• Sonuç bulunamadı

İlk dönem sünnî kelamında ulûhiyet anlayışı: Tahâvî ve Mâtürîdî örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlk dönem sünnî kelamında ulûhiyet anlayışı: Tahâvî ve Mâtürîdî örneği"

Copied!
265
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

KELAM BİLİM DALI

İLK DÖNEM SÜNNÎ KELAMINDA ULÛHİYET ANLAYIŞI

-Tahâvî ve Mâtürîdî Örneği-

HAZIRLAYAN

M. ŞÜKRÜ KILIÇ

DANIŞMAN

PROF. DR. ŞERAFEDDİN GÖLCÜK

KONYA-2011

(2)
(3)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

KELAM BİLİM DALI

İLK DÖNEM SÜNNÎ KELAMINDA ULÛHİYET ANLAYIŞI

-Tahâvî ve Mâtürîdî Örneği-

HAZIRLAYAN

M. ŞÜKRÜ KILIÇ

DANIŞMAN

PROF. DR. ŞERAFEDDİN GÖLCÜK

KONYA-2011

(4)

Ö ğrencinin Bu etiğe ve ak davranış v yazım kur yararlanılm Adı Soyadı Numarası Ana Bilim / Bi Programı Tezin Adı

u tezin proje saf kademik kuralla ve akademik ku rallarına uygun ması durumund SELÇU Sosyal Bilim BİLİMSE ilim Dalı fhasından sonuç ara özenle riaye urallar çerçeve n olarak hazırla da bilimsel kura T.C. UK ÜNİVERSİ mler Enstitüsü M EL ETİK SAYF M.Şükrü KILI 044144051003 TEMEL İSLA KELAM BİLİ Tezli Yüksek L İLK DÖNEM ULÛHİYET A -Tahâvî ve Mâ çlanmasına kad et edildiğini, tez

sinde elde edil anan bu çalışm allara uygun ola

. İTESİ Müdürlüğü FASI Ç AM BİLİMLERİ İM DALI Lisans M SÜNNÎ KELA ANLAYIŞI türîdî Örneği-darki bütün süre z içindeki bütün lerek sunulduğu mada başkaların

arak atıf yapıldığ

Öğr İ ANABİLİM D Doktora AMINDA eçlerde bilimsel n bilgilerin etik unu, ayrıca tez ın eserlerinden ğını bildiririm. rencinin imzası (İmza) DALI a l k z n ı )

(5)

Ö ğrencinin İL B örneği üze ilgili görü önünde b Bunun ya değinilmek yapılmakta ikisinin ulû Y karşılaştırm Adı Soyadı Numarası Ana Bilim / Bi Programı Tez Danışma Tezin Adı LK DÖNEM S Bu tezde ilk dö erinden işlenme üşleri, onların ulundurularak anında Allah’ın ktedir. Bazen adır. Yine bu ûhiyet konusun Yine bu tezde malı olarak ve SELÇU Sosyal Bilim ilim Dalı anı Ö SÜNNÎ KELA -Tahâvî ve M önem Sünnî kel ektedir. Bunun isbat-ı vacib Allah’ın varlı n bütün sıfatla konularla ilgi tezde Mâtürîd nda takip ettikle ulûhiyetle ilg erilmektedir. B T.C. UK ÜNİVERSİ mler Enstitüsü M M.Şükrü KILI 044144051003 TEMEL İSLA KELAM BİLİ Tezli Yüksek L Prof. Dr. Şeraf İLK DÖNEM ULÛHİYET A -Tahâvî ve Mâ ÖZET AMINDA ULÛ Mâtürîdî Örneğ amında ulûhiye için Mâtürîdî v sahasında kull ığının isbatı e arı ile ilgili h li her iki alim dî ve Tahâvî a eri metod üzerin ili konularda k Bu yapılırken İTESİ Müdürlüğü Ç AM BİLİMLERİ İM DALI Lisans feddin GÖLCÜ M SÜNNÎ KELA ANLAYIŞI türîdî Örneği-ÛHİYET ANLA ği- et anlayışı Mâtü ve Tahâvî’nin i lanmış oldukla evvela ortaya k

her iki müellif min görüşlerin arasında buluna nde durulmakta kelamî mezhep Ehl-i Sünnet’i İ ANABİLİM D Doktora ÜK AMINDA AYIŞI ürîdî ve Tahâvî isbat-ı vacib ile arı deliller göz konulmaktadır. fin görüşlerine in mukayesesi an farklar, her adır. plerin görüşleri in görüşlerinin DALI a î e z . e i r i n

(6)

detaylandırılmasına daha önem verilmiştir. Çünkü bu mezhebin görüşleri bizim için daha önemlidir. Bu mezhebe mensup alimlerin ulûhiyet konusu içinde yer alan mevzulara yaklaşım tarzı ve bu mevzuları işleme tarzları tezimizin önemli hedefleri arasında yer almaktadır. Tezimizde çeşitli ulûhiyet anlayışları, isbat-ı vacib, Allah’ın sıfatları, rü’yetullah, zat-sıfat ilişkisi, sıfatlarla ilgili diğer meselelere değinilmektedir.

Anahtar kelimeler: Allah’ın sıfatları, ulûhiyet, isbat-ı vacib, Mâtürîdî, Tahâvî...

(7)

Ö ğrencinin In through th views rela considerin addition, w Sometime Ag focused on issues rela Adı Soyadı Numarası Ana Bilim / Bi Programı Tez Danışma Tezin İngilizce Conc

this thesis, Con he example Ta ated the prove ng the evidenc

with all the attri s, the issues are gain, this thesis n both the met ated to the word

SELÇU Sosyal Bilim ilim Dalı anı e Adı SUM ception of Deit -Example nception of De ahâvî and Matu

of the wajib, es that had us ibutes of God a e made the com s, the difference

thod that they d of divinity sec T.C. UK ÜNİVERSİ mler Enstitüsü M M.Şükrü KILI 044144051003 TEMEL İSLA KELAM BİLİ Tezli Yüksek L Prof. Dr. Şeraf CONC İN FİR -Exam MMARY ty in First Peri Tahavi and M

eity in First Peri uridi. For this, Prove the exis sed the field o are addressed in mparison of the v es between the follow in the cts are given in İTESİ Müdürlüğü Ç AM BİLİMLERİ İM DALI Lisans feddin GÖLCÜ CEPTİON OF D RST PERİOD S mple Tahavi and

iod Sunni Kala Maturidi-

iod Sunni Kala first, Maturidi stence of God of their proved n both the view

views of both s Tahavi and M Deity. In addi the comparativ İ ANABİLİM D Doktora ÜK DEİTY SUNNİ KALAM d Maturidi- am am is processed i and Tahavi’s is revealed by d of wajib. In s of the author. cholars. Maturidi and are

ition, views on ve. While doing

DALI a M d s y n . e n g

(8)

this, attention has been given in some detail the views of the Ahl al-Sunnah. Because the views of this sect is important to us. Approach to issues and topics of scholars belonging to this sect forms of processing are among the important objectives of our thesis.

In our thesis, understanding of the various Deity, prove of wajib, attributes of God, to see of God, relationship between person-adjective and other issues related adjectives are addressed. In this context, views of Maturidi and Tahavi related issues such as whether there are any illness of acts of God, the wisdom of the creation of the universe, the wisdom of order and prohibition and the wisdom of the creation of harmful assets are put forward.

Key words: the attributes of God, Conception of Deity, the prove of vacib, Mâtürîdî, Tahâvî...

(9)

DO Ö ğrencinin Yu Kelaminda 08/07/201 bulunarak, Ünvanı, A Prof. Dr. Ş Prof. Dr. S Prof. Dr. A Doç. Dr. S Doç. Dr. K OKTORA TEZİ Adı Soyadı Numarası Ana Bilim / Bi Programı Tez Danışma Tezin Adı ukarıda adı g a Ulûhiyet An 1 tarihinde ya , jürimiz tarafın Adı Soyadı Ş. GÖLCÜK S. TOPRAK A.G.ASLAN S. BAHÇIVAN K. Güneş SELÇU Sosyal Bilim İ KABUL FOR ilim Dalı anı geçen öğrenci layişi -Tahâvî apılan savunm ndan doktora tez

Danışman v Danışman Üye N Üye Üye Üye T.C. UK ÜNİVERSİ mler Enstitüsü M RMU M.Şükrü KILI 044144051003 TEMEL İSLA KELAM BİLİ Tezli Yüksek L Prof. Dr. Şeraf İLK DÖNEM ULÛHİYET A -Tahâvî ve Mâ tarafından ha Ve Mâtürîdî ma sınavı sonu zi olarak kabul ve Üyeler . İTESİ Müdürlüğü Ç AM BİLİMLERİ İM DALI Lisans feddin GÖLCÜ M SÜNNÎ KELA ANLAYIŞI türîdî Örneği-azırlanan İlk Örneği- başlık ucunda oybirli edilmiştir. İmza İ ANABİLİM D Doktora ÜK AMINDA Dönem Sünnî klı bu çalışma ği ile başarılı

DALI

a

î a ı

(10)

İÇİNDEKİLER

KISALTMALAR…...1

ÖNSÖZ...……...3

GİRİŞ…...5

I.ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI………...5

II. KONUNUN SINIRLANDIRILMASI…...5

III. ÇALIŞMADA TAKİP EDİLEN YÖNTEM …...6

IV. ÇALIŞMA İLE İLGİLİ KAYNAKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ...7

V. EBU CA’FER ET-TAHÂVİ’NİN HAYATI... ...9

VI. EBU MANSÛR EL-MÂTÜRÎDÎ’NİN HAYATI…...20

VII. KAVRAMSAL ÇERÇEVENİN TESPİTİ...30

A. Ulûhiyet. ...30

B. Ehl-i Sünnet ve Sünnî Kelamı...32

1. Selef...41

2. Eş’arîlik...43

3. Mâtürîdîlik...44

BİRİNCİ BÖLÜM FARKLI ULÛHİYET ANLAYIŞLARI VE ALLAH’IN VARLIĞI’NIN İSBATI I. FARKLI ULÛHİYET ANLAYIŞLARI...45 

A. Yahudilerin Ulûhiyet Anlayışı ...47

B. Hıristiyanların Ulûhiyet Anlayışı...51

C. Politeistlerin (Müşriklerin) Ulûhiyet Anlayışı…………...………..…..55

D. Dehrilerin Ulûhiyet Anlayışı………...………..……..55

aa. Kur’an’ın Nazil Olduğu Ortamdaki Dehrilerin Ulûhiyet Anlayışı………...55

bb. Hicri Dördüncü Asırdaki Dehrilerin Ulûhiyet Anlayışı…….…...58

(11)

