• Sonuç bulunamadı

Organik ürünlerin pazarlanmasında üretici - tüketici davranışları ve bu davranışları etkileyen faktörlerin belirlenmesi (Samsun ili örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Organik ürünlerin pazarlanmasında üretici - tüketici davranışları ve bu davranışları etkileyen faktörlerin belirlenmesi (Samsun ili örneği)"

Copied!
197
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ORGANİK ÜRÜNLERİN PAZARLAMASINDA ÜRETİCİ-TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI VE BU DAVRANIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ (Samsun İli Örneği)

Selma KARABAŞ Doktora Tezi

Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Prof. Dr. A. Zafer GÜRLER 2011

(2)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TARIM EKONOMİSİ ANABİLİM DALI

DOKTORA TEZİ

ORGANİK ÜRÜNLERİN PAZARLAMASINDA ÜRETİCİ-TÜKETİCİ

DAVRANIŞLARI VE BU DAVRANIŞLARI ETKİLEYEN

FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ

(Samsun İli Örneği)

Selma KARABAŞ

TOKAT 2011

(3)
(4)

TEZ BEYANI

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(5)

i ÖZET

Doktora Tezi

ORGANİK ÜRÜNLERİN PAZARLAMASINDA ÜRETİCİ-TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI VE BU DAVRANIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ

(Samsun İli Örneği) Selma KARABAŞ Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. A. Zafer GÜRLER

Araştırma; Samsun Çakmak Barajı etrafında organik ve geleneksel üretim yapan üretici gruplarının farklı davranıp davranmadıklarının araştırılması ve Samsun il merkezindeki tüketicilerin organik ürünlere yönelik davranışlarının incelenerek, organik ürünleri tercih etmelerinde etkili olan faktörlerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

Üreticilere yönelik çalışmada; arazi büyüklüğü dikkate alınarak basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilen organik üretim yapan 110 ve organik üretim yapmayan 105 işletmeden anket yoluyla elde edilen veriler kullanılmıştır. Tüketicilere yönelik çalışmada ise; 478 tüketici ailesiyle yapılan anketlerden elde edilen veriler kullanılmıştır. Üretici analizinde Mann Whitney U Testi, t-Testi ve Oran Analizi kullanılmıştır. Tüketici analizinde ise logit regresyon analizi uygulanmıştır.

Üreticilere yönelik araştırmada; organik ve geleneksel üretim yapan üretici grupları arasında toplam arazi varlığı açısından bir fark olmadığı, ancak ürün tercihlerinin farklı olduğu ortaya konmuştur. Organik üreticilerin çiftçilik mesleğine daha fazla zaman ayırdıkları tespit edilmiştir. Geleneksel üreticilerin %74,3‟ünün organik tarıma geçmeyi düşündüğü ve organik tarıma geçmeyi istemede en etkili faktörün; organik tarıma verilen destekler olduğu belirlenmiştir. Geleneksel üreticilerin organik tarıma geçmek istememelerindeki en önemli faktörlerin ise; organik tarımda yaşanan verim kaybı, organik tarım hakkında bilgi sahibi olmama ve pazara yönelik üretim yapmama olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Organik üretim yapan üreticilerin; teşviklerin yetersizliği, pazar yeri sıkıntısı ve organik tarımla ilgili teknik bilgiye ulaşma konusunda sorun yaşadıkları belirlenmiştir. Bu sonuçlara göre; organik tarım desteğinin artırılması, yerel yönetimlerin pazar yeri temini konusunda üreticilere destek olması ve üreticilerin danışmanlık hizmetlerine rahatlıkla ulaşabilmesi sağlanmalıdır.

Tüketicilere yönelik araştırmada; organik ürünlere ulaşabilme kolaylığı, eşin eğitim düzeyi, organik ürünlere fazladan ödeme yapmayı kabul etme, gıda maddelerinin sağlığa olan etkilerini önemseme, organik olmayan ürünlerin sağlığa zararlı olduğunu düşünme, organik tarım konusunda tam bilgi sahibi olma ve aileye gelir getiren kişi sayısındaki bir birimlik artışın organik ürün tüketimini artıracağı tespit edilmiştir. Tüketicilerde organik tarımın en önemli unsuru olan kontrol ve sertifikasyonla ilgili bir bilincin oluşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Tüketicilerin organik ürünlere rahatlıkla ulaşabilecekleri süpermarketler pazarlamada etkin şekilde kullanılmalıdır.

2011, 180 sayfa

(6)

ii ABSTRACT

Ph. D. Thesis

PRODUCER AND CONSUMER BEHAVIOR IN MARKETING OF ORGANIC PRODUCTS AND DETERMINING THE FACTORS AFFECTING IT

(A Case Study of Samsun)

Selma KARABAŞ Gaziosmanpaşa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Agricultural Economics

Supervisor: Prof. Dr. A. Zafer GÜRLER

The objective of this study was to investigate the behavioral differences of organic and conventional producer groups of Samsun Çakmak Basin, investigation of behaviors those producers located in Samsun city center and determination of factors affacting their preferences of organic products.

The data for producers was obtained through questionares from 110 organic producers and 105 convetional producers by taking into consideration of land size. The candidates were choosen by simple random method. The data for consumers was obtained from 478 family. Mann Whitney U Test, t-Test and Proportion analysis was used for producer data and logit regression analysis was used for consumers data.

It was found that there is no difference between the land properties of organic and conventional producers. On the other hand the produce preference was found different. It was observed that organic farmers spend more time in their job compare to conventional farmers. 74,3% of conventional farmers are considering to change their operation to organic farming especially due to the insentive offered by the government. The most important factors those who do not want to change their operation to organic farming are yield lost by organic farming, lack of knowledge, not to produce desired produce for he market. Some of the problems of organic producers are insufficient insentives, market place and technical knowledge. These results suggest that insentive amount for organic farming should be increased, market place arranged and consulting services should be provided to the organic farmers.

Ease of accesibility of organic produce, spouse‟s educational level, paying extra for the organic produce, aware of food health benefits, considering the harmful effects of conventional produce, having complete knowledge of organic farming and one unit increase household number income to result increase consumption of organic produce. Consumers were not aware of the certification and control process. As a result, easy of accesibility of organic produces in the supermarkets need to be improved.

2011, 180 pages

Key words: Organic product market, Producer and consumer behavior, Trade in organic

(7)

iii ÖNSÖZ

Organik gıda pazarı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye‟de de oldukça hızlı gelişim göstermektedir. Pazarın gelişimine tüketici tercihleri yön vermektedir. Günümüzde organik tarım ticari bir boyut kazanmıştır. Gıda üretiminde kullanılan ilaç, hormon ve kansere neden olan diğer kimyasalların kullanımıyla güvenilir gıda bulmak her geçen gün zorlaşmaktadır. Buna paralel olarak tüketici satın alacağı ürünle ilgili olarak kaygı duymakta ve sağlıklı olduğu temin edilen ürünlere yönelmektedir. Özellikle sağlıklı beslenme ve güvenilir gıda temini gibi konularda kaygı duyan tüketiciler organik ürünlere karşı olumlu bir tutum sergilemektedir. Ancak yeterli miktar ve çeşitliliğe ulaşamayan organik ürünler pazarı, pazarlama yönüyle çeşitli kısıtlar ve sorunlarla karşılaşmaktadır. Üreticiler büyük emek ve masrafla ürettikleri ürünleri için pazar bulmada sıkıntı yaşarken, tüketiciler ise, organik ürünlerin fiyatlarının yüksek olmasından ve ürünlere rahatlıkla ulaşamamaktan yakınmaktadır. Türkiye‟de organik ürün perakendeciliği yapan işletmeler genellikle İstanbul, İzmir, Antalya ve Ankara gibi büyük şehirlerde yaygındır. Bunun dışında Samsun ve Bursa gibi bazı Büyükşehirlerde daha çok belediyelerin desteğiyle belli yerlerde kurulan ekolojik halk pazarları ve süpermarketlerdeki organik ürün reyonlarından tüketici bu ürünlere ulaşabilmektedir. Ancak bu reyonlarda, daha çok bakliyat ürünleri, süt, yumurta ve meyve suyu gibi ürünler bulunabilirken; organik taze meyve-sebze, organik et ya da organik bal bulunamamaktadır. Bu sebeple tüketici bir ya da birkaç çeşit ürünün organik olanını tüketmeyi anlamsız bulmaktadır.

Bu araştırmanın, tüketicilerin organik ürünlerle ilgili tercihlerini ortaya koyması ve organik ürün tüketme olasılığını artıran faktörleri belirlemesi açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda araştırmanın, gerek politika yapımcılarına gerekse organik tarım firmalarına katkıda bulunması amaçlanmıştır. Ayrıca organik ve geleneksel üretim yapan işletmelerin karşılaştırmalı analizi yapılarak, iki grup arasında farklılık olup olmadığının ortaya konması da çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu yönüyle araştırmanın, organik tarımın üreticiler tarafından tercih edilebilir bir sistem olması için gerekli politikaların tespit edilmesi hususunda da yararlı olacağı düşünülmektedir. Çalışmamın her aşamasında değerli destek, katkı ve eleştirilerinden son derece yararlandığım danışmanım Sayın Prof. Dr. Arslan Zafer GÜRLER‟e, Tez İzleme Komitesi Üyeleri Sayın Doç. Dr. Halil KIZILASLAN‟a ve Sayın Yrd. Doç. Dr. Ali ECE‟ye teşekkürü borç bilirim. Tezimin saha çalışmasına olan katkılarından dolayı Sayın Dr. Ali KORKMAZ‟a ve değerli Ziraat Mühendisi arkadaşım Kazım ÇALIŞKAN‟a sonsuz teşekkür ederim. Ayrıca Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyelerine ve Artova Meslek Yüksekokulu‟nda görev yapan Öğretim Elemanı arkadaşlarıma; özellikle Öğr. Gör. Erdem KANIŞLI ve Artova MYO Müdürü Doç. Dr. Mustafa ÖZGEN‟e teşekkür ederim. Her zaman maddi ve manevi destekleri üzerimde olan çok değerli aileme sabırlarından ve güvenlerinden dolayı şükranlarımı sunarım.

