• Sonuç bulunamadı

İşitme engelli öğrencilerin spor değişkenine göre çoklu zekâ alanlarının araştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İşitme engelli öğrencilerin spor değişkenine göre çoklu zekâ alanlarının araştırılması"

Copied!
205
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

BEDEN EĞİTİMİ ve SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİN SPOR DEĞİŞKENİNE GÖRE

ÇOKLU ZEKÂ ALANLARININ ARAŞTIRILMASI

DOKTORA TEZİ

Hazırlayan Mustafa KOÇ

Ankara Nisan, 2012

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

BEDEN EĞİTİMİ ve SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİN SPOR DEĞİŞKENİNE GÖRE

ÇOKLU ZEKÂ ALANLARININ ARAŞTIRILMASI

DOKTORA TEZİ

Mustafa KOÇ

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Haluk KOÇ

Ankara Nisan, 2012

(3)

Mustafa Koç’un İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİN SPOR DEĞİŞKENİNE GÖRE ÇOKLU ZEKÂ ALANLARININ ARAŞTIRILMASI başlıklı tezi 03 / 04 / 2012 tarihinde, jürimiz tarafından Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalında Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı):Yrd. Doç.Dr. Haluk KOÇ ...

Üye: Prof.Dr. Mehmet GÜNAY ...

Üye: Prof.Dr. Emin KURU ...

Üye: Yrd. Doç. Dr. Veliittin BALCI ...

(4)

Bu araştırmanın her aşamasında yapıcı ve yönlendirici önerilerde bulunan, bilgi ve görüşlerini benimle paylaşan ve desteklerini her zaman yanımda hissettiğim değerli danışmanım Yrd.Doç. Dr. Haluk Koç’a, tez izleme kurulunda yer alan ve yardımlarını esirgemeyen hocalarım Prof. Dr. Mehmet Günay, Yrd. Doç.Veliittin BALCI’ya, araştırmanın istatistik çalışmasını gerçekleştiren Arş. Gör. Sevilay Karahan’a, katkılarından dolayı Yrd. Doç. Uğur Abakay ve Arş. Gör. Mustafa Yaşar Şahin’e ve araştırma süresinde hoşgörüsü, desteği ve sevgisiyle yanımda olan eşim Mine Koç’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(5)

İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİN SPOR DEĞİŞKENİNE GÖRE ÇOKLU ZEKÂ ALANLARININ ARAŞTIRILMASI

KOÇ, Mustafa

Doktora, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Haluk KOÇ

Nisan–2012, 202 sayfa

Bu çalışmada özel eğitim meslek liselerinde okuyan işitme engelli spor yapan ve yapmayan öğrencilerin çoklu zekâ alanları arasındaki farkı ortaya koymak amaç edinilmiştir.

Araştırmanın evrenini Afyonkarahisar, Ankara, Bursa, Erzurum, Isparta, İstanbul (Fatih, Kadıköy), İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Ordu, Samsun, Trabzon, Zonguldak, özel eğitim meslek liseleri öğrencileri, örneklemini ise bu okullarda okuyan 130 kadın 130 erkek öğrenci oluşturmaktadır.

İlk olarak araştırmanın amacına ilişkin mevcut bilgiler, literatürün taranmasıyla sistematik bir şekilde verilmiştir. İkinci olarak araştırmanın amacına ulaşmak için; Howard Gardner tarafından geliştirilen ve Saban (2001) tarafından Türkçeleştirilerek geçerlilik ve güvenilirliği yapılmış olan “Çoklu Zekâ Alanlarında Kendini Değerlendirme Envanteri” uygulanmıştır.

Verilerin çözüm ve yorumlanmasında; frekans, t testi, One Way Anova (tek yönlü varyans analizi) testi kullanılarak anlamlılık P<0,05, P<0,001 alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS paket programı kullanılmıştır.

Araştırmada erkek öğrencilerin kadın öğrencilere göre; çoklu zekâ alanlarının yüksek olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.

(6)

çıkmıştır.

Spor dalı değişkenine göre bakıldığında, takım sporlarıyla uğraşanların çoklu zekâ alanları, bireysel spor yapanlara göre yüksek çıkmıştır.

İşitme kaybının dercesine göre; işitme kaybının seviyesi yükseldikçe zekâ alanları puanları azalmıştır.

İşitme kaybının oluştuğu döneme göre; doğuştan işitme engelli olanların sözel, matematiksel, sosyal, içsel zekâ alanları, sonradan işitme engelli olanların görsel, müziksel, bedensel, doğacı zekâ alanları yüksek çıkmıştır.

Ailesinde başka işitme engelli birey olanlar olmayanlara göre çoklu zekâ alanları yüksek çıkmıştır.

İşitme cihazı kullananların görsel zekâ alanı, kullanmayanların ise sözel, matematiksel müziksel, bedensel, sosyal, kişisel, doğacı zekâ alanları yüksek çıkmıştır.

Dudak okuyabilen öğrencilerin zekâ alanları okuyamayan öğrenciler göre yüksek çıkmıştır.

Ailesiyle ikamet eden öğrencilerin sözel zekâ alanı, yatılı olarak ikamet eden öğrencilerin ise matematiksel, görsel, müziksel, bedensel, sosyal, kişisel ve doğacı zekâ alanları yüksek çıkmıştır.

Buna göre sporun, dudak okumanın ve yatılı okulun, işitme engelli öğrencilerin çoklu zekâ alanları gelişimine yararlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

(7)

THE RESEARCH ON MULTIPLE INTELLIGENCE FIELDS OF HEARING IMPAIRED STUDENTS BASED TO SPORTS VARIABLE

KOÇ Mustafa

Doctoral, Physical Education and Sports Department Supervisor: Yrd. Doç. Dr. Haluk KOÇ

April–2012, 202 Pages

The purpose of this research is to present the differences between multiple intelligence fields amongst the special education vocational high-school level students who do sports and who do not sports.

The sample size of totally 260 students composed of 130 boys and 130 girls form the sampling set throughout the universe of special education vocational high-schools' students in Afyonkarahisar, Ankara, Bursa, Erzurum, Isparta, İstanbul (Fatih, Kadıköy), İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Ordu, Samsun, Trabzon and Zonguldak.

First of all, the current information on the goal of this research is given systematically by searching the details of the literature. Secondly, for realizing the goal of this research, "Self Evaluation Inventory in Multiple Intelligence Fields" which was developed by Howard Gardner and was translated into Turkish by Saban (2001) applied to this study.

In solution and interpretation of data the meaningfulness was set to P<0,05, P<0,001 by using frequency, t-test, One Way Anova (one-way variance analysis) tests. SPSS package programme was used for analysing the data.

As a result of this research, it is realized that the multiple intelligence fields of the schoolboys are higher according to the schoolgirls.

The multiple intelligence fields of the students who do sports were found as higher according to the students who do not sports.

(8)

as higher according to the students who do individual sports.

According to the hearing loss level; the higher the level of hearing loss causes reduction in multiple intelligence fields' scores.

According to the term of life which hearing loss was formed, the linguistic, logical-mathematical, interpersonal and intrapersonal intelligence are higher in congenital deaf as the spatial, musical, bodily-kinesthetic and naturalist intelligence are higher in those with hearing disabilities later.

The multiple intelligence fields are higher in hearing impaired students whose family contains other hearing impaired members.

The spatial intelligence field is higher in hearing impaired students using hearing-aid as the linguistic, logical-mathematical, bodily-kinesthetic, interpersonal, intrapersonal and naturalist intelligence fields are higher in hearing impaired students not using hearing-aid.

The intelligence fields for the hearing impaired students who have lip-reading capability are higher than the others.

The linguistic intelligence field is higher in hearing impaired students who live with their family as the logical-mathematical, spatial, musical, bodily-kinesthetic, interpersonal, intrapersonal and naturalist intelligence fields are higher in boarding students.

Consequently, lip-reading and boarding school are useful for multiple intelligence fields’ development.

(9)

JÜRİLERİN İMZA SAYFASI………...……..………..i ÖNSÖZ……….……….ii ÖZET……….………...iii ABSTRACT……….……….…v İÇİNDEKİLER………..………..vii TABLOLAR LİSTESİ………..………...xi

ŞEKİLLER LİSTESİ………...……...………... xiii

KISALTMALAR LİSTESİ………...………...xiv BÖLÜM I………..1 1. GİRİŞ……….………....1 1.1. Problem………...…...……….…………...1 1.1.1. Problem Cümlesi……..…….………...3 1.2. Alt Problemler...…………..………...3 1.3. Araştırmanın Amacı………...………...….4 1.4. Araştırmanın Önemi………..…4 1.5. Araştırmanın Varsayımları………....5 1.6. Araştırmanın Sınırlılıkları………..5 1.7. Tanımlar………...………..5 BÖLÜM II……….………7 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE………...………..……..7 2.1.İşitme………...………..….………….………..….7

2.1.1.İşitme ile İlgili Başlıca Özellikler………...7

2.1.2.İşitmenin Niteliği………...….8

2.1.3. Ses ve Özellikleri………...9

2.1.3.1 Sesin Şiddeti………9

2.1.3.2. Sesin Tonu………10

2.1.3.3. Sesin Frekansı (perde)………..11

2.1.3.4. Tını (ses rengi, kalite)………...………11

(10)

2.1.4.1. Kulak………12 2.1.4.1.1. Dış Kulak………..12 2.1.4.1.2. Orta Kulak………13 2.1.4.1.3. İç Kulak………14 2.1.4.1.4. İşitme Merkezi………..15 2.1.4.1.5. İşitme Yolu………...15 2.1.4.1.6. İşitme Kalıntısı………..16 2.1.4.1.7. İşitme Yetersizliği……….16 2.1.4.1.8. İşitme Duyarlılığı………..16 2.1.4.1.9. İşitmenin Ölçülmesi………..16 2.1.5. İşitme Engelliler………...17 2.1.5.1.Sağır Birey……….17

