• Sonuç bulunamadı

A ere-i Mübe ere’nin Devam ile Hz Hasan ve Hz Hüseyin Hilyelerinin

II. BÖLÜM

4. Mehmet âkir ve Hilye-i A5ere-i Mübe55eresi

4.5. A ere-i Mübe ere’nin Devam ile Hz Hasan ve Hz Hüseyin Hilyelerinin

Mehmet 4âkir çâr yâr- güzîn medhiyesinden sonra a ere-i mübe eredeki di er isimlerin, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in hilyelerine geçmeden evvel bir mukaddime kaleme alm t r. Bu mukaddimenin ba l öyledir: “Mukaddime-i hilye-i bâki-i a5ere-i

mübe55ere vü Haseneyn r4zvânu’llâhi teâlâ aleyhim”. Bu mukaddime sebeb-i manzûme

eklindedir. 4âirimiz manzûm eserini kaleme al sebebini bu mukaddimede ortaya koyar. Bu muakddimenin bir sebeb-i manzûme oldu u daha ilk beyitten anla lmaktad r:

Dinleyin bâ‘is-i nazm m ne imi Bu söze mebde-i cezmim ne imi 387

Daha sonra âirimiz edebiyat m zdaki en me hur hilyenin sahibi olan Hâkânî’ye at fta bulunur. Ard ndan kaleme ald klar hilyelerle önce Levnî’yi sonra da Cevrî’yi zikreder. Çâr-yâr hilyesini ilk olarak Cevrî (brâhim Çelebi kaleme alm t r:

Fürs-i kilk sürüp Hâkânî Evvelâ alm imi meydân Hilye-i nazm nda o pâkize-eser Silke dizmi o hezârân gevher Ya‘ni kim hilye-i âh- kevnî Vasf idüb nazm na virmi Levnî

386 Mehmet 4âkir, a.g.e., 105 a. 387 Mehmet 4âkir, a.g.e., 105 b.

Sâniyen Cevrî-i Pâkize-sühen Çâr-yâr vasf na açm o dehen388

Bu zâtlar Hz. Peygamber’in, enbiyân n ve dört halifenin hilyelerini kaleme alarak cihanda ho bir eser b rakm lard r:

Ya‘ni kim hilyesini âhân n Vasf idüb her birini yârân n Anlar itmi bu cihanda ho -eser Kimseler diyememi fîhi nazar389

4âirimiz kendiden önceki âirlerin b rakt klar bu ho eserlere bakt kça g pta eder. Bunun üzerine a ere-i mübe ereden kalanlar n ve Haseneyn’in yani Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in hilyelerini tavsîf etmek istedi ini dile getirir. 4âirimiz gücü nispetinde nazma ald bu eserin, â kâna hediye olmas dile iyle de bu mukaddimeye son verir:

G pta-kâr old görüb bu dil-zâr 4âirân n eserin leyl ü nehâr Hât ra itdi bu esrâr- hutûr O dem old bu dil ü cân mesrûr A ar n bâkisinin hilyesini

Vasf idem ben dahi heb cümlesini Haseneyn’in ben dahi nazm ideyim Min ba‘d bu i e ben cezm ideyim Vasf idüb ben de bi-kadri’t-tâkah Bir hediye ideyim u âka390

388 Mehmet 4âkir, a.g.e., 105 b. 389 Mehmet 4âkir, a.g.e., 105 b. 390 Mehmet 4âkir, a.g.e., 105 b.

4.6. Talha b. Ubeydullah Hilyesi

391\ %I F# 5 -= % L" 1 G2 ;C ] ; 5 % S" %H 4 E@T G Z %[ J K1 4

Talha b. Ubeydullah hilyesine ba l k olan Arapça nesirde, Talha’n n saçlar n n ve vücudundaki tüylerin çok oldu u (kesîrü’ - a‘ri), ne çok ya l ne de çok genç görünümlü oldu u (leyse bi’l-c‘adi ve lâ bi’s-s bt), güzel yüzlü (hasenü’l-vech), ince burunlu oldu u (rakîkü’l-‘ rnîn) ve Talha’n n saçlar na çok ilgi göstermedi i ve düzenli taramad (lâ yügayyirü ‘arahû) nakledilmi tir.

