• Sonuç bulunamadı

Depression and Anxiety Among First Trimester Pregnancies

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Depression and Anxiety Among First Trimester Pregnancies"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Birinci Trimester Gebelerde Depresyon ve

Anksiyete Bozukluðu

Depression and Anxiety Among First Trimester Pregnancies

Pýnar Yücel1, Yasemin Çayýr2, Mehmet Yücel3

1Uz.Dr., Siyavuþpaþa Aile Saðlýðý Merkezi, 3Uz.Dr., Kasýmpaþa Askeri Hastanesi Nöroloji Kliniði, Ýstanbul, 2Yrd.Doç.Dr., Atatürk Üniversitesi Týp Fakültesi Aile Hekimliði Anabilim Dalý, Erzurum

SUMMARY

Objectives: Pregnancy is one of stressful periods in the

life of a woman and often combines with anxiety and depression. In this study we aimed to determine the presence of depression and anxiety and their relation-ship between socio-demographic characteristics in the first trimester of pregnancy by using the Primary Care Evaluation of Mental Disorders (PRIME-MD). Method: A

total of 111 pregnant women who have not any psychi-atric disorder before were included in the study group. The demographic characteristics and the obstetric histo-ries of the patients were recorded. In order to investigate presence of psychiatric disorders, PRIME-MD patient questionnaire was used. Results: Of the 111 women in

the study group 55.8% (n=62) had one or more psychi-atric symptoms with the assessment by PRIME-MD sys-tem. 21.6% (n=24) of them had both anxiety and depression symptoms. The rate of anxiety and depres-sion were significantly high in pregnant women who were >30 years of age. It was found that depression and anxiety were increased as the number of the pregnancies increased (p=0.034, p=0.03, respectively). The rate of depression was high in pregnant women who did not planned pregnancy (p=0.001). Conclusion: Pregnant

women are a risk group for the development of anxiety and depression. Considering this situation, physicians working in primary health care can do psychiatric evalu-ation at follow-up of pregnant women by using tools such as PRIME-MD. Thus, with early diagnosis and treat-ment of the present disorder the complications that con-stitute risk for the health of the mother and the child can be prevented.

Key Words: Anxiety, depression, pregnancy, PRIME-MD.

ÖZET

Amaç: Gebelik bir kadýnýn yaþamýndaki stresli

dönemler-den biridir ve sýklýkla anksiyete ve depresyonla birleþmek-tedir. Bu çalýþmada, 1. trimesterdeki gebelere Primary Care Evaluation of Mental Disorders (PRIME-MD) uygula-yarak, gebelikteki depresyon ve anksiyete varlýðýný ortaya çýkarmayý ve bu duruma etki eden sosyokültürel faktör-leri belirlemeyi amaçladýk. Yöntem: Çalýþmaya 1.

trimes-terdeki, daha önceden bilinen herhangi bir psikiyatrik problemi olmayan toplam 111 gebe alýndý. Hastalarýn sosyo-demografik özellikleri ve obstetrik öyküleri kaydedildi. Psikiyatrik bozukluklarýn varlýðýný araþtýrmak için PRIME-MD hasta soru formu kullanýldý. Bulgular:

Çalýþmaya alýnan 111 gebenin PRIME-MD ile deðer-lendirilmesi sonucunda %55.8'inde (n=62) bir ya da daha fazla psikiyatrik belirtinin olduðu görüldü. Gebelerin %21,6'sýnda (n=24) hem depresif bozukluk hem anksiyete bozukluðu belirtileri vardý. Gebelik yaþý >30 olanlarda depresyon ve anksiyete görülme oraný daha yüksek bulundu. Gebelik sayýsý arttýkça depresyon ve anksiyete belirtilerinin istatistiksel olarak anlamlý þek-ilde arttýðý görüldü (sýrasýyla p=0.034, p=0.03). Plansýz gebeliklerde depresyon belirtileri, planlý gebeliklere göre daha sýktý (p=0.001). Sonuç: Gebeler anksiyete ve

