• Sonuç bulunamadı

Hadis ilimleri açısından Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî (v.1311/1893) ve Levâmiu'l-Ukûl adlı eseri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hadis ilimleri açısından Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî (v.1311/1893) ve Levâmiu'l-Ukûl adlı eseri"

Copied!
349
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

SELÇUK ÜN VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ

TEMEL SLÂM B L MLER ANA B L M DALI HAD S B L M DALI

HAD S L MLER AÇISINDAN AHMED Z YÂÜDDÎN

GÜMÜ HÂNEVÎ (V.1311/1893) VE LEVÂM U’L-UKÛL ADLI

ESER

DOKTORA TEZ

DANI MAN

DOÇ. DR. MEHMET EREN

HAZIRLAYAN MAC T DEM RER

(2)

Ç NDEK LER ... 1

ÖNSÖZ ... 5

KISALTMALAR ... 9

G R ... 10

GÜMÜ HÂNEVÎ’N N YA ADI I ASRA GENEL B R BAKI ... 10

I.S YASALDURUM ... 11

A. 1813–1839 Aras Olaylar ... 11

B. 1839–1893 Aras Olaylar ... 20

II.YÖNET M VETOPLUMYAPISINDAMEYDANAGELENYEN L KLER ... 24

A. Siyasal, Toplumsal ve Ekonomik Hayat... 24

B. Kültür-Sanat ve E#itim-Ö#retim ... 26

B R NC BÖLÜM ... 29

GÜMÜ HÂNEVÎ'N N HAYATI VE ESERLER ... 29

I.HAYATI... 30

A. Hayat na Dair Genel Bilgiler... 30

1. Kimli i ...30

2. Ailesi ...31

3. I. Hac yolculu u...32

4. Evlili i ...33

5. 93 Harbine Kat-lmas- ...34

6. II. Hac Yolculu u...35

7. Vefat- ...37 B. Tahsil Hayat ... 39 1. Hocalar-...40 2. Talebeleri...42 C. Tasavvufla +li,kisi... 46 1. 1eyhleri...46 2. ntisab- ve Tekkesi...49 3. Zühd Hayat-...54 4. r7ad Faaliyetleri...56 II.ESERLER ... 58 A. Hadis... 58 1. Hadîs-i erbaîn ...58 2. Garâibü'l-ehâdîs...65 3. Letâifü'l-h-kem ...80 4. Râmûzü'l-ehâdîs ...86 5. Levâmiu'l-ukûl...100 B. Di#er Eserleri ... 103 1. Tasavvuf ve Ahlâk...103 2. Akaid...108 K NC BÖLÜM ... 110

LEVÂM U'L-UKÛL'UN GENEL ÖZELL KLER VE ERH METODU ... 110

(3)

A. Eserin Bask lar ... 111

B. Bilgi ve Bask Hatalar ... 113

C. Kullan lan Rumuzlar ... 119

D. Muhtevas ... 125

1. Birinci Bölüm...126

2. kinci Bölüm ...137

II.1ERHMETODU ... 141

A. Kelime Bilgileri ... 144

B. Rivayet Farkl l klar ... 147

C. 2erhte Kullan lan Malzeme... 151

1. Ayet...152

2. Hadis...153

3. Sahabe Sözleri ...156

4. Sufîlere Ait Sözler ...157

5. 1iir ...158

6. Rüya...159

7. srailiyyat ...161

D. Hadislerin S hhat De#erlendirmeleri ... 164

1. Süyûtî ...165

2. Münâvî...166

3. Azîzî...169

4. Gümü7hânevî...171

E. 2ahit Hadisler ... 174

III.1ERHTEYARARLANILANKAYNAKLAR ... 180

A. Hadis Kaynaklar ... 180 1. el-Câmiu's-sa îr 1erhleri...181 a. Feyzu'l-kadîr...181 b. es-Sirâcü’l-Münîr ...196 c. Hâ7iye ale's-Sirâci'l-Münîr ...198 d. el- Kevkebü'l-münîr...198 2. Mi7kâtü'l-Mesâbîh ve Mirkâtü'l-mefâtîh ...199 3. Me7âriku'l-envâr ve Mebâriku'l-ezhâr ...201

4. Buhârî ve Müslim 1erhleri...203

a. r7âdü's-sârî ...204 b. Fethu'l-bârî ...206 c. el-Minhac ...207 B. Di#er Kaynaklar... 209 1. Tefsir...210 2. F-k-h...212 3. Tasavvuf ...214 C. De#erlendirme ... 215 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 218

HAD S L MLER AÇISINDAN LEVÂM U'L-UKÛL... 218

I.BAZIKAVRAMLAR... 219

A. Sünnet ve Hadis ... 219

B. Di#er Kavramlar ... 223

II.BAZIHAD S MESELELER VEÇE1 TLER ... 233

A. Zay f Hadisle Amel... 233

B. Mürsel Hadis ... 236

C. Münker ... 237

(4)

E. Mevzû ... 242

III.HAD S L M DALLARI... 247

A. Nâsih-Mensûh... 247

B. Esbâbu vürûdi'l-hadîs... 253

C. Garîbü'l-hadîs ... 255

D. Muhtelifü'l-hadîs... 258

IV.LEVÂM U'L-UKÛL'DAK HAD SLER N ALINDIFI KAYNAKLAR ... 263

A. Ana Kaynaklar ... 263 1. Süyûtî ...264 2. Kenzü’l-ummâl ...269 3. Feyzu’l-kadîr ...272 4. Di er Kaynaklar ...276 5. De erlendirme...277

B. Gümü,hânevî Taraf ndan +lave Edilen Kaynaklar ... 278

1. Birinci Bölümdeki Kaynaklar ...279

2. kinci Bölümdeki Kaynaklar...286

3. Birle7tirilmi7 Ek Kaynaklar...289

a. Kütüb-i Tis'a ve Levâmiu'l-ukûl...294

4. De erlendirme...296

SONUÇ ... 299

TABLOLAR... 304

TABLO1.B R NC BÖLÜMDEK HAD SLER N KONULARINA GÖRE SINIFLANDIRILMASI... 304

TABLO2. K NC BÖLÜMDEK HAD SLER N KONULARINA GÖRE SINIFLANDIRILMASI... 319

TABLO3. EL-CÂM U'S-SAFÎR'DE BULUNAN HAD SLERE LAVE ED LEN KAYNAKLAR... 322

TABLO4.Z YÂDETÜ'L-CÂM 'S-SAFÎR'DE BULUNAN HAD SLERE LAVE ED LEN KAYNAKLAR... 326

TABLO5. EL-CÂM U'L-KEBÎR'DE BULUNAN HAD SLERE LAVE ED LEN KAYNAKLAR... 328

TABLO6.KENZÜ'L-UMMÂL'DE BULUNAN HAD SLERE LAVE ED LEN KAYNAKLAR... 329

TABLO7.1EMA L BÖLÜMÜNDEK HAD SLERE LAVE ED LEN KAYNAKLAR... 330

TABLO8.KAYNAKLARLA LG L BRLE1T R LM 1 TABLO... 331

TABLO9.ZAYIF HAD SLERE A TTABLO (GÜMÜ1HÂNEVÎ'YE GÖRE) ... 335

(5)

Hamd kâinat n Rabbi olan Allah'a, salât ve selâm âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz'e, onun âl ve ashâb na olsun.

Hz. Peygamber'in sünneti, *slam ve Müslümanlar için hayati bir de-er ta. maktad r. Müslümanlar, dinleri hakk nda Kur’an' temel kaynak kabul ettikleri gibi, sünneti de esas almak zorundad rlar. Sünnet olmadan Kur'an kerim'in do-ru bir .ekilde anla. lmas mümkün de-ildir. Çünkü o, ayet-i kerimeleri aç klar, onlar teyit eder ve yeni hükümler ortaya koyar. Sünnet, Kur'an kerim'de yer alan hükümlerin hem do-ru anla. lmas n , hem de do-ru bir .ekilde hayata intikalini sa-lar.

Tasavvuf, ki.iyi manevi yönden e-itmeyi ve onu iyi bir insan olarak yeti.tirmeyi hedefler. Bir zühd hareketi olarak ba.layan tasavvuf, kendi ilkelerini tespit ederken, hem Kur'an'dan hem de sünnetten yararlanm .t r. Mutasavv flar daima sünneti ba. tac yapm .lar, ona uyman n bir Müslüman için zaruri oldu-unu srarla vurgulam .lard r. Bidatten sak nmay ve sünnete ittiba etmeyi emreden mutasavv flar, ki.inin faydal olan bilgiyi sünnetle elde edebilece-ini ve iman n tad n o zaman tadabilece-ini belirtmi.lerdir. Bundan dolay , ilim ve amel dengesini muhafaza etmeye çal .m .lar, öncelikle hadislerin yaz l p ö-renilmesine, sonra amele yönelinmesine özen göstermi.lerdir. K sacas , hadis ö-renmeyi ve onunla amel etmeyi kendilerine .iar edinmi.lerdir.

Bugüne kadar, *slâmî ilimlerin muhtelif dallar nda, toplumlar derinden etkileyen birçok eser yaz lm . ve yaz lmaya da devam etmektedir. Bugün, elimizde, hiçbir topluma nasip olmam . derecede k ymetli ve bol miktarda kaynak eser bulunmaktad r. Hadis ile Tasavvuf ilimleri birçok k ymetli eserin verildi-i sahalar n ba. nda gelmektedir. Hakîm et-Tirmizî, Gülâbâdî, Konevî ve Münâvî gibi âlimlerin çal .malar bunlar için birer örnektir. Tasavvuf erbab n n hadis ile olan birlikteli-i hiçbir zaman kesintiye u-ramam ., günümüze kadar devam etmi.tir. XIX. Yüzy l ilim erbab ndan olan Gümü.hânevî de bunu devam ettiren âlimlerden birisi olmu.tur.

Gümü.hânevî, XIX. Yüzy lda ya.am . ve Osmanl toplumunda kayda de-er bir etkiye sahip olmu. Osmanl âlimidir. Medrese e-itiminden sonra tasavvufa intisap eden

(6)

Gümü.hânevî, bir yandan tedris ve telif ile i.tigal ederken, di-er yandan tarikat ne.rini de sürdürmü.tür. Onun Tasavvufa dair eserleri bulundu-u gibi, hadis sahas nda da çok k ymetli eserleri bulunmaktad r. Eserleri, günümüzde bile hâlâ etkisini sürdürmektedir. Bizce bunlardan özellikle hadisle ilgili olanlar n tan t m önem arz eder. Çünkü o, hadislere çok önem vermi. ve hadisle ilgili eserlerini tekkesinin bir el kitab haline getirmi.tir.

Medrese-tekke sürtü.mesi ile Bat l la.ma sürecinin h zla devam etti-i bir ortamda ya.am . olan Gümü.hânevî'nin, her iki sürece de bir tak m etkilerinin oldu-unu gözlemlemekteyiz. O, medresede yeti.ip tasavvufa intisap ederek, iki müessese aras nda bulunan çeki.meyi dengeleyici bir görev üstlenmi. ve ayn zamanda tedris, telif ve tarikat bir arada götürerek bireylerin yeti.mesine ve toplumun .ekillenmesine ciddi manada katk sa-lam .t r. Bir yandan müritlerinin manevi e-itimi için gayret sarf ederek dünyan n dört bir yan na gönderdi-i halifeleri ile ir.ad sahas n s n rlar ötesine ta. yan, di-er yandan bilfiil vatan savunmas nda bulunan Gümü.hânevî'nin, tüm bu çal .malar n n Müslüman toplumu için ne kadar mühim oldu-u a.ikârd r.

