• Sonuç bulunamadı

Aylık Ekonomi ve Piyasalar Raporu. Nisan 2014

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Aylık Ekonomi ve Piyasalar Raporu. Nisan 2014"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Aylık Ekonomi ve Piyasalar Raporu

Nisan 2014

(2)

Ekonomi

Son dönemde gelişmekte olan ekonomilerin oldukça kırılgan olduğu bir döneme girmiştik. Özellikle Mart ayının 2. yarısından itibaren, Ukrayna’da yaşanan gelişmelerin olumsuz etkilerinin de geride bırakılmasıyla beraber, bu ekonomilerde oldukça pozitif bir döneme girdik. Bu dönemde ülkemize sermaye girişi olurken, TL dolar karşısında %5’e yakın değer kazandı.

Türkiye 2013’ün son çeyreğinde %4,4 büyürken, 2013’ün tamamında %4’lük büyümeyi yakaladı. 2014 yılında ise son 6 aydır TL’de yaşadığımız değer kaybı ve faizdeki yükselişlerin ekonomiyi baskılamasını bekliyoruz. Bu çerçevede 2014 yılı için büyüme beklentimiz %1,5 iken piyasa beklentisi %2,5 seviyesindedir.

Enflasyon Mart ayında %0,85 olan beklentilerin üzerinde aylık %1,1 yükselirken, yıllık enflasyon %8,4 oldu. (önceki %7,9) Yİ-ÜFE ise (tarım dışı ÜFE) aylık %0,74 yükselirken yıllık artış %12,3 oldu (önceki %12,4). Çekirdek enflasyon (I) ise önceki %8,4 seviyesinden %9,3’e yükseldi. Enflasyonun Mayıs ayına doğru %9 seviyelerine yükselmesini bekliyoruz. Yıl sonuna doğru ise düşüş öngörüyoruz; 2014 beklentimiz ise aynı; %7,7.

2014 yılında cari açığın 45 milyar dolara (GSYH’nin %5,7’si) gerilemesini bekliyoruz. 2013 yılında 65 milyar dolar (GSYH’nin %7,9’u) cari açık vermiştik. Bütçe tarafında ise bir bozulma görme olasılığımız var, çünkü büyümede özel sektörde yaşanan talep düşüşü muhtemelen kamu tarafından telafi edilmeye çalışılacak. Bu da bütçe açığının artması anlamına geliyor.

Finansal Piyasalar

FED’in Nisan toplantısında da mevcut tahvil azaltım planına uyacağını düşünüyor, TL ile birlikte diğer gelişen ülke kurlarındaki değerlenme hızının azalmasını bekliyoruz.

Tahvil piyasasında kısa vadede faizlerdeki gerilemenin devam edebileceğini düşünüyoruz. Nisan ayı ihalelerinin büyük ölçüde tamamlanmış olması ve 20 Mayıs’a kadar yeni ihale olmayacak olması piyasada arz baskısını azaltacaktır. Diğer yandan global piyasalarda risk iştahının yükselmesi ve TCMB Başkanı Başçı’nın kademeli faiz indirimine gidilebileceğine dair açıklamalar tahvil piyasasını olumlu anlamda destekleyen diğer nedenler olarak ön plana çıkıyor.

ABD 10 yıl vadeli tahvil faizlerinin yatay eğilime sahip olduğu Mart ayında Avrupa ve Gelişmekte Olan Ülkelerde gündeme gelen gevşek para politikaları, yılın başından bu yana baskı altında kalan gelişmekte olan hisse piyasalarında toparlanma fırsatı tanıdı. Aynı paralelde politik tansiyonun yerel seçim sonrasında azaldığı BİST’te, TCMB’nin gevşek para politikası uygulamalarını gündeme alabileceği beklentilerinin fiyatlanmaya başlanması Mart ayında olumlu ayrışma sağladı.

(3)

Enflasyon

• Enflasyon Mart ayında %0,85 olan beklentilerin üzerinde aylık %1,13 yükselirken, yıllık enflasyon %8,4 oldu. (önceki %7,9)

• Yİ-ÜFE ise (tarım dışı ÜFE) aylık %0,74 yükselirken yıllık artış %12,31 oldu (önceki %12,4)

• Çekirdek enflasyon (I) ise önceki %8,4 seviyesinden %9,32’e yükseldi.