depresyon geliþimi açýsýndan risk taþýyan bir gruptur. Bu durumu göz önüne alarak birinci basamak saðlýk hizmet-lerinde çalýþan hekimler gebelerin takibinde PRIME-MD gibi bir ölçekle psikiyatrik deðerlendirme yapabilirler. Böylece mevcut bozukluðun erken tanýsý ve tedavisi ile anne ve bebek saðlýðý açýsýndan risk oluþturabilecek komplikasyonlarýn önüne geçilebilir.

Anahtar Sözcükler: Anksiyete, depresyon, gebelik,

PRIME-MD.

(2)

GÝRÝÞ

Gebelik periyodu çeþitli fizyolojik ve psikolojik deðiþikliklerle karakterize bir süreçtir. Her trimes-terin kendine özgü psikolojik bir uyum süreci vardýr. Bu dönemde yorgunluk, bulantý, baþ dön-mesi gibi þikayetlerle beraber duygusal deðiþiklikler de yaþanýr. Ýlk trimesterde duygudurum bozukluk-larý diðer trimesterlere göre daha sýktýr (Bunevicius ve ark. 2009). Özellikle istenmeyen gebeliklerin anksiyete ve depresyonla iliþkili olduðu bilinmek-tedir (Kuðu ve Akyüz 2001, Birol 2005). Gebelerde yapýlan depresyon ve anksiyete görülme sýklýðýna ait çalýþmalarda kültürler arasýnda farklý sonuçlar bildirilmiþtir. Gebelerde depresyon ve depresif belirtilerin görülme sýklýðýnýn %12-36 arasýnda olduðu belirtilmiþtir (Marcus ve ark. 2003, Da Costa ve ark. 2000). Ruhsal bozukluklar birinci basamakta oldukça yaygýndýr, fakat sýklýkla gözden kaçan sorunlardýr (World Health Organization and World Organization of Family Doctors 2008, Batelaan ve ark. 2012). Özellikle gebelikte depres-yon ve anksiyete, gebelikle iliþkili fizyolojik deði-þiklikler ve somatik yakýnmalardan ayýrt edileme-yebilir. Çünkü gebelik döneminde kadýnlar ge-nellikle halsizlik ve enerji kaybýndan yakýnýrlar (Olsson ve Wikmar 2004). Gebelik depresyonu hem bebeðin hem de annenin saðlýk durumunu olumsuz etkilemesi ve postpartum depresyona zemin hazýrlamasý nedeniyle üzerinde önemle durulmasý ve erken taný koyulup tedavi edilmesi gereken bir sorundur (Orr ve ark. 2007). Mental Hastalýklarýn Birinci Basamakta Deðerlendirilmesi Sistemi (PRIME-MD) birinci basamakta çalýþan hekimlerce kullanýlmak üzere geliþtirilmiþ ortalama 8 dakikada uygulanabilen bir mental bozukluk taný aracýdýr (Spitzer 1994). Biz bu çalýþmada depresyon ve anksiyete açýsýndan risk taþýyan bir grup olan gebelere, hamileliðe uyum sürecinin henüz baþladýðý evre olan birinci trimesterde iken PRIME-MD uygulayarak depresyon ve anksiyete varlýðýný ortaya çýkarmayý ve bu durumla iliþkili sosyokültürel faktörleri belirlemeyi hedefledik. GEREÇ VE YÖNTEM

