• Sonuç bulunamadı

Televizyon dizilerinde Kürt kimliğinin temsili:Hayat Türküsü örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Televizyon dizilerinde Kürt kimliğinin temsili:Hayat Türküsü örneği"

Copied!
124
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

STANBUL AREL ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ Medya ve Kültürel Çalmalar Anabilim Dal

TELEVZYON DZLERNDE KÜRT KMLNN TEMSL: HAYAT TÜRKÜSÜ ÖRNE

Yüksek Lisans Tezi Emine ÇELK

115120119

Danman: Yrd. Doç. Dr. Gülüm ener ULAGAY

(2)

T.C.

STANBUL AREL ÜNVERSTES

SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ

Medya ve Kültürel Çalmalar Anabilim Dal

TELEVZYON DZLERNDE KÜRT KMLNN

TEMSL: HAYAT TÜRKÜSÜ ÖRNE

Yüksek Lisans Tezi

(3)
(4)
(5)
(6)

ÖZET

TELEVZYON DZLERNDE KÜRT KMLNN TEMSL: “HAYAT TÜRKÜSÜ” ÖRNE

Emine ÇELK

Yüksek Lisans Tezi, Medya ve Kültürel Çalmalar Anabilim Dal Danman: Gülüm ENER ULAGAY

Ekim, 2013-108 sayfa

Bugün “Kürt Sorunu” her an her yerde duymaya baladmz bir kavram haline gelmitir. Televizyon dizilerinde sayca etkisini çok hissetmesek de haber bültenlerinde, haber programlarnda sürekli Kürt sorunundan ve çözüm sürecinden bahsedilmektedir. Gelinen nokta itibariyle ister devletin kendi politikas denilsin, isterse yaanan aclarla beraber oluan toplumsal basklar sonucu devletin mecburi politikas denilsin artk bu sorun açk seçik konuulmakta ve tartlmaktadr. Osmanl’nn son dönemlerinde farkl ekillerde balayp Türkiye cumhuriyetinin kurulmasyla birlikte ulus-devlet modelini oluturma çabasyla kabul edilen kimlik politikalar bugüne kadar tanan problemler ann inkâr edilemez sebebidir.

Devletin asli kimlik unsuru olan Türk kimlii dndaki kimlikleri öteki kabul edip asimile etme politikas, dier kimliklere oranla sayca fazlal sebebiyle bir görüe göre tehlike olarak görülen Kürt kimliinde daha fazla ön plana çkmtr. Devlet bu asimile politikasn uygulamak için bütün unsurlarn kullanmtr. Bunlar askeri, eitim ve medya unsurlar olarak saylabilir.

Medya unsurunda televizyondan önceki dönemde dramann güçlü etkileri de düünüldüünde sinema araclyla ideal kimlik (ulus kimlik) oluturulmaya çallmtr. Televizyon döneminde ise bu görev televizyon dizilerine havale edilir. 80’lerden sonra etkisi azalan Yeilçam döneminin yerini televizyon ve televizyon dizileri doldurmaya balar. Bu çalmada Farkl ekillerde sürdürülen politikalarn devam ettiini göstermek amac ile “televizyon dizilerinde Kürt kimliinin temsili” incelenmitir. 90’li yllarn sonlarnda dou atmosferinde çekilen diziler dönemi önemli bir yer tutar. “Vasiyet”, “Asmal Konak”, “Gurbet Kadn”, “Yabanc Damat”, “Zerda” bir çrpda saylabilecek dizilerdir ve benzerleri hala çekilmeye devam etmektedir. Hem konusu hem farkl alanlarda bir eyler söylemesi nedeniyle bunlarn

(7)

içinden “Hayat Türküsü” dizisinde Kürt kimlii temsilleri incelenmitir. Fakat bu çalmada cevaplar aranan sorularn asla sadece dou hikâyelerinde olduunu iddia etmiyoruz. Aksine bu temsil sorunun bütün televizyon dizilerinde var olduunu düünmekteyiz.

