• Sonuç bulunamadı

HAVZA MESLEK YÜKSEKOKULU BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI. Hızlı Okuma ve Yazma. Öğretim Görevlisi, Kevser GİRGİN ÇATALKAYA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "HAVZA MESLEK YÜKSEKOKULU BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI. Hızlı Okuma ve Yazma. Öğretim Görevlisi, Kevser GİRGİN ÇATALKAYA"

Copied!
31
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI

Hızlı Okuma ve Yazma

Öğretim Görevlisi, Kevser GİRGİN ÇATALKAYA

(2)

Hafta 3

Hızlı okuma ve Yazma

(3)

• Okumayı olumsuz etkileyen firenler

(4)

Okuma işlemini gerçekleştirebilmeniz için ihtiyacınız olan en önemli kaynak ışıktır. Işığın sağlıklı olmadığı bir ortamda okumak gözü yorar ve gözün tahrip olmasına neden olur. Flüorasan lambasının ışığı göz için çok yoğundur. Bu nedenle o da gözü yorar. Oturma odamızda genel olarak bu lambalar mevcuttur. Öğrencilerin genel olarak bu odalarda ders çalışırken uykularının gelmesinin başlıca nedeni budur. Okumak için en ideal gün ışığıdır. Eğer ışığın çok yoğun olduğu bir yerde okumak zorunda kalıyorsanız mutlaka beysbol (Genel olarak

kullanılan kasket türün de şapka) takınız. Çünkü gözünüzü yoran ışığın gözünüze gelmesini engellediği gibi ayrıca dikkatinizin dağılmasına neden olabilecek görüntülerin de görme alanınıza grimsini engeller. Çevredeki rahatsız edici sesleri kesmemiz mümkün olmayacağı için bununla ilgili kısa ve uzun vadeli iki çözüm yolu önerilebilir.

Birinci çözüm kulağınızı pamukla tıkamanızdır. Çok sağlıklı bir yöntem olmamakla bitlikte acil durumlar için aspirin çözümdür. İkinci ve önemle tavsiye edilen çözüm yolu duyarsızlaşma eşiğinizin yükseltilmesi. Bu durum biraz zaman alır fakat çok sağlıklı bir çözüm yoludur. Olabildiğince gürültülü ortamlarda okumaya kendinizi alıştırmaya çalışın. Bir müddet sonra bu sesler sizi etkilemeyecektir.

(5)

Okuma sırasında duruşunuz da çok önemlidir. Okuduğunuz materyal ile aranızdaki mesafe 30 cm den az olmamalıdır. Ayrıca okuma esnasında kesinlikle kambur durmamalısınız. Duruşunuz düşüncelerinizi birinci dereceden etkilemektedir. Bir deney yapalım. Bu basit deneyde sizden başınızı olabildiğince öne doğru eğmenizi ve masanın üzerinde duran kitaba kamburunuz çıkmış vaziyette bakmanızı isteyeceğim. Ardından aklınıza gelebilecek en kötü anınızı hayal edin. Bu şekilde bir dakika kadar bekleyin ve okumaya çalışın. Bahse girerim bu duruma bir dakika bile dayanamayacaksınız. Daha bir dakika bile dolmadan kendinizi kötü hissetmeye başlayacaksınız. Bunalıma giren psikolojik sorunları olan birçok insanın her zamanki pozisyonları ve düşünceleri bu şekildedir. Bu nedenle okumayı

verimsizleştirmemek için duruşunuza dikkat etmelisiniz. Bir de okuma işlemi sırasında oturduğunuz nesne de çok önemlidir.

(6)

Şayet rahat ve yumuşak bir koltukta oturarak hatta kaykılarak okumaya çalışırsanız mevcut

duruşunuzla bilinçaltına okumanın değil uyumanın sinyalini vermiş olursunuz. Dolayısıyla bu duruş pek uygun değildir. Verimli bir okuma için çok rahatsız edici olmamakla birlikte tahta bir sandalye idealdir.

Sırtınızı dik konuma getirerek arkanıza yaslanmalısınız. Dört saatten fazla hareketsiz oturduğunuzda omurga arasındaki disklere kan gitmediği için lokal dokularda biriken atıklar erimiyor. Bu nedenle 30 dakikada bir duruşunuzu değiştirmeli hatta yerinizden kalkarak biraz yürümeli, fizik kondisyon

çalışması yapmalısınız. Sürekli olarak sabit bir şekilde kalmamız nedeniyle kan dolaşımının yavaşlaması vücutta bir uyuşukluğa neden olur. Bu durumu ortadan kaldırmak için bulunduğunuz yerin imkanları dahilinde hiçbir şey yapamıyorsanız bile okumaya ara vererek I dakika kadar yürüyüş yapmalısınız.