Râvîler, Talha b. Ubeydullah’ n nazik ve güzel bedeninin enli oldu unu dile getirmi lerdir. O bu day tenlidir. Ama yüzü bütün dünyay birbirine katm t r. Mehmet 4âkir Talha hilyesine bunlar dile getirdi i u iki beyitle ba lar:

Nakl iden Talha-i nâzik bedeni Bu day tenlü idi ol hûb didi N’ola old ysa o kendûm-gûne Velvele sald yüzi gerdûne392

Talha’n n bedeni siyah k llar ile örtülü idi. O hali, ay n bulutlar aras nda kalmas gibiydi. 4âirimiz Talha’n n k llar ile örtülü bedeninin halini bulutlar n aras nda kalan ay n haline benzetmi tir:

Bedenin örtmü idi mû-y siyâh Buluta girmi idi gûyâ mâh393

O k llar pek k v rc k de illerdi. Bununla ilgili u beyit zikredilmi tir: Pek k v rc k de il ol mû gâyet

Âyet-i hakdan olub bir ayet394

391 (bn Hacer el-Askalânî, el-"sâbe fî temyîzi’s-sahâbe, c. 3, s. 531. 392 Mehmet 4âkir, a.g.e., 106 a.

Talha hilyesini nakledenlerin ifadelerine göre Talha b. Ubeydullah gayet güzel yüzlü, nazik ve zarif burunlu idi. Çehresi de çok uzaktan bile kolayca tan nabilecek yarat l l yd :

Gâyet ile o güzel yüzlü idi Nakl iden hilyesini böyle didi Enf-i nâzikleri vasf n herkes (ttifâk itdi cedelden el kes (nce uçliydi mübârek bîni Çehresinden bilinürdi dîni395

Talha b. Ubeydullah akran pek çok ki inin yapt gibi sakallar n k na ile boyamazd , rengini de i tirmezdi. Sakallar n n do al rengini muhafaza ederdi:

Ketm ü h nâ ile ol lihyesini Boyay b rengini hiç bozmaz idi396

Güzel yüzlü Talha öyle tatl sözlü idi ki, eker bile onun tatl l ndan utan r, âr ederdi. O kelâm nda fesâhat ve belâgat sahibi idi. Mehmet 4âkir bunlar u iki beyitte dile getirir:

Datlu sözlü idi ol vech-i cemîl Sükker ü kand iderlerdi hacîl Meclis ârâ-y fasâhat idi ol Revnâk-i bezm-i belâgat idi ol397

Mehmet 4âkir, Talha’n n hilyesine u beyit ile son verir:

394 Mehmet 4âkir, a.g.e., 106 a. 395 Mehmet 4âkir, a.g.e., 106 a. 396 Mehmet 4âkir, a.g.e., 106 a. 397 Mehmet 4âkir, a.g.e., 106 b.

Görmese an resûl-i âlem Mâ lî lâ erâ dirdi her dem398

4.7. Zübeyr b. Avvâm Hilyesi

3" # P. 5 3# Q # ^ .# W# R" G Z %[ J K1 $ 4 .# / Q _ Z`

4 & 4

-M1 % N"?O %H 399

Hilyenin giri inde Zübeyr’in beyaz oldu u (ebyazün), uzun boylu (tavîlün) oldu u söylenmi tir. Yine, onun ne uzun boylu ne de k sa boylu oldu u (lem yekün bi’t-tavîli ve lâ bi’l-kasîri), teninin renginin bu day rengine kaçt (yemîlü ile’l-h nta fi’l-lahmi), esmer oldu u (kâne esmera), çok k ll oldu u ve yanaklar n n tombul olmad (kesîrü’ - ‘ari ve hafîfü’l-‘arizayn) rivâyetler aras ndad r.

4âirimiz Mehmet 4âkir, Zübeyr’in hilyesinin nazm na onun gayet uzun boylu oldu unu söyleyerek ba lar. O öyle uzundur ki, servi a ac bile onun uzunlu u kar s nda mahcup olur. Zübeyr yüksekçe bir ata binse dahi ayaklar ile yer aras nda çok az bir mesafe kal r. 4âirimiz bunlar a a daki beyitlerle dile getirmi tir:

Hem Zübeyr’in dahi vasf bu imi Gören el-hâs l an böyle dimi Gâyete’l-gâye tavîlü’l-kâme (di malûm ola hâss ü âmme Kaddi eyler idi servi mahcûb O kadar boylu idi ol mahbûb Esb-i bâlâya da binse meselâ Az kalurd yire dok nma a pâ400

398 Mehmet 4âkir, a.g.e., 106 b.

399 (bn Sa‘d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, c. 3, s. 107. 400 Mehmet 4âkir, a.g.e., 106 b.

Rivâyetçilerden baz lar da Zübeyr’in ne uzun ne de k sa oldu unu söylemi lerdir. Onun teninin rengi de beyazd r. Öyle beyazd r ki, bembeyaz kar bile ona bak p beyazl ndan mahcup olur. Bununla birlikte onu görenlerden baz lar buna ihtilaf etmi ve onun esmer oldu unu söylemi lerdir:

Baz lar didi o merd-i makbûl Ne tavîl ü ne kasîr idi hem ol Hem beyâz idi o zât n levni Ana yâr idi Hüdâ’n n avni Selc-i ebyaz görüb an mergûb Dona kalm d olub ol mahcûb (htilâf eyledi erbâb- nazar Didi baz s o zâta esmer401

Zübeyr’in pâk bedeni k l ile doluydu. O bedenin güzel kokusu mis kokusunu mahcup ederdi. Bedenindeki k llar da uzuncayd :

Bedeni pâkini örtmü idi k l Bû-yi mü ki ider idi o hacîl Kâmeti gibi uzun idi o k l Bu söze olmad hiç kâl ile kîl402

4âirimiz Mehmet 4âkir; i man olmad n , bedeninin de nahif oldu unu söyleyerek Zübeyr b. Avvâm hilyesine son verir:

Âr zeyni de hafîf idi an n Beden-i pâki nahîf idi an n403

401 Mehmet 4âkir, a.g.e., 107 a. 402 Mehmet 4âkir, a.g.e., 107 a. 403 Mehmet 4âkir, a.g.e., 107 a.

4.8. Sa‘d b. Ebî Vakkas Hilyesi

404 ; %I SQ< E@T 8 DA -I 9 0 6 U" V P G Z %[ J K1 %D 4

Rivâyetlere göre Sa‘d b. Ebî Vakkas k sa boylu (kasîrün), kabaca etli (galîzün), irice kafal (zû-hâmetin), iri parmakl ( eyyinü’l-esâbi‘), irice burunlu (âdemü eftasa) ve vücudu k ll (e ‘arü’l-cesedi) bir sahâbîdir.

Sa‘d b. Ebî Vakkas bu day tenli idi. Ok at ndaki isabeti ile öne ç km t . Öyle ki ehl-i irk onun okçulu u kar s nda aciz kal rlard . Sa‘d k sa boylu idi. Öyle ki, onu tavsîf edenler boyunun im ir a ac kadar oldu unu zikretmi lerdir:

4ekl-i Sa‘d bin Ebî Vakkâs Nakl iden merdüm-i pâk-i ihlâs Didi vasf n an n gendüm-gûn Ehl-i irk tîrine olmu d zebûn Hem de olmu d kasîrü’l-kâme Böyle yazd an ehl-i hâme Kaddi im âda mü âbih didiler Fakat olmakda müdâm tâze vü ter405

A a daki beyitten Sa‘d’ n oldukça koyu tenli oldu unu, mübârek ba n n da oldukça enli oldu unu ö reniyoruz:

Gâyete’l-gâye koyu tenlü idi Hem mübârek ba da enlü idi406

404 Zehebî, Siyeru a‘lâmi’n-nübelâ’, c.1, s. 97. 405 Mehmet 4âkir, a.g.e., 107a-107b.

Sa‘d’ n parmaklar kal n idi. Allah o parmaklar güzel yaratm t . Sa‘d’ n burnu yass idi. Onun düsturu (Hz. Peygamber’in onun için söyledi i) “Anam babam sana fedâ olsun” duâs d r. Hz. Peygamber Uhud Sava ’nda Sa‘d’ n ok at ndaki mahâretini görmü ve ona: “At ey Sa‘d! Anam babam sana fedâ olsun.” buyurmu lard r.407

Hem esâbi‘leri olmu d galîz Hûb halk eylemi Allah- hafîz Enfi vechesi yass ydi an n Hem fedâke ebî nassiydi an n408

