüne gelmemek için bahaneler dü- şündüğü günleri hatırlayarak suçluluk duydu. O da arkadaşına sımsıkı sarıldı.

Louise, "Ne kadar saçıma!" diye mırıldandı. "Yaş- hı nineler gibi, sürekli ağlamak istiyorum."

Jenneth arkadaşını tepeden tırnağa süzdükten

sonra gülümsedi. Bu halinle hiç de nineye benzemi-

yorsun. Üstelik, bu gelinliğinle herkesi büyüleye- ceksin.

Louise neşeli bir kâhkaha attı. "Nasıl, beğendin mi gelinliğimi? Seçti." Sonra ellerini, gelinli-

Bin ön kısmindakiminik düğmeler üstünde gezdir-

di. "O sikia merasime, ancak üzerimde bununla da- yanabilirmiş” ©

Jenneth nlayışlı bir tavırla başını salladı. Lou-

ise'nir, müstakbel kocasının siradan bir adı vardı belki, ama anlaşılan kendisi hiç de sıradan ya dasıkı- aıbir'insan değildi.

Alfkattan, Louise'nin annesinin sesi yükseldi.

(18)

30 İHANETİN BEDELİ

"Kızım, sadece yarım saatin kaldı.” N Bu sözler Jennethe görevini hatırlatmıştı. He- men, arkadaşının gelinliğini giymesine yardım et mek üzere atıldı. Birlikte düğmeleri iliklemeye baş- ladılar.

Son düğme de iliklendiğinde Jenneth birâz geri çekildi ve arkadaşına baktı. Gözlerine dolan yağları

güçlükle bastırıyordu. Boğuk bir sesle, "Harika görü-

nüyorsun, diye mırıldandı. Söyleyecek başka bir şey bulamamıştı. Buna gerek de yoktu aslında; Lou- ise onun ne kadar duygulandığını anlamıştı. Jen- neth'e birkez daha sevgiyle sahıldı, sanrâhemen ge- ri çekilip bir küfür savurdu.

"Allah kahretsin! Yine Zırlamâya başlayıp mak- yajımı bozacağım.” Yüzünde hüzünlü bir ifade belir- mişti. "Jenneth, şu anda benim yerimde sen olmalıy- di. Sen evlenmek ve çocuk büyütmek için yaratılmış bir kadınsın."

Jenneth onun sözü İuke'ye getireceğini seze- rek tüm vücudunu kastı. Ama böyle bir şeye fırsat kalmadan kapı ağıldı ve Löuise'nin annesi ile baba- sı, bir şişe şampanya ve dört kadehle içeri girdiler.

Gelinin şerefine birer kadeh kaldırıp, Louise’-

nin heyecanını biraz olsun yatıştırması için ona da şampanya verdiler Kiliseye gitme zamanı gelmişti.

Louise kiliseye kadar yürüyerek gitmeyi istemiş-

ti, Hemen yanında Babası vardı. Tüm köy halkı, bu güzel geliri seyretmek için sokaklara çıkmıştı.

Kiliseye a davetlilerin büyük bir bölümü içeri girmişti bile. Jenneth de kendine bir oturdu. Louise, babasının kolunda kürsü-

gni eye başlamıştı.

Bi m gayet tanıdık olan bu kilisede bu-

İHANETİN BEDELİ 31

lunmak Jenneth'in içini eski acılarla doldurmi Kendisi de hep bu kilisede evlenmeyi düşlememiş

miydi? Ma |

Gözlerine dolan yaşların tek nedeni, en iyiarka:

daşının evlenmesinden duyduğu mutluluk değildi Hayır, bu kez kendi mutsuzluğuna ağlıyordu- Göz- lerini buğulandıran yaşların arasından, içeriye kil- çük bir çocuğun girdiğini fark etti. Keten bir elbise

giymiş, parlak siyah saçlı bir kızdı bu. Hemen atka- sında bir adam vardı, ama Jenneth onlara daha fazla bakmadı. Dikkatini gelinle damada yöneltmişti. Bir yandan da, ağlamamak için tüm gücünü kullanıyor.

du. İnsan ne kadar uğraşırsa uğraşsın, bazı anıları silmeyi başaramıyordu. Örneğin, Luke'nin nişan yü- züğünü parmağına taktıktan era buraya getir-

diği günü... pırıl pırıl parlayan elmaslarla süslü yüzü-

gü taktıktan sonra yüzüklü parmağını öpüşünün...

sonra, Jenneth'in dudaklarına kondurduğu o minik

öpücüğü...

