• Sonuç bulunamadı

RICHARD TAPPER, İran'ın Sınır Boylarında Göçebeler - Şahsevenlerin Toplumsal ve Politik Tarihi, çev. F. Dilek Özdemir, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara 2004, 699 sayfa [Kitap Tanıtımı]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "RICHARD TAPPER, İran'ın Sınır Boylarında Göçebeler - Şahsevenlerin Toplumsal ve Politik Tarihi, çev. F. Dilek Özdemir, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara 2004, 699 sayfa [Kitap Tanıtımı]"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Toplumsal ve Politik Tarihi,

çev. F. Dilek Özdemir, ~mge Kitabevi Yay~nlar~,

Ankara 2004, 699 sayfa.

~ahseven, Iran'da, özellikle Azerbaycan'daki Mugan ve Erdebil yöreleri ile Zencan ve Tah-ran aras~ndaki, Harrakan ve Hamse yörelerinde ya~amakta olan baz~~ a~iret topluluklar~mn ad~d~r. ~nanç olarak ~ii olan ve Türkçe konu~an ~ahsevenler, günümüzde büyük ölçüde yerle~ik hayata geçerek, tar~m ile u~ra~makta iseler de, yak~n zamanlara kadar konar-göçer bir hayat tarz~~ sürdürmü~lerdir. Izleri XI. yüzy~lda ~ran'a gelmi~~ bulunan Türk-O~uz boylar~n~n kültürlerine kadar uzan~r.

XVI. yüzy~ldan itibaren XX. yüzy~l ortalar~na kadar Iran, Osmanl~, Rus ve Sovyet kuvvetleri çe~itli vesilelerle ~ahseven topraklar~nda hak iddia etmi~~ veya bu topraklar~~ i~gal etmi~tir. Bu-lunduklar~~ co~rafi konum yüzünden ~ahsevenlerin merkezi hükümetle ili~kileri de~i~iklik göstermi~~ ve a~iret konfederasyonu 1880'lere kadar birle~ik ve merkezi bir siyasi yap~ya kavu~amam~~t~r.

~ahseven konfederasyonu, Nadir ~ah'~ n Erdebil ve Mugan'~~ Osmanl~lar ve Ruslardan geri ald~~~~ ve bölgede ya~ayan ~ahseven göçebelerine bir han atad~~~~ XVIII. yüzy~l ba~lar~na kadar süregelen ayaklanmalarla ~ekillenmi~tir. Han'~n yak~n akrabalar~~ ~ahseven beyleri ve Erdebil va-lileri olarak andm~~lar, fakat konfederasyonu Erdebil ve Miskin bölgeleri ile ba~lant~l~~ iki bölgeye ay~rm~~lard~ r. Beyler, XIX. yüzy~l ba~lar~ ndaki Rus-Iran sava~lar~ na kadar Azerbaycan'daki olaylarda fiilen rol oynam~~lard~r. Bu sava~lar sonunda Mugan'daki ~ahseven lu~laklar~~ Ruslar taraf~ndan i~gal edilmi~tir.

Rus hakimiyet' ile birlikte eski beyler a~iretler üzerindeki güçlerini kaybetmeye ba~lam~~~ ve yeni bir a~iret yap~lanmas~~ ortaya ç~km~~t~r. Daha sonra 1920>ler ve 1930'larda Pehlevi rejimi ~ahsevenleri etkisizle~tirmi~~ ve zorla yerle~ik düzene geçirmi~tir. 1940'larda yeniden konar-göçer hayvanc~lar olarak ya~amaya ba~lam~~lar ve gev~ek, ademi merkeziyetçi a~iret konfederas-yonunu yeniden canland~rm~~lard~r. Fakat 1960'larda beylerin gücünün lur~lmas~~ ve ~ah'~n top-rak reformu ile konfederasyonun ekonomik ve siyasi kurumlar~~ yok edilmi~, yerle~ik düzene geçirilerek a~iret ya~am~ndan uzakla~t~r~lmaya çal~~~lm~~lard~r. ~slam Devrimi'nden sonra ~ahsevenlerde göçebe hayvanc~l~ k k~smen bir canlanma ya~am~~, fakat 1990'lar~ n ortalar~nda hükümet deste~indeki tar~m-sanayi a~~rl~kl~~ programlar~n yayg~nla~mas~~ üzerine onlara pek fazla bir hayat hakk~~ kalmad~~~~ görülmeye ba~lanrru~nr.

