• Sonuç bulunamadı

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ ORTAÖĞRETİM DOKUZUNCU SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİNDE DRAMA YÖNTEMİNİN ÖĞRENCİLERİN DERS BAŞARISINA KATKISI (ANKARA İLİ AKYURT İLÇESİ ÖRNEĞİ)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ ORTAÖĞRETİM DOKUZUNCU SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİNDE DRAMA YÖNTEMİNİN ÖĞRENCİLERİN DERS BAŞARISINA KATKISI (ANKARA İLİ AKYURT İLÇESİ ÖRNEĞİ)"

Copied!
169
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ORTAÖĞRETİM SOSYAL ALANLAR

EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ

ORTAÖĞRETİM DOKUZUNCU SINIF

TÜRK EDEBİYATI DERSİNDE DRAMA YÖNTEMİNİN

ÖĞRENCİLERİN DERS BAŞARISINA KATKISI

(ANKARA İLİ – AKYURT İLÇESİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

HAZIRLAYAN ERCÜMENT İŞLEYEN

ANKARA Haziran– 2009

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ORTAÖĞRETİM SOSYAL ALANLAR

EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ

ORTAÖĞRETİM DOKUZUNCU SINIF

TÜRK EDEBİYATI DERSİNDE DRAMA YÖNTEMİNİN

ÖĞRENCİLERİN DERS BAŞARISINA KATKISI

(ANKARA İLİ – AKYURT İLÇESİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

ERCÜMENT İŞLEYEN

Danışman

Yard. Doç. Dr. AYŞEN KILIÇ

ANKARA Haziran– 2009

(3)
(4)

i

JÜRİ ve ENSTİTÜ ONAY SAYFASI

Ercüment İŞLEYEN’ in Ortaöğretim Dokuzuncu Sınıf Türk Edebiyatı Dersinde Drama Yönteminin Öğrencilerin Ders Başarısına Katkısı (Ankara İli – Akyurt İlçesi Örneği) başlıklı tezi 02.06.2009 tarihinde, jürimiz tarafından Orta Öğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı): Yard. Doç. Dr. Ayşen KILIÇ ………

Üye: Yard. Doç. Dr. Gıyasettin AYTAŞ ………..

(5)

ii ÖN SÖZ

Gelişen ve sürekli olarak değişen dünyada her ülke geleceğine ve gelişimine katkıda bulunacak bireyler yetiştirmeyi amaç edinmektedir. Gelişim ve ilerlemenin ilk şartı olan bilgi artık günümüzde sadece ezberlenen bir kavram olmaktan çıkmış yerini işlenen ve hayatın her alanında kullanılan bir duruma bırakmıştır.

Türk Milli Eğitimi de 21. yüzyıl bilgi toplumunda artık eleştirici, yaratıcı, kendini tanıyan ve geliştirebilen bireyler yetiştirmek amacıyla eğitim öğretim yaklaşımında bazı değişiklikler yapmış, bu değişimde bilgiyi yapılandırarak, hayatın içinde birebir yaşanır hâle getirmiştir.

Değişen eğitim programları ile birçok yöntem ve teknik yeniden gözden geçirilerek ders kitaplarında ve derslerde kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntemlerin içinde drama da yerini almıştır. Özellikle anaokulu ve ilköğretim kademelerinde sıkça kullanılan drama yöntemi ortaöğretim ders kitaplarına da geçmiş böylece eğitimde süreklilik sağlanmaya çalışılmıştır.

Ortaöğretim dersleri içinde estetik zevki, dil bilincini ve kültürel birikimi öğrencilere aktarmayı amaç edinen Türk Edebiyatı – 9 dersinin bu amacına ulaşmasına yardımcı olabilecek yöntemlere dramayı da eklemek gerekmektedir. Ancak Türk Edebiyatı – 9 ders kitaplarında drama yönteminin yeteri kadar yer almaması ve drama uygulamaları hakkında herhangi bir bilgi verilmemiş olması öğretmenlerin dramayı kullanmayıp, yanlış uygulamalarına sebep olmaktadır. Ayrıca bu derse giren birçok Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeninin de bu alana ait yeterli bilgi sahibi olmaması yine drama yöntemini olumsuz yönde etkilemektedir.

Bu çalışmamız ile ilköğretim Türkçe dersinde kullanılan dramanın Türk Edebiyatı – 9 dersinde de sıkça ve rahatlıkla kullanılabileceği gösterilmeye

(6)

iii

çalışılmıştır. Bu amaçla ders kitabındaki temalara ve kazanımlara uygun 11 drama etkinliği oluşturulmuş bu etkinlikler öğrenciler üzerinde uygulanarak dramanın ders başarılarına katkısı belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca Türk Edebiyatı dersine giren Ankara’nın Merkez ilçelerinden random (karışık seçme) yöntemiyle belirlenmiş 31 okuldaki 100 öğretmene de konu ile ilgili anketler uygulanarak öğretmenlerin dramayı derslerinde ne kadar ve nasıl kullandıkları hakkında görüşleri alınmıştır.

Ortaöğretim Türk Edebiyatı – 9 dersinde daha önce drama yöntemine yönelik bir çalışma yapılmamış olması ve dramanın bu derse uygun bir yöntem olduğunun belirlenmesi çalışmamızın amacını oluşturmuştur. Ayrıca bu çalışma ile Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerinin eğitim yolundaki başarılarına yardımcı olmak ve böylece ortaöğretim öğrencilerimizin bu derslerden daha çok zevk alarak, yaratıcı görüşler ile estetik zevke, dil bilincine ve kültürel birikime ulaşmaları amaçlanmıştır.

Bu tezin planlanması ve düzenlilik içerisinde kaleme alınmasında yol gösteren danışmanım Yard. Doç. Dr. Ayşen KILIÇ'a; gösterdiği destek için çalışmamızın uygulandığı Akyurt Çok Programlı Lisesi Müdürü Ahmet TUNCAY’a; anketlerimde görüşlerini benimle paylaşan öğretmen arkadaşlarıma; bilgileriyle çalışmamı destekleyen Güney ÖZKAYA’ya; çalışmamızın yazım aşamasındaki bütün sıkıntılarımı paylaşan aileme, özellikle de her daim hayata gülen yüzüyle bana yaşama ve çalışma azmi veren değerli eşim Amber Esra İŞLEYEN’e anlayış ve desteklerinden dolayı sonsuz teşekkür ederim.

Ercüment İŞLEYEN

(7)

iv ÖZET

ORTAÖĞRETİM DOKUZUNCU SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİNDE DRAMA YÖNTEMİNİN

ÖĞRENCİLERİN DERS BAŞARISINA KATKISI (ANKARA İLİ – AKYURT İLÇESİ ÖRNEĞİ)

İŞLEYEN, Ercüment

Yüksek Lisans, Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yard. Doç. Dr. Ayşen KILIÇ

Nisan – 2009

Araştırmada ortaöğretim Türk Edebiyatı – 9 dersinde kullanılan yöntem ve tekniklerin yanında dramanın da kullanılmasının öğrencilerin ders başarısına katkısı ve bu derse giren öğretmenlerin drama yöntemi hakkındaki görüşleri değerlendirilmiştir.

Araştırmanın evrenini, ortaöğretim Türk Edebiyatı – 9 dersine giren öğrenciler ve bu dersin öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise Akyurt Çok Programlı Lisesi 9 – F ve 9 – G sınıfları ile Ankara Merkez ilçelerden random yöntemiyle belirlenmiş olan 31 okuldaki 100 Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni oluşturmaktadır. Bu araştırmanın kapsamında drama yöntemine uygun 11 tema belirlenmiş ve yıllık planın zamanına uyan 10 temada deney grubu öğrencilerine drama etkinlikleri uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise aynı temalar drama yöntemi kullanılmadan anlatılmıştır. İki grup arasındaki başarıyı ölçmek için başarı ölçütü uygulanmıştır. Ayrıca öğretmenlerin drama ile ilgili görüşlerini belirlemek için “ Öğretmen görüşme anketi” hazırlanmıştır. Öğrenci başarı ölçütü ve öğretmen görüşme formları Excel programı ile grafiklere aktarılmış ve çıkan sonuçlar yorumlanmıştır.

Araştırma sonucunda,

1) Ortaöğretim Türk Edebiyatı – 9 dersinde kullanılan diğer yöntemlerle birlikte drama yönteminin de kullanılmasının öğrencilerin ders başarısına katkısı olduğu belirlenmiştir.

2) Türk Edebiyatı – 9 dersine giren Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerine uygulanan görüşme formlarına göre bu ders öğretmenlerinin drama yöntemini çok kullanmadıkları görülmüştür.

3) Türk Edebiyatı – 9 dersinin yeni eğitim programına göre hazırlanan ders kitabında bu yöntemin çok kullanılmadığı ve kitapta kullanılan drama etkinliklerinden farklı drama etkinliklerinin de oluşturulabileceği belirlenmiştir.

4) Drama yönteminin uygulanması için Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerine yol gösterici bir kaynak olmadığı görülmüştür.

Araştırma sonunda ortaya çıkan sonuçlara dayalı olarak araştırmacının önerilerine yer verilmektedir.

(8)

v ABSTRACT

THE CONTRIBUTION OF THE DRAMA METHOD TO THE SUCCESS OF SECONDARY EDUCATION NINETH CLASS TURKISH LITERARY COURSE

STUDENTS

( CITY OF ANKARA – AN EXAMPLE OF AKYURT COUNTY) İŞLEYEN, Ercüment

Master of Science, Department of Secondary Education Social Studies Teaching Advisor: Assistant Professor Ayşen KILIÇ

April – 2009

In this research, besides the methods and the techniques applied in secondary school Turkish Literary – 9 course, the improving effects of drama in the success of students and the opinion of their teachers for the method of drama are studied.

The research space is composed of secondary school Turkish Literary – 9 course students and their teachers. The research sample is composed of Akyurt Çok Programlı Lisesi 9 – F and 9 – G classes and 100 Turkish Language and Literary teachers obtained randomly among Ankara counties. 11 themes obeying the drama method have been determined in this concept and for 10 themes, temporaly in conjuction with the annual plan, have been applied to the experiment group students with drama actions. The same themes have been applied to the control group students without drama actions. Success criterion is used to measure the success among the two groups. Besides, an “Inquiry of Teachers’ Interview” has been prepared to get the opinion of the teachers about drama. Student success criterion and teachers’ interview answer sheets have been depicted with MS Excel charts and the comments for the results have been given in the end.

