• Sonuç bulunamadı

Karaman il merkezinin beşeri ve ekonomik coğrafya özellikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karaman il merkezinin beşeri ve ekonomik coğrafya özellikleri"

Copied!
152
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ORTAÖĞRETİM SOSYAL ALANLAR ANABİLİM DALI COĞRAFYA ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

KARAMAN İL MERKEZİNİN BEŞERİ VE EKONOMİK

COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Dr. Nuri İNAN

HAZIRLAYAN

Kadir DELEN

(2)

ÖZET

Araştırma Sahası’nı oluşturan Karaman Şehri, İç Anadolu Bölgesi’nin Konya Bölümü’nde yer almaktadır.Yaklaşık 171 km2'lik bir yüzölçümü sahip olan Karaman Şehri, Orta Toroslar’ın kuzey eteğinde olup deniz seviyesinden yüksekliği 1033 m'dir.

Karaman Şehri, Büyük Konya Havzası'nın Güneybatısında yer alan önemli kapalı havzalarımızdan biri olan Karaman Havzası'nda yer alır. İç Anadolu'nun yarı kurak iklim özelliklerinin görüldüğü araştırma sahasında 1970-2000 yılları arasındaki 30 yıllık devreyi içeren rasat sonuçlarına göre, yıllık ortalama sıcaklık 11.7 °C ve yıllık ortalama yağış tutarı ise 338.1 mm kadardır.

Şehrin nüfusu ise, 2000 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre, 105384 kişiyi bulmaktadır.

Şehirdeki çalışan nüfusun çalıştıkları faaliyet alanlarına göre dağılışı incelenirse, işgücünün önemli bir bölümünün hizmet ve sanayi sektöründen geçimini sağladığı görülür. İl merkezinde ise ekonomi ağırlıklı olarak sanayi ve hizmetler sektörüne dayanmaktadır. Karaman ekonomisi, son yıllarda tarıma dayalı sanayi sektörünün hızlı bir gelişme göstermesiyle sanayinin ekonomideki payı hızla artmaktadır.

(3)

SUMMARY

Karaman which constitutes the area of research is located in Central Anatolia in the part of Konya. Its area is about 171 km² and it is in the north of middle Taurus. Its height from the sea level is 1033m.

The city Karaman, is located in one of the important closed basins in Karaman Basin which is located in the southern-west of Konya Basin. The climate carries semidry characteristics of Central Anatolia and according to the 30 years results consisting between the years 1970–2000 the yearly average heat is 11.7°C and the amount of rain is 338.1 mm.

According to results of the census of 2000 the city population is 105 384. The important part of the productive power works in labor and industry sectors. In the city centre the economy largely depends on industry and labor sectors. In recent years by the developing of industry based on agriculture the portion of industry in economy is increasing rapidly.

(4)

ÖNSÖZ

“Karaman İl Merkezinin Beşeri ve Ekonomik Coğrafya Özellikleri” isimli bu yüksek lisans tez çalışması Karaman İl Merkezini kapsayan bir çalışmadır.

Karaman Şehri, mevcut bilgilerimize göre coğrafi açıdan az incelenmiş bir yöredir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar ise daha çok bölge geneline yöneliktir. Araştırmamızın temel amacı, Karaman il merkezinin beşeri ve ekonomik coğrafya özelliklerini ortaya koymaktır. Araştırmada coğrafi düşüncenin temel düşünce ilkeleri gözetilerek, yörenin doğal ve beşeri potansiyel kaynakları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çünkü sosyal ve ekonomik sorunları çözümlenmek istenen sahaların, öncelikle doğal ve beşeri kaynaklarının belirlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bu tip araştırmalar, devlet ve özel sektörün söz konusu sahalarda yapacağı sosyal ve ekonomik yatırımların planlanmasında belirlenecek stratejik kararları kolaylaştırıcı bir doküman olabilir.

Çalışmamızda bu düşüncelerden hareketle, ilk önce doğal çevre özelliklerine yer verilmiş, daha sonrada doğal çevre faktörlerinin sosyal ve ekonomik gelişmeyi ne şekilde etkilediği ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Tez konusu seçiminde ve araştırmanın bütün aşamalarında her zaman yardımlarını gördüğüm danışmanım Yrd. Doç. Dr. Nuri İNAN’a şükranlarımı sunarım. Ayrıca gezi gözlem ve dokümanter veri toplama aşamasında yardımlarını gördüğüm tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerine teşekkürü bir borç bilirim.

Çalışmamın başından sonuna kadar, her türlü desteğini benden esirgemeyen eşim Sıttıka DELEN’e en içten teşekkürlerimi sunarım.

(5)

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...İV ÖZET...İ SUMMARY...İİ ÖNSÖZ...İİİ İÇİNDEKİLER...İV ŞEKİL LİSTESİ...İX TABLO LİSTESİ...Xİ FOTOĞRAF LİSTESİ...Xİİİ BÖLÜM I...1 1. GİRİŞ...1

1.1. ARAŞTIRMA SAHASI’NIN YERİ ve SINIRLARI...1

1.2. ARAŞTIRMA SAHASI İLE İLGİLİ DAHA ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR...2

1.3. ARAŞTIRMANIN AMACI...4

1.4. ARAŞTIRMADA KULLANILAN MALZEME ve YÖNTEM...4

1.5. ARAŞTIRMA SAHASI’NIN KONUMU ve ÖNEMİ...5

1.6. ARAŞTIRMA SAHASI’NIN TARİHİ...6

BÖLÜM II...9

2. FİZİKİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ...9

2.1. GENEL JEOLOJİK ÖZELLİKLER...9

2.1.1. Paleozoik...9 2.1.2. Mesozoik...9 2.1.3. Tersiyer...10 2.1.4. Kuaterner...10 2.2. JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLER...12 2.2.1. Dağlık Sahalar...12 2.2.2. Plato Sahası...17 2.2.3. Ovalık Saha...18 2.3. İKLİM ÖZELLİKLERİ...18 2.3.1. İklim Elemanları...19 2.3.1.1. Sıcaklık...19 2.3.1.2. Basınç ve Rüzgarlar...21 2.3.1.3. Nem ve Bulutluluk...22

(6)

2.3.1.4. Yağışlar...24

2.3.1.5. Yağış Etkinliği...27

2.4. HİDROGRAFYA ÖZELLİKLERİ...29

2.4.1. Yer üstü Su Durumu...29

2.4.2. Yer altı Su Durumu...30

2.5. TOPRAK ÖZELLİKLERİ...31

2.5.1. Alüvyal Topraklar...31

2.5.2. Kahverengi Topraklar...32

2.5.3. Regosal Topraklar...32

2.5.4. Kırmızı - Kestane Topraklar...32

2.5.5. Kalkersiz Kahverengi Topraklar...33

2.5.6. Kırmızı- Kahverengi Topraklar...33

2.6. DOĞAL BİTKİ ÖRTÜSÜ ÖZELLİKLERİ...33

2.6.1. Orman Vejetasyonu...34

2.6.2. Bozuk Orman Vejetasyonu...34

2.6.3. Step Vejetasyonu...34

BÖLÜM III...35

3. BEŞERİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ...35

3.1. NÜFUS...35

3.1.1. ARAŞTIRMA SAHASI NÜFUSU’NUN TARİHİ GELİŞİMİ...35

3.1.2. NÜFUS ARTIŞI...36 3.1.3. NÜFUS HAREKETLERİ...38 3.1.3.1. Doğumlar ve Ölümler...38 3.1.3.2. Göçler...39 3.1.3.2.1. İç göçler...39 3.1.3.2.2. Dış Göçler...41

3.1.4. NÜFUSUN SOSYAL ve EKONOMİK ÖZELLİKLERİ...44

3.1.4.1. Cinsiyeti ve Yaş Yapısı...44

3.1.4.2. Nüfusun Ekonomik Faaliyet Kollarına Göre Dağılımı...48

3.1.4.3. Nüfusun Eğitim ve Kültür Durumu...51

3.1.4.4. Araştırma Sahası’nda Eğitimin Tarihi Gelişimi...54

3.1.5. AİLE BÜYÜKLÜĞÜ...55

(7)

3.1.7. NÜFUS DAĞILIŞI ve YOĞUNLUĞU...57

3.1.8. YERLEŞME ÖZELLİKLERİ...57

3.1.8.1. Araştırma Sahası’nda Yerleşmenin Tarihçesi...57

3.1.8.2. Şehir İçi Arazi Kullanımı...64

3.1.8.2.1. Konut Alanları...64

3.1.8.2.1.A. Meskenlerin Özellikleri...71

3.1.8.2.2. Kentsel Yeşil Alanlar...73

3.1.8.2.3. Kentsel Sosyal Donanım...73

3.1.8.2.4. İş ve Ticaret Alanları...74 3.1.8.2.5. İdari Alanları...75 3.1.8.2.6. Sanayi Alanları...75 3.1.8.2.7. Kültür ve Eğitim Alanları...76 3.1.8.2.8. Askeri Alanlar...76 BÖLÜM IV...77

4. EKONOMİK COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ...77

4.1. SANAYİ ...77

4.1.1. Gıda Sanayisi...79

4.1.1.1. Bisküvi fabrikaları...79

4.1.1.1.1. Bifa Bisküvi ve Gıda Sanayi A.Ş...80

4.1.1.1.2. Saray Bisküvi ve Gıda Sanayi A.Ş...80

4.1.1.1.3. Biskot Bisküvi ve Gıda Sanayi A.Ş...82

4.1.1.2. Un fabrikaları...82

4.1.1.2.1. Bifa Un ve Gıda Sanayi A.Ş...82

4.1.1.2.2. Bulsan Un Fabrikası...82

4.1.1.2.3. Karaman Yem - Un Gıda Sanayi A.Ş...82

4.1.1.3. Bulgur fabrikaları...83

4.1.1.3.1. Bumas Bulgur A.Ş...83

4.1.1.3.2. Duru Bulgur Fabrikası...83

4.1.1.4. Gofret fabrikaları...83

4.1.1.5. Ekmek Fabrikaları...83

4.1.1.6. Peynir ve Yağ İmalathaneleri...83

4.1.1.7. Et Entegre Tesisleri...84

4.1.1.8. Tekel Suma (Üzüm Suyu) Fabrikası...84

(8)

