• Sonuç bulunamadı

A. Hayat na Dair Genel Bilgiler

7. Vefat

Gümü.hânevî 1294/1877 y l nda yapt - hacdan sonra yine ir.ad faaliyetlerine Fatma Sultan Camiinde devam etmi.tir. Bu arada âdeti veçhile yazlar Beykoz'a gitmekte ama cuma günleri mutlaka gelmekte ve hatm-i hâceyi bizzat kendisi yapt rmaktad r. Cuma namaz n da kendisi k ld rmaktad r. Gümü.hânevî, Geyve'de ir.ad faaliyetlerinde bulunan Hasan Hilmi Efendinin gelmesi için haber salm ., o geldikten sonra, Cuma günleri de dâhil Beykoz'dan gelmemi. ve yerine hatm-i hâceyi Hasan Hilmi Efendi yapt rm .t r. Yaz geçip dergâha dönen Gümü.hânevî, art k bir daha mihraba geçmemi. ve vazifeyi tamamen ona b rakm .t r.120 Gümü.hânevî'nin vazifeyi ona hangi tarihte tevdi etti-ine dair kaynaklarda herhangi bir bilgi yer almamaktad r. Fakat onun bu i.i uzun y llar icra etti-ini söyleyebiliriz. Bunu Mustafa Fevzî'nin .u beytinden anlamaktay z:

"Nice y llarca gördük cümlemiz, hazreti Hilmi idi hep .eyhimiz."121

Gümü.hânevî son zamanlar na do-ru hastalanm ., zay f dü.mü., bu yüzden de mescide bile ç kamam .t r.122 Hastal - artan Gümü.hânevî'nin son anlar nda yan nda bulunanlar n nakline göre, be. gün boyunca hiçbir .ey yememi., tüm s k nt lar na ra-men bir "of" bile dememi., son üç günü ise hiç gözlerini açmam . ve herhangi bir söz söylememi.tir. Son gecenin sabah nda bir ara gözlerini açm . ama sonra tekrar kapatm .t r. Saat dokuz-on civar ruhunu tam teslim edece-i an gözlerini tekrar açan Gümü.hânevî "Hepsini isterim yâ Kibriyâ!" demi. pe.inden üç kez aks rm . ve ruhunu teslim etmi.tir.123 Kaynaklarda vefat sebebi olarak herhangi bir hastal k isminden söz edilmemektedir. Böyle

118 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 45 ; Kevserî, *r;âm, s. 73. 119 Kevserî, *r;âm, s. 73.

120 Mustafa Fevzî, Menâk b- Haseniyye, s. 10-11.

121 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 11. Gündüz göre tüm bunlar Gümü.hânevî'nin vefat ndan önceki sene olmu.tur.

Onun bu konudaki dayana- ise Mustafa Fevzî'nin eserinde yer alan bilgilerdir. Fakat i.aret etti-i yerde onu do-rulayacak bir bilgiye rastlan lmam .t r. Bkz. Gündüz, a.g.e., s. 79.

122 Mustafa Fevzî, Hediyyetü'l-Hâlidîn, s. 58. 123 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 61-62.

olmakla birlikte, vebadan öldü-üne dair bir iddia mevcuttur.124 Yaln z bu iddiaya hiçbir kaynak yer vermemi.tir. Öyle zannediyoruz ki burada Mevlânâ Hâlid-i Ba-dâdî'nin ölüm nedeni ile Gümü.hânevî'ninki kar .t r lm .t r.

Gümü.hânevî'nin cenazesi Fatma Sultan Camiinde y kanm . ve kefenlenmi.tir. Ö-le namaz k l nd ktan sonra bir müddet beklenmi.tir. Bu bekleyi.in sebebi, E.ref Efendinin durumu Sultan II. Abdülhamid'e haber vermeye gitmesidir. Çünkü o dönemde büyük zatlar n vefatlar n n sultana bildirilmesi adettendir. Defnedilmesi ile ilgili ferman geldikten sonra cenaze, büyük bir kalabal k taraf ndan götürülmü., ikindi vakti k l nan cenaze namaz ndan sonra da Süleymâniye Camii hazîresine, Kânûnî Sultan Süleyman' n türbesinin yan na defnolunmu.tur.125 Bu mekân n tercih edilmesinin nedeni ise kendi vasiyetidir.126