Selma KARABAŞ Eylül– 2011

(8)

iv İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET ... i ABSTRACT ... ii ÖNSÖZ ... iii

SİMGE ve KISALTMALAR DİZİNİ ... vii

ŞEKİLLER DİZİNİ ... ix

ÇİZELGELER DİZİNİ ... xi

1. GİRİŞ ... 1

1.1.Araştırmanın Önemi ... 3

1.2.Araştırmanın Amacı ve Kapsamı ... 6

1.3.Araştırmanın Kısıtları ... 7

2. LİTERATÜR ÖZETLERİ ... 9

3. MATERYAL ve YÖNTEM ... 21

3.1.Materyal ... 21

3.2.Yöntem ... 21

3.2.1.Örnek Hacminin Belirlenmesinde Kullanılan Yöntemler ... 22

3.2.1.1. Üreticilere Yönelik Örnek Hacminin Belirlenmesi ... 22

3.2.1.2. Tüketicilere Yönelik Örnek Hacminin Belirlenmesi ... 23

3.2.2.Analiz Aşamasında Kullanılan Yöntemler ... 24

3.2.2.1. Üreticilere Yönelik Analizde Kullanılan Yöntemler ... 24

3.2.2.2. Tüketicilere Yönelik Analizde Kullanılan Logit Regresyon Yöntemi ... 25

4. KURAMSAL YAPI VE İŞLEYİŞ ... 28

4.1.Organik Tarım Sistemi ... 28

4.1.1.Organik Tarımda Kontrol ve Sertifikasyon ... 29

4.2.Organik Tarıma Geçiş Nedenleri ... 31

4.3.Türkiye‟de Organik Tarımın Yasal Düzenlenişi ve Mevzuatın Gelişimi ... 32

4.4.Dünyada Organik Tarım ve Ticareti ... 33

4.4.1.Dünyada Organik Tarıma Yönelik Destekler ve İzlenen Politikalar ... 43

4.5.Türkiye‟de Organik Tarım ve Ticareti ... 45

(9)

v

4.6.Organik Tarımda Pazarlama ... 59

4.6.1.Organik Ürünlerde Markalaşma ... 61

4.6.2.Organik Tarımda Hedef Pazarın Belirlenmesi ve Pazar Bölümleme ... 62

4.6.3.Organik Tarımda Pazarlama Bileşenleri ... 63

4.6.3.1. Ürün Alt Bileşeni ... 64

4.6.3.2. Fiyatlandırma Alt Bileşeni ... 65

4.6.3.3. Dağıtım Alt Bileşeni ... 68

4.6.3.4. Tutundurma Alt Bileşeni ... 71

4.7.Organik Tarımda Pazarlama Sorunları ... 72

4.8.Organik Tarımda Üretici ve Tüketici Davranışları ... 76

4.8.1.Üretici Davranışları ... 76

4.8.2.Tüketici Davranışları ... 78

5. ARAŞTIRMA BÖLGESİNİN TANITIMI ... 81

5.1.Araştırma Bölgesinin Organik Tarım Potansiyeli ... 81

5.1.1.Samsun‟da Organik Tarıma Yönelik Çalışmalar ... 86

6. ARAŞTIRMA BULGULARI ... 89

6.1.Üreticilere Yönelik Alan Araştırması Bulguları ... 89

6.1.1.Organik Tarım Yapan ve Yapmayan Üretici Gruplarının Analizi ... 90

6.1.1.1. Üretici Gruplarının Toplam Arazi Varlığı Bakımından Karşılaştırmalı Analizi ... 92

6.1.1.2. Üretici Gruplarının Ürün Tercihi Bakımından Karşılaştırmalı Analizi .. 93

6.1.1.3. Üretici Gruplarının Bazı Sosyo - Ekonomik Özellikler Bakımından Karşılaştırmalı Analizi ... 94

6.1.2.Organik Tarım Yapmayan Üretici Grubunun Analizi ... 97

6.1.3.Organik Tarım Yapan Üretici Grubunun Analizi ... 104

6.2.Tüketicilere Yönelik Alan Araştırması Bulguları ... 114

6.2.1.Tüketici Ailelerin Sosyo-Ekonomik Özellikleri ... 114

6.2.2.Tüketicilerin Gıda Güvenliği Konusundaki Davranışları ... 116

6.2.3.Tüketicilerin Organik Ürünleri Satın Alma Davranışları ve Analizi ... 121

6.2.4.Tüketicilerin Organik Ürün Konusundaki Bilgi, Donanım ve Tercihleri ... 126

6.3.Tüketici Davranışları Logit Regresyon Analizi ... 131

7. SONUÇ ve ÖNERİLER ... 141

(10)

vi

EKLER ... 164

Ek-1. Türkiye‟de ve Dünyada Organik Tarım İstatistikleri ... 165

Ek-2. Türkiye‟de Organik Ürünlerde Kullanılan Logo Örnekleri ... 178

Ek-3 .Dünyada Organik Tarımda Kullanılan Bazı Logo Örnekleri ... 179

(11)

vii

SİMGE ve KISALTMALAR DİZİNİ

Simgeler Açıklama

β Bağımsız değişken için tahmin edilen katsayı

da Dekar

df Serbestlik derecesi

Ee Eşin eğitim düzeyi

Eh Ailenin aylık elektrik, su, yakıt gibi sabit harcamaları

Fö Organik ürünler için fazladan ödemeye razı olma

Gs Ailede gelir getiren kişi sayısı

ha Hektar

Od Organik tarımı duyup duymama

Ou Organik ürünlere ulaşım kolaylığı

Oo Organik olmayan ürünlerin sağlığa zararlı olduğunu düşünme

Odds Bahis oranları

SE Standart hata

Sig. Anlamlılık düzeyi

Sö Sağlığa zararlı maddeleri önemseme

Th Ailenin yıllık tatil harcamaları

Yo Logit modelin bağımlı değişkeni

0 = Organik Ürün Tüketmeme Durumu

1 = Organik Ürün Tüketme Durumu

Kısaltmalar Açıklama

AB Avrupa Birliği

European Union

ABD Amerika Birleşik Devletleri

United States of America

DSİ Devlet Su İşleri

ECOLAND Organik Tarım Teknik Market

(12)

viii

EKK En Küçük Kareler Yöntemi

ETO Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği

FAO Food and Agriculture Organization of the United Nations Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü

FİBL Organik Tarım Araştırma Enstitüsü

Forschungsinstitut für biologischen Landbau (Research Institute of Organic Agriculture) GDO Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar

IFOAM Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu

International Federation of Organic Agriculture Movements

ITU İyi Tarım Uygulamaları

İGEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

İTO İstanbul Ticaret Odası

JAS Japon Tarım Standardı

Japan Agricultural Standard

KSK Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu

ML Maksimum Olabilirlik

Maximum Likelihood

NOP Ulusal Organik Program

National Organic Program

OECD Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü

Organisation for Economic Co-operation and Development

OTK Organik Tarım Komitesi

OTP Ortak Tarım Politikası

R.G. Resmi Gazete

SÖL Ekoloji ve Tarım Kuruluşu

Stiftung Ökologie & Landbau

TKB Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

TÜGEM Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü TÜTEV Türkiye Teknik Elemanlar Vakfı

(13)

ix

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil Sayfa

Şekil 4.1. Dünyada organik üretim yapan ülke sayısındaki gelişim……… 34

Şekil 4.2. Kıtalara göre organik tarım alanı büyüklükleri (milyon ha)………… 35

Şekil 4.3. Dünya organik tarım alanlarının kıtalara göre dağılımı (2009 yılı geçiş süreci dahil)……… 36

Şekil 4.4. Dünyada kıtalara göre organik tarım üretici sayıları……… 37

Şekil 4.5. Dünya organik gıda pazarında en geniş hacme sahip 10 ülke (2008 yılı).……… 38

Şekil 4.6. Dünya organik gıda pazarında en geniş hacme sahip 10 ülke (2009 yılı)……… 38

Şekil 4.7. Dünyada en fazla organik alana sahip 10 ülke (milyon ha)………… 39

Şekil 4.8. Toplam tarım alanı içinde organik tarım alan oranı en yüksek olan 10 ülke……….. 40

Şekil 4.9. Organik üretici sayısının en fazla olduğu 10 ülke………... 40

Şekil 4.10. Ürün bazında dünya organik gıda pazarındaki büyüme oranları (2008 yılı)……… 41

Şekil 4.11. Kişi başına tüketimin en yüksek olduğu ülkeler (2009 yılı)………… 42

Şekil 4.12. Sertifikasyon kuruluşlarının kıtalara göre dağılımı……… 43

Şekil 4.13. Bazı ülkelerde üreticilere sağlanan destek miktarları (Euro/ha/yıl)... 44

Şekil 4.14. Türkiye‟de 2008 yılında organik tarım alanı, çiftçi sayısı ve ürün miktarlarının bölgelere göre dağılımı……… 46

Şekil 4.15. Türkiye‟de organik tarımın gelişimi……… 47

Şekil 4.16. Geçiş süreci dahil genel organik tarımsal üretim verileri……… 48

Şekil 4.17. Türkiye‟de organik hayvansal ürünler üretimi……… 49

Şekil 4.18. Türkiye‟de organik hayvan sayısındaki değişim………. 50

Şekil 4.19. Türkiye‟de bazı organik tarımsal ürünlerin üretimi (ton)…………... 51

Şekil 4.20. Türkiye‟de 2008 yılında önemli bazı organik ürünlerin ihracattaki payı……… 52