Çalýþmaya Ankara Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Gebe Polikliniðine Aralýk-2008 tarihinde baþvuran, çalýþmaya katýlmayý kabul eden ve daha önce bili-nen herhangi bir psikiyatrik hastalýðý olmayan 111

gebe dahil edildi. Ultrasonografide fetusta malfor-masyon belirlenenler, okuma-yazmasý olmayanlar, çoðul gebelikler ya da invitro fertilizasyon ile gebe kalanlar, 18 yaþ altý olanlar ve onam vermeyen hastalar çalýþmaya dahil edilmedi. Gebelik haftasý obstetrik ultrasonografi ile tespit edildi. Çalýþma kriterlerini karþýlayan gebelere, çalýþma hakkýnda bilgi verilip onamlarý alýndý. Yüz yüze yapýlan görüþmelerle sosyodemografik özellikleri, obstetrik öyküleri ile ilgili bilgileri toplandý. Gebelerde anksiyete ve depresyon taramasý için PRIME-MD kullanýldý. PRIME-MD, duygu-durum larý, anksiyete bozukluklarý, somatoform bozukluk-lar ve alkol kötüye kullanýmý gibi birinci basamak saðlýk hizmetlerinde sýk görülen ruhsal bozukluk-larý kýsa sürede taramak için kullanýlan bir görüþme ölçeðidir. Ölçek Spitzer ve ark. (Spitzer 1994) tarafýndan geliþtirilmiþtir. Türkiye için uyarlamasý Çorapçýoðlu ve ark. (1996) tarafýndan yapýlmýþtýr. Bu çalýþmada ölçeðin birinci basamak saðlýk hizmetleri uygulamasýnda ve araþtýrmalarýnda psikiyatrik bozukluklarý kýsa sürede tanýmada yararlý olduðu görülmüþtür. Uygulamada "hasta soru formu" ve "klinisyen deðerlendirme kýlavuzu" olmak üzere iki form kullanýlmaktadýr. Hasta soru formu; hastanýn kendisi tarafýndan yanýtlanan evet-hayýr cevaplý 26 sorudan oluþmaktadýr. Hasta soru formundaki sorulara verilen yanýtlara göre "kli-nisyen deðerlendirme kýlavuzu"na geçiþ yapýlmak-tadýr.

Çalýþmamýzda sosyo-demografik özellikleri, obstetrik öyküleri alýnan gebelere ''Hasta Soru Formu'' verildi. Gebelerin yanýtlarýna göre "kli-nisyen deðerlendirme kýlavuzu"na geçiþ yapýldý. Depresyon ve anksiyete varlýðý gösteren gebeler, kesin teþhis için bir psikiyatri uzmanýna yönlendiril-di. Elde edilen veriler Statistical Programme for Social Science (SPSS) sürüm 15 ile deðerlendirildi. Tanýmlayýcý analizlerin ardýndan, grup içindeki farklýlýklarýn tespitinde Ki-kare testi kullanýldý. Psikiyatrik belirti ve risk faktörleri arasýndaki iliþki korelasyon analizi ile deðerlendirildi. Tüm analiz-lerde istatistiksel anlamlýlýk düzeyi p<0.05 olarak belirlendi.

BULGULAR

Gebelerin yaþ ortalamasý 25.59±5.2 idi. Çalýþma grubu içinde evli olmayan gebe yoktu. Ortalama

(3)

evlilik yaþý 20.32±3.6 idi. Evlilik sürelerinin ortala-masý 5.35±4.6 yýl idi. Eðitim sürelerinin ortalaortala-masý 7.49±3.2 yýl idi. Gebelerin sosyodemografik özel-likleri Tablo 1'de görülmektedir.

Gebeler obstetrik öykülerine göre deðer-lendirildiðinde, mevcut gebeliklerin %53.2'sinin (n=59) planlanan gebelik olduðu izlendi. Primiparlar çalýþma grubunun %43.2'sini (n=48) oluþturuyordu. Gebelerin %37.9'unda (n=42) gebelik sayýsý 3 ve üzerindeydi, öncesinde %23.4'ünde (n=26) düþük, %9'unda (n=10) küre-taj öyküsü mevcuttu.

