• Sonuç bulunamadı

de beliren Şefkat dolu bakış Jenneth'i bir anda ken-

dine getirdi. İçinde büyük bir öfke uyanmıştı. Lu-

ke'nin kendisine acıdığını anlıyordu. Bu adam, ona

acıma hakkını nereden buluyordu? Ne hakla böyle

50 İHANETİN BEDELİ

beklenmedik bir şekilde odasına giriyordu?

Luke rahat bir tavırla, "Seni çıkmadan yakâladı-

ıma sevindim," dedi. "Angelica, hoşça kal diyeme-

den gitmenden korkuyordu” K

~ Jenneth'in şaşkınlığı her an biraz daha artıyor- dı. Luke'nin davranışları neden birdenbire değiş- mişti? Kilisede Jenneth'e buz. gbi yi a değilmiş gibi, şu anda gayet dostça davranıyor

Bur am gönlü olsun diye yapıyordu belki de.

"Sabahın bu saatinde Angelica'yı buraya my ge-

tirdin?" N

"Biz de bu pansiyonda kalıyoruz.”Luke bir an duraksadıktan sonra, "Dün akşam gelemmene çok üzüldüm,” diye devam etti. Gözlerinde, Jenneth'in kalbinin heyecanla çarpmasına yolaçan bir ifade be-

lirmişti.

illa gözlerini yumdu. Nelef oluyordu böy- le? Kendisi mi hayal görüyordu? Karşısında o eski

Luke vardı sanki. aa x

"Jenneth, sanaanlatmak istediğim bir şey var.

Jenneth şaşkınlığını atamıyordu bir türlü.

Onun gözlerindeki kuşkuyu gören Luke yavaşça içi- ni çekti. "Bana öyle bakma; lütfen.” AS

Jennethi bu Zor dürumdan odaya birdenbire dalan Angelica kürtartlı. "Baba, Jenneth hala burada

mi?” N ğ

Jennethi tüm'gücünü toplayarak çantasını eline aldı. Gitmeden önce kendini tutamayıp Angelica'ya

ni çaresizlik dolu gözlerle izle- di. Angelica ise, Jenneth'in arkasından yakınmaya başlamıştı bile. "Baba, keşke Jenneth bu kadar ça-

buk gitmeseydi”

İHANETİN BEDELİ 51

Luke dalgın bir tavırla, "Evet, yavrum,” diyèfni-^

nildandı. Dikkatini, yerdeki gri bir gecelik çekmişti. |

Uzanıp geceliği aldı ve dikkatle inceledi. Dudâkla- /

rında garip bir gülümseme belirmişti. N 5

Angelica merakla, "Nedir o, Baba?" diye âtıldı.

“Jenneth'in geceliği.” Luke eğilip kızını kučağí-

na aldı. "Önümüzdeki hafta sonu York'a gidip gede-

liği Jenneth'e vermeye ne dersin?" Bu soruyu sorma- Sina gerek bile yoktu aslında. Kızının vereceği yanı-

tı çokiyi biliyordu. )

Angelica babasının teklifine gerçekten de çok sevinmişti. Luke onun sevinçli haline kendini tuta- mayıp kahkahalarla güldü. Babasinin kahkaha atma- sına pek alışık olmayan Angelica ise/ şaşkın ama

mutlu bir şekilde ona bakakalmıştı,

İkizler o hafta ablalarının onurüra güzel bir

mek hazırlamışlardı. Oysa Jennethin yemek yiye.

cek hali yoktu. Kızarmış etin kokusunu duymak bi

Ve gözünün önündeki tek sahne, Luke'nin ayrı-

hiş konuşmasıydı. Ò gün Luke'nin rengi bembeyaz- di. Jenneth kendisine dokunmaya çalıştığında onu itmişti. Jenneth bileğinin acısından kendini tutama- ip birçığlık atnuştı.

Ama bileğinin acısı, yüreğindeki acının yanında

önemsiz kalmıştı. Jenneth kendini zorlayarak ikizle-

re gülümser ve yemek için onlara teşekkür ederken, içinde aynı acıyı hala taşıdığını düşünüyordu.

52 İHANETİN BEDELİ

Nickin uzattığı şarap kadehini alırken ve Kitin, kendisini bir an önce evlendirmek konusun- `) daki esprilerini dinlerken, hayatı boyunca asla evl&- nemeyeceğini geçiriyordu aklından. Hiçbir zaman, evlilikle sonuçlanacak bir ilişki yaşayamayacaktı.

