• Sonuç bulunamadı

Türk İslam edebiyatında aşere-i mübeşşere

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk İslam edebiyatında aşere-i mübeşşere"

Copied!
155
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜN VERS TES

SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ

SLAM TAR H VE SANATLARI ANAB L M DALI

TÜRK SLAM EDEB YATI B L M DALI

TÜRK SLAM EDEB YATINDA A ERE- MÜBE

ERE

(Yüksek Lisans Tezi)

DANI MAN

Prof. Dr. Ahmet YILMAZ

HAZIRLAYAN

Murat AK

(2)

Türk slam Edebiyat4nda A5ere-i Mübe55ere Özet

A ere-i mübe ere, daha hayatta iken Hz. Peygamber taraf ndan cennetle müjdelenmi , dört halifenin de içinde bulundu u on isimden olu an bir sahâbe toplulu udur. Sahâbeden cennetle müjdelenmi ba ka isimler olsa da, Hz. Peygamber’in onlar n isimlerini tek bir rivâyette birlikte zikretmesi, (slam dü üncesi gelene i içinde a ere-i mübe ere st lah ile tavsif edilmelerinin sebebidir. A ere-i mübe erede yer alan isimler ya ad klar dönemde dinî, siyasî, içtimaî hemen her konuda öne ç km lard r. Bu sûretle ba ta dört halife olmak üzere a ere-i mübe ere sözlü ve yaz l , manzum ve mensur edebî kültürümüzün tamam nda kendilerine ait yerlerini alm lard r.

A ere-i mübe ere içinde yer alan dört büyük halife, divanlarda oldukça yer etmi ,

medh-i çâr-yârlar ile Hz. Peygamber naatlar ndan sonra yerlerini alm lard r. Dört halife

içinde Hz. Ebû Bekir sadâkat, Hz. Ömer adâlet, Hz. Osman hilm ve hayâ, Hz. Ali de ilim ve irfan sahibi olma vas flar yla öne ç km lard r. Divanlar m zda, dört halife içindeki di er isimlere nispetle Hz. Ali’ye daha fazla telmihte bulunulmu tur. Bu durum edebî gelene imizde yer alan ehl-i beyt sevgisinin bir tezâhürüdür. Bununla birlikte dört halife d nda, a ere-i mübe erede yer alan di er isimler divanlarda çok az zikredilmi lerdir. Yine divanlarda yer almayan birçok beyitte a ere-i mübe ereye telmihlerle kar la mak mümkündür.

Edebî gelene imizde eserlerde a ere-i mübe ere için müstakil fas llar aç lm t r. Hz. Peygamber’in hayat n manzum olarak dile getiren Muhammediyye’de, sûfiyâne tarzda kaleme al nm nasihatnâme eserleri diyebilece imiz Garibnâme ve Tazarrunâme’de a ere-i mübe ere müstakil fas llarda manzum ve mensur olarak zikredilmi lerdir.

Edebiyat m zda a ere-i mübe ere için yaz lm üç manzum a ere-i mübe ere hilyesi mevcuttur. Bu hilyelerden biri Edirneli Güftî’ye aittir. Di er iki hilye Natî Mustafa Bey ve Mehmet 4âkir’e aittir. Edirneli Güftî ve Natî Mustafa Bey’e ait iki hilye Cevrî (brahim Çelebi’nin çâr-yâr hilyesinin tekmileleri niteli indedir.

Ba ta dört büyük halife olmak üzere a ere-i mübe ere manzum (slâmî edebiyat m z n temel unsurlar olan divanlar m zda, manzum müstakil eserlerde ve kendileri için kaleme al nm hilyelerde birçok telmihin konusu olmu lard r.

(3)

Ashara-i Mubashshara in Türkish slamic Literature Abstract

“Ashara-i mubashshara” is an idiom in Islamic Literature used for a group of sahabe, the ten companions of Muhammed, informed by him that places were assigned for them in paradise while they are alive. Although there are many others informed by Muhammed that they were predestined to paradise, only these ten companions were entitled with “ashara-i mubashshara”, because Prophet Muhammed mentioned these ten names within the same narration/rivâyah. These ten companions came into prominence in religious, political and social issues at their time. In this wise, ashara-i mubashshara -especially the four caliphs of Islam- has occupied a significant place in all phases of Islamic literal culture, regardless if oral or written .

The four caliphs of Islam who are also among the ashara-i mubashshara, were mentioned in diwans after poems written for Prophet Muhammed. In classical Turkish poems Abu Bakr has a big reputation with his loyalty, Omar with his rightness, Othman with his modesty and bashfulness and Ali with his knowledge. It can be seen that Ali is mentioned far more than the other three caliphs in diwans. This is the result of the reputation of the ahl al-bayt culture which has an important place in our tradition. In our classical diwans it is diffucult to see the mentioning for the other members of ashara-i mubashshara except for the four caliphs. Beside diwans there are also some couplets which allude the other members of ashara-i mubashshara.

In our literal tradition there are separated chapters for ashara-i mubashshara in classical works. Muhammeddiyye which narrates the life of prophet Muhammed written in werse form and Garibnâme and Tazarrunâme which are written in mystical mode mention ashara-i mubashshara. Also there are works which include separated chapters for them.

In Turkish Islamic Literature there are three hilya's which were written for ashara-i mubashshara. One of them was writtten by al-Guftî al-Adirnawî. The other two hilya's were written by Natî Mustafa and Mehmet Shâkir. These two hilya's are complements for Djavrî Abraham Chelebi’s eulogy for the four caliphs.

The names of ashara-i mubashshara are mentioned in diwans which are the basic elements of Islamic literature, in arranged seperated Works and in hilya's arranged for them. In conclusion, Ashara-i mubashshara has found a deep-seated place in Turkish Islamic Literature.

(4)

Ç NDEK LER

KISALTMALAR ...6

ÖNSÖZ ...7

G R A ERE- MÜBE ERE’N N KAVRAMSAL ÇERÇEVES 1. A5ere-i Mübe55ere’nin Tan4m4...10

2. A5ere-i Mübe55ere Hadisinde Yer Alan Büyük ahsiyetler...12

2.1. Hz. Ebû Bekir ...12 2.2. Hz. Ömer...14 2.3. Hz. Osman ...15 2.4. Hz. Ali...16 2.5. Talha b. Ubeydullah...17 2.6. Zübeyr b. Avvâm ...18 2.7. Abdurrahman b. Avf ...20

2.8. Ebû Ubeyde b. Cerrâh...21

2.9. Sa‘d b. Ebî Vakkas...22

2.10. Saîd b. Zeyd ...23

3. Cennetle Müjdelenmi5 Di=er Sahâbîler...25

I. BÖLÜM A ERE- MÜBE ERE Ç NDE ÇÂR-YÂR-I GÜZÎN 1. Çâr-Yâr-4 Güzîn’e Genel Bir Bak45...27

1.1. Hz. Ebû Bekir-i S ddîk...33

1.2. Hz. Ömer’ül-Fâruk...36

1.3. Hz. Osman- Zi’nnûreyn ...38

1.4. Hz. Ali Kerreme’llâhu Vecheh ...41

II. BÖLÜM BEY TLERDE VE MÜSTAK L FASILLARDA A ERE- MÜBE ERE 1. Divanlarda ve Di=er Kaynaklarda Tespit Edilen A5ere-i Mübe55ere Telmihlerine Örnekler...49

2. A5ere-i Mübe55ere çin Yaz4lm45 Müstakil Fas4llar...54

2.1. Garibnâme’de A ere-i Mübe ere...54

2.2. Muhammediyye’de A ere-i Mübe ere ...61

(5)

III. BÖLÜM

A ERE- MÜBE ERE H LYELER

1. Edebiyat4m4zda Hilye Türüne Genel Bir Bak45...72

2. el-Güftî el-Edirnevî ve Hilye-i A5ere-i Mübe55eresi ...75

2.1. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in Hilyeleri ...76

2.2. Hilye-i A ere-i Mübe ere ...78

2.3. Hz. Ebû Bekir Hilyesi...80

2.4. Hz. Ömer Hilyesi ...82

2.5. Hz. Osman Hilyesi ...85

2.6. Hz. Ali Hilyesi ...87

2.7. Talha b. Ubeydullah Hilyesi ...89

2.8. Zübeyr b. Avvâm Hilyesi...92

2.9. Abdurrahman b. Avf Hilyesi ...95

2.10. Sa‘d b. Ebî Vakkas Hilyesi ...96

2.11. Saîd b. Zeyd Hilyesi...97

2.12. Ebû Ubeyde b. Cerrah Hilyesi ...98

2.13. Hâtime...99

3. Na'tî ve Hilye-i A5ere-i Mübe55eresi ...99

3.1. Dört Halife Övgüsü...100

3.2. Allah’a Hamd...101

3.3. Fahr-i Kâinat Efendimiz (çin Naat...102

3.4. Münâcât ...104

3.5. Sebeb-i Manzûme ...104

3.6. Talha b. Ubeydullah Hilyesi ...105

3.7. Zübeyr b. Avvâm Hilyesi...107

3.8. Sa‘d b. Ebî Vakkas Hilyesi ...109

3.9. Saîd b. Zeyd Hilyesi...111

3.10. Abdurrahman b. Avf Hilyesi ...112

3.11. Ebû Ubeyde b. Cerrah Hilyesi ...114

3.12. Münâcât ...115

(6)

4. Mehmet âkir ve Hilye-i A5ere-i Mübe55eresi ...117

4.1. Mehmed 4âkir’in Cevrî Çelebi’nin Eserine Zeyli ...118

4.2. Allah’ Yüceltme...119

4.3. Fahr-i Kâinât Efendimiz (çin Naat...121

4.4. Dört Büyük Halife (çin Naat...123

4.5. A ere-i Mübe ere’nin Devam ile Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Hilyelerinin Mukaddimesi ...126

4.6. Talha b. Ubeydullah Hilyesi ...128

4.7. Zübeyr b. Avvâm Hilyesi...130

4.8. Sa‘d b. Ebî Vakkas Hilyesi ...132

4.9. Saîd b. Zeyd Hilyesi...133

4.10. Abdurrahman b. Avf Hilyesi ...134

4.11. Ebû Ubeyde b. Cerrâh Hilyesi ...136

4.12. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in Hilyeleri ...137

4.13. Hâtime...138

SONUÇ...140

B BL YOGRAFYA ...142

(7)

KISALTMALAR

A.g.e. :Ad geçen eser

A.g.m. :Ad geçen makale

A.g.md. :Ad geçen ansiklopedi maddesi AKMY :Atatürk Kültür Merkezi Yay nlar

b. :Bin (O ul)

bkz. :Bak n z

bsk :Bask

c. :Cilt

DEÜ :Dokuz Eylül Üniversitesi

D(A :Diyânet Vakf (slam Ansiklopedisi

Hz. :Hazreti

haz. :Haz rlayan

(ÜEFY :(stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay nlar

Ktb. :Kütüphanesi

M.E.B. :Milli E itim Bakanl ö. :Ölümü

no. :Numara

r.a. :Raz yallâhü anh / anhâ

S. :Say

s. :Sayfa

s.a.v. :Sallallahü aleyhi ve sellem

TDK :Türk Dil Kurumu

Ter. :Tercüme eden

thk. :Tahkik

trs :Tarihsiz

vb. :Ve benzeri

vd. :Ve devam

vr. :Varak

Yay. :Yay nlar

(8)

ÖNSÖZ

(nanan insanlar için cennet, bütün iyi ve do ru eylemlerin sonucu ve kar l olarak vard r. Cennet dünyadaki k sa ya am n ard ndan Allah’a inanan kullara Allah taraf ndan vaat edilen sonsuz ve ebedî hayatt r. Bu ebedî hayat n özellikleri, insan idrâkinin kavrayabilmesi için Kur’ân- Kerim ve hadis-i eriflerle somutla t r lm , cennet; alt ndan

rmaklar akan, içinde inananlar için tertemiz e lerin oldu u, hiçbir s k nt , hüzün ve yorgunlu un olmad , bilezikler, inciler ve ipekli elbiselerle bezeli, taptaze meyveler ve sonsuz nimetlerin sunuldu u bir mekan olarak tavsîf edilmi tir. Âhirette müminlerin gidece i yer olan cennete, inanmayanlar asla giremeyeceklerdir.