PRIME-MD ile deðerlendirme sonucunda

gebelerin 62'sinin (%55.8) bir ya da daha fazla psikiyatrik belirti gösterdiði görüldü. Bunlarýn 24'ü (%21.6) hem depresif bozukluk hem anksiyete bozukluðu, 23'ü (%20.7) depresif bozukluk ve 15'i (%13.5) anksiyete bozukluðu olarak deðerlendiril-di.

Anksiyete bozukluðu belirtileri olan 39 gebe (%35.1) psikiyatri uzmaný tarafýndan görüldü ve 34'ü yaygýn anksiyete bozukluðu (%30.6) 4'ü obsesif-kompulsif bozukluk (%3.6), 1'i (0.9) panik bozukluk tanýsý aldý. Depresif bozukluk belirtileri gösteren 47 (%42.3) gebe ise deðerlendiren psiki-yatri uzmaný tarafýndan 26'sý (%23.4) major depre-sif bozukluk, 14'ü (%12.6) major depredepre-sif bozuk-luðun kýsmi remisyonu, 7'si (%6.3) distimi tanýsý aldý.

Bu çalýþmada gebelik yaþý >30 olanlarýn (n=26) %50'sinde (n=13) anksiyete belirtileri izlenmiþ olup; anksiyete görülme oraný diðer yaþ gruplarýna göre daha yüksek tespit edildi (p=0.030), ayný grupta depresyona hiç rastlanmadý. Evlilik yaþý >30 yaþ üzerinde olan 2 gebenin 2'sinde de depresyon ve anksiyete belirtileri görüldü. Mevcut gebeliði planlý olanlarýn %20.7'sinde depresyon, %28.8' inde anksiyete belirtileri görülürken, plansýz olan-larda bu oran sýrasýyla %21.6 ve %42.3 bulundu. Ýstemsiz gebe kalanlarda depresyon belirtilerinin görülme oraný istatistiksel olarak anlamlý derecede yüksek bulundu (p=0.07). Bu grupta (n=52) anksiyete görülme oraný (%42.3) yüksek olmasýna raðmen; planlý gebelik grubuna göre (%28.8) anlamlý bir fark saptanmadý (p=0.099). Aylýk geliri düþük olan grupta depresyon belirtilerinin görülme oraný %14.4, anksiyete %15.3 iken; çok iyi olan grupta ise sýrasýyla %1.8 ve %0 bulundu. Aylýk gelir ile depresyon ve anksiyete belirtileri arasýnda ista-tistiksel olarak anlamlý bir iliþki bulunmadý (p=0.210, p=0.266). Eðitim süresi ≤8 yýl olanlarda depresyon ve anksiyete belirtilerinin görülme oraný sýrasýyla %19.8 ve %30.6, 8-11 yýl olanlarda %18 ve %3.6, >11 yýl olanlarda ise %4.5 ve %0.9 bulundu. Eðitim süresi ile depresyon arasýnda istatistiksel olarak anlamlý bir iliþki saptanmadý (p=0.527). Düþük eðitim seviyesi olan grupta anksiyete görülme oraný yüksek olmasýna raðmen, istatistik-sel olarak anlamlý deðildi (p=0.125).

Tablo 1. Gebelerin sosyodemografik özellikleri Sayý (n) % Eðitim drumu Ýlköðretim 85 76.6 Lise 17 15.3 Üniversite 9 8.1 Ýþi Çalýþýyor 22 19.8 Çalýþmýyor 89 80.2 Aylýk gelir Düþük 38 34.2 Orta 54 48.6 Ýyi 16 14.4 Çok iyi 3 2.7 Sosyal güvence Yok 6 5.4 Var 105 94.6

Evlilik yaþý <20 yaþ 69 62.2

20-30 yaþ 40 36 >30 yaþ 2 1.8 Evlilik süresi ≤1 yýl 36 32.4 2-5 yýl 37 33.3 >5 yýl 38 34.2 Toplam 111 100.0