At the end of this research study,

1) It is concluded that the application of drama method besides the other method is contributory to the success of Secondary school Turkish Literary – 9 course students.

2) It is observed from the interview sheets that the secondary school Turkish Literary – 9 course teachers seldom apply the method of drama.

3) It is concluded that the method of drama is seldom applied in the course book of Turkish Literary - 9 prepared according to the new education programme and it is observed that some other drama actions might be gathered from the drama actions which are already applied in the book.

4) It is observed that there is not a reference guide to the utilization of drama method for Turkish Language and Literary teachers.

At the end of the research, suggestions of the researcher according to the results are presented.

(9)

vi

TABLOLAR VE ŞEKİLLER ÇİZELGESİ

Tablo – 1 ……….. 26 Şekil – 1 ……… 63 Şekil – 2 ……… 64 Şekil – 3 ……… 65 Şekil – 4 ……… 66 Şekil – 5 ……… 67 Şekil – 6 ……… 68 Şekil – 7 ……… 69 Şekil – 8 ……… 70 Şekil – 9 ……… 71 Şekil – 10 ………. 72 Şekil – 11 ……….. 73 Şekil – 12 ……….. 82 Şekil – 13 ……….. 84 Şekil – 14 ……….. 85 Şekil – 15 ……….. 86 Şekil – 16 ……….. 87 Şekil – 17 ……….. 88 Şekil – 18 ……….. 90 Şekil – 19 ……….. 91 Şekil – 20 ……….. 92

(10)

vii

İÇİNDEKİLER

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI……… i

ÖNSÖZ ……… ii

ÖZET……… iv

ABSTRACT ………... v

TABLOLAR ve ŞEKİLLER LİSTESİ ……… vi

1. BÖLÜM GİRİŞ ……… 1 1.1. Problem Cümlesi ………... 4 1.2. Alt Problemler ………... 4 1.3. Araştırmanın Amacı ……….. 4 1.4. Araştırmanın Önemi ………. 5 1.5. Varsayımlar ………... 6 1.6. Araştırmanın Sınırlılıkları ………. 6 1.7. Araştırmanın Sayıltılar ……….. 7 2. BÖLÜM 2.1. Drama Nedir? ……….8 2.2. Dramanın Tarihçesi ………. 15

2.3. Okullarda Drama Eğitimi ……… 22

2.4. Türk Edebiyatı Dersinde Kullanılan Yöntem ve Teknikler ……… 25

2.5. Türk Edebiyatı Dersi Eğitim ve Öğretiminde Dramanın Yeri …….37

2.6. Dramanın Kullanıldığı Diğer Alanlar ………. 43

2.7. Dramanın Sağladığı Yararlar ……….. 46

2.8. Drama Çalışmalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler ………... 50

2.9. Drama Liderinin Önemi ve Sorumlulukları ……… 54

3. BÖLÜM YÖNTEM 3.1. Araştırmanın Modeli ...……… 58

3.2. Evren ve Örneklem ………... 59

3.3. Verilerin Toplanması ……….. 60

(11)

viii 4.BÖLÜM

BULGULAR ve YORUMLAR

4.1. Drama Hakkında Öğretmen Görüşleri ……… 63

4.2. Öğrencilere Uygulanan Başarı Testlerinin Şekilleri ………... 81

5. BÖLÜM SONUÇ ve ÖNERİLER 5.1. Sonuç ……….. 95 5.2. Öneriler ………... 99 KAYNAKÇA ……… 102 EKLER ………. 110

Ek – 1. Öğrencilere Uygulanan Drama Etkinlikleri ...……… 110

Ek – 2. Öğrencilere Uygulanan Başarı Ölçütü Soruları……….. 136

Ek – 3. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin İlköğretim Diploma Notlarının Listesi ………. 141

Ek – 4. Öğretmen Görüşme Formu ………. 143

Ek – 5. Öğretmen Görüşme Formlarının Uygulandığı Okullar Listesi 145 Ek – 6. Öğrencilere ve Öğretmenlere Uygulanan Formların Örnekleri146 Ek – 7. Onaylar………. 154

Ek – 8. Uygulanan İki Drama Etkinliğinin Görüntüleri ……….. 158

(12)

1

1. BÖLÜM

GİRİŞ

Dünyada değişimi en hızlı yaşayan kavram bilgidir. Toplumların ilerlemesinde ve gelişmesindeki en büyük etkiyi de yine bilgi kavramı gerçekleştirir. Günümüz dünyasında bilgiyi elinde tutan ve onu en iyi şekilde kullanabilen ülkeler gelişme ve ilerleme yolunda önde yol almaktadırlar.

Gelişme yolunda bilginin nasıl kullanılması gerektiğini eğitim gösterir. Bilgiyi kullanan toplumların dünya ile bütünleşmesinde ve teknolojik gelişmelerinin oluşmasındaki en büyük etken “eğitim” dir. Nitelikli işgücü, bilinçli bir toplum ve istenilen seviyede teknolojik ilerleme ancak gelişmiş ve ihtiyaçlara cevap verebilen bir eğitim ile mümkün olmaktadır. Bu yüzden günümüz bilgi toplumunun ihtiyaç duyduğu nitelikli insan ve işgücünü yetiştirmek artık eğitimin yeni görevi olmalıdır. Bu bakımdan son yıllarda gelişmiş tüm ülkeler eğitim alanında çok büyük değişim ve yenilikler yapmaya başlamışlardır.

Bilgiyi gelişim ve ilerleme yolunda kullanabilen bir toplumunu oluşumu; eleştirici, yaratıcı, kendini tanıyan ve geliştirebilen bireylerin eğitimi ile mümkündür. Eğitim yardımı ile bireyin algılama, bağımsız düşünme, gözlem, değerlendirme yapma, yeniden biçimlendirme gücü ve üretkenliğinin arttırılması amaçlanmaktadır.

Çağdaş eğitim, bireylerin duyuşsal, devinişsel ve bilişsel yapılarıyla dengeli birer bütün olarak en uygun ve ileri düzeyde yetiştirilmesini amaçlar. Bu amaçladır ki çağdaş eğitim “bilim, teknik, sanat” alanlarını kapsayan bir çerçeve içinde düzenlenip gerçekleştirilmeye çalışılır. Bu üç alan, insanın duyuşsal, devinişsel ve bilişsel özelliklerine bağlı olarak çağdaş insan yaşamına bütüncül bir anlam kazandırır. Bireyin ve toplumun gereksinim, olanak ve beklentileri ile çağın gereklerine ve

(13)

2

eğitimin düzeyine göre, bilim, teknik ve sanat arasında bir denge ve uyumun sağlanması gerekir. (MEB, 1991,45).

Eğitim programının kişiyi istenilen sonuca ulaştırmaması eğitimde bazı yeni yaklaşımların kullanılmasını da gerekli kılmıştır. Yeni programlar hazırlanırken de dünyadaki yenilikler takip edilerek bu yenikliklere ayak uydurabilen insanlar yetiştirmek amaç edinilmiştir. Programlar, etkinliklerle zenginleştirilerek, öğrenci merkezli hâle getirilmiştir. Yaratıcı düşünce ve eylemler daha fazla desteklemiş ve başarıyı notla ölçen, sonuca dayalı bir anlayış yerine, öğrencinin ders içi başarısını da değerlendiren bir anlayış esas alınmıştır.

Son dönemlerde ülkemiz eğitim sisteminde yapılandırıcı eğitim kuramı ile öğrencilerin yeni bilgilerini diğer öğrendikleri ile birleştirmesi ve kendi yorumlarıyla doğrularını yapılandırması istenmektedir. Bu kuram içinde öğretmen öğrencinin doğruları bulmasında yol gösterici özelliğe sahiptir.

Son zamanlarda geliştirilmiş olan “yapılandırmacı öğrenme” kuramı ise konuyu biraz daha ileri taşımakta ve öğrencinin keşfederek ya da çözerek öğrendiği bilgiyi daha önce öğrendikleri ile birleştirmesini ve sentezlenen bu bilginin yeni alanlara aktarmasını da öngörmektedir. Öğretmen de böyle bir çalışma sisteminde yol gösterici, buldurucu ve yeni sentezlere izin verici olmaktadır ( Şaşan, 2002, 51).

Yeni programda öğrencilerin araştırma yapmasına, kültürel faaliyetlere katılmasına, sosyal aktiviteler içinde bulunmasına, öğrenmeye dayalı etkinlikler içinde yer almasına fırsat tanınmaktadır. Ayrıca yeni eğitim programlarında bireyi, sadece kendisi olarak değil onun çevresi ile uyumu ve kendisini çevresine aktarabilmesi olarak görmekteyiz. Bu bağlamda karşımıza dramanın eğitim üzerideki önemi ve etkisi çıkmaktadır. Drama; sanatı, yaşamla ve bireyle buluşturan, bireyi kendisi ve çevresi ile etkileşime sokan ve bireyin yaratıcılığına dayanan bir yöntem olarak eğitim açısından önemli bir yerdedir.

Eğitimde drama, bir yaşam felsefesidir. İnsanın kendisini başkasının yerine koyarak çok yönlü gelişmesi, bireyin eğitim ve öğretimde aktif rol alması, kendini ifade edebilmesi, yaratıcı olması, yaşamı çok yönlü

(14)

3

algılaması, araştırma istek ve duygusunun gelişmesi, bireyin eğitim ve öğrenme isteğini artırıcı bir eğitim yöntemidir (Güneysu,1991,23).

Çocuk oyun çağında ilkokula başlar. Geleneksel yöntem, öğrenciyi oyun dünyasından alıp ders çalışmaya yönlendirir ve ders kitaplarındaki kalıplara bağımlı kalır. Öğrenci omuzlarına yüklenen sorumlulukları ezberlemeye başlar. Öğrenmeden ziyade ezberleme gerçekleşir ve bilgi, kullanılmadığında unutulmaya mahkûmdur (Karadağ ve Çalışkan, 2005).