Cennet inanan insanlar için nihâî mutlulu un ve kurtulu un kendisidir. Hal böyle olunca cennet (slâmî gelene imizin sözlü ve yaz l bütün unsurlar nda en de erli yerini alm t r. Divan edebiyat m zda cennet, bu edebiyat n en de erli varl olan sevgilinin saray , bahçesi, mahallesi, yurdu k saca onun bulundu u her yerdir. Bütün güzel yerler cennete te bîh edilir. Bu edebiyat n sahibi âirlerimiz, kendilerini Âdem Peygamber’in evlad , bu cihetle de cennetin de vârisi saym lard r. Nâbî bunu u güzel beytiyle dile getirmi tir.

Mirâs- pederdir bizlere cennet Elbette gireriz hâne bizimdir

Onun sonsuz mutluluk ve huzur yeri olu u insanlar n ona olan i tiyâk ve merak n art rm t r. (nananlar Allah’ n r zas n gözettikleri eylemlerinin sonucu olarak korku ve ümit içinde cenneti temennî ederler. Cennete kavu man n tek yolu Allah’ n r zas na ula makt r.

Bununla birlikte Hz. Peygamber, kendisine yak n isimlerden olu an on ki ilik bir sahâbî toplulu unu henüz hayattalarken cennetle müjdelemi tir. Bu sahâbîler her inanan n arzusu olan cennetle, daha hayatta iken onurland r lm lard r. Gelene imiz dîni bir st lahla onlar , cennetle müjdelenen on sahâbî anlam na gelen “a ere-i mübe ere” ile isimlendirmi tir. Onlar cennetle müjdelenmi olmakla kendilerinden sonra gelen inananlar için ideal mümin örnekleri olduklar n ispatlam lard r.

Daha dünyada iken hak ettikleri cennetle a ere-i mübe ere, bütün (slâmî gelene imizde kendisine önemli bir yer edinmi tir. Sözlü ve yaz l , manzum ve mensur bütün (slâmî literatürde kendilerine birçok telmihte bulunulmu tur. Edebî gelene imizde,

(9)

a ere-i mübe ereyi konu edinen eserlerin birço u cennetle müjdelenen bu sahâbîleri anlatan mensur menâk bnâmelerdir. Bu menâk bnâmeler, ba ta dört büyük halife olmak üzere a ere-i mübe ereyi olu turan sahâbîlerin müslüman olu lar n , kahramanl klar n ve di er müslümanlara örnek olacak vas flar n ön plana ç kararak anlatan mensur edebî eserlerdir. Bununla birlikte, manzum edebiyat m zda a ere-i mübe ere için hilyeler kaleme al nm t r. Divanlarda a ere-i mübe ere içinde yer alan dört büyük halifeye çokça medhiyeler düzülmü tür. Divanlar n d nda kalan birçok beyitte a ere-i mübe ere zikredilmi lerdir. Baz manzum eserlerde de a ere-i mübe ereyi anlatan müstakil fas llara yer verilmi tir.

“Türk (slam Edebiyat ’nda A ere-i Mübe ere” ba l kl bu çal mam z n amac manzum (slâmî edebiyat m zda a ere-i mübe ere için yaz lm naz mlardan yola ç karak a ere-i mübe erenin bu edebiyat içindeki yerlerini tespit edebilmektir. Konunun yüksek lisans n s n rlar n a abilece i dü üncesiyle mensur edebiyat m z bu çal man n kapsam d nda b rak lm t r.

Çal mam z giri ve üç bölümden olu ur. Çal mam z n giri inde dîni bir st lah olarak a ere-i mübe erenin kavramsal çerçevesi verilmi , a ere-i mübe erede yer alan isimlerin hayatlar ve kim olduklar aktar lm t r.

(slâmî literatürde çâr-yâr- güzîn olarak isimlendirilen ve a ere-i mübe ere içinde yer alan dört halife, edebiyat m zda ayr ca ele al nacak kadar yer etmi lerdir. Bu cihetle çal mada bu dört büyük halife için ayr bir bölüm açmay uygun gördük. Çal mam z n ilk bölümü “A ere-i Mübe ere (çinde Yer Alan Çâr-Yâr- Güzîn” ba l alt nda, bu dört büyük halifenin klasik manzum edebiyat m z n kö e ta lar olan divanlardaki yerlerini tespite yöneliktir.

(kinci bölümde a ere-i mübe ereye telmihte bulunan, divanlardan ve divan d eserlerden seçti imiz beyitlerden örnekler sunmaya çal t k. Manzum edebiyat m zda, eserlerinde bu on sahâbî için müstakil fas llar açm âirlerimiz vard r. Bu bölümde, ayr ca bu eserlerden önemli olan üç tanesi seçilmi ve seçilen eserlerde yer alan a ere-i mübe ere fas llar de erlendirilmeye çal lm t r.

Edebî gelene imizde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in fiziksel özelliklerini tavsîf eden manzum hilyeler bulundu u gibi, a ere-i mübe ere için de hilyeler kaleme al nm t r. Yapt m z literatür taramalar sonucunda a ere-i mübe ere için kaleme al nm üç manzum hilyeye ula t k. Farkl kütüphanelerden tespit etti imiz bu hilye yazmalar eserin son bölümünü olu turmaktad r. “A ere-i Mübe ere Hilyeleri” ba l kl son bölümde, bu üç a ere-i mübe ere hilyesi de erlendirilmi tir. Çal mam z a ere-i mübe ere hilyelerinden

(10)

olu an son bölümden sonra, konuyla ilgili bütün tespit ve de erlendirmelerin yap ld sonuç bölümüyle tamamlan r.

Her çal ma gibi bu çal ma da bir insanî faaliyetin ürünüdür. Bu sebeple içinde eksiklikleri bar nd rmas kaç n lmazd r. Muhakkak bu çal ma da kendinden sonra gelecek çal malarla eksiklerini tamamlayacakt r.

Akademik tez çal malar n n görünen müellifleri oldu u gibi, arka planda bu çal malar n ekillendirilmesine yard mc olan ve çal man n her sürecine katk da bulunan destekçileri vard r. Çal ma konumuzu belirleme a amas nda, bizi bu çal maya yönlendirerek evklendiren, çal ma sürecinde de yard mlar n ve tavsiyelerini hiçbir zaman eksik etmeyen say n hocam Prof. Dr. Ahmet Y lmaz’a te ekkürü bir borç bilirim.

Murat AK Meram - 2009

(11)

G R

A ERE- MÜBE

ERE’N N KAVRAMSAL ÇERÇEVES

1. A ere-i Mübe ere’nin Tan m

Hz. Peygamber bir hadis-i eriflerinde “Ashab m hakk nda uygunsuz eyler söylemeyin. Sizden birinin Uhud da kadar alt n olsa ve bunun tamam n Allah yolunda infak etse, bu onlar n bir iki avuçluk infak na, hatta yar s na bile mukabil olmaz”1 buyurmu lard r. Bu hadis-i erif sahâbenin fazileti hakk nda bizlere k tutmaktad r. Bu sahâbe içinde Hz. Peygamber efendimize en yak n olanlar üphesiz a ere-i mübe ere içinde yer alanlard r. Sahâbe-i kirâm n en faziletlileri olan a ere-i mübe ere, Hz. Peygamber taraf ndan cennete girecekleri daha hayatta iken kendilerine müjdelenen on sahâbî olarak tan mlanm t r.2 Bu on sahâbî (slam dü üncesinde, (slam tarihi ve temel (slam bilimlerinin konusu olmakla birlikte, edebiyat gibi farkl alanlar n da konusu olmu , a ere-i mübe ere müstakil ya da de il birçok eserin içinde övgülerle yer alm lard r. Kaynaklarda “el-a eretü’l-mübe ere” (müjdelenmi on ki i), “el-mübe erûne

bi’l-cenne” (cennetle müjdelenenler), “el-a eretü’l-me hûdu lehüm bi’l-cenneti” (cennetle

müjdelenmelerine ahitlik edilenler) gibi ifadelerle an lmaktad rlar.3

Daha hayatta iken cennetle müjdelenen bu on sahâbînin isimleri öyledir: Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf, Sa‘d b. Ebî Vakkas, Saîd b. Zeyd, Ebû Ubeyde b. Cerrâh. Bir rivâyette bu on ki iden Ebû Ubeyde b. Cerrâh yerine Abdullah b. Mes‘ud zikredilmi tir.4

A ere-i mübe ereyi olu turan bu isimlerin ortak baz özellikleri bulunmaktad r. Bunlardan ilki; bu on sahâbînin tamam n n ilk müslümanlar aras nda yer alm olmas d r. Bu sahâbîler, Hz. Peygamber’in davetinde ona büyük yard mlarda bulunmu lard r. Yine bu on sahâbînin tamam Kurey kabilesine mensupturlar. Bu yönleriyle nesepleri Hz. Peygamber’in nesebiyle birle mektedir. Bu aç dan bak ld ndan onlar n “Kurey ’ten

cennetle müjdelenmi on ki i” olarak zikredilmeleri de do rudur. Bu sahâbîlerin tamam

1Buhârî, “Fezâilü’s-Sahâbe”, 5.

2Tan m için bkz: Abdullah Ayd nl – (. Lütfi Çakan, “A ere-i Mübe ere”, D"A, III, s. 547, (stanbul 1991. 3Abdullah Ayd nl – (. Lütfi Çakan, a.g.md. s. 547.

(12)

Bedir Sava ’na kat lm lard r. Hz. Osman hariç hepsi Biat- R dvân’da5 yer alm lard r. Hz. Osman’ n yerine Hz. Peygamber’in bizzat kendisi biat etmi tir. Bu on sahâbînin Allah ve peygamberine olan sevgileri bizzat Hz. Peygamber taraf ndan dile getirilmi tir ve Allah yolunda yak nlar ile mücadele etmekten vazgeçmemi lerdir.6

A ere-i mübe erede yer alan sahâbîlerin, Hz. Peygamber taraf ndan cennetle müjdelenmi ki iler olmalar birçok (slam âlimi taraf ndan dikkate al nm t r. Hadis kitaplar nda rivâyet öncelikleri bu sahâbîlere verilmi , kaleme al nan evliyâ hilyelerine a ere-i mübe erede yer alanlar n hilyeleriyle ba lanm t r.