• Gıda ve alkolsüz içecekler enflasyonu aylık %2,1 gibi yüksek bir artış

gösteriyor. Geçen ay gıda enflasyonu %0,1 gibi oldukça düşük bir rakam gelmişti.

Mart ayındaki bu kategorideki yükseliş beklenen bir gelişme.

• Özellikle çekirdek enflasyondaki yükselişin devam etmesi ve ÜFE’deki yüksek seviyeler olumlu değil. Buradaki rakamlar öncü olarak değerlendirilebilir. Bu iki rakamdaki yüksek artışlar da ilerleyen aylarda daha yüksek enflasyona işaret ediyor.

• Yıl sonu enflasyon beklentimiz ise aynı; %7,7.

• MB’nın bundan sonraki adımı, TL’de bu şekilde stabilize olursa, muhtemelen parasal gevşeme yönünde olacaktır. Uzun bir süredir munzamda düşüş beklediğimizi paylaşıyorduk. Böyle bir senaryo ister istemez piyasada fonlama maliyetini aşağı çeker ve bankaları destekleyici olur. Büyüme daha da baskı altında kalırsa, global şartlar da elverişli olursa MB’dan yıl sonuna doğru bir faiz indirimi görme ihtimalimiz dahi var. Enflasyon ne olacak diye sorarsak?

Hatırlayacak olursak MB daha önceki raporlarında enflasyon yüksekken krediler aşırı yavaşlıyorsa (ki bu %15 referans değerinin altına gelmesi demek) bu durumda makroihtiyati tedbirleri gevşeteceğini söylüyordu. Enflasyon yüksek o yüzden bir süre daha yüksek politika faizi sürer (%10’da). Fakat hızlı yavaşlayan kredilerden dolayı TL munzamlarda düşüş görmemiz çok yakın. TL’de stabilize olduğu takdirde koridorun %12’de olan üst bandı bir miktar daha aşağı gelebilir.

MAKROEKONOMİ

Enflasyon

Enflasyon Alt Kalemlerin Katkısı

-4 0 4 8 12 16

03.09 05.09 07.09 09.09 11.09 01.10 03.10 05.10 07.10 09.10 11.10 01.11 03.11 05.11 07.11 09.11 11.11 01.12 03.12 05.12 07.12 09.12 11.12 01.13 03.13 05.13 07.13 09.13 11.13 01.14 03.14

TÜFE Yİ‐ÜFE

2,4 0,2

0,5 0,8 0,6 0,2

2,5 0,0

0,2 0,2

0,8 0,2

0,0 0,5 1,0 1,5 2,0 2,5 3,0

Gıda-Alkolsüz Alkollü İç-Tüt Giyim-Ayakkabı Konut-Kira Ev EşyasıSağlık Ulaştırma Haberleşme Eğlence-Kültür Eğitim Otel-LokantaDiğer

(4)

Büyüme

• 2013’ün son çeyreğinde %4,4’lük büyümenin 6 puanı iç talep katkısıyla (4,7 puanı özel sektörden, 1,5 puanı kamudan kaynaklandı) gerçekleşti. Dış talebin ise 3 puan azaltıcı etkisi, stokların da 1,4 puanlık pozitif katkısı oldu.

• Bu çeyrekte, 6 puanlık iç talep katkısının ise 4,5 puanı tüketimden 1,5 puanı yatırımlardan geldi. Yatırımların katkısının halen zayıf olduğunu söyleyebiliriz.

• Son çeyrekte hem özel sektör yatırımlarında hem de hane halkı tüketiminde hızlanma görüyoruz. Fakat bunun 2014 ilk çeyreğe sarkmasını beklemiyoruz.

• Ekonominin üretim tarafına bakacak olursak son çeyrekte tarım sektörü yıllık %1, sanayi %4,6, hizmetler ise %6,6 büyüdü.

• 2013’ün tümüne baktığımızda ise %4’lük büyümenin 4,8 puanı iç talepten, 1,6 puanı stoklardan kaynaklanmakta. Dış talebin ise 2,3 puan düşürücü etkisi bulunuyor.