Gümü.hânevî hakk nda daha önce yap lm . bir doktora çal .mas bulunmaktad r. "Gümü hânevî Ahmed Ziyâüddin, Zaman , Eserleri, Tarikat Anlay ve Halidiyye

Tarikat " ad yla *rfan Gündüz taraf ndan yap lan bu çal .mada, bilhassa Gümü.hânevî'nin

ya.ad - dönemdeki tekkelerin durumu ele al nm ., hayat ve tarikat anlay . üzerinde durulmu.tur. Eserlerinin tan t ld - bölümde, hadise dair eserleri hakk nda k saca bilgi verilmi.tir. Ancak bu bilgilerin yeterli oldu-u söylenemez. Ayr ca *lim Kültür Sanat Vakf Tasavvuf Kültürünü Ara.t rma Enstitüsü taraf ndan 11-12 Temmuz 1992'de Gümü.hane'de düzenlenen Ahmed Ziyâüddîn Gümü.hânevî sempozyumundaki tebli-ler bir kitap haline getirilmi.tir. Gümü.hânevî'nin hadisçili-i ile ilgili, Abdullah Ayd nl 'n n "Bir Hadisçi

Olarak Ahmed Ziyâüddîn Gümü hânevî" isimli bir i bulunmaktad r. Mesele bir

tebli-çercevesinde ele al nm . bulunmaktad r. Kanaatimizce, Gümü.hânevî'nin hadisle ilgili eserleri ile onun hadis ilmine yapm . oldu-u katk n n tespitine dair müstakil bir ara.t rmaya ihtiyaç duyulmaktad r. Bu yüzden, böyle bir çal .man n faydal olaca- n dü.ündük.

(7)

"Hadis *limleri Aç s ndan Ahmed Ziyaüddin Gümü hanevî (v. 1311/1893) ve

Levâmiu'l-ukûl Adl Eseri" ad yla haz rlanan bu çal .mam z, bir giri. ve üç bölümden

olu.maktad r. Giri. bölümünde, Gümü.hânevî'nin ya.ad - dönemdeki siyasî geli.meler ile Osmanl toplumsal hayat nda meydana gelen de-i.im üzerinde durulmu.tur.

Birinci bölümde, Gümü.hânevî'nin hayat ve eserleri anlat lm .t r. Hayat nda; kimli-ine, ailesine, tahsil hayat na, tasavvufa intisap edi.ine, tekkesine, hocalar na ve talebelerine dair bilgilere yer verilmi.tir. Hadisle ilgili eserleri hakk nda oldukça ayr nt l bilgi verilirken, di-erlerinin sadece isimlerini zikretmekle iktifa edilmi.tir.

*kinci bölümde, Levâmiu'l-ukûl'un tan t m na geçilmi., eserin bask lar , baz hatalar, kullan lan rumuzlar ve muhtevas hakk nda bilgi verildikten sonra, .erh metoduna, rivayet farkl l klar na, .ahit hadislere ve s hhat de-erlendirmelerine dair bilgiler sunulmu.tur. Bu bölümde ayr ca .erhte kendisinden yararlan lan kaynaklar hakk nda, özellikle de hadis kaynaklar hakk nda de-erlendirilmelerde bulunulmu.tur.

Üçüncü bölümde, baz kavramlar ve hadis çe.itleri ele al nm ., daha sonra

Levâmiu'l-ukûl hadis ilimleri aç s ndan de-erlendirilmi.tir. Eserin hadislerinin seçildi-i

kaynaklara ve ilgili tablolara i.aret edilmi.tir. Sonuçta, genel bir de-erlendirme yap lm ., çal .madan elde edilen neticeler alt alta s ralanm .t r.

Ara.t rmam zda, müelliflerin vefat tarihlerinin verilmesine itina gösterilmi.tir. Vefat tarihlerinde ilk rakam hicri, ikinci rakam ise miladi tarihi göstermektedir. Dipnotlarda kaynaklar verilirken, ilk önce tam .ekli ile verilmi., daha sonra k saltmalar kullan lm .t r. Bibliyografyada da isimler uzun haliyle verilmi.tir. Müellif ve kitap isimlerindeki lâm- tarifler ak c l - sa-lamak için kullan lmam .t r.

Levâmiu'l-ukûl, alfabetik olarak haz rlanm . bir eserdir. Eserde bulunan hadisler

numaraland r lmam .t r. Biz çal .maya ba.lamadan önce tüm hadisleri numaraland rd k ve dipnotlarda hadis numaras n parantez içinde verdik. Di-er hadis kaynaklar için de ayn uygulamay devam ettirmeye çal .t k.

Ara.t rma konusunun belirlenmesinde, planlanmas nda ve çal .ma esnas nda rehberliklerini esirgemeyen, k ymetli dü.ünceleriyle ufkumuzu açan muhterem hocam

(8)

Prof. Dr. Ali Osman KOÇKUZU'ya ve dan .man hocam Doç. Dr. Mehmet EREN'e te.ekkürlerimi arz ederim.

Çal .mak bizden, muvaffakiyet Cenab- Hak'tand r.

(9)

KISALTMALAR

a.g.b.: ad geçen bildiri a.g.e.: ad geçen eser a.g.m.: ad geçen makale A.Ü.: Ankara Üniversitesi b.: ibn bkz.: bak n z bl.: bölümü bs.: bask bt.: bint h.: hicrî hn.: hadis no kr..: kar. la.t r n M.Ü.: Marmara Üniversitesi n.r.: ne.reden

r.a.: rad yallâhü anh s.: sayfa

S.B.E.: Sosyal Bilimler Enstitüsü thk.: tahkik eden trc.: tercüme eden ts.: tarihsiz v.: vefat vd.: ve devam vr.: varak

(10)

G R

GÜMÜ HÂNEVÎ’N N YA ADI I ASRA

GENEL B R BAKI

(11)

I. S YASAL DURUM

Me.hur tarihçi *bn Haldûn, ünlü eseri Mukaddime'de devletlerin geçirmi. olduklar evreleri s ralarken be.inci devre için .u bilgileri verir: "Be.inci devre israf ve saç p da- tma ça- d r. Hükümdarlar bu ça-da kendilerinden önce hükümet sürenlerin toplad klar n .ehvet, arzu ve zevkleri u-runda da- tmakla me.gul olurlar. Yak nlar na, konu.tuklar kimselere ve kötü dostlar na, kötü terbiye tesirinde yeti.enlere cömertlik göstermekle vakitlerini geçirirler. Onlar içinden ç kamayacaklar ve idare edemeyecekleri büyük memuriyetlere tayin ederler, büyük ve bilmedikleri i.leri onlara havale ederler. Kendi kavimlerinden olan devletin büyük yard mc lar n ve seleflerinin iyili-ini görenleri bu gibi önemli i. ve görevlerden uzakla.t r rlar, onlar n kalplerini k rarlar ve kendilerine gücendirirler. Bu suretle bu devlet adamlar n n yard m ndan mahrum olurlar ve askere ayr lan masraflar kendi arzu ve .ehvetlerine sarf ederler… *.te bu devrede devlette ihtiyarlama haleti husule gelir. Devlet tedavisi kabil olmayan hastal -a tutulur. Ve bu hastal ktan iyile.mesi imkâns z bir hale gelir."1 *.te bu hastal k maalesef Osmanl Devleti'ne musallat olmu. ve devlet bir da- lma sürecine girmi.tir. Bizim kaynaklar m zdan alma ihtimalleri yüksek olan hasta adam tabiri ile Osmanl 'y mahkûm eden Bat l devletler, her geçen gün artan bask ve dayatmalar ile de bu süreci h zland rm .lard r.

A. 1813–1839 Aras. Olaylar.

1789’da yap lan Frans z ihtilalinden sonra, demokrasi, hürriyet, e.itlik, adalet ve milliyetçilik gibi fikirler dünyaya yay lmaya ba.lad . Bunun sonucunda da milletlerin ba- ms z olup kendi kendilerini yönetme fikri gitgide hâkim oldu. *lk y llarda Avrupa devletleri taraf ndan pek önemsenmeyen bu ink lâp2 zamanla tüm devletler, özellikle de çe.itli milletlerden meydana gelen ülkeler üzerinde çok etkili olmu. ve bunun sonucunda da birçok millet ba- ms zl k için ba.kald rm .t r.

1*bn Haldûn, Mukaddime, s. 447.

(12)

Çe.itli rk, din, dil ve kültürlere sahip olan toplumlardan olu.an Osmanl *mparatorlu-u'nda da Frans z ihtilalinin do-urdu-u milliyetçilik ak m süratle yay lm ., bunun sonucunda da ba- ms zl k hareketleri ba. göstermi.tir.3 Rusya ba.ta olmak üzere *ngiltere, Fransa ve Avusturya’n n k .k rtmalar da bu tür hareketlerin h zlanmas na ve bir karga.a ortam n n Osmanl ülkesinde do-mas na çok büyük bir etki yapm .t r.

Fatih Sultan Mehmet zaman nda fethedilen S rbistan’a Osmanl Devleti adil bir yönetim getirmi.ti. *badetlerinde ve dillerinde serbest olan S rplar, ziraatla u-ra. rlard . Bu sebeple onlar 18. yüzy l n sonlar na kadar Osmanl Devleti için herhangi bir mesele ç kartmam .lard r.4 Bu tarihten sonra ise problemler ç kmaya ba.lam .t r. Bunun birkaç sebebi vard r; bunlardan en önemlisi .üphesiz Frans z ihtilalinin do-urmu. oldu-u milliyetçilik ak m d r. Bunun yan nda Fransa, Avusturya ve Rusya’n n k .k rtmalar da önemli sebeplerden birisidir. S rbistan’da bulunan yeniçerilerin halka kar. yanl . tav r ve bask lar da S rplar n Osmanl Devleti'ne kar. isyan etmelerinde önemli bir yer tutmaktad r. S rplardan bir heyetin *stanbul’a gelip III. Selim’e yeniçerilerin yapt klar n .ikâyet etmeleri üzerine sinirlenen yeniçerilerin birkaç S rp ileri gelenini öldürmesiyle de silahlanan S rplar n yeniçerilere sald rmas yla da (4 Nubat 1804) isyan ba.lam . oldu.5 *syan eden grubun ba. nda Kara Yorgi ad nda biri bulunuyordu. Kara Yorgi, isyan n padi.aha kar. yap lmad - n söylüyor, esas amac n yeniçerileri bertaraf etme oldu-u6 propagandas n yap yordu. Bu propaganda birçok S rp köylüsünün de isyana kat lmas na sebep olmu.tur. Osmanl Devleti 1806 Osmanl -Rus sava. sebebiyle isyanla gerekti-i gibi ilgilenememi., bu da isyan n daha da büyümesine ve bast r lmas n n gecikmesine sebep olmu.tur. Bu problem ancak 1812 senesinde Ruslarla yap lan Bükre. antla.mas nda S rplara bir tak m imtiyazlar vermekle h z kesmi. ama Kara Yorgi’nin tam ba- ms zl k iste-iyle isyana devam etmesi sebebiyle bir türlü nihayete erememi.tir. Osmanl Devleti Ruslar n Napolyon Bonapart’ n Rusya’y istilas yla u-ra.mak zorunda kalmalar ndan7 ve bütün Avrupa'n n sava. me.guliyetinden yararlanarak8 isyan n bast r lmas için Hur.it

3Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 180. 4Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 181. 5Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 182. 6Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 182. 7Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 184.

(13)

Pa.a’y görevlendirmi. ve Hur.it Pa.a’n n Kara Yorgi güçlerini yenmesiyle 7 Kas m 1813'de S rp ayaklanmas bast r lm .t r.

S rplar bu isyanlar nda ba.ar l olamamalar ndan sonra, uluslar aras arenada ba- ms zl klar için çe.itli giri.imlerde bulunmu.lar, bu giri.imlerin sonucunda da birçok imtiyaz elde etmi.lerdir. Sonuçta Osmanl Devleti'ne ba-l bir S rbistan prensli-i olmu.tur. Osmanl imparatorlu-u s n rlar içinde bulunan öteki H ristiyan topluluklar bunu örnek alarak ba- ms zl k mücadelesine at l p isyana giri.mi.lerdir.9 1829 Edirne Antla.mas ile özerklik, 1878 Berlin Antla.mas ile ba- ms zl k elde etmi.lerdir.