Jenneth bir arı;tüm vücudunun acıyla sarsıldığı-

ni hissetti. Bu düğüne gelmek istememesinin ger-

çek nedenini şimdiNanliyordu. Onu korkutan köy halkının düşünceleri ya da yapacakları dedikodular değildi. Buraya geldiğinde aklına üşüşecek anılar- dan korkmuştu. Aradan yıllar geçmesine rağmen Lu- ke'nin; kendisini neden böyle acımasızca aldattığı- ni öğrenmeyi hala istiyordu.

Bastırmaya çalıştığı yaşlar yanaklarından aşağı-

ya yuvarlanmaya başlamıştı bile. Hemen başını öne eğip yüzünü saçlarının arkasına saklamaya çalıştı.

Tamo anda, bir elin koluna dokunduğunu hissetti.

“İsterseniz benim mendilimi kullanabilirsiniz.

(19)

32 İHANETİN BEDELİ

Yanımda iki mendi getirdim. Babam, kadınların dü-

günlerde hep mendile ihtiyaçları olduğunu söyler.

Küçük kızın son cümleyi söylerken yüzünde beli- ren ifade, babasının söylediği her şeyi tartışılmaz.

bir gerçek olarak kabul ettiğini gösteriyordu.

Jenneth kendisine uzatılan mendili buruşuk ol- masına hiç aldırmadan kabul etti. Çocuklara karşı büyük bir sevgisi vardı, onları üzecek ya da kıracak * bir şey yapmaktan çok korkardı. Yüzünü mendille kuruladıktan sonra küçük kurtaıcısına gülümsedi.

Kız, Jenneth'in mendili kabul etmesinin arala- rında bir dostluk başlattığını'düşünüyör olmalıydı.

Alçak bir sesle, "Yanımda konfeti de getirmek ister- dim, diye itiraf etti. "Ama Mis. Mack bana konfeti almadı. O, düğünlerden hiç hoşlanmıyor.”

Gelinle damat evlilik yeminlerini etmeye başla- mışlardı. Orgdan yükselen huzur verici müzik kilise- yi doldururken, kilisenin kapıları açıldı ve parlak Temmuz güneşi içeriyi aydınlattı.

Işığın içeri girmesiyle birlikte Jenneth başını ar- kaya çevirdi... ve bir dahâ görmemek için dünyanın öbür ucuna kaçmaya bile razı olacağı adamla yüz yü- ze geldi. "Luke..." Bu isim dudaklarından boğuk bir

fısıltı olarak, çıkmıştı. Sesi duyan adam başını ona doğru çevirdi ve Jenneth'le, yanında kendi kızını

görerek kaşlarını çattı.

Kuzeninin düğününe gelmeye son anda karar vermişti, Amerika'da vereceği konferanslar yeni ta- el iptal edilmemiş olsaydı burada olma- Babasinın yaz tatili boyunca yanında olaca-

an 2 diğinde Angelica çok sevinmişti. Lond-

ra'dan, York adlı bir şehre taşınacaklarını öğrendi- ginde de eğri Babası orayı çok sevece-

İHANETİN BEDELİ 3

ğini söylediğine göre York gerçekten güzel bir şe/

hir olmalıydı. £

Yeni şehre taşınacakları günü sabırsızlıkla bekli-.

yordu. Sevincini artıran bir şey daha vardı: Şu anki ` dadısı, onlarla birlikte gelmeyecekti.

Angelica bir dadının sorumluluğu akde Di, maktan hiç hoşlanmıyordu. Onun asıl istediğişdi”

ger kızlar gibi bir anneye sahip olmaktı. Ama bü- nun için, babasının yeniden evlenmesi gerekiyor- du. Babası bu sorunun farkında değiliniş gibi göfün-

“düğüne göre, hayatlarındaki boşluğu dolduracak bi- risini bulma işi ona düşüyordu,

Bu sırada Jenneth, bayılmak üzerö/ olduğunu hissediyordu. Ama gururu bir kezdahá yardımına koştu. Kendini toplamaya çalışırken) düğünü izle- mek için bu köşeyi seçen Luke'ye içinden lanetler

ğüne gelmeyeceğine inan-

n in de kendisine kızıyordu.

Gelin ile damat onlara doğru ağır ağır ilerliyor- lardı. Babasıyla, yeni"arkadaşı arasındaki gerginli- ğin farkında olmayan Angelica heyecanla Jen-

neth'in eline yapıştı "Löuise'ne kadar güzel görünü-

yor, değil mi?”