Gümü.hânevî'nin vefat tarihi kaynaklarda farkl farkl verilmektedir. Mustafa Fevzî, Hocazâde ve Kevserî 8 Zilkade 1311 Pazar günü vefat etti-ini belirtmi.lerdir.127 Kevserî, et-Tahrîr isimli eserinde ise 7 Zilkade 1311 tarihini vermektedir.128 Gündüz ise 8 Zilkade 1311 tarihinin hatal , do-rusunun ise mezar ta. kitabesinde yaz l olan 7 Zilkade tarihi oldu-unu belirtmi. ve konu ile ilgili .öyle demi.tir: "Gümü.hânevî'nin vefat gününü Mustafa Fevzî Efendi'nin Menâk b'inden naklen, "8 Zilkade Pazar" olarak veren kaynaklarda bir yanl .l - n mevcûdiyeti dikkatimizi çekmektedir. Gümü.hânevî'nin kendi vasiyetleri ve II. Abdülhamid Han' n yak n alâka ve müsaadeleriyle, defnedildi-i türbesinin mezar ta. kitabesindeki 7 Zilkade tarihi ile Menâk b'in Pazar günü ifadeleri de bu hesab do-rulamaktad r. E-er gün olarak 8 Zilkadenin do-rulu-u kabul edilirse, günün Pazartesi olmas laz m gelirdi."129

124 Yalç n, Soner, Beyaz Müslümanlar n Büyük S rr Efendi-2, s. 72. 125 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 60-61.

126 Hocazâde, a.g.m., s. 8.

127 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 61; Hocazâde, a.g.m., s. 8; Kevserî, *r;âm, s. 76. 128 Kevserî, et-Tahrîr, s. 49.

B. Tahsil Hayat.

Gümü.hânevî ilk tahsilini Gümü.hane'de alm .t r. Be. ya. nda iken Kur'an kerim'i okumaya ba.lam .,130 sekiz ya. nda iken Hizbu'l- A’zam, Kaside-i Bürde ve Delâil-i

Hayrât' okumu., hatmetmi. ve bunlardan icazet alm .t r.131

O, daha sonra babas ile birlikte Trabzon'a göç eder ve e-itimine orada devam eder. Her ne kadar a-abeyi askere gitti-inden dolay babas na dükkânda yard m etmek zorunda kalm . olsa da bu durum onun ilme olan a.k n söndürememi.tir.132 Gümü.hânevî sarf, nahiv133 ve f k h derslerini134 Trabzon ulemas ndan almaya devam eder. Baz kaynaklarda Gümü.hânevî'nin bu ilimleri gizlice okudu-una dair bir bilgi bulunmaktad r.135 Bu durumu ifade eden Mustafa Fevzî'nin hemen ayn sayfada babas n n Gümü.hânevî'ye ilim ve ticaret ile ilgili nasihatler zikretmesinden anla. lmaktad r ki, asl nda babas onun ilim elde etmesine kar. de-ildir. *lmin faziletli oldu-unun bilinci içerisindedir. O, sadece büyük o-lu askerden dönene kadar ondan dükkânda kendisine yard mc olmas n istemektedir. Dükkânda kendisine yard m edecek birisi oldu-u takdirde onun Dâru'l-ulûm'a yani *stanbul'a gitmesine izin verece-ini de ayr ca ifade etmektedir. Bu cümlelerden, Gümü.hânevî'nin derslere gizli gizli devam etmedi-i, her .eyin babas n n bilgisi dâhilinde oldu-u anla. lmaktad r. Babas da ondaki ilim a.k n n fark nda idi. O, .artlar gerçekle.ti-inde tahsilini ikmal için onun *stanbul'a gitmesine izin verece-ini belirtmi., önüne bir tak m engeller ç kartma arzusunda olmad - n böylece ifade etmi.tir.