Eser bütünü ile Mo~ol Devri sonras~, özellikle XVI. yüzy~l ba~lar~nda Safevilerin ortaya ç~k~~~~ s~ras~nda Azerbaycan tarihi ve bu dönem olaylar~nda a~iretlerin yeri; XIX. yüzy~ldan sonra bu bölgede Rusya ve ~ngiltere gibi d~~~ güçlerin rekabeti ile bu rekabette a~iretlerin rolü ve ko-nar-göçer topluluklardan ~ahsevenlerin hayat tarz~ n~ n anlat~ld~~~~ antropoloji-tarih bulu~ma-s~ mn, alan çal~~mabulu~ma-s~ n~n en güzel incelendi~i örnek metinlerden birisidir.

Dört lus~mdan meydana gelen eserde 14 bölüm bulunmaktad~r.

1. Bölüm (s.17-75), Giri~~ mahiyetinde olup, a~iret tarihi yazmak ba~l~~~~ alt~nda, Antropo-loji, Tarih ve Kabileler (s.17-23); Antropoloji ve Ortado~u'da kabile (s.24-31); ~ran'dalti kabile-ler: S~ n~fland~ rmalar ve Kar~~la~t~rmalar (s.31-44); Tarihçiler ve Kabilekabile-ler: Sonuç ç~karma so-

(2)

1006 KITAP TANITMA

runu (s.44-55); ~ahseven (s.55-59); Kaynaklar Hakk~nda Not (s.59-69) gibi ara ba~l~klardan olu~maktad~r.

Bu bölümde, merkezi devlet yap~lanmas~ na temelde kar~~ t bir sosyal örgütlenme biçimi olarak, bir dü~ünce tarz~na en çok uyan yerli kavram ve en iyi kullan~lan analitik kavram olarak, kabilenin tan~mlamas~ n~~ yaparken, antropologlar~ n belli bir tan~mlama ~ekli üzerinde anla~maya varamad~klar~ndan söz edilmektedir.

Uzun y~llar devam eden kitab~n haz~rlanmas~~ sürecinde özellikle ~slam devriminden sonra Iran'da resmi ve aile ar~ivlerinden ç~ kan belgelerin yarmlanmas~nda bir patlama oldu~unu ifade eden (s.59) yazar; XVIII. yüzy~l ba~lar~na kadar olan dönem ile ilgili olarak daha çok ikinci dereceden kaynaklar~~ kullanm~~, fakat ~ahseven a~iretleri ve faaliyetleri konusunu ayd~nlatmak için belli ba~l~~ bütün kaynaklar~~ taram~~, tarih kay~ tlar~~ ve yay~rr~lanm~~~ mahkeme kay~tlar~n~~ ve yabanc~~ gezginlerin nodar~n~~ gözden geçirmi~tir. Bir sonraki yüzy~ll~k süre için ise, say~lar~~ gide-rek artan Rus ve Azerbaycan ar~ivlerine dayal~~ tarihi incelemelerle tamamlanm~~~ kaynaklar ~ahsevenler konusunda bilgi derlemek aç~s~ ndan daha zengin oldu~u halde, yine de genel an-lamdaki ikinci dereceden kaynaklar~~ gözden geçirmi~tir.

XIX. yüzy~l~n ikinci yar~s~na ait Rusça malzeme, Farsça tarihlerle ve XIX. yüzy~l ba~lar~ndan günümüze kadar olan dönemde, özellikle Tebriz Ba~konsoloslu~u'ndan olmak üzere ~ngiliz dip-lomatik ve konsolosluk ar~ivleri ile desteklenmi~tir.

1900'den 1925'e kadar olan döneme ait ar~iv belgeleri çoklu~undan dolay~~ seçmeye tabi tutulmu~; Pehleviler dönemi ile ilgili olarak ise D~~i~leri ve ~çi~leri Bakanl~klar~~ ar~ivleri ile kendi alan çal~~malar~ n~, ~ahseven ile ~ahseven olmayan, fakat a~iret konular~nda bilgi sahibi olan ki~ilerle yapt~~~~ söyle~ileri, ~ahsevenler aras~ nda çal~~m~~~ di~er ki~i ve kurumlar~n raporlar~ n~~ de~erlendirmi~tir (s.64).

Safevi Devleti ve ~ahsevenlerin Kökleri ba~l~~~ n~~ ta~~yan I. K~s~m (s.71 v.dv.), 3 bölümden olu~maktad~r. Bunlar; II. Bölüm: ~ahseven: Safevilerin A~iret Siyasetleri ve Uygulamalar~~ (s. 77 v.dv.); III. Bölüm: ~ahseven Rivayetleri (s. 105 v.dv.); IV. Bölüm: Safeviler Döneminde Mugan ve Erdebil (s. 127 v.dv.) ba~l~klar~n~~ ta~~maktad~r.

Kökenleri belirsiz olan ~ahsevenlerin, XVI. yüzy~l ile XVIII. yüzy~llar aras~ndaki bir tarihte konfederasyon ~eklinde bir araya getirilmi~~ a~iretlerden olu~tu~u san~ld~~~ n~~ belirten yazar, a~iretin kökeni konusunda Sir John Malcolm ve Minorsky'e ait 3 farkl~~ rivayet benimsendi~ini kaydediyor (s.72). Bunlardan en iyi bilinen rivayet. ~ahsevenlerin 1600 y~llar~nda Safevi sahi Ab-bas taraf~ndan kendisine sad~k bir güç olarak kurulmu~, karma bir a~iret oldu~u ~eklindedir. Onlarla ilgili iki rivayet daha vard~r. Bunlardan biri ~ahsevenlerin atalar~n~ n Yunsur Pa~a idare-sinde Anadolu'dan göç ederek, Nadir ~ah'~n adamlar~ndan Bedir Han taraf~ndan bir konfede-rasyon kurduklar~~ biçiminde; di~eri ise 32 a~iretten olu~tuklar~~ ~eklindedir (s.72-73 ve 511). II. ve III. Bölüm'cie ça~da~~ ~ahseven kabilelerinin tarihi kökenlerini tesbit etmek ve konfederasyo-nun nas~l ve ne zaman kuruldu~unu belirlemek için, XVI. yüzy~ldan XVIII. yüzy~la kadar mevcut olan bütün belge ve kay~ tlar gözden geçirilmi~, kan~ tlar yeniden ele al~ nm~~~ ve henüz kul-lan~lmam~~~ önemli baz~~ kaynaklar ortaya konulmu~tur. Bunun yan~nda II. Bölümde müridleri üzerindeki dini ve siyasi hakimiyetlerinin mahiyetlerinin anla~~lmas~ na yard~mc~~ olmak için, bu tekkenin bir hanedan haline geli~~ sürecini k~sa da olsa anlatm~~t~r. Daha sonra Safevi yönetiminin askeri ve a~iret politikalar~mn bir bölümü olarak, ~ahsevenlerin birle~ik bir a~iret biçiminde nas~l olu~tu~u konusundaki rivayet kaynaklar~~ ele al~nm~~t~r.

(3)

Bölümde ~ahsevenlerin folkloru, gerek kay~tlarda mevcut olan ve gerekse XIX. yüzy~l sonlar~nda veya daha yak~ n tarihlerde yay~mlanm~~~ olan biçimleri ile incelenmektedir. Bunlara yazar~n kendi toplad~klar~~ ve ~ahsevenlerin 32 a~iretten olu~tu~u biçimindeki XX. yüzy~lda halk aras~nda yayg~nla~m~~~ söylentiler de dahil edilmi~tir.

Bölümde ise ~ahseven ad~~ ve onu olu~turan topluluklar, Mugan ve Erdebil bölgesi ile ilgili kay~tlar, Safeviler döneminden ba~layarak, günümüze kadar ele al~nm~~t~r. Burada Safeviler devrinde ~ahseven ad~n~~ Erdebil ile ili~kilendiren kan~tlar gözden geçirilmi~~ ve ~imdiki ~ahsevenlerin atalar~ n~ n bölgeye nereden ve ne zaman geldikleri belirlenmeye çal~~~ lm~~ ur

(s.118, 125 v.dv.).