• İç talep kompozisyonuna baktığımızda 4,8 puanlık katkının 3,2 puanı özel sektörden, 1,6 puanı da kamudan kaynaklanıyor

• Yine 4,8 puanlık iç talep kompozisyonunun 3,7 puanı harcamalardan, 1,1 puanı yatırımlardan kaynaklanıyor.

• Yıllık bazda büyümeler ise hane halkı harcamalarında %4,7, kamu harcamalarında %6, özel sektör yatırımlarında %0,7, kamu yatırımlarında ise % 22,9 oldu.

• 2014 yılında %1,5 büyüme beklentimiz dış talebin 2 puan katkısından, iç talebin 0,5 puan katkısından sağlanırken, stoklarında 1 puan büyümeyi aşağı çekmesini bekliyoruz.

• Büyümeye, 0,5 puanlık iç talep katkısının ana kaynağı kamu (1,6 puan). Özel sektör tarafında ise toplamda daralma öngörüyoruz (-1,1 puan). Özel sektör tarafındaki daralmanın ise ana sebebi yatırımlardaki daralma (-1,5 puan). Hane halkı tüketiminde az da olsa bir büyüme bekliyoruz (0,4 puan).

GSYH Büyüme (Yıllık, %)

Büyümenin Kompozisyonu

-15 -10 -5 0 5 10 15

2003Ç1 2003Ç3 2004Ç1 2004Ç3 2005Ç1 2005Ç3 2006Ç1 2006Ç3 2007Ç1 2007Ç3 2008Ç1 2008Ç3 2009Ç1 2009Ç3 2010Ç1 2010Ç3 2011Ç1 2011Ç3 2012Ç1 2012Ç3 2013Ç1 2013Ç3

(20) (16) (12) (8) (4) 0 4 8 12 16 20

2008Ç1 2008Ç2 2008Ç3 2008Ç4 2009Ç1 2009Ç2 2009Ç3 2009Ç4 2010Ç1 2010Ç2 2010Ç3 2010Ç4 2011Ç1 2011Ç2 2011Ç3 2011Ç4 2012Ç1 2012Ç2 2012Ç3 2012Ç4 2013Ç1 2013Ç2 2013Ç3

stok değişim dış talep iç talep GSYH büyüme

(5)

Dış Denge

• Şubat ayında dış ticaret açığı 4,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Böylece 12 aylık dış ticaret açığı önceki 99 milyar dolardan 97 milyar dolara geriledi.

• İhracat yıllık %6 artışla 13,2 milyar dolara yükselirken, ithalat ise yıllık %6 düşüş kaydederek 18,3 milyar dolar oldu.

• Altın ithalatının oldukça düşük gerçekleşmesi düşük dış ticaret açığında rol oynadı. Altın ticaretinin ülkenin dış ticaret dengesine 0,75 milyar dolar katkıda bulundu.

• Altın ticaretinden arındırılmış ihracatımız %4 artarken, ithalatımız ise %2 azalmış görünüyor.

• Ocak ayında cari açık 4,9 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Bu da yıllık cari açığı Ocak’ta Aralık’taki 65 milyar dolardan 64 milyar dolar seviyesine çekti.

• Yıllık cari açığın kompozisyonuna baktığımızda enerji kaynaklı açığımız 49,5 milyar dolar, altın kaynaklı açığımız 9,1 milyar dolar ve enerji ve altın dışı açığımız ise 5,5 milyar dolar seviyesinde.

• Yıllıklandırılmış bazda enerji ve altın dışı açığımızın daralıyor olması olumlu.

Yavaşlayan bir ekonomide bu kalemde de kademeli düşüş görmemiz beklenen bir gelişme. Ekonomideki yavaşlamanın cari açığa yansıması önümüzdeki dönemde de devam edecek.

• 2014 yılında cari açığın 45 milyar dolara (GSYH’nin %5,7’si) gerilemesini bekliyoruz. 2013 yılında 65 milyar dolar (GSYH’nin %7,9’u) cari açık vermiştik.