Osmanl imparatorlu-u s n rlar içinde yer alan H ristiyan halklardan birisi olan Rumlar, yo-un olarak oturduklar Mora, Teselya ve Ege adalar ndan ba.ka Osmanl ülkesinin pek çok yerine özellikle de k y kentlerine da- lm . durumdayd lar. Ve öteki H ristiyan halklara oranla özel durum ve imtiyazlara sahip Rumlara divan ve elçilik tercümanl klar , Eflak ve Bo-dan voyvodal klar gibi son derece önemli görevler verilmekteydi.10 Bunun yan nda k y kentlerinde olman n vermi. oldu-u imkânlarla da deniz ticaretinde oldukça iyi konumda idiler. 1816 y l nda 600 kadar ticaret gemisine sahip olmalar11 onlar n bu sektörde ne kadar ileri seviyede olduklar n n önemli bir kan t d r. *mtiyazl ve rahat bir hayat sürmelerine ra-men yukar da da belirtildi-i gibi Frans z ihtilalinin halklar üzerindeki etkisi ve Rusya’n n Balkanlarda kendinden yana bir devlet kurulmas n arzu ederek Rumlar k .k rtmalar isyana sebep olmu.tur. Bu sebeplerin yan na Osmanl Devleti'nin siyasi, askeri, mali ve ekonomik bak mdan son derece zafiyete u-ram . olmas n12 en önemli neden olarak ilave etmekte yarar vard r.

Rönesansla birlikte Avrupa'da eski Yunan uygarl - na kar. bir ilgi ba.lam ., eski Yunanl lar n torunlar olarak kabul ettikleri Rumlara kar. dinda.l k sebebiyle mevcut olan sempati iyice artm .t r.13 Rumlar, Avrupal ayd nlar n yunan kültürüne olan ilgileri sebebiyle olu.mu. olan Rumlar n ba- ms zl - ile ilgili kamuoyu etkisinden çok önemli bir cesaret alm .lard r. Bunun yan nda açt klar okullar ve kurduklar gizli cemiyetler ile bu

9Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 184. 10 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV,185. 11 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 186. 12 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 186. 13 Ak.in, Sina, a.g.e., III, 104.

(14)

süreci h zland rm .lard r. 1814 y l nda Odessa'da üç Rum taraf ndan kurulan Filiki Etairia (Dostlar Derne-i) bu gizli cemiyetlerden birisidir. Üyelerinin artmas üzerine 1818'de merkezlerini *stanbul'a ta. m .lard r.14 Bu cemiyetler içerisinde en önemlisi 1894'de kurulan Etniki Eterya cemiyetidir. Bu cemiyet, gizli bir ihtilal örgütü olarak kurulmu. ve kendine hedef olarak da Yunanistan’ n ba- ms zl - n ve Do-u Roma *mparatorlu-unun yeniden ihyas n tutmu.tur.15 Etniki Eterya'n n kulland - en yayg n yöntemler; isyan, terörü te.vik etmek ve Yunanistan s n rlar d . ndaki Yunanca konu.an topluluklar k .k rtmakt r.16

Filiki Etairia'n n ön ayak oldu-u ilk isyan 6 Mart 1821 de Memleketeyn'de (Eflak ve Bo-dan) ba.lat lm ., yaln z Romenlerin Fenerli voyvodalar n zulmünden çok çektiklerinden dolay isyana destek vermemeleri sebebiyle17 bu isyan k sa sürede bast r lm .t r. *syan n eleba. Aleksandr ipsilanti Osmanl kuvvetleriyle yapt - sava.ta yenilgiye u-ram . ve Avusturya’ya kaçmak zorunda kalm .t r.18

Rumlar bu ba.ar s z isyan hareketinden hemen sonra 6 Nisan 1821'de Mora’da daha büyük bir isyan ç kartm .lard r. K sa sürede bu isyan di-er adalara da s çram .t r. Her ne kadar Avrupa hükümetleri nezdinde isyana destek görünmese de, Avrupa kamuoyu hadiseye bir H ristiyan-Müslüman çat .mas olarak bak yordu. Bunun sonucu olarak; isyanc lara destek veren cemiyetlerin kuruldu-unu, yard mlar topland - n ve birçok gönüllünün sava. için Mora’ya geldi-i görülmektedir.19 Bir öncekine göre daha geni. ve etkili olan bu isyan hareketi Osmanl Devleti'nin ba. n a-r tm ., isyan hiçbir zaman tam olarak bast r lamam .t r.20 Bunun üzerine Osmanl Devleti M s r valisi Mehmet Ali Pa.a’dan yard m istemi., O da Mora ve Girit valilikleri kar. l - nda yard m kabul etmi.tir.21 M s r’dan gelen Mehmet Ali Pa.a’n n o-lu *brahim Pa.a komutas ndaki kuvvetler ile Osmanl kuvvetleri 1827 y l nda isyan bast rmaya muvaffak olmu.lard r.

14 Ak.in, Sina, a.g.e., III, 105.

15 Geni. bilgi için bkz. K br s’ n Tarihi Geli imi ve KKTC, s. 12–17. 16 Sonyel, Salahi Ramadan, Türk-Yunan Anla mazl ; , K br s, s. 10. 17 Ak.in, Sina, a.g.e., III, 105.

18 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 190. 19 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 191. 20 Ak.in, Sina, a.g.e., III, 105.

(15)

Öteden beri sürekli problem olan Rusya, her zaman s cak denizlere inmeyi kendisine bir devlet politikas olarak benimsemi.tir. Elde edilmeye çal . lan deniz ticareti kolayl klar yan nda, Balkanlarda kendi emellerine uygun devletlerin bulunmas da Rusya’n n di-er önemli hedeflerinden birisi olarak gözükmektedir. Bu yüzden Rum isyan n n bast r lmas n n Rusya taraf ndan ho. kar. land - söylenemez. Rusya, Osmanl Devleti ile yapt - anla.malarda bir taraftan ticari imtiyazlar elde etmeye çal . rken, di-er taraftan da Balkanlarda bulunan beylikler ile ilgili de kendi ç karlar na uygun maddeler koydurtmaya muvaffak olmu.tur. Bu iki hedefin yan na bir üçüncü olarak da Kafkaslardaki emellerini ilave etmemiz uygun olacakt r.

Rusya, Yunan sorununun çözümü için Fransa ve *ngiltere ile i.birli-i içerisine girerek 6 Temmuz 1827 y l nda Londra Anla.mas 'n imzalam .t r. Bu anla.maya göre; muhtar olan Yunanistan ba- ms z bir devlet olacak, yunanl lar bütün Yunanistan ve adalardaki Türk mallar na sahip olacaklar, bunlar n kabulü için Osmanl Devleti'ne bir ay süre tan nacak, kabul edilmemesi durumunda ise her üç devlet yunan isyanc lar na yard m edecekler, Osmanl Devleti'ne ise bu anla.ma maddelerini kuvvete ba.vurup kabul ettireceklerdir.22 Aç kça bir ülkenin iç i.lerine kar .mak demek olan bu maddeler Osmanl Devleti'nce kabul edilmeyecek, bunun neticesinde de tarihe Navarin olay olarak geçecek olan hadisede ismi zikredilen üç büyük devlet, Osmanl ve M s r donanmalar n Navarin liman nda yakacaklard r.23 Uluslar aras hukuka ayk r olan bu davran . Osmanl ve di-er devletleraras ndaki siyasi ili.kilerin kesilmesine ve Rusya’n n bir tak m bahanelerle Osmanl 'ya sava. açmas na yol açm .t r. Hem kel hem fodul konumunda olan Rusya, uluslar aras hukuka riayet etmedi-i gibi bir tak m geçersiz bahanelerle 18 Nisan 1828'de Osmanl 'ya sava. ilan etmi.tir. 1826'da Yeniçeri Oca- n la-veden, Navarin'de de donanmas n kaybeden Osmanl Devleti de pek zay f bir an nda24 20 May s 1828’de resmen Rusya’ya sava. ilan eder. Bu sava.ta Osmanl Devleti yenilir ve Rusya ile 14 Eylül 1829’da Edirne anla.mas n imzalamaya mecbur kal r. Osmanl imparatorlu-unun imzalad - maddi manevi en a- r antla.ma olan bu antla.ma25 Eflak-Bo-dan ve S rbistan’a

22 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 194. 23 Ak.in, Sina, a.g.e., III, 110.

24 Ak.in, Sina, a.g.e., III, 110.

(16)

bir tak m imtiyazlar n verilmesini, Rus ticaret gemilerinin bo-azlardan serbestçe geçi.ini ve Yunanistan’ n ba- ms zl - gibi üç önemli maddeyi de ihtiva etmekteydi. Bu maddeler içerisinde .üphesiz en önemlisi Yunanistan’ n ba- ms zl - na kavu.mas d r. Bu noktada yap lan .u tespit çok önemlidir: "Yunan devletinin kurulmas Osmanl *mparatorlu-u'nun çökü. ve da- lmas n n ba.lang c say lmal d r. Zira bu olaydan sonra imparatorlu-un s n rlar içinde bulunan çe.itli uluslara ba-l bulunan topluluklar ba- ms z Yunan devletini örnek al p ba- ms zl k mücadelelerine giri.me, cesaret ve olana- bulmu. olacaklard r. Sonuç olarak ifade edilebilir ki, Osmanl *mparatorlu-u'nun varl - n sürdürebilmesi, kendi askeri ve siyasi gücünden daha çok büyük Avrupa devletlerinin uygulamaya koyduklar uluslar aras denge prensibine ba-l bulundu-u gerçe-ini ortaya ç karm .t r."26

Yeniçeri oca- kuruldu-u günden itibaren Osmanl Devleti'nin ilerlemesinde ve geli.mesinde büyük ba.ar lara imza atm . önemli bir askeri kurumdur. Bu ocak Bekta.i tarikat n n bir nevi seyfî kolu olarak hizmet görmü.tür.27 *lk devirlerinde ba.ar dan ba.ar ya ko.an bu ocak zamanla bozulmu., askerî ba.ar lar yerini hezimetlere b rakm . ve neticede devletin s rt na bir yük olmaya ba.lam .t r. En ufak bir harekette devlete isyan bayra- n açan yeniçeri oca- , sava.larda ba.ar l olamad - gibi içte de kendi insan na kar. sert tav rlar ile tepkilere sebep olmu.tur.

Yeniçeri oca- n n mutlaka kald r lmas n dü.ünen Sultan II. Mahmut devletin ileri gelenleri ile haz rlad - E.kinci Layihas ile modern Avrupa yöntemlerine göre yeni bir askeri te.kilat olan E.kinci s n f n n kurulmas n kararla.t rd . Ulemadan olumlu fetva alan II. Mahmut yeniçeri oca- n n belli ba.l ileri gelenlerinin de onay n ald .28

Buna ra-men yeniçeriler bu ocak hakk nda olumsuz propaganda yapmaya ba.lad lar. Bu olumsuz propagandalar sonunda da isyana ba.lad lar. Bu duruma haz rl kl olan II. Mahmut devlet ileri gelenleri ile yapt - durum de-erlendirilmesinden sonra sancak- .erif ç kar ld ve k sa bir mücadeleden sonra yeniçerilerin k .lalar ku.atma alt na al nd , kap lar top ate.iyle y k ld . Hükümetten yana kuvvetler sadece yirmi be. yaral verirken, onlardan alt bin ki.i öldürülmü.tür.29 Böylece devletin ba. na son zamanlarda

26 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 198–199.

27 Gündüz, *rfan, Osmanl larda Devlet-Tekke Münasebetleri, s. 133. 28 Yücel, Ya.ar-Sevim, Ali, a.g.e., IV, 222.

(17)

birçok sorun ç kartm . olan yeniçeri oca- kald r lm . oldu. Bu hadiseye tarihte Vaka-i Hayriye denilmi.tir.