4.1.3. Ambalaj İmalathaneleri ...84

4.1.3.1. Bifa Mukavva ve Ambalaj Sanayi A.Ş...84

4.1.4. Tekstil Sanayi Tesisleri...85

4.1.4.1. Kombassan Holding Pamuklu Sanayi İşletmesi...85

4.1.5. Orman Ürünleri Endüstrisi...85

4.1.6. Makine ve Metal Sanayi Tesisleri...86

4.1.6.1. Göçmen Makine Sanayi...86

4.1.6.2. Kurt Makine Sanayi...86

4.1.6.3. Özkurt Makine Sanayi...86

4.1.6.4. Ekerler Makine Sanayi...86

4.1.7. Muhtelif İmalat ve Tamir Bakım Atölyeleri...87

4.1.8. İnşaat Sektörü...87

4.2. TARIM...88

4.2.1. Ziraat Faaliyetleri...88

4.2.1.1. Tarım Toprakların Yararlanma Bakımından Bölünüşü...88

4.2.1.2. Tarımsal Ürünlerin Ekiliş Sahaları ve Üretim Durumu...90

4.2.1.2.1. Ekili Alanlar...90

4.2.1.2.2. Dikili Alanlar...92

4.2.2. Hayvancılık Faaliyetleri...94

4.2.2.1. Küçük Baş Hayvan Yetiştiriciliği...94

4.2.2.2. Büyük Baş Hayvan Yetiştiriciliği...95

4.2.2.3. Kümes Hayvancılığı...95

4.2.2.4. Arıcılık...96

4.3. ULAŞIM...97

4.3.1. Karayolu...97

4.3.2. Demiryolu...97

4.3.3. Kentsel Ulaşım, Teknik Altyapı ve Sorunları...100

4.4. TİCARET...101

4.5. TURİZM...104

4.5.1. Karaman Müzesi...104

(9)

4.5.3. Medreseler...105

4.5.3.1. Hatuniye Medresesi...105

4.5.4. Camiler...106

4.5.4.1. Ak Tekke Cami...106

4.5.4.2. Hacıbeyler Cami...106

4.5.4.3. Yunus Emre Cami...106

4.5.4.4. Nuhpaşa Cami...106

4.5.4.5. İmaret Cami...107

4.5.4.6. Araboğlu Cami...107

4.5.4.7. Siyahser Cami...107

4.5.4.8. Kaya Halil Cami...107

4.5.4.9. Yeni Minare Cami...108

4.5.4.10. İsmail Hacı Zaviyesi...108

4.5.5. Türbeler...108

4.5.5.1. Yunus Emre Türbesi...108

4.5.5.2. Cambaz Kadı Türbesi...108

4.5.5.3. Demir Gömlek Türbesi...109

4.5.5.4. Kaya Halil Türbesi...109

4.5.5.5. Kızlar Türbesi...109

4.5.5.6. İbrahim Bey Türbesi...109

4.5.5.7. Aleaddin Bey Türbesi...109

4.5.5.8. Karabaş Veli Türbesi...110

4.5.6. Hamamlar...110

4.5.6.1. Sülayman Paşa Hamamı...110

4.5.6.2. Lal Hamamı...110

4.5.6.3. Seki Çeşme Hamamı...110

4.5.6.4. Yeni Hamam...110

SONUÇ...111

ÖNERİLER...114

KAYNAKLAR...120

(10)

ŞEKİL LİSTESİ

Şekil I.1: Araştırma Sahası’nın Lokasyon Haritası...1

Şekil II.1: Araştırma Sahası ve Çevresinin Jeoloji Haritası...11

Şekil II.2: Araştırma Sahası ve Çevresinin Topoğrafya Haritası...14

Şekil II.3: Araştırma Sahası ve Çevresinin Jeomorfoloji Haritası...16

Şekil II.4: Araştırma Sahası’nda Ortalama Sıcaklığın Aylara Göre Dağılışı... (1970-2000)...20

Şekil II.5: Ortalama Don Olayı Günler Sayısının Aylara Göre Dağılışı... (1970-2000)...21

Şekil II.6: Araştırma Sahası’nın Ortalama Nisbi Nem Değerinin Aylara Göre... Dağılışı...23

Şekil II.7: Araştırma Sahası’nın Ortalama Yağış Miktarının Aylara... Göre Dağılışı (1970-2000)...25

Şekil II.8: Araştırma Sahası’nın Ortalama Yağış Miktarının... Mevsimlere Göre Dağılışı...26

Şekil II.9: Araştırma Sahası’nın Thornthwaite Göre Su Bilançosu Diagramı...29

Şekil III.1: Araştırma Sahası’nın Sayım Devrelerine Göre Nüfus Artışı...36

Şekil III.2: Araştırma Sahası’nda Doğanların Şehir Nüfusu İçindeki... Oranları (1990)...39

Şekil III.3: Araştırma Sahası’nda Doğanların Şehir Nüfusu İçindeki... Oranları (2000)...39

Şekil: III.4: Araştırma Sahası’ndan Dış Ülkelere Yönelik Göçlerin Ülkelere Göre... Dağılışı (1960-2000)...43

Şekil III.5: Araştırma Sahası’nın Nüfusunun Cinsiyet ve Yaş Piramidi (2004)...45

Şekil III.6: Araştırma Sahası’nın Nüfusunun Geniş Aralıklı Olarak... Gruplandırılması...47

Şekil III.7: Araştırma Sahası’nda İş Gücüne Katılma Oranı Kadın (1990-2000)...50

Şekil III.8: Araştırma Sahası’nda İş Gücüne Katılma Oranı Erkek (1990-2000)...50

Şekil III.9: Araştırma Sahası’nda Okur Yazar Oranı (1990-2000)...52

Şekil III.10: Araştırma Sahası’nda İlköğretimden Mezun Olanların... Oranı (14+yaş), (1990-2000)...52

Şekil III.11: Karaman Şehri Mahalleleri Fonksiyon Haritası...61

Şekil III.12: Karaman Şehri’nde Eski Tip Bir Konutun Planı...72

(11)

Şekil IV.1: Araştırma Sahası’nda Arazinin Yararlanma Bakımından Bölünüşü...88 Şekil IV.2: Araştırma Sahası’nda Ekili- Dikili Alanların Yararlanma Bakımından....

Bölünüşü (2004)...91 Şekil IV.3: Araştırma Sahası ve Çevresinin Ulaşım Haritası...99

(12)

TABLO LİSTESİ

Tablo II.1: Araştırma Sahası’nın Yıllık Ortalama Sıcaklık...

Değerleri (1970-2000)...19

Tablo II.2: Yıllık Ortalama Yüksek ve Ortalama Düşük Sıcaklık Değerleri...20

Tablo II.3: Araştırma Sahası’nın Ortalama Donlu Günler Sayısının ... Aylara Göre Dağılışı (1970-2000)...21

Tablo II.4: Araştırma Sahası’nın Ortalama ve En Hızlı Rüzgar Hızının... Aylara Göre Dağılışı (1970-2000)...22

Tablo II.5: Araştırma Sahası’nın Ortalama Nisbi Nem Değerlerinin... Aylara Göre Dağılışı (1980-2000...22

Tablo II.6: Araştırma Sahası’nın Ortalama Bulutluluk Değerlerinin... Aylara Göre Dağılışı (1980-2000)...23

Tablo II.7: Araştırma Sahası’nın Ortalama Sisli Gün Sayısının Aylara ... Göre Dağılışı...24

Tablo II.8: Araştırma Sahası’nın Ortalama Yağış Miktarının Aylara ... Göre Dağılışı (1970-2000)...24

Tablo II.9: Araştırma Sahası’nın Ortalama Yağış Miktarının... Mevsimlere Göre Dağılışı...25

Tablo II.10: Araştırma Sahası’nın Ortalama Kar Yağışlı, Karla Örtülü Gün... Sayısı ve En Yüksek Kar Örtüsünün Aylara Göre Dağılışı (1970-2000)...27

Tablo II.11: Araştırma Sahası’nın Thornthwaite Göre Su Bilançosu...28

Tablo III.1: Araştırma Sahası’nın Sayım Devrelerine Göre... Nüfus Artışı (1927-2000)...36

Tablo III.2: Araştırma Sahası’nın Dışarıya Yönelik Göçlerin İllere Göre Dağılışı...40

Tablo III.3: Araştırma Sahası’nın Dış Ülkelere Yönelik Göçlerin ... Ülkelere Göre Dağılışı (1960-2000)...42

Tablo III.4: Araştırma Sahası’ndaki Nüfusun Cinsiyet Durumu (1940-2000)...45

Tablo III.5: Araştırma Sahası Nüfusunun Yaş Gruplarına Göre Dağılışı (2004)...46

Tablo III.6: Araştırma Sahası’nın Nüfusunun Geniş Aralıklı Olarak... Gruplandırılması (2004)...47

Tablo III.7: Nüfusun Ekonomik Faaliyet Kollarına Göre Dağılımı...48

Tablo III.8: Araştırma Sahası’nın Öğrenim Durumu...54

Tablo III.9: Araştırma Sahası’nda Nüfusun Mahallere Göre Dağılışı (2004)...63

(13)

Tablo III.11: Araştırma Sahası’nda Arazi Kullanım Değerleri (1990)...68

Tablo III.12: Araştırma Sahası’nda Arazi Kullanım Değerleri (2003)...70

Tablo III.13: Kentse Sosyal Yapı ve Teknik Alt Yapı Standartları...74

Tablo IV.1: Araştırma Sahası’nda Sanayi İşletmelerinin Faaliyet... Kollarına Göre Dağılımı...79

Tablo IV.2: Araştırma Sahası’nda Faaliyette Olan Gıda Sanayi Tesisleri...81

Tablo IV.3: Araştırma Sahası’nda Ambalaj Sanayi Tesisleri ...85

Tablo IV.4: Araştırma Sahası’nda Tekstil Sanayi Tesisleri...85

Tablo IV.5: Araştırma Sahası’nda Mobilya Sanayi Tesisleri...86

Tablo IV.6: Araştırma Sahası’nda Makine ve Metal Sanayi Tesisleri...87

Tablo IV.7: Araştırma Sahası’nda Arazinin Yararlanma Bakımından Bölünüşü...88

Tablo IV.8: Araştırma Sahası’nda Ekili-Dikili Alanların Yararlanma... Bakımından Bölünüşü (2004)...91

Tablo IV.9: Araştırma Sahası’nda Ekili Alanlarda Yetiştirilen... Ürünlerin Ekiliş Sahaları ve Üretim Durumu (2004)...92

Tablo IV.10: Araştırma Sahası’nda Meyve Ağacı Sayısı ve Üretim Durumu (2004)...93

Tablo IV.11: Araştırma Sahası’nda Beslenen Hayvan Varlığının... Türlerine Göre Dağılışı...94