2.1.5.2.Ağır İşiten Birey………17

2.1.5.3.İşitme Kaybı………..17

2.1.5.3.1. İşitme Kaybının Nedenleri………18

2.1.5.4.İşitme Engellilerin Özellikleri………...20

2.1.5.4.1. İşitme Özellikleri………..20

2.1.5.4.2. Dil ve Konuşma Özellikleri……….21

2.1.5.4.3.Bilişsel Özellikleri……….21

2.1.5.4.4.Motor-Koordinasyon Özellikleri………...22

2.1.5.4.5.Duygusal-Sosyal Özellikleri……….22

2.1.5.5. İşitme Engellilerin Sınıflandırılması………22

2.1.5.5.1. İşitme Kaybının Oluştuğu Yaşa Göre Sınıflandırma………...23

2.1.5.5.2. İşitme Kaybının Nedenine Göre Sınıflandırma………...23

2.1.5.5.3. İşitme Kaybının Tipine Göre Sınıflandırma………24

2.1.5.5.4. İşitme Kaybının Derecesine Göre Sınıflandırma……….25

2.1.5.6.Cihaz Kullanımı………..………...27

2.1.5.7. İşitme Engellilerin Eğitimi………...27

2.1.5.7.1. İşitme Engellilerin Eğitiminde Kullanılan İletişim Yöntemleri………...28

2.1.5.7.1.1. İşaret Desteği Almayan Yaklaşımlar………29

2.1.5.7.1.1.1. Sözel İletişim Yöntemi………29

(11)

2.1.5.7.1.1.4. Doğal İşitsel-Sözel Yöntem……….31

2.1.5.7.1.1.5. Van U Den Yaklaşımı………..31

2.1.5.7.1.2. İşaret Desteği Alan Yaklaşımlar………...32

2.1.5.7.1.2.1. İşaret Yöntemi……….32

2.1.5.7.1.2.2. Total Yöntem………...…33

2.1.5.7.1.2.3. İki Dil Yöntemi………34

2.1.5.7.2. İşitme Engelliler Eğitiminin Tarihçesi……….35

2.1.5.8. Engellilerde Beden Eğitimi ve Spor……….36

2.1.5.8.1. Beden Eğitimi ve Spor Etkinliklerinin Engelliler İçin Önemi.38 2.1.5.8.2. İşitme Engellilerde Beden Eğitimi ve Spor………...…...42

2.2. Zekâ……….45

2.2.1.Zekâ’nın Tarihçesi………46

2.2.2.Zekânın Özellikleri………48

2.2.3.Zekâ İle İlgili Yaklaşımlar………50

2.2.3.1.Psikometrik Yaklaşımlar………...50

2.2.3.2.Gelişimsel Yaklaşımlar……….50

2.2.3.3.Biyo-ekolojik Yaklaşımlar………50

2.2.3.4.Çoklu Yaklaşımlar……….51

2.2.3.4.1.Üç Ayaklı Zekâ Kuramı……….51

2.2.3.4.2.Çoklu Zekâ Kuramı………...52

2.2.3.4.2.1.Çoklu Zekâ Alanları………...54

2.2.3.4.2.1.1.Sözel-Dilsel Zekâ………...54

2.2.3.4.2.1.2.Mantıksal-Matematiksel Zekâ………55

2.2.3.4.2.1.3.Görsel-Mekânsal Zekâ………...56

2.2.3.4.2.1.4.Müziksel-Ritmik Zekâ………57

2.2.3.4.2.1.5.Bedensel-Kinestetik Zekâ………..58

2.2.3.4.2.1.6.Kişiler Arası-Sosyal Zekâ………..59

2.2.3.4.2.1.7.Kişisel-İçsel Zekâ………...60

2.2.3.4.2.1.8.Doğacı-Varoluşçu Zekâ..………61

2.2.3.4.2.1.9.Çoklu Zekâ Alanlarının Gelişimini Etkileyen Faktörler……...………...62

2.2.3.4.2.1.10.Çoklu Zekâ Alanlarının Belirlenmesi………..63

(12)

BÖLÜM III………..………71

3. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR…………...………..71

3.1. Türkiye de Yapılan Araştırmalar……….71

3.2. Yurtdışın da Yapılan Araştırmalar………...81

BÖLÜM IV……….……….87

4. YÖNTEM……….………...87

4.1.Araştırmanın Modeli……….87

4.2.Evren ve Örneklem………...87

4.2.1. Örneklem Grubunu Tanıtıcı Bulgu ve Yorumlar………...88

4.3.Verilerin Toplanması………91

4.3.1. Kişisel Bilgi Formu………..91

4.3.2. Çoklu Zekâ Alanları Envanteri………91

4.4.Verilerin Analizi………...92

BÖLÜM V……….………..94

5. BULGULAR ve YORUM………..……….94

5.1.Çoklu Zekâ Envanterinden Edilen Bulgular………..94

BÖLÜM VI……….………...165

6. SONUÇ ve ÖNERİLER………..………..165

6.1. Öneriler………...168

6.1.1. Uygulayıcılara Yönelik Öneriler………...168

6.1.2. Araştırmacılara Yönelik Öneriler………..168

KAYNAKÇA………....170

(13)

Tablo 1: Kulağın Algılayabildiği Sesin Şiddeti………..10 Tablo 2: İşitme Kaybı Dereceleri ve İletişim Üzerine Etkileri………...……26 Tablo 3: Zekâ İle İlgili Anlayışlar………..53 Tablo 4: 2010–2011 Eğitim Öğretim Yılında İşitme Engelliler Özel Eğitim Meslek Liselerinde Öğrenim Gören Öğrenciler………...88 Tablo 5: Orta Öğretim Kurumlarında Öğrenim Gören İşitme Engelli Öğrencilerinin Sosyo-Demografik Değişkenlere Göre Dağılımı………89 Tablo 6: Öğrencilerin Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanlarının Cinsiyet Durumuna Göre t Testi Sonuçları…..………..94 Tablo 7: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin Spor Yapma Durumuna Göre t Testi Sonuçları……..………..97 Tablo 8: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Kadın Öğrencilerin Spor Yapma Durumuna Göre t Testi Sonuçları……..………100 Tablo 9: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Erkek Öğrencilerin Spor Yapma Durumuna Göre t Testi Sonuçları………102 Tablo 10: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapan Öğrencilerin Spor Türüne Göre t Testi Sonuçları………..……….104 Tablo 11: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapan Kadın Öğrencilerin Spor Türüne Göre t Testi Sonuçları………...………106 Tablo 12: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapan Erkek Öğrencilerin Spor Türüne Göre t Testi Sonuçları…..…………...………..107 Tablo 13: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapan Öğrencilerin Cinsiyet Değişkenine Göre t Testi Sonuçları…….………...109 Tablo 14: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapmayan Öğrencilerin Cinsiyet Değişkenine Göre t Testi Sonuçları…….………...113 Tablo 15: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin İşitme Kaybı Derecesine Göre ANOVA Sonuçları……….117 Tablo 16: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin İşitme Kaybı Derecesine Göre Tukey Testi İle Karşılaştırılmasını Gösteren Analiz Sonuçları…….120

(14)

İşitme Kaybı Derecesine Göre ANOVA Sonuçları………...122 Tablo 18: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapan Öğrencilerin İşitme Kaybı Derecesine Göre ANOVA Sonuçları………..124 Tablo 19: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin İşitme Kaybının Oluştuğu Döneme Göre t Testi Sonuçları………..………127 Tablo 20: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapan ve Yapmayan Öğrencilerin İşitme Kaybının Oluştuğu Döneme Göre t Testi Sonuçları….…………129 Tablo 21: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin Ailesinde Başka İşitme Engelli Bireyin Bulunmasına Göre t Testi Sonuçları………..………...132 Tablo 22: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapmayan Öğrencilerin Ailesinde Başka İşitme Engelli Bireyin Bulunmasına Göre t Testi Sonuçları……..…133 Tablo 23: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapan Öğrencilerin Ailesinde Başka İşitme Engelli Bireyin Bulunmasına Göre t Testi Sonuçları…..……135 Tablo 24: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin İşitme Cihazı Kullanma Durumlarına Göre t Testi Sonuçları………..………....136 Tablo 25: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapmayan Öğrencilerin İşitme Cihazı Kullanma Durumlarına Göre t Testi Sonuçları……..……….138 Tablo 26: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapan Öğrencilerin İşitme Cihazı Kullanma Durumlarına Göre t Testi Sonuçları…..………139 Tablo 27: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin Dudak Okuyabilme Durumlarına Göre t Testi Sonuçları……..………141 Tablo 28: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapmayan Öğrencilerin Dudak Okuyabilme Durumlarına Göre t Testi Sonuçları…..………142 Tablo 29: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapan Öğrencilerin Dudak Okuyabilme Durumlarına Göre t Testi Sonuçları………..…144 Tablo 30: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin İkamet Etme Durumlarına Göre t Testi Sonuçları……….……….146 Tablo 31: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapmayan Öğrencilerin İkamet Etme Durumlarına Göre T Testi Sonuçları………...148 Tablo 32: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Spor Yapan Öğrencilerin İkamet Etme Durumlarına Göre t Testi Sonuçları..………...150 Tablo 33: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin Baba Eğitim Düzeylerine Göre ANOVA Sonuçları………...152

(15)

Düzeylerine Göre Tukey Testi İle Karşılaştırılmasını Gösteren Analiz Sonuçları…...154 Tablo 35: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin Anne Eğitim Düzeylerine Göre ANOVA Sonuçları………...155 Tablo 36: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin Anne Eğitim Düzeylerine Göre Tukey Testi İle Karşılaştırılmasını Gösteren Analiz Sonuçları...…158 Tablo 37: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin Sınıf Düzeylerine Göre ANOVA Sonuçları ………..160 Tablo 38: Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin Sınıf Düzeylerine Göre Tukey Testi İle Karşılaştırılmasını Gösteren Analiz Sonuçları………163

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: Kulak Zarı, Orta Kulağın Kemikçik Sistemi ve İç Kulak…...………...12 Şekil 2: İç Kulak………..………14

(16)

BES: Beden Eğitimi ve Spor ÇZK: Çoklu Zekâ Kuramı dB: Desibel

Hz: Hertz

İEÖEML: İşitme Engelliler Özel Eğitim Meslek Lisesi MEB: Milli Eğitim Bakanlığı

MIDAS: Multiple Intelligences Developmental Assessment Scales SPSS: Statistical Package For The Social Sciences

SS: Standart Sapma

TIMI: Tele Inventory Multiple Intelligences Top: Toplam

X : Ortalama N

(17)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Bu bölümde, araştırmanın yapılmasını gerektiren problem durumu, araştırmanın amacı, önemi, araştırmanın varsayımları, sınırlılıkları ve tanımları sunulmuştur.