E. Seneviyye’nin Ulûhiyet Anlayışı ……….…...…..67

II. ALLAH’IN VARLIĞININ İSBATINDA KULLANILAN DELİLLER………..69

A. ALLAH’IN VARLIĞININ İSPATINDA KULLANILAN NAKLİ DELİLLER………...…..70

B. ALLAH’IN VARLIĞININ İSPATINDA KULLANILAN AKLİ DELİLLER...73 1. Hudûs Delili ...76 aa.Cevher-A’râz Delili...80 bb. İhtiyaç Delili...82 cc. Zıtlık Delili...83 dd. Değişim Delili...85

ee. Hareket ve Sükûn Delili....………86

ff. Sebep-İllet Delili. ...………87

2. Gaye - Nizam Delili...……... ………...88

3. Kabul-i Âmme (Genel Kabul) Delili………..90

III. ALLAH’IN BİLİNMESİ...91

İKİNCİ BÖLÜM ALLAH’IN SIFATLARI I. DÜŞÜNCE TARİHİNDE SIFAT MESELESİ...97

A. Mücessime/Müşebbihe ...98

B. Muattıla...101

II. SIFATLARIN TESBİTİ VE TAKSİMİ...104

A. Allah’ın Sıfatlarının Tesbiti ...104

B. Allah’ın Sıfatlarında Zaman Sorunu………...107

C. Allah’ın Sıfatlarının Taksimi……...108

1. Nefsi Sıfatlar: Vücûd...110

2. Selbi Sıfatlar...111

a. Vahdaniyet ...111

b. Kıdem……...………..116

(12)

d. Kıyam bi Nefsih………118 e. Muhalefetün li’l-Havadis.. …………...…………120 3. Subutî Sıfatlar………..………...…..123 a. Hayat………...………...……...123 b. İlim………..………..125 c. Kudret ………..131 d. İrade………..135 e. Basar ……….…………...139 f. Sem’i……….141

g. Kelam ve Halku’l-Kur’an Problemi……….142

4. Fiilî Sıfatlar………...………...151

a. Tekvin………...151

aa. Rızk………...154

bb. İhya ve İmate………...155

b. Sebeblilik Kanunu İçinde Allah’in Fiilleri...157

aa. Kainatın Yaratılması...158

bb. Emir Ve Nehyin Hikmeti...161

cc. Zararlı Varlıkların Yaratılmasının Hikmeti...163 5. Haberi Sıfatlar………...167 a. İstiva………..………....168 b. Yed...174 c. Vech...177 d. Ayn...178

e. Allah İle Mekan Arasındaki İlişki ………...180

f. Kabz………..………....191

g. Esef/Gazab………...………..………...193

h. Allah’ın Gelmesi/Meci……….……...…..194

III. ALLAH’IN İSİMLERİ VE İSİM-MÜSEMMA PROBLEMİ...196

A. Allah’a ‘Cisim’ Denilip Denilmemesi …...………...201

B. Allah’a ‘Şey’ Denilip Denilmemesi ....………...203

(13)

1. Mahiyet………..………...…205

2. Keyfiyet……….………...207

IV. SIFATLARIN MAHİYETİ...207

V. ZAT-SIFAT İLİŞKİSİ...210

VI. RÜYETULLAH...212

SONUÇ...224

(14)

1

KISALTMALAR

a.g.e : Adı geçen eser a.g.m : Adı geçen makale a.g.md : Adı geçen madde

AÜİF : Ankara Üniversitesi İlahiyyat Fakültesi b. : Bin

bkz. : Bakınız

c. : Cilt

CÜİFD : Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Çev. : Çeviren

ÇÜİFD : Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi DBAAD : Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi DİB : Diyanet İşleri Başkanlığı

FÜİFD : Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi H. : Hicri

Haz. : Hazırlayan

İFAV : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı İSAM : İslam Araştırmaları Merkezi

DEÜİF. : Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Krş. : Karşılaştır

İA : Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi MEB :Milli Eğitim Bakanlığı

MÜİF : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Nşr. : Neşreden

v. : Vefatı s. : Sayfa no sad. : Sadeleştiren

(15)

2 sy. : Sayı

Şamil İA : Şamil İslam Ansiklopedisi Şrh. : Şerh eden

v. : Vefat tarihi vb. : Ve benzeri vs. : Ve saire Tert. : Tertip eden Thk. : Tahkik eden Trs. : Tarihsiz

TCKB : Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı TDV : Türkiye Diyanet Vakfı

UÜİFD : Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Yay. Haz. : Yayına Hazırlayan

(16)

3

ÖNSÖZ

Ulûhiyet, kelamın ana konularından biridir. Ulûhiyetin merkezinde ise Allah’ın zatı, sıfatları, isbat-ı vacib, isbat-ı vacible ilgili deliller yer almaktadır. Kelamın olduğu gibi inanç esaslarının da başında ulûhiyet gelmektedir. Ulûhiyet aynı zamanda diğer inanç esaslarının da temelini oluşturmaktadır.

Ulûhiyet konusunda çeşitli yaklaşımlar vardır. Ulûhiyetle ilgili farklı yaklaşımlar hem dinler için hem de her bir dinin farklı mezhepleri için mevzu bahistir. Meseleye İslam mezhepleri açısından yaklaşıldığında ulûhiyet konusunda farklı görüşlere sahip olma bir realite olarak önümüzde durmaktadır. Çünkü ulûhiyetle alakalı temel bazı kabuller dışında her hangi bir meselede Mu’tezilî alimlerin anladıkları ile Ehl-i Sünnet alimlerinin anladıkları şeyler bir değildir. Vakıa böyle olduğundan dolayı her mezhebin konuyla ilgili kendine özgü farklı bir duruşu oluşmuştur.

Tezimiz, iki bölüm halinde planlanmıştır. Birinci bölümde farklı ulûhiyet anlayışlarına, kelam ilmi için önem arzeden ve ulûhiyetin önemli basamaklarından biri olan Allah’ın varlığının isbatı için kullanılan delillere ve marifetullah konusuna temas edilecektir. Farklı ulûhiyet anlayışlarına değinilirken Mâtürîdî ve Tahâvî’nin eserlerine konu olmuş, onlar tarafından işlenmiş olan ulûhiyet anlayışlarıyla ilgili bilgi verilecektir. Bu meyanda başta Yahudilerin olmak üzere, Hıristiyanların, müşriklerin, Dehrilerin, Seneviyye’nin ulûhiyet anlayışları işlenecektir. Yine bu bölümde isbat-ı vacib ile ilgili Mâtürîdî ve Tahâvî tarafından kullanılan delillere değinilecektir. Bunun dışında diğer alimler tarafından isbat-ı vacib ile ilgili kullanılmış olan delillere ise sadece ismen bazı atıflarda bulunulacaktır.

İkinci bölümde ise ulûhiyet konusu sıfatlarla ilgili konular esas alınarak işlenecektir. Bu bölümde gerek Mâtürîd’nin ve gerekse Tahâvî’nin sıfatlarla ilgili görüşleri, düşünceleri ve sıfatları işleme şekilleri ön plana alınacaktır. Sıfatların tesbiti, taksimi, sayısı, zat-sıfat ilişkisi, isim-müsemma sorunu gibi konular da ikinci bölümde ele alınacaktır. Ulûhiyet konusu işlenirken her iki müellif öncesi Sünnî kelamcıların sıfatlarla

(17)

4

ilgili görüşleri de göz önünde bulundurulacaktır. Yine ikinci bölümde sıfatlarla ilgili bazı tartışmalı konulara ve rü’yetullah mevzuuna da temas edilecektir. Bu bağlamda Allah’ın fiillerinin illetlendirilip illetlendirilmeyeceği, kainatın yaratılmasının hikmeti, emir ve nehyin hikmeti ile zararlı varlıkların yaratılmasının hikmeti konuları incelenecektir.

Çalışmamız boyunca desteklerini bizden esirgemeyen, tezin her aşamasında bana yol gösteren Prof. Dr. Şerafeddin GÖLCÜK’e, Prof Dr. Süleyman TOPRAK’a, Doç. Dr. Seyit BAHÇIVAN’a teşekkürlerimi arz ederim.

(18)

5

GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI

Mâtürîdî ve Tahâvî hicri dördüncü asırda yaşamışlardır. Bu alimler her ne kadar çağdaş olsalar da coğrafi olarak birbirinden çok uzaktırlar. Bununla birlikte her iki alimin İslamî ilimlerde geniş bir birikime sahip oldukları görülmektedir. Ancak her ikisinin İslamî ilimlerde temayüz ettikleri sahalar farklıdır. Mâtürîdî, birçok İslam ilminde her ne kadar meşhur ise de en çok temayüz ettiği saha kelamdır. Buna karşılık Tahâvî’nin eserlerinde fıkıh ve hadis ilimleri daha ağır basmaktadır.

İlk Dönem Sünnî Kelamında Ulûhiyet Anlayışı -Mâtürîdî ve Tahâvî Örneği-konusu seçilirken birbirine yakın kanaatlere sahip iki müellifin aynı konuyu nasıl anladıklarının ortaya çıkarılması hedeflenmektedir.

Diğer bir hedef ise her iki müellifin düşüncelerinde önemli bir etkiye sahip olan Ebu Hanife’nin Mâtürîdî ve Tahâvî tarafından nasıl anlaşıldığıdır. Gerek Mâtürîdî ve gerekse Tahâvî üzerlerindeki Ebu Hanife’nin etkisini açıkça ifade etmektedirler. O halde Ebu Hanife’nin ulûhiyet ile ilgili ortaya koymuş olduğu fikirler her iki müellif tarafından nasıl anlaşılmıştır? Bununla birlikte Ebu Hanife’nin ulûhiyet konusuna yaklaşım tarzı ve metodunun Mâtüridî ve Tahâvî üzerindeki etkilerine ayrıca değinilecektir.

İtikadi noktalarda Ebû Hanife’den oldukça etkilenen Mâtürîdî ve Tahâvî’nin ulûhiyet konusunda ortaya koydukları metot nasıldır? Her iki müellifin ulûhiyet konusunda kullandıkları yöntemin ortaya konulması da ulaşılmak istenen hedeflerden bir tanesidir.

II. KONUNUN SINIRLANDIRILMASI

Ulûhiyetten bahsederken çok geniş bir konuyla karşı karşıya bulunduğumuzun farkındayız. Çünkü her dinin kendine göre bir ulûhiyet anlayışı vardır. Bunlar içinde

(19)

6

özellikle semâvî dinlerin ulûhiyet anlayışlarını vurgulamak gerekir. Bu dinlerin davet ettikleri Tanrı anlayışı nasıldır? Bu dinlerdeki Tanrının nitelikleri nelerdir? Dinlerin ulûhiyet anlayışlarında nasıl bir paralellik vardır?