(14)

x

Şekil 4.21. Türkiye‟nin organik ürün ihracat tutarı ($)………. 53

Şekil 4.22. Türkiye‟de organik ürünlerin ihraç edildiği bazı ülkeler ve toplam ihracat miktarı içindeki payları (2009 yılı)……….. 54

Şekil 4.23. Türkiye‟de organik ürünlerin ihraç edildiği bazı ülkeler ve toplam ihracat tutarı içindeki payları (2009 yılı)………. 55

Şekil 4.24. Türkiye‟de bazı organik ürünler ithalatı ve toplam ithalat içindeki payları (2009 yılı)...………... 56

(15)

xi

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge Sayfa

Çizelge 3.1. Saha çalışmasına ait örnek hacimleri ..……….. 22

Çizelge 4.1. Organik tarıma verilen destekler……… 58

Çizelge 4.2. Türkiye'de organik üretim projeleri ve pazarlaması………... 59

Çizelge 4.3. Türkiye‟de bilinen bazı organik ürün markaları………... 62

Çizelge 4.4. Bazı organik ve geleneksel ürünlerin perakende satış fiyatları….. 67

Çizelge 4.5. Organik ürünlerin Türkiye‟de kullanılan dağıtım kanallarının bazı avantaj ve dezavantajları………. 71

Çizelge 5.1. Samsun‟da organik ürün grubu bazında istatistikler, 2009……… 82

Çizelge 5.2. Samsun‟da ürün bazında organik tarım ürünleri, üretici sayısı, üretim miktarı ve üretim alanı (da), 2008………. 83

Çizelge 5.3. Samsun İli organik tarımsal üretim göstergeleri, 2009…………. 85

Çizelge 5.4. Samsun İli organik tarım geçiş süreci üretim göstergeleri, 2009.. 85

Çizelge 5.5. Samsun İli organik hayvansal ürün üretim göstergeleri, 2009…... 86

Çizelge 5.6. Samsun İli‟nde çiftçilere sağlanan organik gübre desteği………... 87

Çizelge 6.1. “Reisin Yaşı” değişkeninin t-Testi grup istatistiği………. 90

Çizelge 6.2. “Reisin yaşı” değişkeni açısından t-Testi analiz sonuçları……… 91

Çizelge 6.3. Üretici gruplarının arazi varlıkları (da)……….. 92

Çizelge 6.4. Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin arazi varlıklarına ilişkin Mann Whitney U Testi sonuçları……… 93

Çizelge 6.5. Organik ve geleneksel üreticilerin ürün tercihleri (%)…………. 93

Çizelge 6.6. Ürün tercihleri “2 Proportion Oran Analizi” sonuçları………... 94

Çizelge 6.7. Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin sosyo – ekonomik ve demografik özellikleri………. 95

Çizelge 6.8. Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin sosyo – ekonomik ve demografik özelliklerine ilişkin Mann Whitney U Testi sonuçları……… 96

(16)

xii

Çizelge 6.9. Organik tarım yapmayan üreticilerin organik tarımla ilgili

ilk haber kaynağı……… 97

Çizelge 6.10. Organik tarım yapmayan üreticilere organik tarımla ilgili bilgi vermek ya da çalışma yapmak üzere hangi kurum ya da

kuruluştan ulaşıldığı………. 98

Çizelge 6.11. Organik tarım yapmayan üreticilerin organik tarıma geçmeyi

düşünme nedenleri………...… 99

Çizelge 6.12. Organik tarım yapmayan üreticilerin organik tarıma geçmeyi

düşünmeme nedenleri ……….……… 99

Çizelge 6.13. Organik tarıma geçmeyi düşündüğünü belirten geleneksel üretici grubunun ileride organik tarıma geçmelerini sağlayacak

koşullar……….. 100

Çizelge 6.14. Organik tarım yapmayan üretici grubuna göre tüketicilerin organik ürünlere olan ilgilerinin düşük olmasının nedenleri…… 101 Çizelge 6.15. Geleneksel üretici grubunun Evet/Hayır şeklindeki iki uçlu

sorulara verdikleri yanıtlar……… 102 Çizelge 6.16. Organik tarım yapmayan üreticilerin ürünlerini pazarlamada

kullandıkları kanallar………. 103

Çizelge 6.17. Organik tarım yapmayan üreticilerin en önemli sorunları……… 103 Çizelge 6.18. Organik tarım yapmayan üreticilerin üretimde kullandıkları

ilaç ve gübrenin miktar ve türüne karar verirken dikkate

aldıkları unsurlar……… 104

Çizelge 6.19. Üreticilerin organik tarıma başlama yılları……… 105 Çizelge 6.20. Üreticilerin organik tarıma başlama nedenleri………. 106 Çizelge 6.21. Organik tarım yapmanın üreticiye sağladığı faydalar………….. 107 Çizelge 6.22. Organik tarım yapan üreticilerin karşılaştıkları en önemli

sorunlar……….. 108

Çizelge 6.23. Organik tarım yapan üreticilerin genel sorunların çözümüne

ilişkin önerileri………. 109

Çizelge 6.24. Organik tarım yapan üreticilere göre tüketicilerin organik ürünlere olan talebinin düşük olmasının nedenleri………... 109 Çizelge 6.25. Organik ürünlerin pazarlamasında kullanılan kanallar…………. 110 Çizelge 6.26. Organik tarım yapan üreticilere göre, geleneksel üreticilerin

organik tarıma geçmeme nedenleri……….. 111 Çizelge 6.27. Üreticilerin organik tarımla ilgili ilk haber kaynakları………… 112 Çizelge 6.28. Üreticilerin organik tarımla ilgili en rahat bilgi edindikleri

(17)

xiii

Çizelge 6.29. Tüketicilerin sosyo-ekonomik özelliklerine ilişkin tanımlayıcı

istatistikler………... 115

Çizelge 6.30. Tüketicilerin sosyo-ekonomik özelliklerine ilişkin tanımlayıcı istatistikler……….. 116

Çizelge 6.31. Tüketicilerin gıda güvenliği konusundaki görüşleri (%)………. 118

Çizelge 6.32. Tüketicilerin bazı gıdaların içeriklerinde sağlığa zararlı boyutta kalıntı olup olmadığı hakkındaki düşünceleri…………. 120

Çizelge 6.33. Organik ürün tercih etmeyi sağlayan birinci önemli faktör……. 122

Çizelge 6.34. Organik ürün satın almamada etkili birinci en önemli faktör….. 123

Çizelge 6.35. En fazla satın alınan organik ürünler……… 124

Çizelge 6.36. Gıda alışverişini yapan kişi……… 125

Çizelge 6.37. Meyve ve sebze almak için tercih edilen birincil yer……… 125

Çizelge 6.38. Meyve ve sebze alırken dikkat edilen birinci önemli faktör…… 126

Çizelge 6.39. Organik tarım kavramıyla ilgili ilk haber kaynağı………... 127

Çizelge 6.40. Tüketicilerin organik tarımı nasıl tanımladığı………. 127

Çizelge 6.41. Tüketicilerin organik ürün tüketim süreleri………. 128

Çizelge 6.42. Organik ürünler satın almada birinci derecede tercih edilen yerler………. 129

Çizelge 6.43. Tüketicilere göre organik ürünlere talebin yetersiz olmasının birincil nedeni……… 130

Çizelge 6.44. Organik ürün tüketmeyenlerin ileride tüketmelerini sağlayacak koşullar………... 130

Çizelge 6.45. En uygun modeldeki değişkenlerin tanımı……… 133

Çizelge 6.46. En uygun binary logit regresyon modeli sonuçları………... 134

Çizelge 6.47. Modelin uyum iyiliği test istatistiği sonuçları……….. 136

Çizelge 6.48. En uygun model sürekli değişkenlere ilişkin tanımlayıcı istatisikler……….. 139

Çizelge 6.49. En uygun model kesikli değişkenlere ilişkin tanımlayıcı istatistikler……… 140

(18)

1. GİRİŞ

Türkiye‟de organik tarım 1985‟li yıllarda Avrupa‟lı firmaların talepleri doğrultusunda 8 çeşit ürünle ihracata yönelik olarak başlamıştır. Ürün miktar ve çeşitliliği yabancı firmaların istekleri doğrultusunda gelişmektedir. 2008 yılı verilerine göre, 50,9 milyar dolar olan dünya organik ürün ticaretinden, Türkiye sadece 27,2 milyon dolar ile yaklaşık binde beşlik bir pay alabilmiştir (Sahota, 2010; Anonim, 2010a). Türkiye‟de 1980‟li yılların ikinci yarısından itibaren, geçen yaklaşık 26 yıllık sürede gerek işletme sayısı ve ürün çeşidi, gerekse üretim alanlarındaki artışa rağmen organik tarımın toplam tarımsal üretim içerisindeki payı %0,49 düzeyinde kalmıştır (Willer, 2009). 2009 yılı verilerine göre dünyada 160 ülkede organik tarım yapılmakta olduğu ve bu ülkelerden yalnızca 7‟sinde toplam tarım alanları içerisinde organik tarım alanlarının payı %10‟u aştığı ifade edilmektedir (Anonim, 2011p).