Drama insanın kendisiyle olan iletişimini sağlar, insan kendini keşfeder, kendinin farkına varır, kendini daha iyi ifade eder, böylece özgüveni gelişir. Olaylara, olgulara eleştirel bir gözle bakar. Diğer insanlarla etkileşim kurar, işbirliği yapar, paylaşır, sorumluluk duyar; empati kurar, toplulukla çalışma yeteneği, katılımcılığı, toplumsal duyarlılığı artar. Ortak bir ürün ortaya koymanın hazzını yaşar. Yaratıcılığı ve estetik duyguları gelişir. Hayal gücü artar. Günlük sıkıntılardan kurtulup deşarj olur. Drama verileni olduğu gibi kabul etmeyip, araştırmayı ve kendi özgün ürününü ortaya koymayı sağlar. Drama bireyi özgürleştirir, yaşadığı çağın ve yerin farkında olmasına yol açar. Daha demokratik davranışlar geliştirir. Yaşamla sanat arasında köprüler kurar (Çınar, 2002, 12).

Dramanın eğitimdeki önemi çeşitli araştırmacılar tarafından ifade edilmiştir. Dramanın kullanım alanı olarak genel düşüncenin ilköğretim kademelerinde olması ve buna bağlı olarak ortaöğretim derslerinde kullanılmaması eğitimde sürekliliği engellemekte ve öğrencilerin öğrenme başarılarını düşürmektedir. Ayrıca dramanın öğretmenler tarafından da gereği gibi kullanılmadığı da görülmektedir. Yeni ders programına göre kitaplarda uygulanabilecek drama örnekleri bulunmasına rağmen yine de bu yöntem ortaöğretim öğrencilerine uygun olmadığı düşüncesi ile uygulanmamaktadır. Oysa drama her yaş eğitimi için oldukça zevkli ve kalıcı bir öğrenme ve öğretme yöntemidir.

Tüm eğitim kademelerinde ve her yaştan insana uygulanabilecek drama çalışmaları eğitimin sıkıcı kalıplarını kırarak, kişiyi çağdaş eğitim sistemiyle bütünleştirilebilir ve kendini geliştirme gereksinimini ve heyecanını duyan öğretmen ve öğrenciler yaratabilir (Okvuran, 1999, 19).

Ortaöğretim öğrencilerinin ilk defa karşılaştıkları bir ders olan Türk Edebiyatı dersleri de yeni eğitim programı anlayışına göre hazırlanmış ve ders

(15)

4

kitabında bazı drama etkinlikleri yer almıştır. Bu çalışma ile Türk Edebiyatı dersinde daha sık kullanılan diğer anlatım yöntemleri yanında dramanın da kullanılmasının öğrencilerin ders başarısını daha fazla arttıracağı düşünülmüş ve dramanın sadece ilköğretim öğrencileri için kullanılacak bir yöntem değil her yaş seviyesine uygun bir yöntem olduğunun görülmesi amaçlanmıştır.

1.1. Problem Cümlesi

Ortaöğretim dokuzuncu sınıf Türk Edebiyatı dersinde ağırlıklı olarak kullanılan teknik ve yöntemler (anlatma, soru – cevap, tümevarım vb.) öğrencilerin bu dersteki başarısı için yeterli olmamaktadır. Bu bakımdan bu yöntem ve tekniklerin yanında drama yönteminin de kullanılması gerekmektedir.

1.2. Alt Problemler

1. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenleri ortaöğretim dokuzuncu sınıf Türk Edebiyatı dersinde drama yöntemini yeteri kadar kullanmamaktadırlar.

2. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenleri drama yöntemini yeteri kadar tanımamaktadırlar.

3. Türk Edebiyatı ders kitaplarının sundukları drama etkinlikleri yeterli olmayıp bu etkinliklere alternatif başka etkinlikler de uygulanabilir.

1.3. Amaç

Bu çalışmanın temel amacı; daha çok kullanılan diğer yöntem ve tekniklerle işlenen Türk Edebiyatı - 9 dersinde ayrıca yaratıcı dramanın da kullanılması ile öğrencilerin daha başarılı olacaklarının belirlenmesidir. Ayrıca bu çalışmamız ile dokuzuncu sınıf Türk Edebiyatı dersinde drama yönteminin uygulanması ile ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilerek bu konuda önerilerde bulunulacaktır.

(16)

5

1.4 Araştırmanın Önemi

Yeni eğitim programında amaç kişinin içindeki gizli başarıyı ortaya koyabilmesi ve onu en iyi şeklide kullanabilmesidir. Kişinin kendi yeteneklerinin farkına varması kendindeki yaratıcı zekâyı bulması onun gizli başarısını ortaya çıkarmak için en önemli unsurdur. Ancak kendini tanıyabilen kendindeki başarının farkında olan kişilerin, kişiliklerini geliştirerek onları özgür ortamlara yöneltebiliriz. Bu özgür ortam kendi başlarına iş başarma duygusuna ivme kazandırarak; onları yeni birçok yaratıcı düşüncelere yönlendirebilir.

Dramanın kişinin ruhsal ve sosyal gelişimine etkisini düşündüğümüzde bu yöntemin sadece ilköğretim Türkçe derslerinde değil, ortaöğretim Türk Edebiyatı derslerinde de kullanılabileceği görülmelidir. Bu çalışmamız ile dramanın öğrencilerin her yaşı için uygun olduğu asıl önemli olanın ise öğretmenin dramayı kullanma başarısına kaldığı üzerinde durulmuştur.

Türk Edebiyatı derslerinde drama kullanılabileceğine dair yeterli çalışma çalışmanın yapılmamış olması da bu çalışmamızda önemli bir etkendir. Ayrıca dramanın Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenleri tarafından kullanılabileceği ve böylece eğitim kalitesinde artış olacağının da belirlenmesi amaçlanmıştır.

Bu araştırmadan elde edilecek bulguların, Türk Edebiyatı derslerinde eğitim öğretimimizin eksiklerinin giderilmesi için; Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerinin eğitiminde ve fakültelerimizin öğretmen yetiştiren ilgili bölümlerinde; drama eğitimine önem verilmesinin gerekliliği üzerinde durulmuştur. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığının hizmet içi eğitiminde öğretmenler için drama kurslarına ağırlık verilmesi konusuna da ışık tutacağı ve katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

(17)

6

1.5 Varsayımlar

1) Drama yönteminin, Ortaöğretim dokuzuncu sınıf Türk Edebiyatı derslerinde kullanılması öğrencilerin dersi; anlama ve yorumlamalarında olumlu katkıda bulunduğu,

2) Ortaöğretim dokuzuncu sınıf Türk Edebiyatı dersinde drama yönteminin diğer yöntem ve tekniklere göre yeterince kullanılmadığı,

3) Ortaöğretim dokuzuncu sınıf Türk Edebiyatı ders kitaplarının dramaya uygun olarak sundukları etkinliklere alternatif başka birçok etkinlik de uygulanabileceği varsayılmıştır.

1.6. Araştırmanın Sınırlılıkları

1. Araştırma ortaöğretim dokuzuncu sınıf Türk Edebiyatı dersi ile sınırlıdır.

2. Araştırma, drama etkinliklerinin uygulanması bakımından Ankara ili, Akyurt ilçesinde random yöntemi ile belirlenmiş olan Çok Programlı Lisesi’nin, dokuzuncu sınıf 9 – F sınıfı öğrencileri ile sınırlanmıştır.

3. Araştırma, ortaöğretim dokuzuncu sınıf Türk Edebiyatı dersinde kullanılan drama yöntemiyle sınırlıdır.

4. Araştırma, 2008- 2009 eğitim-öğretim yılı içinde 9-F ve 9-G sınıflarına uygulanan başarı değerlendirme soruları hakkında yapılacak yorumlar ile sınırlandırılmıştır

5. Araştırmada öğretmenlerin drama hakkındaki görüşlerinin alınması amacıyla uygulanan anketler, Ankara ili merkez ilçelerinden random yöntemiyle belirlenen okullardaki Türk Edebiyatı – 9 dersi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenleri ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca anketlerin uygulanacağı öğretmenlerin sayısı 100 kişi olarak belirlenmiştir.

(18)

7

1.7. Araştırmanın Sayıltıları

1. Araştırmada kullanılacak örneklemin, evreni temsil eder nitelikte olduğu kabul edilmiştir.

2. Araştırma sırasında kullanılacak bilgi toplama ve görüşme formlarının veri toplamada geçerli ve güvenilir olduğu,

3. Öğretmenlerle yapılacak görüşmelerde ve öğrencilere uygulanacak testlerde, elde edilecek verilerin objektif olacağı varsayılmıştır.

(19)

8

2. BÖLÜM

KONU İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Drama Nedir?

Drama, lirik (ezgisel) ve epik (destansı) yanı sıra, diyaloglar hâlinde yazılan, durum ve eylemin kişiler yoluyla verildiği edebî tür; dramatik (oyunsal) yapıtlar; yapıt olarak oyun şeklinde tanımlanır (Çalışlar, 1993, 172). San, drama kavramını Yunancada, Fransızcada ve Türkçede anlam, dilbilim ve tarihsel gelişim açısından ele alıp değerlendirmiştir. Türkçede tam karşılığı olmayan drama; Yunanca; yapmak, etmek, eylemek anlamını taşıyan “ drana” dan türetilmiştir (San, 1995, 57 – 58). Nutku’ya göre drama, insanın zihinsel sağlığıyla ilişkili ve onun tüm yaşamında devam eden bir eylem kısaca “yaşama sanatı” dır (Nutku, 1998, 82). Heritage sözlüğüne göre ise drama, bir düz yazı veya nazmın özellikle de anlatılan öyküdeki karakterlerin aktörler tarafından o kılığa girilip yerine geçilerek oynanması şeklinde tanımlanmaktadır. (AHD, 3.6a, 1994) And’a göre ise, drama sahnede bir eylemin benzetmecesi anlamına gelen “dromenon” eyleminden gelmektedir (And, 1974, 30). Drama, Türkçede ve özellikle halk dilinde acıklı oyun anlamında kullanılagelmiştir. Oysa drama, insanın her türlü eylem ve ediniminde yer almaktadır. Daha ayrıntılı bir tanımla, insanın insanla giriştiği her tür dolaysız, doğrudan ilişki, etki tepki alışverişi, arada oluşan en az düzeyde bir etkileşim bile bir dramatik an ya da dramatik bir durumdur. Bu durum nesneler arasında bile saptanabilir, sözgelimi bir manzarada “dramatiklik” söz konusu olabilir. (San, 1990, 573) Dramanın birçok tanımı yapılmıştır. En kabul gören tanıma göre drama; “Bir sözcüğü, bir kavramı, bir davranışı, bir tümceyi, bir fikri ya da yaşantıyı veya bir olayı, tiyatro tekniklerinden yararlanarak oyun ya da oyunlar geliştirerek canlandırmaktır.” (San, 1991, 25)

(20)

9

Yapılan son çalışmalarda Naci Aslan “Drama Sözcüğü Üzerine Etimolojik Bir İnceleme” adlı makalesinde drama kavramının sözcük olarak Anadolu topraklarındaki dini törenlerden Yunan kültürüne geçtiğini savunmaktadır (Aslan, 2001,12).

