• Sonuç bulunamadı

3. BEŞERİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ

3.1. NÜFUS

3.1.2. NÜFUS ARTIŞI

Araştırma Sahası’nın nüfusu artışı ile ilgili değerlendirmeleri yapmak ancak periyodik nüfus sayımlarının yapılmaya başlandığı 1927 yılından sonra mümkün olmaktadır. Araştırma Sahası’nın nüfusu çeşitli nedenlere bağlı olarak sayım devrelerine göre değişiklik göstermektedir. Örneğin sahada 1940 yılında 12 489 nüfus yaşarken bu sayı 2000 yılında 105384’e ulaşmıştır (Tablo III.1).

Tablo III.1: Araştırma Sahası’nın Sayım Devrelerine Göre Nüfus Artışı (1927- 2000)

Sayım Yılı Nüfusu Artan Nüfus %

1927 8182 - - 1935 9060 878 10.7 1940 12489 3429 27.4 1945 12460 -29 -1.2 1950 13476 1016 7.5 1955 17215 4739 27.5 1960 21668 4453 20.5 1965 26133 4465 17 1970 33056 8923 25.4 1975 43759 8401 19.1 1980 51208 7449 14.5 1985 64735 13527 20.8 1990 76525 11790 15.4 2000 105384 28859 27

Şekil III.1: Araştırma Sahası’nın Sayım Devrelerine Göre Nüfus Artışı (1927-2000) 0 20000 40000 60000 80000 100000 120000 1 9 2 7 1 9 3 5 1 9 4 0 1 9 4 5 1 9 5 0 1 9 5 5 1 9 6 0 1 9 6 5 1 9 7 0 1 9 7 5 1 9 8 0 1 9 8 5 1 9 9 0 2 0 0 0 Yıl

Araştırma Sahası’nın nüfusu, ilk nüfus sayımın yapıldığı 1927 yılından on dördüncü sayımın yapıldığı 2000 yılına kadar geçen 73 yıllık süre içerisinde yaklaşık 12 kat artmıştır. Ancak, artış oranları sayım devrelerine göre oldukça farklılık göstermektedir.

İlk nüfus sayımı ile ikinci nüfus sayımı arasında nüfusunun çok az artması, birinci dünya savaşının olumsuz etkisinden kaynaklanmaktadır.

Araştırma Sahası’nda, 1940-1945 yıllarında ikinci dünya savaşı sebebiyle, köylerden araştırma sahasına hiç göç olmaması, hatta tersi olayla araştırma sahasından köye göçün olduğu sanılmaktadır.

Araştırma Sahası’nda, 1965-1975 yıllarını kapsayan 10 yıllık dönemde, araştırma sahası nüfusunun 18 000 kadar artması çok dikkat çekicidir. Bu dönemler daha sonra da göçler kısmında da açıklayacağımız gibi köylerimizden yurtdışına göç ederek, satın alma güçleri artan Avrupa’da çalışan işçilerimizin ve ailelerinin köylerden şehirlere büyük bir akımın olmasından kaynaklandığı görülmektedir.

Araştırma Sahası’nda, 1950 - 2000 yılları arasındaki devrede şehirsel nüfus artışı sürecine girmiştir. Özellikle 1950 yılından sonra ülke ekonomisinin düzelmeye başlaması, araştırma sahasının ekonomisini olumlu yönde etkilemiş ve buna bağlı olarak da sahadan dışarıya yönelik göçler azalmış ve yakın çevredeki kırsal yerleşmelerden şehre yönelik göçler olmaya başlamıştır. Kuşkusuz benzer özellikleri Türkiye nüfusunda da gözlemek mümkündür.

Araştırma Sahası’nda, 1990-2000 döneminde yıllık nüfus artış hızı % 2.7’dir. 1990 yılında araştırma sahası ülke nüfusu içinde % 0.39’luk bir paya sahipken, 2000 yılında yaklaşık % 0.36’lık bir paya sahiptir.

Araştırma Sahası’nda, 1990-2000 döneminde şehir nüfusu yıllık ‰ 27.7’lik bir artış hızı ile büyürken, köy nüfusu yıllık ‰ -7.6’lık bir hızla azalmaktadır. Bu dönemde şehir ve köy nüfusundaki bu artış ve azalışlara bağlı olarak şehirde yaşayan nüfusun oranı artmış, köyde yaşayan nüfusun oranı azalmıştır.