Projeksiyonlar dikkate alındığında; 2013 yılında dünya organik gıda pazarı 2008–2013 yılları arasında ortalama %10,3 büyüyerek 85,1 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir (Datamonitor, 2007). Türkiye‟nin büyüyen organik ürünler pazarından daha fazla pay alabilmesinin birtakım koşullara bağlı olduğu söylenebilir. Bunlar; üretilen ürünlerin yurtiçinde işlenerek katma değerinin artırılması kadar, markalaşma, yeni hedef pazarlar bulma ve uygun pazarlama stratejileri geliştirme olarak sıralanabilir. Türkiye‟de iç pazar için üretim ve tüketim oldukça sınırlı düzeyde olduğundan, organik ürünler hakkında birçok tüketicinin yanlış bilgilerle donatıldığı düşünülmektedir. Bu nedenle, organik ürünlerin daha geniş kitlelere ulaşabilmesinde, iç piyasadaki tüketici tercihlerinin dikkate alınması önemli görülmektedir. Öte yandan, tüketicilerin alışveriş yapmak için sıklıkla tercih ettikleri süpermarketlerin organik ürünlerin pazarlamasında kullanılmasnın, tüketicilerin bu ürünlerle karşılaşma olasılığını artıracağı düşünülmektedir. Organik ürünlere karşı güven oluşturmada, sistemin en önemli unsuru olan sertifikasyon ve denetimler hakkında tüketicinin doğru bilgiyle donatılmasının oldukça önemli olduğu söylenebilir.

Türkiye‟de organik tarım, sözleşmeli üretim modeli esasına dayalı olarak başlamıştır. Ancak sözleşmeli üretimin üreticiye sağladığı bazı avantajlar yanında dezavantajları da

(19)

bulunmaktadır. Sözleşmeli üretim modeli üreticiye fiyat ve varsa prim garantisi sağlarken, bir anlaşmazlık yaşanması halinde üretici ürününü organik ürün adı altında bireysel olarak pazara sunamamaktadır. Mutlak sözleşmeli üretim esasına dayanmayan organik üretimde, üreticiler bağımsız olarak da piyasaya ürün arz edebilmektedir. Ancak bunun için yeterli bilgi, tecrübe ve sermaye gerektiği de açıktır.

Sürdürülebilir üretimin en önemli araçlarından biri olan organik tarımsal üretim, dünya ticaretinde ve toplam tarımsal üretim alanları içindeki payını her geçen yıl artırmaktadır. Dünyada 2000‟li yıllara kadar belli bir pazar bölümü için üretildiği düşünülen organik ürünler, artık her kesimden tüketicinin talep ettiği ürünler haline gelmiştir. Ancak Türkiye‟nin organik tarım alanlarının, toplam tarım alanları içindeki payı oldukça düşük düzeydedir. Bunun yanı sıra, yurtiçi üretim ve tüketimin kısıtlı olduğu gözlenmektedir. Piyasa ekonomisi karın yüksek olduğu endüstrilere girişi teşvik eden bir sistemdir. Yeterli talebin ve karların oluşması halinde gereksinim duyulan alanda üretim kendiliğinden gelişmektedir. Özellikle son çeyrek asırda dünyada sağlıkla ilgili kaygılar ve çevre koruma gibi nedenlerle tüketici tercihleri çevre dostu gıdalara doğru kaymaktadır. Ancak, yine de organik ürünlere karşı tüketici talebinin yetersiz kaldığı söylenebilir.

İnsanoğlu tarımın keşfinden önce, üretmeden doğada hazır halde bulduğu ve ihtiyaçlarını karşılayacak olan maddeleri bir üretim çabası içerisine girmeden tüketmek suretiyle hayatlarını sürdürmüşlerdir. O dönemlerde insanoğlu kendisini doğanın bir parçası olarak görmüş, ihtiyaç duyduğu maddeleri doğada bulunduğu saf şekliyle kullanarak, kendinden ek bir faktör katmaksızın karşılama yoluna gitmiştir. Söz konusu dönemlerde avcı ve toplayıcı olarak yaşayan insanoğlunu tarımın keşfine götüren üç büyük buluş vardır ki; bunlar ateş, silah ve yabani hayvanları evcilleştirmedir. Bu gelişmeler ışığında “Neolitik Devrim” diye adlandırılan insanlık tarihinin en büyük dönüm noktalarından biri olan tarım keşfedilmiştir (Gürler, 2008).

İnsanlığın varoluşundan bu yana bilinmekte olan tarım, yüzyıllar boyunca insanoğlu ile birlikte değişime uğramıştır. Tarımdaki değişim, teknolojinin ve sanayinin gelişimi ile hız kazanmıştır (Anonim, 2010p). Sanayi Devrimi sonrası gelişen teknoloji ve hızlı makineleşmenin etkisiyle beraber, artan nüfusun gıda gereksinimini karşılama çabaları üretim faktörlerinden sermayenin (üretilmiş üretim araçlarıdır) yoğun bir şekilde

(20)

kullanılmasını gerektirmiş ve hızlı bir üretim-tüketim döngüsü içine girilmiştir. Ancak, “yeşil devrim” olarak adlandırılan bu üretim sistemi, kısa zaman içerisinde tüm canlı neslini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Özellikle tarımsal ürünlerde üretim ve verimliliği artırma çabaları ve hızlı teknolojik gelişmeler devam ettiği sürece, bu yoğun üretimin bir taraftan insanların ihtiyaçlarını karşılamaya, diğer taraftan gizlice insan ve hayvan sağlığını, çevreyi ve su kaynaklarını tehdit etmeye devam edeceği ifade edilmektedir (Kızılaslan ve ark., 2007). Yıllarca daha fazla üretmenin peşinden koşan insanoğlu, artık güvenilir gıda temini için kaliteyi ön planda tutan, aynı zamanda da doğayı ve canlı yaşamını koruyan alternatif üretim sistemlerini benimsemeye başlamıştır.

1.1. Araştırmanın Önemi

Artan dünya nüfusu, gıda ihtiyacını karşılama ve lüks tüketimi özendirme çabaları kontrolsüz ve tehditkâr bir üretim anlayışına dönüşmüştür. Zaman içerisinde yaşanan çevre ve sağlıkla ilgili kaygılar, insanoğlunu doğal kaynakları saf şekliyle kullanan bir üretim anlayışı olan organik tarımı gündemine almayı sağlamıştır. Bu istek öyle bir noktaya gelmiştir ki, Avrupa pazarlarında kurtlu meyve daha yüksek fiyatlardan alıcı bulmaya başlamıştır.

Tarım sektöründeki gelişmeler büyük ölçüde ekolojik zararın doğmasına neden olmaktadır. Küresel ısınmaya yol açan sera gazlarının %30‟dan fazlası tarımsal kaynaklıdır. Tarım sektörü; pestisitler, hormonlar, organizmaların genlerindeki oynamalar gibi insan hayatı için yarattığı sorunlarla birlikte biyoçeşitlikteki yok oluş ve içilebilir su kaybından da sorumludur (Gürler ve ark., 2006). Dünyadaki hızlı nüfus artışı ve sanayileşme sebebiyle birim alandan daha fazla miktarda ürün alma gerekliliği doğmuştur. Bu nedenle topraklarımızda aşırı dozlarda kimyasal gübre ve pestisit kullanarak ürün yetiştirilmesi, ürün kalitesi ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemiştir. Ekolojik sistemde meydana gelen tahribatın temelinde yatan nedenin insan aktiviteleri sonucu oluşan unsurlardan kaynaklandığı bilinen bir gerçektir (William, 2001). Organik tarımın tarımsal uygulamalarda bilinçli davranmayı sağlayacağı, toprak verimliliğini artıracağı ve sağlıklı bir neslin devamlılığına katkıda bulunacağı düşünülmektedir (Ece ve Karaman, 2004).

(21)

İnsanlığın 21. yüzyılda açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını iddia eden dönemin bilim adamlarının anlayışları doğrultusunda, gelişen teknoloji ile birlikte daha fazla üretmeyi hedefleyen üretim anlayışı, sanki bu anlayışın önüne set çeker gibi beslenme sorununu ikileme sokarak farklı bir boyuta taşımıştır. Tüketim paternindeki gelişmeler ve buna bağlı olarak ortaya çıkan yoğun tüketim isteğini karşılamak amacıyla ortaya çıkan kontrolsüz üretim modelinin neden olduğu kayıplar 2000‟li yıllarda organik tarımın önemini daha da artırmıştır.

Dünyadaki hızlı nüfus büyümesi dikkate alındığında, nüfus artışının geleceği konusunda farklı senaryolar üretilmektedir (Haupt ve Thomas, 2004). %1‟lik bir nüfus artışının sera gazı salınımında %1,28‟lik bir artışa yol açtığı bilinmektedir (Shi, 2001). Sera gazı salınımında tarımsal faaliyetlerde kullanılan gübre ve ilacın tek başına %12,5‟lik bir etkiye sahip olduğu yapılan araştırmalarda vurgulanmaktadır (Yıldız ve ark., 2000). 1960-70 yılları arasında başlayan ve “Yeşil Devrim” adı verilen süreçte, pestisitlerin ve aşırı sulama suyunun kullanımı ile üretim ikiye katlanırken, çevreye verilen zarar artmıştır (Cohen, 1995). Dünyada pestisit tüketiminin %85‟inin tarım sektöründe kullanıldığı bilinmektedir. ABD, Batı Avrupa ve Japonya bu ülkelerin başında gelmektedir (Karaer ve Gürlük, 2003). Pestisitlerin 3/4‟lük büyük bir kısmı gelişmiş ülkelerde kullanılmaktadır (Anonim, 2000). Dünya gübre kullanımı 118,3 milyon ton, pestisit kullanımı 2,6 milyon ton olup; Türkiye‟de gübre kullanımı 1,66 milyon ton ve pestisit kullanımı 48 718 ton‟dur (Anonim, 2004a). Türkiye, dünya gübre kullanımının %1,40‟ına, dünya pestisit kullanımının ise %1,87‟sine sahiptir (Anonim, 2004a; Anonim, 2004b; Anonim, 2004c). Araştırmanın yürütüldüğü Samsun İli‟nde toplam gübre tüketimi 104 175 ton ve tarımsal mücadele ilaç tüketimi ise 310 341 kg/lt‟dir (Anonim, 2006). Türkiye‟nin organik tarım uygulamaları açısından en önemli avantajının, topraklarının gelişmiş ülke toprakları kadar kirlenmemiş olduğu söylenebilir. Yabancı firmaların ve özellikle AB ülkelerinin Türkiye‟den organik ürün talep etmesinin sebebi de buna bağlanabilir.

