• Sonuç bulunamadı

İki saat kadar sonra Jenneth, Bir yanında Nick,

diğer yanında Kit'le birlikte kilisede'rahibe doğru yürüyordu. Ne yaptığının farkında bile/ değildi Tüm bunların başına nasıl geldiğini birtürlü anlaya- muyordu.

Lowise'nin kendisi için seçtiği, dntellerle süslü saten gelinlik gerçekten de çok güzeldi. Kilise da- vetlilerle tıklım tıklım doluydu: /

Hemen arkasında Angelica yürüyordu. Gelinin nedimeliğini üstlenmönin onu ne kadar çok mutlu ettiği belliydi. Üzerindeki şeftali rengi elbise esmer

tenine çok yakışmiştı. j

Kilisenin her köşesi çiçeklerle süslenmişti. İçeri- de baş döndürücü bir çiçek kokusu vardı.

Sade ama güzel bik tören oldu. Luke parmağına

alyansıni geçirirken Jenneth bir an, onun da kendi- si gibi titrediğini" sandı. Ama bunu yorumlamasına fırsat kalmadan kiliseyi orgun huzur verici sesi kap-

ladı ve çanlar çalinaya başladı.

Her şey bir Sis perdesinin arasında gelişiyordu sanki:Düğünden sonra verilen kokteyl, tanıdık yüz-

lerle ve kesik kesik konuşmalarla geçti.

İenneth kendisini, ipleri başkaları tarafından çe-

kilen bir kukla gibi hissediyordu. Birileri konuşma-

132 İHANETİN BEDELİ

lar yaptı, şereflerine kadehler kaldırıldı. Kahkahâlar patlıyor, kadınlardan bazıları kendilerini tutammaya-

rak ağlıyorlardı. En sonunda Eleanor yanına geldi

ve artık üstünü değiştirmesi gerektiğini söyledi.

Ne yaptığının bile farkına varmadan yukarı çık- tı. Birileri o gelmeden odasını toplamıştı. Yatağın üs- tünde hiç tanımadığı bir bavul duruyordu. Giysileri bavula yerleştirilmişti. Eleanor bavulun yanına gi-

dip kapağını kapattı. N

Jennethe dönerek, "Sanırım, hiçbir şeyi únut- madik,” dedi. "Luke seni nereye götüreceğini bize bile söylemedi.”

Louise ile Angelica da odadaydılar: Louise he- men arkasına geçip elbisesinin fermuarını açtı. Yata- gın üstünde şık bir elbise duruyordu. Louise onun itirazlarına aldırmadan üzerindeki kombinezonu çı- karttı ve gayet seksi bir başka kombinezon giydirdi

Jenneth dehşetle itiraz ediyordu. "Ben böyle bir

şey giyememi”

Louise bir kahkaha atarak, "Giymek zorunda- sin," dedi. "Ya bunu giyersin, ya da hiçbir şey...”

Başka çaresi kalmadığını anlayan Jenneth daha

fazla itiraz etmedi. Kenülisi için hazırlanmış olan el- biseyi de šesini çıkarmadan giydi. Aşağıya indiğin- de Luke'nin, gayet sakin bir şekilde kendisini bekle- mekte oldüğunü gördü.

Luke önurelinden tutup arabaya doğru çekti.

Ama Jenneth büyük bir paniğe kapılmıştı. Elini kur- tarmaya çalışarak, "Angelica." diye mırıldandı."İkiz- ler! “Merak etme, hepsi düşünüldü. Biz yokken

onlarla birlikte kalacak. Kısa bir süre sonra eiz zaten”

İHANETİN BEDELİ 133

Balayı ne kadar kısa sürerse sürsün, ona çok `

uzun gelecekti. )

Lüke'nin kendisini neden balayına götürdüğü.

nü anlayamıyordu bir türlü. Etrafa karşı böyle ge“

rektigi için mi? Sadece Angelica'nın hatin için ev/

lendiğini başkalarının anlamamaları için mi? © Ne olduğunu bile anlamadan kendisini öKol- tukta oturuyor buldu.

Luke köyden çıktıktan bir sürö sonra arabayı durdurduğunda, Jenneth ona neden durduklarını

bile sormadı. N

Luke emniyet kemerini çözdü ve cebinden, Jen- neth'in gayet iyi tanıdığı, kadife kaplı mtinik bir ku- tu çıkardı.

Kutuyu açtığında Jenneth donup kaldı. İçinde, Luke'nin kendisine bir zamanlar vermiş olduğu ni- şan yüzüğü duruyordu.

Jenneth bu yüzüğü götmüye bile dayanamadığı

için, nişanlarının bozulmasından hemen sonra geri göndermişti. Luke'hin yüzüğü neden sakladığını an- layamıyordu. Yüzüğü, neden bunca sene sonra orta- ya çıkarıyordu sanki?Yennth'in, bir zamanlar aşkla- Tının sembolü olduğuna ihandığı bu yüzüğü görme-

ye dayanâmayacağınibilmiyor muydu?

Evet, bilmiyordu /herhalde. Çünkü, dünyanın

en doğal “şeyini, yapıyormuşçasına uzanıp Jen- neth'in elini

gü Akart, dedi. "Takmak istemiyorum..."

Luke kaskatı kesilmişti. Boğuk bir sesle, "Jen- neth..” diyemirıldandı.

134 İHANETİN BEDELİ

"Sana yüzüğü çıkart dedim!”

Luke bir an duraksadıktan sonra başını sâllayax, rak, "Hayır, dedi ve arabayı yeniden çalıştırdı? >

Jenneth öfkeyle yüzüğü kendisi çıkartmaya çağ lıştı. Ama yüzük parmağının boğumlarından geçmis yordu bir türlü. Daha hızlı çekiştirdi, ama çıkartma- Yı başaramadı. En sonunda içini çekerek bu'işten

vazgeçti.

O andan sonra yol boyunca ikisi de hiç konuş- madılar. Jaguar kilometreleri hızla'tüketiyordui.

Küçük bir köye girdiklerinde hava;kararmak üzereydi. Luke köyü geçti ve hemen çıkıştaki dar

bir yola girdi. £

“Ağaçlar arasında gizlenmiş bir eviñ önünde ara- bayı durdurdu. Aşağıda, vadide gümüş renkli bir ne- hir akıyordu. Batmakta olan gürteş evi pembe bir ışi-

ga boğmuştu. N

Jenneth'in, evin oteli olduğunu anlaması için üzerindeki tabelayı görmesi gerekti. y

Otelin kapısı açıldı ve içeriden üniformalı bir adam çıkıp onlara doğru yürüdü.

Luke araba kapısını Açarken ona yaklaşıp, "Hoş geldiniz, suitiniz hazırlandı, efendim. Bavullarınızı alabilir miyim?X ^

Jenneth hu otelde çok az kişinin kaldığımı tah-

min edebiliyordu. Kalabalık bir otel olmaktan çok,

az sayıda/ Seçkin insanın kalabileceği şekilde plan-

lanmiş gibiydi ye mutlaka çok pahalıydı. Luke'nin

bu oteli meredlen öğrendiğini ve neden seçtiğini me- raketti. Bu otel, birbirlerine delice aşık çiftlere göre bir Resepsiyonist Onları gülümseyerek karşıladı ve

İHANETİN BEDELİ 135

oda Luke'ye adıyla hitap etti. N

Birbirleriyle hiç konuşmadan yukarıya çıktılar Jenneth tamamen kendi içine çekilmişti. Yanındâki

adamın varlığını hatırlamak bile istemiyordü, ` >

Luke istediği şeyi elde etmişti işte, Kızı için ye/

ni bir anne bulmuştu. Bu balayı air ke den çıkarttığını ise, hiç anlayamıyordu. y

İkisi için de işkenceydi bu. Luke'ye, sevdiği ka-

dınla birlikte çıktığı ilk balayını hatirlatacaktı. Jen-

neth'in ise, onun kendisini sevmediğini bir kez da- ha anlamasına yol açacaktı.

Çıktıkları katta sadece altı kâpi vardi Luke ken-

disine verilen anahtarla kapılardan birini açtıktan sonra Jenneth'in önden girmesi için geri çekildi.

Oda antika eşyalarla döşenmişti. Kapının tam karşısında, enfes bir manzaraya bakan küçük bir bal-

kon vardı.

Odada rahat görünümlü İki koltuk, bir çalışma

masası ve dört kişilik yemek masası vardı.

Hemen arkalarından kapı çalındı ve onları karşı- layan adam ellerinde bâvullarıyla içeri girdi.