3.1.3. NÜFUS HAREKETLERİ 3.1.3.1. Doğumlar ve Ölümler

“Dinamik bir özellik gösteren nüfusun önemli değişkenlerinden biri de, doğumlar ve ölümlerdir. Özellikle doğal nüfus artışının belirlenmesi için yıllık doğum ve ölüm oranlarının bilinmesi gerekir. Çünkü yıllık doğum ve ölüm oranları arasındaki fark nüfusun doğal artışını vermektedir”(Özav, 1996, s. 68).

Toplumların nüfus hareketliliği doğum, ölüm ve göç gibi sosyal olayların bir bileşkesidir. Doğumlar bir toplumun gençleşmesini sağlayan temel faktördür. Bir ülkenin gelişmişlik seviyesinin temel değişkenlerden biri de bebek ve çocuk ölümleri oranıdır. Bu oran ülkenin gelişmişlik düzeyiyle ters orantılıdır. İllerin gelişme planların hazırlanması sürecinde ülkelerin sürdürülebilir gelişmelerinin üzerindeki etkilerinden olan göçler ve doğumlar göz ardı edilemez.

Araştırma Sahası'nda 2000 yılı itibariyle nüfusun doğurganlık düzeyi incelendiğinde, araştırma sahasında bulunan “15-49” yaş grubundaki bir kadın ortalama 2.57 çocuk doğurmaktadır.

Araştırma Sahası’nda, doğurganlık düzeyinde gerçekleşen değişim, çocuk- kadın oranına (doğurgan çağdaki (15-49 yaş) her 1000 kadın için “0-4” yaş grubundaki çocuk sayısı) göre incelenmiştir. Araştırma Sahası’nda 1990 yılında doğurgan çağdaki her 1000 kadına 432 çocuk düşerken, 2000 yılında her 1000 kadına 386 çocuk düşmektedir. Kadın başına düşen çocuk sayısı son 10 yılda yaklaşık % 11 oranında azalma göstermiştir.

Araştırma Sahası’nda doğurganlık düzeyindeki değişimin yorumlanmasında kullanılabilecek bir başka göstergede doğurganlık döneminin sonu olan “45-49” yaştaki kadın için ortalama çocuk sayısıdır. Bu göstergede araştırma sahasında, doğurganlık düzeyinin düştüğü göstermektedir. 1990 yılında “45-49” yaştaki kadınlar ortalama 5.5 çocuk dünyaya getirmişken 2000 yılında aynı yaş grubundaki kadınlar ortalama 4.2 çocuk dünyaya getirmişlerdir. sahada doğurganlık oranını fazla yüksek olmayışında eğitim düzeylerinin giderek yükselmesinin ve doğum kontrol yöntemlerine uyulmasının büyük etkisi vardır.

Araştırma Sahası nüfusu içinde bu ilde doğanların oranı son 10 yılda azalma göstermiştir. 1990 yılında araştırma sahası nüfusunun % 88.7 ‘si bu ilde doğmuş kişilerden oluşurken, 2000 yılında bu oran % 85.1’dir. Karaman Şehri, dışındaki illerde doğanlar içinde paya Konya ili doğumlar sahiptir. 2000 yılında araştırma sahası nüfusun % 5.2’si Konya ilinde doğmuş kişilerden oluşmaktadır . Bunun yanında, İçel ve Antalya doğumlu olanlar da önemli bir paya sahiptir.

Şekil III.2: Araştırma Sahası’nda Doğanların Şekil III.3: Araştırma Sahası’nda Doğanların

Şehir Nüfusu İçindeki Oranları (1990) Şehir Nüfusu İçindeki Oranları (2000)

Bebek ölüm hızı kadını hayatı boyunca doğurduğu canlı çocuk sayısı ve yaşayan çocuk sayısı bilgilerine göre dolaylı demografik yöntem ile tahmin edilmiştir. Uygulanan bu yöntem gereği bebek ölüm hızı sayım tarihinden yaklaşık üç yıl önceki düzeyi yansıtmaktadır .

Araştırma Sahası’nda 1987 yılında 1000 canlı doğumdan 72’si bir yaşını doldurmadan ölürken 1997 yılında 1000 canlı doğumdan 48’i bir yaşını doldurmadan ölmüştür. Bebek ölümlülüğü, yerleşim yerine ve cinsiyete göre farklılık göstermektedir. Araştırma Sahası’nda erkek bebeklerde ölüm hızı ‰ 50 kız bebeklerde ‰ 44 olarak belirlenmiştir.