Üreticilerin organik tarım konusunda danışmanlık hizmetlerine kolaylıkla ulaşabilmesi, ürünlerin sertifikalandırılması ile ilgili masrafların firmalar tarafından karşılanması ve izlenen tarım politikaları ile organik tarımın özendirilmesinin organik ürün pazarının gelişimine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca tüketici bilincinin artması ile organik ürünlere karşı potansiyel talebin artacağı da ifade edilmektedir (Smill, 2000).

(22)

Organik tarım uygulamalarının tarım kesiminden boşalacak olan vasıfsız işgücüne istihdam oluşturmada ve kırsal kalkınmayı sağlamada etkili olacağı düşünülmektedir. Ayrıca insan, hayvan ve bitki sağlığının korunması, biyolojik çeşitliliğin ve sürdürülebilirliğin sağlanması, gıda risklerinden korunabilme, çevre sorunları ve ekolojik dengenin yeniden tesisi açısından da organik tarım önemli görülmektedir. Literatürde organik tarımla ilgili yapılan araştırmalar mevcuttur. Ancak, organik ürünlerin pazarlamasına yönelik araştırma sayısı kısıtlıdır. Mevcut araştırmalar ya sadece tüketiciye ya da sadece üreticiye yöneliktir. Bu bağlamda; bu araştırmanın, pazarın iki önemli unsurunu oluşturan üretici ve tüketicileri birlikte ele alan ilk çalışma olması açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Araştırmanın yürütüldüğü Samsun İli‟nin organik ürünler için önemli bir pazar konumunda olduğu söylenebilir. Yapılan araştırmanın organik tarımla ilgilenen firmalara ve otoritelere ışık tutacağı düşünülmektedir. Organik tarımla ilgilenen firmalar için; üreticilerin ve tüketicilerin organik tarıma yönelmelerinde hangi faktörlerin etkili olduğununun bilinmesi önemlidir. Araştırma; tüketicilerin tüketim alışkanlıkları, gıda satın alırken hangi faktörleri önemsedikleri, organik ürün konusundaki bilgi düzeyleri ve organik ürün tercih etme ya da reddetme davranışının nedenlerini ortaya koyması açısından önemli görülmektedir. Üreticilerle ilgili araştırmanın; aynı coğrafi koşullar altında bir üretici organik üretim yapmayı tercih ederken diğer bir üreticinin farklı bir üretim sistemini tercih etmesinin altında yatan ayırıcı faktörleri ortaya koyması açısından önemli olduğu söylenebilir. Öte yandan, organik üretim yapan ve yapmayan üreticilerin demografik ve sosyo-ekonomik özellikleri açısından aralarında anlamlı bir farklılığın olup olmadığının araştırılması, ürünlerin pazarlamasında kullanılan kanallar ve pazarlama sorunlarının ortaya konması açısından da çalışmanın önemli olduğu düşünülmektedir. Üretici yönlü araştırma bulgularının, özellikle organizasyon firmalarına yol göstermesi beklenmektedir.

Araştırmanın derleme niteliği taşıyan literatüre dayalı makro bölümü, dünyada ve Türkiye‟de organik tarımın gelişim seyrini ve pazar büyüklüğünü ortaya koyması açısından önemli görülmektedir.

(23)

1.2. Araştırmanın Amacı ve Kapsamı

Araştırmanın makro düzeydeki kapsamında; organik tarımın dünyada ve Türkiye‟deki gelişimi, organik ürünler pazarının genel yapısı, işleyişi ve izlenen politikalar yer almaktadır. Ayrıca, organik ürünlerin pazarlama çabaları çerçevesinde kontrol ve sertifikasyon ve ürün pazarlama bileşenleri (ürün, fiyatlama, tutundurma, dağıtım) konularına yer verilmiştir.

Araştırmanın mikro düzeydeki kapsamı ise bizzat araştırıcı tarafından üreticiler ve tüketicilerle yüz yüze görüşme metoduyla elde edilen anket sonuçlarına dayanmaktadır. Mikro düzey survey çalışmasının iki yönü bulunmaktadır. Bunlardan ilki; araştırma bölgesi olarak seçilen Çakmak Baraj Havzası etrafında organik üretim yapan ve yapmayan üretici gruplarının farklı davranıp davranmadıklarının tespit edilmesidir. İkinci yönü ise; Samsun il merkezinde organik ürünlere yönelik tüketici davranışlarının belirlenmesi ve tüketicilerin organik ürünleri tercih etmelerinde etkili olan faktörlerin belirlenmesidir.

Bu çerçevede; ilk olarak, Samsun il merkezindeki tüketicilerin organik ürünlere yönelik davranışlarını belirlemek, organik ürün tercih etmelerini etkileyen faktörleri ortaya koymak, organik tarım konusundaki bilinç düzeyini tespit etmek ve organik ürünler için ek bir ödeme yapmaya razı olup olmadıklarını belirlemek amaçlanmıştır. Öte yandan; organik ürünleri tercih ya da reddetme davranışında, yeterli bilincin oluşmaması, ürün fiyatlarının diğer ürün fiyatlarından yüksek olması, ürünlere duyulan güven, sağlıkla ilgili kaygılar, çevre konusundaki duyarlılık ya da başkaca faktörlerin olup olmadığının ve bu faktörlerin tüketici tercihinde hangi oranda etkili olduğunun belirlenmesi de tüketicilere yönelik çalışmanın amaçları arasında yer almaktadır. Mikro düzey çalışmada ikinci olarak; organik tarım yapan ve yapmayan üreticilere yönelik araştırmaya yer verilmiştir. Bu çerçevede; organik tarım sistemine geçen üreticilerin, bu sisteme geçmelerinde etkili olan faktörlerin neler olduğu, memnuniyet düzeyleri, sistemin avantaj ve dezavantajları ile karşılaştıkları sorunların ortaya konulması amaçlanmıştır. Organik tarım yapmayan üreticilere yönelik yapılan incelemede amaç; organik tarım sistemini reddetme davranışını etkileyen faktörler arasında; yeterli bilincin oluşmaması, maliyetlerin yüksek olması, ürün miktar ve veriminde kaybın yaşanması, prosedürün uzun, sıkıcı ve maliyetli olacağı düşüncesi ya da diğer faktörlerin etkisinin olup olmadığının belirlenmesidir.

(24)

Çalışma bölgesi olarak Samsun İli‟nin seçilmesindeki amaç; Samsun İli‟nin organik tarım potansiyelidir. Çalışma bölgesinde “Çarşamba Organik Fındık Üreticileri Birliği” ve “Terme Organik Fındık Üreticileri Birliği” olmak üzere iki adet Birlik bulunmaktadır. Samsun İli‟nin içme suyu kalitesini artırmak amacıyla Çakmak Baraj Havzası etrafında yer alan köylerde organik üretime geçilmiş ve Samsun Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü‟nce “Yukarı Aksu Köyü” organik köy projesine seçilmiştir. Ayrıca üreticilerin ürünlerini doğrudan pazara sunabilecekleri, İstanbul-Şişli ve Antalya‟dan sonra üçüncüsü Samsun İli‟nde açılan %100 Ekolojik Halk Pazarı ve Canik Belediyesi tarafından açılan Canik Organik Ürün Mağazası‟nın (CANİKOM) bulunması üreticilerin bireysel olarak pazara ürün sunmalarını teşvik ederken; organik ürünlere ilgi duyan tüketicilerin ise bu ürünlere ulaşabilmelerini sağlamaktadır. Öte yandan, Gazi Belediyesi‟nin kurmuş olduğu Ekolojik Market de 2007 yılından bu yana hizmet vermektedir. Samsun Valiliği, Belediyeler, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi, organik tarımın gelişimini önemli ölçüde destekleyen projelere önderlik etmektedir.

Samsun İli‟nde üreticilerle sözleşmeli üretim usulüyle organik ürün elde ederek işleyen ve üreticilerin sertifikasyon maliyetlerini karşılayarak ulusal pazarda kendi markasıyla çeşitli perakende kanalları ve internet üzerinden tüketiciye ulaştıran bir organizasyon firması (EKOSAM) bulunmaktadır. Firma, Samsun Sanayici ve İş Adamları Derneği‟nin öncülüğünde 2002 yılında kurulmuştur.

1.3. Araştırmanın Kısıtları

Üreticilere yönelik araştırmanın en büyük kısıtını, belli bir bölgede aynı coğrafik şartlarda organik ve geleneksel üretim yapan üreticilere ulaşmak oluşturmuştur. Bu nedenle üreticilerle yapılan araştırmada, belli sınırlayıcı faktörlerin (arazinin organik tarım yapılmasına uygun olup olmaması, anayola uzaklığı, etrafında konvansiyonel üreticiliğin yapılıp yapılmaması vs) bulunması sebebiyle Samsun İli içme suyunun sağlandığı Çakmak Baraj Havzası etrafında yer alan köylerdeki organik tarım yapan ve yapmayan üreticiler kapsama alınmıştır. İşletmesinde organik üretime yer veren üreticiler organik üretim yapan üretici olarak değerlendirilmiştir.