Semavî dinlerin kaynaklarına bakıldığında Tanrı anlayışlarına ilişkin sorulabilecek soruların cavaplarının verildiği görülecektir. O halde araştırma kapsamına girmeye müsait birden fazla dinin ulûhiyet anlayışı bulunmaktadır. Bütün dinlerin ulûhiyet anlayışlarının araştırılması zor olup, uzun bir süreye ihtiyaç duymaktadır. Onun için başka bir dinin ulûhiyet anlayışının araştırılması değil de biz sadece İslam dininin ulûhiyet anlayışının araştırılıp incelenmesini seçiyoruz. İslam’ın ulûhiyet anlayışını, Kur’an ve hadisi baz alarak, bütün kelamî mezheplerin görüşlerine başvurarak incelemekte ayrı bir zorluk sözkonusudur. Çünkü ulûhiyet ile ilgili kelamî mezheplerde bazı noktalarda birbirinden farklı düşünceler vardır. Her mezhebin ulûhiyet anlayışını ortaya koyma yerine sadece o mezhepler içinden biri olan Ehl-i Sünnet’in ilk dönem alimlerinden Mâtürîdî ve Tahâvi’nin ulûhiyet anlayışları incelenip karşılaştırılacaktır.

II. ÇALIŞMADA TAKİP EDİLEN YÖNTEM

Araştırmamız kapsamında öncelikle kavramsal çerçeve oluşturulacaktır. Tezin anahtar kavramı ise ulûhiyettir. Bu yüzden öncelikle ulûhiyet nedir? sorusu üzerinde durulacak; sonra çalışmanın ana eksenini oluşturan Sünnîlik, Sünnî kelamı, Ehl-i Sünnet vb. kavramlar tahlil edilecektir. Kavram tespitiyle birlikte Ehl- i Sünnet’i oluşturan mezheplerden de ayrıca bahsedilecektir.

Her araştırmada olduğu gibi uzun olmamak kaydıyla Mâtürîdî ve Tahâvî’nin hayatları ile ilgili bilgiler verilecektir. Tahâvî’nin akaidle ilgili risalesine yapılmış şerhlere de atıflarda bulunulacaktır. Çünkü bu şerhlerden bazıları Tahâvî’nin akaidle ilgili düşüncelerinin selef çizgisi içindeki gelişimini ortaya koymaktadır.

(20)

7

IV. ÇALIŞMA İLE İLGİLİ KAYNAKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Mâtürîdî ve Tahâvî ile ilgili geçmişte ve günümüzde yazılmış birçok eser vardır. Başta müelliflerin kendi eserlerine yapılan şerhler ve bu eserlerin tahkikini yapan ilim adamları, Tahâvî ve Mâtürîdî ile ilgili birçok bilgi vermişlerdir. Mâtürîdî’nin hayatı ve eserleri ile ilgili bilgi veren kaynaklardan Ebu’l-Muîn Meymûn b. Muhammed en-Nesefî (v. 508/1114)’nin Tabsiratü’l-Edille’si¸ Ebu Muhammed Abdulkadir b. Muhammed b. Muhammed el-Kureşî (v. 775/1374)’nin el-Cevâhirü’l-Mudiyye fî

Tabakâti’l-Hanefiyye’si,  Taşköprüzade olarak bilinen Ahmed b. Mustafa (v. 962/1553)’nın Miftâhu’s-Saâde ve Misbâhu’s-Siyâde fi Mevdûâti’l-Ulûm adlı eserleri bunlardan

birkaçıdır.

Bunların yanında günümüzde sırf bu alanla ilgili birçok bilimsel araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalardan bir kısmı da ülkemizde yapılmıştır. Mâtürîdî üzerine Türkiye’de Kemal Işık tarafından Mâtürîdî’nin Kelam Sisteminde İman Allah ve

Peygamberlik Anlayışı ismiyle bir doçentlik tezi yapılmıştır. Bu tez kısa ve özlü olarak

Mâtürîdî’nin kelam sistemi hakkında bilgi vermektedir. Mâtürîdî’nin kelamcılığının yanında onun tefsirci yönüyle ilgili olarak da bazı çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalardan M. Ragıp İmamoğlu’nun İmâm Ebu Mansûr el-Mâtürîdî ve Te’vîlâtü’l-Kur’an’daki Tefsir

Metodu ile Talip Özdeş’in Mâtürîdî ve Tefsir Anlayışı adlı çalışmalarını zikretmemiz

yerinde olur. Yine Mâtürîdî’nin kelamcılığı ile ilgili olarak Emine Öğük’ün Mâtürîdî'nin

Düşünce Sisteminde Şer-Hikmet İlişkisi adlı doktora çalışmasını hatırlatmamız gerekir.

Ehl-i Sünnet’in bu önemli şahsiyeti hakkında her ne kadar bazı çalışmalar yapılmış olsa da bu onun yıllarca ihmal edilmiş olduğu gerçeğini ortadan kaldırmayacaktır. Ancak günümüz ilim dünyasında Mâtürîdî ile ilgili ilgi uyandırıcı ilmi faaliyetler yapılmaktadır. Gerek Mâtürîdî’nin kitaplarının tahkik çalışmaları ve gerekse bu eserlerin tercüme edilmelerinin yanında Mâtürîdî ile ilgili yapılan paneller ve konferanslar bize son dönemlerde Mâtürîdî’ye karşı uyanan ilginin belirtileri olarak gözükmektedir. Bu çalışmalardan biri Bekir Topaloğlu ve Muhammed Aruçi tarafından Kitabü’t- Tevhid’in hem tahkik ve hem de tercüme edilmesidir. Mâtürîdî’nin en önemli eseri olan

(21)

8

yanında Mâtürîdî’nin, Te’vîlâtü’l-Kur’an adlı tefsiri de Fatıma Yusuf el-Haymî tarafından tahkik edilerek beş cilt halinde yayınlanmıştır. Türkiye’de de Bekir Topaloğlu ve Muhammed Aruçi Te’vîlâtü’l-Kur’an’ı tahkik etmektedirler. Bu eserin bir kısmı 1971’li yıllarda Te’vilatü Ehli's- Sünne Tefsiru'l-Mâtürîdî ismiyle İbrahim Avadayn tarafından tahkik edilmiştir. Yine ülkemizde Sönmez Kutlu’nun İmâm Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik adlı çalışmasını da zikretmek gerekir. Bu çalışma birçok konuda Mâtürîdî ile ilgili zengin kaynak ve literatür vermesi açısından önemlidir. Mâtürîdî ile ilgili İslam dünyasında da bazı araştırmalar yapılmıştır.  Bunların içinde zikredebileceğimiz en önemli çalışmalar Ebu’l-Hayr Eyyüp Ali’nin Akidetu’l-İslam ve’l-İmâm el-Mâtürîdî ile Belkasım el-Ğâlî’nin

Ebu Mansûr el-Mâtürîdî Hayatühü ve Arâühü’l-Akîdiyye adlı eserlerdir. Bunların yanında

Ahmed b. Avedullah b. Dahil el-Harbî’nin el-Mâtürîdiyye Dırâseten ve Takvîmen adlı eseri de bizim için önem arzetmektedir. Bu tarz objektif çalışmaların yanında tamamen subjektif amaçlara matuf çalışmalar da yok değil. Bunlardan bir tanesi Şemsu’s-Selefî el-Afganî tarafından yapılan A’dau’l-Mâtürîdîyye li’l-Akideti’s-Selefiyye el-Mâtürîdiyye ve

Mevkifuhum mine’l-Esmâ ve’s-Sıfati’l-İlâhiyye adlı çalışmadır.

Araştırmamızda yukarıda bahsettiğimiz ve bahsedemediğimiz birçok kaynaktan yeri geldiğince istifade edilecektir. Ancak özellikle şunu ifade etmek gerekir: Mâtürîdî’nin kullandığı dil ağırdır. Bunda elbetteki onun kültürel çevresinin farklılığı gibi birçok neden etkilidir. Bu sebeple araştırmamızda Bekir Topaloğlu’nun Kitâbu’t-Tevhid tercümesinden çokça istifade ettiğimizi belirtmek isterim.

Çalışmamızın önemli bir kısmını teşkil eden Ebu Ca’fer et-Tahâvî ile ilgili de çok sayıda bilimsel araştırma yapılmıştır. Bunlardan biri Abdulmecid Mahmud’un Tahâvî'nin hadisçiliğini konu alan Ebu Ca’fer et-Tahâvî ve Eseruhu fi’l-Hadîs adlı eseridir. Bunun yanında Abdullah el-Hererî’nin İzhâru’l-Akîdeti’s-Sünnîyye bi Şerhi’l-Akideti’t-Tahâvîyye isimli çalışması da kayda değerdir. Daha önceki yıllarda Muhammed Zahid Kevserî’nin

el-Havî fi Sîreti’l-İmâm Ebi Ca’fer et-Tahâvî adlı eseri Tahâvî’nin hayatıyla ilgili kıymetli

bir çalışmadır. Türkiye’de Arif Aytekin tarafından hazırlanan Ebu Ca’fer et-Tahâvî’nin

Akidesi ve Selef Akidesindeki Yeri adlı çalışması da önemlidir.

Gerek Mâtürîdî ve gerekse Tahâvî ile ilgili daha sayamayacağımız birçok çalışma vardır. Ancak genel bir kanaat oluşturması babından biz bu kadarını vermekle yetiniyoruz.

(22)

9

Diğer bilimsel çalışmalardan da yeri geldiğince tezimiz içinde gerekli atıflar yapılarak istifade edilmeye çalışılacaktır. İsmi anılan bu kaynaklardan da istifade edilerek Tahâvî ve Mâtürîdî’nin hayatları hakkında biraz bilgi verelim.

V. EBU CA’FER ET-TAHÂVÎ’NİN HAYATI

Ebu Ca’fer et-Tahâvî başta fıkıh olmak üzere, tefsir, kelam gibi birçok İslamî ilimde kendini yetiştirmiş ve bu alanlarda önemli eserler yazmış bir şahsiyettir.

Ebu Ca’fer et-Tahâvî’nin tam adı Ahmed b. Muhammed b. Selâme b. Seleme b. Abdi’l-Melik el-Ezdî el-Hacrî el-Mısrî et-Tahâvî’dir.1 Ebu Ca’fer et-Tahâvî yerine ilim dünyasında genelde sadece Tahâvî ismi kullanılmıştır. Ona Tahâvî denilmesinin sebebi ise doğduğu yer olan Tahâ’ya nisbetten dolayıdır. Tahâ, Mısır’ın Saîd bölgesinde yer almaktadır.2 Ezdî ise Ezd’e nispetten dolayıdır. Ezd, Yemen’in kadîm kabilelerinden biridir. Mısır fethedildikten sonra bu kabile Mısır’a göçmüş ve oraya yerleşmiştir. Hacr da Ezd kabilesinin bir koludur.3

Ebu Cafer et-Tahâvî’nin doğduğu zamanla ilgili çeşitli tarihler zikredilmektedir. İbn Asâkir (v. 571/1176)’e göre Tahâvî 239/854 yılında dünyaya gelmiştir.4 Bedrüddin el-Aynî ise Semânî’den naklettiğine göre Tahâvî’nin doğum tarihinin 229/844 olduğunu ifade etmektedir. İbn Hallikân(v. 681/1282) ise Tahâvî’nin 238/853 yılında doğduğunu

1Kevserî, Muhammed Zahid, el-Havî fi Sîreti’l-İmâm Ebi Ca’fer et-Tahâvî,

Matbaatu’l-Envâri’l-Muhammediyye, Kahire, 1368, s. 4.