Yeniçerilerin ortadan kald r lmas nda .üphesiz devlet erkân n n göstermi. oldu-u kararl l k kadar uleman n etkisi de çok mühimdir. Özellikle Gümü.hânevî’nin de hocas olan "Kürt Hoca" lakapl Abdurrahman Efendi'nin (1270/1853) cesur ve içten konu.mas n n ayr bir yeri vard r.30

Yeniçeri oca- n n kapat lmas yla birlikte bu ocakla yak n bir ba-lant s bulunan Bekta.i tarikat n n faaliyetlerine de son verilmi.tir.31 Bekta.ilerin ileri gelenlerinden üç ki.i idam edilmi. geri kalanlar da *stanbul'dan sürülmü.lerdir. Bekta.ilik II. Mahmud'un ölümünden sonra yeniden canlanabilmi.tir.32 Bu oca- n yerine Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye adl yeni ve modern bir ordunun kurulmas na karar verilmi.tir.

Osmanl Devleti içinde ç kan isyanlar n en önemli sebeplerden birisi, devletin birçok alanda güçsüz olmas d r. Ç kan isyanlar devletin bu zay fl - n n iyice gün yüzüne ç kmas na neden oldu-u gibi içerdeki di-er unsurlar n da harekete geçmesine sebep olmu.tur. *çerden harekete geçenlerden birisi de maalesef M s r valisi Kavalal Mehmet Ali Pa.a olmu.tur.

1805’de M s r’a vali olarak atanan Mehmet Ali Pa.a, M s r’da ziraat n, ticaretin ve endüstrinin geli.mesini sa-lad - gibi Avrupa’dan getirtti-i uzmanlarla da iyi bir ordu ve donanma kurmay ba.arm .t . *ngilizlerle yapt - mücadelelerde ba.ar lar elde etmesi, vehhabi ayaklanmas n k sa sürede bast rmaya muvaffak olmas ve Sudan’ ele geçirmesi Kavalal ’n n M s r’da iyice hâkimiyetini sa-lamas na ve ününe ün katmas na sebep olmu.tur. Ayr ca Napolyon'un M s r seferi ard ndan iyice zay flam . olan M s r kölemenlerinden 470 tane kölemen beyini k l çtan geçirtmesi onun tam anlam yla M s r'a egemen olmas n sa-lam .t r.33 Tam bir hâkimiyet sa-layan Kavalal M s r’da ba- ms z bir devlet kurmay amaçl yordu. Sultan II. Mahmut'un çevresindeki Halet ve Hüsrev Pa.a

30 Gündüz, *rfan, a.g.e., s. 137.

31 Yücel, Ya.ar-Sevim, Ali, a.g.e., IV, 223; Gündüz, *rfan, a.g.e., s. 140-143; Er, Hamit, Osmanl Devletinde

Ça;da la ma ve E;itim, s. 207.

32Ak.in, Sina, a.g.e., III, 108. 33 Ak.in, Sina, a.g.e., III, 115.

(18)

gibilerin34 etkisiyle sürekli olarak Kavalal ’y bir tehdit unsuru olarak görmesi, Mora ayaklanmas na verdi-i destek sebebiyle Kavalal ’ya söz verdi-i Suriye ve Adana valiliklerini vermemesi bu isyan n önemli sebeplerinden say lmal d r.

Mehmet Ali Pa.a, M s r için stratejik bak mdan son derece önemli sayd -35 Suriye’nin içinde bulundu-u kar . kl klardan yararlanarak 14 Ekim 1831’de bu bölgeye asker göndererek isyan ba.latm . oldu. O-lu *brahim Pa.a komutas ndaki birlikler Suriye’yi tamamen ele geçirdiler ve Konya’ya kadar ilerlediler. Konya ovas nda Osmanl birlikleriyle yapt - sava. kazanan *brahim Pa.a Kütahya’ya kadar ilerledi. Art k M s r güçlerinin önünde onlar durduracak hiçbir Osmanl gücü kalmam .t . *brahim Pa.a’n n Kütahya’ya kadar ilerlemesinden sonra hadisenin farkl boyutlara do-ru kayd - görülmektedir. Sultan II. Mahmut’un, bir valisi kar. s nda çaresiz duruma dü.üp Avrupa devletlerine yard m için ba.vurmas , meselenin uluslar aras bir mesele haline gelmesine sebep olmu.tur.36

Meseleye ilk anda tarafs z kalan *ngiltere, Osmanl Devleti'nin Rusya’dan yard m istemesi ve Rusya’n n da buna olumlu cevap vermesinin ard ndan Fransa’y da yan na alarak Osmanl Devleti ile Mehmet Ali Pa.a aras nda Kütahya Antla.mas n n imzalanmas n sa-lad lar. *ngiltere ve Fransa da Osmanl 'n n toprak bütünlü-ünü kaybedip y k lmas n n Avrupa’n n politik dengesi bak m ndan olumsuz sonuçlar do-uraca- endi.esi37 yan nda Rusya’n n Osmanl üzerinde kuraca- hâkimiyet endi.esi de mevcuttur. Kütahya antla.mas Mehmet Ali Pa.a’ya M s r valili-i ile birlikte Suriye valili-ini, o-luna da Adana valili-ini sa-lam .t r. Buradaki dikkati çeken bir husus, antla.may Osmanl hükümdar n temsilen Frans z elçisi Baron Roussin’in imza etmesidir.38

Yap lan bu antla.ma asl nda her iki taraf da pek memnun etmemi.tir. Kendi valisi taraf ndan yenilgiye u-rat lm . olan II. Mahmut'u olay n bu yönü üzerken, Kavalal ’y da galip olmas na ra-men pek fazla bir .ey elde edemedi-i dü.üncesi üzmektedir. Osmanl Devleti'nin Mehmet Ali Pa.a’n n tekrar sald rabilir endi.esini ta. mas 8 Temmuz 1833'de

34 Ak.in, Sina, a.g.e., III, 116.

35 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 211. 36 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 213. 37 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 213. 38 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 215.

(19)

Rusya ile Hünkâr *skelesi Antla.mas n imzalamas na sebep olmu.tur. Bu antla.ma Osmanl Devleti'ne Mehmet Ali Pa.a'dan vuku bulmas muhtemel herhangi bir askeri harekâta kar. gerekli önlemleri alma ve dolay s yla M s r valisinin bütün hareket ve etkinliklerini yak ndan izleme imkân sa-lam .t r.39

M s r meselesinin bu .ekilde çözülmü. olmas asl nda tam bir çözümü ifade etmiyordu. Her iki taraf n memnuniyetsizli-i zaman içerisinde meselenin tekrar gün yüzüne ç kmas na sebep olaca-a benziyordu. Nitekim öyle de oldu. Aralar nda ki bu anla.mazl k, Mehmet Ali Pa.a’n n vergiyi az göndermesiyle tekrar patlak verdi. Ayr ca padi.ah yanl s Lübnan’l bir grubun Mehmet Ali Pa.a’ya olan isyan da bir di-er sebebi olu.turmaktad r.40 Bu olaylar üzerine Mehmet Ali Pa.a’n n ba- ms zl - n ilan ile de iki taraf aras nda 24 Haziran 1839’da Nizip sava. vuku buldu. Sava. M s r ordular n n galibiyeti ile sonuçland . Bu durum Avrupa devletlerini endi.elendirmi., bunun üzerine harekete geçerek 15 Temmuz 1840’da Londra antla.mas n imzalam .lard r. Bu konferansa Fransa kat lmazken; *ngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya kat lm .lard r. Burada al nan kararlar Mehmet Ali Pa.a kabul etmemi. ve bunun üzerine konferansa kat lanlar n olu.turduklar kuvvetler M s r kuvvetleri üzerine gönderilmi., nihayetinde Mehmet Ali Pa.a bar .a mecbur kalm .t r. Abdülmecit taraf ndan yay nlanan M s r valili-i imtiyaz ferman ile M s r valili-i Mehmet Ali Pa.a sülalesine verilmi., bunun yan nda M s r Osmanl 'n n bir eyaleti olarak kalm .t r.41

Ancak Avrupa devletlerinin meseleye el atmalar ile çözümlenebilen M s r meselesinin ortaya ç kard - en önemli sonuç; Osmanl 'n n acziyetinin, zafiyetinin ve güçsüzlü-ünün ayan beyan ortaya ç km . olmas d r. Bir di-er önemli sonuç da kendi menfaatleri için belli bir süre daha Osmanl 'n n suni teneffüsle ya.amas n arzulayan Avrupa devletlerinin politik arenada ve masa ba. nda ne kadar etkili olduklar ve Osmanl 'n n olaylar kar. s nda sadece bir figüran görevini üstlenmekten öteye geçemedi-idir.

39 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 218. 40 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 218. 41 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 233.

(20)

B. 1839–1893 Aras. Olaylar.

1699 Karlofça Antla.mas ile ilk defa toprak kaybeden Osmanl Devleti bu tarihten itibaren gerilemeye ba.lam ., devlet sisteminde de ciddi aksakl klar ba. göstermi.tir. Avrupa devletleri kar. s nda devleti koruyup devam ettirebilme arzusu Osmanl 'n n yeniliklere kucak açmas n gerektirmi.tir. Osmanl 'da ilk slahat hareketi III. Ahmet döneminde (1703–1730) ba.lam .t r. Bu döneme tarihte "Lale Devri" ad verilmektedir. 1718 Pasarofça Antla.mas ile ba.lay p 1730 Patrona Halil isyan ile son bulan bu dönemde, devlet yönetimi için önemli bir yenilik getirilmemi., bunun yerine lüks bir hayat n kap lar aç lm .t r. Bu dönemin belki de en önemli özelli-i bilim ve sanata önem verilmi. olmas d r. Bu devre, Osmanl kamuoyunu bir ülkü çevresinde birle.tirebilecek nitelikte ciddi ve temel fikirlere sahip olmamakla birlikte Avrupa kültür ve uygarl - n n Osmanl ülkesine girmesinin bir ba.lang c olarak de-erlendirebilir.42

Art k Bat uygarl - kar. s nda kendini zay f hisseden Osmanl Devleti yönetiminde çe.itli yenilikler yapmak için birçok ad m atmaya ba.lam ., yaln z at lan bu ad mlar n bir k sm yap lan yanl . te.hisler yüzünden ba.ar s z olmu.tur. Devletin tekrar güçlü bir konuma gelebilmesinin köklü ve kal c reformlardan geçmesi gerekti-i bilincinin zaman içerisinde olu.tu-u yaln z uygulama a.amas nda çok ba.ar l olunamad - görülmektedir. III. Selim ve II. Mahmut dönemleri slahat ad mlar n n en kuvvetli at ld - dönemlerdir. Yaln z at lan tüm bu ad mlara ra-men devlet tekrar o eski ihti.aml haline dönememi. ve maalesef gerileme ve çökü. durdurulamam .t r.

Osmanl Devleti'nin yapt - en önemli slahatlardan birisi hiç .üphe yok ki dönemin hariciye naz r Mustafa Re.it Pa.a taraf ndan haz rlan p 3 Kas m 1839 tarihinde Gülhane Kö.kü önünde okunarak ilan edilen "Tanzimat- Hayriye Ferman " veya di-er ad yla "Gülhane Hatt- Hümâyunu"dur. Enver Ziya Karal Tanzimat- Hayriye'nin nedenini .öyle aç klar: "Osmanl Devleti, varl - n kendi kuvvetiyle koruyamayacak dereceye dü.mü. oldu-undan, Avrupa siyasetinde geçen muvazene prensibinden faydalanmas gerekli idi. Bunun için de Osmanl *mparatorlu-u'nun toprak taml - na taraftar olan *ngiltere ile

(21)

Fransa'ya yana.mas akla yak nd . Bu ise Osmanl Devleti'nin kuvvetlenmesini sa-layacak, devlet kurumlar nda onlar n güvenli-ini çekecek bir düzenin kurulmas yla mümkündü."43

Tanzimat Ferman nda; .eriata ba-l l k, can ve mal emniyeti, vergilerin adil bir .ekilde düzenlenmesi, askerli-in düzenlenmesi, suçlar n ve cezalar n durumu, maa. sisteminin ayarlanmas ve rü.vetin kald r lmas gibi hususlar üzerinde durulmu.tur.44 *lan edilen bu ferman n uygulanmas ise ilan kadar kolay olmam .t r. Tanzimat’ n ilk y llar ndan itibaren hukuk ve adliye, belediye te.kilat , arazi yasalar , ar.iv sistemi ve milli e-itim olmak üzere birçok alanla ilgili yasa ve tüzükler ç kart lm . olmas na ra-men, yeni ç kan bu yeni yasa ve tüzüklerin uygulanmas için kapsaml bir program haz rlanmad - gibi, bunlar uygulayacak yeterli ve yetenekli memur da yeti.tirilememi.tir.45 Bu durum, kendi menfaatine uymad - için uygulamalara kar. ç kan kesimlerin tepkileri ile birle.mesiyle de uygulamada birçok aksakl klar n do-mas na neden olmu. ve devlet için öngörülen ilerleme ve refah bir türlü gerçekle.ememi.tir. *çten kaynaklanan bu sebeplerin yan nda yasalar n uygulanmamas nda d . güçlerin de önemli bir etkisi söz konusudur.