1.1. Problem

Bireye yeni davranışlar kazandırılması ya da mevcut davranışların değiştirilmesi olarak ifade edilen eğitim, yeni bilgi, beceri ve tutumların kazanıldığı bir süreçtir. Bununla birlikte günümüz eğitim sisteminde ise amaç; bilgi yüklemek değil, öğrencilerin zihinsel gelişimine katkıda bulunmak, öğrencilerdeki farklı ilgileri, gereksinimleri ve yetenekleri ortaya çıkarmak, eğitim hedeflerinin ve öğretim yöntemlerinin de öğrencilerde bu tür değişmeler doğuracak şekilde düzenlenmesidir (Canoğlu, 2004; Duman ve ark., 2003).

Ancak bu durumun istenilen seviyelere ulaşmasında, bir arada eğitim gören öğrencilerin, bireysel farklılıklarının özellikle de zekâ türlerinin tespit edilmesi ve buna göre yönlendirilmesi önem arz etmektedir.

Çünkü eskiden beri süregelmiş zekâ anlayışı günümüzde artık değişmeye başlamıştır. Zekânın sadece dil ve matematik alanında başarı ile ölçülmesini hesaba katan klasik zekâ testi ve zekâ tanımlaması tarihe karışmıştır. Böylece, sadece dilde ve matematikte başarılı olanların değil; müzikte, sporda, dansta, iletişimde, doğada, resimde de başarılı olanların zeki olduğu ortaya çıkmıştır. Artık derslerin birbiri ile ilişkili ve bir bütünlük içerisinde işlenmesine olanak sağlayan çoklu zekâ kuramı doğrultusunda, öğrenciler her çeşit zekâ türünde gelişebileceklerdir (Çelen, 2006).

Her insan değerlidir ve eğitimde kaybedilecek fert yoktur. Eğitim-Öğretim etkinlikleri farklı özelliklere sahip bireylere ulaşabildiği zaman başarılı olabilir. Her

(18)

birey, kendine özgü özelliklere sahiptir. Öğretmenler, öğrencilerin öğrenmesinde bireysel özellikleri dikkate almalı ve öğretim ortamı bu özelliklere göre düzenlenmelidir (Ülgen, 1995). Bireysel farklılıkların dikkate alındığı bir sürecin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin pek çok görüş ortaya atılmıştır. Uzun zamandan beri süregelen arayışlarla, farklı öğretim stratejileri, yöntem ve teknikler geliştirilmiştir. İşte bu noktada çoklu zekâ kuramı, bireysel farklılıklara dikkat çektiği ve bireyin sahip olduğu potansiyellerini ortaya çıkarmaya ve geliştirmeye odaklandığı için son yıllarda ön plana çıkmıştır (Akamca ve Hamurcu, 2005).

Ayrıca eğitimde en önemli farklılık olarak engelli bireylerin özel durumu daha fazla özen ve dikkat isteyen bir olgu olarak karşımızı çıkmaktadır. Bütün davranışların öğrenme sonucunda meydana geldiği düşünülürse işitme engelli çocuklarda öğrenme süreci sağlıklı çocuklara kıyasla daha zor ve daha fazla çaba gerektirdiği bir gerçektir (Özsoy ve ark., 1997). Örneğin her çocukta olduğu gibi işitme engelli çocuğunda başkaları tarafından beğenilme, akran grupları içinde olma sosyal etkinliklere katılma arzusu özellikle ilk ergenlik çağında daha kuvvetli olarak vardır. Çocuğun engeli nedeniyle bu ihtiyacın karşılanamaması onun insanlardan kaçmasına, kendi kabuğuna çekilmesine neden olmaktadır (Kuruç, 1989; Özen, 1996; Düzgün, 1999).

Bu açıdan değerlendirildiğinde sporun, bireyin fiziksel gelişimine olan etkisinin yanında, diğer yandan da öğrencilerin dil ve iletişim becerilerini arttırdığı, problem çözme becerisi ve yaratıcılığını geliştirdiği açıktır. Özellikle özel eğitim alan öğrenciler için bu faaliyetler daha da önem kazanmaktadır. Hem sosyal becerilerini hem de kelime bilgilerini geliştirmek, aynı zamanda sosyal faaliyetlerle birlikte güven duygularını arttırmak ve kendilerini daha iyi ifade etmelerini sağlamak işitme engelli öğrencilerin başarısı için çok önemlidir. Sportif etkinlikler öğrencilerin düşünmesine, karar vermesine, bir işi yapmasına ve sonuçlandırmasına imkân vermektedir (Binbaşıoğlu, 1986).

Bu bilgiler ışığında özel eğitim meslek liselerinde okuyan işitme engelli öğrencilerin, spor yapma durumlarına göre çoklu zekâ alanlarını belirleme ve aralarındaki farkı tespit etme araştırmamızın problemini oluşturmaktadır. Yerli literatürde çoklu zekâ, beden eğitimi ve sporla ilgili eğitim alanında yapılan çalışmalar

(19)

yeterli olarak görülse de, işitme engellilere yönelik çalışmalar yok denecek kadar azdır. Bu nedenle çalışma ilgili literatüre katkı sağlayacaktır.

1.1.1. Problem Cümlesi

İşitme engelli öğrencilerin, zayıf ve güçlü oldukları zekâ alanları hangileridir ve zekâ alanları ile sporun arasındaki ilişkisinin sınırlılıkları nelerdir?

1.2. Alt Problemler

1. İşitme engelli öğrencilerin zekâ alanları ile spor türü arasında bir ilişki var mıdır?

2. Spor yapan ve spor yapmayan işitme engelli öğrencilerin çoklu zekâ alanları arasında bir farklılaşma var mıdır?

3.Spor yapan ve spor yapmayan işitme engelli öğrencilerin, dudak okuyabilme değişkenine göre çoklu zekâ alanları arasında farklılaşma var mıdır?

4. Spor yapan ve spor yapmayan işitme engelli öğrencilerin işitme kaybının meydana gelmiş olduğu döneme göre çoklu zekâ alanları arasında farklılaşma var mıdır?

5. Spor yapan ve spor yapmayan işitme engelli öğrencilerin işitme cihazı kullanma durumuna göre çoklu zekâ alanları arasında farklılaşma var mıdır?

6. Spor yapan ve spor yapmayan işitme engelli öğrencilerin cinsiyet değişkenine göre çoklu zekâ alanları arasında farklılaşma var mıdır?

7. İşitme engelli öğrencilerin sınıf değişkenine göre çoklu zekâ alanları arasında anlamlı düzeyde farklılaşma var mıdır?

(20)

8. Spor yapan ve spor yapmayan işitme engelli öğrencilerin işitme kaybı düzeyine göre çoklu zekâ alanları arasında anlamlı düzeyde farklılaşma var mıdır?

1.3. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, işitme engelli öğrencilerin spor değişkenine göre çoklu zekâ alanlarını araştırmaktır.

1.4. Araştırmanın Önemi

İnsan tamamen duyularına bağımlı olarak yaşar. Duyuları ile elde ettiği hisleri deneyimlerini oluşturmakta kullanır. Bu hisler aracılığı ile elde ettiği bilgiler onun dünyasını yaratmakta, algılama ve anlama, hafıza, hayal kurma, düşünme ve neden arama işlevlerinin oluşturulmasını sağlamaktadır. İşitme kaybı bu duyulardan en önemlisi olan işitme bozukluğu durumunda ortaya çıkar. İşitme engeli işitme duyarlılığının kişinin gelişim, uyum ve özellikle iletişimdeki görevlerini yerine getirmesinde en büyük engeli oluşturur (Demirhan, 2008).

Engellilik; gelir düzeyi, statüsü ne olursa olsun toplumun tüm kesimlerini etkileyen bir toplumsal bir sorun alanıdır. Dünyanın değişik yerlerinde yapılan istatistik çalışmaları her dört aileden bir tanesinin engelli bir yakını bulunduğunu göstermektedir. 2002 yılında Türkiye İstatistik Kurumunun yaptığı Türkiye Engelliler Araştırması sonucuna göre ülkemizin engellilik oranı % 12,29 olarak tespit edilmiş olup, buna göre 8,5 milyon engelli vatandaşımız bulunmaktadır. Bunların 252.810 İşitme Engelli vardır ve 7000 tanesi işitme engelliler okullarında eğitim öğretim görmektedir. Engelli bireyleri sosyal hayata kazandırmanın en etkili yollarından biri onların normal bireyler gibi eğitim görmelerini sağlamaktır. Ancak işitme engellilerin eğitimi normal bireylerin eğitimine göre farklılık gösterir bu sebeple özel okul, sınıf ve öğretmenlere ihtiyaç duyarlar (Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, 2009).

Engelli vatandaşlarımızın genelde fonksiyonel yetersizliklerinden kaynaklı olarak yaşadıkları eşitsizliği ortadan kaldırılmasında, üretken olmalarını sağlamada ve

(21)

toplumla bütünleşmelerinde spor önemli bir rol oynamaktadır. Sporun bu sosyal etkisinin yanı sıra, özellikle işitme engellilerin eğitiminde sporun bireyin fiziksel ve zihinsel gelişimine sağlayacağı katkının belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu çalışma işitme engelli öğrencilerin çoklu zekâ alanlarının belirlenmesini ve spor yapma durumuyla ilişkiyi araştırması nedeniyle önem taşımaktadır.

1.5. Araştırmanın Varsayımları

• Seçilen araştırma grubunun evreni temsil ettiği kabul edilmektedir.

• Ölçekler yoluyla edinilen bilgiler, örnekleme dâhil edilen öğrencilerin görüşlerini tam olarak yansıtmaktadır.

• Kullanılan veri toplama araçları, araştırma amacına yönelik elde edilecek bilgiler için yeterlidir.

1.6. Araştırmanın Sınırlılıkları

• Araştırma, Afyonkarahisar, Ankara, Bursa, Erzurum, Isparta, İstanbul (Fatih, Kadıköy), İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Ordu, Samsun, Trabzon, Zonguldak, İllerindeki Özel Eğitim Meslek Liselerinde öğrenim gören işitme engelli öğrenciler ile sınırlıdır.

• Araştırma Çoklu zekâ alanları envanterinden elde edilen verilerle sınırlıdır.

1.7. Tanımlar

İşitme Engelli: Birey en iyi teknik cihaz ve eğitim olanakları sağlansa bile, konuşmayı işitmeye dayalı olarak anlaması ve geliştirmesi tam olarak mümkün olmayan belirli bir derecede işitsel yetersizliği olan bireydir (Atay, 1999).