2İbnü’l-Cevzî, Ebu’l-Ferec Abdurrahman b. Alî b. Muhammed (v. 597/1200), el-Muntazam fî Târîhi’l-Ümem

ve’l-Mülûk, (Thk. Muhammed Abdulkadir A’tâ-Mustafa Abdulkadir A’tâ), I-XVII, Beyrut, 1992, XIII, 318; İbn Hallıkân, Şemsüddîn (v. 681/1282), Vefeyâtü’l-A’yân ve Enbâü Ebnâi’z-Zemân, I-VII, Beyrut, 1968, III, 264; İbn Manzûr, Muhammed b. Mükerrem (v. 711/1311), Muhtasarü Tarihi Dımaşk, Daru’l-Fikr, I-XXIX, Dımaşk, 1984, I, 406; İbn Hacer el-Askalânî (v. 852/1448), Lisânü’l-Mizân, I-VII, Beyrut, 1986, I, 274.

3

Kevserî, el-Havî, s. 4.

4 İbn Asâkir, Ebu’l-Kâsım Ali b. el-Hasen b. Hibetullah (v. 571/1176), Târîhü Medîneti Dımaşk, I-LXXIV,

(23)

10

ileri sürmektedir.5 Zahid el-Kevserî zikredilen bu tarihlerin içinde en doğru tarihin 229/844 olduğu kanaatini taşımaktadır.6

Ebu Ca’fer et-Tahâvî 321/933 yılında vefat etmiştir. Tahâvî’nin vefat tarihi konusunda alimler arasında tam bir ittifak vardır.7

Ebu Ca’fer et-Tahâvî Abbasi hilafeti zamanında yaşamıştır. Tahâvî’nin yaşadığı dönemde Abbasi idaresinde genellikle İran unsuru ağırlıktaydı. Bu yüzden Abbasiler idari noktalarda İran kökenli görevlilerden faydalanıyorlardı. Bunun yanında olabildiğince Araplara karşı bir soğukluk söz konusuydu. Ancak zaman içerisinde siyasi şartların değişmesi neticesinde Farisîlere karşı idare tarafından müsamahasızlık başgöstermiş, idaredeki bütün İran kökenli görevliler vazifelerinden alınmışlardır. Bu dönemden itibaren ordu ve idari kadrolarda Türkler ağırlık kazanmaya başladılar. Türklerin idari pozisyonları o kadar yaygın bir hal almıştı ki bu ağırlıktan dolayı bu asra Türk asrı denilmeye başlandı.8

Tahâvî’nin yaşadığı dönemde yaklaşık on tane Abbâsi halifesi idareye gelmiştir. Bunların ilki Mütevekkil (v. 232/847) sonuncusu ise Râzi billlah (v. 322/934)’tır.9

Ancak zaman içerisinde Abbasi halifeliğinin otoritesi zayıfladığından önceleri Abbasilere bağlı olan bölgeler zamanla yarı bağımsız bir hal almaya başladılar. Bu bölgelerde Abbasilere bağlılık sadece birkaç göstermelik unsurdan ibarettir. O da hutbelerde halifelerin isimlerinin zikredilmesi vb. şeylerdir. Diğer durumlarda ise bu emirlikler kendi başlarına hareket ediyorlardı.10

5 İbn Hallıkân, a.g.e., I, 72.

6 Kevserî, el-Havî, s. 4.

7İbnü’l-Cevzî, Ferec, a.g.e., XIII, 318; İbn Hallıkân, a.g.e., I, 71-72; İbnu’l-İmâd el-Hanbelî,

Ebu’l-Felâh Abdülhayy (v. 1089/1697), Şezerâtü’z-Zeheb fî Ahbâri men Zeheb, I-VIII, Dâru’l-Fikr, 1979, II, 288; Muhammad Saghir Hasan Ma’sûmî, “İmâm Tahâvî’s İkhtilâf al-Fuqahâ-II”, İslamic Studies, Vol: VIII, 4, 1996, s. 264; Kevserî, Makâlâtü’l- Kevserî, Kahire, 1373, s. 408-409.

8

Hasan İbrahim Hasan, Tarihu’l-İslam, I-IV, Dâru’l-Cîl-Dâru’n-Nahdati’l-Mısriyye, Kahire-Beyrut, 1996, III, 288.

9 Yıldız, Hakkı Dursun , “Abbasîler”, DİA., I, TDV. Yayınları, İstanbul, 1989, 36.

(24)

11

Tahâvî’nin doğduğu yer olan Mısır da bu tip yarı bağımsız bölgelerden biridir. Önceleri halife tarafından tayin edilen emirler veya valiler tarafından yönetilen bu bölge zamanla valilerin kendi başlarına hareket etmeleri ile farklı bir idari yapıya kavuştu. Gelen valilerden biri olan Tolunoğlu Ahmed (v. 240/855) Mısır’da Tolunoğlu devletini kurdu. Bu devletin en mamur zamanı da Tolunoğlu Ahmed dönemidir. Tolunoğlu devleti yıkılınca (295/908) yerine İhşid devleti kuruldu (323/934).11 Tahâvî hayatının neredeyse tamamını Tolunoğlu devleti zamanında yaşamıştır. Tolunoğlu devletinin mümtaz idarecilerinden Tolunoğlu Ahmed ilme ve alimlere son derece önem vermiş onun bu çabası alimleri Mısır’a çekmiştir.12 Tahâvî’nin Ahmed b. Tolun ile güzel bir ilişkisi vardır. Hatta Tahâvî, Ahmed b. Tolun’un özel adamlarından biridir.13

Ebu Ca’fer et-Tahâvî, ilmi faaliyetlerin yaygın olduğu bir çevrede doğup büyümüştür. Bu çevre içinde Tahâvî’nin en fazla etkisi altında kaldığı kimselerin içinde yakın akrabaları da vardır. Tahâvî’nin böyle etraflı bir birikime sahip olmasında aile katkısının zikredilmesi gerekir. Özellikle babası Muhammed b. Selâme ehl-i ilimden olup şiir ve rivayette Mısır’da önemli bir yere sahipti. Tahâvî’nin babası ilim erbabından olduğu gibi annesi de ilmi birikime sahip bir hanımdı. Tahâvî’nin annesi İmam Şafiî’nin ilim meclisine iştirak eden ve bu meclisten istifade etmeye çalışan birisiydi. Tahâvî’nin dayısı ise ünlü Şafiî alim İbrahim b. ismail b. Yahya el-Müzeni (v. 264/878) dir. Müzenî, Şafiî fukahası içinde önemli bir yere sahiptir. Tahâvî dayısından birçok rivayette bulunmuştur. Tahâvî’nin ilim ve kültür altyapısı işte böyle önemli bir muhitte atılmıştır. O, yakın akrabalarından ilim tahsil ettikten sonra çevredeki ders halkalarına iştirak etmeye başlamıştır. Tahâvî’nin kendisi hafız olup hıfzını da Ebu Zekeriyya Yahya b. Muhammed gözetiminde tamamlamıştır. Tahâvî, devrindeki Mısır kadılarıyla çeşitli münazaralar

11 Yıldız, Hakkı Dursun , “a.g.md.”, DİA., I, 38.

12

Zehebî, Şemsüddîn Muhammed b. Ahmed b. Osmân (v. 748/1348), Siyerü A’lâmi’n-Nübelâ, I-XXV, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut, 1990, XIII, 94-95.

13Ziriklî, Hayreddin, el-A’lâm Kâmûsu Terâcim li Eşheri’r-Ricâl ve’n-Nisâ mine’l-Arab ve’l-Müste’ribîn

(25)

12

yapmıştır. Örneğin, Kadı Ebu Hazım’la Tolunoğlu Ahmed’in isteği üzerine görüşmüş ve onunla fikir teatisinde bulunmuştur.14

Ebu Cafer et-Tahâvî’nin hocalarının sayısı ihtilaf konusudur. Kevserî, Tahâvî’nin 143 tane hocasının ismini zikreder.15 İbrahim b. İsmail b. Yahya el-Müzenî (v. 264/878), Ebu Ca’fer Ahmed b. İmran (v. 280/893), Ebu Hazım Abdulhamid b. Abdilaziz (v. 292/905), Ebu Bekre Bekkar b. Kuteybe (v. 270/884), Ebu Ubeyd Ali b. el-Hasen b. Harb (v. 319/931), Ebu Abdirrahman Ahmed b. Şuayb (v. 303/915), Rebi’ b. Süleyman (v. 270/884), Ebu Zura’ Abdurrahman b. Amr b. Abdillah (v. 281/894), Ebu İshak İbrahim b. Ebi Davud (v. 270/884)16 Tahâvî’nin hocalarından sadece birkaç tanesidir.

Bunun yanısıra Tahâvî, meşhur hadis alimleriyle aynı çağda yaşamıştır. Buharî (v. 256/870) vefat ettiğinde Tahâvî yirmi yedi; Müslim (v. 261/875) vefat ettiğinde otuz iki; Ebu Davud (v. 275/888) vefat ettiğinde ise kırk altı yaşındaydı.17 Bazıları ile aynı senetlerle, aynı rivayetleri ortak olarak kaydetmiştir.18

Tahâvî, el-Müzenî’den “Kitâbü’s-Sünen” adlı eseri okumuş ve rivayet etmiştir. Ki o da bunu İmam Şafiî’den rivayet etmiştir. Bunun yanında Tahâvî, devrinin büyük hadis alimlerinden hadis öğrenmiştir. Bunlar arasında İbn Uyeyne (v. 198/813)’nin ilim arkadaşlarından olan Yunus b. Abdila’la, Harûn b. Said, Muhammed b. Abdillah gibi kişiler yer almaktadır.19

Tahâvî değişik alimlerden ilim tahsili için Beytü’l-Makdis, Gazze, Askalân gibi birçok ilim merkezine seyahatlerde bulunmuştur. Dımaşk’ta Kadı Ebu Hâzım Abdulhamid’den fıkıh ilmini öğrenmiştir.20

14 Kureşî, Ebu Muhammed Abdulkadir b. Muhammed b. Muhammed (v. 775/1374), el-Cevâhirü’l-Mudiyye

fî Tabakâti’l-Hanefiyye, (Thk. Abdulfettah Muhammed), I-V, Hacer, 1993, I, 273-275.

15Kevserî, el-Havî, s. 8-11.

16 Kevserî, el-Havî, s. 8-11; Mukrî, Ebu’l-Fadl, Ehâdisü fî Zemmi’l-Kelam ve Ehlihi, I-V, Riyad, 1996, I, 82.

17

Kevserî, Makâlâtü’l-Kevserî, s. 410. 18

İbn Hacer el-Askalânî, Lisânü’l-Mizân, I, 274-275.