19. yüzy lda Bat devletleri Osmanl 'ya olan bask lar n a- rla.t rm .lar ve her f rsatta onun iç i.lerine kar .may kendilerine adet edinmi.lerdir. Osmanl Devleti iç i.lerine kar . lmas n engellemek için bir tak m slahatlar yapmak zorunda kalm .t r. Islahat Ferman da yine böyle bir bask ve iç i.lerine kar .ma giri.imlerinden sonra ilan edilmi. bir fermand r. Bu ferman n ilan edilme sebepleri aras nda, d . devletlerin iç i.lerine kar .mas n engelleme dü.üncesi yan nda Paris antla.mas nda Rusya’ya kar. *ngiltere ve Fransa’n n deste-ini alabilme dü.üncesi de yatmaktad r.46 Islahat Ferman K r m harbinin son y llar nda haz rlanm ., Paris Antla.mas ndan alt hafta önce ilan edilmi. ve Paris Antla.mas n haz rlayan devletlere bildirilmi.tir.47 Asl nda bu ferman yabanc devletlerin haz rlad - ve Bâb- Âlî'nin kabul etmek zorunda kald - bir fermand r.48 28 Nubat 1856 tarihinde ilan edilen bu ferman, Tanzimat Ferman n tamamlay c niteliktedir.49 Her iki

43 Karal, Enver Ziya, Büyük Osmanl Tarihi, I, 170.

44 Ferman n tümü için bkz. Yücel, Ya.ar-Sevim, Ali, a.g.e., IV, 248-252. 45 Yücel, Ya.ar- Sevim, Ali, a.g.e., IV, 257.

46 Yücel, Ya.ar-Sevim, Ali, a.g.e, IV, 288-289; www.tarihdersi.com., Temmuz 2004 eri.im. 47 Karal, Enver Ziya, a.g.e., I, 248.

48 Karal, Enver Ziya, a.g.e., I, 250.

(22)

fermanda da temel dü.ünce, tebaay rk ve din fark gözetmeksizin kayna.t rmak ve imparatorlu-un mukadderat ile ilgili bir Osmanl toplulu-u yaratmakt .50

Ferman n muhtevas na bak ld - nda, Tanzimat ile olan yak nl - hemen göze çarpacakt r. Bunun yan nda Müslüman olmayan topluluklara verilen haklar ve ortaya koydu-u yeni baz hükümler bak m ndan da kayda de-er bir öneme sahiptir.51

"Hasta adam" olarak niteledi-i Osmanl Devleti'ni parçalamak isteyen Rusya, kutsal yerler sorununu gündeme getirerek, Ortodokslar n kendisi taraf ndan himayesini Osmanl 'dan istedi. *ste-i kabul edilmeyince de 1853 y l nda Osmanl ile sava.a ba.lad . Tarihe "K r m Sava. " olarak geçen bu sava.ta Avrupa devletleri Osmanl 'n n yan nda yer ald lar. 1854 y l nda *ngiltere ve Fransa, Osmanl ile birlikte Rusya'ya kar. sava.a girdi ve ayn sene K r m ele geçirildi. 1856 y l nda imzalanan Paris Antla.mas ile Osmanl Devleti'nin bir Avrupa devleti oldu-u kabul edildi. Bu antla.ma görünü.te Osmanl *mparatorlu-unun ç kar na uygun bir durum olu.turdu. Rus tehlikesi bir bak ma ortadan kalkt . Osmanl topraklar büyük devletlerin kefilli-i alt na konuldu.52 Yaln z bu antla.ma neticesinde ilan edilen Islahat Ferman sebebiyle Avrupa devletleri sürekli olarak Osmanl 'n n iç i.lerine kar .m .lard r.53 Kendi aralar nda bile koyduklar prensiplere uymayan Avrupa devletleri, Osmanl Devleti lehine olan kararlar uygulamam .lar, sürekli olarak antla.man n .ekline ve ruhuna ayk r hareketlerde bulunmu.lard r.54 Neticede bu antla.ma, Osmanl *mparatorlu-unun gelece-i için bir garanti olmaktan çok birçok siyasi anla.mazl - n ve rekabetin tohumlar n ekmi., sa-lad - bar . devri çok k sa ömürlü olmu.tur.55

1877 y l nda Rusya ile ikinci bir sava. yeniden patlak verir. Halk aras nda "93 Harbi" olarak bilinen bu sava.ta balkanlarda isyanlar yeniden ba.lam .t r. Rusya, Romanya ve Kafkasya cephelerinden Osmanl Devleti'ne sald rm .t r. Her iki cephede de kahramanca mücadele eden Osmanl Devleti maalesef Rusya'n n ilerleyi.ini durduramam . ve 1878 y l nda Ayastefanos (Ye.ilköy) Antla.mas imzalanm .t r. Ruslara büyük

50 Karal, Enver Ziya, a.g.e., I, 251.

51 Islahat Ferman n tam metni için bkz. Yücel, Ya.ar-Sevim, Ali, a.g.e, IV, 289-296. 52 Karal Enver Ziya, a.g.e., I, 245.

53Yücel, Ya.ar-Sevim, Ali, a.g.e., IV, 287. 54 Karal, Enver Ziya, a.g.e., I, 245.

(23)

menfaatler sa-layan fakat di-er devletlerin emellerine zarar veren bu antla.ma, di-er devletler ve hususiyle Avusturya ve *ngiltere taraf ndan edilmi., Rusya da bu bask lara dayanamayarak 13 Temmuz 1878'de Berlin antla.mas n imzalamak zorunda kalm .t r.56 Neticede birçok balkan ülkesi ba- ms zl - na kavu.mu.tur.

Tanzimat döneminde Avrupa'da e-itim gören ayd nlara "Yeni Osmanl lar" ad verilmi.ti. Avrupal lar n "Jön Türkler" dedikleri bu grup, me.rutiyet yönetiminin kurulmas n istiyorlard . Çal .malar neticesinde II. Abdülhamid'in tahta geçmesini sa-lad lar. O da kanun-i esasiyi kabul ederek 1876 y l nda me.rutiyeti ilan etti. Seçimler yap ld ve meclis olu.turuldu. Böylece Osmanl parlamenter sisteme geçmi. oldu. Fakat bu durum fazla uzun sürmemi.tir. Meclis 1878 y l nda II. Abdülhamid taraf ndan etnik yap s sebebiyle feshedilmi.tir.

1813–1893 tarihleri aras nda Osmanl Devleti'nde çok önemli siyasi olaylar olmu.tur. Patlayan milliyetçilik fikirleri, bünyesinde birçok etnik grubu bar nd ran Osmanl 'n n oldukça kafas n a-r tm .t r. Bu etnik yap sebebiyle ç kan birçok isyanla u-ra.mak zorunda kalm .t r. S rp isyan , Rumlar n ç kartm . olduklar isyanlar, Girit isyanlar , Bosna Hersek isyan ve M s r valisi Mehmed Ali Pa.a'n n isyan bunlar aras ndaki en ciddi isyanlard r.

Bu dönemde birçok bölge ba- ms zl - n elde etmi.tir. 1829'da Yunanistan, 1878'de S rbistan, Romanya ve Karada- ba- ms zl - n kazanm .lard r. Ayn y l içerisinde Özerk Bulgar prensli-i kurulmu.tur. 1840 y l nda M s r valili-i saltanata dönü.mü.tür. Tüm bunlar Osmanl Devleti'nin küçülmesine sebep olmu.tur.

Osmanl , bu dönemde en çok Rusya ile problem ya.am .t r. Rusya'n n balkanlara milliyetçilik fikirlerini a. lad - , isyanlar ç kartt - ve ç kan isyanlar destekledi-i görülmektedir. Sadece Balkan ülkelerini k .k rtmakla kalmayan Rusya, Ermeni meselesini 1878 Ayastefanos Antla.mas ile uluslar aras bir mesele haline getirmi.tir. Bu konuyu sürekli gündemde tutan ülkelerden bir di-eri de *ngiltere olmu.tur.

Fransa ve *ngiltere de Osmanl 'n n ba. n a-r tan ülkeler aras ndad r. Fransa 1830'da Cezayir'i, 1881 y l nda da Tunus'u i.gal etmi.tir. XIX. yüzy l n son çeyre-ine

(24)

kadar Osmanl 'n n toprak bütünlü-ünü savunan *ngiltere ise zamanla bu politikas n de-i.tirmi. ve 1878'de K br s'a yerle.mi., 1882'de de M s r' i.gal etmi.tir. Ermeni meselesinde de Rusya ile ba. çekmi.tir.

II. YÖNET M VE TOPLUM YAPISINDA MEYDANA GELEN YEN L KLER

Osmanl Devleti XIX. yüzy lda bir taraftan isyanlarla ve sava.larla u-ra.m . bir taraftan da kötü gidi.ata dur diyebilmek için çe.itli slahatlar yapm .t r. II. Mahmud'un yenilik ve modernle.me anlay . Bat l la.ma döneminin ba.lang c n olu.turmu., sonraki dönemlerde yap lan yeniliklerin zeminini meydana getirmi.tir.57 Ondan sonra yay nlanan Tanzimat ve Islahat Fermanlar yla birçok alanda yeni düzenlemelere gidilmi.tir. Bu as r ayn zamanda birçok ilkin ya.and - bir as rd r. De-i.en dünyaya ayak uydurmaya çal .an Osmanl Devleti'nin hem devlet yap s nda hem de toplum yap s nda ciddi de-i.ikliliklerin ya.and - görülmektedir.

A. Siyasal, Toplumsal ve Ekonomik Hayat

II. Mahmud, devlet otoritesini bütün ülkeye hâkim k lm .t r. Bunun için eyaletlere valiler merkezden tayin edilmeye ba.lanm ., onlar n vergi toplayarak geçinme usulleri kald r lm . ve kendilerine belirli maa.lar ba-lanarak devlet memuru yap lm .lard r.58 Bu durum ayanlar n gücünü kaybetmelerine sebep olmu.tur.

Bab- âli 1826'dan sonra devlet i.lerinin görüldü-ü merkez yönetim binas haline gelmi.tir. 1836 y l nda bugünkü anlamda bakanl klar kurulmu.tur. Devlet memurlar n n özlük haklar nda bir tak m düzenlemeler yap lm .t r. Bugünkü Dan .tay ve Yarg tay' n kar. l - olan Meclis-i Vâla-i Ahkâm- Adliye etkili bir hale getirilmi.tir. 1855'de *stanbul'da .ehremânet kurulmu.tur. Bu, modern belediyecili-in ba.lang c olarak kabul edilmektedir. 1876 tarihi ilk parlamenter sisteme geçi.in ba.lang c n olu.turmaktad r. 1840'da iltizam usulü kald r lm .t r. 1842'de kaza birimleri kurulmu.tur. 1864'de ise vilayet nizamnamesi ile ta.ra yönetimi vilayet, liva, kaza ve köylere ayr lm .t r. 1870'de köy ile kaza aras na nahiye girmi.tir.