Bu on sahâbînin cennetle müjdelenmi olduklar n Hz. Peygamber’in ifadelerinden ö renmekteyiz. Hz. Peygamber hadis-i erifte, bu on sahâbînin isimlerini bizzat zikretmi ve onlar n cennetlik olduklar n daha onlar hayatta iken dile getirmi tir. Abdurrahman b. Avf (r.a.)’ n aktard rivâyete göre Resûlullah (s.a.v.) öyle buyurmu tur:

, , , , ,

,

! " ,, #$ "%& , ' ( %& , , ) *

+

“Ebû Bekir cennettedir, Ömer cennettedir, Osman cennettedir, Ali cennettedir, Talha cennettedir, Zübeyr cennettedir, Abdurrahman b. Avf cennettedir, Sa‘d b. Ebî Vakkas cennettedir, Saîd b. Zeyd cennettedir, Ebû Ubeyde b. Cerrâh cennettedir.”7

Bu hadis-i erifte, a ere-i mübe ere içinde yer alan bütün sahâbîler isimleri bizzat cennettedir denilerek zikredilmi tir. Hadiste kullan lan net ifadeler bize, bu on sahâbînin cennetle müjdelenmesinin bir yorum ya da tevile imkan vermeyecek kadar sabit oldu unu 5

Biat- R dvan; Hicretin 6. y l nda ashab n Hudeybiye'de Hz. Peygamberle yapt klar biat. Hz. Peygamber mü riklerle sava madan oradan ayr lmayacaklar na dair ashab ndan biat almaya karar verdi ve Hudeybiye'deki ikameti s ras nda gölgelendi i "semure" denilen sak z veya mugaylân cinsi bir çe it çöl a ac n n alt nda ashab ndan, bir rivâyete göre "ölüm üzerine", bir ba ka rivâyete göre ise "sava tan kaçmamak üzere" biat ald (6/628). Bu biatla ilgili daha fazla bilgi için bkz: Mustafa Fayda, “Bey’atürr dvân”, D"A, VI, s. 39-40. Feth Sûresinde iki ayet bu biatta bulunanlara telmihte bulunur. Bu iki ayetin ilkinde “Ey Muhammed! 4üphesiz ki sana biat edenler ancak Allah’a biat etmi olurlar; Allah’ n eli onlar n elleri üstündedir (Feth 48/10)” buyrulmu tur. Di er ayette ise “Ey Muhammed! And olsun ki Allah seninle a aç alt nda biat ederlerken mü‘minlerden raz olmu tur (Feth 48/18) ” buyrularak biat eden mü‘minlerin Allah’ n r zas na ula t klar ifade edilir. Hz. Peygamber de “A aç alt nda bana biat edenlerden hiçbirisi cehenneme girmeyecektir” buyurarak biata kat lanlar cennetle müjdelemi tir. Hadis-i erif için bkz: Tirmizî, “Menâk b”, 57.

6A ere-i mübe ereye ait bu özelliklerin maddeler halinde yer ald bir çal ma için bkz. Ahmet

Kurucan-Zühdü Mercan, A ere-i Mübe ere Cennetle Müjdelenen On Sahabi, I k Yay nlar , (zmir 2007, s 42.

7Bu hadis Sahih-i Buhârî ve Sahih-i Müslim’de yer almamaktad r. Hadisin yer ald kaynaklar öyledir:

Tirmizî, “Menâk b”, 26; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/193. Elbânî, Sünen-i Ebî Dâvud tasnîfinde bu hadisi sahih olarak zikretmi tir.

(13)

göstermektedir. Cennetle müjdelenen isimlerin zikredildi i hadis-i erifin di er bir râvî taraf ndan aktar lan bir ba ka varyant ise öyledir:

Saîd b. Zeyd (r.a.) anlat yor: "Resûlullah (s.a.v.)'8n öyle söyledi:ini i ittim: ‘Ebû

Bekir cennetliktir, Ömer cennetliktir, Osman cennetliktir, Ali cennetliktir, Talha cennetliktir, Zübeyr cennetliktir, Sa‘d b. Mâlik cennetliktir, Abdurrahman b. Avf cennetliktir, Ebû Ubeyde b. Cerrâh cennetliktir." Râvi bu s rada der ki Zeyd onuncu da

sükut etti. Dinleyenler "Onuncu kim?" diye sordular. Bu taleb üzerine "Saîd b. Zeyd" dedi. Yani bu, kendisi idi. Zeyd sonra ilave etti: "Allah'a yemin ederim. Onlardan birinin

Resûlullah ile birlikte yüzünün tozlanacak kadar bulunuvermesi, sizden birinin ömür boyu çal8 mas8ndan daha hay8rl8d8r. Hatta ömrü Hz. Nuh’un ömrü kadar uzun olsa bile."8

Bu rivâyette bu on sahâbînin sadece cennetle müjdelenmi olmalar de il, faziletçe de di er sahâbîlerden daha üstün olduklar ifade edilmi tir. Bu sahâbîlerin her biri farkl rivâyetlerde Peygamber efendimizin övgüsüne mazhar olmu lard r.

2. A ere-i Mübe ere Hadisinde Yer Alan Büyük ahsiyetler

A ere-i mübe ere diye isimlendirilen sahâbîler Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf, Sa‘d b. Ebî Vakkas, Saîd b. Zeyd, Ebû Ubeyde b. Cerrâh’t r. Bu isimler ya arken Hz. Peygamber’e yak n olmu lar ve ona gösterdikleri ba l l kla daha hayatta iken Hz. Peygamber taraf ndan cennetle müjdelenmi lerdir. Burada, bu isimler ve Hz. Peygamber’e yak nl klar hakk nda bilgi verilecektir.

2.1. Hz. Ebû Bekir

Tam künyesi Ebû Bekr Abdullah b. Ebî Kuhâfe Osmân b. Âmir el-Kure î et-Teymî (ö. 13/634)’dir.9 Fil Vak’as ndan üç y l sonra Mekke’de do an Hz. Ebû Bekir, Mekke döneminde Hz. Peygamber’in Erkam b. Ebu’l-Erkam’ n evinde bulundu u s rada (slâm dinini kabul etmi tir. Müslüman olmay kabul eden dördüncü ki idir. Hz. Peygamber’in (slam’dan önceki ve sonraki dönemde en yak n dostu olmu tur. Sava larda Hz. Peygamber’in yan ndan hiç ayr lmam t r. Hicret esnas nda peygamberimizin yan nda

8(brahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve ?erhi, c. 12 s. 420; Ebû Dâvud, “ Sünnet”, 9. 9Mustafa Fayda, “Ebû Bekir”, D"A, X, s. 101.

(14)

olmu ve Kur’ân- Kerim’de kendisinden övgüyle söz edilmi tir.10 Mü riklerden korunmak için, Hz. Peygamber ile birlikte ma araya s nan Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber taraf ndan “Allah bizimledir” denilerek teselli edilmi tir. Bu ma ara dostlu undan dolay Hz. Ebû Bekir’e manzum edebî eserlerde yâr- gâr (ma ara dostu) denilerek telmihlerde bulunulmu tur.

Hz. Ebû Bekir, Peygamber efendimizden iki ya da üç ya küçüktür. Hz. Peygamber’in han m Âi e, Hz. Ebû Bekir’in k z d r. Dört büyük halifenin birincisi, a ere-i mübe erenin en üstünüdür. Peygamberimiz hastalan nca onun yerine imam olarak geçme erefine nâil olmu , Hz. Peygamber’in ahirete irtihâliyle de halifeli i üstlenmi tir. Hz. Ebû Bekir’in bir lakab Atîk’tir. Güzel soylu, eski, âzat edilmi anlamlar na gelen bu lakab ona güzel ahlak ndan dolay annesinin verdi i söylenmekle birlikte, Hz. Peygamber’in “Sen Allah’ n cehennemden azât etti i kimsesin”11 eklindeki sözlerine mazhar olmas ndan dolay bu lakab kulland bilinmektedir.12 Hz. Ebû Bekir bütün mal varl n Allah yolunda harcamaktan hiç çekinmemi tir. Hz. Ebû Bekir’in en me hur lakab S ddîk’tir. Bu lakap ona Allah rasûlüne sadâkatinden ve Mi’rac hadisesini duydu u zaman hemen inanmas ndan dolay bizzat Hz. Peygamber taraf ndan verilmi tir. Bu lakab yla klasik edebiyat m zda oldukça yer edinmi tir. Tâhirü’l-Mevlevî’ye ait a a daki beyit, Hz. Ebû Bekir’in s dk vasf na ve S ddîk lakab na at fta bulunmaktad r.

Mazhar- s dk u â k- Nebevî Yâr- s ddîk u sadîk- Nebevî13

Hz. Ebû Bekir; menk beleri, göstermi oldu u tevâzû ve var n yo unu Allah yolunda harcayacak kadar cömertli i ile dillere destan olmu tur. Hadis kaynaklar nda faziletini anlatan birçok rivâyet vard r. Hz. Peygamber onu bir hadis-i erifte cennete gireceklerin

10 Tevbe Sûresi 40. ayet-i kerimede öyle buyrulur: “E er siz ona (Peygamber’e) yard m etmezseniz (bu

önemli de il), ona Allah yard m etmi tir: Hani, kafirler onu iki ki iden biri olarak (Ebû Bekir ile birlikte Mekke’den) ç karm lard ; hani onlar ma aradayd ; o, arkada na ‘Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir’, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sa layan) emniyetini indirdi, onu sizin görmedi iniz bir ordu ile destekledi ve kafir olanlar n sözünü alçaltt . Allah’ n sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.” Hz. Ebû Bekir bu ayet-i kerimede Peygamber efendimizin yan nda yer alan dostu olarak zikredilmi tir. Allah resûlünün tesellisiyle Allah taraf ndan sükûnet bulmu tur.

11 Tirmizî, “Menâk b”, 16.

12 Mustafa Fayda, “Ebû Bekir”, D"A, X, s. 101.

13 Tâhirü’l-Mevlevî’ye ait olan beyit için bkz: Fatma Hilâl Üzer, Türk-"slam Edebiyat8’nda Evliyâ Hilyeleri,

(Bas lmam Yüksek Lisans Tezi), Dan: Prof. Dr. Mustafa Uzun, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (stanbul 2002, s. 179.

(15)

ilki olarak zikretmi tir.14 Yine bir di er hadis-i erifte Hz. Peygamber, “Ben [Allah’tan ba ka] bir dost edinecek olsayd m mutlaka Hz. Ebû Bekir’i dost edinirdim. Lâkin o benim karde im ve arkada md r. Gerçekten Allah (c.c.) sahibinizi dost edinmi tir”15 buyurarak onun ashâb n kendisine en yak n olan ve en üstünü oldu unu dile getirmi tir.

2.2. Hz. Ömer

Tam künyesi; Ömer b. Hattâb b. Nüfeyl b. Abdüluzza b. Reyâh b. Abdillah (ö. 23/644)’t r.16 (slâm n ikinci halifesidir. Önceleri (slam’ n ve müslümanlar n kar s nda yer al rken 26 ya nda müslüman olmu tur. (slam’ din olarak kabul eden k rk nc ki idir. Onun (slam’ kabul etmesiyle birlikte (slâm daveti aç ktan aç a söylenir olmu tur. Hz. Ömer’in k z olan Hafsa, Hz. Peygamber’in han m olmu tur. Hz. Ebû Bekir kendisinden sonra halife olmak üzere vefat ndan önce onu göstermi tir. Hz. Ebû Bekir’in irtihâliyle birlikte müslümanlar n ikinci halifesi olan Hz. Ömer, birçok yerler fethetmi ve büyük ba ar lar kazanm t r. On y l a k n süre zarf nda halife olarak kalan Hz. Ömer bu görevi ifâs nda gösterdi i adaletle öhret bulmu tur. 4öhret bulan bu adaleti sebebiyle kendisine Fâruk (hakl y haks zdan ay ran) lakab verilmi tir. Onun adalet duygusu birçok menk benin konusu olmu ve dilden dile dola m t r. Tarihî menk belerde oldu u kadar

iirlerde de göstermi oldu u adalete sürekli telmihlerde bulunulmu tur.

