V V H İ T N E Y M Ü Z E S İ
Mimarları:
Marcel BREUR Hamilton P. SMITH Michael H. IRVING
Yazan: N. ARIKOĞLU Mimar D.G.S.A.
Whitney müzesi geçen ay New York'da güzel bir merasimle halka açıldı.
İçinde toplanan Amerikan sanat eserleri Gertrude Vanderbilt Whitney tarafından
1908 den beri satın alınarak toplanmakta idi. 1928 de Metropoliten müzesine hediye edilmek istenen koleksiyona yer verilmedi. Müdürün (zaten bu konuda pek çok eserin kendi bodrumlarını doldurmakta olduğu) nu ileri sürmesi üzerine (Greenwich Willage) da 1931 de ayrı bir müzede gösterilmeğe baş-landı.
Mrs. Whitney günün ileri görüşlü artist-lerine daima önayak olmuştu. Yeğeni Gloria Vanderbilt'e 1942 de öldüğü zaman müze-nin bakımı için 2,5 milyon dolar bırakmıştı.
1954 de müze (Modern art) müzesinin ya-nında bir binaya taşındı, fakat eserlerin çokluğu, yer darlığı ve modern sanat mü-zesinin süksesinin artışı yeni bir bina edinme konusuna yol açtı. Bugün Manhattan'da 75 inci cadde ile Madison avenu köşesinde yapılan yeni Whitney müzesi 60 seneye yaklaşan bir çalışma ve gayretin iyi bir so-nucudur.
İlk bakışta bina alışılmayan şekli keskin köşeleri ile insana sert ve soğuk bir tesir ve-riyor. Madison avenu üzerindeki yüzü ters ve kademeli bir piramidi andırmakta iken bu basamaklar 75 inci caddeden kesit halinde görünüyor. Burada mimarın cesaretine hay-ran olmamak elde değil. Çıkmaların öteki yüze dönmeden veya herhangi bir hiza ve motife bağlanmadan birden bitiverişi bir mimarî hata veya bilgisizlik eseri olamaz, ancak bir istek ve kapris sonucu ve heykel-varî bir bina hacmi yaratmak arzusu ola-bilir. Yine ön cephede tek, yan cephede bir-kaç yerde, serpiştirilen kesik piramit moti-findeki pencereler bu arzuyu daha iyi belir-tiyor. Bu pencereler tamamen fonksiyonsuz değildir. Eserlere gelebilecek direkt güneş ışığı ve karşı binalardaki refleksiyonu kır-mak için iyi bir hal şeklidir. İçeriden dışarısı rahatça seyredilebilmekte, ayrıca perde,
ka-fes gibi bir kırıcıya da lüzum kalmamakta-dır. Estetik yönden bu pencereler, içeride duvarda asılı başka bir tablo kadar propor-siyonlu ve güzeldir.
Bina, geri çekilen merdiven yuvası ve bir kalkan duvarı ile yandaki eski binalar-dan koyu bir gölge ile ayrılmıştır.
Üst kat duvarları dıştan granit levha-larla kaplanmıştır. İlk ve bodrum katlar, şeffaf tutulmuştur. Madison avenuye uzun kenarı rastlayan derin ve dikdörtgen avluya açılan bodrum katı ışık, hava ve güneşe bağlanmıştır. Bu avluya yerleştirilen bazı heykelleri görmek için geçenler parapete dayanarak durmaktan kendilerini alamıyor-lar, kaldırımda bir kalabalık meydana geli-yor. Bu yönden müze bir çokları gibi: Eski, ölü, hareketsiz değil; yeni, canlı ve hare-ketli bir hava yaratıyor.
Esas hole, kaldırım ve bina arasında avlunun üstünde kalan bir köprücükten ge-çilerek giriliyor. Betonarme saçak ve köprü motif olarak bağlanmış tek bir parçadır. Yandan bakılınca suda zarif bir martıya benziyor!
Hol siyah arduvaz döşemesi beton du-varları, sık ışıklandırma araçları ile mey-dana gelen asma tavan, beton duvarları, deri bankoları ile sade ağır, dayanıklı bir tesir veriyor. Fonksiyonu olmayan herhangi bir süse ve sunî malzemeye rastlanmıyor. Ek-seri Amerikan binalarında enteryörler, deko-ratörler ve bu çeşit malzeme sayesinde ucuz, zevksiz ve korkunç bir hal alıveriyorlar. Burada bunu görmediğim için çok rahatla-dım. Merdivenler siyah taş, küpeşteler kalın tutulmuş sert ağaç, bağlantıları okside bronz-dan yapılmıştır. Holde raylar üzerinde ka-yan askılarıyle otomatik bir gardrop, danış-ma ve satış bankosu, bekleme köşesi ve asan-sör bulunuyor. Saha dardır fakat üst katlar çıkmalar sayesinde oldukça genişletilmiştir, döşemeler teak wood parke kaplanmış bazı devamlı galerilerde halı tercih edilmiştir. Tavanlar betonarme asma kaset, gerisinde ise kısmen görülebilen tesisat boruları ve ka-setlere asılan raylar üzerinde kayan küçük
projektörler ile ucuz ve iyi halledilmiş bir tavandır. Sergi şekline ve tablo veya hey-kellerin boyuna göre ayarlanan bölme, fon panoları da bu tavana asılmış hafif beton olması gerekir.
Genellikle gri, siyah, beyaz ve tabiî ahşap renkleri ve taş beton ve bronz görünü-şünün iddiasız varlıkları ile bina bir müze-de aranan dayanıklı, bitaraf havayı yarat-makta çok muvaffak olmuştur.
Amerika Birleşik Devletlerinde son za-manlarda yapılan, heykel ve mimarlık sana-tının kaynaştırıldığı binalardan iyi bir ör-nektir.