Tablo IV.12: Araştırma Sahası’nın Bazı İllere ve İlçelere Olan Uzaklığı...97

Tablo IV.13: Karaman Şehri İstasyonuna Gelip-Giden Trenlerin Adı... ve Geliş-Kalkış Saatleri...98

Tablo IV.14: Karaman Şehri’nin İhracat Ettiği Ürünler ve Miktarları...103

(14)

FOTOĞRAFLAR

Foto II.1: Araştırma Sahası’nın Güneydoğusundaki Kalkerli Formasyonlar...123

Foto III.1: Karaman Şehri’nden Genel Bir Görünüm...123

Foto III.2: Karaman Devlet Hastanesinden Bir Görünüm...124

Foto III.3: Araştırma Sahası’nda “Eski Karaman Evi”...124

Foto III.4: Araştırma Sahası’nda Modern Konutlardan Bir Görüntü...125

Foto III.5: Karaman Valilik Binasından Bir Görüntü...125

Foto IV.1: Organize Sanayi Bölgesindeki Bisküvi Fabrikalarından Bir Görüntü...126

Foto IV.2: Karaman Organize Sanayi Bölgesindeki Bulgur Fabrikalarından... Bir Görünüm...126

Foto IV.3: Araştırma Sahası’nın Doğusundaki Küçük Sanayi Sitesi’ndeki Oto Tamir... Atölyelerinden Bir Görüntü ...127

Foto IV.4: Küçük Sanayi Sitesindeki Ağaç İşleme Atölyesinden Bir Görüntü...127

Foto IV.5: Araştırma Sahası’nda Sulama Yapılan Tarım Arazileri...128

Foto IV.6: Toprak Mahsulleri Ofisindeki Buğday Silolarından Bir Görüntü...128

Foto IV.7: Karaman Buğday Pazarından Bir Görünüm...129

Foto IV.8: Karaman Ovası’nda Bir Elma Bahçesinden Görünüm ...129

Foto IV.9: Modern Olarak Yapılan Büyük Baş Hayvancılıktan Bir Görüntü...130

Foto IV.10: Urgan Boğazındaki Büyükbaş Besihanelerden Bir Görüntü...130

Foto IV.11: Karaman T.C.D.D Garından Bir Görünüm...131

Foto IV.12: Tarihi Karaman Kalesinden Bir Görünüm...131

Foto IV.13: Karaman Müzesinden Bir Görünüm...132

Foto IV.14: Tarihi ve Turistik Değerleri Olan Mader-i Mevlana Camisinden... Bir Görünüm...132

(15)
(16)

1.2. ARAŞTIRMA SAHASI İLE İLGİLİ DAHA ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Karaman Şehri, mevcut bilgilerimize göre coğrafi açıdan az incelenmiş bir yöredir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar ise daha çok bölge geneline yöneliktir.

Bireysel Çalışmalar

AKKUŞ, (1995), “Karaman Havzası’nın Fiziki Coğrafyası” isimli proje çalışması yapmıştır. Bu çalışmada araştırma sahası’nın çevresindeki yüksek kesimler değişik jeolojik devreye ait kalker ve volkanik formasyonlardan oluştuğunu, karstik yapıya sahip alanlarda mağara, dolin, lapya gibi bir çok şekil meydana geldiğini, Toroslarla ova tabanı arasında vadilerle derin yarılmış platolar yer aldığını belirtmiştir.

BLUMENTHAL, (1956), “Karaman-Konya Havzası Güneybatısında Toros Kenar Silsileleri ve Şist Radyolarit Formasyonları Stratigrafisi Meselesi” isimli çalışmasında Hacıbaba Dağı’nın Kretase'ye ait tabakalı kalkerlerden müteşekkil olduğunu belirtmiştir.

UYSAL, (1969), “Karadağ ve çevresinin jeomorfolojik incelemesi”isimli çalışmasında Neojen göl kalkerlerinin fosil arazi olduğunu Helix, planorbis ve lymnea ihtiva ettiğini, bu tortulların muhtemelen Glasiyel dönemde havzanın alçak kısımlarını kaplayan bir iç denizin tabanında ve bilhassa kıyılarda çökelmiş olduğunu Bu sahada ayrıca göl depolarıda bulunduğunu ve bu depoların Kuaterner'e ait olduğunu ifade etmiştir.

ARDOS, (1973), “Karaman’ın Batısındaki Hacıbaba Dağı’nın Strüktür ve Jeomorfolojisi” isimli çalışmasında Hacıbaba Dağı'nın ana formasyonlarını Kretase kalkerleri meydana geldiğini nisbeten kolay eriyebilen ve kütlevi kalın tabakalar halinde bulunan bu kalkerler üzerinde iyi gelişmiş karsttik şekiller bulunduğunu Hacıbaba Dağı karstlaşma için uygun şartlara sahip olduğunu dağı meydana getiren kalkerlerin oldukça saf olduğunu belirtmiştir. Ancak tabaka düzlemine ve derine doğru bir çok çatlak bulunduğunu bu çatlakların suyun derine doğru inmesine ve derinlerde erime faaliyetinde bulunarak karsttik oluşuma ve gelişime yardımcı olduğunu ifade etmiştir.

(17)

KATRANCI, (1987), Araştırma Sahası ve çevresinde, bazı toprak araştırmaları yapmıştır. Kırmızı- Kestane renkli toprakların Hacıbaba dağının güneybatısında yayılış gösterdiğini belirtmiştir.

GÜMÜŞÇÜ, (1997), “XVI Yüzyıl Larende Kazasında Yerleşme ve Nüfus” isimli doktora tezinde XVI. yy başlarında sancak merkezi olan Larende, sonradan yapılan değişikler ile, kaza merkezi ve yüzyıl sonlarında nahiye merkezi durumuna gerilemesine rağmen, sahip olduğu ekonomik ve kültürel öneminden pek bir şey kaybetmediğini kırsal kesiminde bir çok bakımdan uygun şartlara sahip olması nedeniyle yüzyıl içinde artmaya başlayan nüfus, 84 yılda üç katına çıktığını Larende kazasında hem şehir hem de kırsal kesimde meydana gelen ortalama yıllık nüfus artış hızı ‰ 13 olduğunu, XVI. yy Anadolusu’nda yaşanan ‰ 10-15’lik yıllık nüfus artış hızına uygunluk gösterdiğini belirtmiştir. Ayrıca karaman şehir merkezinden kıbrıs adasına göç olayının yaşandığını ifade etmiştir. XVI. yy Larende kazası yerleşme merkezlerinin % 85’nin lokalisazyonu yapıldığını bunlardan sadece % 40 kadarı varlıklarını bugüne kadar sürdürebilmiş olduğunu, XVI. yy’da kaza dahilinde bulunan 194 köyden bugüne ulaşanların sayısı sadece 76’dır. Takip eden dönemlerde çeşitli nedenler ile bu sahadaki köylerden bazıları ortadan kalkerken, sonraki dönemlerde başka yerlerde başka isimler ile yeni köyler kurulduğunu ifade etmiştir.

UYSAL, ALODALI, DEMİRCİ, (1995) , “Dünü ve Bugünüyle Karaman” adlı eserinde Karaman İlinin geneliyle ilgili kültür, tarih, coğrafyasında ayrıntılı bir şekilde bahsetmiştir.

Kurumsal Çalışmalar

Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından (1975), “Karaman Ayrancı ve Akçaşehir Ovaları Hidrojeolojik Etüt Raporu” isimli çalışmasında tüflerin araştırma sahasının kuzeyinde yayılış gösterdiğini, alüvyonların karaman Ovası’nda kil, kum, çakıl, ve kumlu kil olarak 4 grupta toplandığını, alüvyonların toplam kalınlıklarının 150 m civarında olduğunu belirtmiştir.

Karaman İl Tarım Müdürlüğü Çalışma Raporu (2004) Araştırma Sahası’ndaki ekili-dikili alanların tespiti, üretim durumu ve hayvan sayıları hakkında detaylı bir çalışma yapmıştır.

(18)

Konya Toprak Su Genel Müdürlüğü, (1978), “Konya Kapalı Havzası Toprakları” isimli çalışmasında sahanın toprak tipleri ve yayılış alanları hakkında çalışma yapmıştır.

Karaman Belediyesi, (2003), “İmar Planı Raporu” isimli çalışmasında Araştırma sahası’nda arazi kullanım değerlerini detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

Karaman valiliği, (2004), “Brifing Dosyası” araştırma sahası’ndaki nüfusun ekonomik faaliyet kollarına göre dağılımı ve araştırma sahasında meydana gelen göçler konusunda bilgi vermektedir.

Karaman Sanayi ve Ticaret Odası, (2004), hazırladığı bülteninde Araştırma sahası’ndaki sanayi kuruluşları, üretimleri, çalışan kişi sayısı bakımından detaylı bir araştırma yapmıştır.

Karaman İl Turizm Müdürlüğü, (2004), “Turizm Rehberi” isimli çalışmasında sahadaki tarihi, turistik değerleri hakkında bilgi verilmiştir.

1.3. ARAŞTIRMANIN AMACI

Bu araştırma ile Karaman Şehri’nin beşeri ve ekonomik coğrafya özelliklerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Araştırma Sahası, bölgesel coğrafya metodu ile etüt edilmeye çalışılmıştır. Bu metoda bağlı kalınarak şehir merkezinin sosyal ve ekonomik bakımdan yeteri kadar gelişmesinde etkili doğal ve beşeri çevre faktörlerinin tespiti ve çevrenin potansiyel kaynaklarının tanıtımının yapılması araştırmanın esas amacını oluşturmaktadır. Çalışma sahası seçilirken söz konusu sahanın daha önce coğrafî bir görüşle incelenmemiş olması da göz önünde tutulmuştur.

Bu çalışmada yörenin beşeri ve ekonomik özellikleri ile bunları denetiminde tutan sorunlar analiz edilirken, bu sorunların çözümüne yönelik öneriler de getirilmeye çalışılmıştır. Nitekim kalkınma planlarının hazırlanması aşamasında coğrafya ilminin pratiğinden yararlanmak en rasyonel yoldur. Kuşkusuz bu aşamada coğrafyacılara büyük görev düşmektedir. Çünkü ülke genelinde olduğu gibi araştırma sahasında da tespit edilen sorunlar (bitki örtüsünün tahribi, nüfus artışı,işsizlik, göç olgusu gibi) temelde bir coğrafi çevre sorunudur.