Yazara göre ~ahsevenlerin kökeni konusunda, ne resmi, ne de sözlü anlaumlar tam olarak belgelere dayand~r~lamamaktad~r. Daha sonraki ~ahseven a~iretlerinin adlar~n~~ ta~~yan a~iret topluluklar~, XVI. yüzy~lda Mugan bölgesinde ya~am~~lar ve ~ahseven ad~n~~ ta~~yan baz~lar~~ ise XVII. yüzy~l~ n 2. yar~s~ nda buralarda kay~ tlara geçmi~lerdir. Fakat kan~ tlara göre Nadir ~ah dönemine kadar böyle bir a~iret konfederasyonu kurulmam~~t~r (s.75). Dolay~s~~ ile asl~ nda daha sonra ~ahseven olarak an~lan a~iretlerden baz~lar~, Safevi ~ahlar~n~ n a~iretlere kar~~~ uygu-lad~klar~~ politikalar sonucunda bu ad~~ alm~~lard~r. ~ah Abbas desTinde ~ahseven ad~~ ile her-hangi bir karma a~iretin kurulmu~~ oldu~u yolunda hiçbir kan~ t bulunmamakla birlikte, onun iz-ledi~i askeri ve a~iret siyasetleri sonucunda birbirinden çok farkl~~ co~rafi bölgelerde muhtelif a~iretlerin parçalar~na rastlan~r olmu~tur. Bu parçalar zamanla ~ahseven unvam alt~nda bir kon-federasyon olu~turmu~tur (s.104).

~ahseven Konfederasyonu'nun Yükseli~i ba~l~~~ n~~ ta~~ yan II. K~s~ m (s.157 v.dv.), 3 bölümden meydana gelmektedir. Bunlar: V. Bölüm: Sar~~ Han Beyli Bedir Han (s.161 v.dv.); VI. Bölüm: Erdebil ~ahsevenlerinden Nazar Ali Han (s. 185 v.dv.); VII. Bölüm: ~ahseven A~iret Konfederasyonu (s.211 v.dv.) ba~l~klar~n~~ ta~~maktad~r.

XVIII. yüzy~l~n ba~lar~nda Safevilerin güç kaybetmesi ile ~ran do~udan Afgan istilâs~na u~rad~~~~ gibi, ülkenin bat~~ ve kuzeybat~~ bölgeleri ise Osmanl~lar ile Ruslar~n eline dü~tü. Mugan ve Erdebil bir süre üç devletin bulu~ma noktas~~ olup. ~ahsevenler ve bölgedeki di~er a~iret top-luluklar~~ uc askeri gibi siyasi bir görev üstlenmek zorunda kald~lar. Bu y~llara ait kay~tlar Mugan-Erdebil yöresindeki ~ahseven ve di~er a~iretlerin faaliyetlerinden ayr~nt~l~~ olarak ilk defa söz et-meye ba~larlar.

Bölüm'de bu kay~tlar, konfederasyonun ilk ortaya ç~kt~~~~ zaman gibi görünen Af~ar Na-dir ~ah dönemi ile ilgili olanlarla birlikte incelenmekteNa-dir. Kan~ tlara göre, NaNa-dir ~ah, Af~ar a~iretinden Sar~~ Han Beyli Bedir Hani, Mugan ve Erdebil ~ahsevenlerinin Beyi olarak atam~~~ ve XIX. yüzy~l~n beyleri ondan türemi~lerdir. 1747'de Nadir ~ahin öldürülmesinden sonra uzun y~llar, Bedir Han ailesi Erdebil ve yöresini yönetmi~, yönetimleri alt~ndaki ~ahseven konfederas-yonu, XVIII. yüzy~l~n sonunda ba~ka bir Türk hanedan~~ Kacarlar i~ba~~ na gelinceye kadar geçen kar~~~kl~k y~llar~nda giderek daha da güçlenmi~lerdir.

Bölümde Konfederasyon ve onu yöneten ailenin tarihi, bölgeyi kontrolleri alt~nda tut-mak için yar~~ ba~~ms~z kom~u hanl~ldar, Af~ar, Afgan, Zend ve Kacar a~iretleri beyleri ve Rus devleti yetkilileri aras~ nda cereyan eden mücadele ve rekabet incelenmi~tir.

Bölümde ilk ~ahseven örgütlenmesi, ~ahseven konfederasyonunun kurulmas~, Kon-federasyonun güçlenmesi ve bölünmesi ele al~nmakta, sonuç olarak, ilk ~ahseven a~iretini olu~turan ~ah Abbas de~il, Nadir ~ah't~r hükmüne var~lmaktad~r (s.228).