Hz. Ömer fakir bir hayat ya am t r. Adaletinden dolay halifeli i dönemi huzurlu olmu tur. Hicretin 23. y l nda Ebû Lü’lü Firûz adl bir köle taraf ndan b çaklanarak ehit edilen Hz. Ömer’in fazileti hakk nda (slam kaynaklar nda birçok rivâyet vard r. Bir rivâyete göre Hz. Peygamber “Benden sonra Peygamber gelecek olsayd , o Ömer b. Hattâb olurdu” buyurmu tur.17 Yine Hz. Peygamber’in bir gün Hz. Ali’ye öyle söyledi i nakledilmektedir: “Ebû Bekir ve Ömer; peygamberler ve elçilerden ba ka, öncekilerden ve sonrakilerden olan cennetliklerin efendileridir. Ey Ali bunu kendilerine haber verme.”18

14 Ebû Dâvud, “Sünnet”, 9. 15 Müslim, “Fazâilu’s Sahâbe”, 1.

16 Ahmet Kurucan – Zühdü Mercan, A ere-i Mübe ere, I k Yay., (stanbul 2005, s. 97. 17 Tirmizî, “Menâk b”, 18.

(16)

2.3. Hz. Osman

Tam künyesiyle; Ebû Abdillah (Ebû Amr) Zü’n-nûreyn Osmân b. Affân b. Ebi’l-Âs b. Ümeyye el-Kure î el-Ümevî (ö. 35/656 )’dir.19 Fil Vak’as ndan alt y l sonra Tâif’te do mu olan Hz. Osman, Hz. Peygamber’den alt ya küçüktür. (slam halifelerinin üçüncüsü olan Hz. Osman, (slam dâvetinin ilk safhas nda Hz. Ebû Bekir’in i aret etmesiyle Peygamber efendimizin yan na giderek müslüman olmu ve ilk on müslüman aras nda yer alm t r. Hz. Peygamber’in iki k z Rukiyye ve Ümmü Gülsüm ile evli oldu u için kendisi Zü’n-nûreyn (iki nurlu) diye an lm t r. Hz. Ömer’in ehadetiyle birlikte halifeli i üzerine alm t r. 656 y l nda Kur’an- Kerim okurken ehit edilmi tir. Vefat nda 82 ya ndad r. Hz. Peygamber efendimizin vahiy kâtiplerinden olan Hz. Osman halifeli i esnas nda Kur’ân-Kerim’i ço altt r p belirli merkezlere göndererek önemli bir i i gerçekle tirmi tir. Hz. Osman utangaçl , hayâs ve yumu akl ile öne ç km t r. Yahya Bey’e ait olan a a daki beyit onun hayâs n u ekilde tavsîf eder:

Göklerde bulut gark- arak oldu hayâdan K ld gibi Hz. Osman’ temâ â20

Di er halifeler gibi Hz. Osman hakk nda da (slam kaynaklar nda birçok rivâyet bulunmaktad r. Hz. Peygamber’in onun hayâs n övdü ü bir hadis-i erif öyledir:

Hz. Ai e (r.a.) anlat yor: "Hz. Ebû Bekir, Resûlullah (s.a.v)’ n yan na girmek üzere izin istedi. Bu s rada Peygamber yata üzerinde yatmakta idi. Üzerinde benim bürgüm vard . Resûlullah halini bozmadan izin verdi. Konu tular, meselelerini hallettiler. Hz. Ebû Bekir gitti. Bir müddet sonra Hz. Ömer girmek için izin istedi. Resûlullah (s.a.v.) halini hiç de i tirmeden ona da izin verdi. Ömer'in ihtiyac n da gördü. Sonra da gitti.

Bir müddet sonra Osman izin istedi. Bu sefer Hz. Peygamber yata nda do rulup oturdu. Üstünü ba n düzeltti. Bana da: ‘Elbiseni üzerine topla!’ dedi. Ve ona da girmesi için izin verdi. Onun da ihtiyac n gördü. Osman da gitti. O gidince ben dayanamay p: ‘Ey Allah' n Resûlü! Ebû Bekir ve Ömer gelince istifini bozmad n halde Osman gelince kendine çekidüzen verdin. Sebebi nedir?’ diye sordum. Hz. Peygamber öyle dedi: ‘Kendisinden meleklerin hayâ duyduklar bir kimseden ben hayâ duymayay m m ?’”21

19 (smail Yi it, “Osman”, D"A, XXXIII, s. 438.

20 Yahyâ Bey Dîvan, Mehmed Çavu o lu, (Tenkitli Bas m), (ÜEFY, (stanbul 1977, s. 22. 21 Müslim, “Fazâilu’s-sahâbe”, 36.

(17)

2.4. Hz. Ali

Tam künyesiyle; Ebü’l Hasen Alî b. Ebî Tâlib el-Kure î el-Hâ imî (ö. 40/661)’dir.22 Hicretten yakla k yirmi iki y l önce Mekke’de do du u rivâyet edilen Hz. Ali’nin babas Hz. Peygamber’in amcas Ebû Tâlib’dir. Hz. Ali dört büyük halifenin sonuncusudur. Hz. Peygamber’e ilk iman edenlerdendir. Hz. Ali daha sekiz on ya lar nda iken iman edip (slâm’ kabul etti i ve yüzünü hiç putlara döndürmedi i için “kerremallahu veche” denilerek tazîm edilir. Hz. Ali, Hicretten sonra Hz. Peygamber’in muhâcir ile ensar aras nda yak nl k ve dayan ma sa lamak amac yla kurdu u muâhatta bizzat Peygamber efendimiz taraf ndan karde olarak seçilmi tir.23 Daha sonra da Hz. Peygamber onu k z Fât ma ile evlendirmi tir. Bu evlilikten Hasan, Hüseyin, Zeynep isimli üç çocu u olmu tur. Hz. Ali böylece, Peygamber efendimizin hem amcazâdesi hem de damâd olmu tur. Peygamber efendimizin soyu onda devam eder.

Hz. Ali halifeler içinde hakk nda en fazla kutsiyet örülü, hayat hakk nda en fazla menk beler olu turulan ki idir. Ebû Turâb (eli yüzü toprakl adam), Murtaza (seçilmi , gözde) olarak bilinir. Esedu’llah (Allah’ n aslan ), Gâlip (üstün gelen), Haydar (aslan) lakaplar n da alm t r. Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber ba ta olmak üzere hemen hemen bütün gazve ve seriyyelere kat lm , bu sava larda Hz. Peygamber’in sancaktarl n yapm ve daha sonralar menk bevî bir üslupla anlat lacak olan birçok kahramanl k göstermi tir. 4âh- Merdân, Merd-i Hudâ, 4îr-i Yezdân ve Haydar- Kerrâr gibi lakaplarla da an l r. Klasik kaynaklar m zda at Düldül’e, ve çatal uçlu k l c zülfikara çokça telmihlerde bulunulur. Zülâlî’ye ait a a daki beyit k l c zülfikara telmihte bulunan beyitlere örnektir.

Her tarafta çekmi em sînemde ekl-i zülfikâr Ba aç k abdâl nam gitmez dilimden “Yâ Ali”24

Hz. Ali Peygamber efendimize kâtiplik ve vahiy kâtipli i yapm t r. Mekke’nin fethi sonras Kâbe’de bulunan putlar imha etme görevi Hz. Ali’ye verilmi tir. Kur’an ve hadis konusundaki derin bilgisinden dolay hem Hz. Ebû Bekir’in ve hem de Hz. Ömer’in

22 Ethem Ruhi F lal ; “Ali”, D"A, II, s. 371.

23Bu karde li e i aret eden bir hadis-i erif öyledir: (bnu Ömer (r.a.) anlat yor: "Resûlullah (s.a.v.) sahâbeyi

bir birine karde yapm t . Hz. Ali (r.a.) yan na geldi ve: ‘Ashab n z birbirine karde k ld n z, ama beni kimseye karde yapmad n z!" dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.); "Sen dünyada da ahirette de benim karde imsin!’ buyurdular." Bkz: Tirmizî, “Menâk b”, 20; (brahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve ?erhi, c. 12, s. 465.

(18)

özellikle f khî meselelerde fikrine müracaat ettikleri bir sahâbî olmu tur. Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicret etti i gün onun teklifiyle (slam tarihi için ba lang ç kabul edilmi tir.25 Di er halifeler gibi Hz. Ali’nin faziletlerine dair klasik (slam kaynaklar m zda birçok rivâyet vard r. Hz. Peygamber; “Ben kimin dostu (mevlâs ) isem, Ali de onun dostudur”26 buyurarak Hz. Ali’yi bu övgüye mazhar k lm t r. Yine Peygamber efendimiz Hz. Ali’ye “Benim için sen, Musa için Harun’un durumundas n” diyerek ona olan yak nl n ifade etmi tir.27

2.5. Talha b. Ubeydullah

Tam künyesi; (bn Osman b. Amr b. Ka’b b. Sa‘d b. Teym b. Mürre b. Ka’b b. Lüey b. Gâlib b. Fihr b. Mâlik b. en-Nedr b. Kinâne Ebû Muhammed el-Kura î et-Teymî’(ö. 36/656) dir.28 Hz. Peygamber’in y ld zlara benzetti i ashâb n n en parlak ahsiyetlerinden birisi olan Talha b. Ubeydullah, ilk müslümanlardan, Mekke’den Medîne’ye ilk hicret edenlerden ve Ashâb- 4ûrâ’n n Hz. Peygamber efendimizin vefât ndan sonra vazgeçilmez üyelerindendir.

(lk müslümanlardan olan Talha b. Ubeydullah’ n, Hz. Ebû Bekir arac l ile müslüman oldu u rivâyet edilir. Kavmi içerisinde güvenilen ve sevilen bir kimse olan Hz. Ebû Bekir, kavminden güvendi i insanlar (slam’a davet etmi , Talha da bu ekilde müslüman olmu tur. Müslüman oldu unda on bir buçuk ya ndad r.29 Müslüman olduktan sonra sahâbeden birçok isim gibi ezâ ve cefâya maruz kalm t r. Kaynaklarda bu ezâlarla ilgili öyle bir rivâyet vard r:

Ebû Bekir ve Talha müslüman olunca Kurey ’in en güçlülerinden Nevfel b. Huveylid ikisini bir iple ba lam , kavimleri Teym o ullar ndan hiç kimse bu duruma engel olmam t r. Bu olay sonras nda Hz. Ebû Bekir ve Talha b. Ubeydullah, Hz. Peygamber taraf ndan ‘biti ikler’ veya ‘ayr lmaz dostlar’ anlam na gelen “Karîneyn” ismiyle an lm lard r. Bu yap lan, onlar dinlerinden vazgeçirmek ve namazdan al koymak içindir. Fakat onlar iplerini çözerek namazlar n k lm lard r.30

25 Bu bilgiler ve daha fazla bilgi için bkz: Ethem Ruhi F lal , “Ali”, D"A, II, s. 371-374. 26 Tirmizî, “Menâk b”, 20; (brahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve ?erhi, c. 12, s. 465. 27 Buhârî, “Menâk b”, 27; Müslim, “Fazâilu’s-sahâbe”, 17.

28 Zehra Çak r, Talha B. Ubeydullah Hayat8 ve ?ahsiyeti, s. 73. 29 Zehra Çak r, a.g.e. s. 14.

30 Zehra Çak r, a.g.e. s. 16. Bu çal mada zikredilen rivâyetin kaynaklar için bkz: (bn Hi âm, c. 2, s.

(19)

Bu olaya ve Hz. Peygamber’in isimlendirmesi olan “Karîneyn” ifâdesine telmihte bulunan Arapça iki beyit öyledir:

, - # . # # /0 # 1 2 34 56 7 89 ,0 : ; < = > 3%? @ A BC D ,0 E = 1 F

“Ey Talha, Ey Karîneyn o lu! Onlar ki, Hz. Peygamber ile beraber her zalim ki inin hakk ndan gelmi lerdir.

