I V
T E D I
2*1- !■
l
onya’dan bir dost okur, anlatıyor:
«... Konya’da bolluk var bu yıl. Tarla fare leri ne kadar biçerse biçsin buğdayları. Kö pekler biraz daha yatsın, yuvalansın bunca e- mekle yetişen ürünlerin üzerinde. Hasat (tünün de tüm insanların yüzü gülecek...
... Konya Gazi Lisesl'nin halini bir görseniz ağlarsınız. Hergün yeni olaylar tezgâhlanıyor faşistlerce. Tek amaçları da liseye egemen ol mak. Akademi İle liseyi bir türlü düşüremedi ler. Veliler canına okuyacak ilk fırsatta bunla rın
Sabahın alaca karanlığında evinden çıkıp okuluna giden Beden Eğitimi öğretmeni Fehmi Ün’ü altı • yedi faşist geçenlerde demir çubuklar la öldürme amacıyla dövüyorlar. Yirmi metre kadar ilerde olayı izleyen bir polis memuruna doğru ağlayarak koşan küçük öğrenci:
— Öğretmenimi öldürecekler, kurtarın polis amca., diye bağırıyor.
Polisin kılı bile kıpırdamıyor. Sonra, herbi- ri dağılıyor ortalıktan.. Fehmi Un. polise kadar düşe kalka gidip bisikletini istiyor, köpekleri yakalamak için. Polis amca onu da vermiyor. Çünkü, polis bisikletiyle görevine yetişecek. Fehmi'nin suçu, eşinin Gazi Lisesinde öğretmen olması..
Ermenek’te 180 öğretmen tam Uç aydır ma aş alamıyor. Belediye Başkam Halit Akbulut ve halkın desteği olmasa çoluk, çocukları aç ka lacak...»
Ermenek’te öğretmenlerin başlarına gelen leri biliyordum. Babası MHP adayı bir kayma kam, orada öğretmenlere de Dericilere de kan kusturuyordu, öğretmenlerin, maaş «mutemed- lerini» kendilerinin seçmelerine izin vermeyen bir kaymakam bu. Mutemed bu, elbette öğret menlerin güvendikleri kimseden olacak, öğret menler, TÖB-DER’e ödentilerinin aylıklarından kesilmesini isterler, MHP’lintn oğlu bunu yap tırır mı yanlî
ûUttin heyeti buraya dizecek tutuklayacak mıy dık?
Turhan Temuçin’i «Hadi güle güle serbest sin» demiş Yargıç.
Eee, hadi Turhan Temuçin. «Gizli örgüt» başı olmaktan kurtuldu, yakayı sıyırdı diyelim, o topallıyan öğrenciler ne olacak? Onların hak larını kim nasıl arıyacak?
Nâzım Hikmet’ln 75’inci doğum yılı dolayı sıyla İstanbul’da. Ankara’da geceler düzenlsndi. tik kez bir «Nâzım Hikmet Haftası» dtlzeıılodl Türkiye Yazarlar Sendikası. İlerici Gazeteler, Nâzım Hikmet için sayfalar yaptılar. Şabaıı’ın TRT’si verecek değildi ya Nâzım’ın yıl dönümü nü...
Ankara’daki gece başlamadan, çağdaş sahne nin «Müdüriyet» odasında, Tahsin Saraç, Cengiz Bektaş bir de Vedat Dalokay’ın gençten bazı ki şilerle Konuştuklarını görünce, gençlerin bilet için geldiklerini sandım. Değilmiş. Gençler, sivil polismiş. Sivil polisler, toplantıyı teyple İzlemek istediklerini söylemişler, Tahsin Saraç sormuş:
— Mehmet Akif gecelerine de teyple mı gi diyorsunuz’
— Evet.. Demiş biri.
— Buyurun girin, bizim bir korkumuz yok. Herşeyimiz yasalara uyar. Fakat, giriş biletlidir. Biletinizi alacaksınız..