(4)

TARTIÞMA

Bu çalýþmada birinci trimesterdeki gebelerin yarýsý-na yakýnýnda depresyon ya da anksiyete varlýðý dikkat çekmiþtir. Gebelik sanýlanýn aksine kadýnýn emosyonel açýdan çok iyi olduðu bir dönem deðil, aksine psikiyatrik hastalýklarýn ortaya çýktýðý ya da alevlendiði hormonal ve psikolojik deðiþikliklerle karakterize bir süreçtir (Akdeniz ve Gönül 2004). Gebelik ayný zamanda kadýn hayatýnda önemli biy-olojik ve psikososyal deðiþimlerin yaþandýðý, kaygý ve stres oluþturabilecek birçok etkenle karþýlaþýlma riskinin yüksek olduðu bir dönemdir (Da Costa 2000). Bir derlemede gebelikte depresyon görülme sýklýðý birinci, ikinci ve üçüncü trimesterlerde sýrasýyla, %7.4, %12.8 ve %12 olarak bildirilmiþtir (Bennett 2004). Kurki ve ark. gebelikte depresyon sýklýðýný %30, Marcus ve ark. %20 olarak bul-muþlardýr (Kurki ve ark. 2000, Marcus ve ark. 2003). Ülkemizde bu konuda yapýlmýþ yeterince çalýþma olmamakla ile birlikte Cebeci ve ark.’nýn gebelere yaptýðý Beck Depresyon Ölçeði'ne göre depresyon belirtilerinin görülme prevalansý %12 bulunmuþtur (Cebeci ve ark. 2002). Yine ülkem-izde 258 gebe kadýnda yapýlan bir baþka çalýþmada prenatal depresyon görülme oraný %27.5 olarak bildirilmiþtir (Golbasi ve ark. 2010).

Gebelik esnasýnda görülen depresyon, farklý sosyo-demografik özelliklerle iliþkilendirilmiþtir. Biz evlilik yaþý 30 ve üzeri olan gebelerde depresyon belirtilerine daha sýk rastladýk. Örnek sayýsý yeterli olmamakla birlikte bu sonuç, ileri yaþta yapýlan evliliklerde geçmiþ olumsuz deneyimlerin neden olduðu karamsarlýðýn sonucu olabilir.

Andersson ve ark.'nýn 2. trimester gebelerde PRIME-MD kullanarak yaptýklarý çalýþmada gebelerin %10.4'ünde anksiyete bozukluðu tespit edilmiþtir (Andersson ve ark. 2004). Bizim bul-duðumuz daha yüksek oranda anksiyete belirtileri, gebeliðin baþlangýcýnda kadýnlarýn daha fazla kaygý halinde olduðunu düþündürmüþtür. Anksiyete ile gebelik komplikasyonlarýnýn iliþkisinin olabileceði gösterilmiþtir. Özellikle gebeliklerinin erken döne-minde yoðun anksiyete yaþayan kadýnlarda gebeliðe baðlý yüksek tansiyon ve preeklampsinin yaklaþýk 3 kat daha fazla görüldüðü saptanmýþtýr (Kurki ve ark. 2000). Bu nedenle gebeliðin erken döneminde-ki kadýnlarýn anksiyete yönüyle mutlaka deðer-lendirilmesi gerekmektedir.

Çalýþmalarda özellikle plansýz gebeliklerle depres-yon ve anksiyete arasýnda pozitif iliþki saptanmýþtýr (Bunevicius ve ark. 2009). Ülkemizde yapýlan bir çalýþmada plansýz gebe kalanlarýn %52.6'sýnda depresyon, %34.2'sinde anksiyete saptanmýþtýr. Gebelik isteme durumu ile anksiyete arasýnda anlamlý farklýlýk gözlenmemesine karþýn, depresyon ile anlamlý farklýlýk gözlenmiþtir (Çakýr ve Can 2012). Bu sonuç bizim çalýþmamýzla da uyumludur. Aile planlamasýnýn daha etkin kullanýmý ile plansýz gebeliklerin önlenmesi gebelikte oluþabilecek depresyonun önüne geçecektir.