57 Er, Hamit, a.g.e., s. 226. 58 Er, Hamit, a.g.e., s. 212-213.

(25)

XIX. yüzy l toplumun nüfus dengesinde bir tak m de-i.imlerin ya.and - bir dönemdir. Bu yüzy l, birçok toprak kayb n n ya.and - bir yüzy ld r. Bu durum genel nüfusun azalmas na yol açm . ve ayn zamanda bu topraklardan Osmanl topraklar na do-ru bir göç dalgas na neden olmu.tur. Bu ise Müslüman nüfusun artmas n sa-lam .t r.

Bu dönem .ehirlerin görünümünde de ciddi de-i.imlerin ya.and - bir dönemdir. Padi.ah saraylar devletin gücünü gösterme, zenginlerin kö.k ve konaklar ise görkemli olma yar . na girmi.lerdir.59 Ba.kentte ya.ayan insanlar n hayat tarzlar nda bir tak m de-i.iklikler olmu.tur. *slamî hassasiyetin yava. yava. kaybolmaya ba.lad - görülmektedir. Kad n ve erkeklerin bir arada e-lenmeleri buna güzel bir örnektir. Yeni e-lence türlerinin ç kmas mahalle sakinlerini d .ar ya yöneltmi. bu da mahalledeki mevcut birli-i bozmu., kom.uluk ili.kilerini zay flatm .t r.60 Zengin ile fakir aras ndaki uçurum artm ., ithal mal kullanmak bir nevi sosyal statünün belirleyici bir unsuru haline gelmi.tir. Merkezde bunlar olurken ta.ran n de-i.ime kapal oldu-u ve geçmi. kültür birikiminin etkisinin hâlâ sürdü-ü görülmektedir.

Yeni ekonomik geli.meler kar. s nda bir tak m düzenlemeler yapma ihtiyac hissedilmi. ve t mar sisteminde de-i.ikliklere gidilmi.tir. 1858'de ç kart lan arazi kanunnamesi ile özel mülkiyet teminat alt na al nm .t r. Vergilerde de bir tak m de-i.iklikler yap lm .t r.

Bu dönemde devlet eliyle fabrikalar n aç ld - veya aç lmas na öncülük edildi-i görülmektedir. Ekonomik yap içe kapal l ktan kurtulmu. dünya ekonomisinin bir parças haline gelmi.tir. Yabanc larla kurulan ili.kiler neticesinde d . ticarette önemli de-i.imler ya.anm .t r. Geli.en ekonomi Anadolu'da çe.itli yol a-lar n n kurulmas n zorunlu hale getirmi.tir.

1838'de *ngiltere ile yap lan Balta Liman Antla.mas , o ülkeye bir tak m ekonomik tavizlerin verilmesini sa-lam .t r. *thalat ve ihracat vergilerinde yap lan yeni düzenlemeler maalesef yerli tüccar n yabanc tüccar kar. s nda güçsüz kalmas na sebep olmu.tur. Bu

59 Özbilgen, Erol, Gündelik Hayat (Osmanl Dünyay Nas l Yönetti içersinde), s. 332. 60 Özbilgen, Erol, a.g.e., s. 334.

(26)

antla.man n belki de en önemli neticesi, Osmanl 'n n ba- ms z bir .ekilde d . ticaret yapmas na engel olmas d r

Tanzimat' n getirdi-i yeniliklerden birisi de bankac l k sistemidir. *lk bankan n 1847'de *stanbul'da aç ld - n görüyoruz. Bankalar n yan nda 1863 y l nda çiftçilere kredi sa-layan memleket sand klar kurulmu.tur. Öncülü-ünü Mithad pa.an n yapt - bu sand klar, bugünkü Ziraat Bankas n n da temelini olu.turmu.tur.

B. Kültür-Sanat ve E>itim-Ö>retim

XVIII. yüzy lda ba.lay p XIX. yüzy lda h zlanan Bat l la.ma sürecinden neredeyse etkilenmeyen alan kalmam .t r. Kültür ve sanat alan nda da birçok de-i.iklik olmu.tur.

II. Mahmud döneminde yay n çal .malar h z kazanm .t r. Bat ya ilk defa ö-renci gönderilmesi yine bu döneme rastlamaktad r. Avrupa ile temas, seküler dü.ünceye sahip yeni bir ayd n grubunun ç kmas na neden olmu.tur. Avrupa'da yeti.en bu ayd nlar zamanla devletin gelece-inde önemli bir etkiye sahip olmu.lard r. Bu durum bir bak ma Tanzimat Ferman n n da zeminini olu.turmu.tur.

Bu dönem, farkl farkl dü.ünce ak mlar n n ortaya ç kt - bir dönemdir. Mesela Nam k Kemal hürriyetçili-i ve osmanl c l - , Ali Suavi laikli-i, Ahmed Cevdet Pa.a *slam birli-i fikrini, Ahmed R za pozitivist dü.ünceyi ve Türk milliyetçili-ini, Abdullah Cevdet Bat c l - , Prens Sabahaddin adem-i merkeziyetçili-i ve Yusuf Akçura Turanc l - savunmu.tur.

Bu dönemin önemli çal .malar ndan birisi Ahmed Cevdet Pa.a Ba.kanl - ndaki ilmî bir heyet taraf ndan, *slâm Hukukuna ba-l kal narak haz rlanan ve as l ismi "Mecelle-i Ahkâm-"Mecelle-i Adl"Mecelle-iye" olan me.hur kânun Mecelle'n"Mecelle-in haz rlanm . olmas d r. Bu çal .ma *slam kültürü aç s ndan önemli bir ad md r. Matbaan n aktif bir .ekilde kullan lmas , yeni yeni okullar n aç lmas , gazetecili-in toplum hayat na girmesi kültür hayat n n canlanmas nda çok önemli etkilere sahiptir. Tanzimat'la birlikte çok say da gazete ve dergi yay n hayat na ad m atm ., edebiyata yeni yeni türler girmi.tir. Çe.itli tiyatro oyunlar n n sergilenmesi de yine bu döneme rastlamaktad r.

(27)

Resim sanat bu dönemde oldukça geli.mi.tir. Padi.ahlardan Abdülaziz'in bu sanat dal na kar. olan ilgisi bilinmektedir. Türk musikisinin geli.meye devam etti-i görülür. Yeniçeri oca- ile birlikte ortadan kalkan Mehterhâne yerine ordunun ihtiyac olan yeni bir muz ka mektebi 1834 y l nda aç lm .t r.61 Ayn zamanda bat müzi-i de Osmanl 'da yay lmaya ba.lam .t r. Mimari alanda da bat etkisinin iyiden iyiye hissedildi-i bir dönemdir.

Bu dönem, Osmanl 'n n klasik e-itim anlay . nda ciddi de-i.ikliklerin görüldü-ü bir dönemdir. Örgün e-itim alan nda çok büyük çabalar gösterilmi.tir. Medreselerin etkinli-i yeni yeni okullar n aç lmas yla azalm . olmas na ra-men tamamen ortadan kalkmam .t r. Askeri e-itim sistemi önemli ölçüde de-i.mi., askeri idadîler, askeri rü.tiyeler ve harp okulu aç lm .t r. 1845 y l nda da erkân- harbiye s n f faaliyete geçmi.tir.

Yine bu dönemde s byan ve ibtidaiye mektepleri ile ad n padi.ah II. Mahmud'un verdi-i rü.diyelerin62 e-itim ö-retime ba.lad - n görüyoruz. 1861 y l nda ilk kez bir k z rü.diyesinin aç ld - görülmektedir. 1848'de ö-retmen okulu, 1849'da Dâru'l-meârif, 1859'da mülkiye mektebi, 1868'de sanayi mektebi ve Galatasaray Sultanisi,63 1870'de Dâru'l-muallimât ve ikinci kez olmak üzere Dâru'l-fünûn, 1872'de idadiler, 1874'de hukuk mektebi, 1881'de ticaret okulu ve 1883'de Mülkiye Mühendis Mektebi aç lm .t r.

Az nl klar ile yabanc lar taraf ndan bu dönemde birçok okul aç lm .t r. Az nl kl klardan Rumlar n, Ermenilerin ve Yahudilerin; yabanc lardan Frans zlar n, *ngilizlerin, Amerikal lar n, *talyanlar n, Almanlar n, Avusturyal lar n, Ruslar n ve *ranl lar n okullar bulunmaktad r. 1844 y l nda Heybeliada Papaz Mektebi, 1854'de Musevi Asrî Mektebi, 1863'de Robert Koleji, 1871'de de Arnavut Köy Amerikan K z Koleji aç lm .t r.64 Az nl klar ile yabanc lara ait okullar aç lmakla birlikte Türklere ait

61 Akyüz, Yahya, Türk E;itim Tarihi, s. 169. 62 Akyüz, Yahya, a.g.e., s. 170.

63 Bu, bütün Osmanl tebaas çocuklar n n kabul edildi-i bir mektep olmakla birlikte 1876'ya gelindi-inde

onun imkânlar ndan Türklerden çok gayr-i Türk ve gayr-i Müslim unsurlar n yararland - hatta Osmanl aleyhine faaliyet gösteren baz az nl klar n topland klar yer haline gelmi.tir. Bkz. Baltac , Cahit, E;itim Sistemi (Osmanl Dünyay Nas l Yönetti içersinde), s. 268.

(28)

herhangi bir özel okul bulunmamaktad r. Bunun sebebi, para kazanmak için okul açma fikrinin yad rgan yor olmas d r.65

Bu dönem, aç lan okullar n çoklu-u yan nda çe.itlili-iyle de dikkat çekmektedir. E-itimde yenile.me askeri okullar aç larak ba.lanm . olmas na ra-men66 bununla s n rl kalmam . di-er alanlarda da yap lm .t r. Devlet ihtiyaç hissetti-i her alanla ilgili bir okul açma gayreti içine girmi.tir. Bu dönemde yap lan yenilikler sadece bir alana hasredilmemi., hemen hemen her alanla ilgili yeni düzenlemelere gidilmi.tir.

Görüldü-ü üzere 1813-1893 tarihleri aras , hem siyasi hem de toplumun genel yap s aç s ndan önemli bir dönemdir. Bu dönemde, Osmanl devletini tarih sahnesinden silmek için bat l devletler taraf ndan birçok ad m at lm .t r. Bunlar n ba. nda Osmanl topraklar nda bulunan az nl klar n k .k rt larak ba- ms zl klar n elde etmeleri sa-lanmas gelmektedir. Ayr ca aç lan sava.larla da Osmanl devleti iyice zay flat lm .t r. Öbür taraftan, devleti y k lmaktan kurtarmak için çe.itli ad mlar at lm . ama bunlar n hiçbirisi çözülmeye engel olamam ., sadece bir miktar geciktirebilmi.tir. Yap lan yenilikler toplum hayat n n birçok alan nda de-i.ikliklere neden olmu.tur.

Bu dönemin Gümü.hânevî üzerinde önemli etkilerinin oldu-u görülmektedir. O, ya.ad - dönemin toplum ve devlet üzerindeki olumsuz etkilerine kar. bir duru. sergilemi.tir. Mesela, devlet içerisinde yer alan unsurlar n da- lmas n önlemek ve onlar bir arada tutabilmek için, onun taraf ndan da bir tak m faaliyetlerin yap ld - bilinen bir gerçektir. Müritlerini faizden koruyabilmek için kurdurmu. oldu-u yard m sand - da o dönemde yap lm . önemli faaliyetlerden birisidir.