(8)

ABSTRACT

REPRESENTATION OF KURDISH IDENTITY IN TELEVISION SERIALS: THE EXAMPLE OF “HAYAT TÜRKÜSÜ”

Emine ÇELK

Department of Media and Cultural Studies Postgraduate Thesis Supervisor: Gülüm ENER ULAGAY

October, 2013-108 pages

Today, Kurdish Matter becomes one of the concepts that we heard at any time. Though we do not feel much its effects, in news bulletin or in newscasts it is always mentioned about Kurdish Matter and also its resolution process. In the point arrived at this matter is talked and discussed loudly and clearly any more no matter it is called government's own policy or government's compulsory policy caused by social pressure consisting social hurts. Identity policies that started at the last period of Ottoman Empire in different forms and accepted with an effort to form a nation state pattern with the establishment of Turkish Republic are indisputable reason of the problem network been carried until today.

The Government's fundamental identity policy to assimilate via accepting identities as ‘other’ which are out of Turkish identity extremely came into prominence in Kurdish identity which is considered as a threat as to an idea because the excess in number relatively to other identities. The government had used all its factors to perform this assimilation policy. These may be listed as military, education and mass media.

When it is thought the strong impact of drama on media factor at a time before TV it is tried to form an ideal identity (nation identity) through the instrument of motion pictures. At the period of TV this duty is transferred to the television serials. TV and TV serials began to take the place of Yeilçam period which decreased its effect after 80’s. In this study, ‘representation of Kurdish identity in TV serials’ is analyzed so as to show continuing process of the policies that kept in different forms.

(9)

Through the ends of 90’s serials in the east atmosphere take an important place. VASYET, ASMALI KONAK, GURBET KADINI, YABANCI DAMAT, ZERDA can be given simply as examples and many series like these have still being shoot. Representation of Kurdish identity in HAYAT TÜRKÜSÜ was analyzed for both its topic and for its touch to different points. But in this study it is not claimed that the questioned problems are only in the east stories. On the contrary it is thought that representation problem is in all TV serials.

Key Words: TV Serials, Kurdish identity, Representation, other

(10)

ÖNSÖZ

Bir insann doutan kazand haklar konumak, onun üzerine kitaplar dolusu yazlar yazmak, aratrmalar yapmak, zaten sahibi olduu haklarn sahibi olup olmadn tartmak oldukça dramatik gelmektedir. Sanki dünyann bütün nimetleri her milletin beyaz zenginleri için yaratlmtr ve onlar da canlar isterse dierlerinin de bu nimetlerden faydalanmalarna göz yumabilirler. Farkl bir yaklamla bu mesele insanlk tarihinin hiç bitmeyen güç-iktidar mücadelesinden baka bir ey deildir. Bu çalmaya balarken hiç tahmin etmediim bir dünyayla karlatm. Yok saylarak ve olabildiince ötekiletirilerek asimile edilmeye çallan bir kimliin dünyasyd bu. Oysa bata Kürtler olmak üzere ötekiletirilen bütün bu kimlikler yaadklar bu topraklar kendilerini bildikleri zamandan beri vatan kabul etmiler ve yeri geldiinde hiç düünmeden canlarn bile vermilerdir. Bu çalma bu asimile politikalarna televizyon dizilerinin ne gibi katklar saladn inceleyerek konuyla ilgili önemli sonuçlara varmay amaçlamtr.

Bu çalmay yaparken fikirleri, önerileri ve her zaman pozitif yaklamyla beni destekleyen, çalmama büyük katks olduunu düündüüm danman hocam Sn. Yrd. Doç. Gülüm ENER ULAGAY’a, desteklerinden dolay aileme ve Hayat Türküsü dizisi ile ilgili elindeki verileri benimle paylaan sevgili Elif Nihan Akba’a çok teekkür ederim.



STANBUL, 2013 Emine ÇELK

(11)

ÇNDEKLER Sayfa ÖZET---III ABSTRACT---V ÖNSÖZ---VII KISALTMALAR LSTES---XII EKLER LSTES---XIII GR---1 1. BÖLÜM TEMSL KAVRAMI  1.1. Temsil Tanmlar ve Medya Temsil likisi---5

1.1.1. Temsil Nedir?---5

1.1.2. Televizyon'da Temsil---6

1.1.3. Temsil’de Dil, Anlam ve Yeniden na---7

1.2. deoloji ve temsil---10

1.2.1. Öteki’nin Medyada Temsili---12

1.2.2. Medya Temsillerinin Seyirci Üzerindeki Etkileri---17

1.2.3. Dramalarda Temsil ve Temsil Örnekleri---19

2. BÖLÜM KMLK KAVRAMI 2.1. Kimlik Tanmlar---25

(12)