(7)

7. Göz hastalıkları

Sağlıklı bir okuma için gözün de sağlıklı olması gerekmektedir. Okumanıza engel olan nedenler arasında göz hastalıkları söz konusuysa mutlaka bir göz doktoruna gitmeniz gerekmektedir.

Gözünüzün rahatsız olduğunu genel olarak okuma işlemi sırasında anlarsınız. Şayet

okuyamadığınızda okuma alışkanlığını bırakırsanız bu, sağlığınız için de uygun bir çözüm değildir. Durumun farkına vardığınızda en kısa zamanda bir göz doktoruna gidip tedavi

edilmeniz gerekmektedir. Eğer gerekliyse gözlük kullanmalısınız. Bu arada okumaya engel olan

yaygın göz hastalıklarını tanımanızda mutlaka fayda vardır.

(8)

Miyop

Gözün belli bir uzaklığın ötesindeki nesnelere

odaklayamamasına miyop denir. Miyop gözde, göz

hücresinin ön-arka çapı normalden uzundur. Mercek belli bir sınırın uzağında eğimini azaltamaz. Bu nedenle miyop

hastaları uzaktaki bir nesneyi net olarak seçemezler. Bazı

insanlarda kalıtsaldır.

(9)

Hipermetrop

Göz yakın bir noktaya bakarken mercek eğriliğini artıramaz. Bu nedenle yakın nesneleri

odaklayamaz. Bu nedenle hipermetrop hastalığı olan insanlar gazeteyi ya da başka bir nesneyi gözlüksüz okuyacakları zaman gözden

uzaklaştırarak okurlar.

(10)

Astigmat

Genellikle doğuştan gelen bir hastalıktır.

sağlıklı bir gözde saydam tabaka bir küre dilimi biçimindedir ve eğriliği her yöne doğru aynıdır. Fakat astigmat hastalarında saydam tabaka bozuktur. Astigmatlı bir göz yatay ve dikey çizgileri olan bir şekle

baktığında eşit odaklanamaz.

(11)

Presbiyop

Göz merceğinin esnekliği, yaşla birlikte değişir.

Yaşlılarda bu esneklik neredeyse yok olur. Mercek sertleştikçe değişik uzaklıklarda odaklanma zorlaşır.

Presbiyop hastasında lamba ışığında küçük harfler

okunurken zorluk çekilir. Okunan nesne gözden daha

net görülür fakat bu kez de puntolar küçüldüğü için

okunamaz.

(12)

Ne zaman okumaya başlasam uykum geliyor” ya da "okurken üzerime uyuşukluk çöküyor,

halsizleşiyorum”. Bu şikâyetlere siz de yabancı değilsiniz muhtemelen aynı şeyleri düşünüyorsunuzdur.

Bu sorunun başlıca nedeni şartlandırılmış çağrışımdır. Okuma esnasında uykunun gelmesinin biyolojik açıklaması şu şekildedir. Kişi eğer yatarak kitap oku alışkanlığına sahipse ve birkaç defa yatarken kitap okuduysa vücut buna şartlanmış olur. Ayrıca okuma esnasında göz binlerce kez sıçrama saptama

çalışması yapar. Bunun sonucunda göz idmansızsa doğal olarak kaslar yorulur. Göz kasları

yorulduğundaysa vücudu uyku frekansına geçiren serotonin hormonu salgılanır. Dolayısıyla kişinin uykusu gelir. Bunun olmaması için, amacımız uyumaya çalışmak değilse okuma işlemini yatarak değil oturarak gerçekleştirmelisiniz. Birkaç denemede uykunuz gelse de buna engel olmak için uykuyu

açacak teşebbüslerde bulunabilirsiniz.( Kahve içme, yüzünü yıkamak, fizik-kültür hareketleri, vs.) Birkaç denemeden sonra bu alışkanlığınızın yerine yenisi gelecektir.