Bir erkeğin kendisini sevebileceğine olân inancinı, Luke yüzünden kaybetmişti. Ve aslında”Luke'ye duyması gereken nefreti kendisine çevirmişti Vücudundan ani bir titreme geçti. Onun halini fark eden Nick hemen ikiz kardeşine baktı. İkisi de belli etmemelerine rağmen, ablâlarının içinde bu- lunduğu durumu anlıyor ve onun için endişeleni-

yorlardı. va y

Jenneth'in bir zamanlarLouise'hin kuzeniyle ni- şanlı olduğunu biliyorlardı, ama nişanın nasıl bozul- duğundan haberleri yoktu. Birlikte ayrılmaya kara-

ra verdiklerini sanıyorlardı. Şu anda ise her ikisi de, Louise'nin nikahında”neler olduğunu öğrenebil- mek için neler vermezdi... ama buna ablalarına asla

soramazlardı. i

Onların kaygı dolu bakışlarını fark eden Jen- neth, yıllardır Kendisıkıntılarını onlara yansıtma- dan yaşayabildiğine göre, bu kez de başarabileceği-

ni kendi kendine telkin etti. Neşeli görünmeye çalı- şarak, öhlara Louiğe'nin nikahını anlattı. Louise ile

ailesinin selamlarını iletti ve arkadaşının, kocasıyla birlikte'yakıni bir Zamanda kendilerini ziyarete gele- ceğini söyledi.

keli adını ise, ağzına bile almıyordu. Sade-

ce birkez, Angelica ile kilisedeki karşılaşmalarını an- attığında ondan söz etti. Küçük kızdan söz eder- keh, bu kâdar kısa sürede ona ne kadar bağlanmış

olduğunu fark ederek yavaşça içini çekti.

İHANETİN BEDELİ 53

Yemek bittiğinde Jenneth kendi kendine, yè rince saçmaladığını söylüyordu. Başka biP'kadın u;

runa kendi aşkını reddeden bir adam içir üzülmeye

“değmezdi. Nikahta olanları bir an önce unutmâk is- tiyorsa dikkatini başka konulara yöneltmeliydi, Za- ten ikizlerle evin satılması hakkında konuşmasının.

zamanı gelmişti. M

Konu açıldığında Kit, "Bu konuyu aramizda za- ten tartışmıştık," diye atıldı. "Evin satılmasını istemi- yoruz. Burası bizim evimiz, Jenneth. Şimdilik üni- versiteye gidiyoruz belki, ama okul'bittikten sonra

evimize geri döneceğiz.” NA

Jenneth yavaşça içini çekti Evi şatarsak elimize yüklü bir para geçeceğini ünutuyorsunuz."

Ama para ikizlerin umurunda bile değildi. Her ikisi de olumsuz anlamda başlatını salladılar.

Nick kardeşine bir göz attıktan sonra Jenneth'e döndü. "Paraya ihtiyaçın varsa, eve bir kiracı alabi- lirsin. Hatta, sana iyi bir kiracı bulduk bile. Okulda- ki yeni öğretmenlerden birisi kendisine kalacak iyi bir yer arıyordu`Adamın adı Mr. Anderson ve..."

Jenneth, kârdeşlerinin kendisine evlenecek bir erkek ayarlamak için her türlü numarayı denemele-

rinden sıktlmıştı, ©

Sektbir sesle, "Siz, ikiniz..." diye başladı. "Bir da- ha böyle bir nümara çevirmeye sakın kalkışma;

Eğer kendinte bir erkek bulmak istersem, bunu si- zin yardımınız olmadan da yapabilirim."

İkizlerle başa çıkmanın tek yolunun onlarla açık

konuşmak olduğunu biliyordu. Gerçi, onlara söyle-

“diklerine kendisi de inanmıyordu aslında. Bir erkek bulma konusunda ne kadar başarısız olduğu orta- daydh,

54 İHANETİN BEDELİ

Kit kardeşiyle bir kez daha bakıştıktan sonta,

"Öyleyse, neden bulmuyorsun?" diye sordu. Bu'söz-

lerinin ablasını ne kadar üzdüğünü fark ettiğinde `

ise yanına gidip ona sarıldı. "Jenneth, senden kurtul- mak istediğimizi filan sanma sakın. Sadece, ikimiz de senin hayatının paylaşacak birisine ihtiyaç düy- duğunu düşünüyoruz.” Bir an duraksadıktan sonra,

“Bazı insanlar evlenmek için yaratılmışlardır." diye devam etti. "Sen Louise gibi değilsin.”

Jenneth titrek bir sesle, "Teşekkürler; diye ho- murdandı. Peki, nasılım ben? Yanında bir erkek ol- madan yaşayamayan zayıf ve kişiliksiz bir kàdin mi- yım yani?"

Nick yavaşça gülümsedi. Ablasının günlük haya- tında bağımsızlığına ne kadar düşkün olduğunu bi- lirdi. Ama iş aşka gelince durum değişiyordu.