Gümü.hânevî 1247/1831 tarihinden sonra amcas ile birlikte tahsilini tamamlamak için *stanbul'a gelir.136 *stanbul'a geli. nedeni hakk nda iki farkl görü. bulunmaktad r. Bunlardan birisi onun ticaret için geldi-i,137 di-eri de tahsilini tamamlamak için geldi-idir.138 Gündüz'ün, Menak b'deki bilgilere dayanarak, bu iki nedenden birincisini tercih etti-i görülmektedir.139 Mustafa Fevzî'nin verdi-i bilgilere göre; Gümü.hânevî,

130 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 16; Kevserî, *r;âm, s. 70. 131 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 17; Hocazâde, a.g.m., s. 6. 132 Gündüz, a.g.e., s. 13.

133 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 17; Kevserî, *r;âm, s. 70. 134 Hocazâde, a.g.m., s. 6; Gündüz, a.g.e., s. 13. 135 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 17.

136 Hocazâde, a.g.m., s. 6. 137 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 20.

138 Hocazâde, a.g.m., s. 6; Kevserî, *r;âm, s. 70. 139 Gündüz, a.g.e., s. 14-15.

amcas na geri dönmek istemedi-ini, seyr-i sülûkunu *stanbul'da tamamlamak istedi-ini söyler. Babas n n kendisini k namamas n , sadece dua etmesini ister. Ayr ca O ilmin elzem oldu-undan bahseder. A-abeyinin askerden dönmü. olmas n da burada kalmak için bir sebep sayar. Kese örerek elde etti-i paralar amcas yla babas na gönderir ve Bayezid Medresesi'nde140 bir velinin odas nda kal r.141

Odas nda kald - bu veli zat n kim oldu-u bilinmemektedir. Gümü.hânevî ondan "hikmet, ahbâr, tasavvuf ve fen" gibi ilimleri ö-renmi.tir.142 Bu zat n vefat ndan sonra Mahmud Pa.a Medresesi'ne143 gitmi. ve ilim tahsiline orada devam etmi.tir. Bu medresede on yedi sene ilim tahsilinde bulunmu.tur.144 Gümü.hânevî orada iken devrin me.hur âlimlerinden birço-unun dersine devam etmi.tir.145

1. Hocalar.

Gümü.hânevî, Mahmud Pa.a Medresesi'ne geçtikten sonra birçok hocadan ders alm .t r. Yaln z bu hocalar n kimler oldu-u ile ilgili ayr nt l bir bilgiye sahip de-iliz. Ders ald - hocalar içerisinde kaynaklarda ad geçen üç isim bulunmaktad r.

a. Hocalar ndan ilki Nehrî Hâf z Muhammed Emin el-*stanbulî'dir. Devrin en önemli âlimlerinden biri olan Nehrî Hâf z' n derslerine devam eden Gümü.hânevî, ondan birçok ilim dal ndan icazet alm .t r.146

Nehrî Hâf z' n hayat hakk nda ayr nt l bilgi bulunmamaktad r. Eserleri bulunup bulunmad - na dair de bir malumat mevcut de-ildir.147 Yaln z Gündüz, Gümü.hânevî'nin talebelerine vermi. oldu-u icazetnamede yer alan bir bilgiye istinâden baz eserlerinin olabilece-i kanaatine varmaktad r.148 Verilen bu bilgiye göre, Gümü.hânevî, Nehrî Hâf z' n

140 II. Bayezid taraf ndan 913/1507-1508 tarihinde yapt r lan bu medrese, paye bak m ndan ellili idi.

Vakfiyesinde .eyhu'l-*slâmlar n görev yapmas .art ko.uldu-undan birçok .eyhu'l-*slâm müderris olarak görev yapm .t r. Bugün Belediye Kütüphânesi olarak kullan lmaktad r. Bkz. Baltac , Cahid, XV-XVI. As rlar Osmanl Medreseleri, s. 163-173.

141 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 20-21. 142 Gündüz, a.g.e., s. 16.

143 Fatih Sultan Mehmed'in vezir-i âzamlar ndan Mahmud Pa.a taraf ndan 877/1472-1473 tarihlerinde

yapt r lan bu medrese, paye bak m ndan ellili idi. Baz .eyhu'l-*slâmlar n da görev yapt - medresenin bugün sadece dershanesi ayakta kalm .t r. Bkz. Baltac , Cahid, XV-XVI. As rlar Osmanl Medreseleri, s. 289-292.

