7%
j
i
'«**/
et timsali
İ
nsanlar, beyinlerinin icin- deki fikirleri birer dı$ varlıkla gösterm ekte ko laylık ^ulurlar. Haç, Çarm ıha gerilm iş İs a ’dır. Tıb. yılanla rem zediür. M ühendisler, mes leklerine sembol olarak arıyı alm ışlardır. New-YorH; lim anı ağzında 32 m etrelik kaide üze rine yükselen 46 in e tre boyun, daki kadın da “ H ü rriy e t” in tim salidir.Ingilizle^-fn a s ırla r içinde du r m adan sav aşarak , fa k a t yay g a rası)}. gerçekleştirdikleri hürri- >>te dil ve sekil vermede m a h ir F ran sızların A m erikan m il letine arm ağan ettikleri bu an ıt. A m erikanın yüzüncü is tiklâl yılında dikilm iştir. Eski - Dünyadan Yeni - Dünya’ya gö çen bu T anrıça; gençtir, güzel dir, kuvvetlidir ve sarıldığı ; Rom alıvari harm ani altında,’, vücudunun en ince çizgisini bi-1 le gösterm ek istem iyen b ir is-' m et duygusu içindedir. Basın daki tacın m âden ışık la n , hi zasından geçen bulutları kunt, sivri uçlariyle deler. Sağ kolu nu bir a tle t gücü ve gerginli ğiyle y u k an kaldırm ıştır. E lin de muhteşem b ir m eşale tu ta r. Heceleri, bundan çık ın |.i)00 t t a t t ’lık b ir elektrik ışığı, göz leri oraya çeker. Sol elinde, bir yanım pazısına dayadığı bir levha vardır. Bunun üstünde 4. Temmuz. 17T6 tarih i yazılı dır.
A yaklan, esareti remzeden zincirlerin, kırılm ış parçalarına basan bu H ü rriy et Tanrıçasının saygıyla göğsüne çekerek, sev giyle yüreği üstünde tüttü ğ ü bu ta rih , neyi g ö ste rir?
4. Temmuz. 1776, Amerika bağım sızlık demecinin ilâh edil diği gündür. 7. Mayıs. 1776 da V irginiâ saylavı R. H. Lee’ njn In g ilte re kırallığındatı
büsbii-Î
Un ayrılm a önergesini fe-oıiğre;efferson’un başkanlığında, Fraııklen, Adams, Shernuuı, J-ivlngston’dan kurulanış bit komisyona verm işti. M sriur İs tiklâl Beyannamesi bu komis yonda hazırlandı ve .Jefıerşon’ iın kalem inden erkti, öeyapna- me söyle b a s la r : "B eseri olay la rın akışı içinde h er halk için kendini diğer b ir halkabağla-S
aıı siyasî bağları koparmak, ıbiatiıı ve tab iatin Allahının a n u n la n ta ra fın d an bahsedıl- ıis haklara dayanarak, dünyaS
evletleri arasında ayrı ve esıt eri almak zoruniuğu ortaya ıkmca, bütün insanlık efkârı- â saygı borci}, bu ağrılınınım sebeplerini Söylemek ve açıkla mak lüzumunu kendisine yük le r.”Bu beyannam eyle Amerika halkı, İngiliz halkından ayrılıp siyasî bağlarını tam am iyle çö züyordu. Y ukarıda adlarım söy lediğim h ü r insanlar, bunun se beplerini söyle anlatıyorlardı : “A şağıdaki hakikatleri, kendi başlarına birer bedahet olarak kabul etm ekteyiz :
"B ütün insanlar, eşit y a ra tıl m ışlardır; Yaradan, onları baş kasına devredilmez bazı hak la rla bezem iştir;
“ Yasamak, hür olmak ve sa adet aram ak, bıı haklar arasın dadır. H üküm etler, insanlar
ta-Yazan
Hasan Âli - YÜCEL
1
rafın d an bu hakları sağlam ak için yapılm ıştır ve bunların m eşru iktidarları, idare edilen lerin rızasından doğar. Bir hü kümet şekli, bu amaç için yıkıcı olduğu zaman, halk onu değiş tirm ek, düşürm ek ve kendisine em niyet ve saadet tem in etmive en uygun görünecek prensiple re dayandırm ak ve teşkilâtlan dırm ak suretiyle yeni bir hükü met kurm ak hakkını haizdir.”
iste New-York’ta , başı bulut la ra yükselmiş H ü rriy e t T an rı çasının kalbinin üstünde taşıd ı ğı tarih , bu fikirlerin söylendi, ği ta rih e işa re t ediyor. Ne g a riptir ki o zaman New-York, bu h ü rriy e t ve istiklâl beyan namesini im zalam am ış, çekim se r kalmıştı. Bunda da b ir ha y ır olacak. Im zalasaydı, on ü- çüncü olacaktı!
İ
kinci h ü rriy e t tim sali, N a mık K em al’indir. F ak at bu, ta sta n veya tunçtan b ir an ıt değildir; dışımızda a ra n ırs a bulunam az. O bir rü ya, daha doğrusu rüyada görül müş bir hayaldir. Namık Ke mal, bu rüyanın tarihini, yazı sına başlık y apm ıştır : Bin ikiyüz seksen dokuz senesi Seferi, nin on dördüncü geçesi görül müş bir rüya... Milâd tarih iy le 23 N isan 1872, Salı gecesine te sadüf eder. Kemal, o zam an o- tuz bir, otuz iki yaslaıındadır. Bir aksam üstü Boğaziçi'nde de nize bakan b ir bağ köşküne gitm iş, kafasında alıyul-i-âlem. gönlünde garip b ir elem, deril) düsünçelere dalar. H er ta ra f sakindir. JJfukta güneş b a ta r ken onun gözleri de nurunu ya vaş yavaş kaybeder gibidir. Fecre k ad a r odanın içinde dpia- şır, durur. A kıbet yorgunluk.
vücuduna galebe eder. Çöz k a p akları — y astığ a dayanm ış h a s ta la r gibi— durduğu yerde önüne yığılm aya baslar. Oda nın bir köşesine u zanır ye d er hal uyur. T atlı b ir uyku... Ve rüya... Güya b ir sahrada imiş. Güneş henüz doğıpak üzere. U fukta g ay e t h a fif bir ateş bu lu t peyda olur. A ğır a ğ ır açıl- pıaya baslar. A rasından güzel, lik Tanrıçası denecek le tafette bir kız görünür. İçinde yattığ ı bulutu, diz kapaklarından gö beğinin üstüne k ad a r vücuduna sa ra r, ucunu sağ omuzundan
a ta ra k m em elerinin arasın a in dirir. U zun boylu, canlı, erkek yapılı b ir kız. B uluta sa rılır sa rılm az saçları ürp erir, arslan yelesine benzer. Alnı parlak, kızıl, b ir n ur içinde kaiır. K aş la rı çatılır. Gözleri, hiddetin den b aktığı yerlere kıvılcım sa j çar gibi görünür. Bu hal ile ufkun dayandığı dağdan adım adım, N am ık K em al’in olduğu yere doğru gelir.
Kemal, bu cehreye aşinadır. F a k a t açık olarak kim olduğu nu h a tu îa y a m a z . H er adım a t tıkça yoluna dökülen parça p ar ça zincirlerden a n la r ki bu lâ tif varlık, fikirde hayalini, lev hada resm ini seyrederek yüzü me m eftun olduğu “ H ü rr iy e f ’in
göksel tim salidir.