Luke'ye bakarak, “Bavülları yatak odasına mı bi- rakayım, efendim?” diyeordu.

“Evet NN Y

Adam dışâr, çıktıktan sonra Jenneth dehşetle ir- kildi. Adamın "yatak Odaları" değil "yatak odası" de-

diği dikkatini çekmişti.

“İstersen bis alıp yemeğe inelim. Ama belki

de sen örice etrafı gezmek istersin."

uke'nim rahat bir sesle söylediği sözler Jen- netiv'i kendine getirdi.

Bavulları getiren adamın söylediklerini yanlış

136 İHANETİN BEDELİ

anlamıştı herhalde. Luke tek bir yatak odası ayırt-

mış olamazdı. j

*Önce eşyalarımı yerleştirmek istiyorum. Büra-

da ne kadar kalacağız?”

"Korkarım, sadece birkaç gün. Şu anda hastane”

den uzun süre ayrılmam olanaksız. Bu oteli doktor

arkadaşlarımdan birisi önermişti. Çok güzel bir rés- toranı varmış. Bence yemeğimizi odaya getirtelim.

Böylece, yeni hayatımıza biraz alışmış oluruz.”

Yüzündeki gülümseme Jennethin sinirlerini iyi- ce bozuyordu. Buz gibi bir seslö, "Senin alışmak için fazla zamana ihtiyaç duyacağını sanmıyorum," diye söylendi. "Ne de olsa bu ilk evliliğin değil”

Sonra sırtını Luke'ye dönüp pencereye yöneldi.

Gözlerine dolan yaşları bastırmak için sürekli kirpik- lerini kırpıştırıyordu. Neden bu'denli aptalca şeyler söylediğini kendisi de bilmiyordu.

“Jenneth.." A £

Luke yanına gelip ona sarıldığında, hemen geri

çekildi. "Ben gidip eşyalarımı yerleştireyim.”

Ama eşyalarını nereye yerleştireceğini bilemi- yordu. Kısa bir duřaksamadan sonra, "Odalardan hangisi benim?" diye sórdu.

Kısa Bir sestizlik çöktü. Luke'nin yüzünde garip bir ifade belirmisti “Genellikle gelinle damat ilk ge- ceyi birlikte geğirirler”

Jenneth olduğu yerde donup kalmıştı. Duyduk-

larınâ'inanamıyordu. "Yani... Sadece bir oda mı tut- tun? Ama nèden? Adet yerini bulsun diye mi? Ne de'olsa ikimiz'de benimle evlenmenin tek nedeni- nin...

Sözlerine devam edemeden sustu. Gerçeği ken-

)

İHANETİN BEDELİ 137

di ağzıyla söylemeye korkmuştu.

"Evet, Jenneth? Ne demek istiyorsun? Yoksa, se- ni istemediğimi mi düşünüyorsun?" Luke gözlerin

de garip birifadeyle bakıyordu ona. Alaylı bir sesos,

nuyla, "Gerçekten bu kadar kör müsün?” diye de-)

vam etti, Ñ;

Jenneth'in bir şey söylemesine fırsat bitakmia- dan aralarındaki mesafeyi bir adımda geçti ve bı kollarının arasına aldı. Dudaklarından yükselet it

raz sözcüklerini yakıcı öpücükleriyiğ bastırıyordu.

Elleri, büyük bir arzuyla Jenneth'in vücudunda do-

taşıyordu. Ni

Jenneth şaşkınlıktan donmuğtü sanki. Luke'nin

kendisini arzuladığına inanamıyordu. Ama işte, göz- leri arzuyla alev alev yanıyordu. ~

Dudaklarını Jenneth'in dudaklârindan bir an ol-

Sun ayırmadan yumuşak bir sesle fısıldadı: "Eşyaları yerleştirmeyi ve yemeği sonraya bırakmaya ne der-

Sin?" Jenneth'in bir şey söylemesine fırsat verme-

den onu kucağınaaldı ve yatak odasına taşıdı.

Yatak odasının Kalın perdeleri güneşin son ışı larının içeriye girmeşin engelliyordu. İçeride, insa- ni baştan çıkaran'bir tütsü kokusu vardı.