Louise'yi'için için suçlamaya başlayan Jenneth,

yanındaki küçük kızin konuşmalarını duyacak hal-

de değildi. "Aslında biz düğüne gelemiyorduk. Ama babam yeni işi için Amerika'dan döndü. Kızın heye- canla parlayan götleri, düğüne geldiği için ne kadar mutlu olduğunu gösteriyordu. Ve Jenneth onun sözlerini beyninde tekrarladığına, arkadaşını yanlış yere suğladığını düşündü.

Angelica, “Yemekte beraber oturabilir miyiz?"

(20)

34 İHANETİN BEDELİ

diye sözlerine devam ediyordu. "Benim annem yok:

Babamla ikimiz yalnız olduğunda insanların bize ba- kaşlarını hiç sevmiyorum." S

O arada kızının sözlerinden rahatsız olan Luke, Yeter artık, Angelica” diye söylendi.

Küçük kızın, babasınınkilere çok b: göz- leri yaşlarla doluvermişti. Jenneth yüreğinin burkul- duğunu hissetti. Çocuğun üzülmesini istemiyordu.

“Hayır, yapma." diye başladı. Ama sözlerini ye fırsat bulamadan Angelica neşeyle atıldı.

"Gördün mü, Baba? O da bizimle gelmek isti- yor." Sonra Jenneth'e döndü: "Gelmek istiyorsun, değil mi? Hem, sen de burada yalnızsin. Parmağın- da alyans yok. Yani, evli değilsin>Eminim, yemekte yalnız oturmak senin de hoşuna gitmez.” Bir an du- raksadıktan sonra, "Sanki gerçek jbir aileymişiz gibi davranabiliriz, diye devam etti.

Jenneth'in bir şey âöylemesine fırsat kalmadan gelin ile damat onların yanına geldi. Jenneth, Lou- İse'nin kocasının, hiç de adı gibi sıradan bir insan ol- madığından artık'emindi. İouise'nin yüzünde ise, isini olduğündün da güzelleştiren mutluluk

gülümseme vardı.

Bu.sırada Kilişedeki kalabalık hareketlendi ve

Jenneth kendisini diger davetlilerle birlikte dışarı- da buldu. Angelica hala yanındaydı, ve eline sıkı si- ka yapışmıştı. `

Göinin-yanina ulaşabilmeleri dakikalar sürdü.

Onü yanındaYAngelica'yla birlikte gören Louise en-

dişeli bir sesle, "Jenneth,” diye mırıldandı. "İnan ki,

Bundan haberim bile yoktu”

Yenneth'in bir şey söylemesine fırsat kalmadan

“Angeliça/ neşeli bir sesle söze karıştı. Sesi sadece

İHANETİN BEDELİ 35

Louise ile Jenneth'in değil, çevredeki tüm davètlile>

rin duyabileceği kadar yüksek çıkmıştı. "Loüise ha- la, Jenneth mahsusçuktan benim annem olacak”

Hemen arkalarından öfkeli bir erkek sesi yüksel-

di. "Angelica!" )

Jenneth bir an, tüm vücudunun ani bir panikle sarsıldığını hissetti. Arkadaşının halini fark eden Louise, endişe içinde onlara bakıyordu.

Osırada, biraz ileriden, Louise'nin annesinin se- si yükseldi. "Luke, Jenneth neredeyse bayılacakmış gibi görünüyor. Onunla ilgilen, oğlum”

Luke halasının sözlerine itiraz etmeden uyarak elini Jenneth'in beline doladı, ve' onu kalabalıktan çıkarıp dışarıya yönlendirdi.

Jenneth için tek çare Şu arda gerçekten bayıl-

maktı herhalde. İçine düştüğü zor durumdan ancak

böyle kurtulabilirdi. Ama vücudu ona yine ihanet ediyordu. Hiç de bayılâtakmış gibi bir hali kalma-

mıştı. l

Hemen Luke'den uzaklaştı. Luke de onu daha fazla tutmaya istekli görünmüyordu zaten. Yine de, kendisine verilen görevi yerine getirmek gerektiği- mi düşünerek "Bye ağası gideceksin?” diye sor-

ju. y

Bu sòru Jehneth'i çok şaşırmıştı. Şaşkınlığı yü- zünden, yalàn söylemek aklına bile gelmedi. Titrek bir sesle, “Yürüyerek, diye mırıldandı.

“Yürüyerek mi? Bu sıcakta mi

Duke hala eskisi kadar çekici bir erkekti, ama gözlerinin ve dudaklarının kenarlarındaki çizgiler pekde kolay bir hayat yaşamadığını belli ediyordu.