1.4. ARAŞTIRMADA KULLANILAN MALZEME ve YÖNTEM

Amaçları genel olarak belirtilen bu araştırma birkaç aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk olarak araştırma sahasını ilgilendiren yazılı kaynaklar gözden

(19)

geçirilmiş, gerekli notlar alınarak elde edilen verilerin değerlendirilmesi yoluna gidilmiştir. Ancak, araştırma sahasını doğrudan ilgilendiren yerel kaynakların yetersiz kalması nedeniyle, araştırmada genel coğrafî eserlerden de yararlanılmıştır.

Daha sonra, yerinde gözlem ve mülakatlar geçekleştirilmiştir. Ayrıca, tezin hazırlanması aşamasında Harita Genel Komutanlığı’nın (H.G.K) 1/200.000 ölçekli Türkiye Topoğrafya Haritası Paftaları, Belediye Bina Cetvelleri Raporu, Devlet İstatistik Enstitüsü (D.İ.E.) İstatistik Bültenleri, Devlet Su İşleri (D.S.İ) Karaman-Ayrancı Ovalarının Yeraltı Suyundan Sulanmasına ait Plânlama Raporu, Devlet Meteoroloji İstasyonu Genel Müdürlüğü (D.M.İ.G.M), çok yıllık iklim verileri ve yıllık bültenlerinden, Karaman Meteoroloji İstasyonu verilerinde geniş ölçüde yararlanılmıştır.

Veriler elde edildikten sonra, araştırmanın son aşamasında coğrafya ilminin temel düşünce ilkelerine ve ifade tekniklerine bağlı kalınarak yazım aşamasına geçilmiştir. Yazım aşaması gerçekleştikten sonra araştırma faaliyeti sonuç ve öneriler kısmıyla tamamlanmış bulunmaktadır.

1.5. ARAŞTIRMA SAHASININ KONUMU ve ÖNEMİ

Araştırma Sahası’nı oluşturan Karaman Şehri, İç Anadolu Bölgesi’nin Konya Bölümü’nde yer almaktadır. Araştırma sahası kabaca 37°-11° kuzey enlemleri ile 33°-15° doğu boylamları arasında yer almakta olup, 171 km2 yüz ölçüme sahiptir.

Araştırma Sahası, Akdeniz ile İç Anadolu’yu birbirine bağlayan köprü konumundadır. Ekonomik alanda kabuk değiştiren Türkiye de bu değişimin en bariz görüldüğü yerlerin başında araştırma sahası gelmektedir.

İklim ve toprak koşullarının elverişli olması nedeniyle, araştırma sahası yaklaşık 6000 yıldan beri yerleşmeye sahne olmuştur. Hititler, Friglere, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Karamanoğulları ve Osmanlılar gibi çeşitli uygarlıkların egemenliğinde kalan bölgede, Derbe gibi yerleşme tarihî oldukça eski olan antik şehirde yer almaktadır.

Araştırma Sahası tarım ve sanayi alanındaki üretimiyle, ülke ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Sanayici, gelenekselliği modern teknoloji ile birleştiren girişimci özelliği sayesinde kendisini devamlı yenileyerek uluslar arası rekabete

(20)

açılmış ve araştırma sahası Türkiye de gelişmiş iller arasına girmesini sağlamıştır. Sanayi, eğitim, sağlık, tarım, ve diğer sektörlerde önemli gelişmeler sağlanmıştır.

Araştırma Sahası’nın ekonomik yapısı, tarıma dayalı sanayi faaliyetleri başta olmak üzere, hayvancılık ve ticaret faaliyetlerine dayanmaktadır. Saha, genelde tarıma dayalı endüstri kolları faaliyet göstermektedir. Saha, son 15 yıldır yapmış olduğu büyük yatırımlarla adını Türkiye’ye ve Dünyaya duyurmuştur. Şu an saha Türkiye’nin bisküvi üretim merkezidir. Ayrıca un, bulgur, dokuma hayvansal ürünler endüstrisi ile tarım aletleri, makine yapım endüstrisi, belli başlı endüstri kollarıdır. Ayrıca şehirde, Selçuk Üniversitesine bağlı bir fakülte ve üç tane yüksek okulun da bulunması, il merkezinin sosyal- ekonomik ve kültürel yönden gelişmesini teşvik etmektedir.

1.6. ARAŞTIRMA SAHASININ TARİHİ

Karaman Şehri, Hititler devrinde yarı bağımsız bir devlet olan Arzava Devleti’nin sınırları içerisinde idi. Bugün, Karadağ'da ve Kızıldağ'da Hititler’den kalma kitabe ve şekiller mevcuttur.

“M. Ö. VII. yy'da Friglerin, M. Ö. VI. yy'da Lidya'lıların istilasına uğrayan şehir, bu yüzyılın sonlarında Pers hakimiyeti altına girmiştir. Klasik devirlerde Lykaonia bölgesinde Laranda olarak bilinen Karaman, Hellenistik devirde Büyük İskender'in haleflerinden Perdikkas ve Filippos'un M. Ö. 332 yıllarında talan ve tahribatına uğramıştır. Bundan sonrada Antigonun tahribatına uğramıştır. Bundan sonrada Antigonun ve daha sonra Seleskon'un eline geçen Laranda, M. Ö. Birinci asra kadar Anadolu'daki Helenistik krallıklarının elinde kalmıştır” (Uysal, Alodalı ve Demirci, 1995, s. 33).

“Karaman Şehri, Roma devrinde mahalli krallardan Derbe Hakimi Antipatros'un idaresine girmiş, Galatia Kralı Amtntos'un, Antipatros'u yenip öldürülmesi üzerine şehir Galatlar'in eline geçmiştir. Laranda Roma devrinde Lykaonia birliğine bağlı önemli bir ticaret merkezi olarak kalmıştır. Şehir, M.S. 325 - 451 yılları arasında Roma konsül seçimlerine temsilci gönderebilecek kadar mühim bir merkez olmuştur. Keza, ele geçen bazı taş kitabelerden Roma İmparatoru Traian zamanında şehrin imar edildiğini ve bazı binaların yapıldığını anlamaktayız” (Uysal ve arkadaşları 1995, s. 34).

Laranda, Bizans döneminde Hıristiyanlığın önemli şehirleri arasında görülmektedir. Karaman ve çevresinde özellikle Karadağ üzerinde bulunan IV. ile IX.

(21)

yy arasında yapıldığı sanılan bir çok manastır ve kiliseler yer almaktadır. Bugün bu kilise kalıntılarından bir kısmı ayakta olup, literatüre Binbir Kilise olarak geçmiştir. Bu devre ait yapılardan sağlam olanlardan Degle ören yerinde çok görülmektedir. Şehir VII ve IX. yüzyıllarda Arap orduları tarafından birkaç kere kısa süreli olarak işgal edilmişse de, şehir Selçuklular devrine kadar Bizans hakimiyeti altında kalmıştır.

Karamanoğulları uzun yıllar Anadolu Selçuklu devletine bağlı kaldılar. Bu süre içerisinde, devlete çok bağlı kalıp, hiçbir isyan hareketinde bulunmadılar. Ancak Anadolu Selçuklu devletinin Moğol hakimiyetine girmesi üzerine isyan ederek bağımsız Karamanoğlu Türk devletini kurmuşlardır. MS.1235 tarihinde Nure Sofi tarafından, Moğol istilası sonucu dağılan Türk boyları yeniden bir bayrak altında toplanmıştır (Uysal ve arkadaşları 1995, s. 35).

Anadolu Selçuklu Devleti’nde Moğol istilasından önce başlayan ve istilanın sonunda yoğunlaşan milli kültürden uzaklaşma yozlaşma ve yabancı hayranlığı had safhaya varmış, bu devirde Türk dili ile birlikte milli kültür bakımından yönetenler ile yönetilenler arasında büyük farklılıklar meydana gelmiştir. Bu durum karşısında Yunus Emre, Tabduk Emre, Aşık Paşa, Sarı Saltuk, ve Karamanoğlu Mehmet Bey, siyasi kültürel alanlarda Türk kültür ve medeniyetinin tahrip edilmekte ve hatta yok edilmekte olduğunu görerek, siyasi ve kültürel çalışmalara yoğunluk vermişlerdir. Karamanoğlu Mehmet Bey, topladığı ordu ile Konya'ya Moğolların üzerine yürümüş, savaşı kazanıp Konya'yı Karamanoğulları’na başkent yaptıktan sonra, 13 Mayıs 1277 tarihinde yayımlandığı "Bu Günden Sonra Divanda, Dergahta, Bargahta, Mecliste ve Meydanda Türkçe'den Başka Dil Kullanılmayacaktır." şeklinde fermanı ile Türkçe’yi resmi dil olarak ilan etmiştir (Uysal ve arkadaşları 1995, s. 35).

XIII. asrın ilk yarışında büyük Türk Mutasavvufu Mevlana Celalettin Rumi ailesi ile birlikte Karaman'a gelmiş, burada evlenmiş ve yedi yıl oturmuştur.

Karaman, 1256 - 1487 yılları arasında yaklaşık 230 yıl Karamanoğulları Beyliği hakimiyeti altında kalmış ve Anadolu'da kendini en fazla ayakta tutabilen beyliğe Başkent vazifesi görmüştür. Karamanoğulları Beyliği döneminde en parlak dönemini yaşayan Laranda, 1467 yılında Fatih Sultan Mehmet'in Karaman'ı Osmanlı topraklarına katmasına rağmen Beyliğin hakimiyeti 1487 yılına kadar devam etmiş, daha sonra Osmanlı idaresinde hiçbir zaman, eski parlak günlerine dönememiştir.

(22)

Cumhuriyetin ilanından sonra Konya iline bağlı bir ilçe olan Karaman, 15.06.1989 tarihinde T.B.M.M. kararı ile 3578 sayılı kanunla Türkiye Cumhuriyeti'nin 70. ili olmuştur. İlin 6 ilçesi, 16 belediyesi ve 158 köyü vardır.

(23)

2. FİZİKİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ 2.1. GENEL JEOLOJİK ÖZELLİKLER

Araştırma Sahası, Büyük Konya Havzası'nın güneybatısında bulunan Karaman Havzası'nda yer almaktadır. Saha güneyden Toros Dağları, kuzeyden Karadağ, batıdan Hacıbaba Dağı, doğudan da Çakır Dağları tarafından sınırlanmıştır (Şekil II.2).

Karaman ve dolaylarında genellikle Paleozoik, Mesozoik ve Kuaterner dönemlerine ait sedimanter kayaçlar ile genç volkanik formasyonlar ve alüvyonlara rastlanır.