Onlardan biri (Talha), di er insanlardan daha çok iyilik yapmakla; di eri ise (Hz. Ebû Bekir) ma ara arkada olmakla an lm t r.”31

Talha b. Ubeydullah Mekke döneminde Hz. Peygamber’in kâtipli ini yapm t r. Kendisi haf zd r. Hz. Ebû Bekir’in Kur’an’ toplatmak için olu turdu u heyette yer alm t r. Sahâbenin zenginlerinden olan Talha b. Ubeydullah cömertli i ile öhret bulmu tur. Talha isminin, Araplar aras nda çocuklar n n Talha b. Ubeydullah kadar cömert olmalar n umarak konuldu u rivâyet edilir.32

Talha b. Ubeydullah Cemel Sava ’nda Mervan b. Hakem’in oku ile yaralanm ve bu yara sebebiyle vefat etmi tir. Hz. Peygamber bu faziletli sahâbî hakk nda öyle buyurmu tur: “Yeryüzünde yürüyen bir ehide bakmak kimi sevindirirse, Talha b. Ubeydullah’a baks n.”33

2.6. Zübeyr b. Avvâm

Tam künyesi; Avvâm b. Huveylid b. Esed b. Abdi’l-Uzza b. Kusay b. Kilâb b. Kurey b. Esed’ (ö. 36/656) dir.34 Talha b. Ubeydullah’ n (slam’ kabul etmesindeki etken Zübeyr b. Avvâm için de geçerli olmu , o da arkada Talha gibi Hz. Ebû Bekir’in telkinleri sonucu müslüman olmu tur. Müslüman oldu unda henüz yirmi ya na girmemi olan Zübeyr, Hz. Peygamber’e en yak n çevrenin içerisinde yer alm t r. Zübeyr b. Avvâm müslüman olunca amcas Nevfel b. Huveylid’in h m na u rar. Bununla ilgili öyle bir olay aktar l r: Amcas Nevfel, Zübeyr atalar n n dinine geri dönünceye kadar ona i kence edece ine dâir yemin eder. Nevfel, yeminini gerçekle tirebilmek için Zübeyr’in ellerini

31 (bn Kuteybe, Maârif, s. 101.

32 Do u tan Günümüze Büyük (slam Tarihi, Red. Hakk Dursun Y ld z, Konya 1994, c. 1, s. 68. 33 Tirmizî, “Menâk b”, 22.

(20)

arkadan bir has ra ba layarak onu karanl k bir odaya hapseder ve oday dumana bo ar. Zübeyr bo ulmak üzereyken dahi sabreder ve amcas n n zorla eski dinine döndürme çabalar n bo a ç kar r. Zübeyr’i amcas n n elinden annesi Safiye kurtar r.35

Zübeyr b. Avvâm (slam u runa k l c n ilk çeken kimse olarak da bilinir.36 Zübeyr Mekke’de evinde bir ö le vakti uyumakta iken “Muhammed öldürüldü” diye ba ran birinin sesine uyan r. Yatt yerden f rlad gibi k l c n çekip d ar f rlar. Hz. Peygamber’in evine do ru ko maya ba layan Zübeyr b. Avvâm, öldürüldü ü söylenen Hz. Peygamber’le yolda kar la r. Hz. Peygamber, “Ey Zübeyr! Böyle yal n k l ç nereye gidiyorsun?” diye sorar. Zübeyr “Senin öldürüldü ünü i ittim ey Allah’ n Resûlü.” diyerek cevap verir. Bunun üzerine Allah Resûlü, “Peki, böyle olsayd ne yapard n?” diye sorar. Zübeyr, “Yemin ederim ç k p Mekkelilerden yakalad m k l c mla do rard m” der. Allah Resûlü bu cevaba sevinir, bunun üzerine Zübeyr’e ve nesline dua eder.37

Zübeyr b. Avvâm, müslümanlara yönelik bask ve iddet art nca Habe istan’a hicret edenler aras nda yer alm t r. Onun kat ld hicret Habe istan’a yap lan ikinci hicrettir.38 Daha sonra Medine’ye hicret etmi tir. Medine’ye hicretinden sonra Zübeyr b. Avvâm, Hz. Ebû Bekir’in k z Esma ile evlenir. Hicretten bir y l sonra çocuklar Abdullah dünyaya gelir. Abdullah muhacirlerin Medine’de do an ilk çocu udur. Bu do uma çok sevinen muhacirler onu kucaklar na alm , Medine sokaklar nda tekbir getirerek dola t rm lard r.39

Zübeyr b. Avvâm okuma yazma bilenlerin s n rl say da oldu u Mekke’de Hz. Peygamber’in kâtipli ini yapanlardand r.40 Zübeyr b. Avvâm, kahramanl ve özellikle k l ç kullanmaktaki maharetiyle maruftur. Ayr ca yüzücülü ü ile de öhret bulmu bir sahâbîdir.41 Resûlullah’ n tüm gazvelerine kat lan Zübeyr b. Avvâm,42 Cemel Sava ’nda namaza durdu u bir s rada, bunu f rsat bilen (bn Cürmüz ve arkada lar taraf ndan öldürülmü ve ba gö sünden ayr lm t r.43

A ere-i mübe ere içinde yer alan di er sahâbîleri övdü ü gibi Hz. Peygamber, Zübeyr b. Avvâm’ da övmü tür. Hendek günü Allah resûlü insanlar cihada ça rm t r. Zübeyr bu ça r ya icâbet etmi tir. Sonra Hz. Peygamber tekrar ayn ça r da bulunmu tur. Zübeyr tekrar ça r s na icâbet etmi tir. Hz. Peygamber üçüncü kez ça r da bulunmu ,

35 Do:u tan Günümüze Büyük "slam Tarihi, I, s. 211. 36 (bn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, c. 7, s. 249. 37 (bn Hi âm, es-Sîretü’n Nebeviyye, c. 1, s. 333. 38 Mustafa Çiçek, a.g.e., s. 19.

39 (bn Kesîr, a.g.e., c. 3, s. 230.

40 Mahmut 4akir, Peygamberimizin Hayat8, s. 462. 41 Mustafa Çiçek, a.g.e., s. 13-14.

42 (bn Hi âm, a.g.e., c. 1. s. 333. 43 Mustafa Çiçek, a.g.e., s. 92.

(21)

Zübeyr b. Avvâm ayn ça r ya tekrar icâbet edince Allah resûlü öyle buyurmu tur: “Her peygamberin havârileri vard r. Benim havârim de Zübeyr’dir.”44

2.7. Abdurrahman b. Avf

Tam künyesi; Ebû Muhammed Abdurrahmân b. Avf b. Abdi Avf el-Kure î ez-Zührî (ö. 32/652) dir.45 Cahiliye döneminde Abdü Amr veya Abdü’l-Kâ’be olan ad n Hz. Peygamber Abdurrahman olarak de i tirmi tir.46 Abdurrahman b. Avf da a ere-i mübe ereyi olu turan ço u sahâbî gibi, Hz. Ebû Bekir ile olan yak n dostlu u ve onun telkinleri sayesinde müslüman olmu tur. Kendisi (slamiyet’i kabul eden ilk sekiz ki iden biridir. Abdurrahman b. Avf, Hz. Peygamber’le birlikte bütün sava larda yer alm t r. Uhud sava nda ald yaralar bu sahâbînin aya n n topal kalmas na sebep olmu tur.47 Tebük seferinde cemaate imaml k etti i bir s rada, Hz. Peygamber de bu cemaate i tirak etmi , böylece Abdurrahman b. Avf, Hz. Ebû Bekir gibi Peygamber efendimize imam olma erefine nâil olmu tur.

Abdurraman b. Avf, Hz. Ömer’in vefat ndan sonra halifeyi tayin edecek olan alt ki ilik isti âre heyetinde yer alm t r. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman dönemlerinde fetvaya ehil görülen sahâbîler aras ndad r.48

Abdurrahman b. Avf, Hz. Peygamber taraf ndan Sa‘d b. Rebi ile karde k l nm t r. Muahât’ta karde k l nan Sa‘d b. Rebî ile Abdurrahman b. Avf aras nda öyle ibretâmiz bir olay vukû bulur. Sa‘d b. Rebî maddî imkanlar çok olan bir sahâbîdir. Hz. Peygamber onu Abdurrahman b. Avf ile karde k l nca, Sa‘d b. Rebî Abdurrahman b. Avf’e evini, mal n , paras n ikiye bölmeyi, hatta iki han m ndan birini de Abdurrahman b. Avf’e nikahlamay teklif etmi tir. Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf olgun bir tav rla, “Allah senin mal na, mülküne ve ailene bereket ihsan eylesin. Sen bana pazar n yolunu göster.” cevab n vermi tir.49

44 Müslim, “Fazâilu’s- sahâbe”, 48.

45 Ahmet Önkal, “Abdurrahman b. Avf”, D"A, I, s. 157. 46 Ahmet Önkal, a.g.md., s. 157.

47 Ahmet Önkal, a.g.md., s. 157.

48 Ahmet Önkal, a.g.md., s. 157. Abdurraman b. Avf, orta derecede fetva veren sahâbîler (mutavvas tûn)

aras ndad r. Fetvalar , küçük bir risale olu turacak hacimdedir. Abdurrahman b. Avf’ n Hz. Peygamber’den hadis rivâyet etme konusunda çok titiz oldu u ve bu yüzden kendisinden sadece altm be hadis nakledildi i bilinmektedir.

(22)

Abdurrahman b. Avf sahâbenin zenginlerindendir. Cömertli i çok me hur olmu tur. Yapt infaklarla da Peygamber efendimizin derin sevgisini kazanm t r. Bu soylu sahâbî yetmi be ya lar nda Medine’de vefat etmi tir.

2.8. Ebû Ubeyde b. Cerrâh

Tam künyesi; Âmir b. Abdillâh b. el-Cerrâh el-Fihrî el-Kure î (ö. 18/639) dir.50 Cahiliye devrinde okuma yazma bilen birkaç ki iden biri olan Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Resûllullah’ n (slam davetine ba lad günlerde Hz. Ebû Bekir’in gayretiyle müslüman olmu tur. Ebû Ubeyde Hz. Peygamber ile birlikte bütün gazvelere i tirak etmi tir. Bedir gazvesinde dü man saflar nda yer alan babas n , özellikle kendisine hücum etmesi sonucu öldürmek zorunda kald rivâyet edilmektedir.51 Mücâdile Suresi’nde “Allah’a ve âhiret gününe inanan bir toplumun; babalar , o ullar , karde leri yahut akrabalar da olsa Allah’a ve Resûlüne dü man olanlarla dostluk etti ini göremezsin.”52 mealindeki ayet-i kerimenin bu sebepten nâzil oldu u rivâyet edilmektedir.53

(slam’ kabul etmeyip cizye vermeyi kabul eden Necranl lar n, Hz. Peygamber’den cizyeyi toplayacak güvenilir birisini tayin etmesini istedikleri, Hz. Peygamber’in de “Her ümmetin bir emini vard r; bu ümmetin emini de Ebû Ubeyde b. Cerrâh’t r.”54 diyerek bu i e Ebû Ubeyde’yi tayin etti i rivâyet edilir. Bu olay üzerine Ebû Ubeyde b. Cerrâh “Emînü’l- ümmet” lakab yla an lm ve öhret bulmu tur.55 Hz. Peygamber’in vefat ndan sonra Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in de aralar nda bulundu u birçok sahâbî taraf ndan halife olmas istenmi , fakat Ebû Ubeyde bu göreve Hz. Ebû Bekir’in daha lay k oldu unu dile getirerek bu teklifi kabul etmemi tir.

Haf z sahâbîlerden olan Ebû Ubeyde b. Cerrâh, “tâûn- amvâs” diye me hur olan bir veba hastal na yakalanarak vefat etmi tir.56

Ebû Ubeyde, Hz. Peygamber’in derin sevgisini kazanm t r. Bunu dile getiren bir rivâyet öyledir: Abdullah b. 4akîk isimli sahâbe, Hz. Ai e’ye sorar. “Ashâb ndan hangisi Hz. Peygamber’e daha sevgili idi?” Hz. Âi e, bu soruya “Ebû Bekir” cevab n verir.

50 Ahmet Önkal, “Ebû Ubeyde b. Cerrah”, D"A, X, s. 249. 51 Ahmet Önkal, a.g.md., s. 250.

52 Mucâdele, 58/22.

53 Ahmet Önkal, a.g.md., s. 250’de Taberânî’ye at fla. 54 (brahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve ?erhi, c. 12, s. 482. 55 Ahmet Önkal, a.g.md., s. 250.

(23)

“Sonra kim?” diye sorar. Hz. Âi e, “Ömer” cevab n verir. Sahâbe tekrar sorar, bunun üzerine Hz. Âi e, “Ebû Ubeyde b. Cerrâh” der.57

2.9. Sa‘d b. Ebî Vakkas

Tam künyesi, Sa‘d b. Ebî Vakkas (Mâlik) b. Vüheyb b. Abdi Menâf b. Zühre b. Kilâb b. Mürre b. Ka’b b. Lüey b. Gâlib b. Fihr b. Mâlik b. Nadr b. Kinâne el-Kure î ez-Zührî (ö. 55/675) dir.58 Mekke gençlerinin en soylular ndan olan Sa‘d b. Ebî Vakkas henüz 17 ya nda iken müslüman olmu tur. Tarih kitaplar müslüman olmadan önce onun öyle bir rüya gördü ünü naklederler. Sa‘d b. Ebî Vakkas “zifiri bir karanl n içinde iken, birden bire parlak bir ay do ar. Sa‘d da ay n ayd nlatt yolu takip eder. Sonra ayn yolda Ali b. Ebî Tâlib, Zeyd b. Hârise ve Ebû Bekir’in önünden ilerledi ini görür. Sa‘d onlara ‘siz ne vakit buraya geldiniz?’ diye sorar. Onlar da ‘ imdi’ diyerek cevap verirler.”59 Bu rüyadan üç gün sonra Hz. Ebû Bekir’le kar la an ve ondan (slamiyet hakk nda bilgi alan Sa‘d b. Ebî Vakkas, Hz. Ebû Bekir vas tas yla Peygamber efendimizin yan na götürülmü ve bu s rada müslüman olmu tur. (lk müslümanlardan olan ve müslüman oldu unda henüz 17 ya nda olan Sa‘d b. Ebî Vakkas’ n (slâmiyet’i kabûlünde a ere-i mübe ere içinde yer alan di er isimlerde oldu u gibi Hz. Ebû Bekir’in katk s görmezden gelinemez.

Sa‘d b. Ebî Vakkas Peygamber efendimizin hicretinden evvel, yan nda sahâbeden di er isimlerin bulundu u bir s rada mü riklerin hakaretlerine dayanamam , onlardan birine deve kemi i ile vurarak mukabelede bulunmu ve ba n yarm t r. Bu olay Sa‘d b. Ebî Vakkas’ n “Allah yolunda ilk kan döken sahâbî” erefine nâil olmas na vesile olmu tur.60 Ayr ca Sa’d b. Ebî Vakkas, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Medine’ye hicretinden sonraki yedinci ayda müslümanlarla mü riklerin kar kar ya geldi i bir mücadelede müslümanlar ad na ilk oku atan ki i olmu ve bu ekilde de Allah yolunda ilk oku atan kimse olma erefine nâil olmu tur. Bu mücadelenin sonras nda Sa‘d b. Ebî Vakkas’ n öyle bir iir söyledi i rivâyet edilir:

“Dinleyin bakal m! Oklar mla at sayesinde dostlar m korudu uma dâir, Resûlüllâh’a acaba bir haber ula t m ?

57 Tirmizî, “Menâk b”, 14; (bn Mâce, “Mukaddime”, 27. 58 (bnü’l Esir, Üsdü’l Gâbe fî Ma’rifeti’s - Sahâbe, c. 2, s. 366. 59 (bnü’l Esir, a.g.e., c. 3, s. 368.

60 Bu olay ve Sa’d b. Ebî Vakkas’ n hayat hakk nda daha detayl bilgi için bkz: “Sa’d B. Ebî Vakkas Hayat8 ve ?ahsiyeti” (Yay nlanmam Yüksek Lisans Tezi) Haz: Durmu Avc , Dan: Prof. Dr. Mehmet Ali Kapar,

(24)

Oklar mla onlar n komutan n öyle bir uzakla t rd m ki, Korkular m z giderdim, kolayl klar göründü.

Ey Allah’ n Resûlü dü mana kar okuyla at yapan, Benden önce bir okçu ç kt m ?

Bu gösteriyor ki, senin dinin hak ve do rudur; Sen bu din ile adalet ve insanl getirdin.”61

Bu iir üzerine Hz. Peygamber onu taltif etmi ve tebrikte bulunmu lard r.62 Bundan sonra Sa‘d b. Ebî Vakkas okçuluktaki hüneriyle me hur olan bir sahâbî olacakt r. Seriyye ve gazâlara bazen bir nefer, bazen bir bayraktar, bazen de komutan olarak kat lm olan Sa‘d b. Ebî Vakkas, Bedir ve Uhud Sava lar nda kahramanl klar göstermi tir. Özellikle okçuluktaki mahareti ile Hz. Peygamber’in “Ya Sa‘d! Allah senin duan kabul etsin ve oklar n da hedefine isabet ettirsin” eklindeki dua ve övgüsünü alm t r.63

Sa‘d b. Ebî Vakkas ilim sahibi, okuma yazmas olan sahâbîler aras ndad r. Rivâyet etti i birçok hadis bulunmaktad r. Kahramanl , cesareti, cömertli i, fazileti ile üstün sahâbîler aras nda yer alan Sa‘d b. Ebî Vakkas alt ki inin yer ald ûra üyelerindendir. Sa‘d b. Ebî Vakkas sekseni a m bir ya ta hicretin 55. y l nda, Medine’ye on mil uzakl ktaki “Akîk” mevkiinde vefat etmi tir.64

2.10. Saîd b. Zeyd

Tam künyesiyle; Saîd b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl b. Abdü’l- Uzza b. Abdullah b. Kurt b.Riyah b. Rizah b. Adiyy (ö. 50/670) dir.65 Saîd b. Zeyd, Hz. Ömer’in k z karde i olan han m Fât ma ile birlikte, Hz. Ömer’den önce müslüman olmu tur.66 Peygamberi tasdik edenlerin öncülerindendir. Saîd b. Zeyd ve han m Fât mâ müslüman olduktan sonra di er sahâbîler gibi i kence görmü ve s k nt çekmi lerdir. Kurey lilerin yapt bu eziyetler, bu inanm kar kocay dinlerinden döndürmeyi amaçlarken, onlar, Hz. Ömer gibi öncü bir

ahsiyetin de müslüman olmas na vesile olmu lard r.67

61 (bn Hacer, El-"sâbe, c. 2, s. 32. 62 Durmu Avc , a.g.e., s. 33.

63 Durmu Avc , a.g.e., s. 43’de Hakim, Müstedrek, cilt 3, s. 26 ve 500’e at fla. 64 Durmu Avc , a.g.e., s. 114.

65 (bn Hi âm, es-Sîretü’n Nebeviye, I, s. 253.

66 Osman Güven, Saîd b. Zeyd’in Hayat8 ve "slam Tarihindeki Yeri, s. 11.

67 Saîd b. Zeyd ve han m Fât mâ’n n Hz. Ömer’in müslüman olmas ndaki rolü hakk nda bkz: Osman Güven, Saîd b. Zeyd’in Hayat8 ve "slam Tarihindeki Yeri, s. 11-12.

(25)

Saîd b. Zeyd ve han m Fât mâ da eziyetlerden kurtulmak için önce Habe istan’a sonra da Medine’ye hicret eden sahâbîler içinde yer al rlar. Saîd görevi sebebi ile kat lamad Bedir Sava d nda bütün sava lara kat lm t r.68 Kavmi aras nda erefli bir yeri olan ve görü üne ba vurulan, kahraman ve cesur bir sahâbîdir. Hz. Peygamber taraf ndan iki muharebede kendisine kumandanl k görevi verilmi tir.69

Onun için duas kabul olunanlardan denir ve buna sebep bir rivâyet nakledilir. Ümeyye o ullar zaman nda Saîd b. Zeyd’in ba ndan uzun zaman Medine halk n n konu tu u bir olay geçer. Bu olay k saca u ekildedir: Erva bint Üveys, arazisinin bir k sm n Saîd b. Zeyd’in gasp edip kendi arazisine katt n iddia eder, bunu müslümanlar aras nda yaymaya ve anlatmaya ba lar. Daha sonra bu kad n, Saîd’i Medine valisi Mervan b. Hakem’e ikâyet eder. Mervan da kendisiyle konu malar için baz lar n Saîd’e gönderir. Bu durum a ere-i mübe ereden olan Saîd b. Zeyd’in a r na gider ve öyle der: “Benim ona haks zl k yapt m m zannediyorlar? Ben ona nas l haks zl k ederim? Resûlullah’ n

öyle buyurdu unu duymu tum: ‘Her kim ba kas na ait araziden haks z olarak bir kar yer al rsa k yâmet gününde yedi kat yere kadar o arazi, o kimsenin boynuna halka yap l r. Ya Rabbi! O kad n benim kendisine zulmetti imi iddia etti. E er bu kad n yalan söylüyorsa onun gözünü kör et. Onu, benimle kavgas n yapt yerdeki kuyusuna at ve orada onu öldür. Benim de ona zulmetmedi imi müslümanlara aç klayan bir benim hakk m olarak ortaya ç kar.”

Bu olay n üzerinden çok geçmeden Medine’deki Akîk deresinden benzeri görülmemi bir sel akar. Sonuçta anla mazl a dü tükleri s n r ortaya ç kar, müslümanlar taraf ndan Said’in hakl oldu u görülür. Bundan bir ay sonra da kad n kör olmu ve ayn arazide dola rken bir kuyuya dü üp ölmü tür.70

Saîd b. Zeyd de a ere-i mübe ere içinde yer alan di er sahâbîler gibi her zaman Hz. Peygamber’e yak n olmu tur. Saîd b. Zeyd’in vefat na ishal hastal n n sebep oldu u, tek bir kaynakta da vefat nda ya n n yetmi üç oldu u rivâyet edilmektedir.71

68 Osman Güven, a.g.e., s. 42.

69 Bu muharebeler Ecnâdeyn ve Fihl muharebeleridir. Ecnâdeyn muharebesinde süvari kuvvetlerine, Fihl

muharebesinde de piyade birliklerine kumanda etmi tir. Bkz: Osman Güven, a.g.e., s. 35.

70 Rivâyet için bkz: Buhârî, “Bed’ü’l-Halk”, 2. 71 Osman Güven, a.g.e., s. 33.

(26)

3. Cennetle Müjdelenmi DiAer Sahâbîler

A ere-i mübe ere dünyada iken cennetle müjdelenen on sahâbîyi ifade eden bir st laht r. Bu st lah sadece daha önce isimleri zikredilen on ki iye i aret etmektedir. Bununla birlikte Hz. Peygamber (s.a.v)’in hayatta iken sahâbe içinden ba ka isimleri de cennetle müjdeledi i bilinmektedir. Hadislerde cennetlik olduklar müjdelenen bu on sahâbîden ba ka Hz. Hatice, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Selam gibi münferit olarak cennetle müjdelenmi sahâbîler de vard r.72 Hz. Peygamber, “Hasan ve Hüseyin cennet ehlinin iki gencidir” buyurarak73 torunlar Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in cennetlik olduklar n dile getirmi tir. Câfer b. Ebî Tâlib’in cennetlik oldu una ili kin rivâyet de vard r.