19 Kevserî, el-Havî, s. 7.

(26)

13

Ayrıca Tahâvî, Mısır bölgesinin kadısı Ebu Ca’fer b. Ebî İmrân’dan da fıkıh okumuştur.21 Bu ilmi seyahatlerden sonra Tahâvî, Mısır’a gelmiş ve alimlerin ihtilafları, resmî ve hukukî yazışmaları, senetleri vb. vesikaları ihtiva eden eş-Şurût ilminde kitaplar,

Meâni’l-Âsâr ve Ahkâmü’l-Kur’an gibi eserler yazmıştır.22

Önceleri Şafiî mezhebine mensupken dayısı ile arasında meydana gelen bir münakaşa neticesinde Tahâvî, Hanefi mezhebine geçmiştir. Rivayete göre dayısı onu aşağılayarak “vallahi sen bir şey bilmiyorsun” demiştir.23 İlmi düzeyi yükselen Tahâvî “Muhtasar” adlı eserini yazmış ve “vallahi eğer dayım yaşamış olsaydı etmiş olduğu yeminden dolayı mutlaka keffaret vermesi gerekirdi.”24 demiştir.

Yirmi yaşına kadar Şafiî mezhebine mensup olan Tahâvî, bundan sonra Hanefî mezhebine intisap etmiştir. Onun mezhep değişiminde şu faktörlerin rol oynadığı tahmin edilmektedir.25

1-İmam Şafiî mezhebini bırakıp Ebu Hanife’nin görüşlerini tercih etmesinde en büyük amillerden biri hocası ve aynı zamanda dayısı olan Müzenî’nin Ebu Hanife’nin görüşlerini sıkça mütalaa etmesi zikredilmektedir.26

2- İki mezhebin ileri gelenleri arasında meydana gelen ilmi tartışmaların onun gözü önünde cereyan etmesi ve her iki mezhebin delillerini dinleme fırsatı bulması ve bunlardan ciddi manada etkilenmesi de onun mezhep değiştirmesindeki amillerden bir tanesidir.27

21Meydani, Abdulganî el-Ğüneymî (v. 1297/1881), Şerhü’l-Akdîdeti’t-Tahâvîyye, (Thk. Muhammed Mut’î

el-Hâfız- Muhammed Reyyâd el-Mâlik), Dımaşk, 1995, s. 17.

22 Kureşî, a.g.e., I, 274.

23 Meydani, a.g.e., s. 17.

24 Bkz. İbn Hacer el-Askalânî, Lisânü’l-Mizân, I, 274-275.

25 Bkz. Arnavut, Şuayb, Şerhü Müşkili’l-Âsâr Mukaddimesi, Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 1994, I, 38.

26Bkz. İbn Hallıkân, a.g.e., I, 71; İbn Ebi’l-İzz (v. 792/1390), Şerhü’l-Akîdeti’t-Tahâvîyye, (Thk. Abdullah b.

Abdilmuhsin et-Türkî- Şuayb Arnavût), I-II, Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 1996, I, 52-53; İbn Hacer el-Askalânî, Lisânü’l-Mizân, I, 275; Kevserî, Makâlâtü’l- Kevserî, s. 410.

27Bkz. İbn Ebi’l-İzz, Şerhü’l-Akîdeti’t-Tahâviyye, (Thk. et-Türkî- el-Arnavut), I, 52-53; Arnavut,

(27)

14

3- Yine her iki mezhep temsilcileri arasında meydana gelen tartışmalar neticesinde birbirlerine karşı yazmış oldukları reddiyelere Tahâvî’nin vakıf olması da onun Ebu Hanife’nin mezhebine meyletmesinde etkili olmuştur. Örneğin el-Müzenî

"el-Muhtasar" adlı eserini telif etmiş ve birçok meselede Ebu Hanife’nin görüşlerini

reddetmiştir. Bunun üzerine Kadı Bekkâr b. Kuteybe ortaya çıkarak İsmail b. Yahya el-Müzeni’nin görüşlerini reddeden bir kitap telif etmiştir.28

4- Mısır ve Şam bölgelerine gelen kadıların genelde Hanefi ekolüne mensup olması da Tahâvî’nin fikir dünyasının değişmesi üzerinde etkili olmuştur.29

Bu vb. sebeplerden dolayı Tahâvî ilim dünyasında cereyan eden tartışmalara vakıf olmuş, mezheplerin metotlarını müşahede etmiş ve sonuçta tercihini Ebu Hanife mezhebi yönünde yapmıştır.

Şafiî mezhebinden Hanefî mezhebine yönelen Ebu Ca’fer et-Tahâvî’nin fikriyatı üzerinde Ebu Hanife’nin etkisi belirgindir. Bu etki öyle bir seviyededir ki birçok şerhi yazılmış ve İslam düşüncesinin belli bir kesiminde dikkatle takip edilen el-Akidetü’t–

Tahâvîyye olarak bilinen akaide dair risalesinin ismini Tahâvî, Beyanu İ’tikadi Ehli’s– Sünne ve’l–Cema’a alâ Mezhebi Fukahai’l-Mille: Ebî Hanife ve Ebî Yusuf el–Ensârî ve Muhammed b. Hasen şeklinde koymuştur. Bu eser, Tahâvî’nin kelamla ilgili konularda

Ebu Hanife ve onun talabelerine ait olan itikadî düşüncelerini desteklemesi açısından önemlidir. Bu risalesini yazmasında “Onun tek gayesi, Ebu Hanife’nin görüşlerinin bir özetini vermek ve bunların Ehl–i Sünnet’in an’anevî görüşleriyle uyum içinde olduklarını göstermeye çalışmaktır. Tahâvî, şüphe ve karışıklıkları gidermede değerli hizmetlerde bulunmuş ve Ebu Hanife’nin tutumunu açık bir dille izah etmiştir. Onun akidesinin önemi,

28

Bkz. İbn Ebi’l-İzz, Şerhü’l-Akîdeti’t-Tahâviyye, (Thk. et-Türkî- el-Arnavut), I, 52-53; Arnavut, Mukaddime, I, 37-38.

29 Bkz. İbn Asâkir, a.g.e., V, 369; İbn Ebi’l-İzz, Şerhü’l-Akîdeti’t-Tahâviyye, (Thk. et-Türkî- el-Arnavut), I,

(28)

15

Ehl–i Sünnet’in ilk kelam ekolünü kuran, kendisinin de sadık bir takipçisi olduğu İmam Ebu Hanife’nin, görüşlerini sunmasında görülür.”30

Ancak Tahâvî Ebu Hanîfe’nin körükörüne bir takipçisi ve taklitçisi de değildir. Gerektiği yerlerde Ebu Hanife’den farklı düşündüğü noktalar da olmuştur. Ebu Hanife’nin görüşlerine katılmadığı durumlarda ise başka müctehidlerin fikirlerine müracaat etmiştir.31 Tahâvî’ye göre Ebu Hanife’nin metodu fakihler içinde en fazla takdire şayan olanıdır. Ancak az önce de ifade ettiğimiz gibi Tahâvî’nin, “Meâni’l-Asâr”’ında Ebu Hanife’nin görüşleri dışında başka görüşler de ileri sürdüğü görülmektedir.32

Tahâvî akide, tefsir, hadis, fıkıh, şurût (şartlar) ve tarihe dair pek çok eser telif etmiştir. Bunlar oldukça güzel, köklü ve son derece faydalı eserlerdir.33

Bu eserlerden bazıları şunlardır:

Şerhu Meâni’l-Âsâr34 Şerhu Müşkili’l-Âsâr35 Muhtasaru’t-Tahâvî36 İhtilâfü’l-Fukahâ Sünenü’ş-Şafii’

30Coşkun, Akif, İslam İtikadında Ebu Hanife’nin Tesiri ve İmam Mâtürîdî ,

httpwww.geocities.comMâtürîdîmezhebiMâtürîdîMâtürîdî-hanefi.htm; Fığlalı, Ethem Ruhi, Çağımızda İtikâdî İslam Mezhepleri, Selçuk Yayınları, İstanbul, 1996, s. 69.

31 İbn Ebi’l-İzz, Şerhü’t-Tahâvîyye fi’l-Akideti’s-Selefiyye, (Thk. Ahmed Muhammed Şakir), Riyad, 1418, s.

11.

32 İbn Ebi’l-İzz, Şerhü’t-Tahâvîyye fi’l-Akideti’s-Selefiyye, (Thk. Ahmed Muhammed Şakir), s. 11.

33 İbnü’l-İmâd el-Hanbelî, a.g.e., II, 288.

34 Tahâvî’nin bu eseri, beş cilt halinde Alemu’l-Kütüb tarafından Muhammed Zehrî en-Neccâr ve

Muhammed Seyyid Câdelhak tarafından tahkik edilerek 1994’ te Beyrut’ta basılmıştır. 35

Şuayb Arnavut tarafından tahkik edilen Şerhü Müşkili’l-Âsâr XVI cilt halinde Müessesetü’r-Risale tarafından Beyrut’ta 1994 yılında basılmıştır.

(29)

16

Nakdü Kitâbi’l-Müdellisîn el-Akîdetü’t-Tahâvîyye37

et-Tesviyye beyne Haddesenâ ve Ahberenâ eş-Şurûtu’s-Sağîr eş-Şurûtü’l-Evsat eş-Şurûtü’l-Kebîr et-Tarihü’l-Kebîr Ahkâmü’l-Kur’an38 en-Nevâdirü’l-Fıkhiyye en-Nevâdir ve’l-Hikayât Hükmü Arâzi Mekke Cüzü fî Kasmi’l-Fey’ ve’l-Ğenâim Ahbarü Ebî Hanîfe ve Ashâbih Kitabü’l-Eşribe

el-Hitâbât fi’l-Furu’ Kitabü’l-Vesayâ ve’l-Ferâiz

37

Tahâvî’nin bu eseri, Daru İbn Hazm tarafından 1995 yılında Beyrut’ta basılmıştır.

38 Tahâvî’nin bu eserini, Sadettin Ünal tahkik etmiş ve bu eser, iki cilt halinde 1998 yılında İSAM yayınları

(30)

17

Şerhü’l-Camii’l-Kebîr

İhtilâfü’r-Rivâyât alâ Mezhebi’l-Kûfiyyîn Kitâbü’s-Sicillât

el- Kitâb fi’n-Nihal vb. kitapları bulunmaktadır.39

Ebu Cafer et-Tahâvî’nin itikatla ilgili görüşlerine müracaat ederken bizim için en önemli kaynak, kendisine ait olan ve itikatla ilgili görüşlerini bize aktaran

“el-Akidatü’t-Tahâvîyye” adlı risalesidir. Özlü ve kısa olmasına rağmen birçok müellif

tarfından şerh edilmiştir. Bu şerhlerden bazıları şunlardır: 1. İsmail b. İbrahim b. Ahmed eş-Şeybânî (v. 629/1232)’nin yazdığı şerh; 2. Necmuddîn Menkûbars (v. 652/1254)’ın "en-Nuru’l-Lâmi’ ve’l-Burhanu’s-Sati’" adındaki şerhi;40 3. Hibetullah b. Ahmed (v. 733/1333)’ın şerhi;41 4. Ali b. Muhammed b. Ebi’l-İzz el-Hanefî (v. 746/1345)’nin yazdığı “Şerhü’l-Akideti’t-Tahâvîyye” adlı şerhidir. Bu şerh üzerine birçok tahkik çalışması yapılmıştır. Günümüzde el-Akidetu’t-Tahaviyye’nin en meşhur şerhi olarak İbn Ebi`l-İzz`in şerhi göze çarpmaktadır. Şarihin Selefî çizgisi dolayısıyla Selefîler bu şerhe hayli ihtimam göstermiş ve yayılmasını sağlamışlardır.