144 Arslan, Ahmet Turan, a.g.b., s. 116.

145 Hocazâde, a.g.m., s. 6; Kevserî, *r;âm, s. 70. 146 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 24.

147 Gündüz, a.g.e., s. 23-24. 148 Gündüz, a.g.e., s. 24.

telifât ndan da okuma ve okutma izni vermi.tir. Öyleyse onun da bir tak m telifât olmal d r. Biz, verilen bu bilgide bir yanl .l k oldu-u kanaatini ta. maktay z. Çünkü Gündüz'ün kaynak olarak verdi-i yerde onu teyit edecek herhangi bir bilgi bulunmamaktad r. Anla. lan o ki o, icazetnamede geçen ".eyhimiz el-Emin e.-Neyh Muhammed b. Abidîn"149 ifadesinden hareketle böyle bir neticeye varm .t r. Hâlbuki bu .ah s Nehrî Hâf z Muhammed Emin el-*stanbulî de-il me.hur Hanefi âlimi *bn Âbidîn’dir (1252/1836).

Nehrî Hâf z, talebesi olan Gümü.hânevî’nin Hâlidiyye'den icazet almas ndan sonra, kendileri üstadl k .erefine haiz olduklar halde ona intisap etmeyi bir .eref kabul etmi.lerdir.150 Huzur dersleri muhatapl - ve mukarrirli-i de yapan Nehrî Hâf z151 1281/1864 y l nda *stanbul'da vefat etmi.tir. Onu, Gümü.hânevî'nin birçok eserine takriz yazarken görmekteyiz.

b. Hocalar ndan ikincisi "Kürd Hoca" lakapl Abdurrahman el-Harpûtî el-Kürdî'dir. 1169/1756 tarihinde do-du-u tahmin edilen Abdurrahman el-Harpûtî152 devrin me.hur âlimlerinden birisidir. Ilg n'l Hüseyin Efendi'den ve Muhammed Sâd k Erzincani'den ders alm .t r.153

Gümü.hânevî bir taraftan Nehrî Hâf z' n derslerine devam ederken bir taraftan da Abdurrahman Efendi'nin derslerine devam etmi.tir.154 Yeniçeri oca- n n kald r lmas esnas nda yapt - konu.ma ile bilinen Abdurrahman Efendi'nin herhangi bir eserinin olup olmad - bilinmemektedir. Gündüz'ün de ayn kanaati ta. d - n görüyoruz.155 Yaln z o, Gümü.hânevî'ye ait olan icâzetnâme ile ilgili bilgi verirken "Abdurrahman el-Harpûtî'nin bütün telifât " ifadesini kullanmaktad r. Bu ifadeden onun bir tak m eserlerinin bulundu-u anla. lmaktad r. Biz bu bilginin bir yanl .l k eseri oldu-u kanaatini ta. maktay z. Çünkü icâzetnâmede böyle bir bilgi bulunmamaktad r.

149 Gümü.hânevî, *câzetnâme, 21b. 150 Hocazâde,a.g.m., s. 7. 151 Gündüz, a.g.e., s. 23. 152 Gündüz, a.g.e., s. 24. 153 Kevserî, et-Tahrîr, s. 48. 154 Kevserî, *r;âm, s. 70. 155 Gündüz, a.g.e., s. 29.

c. Gümü.hânevî'nin kaynaklarda ismi geçen bir di-er hocas Laz Osman Efendi'dir.156 Burada isimleri zikredilenlerin d . nda da baz hocalar bulunmaktad r. Yaln z bunlar n isimlerine kaynaklarda yer verilmemi.tir.157

Gümü.hânevî'nin daha talebe iken ders vermeye ba.lad - görülmektedir. O henüz akaid dersinde iken hocalar n n izniyle arkada.lar na ders vermeye ba.lar. Ders vermeye ba.lad - tarih ayn zaman da telif ve tasnife ba.lad - tarihtir.158 Gümü.hânevî çok gayretli birisidir. Mustafa Fevzî onun yirmi be. sene boyunca sabahlara kadar çal .t - n , eserler telif etti-ini haber vermektedir.159

Gümü.hânevî, Bayezid Medresesinde ba.layan ve Mahmud Pa.a Medresesinde sona eren ö-renim hayat ndan sonra, hemen Bayezid Medresesinde müderrisli-e ba.lam .t r. Burada ne kadar kald - bilinmemektedir. Yaln z on be. sene tedrîs-i ulûm ile me.gul oldu-u bilinmektedir.160 Ba.ka bir medresede ders verdi-ine dair elde bir bilgi mevcut de-ildir. Bu durumda bu on be. senenin Bayezid Medresesinde geçmi. olabilece-i söylenebilir.

Daha küçük ya.larda ba.lay p 1247/1831 tarihinden sonra *stanbul'da devam ö-retim hayat n n yakla. k olarak 1260/1844'lere kadar devam etti-i söylenmektedir.161 Yaln z Mahmud Pa.a Medresesinde on yedi y l kald - dü.ünülürse bu tarihin 1264/1848 olarak tashih edilmesi gerekecektir.

2. Talebeleri

Gümü.hânevî ömrünü ilim yolunda harcayarak birçok talebe yeti.tirmi.tir. Daha Mahmut Pa.a Medresesinde ö-renci iken derse ç km ., ard ndan Bayezid Medresesinde müderrislik yapm ., yüzlerce talebeye ders vermi.tir. Tarikat ne.rine ba.lad ktan sonra da birçok ki.iye hilafet tac giydirmi.tir. Sadece Anadolu topraklar nda de-il ayn zamanda Mekke, Medine ve M s r'da da talebeler yeti.tirmi., halifeler tayin etmi.tir. Onun en önemli özelli-i, dergâh nda hadis ilmine ayr bir önem vermesi, kendi telifi olan hadis

156 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 24; Hocazâde, a.g.m., s. 7. 157 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 24.

158 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 26; Hocazâde, a.g.m., s. 6; Kevserî, *r;âm, s. 71. 159 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 26.

160 Arslan, Ahmet Turan, a.g.b., s. 116. 161 Gündüz, a.g.e., s. 18.

kitaplar n okutmas ve icazet vermesidir. Hadis ilmine verilen bu de-er, bu dergâh n en belirgin özelli-ini olu.turmaktad r. Gümü.hânevî'nin bizzat kendisi taraf ndan ortaya konulan bu durum, kendisinden sonra gelen halifeleri taraf ndan da aynen devam ettirilmi., bu dergâhta hadis ilminin etkisi hiçbir zaman kaybolmam .t r.

Gümü.hânevî'nin halifeleri sadece vatan topraklar nda de-il ayn zamanda Müslümanlar n ya.ad - di-er topraklarda da görev alm .lar, toplumun ihyas için gayret sarf etmi.lerdir. Gittikleri yerlerde bir taraftan ilmi çal .malar bir taraftan da tarikat ne.ri yapan bu halifeler sosyal yap n n de-i.mesinde, insanlar n *slami bir hayat tarz n benimsemelerinde önemli görevler icra etmi.lerdir. Toplumun önderleri olan bu .ah slardan baz lar n n isimleri bilinmemektedir. Gümü.hânevî'nin halifeleri hakk nda en geni. bilgiyi Mustafa Fevzî vermektedir. Ona göre Gümü.hânevî'nin 116 tane halifesi bulunmaktad r. Bunlardan 111 tanesi Türk, 5 tanesi ise Arap't r. O, Türk olan halifeleri tek tek saym ., Arap olan be. halifesinden ikisinin isminin daha önce zikredildi-ini, üçünün ise bilinmedi-ini söylemi.tir.162 Onun daha önce isimlerini zikretmi. oldu-u .ah slar, e.- Neyh Cevdet ile e.-Neyh Muhammed'dir.163

Mustafa Fevzî, Gümü.hânevî'nin halifelerinden 112'sinin ismini zikreder. Bunlardan baz lar n nisbeleri ile baz lar n da nisbesiz olarak verir. Bu isimler .unlard r:

Trabzon: Mustafa Efendi, Ahmed Efendi, Haf z Osman Efendi ve Hac Haf z

Süleyman Efendi.

Of: Osman Efendi, Ahmed Efendi, Cafer Efendi, Osman Efendi, Muhammed

Efendi, Ahmed Efendi ve Osman Efendi.

Sürmene: Ahmed Efendi, Naban Efendi.

Rize: Hüseyin Efendi, Ali Efendi, Hüseyin Efendi. HemGin: Ahmed Efendi, Mahmud Efendi.

Erzincan: Hasan Efendi.

E>in: Nakir Efendi, Süleyman Efendi.

162 Mustafa Fevzî, Hediyyetü'l-Hâlidîn, s. 88-93. 163 Mustafa Fevzî, a.g.e., s. 45.

Mercan: *smail Efendi. GümüGhane: Mustafa Efendi. Sivas: Mustafa Efendi

Konya: Abdullah Efendi.

Düzce: Hasan Efendi, Hasan Efendi. Isparta: Feyzi Efendi.

Kastamonu: Muhammed Efendi. Tarsus: Hamza Hocazâde Efendi. Alaiyye (Alanya): Halil Efendi. Sungur: Hasan Efendi.

Çerkes: Muhammed Efendi. Pazarc.k: Hasan Efendi. Emet: Halil Vehbi Efendi. Nall.han: Hasan Efendi. Tavas: Mustafa Efendi. Harput: Mustafa Efendi. Arapgir: Muhammed Efendi. Hisar: Muhammed Efendi.

Ürgüp: *brahim Efendi, Neyh Mustafa, Muhammed Efendi, *smail Efendi. Kangir: Hüseyin Efendi.

Filipe: Ahmed Efendi. slimye: Nakir Muhammed.

Pirlepe: Neyhzâde hocas Ali Efendi. Bosna: Mahmud Efendi, Mustafa Efendi.

Nogay: Abdi Salih, Abdulaziz Efendi, *smail Efendi. K.r.m: Hasan Efendi, Müctebâ Efendi, Hac *smail Efendi. Da>.stan: Abdullah Ekber, Abdullah Efendi.

Kazan: Nâs ruddîn Efendi, Ra.id Efendi, Gazi Muhammed.

Hasan Hilmi Efendi, Neyh Tahir, Neyh Said, Muhammed Efendi, Hasan Efendi, Neyh Hüseyin, Halid Efendi, Ra.id Muhammed, Çerkes Muhammed Efendi, Musa Efendi, Çerkes Murad Efendi, Çerkes Müctebâ Efendi, Çerkes Osman Efendi, Mustafa Efendi, Ali Râsih, Zeynullah Efendi, Abid Efendi, Yusuf Efendi, Yusuf Efendi, *brahim Efendi, Bekir Efendi, *smail Efendi, Ömer Efendi, Ahmed Efendi, Yusuf Ziya Efendi, Tahir Efendi, Rahîm Efendi, Muhammed Efendi, E.ref Efendi, Hasan Efendi, Haf z Ömer Efendi, Ahmed Efendi, Mustafa Efendi, Seyfüddin Efendi, Hakk Sâmi Efendi, Yusuf Efendi, Talib Efendi, Mustafa Efendi, *brahim Efendi, Ramazan Efendi, Alemhan Efendi, Ahmed Mekârim, *brahim Efendi, Abdurrahman Efendi, Abdusselâm Efendi, Muhammed Efendi ve *sa Efendi.

Bir tanesinin "*çilli" oldu-u belirtilmi. ama herhangi bir isim verilmemi.tir.

Bu isimlere Güneyceli Osman Niyazi Efendi (1327/1909)164 ile Bayramiç Müftüsü Ç rp lar'l Ali Efendi'yi (1366/1947) de ilave edebiliriz. Gündüz, Gümü.hânevî'nin halifelerinden baz lar ile ilgili ayr nt l bilgi vermektedir. Bu .ah slar .unlard r:

Kastamonulu Hasan Hilmi Efendi (1329/1911), Safranbolulu *smail Necâti Efendi (1335/1919), Da- stanl Ömer Ziyâüddîn Efendi (1339/1920), Tekirda-l Mustafa Feyzî Efendi (1345/1926), Lüleburgazl Mehmed E.ref Efendi (1339/1935), Hâf z Ahmed Ziyâüddîn Efendi (1340/1921), Neyh Zeynullah Rasûlî (1335/1917), Hasan Hilmi el- Kevserî (1345/1926), Ünyeli Yusuf Bahri Efendi (1331/1912), Nall hanl Hasan Ziyâüddîn Efendi (1330/1911), Trabzonlu Hâf z Esad Efendi (1332/1914), Tarsuslu Hac Hamza Efendi (1374/1955), Kaymakam Hac Osman Efendi (1359/1940), Ankaral Ahmed Hilmi Efendi (1335/1916), K r ml Müctebâ Efendi (1319/1901).165

164 Kara, Mustafa, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümü hânevî'nin Halifeleri ((Ahmed Ziyâüddin Gümü hânevî

Sempozyum Bildirileri *çinde) s. 122-123.

Gümü.hânevî'nin halifeleri ile ilgili .u iki nokta çok dikkat çekicidir. Birincisi, bu .ah slar n farkl farkl .ehirlerden olmalar d r. Ülke topraklar na da- lan bu halifelerden her biri gittikleri yerlerde çok önemli görevler üstlenmi.lerdir. *kincisi, bu .ah slardan baz lar n n ayn zamanda bir müderris veya müftü olmalar d r. Bunlar, bir taraftan tarikat ne.rinde bulunmu.lar, bir taraftan da bizzat ilmi faaliyetlerin içinde yer alm .lard r. Bulunduklar bölgelerde ilmî çal .malar n canlanmas na ve h z kazanmas na çok önemli katk lar olmu.tur. Bu durum, Gümü.hânevî'nin Osmanl ülkesinin birçok bölgesi ile irtibat oldu-unu gösterdi-i gibi ilme çok büyük bir önem verdi-ini de göstermektedir.

C. Tasavvufla liGkisi 1. eyhleri

Gümü.hânevî'nin birisi as l ba-l oldu-u .eyhi Ahmed b. Süleyman el-Ervâdî (1275/1858) di-eri de sohbet .eyhi ittihaz edindi-i Abdulfettâh el-Ukarî (1281/1864) olmak üzere iki .eyhi bulunmaktad r. O, her iki .eyhinden de oldukça istifade etmi.tir. Nimdi her iki .eyhin k sa hayat hikâyelerini görelim:

a. Gümü.hânevî'nin esas .eyhi Mevlânâ Hâlid'in halifelerinden biri olan Ahmed b. Süleyman et-Trablûsî, el-Ervâdî,166 Trablusa ba-l Ervâd kasabas nda dünyaya gelmi.tir.167 Fakat kaynaklarda do-um yerine dair bilgi bulunmakla birlikte do-um tarihine dair herhangi bilgi bulunmamaktad r.168

Kendi memleketinde ilk tahsilini alan Ervâdî, daha sonra di-er memleketlere seyahatler etmi. ve birçok hocadan ders alarak kendisini yeti.tirmi.tir. Kevserî'ye göre ders ald - hocalar ndan baz lar .unlard r: Muhammed el-Fudalî, M s r Müftüsü Ahmed et- Temîmî el-Halîlî, *brahim el-Bâcûrî, Abdurrahman el-U.mûnî, Mustafa el-Mübellit el- Ahmedî, el-Allâme *bn Âbidîn, Muhaddisu'.-Nam e.-Neyh Abdurrahman el-Kizebrî, Hüseyin ed-Dücânî, Hâmid el-Attar ve Ömer Feyzî.169 Yaln z Ervâdî'nin hocalar sadece bunlar de-ildir. Gümü.hânevî'ye ait icâzetnâmede yukar da adlar verilenlerin yan nda .u .ah slar n da ismi zikredilmi.tir: Hâlid en-Nak.îbendî, Ali en-Neccârî, Abdurrahman el-

166 Menâk bu emsu' - ümûs, trc. el-Hâc Hasan Nükrî, s. 137; Kazânî, Muhammed Murad, en-Nefâisü's-

sânihât (Ra ahat Kenar nda), s. 181; Nebhânî, Câmiu kerâmâti'l-evliyâ, I, 350.