Tüketicilere yönelik araştırmanın en önemli kısıtını, zaman ve maddi kaynak yetersizliği oluşturmuştur. Coğrafi olarak araştırmanın kapsamını, Samsun il

(25)

merkezinde ikamet eden tüketiciler oluşturmuştur. Samsun il merkezindeki tüm tüketicilere ulaşmak mümkün olmadığından, ana kitleyi en iyi temsil edecek örnek büyüklüğü belirlenerek mümkün olduğunca farklı sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik özellikteki bireylere ulaşılmaya çalışılmıştır. Tüketicilerin organik ürün satın alma davranışlarının belirlenmesi amacıyla, organik ürün tüketen ve tüketmeyenler tespit edilmiştir. Daha önce bir ya da iki kez organik ürün satın almış tüketiciler, organik ürün tüketicisi olarak değerlendirilmemiştir. Organik ürün tüketicisi olma koşulu, en az üç kez ve daha fazla organik ürün satın almış bireylerle sınırlandırılmıştır.

(26)

2. LİTERATÜR ÖZETLERİ

Heissenhuber ve Ring (1992) tarafından yapılan çalışmada, organik tarım ve geleneksel tarım arasındaki farklılıklar karşılaştırılmıştır. Çalışmada, organik tarım ürünlerine olan talebin artması sonucunda fiyat avantajının sürdürülebileceği vurgulanmıştır. Organik tarım yapan işletmelerde ilk yıllarda verim kaybı gözlenirken, daha sonraki yıllarda verimliliğin organik tarıma başlamadan önceki seviyeye ulaştığı tespit edilmiştir. Akgüngör (1996) tarafından yapılan çalışmada, Türkiye‟de ekolojik tarımın genel durumu ve ekolojik olarak üretilen çekirdeksiz kuru üzüm piyasası incelenmiştir. Ayrıca ekolojik çekirdeksiz kuru üzüm ile geleneksel çekirdeksiz kuru üzüm maliyetleri de karşılaştırılmıştır. Çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde ekolojik üretim tekniğinin uygulanmasının üretici karını ve üreticinin refah düzeyini olumlu yönde etkileyeceği sonucuna varılmıştır.

Abay ve ark. (1999) tarafından yapılan çalışmada, çevre dostu tarım ürünlerine yönelik potansiyel talebin araştırılması, tarımsal üretimin sürdürülebilirlik koşulları altında yapıldığı durumda tüketiciler açısından sağlanacak olan ekonomik faydanın tahminlenmesi ve Türkiye‟de çevre dostu yöntemlerle üretilen ürünler için potansiyel talebin varlığının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada, Türkiye‟de ekolojik ürünlere yönelik bir iç piyasa yaratılma olanakları araştırılmıştır. Tüketicilerin ekolojik ürünlere belli bir fiyat primi vermeyi kabul edip etmedikleri tespit edilmiştir. Tüketicilerin ekolojik ürünlere fazladan ödeme isteğinin tahminlenmesinde söz konusu ürünler ile ilgili sadece ürünlerin insan sağlığı açısından tehlikeli boyutlarda tarım ilacı kalıntısı içerip içermemesi tek değişken olarak ele alınmıştır. Tespit edilen illerde yapılan anket çalışması sonucunda tüketicilerin önemli bir bölümü organik ya da ekolojik ürünü hiç duymadıklarını belirtmişlerdir. En çok ekolojik olarak tüketmek istedikleri ürünler arasında ilk sırayı domates almıştır. Algılanan sağlık riskinin artması ile ekolojik ürün tüketme eğilimi arasında doğrusal bir orantı bulunmuş, tüketicinin ödemek isteyeceği para miktarı artmıştır. Ödeme isteği hanehalkı geliri ile doğru, ailede yaşayan birey sayısı ile ters orantılıdır. Ayrıca çalışmada, tüketicilerin ödeme yapma isteklerinin

(27)

kalıntı olmadığı garanti edilmiş ürünün fiyatı yükseldikçe azalma gösterdiği tespit edilmiştir.

Lampkin ve ark. (1999) tarafından yapılan çalışmada, Avrupa'da organik tarımın durumu incelenmiştir. Avrupa Birliği'nde geleneksel tarımdan organik tarıma geçiş sürecinde genellikle ilk iki yıl birim tarım alanı (ha) başına destek ödemesi uygulaması yapıldığını, ayrıca organik tarım üreticilerine çeşitli destek uygulamaları ile eğitim desteği de verildiği vurgulanmıştır.

Akbay ve Usal (2000) tarafından yapılan çalışmada, geleneksel tarımda kullanılan kimyasal girdi fiyatlarının yüksekliğinin ürün maliyetini arttırıcı bir unsur olduğu ve ekolojik tarımın net getirisinin geleneksel tarıma göre daha yüksek olduğu belirtilmiştir. Bunun yanı sıra geleneksel tarımda aşırı gübre, pestisit ve hormon kullanılmasının çevre ve sağlık üzerindeki olumsuz etkileri göz önüne alındığında, ekolojik tarımın toplumsal fayda açısından artı bir kazanç sağladığı yargısına varılmıştır.

Özkan ve ark. (2000) tarafından yapılan çalışmada, Antalya‟daki tüketicilerin organik ürün hakkındaki tutumlarının belirlenmesi hedeflenmiştir. Araştırma bulgularına göre; tüketicilerin %19,4‟ünün organik ürün kavramından haberdar olduğu ve organik ürün kavramını duyma ile eğitim düzeyi arasında istatistiki olarak ilişki olduğu saptanmıştır. Tüketicilerin bazı özellikleri ile organik ürünlere daha fazla fiyat primi ödeme yapma isteği arasındaki ilişkiler de ortaya konulmuştur. Ayrıca tüketicilerin yaş meyve-sebze alırken %37,2‟sinin ilk sırada besin değerine ve bunu takiben gıdaların kalıntı maddeleri taşımamasına önem verdikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Akkaya ve ark. (2001) tarafından yapılan çalışmada, organik tarımda yer alan organizasyon firmaları incelenmiştir. Bu firmaların genellikle sözleşmeli tarım usulüne göre üreticilerden temin ettikleri ürünleri işleyerek yurtdışı veya yurtiçine pazarladıkları üzerinde durulmuştur. Prosedürle ilgili gerekli işlemlerin tamamlanıp Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan izin alındıktan sonra üreticinin sisteme dahil olabildiği vurgulanmıştır.

Demiryürek (2001) tarafından yapılan çalışmada, organik fındık üreticilerinin organik fındık üretimini benimseme ve reddetme davranışlarını etkileyen faktörler incelenmiştir. Üreticilere verilen prim fiyat, pazar garantisi gibi ekonomik faktörlerin organik üretimi benimsemede etkili olan en önemli faktörler olduğu ortaya konmuştur. Üretimle ilgili

(28)

firmayla yaşanan sorunların, organik üretimden vazgeçmeye neden olan bir faktör olduğu tespit edilmiştir.

Özkan (2001) tarafından yapılan çalışmada, Antalya İli kentsel alanda tüketicilerin süpermarketleri tercih nedenleri ve bu seçim üzerinde etkili olan faktörleri belirlemek amacıyla; Muratpaşa, Kepez ve Konyaaltı ilçelerinde toplam 482 aileye anket uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; ailelerin süpermarketlerden alışveriş yapma durumu ile gelir grupları arasında khi-kare testine göre bir ilişkinin olduğu ortaya konulmuştur. Süpermarket seçiminde en fazla önem verilen konular sırasıyla “fiyat uygunluğu ve çeşitliliği, ürün kalitesi, ürün ve marka çeşitliliği, mağaza yakınlığı, personelin tutumu, mağaza atmosferi” olarak belirlenmiştir. Süpermarketten yapılan alışverişlerin genel olarak ayın ikinci ve üçüncü haftaları ile hafta sonlarında yapıldığı ve alışveriş saati olarak saat 17‟den sonrasının tercih edildiği belirlenmiştir. Kredi kartı kullanımının alışveriş hacmini artırdığı belirtilmiştir.

Bülbül ve Tanrıvermiş (2002) tarafından yapılan çalışmada, Ordu ve Samsun İli‟nde organik ve geleneksel metotlarla fındık yetiştiriciliği yapan işletmelerin fındık üretim maliyetleri, birim alandan elde edilen fındık verimleri ve net karları karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; organik fındık yetiştiriciliği yapan işletmelerdeki gelirin geleneksel metotlara göre fındık yetiştiriciliği yapan işletmelere göre daha yüksek olduğu ortaya konmuştur. Organik yetiştiricilik yapan işletmelerdeki fındık veriminin geleneksel işletmelere göre %24,2 daha yüksek olduğu, üretim maliyetinin %15,2 daha düşük olduğu, satış fiyatının %6,1 daha düşük olduğu görülmüştür. Elde edilen net kar organik fındık yetiştiriciliği yapılan işletmelerde geleneksel yöntemlerle fındık üretimi yapılan işletmelere göre %20,0 daha yüksektir. Demirci ve ark. (2002) tarafından yapılan çalışmada, organik ve konvansiyonel yetiştiricilikte seçilmiş bazı ürünler için maliyet ve karlılık analizi yapılmıştır. Organik çekirdeksiz kuru üzüm ve zeytinde birim maliyetin %30 daha yüksek olmasına karşın; fındık, buğday ve pamuk yetiştiriciliğinde birim maliyetin konvansiyonel sisteme göre %4-9 oranında daha düşük olduğu saptanmıştır. Çiftçi eline geçen fiyatlar açısından organik ürün yetiştiren çiftçilerin %1-5 oranında daha karlı oldukları belirlenmiştir. Çalışmada, en karlı ürünün %122‟lik oranla organik fındık olduğu saptanmıştır. Organik çekirdeksiz kuru üzüm, zeytin ve arpanın net karlılığının ise %25–60 oranında

(29)

daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak ekolojik tarımın üretici refahına olumlu katkı sağladığı vurgulanmıştır.