3.1.3.2. Göçler

“Nüfus değişimindeki unsurlardan biri olan göçler, nüfus ile kaynaklar arasında daha iyi bir denge sağlanmasını başarmak için, kendiliğinden meydana gelen, bir çaba olarak yorumlanmaktadır”(Tümertekin, 1984, s. 123). Çok çeşitli

89% 11%

85% 15%

faktörlere bağlı olarak meydana gelen göç olayını; iç göçler, dış göçler şeklinde, esas olarak iki başlık altında incelemek uygun olacaktır.

3.1.3.2.1. İç göçler

Araştırma Sahası’na, köylerden büyük bir göç akımı mevcuttur. Bu göç olayında dikkati çeken en büyük özellik, merkezde yaşama düzeyinin yükselmesi, iş bulma imkanlarının artması, köylerde çocuklarını okutmak isteyen ve bir sanat sahibi yapmak isteyen ailelerin çoğalması, bu göçün en büyük sebebidir. Ayrıca, tarım imkanları geniş ailelerin, zenginleşerek şehre yerleşme istekleri bu göçün diğer bir sebebidir.

Araştırma Sahası’nda önemli iş alanlarına doğru iç göçlere rastlanılmaktadır. Nitekim araştırma sahasından dışarıya, çoğunluğu büyük şehirlere olmak üzere, çok sayıda aile göç etmiştir. Yapılan çalışmalara göre, çoğunluğu 1980 - 2000 yılları arasındaki devrede olmak üzere 1147 ailenin 15 değişik illere göç ettiği anlaşılmıştır. En çok göç edilen illerin başında İstanbul, İzmir ve Konya gelmektedir. Söz konusu illere yönelik göçlerin oranı ise % 77.7'yi bulmaktadır (Tablo III.2).

Tablo III.2: Araştırma Sahası’nın Dışarıya Yönelik Göçlerin İllere Göre Dağılışı Göç Edilen İl Göç Eden Aile Sayısı Yüzde (%)

İstanbul 455 29.7 İzmir 231 20.1 Konya 205 17.9 Eskişehir 72 6.3 Ankara 50 4.3 Antalya 34 3.0 Niğde 15 1.3 Diğerleri 85 7.4 Toplamları 1147 100

Kaynak: Karaman Valiliği Brifing Raporu, s. 16, 2004, Karaman. Özellikle İstanbul ve Konya'da çok sayıda Karamanlı ailenin bulunması, yeni göç edeceklerin daha çok İstanbul ve Konya'yı tercih etmelerine yol açmaktadır. Çünkü, bu ailelere yakınları her türlü desteği sağlamakta ve şehre alışmalarına yardımcı olmaktadırlar.

İç göçlerden biride dışarıdan araştırma sahasına olan göçlerdir. 1975 yılından sonra şehirde çok sayıda işçi çalıştıran bazı sanayi tesislerinin kurulması ve şehrin

giderek büyümeye başlaması, çevredeki bütün köylerden ve Mut, Başyayla, Ayrancı ve Ermenek ilçelerinden bazı ailelerin araştırma sahasına göç etmesine neden olmuştur.

Araştırmalara göre çoğunluğunu 1985 yılından sonra olmak üzere çevre köylerden 350, Mut ilçesinden 90, Başyayla ilçesinden 37, Ayrancı ilçesinden 30,

Ermenek ilçesinden ise 28 aile göç ederek araştırma sahasına yerleşmişlerdir. Bu kişiler daha çok şehirde ki bisküvi ve un fabrikalarında çalışmakta veya ticaret ve sanatla uğraşmaktadırlar.

Araştırma Sahası’ndaki diğer bir göç şekli ise mevsimlik göçlerdir. Bu tip göçler iki kısma ayrılabilir. Bunlardan birincisi, şehre kırsal kesimden gelip yerleşen aileler, şehre yerleştikten sonra köyleri ile ilişkilerini kesmemekte, nisan ayı başlarından kasım ayı sonlarına kadar, köydeki evlerinde, tarla ve bahçelerinde oturarak çifte yerleşim özelliği taşımaktadır. Özellikle bu tip ailelere şehre yakın köy ve kasabalarda rastlanmaktadır. İç göçlerin diğer bir özelliği de bölgeye mevsimlik olarak başka illerden ve ilçelerden gelen işçiler oluşturmaktadır.