Drama kelimesinin anlamı Yunancada “eylem” iken, drama bir yaşam biçimidir. Drama kavramının ayrıca yaratıcı drama, eğitsel drama, psikodrama gibi kavramları da bulunmaktadır.

Dramada asıl olan iki ana unsur insan ve eylemdir. Bu yönden düşünüldüğünde hayatın içindeki insanın en iyi anlatıldığı yöntem, dramadır. İnsanların eylemlerini içsel ve dışsal eylemler olarak ikiye ayırdığımızda dramayı etkileyen iki ayrı ama insan olgusunda birleşen kavram ortaya çıkmaktadır. Bu kavramlar insanda oluşan içsel ve dışsal eylemlerdir ki bu da dramanın içsel drama ve dışsal drama olarak ikiye ayrılmasına sebep olmaktadır. İçsel dramada kişilerin ruhsal yapıları, iç çatışmaları, geçmişi, kültürel birikimi gibi kavramların etkisi görülürken, dışsal dramada kişinin çevresi, insanlar ile olan ilişkisi, iletişimi düşünülebilir. Böylece drama tek merkez olan insanda iki farklı etki ile oluşmakta ve uygulanması esnasında bu durumların göz önüne alınmasını gerekli kılmaktadır.

Sürekli değişen ve teknolojik bakımdan ilerleyen dünyada insanların dünyaya ayak uydurabilmeleri için değişim duygusunu yaşantılarına yerleştirmeleri gerekmektedir. Değişime sağlıklı bir şekilde uyum sağlayabilmek ise insanın yaratıcılığı, yaratıcı zekâsı ile olabilmektedir. Aksi takdirde kişiler genel olarak değişimi taklitten ibaret olan bir yaşantıya sahip olacaktır. İşte bu yönüyle düşünüldüğünde tamamıyla yaratıcılığı destekleyen ve yaratıcılık ile desteklenen drama yöntemi, kişinin hayatını daha yaşanır kılmak ve insanlara hayata daha farklı yönleriyle bakabilme özelliği kazandırmaktadır. Böylece değişime yaratıcılığı ile uyum sağlayan bireyler ortaya çıkmaktadır. Yaratıcılığın toplum ve ülke tarafından desteklenmesi de kişilerin düşünceleriyle, kendi yaşantıları dışında toplum ve ülkeye de etkisini sağlamakta bu da bir toplumun sağlam temellerle değişim ve gelişimine katkıda bulunmaktadır.

(21)

10

İşte bu yönüyle düşünüldüğünde drama, yaratıcılığı insandan topluma da taşır. Kişilerin eğitimlerinde dramanın kullanılması onların yaratıcı zekâlarını da destekleyecektir. Dramanın bu özelliği onun eğitim alanında da kullanılmasını sağlamış ve eğitici drama adı altında kullanılmaya başlanmıştır. Böylece drama insanların hayata, değişime, yeniliklere farklı açılardan bakmalarını ve eğitimde sürekli bir gelişmenin sağlanması amaçlamıştır.

Modern eğitimin ve yaratıcı dramanın, çoğu hedeflerinin ortak olduğu belirtilmektedir. Bunlar içinde sosyal gelişme sağlama ve başkalarıyla işbirliği içinde çalışma yeteneğini geliştirme, gelişmiş iletişim becerilerine sahip olma, benliği tanıma ve başkalarının kültürel geçmişini ve değerlerini anlama ve takdir etme olduğu işaret edilmektedir (McCaslin, 2000, 6).

Dramanın birçok hedefi vardır, ancak bu hedeflerin temel odağı katılımcıların uyarılması ve eğlenmesinden öte büyümesi ve gelişmesidir (Combs, 1988, 9).

Görüldüğü üzere drama insanların iletişim becerilerini, sosyal kişiliklerini, benliklerini tanımaları ve kendilerini geliştirmeleri bakımından etkili bir yöntemdir.

Dramanın eğitimde kullanılmasında amaç sadece bilgi vermek değil öğrencilere bildiklerini nasıl kullanacaklarının bilgisini kazandırmaktır. Bu yöntem ile öğrenciler sürekli aktif olduğu için drama öğrenci merkezli çağdaş bir yöntemdir. Ayrıca drama ders etkinliklerinin işlenişini öğrencilerin hayal gücüne, yaratıcı özelliklerine bıraktığından doğruyu bulmak ve onu kullanmak için eğitimin birçok tekniğini de kullanmaya imkân sağlamaktadır.

Drama kendi içinde çeşitli öğrenme türlerini barındırmaktadır. Bunları şöyle sırayabiliriz:

a) Yaşantılara dayalı öğrenme b) Hareket yoluyla öğrenme c) Aktif öğrenme

d) Etkileşim yoluyla öğrenme e) Sosyal öğrenme

(22)

11

f) Tartışarak öğrenme g) Keşfederek öğrenme h) Duygusal öğrenme

i) İşbirliğine dayalı öğrenme

j) Kavram öğrenme (Aral, v.d., 2000, 65-78).

Görüldüğü gibi drama eğitim alanında çok geniş öğrenme biçimlerine imkân tanımaktadır. Öğrencinin öğrenme sürecine çok fazla çeşitlilik ve zenginlik katmaktadır. Bu yönüyle matematikten, tarihe; yabancı dil eğitiminden, edebiyat derslerine kadar birçok dersin öğretimine uygun ve zevkli bir yöntem olmaktadır. “Drama amaç değil, araçtır. Bu aracın yardımıyla öğretmen, öğrencilerini daha iyi tanıyabilir. Çekingen, korkak, topluluk karşısına çıkamayan çocuklar bu çalışmalarda kendilerini kolayca ortaya koyabilirler.” (Güneç,2004,4)

Eğitimde drama yönteminden yararlanmak için belli bazı yolların takip edilmesi gerekir. Drama bir anda uygulanmaya başlanıp bir anda da bitirilebilecek bir yöntem değildir. Dramanın uygulama aşamaları ısınma, oyun ve rahatlama - değerlendirme olmak üzere üç grupta incelenebilir.

Isınma bölümünde ısınma çalışmaları yapılarak öğrencilerin oyuna katılma isteğini artırmaya, grubun birbirine, oyunlara, dramaya ısınması ve rahatlaması sağlamaya çalışılır. İşlenecek etkinlikler ile ilgili grubun genel bilgisi yoklanır. Eğer işlenecek konu hakkında bilgi sahibi değillerse kısaca bilgi verilerek grubun konuya yakın olması sağlanır. Ayrıca grubun geçmiş yaşantılarından da yararlanılarak konuya giriş yapılmaya çalışılır.

Eğitimde drama kavramı oyun olarak da düşünülmektedir. “Oyun” sözcüğü ile drama arasındaki ilişki devinmek, kımıldamak, eğlenmek anlamları bakımından düşünülebilir.

Oyunlar çocukların kendilerini en rahat hissettikleri yerlerdir. Oyunlar çocukların kurallarıyla başlar onların kurallarıyla da biter. Dünyayı kendi bakışlarıyla oyunlarında şekillendirirler. Onları sınırlandıran hiçbir belirli davranış

(23)

12

yoktur. Oyun içinde her şey çocuğun doğaçlamasına kalmıştır. Kendi üzerine aldığı rolleri tamamen doğaçlama olarak oynar ve kendi gerçeklerini yaratır. Bu bakımdan oyunlar çocukların hayatı tanımaları ve hayata hazırlanmaları bakımından çok önemli bir yere sahiptir. Birçok kuramcı oyunu yaşamın doğal parçası saydığı için oyunu farklı şekillerde yorumlamışlardır. Lazarus: “Oyun, kendiliğinden ortaya çıkan, hedefi olmayan, mutluluk getiren bir aktivitedir.” Montaigne oyunu çocukların en gerçek uğraşı olarak tanımlarken, Montessori de oyunu çocuğun işi olarak nitelemektedir.

En geniş anlamıyla oyun, belli bir amaca yönelik olan ve olmayan, kurallı ya da kuralsız olarak gerçekleştirilen, her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişimin temeli olan gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme süreci şeklinde tanımlanır (Aral, v.d. , 2000, 59).

Genel olarak drama, bir çeşit oyunlar sistematiği olarak belirmektedir. “Çocuklar, drama etkinliklerini genellikle oyun olarak algıladıkları için tıpkı oyunlarda olduğu gibi dikkat ve enerjilerini yapılan etkinlik üzerinde toplamaktadırlar.” (Önder, 2002, 47)

Yaratıcı drama çocuk oyununun gelişmiş bir hâlidir. (Adıgüzel, 2002, 66-64) İşte bu özellikler drama ile oyun arasındaki ilişkinin yakınlığını göstermektedir. Drama öğrencilerin kendilerini rahat hissetmelerini kendi kurdukları dünya ile bize kendilerini anlatmalarını ve oynarken öğrenmeyi sağlamaktadır.

Etkinliğe hazır hâle getirilen öğrenciler ile dramanın ikinci aşaması olan oyun bölümüne geçiş yapılır. Drama teknikleri ile konuya katılmaları ve konuyu öğrenmeleri sağlanır. Bu aşama çocukların yaratıcılıklarını ve hayal güçlerini ön plana çıkardıkları bir aşamadır. Öğrencilere verilmek istenen konu bu aşamada işlenir. İşlenen konunun da çeşitli drama teknikleri ile öğrenciler tarafından kavranması amaçlanır.