A ere-i mübe erede oldu u gibi cennetle sadece erkek sahâbîler müjdelenmemi , sahâbeden birçok han m da bu müjdeye mazhar olmu lard r.74 Peygamber efendimizin ilk e i olan Hz. Hatice ile ilgili bir rivâyet öyledir:

Ebû Hureyre (r.a.) naklediyor: “Hz. Cebrâil Resûlullah’a gelerek: ‘Ey Allah’ n Resûlü! ( te Hatice geliyor. Beraberinde bir kap var. (çinde kat k; yiyecek veya içecek mevcut. O yan n za ula t vakit, ona Rabbinden selam söyleyin ve onu gürültü ve yorgunluk bulunmayan cennette, içi oyulmu inciden mamul bir evle müjdeleyin.”75 Bu hadis-i erifte de Hz. Hatice cennetle müjdelenmi tir.

Hz. Peygamber (s.a.v), k z Fât mâ’y ahirete irtihalinden hemen önce cennetle müjdelemi tir. Hz. Fât mâ’n n cennetle müjdelendi i rivâyet öyledir:

Ümmü Seleme naklediyor: “Resûlullah, Fetih senesinde (h. 630) Fât ma’y ça rarak onunla husûsî bir ekilde konu tu. Fât ma a lad . Sonra ikisi tekrar husûsî olarak konu tular. Fât ma bu sefer güldü. Resûlullah vefat edince, Fât ma’ya o a lama ve gülmesinin ne için oldu u hususunda sordum. Dedi ki; ‘Önce Resûlullah bana ölece ini

72 Abdullah Ayd nl – (. Lütfi Çakan, a.g.md., s. 547. 73 Tirmizî, “Menâk b”, 31.

74 Cennetle müjdelenen han m sahâbîleri anlatan bir çal mada bu müjdeye mazhar olmu yirmi iki han m n

hayat hakk nda bilgi verilmektedir. Çal mada s ras yla zikredilen han m sahâbîlerin isimleri öyledir: Hatice binti Huveylid, Fât ma binti Resûlullah, Ümmü Eymen, Fât ma binti Esed, Ümmü Rûmân binti Âmir, Esma binti Ebû Bekir, Sümeyye binti Hayyat, Âi e binti Ebû Bekir, Hafsa binti Ömer, Zeynep binti Cah , Ümmü Haram, Ümmü Süleym binti Milhân, Ümmü Hi am binti Hârise, Ümmü Ümâre, Ümmü Münzir, Ümmü Varaka, Esma bin Yezid, Fürey’a binti Mâlik, Hind binti Amr b. Haram, Keb e binti Râfi‘, Rübeyyia binti Muavviz, Esma binti Amr. Bu isimlerin geçti i çal ma için bkz: Hilal Kara – Abdullah Kara, Cennetle

Müjdelenen Han8mlar, Nesil Yay nlar , 6. Bsk., (stanbul 2008. 75 Müslim, “Fezâilü’s-Sahâbe”, 71; Buhârî, “Menâk bü’l-Ensâr”, 20.

(27)

haber verdi ben de a lad m. (kinci konu mam zda benim, (mran k z Meryem hariç cennette di er kad nlar n efendisi olaca m müjdeledi, bunun üzerine de güldüm.’”76

Hz. Peygamber, Câfer b. Ebî Talib öldükten sonra onun hakk nda öyle buyurmu lard r: “Câfer’i meleklerle birlikte cennette uçarken gördüm.”77 Bu hadis-i erif Câfer b. Ebî Tâlib’in cennetlik oldu unu söylemekle birlikte, onun vefat ndan daha sonra vârid olmu tur.

Hadislerden de anla laca üzere a ere-i mübe ere d nda cennetle müjdelenen han m ve erkek birçok sahâbî vard r. Bunlar n bir k sm a ere-i mübe erede yer alan isimler gibi daha hayatta iken müjdelenmi ler, bir k sm da vefat etmi ve Hz. Peygamber vefatlar ndan sonra onlar n cennetlik olduklar n söylemi tir. Cennetle müjdelen birçok sahâbînin olmas na ra men a ere-i mübe erinin bu isimler aras nda öne ç kmalar , ba ta dört halife olmak üzere onlar n Peygamber (s.a.v.)’e daha yak n olmalar d r. Ayr ca bu isimlerin her biri, sahih bir rivâyette hep birlikte zikredilmi lerdir. Rivâyette zikredilen sahâbînin on ki i olmalar n n sonucunda da (slam dü üncesi içinde a ere-i mübe ere (cennetle müjdelenen on sahâbî) gibi bir st lah ortaya ç km t r.

76 Tirmizî, “Menâk b”, 61. 77 Tirmizî, “Menâk b”, 30.

(28)

I. BÖLÜM

A ERE- MÜBE

ERE Ç NDE ÇÂR-YÂR-I GÜZÎN

1. Çâr-Yâr- Güzîn’e Genel Bir Bak

A ere-i mübe ere içinde yer alan dört büyük halife, (slamî Türk edebiyat nda haklar nda anlat lan menk belerle, kendilerine ayr lm fas llarla ve haklar nda yaz lm medhiyelerle ayr ca yer bulmu ashâb n ileri gelenlerindendir. Dört büyük halife (slâmî edebiyat m zda “çâr-yâr” ya da “çâr-yâr- güzîn” diye isimlendirilirler. Farsça tamlamalar olan bu ifadeler “Hz. Peygamber’in dört dostu” ve “Hz. Peygamber’in dört seçkin dostu” anlamlar na gelmektedir. (slâm’ n ilk halifeleri olan bu dört büyük isim, s ras yla Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’dir. Bu dört halifenin her biri ahlakî hasletleriyle öne ç km lard r. Hz. Ebû Bekir do ruluk ve dürüstlük konusundaki hassasiyetiyle, Hz. Ömer tavizsiz adalet duygusuyla, Hz. Osman hayâ duygusu ve utangaçl yla, Hz. Ali efendimiz ise ilim sahibi olu uyla örneklik te kil etmi lerdir.

4eyhî Hz. Peygamber’i övdü ü bir kasidesinde dört halifeyi ve dile getirdi imiz do ruluk, adalet, hayâ ve ilim vas flar n u ekilde zikretmi tir:

Çehâr sâhibi kim çâr-rükn-i âlemdir Atîk ü âdil ü Osmân Aliyy-i zü’l-efdâl Makâm- s dk u adâlet hayâ vü ilm ü amel Kemâliyle bular n buluptur istikmâl78

Hz. Peygamber, sözleri ve uygulamalar yla en yak nlar ndan olan dört halifeye örnek olmu tur. Bu ekilde dört büyük halife, Hz. Peygamber’in s n rs z ilmiyle ahlâk- kâmile eri mi , hayatlar boyunca da Hz. Peygamber’in izinden yürümü lerdir. Bu ahlâkî kemâl dört büyük halifenin “çâr-yâr- kâmil” s fat ile dillendirilmelerine de vesile olmu tur.79

Klasik edebiyat m zda hemen hemen bütün divan ve mesnevilerde söz edilecek ilk konular mutlaka Allah, Peygamber, dört büyük halife ve sonra din ve devlet büyükleridir.

78 ?eyhî Divan8, Haz: Mustafa (sen – Cemâl Kurnaz, Akça Yay nlar , Ankara 1990, s. 34.

79 Daha fazla bilgi içi bkz; Hüseyin Güftâ, Divan ?iirinde "lim ve "rfan Timsâli Hz. Ali, Türk Kültürü ve Hac

(29)

Bu durum (slâm’ n yarat l teorisinin sonucu olarak tezâhür etmi tir.80 Dört halife de ilk (slâmî edebî eserlerden ba layarak kendisine edebiyat m zda geni bir yer bulmu tur. (lk (slâmî edebî eserlerden olan Yüknekli Edip Ahmed’e ait olan u ifadeler dört büyük halife için yaz lm t r:

Onlar anmaktan hiçbir zaman usanmam Biri Atîk, di eri Fâruk, üçüncüsü Zi’n-nûreyn Dördüncüsü yi it ve kahraman Ali’dir.81

Edip Ahmet’in bu dizelerinde Hz. Ebû Bekir atîk (cehennemden azât olunmu ki i) olarak, Hz. Ömer fâruk (hakl y haks zdan ay ran ki i) olarak, Hz. Osman zi’n-nûreyn (Peygamber’in iki k z yla evlenme erefine eri mi ki i) lakab yla, Hz. Ali ise ismiyle ve kahramanl yla zikredilmi tir. Ayn eserinde müslümanlara zarar veren, Hz. Peygamber’in yak n dostlar olan bu dört halife hakk nda kötü dü ünen ve kötü itikat sahibi olanlar için Edip Ahmed u bedduay etmi tir:

Kim onun bu dört arkada hakk nda Kötü itikat beslerse

Ona bin kere lanet

Tanr’ m sen ba layan Rabb’imsin82

Edebiyat m zda dört halife hakk nda medhiyeler yaz lm t r.83 Bazen bu mehdiye manzumelerine naat denildi i de olur.84 Tevhid, münâcât diye ba layan edebî hiyerar imizde85 Hz. Peygamber’e ithaf edilen naatlardan sonra çâr-yâr medhiyeleri yer al r. Medh-i çâr-yâr mesnevîlerde Peygamber medhiyelerinden sonra yer al r. Çâr-yâr

80 Ali Çavu o lu, (slamî Türk Edebiyat n n (lk Ürünlerinde Hulefâ-y Râ idîn, "stem, Y l: 3, Say : 6, 2005, s.

237 vd.

81 Ali Çavu o lu, a.g.m. s. 240’da Edip Ahmet Yüknekî’nin Atabetü’l Hakây k’ na at fla. 82 Ali Çavu o lu, a.g.m. s. 240.

83 Dört büyük halife için yaz lm mehdiye örnekleri için bkz: Osman Nevres ve Dîvân8, ((nceleme-Metin),

Haz: Yrd. Doç. Dr. Bayram Ali Kaya, Gökkubbe, (stanbul 2007, s. 184-185; Mihrî Hâtun Divân8, Haz: Prof. Dr. Mehmet Arslan, T.C. Amasya Valili i, Ankara 2007, s. 376-377; Hayretî Dîvan, Tenkildi Bas m, Haz: Dr. Mehmed Çaavu o lu, -M. Ali Tanyeri, (ÜEFY, (stanbul 1981, s. 6-7.

84 (skender Pala; “Çâr-yâr”, Ansiklopedik Divan ?iiri Sözlü:ü, (stanbul 2005, s. 99.

85 Edebî yaz n m zda klasik tertip hakk ndaki yayg n kanaat mukaddime, tevhid, münâcât ve sonra naatlar n

yer ald eklindedir. Bununla birlikte bu genelleme divanlar için bütünüyle do ru de ildir. Divanlar n mukaddime bölümlerinden ba layarak müfredlere kadar muhtelif yerlerde naatlar bulma mümkündür. Bu bilgi için bkz: Yrd. Doç. Dr. Emine Yeniterzi, “Divan ?iirinde Na‘t” Türkiye Diyanet Vakf Yay., Ankara 1993, s. 46-47.