Araştırma Sahası’nda 1987 yılında Selçuk Üniversitesine bağlı Meslek Yüksek Okulu, 1993'te kurulan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Beden Eğitimi Yüksek Okulu ve Sağlık Yüksek Okulu açılmasıyla dışardan araştırma sahasına yönelik göçlerin artmasına yol açmıştır. Büyük çoğunluğu araştırma sahası dışından gelen bu öğrencilerin sayısı, 2004 yılında 3500 kişiyi buluyordu. Merkezi yerleştirme sınavı ile öğrenci alan bu öğretim kurumlarına, genellikle öğrenciler Karaman iline yakın olan Konya ve Mersin illerinden gelmektedirler. Genellikle yurtlarda kalan öğrenciler okulların tatil olduğu Temmuz ayı başlarında Karaman şehrinden ayrılmakta ve okulların açıldığı ekim ayı başlarında tekrar şehre dönmektedirler.

3.1.3.2.2. Dış Göçler

Osmanlı Devleti zamanında araştırma sahasından, başka bölgelere büyük göçlerin olduğu bazı kaynaklardan anlaşılmaktadır.

1571 yılından hemen sonra yapılmak istenen sürgün teşebbüsü, Osmanlı Arşivlerinde saklanan belgelerden ayrıntılarıyla anlaşılabilmektedir. İstanbul'da Başbakanlık Arşivi'nde “Sürgün Defteri” adı altında saklanan bu resmi Osmanlı belgelerinin bir kısmı çeşitli tarihçilerle aynen yayımlanmıştır

“Yukarıdaki yer alan sürgün, daha önce de açıklandığı gibi, tamamen bir cezalandırma olmayıp, sadece belirli bir grubu ya da siyasî teşekkülü kapsamamaktaydı. Nitekim hem Müslümanlar hem de gayrimüslimler sürgün hükmü kapsamı içindeydiler. Öte yandan konar-göçerler adaya sürgüne tâbi tutulacaklardı. Yalnızca Konya, Karaman ve Kayseri Şehir merkezleri bu ilk toplu sürgünden muaf tutulmuştu. Daha sonraki uygulamalarda Şehir merkezlerinden de ferdi olarak adaya gönderilenler oldu. Ancak nakledileceklerin belli bir meslek sahibi olmaları ve mesleği ile ilgili araç ve gerecini bulunması, kendi rızalarıyla gitmeleri, kanuna aykırı fiillerinin olmaması ve ahlâkî bakımdan güvenilir olmalarına dikkat edilmekteydi. Bütün bunlara karşılık yerleşenlerin bir kısmı kendi istekleriyle gitmişti. Gerçekten de 1572 yılında gerçekleştirilen bu 2580 hanelik iskânda toplam 1298 aile kendi rızalarıyla iskânı kabul etmiş, diğerlerinin büyük çoğunluğu ise köy ahalisi tarafından Kıbrıs iskânına seçilmiştir”( Erdoğru, 1998, s. 71).

Araştırma Sahası’nda olan göç hareketleri, yurt genelinde olduğu gibi yabancı ülkelere yönelik göçler (dış göçler), daha çok işgücü hareketleri şeklindedir. Ülkemizde 1960 yıllarından itibaren başlayan bu tip göç hareketlerine araştırma sahasında da rastlanmaktadır. Sahada meydana gelen dış göçler ülke genelinde olduğu gibi işsizlik, daha iyi yaşam isteği gibi nedenlerden dolayı olmuştur.1963 yılında başlayan ve günümüze kadar yurt dışına çalışmak için sahadan çok sayıda insan göç etmiştir. Nitekim 1963- 2000 yılları arasındaki devrede, sahadan Hollanda ve Almanya'ya yaklaşık 12 875 nüfus göç etmiştir. Söz konusu devrede yurt dışına göç sayısı ise, 20 430 kişi kadardır.Yurt dışına göç eden kişiler, başta Hollanda, Almanya, Belçika, Fransa, Danimarka, Avusturya ve K. K. T. C olmak üzere 11 değişik ülkede yaşamaktadır (Tablo III.3).

Tablo III.3: Araştırma Sahası’nın Dış Ülkelere Yönelik Göçlerin Ülkelere Göre Dağılışı (1960-2000)

Göç Edilen Ülke Göç Eden Nüfus Yüzdesi (%)

Hollanda 6925 33.9 Almanya 5950 29.1 Belçika 3100 15.2 Fransa 2950 14.4 Danimarka 500 2.5 Avusturya 450 2.2 K.K.T.C. 440 2.15 Libya 49 0.23 Suudi Arabistan 41 0.23 A.B.D. 20 0.2 Japonya 5 0.1 Toplam 20.430 0.02

Benzer Belgeler