Jenneth ortu istemediğini, yalnız kalmaktan baş-

ka hiçbir isteği olmadığını söyleyecekti. Ama dudak- larından tek bir ses çıkmasına fırsat kalmadan, Luke Onu adeta yahşice öpmeye başladı. Jenneth'i yatağa

yapıştırmıştı. Dudaklarından boğuk fısıltılar yükse-

liyordu.. Jenneth'i ne kadar çok istediğini tekrar tek-

rarşöylüyordu.

Jenneth’in itirazlarına hiç aldırmadan fermuarı- m indirdi ve elbisesini çıkarttı.

138 İHANETİN BEDELİ

Jenneth'in vücudu, çıplak göğüslerine dokunan ellerle inanılmaz ürpertilere boğulmuştu. Tüm kasla),

n, büyük bir zevk beklentisiyle kasılmıştı.

Gerçek dünyanın dışına çıkmıştı sanki. Bı

yapmaması gerektiğini biliyordu. Böyle Snine ması delilikten başka bir şey değildi. Ama vücudu artık sınır tanımıyordu. Vücudu, beynini"dinlemi- yordu. Jenneth kendini kontrol altına almaya Şâlışır- ken vücudu Luke'nin dokunuşlarıyla ürperiyordü.

Yanlıştı bu... yanlış... ama bu yanlışı yaşarken kendisini o kadar iyi hissediyordu ki5>Luke'nin do- kunuşlarına bu denli açken kendisini nasıl durdura- bilirdi? Onu, tipki rüyalarındaki gibi arzulayan bu adama nasıl karşı koyabilirdi? <

“Dokun bana, Jenneth. Ellerini vücudumda his- setmek istiyorum. Dudaklarını) Kissetmek istiyo-

ki )

Luke'nin sıcak solüğunu kulağında hissediyor-

du. Ne yaptığını bile fark etmeden uzanıp onu bü-

yük bir arzuyla okşamaya bağladı.

Luke ceketini'çıkarmıştı bile. Jenneth titreyen ellerle onun gömleğinin düğmelerini çözdü. Luke'-

nin de heyecanı doruktaydı. Dudakları Jenneth'in

boynunda, leri arzuyla dkleşmiş göğüs uçlarında dolaşıyordu. `

Gömle, İkaltikci için doğrulduğunda onu

da kendisiyle birlikte kaldırdı. Vücutlarının birkaç etiğine olsun ayrılmalarına dayanamayacak gi-

biye. Giysiletini yırtarcasına çıkartırken, alev alev

anan gözleri Jenneth'in yüzünden bir an olsun ay-

rilmuyordün.

u kendisiyle birlikte yatakta doğrulturken,

İHANETİN BEDELİ 139

Jenneth'in kombinezonunun askılarından birisi.

düştü. Luke'nin gözleri, çıplak kalan göğüs ucuna `

saplanıp kaldı sanki.

Jenneth utançtan kulaklarına kadar. ak göğsünü kapatmaya çalıştı, ama Luke onu engelle?

di. Dudaklarından fırlayan minik bir iniltiye, bu çıp- lak göğse eğildi.

Çıplak teninde dolaşan dilin verdiği beklönme- dik zevk Jenneth'in dudaklarından fırlayan minik bir çığlığa dönüştü. Daha önce de arzu denen/'duy- guyu tanımıştı. Vücud kleşemöyen istekler-

İe nasıl yandığını çok Ama böylesini hiç yaşamamıştı. Kendisiyle birlikte bir erköğin de arzu- dan böylesine çıldırdığını hi görmemişti.

Luke onun kombinezönunu yayaş yavaş aşağı kaydırmaya başladı. Dudakları da) çiplak kalan teni üzerinde ağır ağır aşağıya doğru ihiyordu. Dili kar- nına ulaştığında Jennethjin, dudaklarından bir çığ- lik daha koptu. Luke'nin omüzlarına sıkı sıkı sarıldı.

İçindeki gerilime daha fazla dayanamıyordu. Vücu- dunun her köşesi, bir an önce birleşme arzusuyla sızlıyordu.

Luke de atk Jayaamaz hale gelmişti. Jen- neth'indokunuşlarıyla'itriyordu. Vücudunu inanıl- maz bir sicaklık sarmıştı. Bu sıcaklıkla birlikte etrafa yayılan erkeksi kokusu Jenneth'in başını döndürü- yordu.