65 Akyüz, Yahya, a.g.e., s. 195. 66 Akyüz, Yahya, a.g.e., s. 161.

(29)

B R NC BÖLÜM

GÜMÜ HÂNEVÎ'N N HAYATI VE

ESERLER

(30)

I. HAYATI

A. Hayat.na Dair Genel Bilgiler 1. Kimli>i

Gümü.hânevî'nin hayat hakk nda bilgi veren kaynaklarda onun tam ad .öyle geçmektedir: Ahmed b. Mustafa b. Abdurrahman el-Gümü.hânevî.67 Ziyâüddîn ise mahlas d r.68 Gümü.hânevî nisbesi ile de .öhret bulmu.tur.69

Gümü.hânevî, o zamanlar Trabzon iline ba-l bir sancak olan Gümü.hane'nin Emirler Mahallesinde dünyaya gelmi.tir. Do-um tarihi hakk nda kaynaklarda de-i.ik tarihler verilmektedir. Mustafa Fevzî, önce 1235/1819 tarihini sonra da 1228/1813 tarihini zikretmi.tir.70 Hocazâde 1228/1813 y l n do-um tarihi olarak vermi.tir.71 Kevserî ise

*r;âmü'l-merîd'de 1235/1819 ve 1227/1812 tarihlerini, et-Tahrîru'l-vecîz'de ise sadece

1227/1812 tarihini zikretmi.tir.72 Gündüz, Mustafa Fevzî'nin Gümü.hânevî'nin vefat etti-i zaman 83 ya. nda oldu-unu ve Hüseyin Vassâf' n Gümü.hânevî'yi gördü-ünde seksen ya. n n çok üstünde oldu-unu söylemesinden hareketle do-ru olan tarihin 1228/1813 oldu-u kanaatine varm .t r.73 Fakat Gündüz'ün bu de-erlendirmesinde bir bilgi eksikli-i bulunmaktad r. Gündüz, Mustafa Fevzî'den naklen Gümü.hânevî'nin 83 ya. nda vefat etti-ini nakletti-ini belirtmi.tik. Hâlbuki Mustafa Fevzî eserinde sadece 83 ya. ndan bahsetmemektedir. O, iki ya.tan söz eder. Bunlardan birisi 76 di-eri 83'tür. Ayr ca ya.la ilgili bu bilgileri verdikten sonra "Hak bilir a'lem" demektedir.74 Yani i.in asl Mustafa Fevzî, herhangi bir tarih tercihinde bulunmamaktad r. Bu durumda onun söylediklerinden hareketle Gümü.hânevî'nin 83 ya. nda iken öldü-ü kanaatine varmak oldukça zordur. Fakat Gümü.hânevî'nin seksenin üzerinde bir ya.a sahip oldu-unu ba.ka kaynaklar da belirtmektedir. Hüseyin Vassâf' n onu gördü-ünde seksen ya. n üstünde oldu-unu

67 Mustafa Fevzî b. Numân, Hediyyetü'l-Hâlidîn, s. 15; Hocazâde, Mevlânâ Ahmed Ziyâüddin

el-Gümü hânevî, Cerîde-i Sûfiyye, s. 6; Mehmed Zâhid b. Hasan el-Kevserî, *r;âmü'l-merîd, s. 70; et-Tahrîru'l-vecîz, s. 47.

68 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 15; Serkis, Yusuf Elyan, Mu'cemü'l-matbûâti'l-Arabiyye, s. 1569.

69 Gündüz, *rfan, Gümü hânevî Ahmed Ziyâüddin Hayat -Eserleri-Tarikat Anlay ve Hâlidiyye Tarikat , s.

11.

70 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 16. 71 Hocazâde, a.g.m., s. 6.

72 Kevserî, *r;âm, s. 70; et-Tahrîr, s. 47. 73 Gündüz, a.g.e., s. 11.

(31)

söylemesi75 ve Gümü.hânevî'nin ölümünden hemen sonra Hükümdar'a sunulan arîzada doksan ya.lar nda bir piri fani oldu-unun belirtilmesi76 onun seksenin üstünde bir ya.ta hayata gözlerini yumdu-unu göstermektedir. Bu sebeple olsa gerek kaynaklarda da genel olarak 1227/181277 ve 1228/181378 tarihleri tercih edilmi.tir. Bu durumda Onun do-um tarihinin 1235/1819 olmaktan ziyade, 1227/1812 veya 1228/1813 tarihlerinde birisinin olma ihtimali daha yüksektir.

2. Ailesi

Gümü.hânevî'nin ailesi hakk nda pek fazla malumat bulunmamaktad r. Kaynaklarda baba ad n n Mustafa, dede ad n n Abdullah oldu-u bilgisi vard r. Bunun yan nda bir amcas ve bir de a-abeyi oldu-u ifade edilmekte yaln z herhangi bir isim verilmemektedir. Trabzon Lisesinden emekli edebiyat ö-retmeni olan Sabahat Ülker isminde bir han mefendi, Gümü.hânevî'nin Lâle isminde bir k z karde.inin bulundu-unu iddia etmektedir. Ona göre Lâle ismindeki bu k z karde. babas n n babaannesidir ve kendi ailelerinden yani Kömürcüo-ullar ndan'd r.79

Gümü.hânevî, Gümü.hane'nin Emirler Mahallesinde do-mu.tur. Bu da onun ailesinin Gümü.hane'li olduklar n göstermektedir. Bununla birlikte dedesinin Horasan'dan göç etti-ine dair bir iddian n da bulundu-unu burada belirtmek isteriz.80

Onun "Emirler" sülâlesinden oldu-u ve bu sülâlenin Gümü.hane'nin bir mahallesine adlar n verdirecek kadar geni. nüfûzlu bir sülâle oldu-u Gündüz taraf ndan ifade edilmektedir.81 O'nun bu neticeye ula.mas na Mustafa Fevzî'nin .u cümleleri neden olmu.tur:

"Mahalle ismine dirler emirler – o .âh n hanedan hep emirler."82

75 Gündüz, a.g.e., s. 11.

76 Arslan, Ahmet Turan, Ahmed Ziyâeddîn Gümü hânevî'nin Verdi;i Baz *câzetnâmeler (Ahmed Ziyâüddin

Gümü hânevî Sempozyum Bildirileri *çinde) s. 116.

77 Kevserî, et-Tahrîr, s. 47; Kehhâle, Ömer R za, Mu'cemü'l-müellifîn, II, 6; Ziriklî, el-A'lam, I, 242. 78 Hocazâde, a.g.m., s. 6.

79 San, Sabri Özcan, Ahmed Ziyâüddin Gümü hanevî'nin Hayat Hakk nda Kaynaklarda Bulunmayan

Mahalli Tepitler ve Fahsi Tereddütlerimiz (Ahmed Ziyâüddin Gümü hânevî Sempozyum Bildirileri *çinde) s. 52.

80 San, Sabri Özcan, a.g.b., s. 53. 81 Gündüz, a.g.e., s. 11-12. 82 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 16.

(32)

Bu ifadelerden, onun sülâlesinin ad n n "Emirler" oldu-unu söylemenin oldukça zor oldu-u kanaatini ta. maktay z. Bizce burada, o aileye kar. bir övgüde bulunulmakta, sülâle isminin "Emirler" oldu-u ifade edilmemektedir. Herhalde söylenilmek istenen .ey, o ailenin hep önde gelen bir aile oldu-udur. Kald ki di-er kaynaklarda da "Emirler sülâlesi" diye bir sülâleden bahsedilmemektedir.

Gümü.hânevî'nin ailesi ile ilgili söylenebilecek en net bilgilerden birisi, ticaretle me.gul olan bir aile oldu-udur. Çünkü kaynaklarda babas n n Trabzon'a ticaret için göç etti-i ve orada iken dükkânda babas na yard mc oldu-u belirtilmektedir.83 Ticaretle sadece babas de-il ayn zamanda hem amcas hem de a-abeyi me.gul olmaktad r.

San, ailenin Trabzon'a göçü. nedenine dair Gümü.hane'de bilinen bir rivayetten bahseder. Buna göre, yoldan geçen iki ki.i kavga ederler ve birisi kendini kurtarmak için Ahmed Ziyâüddin'lerin evine girer ve ambar içine saklan r. Di-eri onu orada bulur ve b çaklayarak öldürür. Ak.am olunca Gümü.hânevî'nin babas olay ö-renir ve "art k ben bu evde ya.ayamam" der ve Trabzon'a göç ederler.84

3. I. Hac yolculu>u

Gümü.hânevî'nin ilk hac yolculu-u 1280/1863 y l nda gerçekle.mi.tir.85 Bu yolculuk için kendilerine bir gemi tahsis edilmi.tir.86 Lüleburgazl Mehmed E.ref Efendi (1339/1935) de seyahat esnas nda ona e.lik etmi.tir.87 Yol boyu namazlar cemaatle k l nm ., hatm-i hâceler yap lm .t r.88 *lk durak *skenderiye olmu. ve orada on üç gün kal nm .t r. O zaman zarf nda evliyalar n mezarlar ziyaret edilmi.tir.89 Kevserî, Gümü.hânevî'nin bu on üç günlük zaman içersinde tarikat telkininde bulundu-una i.aret etmektedir.90

Gümü.hânevî daha sonra Kâhire'ye gitmi. ve orada bir ay kalm .t r. Bir ayl k zaman zarf nda mübarek yerler ile mezar ziyaretleri yap lm .t r. Gümü.hânevî orada

83Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 17; Kevserî, *r;âm, s. 70. 84 San, Sabri Özcan, a.g.b., s. 54.

85 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 41; Hocazâde, a.g.m., s. 7; Kevserî, *r;âm, s. 71; et-Tahrîr, s. 48. 86 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 41.

87 Kevserî, *r;âm, s. 71; et-Tahrîr, s. 50. 88 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 41.

89 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 41; Kevserî, *r;âm, s. 72. 90 Kevserî, *r;âm, s. 72.

(33)

Mevlânâ Hâlid'in halifelerinden Küçük Â. k Efendi (1300/1883) ile görü.me imkân da bulmu.tur.91 O s ralar M s r hidîvi olan *smail Pa.a, Gümü.hânevî'yi ziyaret etmek istemesine ve birkaç kez davet etmi. olmas na ra-men bu mümkün olmam .t r.92 Fakat O, ona gerekli ikramlarda bulunmaktan da geri kalmam .t r.93

Gümü.hânevî M s r'dan Medine'ye geçmi. ve orada on bir gün kalm .t r. Kald - bu zaman zarf nda birçok ikram ve izzet görmü.tür. Medine’den Mekke'ye geçen Gümü.hânevî, hac farizas n yerine getirmi.tir. Mekke emiri Abdullah Pa.a da (1294/1877) ona çok büyük hürmet göstermi.tir. Gümü.hânevî, Mekke'de iken gecelerini Harem'de geçirmi.tir. O s rada yan nda bulunan E.ref Efendi ile birlikte94 hac görevini yerine getirdikten sonra da *stanbul'a geri dönmü.tür.

Bu ilk yolculu-un belki de en önemli olaylar ndan birisi, Gümü.hânevî'nin Mustafa el-Mübellit'ten (1284/1863) icazet alm . olmas d r.95

4. Evlili>i

Hac farizas n ifadan sonra *stanbul'a dönen Gümü.hânevî'nin, Bâb- Âli yak n nda bulunan Fatma Sultan Camisine nakl oldu-unu ve orada ir.ad faaliyetlerine devam etti-ini96 biraz önce ifade etmi.tik. O, 1293/1876 y l nda Neyhü'l-Harem Emin Pa.a'n n (1291/1874) k z Havva Seher Han m (1329/1911) ile evlenmi.tir.97 Zengin bir aileye mensup, asil bir han m efendi olan Havva Seher Han m dul bir kad nd . O, elinde bulunan

91 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 41; Hocazâde, a.g.m., s. 7; Kevserî, *r;âm, s. 72. Bu konu hakk nda Gündüz F. De

Turuq'a dayanarak .öyle der: "Mevlânâ Hâlidi Ba-dâdî'nin M s r'daki halifelerinden Neyh Muhammed Â. k (Küçük Â. k Efendi) ve Neyh Mâcid ile de görü.tü-ü söylenen Gümü.hânevî'nin bu zevattan hayli hürmet ve itibar gördü-ünden bahsedilmektedir." Burada Mevlânâ Hâlid'in iki halifesinden söz edilmektedir. Bunlardan birisi Küçük Â. k Efendi di-eri de Neyh Mâcid'dir. Bizce bu bir hatad r. Muhtemelen bu, M. Fevzî'nin Menâk b' nda geçen cümlenin yanl . anla. lmas ndan kaynaklanm .t r. Mezkûr kaynaktaki ifade .udur: "Küçük Â. k Efendî .eyhi mâcid, vekil hazreti Mevlay Hâlid". Bu m sralardan sonra gelen beyitlerin tümünde zamirin tekil oldu-u görülmektedir. Buradan hareketle Hâlidi Ba-dâdî'nin M s r'da iki halifesinin bulundu-unu söylemek oldukça zor gözükmektedir. Gündüz, a.g.e., s., 71. Kr.. Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 41.