(30)

medhiyelerinin her biri dört ayr ba l k alt nda i lenebilece i gibi, dört ismin bir ba l k alt nda topland da görülür. Hz. Ebû Bekir’in sadâkati ve cömertli i, Hz. Ömer’in adâleti, Hz. Osman’ n edebi ve Kur’ân’ ço altt rmas , Hz. Ali’nin cesareti ve kahramanl mesnevîlerde i lenen ba l ca konulard r.86 Sunnî (slam dünyas nda dört büyük halife kabul edilirken, iîler ve alevîler Hz. Peygamber’in vefat ndan sonra halifeli in Hz. Ali’nin hakk oldu unu dile getirerek Hz. Ali d ndaki di er üç halifeyi reddederler. Bu durum iî-alevî gelenekte eserlere de yans m t r.87

Bu dört halife ashâb n ileri gelenlerindendirler. Hz. Peygamber’in davetini ilk kabul edenler aras nda yer al rlar. Hayatlar n n her safhas nda Peygamber (s.a.v.) ile birlikte olmu lard r. Bu sebeplerden ötürü sahâbîler aras nda faziletçe üstündürler. (stanbul Sokullu Mehmet Pa a Camii kitabelerinde yer alan bir beyit bunu dile getirmektedir:

Olar ki cümle ashâb efdalidir Ebû Bekr Ömer Osman Alidir

Bu dört büyük halife Hz. Peygamber’in meclislerinde hep bulunmu lar, (slam davetinin y ld zlar olmu lard r. 4âir 4eref Han m, Peygamber efendimizi övdü ü bir rubâisinde Resûlüllah’ n meclislerinin vazgeçilmez bu dört büyük sahâbîsini bu meclislerde toplanan y ld zlara benzetmi tir:

Ey mâh- ziyâ-bah - sipihr-i ezelî

Ve’y ems-i eref-bah - harîm-i lem yezeli Encüm gibi hep bezmine cem oldu senin Bû Bekr ü Ömer hazret-i Osman u Alî88

Divanlarda bu dört halifeye çokça telmihlerde bulunulmu ve divan ba lar nda Peygamber (s.a.v.) övgülerinden sonra yâr- güzîne çokça yer verilmi tir. Ayr ca çâr-yâr- güzîn için müstakil hilyeler kaleme al nm t r.89 Bu dört büyük halife edebiyat m zda

86 (smail Ünver; “Mesnevî”, Türk Dili Dergisi, Türk 4iiri Özel Say s , S. 415-416-417, s. 435.

87 Bu yüzden iî-alevî gelenekte ve bu gelenekten gelen airlerin eserlerinde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz.

Osman medhiyelerine rastlamak zordur. Bununla birlikte, di er halifelerin aksine Hz. Ali hakk nda geni bir edebî literatür olu mu tur.

88 4eref Han ma ait bu rubâî için bkz: Ahmet Y lmaz, Üç Han8m ?âirin Dilinden Hz. Peygamber, Selçuklu

Belediyesi Kültür Yay nlar , Konya 2005, s. 142.

89 Bu hilyelerden biri Cevrî Çelebi’ye aittir. Cevrî Çelebi taraf ndan kaleme al nan “Hilye-i Çihâr

(31)

kahramanl k hikâyelerine konu olmu 90, haklar nda birçok menâk b kaleme al nm t r. Bu eserlerde her biri faziletleri ve erdemleriyle öne ç km lard r. Bu dört halife dinin dört rüknü gibidirler. Hepsi Hz. Peygamber’den sonra (slam ümmetinin halifeleri olmu lard r.

Çâr-yâr- müctebâ erkân- dîn-i Mustafâ

Hazret-i Bû Bekr Ömer Osman Aliyyü’l-Murtazâ Etdiler icrâ-y ahkâm- erîat her biri

Old lar cümle halîfe-i resûl-i Kibriyâ91

Bu dört halifenin her biri nübüvvet yolunun öncüsü, din ve dünya saltanat n n da padi ah d r:

Nûr zâhir gün gibi ayîninün Çâr-yâr çâr-rükni dîninün Ol nübüvvet râh nun pey-revleri Dîn ü dünyâ mülkinün husrevleri92

Dört büyük halife dinin dört esas d r. Nâbî divan nda dört halife için kaleme ald medhiyesinde dîn-i mübîni bir saraya benzetmi , dört halifenin de bu saray n dört sütunu oldu unu söyleyerek medhiyesine ba lam t r:

Asl- esâs- hâne-i dindür çehâr-yâr Erkân- kasr- dîn-i mübîndür çehâr-yâr93

çal ma için bkz: Sema Gülmez; Cevrî "brahim Çelebi ve Hilye-i Çihâr-Yâr-8 Güzîn Adl8 Eseri, (Bas lmam Yüksek Lisans Tezi), Tez. Dan: Prof. Dr. Hüseyin Elmal , DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, 95 s., (zmir 2006.

90 Hakk nda kahramanl k hikayeleri kaleme al nm en me hur halife üphesiz Hz. Ali’dir. Bu kahramanl k

hikayelerini i leyen bir çal ma için bkz: Hülya Ya ar, Hazret-i Ali’nin Hâver-nâme Cenkleri ((nceleme Metin), Bas lmam Yüksek Lisans Tezi, Tez. Dan: Trd. Doç. Dr. Do an Kaya, Cumhuriyet Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sivas 2007.

91 "smetî Dîvân8, Edisyon Kritik, Halûk (pekten, Ankara Üniversitesi Yay nlar , Ankara 1974, s. 30.

92 Bu beyitler için bkz: Lâmi’î; Vâm8k u Azrâ ((nceleme Metin), Haz: Gönül Ayan, AKMY, Ankara 1998. s.

245.

(32)

4âirlerimiz, ashâb n ileri gelenlerinden ve peygamberin yak n dostlar ndan olan bu dört halife ile Osmanl padi ahlar aras nda ba lant kurmu lard r. Divan edebiyat m zda padi ahlar kasidelerle methedilirken, padi ahlar taraf ndan al nan kararlar n dört halifenin hükümlerinden yola ç karak verildi i gibi bir ba lant mevcuttur.

(düp cû-y adâlet e -cihât âleme cârî

Ne hükm itse hemân ber-vefk- hükm-i çâr-yâr eyler94

Yine airler Osmanl ’ya ve Osmano ullar ’na kaside düzerken onlar çâr-yâr n vas flar yla tavsîf ederek yüceltmi lerdir.

Mehdî-i devr ü Süleymân- zamân âh- cihân Ki açar dest-i duâs ile bâb- zaferi

4âh- S ddîk dur ol Haydar- Kerrâr-misâl Âl-i Osmanda ayân eyledi adl-i Ömeri95

Kütahyal Rahîmî Sultan Selîm Hân’ överken onu dört büyük halifeye benzetmi , Selîm Hân’ halifelerin vas flar yla tavsîf etmi tir:

4eh-zâde bülend-mertebe Sultân Selîm Hân S ddîk ü Ömer-haslet ü Osman u Alî-fen96

4âirler kimi zaman da kendilerini dile getirirken çâr-yâr muhibbi olmakla övünmü lerdir. A a daki dizelerde Salih Baba, Nak ibendi tarikat na mensup, çâr-yâr muhibbi, aciz, günahkar bir kul oldu unu dile getirir:

Zelîl-i âciz-i abd-i Hudâ’yem Tarîk-i Nak ibend’e cân-fedâyem Muhibb-i çâr-yâr- Mustafâ’yem Tarîk-i Nak ibend’e cân-fedâyem

94 Mezâkî Dîvân8, (Hayat , Edebî Ki ili i ve Divan ’n n Tenkitli Metni), Ahmet Mermer, AKMY, Ankara

1991, s. 186.

95 Yahyâ Bey Dîvan, Mehmed Çavu o lu, (Tenkitli Bas m), (ÜEFY, (stanbul 1977, s. 42. 96 Kütahyal8 Rahîmî ve Dîvân8, Ahmet Mermer, Sahhaflar Kitap Saray , (stanbul 2004, s. 358.

(33)

Der-i Sâmî’de bir kemter gedâyem97

Bu dört büyük halife öne ç kan ahlâkî vas flar yla insanl k ahlak n n yücelmesine katk da bulunmu lard r. Dervi âne bir deyi le âir, dört halifeden bu vas flar al p, sahip oldu u bu vas flarla nefis y lan na galip geldi ini dile getirir:

S dk m z S ddîk’ten al p âdli Fârûkî’den

Zî-hayâ Zin-nûreyn’den Hulki-i tenvîr olmu uz Zî-sehâ hilmi Alî-yi Haydar- arslan s fat

Nefs-i mâr n ba r n yarmakta Mansûr olmu uz98

Bir rubâisinde Esrar Dede çâr-yâr n yollar n n topra oldu unu dile getirmi tir. Resûlüllâh’ n ashâb n n bendesi oldu unu söylemi , bin cân ile Muhammed evlâd na kul oldu unu belirtmi tir. 4âirimiz özel bir vurguyla da Hz. Ali’ye ba l l n dile getirir. Esâsen Hz. Ali, âirin ilk üç m srâda zikretti i üç zümreye de dâhildir.99

Hâk-i reh-i çâr-yârdir dergâh m Men bende-i ashâb- Resûlullâh’ m Bin cân ile evlâd- Muhammed kuluyum Hâk-i kadem-i Alî-yi veliyyullâh m100

Bununla birlikte, divanlar m zda cevaplar Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali olan manzum bilmeceler, muammâlar yer almaktad r. Çâr-yâr muammâ türüne de konu olmu lard r.101 Bütün bu vas flar yla edebiyat m zda dört büyük halife hakk nda geni bir literatür olu mu tur. Bu bölümde, bu dört halifenin her birinin edebiyat m z içindeki yerlerine ve vas flar na ayr ayr de inece iz.

97 Salih Baba Divan8, Haz: Fehmi Kuyumcu, 6. bsk., Ankara 1996, s. 131. 98 Salih Baba Divan8, s. 71.

99 Esrâr Dede’nin rubâisine ait bu yorum için bkz: Meliha Y ld ran Sar kaya,“Türk-(slam Edebiyat nda Ehl-i

Beyt ve Muâdili Kavramlar 4iire Ta ma Gelene i”, Marmara Üniversitesi "lâhiyat Fakültesi Dergisi, S. 32 (2007/1), s. 100.

100 Esrâr Dede Dîvân8, s. 628.

101 Bu muammâlara örnek olmas aç s ndan bkz. Lâle Devri ?âiri ?eyhü’l "slam Esa’d ve Dîvân8, Muhammet

Referanslar

Benzer Belgeler

O devrelerde ı ibda e'tmt Tarih bizi I şudur : «Tezyinatı, bu z kullanıyorlar?» — «Ni arfedilen bütün teşebbüs göster rijinal t .armonik devrelerinde» san

Her bir dairede bir antre ile geçilen genişçe bir hol etra- fında salon, yemek odası, 2 yatak odası, banyo, mutfak, helâ ve sandık odası yapılmıştır.. Plân taksimatında

Türk edebiyatında peygamberler, dört halife, aşere-i mübeşşere ile din ve tarikat büyüklerinin iç ve dış güzelliklerini, örnek davranış biçimlerini anlatan manzum veya

(iptidaî insan yoktur. İptidaî araçlar vardır. Fikir, başlangıçın- llk insan iptidaî bir matematik sahibidir, ölçü olarak dirseğini, ayağını, adımını., kullandı,

Bugün, vatan gençliği, bu büyük T ü r k san'atkârma karşı saygı, sevgi dolu kalbini açarak onun ölümünün 346 m c ı yıldönümünü anarken biz de bu gece kooa

Lâhitler, lâhitlerin baş ucundaki kitabeler, lâhitlerin yanındaki oturma taşları ve kapı önün-.. deki basamak mermerdir; sair bilûmum kârgir aksam 1

Ufak bir aile için düşünülerek yapılan bu tip, yerden 2 basamakla girilen methal, ye- mek ve oturma odası, 2 yatak odası ve büyük yatak odasından çıkılabilecek bir veranda,

İtiraf edelim ki proje tanziminde bir takım sebepler t a h t ı n d a Avrupanmkine naza- ran daha iptidaî olan malzememizin ve işçiliği- mizin tesirinde kalıp onu bir az