Lukè én hihayet içine girdiğinde Jenneth'in du- daklaħndan dàygun bir inilti yükseldi. İlk andaki acıyı, tüh vücudunu sarsan zevk dalgaları kapladı.

yi ên nihayet tam istediği gibi içinde hissede- du. Vücudu, onun vücuduyla birlikte hare-

140 İHANETİN BEDELİ

ket etmeye başladı.

Kulaklarında, Luke’,

du. Kalbi yerinden fırlayacakmış gibiydi. Bir zevk ğ-

gına yakalanmıştı. Jenneth attığı son çığlıkla birlik- te gözlerine yaşların dolduğunu hissetti. Onun çığ-

lığıyla aynı anda, Luke'nin çığlığı kulaklarında yan-

kılandı. y

“Jenneth...”

Jenneth gözlerini zorlukla açarak ona baktı.

Luke hala nefes nefeseydi. Boğuk bir sesle, Se- ninle neden evlendiğim biliyorsun, değil mi?” diye sordu.

Bu sözler Jenneth'in aklını bipanda başına getir- di. Yapmış olduğu şeyin korkunçluğunu anlayarak donakaldı.

Buz gibi bir sesle, "Evet diyefisıldadı ve gözle- rine dolan yaşları göstermemek için Luke'ye sırtını döndü. "Sanırım, bunun olması gerekliydi, Luke.

Ne de olsa bunu yapmasaydık evliliğimiz geçerlilik kazanmazdı. Ama şunu çok iyi bil ki, bir daha böyle birşey asla olmayacak” — /

Luke'nin arkasında kıpırdandığını hissederek kasıldı. Onun kendisine yeniden dokunmasını iste- miyordu. Bu'soruyu neden sorduğunu tahmin ede- biliyor: SN w sevişirken verdiği tepkiden ürkmüş ve dnun; evliliklerini yanlış anlamasından

korkmuştu.

Kekler kadinlardan çok farklıydı. Hiçbir duy- gusa} yakınlık duymadıkları kadınlarla bile seks ya-

İliyörlardı/ Luke de sadece vücudunun çağrısına

uştu. Hiç kuşkusuz, ilişkilerinin aynı şekilde isteyecekti. Seks yapmak istediğinde, Jen-

in solukları yankılanıyor.)

İHANETİN BEDELİ Mi

neth'in vücudundan yararlanmaya kalkacaktı, Ama, bunu yaparken ona, aralarında duygusal bir bağlı | ık olmasını istemediğini de belli edecekti. )

"Jenneti E

"Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum, Luke. Beni bu evliliğe sen zorladın. Seninle evlen- mek istemiyordum. Hala da istemiyorum." ^,

Jenneth ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

Aklında korkunç bir soru belirmişti: Luke kendisiy-

le sevişirken ne düşünmüştü acaba? Angelica'nın

annesiyle seviştiğini mi hayal etmişti?

“Sevişmeyi sen de benim kadâr istedin." Lu-

ke'nin sesi de en az Jenneth'irki kâdar soğuktu.

Sanki hakarete uğramış olari kendisiydiş gibi davra-

myordu. N

Jenneth derin bir nefes alarak, "Ben neredeyse

otuz yaşındayım," dedi. "Benim yaşımda bir kadının cinsel istekleri olması çek doğal. Beni tahrik ettin, ben de sana karşılık Verdim." Bir an duraksadıktan

sonra omuzlarını silkerek, "Bu, aynı şeyi yeniden

yapmak isteyeceğim anlamina gelmiyor” diye de- vam etti. "Aklıma”gelmişken, sanırım ikinci bir oda

daha tutsan iyħolacak."

“Anlıyorum. Eğer böyle hissediyorsan..."

Jenneth gözünü bile kırpmadan bir kez daha ya-

lan söyledi dna. "Evet. Böyle hissediyorum."

142

ONUNCU BÖLÜM

Altı haftadır birlikte yaşıyorlardı. Jennetiy ayrı

odalarda kalma isteğini kabul öttirememişti, Luke böyle bir şeyin ikizleri ve Angelica'yı şüphelendire- ceğini söylüyordu. Ama ona dokunmamak için ver-

diği sözü tuttu. VA ?

Luke'nin bu tavrı, Jenneth'i arzulâmadığını ka- nıtlıyordu. Evlendikleri gün gösterdiği istek ona dð- mük değildi. Aynı şeyi önüne çıkan herhangi bir ka- dınla da yapabilirdi.

Jenneth bir sabah Angelica'yı uyandırmaya git-