MAKROEKONOMİ

Dış Ticaret Performansı (%, Yıllık)

Cari Denge (12 Aylık, Milyar Dolar)

-30%

0%

30%

60%

06.10 08.10 10.10 12.10 02.11 04.11 06.11 08.11 10.11 12.11 02.12 04.12 06.12 08.12 10.12 12.12 02.13 04.13 06.13 08.13 10.13 12.13 02.14

İhracat İthalat

-90 -80 -70 -60 -50 -40 -30 -20 -10 0

04.07 07.07 10.07 01.08 04.08 07.08 10.08 01.09 04.09 07.09 10.09 01.10 04.10 07.10 10.10 01.11 04.11 07.11 10.11 01.12 04.12 07.12 10.12 01.13 04.13 07.13 10.13 01.14

(6)

Bütçe

• Ocak Ocak-Şubat döneminde ise bütçe 3.6 milyar TL fazla verirken, faiz dışı fazla da 12 milyar dolara yaklaştı. Bütçe geçen sene aynı dönemde 4.5 milyar TL fazla verirken, faiz dışı fazla ise 14.7 milyar dolar gerçekleşmişti.

• Şubat ayında bütçe 1.7 milyar TL fazla verirken, faiz dışı denge ise bu ayı 5 milyar TL fazla ile kapattı. Bütçe geçen sene aynı dönemde 1.4 milyar TL açık verirken, faiz dışı fazla ise 3.5 milyar dolar gerçekleşmişti.

• Şubat’ta faiz dışı harcamalar yılık %2 artarken, toplam harcamalar yıllık bazda %4 azalış gösteriyor. Gelirler tarafında, vergi gelirlerinde de yıllık %7’lik artış var.

Toplam gelirlerdeki artış ise %6.

• OVP’ye göre; 2014 yılında bütçe açığının GSYH’nin %1,9’u (33,2 milyar TL) ve faiz dışı fazlanın da GSYH’nin %1,1’i (18,8 milyar TL) olması bekleniyor.

• Ekonomideki yavaşlamanın bütçe harcamaları ile telafi edilmeye çalışılacağını düşünüyoruz. Bu kapsamda da OVP yer alan 2014 bütçe hedeflerinin tutturulmasında sınırlı sıkıntı yaşanabilir.

Bütçe (Milyar, TL)

2013 2014 Değiş. 2013 2014 Değiş.

Harcamalar 33,9 32,8 -4% 64,9 68,8 6%

Faiz Hariç Harcama 29,0 29,4 2% 54,7 60,4 11%

Personel Giderleri 7,7 8,9 17% 17,6 20,5 17%

Mal ve Hizmet 2,1 2,3 9% 3,2 3,6 13%

Cari Transferler 14,8 14,1 -5% 26,0 27,4 5%

Faiz Harcamaları 5,0 3,3 -33% 10,2 8,3 -18%

Gelirler 32,5 34,4 6% 69,4 72,3 4%

Genel Bütçe Gelirleri 31,0 32,7 6% 67,1 69,6 4%

Vergi Gelirleri 27,6 29,5 7% 56,0 62,2 11%

Vergi dışı Gelirler 3,4 3,2 -7% 11,1 7,4 -33%

Bütçe Dengesi -1,4 1,7 - 4,5 3,6 -20%

Faiz Dışı Denge 3,5 5,0 41% 14,7 11,9 -19%

Şubat Ocak-Şubat

Bütçe (Milyar TL)

(7)

Tahvil-Bono Piyasası:

Geçtiğimiz ay tahvil piyasasında faizler yurt içi gelişmeler ve FED’in faizleri beklentilerden önce artırabileceğine dair endişelerle birlikte son ayların en yüksek seviyelerini görmüştü. Fakat yatırımcıların 30 Mart’ta yapılan seçimlerden sürpriz bir sonuç çıkmayacağını beklemeleri ve son haftalarda gelişmekte olan ülkelere ilişkin artan risk iştahı ile birlikte faizler tüm vadelerde 40-100 baz puan aralığında düştü. Nisan ayında yapılan Hazine ihaleleri ile birlikte aylık ihale programı büyük ölçüde tamamlanırken, borçlanma maliyetleri geçtiğimiz aya göre daha düşük seviyelerden gerçekleşti.