2.2. Türkiye’de Kimliklerin Oluumuna Tarihsel Bak---26 2.3. Kimlik Çeitleri---28 2.3.1. Kültürel Kimlik---29 2.3.2. Yerel Kimlik---30 2.3.3. Dinsel Kimlik---30 2.3.4. Milli Kimlik---31 2.3.5. Etnik Kimlik---32 2.3.6. Ulusal Kimlik---36 2.4. Ötekiletirilen Kimlik---39 3. BÖLÜM KÜRT KML 3.1. Kürtler’in Kökeni---46

3.2. Kürtler’in Kültürel Özellikleri ve Sosyal Yaps---50

3.3. Etnik Kimlik ve Kürt Kimlii---52

3.4. Bir Sorun Olarak Kürt Kimlii ve Görüler---55

3.4.1. Devletin Kürt Politikalar---55

3.4.2. Kürt Sorununda Ekonomik Faktörlerin Etkisi Dil ve Eitim Sorunu---57

3.4.3. Kürtlerin Yaad Kimlik Problemleri ve Beklentiler---61

(13)

4. BÖLÜM BULGULAR

HAYAT TÜRKÜSÜ DZSNDE KÜRT KMLNN TEMSL

4.1. Hipotezler---69

4.2. Yöntem---69

4.3. Dizi Künyesi ve Karakterler---70

4.4. Dizinin Konusu---71

4.5. Dizinin Hikâyesi---71

4.6. Hayat Türküsü Dizisinde Kürt Kimlii Temsilleri---74

4.6.1. Konular---74

4.6.2. Tanm Düzeyi Ayrnt Derecesi---77

4.6.3. malar Önvarsaymlar---78

4.6.4. Yerel Tutarllk---80

4.6.5. E Anlamllk Yeniden Anlatm---82

4.6.6. Kartlk---83

4.6.7. Örnekler ve Açklamalar---83

4.6.8. Önerme Yaplar---86

4.6.8.1. Aktörler---86

4.6.8.1.1. Ana Karakterler---86

4.6.8.1.2. yiler, Töreye Kar Gelenler ve Töre Madurlar---87

4.6.8.1.3. Töreyi Temsil Edenler---88

4.6.9. Kiplik---90

 4.6.10. Kantsallk---90

(14)



4.6.11. Biçem ve Retorik---91

 4.7. Kürt Kimlii le Balantlanan Unsurlar---92

SONUÇ---95

KAYNAKÇA---102

EKLER---107

(15)

KISALTMALAR LSTES

BÖL. :Bölüm

CHP :Cumhuriyet Halk Partisi Ç.N. :Çevirenin Notu

DTP : Demokratik Türkiye Partisi M.Ö. :Milattan Önce

PKK  :Partiya Karkerên Kurdistan (Kürdistan çi Partisi) T.C. :Türkiye Cumhuriyeti

TRT :Türkiye Radyo Televizyon Kurumu TV :Televizyon

(16)

EKLER LSTES

(17)

GR

Televizyon dizileri, TRT’nin 80’ler dönemindeki Bizimkiler, Perihan Abla, Kaynanalar gibi, aile dizileri bir yana braklacak olursa 90’lardan itibaren içerikleri, konular, kahramanlar ve örettikleri ile son 20 yla damgasn vurmutur. Bir drama türü olan televizyon dizileri, ayn anda milyonlarca kiiye ulama kabiliyeti ile dikkatle üzerinde durulmasn gerekli klmaktadr. lk olmalar nedeniyle TRT dizileri hala nostalji olarak hafzalardaki yerini korumaktadr. Bu da gösterir ki iz brakmtr ve dolaysyla etkilemitir. deolojilerin yeniden üretildii medya unsurlar içerisinde televizyon dizileri en çarpc olandr. Çünkü televizyon dizileri seyirciye düüncesinin ve dünya görüünün tam tersini bile söylüyor olsa yine de kendi söylemini dinlettirmeyi salayabilmektedir.