6. Mahmud b. Ahmed b. Mes’ûd el-Konevî (v. 771/1370)’nin “el-Kalâid fi

Şerhi’l-Akâid" adındaki şerhi;42 5. Ömer b. İshak el-Hindî el-Gaznevî (v. 774/1372)’nin

şerhi; 7. Abdu’l-Ganî b. Talib b. Hammade el-Ğuneymî (v. 1298/1881)’nin

“Şerhu’l-Akîdeti’t-Tahâviyye”adındaki şerhidir.43 Şerhlerin en meşhurları bunlardır.44

39 İbn Nedîm, Muhammed b. İshak (v. 385/995), el-Fihrist, (Thk. Rıza Teceddüd), Tahran, 1971, s. 260;

İbn Hallıkân, a.g.e., I, 71; Arnavut, Mukaddime, I, 101; Nar, Ali, İmâm-ı A’zâm’dan Günümüze Ehl-i Sünnet’in En Meşhur Akâid Risâleleri, Ankara, 1994, s. 64.

39 İbn Hacer el-Askalânî, Lisânü’l-Mizân, I, 277.

40İbn Ebi’l-İzz, Şerhü’l-Akîdeti’t-Tahâviyye, (Thk. et-Türkî- el-Arnavut), I, 46-50; Meydânî, a.g.e., s. 10.

41 İbn Ebi’l-İzz, Şerhü’l-Akîdeti’t-Tahâviyye, (Thk. et-Türkî- el-Arnavut), I, 46-50; Meydânî, a.g.e., s. 10.

42 İbn Ebi’l-İzz, Şerhü’l-Akîdeti’t-Tahâviyye, (Thk. et-Türkî- el-Arnavut), I, 46-50.

43

Bkz. İbn Ebi’l-İzz, Şerhü’l-Akîdeti’t-Tahâviyye, (Thk. et-Türkî- el-Arnavut), I, 46-50; Meydânî, a.g.e., s. 10-11.

44Meydânî, a.g.e., s. 10-11; İbn Ebi’l-İzz, el-Akidetu’t-Tahâviyye ve Şerhi, (Thk. et-Türkî- el-Arnavut),

(31)

18

Tahâvî görüldüğü gibi İslam ilimlerinde mümtaz bir konuma sahiptir. Hakikaten de hayatıyla ilgili bilgi veren kaynakların müellifleri ondan övgüyle bahsetmişlerdir. İbn Asâkir, İbn Hacer (v. 852/1448), Sem’anî, İbnü’l-Cevzî, İbnü’l-Esir, Zehebî (v. 748/1348), İbn Kesir (v. 774/1373) ve daha sayamayacağımız birçok alim Tahâvî’nin ne kadar faziletli bir kişi olduğunu ifade etmişlerdir.45

Ebu Ca’fer et-Tahâvî 321/933 yılında Mısır’da bir perşembe gecesi vefat etmiş ve el-Karâfe’deki Benu’l-Eş’as mezarlığına defnedilmiştir.46 Ebu Ca’fer et-Tahâvî’nin kabri Mısır’dadır.

Gerek Ehl-i Sünnet içerisindeki konumu gerekse te’lifâtı bakımından Ebu Ca’fer et-Tahâvî, Hanefî mezhebinde ve Ehl-i Sünnet içinde önemli bir alimdir. Aslında Tahâvî hakkında daha çok detaylı bilgi verilebilir. Ancak hayatından çok onun itikadi alanla ilgili görüşleri bizim için önemlidir. Tahâvî’nin biyografisinden sonra Mâtürîdî’nin hayatıyla ilgili biraz bilgi verelim.

45Bkz. Semânî, Ebu Sa’d Abdülkerim b. Muhammed b. Mansûr et-Temîmî (v. 562/1167), el-Ensâb, I-V,

Beyrut, 1988, IV, 53; İbn Asâkir, a.g.e., V, 368; İbnü’l-Cevzî, a.g.e., XIII, 318; Bkz. Zehebî, Siyerü A’lâmi’n-Nübelâ, XV, 27-30; İbn Kesir, Ebu’l-Fidâ Hafız (v. 774/1373), el-Bidâye ve’n-Nihâye, I-XIV, Beyrut, 1990, XI, 174; İbn Hacer el-Askalânî, Lisânü’l-Mizân, I, 276; Bkz. Arnavut, Mukaddime, I, 64.

(32)

19

(33)

20

VI. EBU MANSÛR EL-MÂTÜRİDÎ’NİN HAYATI

Hidayet rehberi (imâmü’l-hüdâ), Ehl-i Sünnet’in önderi (reisü Ehli’s-Sünne), kelamcıların önderi (İmâmü’l-mütekellimîn), hidayet sancağı (alemü’l-hüda) gibi lakaplar47 verilen Ebu Mansûr Muhammed b. Mahmud el-Mâturidî es-Semerkandî, takriben 238/852 yıllarında Semerkand’ın Mâturid48 kasabasında doğmuştur.49 Mâtürîdî’nin doğum yılı olarak zikredilen bu tarih tahmini olup Matürîdî’nin hocalarından biri olan ve 248/862 yılında vefat eden Muhammed b. Mukatil er-Razi’nin vefatından çıkarılmaktadır.50 Ehl-i Sünnet’in bu büyük aliminin hayatı hakkında maalesef pek fazla bilgiye sahip bulunmamaktayız. Mâtürîdî, Ehl-i Sünnet mezhebini oluşturan iki ana mezhepten biri olan Maturidîliğin kurucusudur.51

Ancak böyle önemli bir sima ile ilgili olarak “gerçekten üzüntü verici bir durumdur ki tarih ve tabakat kitapları onun çağdaşlarından olan tefsir, kelam, fıkıh alimlerinin hayatlarına dikkatle eğilmişlerken ne yazık ki Matürîdî’nin hayatına hemen hemen hiç değinmemişlerdir. Buna karşılık aynı saha müellifleri telif ettikleri eserlerinde Eş’arî’nin hayatına çokça yer vermişlerdir. Mâtürîdî’nin bu şekilde ihmal edilmesinin çeşitli nedenlerinden bahsedilebilir. Bunlardan biri olarak Eş’arî’nin İslam coğrafyasının tam merkezinde yer almış olması gösterilebilir. Buna karşılık Mâtürîdî ise Eş’arî’ye göre daha kenarda kalmış olan bir mühitte yaşamıştır. Bu yüzden merkezde olan Eş’arî, Mâtürîdî’ye nazaran daha fazla gündeme gelmiştir. Bu anlamda ileri sürülebilecek başka bir sebep ise uzunca bir müddet belki Hanefî alimler arasında Mâtürîdî, bir mezhep müessisi olarak kabul görmemiştir. Bu biraz da Hanefilerden kaynaklanan bir durumdur.

47Kureşî, a.g.e., III, 360; Gölcük, Şerafettin-Toprak, Süleyman, Kelam (Tarih-Ekoller-Problemler), Konya,

2001, s. 53; Cafer es-Sübhânî, Buhûsün fî’l-Milel ve’n-Nihal, I-VII, Beyrut, 1991, III, 9; Pekcan, Ali, “İmâm Mâtürîdî’ (v. 333/ nin “Usûl-i Fıkha Dair Görüşleri Ya da “Meâhızü’ş-Şerâi”i Yeniden Kurmaya Çalışmak”, DBAAD, Samsun, 2004, (Sy. 2), s. 151.

48“Mâtürîd (Mâtürît) bugün Özbekistan Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan Semerkant’ın dış mahallesidir.”

Semânî, a.g.e., V, 155; İbnü’l-Esir el-Cezerî (v. 630/1233), el-Lübâb fî Tehzîbi’l-Ensâb, I-III, Dâru Sâdir, Beyrut, trs., III, 140; Özen, Şükrü, “Mâtürîdî”, DİA., Ankara, 2003, XXVIII, 146; Macdonald, D. b., “Mâtürîdî”, İA., I-XIII, İstanbul, 1995, VII, 404.

49 Topaloğlu, Bekir, Kelam İlmi Giriş, Damla Yayınevi, İstanbul, 1996, s. 121.

50

Işık, Kemal, Mâtürîdî’nin Kelam Sisteminde İman Allah ve Peygamberlik Anlayışı, Ankara, 1980, s. 9; Özdeş, Talip, Mâturîdî’nin Tefsir Anlayışı”, İstanbul, 2003, s. 42.

51Sezgin, Fuad, Tarihu’t-Türâsi’l-Arabî, (Trc. Mahmud Fehmî Hicâzî), I-II (Dokuz Cüz), Camiatu’l-İmam

(34)

21

Çünkü bu mezhebe mensup alimler hal ve tercüme geleneğine Şafiî ve Eş’arîlere nazaran daha az ilgi gösteriyorlardı.52 Mâtürîdî’nin ilim dünyasında tanınmamasının sebeplerini daha da fazlalaştırmak mümkündür.

Mâtürîdî’ye duyulan bu ilgisizliğe örnek olması bakımından bazı müelliflerden bahsetmek istiyoruz. İbn Nedim (v. 385/995) el-Fihrist’inde Mâtürîdî’den hiç bahsetmemiştir. İbn Nedim’in bu ilgisizliğini İbn Hallıkân (v. 681/1282) gibi bir tarihçide de görebiliyoruz. İbn Haldûn (v. 808/1406) Mukaddime’sinde kelam ilmine ayırdığı bölümde Mâtürîdî’den önemli bir kelamcı olmasına53, Suyûtî (v. 911/1505)

Tabakâtü’l-Müfessirîn54 adlı eserinde Matürîdî’nin müfessirliğine rağmen ondan bahsetmemişlerdir.55

Bu ilgisizliğe Mâtürîdî akidesini savunanlarda da rastlayabiliyoruz. Mesela Ömer en-Nesefî (v. 537/1142) el-Akâidü’n-en-Nesefîyye adlı eserinde Mâtürîdî’den hiç bahsetmemiştir.