Birçok çalýþmada gebelik sýrasýnda depresyon ya da anksiyete bozukluðu bulunmasýnýn, gebelik sonrasý depresyon geliþmesi açýsýndan bir risk olduðu sap-tanmýþtýr. Beck yaptýðý bir meta-analizde prenatal depresyon ve anksiyete varlýðýný, postpartum depresyonla iliþkili önemli bir risk faktörü olarak belirtmiþtir (Beck 1996). Gebelik sonrasý depresy-on ise annenin ailesine karþý ilgisizlik ve bebeðine karþý zýt duygular beslemesiyle iliþkilidir (Nur ve ark. 2004). Dolayýsýyla prenatal depresyon ve anksiyetenin tanýnmasý, sadece gebe kadýn için deðil, ailesi ve bebeði için de oldukça önemlidir . Çalýþmamýzýn iki sýnýrlýlýðý vardý. Bunlardan biri örneklem sayýsýnýn yetersiz olmasýdýr. Ýkinci sýnýr-lýlýðýmýz ise örneklemin erken yaþta evlenmiþ, eðitim seviyesi ve sosyoekonomik düzeyi düþük bireylerden oluþmasýydý. Dolayýsýyla ulaþtýðýmýz sonuçlarý topluma genellemek konusunda kesin bir yargýya varýlamamýþtýr. Daha büyük örneklem üzerinde yapýlacak çalýþmalara ihtiyaç vardýr. SONUÇ

Birinci trimesterdeki gebelerin rutin gebelik bakýmlarý sýrasýnda psikiyatrik açýdan da deðer-lendirilmeleri yararlý olacaktýr. Böylece mevcut bozukluðun erken tanýsý ve tedavisi ile anne ve bebek saðlýðý açýsýndan risk oluþturabilecek komp-likasyonlarýn önüne geçilebilir.

Yazýþma adresi: Dr. Yasemin Çayýr, Atatürk Üniversitesi Týp Fakültesi Aile Hekimliði Anabilim Dalý, Erzurum, dryasem-incayir@yahoo.com

(5)

KAYNAKLAR Akdeniz F, Gönül AS (2004) Kadýnlarda üreme olaylarý ile

depresyon iliþkisi. Klinik Psikiyatri Dergisi, 7(Ek 2):70-74. Andersson L, Sundstrom-Poromaa I, Bixo M ve ark. (2004) Point prevalence of psychiatric disorders during the scond trimester of pregnancy: a population-based study. Am J Obstet Gynecol, 189:148-154.

Batelaan NM, Smit JH, Cuijpers P ve ark. (2012) Prevention of anxiety disorders in primary care: A feasibility study. BMC Psychiatry, 22;12:206.

Beck CT (1996) A meta-analysis of predictors of postpartum depression. Nurs Res, 45: 297-303.

Bennett HA, Einarson A, Taddio A ve ark. (2004) Prevalence of depression during pregnancy: systematic review. Obstet Gynecolo, 103: 698-709.

Birol L (2005) Doðum ve Kadýn Saðlýðý Hemþireliði. Ankara, Sistem Ofset Matbaacýlýk, s.20-25.

Bunevicius R, Kusminskas L, Bunevicius A ve ark. (2009) Psychosocial risk factors for depression during pregnancy. Acta Obstet Gynecol Scand, 88: 599-605.

Cebeci SA, Aydemir Ç, Göka E (2002) Puerperal dönemde depresyon semptom prevalansý: obstetrik risk faktörleri, kaygý düzeyi ve sosyal destek ile iliþkisi. Kriz Dergisi, 10: 11-18. Çakýr L, Can H (2012) Gebelikte sosyodemografik deðiþken-lerin anksiyete ve depresyon düzeyleriyle iliþkisi. Turkish Family Physician, 3:35-42.