Emeç (2002) tarafından yapılan çalışmada, bölgeye ait hane halkı tüketim harcamaları %20‟lik guruplara ayrılarak sürekli değişkenler kategorik değişken haline dönüştürülmüş ve sıralı logit model kullanılmıştır. Sıralı logit model kullanılarak kurulan çeşitli senaryolara göre belirli özelliklere sahip bireylerin harcama olasılıkları tahmin edilmiştir. Yapılan çalışmada, Ege Bölgesi‟ndeki hanelerde düşük düzey harcama yapanlardan en yüksek düzeyde harcama yapanlara doğru gelirlerindeki artış, toplam gıda, giyim, konut, ev eşyası, sağlık, ulaştırma, eğlence, otel, sigara, kişisel bakım, haberleşme gibi mal ve hizmet harcamalarını artırdığı ortaya konmuştur.

Firth (2002) tarafından yapılan çalışmada, brüt ve net marj analizleri ile tam maliyet muhasebesi tekniklerinin, organik tarım işletmeciliği sistemlerindeki etkinliği incelenmiştir. Bu tekniklerin birtakım sınırlamaları bulunmasına rağmen, organik tarım işletmeciliği alanındaki değerlendirilmesinde faydalı olabileceğini vurgulanmıştır. Organik tarım birbiriyle bağlantılı çok sayıda girişimin birbirine entegrasyonunu gerektirdiğinden, brüt ve net marjların yanıltıcı olabileceği belirtilmiştir. Organik tarım işletmelerinin araştırılmasında işletmenin bir bütün olarak ele alınarak analiz edilmesinin önemi ortaya konmuştur.

Hattam (2002) tarafından yapılan çalışmada, organik tarımın çiftlik dışındaki girdilere bağımlılığı azaltarak, kaynakların etkin kullanımını ve verimliliği artıracağı belirtilmiştir. Ayrıca organik tarımın gıda güvenliği ve kırsal kalkınma için de önemli bir araç olduğu ve yoğun işgücü gerektirdiğinden, yapıldığı yörede istihdamı artıracağı ve kırsaldan kente göçü azaltacağı vurgulanmıştır.

Lampkin (2002) tarafından yapılan çalışmada, Avrupa‟da organik tarımla ilgili 1980 yılından itibaren oluşturulan politikalar incelenmiştir. Bu politikaların bazı ülkelerde ulusal ve bölgesel eylem planları şeklinde uygulandığı tespit edilmiştir. Çalışmanın sonucunda, ülkelerde farklı şekillerde uygulanan politikaların, Avrupa genelinde tek tip olarak uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Organik tarımın desteklenmesine ilişkin politikaların potansiyel öneminin gelecek yıllarda artacağı sonucuna varılmıştır.

Saracel ve ark. (2002) tarafından yapılan çalışmada, Afyon İl Merkezinde yaşayan ailelerin demografik ve sosyo-ekonomik özellikleri tanımlanarak, bu özelliklerin

(30)

tüketimle ilgili davranışlara ve satın alma sonrası davranışlara etkisini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, 1182 aileye anket uygulanmış ve bunların 962‟si esas alınmıştır. Üst gelir gruplarındaki müşterilerin süpermarketleri daha fazla tercih ettikleri ortaya konmuştur. Afyon‟da ailelerin alışveriş yaptıkları yerleri tercih ederken birinci olarak fiyatların düşük olmasına, ikinci olarak çeşitlerin bol olmasına, üçüncü olarak ödeme biçimine ve dördüncü olarak da satılan malların kaliteli olmasına önem verdikleri sonucuna ulaşılmıştır. Alışveriş sırasında karşılaşılan sorunların; fiyatlardaki farklılık, çeşitlerin azlığı ve satış elemanlarının olumsuz tavır ve davranışları olduğu ortaya konmuştur.

Sayın (2002a) tarafından yapılan çalışmada, organik tarımın durumuna ilişkin genel sonuçlar ortaya konmuştur. Türkiye‟nin organik tarım konusundaki mevcut sorunlarının belirtildiği çalışmada, sorunların çözümü için önerilerde bulunulmuştur. Ayrıca Türkiye‟nin önemli bir hedef pazar olması ve tam üyelik hazırlıkları çerçevesinde AB organik tarım politikalarını izlemesi ve bunlara uyum sağlamasının kaçınılmaz olduğunu vurgulanmıştır.

Sayın (2002b) tarafından yapılan çalışmada, Türkiye‟nin kuru meyveler ağırlıklı organik ürünler ihracatını daha geniş bir ürün yelpazesi için planlaması gerekliliği vurgulanmıştır. Bu süreç içerisinde hedef pazarlardaki ve rakip ülkelerdeki gelişimin yönünü izlemenin ülke ihracatına olumlu etkileri olacağı belirtilmiştir.

Wier ve Calverley (2002) tarafından yapılan çalışmada, tüketicilerin organik ürün satın almasında çevresel ve etik nedenlerin etkisi olduğunu ve tüketicilerin öncelikle sağlık nedenlerinden dolayı organik ürün satın aldığı tespit edilmiştir.

Demiryürek (2004) tarafından yapılan çalışmada, dünya ve Türkiye‟de organik tarımın ve gıda ürünleri ticaretinin mevcut durumu ve geleceğini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaçla, Türkiye‟de organik tarıma ilişkin başlıca sorunlar belirtilmiş, organik tarımın yaygınlaştırılabilmesi ve organik ürünlerin ihracatının artırılabilmesi için önerilerde bulunulmuştur. Çalışmada ayrıca organik tarımın gelişmesinde tüketicilerin sağlıklı gıda tüketimi ve çevreyi korumaya yönelik verdikleri önemin artmasının etkili olduğu vurgulanmıştır. Türkiye‟nin sahip olduğu organik tarım üretim potansiyelini değerlendiremediği belirtilmiştir.

(31)

Gültekin (2004) tarafından yapılan çalışmada, Malatya İlinde organik kuru kayısı üreticileri ile geleneksel üretim yapan kuru kayısı üreticilerinin işletme faaliyet sonuçları karşılaştırılmıştır. Çalışmada, organik üretim yapan işletmelerde dekara brüt karın, geleneksel üretim yapan işletmelerden daha yüksek olduğu ortaya konmuştur. Kenanoğlu ve Miran (2005) tarafından yapılan çalışmada, Aydın yöresinde geleneksel ve organik olarak yetiştirilen kuru incir üretim dalı, bazı ekonomik kriterlere göre karşılaştırılmıştır. Ayrıca, geleneksel ve organik kuru incir üretimi yapan üreticilerin sosyal özellikleri ve işletmelerin yapısal özellikleri incelenmiş, organik tarım yapan üreticilerin organik tarıma geçiş nedenleri, geleneksel tarım yapan üreticilerin ise organik tarımla uğraşmamalarının nedenleri ortaya konulmuştur. Üreticilerin, organik kuru inciri pazarlarken karşılaştıkları sorunlar incelenmiş ve bu sorunlara ilişkin bazı çözüm önerileri getirilmiştir. Araştırma bulgularına göre; geleneksel kuru incir üretiminde kimyasal gübre ve ilaç kullanımının yok denecek kadar az olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle organik kuru incir yetiştirenlerde verim kaybı yaşanmadığı belirlenmiştir. Organik kuru incir üreticilerinin organik tarıma başlamalarında en önemli etkenin pazarlama ve satış garantisi olduğu, yüksek fiyat ve fiyat primi verilmesi daha sonra dikkate alınan bir unsur olduğu ortaya konulmuştur. Araştırmada, üreticilerin sözleşme yaptıkları firmaların fiyat primini önceden açıklamamalarının, üreticinin firmalara olan güvenlerini azalttığı belirtilmiştir. Ayrıca firmalar tarafından üreticilere verilen fiyat priminin, ürünün verimine göre verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Birinci ve Er (2006) tarafından yapılan çalışmada, organik ve konvansiyonel olarak üretilen şeftalinin maliyet açısından karşılaştırması yapılmış ve her iki üretim sisteminin avantaj ve dezavantajlarının ortaya konması amaçlanmıştır. Anket verilerinin toplandığı 2004 yılındaki kötü iklim koşulları altında dekara organik şeftali üretiminde %62,50, konvansiyonel şeftali üretiminde ise %75,65 azalma gözlenmiştir. Üretici eline geçen ortalama şeftali fiyatı organik işletmelerde 1,375 YTL/kg, konvansiyonel işletmelerde 0,975YTL/kg olduğu tespit edilmiştir.

Ceyhan ve ark. (2006) tarafından yapılan çalışmada, Samsun İli Terme İlçesi köylerinde organik ve geleneksel fındık üreten işletmelerin sosyo-ekonomik özellikleri ile ekonomik yapıları karşılaştırılmıştır. Organik fındık yetiştiricilerin geleneksel fındık yetiştiricilerine göre daha eğitimli, daha fazla araziye sahip, daha az geleneksel tarım

(32)

deneyimi olan ve tarımsal faaliyetlere daha fazla zaman ayırdıkları ortaya konmuştur. Bunun yanı sıra organik fındık yetiştiricilerinin birim alana daha fazla sermaye yatırdıkları, daha düşük maliyetle fındık yetiştirdikleri ve tarımsal gelirlerinin daha yüksek olduğu da tespit edilmiştir.

Karslı (2006) tarafından yapılan çalışmada, organik ve konvansiyonel yağlık zeytin üreten işletmelerde anket yöntemiyle toplanan verilere göre organik üretimin yaklaşık %20 daha karlı olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra organik ve konvansiyonel yağlık zeytin üretiminin genel yapısı, üretim ekonomisi, pazarlama kanalları ve sektörün gelecekteki olası değişim ve gelişim süreci de belirlenmeye çalışmıştır.