Jenneth sevmek ve sevilmek için yaratılmış bir

kadındı. İnsanlara genel olarak mesafeli davranıyor-

du gerçi, ama sevdiği insanlarla birlikteyken bam-

başka birisi oluyordu. Aslında, insanları çeken bir si- caklığı vardı.

Jenneth bu konuyu'kapatmak için yeniden ev konusuna döndü: Çocuklar gittikten sonra evde ka- lacak bir kiracı'bulma fikrine aklı yatmıştı, ama bu kiracıyı ikizlerin değil kendisinin bulmasında karar- aydı.

Y“ En sorülnda dnlard, "Benim için endişelendiğini-

zi biliyorum," dedi "Ama aslında endişelenmenize

hiç gerek yok. Bön bu halimle mutluyum.”

Masa toplânıp Jenneth stüdyosuna çekildikten sonta Kit içini çekerek kardeşine baktı. "Bize ne der-

se desin, aslında ablamız hiç de mutlu değil”

Jenneth hakkında böyle düşünen sadece ikiz-

İHANETİN BEDELİ 55

ler değildi. Çarşamba günü onunla buluştuğürda

nikahın nasıl geçtiğini soran Eleanor, Jennetlyin ga-

rip tepkilerinden bir şeyler olduğunu hemen ània- di. Jenneth'in bu soru üzerine yüzü kararmış vehes

men konuyu değiştirmeye çalışmıştı. N

Eleanor onu zorlamamaya karar vererek, haştâ- neye yeni gelen doktoru duyup duymadığını sor- du. Jenneth'in bu konudan hiç haberi yoktu.

Etrafta olup biten her şeyi takip eden Eleanor hemen anlatmaya başladı. “Biliyorsün, Harry/ Phil.

lips'in emeklilik zamanı gelmişti.”

Jenneth yavaşça başını salladı. Harry Phillips, kendisinin duvar resmi yaptığı hastanenin baş cer- rahıydı ve sevilen birisiydi. Emeklilik yaşının üstün- den beş yıl geçmesine rağmen"hala çalışmaya de- vam ediyordu. Bir önceki yıl geçirdiği kalp krizin- den sonra işine ara vermek zorunda kalmıştı, ama bir an önce kendini toplayıp yeniden işine dönmek için can atıyordu. Demek, artik çalışamayacağını ka- büllenmişti.

“İşte, Phillips'ih-yerini alacak olan adam yarın geliyormuş, Duyduğuma göre pek de genç birisiy- miş. Ama yaşına bakmamak lazım. Mesleğinin en ün- lülerindenmiş, Hatta, bu hastanede çalışmayı kabul etmesine Şaşırahlar bile var”

Jenneth nazik olmaya çalışarak gülümsedi. Has- taneye yeni atânan doktor, mesleği gereği Luke'yi hatırlamasına yol açmasının dışında onu hiç ilgilen- dirmiyordu aslinda. Luke, yine Luke...

Gecenin saat üçünde, dudaklarında Luke'nin adiyla uyanmıştı. Yanakları gözyaşlarından ıpıslak-

tı. Onu uyandıran, Luke ile ilgili bir kabus olmuştu.

Gece uyandığından bu yana, o kabusu ve için-

56 İHANETİN BEDELİ

deki acıyı unutmaya çalışıyordu. Arkadaşı Eleanor'a da bu nedenle böyle uzak davranıyordu. Son gün- lerde onun giderek içine kapandığını ve zayıfladığı- nı fark eden Eleanor ise, tüm merakına'rağmen bu konuyu kurcalamamıştı. Jenneth'i çok iyi tanırdı ona soru sorduğunda zor durumda bırakacağını ga- yet iyi biliyordu.

Jenneth'in, erkekleri kendisinden neden bu denli uzak tuttuğu hakkında hiçbir fikri yoktu.

Ama o gün, Jenneth'in galeriden ayrılmasının he- men ardından kendi erkek arkadaşı aradı ve o ak- Şamki randevularını iptal etti. İşte'e ahda Eleanor da erkeklere karşı içinde büyük bir hınç hissetti. Ga- liba kadınlar, hayatlarında hiçbir erkek olmasa çok daha mutlu yaşayacaklardı.

Jenneth ertesi sabah, kızının odasına duvar res- mi yaptırmak isteyen bir müşterisiyle görüşmek üze- re Ouse vadisine gitti. Ama vadinin güzelliğini gör- müyordu bile. Hafta sonu Luke ile karşılaşmasının ardından içindeki tüm duygular ölmüştü sanki

Arabasını durdurdu ve bir süre hareketsiz kal- dı. İçindeki acıyi.bastırmaya çalışarak daha fazla ya- şayamayacağını arilamığtı. Ne kadar hoşlanmasa da, bu gerçeği kendisineöitiraf etmek zorundaydı.