Ben tam o sırada kapıdan girdiğimden, genç lerin bilet arkasında olduklarım sanmışım. Şad
lık işte. larin
Ankara’da yöneticilerin yani Yazarlar Sen dikası yönetlcUerinin tek kuşkulan, olmadık bir yolla geceye engel olunması. Hiçbir oyuna gel
memek gerek hani.. ı
İzledim Nâzım Hikmet gecesl’ni. Doğum yıl dönümünden çok, ölüm yıldönümüne benziyordu. Orada, Nâzım’ın şiirleri okunacağına anılar k a tılsaydı, bilmediğimiz birşeyleri de öğrenseydlk daha İyi olmaz mıydı diye düşündüm. Şiirleri ün lü yazarlar, ozanlar okudular. Aziz Nesin’in
Nazım Hikmet Haftası.
Beşiktaş’ta komandolann baskın yapıp kur şun yağdırdıklan lokalde, bir öğrenci ölmüş, biri ağır beş öğrenci de yaralanmış. Silâhsız, saldınsız, bir lokalde oturup konuşamıyacaksı- mz da. Arkadaşlanm beni eleştiriyorlar:
— Bak, solcular silâhlanmasınlar diyorsun, faşolar nasıl kıstınp kıstınp öldürüyorlar. i*v lâhlı olsalar, hiç değilse canlarım kurtarırlar. Kaçırırlar..
Türkiye, hiçbir zaman bu duruma düşürül medi. Yanlış mı?
Meclislerin saygınlığını asıl, «mebus pazar lan» kuranlar yıpratmışlar, yerle bir etmişler dir. Bunların, başkalarına söyleyecekleri bir şeyleri olamaz...
Yedigtln dergisi yazarlarından Dr. Turhan Temuçin’i Emniyete götürmüşler cuma günü. Nimet Arzık, aradı haber verdi. O gün, arkada şımızın durumu hakkında zerrece bilgi alama dık. öğrendiğimiz şuydu:
Turhan Temuçin, Nümune Hastanesinde kanser bölümünde doktordur. Cuma sabahı, hastaneye gelen sivil polisler, hastanenin Başhe kimi Münif îslâmoğlu’na başvururlar. Böyle böyle, bilgisine başvurmak için Turhan Temu çin’i götüreceklerdir Turhan Temuçin’e telefon edilir, gelir; alır götürürler. Giderken, yanındaki lere şöyle der:
— Nimet Hanım’la Kurtul’a haber verin.. İçerde, Turhan Temuçin anlattı, doğrusu çok saygı gösterirler kendisine. Konuşurlar. Biri: — Ekmekçi de bize çatar bazan. Ben sev mem yazılarını..
Bir başkası severmiş meğer: — Ben okurum, severim de..
Bunları Turhan Temuçin anlattı, nerden bi leceğim. Neyse, sonra sonra Turhan Temuçin’in ifadesi alınmıya başlanır. Doktor Turhan Temu çin, bir hastaya bir haftalık rapor vermiş, yurt larda yapılan aramalar sonunda emniyete götürü len öğrencilerden birinin üstünde bu rapor çık mış, Öğrenci hakkında «gıyabı tutuklama» kara rı mı ne varmış? Hımmmm.. Demek, Turhan Temuçin, aranan kişUere rapor verirmiş öyle mi? Sorgu, soru. İzlenen «Gizli Örgüt»iln başı. Dr. Turhan Temuçin olmasın sakın? Hele biraz daha söyletelim öğrencileri. Sorgu, dayak, dok tora değil, öğrencilere - sonunda herhalde tutuk lama istemiyle mahkemeye vermişler doktoru.
Öğrenciler, emniyetten mahkemeye giderken topallıyorlarmış.
Mahkemede Yargıç, bir Turhan Temuçin’e bir Savcıya bakmış. Savcıya sormuş:
— Doktor, raporu kendisinin verdiğini kabul ediyor. Yani gıyabi tutukluysa İnsan rapor ala maz mı, ne dersin?