(22)

Beden Eğitimi: İnsan bütününü oluşturan fiziki, ruhi ve zihni vasıfların bulunduğu, yaşın ve genetik potansiyelin gerektirdiği verim gücüne ulaştırılması için bedeni aktiviteler ve oyun yoluyla yapılan faaliyetlerin bütünüdür (Şahin, 2002).

Spor: Bireyin beden ve ruh sağlığının geliştirilmesi, belli kurallara göre rekabet ölçüleri içinde mücadele etme, heyecan duyma, yarışma ve üstün gelme ve gerçek anlamda başarı gücünün arttırılması, kişisel açıdan en yüksek noktaya çıkarılması, yolunda gösterilen yoğun çabalardır (Aracı, 1999).

Zekâ: Zihnin değişme ve kendini yenileme gücüne zekâ denir (Ülgen, 1989). Zekâ, genel zihinsel yetenekleri ifade eder. Zekâ, mantıklı plan yapma, problem çözme, soyut düşünme, karmaşık düşünceleri anlama, hızlı öğrenme ve deneyimlerden yararlanma yeteneklerini içerir (Eripek, 1993).

Çoklu Zekâ Kuramı: Sözel–dilsel zekâ, mantıksal–matematiksel zekâ, görsel (şekil)–uzamsal (uzaysal; alansal) zekâ, müziksel–ritmik zekâ, bedensel–kinestetik zekâ, kişilerarası–sosyal zekâ, kişiye dönük (içsel; öze dönük) zekâ ve doğa zekâsı olmak üzere birbirinden bağımsız fakat birbiri ile çalışan, 8 zekâ türüdür (Campbell, 1992).

(23)

BÖLÜM II

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

İşitme, işitme engeli, zekâ, sporda zekâ, zekâ kuramları, çoklu zekâ alanları, çoklu zekâ kuramı ve öğretim, spor ve çoklu zekâ, çoklu zekâ alanlarının beden eğitiminde kullanılması ve bu alanda yapılan ilgili çalışmalar hakkında bilgiler verilmiştir.

2.1. İşitme

İşitme duyusu, ses olarak adlandırdığımız mekanik titreşimleri ortaya çıkarabilme yeteneğidir. İşitme, aşağıdaki sırayı izleyerek gerçekleşir:

Ses Dalgaları Dış kulağın işitme kanalından geçer Kulak zarına çarparak titreşir Orta kulaktaki kemikçikler tarafından yükseltilerek iç kulağa iletilir İç kulağa gelen ses dalgaları buradaki tüy hücreleri tarafından alınır sinirler tarafından beyne taşınır beyin bu sinyalleri analiz eder ve yorumlar.

2.1.1. İşitme İle İlgili Başlıca Özellikler

Günlük yaşantımızda farkında olmadan iletişim kurmak amacıyla en yoğun olarak kullandığımız konuşma, en karmaşık düşüncelerin bile kolayca aktarılmasında etkili bir iletişim yoludur. Ancak bireyler çoğunlukla konuşabilme, işitebilme ve anlayabilme yeteneğini doğal karşılar, yapısı ve işleyişi hakkında fazla düşünmezler.

İnsan doğumundan önce ve sonraki yaşamında sürekli olarak içten ve dıştan gelen uyarıcıların etkisi altındadır. Gelen uyarıcılara, uyaranın cinsine ve durumuna göre tepki vererek çevresiyle olan uyum ve dengesini korumaya çalışır.

(24)

Dıştan gelen uyarıcılar, beş duyu dediğimiz görme, koklama, tatma, dokunma ve işitmeden biri veya birkaçı sayesinde varlıklarını hissettirirler. Bunlardan işitmeyi öteki duyulardan ayıran en önemli özellikler:

1. Sürekli aktif halde olması: İşitme duyusu sürekli istemsiz çalışır. Bu bakımdan işitme insan için çevreden sürekli olarak işaret ve uyarıları alan zorunlu bir anten görevi üstlenmiştir (Özsoy ve diğerleri, 1997:48).

2. Küresel bir algılama yeteneğine sahip olması: Gözde olduğu gibi belirli bir görüş alanı olayı yoktur. Her yönden gelen sesleri algılayabilir.

3. Anlık olması: Bir görüntü gibi sürekli değildir. Sesli uyarıcının depolanabilme özelliği varsa da her seferinde uyarı anlık olarak çıkar ve kaybolur (Tatar, 1995:14).

Birey çevresiyle işitme yoluyla olan ilişkisini ilkel, anlamlı ve simgesel diyebileceğimiz üç düzeyde kurar.

İlkel denilen düzeyde; birey çevresindeki sesleri sezer, farkında olur ancak onlara bir anlam veremez.

Anlamlı düzeyde; bireyin bazı davranışları bazı seslerle birleşir hale gelir. Bazı sesler belli birtakım işaretler olarak tanınır. Kişi sesten yön anlar, olayları anlar, tehlikeleri sezer ve ona göre davranır.

İşitmenin simgesel düzeyi; İnsanın dil kullanmasıyla ilgili olan düzeyidir. İnsanı diğer türlerden ayıran en önemli özelliği iletişim simgelerini kullanabilme yeteneğidir. Dil ve iletişimin iki temel öğesi işitme ve konuşmadır (Özsoy ve diğerleri, 1997:48).

2.1.2. İşitmenin Niteliği

Enç ve ark. (1987), işitmenin gerçekleşebilmesi birtakım şartlara bağlı olduğunu belirtmektedir.

(25)

Bunlar:

a. Sesin olması,

b. Sesin kulağa ulaşması,

c. Sesin insan kulağının alım gücü içinde olması, d. İşitme geçit yolunu aşması,

e. İşitme merkezine ulaşması ve algılanmasıdır.

2.1.3. Ses ve Özellikleri

Ses; bir enerji kaynağından yayılan gaz, sıvı ve katı ortamlarda moleküllerin sıkışıp gevşemesi ile ortaya çıkan enerjidir (Belgin ve Darıca, 1996:3).

Ses, herhangi bir nesnenin titreşime uğratılmasıyla elde edilen enerji olarak tanımlanmıştır. Ateşten ısı enerjisini hissedebiliriz. Konuşan bir kişiden ses enerjisini algılarız. Titreyen her nesne ses üretir. Eğer sesin özellikleri insan kulağının duyarlılık sınırları içindeyse o sesi duyarız (Akçamete, 2003:318).

Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi sesin oluşması için bir nesnenin titreşmesi ve o nesneyi saran havanın titreşime uğraması gereklidir.

Sesin bazı özellikleri şunlardır: • Sesin Şiddeti

• Sesin Tonu

• Sesin Frekansı (Perde) • Tını (Ses Rengi, Kalite) • İşitme Eşiği

2.1.3.1. Sesin Şiddeti

Sesin kaynağı ile onu titreştiren gücün cisme etkisine bağlı olarak meydana gelen ses dalgalarının yüksekliğine sesin şiddeti denir (Belgin ve Ataş, 1996).

(26)

Titreşim genişliği ile sesin artıp eksilen duyulma ölçüsüne sesin şiddeti denir. Sesin şiddeti titreşen varlığın titreşim genişliğine bağlı olarak değişmektedir. Örneğin; radyonun sesini açtığımızda, sesin şiddetini arttırmış oluruz, buna karşılık sesin tizliğinde bir değişim olmaz. Buna sesin gücü, duyulabilirliği de denilmektedir (MEB, 2003).

Normal bir insan kulağının yapısı, ses dalgalarının yarattığı akustik basınçları algılamada çok gelişmiş bir yeteneğe sahiptir. Sesin şiddetini ölçmede Bell adlı birim kullanılır. İnsan sesinin ölçümünde bu birimin 1/10’u olan desiBell (dB) kullanılır.

Aşağıdaki tabloda ilk sütunda gündelik yaşam içindeki bazı seslere örnekler verilmiştir. İkinci sütunda, bu ses ya da duyumların birbirlerine olan göreceli güç seviyesi yer almaktadır (Tüfekçioğlu, 2004:8).

Tablo 1: Kulağın Algılayabildiği Sesin Şiddeti

2.1.3.2. Sesin Tonu

Sesin kalınlığını veya inceliğini anlayabilmemize yarayan özelliğidir. Her titreşim kaynaktan ayrılmadan önce kaynak cisim üzerinde de bir takım etkileşimler bırakır. Cisimlerin seslerini ayırt etmeye yarayan bu özelliğe ton veya tını denir (Tatar, 1995:16).

Sesin Duyumu İşitilebilir Düzeye Göre

Sesin Gücü (dB.) İşitme eşiği (Ancak duyulabilir ses) 0 dB

Fısıltı 30 dB

Normal konuşma 60 dB Yüksek sesle bağırma 90 dB Kulakta acı ya da rahatsızlık veren sesler 120 dB

(27)

2.1.3.3. Sesin Frekansı (Perde)

Titreşen her varlığın bir saniyedeki yalın titreşim sayısına frekans denir. Frekans ölçü birimi hertz (Hz)’dir. Frekansın azalıp çoğalması, kulakta sesin tonunun alçalıp yükselmesi izlenimini verir. Titreşim sayısı fazla olan sesler tiz, ince, titreşim sayısı az olan sesler pes, kalın olur. İnsan kulağı yaklaşık olarak 16 ile 20.000 Hertz arasındaki ses dalgalarını algılar ve bu sesleri 0-20 dB. şiddetinde duyabilir. Burada belirtilen üst sınır olan 20.000 bebeklikteki duyarlığın sınırıdır. Yaş ilerledikçe üst sınır frekansları giderek azalır. Köpeklerin 40.000 Hz.’e kadar olan sesleri duyabildikleri saptanmıştır (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB], 2003).

2.1.3.4. Tını (Ses Rengi, Kalite)

Sesi başka seslerden ayırmamızı sağlayan ve sesleri birbirinden farklı kılan niteliğe sesin tınısı denir. Örneğin insan sesi ve bir müzik aletinin sesi, farklı tınıları sayesinde birbirinden kolayca ayırt edilirler.

2.1.3.5. İşitme Eşiği

Sesin, sessizlikten ayrıldığı noktadır (MEB, 2003).

2.1.4. İşitme İle İlgili Yapılar ve İşlevleri (İşitme Fizyolojisi)

Dış kulak tarafından algılanan sesler, orta kulaktaki yapılardan geçerek, iç kulak aracılığıyla beynin temporal loblarındaki işitme merkezine ulaşır ve burada algılanarak yorumlanır.