Lukèyi hala söviyordu.

Kendini toplayıp yeniden yola çıkması uzun za-

man aldı. N

Yeni müşteğisi otuz yaşlarında ve sevimli bir ka- dır. Ama kiziyla ilgili bir sorunu vardı. Odaya na-

„sil bir'duvar resmi yaptırılacağı konusunda anneyle kız birtürlü fikir birliğine varamamışlardı.

neth bu tür sorunlarla uğraşmaya alışkındı.

işi üzerinde yo-

İHANETİN BEDELİ 57

gunlaştırdı. Böylece, yüreğini yakan sorunlarını unutabilecekti. Yirmi yaşındaki, deliler gibi aşık o`

Kızın hala aynı kalması aptallıktı. Luke'nin kendisi» | ni terk etmesinin hala, o gün olduğu kadar acı vèrdi- Bini düşünmeye devam edemezdi. \

Müşterisi için, anneyle kızının düşünčelerini leştirerek, ikisinin de hoşuna gidecek bir şeyyapabi lirdi. Bütün mesele, kendin işe verebilmesindeydi:

Hemen içeri girdi ve biraz sonra yanında, Angeli-

<a'nın yaşlarında küçük bir kızla geri döndü.

Kız Angelica'ya hiç benzemiyordu aslında, ama Jenneth'e hemen onu anımsatmıştıLuke'nin çocu- ğunu doğurmuş olan kadın için'duyduğu kıskanç- ik içinde yeniden uyandı. ~

Küçük kız duvar resmi için nasıl bir şey istediği- ni gayet iyi biliyordu. Jenneth hemen, onun söyle-

diklerini not etmeye başladı. Arada bir önerilerde

bulunuyor ve bunları kıza kabul ettiriyordu. Kızın annesi de, bu küçük uzlaşmalar sayesinde rahatla- maya başlamıştı.

Jenneth işi bittikten sgnra notlarını toparladı ve resim için gerekli eskizleri en kısa zamanda hazır- ayacağına söz vererek öradan ayrıldı.

Yılların verdiği deneyim ona, acıyla başa çıkma- nin tek yolunür! çalışmak olduğunu öğretmişti. Ken- dini işine verirse Lüke'yi ve onunla ilgili her şeyi unutabilirdi.

İkizler've Eleanor, Jenneth için her gün biraz

daha çok endişeleniyorlardı. Onun kötü durumda olduğunun) farkındaydılar. Ama huyunu bildikleri için üstüne gidemiyorlardı.

58 İHANETİN BEDELİ

Jenneth cumartesi günü, yapması gereken işler

olduğunu söyleyerek York'a indi. İkizler dinlenme-

si gerektiğini söyleyerek ona engel olmaya çalışmış-

lardı, ama Jenneth hastanede yapacağı duvar res- miyle ilgili işleri olduğunu söylüyordu.

Hafta içinde kendini zorlayarak bu resim üzerin- de bazı fikirler üretmişti. Şimdi de hastanöye gidip duvarın ışık durumu incelemek istiyordu.

Aklındaki fikirlerden birisi, doktorlar ve hemşi- relerle birlikte çocukların resmini yapmaktı. Çocuk- ların bu hastanede çok iyi bir tedavi ve ilgi gördük- lerini göstermek istiyordu. Reğim için, gerçekten bu hastanede çalışan doktor ve hemşireleri model ola- rak almak istiyordu. Çevrelerindeki doktorları re- simde görmek çocukların. kendilerini onlarla daha rahat hissetmelerini sağlayabilirdi.

Bu konuda fikir almak üzere baş hemşireyle gö- rüşmeye gitti. Otuz yaşlarında; sevimli bir kadındı bu. Çok işinin olduğu belliydi, ama yine de Jen- neth'le görüşmeyi kabul etti, Hastalarına iyi gele- cek her şey için Severek vakit ayıracağını özellikle belirtti.

Jenneth ona fikirleğini. anlattı. Konuşma bekledi-

ginden daha uzun sürdü. Baş hemşire konuyla çok ilgilenmişti, fennetliin işine yarayacak pek çok bil- gi verdi. Jenneth oradan ayrıldığında saat on ikiyi

geçmişti,

Hastanedeki serin ve huzurlu havanın tersine, dışarısı cehennem gibi sıcaktı. Jenneth tüm pencere-

lerini açıp àrabasını çalıştırdı ve yola çıktı.

Çalışmaya başlamak için yeterince malzeme top-

|, bu resimde kullanabileceği fikirlerle