2.1.1. Paleozoik

“Paleozoik formasyonlar daha ziyade sahanın taban kısımlarını meydana getirmekte ancak yer yer Neojen formasyonları arasında adalar halinde yükseldikleri de görülmektedir. Karaman-Ayrancı Ovaları ile Hotamış-Akgöl Bataklıkları arasında yer alan Çakır Dağları, bu Paleozoik formasyonlarının en yüksekte ve en kütlevi olanıdır” (Akkuş, 1995, s. 8).

2.1.2. Mesozoik

“Karaman Havzası’nda Mesozoik formasyonları Paleozoik formasyonlarına nazaran çok daha geniş bir yayılım alanına sahiptirler. Çünkü çalışma alanındaki dağ sıraları genellikle Toros dağlarının kuzeye doğru uzantılarını teşkil etmektedirler” (Akkuş, 1995, s. 11).

Kretase Formasyonları : “Karaman Havzası’na güneyden ulaşan ve güneydeki plato sahasını parçalayan Dereköy Vadi’si boyunca Kretase yaşlı kalkerler Neojen altında mostra vermektedirler. Haddizatında bu durumu güneydeki plato sahasının hemen her tarafında görmek mümkündür. Dolayı ile Kretase –Neojen sınırında bulunan bir diskordansa da işaret etmektedir. Ayrıca Jura-Kretase olarak işaret edilen ve Neojen içinde yayvan tepeler halinde bulunan kalker alanlar da karaman kuzeybatısında Hacıbaba Dağına parelel olarak yer almaktadır” (Akkuş, 1995, s. 12).

Çalışma alanının kuzeybatısında yer alan Hacıbaba Dağı ise Kretase'ye ait tabakalı kalkerlerden müteşekkildir (Blumenthal, 1956)

(24)

“Neojen formasyonları: neojen formasyonları miyosen ve pliyosen olmak üzere iki ayrı alt devrede meydana gelmişlerdir. Sahada yaptığımız gözlemler ve D.S.İ.’nin sondaj çalışmalarından elde edilen verilere göre miyosen yaşlı formasyonların denizel ve karasal olmak üzere iki ayrı fasiyeste teşekkül ettikleri gözlenmektedir. Miyosen formasyonları, havzanın batısında yer alan kretase formasyonları ile kontak halinde bulunmaktadırlar ve Hacıbaba Dağı ile karaman havzasının kuzeybatısını meydana getiren Neojen formasyonlarının bir fayla ayrılmaları muhtemeldir” (Akkuş, 1995, s. 12).

Karaman’ın çevresinde, Paleozoik ve Mesozoik (Kretase) formasyonları üzerinde yer alan Neojen formasyonları, plato halindedir ve muhtemelen bu plato düzlükleri 1200-1500 m yüksekliğe ulaşan aşınım satıhlarıdır (Akkuş, 1995, s. 8).

“Kurtderesi ve İbrala Vadileri Neojen istiflenmesini aydınlatacak niteliktedirler. Kurtderesi Vadisinde bu yolda çalışmalar yapılmıştır. Vadideki Kretase temel üzerine Neojen Kalkerleri açısal Diskordans ile gelir. Konglomeranın elemanları serpantin, Radyolarit, ve Kretase kalkerleridir. Çimentonun kil olduğu yerlerde vardır. Bu kısımlarda iri çakıllar, aşınma sebebi ile açığa çıkmışlardır” (D.S.İ, 1975, s. 21).

2.1.4. Kuaterner

Karaman Havzası'nda Paleozoik ve Mezozoik formasyonlar temel strüktürler olarak karşımıza çıkarken, bunların üzerine de Kuaterner depoları ve bunlarla hemen hemen aynı yaşta olan volkanik formasyonlar gelmektedir. Karaman ovasının kuzey batısında ve kuzeyinde Kılbasan Kasabası ve Çoğlu Köyü sulama kooperatifi sahalarında açılan sondaj kuyularında kuaterner birimlerinin; kum, çakıl, ve killi kumlardan oluştuğu, kalınlığının ise 130-140 m. bulunduğu gözlenmiştir (Akkuş, 1987, s. 35).

(25)
(26)

2.2. JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLER

Araştırma sahası jeomorfolojik özellikleri bakımından üç ana bölüme ayrılabilir:

- Dağlık Saha, - Plato Sahası, - Ovalık Saha,

2.2.1. Dağlık Sahalar

Karadağ Volkanik Kütlesi: Karadağ, Kuzeydoğu-Güneybatı doğrultusunda uzanan Orta Anadolu Volkan Kuşağı’nın güneybatı ucunda yer alır. Karadağ'ın Çumra Ovası, Karaman Ovası ve Hotamış Bataklığı gibi nisbeten düz sahalardan belirgin bir biçimde koni halinde yüksekte olması bir çok araştırıcının dikkatini çekmiş ve saha ile ilgili olarak araştırmalar yapmışlardır.

“Karadağ ve çevresi İç Anadolu Bölgesinin güneyinde, yarı kurak olan karaman yöresinde yer almaktadır. Yörenin bu özelliğine bağlı olarak kumul topoğrafyasına ait şekiller, kalkerden meydana gelen kütlevi dağlar ve piroklastik koniler, eski göl depoları yer almaktadır” (Uysal, 1969, s. 27).

Volkanik bir kütle olan Karadağ 2271m yükseklikte olup, Karaman şehrinin 48 km kuzeyinde yer alır. Karadağ volkanik kütlesi ve çevresi, farklı jeolojik zamanlara ait formasyonların bir arada bulunduğu bir yapı özelliği gösterir.

“İç Anadolu'daki tek dağların oluşması, bilhassa Pliyosenden başlayarak Kuaterner Döneminde de zaman zaman çıkan volkan malzemelerinin birikmesi ile oluşmuştur” (Atalay, 1994, s. 35).

“Sahada volkan kütlesinin ana malzemesini, genellikle ana krater sahasının etrafında yer alan andezitler meydana getirmektedir. Karadağ kütlesinin en yüksek kısmını meydana getiren ve ana krater etrafında yer alan Mahlaç T. (2288 m.), Kızılhısar T. (2200 m.), Yellibel T. (2200 m.) ve Kabak T. (2220 m.), andezitler üzerinde bulunmaktadır. Ayrıca daha sonraki bir püskürme ile alakalı olan Başdağ ve Değle Dağı'nda dazit ve andezitlerden meydana gelmiştir. Sahada bu volkanik formasyonlardan başka ikinci sırayı, dağın genellikle kuzey etrafında daha yaygın olan, ancak güneyde de ova tabanına yakın sahalarda (Kılbasan çevresi)

(27)

yamaç eğimine uygun tabakalar halinde bulunan volkan tüf ve tüfitleri meydana getirmektedir. Genellikle beyaz renkli, kum boyutunda elemanlardan meydana gelmiş tüfitler Madenşehir Köyü çevresinde, kuzeydoğuya doğru 40°-45° kadar eğimli, üst üste yığılmış kalın bir formasyon topluluğu halindedir”(Akkuş, 1995, s.20). “Etüt sahasında Neojenin üst seviyesini tüfler teşkil eder. Tüflerin doğu-batı yönünde alüvyon sahasındaki sınırı Mercik-Göztepe, kuzey-güney istikametinde de Göztepe, Hamidiye, Dinek hattı ile çevrili üçgenin kapladığı sahadır. İslihisar, Mandasun, Eminler hattı boyunca Göztepe’ye kadar 150 m kalınlığına sahiptirler. Tüfler Karaman Ovası’nın kuzeyinde, Karadağ ve Çakırdağları arasındaki Dinek Köyü’nün 1 km. doğusunda kesilirler. Tüfler volkanik çakıllı, ekseri siyah elemanlı, kum görünümündedir”(D.S.İ, 1975, s. 24).

“Güneyde Neojen göl kalkerleri fosil arazidir. Helix, planorbis ve lymnea ihtiva ederler. Bu tortullar muhtemelen Glasiyel Dönemde havzanın alçak kısımlarını kaplayan bir iç denizin tabanında ve bilhassa kıyılarda çökelmiş olmalıdır. Bu sahada ayrıca göl depolarıda bulunmaktadır. Depolar Kuaterner'e aittir. Ebat bakımından iri olan depolar, kaba kumlar, çakıllar ve kil seviyelerinden oluşur. Çevrede açılmış 49 m. derinlikteki bir kuyu kesiti incelendiğinde;

0-7 m. = İnce kum

7-12 m. = Çakıl (2-3 cm Kalker menşeli)

12-18 m. = Çakıllı Kil (Çakıllar yuvarlak 3-5 cm kalınlığındadır. Çakıl % 20, Kil % 80 oranındadır.

18-22m = Kil 22-49m = Killi çakıl

Bu kuyu kesitide göstermektedir ki, Karaman ve Konya yöresinin şu anda 1.000 m dolayındaki düzlükleri, Kuvaternerde eski bir iç denizin taban kısımlarıdır. Kuyu kesitinde de görüldüğü gibi, bu yöreye dökülen akarsuların getirdiği bol miktardaki alüvyon malzemelerin, üst üste çökelmesinden oluşmuştur” (Uysal, 1969, s. 28)

(28)
(29)

Karaman’ı çevreleyen dağların, Karadağ ve çevresinde, iç denizin kıyı

kesimlerinde, 990-995-1010 m yükseltilerde, diklikleri 1 ile 10 m arasında değişen(taraça-seki) falezlere rastlanmaktadır. Bu falezler, Konya-Karaman-Ereğli havzasındaki iç denizin seviye değişmelerine bağlı olarak meydana gelmiştir”( Uysal, 1969, s. 28).

Karadağ, gerek morfolojiye tesir eden kapalılık oranı gerekse bitki türleri bakımından dikkati çeken bir farklılık arz etmektedir. Ancak yılın büyük bir kısmında yapılan aşırı otlatmadan dolayı, bitki örtüsü bakımından oldukça bozulmuştur. Bu aşırı tahribat neticesinde dağın genellikle çevreye bakan yamaçlarında bitki örtüsü oldukça fakirdir.

Hacıbaba Dağı: Karaman Havzası'nın batısı ile Göksu Nehri Vadisi arasında yer alan Hacıbaba Dağı, NW-SE güneydoğu doğrultusunda 25 km kadar bir uzunluğa ve 15 km genişliğe sahiptir. Hacıbaba Dağı, Göksu Nehri ile Karaman Havzası arasında bir su bölümü hattı da oluşturmaktadır.