Beklentimiz tahvil piyasasındaki olumlu seyrin devam edeceği yönünde. Gelişmekte olan ülkelere ilişkin artan iyimserlik ve Erdem Başçı’nın bugün yapmış olduğu konuşmasında şartların iyileşmesi durumunda kademeli faiz indirimine gidilebileceğini belirtmesi de tahvil faizlerinin gerilemesini sağlayabilecek diğer değişkenler olarak ön plana çıkıyor.

Eurobond Piyasası:

Geçtiğimiz ay gelişmekte olan ülke varlıklarına ilginin artmasıyla birlikte Türk eurobondları da değer kazandı. Özellikle Çin Başbakanı ve FED Başkanı Yellen’in yapmış olduğu açıklamalar risk iştahının yükselmesinde etkili oldu. Bu açıklamalar göre Çin Başbakanı ekonomiye destek için aşamalı olarak uygulanacak hedefli tedbirler ortaya konulabileceğini ifade ederken, Yellen işsizliğin yüksek olması ve durağan seviyelerdeki bireysel gelirler nedeniyle FED’in genişlemeci tutuma devam etmesi gerektiğini söyledi. Kısa vadede risk iştahının yükselmesiyle birlikte eurobond piyasasındaki değer kazancı sürecinin devam edebileceğini düşünüyoruz. Orta vadede ise eurobond piyasasına ilişkin görüşümüzde değişiklik yok. Gelişmekte olan ülkelere ilişkin endişeler ve FED faiz artırımı beklentileri ile birlikte piyasada baskının devam etmesini bekliyoruz.

Döviz Piyasaları:

Aralık ayından bu yana negatif ayrışan TL, yurt içinde yerel seçimlerin sonlanmasının ardından değer kazançlarını artırdı. Mart ayında %5’ye yakın değer kazancı yaşanırken, Nisan ayının ilk haftasında da yurt dışı TL talebinin güçlü kalması ve yerli yabancı para talebinin zayıf olması sebebiyle ile değerlenmenin sürdüğü görülüyor. Aralık 2013’den bu yana bakıldığında; diğer gelişen ülke kurları, özellikle kırılgan beşli arasında TL’nin halâ negatif ayrışmaya devam ettiğini görüyor, Nisan ayı içerisinde TL lehine sınırlı-olumlu seyrin sürebileceğini düşünüyoruz.

PİYASALAR

(8)

Hisse Senedi Piyasası:

Endekste seçim öncesinde başlayan ve seçim sonrasında da hızlanarak devam eden alımlarla, orta vadeli alçalan trend kırıldı. Bu aşamada endekste teknik görünümün güçlendiğini belirtelim. 66.000 ve 70.000 seviyelerini geçen endekste 73.000-73.700 ve 75.000 kısa vadeli direnç seviyeleri olarak öne çıkıyor. Bu aşamada kısa vadede aşırı alım bölgesine gelen endekste bu dirençlere yaklaştıkça kar satışlar beklenebilir. Kısa vadede olası kar satışlarıyla 70.000 desteğine doğru geri çekilmeler alım fırsatı yaratmakla beraber, özellikle orta vadeli görünüm açısından 70.000 üzerinde kalması önemli olacaktır. Yatırımcılara yeni pozisyon için daha cazip seviyeleri beklemelerini, mevcut pozisyonlar için ise 73.000-75.000 bölgesini satış için izlemelerini tavsiye ediyoruz.

Altın:

Rusya ve Batı arasındaki siyasi gerginliğin azalması güvenli varlıklara olan talebin azalmasına sebep olmuştu. Ay boyunca Çin’de Yuan’ın değer kaybetmesi, altın fiyatlarının görece daha pahalı seyretmesine ve fiziki talebin gerilemesine yol açmıştı. FED kararının ardından altın üzerindeki baskı artarken, Mart ayının genelinde fiyatların borsa yatırım fonları ve vadeli piyasa oyuncuları tarafından desteklendiğini görmüş idik. ABD ekonomik göstergelerinde ılımlı toparlanmanın sürdüğünü görüyor, FED’in mevcut tahvil azaltım planını uygulamaya devam etmesini bekliyoruz. Bu anlamda reel faizlerde artışlar ve altın fiyatlarında ise düşüşler görülebileceğini düşünüyoruz. BoJ ve PBOC’den yeni teşvik adımları beklense de, bu beklentilerin altın üzerindeki olumlu etkilerinin sınırlı fiyatlanacağını düşünüyoruz.