(4)

1008 KITAP TANITMA

Büyük Oyunda ~ahseven A~iretleri ba~h~uu ta~~yan III. K~s~m (s.247 v.dv.) 3 bölümden olu~maktad~r. Bunlar: VIII. Bölüm: Rus Sava~lar~~ ve Mugan'~n Kaybedilmesi (s.251 v.dv.); IX. Bölüm: XIX. ruzy~hn Ortalar~nda ~ahseven Göçebeleri (s.281 v.dv.); X. Bölüm: Mugan'daki Göçebeler ve Komiserler (s.315 v.dv.) ba~l~klar~n~~ ta~~maktad~r.

yüzy~l~n ba~lar~nda meydana gelen iki Rus-Iran sava~~~ ve bunun sonucunda imzalanan Gülistan (1813) ve Türkmençay (1828) anda~malan ~ahseven topraklar~n~~ parçalay~p, Mugan'-daki lu~hk yerle~im yerlerinin Ruslar taraf~ndan i~gal edilmesi ile sonuçland~. VIII. Bölüm'de, Mugan'daki a~iretlerin ve beylerinin sava~larda oynad~klar~~ rol ve sonunda a~iretlerin güneye do~ru uzanan hareketleri vurgulanarak, ~ah.sevenlerin tarihindeki dönüm noktalann~~ olu~turan önemli olaylar anlat~l~yor.

~ahseven a~iretleri konusunda ayr~nt~l~~ bilgilerin var oldu~u ilk dönem XIX. yüzy~l~n orta-land~r. IX. Böliim'de, o dönemde ~ahseven kültürü, ekonomisi ve toplumsal ~artlar~~ ile ilgili olarak bilinenler, göçerlerin yerle~ik hale gelmeleri ve Hanlar~n giderek azalan rolleri, bölgede de~i~en ekonomik ve sosyal ~artlar çerçevesinde ele almmaktad~r.

ruzy~hn sonlar~na do~ru Iran ve Rusya, ~ahseven meselesini siyasi ç~kar amaçl~~ olarak kul-lanmaya çah~~ngdar ve bu, kuzey-bat~~ Iran topraklar~~ üzerindeki büyük devletlerin rekabetinin sebeplerinden birini te~kil etmi~tir.

X. Böliim'de s~n~r boyunca ortaya ç~kan huzursuzluklar, çözüm te~ebbüsleri, Rus bask~sm~n artmas~~ ve bunlar~n 1884'te Rus Mugan'~n~n göçebelere kapat~lmas~~ ile sonuçlanmas~~ anlat~lmaktachr

A~iret Konfederasyonunun sonu ba~l~~~n~~ ta~~yan IV. K~s~m (s.357 v.dv.) dört bölümden meydana gelmi~~ olup, Xl. Bölüm: Yeni Odaklar: S~n~r~n Kapat~lmasuun Etkileri (5.363 v.dv.); XII. Bölüm: ~ahseven, Anayasa, Birinci Dünya Sava~~~ ve Sonras~~ (s.405 v.dv.); XIII. Bölüm: Yerle~ik Düzene Geçi~~ ve A~iret Düzeninin Yok Edili~i (s.457 v.dv.); XIV. Bölüm: Sonuç: ~ahseven Kimli~i ve Tarihi (5.507 v.dv.) ba~l~klar~n~~ ta~~maktad~r.

Xl. Bölüm: XIX. yüzy~l~n sonlar~nda Azerbaycan ara ba~h~~~ ile ba~lay~p, ot~nklar ve üretim, pazarlar, yerle~im, ~ahseven a~iret örgiltündeki de~i~iklikler, e~kiyal~k konular~~ ile devam etmek-tedir. Bu bölüm yaz~l~rken Rus görevlileri Markov, Artamonov ve Tigranov'un raporlar~~ da de~erlendirilmi~tir.

yüzy~l~n ilk çeyre~inde Iran'da siyasi ve sosyal, köklü de~i~iklikler olmu~tur. 1906 ve 1909 Anayasa hareketi, ülkenin I. Dünya Sava~~~ s~ras~nda Rus, Ingiliz ve Osmanl~~ kuvvetleri ta-raf~ndan i~gali ve 1921 darbesi Kacar hanedanuun sona ermesine ve Pehlev~lerin i~ba~~na gel-melerine yol açm~~t~r. II. Dünya Sava~~~ s~ras~nda Iran, ~ngiliz ve Sovyet kuvvetleri taraf~ndan bir kere daha i~gal edildi.