Savcı da omuzlarını kaldırmış. Yargıç, sür dürmüş konuşmayı:
— Yani, bu raporu heyet verseydi, şimdi
«açış konuşmasını Fakir okudu. Nâzımla İlgili bir film yetişmemişti. Uğur Mumcu’yu geceden sonra gördüm:
— Sahne hayatım çok kısa sürdü., dedi. Mustafa Suphi’lerin öldürülüşüne ilişkin şür ile türkü, etkiledi çok kimseyi. Vedat Dalokay konuşurken ağlıyanlar vardı. Şöyle dedi Vedat:
— Nâzım’m bende bir vasiyeti var. Bu vasiye ti ergeç yerine getireceğiz. Buna bir yü önce söz verdik. Onun mezarım Türkiye’ye getireceğiz. Onu bir köy mezarlığına gömeceğiz. Bir yanında şehit Ayşe, bir yanında İrgat Osman yatacak..
Sonra, Moskova’da Nâzım’m mezarına toprak götürdüğü olayı anımsattı:
— Halkımın kadınlarının dokuduğu güzelim halıları, yabanın milyonerlerinin ayaklarına se rerler. Bu koca Türk ozanının mezarına bir avuç vatan toprağı serpmemi çok gördüler..
Nâzım Hikmet gecesi, aceleye getirildiğinden belki, çok güzel olamadı. Daha güzelleri, başarıları düzenlenebilir elbet
Va-Nu’nun «Bu Dünyadan Nâzım Geçti» yapı tının, ikinci baskısında Şevket Süreyya Ayde mirim ilginç bir önsözü var. Şevket Süreyya şöy le diyor bir yerinde önsözünün:
«... Acaba Nâzım sadece bir mümin, yahut sadece bir sokak ihtilâlcisi miydi? Elbette ki ha yır. Bütün suçlamalara, cezalara ve hükümlere rağmen Nâzım, başından sonuna kadar, daim bu toprağın çocuğu olarak kaldı. İşte Va-Nu, onun hu cephesini de bu eserinden en iyi veren değer- lendirebilen bir yol arkadaşıydı.
Nâzım’m gençlik hayatının 17 yılı hapisaneler de geçmişti. Suçlu muydu? Bu cezalara müstahak mıydı? Ciddi araştırıcılar bu soruların cevapları nı elbette ki ileride aydınlatacaklardır. Ben ona inanıyorum ki, ou toprağın yetiştirdiği büyük sanatkar olan Nâzım Hikmet, dünyanın her ülke sinde olduğu gibi, kendi yurdunda da bir gün lâ yık olduğu yeri alacaktır...
... Nâzım’dan son dinlediğim şiirlerini hatırlı yorum. Va—Nu’nun evindeydi. Geceydi. Yıllar- yılı süren kapalı kapılar ardında yazdığı en güçlü şiirlerini okuyordu... İşte yine onu dinliyorduk. Ve onu dinlediğimiz nice yılları yeniden yaşıyor gibiydik. Nâzım’ın hani şu taşmış kabarmış ama artık durulmuş, yatağına yerleşmiş azametli neh rin akışına dalmıştık. Bu Nâzım, artık o 19 yaşla rındaki Nâzım değildi. Bu başka bir insandı. Çile nin, sabrın ve ızdırapların potasında, hem kendi siyle hem dünya değerleriyle hesaplaşmış bir ol gun insandı..»
Evinde Nâzım’ın kitapları bulunduğu için göz altında tutulanlar, kitaplıklarda gizli gizli Nâzını’ ın kitaplarını okuma zorunda kalanlar, Türkiye Yazarlar Sendikası’nın «Nâzım Hikmet»le ilgili gi rişimini en iyi değerlendirmiş olacaklardır. İyi de, kötü de olsa, böyle bir olayın gerçekleştiril mesi, karanlık bir perdenin yırtılması demektir. Gerçekleştirenleri kutlamak gerek...
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi