• Sonuç bulunamadı

Harvard'da bir konferans:Türk milletinin hedefleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Harvard'da bir konferans:Türk milletinin hedefleri"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

9

-

/ / .

c u m h u r i y e t i >✓

f i

ı ı i i ^ ı ı ı ı ı i i i ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı m ı ı i ! i ı ı ı ı ı ı ı m ı ıi( i! iııı ııı ıii iıi !iı ıt ıu ı ıııı m ııım ı m ı ııı ıım ıı u ııı m ı ııı if iı i{ i ııı ı= f iıı

K ~

Harvard’da

Bir

Konferans

S

=

l l l l = m ! i t l l l l l l l l l l l l l t l l l | | I I I | l t l | f | | ! l | | | | | | f | | | | | | | | I | | | | | | | | | | | | | i | | | | | | l | | | | | l l ! l i m i I | l t | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | K | | ||

milletinin hedefleri

Y A Z A N :

F U A T

ı

H «

. değişmez ve kati sandığımız izikî ilim le rin , diine k a d a r

I I bir çok ilm i esasları kö-

!' kttnden yık an ve istikbal

için yeni ve inanılm az u f u k •

la r açan son m uazzam te r a k • kileri neticesinde, insan lık ta r ih i­ nin yepyeni b ir devrine girdiğimiz m u h a k k a k t ır . Yirminci asrın bil-

i

hassa şu son on yılla rı, elde ettiği kork u n ç n eticele r dışında, çok ya­ kın b ir istikbal için de, he n ü z b av salam ızın alam ıy acağ ı b ir ta k ım y e n ilik le r h a z ır la m a k ta d ır. Maa- j nıafih, h e r gün h e r vesile ile tek- j r a r la n m a s m a rağm en, cih an u m u ­ mi efkârın ın yarınki d ü n y a şart- ; la rını, im kânlarını, ölçülerini he­ nüz lâvıkiy le id r â k te n uzak b u lu n duğu m u h a k k a k t ır .

Maddi sahadaki k a d a r b ü y ü k ve

I bariz o lm am ak la b e ra b e r , m - n e v i

sahada da, eskisinden çok farklı

yeni bir d ünyanın doğm ak üzere oklu ğu a rtık iyiden iyiye hissedi­ liyor: Eski asırların , sar sılması im kansız sanılan b ir vığm ? ,:k1’ > r l . y a yık ılm ıştır, y ah u t da yık ılm ak

ü zeredir (em peryaliz m ve kolon-

yalizm gibi), tl eri veya geri, b ü ­ y ük veya küçük biitiin m illetlerin (h a t t â , içtimai te k â m ü lü n geri m e r h a le l e rin d e b u lu n d u k l a rı için henüz m illet h « ' !»ıi p’-rnaui's hlr ta k ım insan t o p l u lu k l a r ı n ın ) b u ­ g ü n k ü iç ve dış h a y a tla rın d a gör­ d ü ğ ü m ü z b ir çok b u h ra n l a r, m ü­ cadelele r, henüz için irin teş ekkül halinde b u lu n a n yarınki insan lık dünyasının doğum a lâ m e tle rid ir. K arş ım ız da, ölen bir ih t iy a r d ü n ­ yanın ye rine yeni k ıy m etleri, veni ölçüleri, yeni te l â k k il e ri y le genç

b ir insanlık dünyasının doğmak

üzere b u lu n d u ğ u n a şahit olu yo­ ruz. Eski it iy atlarım ıza ve k a n a a t­ lerim iz e ne k ad ar m u h a l if olursa olsun, b u g ü n k ü um um i d ü n y a bub r a m m bö yle oh.jektif ve ta rih i bir anlayışla k a v ra m a k lâ z ı m d ı r; y e r ­ siz b ir be dbin liğ e k a p ıl m a m a k ve fa aliyet kudre tim iz i eksiltm eden son haddin e k a d a r insan lığın m en­ fa atin e k u ll a n m a k İçin tek ra syo­ nel çare b n d u r.

SİYASİ VE İÇ TİM A! HEDEFLERİM İZ

Am erikan üniversitelerinin Çok güzel i/ml ananeleri var. Bu

ileniş teşkilâtlı, zengin, her türlii çalışına imkânlarına ve vnşıfotn- rma malik müesseseler ve onlara

bağlı m u h telif enstitüler, sık sık ilmi toplantılar yaparlar; m ü te­ hassısların bir araya gelip fikir mu ba de le lennde bulunmalarını

temin ederler. işte, beni A m e­ rikana davet eden Ilarvard V-

niversitesinin «Ortaşark Çalış­

maları Merkezi» de .lıer yıl. m uayyen bir geniş m evzu üze­ rinde bir ilm i toplantı vavar ve Am erikanın l\->r tarafında o m evzu ile alakalanan m ütehas­ sislan toplar. 1958 yılında, Isra- el ile alâkalı meseleler ha kkın ­ da böyle bir toplantı papan bu m erkez, beniyı orada bulundu­ ğum 1959 yılında da 18—20 ha­

ziran tarihleri arasında böyle

bir toplantı yaptı Oe m evzu o-larak da «T ü rkiye» y i aldı,

M uhtelif ilm i miiesseselerden üniversitelerden, iş ve siyaset

alem inden seksene ya kın m ü ­ tehassıs bu toplantıya iştirak

etti. Türkiyeye alt içtimai, ik­ tisadi türlü türlü meseleler hakkında raporlar okundu, m ü ­ nakaşalar yapıldı,

Harvard’ııı «Ortaşark Çalışma­ ları Merkezili ni b ü yü k bir kuri

ret r e salâhiyeti» idare ede

Prof. H.A.R. G ibb’in çok nazik davetini kabul ederek ben de

«Türk m illetinin hedefleri» iner zuunda bir konferans verdi m. Benim tiirkçe okuduğum fakat dinleyicilerin İngilizce olarak dinledikleri bu konferansı, bu­ rada aynen neşrediyorum.

T ü r k m illetinin , b u g ü n k ü dünva şa r tla r ı içinde, Birleşm iş M ill etl e­ rin samimi b ir u zv u c ' s r a k . r c u l siyasi ve içtimai h ed eflere yönel­ diğini İzaha baM a m -d a n evvel v a t> tığım şu küçük giriş, mevzıııımu,

J

insan lık ta r ih in in um um i ka dro su

içinde ve tam am iy le «tarihî bir

va k ıa o la r a k ele aldığımı a n la t­ m a k içindir. Bugün siyasi b a k ım ­ d an çok eh em m iy etli ve n e v ra l ji k h ı r coğrafi bölgede yaşıyan T ü r k m ille tin in havlıca siyasi ve içti­

mai hedeflerini izaha çelişirk en,

hnnıı da ayni ta r ih î an la yışla vap- «nıya çalışacağım. M uhtelif siyâsî ideolojile re ve bilhassa şahsi t e ­ m a y ü l le r e göre t ü r l ü t ü r l ü izah la­ r a m üsait olan böyle nazik b i r m evzuda , «objektif» k a la b ilm e n in n e k a d a r zor olduğunu bilm e z de­ ğilim. S ü b je k t if te fsirlerd en k a a ’ü l o ld u ğ u k a d a r kaçın a b ilm ek için, b u zo rluğu daima göz önünde bu­ l u n d u r m a k lâ zım dır. Son y ılların siyasi b a y a tı n a fiilî s u r e tte iştirak e tm iş b i r adan» o lm a m a rağm en, b ü t ü n ko nuşm am da, asla b i r siya­ s e t adam ı o larak değil f a k a t y a l­ nız b i r tarihçi ve le tlm aivatçı ola ­ r a k h a r e k e t edeceğim. T ü r k m i lle ti n in ta rih i v e psikolojisi üz e rin d e y a r ı m asırdan fazla çalışm ış, m em i le k e t in um um i h a y a tı n a k ü l t ü r ve siyaset sa h a la rın d a faal s u r e t­ te iştirak etmiş, v u r d u n h em en h e r köşesinde h a lk ile sıkı tem as­ l a r d a b u lu n m u ş b ir araştırıc ı sıfa- tiyle , m üta lâ a la rım ı do ğru dan doğ­

r u y a tarih in müspet bilg ilerine ve b u g ü n k ü içtimai realitelere istinat e ttir m iv e gayret ettim. Mevzuun, şahsi ve indî izahlara ve sivasi t e ­ m a y ü l le r e çok yer bırakabilecek nâzik m ahiyetine rağmen, b u n la r ­ dan k ıı rtuim ıy a ve sadece «vakıa» la ra ve m ü ş terek d üşüncelere kıy­ met verm iy e çalıştım, işte, ilk b a ­ lasta ta m am iyle p olitik ve süb­

jektif gibi gîitünen m evzulunun,

sadece «tarihî» ve «sosvolo.iik» kir mahiyet taşıdığı ve sırf bu noktai nazard an ele alındığı a r t ık iyice

anlaşılm ıştır sanırım.

TÜRK T A R İH ÎN İN İS P A T E TT tG I H A K İK A T

T ü rk m illetinin bug ü n k ü siyasi ve içtimai hedeflerini — şahsi m ü ­ t a l â a la r a değil fak at d ü n k ü ve hu günkü r e a l it e le re d a y a n a ra k — an- lıv ab ilm ek İçin, h e r şevden evvel, T ü rk ta r ih in in bize çok açık ola­ ra k gösterdiği esaslı b ir mesele ü- zerinde biraz d u rm a k zaru r e ti var dır. T ü r k m illetinin , m i ü î i s t i k l â ­ lini m u h a f a z a h u s u s u n d a göster­ diği b ü y ü k a l â k a ve bu h ususta k a tl a n m a k t a n asla çekinmediği

sonsuz m al ve can fedakârlığı...

Tarihi bilgilerimizin bize verdiği

im k â n l a r sayes inde, b ir cok misal­ leri ile b iliyoruz ki T iirk lc r, ken­ d il e rin in k in d e n çok yüksek k u v ­ v e tl e r k a rs ısın d a dahi, m illî h a y ­ siyet ve şerefle rin i h e r şeyden üs­ tü n tu t m u ş l a r , millî istiklâ lle rini m u h afaza için biç b ir fe d a k â r lı k ­ ta n çekinm em işlerdir. Birinci Dün ya H arbinden sonra T ü rk m illeti­ nin m ü s ta k il varlığ ına karşı giri­ şilen m eşum ve gayrı insani sui­ kast karsısında A ta tü rkiin d â h iy a ­ ne idar esi alt ın d a kazanıla n İs tik ­ lâl H.ıriıi. bunun p a rla k b i r misa­ lidir. T ü rk iy e C u m h u riy e tin i Or- t a ş a rk m b ir ta k ım yeni siyasi te ­ ş e k k ü lle riy le avni m ah iy ette bir teş ekkül addederek y anlış ve y e r­ siz m u k ay es elere k a lk ı ş a n l a rın as­ la u n u tm a m a l a r ı lâ z ım d ır kİ, hu c u m h u r iy e t, em peryalizm e ve ko- lo nyaliz m e nihayet v e re r e k m illet lerin is tiklâl h a k la r ım k ab u l eden yeni siyasi ve h u k u k i şa r tla r ın ya­ rattığı yeni b i r te ş e k k ü l d e ğ ild ir ; bıı millî c u m h u r iy e t, şeref ve h a y ­ siyetini sonuna k a d a r evlâ dının kaniyle m ü d a f a a e ttik te n sonra, h e r im p a r a t o r lu ğ a m u k a d d e r âkı- bete a ğ r ı y a r a k p arçalan an O sm an­ lI i m p a r a t o r lu ğ u n u n h ir dev am ı­ d ı r ; Osmanlı im p a r a t o r lu ğ u İse, üc k ı t a üzerinde a s ırlar ca b i r sulh nizam ı k u ra n ve Rom adan so nra en uzun h a y a ta m alik olan m u a z ­ zam h ir siyasi te ş e k k ü ld ü r. B üyük ve d evam lı i m p a r a t o r lu k l a r k u r ­ muş, siyasi ve idari a n a n e l e r ya­ ratm ış eski b ir m illetin b u g ü n k ü çocukla rının psikolojisinde, bu is­ ti k lâl ve şeref an an eleri, çok de­ rin ve â d e ta e srarlı b ir k u v v e te sahiptir. İşte, varlığını te h d i t eden en b ü y ü k ve en yakın te h l ik e l e r karşısında, T ü rk m ille tin in sâkin k a ra r lı ve vekarlı kalm asının se­ bebini bu ra d a a r a m a k lâzımdır.

GARPLIL AŞM A H AREKETİM İZ XVII I. asırd an başlıv ara k bu g ü ­ ne k a d a r T ürkiyenin ta r ih î t e k â ­ m ü l ü n ü dikkatle ta k ip edecek o- lu r s a k , T ü r k milletinin siyasi ve İç tim ai s a h alard ak i hedeflerini a-

Çık açık anlıyabiliriz : Çok uzun

z a m a n l a r d a n b e r i sıkı tem as halin ­ de b u l u n d u ğ u m u z G arp m edeniye­ tinin a s k e r î te k n i k sahasın da ■— m eselâ is tih k âm cılık , to pçu lu k , ge mi inşaatı gibi s a h a l a r d a — bizi geçtiğini, ta b ii ve riyazi il im le r d e o m e d en iy etten çok geri kald ığı­ mızı te c r ü b e le r iy le a n lı y a n dede­ lerimiz. önce, G arp m e m le k e t 'e r ın - deıı m ütehassıslar g e ti r e r e k bu eksik leri ta m a m l a m ı ş a çalışmış- Ia r , XIX. asırdan b a ş l ıy a r a k da

G ^ rn mües seselerine tahsil için

T ü r k gençleri gönderm işlerd ir, tp- t»(îa m illî m üdafaa sahasın da ken - dini gösteren bu g arplılaşm a ihti­ yacı, sırasiyle M ühendishane.

Tıb-biye gibi m üesseselerin açılmas ın a sebep olmuş, b ü tü n irticai gayret­ lere ra ğm en m a t b a a l a r k u r u l m u ş ­ tu r . XIX, asırda. Yen içerilerin il­

gasından ve bilhassa b ir İslâm

mem le keti için b ü y ü k bir h u k u k i inkılâ p olan «Tanzimat» ta n sonra, bu g arp lılaşm a hareketi k u v v e t­ lenmiş, hızlanmış, yalnız İdari ve ask erî te ş k il â tt a değil u m u m i h a ­ yatın h e r şubes inde, giyinme ve y a şa m a ta r z la r ın d a , ilim de, sanat Şubeler inde kendini göstermiş, Av riıp a ve bilhassa F ra n s a m aa r if teşkilâtı tr.Mid edilerek —dinî ilim leri te dris eden m e d r eselerin dı­ şında— G arp ta r z ın d a il k m e k te p te n ü n iv e r site v e k a d a r m u h t e li f de­ recede m üesseseler k u r u l m u ş , as­ kerî m e k t e p l e r ve m esle kî m ek ­ tep leri açılmıştır. F ra n s a y ı takll- den merkezi idarenin ve n e z a r e t­ le rin teşkil ve tanzim i, b i r Ş ûrayı D evlet k u ru lm a sı, şeri m a h k e m e ­ le r in y a n ın d a ti c a r e t ve ceza işle­ rine bakan nizami m a h k e m e l e r te­ sisi, ti c a r e t ve ceza iş lerin e ait yeni k a n u n l a r tanzimi, K ırım h a r ­

b inden so nra P a ris kongre sin de

A v ru p a dev letleri m anzum esine resmen giren Osman lı i m p a r a t o r ­ lu ğ u n u n , bu yeni h a y a t a u y m a k için sa rfe ttiğ i sam im î g ay retlerin b ir neticesidir. F a k a t bu kâfi de­ ğildi; D evlet b ü n y esin d ek i bu si­ yasi ve h u k u k i d eğiş ik lik lerle be­ r a b e r Tiirk m illetin in de G a rp m ille tle ri gibi yeni b i r İçtimai ha­ y a ta girmesi, m e d e n iy e t dünyası­ nın m ü ş te re k k ıy m e tle rin i ve öl­ çüle rin i benim sem esi z a ru r i idi; yani, İçtimai b ü n y e d e de esas de­ ğiş ik lik lere ih tiy aç vard ı. Bu. ta- bia tivle daha zor ve d a h a yavaş oldu.

T a r a f t a r l a r ı gittikçe a rt a n ve k n v vef/enen bu g arp lılaşm a h a re ­ k etin e karş ı. O rta ç a ğ a n a n e le rin ­ den h l r t ü r l ü a y rı lm a k istemlyeıı m e d r e se ve sayıca k a la b a lık b ir m u h a f a z a k â r l a r daha doğru su m u ­ ta a s s ıp la r rü m r e s i , daimi fa ali­ y e tle rd e n geri d u rm a m ı ş la r , za­ m a n zaman bazı siyasi fır s a t la r ­ dan da istifade edere k, irticai ha­ r e k e t l e r y a ra tm ışla r d ır, tstaııhu- lnn hil âfet mer kezi olması. Halife

sıfatını tasıv an Osmanlı Padişahı

A hdüih am idtn «hürr iyet» düşm an ­ lığı. zam a n zam an m u h t e li f b ü y ü k d e v le t le r in te şvik i ile — pek de ş u u r l a olm ıy an — h i r «Pan t«iâ- mizm» cerevanı u y a n d ır m ı v a çalış­ ması, «şeyhülislâmlık» m ak am ın ın ve m e n f a a tle rin i b u n a d a y a n m a k ­

la tem in eden old ukça geniş ve

propagandacı h ir sınıfın meveudf- v efi, fikir ve m a t b u a t h ü rr iy e ti n in hem en h em en k a ld ırılm ış olması, garplılaşm a d ü şm an ların ı k u v v e t ­ lendiriyordu. F a k a t b u n a rağm en, garplılaşm a ta r a f l a r la r ı ile düş­ m an ları aras ında h e r sahada de­ vam eden gizli m ücade le , mürte- cilerin m ağlûbiy eti ile neticele n­ di. Çünkü, Ortaçağın z a rarlı an a­ nelerinden k u r t u lm a k , m edenivet dünyasının gidişine ayak u y d u r ­ m ak, m em leketi m addi ve m ane­ vi b a k ım la r d a n yeni ş a r t l a r a u y ­ gun s u r e tte c ihaz landırm ak, Türif- cemiyetinin yaşam ası ve y ü k s e l­ mesi irin bir z a ru r e tt i. 190'". .le Ab- dtllhanıidin otuz y ıllık m u tlak iv et- çi re jim ini de v ir e re k Birinci Meş­ r u t iy e t rejim in i yenid en k u r a n îh- lilâl h areketi, bu g a rp lıla şm a çere yanın ın b i r m uv a f fa k iy e tid ir.

CT’M H Î ’RİY ET D E V R tN D E K Î İN K İL ARLAR

Osman lı İ m p a r a t o r l u ğ u n u n mi­ ra s ın a k o n m a k istıyen bazı em p e r­ yalist d e v le tle r in e n tr ik a l a r ı yü- ziin-içn rfnhîlî is vanl»r ve dıs h e rk ­

lerle gere n ve nihayet Birinci

D ünya H arbin in kasırg ala rı a r a ­

sında sona ere n çok kısa «İkinci

M e ş ru ti y e t devri» nde, ga rp lıla ş­ m a cereyanı m e m le k e t te çok k u v ­ v etlenm iş, veni yeni Heri ha m le ­ l e r İçin f i k i r l e r hazırlanm ış, ka- dm h ü rr iy e t! gibi m ü h i m mese- 1 Merde h u k u k i d e l i l s e de fiilî a- d ım ’a r atılmıştı. F a k a t bn h a re ­ ket ast! İnkişafını, i s ti k lâ l H a rb i­ ni btivük h lr zaferle n eticelen d i­ ren C u m h u r i y e t D evrin de buldu: Mazinin — lıav at k u d r e t le r in i çok­ tan k ay b etm iş — mües seseler!, a n ­ anele ri radika! hir şekild e ta sfi­ ye e dildi; korku ve te r e d d ü d ü n m ah s u lü olan eo m p ro m islere son v e r i l d i ; din ve d ü n y a İşleri hlrlıi- rlnden kRtî o larak »vrıldı ve ni­ hayet, sivasi ve h u k u k i in k ılâ p la r, t a h a k k u k ettirilm esi d a h a zor İç­ timai i n k l l â n l a r 'a ta m a m la n d ı. E- saseıı, m em le k e tin b ir kısmı düş­ m an işgali alt ın da iken ora la rd a düşm anla işbirliği edeıı irtica, hu suretle, h akik i çehresini b ü iü n m ille te göstermişti, İste A ta tü r k ü n

rehberliği He O rtaçağın bir çok |

gerilik b p ğ lar m d o n k u r t u l m u ş o- lan yeni T ü r k cemiyeti, bu s u r e t ­ le, d iğ er medeni m i l l e t l e r aras ın ­ daki mevkiini şerefle alm ış b u lu ­ nuyo rd u .

(Devamı ve sonu yarın) — Y A R I N --- ---I T Ü rk iy et le H ü r r i y e t R e li m i teş eb - i İnişleri — İ k i n c i C i h a n H a r b i n d e n | T n r a k l d e m o k r a t i k g e l i ş m e —

İ

P tı g i 'n Z ih i n l e r d e b e l i r e n s u a l le r Ve ş ü p h e l e r — Hiç b i r k u v v e t i n d e ğ i ş ti r e m î v e c e ğ l t a r i h t z i m ı r e t

(2)

CUMHURİYET

ııııEııııııııımmıııımııııııııımıııııııııiiiııııiiiiımıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııuııııımıııııııEmı

Harvard’da

Bir

Konferans

|

llllEnillllllllllllllllllllllllllM MIim illlllllllllllllim illllIllIlllllllltlIM iıııııııııııııııııııııııııııııııııııİıııı

etinin

2

A ta tü r k tarafın dan gerçekleştiril diği için onun ismi­ ni alan bu siyasi ve içtimai inkılâ plar,

r

L

F U A T K Ö P R Ü L Ü

Y a z a n :

milletimizin tarih î te k â m ü lü esna­ sında k u v v e tle hissedilmiş zaru ­ r e t le r d ir ki, m em le ketin m ü te fe k ­ kirle ri ta r a fın d a n uzun y ıl la r bo­ yunca o rtay a atılmış, um um i e fk â r­ da m ü n a k a ş a m evzuu olmuş, ve

b unların gerçek leştirilm esi lüzu­

mu m ü n e v v e r le r ta r a fın d a n ıımu- nıivetle ka bul edilmişti. Muzaffer k u m a n d a n im kân b u l u r bulmaz, milletin um um i sevgi ve itim adın a

güven erek , kendisinin de esasen

t a r a f t a r b u lu n d u ğ u bu in k ılâp ları gerçekleştirm ekte te r e d d ü t etm e­ miştir.