(24)

13

Etkinliğin başarısını görmek için son aşama olan rahatlama ve değerlendirme bölümüne geçilir. Bu bölümde rahatlama bedensel ve zihinsel olarak gerçekleşir. Rahatlamayı kolaylaştırmak için dinlendirici bir ortam kurulmaya çalışılır. Bu çalışmada öğrenciye olayın tamamlandığını hissettirmek ve öğrencileri rahatlatmak söz konusudur. Rahatlama sonrası öğrencilere, uygulanan etkinlikle ilgili bazı sorular yöneltilir ve tartışma, soru cevap, beyin fırtınası gibi eğitim yöntem ve teknikleri kullanılarak konunun kavranması sağlanır.

Eğitici dramanın oyun bölümü aşamasında drama tekniklerinden yararlanılır. En çok kullanılan tekniklerin başında rol oynamanın geldiği görülmektedir. Öğrenciler kendilerini başkalarının yerine koyarak onun düşünceleriyle olayları canlandırmaktan mutlu olmaktadırlar.

Rol oynama tekniğinin temelini dramatizasyon, canlandırma teşkil eder.

Dramada rol oynama, gerçek yaşantıların gösterimi için etkili bir yöntemdir. Rol oynama öğrencilerin yeni davranış ve becerileri uygulayabilmeleri için onlara güvenli bir ortam sağlayabilmektedir. Rol oynamanın, sosyodramadan alınan bir metot olduğu belirtilmektedir. Edebiyattan, sosyal bilimlere anlaşılması zor durumları hatta fen ve matematikte bazı konuları öğrencilerin anlaması için kullanılmaktadır (Uşaklı, 2007, 19).

Rol oynama ile öğrenciler anlatamadıkları birçok soyut olay veya kavramı somutlaştırarak rahatlıkla ifade edebilmektedirler. Özellikle öğrencilerin dil becerilerinin anlaşılması bakımından da rol oynamanın önemi büyüktür. Öğrencilerin bazı durumlar karşısında nasıl davrandıkları ve dili nasıl kullandıklarının öğrenilmesi için bu teknik oldukça yararlıdır.

Son dönemlerde özellikle psikoloji alanında empati yönteminin kullanılması kişiye karşısındakinin düşüncelerini algılama ve onun gibi düşünebilme yeteneği kazandırabilmek için rol oynama tekniği üzerinde durulmaktadır. Dramatik oyunlarda olayların ve durumların canlandırıldığı görülür. Rol oynamada ise oyundaki kahramanların özellikleri ve hisleri canlandırılır.

(25)

14

Drama etkinliklerinde kullanılan başka bir teknik doğaçlama tekniğidir. Doğaçlama kısaca bir anda gelişen olaylar karşısında yaratıcılık ile olaylara karşılık verme olarak açıklanabilir. Bu bakımdan doğaçlama hayatın ta kendisidir. Çünkü insan hayatta karşılaşacağı olaylardan habersiz yaşar ve karşılaşılan her durum veya olaya karşı o an kendine özgü yaratıcı özelliği ile karşılık verir. Bu durum öğrencilerin de doğaçlamayı sevmesini sağlamaktadır. Doğaçlamanın bu özelliği onu yaratıcı dramanın temeli yapar.

Doğaçlama ile dramatizasyon birbirine karıştırılan iki alandır. Dramatizasyon sınırları belirlenmiş, oynayanın belli bir metne bağlı kaldığı kendisinden bir şeyler eklemediği oluşumlardır. Doğaçlamada ise olayların oluşumu tamamen olayı canlandıran kişinin isteğine bağlıdır. Olay istenilen seyirde devam edebilir.

Doğaçlama, temelde durumları, olayları rol oynayarak araştırma, inceleme yöntemidir. Doğaçlama; bir grup aktivitesidir. Belirlenen durumu grupla birlikte çözümlemeye, insanın ne denli bağımlı ya da bağımsız olduğu gerçeğini kavramamıza yardımcı olur. Böylece topluca yaşama duygusunda da gelişme sağlanır (Koçak, 2000, 23).

Doğaçlama ortaöğretim seviyesindeki ve ortaöğretim üstü öğrenciler arasında ilgiyle karşılanmaktadır. Bu yaş öğrencilerin istenilen bir olayı o anda yaratmaları ve bu yaratıya uygun konuşma şeklini oluşturmaları daha rahat olmaktadır. Oysa ilköğretim ve bu seviyenin altındaki öğrencilerin bir anda bir olay oluşturması ve bu olaya uygun konuşma şeklini kurmaları onları zorlamaktadır.

Doğaçlama tamamen sınırsız olarak kullanılan bir teknik değildir. Özellikle liderin doğaçlamayı uygulamaya koymadan önce konu ile ilgili ön çalışma yapması gerekir. Doğaçlamayı ne amaçla yaptığı ve öğrencilere doğaçlama ile ne kazandıracağını belirlemelidir. Bazı durumlarda doğaçlanan olay veya durumlar istenilen durumun tamamen dışına çıkabilir. Bu durum da doğaçlamayı sadece bir oyun hâline getirir. Liderin önemi burada karşımıza çıkar, lider doğaçlamayı başlatır ve doğaçlamanın amacından sapması durumunda kesilmesini sağlar.

(26)

15

Öğrenmenin temel şartlarından birisi etkinliktir ve birey etkin olduğu sürece daha iyi öğrenir. Dramatik oyun bireyin etkin olduğu ve üzerinde prova yapılmayan bir gösteridir. Eğitimde dramanın iki önemli yapı taşı vardır. Bunlardan birisi, yaşamda yer alan çok çeşitli roller, diğeri de bu rollerin duruma uygun şekilde önceden hazırlanmaksızın, anında yaratılarak oynanması yani doğaçlamadır (Gönen, 2003,13).

Eğitici drama içinde kullanılan diğer teknikleri de şöyle sıralayabiliriz: Zihinde canlandırma, pandomim, öykü ve olay canlandırma, rol değiştirme, resim yapma gibi. Burada belirlenen bütün teknikleri drama liderinin dersin içeriğine, öğrencilerin seviye ve ilgisine göre belirlemesi gerekmektedir. Bu konuda Naci Aslan drama atölye çalışmasında Spolin’in şu sözünü kullanmaktadır. “Teknikler iletişim içindir. Gerçek iletişim tekniklerden daha önemlidir.”

2.2. Dramanın Tarihçesi

Dramanın tarihi gelişiminde önemli rol oynayan başlıca kişiler John Dewey, Henry Coldwell Cook, Winifred Ward, Peter Slade, Brian Way, Viola Spolin, Dorothy Heathcote, Nellie McCaslin olarak sayılabilir.

Yaratıcı drama tarihinin, yüzyıl öncesine yani İngiltere’de bir köy öğretmeninin tarih dersi öğretiminde bu yöntemi kullanılmasına dayandığı belirtilmektedir. (San, 2002, 184)

John Dewey, 18. yüzyılın ikinci yarısında “sınıftaki eğitimin çocuk merkezli” olmasını savunan ilerici eğitim hareketinin başında yer alarak, eğitimi; “deneyimin arttırılacağı yeni ortamlar aracılığıyla sosyal/toplumsal tanımları vermek için yeniden yapma işlemi ya da deneyimlerin yeniden yapılanması” olarak tanımlar. Dewey’in uygulamaları, çocuğun geçmişi öğrenirken gelecekteki ve günümüzdeki problemleri çözme kapasitesini açığa çıkarmasını ve bu deneyimlere açık olunması gereken bir eğitim sistemi düşüncesini desteklemektedir. Dewey’e göre, çocuk yaparak ve kendi kendine konunun değerini öğrenir. Dewey’in problem çözme

(27)

16

metodu, bilimsel araştırma yöntemlerine benzemektedir; çocuğun araştırmasını, denetlemesini ve yetenekleriyle düşüncelerini birleştirmesini amaç edinmiştir.

Dramada ilk adımlar İngiltere’de Harriet-Finley Johnson ve Caldwell Cook, Amerika’da ise Winifred Ward tarafından atılmıştır. Dramatik eğitimin tarihsel gelişimini anlatan kitaplarda adı hemen hemen hiç yer almamakla birlikte The Dramatic Method of Teaching (tarihsiz) adlı kitabı Harriet-Finley Johnson’ın bu alanın öncülerinden biri olduğunu göstermektedir. Johnson, çocuğun doğal dramatik (oyun oynama) içgüdüsüne inanmış ve çocuğun doğrudan görerek ve yaparak daha iyi öğrendiğini savunmuştur. Diğer bir öncü olan Caldwell Cook, The Play Way (1917) adlı eserinde oyun faaliyetinin eğitimin temeli olduğunu söylemiştir. “Cambrige okul müdürü Henry Caldwell Cook, ‘oyun’u sahnedeki ‘oyuncu’ düşüncesiyle kaynaştırarak, bugün eğitimde drama diyebileceğimiz kapsamlı bir programı tarif eden ilk kişi olmuştur.” (Ay, 1997, 28)

Yaratıcı dramanın Amerika Birleşik Devletleri’nde başlangıcı Winifred Ward’ın çalışmalarına dayandırılır. Dewey ve Mearns’tan etkilenen Ward, yaratıcı dramanın, insanı bütünsel olarak geliştirdiğini belirtir. Bu düşünceyle drama, çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal yönden sağlıklı olmaları için faydalıdır. (Ward, 1957:4’ten akt. Taylor, 2000, 99) Ward, eğitimde yeni bir alan açmıştır. 1924 yılında Evanston’daki ilköğretim okullarında yaratıcı dramayı müfredat programına almıştır. Ward tiyatro ile dramayı birbirnden ayırarak her ikisinin de ayrı bir disiplin alanı olduğunu belirmiştir. Dr. Tülin Sağlam doktora tezinde bu konuyla ilgili Ward’ın çalışmalarının “İlk kez dramanın kendi başına da önemi olduğunu vurgulaması” açısından önemli olduğu üzerinde durmuştur.