Çorapçýoðlu A, Köroðlu E, Ceyhun B ve ark. (1996) Birinci basamak saðlýk hizmetlerinde psikiyatrik taný koydurucu bir ölçeðin (Prime-MD) Türkiye için uyarlanmasý. Nöropsikiyatri Gündemi, 1:3-10.

Da Costa D, Larouche J, Dritsa M ve ark. (2000) Psychosocial correlates of prepartum and postpartum depressed mood. J Affect Disord, 59: 31-40.

Golbasi Z, Kelleci M, Kýsacik G ve ark. (2010) Prevalence and correlates of depression in pregnancy among Turkish women. Matern Child Health J, 14: 485-491.

Kuðu N, Akyüz G (2001) Gebelikte Ruhsal Durum C.Ü. Týp Fakültesi Dergisi, 23: 61-64.

Kurki T, Hiilesmaa V, Raitasalo R ve ark. (2000) Depression and anxiety in early pregnancy and risk for preeclampsia. Obstet Gynecol, 95:487-90.

Marcus SM, Flynn HA, Blow FC ve ark. (2003) Depressive symptoms among pregnant women screened in obstetrics set-tings. J Women's Health, 12: 373-380.

Nur N, Çetinkaya S, Bakýr DA ve ark. (2004) Sivas il merkezin-deki kadýnlarda postpartum depresyon yaygýnlýðý ve risk faktör-leri. CÜ Týp Fakültesi Dergisi, 26: 55-59.

Olsson C, Wikmar LN (2004) Health-related quality of life and physical ability among pregnant women with and without back pain in late pregnancy. Acta Obstet Gynecol Scand, 83: 351-357. Orr ST, Blazer DG, James SA ve ark. (2007) Depressive symp-toms and indicators of maternal health status during pregnancy. J Womens Health, 16:535-542.

Spitzer RL, Williams JBW, Kroenke K ve ark. (1994) Utility of a new procedure for diagnosing mental disorders in primary care. The PRIME-MD 1000 study. JAMA, 272:1749-1756.

World Health Organization and World Organization of Family Doctors (2008) Integrating Mental Health into Primary Care: A Global Perspective. Geneva: World Health Organization and World Organization of Family Doctors.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışmamızda gebelik sayısı ile anksiyete skoru arasında bir ilişki tespit edi- lememiş iken, birden fazla gebelik deneyimi yaşamış olan kadınların

Deri belirtileri de¤iflken olup, en s›k eritema nodozum benzeri lezyonlar, papülopüstüler lezyonlar, yüzeyel tromboflebit, ekstragenital ülser, paterji reaksi- yonu ve

Ayrıca, depresyon puanı evli olan hastalarda yalnız yaşayan hastalardan (p=0.04), ailenin toplam geliri- nin 201-350 $ arasında olduğu hastalarda diğer gelir durumlarına

Amaç: Bu çalışmada diffüz alopesili hastalarda psikiyat- rik belirti sıklığının sağlıklı kontrollere göre daha fazla olup olmadığının belirlenmesi ve bunların

Results of this study pointed out that especially Phase-II students are facing high levels of anxiety regardless of the time of the exam, this could be the result of intensive

The aim of this study is to investigate the relationship of anxiety and depression levels with sleep quality and insomnia severity in geriatric patients with depression

Beyin sap› tutulumu, hemisferik bulgular, omurilik lez- yonlar› ve meningoensefalit bulgular› parankimal tutu- lum olarak, dural sinus trombozu ve arteriyel t›kan›kl›k

Çalışmaya katılan gebelerin anksiyete ve depresyon puanları ile toplam gebelik sayıları, yaşayan çocuk sayıları, ölü doğum sayıları ve düşük sayıları arasında