Böliim'de, bu kritik dönemde meydana gelen baz~~ önemli olaylara ~ahsevenler'in nas~l dahil oldu~u, mesela Me~rutiyet hareketleri, Cengeliler, Osmanl~lar, Bol~evikler ve R~za Han'a kar~~~ tutumlar~~ ayr~nt~l~~ biçimde anlanlmaktad~r.

Böliim'de, Pehlevilerin ortaya ç~k~~~ndan, 1960'lann ortalar~nda yazar~n alan ara~t~rmas~~ yapt~~~~ döneme kadar olanlar ve sonuçta ~ahseven a~iret konfederasyonunun da~~lmas~~ anlat~lmaktad~r. Ba~lang~çta a~iredere müdahale edilmemi~, ancak onlar zamanla zorla kabul ettirilen yerle~ik düzene geçmenin yol açt~~~~ sosyal ve ekonomik çaresizli~in s~k~nt~lar~n~~ ya~amaya ba~lam~~lard~r. Esasen R~za ~all'~n iktidara geli~i ile Azerbaycan'~n siyasi

(5)

önemi azalm~~, bugüne kadar gelmek üzere Tebriz ticari merkez olarak eski önemini kay-betmi~ti.

1930'larm ba~lar~ ndan itibaren R~za ~ah'~n a~iret politikas~~ hemen hemen tamamlanm~~t~. R~za ~ah, tutuklama, idam etme, sürgüne yollama veya di~er yöntemlerle güçlü a~iret önderlerinden ço~unu etkisiz hale getirerek, topraklar~na el koyarak, a~iret beyli~inin yaratabi-lece~inden kayg~~ duydu~u siyasi tehlikeyi bertaraf etti. 1940'lardaki k~sa bir canlanmadan sonra, II. Dünya Sava~~ 'n~~ izleyen y~llarda, Muhammed R~za Pehlevi döneminde beylerin hakimiyetine son verilmi~, 1960'lar~n ba~lar~ndaki toprak reformu ile otlaklar devletle~tirilmi~tir. Mugan'da sulu tar~m yapma ve sanayinin geli~tirilmesi ile göçerlerin büyük bir k~sm~na yerle~im yeri sa~lanabilecek hale gelinmi~tir. Bölüm; 1995'e kadar olan geli~meleri özetleyen bir Dipnot: 1966-1995 ile sona ermektedir.

Pehlevilerin son on y~l~nda, hükümet politikalar~~ ve hayvan ürünleri aç~s~ndan elveri~siz pi-yasa ~artlar~~ yüzünden ~ahseven göçebe hayvanc~l~~~~ h~zl~~ bir çökü~~ ya~ad~. Bölgede sulu tar~ma geçi~in te~viki ile pek çok ~ahsevenli odaldarm~~ terk etmek zorunda b~rak~ld~. 1970'lerin orta-lar~nda petrol fiyatorta-lar~ndaki yükseli~in ard~ndan, hazine deste~i ile yap~lan et ve süt ürünleri it-halat~~ dolay~s~~ ile ~ran'da hayvanc~l~~a dayal~~ ekonomi zarfiamaya yüz tuttu. Göçebeler gittikçe yoksulla~u ve yerle~ik hayata geçi~~ h~zland~. 1987 y~l~nda yap~lan nüfus sarm~nda ~ahsevenler 5.897 aile olarak tesbit edilmi~~ olup, 1995'te ço~u yar~~ yerle~ik konumda 7.800 aile kayde-dilmi~tir.

~slam devrimi esasen bir ~ehirli kitle hareketi olup, ~ahseven göçebeleri bunda çok az bir rol ald~lar (s. 500). Buna ra~men devrimle birlikte ba~lang~çta göçebelere bak~~~ aç~s~nda bir de~i~iklik de görüldü. Ayetullah Humeyni, önceki rejim taraf~ndan özellikle bask~ya maruz kalm~~~ iki halk kesiminden birinin göçebeler (di~eri ise din adamlar~) oldu~unu ilan etti. On-lar~~ devrimin hazineleri (zahayir-i ~nlulab) ve dördüncü silahl~~ güç olarak tan~mlad~~ ise de, 1993'ten sonra yerle~ik düzene geçme fikri yine hükümetin gündemine girmi~~ bulunuyordu (s. 502). A~iretler ortak ~ ran toplumunun siyasi bir unsuru de~il, turistler için çekici, renkli ve geçmi~in folklorik kal~nt~lar~~ haline gelmi~lerdi. Bu arada bunca yüzy~ll~k ~ahseven ad~~ da resmi olarak "Elseven" olarak de~'i~tirildi. Onlar yeni adlar~n~~ hiçbir zaman kabul etmediler ise de, 1992'den itibaren art~k yeni ad yayg~n biçimde resmen kullan~lmaktad~r.