İç siyasette, m em leketin ta rih î t e k â m ü lü n ü ve h akik i m e n f a a tl e ri­ ni daim a gözönünde b u lu n d u r a n , dem agojid en ve gösterişten nefret eden, aklı selimin icaplarına u y ­ gun cesa retli ve basire tli b ir h a r e ­ ket h a ttın d a n a v n l m ı y a n A tatürk, dış siyase tte de da im a realist, p ren siple rine sadık ve ileri gö rü şlü ol­ m u ş tu r . Büyük küçük b ü tü n m il­ letlerin is tiklâl ve h ü rr iy e tl e r i n e ri a y e t edilmes in e sam im iy etle ta­ r a f t a r olan bu b ü y ü k de v le t ad a­

mı, «Y urtta sulh, cihanda sulh*

f o r m ü lü n d e n asla ayrılm am ış, m il­ le tle r a ra sı m ü n a s e b e tle rd e «müş­ t e r e k emniyet»i k u v v e tle k o ru y a ­ bilecek hakik i b ir m i lle tle r cemi­ yeti k u ru lm ası idealin e daim a sa­ dık kalm ış tır. Birinci Cihan H a r­ bin den sonra b ü y ü k ü m i tl e rl e ku­ r u l a n «M illetler Cemiyeti» nin, te­ cavüzleri önle m ek ve m azlum mil letle ri m ü tecaviz lere karsı k o ru ­ m a k h u su s u n d ak i aczi ve m u v a f fa kiy etsizlikle ri karş ısında dahi, is­ tik b a ld e n üm idin i kesm iy ord u. Üç asırd aııberi hiç bir tecavüzi h arb e

g ir m em iş fakat, kendisine karşı

yapıl an te cavüzle ri önlem ek için daimi bir mal ve c^n fedakârlı ğı­ na m e c b u r kalm ış olan T ü rk mil­ leti, A ta tü r k ü n bu dış siyasetini b ü tü n vic daniyle be nim se m iştir. A ta t ü r k ü n ölü m ü n d e n so nra da as lâ değişmiyen bu dış siyaset, dün ve bugün olduğu gibi yarın da bu su lhçu ve is tik rarlı m ahiyetini mu hafaza edecektir.

H ÜRRİY ET REJİM İ T EŞEBBÜSLERİ

A ta tü r k ü n kısa h a y a tı n d a ger­ çekle ştire m ediği ve b u n d a n dolayı da im a teessür d u y d u ğ u te k hedef, m e m le k e t te ta m a m i y le dem o k ra­ ti k h a k ik i b ir h ü r r i y e t rejim i k u ­ ru l a m a m a s ı o lm u ştu r. İs tik lâl I l a r bini m uazzam bir zafe rle netice­ lendiren, m uv a f fa k iy e tli siyasi ve içtimai i n k ı lâ p l a r ya p a n , d em ok­

rasiye inanan A ta tü r k buna sami­

mi o larak te şebbüs etmiş, fakat

t ü r l ü âm i ll e r te siriyle, bu teşeb­

büsler neticesiz kalmıştı. İki de­

receli seçime day an an te k parti sistemini ve buna im kân verdiği tecr ü b e ile sabit olan Anayasayı değiştiremem iş, d ik t a tö r lü k r e ji­ m inden m em leketi kurta ra m a m ış - tı. İn k ı lâ p l a r ın henüz pek genç ve k ü çü k hir m ü n e v v e r ekall iy etin h im ayesine m u h ta ç olduğu b ah a­ nesi, m u ay y en bir siyasi m e n f a a t şebekes inin elinde başlıca silâhtı. H alb u k i m em le k e tin içtimai b ü n ­ yesi, erişmiş olduğu siyasi ş u u r m erhale si ve k ü l t ü r seviyesi buna m ü s a itti: B ü y ü k t o p r a k la r a sahip b ir be y le r zümresi, k u v v e tli kabi­ le teşkilâtı, yani b ir ta k ı m şa r k m e m le k e t le r in d e h akik i bir dem ok rasin in k u ru lm asın ı zo rlaştıran en­ geller, T ü rk iy e d e y oktu . B ugünkü ileri medeni m e m le k e t le r e nis pet­ le şüphesiz çok geri o lm a k la b e ra ­ b er, T ü rk iy e n i n m a a r if seviyesi, v a k ti y le tn g iltered e, A m erikada, F r a n s a d a d em o k ratik h a r e k e t l e r başlad ığ ı zam anki u m u m i m a a r if seviyesin den aşağı değildi. G arp medeni.vetinin kuvvetli te siri a lt ın ­ da T ü rk iy e d e b ir a sırd a n b e ri m ü ­ tem adi yayılan, yerleşe n, derinle­ şen h ü r r i y e t ve millî h â k im iy e t müc adele si, otuz yıllık bir de v re ­

den so nra 1908 de kati zaferini

kazanm ıştı. A ta tü r k öldüğü za­

man , a ra d a n otuz yıl d ah a geçmiş, h ü r r i y e t ve dem okrasi p rensip le ri yalnız m ü n e v v e r l e r değil h a t t â o- k u y u p yazm a bilm iyen k ö y lü l e r a- r a s m d a b ile yerleşm işti.