Bunu anlamak Jenneth'in hoşuna gitmeliydi as- lında, âma hiç de öyle olmamıştı. Nedense ona uza-

(21)

36 İHANETİN BEDELİ

mip dokunmak için büyük bir istek duydu içinde.

Yüzündeki çizgileri silmek, onu yeniden mutlu et- mek istiyordu. Onun, eskisi gibi kendinden emin ve neşeli bir şekilde güldüğünü görmek istiyordu.

"Arabam biraz ileride. Seni eve kadar biz götüre-

lim” 5

"Hayır!" Jenneth adeta haykırırcasına réddètmiş- ti bu teklifi. Hemen ardından aralarına, gergin bir sessizlik çöktü.

Biraz uzakta, düğün fotoğraflari) çekiliyordu.

Jenneth davetlilerin neşeli konuşmalarını duyuyor- du. Ama tüm bunlar ona çok uzaktan geliyor gibiy-

di. Luke ile ikisi tüm bu kalabalığın dışında, yalnız

başlarına kalmışlardı sanki.

Aralarındaki sessizliği Angelica'nın heyecan do- lu sesi bozdu. "Ama Jenneth, neden hayır diyorsun?

Hem, mahsusçuktan benim annem olmaya Söz ver-

memiş miydin?"

Jenneth bakışlarını Luke'hin hoşnutsuzluk ve alay dolu gözlerinden kaçınıp küçük kıza döndü. Ço- cuğun yüzündeki beklenti dolu ifadeyi gördüğün-

de, onu kıramayacağını düşündü.

37

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Günün geri kalan kısmı Jenneti'in köntroli di-

şında, tam bir kabus gibi gelişti. Angelica yânından bir an olsun ayrılmıyordu. Başka şartlar altında ol- saydı, böyle sevimli bir çocuğuntilgisi höşüna gider- di ama Luke'nin kendisine fırlattığı zehir dolu ba- kışları gördükçe kahroluyordu. `)

Çevresindeki insanların meraklı bakışlarının da

farkındaydı. Bu insanlar onun bir zamanlar, şu anda masada karşısında oturan'adama ne kadar çok aşık olduğunu biliyorlardı.

Jenneth'i rahatsiz eden sâdece, beklenmedik bir şekilde Luke ile karşılaşmak değildi. Sıkıntısının.

tek nedeni, çevrelerindeki Meraklı gözler de değil-

di. Hayır, hissettikleti bunların çok ötesindeydi: Lu- ke'nin karşismda hala &şkisi kadar zayıftı...

Luke tabağındaki yemeklerden bir kaç lokma al-

dıktan sonra geç geldiği için halasıyla eniştesinden özür dilemek istediğini söyleyerek masadan ayrıldı.

Onun gidişiyle birlikte Jenneth derin bir nefes aldı.

Angelica, masada kalmayı tercih etmişti, Sevimli bir gülümsemeyle Jenneth'e bakıyor ve onu dikkat- le inceliyordü.

Luke, yeni/evli çiftin şerefine kadeh kaldırıldığı

(22)

38 İHANETİN BEDELİ

sırada masaya döndü. Şampanyalar içilip kutlama, konuşmaları yapıldıktan sonra bu kez Jennöth, geli- ne yardım etmesi gerektiğini söyleyerek masadan ayrıldı.

ai da onunla birlikte gelmek istiyordü, ama babası onu engelledi. Jenneth yanlarından ayrı- lirken, birlikte oldukları tüm zaman boyunca Luke ile birkaç nazik sözcükten başka bir şey konuşma- mış olduklarını düşünüyordu. Ai

Yüreği acıyla burkuldu. Kendisiyle birlikte ol- mak Luke'ye demek bu kadar sıkicı geliyordu.

Louise'nin odasında yalnız kaldıklarında kendi-

ni tutamayıp bunu arkadaşına anlattı. Oda evin, gül

bahçesine bakan köşesindeydi. Balkona açılan kapı- lardan içeriye nefis bir gül kokusu doluyordu.

Lise yıllarında bu balkon hakkında pek çok ro- mantik hayaller kurmuşlardı. Lobise'ye aşık bir Ro- meo'nun, bu balkondan tırmanarak odaya gelecegi-

ni düşlerlerdi. 7

Louise arkadaşının anlattıklarını dikkatle dinle- dikten sonra yumuşak bir sesle, "Bence yanılıyor- Sun," dedi. "Luke seninle birlikte oturmak isteme- seydi, oturmazdı. Onu Zorlayan yoktu ki” |

“Hayır, vardı. Angelica babasına benimle birlik- te oturmaktan başka bir şans tanımadı.” :

Louise şefkâtle gülümsedi. "Kız seni çok sevdi,

değil mi? Zavallı çocuk... ne yalan söyleyeyim, onun

için çök üzülüyörum. Luke zamanının çoğunu yurt-

dışinda geçiriyor. Evi yöneten kadın becerikli birisi

gerçi, ama ok sevimli bir insan olduğu söylenemez.