“Hacıbaba Dağı'nın ana formasyonlarını Kretase kalkerleri meydana getirmektedir. Nisbeten kolay eriyebilen ve kütlevi kalın tabakalar halinde bulunan bu kalkerler üzerinde iyi gelişmiş karstik şekiller bulunmaktadır. Hacıbaba Dağı karstlaşma için uygun şartlara sahiptir. Dağı meydana getiren kalkerler oldukça saftır. Ancak tabaka düzlemine ve derine doğru bir çok çatlak bulunmaktadır. Bu çatlaklar suyun derine doğru inmesine ve derinlerde erime faaliyetinde bulunarak karsttik oluşuma ve gelişime yardımcı olmaktadır” (Ardos, 1973, s. 18).

“Hacıbaba Dağında lapyaların bulunduğu yerler daha ziyade kuzeye ve doğuya bakan yamaçlar üzerinde bulunmaktadır. Lapyalar'ın dağın bu kesiminde bulunup diğer yerlerinde gelişmemiş olması diğer kısımlarda dolomitlerin ve silisli kalkerlerin bulunmamasıyla açıklanmaktadır. Özellikle Kazımkarabekir çevresinde lapyalar dikkati çekecek kadar fazladır.Bunlar şekillerine göre kanalcıkla oluklu, çatlak ve delik lapyalar olarak belirtilebilir”(Ardos, 1973, s. 19)

“Dolinler; 1400m civarına rastlayan Torosların kuzeydoğu yamaçlarında karsttik şekillerin en tipiklerindendir ve bu yamaçlarda yoğun bir şekilde bulunmaktadırlar. Uzaktan bu yamaçlar yamaç yüzeyinin adeta küçük küçük çukurlardan meydana geldiği görülmektedir. Bu dolinlerin yamaç eğimi ile

(30)
(31)

son derece yakın bir alakasının bulunmasından dolayı, zirveye kadar devam edemeyip belli bir seviyenin altında kaldıkları da görülmektedir. Bunların 1900 m seviyesine kadar ulaştıklarına dikkat çekilmekte olan nivasyon nişleri olduğu ve yamaç eğiminin 60 dereceyi geçtiği yerlerde yer aldıkları belirtilmektedir”(Buldur, 1991)

Çakır Dağı: “Karadağ’ın doğuya doğru bir uzantısı gibi görünen, ancak ondan Neojen dolgu sahası ile ayrılan ve kristalen kalkerden meydana gelmiş olan Çakır Dağı Torosların bu bölgedeki en kuzey kesimini meydana getirmektedir. Beydilli köyü kuzeydoğusundan başlayan dağ Akçaşehir-Buran Ağılı arasında 10 km genişliğine sahip olur. Doğu-batı doğrultusundaki uzantısı 32 km. kadar olan antiklinali de andırmaktadır. Fakat doğu ve batısından esen dalgalanmasına maruz kalıp alçaldığı anlaşılmaktadır. En batı uçundaki Yalnız Dağ’da ova tabanından 60-65 m. yüksek olan dağ, orta kısmındaki tepede 1250 m. ye ulaşmaktadır”(Akkuş, 1995, s.20).

Çakır Dağı genel görünüm ile, küt tepelerden ve fazla eğimli olmayan yamaçlardan müteşekkildir.

2.2.2. Plato Sahası

“Karaman Havza'sı güneyden Toros Dağları'nın eteklerine kadar olan ve bir şerit halinde uzanan plato sahası ile sınırlandırılmaktadır. Batıda, Hacıbaba Dağı'nın güney kesimindeki yamaçlardan başlayan plato sahası, doğuya doğru daralarak Ayrancı'ya kadar ulaşır. Ancak gerek Hacıbaba Dağı'nın doğu yamaçlarında ve gerekse, Kazımkarabekir-Karaman-Yollarbaşı (İlistra) arasındaki kesimde de bu platonun parçalarına rastlamak mümkün olmaktadır”(Akkuş, 1995, s. 35).

“Karaman Şehri’nin küçük bir bölümünün de üzerinde yer aldığı plato sahası, 1100-1125 m'ler arasında yer almaktadır. Özellikle güneyden Toros Dağları'ndan gelen ve plato sahasını yaran dereler, yamaç eğimleri kaybolmuş birer tabanlı vadi özelliği göstermektedirler” (Akkuş, 1995, s. 35).

Karaman’ın güneyinde yer alan Toros Dağları, Göksu ve kolları tarafından derin bir şekilde yarılmıştır. Aynı özelliği Karaman Merkez İlçe Sınırları içinde Yeşildere-Gödet Çayı ve Kurtderesi vadilerinde de görülür. Sularla derin bir şekilde yarılan dik vadiler boyunca, yüzlerce doğal mağaralar mevcuttur. Bu mağaraların bazıları oldukça büyük ve

(32)

uzundur. İçlerinde kalkerli arazilerde oluşan sarkıt-dikit ve sütunlara bol miktarda rastlamak mümkündür.

2.2.3. Ovalık Saha

“Karaman Havzası’nda, çevredeki yüksek kısımlar arasında ve kenarlarında yer alan ovalık saha temelde Paleozoik ve Kretase yaşlı formasyonlar üzerinde yer alan alüvyonlardan meydana gelmektedir. Ovalık saha tamamen düzlüklerden müteşekkil olmayıp yer yer dalgalı düzlükler halindedir. Bu dalgalanma büyük bir ihtimalle, eski Konya gölünün çökelmesine bağlı olarak meydana gelmiş olmalıdır. Gerçekten de kuzey ve kuzeybatıdan Karadağ Volkanik Konisi, güneyden plato sahası, doğudan da Çakır Dağları ile sınırlanan bu kesim, Karaman Havzası'nın en alçak kesimidir ve Kılbasan, Sudurağı, Beydilli, Dinek, Burunoba, Akçaşehir vs. gibi köyler bu alçak

kesimin kenarında dizilmişlerdir. Havzanın Karadağ-Kazımkarabekir-Karaman arasında kalan kesimi küt tepelerden ve bunlar arasında kalan, derin olmayan alçak sahalardan meydana gelmektedir”(Akkuş, 1995, s. 37).

“Karaman Ovası’nı kuzeyden kuşatan Paleozoik yaşlı mermerler, doğu-batı uzanımlı ve düşey yönlü faylanmaların tesiri ile horst durumunda kalmışlardır. Hakim eklem yönleri kuzeydoğu-güneybatı, eğimleri de 70º-80º-90º’dir. Doğu batı yönlü tali eklem sistemleri de görünür. Fakat diğerleri kadar gelişmemişlerdir. Kıvrımlı tabakalar çeşitli itme ve çökmelerle yer değiştirmişlerdir. Karaman Ovası2nın teşekkülüne sebep olan fay hattı batıda Kızıldağdan başlayıp, doğu-batı yönünde Höyükburun’a kadar uzanır. Güney blok çökmüş, Çakırdağları yükselmiştir”(D.S.İ, 1975, s. 16).

2.3. İKLİM ÖZELLİKLERİ

Araştırma Sahası’nda dahilinde 1960 yılına kadar tam teşkilatlı bir meteoroloji istasyonu kurulmamıştır. Karaman'da küçük bir meteoroloji istasyonu varsa da burada 1929 senesinden itibaren (bir kaç sene hariç) yalnız yağışlar rasat edilmiştir. Bu sebeple Karaman'ın iklim özelliklerinin belirlenmesinde, 1960 yılından bu yana ölçüm yapan Karaman Meteoroloji İstasyonu verilerinden yararlanılmıştır.

Araştırma Sahası’nın içinde bulunduğu Karaman Havzası, Konya Kapalı Havzası’nın güneyinde olup Batı ve Kuzeydoğusu hariç diğer kısımları dağlarla çevrilidir. Ovanın güneyini kaplayan Toros Dağları, Akdeniz sahiline paralel olarak uzandığından ve sahile dik vadiler bulunmadığından, Akdeniz’den gelen

(33)

bulutlar ovaya nüfuz edemeyerek, Torosların güney yamaçlarına çarparak soğur ve yağmur halinde boşalır. Neticede mevcut dağların kuzeyine pek az yağmur düşer. Bu sebeple Karaman Havzası'nda aynı zamanda Karaman Şehri’nde yağış az ve buna mukabil buharlaşma fazla olduğundan, burada yarıkurak ve tam bir kara iklim hakimdir (D.S.İ, 1960, ѕ. 10).

2.3.1. İklim Elemanları 2.3.1.1. Sıcaklık

Araştırma Sahası’nın sıcaklık şartlarının belirlenmesinde, Karaman Meteoroloji İstasyonumun verileri esas alınmıştır.

Tablo II.1: Araştırma Sahası’nın Yıllık Ortalama Sıcaklık Değerleri (1970-2000) Aylar O Ş M N M H T A E E K A Yıllı k Sıcaklı k 0. 4 2. 0 5. 9 11. 2 15. 4 19. 9 23. 0 22. 3 18. 1 12. 3 6. 9 2. 6 11.7

Kaynak: Karaman Meteoroloji İstasyonu Verileri

Karaman Meteoroloji İstasyonu’nun 30 yıllık rasat verilerine göre (1970-2000) sıcaklığının yıllık ortalama değeri 11.7 °C derecedir (Tablo II.1). Ortalamalara göre, yıl içinde en sıcak ay Temmuz (23.0°C), en soğuk ay ise Ocak ayıdır (0.4 °C) Ortalama yüksek sıcaklığın en büyük değerleri Temmuz, Ağustos aylarıdır. Ortalama düşük sıcaklığın en düşük değeri ise, Ocak, Şubat, Aralık aylarına isabet eder. Sıcaklığın yıl içinde gidişi incelenirse aylık ortalama sıcaklıkların sıfır derecenin üzerinde 0.4 °C ile 23.0 °C arasında değiştiği görülmektedir. Ocak-Temmuz ayları arasında sıcaklıkta devamlı artış, Ocak-Temmuz ayından sonra ise azalış dikkati çekmektedir. Yine, Kasım'dan Nisan ayı sonuna kadar olan devrede, aylık ortalama sıcaklıkların yıllık ortalamaya göre düşük oldukları gözlenir. Buna karşılık Mayıs-Ekim sonu arasında da pozitif bir anomali devresi bulunmaktadır.

(34)

0 5 10 15 20 25 c O Ş M N M H T A E Ek K A Aylar

Şekil II.4: Araştırma Sahası’nda Ortalama Sıcaklığın Aylara Göre Dağılışı (1970-2000)

Ortalama yüksek sıcaklıkların yıllar arası değişmelere göre, yıllar arasında aylık sıcaklık ortalamalarında bariz artışlar ve düşüşler vardır.