~ahseven kimli~i ile tarih aras~ ndaki ili~kinin incelendi~i XIV. Bölüm sonuç olup, Etnisite ve Kimlik, ~ahseven Konfederasyonu: Birbirleriyle çat~~an kökler, siyasi de~i~me, ~ah yanl~lar~ndan e~kiyalara, a~iretçilikten feodalizme, vatanseverlikten hayvanc~l~~a, ~ahseven a~iretleri: Kültürel Kimlik ve Tarihsel Devaml~l~ k, Son Yorumlar: A~ireder ve Devletler ara ba~l~klar~ndan olu~maktad~r.

Bütün bunlardan sonra yazar "~ahseven ne bir kabiledir, ne de al~~~lm~~~ anlamda bir etnik gruptur. Bunlar kar~~~k köklerden gelmi~, ortak bir soy ideolojisi olmayan siyasi olarak birlik olu~turmam~~~ veya s~n~rlar~~ kesin çizgilerle belirlenmemi~~ insanlard~r. ~ahseven olmayan kom~ular~~ ile dillerini ve dinlerini payla~m~~lard~r. Ad~~ d~~~nda ~ahseven kimli~ini olu~turan özellikler zaman içinde de~i~iklikler göstermi~~ ve bunu olu~turan unsurlara ba~l~~ olarak çe~idenmi~tir" hükmünü tekrarlamaktad~r (s.510-511).

Bu son bölümde önce ~ahseven'in kölderi, bu konudaki farkl~~ rivayetler, kimliklerinin farkl~~ kurgulanmalar~~ ve konfederasyonun siyasi tarihi ile ili~kilendirme; ikinci olarak, farkl~~ ta-ifelerin gösterdikleri dikkat çekici süreklili~in sebeplerini ara~t~rmaya ve sonuçta, bu ara~t~rman~n a~iret topluluklar~mn daha geni~, devlet düzeyindeki siyasi süreçlerle ili~kileri ko-

(6)

1010 KITAP TANITMA

nusundaki tart~~malar üzerindeki etkilerini anlamaya çal~~arak, daha büyük ortakl~ klara mensu-biyetle ilgili kimlik unsurlar~~ ele al~nm~~t~r.

Yazar son olarak "I. Bölüm ve XIII. Bölüm'de gördü~ümüz gibi, devletin yaratt~~~~ ve yeni-den canland~r~lan a~iret sistemi ~slam Cumhuriyeti'nde de ayn~~ canl~l~ kla varl~~~ n~~ sürdürmektedir. Humeyni, Pehlevilerin uygulad~klar~~ bask~lar~, a~iretleri "devrimin hazineleri" olarak tan~mlamak yolu ile tersine çevirmi~dr. ~ah Abbas'~n (mitolojik olarak) yaratt~~~~ "~ahseven" ~slam Cumhuriyeti'nde "Elseven" olarak yeniden yaraulm~~ur. Eski anlam~~ ile a~iret sistemi, art~k mevcut de~ildir. Devlet merkeziyetçi beylikleri kald~rm~~, bunlar~~ sosyal devlete uy-mayan, siyasi aç~dan gereksiz ve modern devlet yap~s~na ayk~r~~ yap~lanmalar olarak tammlam~~~ ve Göçer ~~leri Örgütü kanal~yla, eski a~iret beylerinin siyasi ve ekonomik i~levlerini üsdenmi~tir. A~ayir, il ve taife, a~iret siyasi yap~lanmas~~ veya beylikler dikkate al~nmadan yeniden tan~mlanm~~, fakat göçebe hayvanc~l~k, akrabal~k ahlâk~ndan kaynaklanan ba~lar~~ veya payla.~~lan ekonomik ç~karlar özellikle dikkate al~narak hareket edilmi~tir. Asl~nda, temel göçebe topluluklar~n sosyokültürel ve ekonomik önemleri resmen tan~nm~~t~r" (s. 560) sözleri ile ese-rine son noktay~~ koymaktad~r.