SON D EM O K RA TİK GELİŞM E

ikinci Cihan H arbinin te hlikeli

y ılla rı geçtikte n ve «Mihver m e m ­ le ketle ri» nin d ik t a tö r lü k r e j im ­ le ri b ü y ü k dem o k rasilerin ezici ga lebesiy le y ık ıld ık ta n sonra, T ü r k i­ yede s ü r a tli yeni b i r d e m o k r a ti k gelişme oldu: Y'alnız m ü n e v v e r le r değil b ü t ü n h a lk ve bilhassa köy­ lü le r, h a k ik i b i r h ü r r i y e t ve de­ m okrasi re jim inin k u ru lm a sın ı is­ ti y o rl a rd ı. İn san H a k la rı Beyan­ n am esin i it tifak ile k ab u l eden T ü r k iy e B üyük Millet Meclisinin b u k a ra r ı, m e m le k e t te derin akis­ l e r y a r a t t ı : M ütte fik le r im iz olan bü y ü k dem o k r a sile rin y a n ın d a h ak ik î b i r dem okrasi k u r m a k za ru r e ti, b ü ­ tü n v ic d a n l a rd a yerleşm işti. İş te 1945-1950 a r a s ın d a T ü rk iy e y i b aştan b aşa k aplıyan dem okrasi mücadelesi şe hirli m ü n e v v e r in ve işçinin ol­ du ğ u k a d a r kadın ve e r k e k b ü tü n

T ü r k k ö ylüs ünün

de im an ve is-

ra r iy le destekle­ diği bir. m ücadele oldu. C u m h u ri y e t d e v rin d e ralıip- kalan H alk sız o larak ik tid a r d a

Partisi, 1950 de — tek dereceli ola­ rak yapılan 1946 seçim lerinde a lt­ mıştan fazla m ebuslu k kazanan — D em okra t Partiy e iktid arı bırak ­ mak zo runda kaldı. Muhaliflerinin hiç bir itirazın a uğra m ayan serbest ve d ü r ü s t seçi mlerle ik tidar ı kay­ beden Halk Partisinin bu h areketi, yalnız kendi hesabına değil b ü tü n m illet hesabına öğünüle cek mâna- lı bir hâdisedir.

ZİH İN L E R D E BEL İR EN SITALI,ER VE ŞÜ PH E L ER 1950 den bugüne k a d a r T ü r k iy e ­ de m u h t e li f p a r t il e r ır asın d ak i iç siyasi m üca d e le le r ü zerinde d u r a ­ rak d e m o k r a tik in kişafta ileri mi

geri mi gittiğimizi c a\in e çalış­

mak , objektif bir ta r ih î m evzu ol­ m a k t a n ziyade günlü k bir siyaset m evzuu o lu r ki, m aksadım ız ın ta-

mam'.v'e dışındadır. Son yıl la rda

T ü rk iy e d e h ü r r i y e t l e r ne derecey e k a d a r ta h d i t edilm iştir? D em okrat P a r t i p ro g r am ın a sadık kalm ış m ı­ dır? B ugünkü Anayasa, çok p a r ­ tili re jim d e de i k t i d a r Partisin in to t a l i t e r m ah iy ette h a re k e tle r in i öııliyebilecek h u k u k i tem in atı ih­ ti v a ediy or mu? id a r e n in ta rafsız­ lığı, kaza cihazının istiklâli, m a t­ buatın ve ü n iv ersiten in h ü rr iy e ti ihlâl edilmiş m idir ? İ k t id a r d a ve m u h a l e fe t te k i b ü tü n p a rt i pro g ­ ra m la r ın ın sarih h ü k ü m l e ri n e rağ­ men A ta tü r k in k ı lâ p l a rı aleyhinde açık veya kanalı h a r e k e t le r m ev ­ cut m u d u r ? T ü rk iy e d e irticai ve t o t a li te r zihniyet t e k r a r canla na­ bilir mi? B ug ü n k ü iktisadi b u h ­ ran ve h a y a t pahalılığı, b u n a sü­ ratle b ir çare b u lu nm adığ ı t a k d i r ­ de m e m lc ' et irin içtimai te h lik e ­ l e r y a r a t a b il ir mi?

K onuşm am ız ı ta k ip etm ek zah­ m etine k a tl a n a n T ü rk iy e ile a lâ ­

kalı dost ve m ü te h a ssısla rın

zih ninde bu gibi bir takını sualler, şü p h e l e r ve en d iş eler ta b iatiy le y e r ala bilir. F a k a t bizim bu h u ­ su s ta vereceğimiz ce vap çok kısa ve basittir: Biz, ta m a m i y le obje k­ tif olm ıva çalışan b ir tarih çi ve içtim aiy atçı gözü ile, T ü rk m ille­ tinin a s ı r la r boyunca gerçekleştir-

miye çalıştığı başlıca hed efleri,

bilhassa ta r ih î te k â m ü ll e r i n i gözö­ n ü n d e t u t a r a k izaha ç alıştık ; ve b u n la r ın , f e r tle rin arz u ve ir a d e ­ le r in d e n değil içtimai z a r u r e t l e r ­ den doğduğunu ve m u a y y e n b T is­ t i k a m e t ta k i p ettiğini gösterd ik . C e m iy etlerin y ü r ü y ü ş ü n d e daimi ve b ü n y e v i â m ille rd e n başka, te s a d ü ­ fi ve arızî â m i le r de zam an zam an rol o ym yabilîr. F a k a t bu rol ta ­ m a m iy le tâli ve g eçic id ir ; cemi­ yetin u m u m i y ü r ü y ü ş ü ü zerinde kısa z a m a n la r için bazı in h irafla­ ra, gerile m ele re, d u r a k l a m a l a r a sebep olsa bile, u m u m i istikam et

ve netice üzerin d e asla m üessir

olamaz. Sosyal dete r m in iz m e in a­ n an b ir ta r ih ve sosyoloji a ra ş tır ı­ cısı sıfa tiyle t e k r a r edelim ki, T ü r k m illeti y u k a r ı d a n b e r i arzet- tiğim iz hedeflerine erişm ek yolu n­ daki y ü r ü y ü ş ü n e k a tiy e t ve em ni­

yetle devam ediyor. Şu son b ir

kaç yılın ârızi ve te sadüfi bazı h â ­ diseleri, bu y ü rü y ü ş ü belki biraz gecik tir ebilir, zo rlaştırab ilir, f a k a t b u n a hiç bir s u r e tle m âni olamaz, HİÇ BİR K U V V ETİN D EĞ İŞTİ­ REMEYECEĞİ TA RİH İ ZARURET

D ostlarım ız m ü s te rih o ls unla r:

Birleşm iş M ill etlerin samimi bir

uzv u. O rfaşark bölgesinin imanlı b ir su lh ve is ti k r a r u n s u r u olan T ü rk iy e , eksikle rini t a m a m l ıy a r a k ve y an lı ş l a rım tashih e derek, de­ m o k r a ti k inkişafını s ü r a t l e ve em ­ n iy etle g e rçek leştirecek tir. Ç ünkü, T ü r k m illetinin hedefi b u d u r ; ve hiç b i r k u v v e t lıu ta r ih î z a ru r e ti değiştiremez.

— S O N —

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Zeki Kocamemi 1900'de İstanbulda doğmuş, orta öğreniminden sonra "Sa- nayii Nefise Mektebi Alisi"ne çjirmiş,- ye- teneği ile akranları arasında sivrijmiş, sonra

Halen Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bünyesinde özelleştirme programı içinde bulunan Seydişehir Alüminyum Tesisleri; 1960'lardaki, alüminyum talebinin yüksek,

[r]

Lâhitler, lâhitlerin baş ucundaki kitabeler, lâhitlerin yanındaki oturma taşları ve kapı önün-.. deki basamak mermerdir; sair bilûmum kârgir aksam 1

Söz yahut musiki bir büyük holdeki samilere ya doğrudan doğruya veya radyo veya telefon sisteminde olduğu gibi, elektrik usulile naklolu- nursa odada mevcut diğer seslerden

bunun adeta abdal denecek kadar komikleşti - rilmesine eserin mevzuunda!« inceliği mani görüyorum ? Eser yazan, gazetelerle alakası olan bri muallim olduğu da

Rom a Anlaşm ası ile, A vru p a Ekonom ik Topluluğu para politikasının bazı genel ilkeleri, daha başlangıçta belirtilm iş bulunuyordu Anlaşmada para

Yürütme Kurulunun yarattığı bunalım veya toplumun 1960’da temsilcilerine (Temsilciler Meclisi ve T.C. Meclisi üyeleri) verdiği vekalet süresinin çoktan sona ermiş