(Sağlam, 1997,43)

Ward’la aynı dönemlerde İngiltere’de Peter Slade (1954), “çocuk draması” kavramını tanıtmıştır. O ve bazı arkadaşları (yaklaşık 1928 yılında) o denli mutsuzdurlar ki, bir intihar kulübü kurarlar. Kulüp üyeleri bölgedeki tepelere gidip öğretmenlerini sembolik olarak öldürdükleri dramatik sahneler oynar ve dans ederler. Bu temsiller “Genç erkeklere kendilerini öldürmeden umudu bulma ve okuldan sonra

(28)

17

yaşamın daha iyi olacağına inanmaya çalışma konusunda yardımcı oluyordu... Hepimiz bu seanslardan/toplantılardan sonra farkı görüyor ve hissediyorduk.” (Slade’in 2000 yılında John Casson’a yazdığı bir mektuptan) Slade, bu dramaların gençlerin intihar etmekten caydıracak kadar boşalım sağlayıcı olmasının yanı sıra akademik başarılarını da arttırdığını fark etti (http://www.olusumdrama.com). 1937-1939 arasında Slade, psikoterapist Dr. W. Kramer ile birlikte çalışarak terapiyi kolaylaştırmak ve başarısız, mutsuz çocuklara yardım etmek için kendi drama yöntemini kullandı. Oyun oynayan çocuğun izlenmesinin eğitime başlama noktası olarak tek gerçek yer olduğunu kabul eden Slade, dramayla oyunun iç içe geçtiğini ve drama sayesinde çocuğun zihinsel ve bedensel yapısının gelişebileceğini belirtir. “Slade böylece drama içinde oyunun önemini arttırmış, çocukların gelişimde oyunun önemini ortaya koymuştur. Bu yönüyle Slade, dramanın telapatik bir etkinlik olduğuna da inanır.” (http://www.muzikegitimcileri.com) Slade, bitmiş metinlerin doğaçlanmasının kişiyi sınırladığını doğru olanın metnin devam etmesi olduğunu savunmuştur.

1960’ların ilerlemecilik eğitim hareketlerinden etkilenen aynı zamanda Peter Slade’n da öğrencisi olan Brain Way, drama uygulamacılarının temel olarak değerlendikleri önemli çalışmalar yapmıştır. Özellikle gruplar üzerinde çalışarak drama uygulamalarını kitap hâlinde yayımlamıştır. “Way, dramada ‘kişinin kişiselliği’ kavramını ortaya koymaktadır. Ona göre drama ‘yaşamın uygulaması’ şeklinde basitçe tanımlanabilir.” (Uşaklı, 2007, 10) Way’a göre drama sürecin ve performansın farklı şekilde değerlendirilmesinden dolayı tiyatrodan farklı bir yapı gösterir. Dramada amaç insanı geliştirmektir. Way, kişinin kendini geliştirebilmesi için öncelikle ruhsal gelişimini tam ve doğru olarak tamamlaması gerekmektedir. Bu bakımdan dramanın önemi büyüktür, demektedir. (Way, 1967,2) Brain Way, aynı zamanda “Katılımcı Tiyatro” tekniğinin de yaratıcısıdır.

Viola Spolin (1963), “Tiyatro İçin Doğaçlama” adlı kitabında, çocuğun içinden geldiği gibi rol oynamasının kendini ifade etme yönünden önemini vurgulamıştır. (Önder, 2007, 39) Spolin, eğitimde drama uygulamalarına doğaçlama çalışmalarını da katmıştır. Doğaçlama kavramına oyun-çocuk-öğrenme üçgeniyle

(29)

18

yaklaşmış ve önerdiği yöntem, ilke ve uygulama örnekleriyle drama teorisinin oluşumuna katkıda bulunmuştur.

Spolin, bireyin kendini ifade edebilme kapasitesini engelleyen olgulara yoğunlaşarak, bireye odaklanan, yaratıcı oyunlar geliştirmiştir. Daha sonra bu teknikler ‘Tiyatro Oyunları’ adıyla tanımlanmışlardır (http://www.olusumdrama.com).

Spolin oyunları; etkileşim tekniklerini, kişisel farkındalık programlarını ve sözsüz iletişim çalışmalarını destekleyen yöntemleri içerdiğinden birçok alanda (din, rehabilitasyon, tiyatro, programlama çalışmaları vb.) uygulanabilmektedir.

Eğitimde drama alanında yöntemleri en çok uygulanan kişilerden biri de Dorothy Heathcote’dur. Heathcote, Peter Slade'in önemli temsilcilerinden biridir. Heathcote, dramayla diğer alanlar arasında ilişki kurulabilmesini sağlamıştır. Bu anlamıyla Heathcote’a göre okul programında yer alan her başlıkta drama kullanılabilir. O, drama içinde tartışma yöntemi ile öğrencilerin düşüncelerinin daha iyi açığa çıkarabileceklerini savunmuş bu yöntemi drama içinde çokça kullanmaya çalışmıştır. Ayrıca Heathcote drama içinde liderin (öğretmen) de çok önemli olduğunu vurgulamıştır. Heathcote’a göre, liderin drama etkinliklerini başlatması ve ona gerekli gördüğü yerlerde müdahâlesi gerekmektedir.

Heathcote’un öğretme metodu empati merkezlidir. Çocuğun buyruk altındaki bir özne olmadığını, öğretmenin çocuğun gözüyle de bakabilmesini daha da önemlisi çocuğun da başkasının gözüyle bakabileceğine izin verilmesi gerektiğini savunur (http://www.muzikegitimcileri.com).

Heathcote’a göre sadece çocuğun kişilik gelişimi açısından ele alınan dramatik aktivite seçici değildi ve karmakarışıktı. Heathcote dramayı güçlü bir öğretim aracı olarak gördü ve onun çalışmayı motive etme yöntemi olarak kullanılmasını savundu. 1950’lerden başlayarak otuz yıldan fazla bir süre çocuklarla, Newcastle’daki öğrencilerle ve dünyanın dört bir yanında öğretmenlerle çalışan “Heathcote, dramatik eğitime çok büyük ve önemli bir katkıda bulunmuştur. Heathcote’a göre, eğitimde drama hem bilişsel hem de duygusal öğrenmeyi

(30)

19

amaçlamalıdır.” (Önder, 2007, 40) O, dramatik oyunların oynamaktan ziyade eğitmesi gerektiğini savunmuştur.

Heathcote’la çalışmış ve onunla aynı eğitim görüşünü paylaşan Bolton’un tekniği daha entellektüel/bilişsel ve analitik olması bakımından ondan ayrılır. Balton da tıpkı Heathcote gibi çocuğa soru sorma ve onu tartışma sürecine katmanın faydaları üzerinde durmuştur. Öğrenci ancak soru sorarak ve tartışarak yaşamı algılar. Bu amaçla drama çalışmalarında amaç çocukların çevreyi algılaması ve çevresiyle uyum içinde yaşanmasını sağlamaktır.

Nellie McCaslin, (1984) çocuk tiyatrosu ve yaratıcı drama alanında ABD’deki ilk eğiticidir. Yazıları, drama atölyeleri ve verdiği dersler ile Amerikan eğitimine ilişkin deneyimleri Avrupa, Asya ve Orta Doğu’ya yayılmıştır. Fikirleri, sanat yoluyla yaratıcılığı geliştirmeyi ve hayal etmeyi yüreklendirerek çocukların öğrenmesine yardımcı olmayı sağlamıştır.

McCaslin, yaratıcı dramayı şöyle tanımlamaktadır: “Yaratıcı drama ister sınıfta ister başka bir ortamda olsun, bir öğrenme yöntemi, kendini ifade edebilme aracı, terapi tekniği, sosyal bir etkinlik ya da bir sanat formudur. Çocuklar bu yöntemle sorumluluk almayı, grup kararlarına uymayı, işbirlikçi bir şekilde çalışmayı, yeni ilgi alanları geliştirmeyi ve özellikle sınıf ortamında yeni bilgiler öğrenmeyi öğrenirler. Drama elimizdeki hem tamamen kişisel hem de yoğun bir şekilde toplumsallaşmış bir sanat formudur (McCaslin, 2000, 56).

McCaslin, artık teknolojinin esiri olmaya başlayan çocukların hayat karşısında gitgide pasifleştiklerini bu bakımdan da dramanın çocukların hayat karşısında daha aktif olmalarını sağlayacağını düşünmüştür. Drama etkinlikleri ile çocukların hem bedenen hem de ruhen canlı kaldıklarını ve sağlıklı gelişimlerinin oluştuğunu düşünmektedir.

Bu bilgiler ışığında genel olarak dramaya yaklaşım dört grupta toplanabilir. Winifred Ward’ın oyun kurma, Viyola Spolin’in tiyatro oyunları, Peter

(31)

20

Slade’in çocuk draması ve Dorothy Heathcote’un eğitimde drama yaklaşımlarıdır. (Başkaya, 2002, 83)

Günümüzde drama teorisini geliştirecek çalışmalar Cecilly O’Neill ve bu alanda çalışan diğer araştırmacılar tarafından uygulamalı olarak sürdürülmektedir.

Türkiye’deki drama çalışmaları incelendiğinde drama kullanımının ilk örnekleri sayılabilecek çalışmalar Meşrutiyet dönemine kadar gitmektedir. Yaratıcı dramanın ilk izleri Osmanlı’nın son dönemlerinde anaokulu eğitiminde ortaya çıkmaktadır. Prof. Dr. Yahya AKYÜZ 2004’te “Bilim ve Aklın Işığında Eğitim” dergisinin mayıs sayısında bu konu ile ilgili yayımladığı yazısında yaratıcı dramayı 1914 yılına kadar dayandırmaktadır. Osmanlı Maarif Nezareti Arşivi’nden yayımladığı belge de bu düşüncesini desteklemektedir. Bu belgede geçen anaokullarındaki dil eğitimi ile ilgili kısım da yaratıcı dramadan şu şekilde bahsedilmektedir.

Ana mektebinde yalnız ana dil tedris edilecek (öğretilecek) ve bu lisan derslerinde katiyen kavâid (dil bilgisi kuralları) okutulmayacaktır. Çocukları serbest söz söylemeye ve söylerken sıkılmamaya alıştırmak lazımdır. Lisan derslerinde çocuklarla yapılacak muhaverelerin (konuşmaların) daha canlı ve sevimli olması için birtakım ayanî (görsel) usullere müracaat edilecektir. Mesela bir ev nümûnesi alınıp masanın üzerine konulacak ve ufak bebeklerle bir takım hareketler yapılarak bebeklerin bu eve girip yatışları, çalışışları, gezişleri, çıkışları hakkında sualler irad olunacak (sorular sorulacak), bu temaşadan (seyretmeden) pek memnun kalan çocuklardan cevaplar alınacaktır.