Sa‘d b. Ebî Vakkas’ n bedeni çok k ll idi. Onun bedeni misk gibi güzel kokard . 4âirimiz onun yüzünü aya benzetmi tir. Bedenini örten k llar da ay n etraf ndaki hâle gibidirler:

Bedeninde var idi kesret-i mû Misk ü anber gibi gâyet ho -bû Ana olmu d o mû çûn hâle Yüzi benzer idi bedr-i âye409

4.9. Saîd b. Zeyd Hilyesi

410 %I W# E@T G Z %[ J K1 "%& 4

Rivâyetlere göre Saîd uzun boylu (tavîlün) ve vücudu k ll (a ‘ara) bir sahâbîdir. Saîd b. Zeyd esmer bir sahâbî idi. Bunda râvîler aras nda ihtilaf yoktur. Saîd, oldukça da uzun boyludur. Öyle ki, ona uzun servi dense buna lay kt r. Mehmet 4âkir bunu a a daki beyitler ile dile getirmi tir:

407 Bu rivâyet için bkz: Tirmizî, “Menâk b” 27; Buhârî, “Menâk b” 27. 408 Mehmet 4âkir, a.g.e., 107b.

409 Mehmet 4âkir, a.g.e.,, 107b.

Hem Saîd’in didiler hey‘etini Bilin an n eref-i devletini Esmerü’l-levn idi ol pâk-hisâl Olmam bunda hele kîl ile kâl Hem tavîl idi o Pâkize-nihâd Dense lây k ana serv-i âzâd411

Saîd’in bedeni çok k ll idi. Onun kadri aydan daha ayd nl kt r. Gaza meydan nda çok bahad r olan Saîd, Hz. Peygamber’in bütün gazvelerinde hizmet etmi tir. Mehmet 4âkir u beyitler ile Saîd b. Zeyd hilyesini nihâyetlendirir:

Bedeninde çok idi hem a‘ri Mâhdan yücedir an n kadri Pek bahâd r idi gâyet ol âh H dmet eylerdi gazâda her-gâh412

4.10. Abdurrahman b. Avf Hilyesi

a -" ] & 4 3" : - % /XM ! Y9 R" !Y L" 1 3# G Z %[ J K1 4 413

Abdurrahman b. Avf uzun boylu (tavîlün), ince yarat l l (rakîkü’l-be erati), k rm z ya çalan beyaz tenli (ebyazu me raben humraten), iri ayakl (dahmü’l-k‘abeyn) bir sahâbîdir. Yine onun iki ön di inin k r ld ve çarp k oldu u (sâk tu’s-senyeyni ve ‘avec) bildirilir.

Abdurrahman b. Avf uzunca boyludur. Hicaz ehli bunda ihtilâf etmemi lerdir. Onun hilyesi u iki beyit ile ba lar:

411 Mehmet 4âkir, a.g.e., 107b-108a. 412 Mehmet 4âkir, a.g.e., 108 a.

Abd-i rahmân’ n idenler naklin Dev irüb ba na denlü akl n Didiler kâmetini old d râz (htilâf itmediler ehl-i Hicâz414

4âirimiz onun beyaz tenli ve k rm z ya meyleden bir yüzü oldu unu dile getirmi tir: Heb beyâz idi olub ol mâil

Humratü’l veche o zât- kâmil415

Hak teâlâ kudret eliyle ona mübârek iri eller vermi ti. Abdurrahman’ n iri ellerinde aslan aciz kal rd ve o aslan ellerinde kana bulard :

Yed-i kudretle ki hallâk- ezel Ana virmi di mübârek iri el Pençesi îri zebûn eyler idi An âlûde be-hûn eyler idi416

O dolunay yüzlü ve servi endaml n n burnunun ortas yüksekçe idi: Vasatü’l-enfi o serv endâm n

Yüksecik idi o mâh- tâm n417

Mehmet 4âkir u beyitlerle Abdurrahman b. Avf hilyesine son verir: Ya‘ni aknâ idi ol vech-i cemîl

Böyle halk itmi idi an celîl

414 Mehmet 4âkir, a.g.e., 108 a. 415 Mehmet 4âkir, a.g.e., 108 a. 416 Mehmet 4âkir, a.g.e., 108 b. 417 Mehmet 4âkir, a.g.e., 108 b.

Baz lar didi ki önden iki di Hâs l yok idi ol bî-kem ü bî 418

Benzer Belgeler