(28)

2.1.4.1. Kulak

Kulağın her bir bölümü, çevreden gelen ses dalgalarının beyinde anlamlı bilgiye dönüştürülmesini sağlar (Turnbull, 2002:518). Dış ortamda var olan ses dalgalarını toplayarak algılanabilen uyarılar haline getiren kulak;

1. Dış kulak 2. Orta kulak

3. İç kulak olmak üzere üç temel bölümden meydana gelmektedir (Bailantyne, Martin, 1984:1-40; Akçamete, 2003:319-320).

Şekil 1: Kulak Zarı, Orta Kulağın Kemikçik Sistemi ve İç Kulak

Dış kulak tarafından algılanan sesler, orta kulaktaki yapılardan geçerek iç kulak yardımıyla, beynin temporal loblarındaki işitme merkezine ulaşır ve burada algılanıp yorumlanır. İşitmenin gerçekleşebilmesi için ses frekansının 20-20.000 Hz. arasında olmalıdır (Guyton ve Hall, 2001:608). Ayrıca işitme eşiği seviyesindeki bir sesin gücü “0” dB. kabul edilmiştir. Bu seviyedeki ses, genç ve sağlıklı bir kulağın ancak “ses” olarak fark edebileceği en hafif ses düzeyidir (Tüfekçioğlu, 2004:8).

2.1.4.1.1. Dış Kulak

İnsan kulağının en fazla görülebilen ve en büyük kısmı dış kulaktır. Dış kulak, kulak kepçesi ve dış kulak yolundan oluşmuştur. Kulak kepçesinin çoğu kıkırdaktan oluşmuştur. Kulak yolu 2,5 cm. kadardır ve içi hava doludur. Kulak yolunun iç taraf ucu

(29)

ince, dayanıklı, esnek bir zarla kapanmıştır. Kulak zarı adı verilen bu zar dış kulak ile orta kulağın sınırını belirler (Akçamete, 2003:318; Meyen ve Skrtic, 1995:458-459).

Kulak zarının konumu başın dış kısmına gelebilecek darbeler sonucu hasara uğramasını önleyebilecek biçimdedir. Kulak zarının etrafındaki nem oranı ve ısı düzeyi belirli bir orandadır. Bu oran kulak zarının esnekliği için çok önemlidir. Kulak yolunda dışa açılan kısımda kıllar ve kıllı bölgenin iç kısmında salgı bezleri vardır.

Bezlerden çıkan ve kulak kiri diye adlandırılan salgılar ve kıllar kulağı tozdan ve içine küçük nesnelerin kaçmasından korur (Akçamete, 2003:319).

Dış kulağın işitmedeki görevi ses dalgalarını orta kulağa iletmek, ya da ulaşmasına aracılık etmektir. Yapısında ortaya çıkabilecek anormallikler, kulak yolunun kulak kiriyle kapanması ya da içine yabancı nesne kaçması gibi umulmadık durumlar dışında işitmeye engel nedeni olmaz (Özsoy, Özyürek ve Eripek, 1997:50 ).

2.1.4.1.2. Orta Kulak

Orta kulak, kulak zarının arkasında hava ile dolu çok küçük ve dış kulağa, iç kulağa ve boğaza akıntısı olan bir boşluktur. Kafatasının içinde yer alan bu hava dolu boşlukta üç küçük kemik bulunmaktadır. Bunlar dış kulaktan iç kulağa doğru bağlamışlardır. Sırasıyla çekiç (malleus), örs (incus), üzengi (stapes) adı verilen bu kemikçikler kulak zarının titreşimlerinin iç kulağa gönderilmesini sağlarlar (Akçamete, 2003).

Kulak zarı koni şeklinde olup zarın merkezine çekicin sapı bağlanmıştır. Çekiç, örs’e ligamentlerle bağlı olduğundan çekicin her hareketinde örs de hareket eder. Örsün diğer ucu ise üzengi ile eklem yapmıştır. Üzenginin alt kısmı oval pencerenin girişindeki zarsı labirentin üstüne oturmuşlardır. Burada ses dalgaları iç kulak yani koklea’ya iletilir (Guyton, Hall, 2001:602).

İşitme sinyalinin kuvvetine etki eden iki küçük kas mevcuttur. Bunlar kulak zarına bağlanan tensor timpani ve üzengiye bağlanan stapedius kaslarıdır. Bu kaslar

(30)

sinyal büyüklüğünü azaltarak şiddetli seslerin kulağa verebilecekleri zarara engel olur (Stephen and Waxman, 2002:222).

Orta kulağı işitmedeki görevi; dış kulak yoluyla gelen sesleri kulak zarından alıp oval pencereye, iç kulağa iletmektir. Bir iletim mekanizması görevi görür.

Kemikçikler titreşirken gerekli durumlarda ayarlama yaparlar. Ayrıca, kulak zarının yüzeyinden aldıkları titreşim ve basıncı oval pencerenin yüzeyine iletirken, dış kulaktan gelen zayıf sesleri 20-30 kat kadar şiddetlendirme yeteneğine sahiptir. Orta kulak en çok bilinen işitme kayıplarının olduğu alandır (Horvat, 1990:157).

2.1.4.1.3. İç Kulak

İç kulak salyangoz (koklea), yarım daire kanalları ve işitsel sinir uçlarından oluşur. Kafatası kemiklerini içinde yer alan iç kulak, orta kulağa oval pencere aracılığı ile bağlanır. İç kulağın yapısı dış ve orta kulağa oranla daha karmaşıktır (Akçamete, 2003:320).

İç kulağın görevi yalnızca işitme ile ilgili değildir. İçi sıvı dolu tüplerin bir kısmı belirli bir biçimde düzenlenmiştir ve denge olayını yönetir. İşitme ile ilgili bölüm salyangoz (cochlea) ve ona bağlı sinir uçlarıdır. Denge duyumundan iç kulağın üst kısmında yer alan vestibuler mekanizma ve yarım daire kanalları sorumludur (Akçamete, 2003:320).

İç kulağın görevi ses dalgalarını nöral iletilere dönüşmektir. Vestibuler ve koklear sinirler yoluyla sekizinci kafa çifti olarak beynin temporal lobuna iletilir (Tatar, 1995:16). İç kulaktaki oval pencere ile zarların yeterli esneklikte olmaması, sıvının uygun kıvamda bulunmaması, işitme hücrelerinin hasarlı olması işitmeyi ciddi derecede etkilemektedir (Akçamete, 2003:320).

(31)

Şekil 2:İç Kulak

2.1.4.1.4. İşitme Merkezi

Beynin iki yarı küresinde şakak bölgesinin korteks tabakasında iki tane işitme merkezi bulunur. Her iki kulaktan çıkan işitme sinirleri bu iki merkeze gider. İşitmede beynin görevi çok önemlidir. İşitme, kulak yoluyla alınan uyarıların beyne iletilip değerlendirilmesinden sonra tamamlanmış olur. İşitmenin gerçekleşebilmesi için işitme merkezinin sağlıklı ve uyumlu olması gerekir. İşitme merkezinin hasar görmesi işitmeyi olumsuz etkiler (Akçamete, 2003:321).

2.1.4.1.5. İşitme Yolu

Ses belirtildiği gibi hava ile iletilir. Dış kulak, kulak zarı ve üçlü kemik zincirinin oluşturduğu titreşimler de iç kulaktaki salyangozu etkiler. Sesin yolculuğu, salyangozdaki titreşimin içindeki sıvının basıncı etkilemesi ve bunu izleyen uyarılmış sinir liflerinin elektrik akımlarıyla beyne gönderilmesiyle sürer ve beynin bunu algılayıp yorumlaması ile ses işitilir. Kulağımız bazı sesleri işitemez. Bir sesin duyulabilirlik şiddetin işitmenin mutlak eşiği denir. İnsan kulağı sıfır ile 110–120 dB. şiddetindeki sesleri işitebilir. Normal işiten kişiyi tanımladığımızda ise; konuşmayı anlamak için yeterli düzeyde işitmesi olan, çevrede aşırı gürültü olmamak şartıyla herhangi özel bir cihaz ya da teknik kullanmadan doğal yollardan sesi anlayabilen kişidir. İşitme kaybı olan kişiler ise, kaybın şekline bağlı olarak sesleri ya çok az ya da hiç duyamamakta ve bu da konuşmaları anlaması için yeterli olamamaktadır (Akçamete, 2003:321).

(32)

2.1.4.1.6. İşitme Kalıntısı

İşitme kalıntısı, işitme eşiğinin altında kalan ve uyarıldığında sesleri beyne iletebilen duyu alanıdır.

2.1.4.1.7. İşitme Yetersizliği

İşitme testi sonucunda bireyin aldığı sonuçlar, kabul edilen normal işitme eşiklerinden belirli derecede farklı ise, bu kaybın derecesi bireyin dil edinimini ve eğitimini engelleyici derecede ise işitme yetersizliğinden söz edilir. Bu durum, kulağın bölümlerinden (dış, orta, iç) birinin etkili bir şekilde görevini yerine getiremediği durumlarda ortaya çıkar.

2.1.4.1.8. İşitme Duyarlılığı

İnsan kulağının, alım gücü içinde olan (16-20000 Hz. 0-110dB) seslerin işitilmesine işitme duyarlığı denir (MEB, 2003).

2.1.4.1.9. İşitmenin Ölçülmesi

İşitme duyarlılığı odyometre (işit ölçer) denilen araçlarla yapılmaktadır. Odyometrik ölçüm araçları, kişiye sesli uyaranları değişik şiddet ve frekanslarda iletmeye yarayan araçlardır. Bunlar sesleri gerektiğinde sağ, gerektiğinde sol kulağa iletebilecek özelliktedirler. Ayrıca bazı odyometrik ölçüm araçları sesi hava yolu ile ilettiği gibi gerektiğinde kemik yolu ile iletebilecek özelliğe sahiptir.

Odyometre ile elde edilen ölçüm sonuçları işitme eğrileri biçiminde kayıt edilir. Odyometri ile elde edilen ve kişilerin işitme eşik değerleri ile işitme alanlarını gösteren grafik şeklindeki bu eğrilere odyogram denir (MEB, 2003).