İşte bu kukla oyunları karşısında pek mesut olan çocuklar, bu vesile ile söz söylemeye, vak’aya (olaya) ve eşhasın (şahısların) vaziyetine göre fiilleri, isimleri kullanmaya, cümleler teşkil etmeye başlayacaktır (Akyüz, 2004, 15).

1914 tarihli belge, eğitimimize, anaokulu düzeyinde canlandırmanın ilk uygulamalarını getirmektedir.

Bu alanda İsmail Hakkı Baltacıoğlu yaptığı çalışmalar ile büyük önem taşımaktadır.

(32)

21

Baltacıoğlu, hem eğitim konusunda hem de okullarda tiyatro eğitimi konusunda son derece özgün, orijinal ve hâlâ önemini koruyan, zamanı içinde çok yeni ve çok öncü sayılabilecek görüşler üretmiş ve bu görüşleri sistematize etmiş. O, dramayı adeta bütünsel olarak ortaya atmış ve en önemlisi uygulamış (Şener, 2000,85).

Görüldüğü gibi Baltacıoğlu dönemi içinde tiyatro ile eğitim kavramını birbirine yaklaştırmış ve eğitime farklı bakış açıları kazandırmaya çalışmıştır. “İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu yönetiminde, öğrenciler ezber yapmazlar, sahne etmenlerine gerek kalmadan oyunlarını her yerde sergileyebilirler. Yaparak öğrenme, yaşayarak anlama Baltacıoğlu’nun kuramının temelidir.” (Aslan, 2001, 12)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu’ndan sonra ülkemizde dramanın gelişmesinde ve yaygınlaşmasında Tamer Levent ve Prof. Dr. İnci San’ın çok büyük rolü vardır. Günümüzde ise drama çalışmalarının gelişimini kısaca şöyle sıralayabiliriz:

1982, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesinde ilk çalışmalar

1984 – 1986, Sanat Kurumu Deneme Sahnesi Topluluğuyla atölye çalışması

1989 – 1990, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde ilk yüksek lisans dersi

1985, Uluslararası drama seminerleri

1988, Oluşum Drama Atölyesi (Ankara) ilk drama çalışmaları 1990, Çağdaş Drama Derneği’(A. Ü.) nin kurulması

2000, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde Yaratıcı Drama Tezsiz Yüksek Lisans Programı

Bugün özellikle İnci San’ın yönetiminde kurulan Oluşum Drama Enstitisü ve Ankara Üniversitesi’nde kurulan drama eğitimi bölümleri ile drama gelişimine devam etmektedir.

Yaklaşık yirmi yıla ulaşan diliminde yaratıcı drama ya da eğitimde drama yöntemsel boyutunun yanında, başlı başına bir disiplin ve estetik form olarak daha çağdaş bir anlama kavuşmuş ve yine son yıllarda eğitim

(33)

22

fakültelerinin yeniden düzenlenmesi ile öğretmen yetiştiren fakülte programlarında zorunlu, ilköğretimde de zorunlu ve seçmeli ders olarak yer almıştır (Adıgüzel, 2001,34).

Şu an ülkemizde Ömer Naci Aslan, Tülin Sağlam, Gıyasettin Aytaş, Mübeccel Gönen, Ali Öztürk, Alev Önder, Esra Ömeroğlu, Ömer H. Adıgüzel gibi araştırmacılar bu alanda çalışmalarıyla tanınmaktadır.

2.3. Okullarda Drama Eğitimi

Okullarda dramanın ilk olarak kullanıldığı yer ağırlıklı olarak anaokulları ve kreşler olmuştur. Çocuğun gelişimine uygun olarak drama da kullanılmaya devam etmiş ve zamanla birinci kademe ve ikinci kademe ilköğretim okullarında da uygulanmaya başlanmıştır.

Drama anaokulu ve kreşlerde özellikle oyun özelliği ile kullanılmıştır. Bu bakımdan dikkat çekmiştir. Öğretmenlerin dramayı oyun dışındaki özellikleri ile fark etmeleri dramanın ilerleyen okul yıllarında da kullanımını arttırmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından drama çalışmalarına özellikle 1998 yılında önem verilmiş ve 1 Eylül 1998 tarihli Tebliğler Dergisi’nde yayınlanan “İlköğretim Okulları Seçmeli Drama Dersi Programı” ile okullarımız programında drama yerini almıştır. “Oyunun çocuk yaşamındaki öneminin anlaşılması, çocuğun zihinsel, ruhsal, bedensel gelişiminde dramanın öneminin artması ile ilköğretim ve liselerde drama dersleri verilmeye başlanmıştır.” (Yalçın ve Aytaş, 2005, 23)

Drama önemini ağırlıklı olarak ilköğretim okullarında göstermekle beraber ortaöğretimde gereği kadar kullanılmamaktadır. Bu duruma dramanın öğretmenler arasında hâlâ oyun olarak düşünülmesi, ortaöğretim ders kitaplarının, sınıf yapılarının ve öğrencilerinin dramaya uygun olmadığı görüşü sebep olmaktadır. Oysa anaokulu ve ilköğretimden drama eğitimi alarak gelen öğrenciler ortaöğretim

(34)

23

kademesinde bu yöntemden yoksun kalmakta kendilerini ifadede sorunlar yaşamaktadırlar.

Yaratıcı drama yabancı ülkelerde her yaş aralığı için kullanılmakta ve bu durum öğrencilerin ders ilgisini ve başarısını da olumlu yönde etkilemektedir. Öğrencilerin dil, anlatım, hayal ve ifade gelişimlerinde dramanın önemi yabancı ülkelerde çok iyi bilinmektedir.

Ülkemizde artık öğretmen okullarında da drama eğitimi verilmeye başlanmış böylece drama yöntemini bilen ve kullanabilecek öğretmenler yetiştirilmeye çalışılmıştır.

Okul öncesi eğitim kurumlarına ve ilkokullara öğretmen yetiştiren fakülte ve yüksek okullarda yaratıcı drama zorunlu ders olarak okutulmaktadır. Ortaöğretime öğretmen yetiştiren fakültelerde ise yaratıcı drama, ana bilim dalı olarak bulunmakta ve buradan yaratıcı drama öğretmeni mezun olmaktadır (Ömeroğlu, 1991, 89).

Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği bölümlerinde “tiyatro” dersi adı altında drama eğitimi verilmektedir. Fakat drama ile tiyatro birbirnden ayrı iki disiplindir.

Okullarımızda çoğunlukla kullanılan anlatım, soru - cevap, tümevarım, tümdengelim, tartışma gibi yöntemler öğrencinin derse katılımını sağlamaya çalışsa da drama gibi öğrenciyi birebir ders içinde etkin yapmamaktadır. Oysa dramanın rol oynama, doğaçlama, canlandırma gibi teknikleri ile öğrenci ders içinde hem öğrenmekte hem de öğretmeye dahil olmaktadır. Bu durum ile drama son zamanlarda önemini gitgide arttırmaya başlamaktadır. Eğitici drama ezberci ve bilgi yükleme esasına dayalı eğitim sistemi içinde öğrencinin başarısını her yönden etkileyebilecek alternatif bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Öğretmenlerin derslerinde kullandıkları metotlar içerisinde, son zamanlarda drama etkinliklerinin önemi bir kat daha artmaktadır. Çünkü, anlama ve anlatma unsurlarının bir arada kullanılmasına fırsat veren bu

(35)

24

yöntem, katılımcılığın yanında, yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi gerçekleştirmektedir (Aytaş, 2003, 23).

Öğrencilerde gerçek öğrenme ancak onların ilgilerine, amaçlarına ve düşüncelerine ulaşılabildiği seviyede oluşur. Bu bakımdan son dönem eğitim sisteminin özellikle üzerinde durmaya çalıştığı aktif öğrenme yönteminde de öğrenci kendi yolunu belirler ve hedefleri doğrultusunda öğrenmeyi gerçekleştirir. Hedeflerine ulaşmak için bazen öğretmen, bazen ortaklaşa çalıştığı grup arkadaşları bazen de tek başına kararlar alır ve bunları uygular. Etkin bir eğitim ve öğretimde mutlaka öğrencinin kendini ve çevresini keşfetmesini sağlamak gerekir. İşte burada öğrencinin en büyük yardımcısı olarak karşımıza drama çıkmaktadır.

Bazı bireylerin doğal yaratıcılıkları vardır. Fakat aynı zamanda yaratıcılık öğrenilebilir. Geleneksel okul, sadece doğuştan yaratıcı olan çocukların varlığını kabul eder. Oysaki çağın çocuğu artık kendi yeteneklerinin farkına varan ve bunları geliştirecek yeni bir okul kültürü istemektedir. Drama bu gereksinimleri karşılayacak donanıma sahip eğitsel ve yaşantısal bir deneyim, fırsattır (Tuğrul, 2001, 41).

Okullarımızda öğrencilerin derslere katılımlarının azlığından ve derslere olan ilgisizliklerinden şikâyet, öğretmenler arasında oldukça fazladır. Yalnız öğrencileri dört duvar arasında yaşamdan koparan, öğrencinin hayatına teğet bile geçmeyen şekilde işlenen ders, genç yaştaki öğrencinin derse katılım ve ilgisini nasıl arttırabilir ki? Oysa onların hayata bakışlarını, yaratıcılıklarını, duygularını, düşüncelerini aktarıp derse katabildikleri yöntemler sayesinde tam anlamıyla öğrenci merkezli, öğrenci katılımlı dersler ortaya çıkacaktır. “Dramada yer alan bir öğrenci, keşfedici, genelleyici, seçici, tanımlayıcı, sınıflandırıcı, analiz edici, sonuç çıkarıcı yöndeki düşünce boyutlarını geliştirebilir.” (Katz, 2000, 56)

Türk Edebiyatı dersinin yeni eğitim programında bireylerin yaratıcı özelliklerinin desteklenmesi ve yaratıcı fikirler oluşturulması üzerinde durulmaktadır. Yaratıcılık kavramını sorunlara duyarlı olma, onlara yeni çözümler arama ve çözümlerini sınama süreci olarak tanımlarsak bu, ders içinde dramanın kullanımının sık olması gerektiğinin bir göstergesi olacaktır.

