AHÎItn
S A Y I : 141-142 Y A P I S A N A T I , Ş E H İ R C İ L İ K v • S Ü S L E Y İ C İ S A N A T L A R D E R G i S S A H İ P L E R İ : Y. M İ M A R A B İ D İ N M O R T A Ş ve Y. M İ M A R Z E K İ S A Y A R İ D A R E Y E R İ : A N A D O L U H A N No. 32 İ S T A N B U L . T E L E F O N : 51307 B a ş y a z ı :B i z n e Y a p ı y o r u z ?
Y. M i m a r Zeki S a y â rAjans haberleri, Birleşik Amerikada, 10 milyar dolar sermayeli milletlerarası İmar bankasının ku-rulması için Mali projeler yapıldığını bildiriyor. Projeye göre, bütün dünya memleketleri bu serma-yeden müsavi şartlarla faydalanacaktır.
Diğer bir haber İngilterede bir İmar nezareti kurulduğunu, nazırlığa da buıgüne kadar iaşe ne-zaretinde bulunan Lord Woolton'un tayin edildiği-ni bildiriyor. Bu tanınmış idare adamından İngil-terenin harb sonrası iman için büyük hizmetler beklendiği yazılıyor. Elimize her münasebetle geçen İngiliz, Amerikan mühendislik ve mimarlık neşri-yatı, hattâ popüler halk mecmualan bile harp son-rası İmar ve inşa faaliyetinde, yeni projeleden bah-setmekte, fırsat düştükçe bunlan neşretmektedir-ler:
Almanya ise bu harbe girmeden esasen bu or-ganizasyonu kurmşutu. Halen iş ve mesai nazırı bulunan Mimar «Albert Spee» bu teşkilâtın başın-da Almanyamn sosyalist nasyonal prensiplerine göre, şehir ve kasabalarının bilhassa köylerinin imar ve inşası faaliyetini idare etmekteydi.
Harp sonunda Almanyanm imar ve ihya işine devam edeceğine şüphe yoktur. İkinci dünya har-binin, başlamasından bugüne kadar dört buçuk yıl geçtiğinden neticenin yakın olduğu hissediliyor, her memleket bu defa geçen harpten sonra düşü-len hatalara tekrar düşmemek şartile hazırlıklan-m bilgili ve prograhazırlıklan-mlı bir şeklide tahazırlıklan-mahazırlıklan-mlahazırlıklan-muk- tamamlamuk-istiyor.
Bu sırada, biz -bu sahada ne yapıyoruz? Bu mesele bizi düşündürücü mahiyettedir.
Geçen sayımızdaki A Yapı işlerimizin bugünkü durumu» adlı baş yazımızı aynen veya kısmen nakleden «Akşam. La Turquie, Türk sözü Ticaret - Borsa Ticari Birlik, Gazeteleri-ne teşekkür ederiz.
Bugüne kadar devlet iç ana siyasetinde daima imar işleri birine plâna alınmıştır.
Malûmdur ki, Nafia Vekâleti devletin imar politikasın: tahakkuk ettirmekle mükelleftir, bu vekilliği, muhtelif imar faaliyeti için bir çok da-ireleri, büroları, velhasıl organizasyonu: vardır. Memleketin, elektrikleştirilmesi, su işleri-mizin ıslah ve tanzimi için muhtelif yıllık pro-gramlan vardır, en son devlet yollan namı altın-da yurtta geniş ölçüde bir yol şebekesi yapmak üzere yeni bi program vücuda getirilmiştir. Bura-da, bütün bunlann kâfi veya noksan olup olma-dığını söylemek salâhiyetiniz haricindedir, fakat
nazarı dikkatimizi çeken, Nafia Vekâletinin sular, elektr'kleşme, yollar, limanlar hakkında mütead-dit beş yıllık programları olduğu halde, şehircilik ve yapı faaliyeti hakkında her hangi çizilmiş bir ileri yollar programı olmayışıdır.
Gerek büyük şehirlerimizin, gerekse küçük kasabalarımızın, plân yol, kanalizasyon, ikamet-gâh, umumî hizmet binaları gibi her hangi bir mevzuunu ele alacak olsak bunların üzerinde ge-rektiği gibi çalışmamakta olduğunu görürüz. Meselâ, niçin, Nafia Vekâleti bugüne kadar bir ev dâvası meselesini incelememiştir? Niçin, resmî üslûbu meselesini ortaya atmamıştır?
Niçin yurdu iklim şartlarına müsait bir inşa tarzı, malzeme nevine, cinslerine göre bölgeler ayırmak için bir etüd yapamamıştır. Çünkü ka-nunlarla bütün bu işlerin başarılması kendisine tevdi edilen vekilliğinin teşkilâtı bu işleri tam mânasile başaracak derecede organize edilmemiş olmasındandır.
yapan veya tasdik eden mimarî ve teknik bir büro olduğunu görürüz.