(33)

2.1.5. İşitme Engelliler

Yazılı kaynaklarda ve konuşma dilimizde işitme engelli anlamında işitme özürlü, sağır, sağır-dilsiz, ahraz, ağır işiten gibi farklı terimler kullanılmaktadır (Eripek, 1992:75).

Kullanılan terimlerde olduğu gibi yapılan tanımlarda da farklılıklar vardır. Hayatın her aşamasında, özellikle eğitim alanında kavram karışıklığını gidermek için ortak bir tanım ve değerlendirmeye ihtiyaç vardır. 13–15 Mayıs 1991 tarihlerinde toplanan I. Özel Eğitim Konseyi “işitme engeli” ve “işitme engelliler” terimini benimsemiştir (I. Özel Eğitim Kongresi Raporu, 1991:141).

Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı’nın kullandığı yönetmeliklerde işitme engelliler iki gruba ayrılarak tanımlanmaktadır (MEB, 1985).

2.1.5.1. Sağır Birey

Bütün düzeltmelere rağmen işitme kaybı 70 dB.’den fazla olan ve eğitim-öğretim çalışmalarında işitme gücünden yararlanamayan kişidir.

2.1.5.2. Ağır İşiten Birey

Bütün düzeltmelere rağmen işitme kaybı 25–70 dB. arasında olan ve işitme cihazı kullanarak eğitim çalışmalarından yararlanabilen kişi olarak tanımlanır.

2.1.5.3. İşitme Kaybı

İşitme testi sonucunda bireyin aldığı sonuçların, kabul edilen normal işitme değerinden, belirli derecede farklı olması durumudur. İşitme testi sonucunda bireyin aldığı sonuçlar, kabul edilen normal işitme eşiklerinden belirli derecede farklı ise, bu kaybın derecesi bireyin dil edinimini ve eğitimini engelleyici derecede ise işitme

(34)

engelinden söz edilir. Bu durum, kulağın (dış, orta, iç) ve işitme merkezinin bölümlerinden birinin etkili bir şekilde görevini yerine getiremediği durumlarda ortaya çıkar (Çeliker ve Celep, 2003:3-31).

İşitme duyarlılığın kısmen veya tamamen yetersizliğinden dolayı konuşmayı edinmede, dili kullanmada ve iletişimde güçlük nedeniyle bireyin performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenme durumu olarak tanımlanmıştır.

İşitme engeli, işitmenin işitsel bilgiyi anlamak için yetersiz olduğu anlamına gelir. İşitme cihazı kullansa da kişinin dili işleme yetersizliği oldukça ağırdır. Bir kişinin işitme engelli sayılabilmesi için işitme kaybının eğitsel performansı olumsuz yönde etkileyecek kadar ağır olması gereklidir (Özer, 2001:59).

Görüldüğü gibi tanımlarda sadece işitme duyarlılığı dikkate alınmamakta, işitme engelinin konuşma, dil becerilerinde ve eğitim performanslarındaki etkileri vurgulanmaktadır.

İşitme engeli vakalarının %95’inin doğum öncesinde, doğumda veya çocuk dili kazanmadan önce, %5’inin ise çocuk dili kazandıktan sonra oluştuğu bilinmektedir (Çeliker ve Celep, 2003).

2.1.5.3.1. İşitme Kaybının Nedenleri

Genel olarak işitme kaybının sıklığı 1000 canlı doğumda bir olarak saptanmıştır. Bu rakamın yaklaşık yarısı genetik nedenlere ve diğer yarısı çevresel nedenlere bağlıdır (Tekin ve Cin, 2002).

Bazı yazarlara göre, işitme kaybı yaratan, oldukça sık görülen ve özel ilgi isteyen temel nedenler şunlardır:

Kalıtım: İşitme kayıplarının en yaygın nedeni genetik nedenlerdir. Bazı ailelerde kalıtsal olduğunu izlemek olasıdır. A.B.D.'de işitme engelliler okul nüfusu içinde yapılan bir araştırmada, öğrencilerin %30'unda işitme kaybı bulunan akrabaları

(35)

olduğu saptanmıştır. Akraba evliliğinin kalıtsal nedenli işitme kayıplarına yol açtığı bilinmektedir.

Erken doğum, doğum anı ve hamilelikteki komplikasyonlar: Bu etmenler işitmezlik ve diğer özür risklerini arttırmakta. Hamilelikteki komplikasyonlar birçok nedenden kaynaklanabiliyor: Hamileliğin ilk üç ayında radyasyon, zararlı ilaç kullanımı, enfeksiyonlar, doğum sırasında oksijensiz kalış bunlardan bazıları.

Kızamıkçık: Bu hastalık çok hafif belirtiler ile seyretmekte, ancak hamile bir anne, özellikle ilk üç ayı içinde bu hastalığa yakalanmış ise bebeğin işitme kaybı, görme özrü, kalp bozukluğu ve diğer bazı sorunlar ile etkilenme olasılığı vardır. Koruyucu olarak kız çocuklarına rutin aşı yapılan ülkelerde bu nedene bağlı özürler önemli ölçüde azaltılmıştır.

Erken çocukluk dönemindeki hastalıklar: Kabakulak, Kızamık, Zatürree, Menenjit ve Otitis media gibi.

Menenjit: Beyin zarının iltihabı olan bu hastalık, sonradan edinilen işitme kayıpları nedenlerinden birisidir. Bakterilere ya da virüslere bağlı bir enfeksiyon olup, diğer zararlı etkileri yanında iç kulağa da hasar vermektedir. Çok ileri derecede kayıplara neden olmaktadır.

Otitis media: Sonradan edinilen işitme kayıpları nedenlerinden birisi de orta kulak iltihabıdır. Tedavi görmeyen orta kulak iltihapları, bu bölgede sıvı birikmesine ve kulak zarının delinmesine, böylece iletim tipi bir kayba neden olabilmekte, ilerleyen hastalık iç kulağa da hasar verebilmektedir.

Kan uyuşmazlığı: Anne ile bebek arasındaki kan uyuşmazlığı da işitme kaybı nedeni olabilmekte. Ancak bu konuda tıbbi girişimlerin ilerlemesi sonucu, gelişmiş ülkelerde bu nedenin görülmesi azalmaktadır.

Ototoksik ilaçlar: Streptomisin, kanamisin, kinin gibi ilaçların kullanımı iç kulakta hasar nedeni olabilmektedir.

(36)

Gürültü ve yaşlanmaya bağlı nedenler: Ani ya da kronik gürültüye bağlı travmalar, yaşlanmaya bağlı kayıplar da iç kulakta kalıcı hasarlar yapabilmektedir.

Down's Sendromu: Down's Sendromu olan çocuklarda zihin engeli yanında işitme kaybı bulunma oranı çok yüksektir. Bazı yazarlar bu çocukların %75'inde işitme kaybı görüldüğünü bildirmektedir (Tüfekçioğlu, 2002).

Ani İşitme Kaybı: Ani işitme kaybı ile birlikte akla gelen birden ortaya çıkan sensorinoral işitme kaybıdır. Çok çeşitli tanımlamalar olmasına karşın Winson’un yapmış olduğu oldukça yaygın kabul gören tanımda, birbirini izleyen en az üç frekansta 30 dB ve üzerindeki sensorinoral işitme kaybının üç günden daha kısa sürede gelişmiş olması şeklinde ifade edilir. İlk defa 1944 yılında tanımlanmıştır (DeKleyn, 1944). Ani işitme kaybı insidansı 5-20/100000 olarak belirlenmiştir. Ancak insidans gerek spontan düzelme oranının yüksek olması, gerekse hastaların bu yakınma ile sağlık kuruluşlarına başvurmamaları nedeni ile gerçek oranından düşüktür. 40-60 yaş grubunda diğer yaş gruplarına oranla daha sık rastlanmaktadır (Byl FM, 1977).

2.1.5.4. İşitme Engellilerin Özellikleri

Birey, doğumdan başlayarak pek çok bilgiyi, işitmesini kullanarak öğrenir. Böylece işitme duyusu ile sürekli olarak çevresindeki diğer bireylerin konuşmalarını duymakta, bu sesler ile o anda oluşan olaylar arasında bağlantı kurmakta ve bu seslere anlam vermektedir. İşitme engelli birey ise, işitme yoksunluğu nedeniyle öğrenmeye en uygun yaşlarda, konuşma ve dili öğrenme fırsatını kaçırmakta ve hem anlama hem de konuşma becerilerinde sorunlar yaşamaktadır. Konuşma ve dil sorunlarına bağlı olarak da bilişsel, motor koordinasyon, duygusal-sosyal, eğitim-öğretim, mesleki ve toplumsal alanlarda da güçlük çekmektedirler.

2.1.5.4.1. İşitme Özellikleri

İşitme engelli bireyler, işitme cihazı kullansalar bile sesleri işitme cihazının izin verdiği frekans ve şiddette alabilmektedirler. Bu nedenle bazı konuşma seslerini

(37)

duyamamakta, bazılarını karıştırmaktadırlar. Konuşanla arasındaki mesafeye, konuşanın sesinin şiddet, tını gibi özelliklerine, arka planda gürültü olup olmamasına bağlı olarak konuşulanları anlamada güçlük çekmektedirler.

2.1.5.4.2. Dil ve Konuşma Özellikleri

İşitme engelli bireyler, işitme kaybının tipi, derecesi ve şekline bağlı olarak çok fazla ses hataları yaparlar. Bu da konuşmalarının anlaşılırlığını etkiler. Ses uyaranlarının olduğu ortamlarda işitme engelli bireylerin kendilerinden ve çevrelerinden sağladıkları işitsel girdiler ve geri iletimler işiten bireylere göre daha sınırlıdır. Bu durum onların ses uyaranlarından oluşan çevrelerini organize etme yeteneğini etkiler. İşitme engelli bireyler dilin anlam, ses bilgisi, biçim birim, söz dizimi bileşenlerini işiten bireyler gibi aynı sırada ve kurallar içinde ancak gecikmeli olarak edinirler. Dilin sosyal bağlamda belli bir amaca yönelik işlevi ve iletişim amacına uygun kullanımı ciddi olarak kısıtlıdır. Yetersiz işitme ve dil becerileri nedeniyle söylenileni yazmada, duygu ve düşüncelerini yazılı olarak ifade etmede güçlük çekmektedirler. Sözcük dağarcığının sınırlı olması, dil bilgisi yapıları kazanmada gecikmeler ve bilgi düzeyindeki yetersizlikler işitme engelli bireylerin okumayı öğrenme ve okuduğunu anlama güçlüğü yaşamalarına sebep olmaktadır. Ayrıca işitme engelli bireyler düşüncelerini düzenlemede ve düzgün bir sırada ifade etmede güçlük çekerler.