Angelicaondan hiç hoşlanmıyor.” Bir an duraksa-

dıktan sonra arkadaşını dikkatle süzerek sözlerine

devañ etti. "Angelica'nın, babasının yeniden evlen-

İHANETİN BEDELİ 39

mesini istediğini ailede herkes biliyor. Geçen Noel anneme, yeni bir annesi olmasını çok İstediğihi söy-

lemiş. Annem onun için üzülüp bunları Luke'y&'an-

latmış. Luke de kızına, yeni bir bisiklet aldi!” N Jenneth arkadaşına, bu aile sırlarını duymak is/

temediğini söylemek istiyordu. Bunlara dayanacak gücü yoktu. Üstelik, Luke'nin yeniden evleneceğini sadece düşünmek bile büyük bir acı duymasına ne- den oluyordu.

Luke ile kısa bir süre için de olsâ yan yana bu- lunmak, bir anda, Jennetivi yeniden ski günlere

döndürmüştü. Bunca yıldır gösterdiği çabâya rağ-

men aslında hiçbir şey değişmemişti anlaşılan. Luke hala, Jenneth'in tüm hayatının temelindeki tek güç- ti.

Louise'nin kendisini dikkatle iğlediğinin farkın- daydı. Bir an, bakışları aynada birleşti. Jenneth, ar- kadaşının ona acımasına dayanamayacaktı; ama Lou- ise, Jenneth'in yaşadığı acı kârşısında kayıtsız kala- mazdı.

Yumuşak bir sesle, "Onu hala seviyorsun, dedi.

Jenneth sadece, omuz silkebildi. Dudaklarına yükselen hıçkırık konuşmasını engelliyordu.

"Ah, Jenneth/ çok üzgünüm. Bunu anlamalıy- dım. Bugün senin burada olmanı çok istedim, ama korkunç bir atı çektiğini görüyorum.”

Jenneth başinı çevirdi. Evet, gün boyunca çok acı çekmişti. Ama şu anda bunları konuşmak ona da-

hada büyük bir'acı veriyordu. Duygularını başka bi- risine anlatmâktan nefret ederdi. Bu birisi, en yakın

arkadaşı olsabile...

Löwise'nin ise, bu konunun peşini bırakmaya ni- yeti yoktu. "Aklıma gelmişken... sana sormak istedi-

N )

Referanslar

Benzer Belgeler

Küme, gökyüzünde geniş (yaklaşık 4 dolu- nay çapında) bir alan kapladığı için teleskopla bakıldığında yalnızca bir bölümü görülür.. Geniş alanı gösteren küçük

Cüce Eliptik Gökada Takımyıldız: Andromeda Uzaklık: 2,2 milyon ışık yılı Parlaklık: 8,1 kadir.. M32, Andromeda’nın çok yakınında bulunan küçük ama

rebilmek için gözlem koKullarnn iyi olmas, uf- kun açk olmas gerekiyor. Venüs, Mars ve Mer- kür'e göre çok daha parlak olduI undan, bu iki gezegen

Merkür, Venüs, Mars ve Sa- türn’ün ay boyunca süren bu danslarını izlemek için her gün çok kısa bir zaman aralığı var.. Çünkü bu gezegenler alacakaranlık daha bit-

Ufkun açık olduğu bir yer- den, Güneş battıktan hemen sonra batı-kuzeybatı ufku üzerinde çok kısa bir süre için görülebilir.. Ay, 3 Temmuz’da yeniay, 10 Temmuz’da

Rusya’nın bu durumundan ha­ berleri olmayan Dr. Zavriyef ve Bogos Nubar Paşa. Paris’teki faaliyetlerine devam ediyorlar ve bir gün Rusya Büyükelçisine gelerek

Osmanlı Devleti klâsik iktisadî sistemini İslâm-Türk Medeniyetinden devralmıştır. İslam Hukuku, Osmanlı iktisat sisteminin temelini oluşturmuştur. Para, maliye, fiyat

Evet, Cahide Sonku, oyuncu Nur­ seli İdiz in, rejisör Hakan Altıner in ve va- zar Nezihe Araz in bakışıyla “Cahide” mü­ zikaliyle Talimhane Sahnesi nde selamla­ yacak