Petrol:

Rusya’nın Ukrayna’ya verdiği doğal gaz fiyatlarını 3ncü zam ile birlikte %80 artırması petrol fiyatlarında da yukarı yönlü baskı yaratsa da, Libya’da Kasım 2013’den itibaren devam eden siyasi karışıklıkta çözüme yaklaşılması sebebiyle brent üzerindeki siyasi risklerin azaldığını görüyoruz. Libya hükümeti ile milis güçler arasındaki görüşmeler olumlu sonuçlanırken, üç petrol limanındaki faaliyetler tekrar normale dönmüş durumda. Gelişme ile birlikte Libya’nın 250bin varile kadar gerileyen günlük üretiminin tekrar kapasitesi olan 1,4milyon varile çıkması bekleniyor. Diğer taraftan en büyük petrol tüketicisi Çin’de büyüme göstergelerindeki zayıf seyrin sürdüğünü görüyoruz. Arz tarafındaki kaygıların azalması ancak talep kaynaklı stresin devam etmesi sebebiyle brent petrol üzerindeki baskının Nisan ayında da sürmesini bekliyoruz.

(9)

MAKROEKONOMİ VE PİYASA TAHMİNLERİ

2012 2013 2014 (T)

USD/TL 1,78 2,13 2,20

EUR/TL 2,3534 2,93 2,87

EUR/USD 1,3194 1,37 1,30

Gösterge Tahvil (%, bileşik) 6,20% 10,1% 11,0%

Altın ($ / ons) 1.675 1.206 1.350

BIST100 78.208 67.802 76.000

2012 2013 (T) 2014 (T)

Büyüme (reel, %) 2,20% 4,00% 1,50%

Cari Denge (mlr USD) -46,90 -62,00 -45,00

Enflasyon (Tüfe, %) 6,20% 7,4% 7,7%

Politika Faizi (%) 5,50% 4,50% 10,0%

Bütçe Dengesi (%, /GSYH) -2,10% -1,20% -1,90%

(10)

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayrıca BoJ ve ECB’den beklenen parasal genişleme adımlarının da hisse piyasaları için pozitif olması beklenebilir Teknik anlamda kısa vadede 74,000-75,000 direnç bölgesini

Banka tarafından Müşteri’ye kredi sözleşmesinde belirtilen limitte Türk Lirası olarak kullanma yetkisi verilen, geri ödemeleri ödeme planı çerçevesinde

1 TUĞTEKİN Bir gün önce galop 2 BAŞKAYNAK Kenter çalıştı 3 BÜTÜNAY Kenter çalıştı 4 ÖZÇOCUK Kenter çalıştı 5 ZİGETVAR Galop, kenter 6 OVAKAYA Galop, kenter 7

Merkez Bankası, fonlamanın temel olarak marjinal fonlama faizi (gecelik borç verme) yerine bir hafta vadeli repo faiz oranından sağlanacağını duyururken, %4.5 olan bir hafta

Gerileyen petrol fiyatları Türk hisse piyasası açısından destekleyici olmayı sürdürürken, beklentilerin altında gelen Aralık ayı enflasyon verisiyle TCMB’ye

 Cari açık Mart ayında 4.4 milyar dolar olan beklentilerden daha yüksek, 5 milyar dolara yakın gerçekleşti.. Veride geriye doğru yukarı yönlü revizyon var –

Ancak Şubat ayının ikinci yarısında bu kaygıların azalması, yükselmeye başlayan petrol fiyatları, küresel merkez bankalarının genişleyici adımlar atmaya devam

 İhracatımızda en zayıflayan bölgeler Afrika ülkeleri (yaklaşık %30 daralma yıllık) ve Asya ülkeleri (yaklaşık %10 daralma yıllık). İhracatın %50’si