(36)

25

Okul ortamının öğrenciyi öğrenmeye güdeleyici ve düşünmeyi teşvik eden, sınıf tartışması, dönem ödevi ve bireysel projeler gibi öğretim etkinlikleri ile zenginleştirilmesi yaratıcılığı teşvik etmektedir. Okulun öğrencinin öğrenmesi gerekenleri tespit edip, öğretmen merkezli bir biçimde öğretim uygulaması yaratıcı bireylerin yetişmesini zorlaştırır (Kulaksızoğlu, 2007, 150).

Özellikle yapılandırmacı görüşü yansıtan yeni ders kitaplarında drama etkinliklerine rastlamak mümkündür. İlköğretim kademelerinde bu tarz etkinlikler daha fazla iken artık orta- öğretim kitaplarında da görülmeye başlanmıştır. Fakat drama etkinliklerinin nasıl uygulanacağı ve sonucunun öğrenciye nasıl yansıtılacağı öğretmene bırakılmıştır. İlköğretim öğretmenlerine sunulan kaynak kitaplarda bu etkinliklerin kullanımı ile ilgili öğretmene yardımcı olunmaktadır. Aynı yöntem ortaöğretim ders kitaplarında da uygulanabilir. Böylece öğretmenler, bu yöntemi kullanma yollarını ve bu yöntemin faydalarını göreceklerdir. Bu durum zaman içinde her ders alanında çok farklı drama etkinlikleri oluşmasını sağlayacak böylece eğitim ve öğretimde bir çeşitlilik oluşacaktır.

Okullarda drama derslerinin işlenişinde veya etkinlik öncesinde genel olarak mekân eksikliği, materyal eksikliği, dersin içeriğindeki eksiklikler, öğretmenlerin ve öğrencilerin dramayı sadece oyun olarak düşünmeleri, Milli Eğitim’in drama ders programının yetersizliği, drama eğitmenlerinin yetersizliği, dersler arası geçişlerde dramanın kullanılmaması gibi sorunlar gösterilebilir.

2.4 Türk Edebiyatı Dersinde Kullanılan Yöntem ve Teknikler

Yöntem, “Bir sorunu çözmek, bir deneyi sonuçlandırmak, bir konuyu öğrenmek ya da öğretmek gibi amaçlara ulaşmak için bilinçli olarak seçilen ve izlenen yoldur.” (Oğuzkan, 1981,75)

Teknik ise bir öğretme yönteminin uygulamaya koyma biçimi, ya da sınıf içinde yapılan işlemlerin bütünü olarak tanımlanabilir. (Demirel, 2004, 153)

(37)

26

Bu bakımdan bir dersin hedef ve kazanımlarının tam olarak yerine getirilebilmesi için bu hedef ve kazanımlara uygun olan model, strateji, yöntem ve tekniklerin doğru olarak belirlenmesi gerekir. (Tablo - 1)

MODEL

Sosyal Etkileşim Modeli STRATEJİ

Etkileşimli Öğretim Stratejisi YÖNTEM Drama TEKNİK Doğaçlama (Tablo - 1)

Tablo – 1’de görüldüğü gibi her dersin işlenişinde mutlaka bu yolun takip edilmesi gerektirmektedir.

Eğitim öğretimde ilk olarak yapılacak iş ders içinde verilecek kazanımlara uygun olarak bir öğretim modeli, stratejisi, yöntemi ve tekniği belirlemek olmalıdır.

Öğretim modeli, öğretime yönelik felsefi bir bakış yansıtır ve öğretimsel uygulamaların düzeyini ortaya koyar. (Taşpınar ve Atıcı, 2002, 209) Buna göre öğretim modeli; öğretim stratejisini, yöntemini ve teknikleri belirleyen felsefi bakış açısı diye de tanımlanabilir.

(38)

27

Öğretim modelleri dört grupta ele alınabilir: a) Davranışsal Model

b) Bilgi – işlem Model c) Sosyal Etkileşim Model

d) Bireysel Model (Taşpınar, 2007, 6).

Öğretimde belli bir model belirlenmesi ardından bu modeli işletme stratejisi belirlenir. Strateji, öğretimin nasıl olması gerektiği üzerinde durur. Cole ve Chan stratejiyi kısaca “öğretim için küçük ölçekli planlar” olarak tanımlar. (Cole ve Chan, 1994, 5) Öğretim için yapılacak bu küçük ölçekli planlar her ortama göre farklılıklar oluşturabilir bu farklılıklarda kazanımların aktarılacağı sınıfın durumu etkili olmaktadır.

Strateji, dersin amaçlarına ulaşılmasını sağlayan oldukça genel bir çerçevedir. Öğretim yaklaşımı olarak da ifade edilebilir. İlgili öğretim sürecine her boyutta yön vermektir. Öğretim stratejileri beş grupta ele alınabilir.

a) Doğrudan öğretim stratejisi b) Dolaylı öğretim stratejisi c) Etkileşimli öğretim stratejisi

d) Bağımsız çalışma / bireysel öğretim stratejisi e) Deneysel öğretim stratejisi (Taşpınar, 2007, 7).

Kazanımları gerçekleştirmek amacıyla planlanan stratejinin sağlıklı ilerleyebilmesi için bu stratejiyi gerçekleştirecek doğru yöntem ve tekniklere ihtiyaç vardır. Bu bakımdan öğretim yöntem ve teknikleri de oldukça önemlidir. Yöntem ve tekniklerin eğitim öğretimde kullanılmasında hiç şüphesiz ki ihtiyaç ve beklentiler önemli yer tutar.

Her ders işlenişine göre değişiklik gerektirebilir bu bakımdan bir derste birden fazla yöntem ve teknik kullanılabilir. Başarılı bir öğretim ancak belirli yöntemlerin bir arada kullanılmasıyla gerçekleşir. Ayrıca yöntem ve teknikler ile dersin içeriği arasındaki ilişkiyi de göz ardı etmemek gerekir. Her dersin yöntem ve tekniği birbirinden farklı olacaktır. Tarih dersine uygun olan bir yöntem edebiyat dersi için uygun olmayabilir.

(39)

28

Bir konunun işlenişinde yöntem seçimini belirleyen başlıca etkenler şunlardır:

a) Öğretmenin yönteme yatkınlığı b) Zaman ve fiziksel olanaklar c) Maliyet

d) Öğrenci grubunun büyüklüğü

e) Konunun özelliği ve öğrencide geliştirilecek nitelikler f) Öğretmenin kişiliği (Küçükahmet, 1998, 72-73).

Sınıfların özellikleri ve sınıflar arası bazı farklar da aynı konunun işlenişinde farklı farklı yöntem ve teknikleri gerektirebilmektedir. Bu bakımdan diyebiliriz ki en iyi yöntem öğrenciyi düşündüren, onda öğrenme isteği uyandıran yöntemdir.

Öğrenciyi dersin içine katan ona sorgulama ve yaşayarak öğrenme yeteneğini kazandıran drama da ders başarısını arttırmada yeri olan bir yöntemdir. Çünkü drama hayatın tam içinden gelir ve yine öğrenciyi hayatın içine çeker. Onu ders işlerken hayattan koparmaz sınıfı hayatın kendisi gibi algılamayı sağlar.

Türk Edebiyatı – 9 derslerinde öğrencilerin başarısını arttırmak amacıyla uygulanabilecek olan drama yöntemine geçmeden önce ders içinde kullanılan diğer yöntem ve tekniklere de kısaca değinmek gerekir. Böylece drama yöntemiyle birlikte kullanılabilecek yöntem ve teknikler de görülmüş olacaktır.

Türk Edebiyatı derslerinde genellikle anlatma, soru cevap, grup (küme) çalışması, problem çözme, tartışma, tümevarım, tümdengelim gibi yöntem ve teknikler kullanılmaktadır.

Anlatma, öğretmenin ya da onun yerinde olan birinin bir konuya ilişkin bilgileri, karşısında pasif bir şekilde oturarak dinleyen öğrencilere iletmesi biçiminde uygulanan bir öğretim metodudur. (Ocak, 2007, 219) Doğrudan anlatım stratejisi içinde yer alır ve bilişsel alanın bilgi basamağındaki davranışların kazandırılmasında etkilidir. (Taşpınar, 2007, 67) Anlatma tekniği günümüz eğitim sisteminde kullanılması çok fazla tavsiye edilmeyen bir yöntemdir. Çünkü bu yöntemde

Referanslar

Benzer Belgeler

Dolayısıyla spor pazarının pek çok müşterisinin, kendi spor kulübüne yüksek düzeyde bağlı ve tüketime hazır halde olduğu düşünüldüğünde, gerek interaktif iletişimi

黑地黃丸 治陽盛陰衰,脾胃不足,房室虛損,形瘦無 力,面多青黃而無常色,此補氣益胃之劑也。 蒼朮(一斤 酒浸)

Üzerinde söz söylenen herhangi bir olay, düşünce veya duruma konu denir. Bir şiir birden fazla konuya değinebilir. Tema: Şiirin bütününe hâkim olan duygu veya

D) Mektup E) Otobiyografi Başka birinin hayat hikâyesi anlatıldığından biyografi- dir. Yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan,

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Türk Dili ve Edebiyatı Dersin Adı Çağdaş Türk Lehçeleri IV.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?. Namık Kemal - Hürriyet Kasidesi Abdülhak Hamit Tarhan - Makber Ziya Paşa -

Gençlik kampı liderlerinin takım çalışmasına yatkınlıklarında cinsiyet değişkeninde anlamlı farklılıklar olduğu ve iki boyutta erkek gençlik liderlerinin,

.%U2 ¶QHWNLVLQHPDUX] EÕUDNÕODQ :LVWDU ÕUNÕQD DLW \DúOÕ YH GLúL VÕoDQODUÕQ VHUXP HULWURVLW YH ED]Õ GRNXODUÕQGD |QHPOL EL\RNLP\DVDO GH÷LúLPOHU LOH \D÷ DVLGL ELOHúLPL