Merkez yapı işleri bürosu o kadar küçük bir teşkilâttır ki; kadrosu Maarif Vekilliği veya İn-hisarlar Umum Müdürlüğü mimarî teşkilâtından bile tekabül etmez.
Keza vekilliğin şehircilik 'bürosu teşkilâtı memleket ihtiyaç ölçüsüne nazaran o kadar dar-dır ki; İstanbul belediyesi İmar bürosu kadrosuna bile tekabül edemez.
Vaziyet böyle olunca bu reislik teşkilâtı, ka-nunlarla kendisine verilen memleket imar ve
ya-yı işleri siyasetini çevirmekte müşkülâta uğra-makta maalesef bu vazifeyi yapamauğra-maktadır, çün-kü Nafia Vekâletine verilen salâhiyetler sadece
formalite icabı gelen projeleri tasdik ve bazı projelerin kendi elemanları ile yapılmasından ibaret değildir. Vazifeleri bu saydığımız şeylerin çok üstündedir, kanunların hususî maddele-rindeki sarahat ve mefhumlar, açık ve geniş
ölçü-de bir devlet imar ve inşa organizasyonunun ku-rulmasını ilham etmektedir.
Yapı ve imar reisliği teşkilâtından beklenen gaye alelade bir teknik ve mimarî büro olması değil, yurdun imar işleri hakkında prensipler,
me-todlar tayin edecek, kaideler koyacak, hattâ Milît mimarî meselesinde fikir ilham edecek, velhasıl tam mânasile bir enstitü gibi çalışacak bir ilim ve
sanat teşekkülü halinde bulunmasıdır.
* * *
Halen; bu teşekkülden neler beklediğimizi bir tarafa bırakalım bugün en basit nazım rolünü bile maalesef icabı veçhile yapamamaktadır.
Bunun için bir çok misaller vermek kabildir. Nafia Vekâleti şehircilik şubesinden son zamanlara kadar öyle şehir plânlan tasdik edilerek çıkmıştır ki, bu projelerin bugün haklı olarak tenkidi yapı-labilir.
Bu ulu arta tetkiksiz ve etüdsüz tasdik edil-miş projeler ise ait oldukan belediyelerde tatbik edileceklerine nazaran netice millî servetimizin za-rarına, şehirlerimizin fena gelişmesine sebep
ola-caktır. En basit bir misal olarak hâlâ şehir tanzim plânları garip bir zihniyetle münakaşaya konul-maktadır!
Nafia Vekâleti yapı işleri 'bürosuna, her hangi ' fcir belediye tarafından, meselâ 16 katlı bir hasta-hane projesi gelse yabancı bir mütehassıs mimar yapmıştır mülâhazasile proje tasdik edilip çıkıyor. Halbuki, memleketin bünyesine demir inşaat ve-rine, faraza kângir veya betonarme bir sistemin da-ha elverişli olup olmadığı düşünülmüyor.
Demek ki, yapı reisliğinin çok elzem olan il-mî veçhesi yoktur, memleket için kabul edilmiş bir yapı sistemi ve ana prensibi yoktur: Millî mi-marî dâvasında henüz bir görüşü, bir sözü, yoktur,
böyle olunca bu teşkilâtın bizim anlamımıza
naza-ran meslekî sahada rolü çok zayıf kalır.
Nafia Vekilliği İmar ve Yapı teşkilâtının bu zayıf durumu memlekette bir İmar politikası takip ve tatbik etmesine mânidir. Bu teşkilât bugün için
memleketin basit imar ve inşa faaliyetini yürüt-mekle beraber mesaisine geniş bir saha vermesi icap eder. 'Bu ancak, muasır devletlerdeki faaliyete müvazı bir seyir aldığı zaman bir kıymet ifade edebilecektir.
Yapılacak, bin bir faaliyet arasında meselâ bü-yük şehirlerimizin imarı meselesi vardır. Memle-kette bir ikametgâh dâvası vardır, köylerimizin oturulabilir bir seviyeye vardırılması dâvası vardır ve nihayet bütün bu işlerin kökü imar işlerine para-nın, kredilerin temin ve tanzim meseleleri vardır.
Binaenaleyh, bu işlerin, yekdiğerleri ile olan münasebetlerini tanzim edecek bir etüd bürosu teş-kilâtına lüzum vardır. Bu büronun mesaisi,
diğer-lerinin yanında nazarî ve ilmî bir mahiyette ola-caktır.
Aksi takdirde, gelecek sulh yıllarında da inşa ve imar işlerimiz eskisi gibi bir ana sisteme bağL
1 anmadan, kifayetsiz, noksan, devam edecektir. Halbuki, programsız geçen yılların, nihayet uzun sürmekte olan bu buhran senelerinin biriktir-diği büyük bir inşaat ihtiyacı» ile karşılaşacağız,
bunu kısa zamanda, fakat en muvafık bir şekilde karşılayabilmek için hazırlanalım..