te böyle bir mecrada toplumsal temsiller önem kazanmakta ve bu sebeple “ben”, “sen”, “o” nasl temsil ediliyor sorusunu sormaya itmektedir. Biraz gündemin en çok tartlan konusu olmas biraz da Kürt dünyasna duyulan merak unsuru böyle bir çalmaya iten sebepler olmutur. Televizyon dizileri ulat seyirci kitlesinin büyüklüüyle ayn oranda etkileme gücüne sahipken Kürt sorunu da Cumhuriyet tarihi kadar eski ve son yllarda tansiyonu artarak devam eden bir mesele olmaya devam etmitir. Özellikle bu iki neden göz önünde bulundurularak televizyon dizilerinde Kürt kimliinin nasl yer ald aratrlmtr. Televizyon dizilerinde Kürt olduu bilinen karakterlerden Kürt diye bahsedilmez. Kürt kelimesinin yerine doulu kelimesi kullanlr. Doulularla birlikte kullanlan kavramlar ve kültürel özellikler u ekilde sralanabilir. Töreye körü körüne baldrlar, kan davalarn kuaktan kuaa sürdürürler, kz çocuklarn çocuk denecek yata evlendirirler, eitime hiç önem vermezler, hele kz çocuklarnn okuma yazma bilmesine gerek bile olmadn düünürler, kabadrlar, küfürlü konuurlar, kz ve erkek çocuklar arasnda belirgin bir ekilde cinsiyet ayrm yaparlar, kolayca adam öldürürler ve isimleri terörle anlr. Görüldüü gibi bütün zihinsel çarmlar negatif içeriklidir. Çünkü bu çarmlarn toplumsal karl da benzer yöndedir. Hangisi hangisini etkiledi sorusuna cevap bulmak için baka bir aratrma daha gerekli olabilir ama medya üzerine yaplan kuramsal çalmalarda da

(18)

görüldüü gibi medyann toplumun düünce yapsn etkiledii ve deitirdii eklindeki genel yarglar da dikkate almak gerekir.

Bu aratrmaya balarken öne sürülen hipotezler üç maddede toparlanmtr.

1-Televizyon dizilerinde kurgulanan hikâyelerde “Kürt kimlii” doru temsil edilmemektedir. “Ulusal kimlik” ideolojisinin bir gerei olarak, kendini “Kürt” olarak tanmlayan vatandalarn ait olduklar kimlik “Kürt” kelimesinden arndrlarak sadece bölgesel aidiyete göre tanmlanmaktadr.

2-Dou Anadolu ve Güneydou Anadolu bölgelerinin belli bal illerinde yaayanlarn hikâyelerinin anlatld televizyon dizilerinde belirtilen illerin vatandalar, olmas gereken “ulusal kimlik” tanmndan kaln çizgilerle ayrt edilmi farkllkta temsil edilmektedir.

3-“Kürt” demeden “doulu” olarak tabir edilen bölge insan genellikle negatif kavramlarla birlikte anlmakta, kan davas güden, namus cinayetleri ileyen, iddet uygulayan, uyuturucu ticareti yapan, törelere körü körüne bal, kz ve erkek çocuklar arasnda cinsiyet ayrm yapan, kz çocuklarn okutmayan, kaba, cahil ve medeni yaamdan uzak insanlar olarak gösterilmektedir.



Kürt kimlii ile balantlandrlmaya çalld varsaymndan hareketle sralanan negatif kalplar devletin ulus-devlet, ulus-kimlik ideolojisini oluturma çabasnn ürünüdür. Bu ideolojiyi gerçekletirmek için devlet etkin bir ekilde (devletin ideolojik aygtlarndan biri olarak) medyay kullanmtr. Özellikle televizyon dizilerinde dou ve doulu ile ilgili negatif yarglarn, bunun karsnda ulus kimlii temsil eden batllar ile ilgili pozitif yarglar olumasn salam ve doulularn (Kürtlerin), batllar ( devletin ulus kimlik anlayna uygun Türkler) gibi olmas sonucuna varlmasn istemitir. Askeri güçleri ve eitim sistemi ile yok saymaya çalt Kürt kimliini dizilerde de görmezden gelmi ve dilini konuup, kültürel kimliini yaamasn engellemitir.

(19)

Televizyon dizilerinde Kürt kimlii temsillerinin incelendii bu çalmada konunun kapsaml bir ekilde anlalmasn salamak için temsil, kimlik, bunlar içerisinde ötekilik ve Kürt kimlii kavramlar detayl bir ekilde incelenmitir. Son bölümde ise örnek bir dizi olarak ele alnan Hayat Türküsü dizisi aratrlan konunun içeriini en iyi ekilde yanstabilecek yöntem olarak düünüldüünden Van Dijk’n söylem analizi yöntemi kullanlarak bu kimlik temsilleri incelenmitir. Anlamlar söylemler üzerine ina edildii için aratrma yöntemi olarak söylem analizi seçilmitir.