Ortalama sıcaklığın aylara dağılışında olduğu gibi ortalama yüksek sıcaklık dağılışında da Kış ve Yaz mevsimlerine ait ayların değerleri arasındaki farkların azlığı, buna karşılık baharlarda (İlkbahar ve Sonbahar) aylık değerler arasındaki değişmenin fazlalığı belirgindir (Tablo II.2).

Tablo II.2: Yıllık Ortalama Yüksek ve Ortalama Düşük Sıcaklık Değerleri

Aylar O Ş M N M H T A E E K A Yıllı k Ort.Yük.Sıc.(° C) 5. 2 7. 5 12. 3 17. 4 22. 7 27. 1 30. 4 30. 1 26. 6 20. 7 14. 0 7. 6 18.5 Ort.Düş.Sıc.(°C ) -3. 9 -2. 4 0.7 4.5 8.1 11. 6 14. 3 13. 3 9.3 4.9 1.1 -1. 7 5.0

Ortalama yüksek sıcaklıkların dağılışında beliren durum, ortalama düşük sıcaklıkların dağılışında da ortaya çıkar. Bahar aylarındaki kararsızlıklara, atmosfer olayları sebep olmaktadır.

(35)

Tablo II.3: Araştırma Sahası’nın Ortalama Donlu Günler Sayısının Aylara Göre Dağılışı (1970-2000) Aylar O Ş M N M H T A E E K A Yıllık Don Olan. Gün. Sayısı 22 20 15 3 0 0 0 0 0 2 13 19 94

Araştırma Sahası’nda düşük sıcaklığın sıfır derecenin altında olduğu gün sayısı oldukça fazladır. Yıllık ortalama 94 gün don olayı görülür (Tablo II.3). Don olaylı günlerin Ekim sonunda görülmeye başlayıp, Nisan başlarına kadar devam ettiği uzun

yıllar ortalamalarından anlaşılmaktadır. Yıl içerisinde don olaylı günlere en fazla Ocak (22 gün) ve Şubat (20 gün) aylarında rastlanmaktadır.

0 5 10 15 20 25 O Ş M N M H T A E Ek K A Aylar

Şekil II.5: Ortalama Don Olayı Günler Sayısının Aylara Göre Dağılışı (1970-2000)

2.3.1.2. Basınç ve Rüzgarlar

“Atmosferdeki sıcaklık ve yoğunluk farkları ile bunların neden olduğu hava hareketleri, basıncın yeryüzüne düzensiz olarak dağılmasına neden olmuştur. Yükseltiye, sıcaklığa ve coğrafî enleme bağlı olarak değişen basınç

(36)

başta rüzgarlar olmak üzere sıcaklık ve yağış gibi iklim elemanlarını dolaylı olarak etkilemektedir”(Dönmez, 1984, s.81).

Araştırma Sahası’nın Kasım ayı ortalama basıncı 902.4 mb Nisan 897.6 mb Mayıs 898 mb Temmuz ayında 896.5 mb.'dır. Yıl içinde ortalama basınç dağılışında genel olarak Sonbahar ve Kış mevsiminde basınç normalin üstündedir. Şubat ayı ve ilkbaharda normalin biraz altında olan basınç, yaz mevsiminde normalin çok altına düşmektedir.

Tablo II.4: Araştırma Sahası’nın Ortalama ve En Hızlı Rüzgar Hızının Aylara Göre Dağılışı (1970-2000) AYLAR O Ş M N M H T A E E K A Yıll ık Ort.Rüz.Hızı (m/sn) 2.8 2.9 3.1 3.0 2.5 2.4 2.6 2.4 2.1 2.0 2.3 2. 6 2.6 En Hızlı Rüzgar S S W S W S W SS W N N W W SS W S W S W S W SW Yönü ve Hız (m/sn) 29. 7 31. 2 34. 8 25. 4 21. 3 27. 7 17. 5 9.6 22. 4 22. 5 23. 9 37 .8 37. 8 Yıllık ortalama rüzgar hızı Karaman'da 2.6 m/sn değeri gösterir. Bununla beraber en kuvvetli rüzgar hızı ve yönü güneybatıdan (SW) 37.8 m/sn esmektedir (Tablo 4).

2.3.1.3. Nem ve Bulutluluk

“Havanın nisbi nem oranı, su buharı miktarına ve sıcaklık değerine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Genellikle sıcaklık yükseldikçe nisbi nem azalmakta, sıcaklık azaldıkça ise artmaktadır. Bu nedenle en küçük değerlere yazın ve gündüzleri erişilmektedir”(Erinç, 1984, s.105). Gerçekten de araştırma sahasında, Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında, en düşük nemlilik değerleri görülmektedir. Uzun yıllık (1980-2000) ortalamalarına göre % 62'lik bir nisbi nem değerine sahip olan sahada, en yüksek oranlara ise kış aylarında rastlanmaktadır (Tablo II.5). Nitekim, Kasım-Mart ayları arasındaki devrede, nisbi nem oranı % 70'in üzerine çıkmaktadır. Kuşkusuz bu durum sıcaklık değerlerinin düşmesinin bir sonucudur.

(37)

Tablo II.5: Araştırma Sahası’nın Ortalama Nisbi Nem Değerlerinin Aylara Göre Dağılışı (1980-2000) AYLAR O Ş M N M H T A E E K A Yıllık Nisbi Nem (%) 77 75 68 61 59 52 46 46 51 63 71 78 62 0 10 20 30 40 50 60 70 80 Nisbi Nem % O Ş M N M H T A E Ek K A Aylar

Şekil II.6: Araştırma Sahası’nın Ortalama Nisbi Nem Değerinin Aylara Göre Dağılışı

Sahanın yağış şartlarını etkilemesi açısından önemli olan bulutluluğun aylara göre dağılışı incelendiğinde, en düşük değere yaz aylarında; en yüksek miktarlara ise; kış aylarında rastlanmaktadır. Yıl içerisinde ise en yüksek bulutluluk değeri 6.4 ile Ocak ayına, en düşük değer ise 1.0 ile Ağustos ayına aittir. 1980-2000 yılları arasındaki devrede ortalama bulutluluk değeri ise, 3.9 olarak tespit edilmiştir (Tablo II.6).

Tablo II.6: Araştırma Sahası’nın Ortalama Bulutluluk Değerlerinin Aylara Göre Dağılışı (1980-2000) AYLAR O Ş M N M H T A E E K A Yıllı k Ort.Bulut.Değe ri 6.4 6. 0 5. 4 4. 9 3. 3 2. 5 1. 3 1. 0 1. 5 3. 5 4. 6 6. 0 3.9

(38)

Kapalılık Değeri 10. 5 9. 1 7. 0 4. 4 2. 4 0. 7 0. 1 0. 1 0. 6 3. 3 5. 3 9. 4 52.8

Bulutlu günler planeter faktörlere de bağlı olarak mevsimden mevsime değişiklik arz eder. Haziran'dan Eylül sonuna kadar geçen süre içinde, özellikle Ağustos ve Temmuz aylarında havanın devamlı kararlı olması sebebiyle, bulutluluk oranı çok düşüktür. Hava, su buharı azlığından dolayı çok parlaktır. Kış aylarında ise cephe faaliyetleri ve yağış yüzünden bulutluluk oranı artmaktadır. Hava kapalılığı kış aylarında maksimum, yaz aylarında ise minimum değerdedir.

Tablo II.7: Araştırma Sahası’nın Ortalama Sisli Gün Sayısının Aylara Göre Dağılışı

Aylar O Ş M N M H T A E E K A Yıllık

Sisli Günler

3.1 1.3 0.2 0.1 - - - - 0.1 0.3 1.2 3.2 9.6

Araştırma Sahası’nın yıllık ortalama sisli gün sayısı ise, 9.6 olarak tespit edilmiştir (Tablo II.7) Sisli günlerin aylara göre nispeten dengeli dağıldığı söylenebilir. Bununla birlikte sisli günlere daha çok Kış aylarında rastlanmaktadır. Nitekim Kasım-Şubat ayları arasındaki devrede aylık ortalama sisli gün sayısı 1.2 günü geçmektedir. Buna karşılık Mart-Ekim ayları arasındaki devrede ise, bu değer 1 günün altına inmektedir.

2.3.1.4. Yağışlar

Uzunca bir dönemin (1970-2000) rasat sonuçlarına göre, Araştırma Sahası’nın yıllık ortalama yağış miktarı 338 mm olarak tespit edilmiştir (Tablo II.8). Araştırma Sahası’nın yıllık yağış miktarının aylara dağılımı tablosu incelendiğinde, Aralık ve Ocak'ta yağışlar en yüksek düzeye ulaşmakta Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs aylarında düzenli yağışlar dikkati çekmektedir. Yaz ayları ise

(39)

en düşük yağış değerlerine sahiptir. Eylül ayından itibaren yağışlardaki artışta dikkati çeken bir diğer özelliktir.

Tablo II.8: Araştırma Sahası’nın Ortalama Yağış Miktarının Aylara Göre Dağılışı (1970-2000) AYLAR O Ş M N M H T A E E K A Yıllı k Ort.Yağış( mm) 44. 1 38. 0 38. 6 36. 8 38. 0 22. 0 3. 6 2. 9 9. 1 27. 2 34. 2 43. 6 338. 1 0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 Yağış (mm) O Ş M N M H T A E Ek K A Aylar

Şekil II.7: Araştırma Sahası’nın Ortalama Yağış Miktarının Aylara Göre Dağılışı (1970-2000)

Yağışın mevsimlere göre dağılışı incelendiğinde en çok yağış olan mevsimin kış olduğu görülür. Yıllık yağışın %37.1’i (125.7 mm) bu mevsimde düşmektedir. Yağışın en fazla olduğu ikinci mevsim ise ilkbahar oluşturmaktadır. İlkbahar ve Kış mevsimleri birlikte, yıllık yağışın yaklaşık % 70.7’ini toplamaktadır. En az yağış alan mevsim ise yıllık yağışın % 8.4’ ünü toplayan yaz mevsimidir (Tablo II.9),(Şekil II.8).