167 Kevserî, *r;âm, s. 65. 168 Gündüz, a.g.e., s. 38. 169 Kevserî, a.g.e., s. 65.

Mansûrî, Mustafa el-Bulâkî, Ahmed Tumûs, Hasan el-Bultânî, Muhammed Efendi er- Rûmî, Abdurrahman Efendi, Mustafa b. el- Allâme el-Mukrî, Abdulkerim el-Bedrî. Bunlar n yan nda sadece adlar zikredilmi. olan Fethullah ve Ahmed isimli iki hocas daha bulunmaktad r.170

Derslerinde üstün ba.ar sergileyen Ervâdî, birçok ilim dal ndan icazet ald ktan sonra, tarikata girmek istemi. ve birçok .eyhe, evliyaya hizmet etmi.tir. Neticede kendisine Ekberiyye, Rifâiyye, Düsûkiyye, Ahmediyye ve Halvetiyye'den icazet verilmi.tir. Daha sonra Mevlânâ Hâlid-î Ba-dâdî'ye intisap etmi. ve ondan da Kâdiriyye, Sühreverdiyye, Kübreviyye ve Çe.tiyye'den icazet alm .t r.171

Ervâdî iki defa *stanbul'a gelmi.tir. *kinci geli.inde Ayasofya Camiinde iki sene boyunca hadis dersleri okutmu. ve kendisine intisap etmi. olan Gümü.hânevî'ye kendi eserlerinin tedris ve talimine icazet vermi.tir.172 Onun en önemli halifesi Gümü.hânevî'dir. Ondan ba.ka Selim el-Mesûtî173 ve Abdüllatif b. Ömer el-Buhârî ad nda iki halifesi daha vard r.174 Ayn zamanda bir .air olan Ervâdî, 1275/1858 y l civar nda Trablus.am'da vefat etmi. ve orada defnedilmi.tir.175

Hadis, tefsir, f k h, Arapça ve di-er birçok ilim dal ndan icazetli olan Ervâdî'nin icazet ald - bu eserlerin listesi Gümü.hânevî'nin icâzatnâmesinde teker teker say lm .t r. Onun kendisine ait de birçok eseri bulunmaktad r. Onlardan baz lar .unlard r.

1. Târîhu Kebîr,

2. Elfiye fî ulûmi'l-edeb,

3. Mir’âtü'l-irfân ve lübbüh fî erhi risaleti men arefe nefseh fekad arefe rabbeh,176 4. Kifâyetü'l-mürîd min mühimmâti't-tarîk,

5. Kitâbü Nûri'l-mazhar fî erhi's-salâti'l-vustâ li' - eyhi'l-ekber, 6. Ke fü's-sütûr an meânî salâti'n-nûr,

170 Gümü.hânevî, *câzetnâme, vr. 4a-7b. 171 Kevserî, a.g.e., s. 66.

172 Hocazâde, a.g.m., s. 7.

173 Nebhânî, Câmiu kerâmâti'l-evliyâ, I, 350; II, 31-32. 174 Gündüz, a.g.e., s. 42.

175 Kevserî, a.g.e., s. 64; Kehhâle, Ömer R zâ, a.g.e., I, 236-237.

7. el-*lhâmâti'r-rabbâniyye fî erhi's-salâti'z-zâtiyye, 8. Risâle fi'r-râb ta beyne fîhâ emâili ricâli't-tarîka, 9. Risâle fî'l-halvet,

10. Evrâd ve Dualarla ilgili eserleri de bulunmaktad r.177 11. et-Tibrü'l-mesbûk fî nihâyeti's-sülûk,

12. Müferrecetü'l-kürûb bi's-salâti ale'n-Nebiyyi'l-mahbûb, 13. Manzûme fî esmâi'llâhi'l-hüsnâ.178

b. Gümü.hânevî'nin kendisiyle uzun y llar birlikte sohbet etti-i Abdülfettâh el- Ukarî (1281/1864) Mevlânâ Hâlid-i Ba-dâdî'nin me.hur halifelerinden olup, onun çocuklar na vasilik etmi. birisidir.179 Karde.i Abdurrahman el-Ukarî el-Kürdî de yine Hâlid-i Ba-dâdî'nin halifelerinden birisidir ve D me.k'e gelen ilk halifelerindendir.180

Benzer Belgeler