2.1.5.4.3. Bilişsel Özellikleri

Doğumla beraber bilişsel gelişim sürecinde dil önemli bir yer tutmaktadır. İşitsel girdinin yetersizliği nedeniyle işitme engelli bireyler düşünme, akıl yürütme, sınıflama, ilişki kurma ve açıklama becerilerinde güçlük çekerler. Soyut düşünme becerilerindeki yetersizlikler, sevgi, nefret, inanç, güç, hız ve zaman gibi kavramları etkili bir biçimde kullanmalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Entelektüel olgunluğa yaşıtlarından daha geç ulaşırlar ya da ulaşamazlar. Soyutlamaları sözel veya yazılı ifadelerinde kullanmada güçlük çekerler. Duyduklarını zihinlerinde canlandırmada zorlanırlar. İşitme engelli bireyler işitme kaybının tipi ve derecesine bağlı olarak, işitsel uyaranları aynı şekilde alamamaktadırlar. Bu da uzun süreli bellek ve işleyen bellek ile ilgili güçlükler

(38)

yaşanmasına neden olmaktadır. İşitme engelli bireyler sözlü yönergeleri dinlemede, izlemede zorlanırlar. Dikkatleri çabuk dağılır. Çevrelerini anlayabilmek için daha fazla çaba göstermekte ve zihinsel olarak çabuk yorulmaktadırlar.

2.1.5.4.4. Motor-Koordinasyon Özellikleri

İşitme engelli bireyler, oturma, yardımsız ayağa kalkma, yürüme gibi motor becerilerin kazanılmasında işiten bireylerin gelişim aşamalarını izlerler. Ancak motor gelişimde gözlenen en büyük problem genel vücut koordinasyonunun sağlanması ve dengeyi gerektiren hareketlerde görülmektedir. Bunun dışında görsel motor koordinasyon gerektiren bazı becerilerde de güçlük çekebilmektedirler.

2.1.5.4.5. Duygusal-Sosyal Özellikleri

İşitme engelli bireylerin işitme ve dil becerilerinin yetersiz olması kişiler arası iletişim kurmayı engellemekte ve sosyal yaşamla ilgili tutum ve rollerin öğrenilmesinde bazı güçlükler yaratmaktadır. İşitme engelli bireyler öğrenme ile ilgili becerilerde işiten yaşıtlarına göre daha çok desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. Öğrenmeye ilişkin deneyimlerinde uğradıkları başarısızlık bireyde motivasyon eksikliği yaratmakta, bu durum da bireyin sosyal ilişkileri öğrenmesini ve akademik becerilerde başarılı olmasını olumsuz yönde etkilemektedir (MEB, 2008).

2.1.5.5. İşitme Engellilerin Sınıflandırılması

• İşitme Kaybının Oluştuğu Yaşa Göre Sınıflandırma • İşitme Kaybının Nedenine Göre Sınıflandırma • İşitme Kaybının Tipine Göre Sınıflandırma • İşitme Kaybının Derecesine Göre Sınıflandırma

(39)

2.1.5.5.1. İşitme Kaybının Oluştuğu Yaşa Göre Sınıflandırma

İşitme engellilerin sınıflandırılmasında eğitimcilerin temel aldıkları nokta, engelin oluştuğu yaştır. İşitme kaybının oluştuğu yaş bireyin işlevselliğini anlamak için çok önemlidir. Eğitimsel görüşü kabul edenler işitme kaybının dil ve konuşma gelişimi, eğitimsel başarı ve psikolojik uyum üzerindeki etkisinde odaklaşırlar (Akçamete, 2003:323; Tatar, 1995:18).

İşitme kaybı, dil öncesi (prelingual) ya da dil sonrası (postlingual) dönemde oluşabilir. Prelingual, doğuştan veya hayatın erken dönemleriyle konuşma ve dil gelişiminden önceki yaşlarda olan işitme kaybıdır. Postlingual ise, konuşma ve dil gelişiminin devam ettiği yaşlarda olan işitme kaybıdır (Tatar, 1995:18).

Dil öncesi ya da dil sonrası ayırımın hangi yaşlarda yapılacağı konuşunda tam bir kesinlik yoktur. Horvat, 5 yaşını dil gelişimi için sınır kabul etmiştir (Horvat,1990:158). Hallahan ve Kaufman, bunun 3 yaş olduğunu hatta 18 ay ve 12 ayın dilin kazanıldığı yaşlar olduğunu belirtmiştir (Hallahan ve Kaufman, 1994:262).

Gerek eğitim gerekse psikolojik gelişimleri açışından farklılıklar olabileceği için bu ayırım yaşının kesinlik kazanması gerekmektedir. Eğitim açısından, dil sonrası işitme kayıplarında dil öncesindeki kayıp kadar büyük problemler çıkmayacağı kabul edilir. Psikolojik yönden ise dil kazanımından sonraki kayıplar etkisini daha ağır göstermektedir (Tatar, 1995:15).

2.1.5.5.2. İşitme Kaybının Nedenine Göre Sınıflandırma

İşitme kayıplarının nedenlerine göre, doğum öncesi (prenatal), doğum sırası (perinatal), doğum sonrası (postnatal) olarak gruplandırılır. Horvat (1990:159)’da gruplandırmayı farklı olarak şu şekilde yapmıştır:

1. Herediter veya Endojen Grup: İşitme engeli genetik geçişli olabilmektedir. Horvat, ağır işitme kayıplarının %50’si genetik geçişli olduğunu bunun da, %14

(40)

dominant (baskın genler), %84 resesif (çekinik genler) ve %2 oranında cinsiyete bağlı geçebileceğini bildirmiştir.

2. Prenatal Grup: Doğum öncesinde çeşitli nedenlere bağlı olarak işitme engelinin oluşması durumudur. Bu grupta işitme engeline neden olan etkenler şunlardır: Hamilelik döneminde anneye bulaşan enfeksiyon hastalıkları (kızamıkçık, kabakulak vb.), yine bu dönemde annenin aldığı ilaçlar, radyasyona maruz kalma ve toksit maddeler, geçirdiği kazalar, kan uyuşmazlığı, geç veya erken doğumlar, kordon sıkışması sonucu bebeğin beslenmesinin bozulması.

3. Perinatal Grup: İşitme engeline neden olan doğum anı ve çevresi ile ilgili şartları bu grupta toplayabiliriz. Müdahaleli doğumlar, göbek kordonun dolanması, doğum kanalı ve çevresinde oluşabilecek enfeksiyonlar.

4. Postnatal Grup: Doğumdan sonra işitme engelinin oluşmasının nedenlerini bu grupta ele alabiliriz. Viral enfeksiyonlar (kabakulak, menenjit vb.), dış veya ortakulağın iltihabı, alınan ilaçlar ve toksin maddeler, şiddetli gürültülü ortamda uzun süre kalma, kulağa yabancı cisim kaçması, travma veya kaza sonucu işitme ile ilgili yapıda oluşabilecek tahribat, kulak kiri.

5. Sınıflandırılmayan Grup: Bu grupta özel olamayan çevre koşulları veya genetik kaynaklı sebepler işitme kaybının sorumlusudur. İşitme engellilerin yaklaşık % 30 unda özel bir sebep bulunmaz.

2.1.5.5.3. İşitme Kaybının Tipine Göre Sınıflandırma

1. İletimsel İşitme Kaybı (Conductive Hearing Loss): Sesin titreşmesi ve iç kulağa iletilmesinin dış veya orta kulaktaki herhangi bir nedenle engellenmesi sonucu ortaya çıkar. İletimsel işitme kayıpları genellikle şiddeti daha alt düzeydeki ve düşük frekanslı sesleri işitmede bir yetersizlik olarak kendini gösterir (Akçamete, 2003:325). Kulak kepçesiyle ilgili anomaliler, ödem veya travma gibi nedenlerle iş göremez hale gelmesi, dış kulak yolunda işitmeyi engelleyecek anomaliler (kapalı olması, tümörlere bağlı oluşumlar), kulağa yabancı cisim kaçması, kulak kiri, kulakta görülen mantar ve

(41)

çeşitli enfeksiyonlar, orta kulak iltihapları, kulak zarı ve kemikçik zincirinde olan yapışıklıklar bu tip işitme kayıplarının en sık rastlanan sebepleridir (Horvat,1990:157; Hallahan ve Kaufman, 1994:268).

2. Duyu – Sinir (sensorinoral) Kaynaklı İşitme Kaybı: Duyu- sinir işitme kaybı, işitme siniri veya kulaktan itibaren merkezi sinir sistemi devrelerinin tümündeki hasarları içerir ve hem hava hem de kemik iletimi yolu ile incelen sesleri duyma yeteneğinde azalma veya tam kayıp vardır (Guyton ve Hall, 2001:611). Bu tip kayıplar tedavisi güç olduğu için süreklilik gösterir. En kısa zamanda uygun işitme cihazının takılması gerekir. Eğer cihazın takılması gecikirse dilin kazanımı ağır derecede etkilenebilir. İletimsel ve duyu–sinir işitme problemleri arasında en büyük fark; iletimsel kaybın büyük çoğunluğunun tedavi edilebilir olmasına rağmen, duyu–sinir problemler süreklidir (Akçamete, 2003:325; Turnbull ve diğerleri, 2002:526-527).

3. Merkezi İşitme Kayıpları: Dış, orta ve iç kulakta herhangi bir bozukluk olmadığı halde beyindeki işitme merkezlerinin hasar görmesi sonucu oluşur. Bu tip kayıplar merkezi sinir sisteminin hasarı sonucu oluşur. Merkezi işitme kaybında kişi, iç kulaktan gelen sesleri algılayamaz. Merkezi işitme bozukluğu olan çocuklarda öğrenme sorunları vardır (Akçamete, 2003:325; Tatar, 1995:21).

4. Karışık (Mix) İşitme Kaybı: İletim tipi ve duyu–sinir tipteki işitme kayıplarının beraber görülmesiyle oluşan işitme kaybıdır.

5. Fonksiyonel Tip İşitme Kaybı: İşitme organlarının yapısı ve işleyişinde bozukluk olmamasına karşın kişide işitme kaybının görülmesidir. Bu durum çeşitli psikolojik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Psikolojik işitme engeli çoğunlukla aniden oluşabilir (Özsoy, 1997:55).