(13)

Normal bir insan her gün ortalama 11 .300 litre oksijen solumaktadır. Vücuda alınan bu oksijenin %20'sini beyin kullanmaktadır. Beyin aldığı oksijen sayesinde sayısı 100 trilyonu bulan hücrelerinin elektriksel işlemlerini harekete geçirir. Ayrıca vücuda alınan besin maddelerini yakmak ve atıkları vücuttan boşaltmak için de oksijen gereklidir. Sinirli, gergin, heyecanlı ve kaygılı olduğunuz zamanlarda dikkat ederseniz hızlı ve kesik kesik nefes alıp verirsiniz. Bu durum kan dolaşımının hızlanmasına, kanın beyne hücum etmesine neden olur. Bunun sonucunda organlar daha fazlaenerji harcar. Okurken daha az ve yavaş nefes alırız. Beyinsel faaliyet fazla olmasına rağmen giden oksijen değişmediği için öğrenme ve algılama becerisi zaman zaman zayıflar. Bu nedenle verilen molalarda sıkça nefes egzersizleri yapmanız gerekmektedir. Solunum sistemim otonom sinir sistemi tarafından kontrol edilir. Bu sayede insan nefes almayı

unutmaz. Ancak vücudumuzun asgari düzeydeki ihtiyacını karşılayan bu sistem zaman zaman bilinçli olarak daha derin ve amaçlı diyafram nefesleriyle desteklenmelidir. Okumaktan yorulduğunuzda ve üzerinizde bir uyuşukluk

hissettiğinizde vücudunuza oksijen kürü yapmak için gözlerini kapatıp birden dörde kadar sayın. Bu süre içinde nefesinizin ciğerlerinizde kalmasını sağlayın ve yavaş yavaş boşaltın. Bu işlemi birkaç defa yaptığınızda beyniniz ve vücudunuz gerekli enerji ihtiyacını aldığı için rahatlayacaktır.

(14)

10. Beslenmenin etkisi

Zihninizin aktif olabilmesi için bedeninizin de buna paralel olarak aktif olması gerekmektedir.

Beslenme alışkanlığınızın dolaylı yoldan da olsa okuma alışkanlığını etkileyeceğini unutmayın.

Yemek sonrasında kan mide bölgesinde yoğunlaşacağı için okuma işlemini yemek sonrasında yapmalısınız. Mecbur kaldığınız durumlar varsa sindirimi kolay yiyecekler yemeniz sizin

açınızdan faydalı olacaktır. Okuma işlemini özellikle yemeklerden birkaç saat sonra yapmaya

özen gösterin.

(15)

11. Beslenme üzerine faydalı bilgiler

Sofradan çok doymadan kalkın. Dolu bir mideyle tüm enerjiniz sindirim sistemine yoğunlaşır.

Sinir sistemine bir şey kalmaz. 35. yaşı geride bıraktıysanız artık günde iki öğün yemek yiyin.

Her türlü yemekte sıvı yağları tercih edin. Kırmız et yerine balık, tavuk gibi beyaz etleri tercih edin. Yerken lokmaları iyi öğütün. Düzenli olarak her gün meyve yiyip bol bol meyve suyu için.

Bol su tüketin. Alkol ve sigara kullanıyorsanız 15 yıl sonraki halinizi ve sağlığınızı düşünün, en

dan bununla ilgili yavaş yavaş da olsa bir çalışma içerisine girin.

(16)

Gözün insan vücudunda işleyen en mükemmel organ olduğunu biliyor muydunuz? Bu müthiş organın şaşırtıcı muhteşemliğini, hassasiyetini ve işleyişini biliyor olsaydınız etrafa bu kadar rahat

bakamazdınız. İsviçreli bilim adamları yaptıkları araştırmalar sonucunda gözün işleyişine uygun bir aleti tasarladıklarında, bunun 68 milyon dolara patlayacağını belirttiler. Üstelik bu göz sabit bir şekilde

dururken kapladığı alan ancak bir evin büyüklüğünde olacaktı. 8 gramı geçmeyen bu organ 80 metre uzaklıktaki bir cismin ne olduğunu ayırt edebilecek kadar hassas bir yapıdadır. Gecenin bir vakti

yürüdüğünüzde yaklaşık 30 metre uzağınızdaki bir mum ışığını bile görebilirsiniz. Ortalama bir insan gözünü hayatı boyunca 300 milyondan fazla kırpar (bu sayının bayanlarda daha fazla olduğu söylenir) Göz on milyondan fazla rengi ayırt edebilir. Uyum içinde çalışan ışık alıcılarınız, bir saniyeden daha az bir sürede, milyarlarca bilgi parçası içeren bir görüntüyü, kesin bir doğrulukla deşifre edebilir. Bazı durumlarda göz bebeklerimiz ışığın yoğunluğuna ve nesnenin yakınlığına göre büyüyüp küçülür.