Mâtürîdî’ye karşı mütekaddim alimlerde şahit olduğumuz aynı ilgisizliği çağdaş müelliflerden bazılarında da görebiliyoruz. Mesela geçmişte ve günümüzde yaşayan mezhep ve akımlar üzerinde araştırma yapmış olan Abdullah el-Emin Mâtürîdilikten hiç bahsetmemiştir.56

Şükrü Özen’in tespitine göre; “Mâtürîdî’nin kelamî görüşlerine ve onun hayatıyla ilgili bir kısım anekdotlara yer veren en eski kaynak, Mâtürîdî’nin öğrencisi Ebu’l-Hasen Ali b. Said er-Rüstüfeğnî (v.345/956),’nin bir öğrencisine ait olup bu eser Semerkant Sünnî kelam ekolüne mensup Ebu Seleme’nin “Cümelü Usûliddin” adlı eserine yazılan bir şerhtir… Hanefî olmayan tarihi kaynaklarda ise Mâtürîdî’nin adı tespit edebildiğimiz kadarıyla ilk olarak Şafiî alimlerden Ebu Asım Muhammed b. Ahmed

52 Kutlu, Sönmez, İmâm Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik, Kitabiyât Yayınları, Ankara, 2003, s. 152-154.

53 İbn Haldûn, Abdurrahman b. Muhammed (v. 808/1406), Mukaddime, (Çev. Zakir Kadiri Ugan), I-III,

MEB., Yayınları, İstanbul, 1991, II, 460-470, 515-540.

54 Bkz. Suyûtî, Celâleddin b. Abdirrahman (v. 911/1505), Tabakâtu’l-Müfessirîn, (Thk. Ali Muhammed

Ömer), Mektebetu Vehbe, Kahire, 1976. 55

Cafer es-Sübhânî, a.g.e., III, s. 9; Özen, “a.g.md.”, DİA., XXVIII, 147-148; Macdonald, D. b., “a.g.md.”, İA., VII, 404-405.

(35)

22

Herevî (v. 458/1066)…Kitâbü Tabakâti’l-Fukahâi’ş-Şafi’iyye adlı eserinde geçmektedir.”57

Bu ilgisizliğe rağmen zaman içerisinde Mâtürîdî ve onu takip eden alimler ilim dünyasında hakkettikleri yeri almışlardır. Günümüzde Mâtürîdî ile ilgili heyecan verici çalışmalar yapılmaktadır.

Mâtürîdî ile ilgili bu bilgiler verildikten sonra Mâtürîdî’nin kitaplarına bakıldığında onun farklı sahalarda birbirinden önemli eserler ortaya koyduğu görülecektir. Mâtürîdî’nin eserleri şu şekilde tasnif edilebilir:

a) Mâtürîdî’nin kelam ve mezheplerle ilgili eserleri:

Kitâbü’t-Tevhîd 58

Kitâbü’l-Makalât

Reddu Evâili’l-Edille li’l-Kâ’bî Reddu Tehzîbi’l-Cedel li’l-Kâbî Reddu Kitâbi’l-Kâ’bî fi Va’îdi’l-Füssâk Reddu Usûli’l-Hamse li’l-Bâhilî Beyanu Vehmi’l-Mu’tezile

Reddu Kitâbi’l-İmâme li Ba’dı’r-Ravâfıd er-Redd ale’l-Karâmıta (fi’l-Usûl)

57

Özen, “Yeterince Tanınmayan Bir İmam: Mâtürîdî”, Marife, sy., 3, Konya, 2005, s. 411.

58Bekir Topaloğlu ve Muhammed Aruçi tarafından Kitabü’t- Tevhid, tahkik ve tercüme edilmiştir.

(36)

23

Kitâbu’l-Usûl (Bu eser Mâtürîdî’ye nispet edilmektedir).59

b) Mâtürîdî’nin fıkıh ilmi ile ilgili eserleri:

Me’âhizu’ş- Şerâi’ fî Usûli’l-Fıkh el-Cedel fi Usûli’l-Fıkh

ed-Dürer fi Usûli’d-Dîn Şerhu’l-Camii’s-Sağîr

er-Redd ale’l-Karâmıta (fi’l-Furu’).60

c) Mâtürîdî’nin tefsir ve Kur’an ilimlerine dair eserleri:

Te’vîlâtü’l-Kur’an61

Risâle fi mâ la Yecûzü’l Vakfu aleyhi fi’l Kur’an (Bu kitap Mâtürîdî’ye nispet

edilmektedir).62

d) Mâtürîdî’nin vasâya ve münâcâta dair eseri:

Pendnâme (Bu eser Mâtürîdî’ye nispet edilmektedir). Bunların dışında bir takım

eserler de Mâtürîdî’ye nispet edilmektedir.63

59Nesefî, Ebu’l-Muîn Meymûn b. Muhammed (v. 508/1114), Tabsiratü’l-Edille, (Nşr. Hüseyin Atay), I-II,

DİB. Yayınları, Ankara, 1993, I, 472-474; Taşköprüzade, Ahmed b. Mustafa (v. 968/1561), Miftâhu’s-Seâde ve Misbâhu’s-Siyâde fî Mevzûâti’l-Ulûm, I-III, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1985, II, 86; 133-134; Özen, “a.g.md”, DİA., XXVIII, 149-150; İmamoğlu, M. Ragıp, İmâm Ebu Mansûr el-Mâtürîdî ve Te’vîlâtül’l-Kur’an’daki Tefsir Metodu, Ankara, 1991, s. 19-20.

60 Nesefî, Tabsiratü’l-Edille, I, 472-474; Özen, “a.g.md.”, DİA., XXVIII, 149-150.

61Mâtürîdî’nin, Te’vîlâtü’l-Kur’an adlı tefsiri Fatıma Yusuf el-Haymî tarafından tahkik edilerek beş cilt

halinde yayınlanmış bulunmaktadır. Türkiye’de de Bekir Topaloğlu ve Muhammed Aruçi Te’vîlâtü’l-Kur’an’ı tahkik etmektedirler. Bu eserin bir kısmı 1971’li yıllarda Te’vilatü Ehli's- Sünne Tefsiru'l-Mâtürîdî ismiyle İbrahim Avadayn tarafından tahkik edilmiştir.

(37)

24

Görüldüğü gibi Mâtürîdî’nin tefsir, akaid, başka mezheplere verdiği cevaplar vb. çeşitli alanlarda yazılmış birçok eseri mevcuttur. “İmam Mâtürîdî’ye nispet edilen eserlerden, onun kelam, mezhepler tarihi, usûl-i fıkh ve tefsir sahalarında mütehassıs olduğu görülmektedir.”64 Mâtürîdî’nin bu kıymetli eserlerini yetiştirmiş olduğu öğrencileri sonraki nesillere aktarmışlardır.

Mâtürîdî’nin yetiştirdiği ve onun görüşlerini sonraki nesillere aktaran öğrencilerden bazıları şunlardır: Ebu'l-Kasım İshak b.Muhammed b. İsmail b. el-Hakim es-Semerkandi (v. 390/951), Ebü'l-Hasan Ali b. Said er-Rüstüfeğnî, Ebü'l-Leys Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahim el-Buhari es-Semerkandi (v. 383/993) ve Ebu Muhammed Abdulkerim b. Musa el-Pezdevi (v. 390/1000) gibi birçok alim onun talebelerinden sadece birkaç tanesidir.65

Mâtürîdî’nin fikir sisteminin birçok noktasında Ebu Hanife’nin etkisi rahatlıkla görülebilir. Zira Ebu Hanife’nin el-Fıkhü’l-Ebsat, er-Risale ila Osman el-Bettî, el-Vasiyye gibi eserlerini bizzat kendisi rivayet etmiştir. Bunun yanında Mâtürîdî’nin hocalarına bakıldığı zaman yine Ebu Hanife ve onun öğrencilerine uzanan bir silsilenin olduğu görülecektir. Bu silsilede yer alan kişiler aynı zamanda Mâtürîdî’nin Ebu Hanife’nin kitaplarını kendilerinden naklettiği kimselerdir.66 Ebu Bekir Ahmed b. İshak b. Salih el-Cüzcânî, Ebu Nasr Ahmed b. el-Abbâs b. el-Hüseyn el-İyazî el-Ensâri, Nüsayr b. Yahya el-Belhî, Muhammed b. Mukatil er-Razî gibi alimler Mâtürîdî ile Ebu Hanife arasındaki ilmi köprüyü kurmuşlardır.67

Muhyiddin Bağçeci, Ebu Hanife ile Mâtürîdî arasındaki ilişkiyi şöyle ifade etmektedir: “Mâtürîdî’nin hocaları, ilimleri Ebu Hanife'ye uzanan Ebu Nasr el-İyazi, Ebu

63Brockelman, C., Tarihu’l-Edebi’l-Arabî, (Trc. Abdulhalim en-Neccâr), I-VI, Dâru’l-Meârif, Kahire, 1959,

IV, 41-43; Sezgin, a.g.e., IV, 40-41; Özen, “a.g.md.”, DİA., XXVIII, 149-150.

64Topaloğlu, Bekir, Kelam İlmi Giriş, s. 121.

65 Bağçeci, Muhyiddin, “Matüridiyye”, Şamil İA., İstanbul, 1991, IV, 76.

66 Belkasım el-Ğâlî, Ebu Mansûr el-Mâtürîdî Hayatuhu ve Arâuhu’l-Akîdiyye, Tunus, 1989, s. 45.

67

Bkz. Beyâzîzâde, Ahmed Efendi (v. 1098/1686), İşârâtü’l-Merâm min İbârâti’l-İmâm, (Thk. Muhammed Zâhid el-Kevserî), Dâru’l-Kitâbi’l-İslâmî, İstanbul, 1949, s. 6; Ebu’l-Hayr, Muhammed Eyyüb Ali, Akidetu’l-İslam ve’l-İmâm el-Mâtürîdî, el-Müessesetu’l-İslamiyye, Dakka, 1983, s. 269; Kutlu, Sönmez, a.g.e., s. 131.

(38)

25

Bekr Ahmed el-Cürcânî ve Muhammed b. Mukatil er-Râzî'dir. Bunların hocası ise İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'den okumuş olan Ebu Süleyman b. Musa el-Cüzcânî'dir. İmameyn lakabıyla tanınan İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed, İmam A'zam'ın en seçkin talebeleriydi. Mâtürîdî, hocalarından İmam A'zam'ın akaide dair el-Fıkhü'l-Ekber,

er-Risale, el-Vasiyye, el-Fıkhü'l-Ebsat, el-Âlim ve'l-Müteallim isimli risalelerini de okuyup

rivayet etmiştir.”68

Mâtürîdî’nin hocalarından Muhammed b. Mukatil er-Râzî, Ebu Hanife’nin akaidle ilgili görüşlerini nakledenlerden biridir. Muhammed b. Mukatil er-Râzî’nin önemli bir özelliği de Ebu Ca’fer et-Tahâvî’nin de bundan rivayette bulunmuş olmasıdır.69

Mâtürîdî’nin hocalarından Ebu Nasr el-Iyâzî Semerkant’ın önemli fakihlerindendir. Ahmed b. Esed b. Saman zamanında şehit olmuştur. İlmini Ebu Bekir Ahmed b. İshak el-Cüzcânî’den tahsil etmiştir. Bu zat için alimler “Ebu Hanife mezhebinin sıhhatinin en büyük delili Ebu Nasr el-Iyâzî’nin bu mezhep üzere olmasıdır.”70 şeklinde görüş beyan etmişlerdir.

Yukarıdaki alimlerin tamamı Hanefi mezhebinin önemli alimlerindendir. O halde Mâtürîdî, Hanefî mezhebine ait birikimi evvela bu alimlerden elde etmiştir.

Mâtürîdî, amelde ve itikatta Ebu Hanîfe’ye bağlı bulunduğu gibi aynı şekilde Hanefî bir mühit içinde yetişmiştir. Ebu Hanife ise fıkıhtan başka, itikadi meselelerde de büyük bir müktesebâta sahipti. Devrindeki bid’at ehli ile mücadele ve münazaralarda bulunmuş, talebeleri ondan akaide dair çeşitli risâleler rivayet etmiştir. Aynı risaleleri Mâtürîdî de rivayet etmiştir.71

68Bağçeci, Muhyiddin, “Matüridiyye”, Şamil İA., IV, 76; Yeprem, M. Saim, Mâturîdî’nin Akaid Risalesi ve

Şerhi, İstanbul, 2000, s. 15.

69

Belkasım el-Ğâlî, a.g.e., s. 45. 70

Belkasım el-Ğâlî, a.g.e., s. 46.

71Ebu Zehra, Muhammed, Tarîhü’l-Mezâhibi’l-İslâmiyye fi’s-Siyâse ve’l-Akâid ve

(39)

26

Bu sebeple kelam alimleri ve araştırmacılar ‘Mâtürîdîyye’ diye anılan bu Ehl-i Sünnet mezhebinin asıl kurucusunun Ebu Hanife olduğunu, Mâtûrîdî’nin ise Ebu Hanife’nin vaz’ettiği esasları aklı ve nakli delillerle tahkik ve tafsil ettiğini kaydederler… Mâtürîdî, Eş’arî’den önce Ehl-i Sünnet mezhebini tesis eden Ebu Hanife ve arkadaşlarının mezhebini teyid ve tafsil etmiştir.”72

Mâtürîdî’nin fikri altyıpısıyla ilgili daha iyi bilgilere sahip olmak için onun yaşadığı coğrafyayı tanımak, sosyo-kültürel şartlara ve fikri atmosfere değinmek gerekir. Mâtürîdî zamanında Orta Asya’ya bakıldığında merkezi otoriteden bağımsızlığını kazanan devlet ve devletçiklerin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu devletlerin kurucularının tamamı Abbasi devletinin hizmetinde bulunmuş ve valilik yapmış kimselerdir. Zaman içerisinde bu bölgelere atanan valiler bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Bu şekilde oluşmuş olan devletlerin başında Samanoğulları, Tahiroğulları, Karahanlılar, Gazneliler ve Safarileri sayabiliriz.73

Abbasilerin merkezi otoritelerine itibar ve saygı göstermelerine rağmen süreç içerisinde kendi istiklallerini kazanan bu küçük devletler, etnisiteleri her ne kadar farklı ve siyasi sahada nüfuz mücadelesi vermiş olsalar da İslam’ın, ilme vermiş olduğu teşvikkar prensiplerine son derece bağlılardı. Gerek saray ve gerekse ilim dünyası elinden geldiğince entellektüel faaliyetlerde bulunuyordu. Bilime meraklı yöneticiler bizzat bu meraklarını yaptıkları birbirinden kıymetli çalışmalarla gidermeye çalışıyorlardı. Böyle faaliyetlerde bulunamadıkları zaman da yanlarında bu boşluğu kapatacak ilim erbabını eksik etmiyorlardı. Orta ve Ön Asya hakikaten bir ilim, bilim, hikmet ve felsefe havzası gibiydi. Sadece dini ilimlerde değil diğer alanlarda da kayda değer çalışmalara imza atılıyordu. Bunun yanında sadece bir alanda değil çok çeşitli sahalarda kendilerini isbat eden mümtaz düşünürler yetişiyordu.74

72Topaloğlu, Bekir, Kelam İlmi Giriş, s. 122; Ebu Zehra, Muhammed, Tarîhü’l-Mezâhibi’l-İslâmiyye , s.

164-165. 73

Hasan İbrahim Hasan, a.g.e., III, 71; Kurt, Hasan, “Devlet Kurma Sürecinde Samanoğulları” AÜİFD., c. XLIV (2003) sy. 2, s. 114-115; Işık, Kemal, a.g.e., s. 10-11.

74 Bkz. Özdeş, a.g.e., s. 38-39; Hitti, Pihilip K., Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi, (Çev. Salih Tuğ), I-IV,

(40)

27

Mâtürîdî’nin yetiştiği mühitte fikir hayatı da ilmi araştırmalar kadar hareketliydi. Bu dönemde yetişmiş olan alimlerin te’lifâtına bakıldığında devirlerinin siyasi, ilmi ve fikri hayatı hakkında tatmin edici bilgiler edinebiliriz. Devrinin konjönktürel vaziyetine ışık tutması açısından Mâtürîdî’nin Tevhîd’i bunların en tipik örneğidir.

Kitâbü’t-Tevhid’in içeriğine vakıf olunduğunda bu kitabın tam bir fikir mücadelesi kitabı olduğu

görülecektir. Bu eserde hicri dördüncü yüzyıldaki fikri cereyanlara karşı verilmiş reddiyeler ve devrin fikir yapısı gözler önüne serilmiştir. Onuncu yüzyıl Bağdat’ına bakıldığında bu bölgenin eski cazibesini kaybedip, yerini yavaş yavaş Buhara, Semerkant, Herat vs. gibi diğer İslam merkezlerine bıraktığını görüyoruz. Aslında bunun temelinde yatan nedenlerden biri de bu bölgede diğer İslam idarelerine nazaran daha özgürlükçü ve bağımsız bir yapının var olmasıdır. Çok farklı kaynaklı cereyanlar bu bölgeye kadar gelmiştir. Aslında bu akımların ana kaynakları her ne kadar Ortadoğu eksenliyse de zaman içerisinde Buhara, Semerkant gibi bölgelerde de varlıklarını hissettirmişlerdir. Bu hareketlerin içinde en çok da batınî kökenli mezhepler göze çarpmaktadır. Ehl-i Sünnet kelamcıları da bu fırkalara karşı Sünnî düşünceyi savunmak üzere kitaplar yazmışlardır. Başta Mâtürîdî olmak üzere birçok alanda temayüz etmiş kelamcılar, müfessirler Maveraünnehir'e kadar gelen dini veya din dışı mezheplere karşı mantıklı ve istikrarlı mücadeleler vermişlerdir. Maveraünnehir’de Mu’tezile, Seneviyye, Karamita, Dehriyye vs. bu fırkalardan bazılarıdır. Mâtürîdî, zamanındaki fikri cereyanlardan Mu’tezilî alimlere, Seneviyye’ye, Dehriyye’ye, filozoflara, Deysaniyye’ye karşı reddiyeler yazmıştır. Mâtürîdî’nin Kitâbu't Tevhid'ine bakıldığında o dönemdeki fırkaların düşüncelerine ve bunlara yazılmış olan reddiyelere vakıf olma imkanı bulunulacaktır.75

Hicri 333/944 yılında vefat eden Mâtürîdî Semerkant'ın Çâkerdîze Mezarlığı'na defnedildi. Arkadaşı ve öğrencisi Hakîm es-Semerkandî mezar taşına şu anlamda bir ibare yazdırtır: "Burası bütün hayatını ilme adayan, gücünü ilmin yaygınlaşması ve öğretilmesi yolunda tüketen, din yolundaki eserleri övgüyle anılan ve ömrünün meyvelerini devşiren

75 Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, (Thk. Bekir Topaloğlu-Muhammed Aruçi), İSAM Yayınları, Ankara, 2005, s.

(41)

28

kişinin mezarıdır".76 Şükrü Özen’in aktardığına göre “Barthold, 1920'de Semerkant'a yaptığı seyahatte Çâkerdîze Mezarlığı'nda Mâtürîdî'nin türbesini gördüğünü kaydeder. Ancak bu mezarlık Soyvetler Birliği döneminde iskâna açılmış ve türbenin bulunduğu yer bir evin bahçesinde kalmıştır. 1991 yılında Semerkant'ı ziyaret eden bir grup Türk ilim adamı sözü edilen yerde türbe bulunmadığını, kabrinin üzerine beton atılıp avlu olarak kullanıldığını ifade etmiştir. Mâtürîdî'nin şimdi Semerkant'ın Siyab merkez ilçesinin İkinci Şark mahallesi Gucdüvân sokağında yer alan mezarının bulunduğu alana 2000 yılında tamamlanan yeni bir türbe ve etrafına da bir külliye inşa edilmiştir.”77

Çalışmamızın temel dayanaklarından olan Tahâvî ve Mâtürîdî’nin hayatlarıyla ilgili bu kısa bilgileri verdikten sonra yine çalışmamız için önemli olan ve birçok yerde sıkça kullanacağımız bazı anahtar kavramlara değineceğiz.

76 Nesefî, Tabsiratü’l-Edille, I, 472-474.

(42)

29

Referanslar

Benzer Belgeler

Endüstri Devrimi, geleneksel tarım ve ticaretten uzaklaşılarak üretimin mekanik hale getirilmesi, fabrika düzeninin karmaşıklaşması ve endüstriyel

Bu çalışmamızda, Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi'nde mitral kapak girişimi uygulanan 2808 hasta serimizde yer alan 437 rekonstrüksiyon olgusu ile 450 bioprotez

Brownie parçaları, parça fındık, Fransız bisküvisi, gerçek çikolata, çilek, muz ve Chocolabs

Malı mesleki ve ticari amaçlı olarak kullanan Tacirler(müşteri) için ise garanti süresi firmamızca belirlenmekte olup 1 yıldır. 2) Malın bütün parçaları

Tehlikeli Madde Kavramı ve Sınıflandırmalar; Hiçbir Şekilde Hava Yoluyla Taşınamayacak Tehlikeli Maddeler; Birimler ve Kullanılan Dokümanlar; Tehlikeli Maddelerin

Fakat onlar kıyamet gününde bize tâbi olacaklardır (bizden sonra geleceklerdir). Biz dünyada onlardan sonrayız, ama ahirette önce bizim hesabımız

Ġslam‟daki bu ispat-ı vacip meselesi, Allah‟ın varlığıyla birlikte birliğini de isbat etmeyi hedeflemektedir (Gölcük-Toprak, 1991: 158). Bunun sebebi, Allah‟ın

b) Deney grubu üyelerinin psikoeğitim programının sonu itibariyle akıllı cep telefonunun problemli kullanımı puanları, deney öncesine göre istatistiksel olarak