92 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 41-42. 93 Kevserî, *r;âm, s. 72.

94 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 42. 95 Kevserî, et-Tahrîr, s. 48. 96 Kevserî, *r;âm, s. 72.

97 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 43; Gündüz, a.g.e., s. 74. Gündüz, evlilik tarihini 1294/1876 olarak verir. Yaln z

(34)

tüm mal feda edebilecek kadar da cömert birisi idi.98 Yap lan bu evlilikten onlar n herhangi bir çocuklar olmam .t r.99

Havva Seher Han m 1 Zilkade 1329 (12 Eylül 1911) cumartesi günü *stanbul'da vefat etmi. ve Süleymaniye Camii haziresine defnedilmi.tir. Mezar Gümü.hânevî'ninki ile yan yana bulunmaktad r.

5. 93 Harbine Kat.lmas.

XIX. as rda Osmanl -Rus ili.kilerinin sürekli problemli oldu-u görülür. Bu as rda Rusya'n n çe.itli bahanelerle Osmanl 'ya birçok sava. açt - görülmektedir. 1294/1877 y l nda patlak veren bu sava.ta Osmanl Devleti hem Romanya hem de Kafkasya cephesinde mücadele etmek zorunda kalm .t r. Fakat Rusya'n n ilerleyi.ini durduramam . ve antla.ma yapmak zorunda kalm .t r.

Gümü.hânevî bu sava.a müritleri ile birlikte kat lm .t r.100 Trabzon'dan geçerek Kars'a ula.m . ve orada bulunan askere manevi bir destek vermi.tir. Dönü.ünde Of'a gelmi. ve orada birçok ki.iye tarikat telkininde bulunmu.tur. O senenin Ramazan ay n hadis tedrisi ile geçiren Gümü.hânevî, 280'i a.k n talebeye icazet vermi.tir. Ramazan' n bitimiyle tekrar Batum cephesine gitmi. ve dü.mana kar. bizzat kendisi silah kullanm .t r. Batum cephesi komutan Mü.ir Dervi. Pa.a ve askerlerinin Gümü.hânevî'ye çok hürmet ettikleri görülmektedir. Hatta bir keresinde Gümü.hânevî ve arkas nda büyük bir kalabal k yürürlerken pa.ma- n n yere dü.tü-ü, Pa.a'n n onu hemen yerden kald rarak yüzüne gözüne sürdü-ü, orada bulunan di-er subay ve askerlerin de teker teker ayn .eyi yapt klar nakledilmektedir.101

Gümü.hânevî'nin cephede ne kadar kald - na dair kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunmamaktad r. O, sava.tan sonra tekrar *stanbul'a dönmü. ve ir.ad i.lerine devam etmi.tir.

98 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 44. 99 Gündüz, a.g.e., s. 74.

100 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 44 ; Kevserî, et-Tahrîr, s. 48. 101 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 44.

(35)

6. II. Hac Yolculu>u

Gümü.hânevî II. Hac yolculu-una 1294/1877'de ç km .t r. Kevserî'ye göre bu yolculuk 1294/1877 y l n n sonlar na do-ru gerçekle.mi.tir.102 Kendi yerine Kastamonu'lu Hasan Hilmi Efendiyi (1329/1911) vekil b rakm .t r. Halifelerinden üç ki.iyi de ona yard mc tayin etmi.tir.103 Hasan Hilmi Efendiye yard mc olarak b rak lan bu .ah slar .unlard r: Lüleburgazl Mehmet E.ref Efendi, Safranbolu'lu *smail Necatî Efendi (1335/1919) ve Ali Hoca Efendi.104 Gündüz, yapt - çal .mada ismi zikredilen bu .ah slar Gümü.hânevî ile beraber hacca giden ki.iler olarak vermi.tir.105 Bunun bir hata oldu-u anla. lmaktad r. Çünkü kaynaklarda bu yönde bir bilgi bulunmamakta, aksine Hasan Hilmi'ye yard mc olarak b rak ld klar özellikle vurgulanmaktad r.

Gümü.hânevî bu yolculu-u ailesi ile birlikte yapm .t r. Mekke ve Medine'de birçok ilim ehline hadis okutmu. ve tarikat telkininde bulunmu.tur.106

Hac dönü.ü M s r'a u-ram . ve orada üç y l kalm .t r.107 Hocazâde bu sürenin üç seneyi a.k n oldu-u görü.ündedir ki Gündüz de bunu tercih etmi.tir.108 Orada, Ahmed b. Süleyman el-Ervâdî'nin hocas e.-Neyh Mustafa el-Mübellit el-Ahmedî ile kar. la.m . ve ona Râmûzü'l-ehâdîs'i hediye etmi.tir.109 Gündüz, Gümü.hânevî'nin sadece Râmûz'u de-il onunla birlikte Levâmiu'l-ukûl'u da hediye etti-i görü.ündedir.110 Yaln z kaynaklara bakt - m zda sadece Râmûzü'l-ehâdîs isminin geçti-ini, Levâmiu'l-ukûl'a dair herhangi bir bilginin bulunmad - n görmekteyiz.

102 Kevserî, *r;âm, s. 72.

103 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 45 ; Kevserî, *r;âm, s. 72. 104 Mustafa Fevzî, a.g..e., s. 45.

105 Gündüz, a.g.e., s. 72. 106 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 45.

107 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 45 ; Kevserî, *r;âm, s. 72; et-Tahrîr, s. 48. 108 Hocazâde, a.g.m., s. 7; Gündüz, a.g.e., s. 72.

109 Kevserî, *r;âm, s. 72. O, et-Tahrîr adl eserinde Gümü.hânevî'nin el-Mübellit ile ilk bulu.mas n n I. Hac

yolculu-unda oldu-unu belirtmi.tir. Buradaki bilgilere göre ise bu görü.me II. Hac yolculu-unda olmu.tur. Gümü.hânevî'nin ilk hac yolculu-unda da M s r'a u-rad - bilinmektedir. Bu durumda bu zat ile iki defa görü.mü. olmas pekâlâ mümkündür. Bu ihtimal uzak görülmedi-i için el-Mübellit ile olan temasa her iki yerde de vurgu yap lm .t r.

(36)

Gümü.hânevî orada bulundu-u süre içersinde Câmiu's-s bteyn'de111 Râmûz okutmu. ve yedi kez hatmetmi.tir. Her defas nda icazet verdi-i ve yap lan son hatminde meclisinde iki yüz ki.inin bulundu-u kaynaklar taraf ndan nakledilmektedir.112

Gümü.hânevî, M s r'da kald - zaman zarf nda tarikat ne.rinde bulunmu. ve be. ki.iye hilafet izni vermi.tir. Mustafa Fevzî bu be. ki.iden üçünün ismini zikreder. Bunlar e.-Neyh Cevdet, e.-Neyh Muhammed ve Rahmetullah el-Hindî'dir. Di-er ikisinin me.hur kimseler oldu-una i.aretle yetinir.113 Kevserî, hadisten icazet alanlardan baz lar .unlard r demi. ve M s r müftüsü Muhammed Behît, Muhammed b. Sâlim Tammûm el-Menûfî, e.-Neyh Cevdet, Muhammed b. Abdirrahîm et-Tantâvî ve e.-e.-Neyh Mustafa b. Yusuf es-Saîdî'nin isimlerini zikretmi.tir.114 Kevserî, Rahmetullah el-Hindî (1306/1889) ismini kendilerine icazet verilenler aras nda belirtmemi. sadece onun Gümü.hânevî'ye intisap etti-ine vurgu yapm .t r.115 Gündüz ise Kevserî'nin vermi. oldu-u isimlerden M s r müftüsü Muhammed Behît'i zikretmemi. onun yerine Rahmetullah el-Hindî'yi be.inci ki.i olarak vermi.tir.116 Burada Kevserî'nin vermi. oldu-u bilgilerin do-ruya daha yak n oldu-u görülmektedir. Her ne kadar Mustafa Fevzî be.inci ki.i olarak Rahmetullah el-Hindî'yi zikretmi.se de, sonraki aç klamalar ndan aralar nda sadece bir ziyaretle.menin vukû buldu-u ve bu esnada Gümü.hânevî'ye intisab n gerçekle.ti-i anla. lmaktad r. Halife tayin edilmesine dair herhangi bir bilgi bulunmad - görülmektedir. Mustafa Fevzî'nin Rahmetullah el-Hindî'yi Gümü.hânevî'nin halifelerinden birisi saymad - n eserinin ilerleyen bölümlerinde de görmekteyiz. O, Gümü.hânevî'nin halifelerine dair bilgi verirken .öyle der: "Araptan be. ki.i ald hilafet, yüz on alt tamam oldu nihayet. *kinin ismi zikroldu mukaddem, üçü meçhulümüz Allah'u a'lem."117 Daha önce zikredilen iki ki.i, e.-Neyh Cevdet ile e.-e.-Neyh Muhammed'dir. Bu da gösteriyor ki Mustafa Fevzî, Rahmetullah el-Hindî'yi onun halifelerinden birisi saymamaktad r.

111 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 45 ; Kevserî, *r;âm, s. 72. Hocazâde, Gümü.hânevî'nin Râmûz'u Nâs riyye ve

Câmiu'l-Ezher'de, Kevserî de et-Tahrîr'inde Seyyidinâ Hüseyin Câmisinde okuttu-unu belirtmektedir. Bkz. Hocazâde, a.g.m., s. 7; Kevserî, et-Tahrîr, s. 48.

112 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 45 ; Kevserî, *r;âm, s. 72. 113 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 45-46.

114 Kevserî, et-Tahrîr, s. 48. 115 Kevserî, *r;âm, s. 73.

116 Gündüz, a.g.e., s. 73; Ahmed Ziyâüddîn Gümü hânevî'nin Hayat , Eserleri ve Tesirleri (Ahmed Ziyâüddin

Gümü hânevî Sempozyum Bildirileri *çinde) s. 31.

Şekil

Tablo incelendi-inde görülece-i gibi, 2599 mü.terek hadisten 2489 tanesinin  .erhinde Münâvî’den yararlan lm .t r
Tablo incelendi-inde görülece-i üzere, 2599 mü.terek hadisten sadece 114 tane  hadisin .erhinde Feyzu'l-kadîr'e müracaat edilmemi.tir

Referanslar

Benzer Belgeler

The obtained results for vibrational spectra, Grüneisen parameters (GPs), linear thermal expansion coef ficients (LTECs), and Gibbs free energy as a function of temperature are

To do this, wooden blocks with different surface areas but having the same mass and density are released from an inclined plane and distance is measured.. By comparing

Some approaches to integrating religion and spirituality into the counseling process try to integrate all spiritual traditions and experiences (Sperry and Shafranske, 2009),

Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, sağlık bakım çalışanlarının iş stresi puanları ile tıbbi hataya eğilimleri düşük olup, ölçekler arasında

Babası İsmail Safa, anadan doğma şair, Peyami Safa, babadan doğma saıı’atkârdır.. ' Ben, paletimin zaviyesinden Peyami Safayı böyle

Bu çalışmada, altı eksenli küresel bilekli bir endüstriyel robot için önerilen geometrik çözüm yöntemi Visual Studio yazılım geliştirme ortamında

Sözgelimi, insana benzeyen son derece ak›ll› makineler yapmak yerine düflük zekal› ama küme halinde çal›flan birçok robotun bir ifli yapmak için programlanmas›,

3 Ayrıca o, aynı kaynaktan gelmiş ol- masına rağmen zamanla farklı bir yapıya bürünen Yahudilik ve Hırıstiyanlığı, kendi tarihsellikleri içinde hakikat olarak