(17)

duygulara bağlı olarak da değişmektedir. Bir şeye ilgiyle baktığınızda göz bebekleriniz büyür. Örneğin bir delikanlının genç ve güzel bir bayanı görüp ona vurulduğu anda göz bebeklerinin son derece

büyümesi gibi. O anda bütün detaylarıyla gördüklerini beynine aktarır. Çinli tüccarlar eskiden bir malı müşteriye satacakları zaman onun göz bebeklerine dikkat ederlermiş. Eğer malı gösterdikleri anda müşterinin göz bebekleri büyüyorsa müşteriye o malı satabileceklerini anlıyorlarmış. Okuma

esnasında da durum 'bundan farksızdır. Şayet ilgilendiğiniz bir yazıyı okuduğunuzda, bu sizin için çok önemliyse "gözlerinizi dört açar " sınız. Yani dikkat ve odaklanma seviyeniz en üst düzeyde olur. Hızlı okuyucu olarak, bir şeyi okuyorsanız, okuduğunuz bölgeye göz bebeklerinizden içeriye daha fazla ışık girmesini sağlayacak şekilde bakmalısınız. Başka bir değişle, bir şeyle ne kadar ilgiliyseniz, beyniniz

gözlerinizin arkasındaki perdeleri daha fazla kaldıracaktır. Böylece ek bir çaba harcamadan gözlerinizin dolayısıyla beyninizin bir saniyede aldığı veri miktarı da artacaktır.

(18)

• 7-8 gr ağırlığındaki bu organımız 80 metre uzaktaki nesneyi tanıyacak ve gece karanlığında 27 km uzaklığındaki mum ışığını fark edecek kadar hassastır.

• Gözler, göz yuvarlarının içinde göz kapaklarıyla korunur.

• Gözlerimizin her birinin arkasında, 1-2 metrekarelik alanda 150 milyon ayrı ışık algılayıcı vardır. Bu ışık algılayıcıları bir saniyede milyarlarca ışık enerji birimlerini (foton) işlemden geçirirler.

• Kapakları, ortalama bir insan ömründe 300 milyondan daha fazla açılıp kapanır.

• Bilim adamlarının araştırmalarına göre gözlerimizin harika ötesi özelliklerine eş değer bir makine yapabilmek için 68 milyon dolar harcanması gerektiğini, bu mekanik gözün ise küçük bir ev

büyüklüğünde olabileceğini belirtiyorlar.

(19)

• Görme, hayatın ilk yıllarında gelişir. Görme keskinliği,

 Süt çocuğunda 1/10 civarında

 İki yaşında 5/10

 Beş ile yedi yaşında ise 10/10 şeklindedir.

• Gözümüzün sağlığını tam olarak önemsemiyoruz. Bugün 2 milyar kişinin gözlük kullanmaya ihtiyacı olduğu, anca 600-800 milyon kişinin gözlük kullandığı bilinmektedir.

• Siz gözünüzün kıymetini bilmezken dünyada 28 milyon körinsan var.

• İnsanın 180 derecelik bir görüş açısı var. Bunun %2'sini kullanıyoruz.

(20)

• Beyin, göz sayesinde dış dünyayı izler.

• İnsanın en mükemmel duyu organıdır. (Tam olarak kullanamıyoruz.)

• Görme merkezi başımızın arka kısmındadır.

• Göz görür, beyin anlar.

• Gözleriniz durduğu zaman okur.

• Gözümüz de vücudumuzun diğer parçaları (kol, bacak...) gibi kaslardan oluşmuş bir

organdır.

(21)

Gözümüz bakış yönünü değiştirmek için altı kas kullanır;

 İç doğru kas ( içe bakış)

 Dış Doğru kas ( dışa bakış)

 Üst doğru kas ( yukarıya bakış)

 Alt doğru kas ( aşağıya bakış)

 Küçük eğik kas ( içe- yukarı bakış)

 Büyük eğik kas ( içe aşağıya bakış)

(22)

Gördüğümüz bir nesneyi öyle zannedildiği kadar kolay görmüyoruz aslında. Görünen nesnenin görüntüsü birçok aşamadan geçerek bize görünüyor. baktığımız nesne önce gözümüzün ağ tabakası denilen retinaya uğrar. Ağ tabaka yani retina 130 milyon ışık

alıcısından oluşur. Bu ışık alıcı hücreler enerjilerini ışıktan alırlar. Bunlar görüntüyü elektrona dönüştürerek beyne iletilmesini sağlar. Fakat beynin görme merkezine varmadan önce ışın, dentrit ve akson denilen sinir hücrelerinden geçer. Bu hücreler birbirine bağlıdır ve gelen mesajları yönlendirirler. Göz elektrik akımı olarak gelen mesajı algıladıktan sonra

görüntülemem merkezine yönlendirir. Bu şekilde bir nesneyi görmüş oluruz. Yani görüntü gözle değil beyinde oluşur. Beynin görme merkezi tabiki gözlerin tam arkasında değildir.

Kafatasının tam arka kısmındadır.

(23)

Okurken gözlerin her satırın başından sonuna kadar kayarak gittiğini satırın sonunda tek bir hareketle bir sonraki satıra geldiğini düşünürüz. Ancak kesinlikle böyle değildir. Gözlerimiz okurken küçük ve düzenli sıçramalar yapar. Sıçramalar, bir duraklama noktasına doğru olur her bir duraklama noktası arısında genelde bir kelimeden daha fazla kelime olur. Yani gözler sayfa üzerinde akan bir biçimde hareket etmez. Soldan sağa küçük sıçramalarla ilerler. Her sıçramadan sonra kısa bir süre bekler. Bu bekleme süresi içinde saptamayı gerçekleştirir. Yani gördüğü kelime veya kelimeleri tanıma işlemini gerçekleştirir.

Göz hareket ediyor ve duraklıyorken, okunan bilgiler duraklama anında algılanır. Zaten okuma

süresinin büyük çoğunluğunu bu duraklamalar oluşturur. Her bir duraklama çeyrek saniye ile bir buçuk saniye arasında değişir.

(24)

.Zaten okuma hızını artırmak için yapılan bir çalışma da bu duraklamalara ayılan sürenin kısaltılmasıdır. Daha kısa sürede daha fazla kelime algılayabilme yetisinin geliştirilmesi okuma hızını artıran önemli bir faktördür.

Göz her sıçrama ve saptamayı düzenli olarak gerçekleştirmez. Bazı durumlarda üzerinden geçtiği bir kelimeyi iyi anladığından emin olmadığı için tekrar okuma ihtiyacı hisseder. Bulunduğu satırdan geriye dönerek o

kelimelerden itibaren tekrar okumaya başlar.

Bu zayıf bir okuyucunun genel olarak yaptığı bir davranıştır. Her okuma sırasında bunu tekrarladığımızı

varsayarsak önümüze iki önemli sakıncalı durum çıkıyor. Birincisi matematiksel olarak hesaplayacak olursak bir sayfada en az beş geri dönüş yapıldığını varsayalım. Her geri dönüşün bizim 2 saniyenizi aldığını düşünelim. Bu, 300 sayfalık kitapta nerden bakılsa 3.000 saniye demektir. Yani sadece geri dönüşler 300 sayfalık bir kitapta

ortalama 1 saate mal oluyor. Matematiksel kısmı bir kenara bırakacak olursak; her okuduğumuzda bunu yaparsak ki bu bizim alışkanlığnmız haline gelir ve anlanmış olmamıza rağmen sürekli geri dönüşleri yapmak durumunda kalırız.

(25)

Gözlerimiz aslında bir bakışta bir kelimeden daha fazlasını görür. Şimdi bir deney

gerçekleştirelim. Yukarıdaki satırlardan birinde bulunan "3.000” yazısını görelim ve sadece ona bakalım. Bu işlemi 5 saniye kadar yapalım. Dikkat ederseniz bu kelimenin etrafında yer alan diğer kelime gruplarını da ister istemez görüyor ve anlamlandırabiliyorsunuz. Fakat Sürekli olarak kelime kelime ve hece hece okumaya şartlandığımız için bu durumu

değerlendiremiyoruz. Gözün aktif görme alanı dediğimiz bu alanı değerlendiremediğimiz için

daha fazla zaman harcamak zorunda kalıyoruz.

(26)

Göz yukarıdaki şekilde olduğu gibi her satırın başından sonuna doğru kayarak ilerlemez. Biz

okurken böyle zannetsek de kesinlikle bu şekilde gerçekleşmez. Bunun böyle olmadığını

anlamak için önce aşağıdaki okuma işlemi ne bakınız daha sonra da bir arkadaşınızın göz

hareketlerini okurken inceleyiniz.

(27)

Yukarıdaki okuma biçimiyle göz, sıçrama ve saptama yoluyla bir bakışta ancak bir kelimeyi görüp anlamlandırıyor. Ayrıca gereksiz geri dönüşler yapıyor. Satırların ve okunan metaryalin dışında başka yerlere de bakış atarak dikkatin dağılmasına neden olur. Bütün bu hataları

yaparken bir de içten seslendirmeyi de eklediğimizde okuduğumuzu neden anlamadığımızı

anlayabiliriz.

(28)

Yukarıdaki okuma biçimiyle göz yine sıçrama ve saptama yoluyla bir bakışta birden fazla kelimeyi görüp anlamlandırabiliyor. Geri dönüşlerin olmaması, kelimelerden başka sıçrama- saptama noktası olmaması okuma işlemini daha hızlı ve sağlıklı kılıyor. Gözün bu şekilde okumaya alışması bir süre eğitilmesi ile gerçekleşebilir. Bunun için de kişinin en azından bir hızlı okuma kitabının okunması veya seminere katılması gerekmektedir.

(29)

Okuma işlemi yedi adımda gerçekleşmektedir. Okuma yazma bilen bir insan gördüğü kelimenin anlamını biliyorsa bundan sonraki süreç aşağıdaki gerçekleşmektedir.

1. Anlamlandırma:

Alfabedeki harflere ilişkin bilgileriniz aracılığıyla simgeleri görüp tanımanızdır.

2. Özümleme

Kelimeden yansıyan ışığın gözdeki ışık alıcıları tarafından alınıp nöronlar aracılığıyla beyne

ulaştırılması sürecidir.

(30)

3. Ara Bağlantı

Algılanmakta olan bilginin bütün yönleriyle bağlantı kurulduğu süreçtir.

4. Üst Bağlantı

Algıladığımız bilgiye karşı yaklaşımımızın belirlendiği süreçtir. Kabullenme, reddetme, değerlendirme gibi yaklaşımlar bu süreçte gerçekleşir.

5. Kayıt

Algılanan bilginin iyi ya da kötü depoya atılmasıdır. Bu bilgi eğer hatırlanacaksa kullanılır.

Hatırlanmayacaksa bilinçaltına atılır ki bir çağrışım buluncaya kadar orda kalır.

(31)

6. Hatırlama

Algılanmış bilginin ihtiyaç duyulması halinde kaydedilmiş birimden alınıp kullanılması ya da hatırlanmasıdır.

7. İletişim

Bilginin hatırlanması sürecinden sonra kullanılmasıdır. Yazılı ve sözlü yapılmasının yanı sıra

resim, dans gibi görsel ve gösteri sanatlarıyla da yapılabilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

sekreter alınan ya da verilen randevu fark etmeksizin bilgisini aldığı her randevu için aynı gün bir kart düzenler.. Bu kartta "tarih” kartın

• Kör alan: Kendimizce bilinmeyen fakat diğer insanlar tarafından fark edilmiş alan.. • Gizli alan: Kendimizce bilinen fakat diğer insanlar tarafından

Görev ve yetkisine sahip, en az 10 yıl serbest muhasebeci malî müşavirlik yapmış yeminli malî müşavirlik sınavını başarmış, ruhsat almış ve asliye ticaret

İş analizi yapma aşamasında işin adımlarının ne zaman ve ne kadar sürede yapıldığı sorgulanmaya başlanır ve iş. etüdünün devam eden diğer süreçlerinde de zaman

İş ahlakı sosyal çevre, kişisel ahlak ve örgüt özelliklerinin oluşturduğu bir bütün olarak görülebilir.. Kişilerin bir örgüt içinde ahlaki ya da ahlaki

Başkent dışındaki Cumhuriyet Bayramı törenlerinde Atatürk anıt veya büstüne mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından çelenk konulur. Mahallin

Alacağı ipotek ile sağlanmış alacaklı, takip talebine ipotek belgesinin tapu idaresince verilmiş resmi bir örneğini ekler (İİK. İcra memuru, borçluya ve taşınmaz

müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarım gerektiren suçlara bakarlar. • Asliye ceza mahkemeleri ise, ağır ceza mahkemelerinin görevlerine giren işler dışında