Eserin sonucunda Harrakan ve Hamse ~ahseveni: Kökleri ve gelenekler (s.561 v.dv.); ~ahseven a~iretlerinin listeleri ve tarihler (s.537 v.dv.); Baz~~ ~ahseven sesleri (s.599 v.dv.) ba~l~kl~~ 3 ek bulunmakta; bunu çok zengin bir bibliyografya takip etmektedir (s. 619-661). Kitab~n so-nunda konu, yerler, halklar, ki~iler, hanedanlar, partiler, gruplar, yazarlar, a~iret adlar~~ dizinleri yer almakta ise de yetersizdir.

Böyle hacimli, geni~~ kitlelere hitap etmeyen bir eseri çevirmesinden dolay~~ F. Dilek Özdemir'i ve eseri yay~nlamas~ndan ötürü ~mge Kitabevi yetkililerini kutlamak gerekir. Editör Suavi Ayd~n'~n Türkçe çeviriye yazd~~~~ önsöz'deki "A~iretlerin, cemaatlerin, yer ve ki~i adlar~ n~ n ~ ngilizce transliterasyonu yerine Türkçeleri konmaya çal~~~lm~~ur" ifadesine kat~lmak mümkün de~ildir. Zira pek çok ki~i, yer veya topluluk ad~~ yanl~~~ veya yer yer de~i~ik imla ile yaz~lm~~ t~ r. Burada bunlardan örnekler vermeyi yersiz buluyoruz. E~er eser bas~lmadan önce ~ran tarihi ile u~ra~an bir uzman taraf~ndan okunmu~~ olsa idi, bunlar~n ço~unu gidermek mümkün olabilirdi. Y~ne Suavi Ayd~n'~n "...Türkiye entellektüel hayat~~ ve akademyas~, hattâ Türk Dünyas~~ bayraktar-lar~~ bu co~rafya hakk~nda da o denli cahildir" ifadesine ise kat~lmamak mümkün de~ildir.

Ömrünün büyük bir k~sm~n~~ $ahsevenleri ara~t~rmaya adayan ve en güzel günlerini on-lar~n aras~nda veya tozlu ar~iv belgeleri aras~nda geçiren Richard Tapper, bu eseri ile Türk tari-hinin önemli, fakat az bilinen bir kesitini büyük bir vukt~fla ortaya koymu~tur. Eser Azerbaycan ve a~ireder ile ilgili çal~~malar yapan tarihçi ve antropologlar~ n uzun y~llar ellerinden ,dü~ürmeyecekleri bir kitap olacakt~r.

Referanslar

Benzer Belgeler

According to the new rules, owners, managers, and employees within their companies, who intend to travel lo Serbia for business reasons, and when entering the country, do not hold

O yüzden Venezuela halkı için Türk halkının tarihi, alınması gereken bir örnek.” Türk milletinin verdiği desteğin mücadelelerine benzin aşıladığını ifade eden

; üstün kimse de yok denilmektedir. Fakat fülütü ilk defa çalan Marsiyas değildir. Bu müzik aletini önce tanrıça Athena icad eder. Üflerken yanaklarını şişirip,

Biyoyararlılık bölümünde çözünme testleri ve sürekli etkili preparat- larla ilgili çalışmalar, Yeni Form- lar bölümünde ise daha çok mik- roenkapsülasyon,

Mimar Davudun güzel san'atlar serisinden ikinci eseri 1594 (1002) tarihinde yapılmfş olan (Cerrah- paşa camii) dir.. Cerrahpaşa camiinin plânı; münfe- rid sütun ve ayaklarla

Bu büyük arsanın ilk zamanlarda, şehir içinde hususî ikametgâhlara mahsus bir mahalle teşkil edeceği düşünülerek, ilk bina ya- panlar, bunun gibi azamî üç katlı

Güzellik zorla yapılabilen lüzumsuz bir şey değildir.. O; bir icat

Yazıhanesinin başında otururken bir kâğıt üze- rine gelişi güzel bir kaç çizgi ile güzel bir başlık, bir motif ve bazan bir karikatür yapıverdiği görülürdü..