H ü rriy et, cem aate se sini iyice duyurabilm ek için y a naşır, yüksekçe bir kayanın üstüne çıkar, etrafın d a bulu nanları gazap ve ta h k ir bakış- lariyle ezdikten sonra k o rkutu cu sesiyle bağırır. O radakiler, yanlarında yıldırım patlam ış! kuşlar gibi yerlere k ap a n ırla r.' H ürriyet, cem aatin bu erkekli ğe yaraşm ıyaıı korkusunu gö rünce ateşten bir heyecan ke silir ve d er ;
“ Ey g aflet uykusuna dalan lar, ey sefaletle öğiir olanlar, ey esaret bağlarından hoşlanan lar, ey korkaklığın zilletlerini beğenenler, ey her aşağılığı ir tik â p ta n çekinm iyenler, gözleri, ııizi m ahşer sabahında mı aca- cakbmız? Boynunuzdaki esaret bağını cehennemin sahibine tes lim etm ek için mi saklıyorsu nuz? B ir dakika sonra bekası na emin olm adığınız hayatınız için mi âlem in n efret dilinde adınızı ibka edecek kadar kor kuyorsunuz? Ç ektiğiniz hak a ret yüküne, kıyam et terazisin de ağırlığınızı gösterm ek için mi taham m ül ediyorsunuz? Y a zık!..., A ziz olan Tanrı, h e rk e -1 si dünya ve a h re tte her tü rlü j saadete m azhar olm ak istida- diyle y ara tm ış. Siz karnınızı doyurm ak için evlâdımızı aç bırakm aya tevekkül adı veri yorsunuz. Çalışıp kazananlar, Allahın sevgisine m azhar iken ölmiyecek kadarla geçinmeyi kanaat zannediyorsunuz. İnsan için her şey çalışm akla elde edildiği şaşm ıyan hakİKatlerdeıı iken çalışm adan el çekmeği dünya ve dine ait m ak satların ı, za tek destek belleyorsımuz. Sürününüz, sürününüz. Çok sürm ez ki siz de süründüğünüz | yer gibi toprak olursunuz... Seydiğiniz, beğendiğiniz ecda dınız eğilirse ykradana Secde etmek veyahut kılıca dayanm ak için eğilirdi. Sizin ise kârınız, belki şeytandan esna bildiğiniz birtakım m ahlûkatın âdet veya m enfaat nam ına ayağını öpmek için secdeye kapanm aktan :ba- re tfir...”
am ık K em al’in R üyası N böyle devam eder. Onun
H ü rriy e t Tim sali, bu minval üzere konuşur ve daha d a acı şeyler söyler. Tanzima- tın ilânından (1839) beri mem leketim ize gelip gelip k ısa za m anlar k ald ık ta n sonra hudut dışı ettiğim iz “ H ü rriy e t” in, Na mık Kem al’in rüyasındaki hid detli, ateşli ve ihtilâlci halini a rtık görmem eliyiz. H ürriyet, R üyalarda görülen, hele bu g a zaplı haliyle- görünen b ir h a yal olm am alıdır. İs te r kadın, ister erkek, fa k a t h e r halde v a karlı, uzun ay rılık ların hırçın lığını bırakm ış, bizi birbirim i ze düşürm iyecek tem izlikte bir hayali; T ürk M illetinin vicda nında h ü rriy e tin hakikatini tem sil etm elidir. H ü rriy e t k a d a r biz de acı tecrübeler geçir dik. Ç alışarak, verim li insan o- la ra k onun besere m ukadder ni m etlerini derebilm eliyiz. Bunun ilk şa rtı, A nayasam ıza koydu ğumuz h ü rriy e t prensiplerine, fikirlerine bütün idrâkim izle ve bütün vicdanım ızla inanm aktır. Cum huriyetin yapacağı H ü rri yet A nıtı, İkinci M eşrutiyetin "H ü rriy et-i ^Ebediye” Tepesinde yaptığı gibi selıir dışı pir kab rista n olm am alı; h er T ürkün kendi vicdanına diktiği ve üs tünde “ Ben hürüm , çünkü ben den başka h er T ürk vatandaşı en az benim k ad a r h ü rd ü r.” ha. kikati yazılı, m ânevi b ’r âbide olmalıdır.