(40)

Mevsim Kış İlkbahar Sonbahar Yaz Toplam mm 125.7 113.4 70.5 28.5 338.1 (%) 37.17 33.55 20.86 8.42 100.0 KIŞ 37% İLKBAHAR 34% SONBAHAR 21% YAZ 8%

Şekil II.8: Araştırma Sahası’nın Ortalama Yağış Miktarının Mevsimlere Göre Dağılışı

Araştırma Sahası’nda yılda ortalama 14.5 gün kar yağışı meydana gelmektedir (Tablo II.10). Karın yerde kalma süresi ise kar yağışlı günlerin yaklaşık 1.5 katıdır. Nitekim 1970 - 2000 yılların arasındaki devrede Araştırma Sahası’nda ortalama karla örtülü gün sayısı 22.0 gün olarak belirlenmiştir. Sahada kar yağışları Kasım ayı sonlarında başlamakta ve Nisan ayı başlarına kadar devam etmektedir. Sahada en az kar yağışı 0.3 gün ile Nisan ayında en fazla kar yağışı ise 4.8 gün ile Ocak ayında görülmektedir. Kasım ayından itibaren kar yağışlarının artmasıyla birlikte, karın yerde kalma süresi de uzamaktadır. Mart ayından sonra ise havanın ısınmaya başlamasıyla birlikte, kar yağışlarında da azalma meydana gelmektedir. Sahada kar yağışlarının en çok görüldüğü mevsim kış’tır. Nitekim, kar yağışlı günlerin % 80'i ve karla örtülü günlerin ise % 85.9'u kış mevsiminde görülmektedir .

En yüksek kar örtüsü kalınlığı ise aylara göre 2 cm. ile 66 cm. arasında değişmektedir.

(41)

Tablo II.10: Araştırma Sahası’nın Ortalama Kar Yağışlı, Karla Örtülü Gün Sayısı ve En Yüksek Kar Örtüsünün Aylara Göre Dağılışı (1970-2000)

Aylar O Ş M N M H T A E E K A Yıllık Kar Yağışlı Gün 4.8 4.0 1.9 0.3 - - - - 0.6 2.8 14.5 Karla Örtülü Gün 8.3 6.0 2.0 0.4 - - - 0.6 4.6 22.0 En Yüksek Kar Örtüsü 66 35 24 17 - - - 24 28 66 2.3.1.5. Yağış Etkinliği

“Araştırma Sahasında yağış-sıcaklık ve yağış-buharlaşma ilişkisine dayanan yağış etkinliğini ortaya çıkarmak, özellikle tarımsal faaliyetler açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca akarsu debiler, bir barajda birikebilecek suyu miktarı, yeraltı suyu kaynaklarının verimlilik derecesi gibi hususlarda gelir ve gider arasındaki ilişkilerin bir sonucu olan yağış etkinliğine bağlıdır”(Erinç, 1957, s.71). Yağış etkinliğini ortaya koymak için değişik formüllerden yararlanma yoluna gidilmiştir.

Kurak devrenin ortaya konmasına yarayan diyagramlardan birisi de Thornthwaite’ın Su Bilançosu diyagramıdır. Bu metoda göre hazırlanan Araştırma Sahası’nda Su Bilançosu diyagramında, yağışlar Kasım ayına doğru düzeltilmiş evapotranspirasyondan fazla olmaya ve dolayısıyla toprakla su depolanmaya başlanmaktadır. Yağışların artarak devam etmesi ve tersine potansiyel evapotranspirasyonun (PE) hızla azalması sonucu Şubat ayına doğru toprağın suya doygun hale gelmesine sebep olmaktadır. Rezerv suyun, Şubat ve Mart aylarında doygun olmaktadır. Nisan ayı ile birlikte hem yağış hem de potansiyel evopotranpirasyon katlanarak çok hızlı bir artış gösterdiğinden, Nisan

(42)

ayından Haziran’a kadar sarfiyat topraktaki rezerv sudan karşılanmaktadır. Haziran ayından itibaren de toprakta su eksikliği söz konusu olmakta Kasım ayına kadar da rezerv su sıfır kalmaktadır (Tablo II.11),( Şekil II.9).

Tablo II.11: Araştırma Sahası’nın Thornthwaite Göre Su Bilançosu AYLA R O Ş M N M H T A E E K A Yıllı k Ort. Sıc. (°C) 0,4 2,0 5,9 11, 2 15, 4 19, 9 23, 0 22, 3 18, 1 12, 4 6,9 2,6 11,7 Sıc. İndisi 00, 2 0,2 5 1,9 3,3 9 5,4 9 8,1 0 10, 08 9,6 2 7,0 1 3,9 6 1,6 3 0,3 7 51,2 Enl. Gör. Gü.Ka. Say. 0,8 6 0,8 4 1,0 3 1,1 0 1,2 2 1,2 3 1,2 5 1,1 7 1,0 3 0,9 7 0,8 5 0,8 3 Düzelti lmiş PET 1 5 21 50 86 124 138 123 88 48 21 5 710 Ort. Yağ. (mm) 44, 1 38, 0 38, 6 36. 8 38, 0 22, 0 3,6 2,9 9,1 27, 2 34, 2 43, 6 338.1 Birikm iş Su Aylık Değş. 43 18 0 -13 -48 -39 0 0 0 0 13 39

(43)

Birikm iş Su 82 100 100 87 39 0 0 0 0 0 13 52 Gerçek Evapot r. 1 5 21 50 86 61 4 3 9 27 21 5 293 Eksik Su 0 0 0 0 0 63 134 120 79 21 0 0 417 Fazla Su 0 15 18 0 0 0 0 0 0 0 0 0 33 Yüzeys el Akış 0 7.5 13 6,5 3,2 1,6 0,8 0,4 0,2 0,1 0 0 33.3 Akma Açığı 44 30. 5 26. 6 30. 3 35. 8 20. 4 2,5 2,5 8,8 27 34 33 295.4 Nemlili k Oranı 43 6,6 0,8 4 -0,2 6 -0,5 6 -0,8 2 -0,9 7 -0,9 8 -0,9 0 -0,4 3 0,6 3 7,7 2

Araştırma Sahası’nda Thornthwaite metoduna göre Cı, C2, S2 ,b2 sembolleriyle

ifade edilen iklim tipi etkili olmaktadır. Bu semboller ise, kurak ve az nemli, ikinci dereceden mikrotermal, kış mevsiminde su fazlası olan çok kuvvetli olan kontinental şartların etkisi altındaki bir iklim tipini karakterize eder.

(44)
(45)

özellikle güneydeki plato sahası içinde her zaman su bulunan daimi akarsu özelliğini taşımakla beraber ova tabanına ulaştıklarında muvakkat akarsu özelliğini göstermektedir Özellikle kuraklığın etkin olduğu Temmuz - Ağustos ve Eylül aylarında, yağışın olmadığı zamanlarda bu akarsu yataklarında su bulmak mümkün değildir. Akarsuların üzerinde aktığı plato sahası ve dolgu sahası oldukça geçirimli bir özelliğe sahiptirler. Yani buharlaşma yanında, sızmada etkilidir.

Araştırma Sahası’nda devamlı bir akarsu bulunmayıp, daha ziyade geçici akarsular bulunmaktadır. Bunlar, Dumanözü Deresi, Deliçay, Gödet Çayı’dır.

Dumanözü Deresi, üzerinde rasat istasyonu mevcut değildir. Morcalı’nın güneybatısındaki Çukurbağ ve civarındaki kaynaklarla beslenir. Önce doğuya doğru akar, Alamasköy’den itibaren akışını kuzeye çevirir. Göndere köyde ovaya erişir. Sulama mevsimi boyunca ovada akmaz. Diğer zamanlarda Davgandos köyden ileri gitmez.

Deliçay, araştırma sahasının 28 km kadar güneyinden doğar. Kurtderesi köyünde ovaya girer. Sulama mevsimi boyunca Dörtgöz köprüsünün ilerde yatak içinde su yoktur. Bu köprüden 5 km. kuzeyinde Yeniciköy çiftliğinde drenaj kanalı içine alınmıştır. Dere üzerinde akım rasat istasyonu yoktur. Deliçay’ın drenaj sahası 146 km², yağış ve yağış akış münasebetlerinden hesablanan vasati debisi de takriben 0.49 m³/sn, 3.34lt/sn/km²’dir (D.S.İ, 1960, ѕ.39).

Gödet Çayı, Karaman’ın 2 km. güneyinde ovaya erişir. Gödet Çayı başlıca 3 koldan meydana gelmiştir. Bunlar Bayat, Bozyer, ve Kavakboğaz dereleridir. Toplam yağış havzası 688 km² kadardır. Gödet Köyü’nden 1 km güneyde bir rasat istasyonu bulunmaktadır. Bu rasat istasyonundan yapılan ölçümlere göre 425 lt/sn debiye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Gödet Barajı’na taşıdığı su, kış boyunca tutulmakta, sulama mevsiminde bu sulardan istifade edilmektedir (D.S.İ, 1975, ѕ.27).

2.4.2. Yer altı Su Durumu

Karaman ve Ayrancı ovalarından, yeraltı suya temin etmek için, bugüne kadar DSİ, köy hizmetleri ve özel şahıslar tarafından birçok kez etüt raporu hazırlanmış. Böylece bugüne kadar hazırlanan etüt raporları ve ovalarda açılan sondaj kuyu loğlarının incelenmesi neticesinde, sulamada kullanılacak veya içme suyu temini amacıyla açılan kuyularda akifer formasyonları alüvyon, kireçtaşı, kalker ve mermerlerdir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Artık coğrafi beceriler ilkel alansal analizlerden daha çok, gerçek anlamda ekonomik faaliyetlerin, özellikle ham madde üretiminin, gerçekleştirilmesi için önemli

YaĢ yapısı analizleri, çocuk nüfus olarak kabul edilen 15 yaĢın altındakilerin, miktar ve oranları yardımıyla, onların sağlıklı büyüme, iyi beslenme ve nitelikli

Vücut kondisyon puanının süt komposizyonuna olan etkisinin tespit edildiği diğer bir çalışmada, VKP’nin süt laktoz ve üre düzeyini önemli ölçüde

Beden eğitimi ve spor öğretmenlerinin boş zaman değerlendirme alışkanlıklarının ve mesleki doyumlarının incelenmesi amacıyla yapılan bu çalışmada; bilgi

Sosyal düzenin açılımlarından olan siyasetin en önemli aktörlerinden biri niteliğini taşıyan seçkinler yapısının, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Türk siyasal

Genel formülde anlam oranı, sözcük oranı ve güçlük oranları yerine konularak beşinci metnin anlaşılırlık oranı 0,000007075 olarak bulunmuştur.. Altıcı metindeki 10

bu çalışmalarda evrensellikten ulusallığa gitme ilkesi benimsenmiş, yıllardır bizim sanat ortamımızı yozlaştıran ulusallıktan evrenselliğe gitme ilkesi

Anne, who is the daughter of a vain and indolent baronet, can be said to be refusing the superiority of aristocracy over the Navy by getting married to Captain Wentworth which