2.1.5.5.4. İşitme Kaybının Derecesine Göre Sınıflandırma

(42)

Aşağıda yer alan tabloda, işitme kaybı derecelerine göre işitme engellilerin sınıflandırılması ve bunun iletişim üzerine etkileri yer almaktadır (Turnbull ve diğerleri, 2002:520; Tüfekçioğlu 2004:9).

Tablo 2: İşitme Kaybı Dereceleri ve İletişim Üzerine Etkileri

İşitme Eşikleri Ortalaması

İşitme Kaybı Derecesi İletişim Üzerindeki Etkisi

0 dB. – 15 dB. Normal Normal işitmedir ve iletişim üzerine olumsuz bir etkisi yoktur.

16 dB. – 25 dB. Hafif (Minimal)

Birey, sessiz ortamlarda konuşmayı duyar fakat gürültülü ortamlarda yavaş sesle yapılan konuşmayı anlamakta güçlük çeker. Çocuklarda konuşma gelişimi gecikebilir.

26 dB. – 40 dB.

Hafif – Orta

Ortam sessiz olsa da hafif sesle yapılan konuşma ya da uzakta konuşulanları işitmede güçlük çekilir. Çocuklarda dil gelişimi ve konuşma gecikir. İşitme cihazı ile konuşma sesleri işitilir.

41 dB. – 55 dB.

Orta

Sonradan olan kayıplarda yetişkin konuşmayı ancak çok yakın mesafede duyabilir. Çocuklarda dil edinimi ve konuşma engellenir. İşitme cihazıyla konuşma seslerini işitir.

56 dB. – 70 dB.

Orta – İleri

Sonradan olan kayıplarda birey yalnızca yüksek sesle ve tane tane söylenen konuşmaları işitebilir. Çoğu zaman bireyin kendi konuşması anlaşılır olabilir. Anlaşılabilirlik, normal konuşmadan farklıdır. Çocuklarda dil gelişimi önemli derecede gecikmiştir. İşitme cihazları ile konuşma seslerini duyar.

71 dB. – 95 dB.

İleri

Birey çevre seslerinden bazılarını algılasa da hepsini tanıyamaz. Çocuklarda ise ancak işitme cihazları yardımı ve özel eğitim desteği ile dili gelişebilir. Konuşması, kaybı arttıkça anlaşır olmaktan uzaklaşır.

96 dB. ve Üzeri

Çok İleri

Birey çok yüksek sesleri işitebilir; konuşma seslerini cihaz olmadan işitemez. Sözlü iletisi dudak okuma yolu ile yürütür. Çocuğun dili özel eğitim ile geliştirilmeye çalışılsa da anlaşılması güçtür.

Ortalama dB düzeylerine örnek verilecek olursa: • 0 dB İnsan kulağının duyabileceği en silik ses • 30 dB Fısıldama, sessiz kütüphane ortamı • 60 dB Normal konuşma, daktilo, dikiş makinesi

• 90 dB Çimen biçme makinesi, kamyon trafiği (günlük 8 saat maksimum maruz kalma süresidir.)

• 100 dB Demir testeresi, havalı delici, kar aracı (korumasız maksimum 2 saat maruz kalma süresidir.)

• 115 dB Rock konseri, oto kornası (korumasız max.15 dakika maruz kalma süresidir.)

• 140 dB Jet motoru (gürültü ağrı yaratır ve geçici sağırlık oluşturur)” (http://www.ctfistanbul.edu.tr).

(43)

2.1.5.6. Cihaz Kullanımı

İşitme cihazları, işitme engelli bireylerin eğitim programlarının ayrılmaz parçası olarak kabul edilmektedir. Cerrahi ya da tıbbi tedavisi mümkün olmayan bireylerin kaybının getireceği sorunları azaltmak amacıyla işitmeye yardımcı cihazlar kullanılmaktadır.

Türkiye’de yapılmış araştırmalar göstermektedir ki, erken yaşlarda uygun işitme cihazları ile donatılan, anne babalarına eğitim verilen işitme engelli çocuklar, kayıpları çok ileri dahi olsa, konuşma dilini geliştirebilmektedirler. İşitme engeli çok ciddi bir engel olmakla birlikte, günün tüm saatlerinde takılan, cihazları ile engelli bireyler çıplak kulakla hiç duymadıkları sesleri duyabilmekte ve dil gelişimlerini sürdürebilmektedirler.

Günümüze kadar kaydedilen teknolojik gelişmeler sonucu işitmeye yardımcı araç tiplerindeki çeşitlilik artmıştır. İşitme araçları birer protez olarak ele alındığında, en genel anlamda bu protezleri etki prensiplerine göre iki ana başlık altında toplamak mümkündür.

• Akustik uyarım oluşturan protezler, diğer adı ile işitme cihazları.

• Elektriksel uyarım oluşturan protezler, diğer adı ile iç kulak protezleri (Tüfekçioğlu, 1998).

2.1.5.7. İşitme Engellilerin Eğitimi

Türkiye'de işitme engelli çocukların eğitimlerinin sorumluluğu, düzenlenmesi, denetimi, diğer özel gereksinimi olan ve olmayan gruplarla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı'ndadır (Tüfekçioğlu, 1998).

Özel eğitim okullarında işitme engellilere okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde eğitim verilmektedir. Okul öncesi eğitimi dışında her kademede, işitme engelli öğrenciler yatılı ve gündüzlü olarak eğitim görmektedir. İşitme engelli çocukların okul öncesi eğitimlerinde, çocuklara günlük yaşamda gerekli bazı temel

(44)

davranışlar kazandırılmakta ve ilköğretime hazırlanmaktadır. İşitme engellilerin orta eğitimlerinin normal ortaöğretim kurumlarında sürdürmeleri teşvik edilmektedir. Böylelikle akranlarıyla sosyal ve duygusal yönden hayatı paylaşımları sağlanmaktadır. İşitme engelliler ilköğretim okullarında dudaktan anlama ve ses eğitimi çalışmaları, Türkçe dersi içinde ve çocukların davranış gelişimlerine uygun olarak düzenlenmektedir. İşitme engelliler ilköğretim okullarından ve özel sınıf kaynaştırma programından mezun olan öğrencilerden durumu uygun olanlar İşitme Engelliler Özel Eğitim Meslek Liselerine veya Endüstri Meslek, Ticaret Meslek ya da Kız Meslek Liselerine Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sınavsız olarak yerleştirilmektedir.

İşitme engelliler meslek liselerinden ya da kaynaştırma eğitimi yoluyla normal lise ve dengi okullardan mezun olan işitme engelli öğrencilere Eskişehir Anadolu Üniversitesi Engelliler Entegre Yüksek Okulu’nda yüksek öğrenim yapma imkânı bulunmaktadır.

İşitme engelli öğrenciler bu okulda; Yapı Ressamlığı Ön Lisans, Bilgisayar Operatörlüğü Ön Lisans, Seramik Sanatlar Lisans, Grafik Sanatlar Lisans, Mimarlık Lisans Programı alanlarında eğitim-öğretim görmektedirler (MEB, 2003).

2.1.5.7.1. İşitme Engellilerin Eğitiminde Kullanılan İletişim Yöntemleri

İşitme engellilerin karşılaştıkları en büyük engel, dil ve konuşma becerilerine ilişkindir. Bu da işitme engellilerin eğitiminde kullanılan yöntemler ile dil ve konuşma becerilerin kazandırılması gerekliliğini kaçınılmaz kılmaktadır. İşitme engelli çocukların eğitiminde kullanılacak bu iletişim yöntemlerinin hangisinin doğru ve işitme engelli çocuk için yararlı olacağının doğru bir yanıtı yoktur (Girgin, 2003).

Normal işiten bireylerin eğitiminde olduğu gibi, engellilerin eğitiminde de hangi eğitim ve iletişim yönteminin uygulanacağı konusunda, eğitimciye ve anne babalara görevler düşmektedir. Özellikle işitme engelli bireylerin eğitim tarihçesine bakıldığında bu konu hakkında tartışmaların olduğunu görürüz. Bu tartışmalar genellikle sözel iletişim yöntemi ile işaret yöntemi arasında olmaktadır (Tüfekçioğlu, 1998).

Şekil

Tablo 5. Özel Eğitim Meslek Liselerinde Öğrenim Gören İşitme Engelli  Öğrencilerinin Sosyo-Demografik Değişkenlere Göre Dağılımı
Tablo 6. Öğrencilerin Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanlarının   Cinsiyet Durumuna Göre t Testi Sonuçları
Tablo 7. Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Öğrencilerin   Spor Yapma Durumuna Göre t Testi Sonuçları
Tablo 8. Çoklu Zekâ Envanterinden Alınan Puanların Kadın Öğrencilerin   Spor Yapma Durumuna Göre t Testi Sonuçları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Amaç: Basit kemik kistlerinde kist içine steroid enjeksiyonu basit tedavi seçeneklerinden biridir. Bu çalışmanın amacı, basit kemik kisti tedavisinde lokal steroid

Spesifik antikor yanıtı yetersiz olmasına karşın dolaşan Ig miktarının yüksek bu­ lunması PEM’de organizmanın antijenik uyarımlara, spesifik anti­ kor

A case of metastatic malignant melanoma presenting with large axillary mass and massive ascites mimicking hematologic malignancy.. Bahar Engin, 1 Bengü Erkul, 1 Alp Özgüzer, 2

Gorlildugli gibi ele aldigimiz yazmadaki bitki adlanmn verildigi farkh dillerin yardim1yla bitkilerin kesin olarak tespiti kolay degildir.. Soz konusu

For instance, immunodiagnostic assays, lateral flow assays, micro- scopic imaging, flow cytometry, colorimetric detection, photonic crystal and surface plasmon resonance (SPR)

H 0 : Different concentrations of zinc solutions wouldn’t have any affect on the growth rate of Cicer arietinum

T akım sporu yapanlarla spor yapmayanlar arasında çoklu zekâ sorularına verdikleri cevaplar ANOVA testi aracılığı ile incelendiğinde; yalnızca müziksel alanda takım sporu

Sirküler, Britanya adalarının büyük kısmında 7 Ağustos-18 Eylül 1948 tarihleri arasında yer alması tasarlanan ve kongre programının bir kısmını teşkil eden