Kenanoğlu ve Miran (2006) tarafından yapılan çalışmada, geleneksel ve organik olarak yetiştirilen çekirdeksiz kuru üzüm üretim dalı bazı ekonomik kriterlere göre karşılaştırılmış; organik çekirdeksiz kuru üzümün brüt üretim değeri ve brüt marjı geleneksel çekirdeksiz kuru üzümünkinden daha yüksek, değişken masrafı ise daha düşük bulunmuştur. Bunun yanı sıra, organik ve geleneksel çekirdeksiz kuru üzüm üreten üreticilerin sosyal ve yapısal özellikleri incelenmiştir. Araştırmada organik üretimi tercih etme ve etmeme nedenleri de ortaya konulmuştur. Üreticilerin organik üretime başlamalarında etkili olan birinci faktörün ürün fiyatlarının yüksek olmasından kaynaklandığı belirlenmiştir. Üreticilerin organik üretime geçmeyi düşünmeme nedenlerinin organik ürün fiyat ve priminin yeterli olmaması, kullanılan ilaçların pahalı olması ve verimin düşmesi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca üreticilerin organik ürünleri pazarlarken karşılaştıkları sorunlar tespit edilerek çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Kurt (2006) tarafından yapılan çalışmada, organik tarımın dünya ve Türkiye‟deki gelişimi, tüketici tercihleri, pazarlaması, dağıtım kanalları ve pazarın büyüklüğü araştırılmıştır. Bunun yanı sıra Türkiye‟deki bazı süpermarket zincirlerinde organik ürünlerin pazarlaması incelenmiştir.

Olgun ve ark. (2006) tarafından yapılan çalışmada, organik kiraz üretiminin ekonomik açıdan değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Türkiye‟nin en önemli kiraz üretim bölgesi olan Manisa‟da yapılmıştır. Seçilen bir kiraz çeşidin farklı seviyeler için uygulanan gübre düzeylerinde organik ve geleneksel üretim bulguları karşılaştırılmıştır. Çalışmanın bulgularına göre; organik kiraz üretimi geleneksel kiraz üretimi ile kıyaslandığında, organik kiraz üretiminin daha karlı olduğu tespit edilmiştir.

(33)

Karadaş (2007) tarafından yapılan çalışmada, aynı bölgede organik tarım yapan ve yapmayan tarım işletmelerinin sermaye yapıları, üretim faktörlerinin verimliliği, ekonomik ve mali kriterler üretici-pazar ilişkisi açısından karşılaştırması yapılmış, yöreye uygun üretim deseni belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre; organik tarım faaliyetinde bulunan işletmelerin geleneksellere göre öz sermayelerinin daha fazla olduğu ve aynı şekilde GSH, işgücü verimliliği, tarımsal gelir, brüt kar bakımından da daha başarılı oldukları sonucuna ulaşılmıştır.

Mutlu (2007) tarafından yapılan çalışmada, Türk ve Alman tüketicilerin organik gıdalarla ilgili tutum ve davranışlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışma, 64 Türk ve 50 Alman tüketicisi ile yapılan anketlere dayanmaktadır. Araştırma bulgularına göre; Türk tüketicileri yaş, çocuk sayısı ve cinsiyet bakımından daha eşit dağılıma sahip olduğu tespit edilmiştir. Alman tüketicileri organik gıda deneyiminin daha fazla olduğu ve Türk tüketicilerine oranla daha sıklıkla organik ürün satın aldıkları belirlenmiştir. Her iki ülke tüketicisinin de yüksek eğitim düzeyi ve orta gelir grubunda olduğu belirlenmiş ve organik ürün satın almak için süpermarketleri tercih ettikleri tespit edilmiştir. Ayrıca, Türk tüketicisinin sertifika ve etiket tanıma konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığı ortaya konmuştur.

Özbilge (2007) tarafından yapılan çalışmada, Türk organik tarımının mevcut durumu hakkında bilgi verilmiştir. Türkiye‟nin AB tarımıyla karşılaştırıldığında birtakım kısıtlarının olduğu vurgulanmıştır. Türkiye‟de organik tarımın gelişiminin iç pazarın gelişimine bağlı olduğu ve organik üretimi özendirecek desteklerle gerekli şartların sağlanabileceği vurgulanmıştır.

Sarıkaya (2007) tarafından yapılan çalışmada, organik ürün tüketiminin yoğun olduğu

Ankara ve İstanbul illerinde organik ürün tüketenlerle yapılan anket sonuçlarına göre;

tüketicilerin organik ürün satın alma davranışları ve tutumları açısından dört boyutun öne çıktığı belirlenmiştir. Bunlar; sorumluluk, güven, değer ve fayda'dır. Bunun yanı sıra; organik ürün tüketenlerin eğitim düzeyinin lisans ya da lisansüstü ağırlıklı olduğu saptanmıştır.

Schulze ve ark. (2007) tarafından yapılan çalışmada, Almanya‟da organik üreticilerin %91,2‟sinin organik üretimde sertifikasyon sisteminin, tüketicilerin organik ürünlere güven oluşturması açısından gerekli olduğunu kabul ettiklerini, ancak sertifikalandırma

(34)

sisteminde fayda-maliyet ilişkisi hususunda üreticilerin %9,8‟inin sertifikasyonun yararına inanmadıkları ortaya konmuştur. Bu sonuçların ise, gıda sektöründeki diğer sertifika sistemlerinin kabullenilmesi ile karşılaştırıldığında organik tarımda sertifika sistemi için yüksek bir kabullenmeyi gösterdiği vurgulanmıştır.

Akın (2008) tarafından yapılan çalışmada, Akşehir İlçesinde organik çilek yetiştiriciliğinin benimsenmesi ve yayılmasında etkili olan faktörler belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmada Akşehir İlçesine bağlı olan ve organik çilek yetiştiriciliği yapılan 3 köyden basit tesadüfü örnekleme yöntemine göre seçilen 54 denek üzerinde anket çalışması yapılmıştır. Aynı köylerde organik çilek yetiştiriciliği yapanlarla karşılaştırmak için konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan 30 adet denek araştırma kapsamına alınmıştır. Akşehir‟de organik çilek yetiştiriciliğinin benimsenmesi ve yayılması klasik benimsenme ve yayılma eğrisinden farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre; organik tarıma geçiş nedenleri arasında, geliri artırmak ve pazar garantisinin ilk sırada yer aldığı belirlenmiştir. Organik tarımın benimsemesinde etkili olan faktörler önem sırasına göre; ekonomik faktörler, sağlık faktörleri ve çevre koruma faktörleri şeklinde sıralanmıştır.

Ataseven ve Güneş (2008) tarafından yapılan çalışmada, organik üretimin önemli bir bölümünün yurtdışına ihraç edildiği, ancak günümüzde ürün işleme teknolojisindeki gelişme ile birlikte artan iç talep ve tüketici duyarlılığı sayesinde organik tarımsal üretimde bulunan gıda işletmelerini iç piyasaya yönlendirdiği vurgulanmıştır.

Çelikkanat (2008) tarafından yapılan çalışmada, kişisel değerler çerçevesinde organik ürün tüketicilerinin sınıflandırılması amaçlanmıştır. Anket yöntemiyle elde edilen verilere dayalı olarak, tüketiciler kişisel değerler ve organik gıda satın alma ölçeklerine göre kümelere ayrılmıştır. Daha sonra bu kümelerin organik gıda satın alma nedenleri ve satın almaya yönelik eğilimleri ile organik gıdalara karşı tutumları belirlenmiştir. Dahan (2008) tarafından yapılan çalışmada, niş işletmelerin pazarlama stratejileri ele alınmış ve organik gıda pazarının niş bir pazarda nasıl uygulandığı incelenmiştir. Ayrıca Türkiye‟de organik gıda pazarının kullanılan pazarlama stratejileri açısından genel hatlarının çıkarıldığı saha çalışmasına da yer verilmiştir.

Olgun ve ark. (2008) tarafından yapılan çalışmada, Aydın, İzmir ve Çanakkale İllerinde konvansiyonel zeytin üreticilerinden seçilen 62 üreticiden anket yoluyla toplanan

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırmada, Afyon Kocatepe Üniversitesi bünyesinde bulunan Fakülte/Yüksekokul /Meslek Yüksekokullarında öğrenim gören öğrencilerin akademik özyeterlik inanç

Hemşirelik mesleği ile ilgili araştırma faaliyetleri- ne katılan hemşirelerin bireysel yenilikçi puan ortalaması istatiksel olarak anlamlı daha yüksek olduğu bulunmuştur..

- Merkezilik: ürün, aktivite veya deneyimlerin bireyin diğer tüketim faaliyetleri için taşıdığı önem. - Risk olasılığı: riskin

• Yaşam biçimine dayalı pazar bölümlendirmede tüketicinin yalnızca demografik ya da sosyal. sınıf özellikleri değil,

• Pazarlamacılar dikkat çekebilmek için sürekli yeni arayışlar içerisindeler, ayrıca reklamların dikkat çekebilmedeki etkililiğini ölçmek için de yeni

• Aile içinde ürünün satın alınmasına karar veren, ürünü kullana ve satın alanlar farklı olabilmektedir. • Mesaj eleyici, etkileyici, karar verici, satın alıcı

• Pazarlamada aynı sosyal sınıfa üye tüketicilerin, benzer beğenilerinin ve yaşam biçimlerinin olduğu düşünülür.. • Pazarlama bakış açısıyla, sosyal

Benzer flekilde 2003 y›l›nda medikal onkoloji ünitesinde yatarak tedavi gören kanser hastalar›n›n de¤erlendirildi¤i bir çal›flmada da hastalar›n taburculukta %84