Çalmann birinci bölümünde temsil kavram ele alnmtr. Önce temsilin ne olduu anlalmaya çallm sonrasnda medyada temsil kavram üzerinde durulmutur. Televizyon, yazl basn ve dizi ve filmlerdeki ayrmlar vurgulanarak dizi ve filmlerdeki temsil gücünün önemine vurgu yaplmtr. Temsil bal altnda ideolojinin temsile etkileri, öteki temsilleri, medya temsillerinin seyirci üzerindeki etkileri anlatlm ve baz temsil örnekleri verilerek bu bölüm noktalanmtr.

kinci bölümde ele alnan konu kimlik kavram olmutur. Kimlik nedir? Nasl ortaya çkmtr? Niçin bu kadar çok tartlmaktadr ve neden savalara götürecek kadar büyük bir çatma konusu olabilmektedir? Kimlik balnda bu sorularn cevaplar yer almaktadr. Türkiye’de kimliklerin tarihsel oluumuna ksaca deinildikten sonra kimlik çeitlerinden kültürel, yerel, dinsel ve milli kimliklerden ksaca bahsedilmi, ulus kimlik, etnik kimlik ve öteki kimlik çeitleri çalmann özüne daha yakn olmalar nedeniyle geni bir ekilde tartlmtr.

Kuramsal ksmn üçüncü ve son bölümünde Kürt kimlii kavram incelenmitir. Bu balkta Ortadou corafyasnda yaayan Kürt milletlerinin tarihi ve kökleri hakknda bilgiler verilmi, geçmiten bugüne Kürt kimliinin nasl bir geliim ve deiim gösterdii ve hangi aamalardan geçtii anlatlmtr. Kürtlerin yaad kimlik problemleri üzerinde durulmu ve bugün bile içeriinin ne olduu hala tartlmaya devam edilen “Kürt sorunu” olgusunun nedenleri aratrlmaya çallmtr. Kürt sorununu etkiledii düünülen eitim, din ve ekonomik faktörler incelenmi devletin bu faktörler üzerindeki etkileri üzerine görüler aktarlmtr.

(20)

Dördüncü ve son bölümde ise bulgular ksm yer almtr. Bu bölümde hem mekânsal hem içerik olarak bir dou hikâyesinin anlatld Hayat Türküsü dizisinin muhtelif bölümleri Van Dijk’n söylem analizi yöntemi kullanlarak incelenmitir. Dizide Kürt kimliine ilikin temsiller karakterler, kültürel ve sosyal yaam biçimleri üzerinden çeitli yönleriyle incelenmi ve nasl temsil edildiklerine dair sonuçlara varlmaya çallmtr.

(21)

1.BÖLÜM TEMSL KAVRAMI 1.1. Temsil Tanmlar ve Medya Temsil likisi

1.1.1. Temsil Nedir?

Temsil kavram en genel kapsamyla bir anlatm biçimi olarak kabul edilirse kiilerin, mekânlarn, eyalarn ve akla gelebilecek her eyin çeitli yöntemlerle sunu biçimi birer temsildir. Medyada Her temsil biçimi ve bu temsillerin nasl yapld kendi içinde ayr ayr sebepler tamakta ve sorunlar da kendine göre çeitlilikler göstermektedir. Buna bal olarak temsil kavram ile ilgili tanmlar ve sorunlar da farkllklar arz etmektedir. Medyada kullanlan temsil için en temel sorun ise temsil edilen her ne ise onunla ilgili olanlar tatmin etmemesi veya rahatsz etmesidir. Çounlukla da gerçei yanstmadnn iddia edilmesidir.

Ksaltlm Oxford ngilizce Sözlüü’nde sözcüün temsille ilikili iki

tanm yer alr. Bunlardan birincisi bir eyi temsil etmek onu betimlemek ya da tasvir etmek, tanmlamayarak ya da tarif ya da hayal ederek aklda canlandrmaktr; bir eye ilikin aklda ya da duyularda benzerlik kurulmas; ‘Bu resim Habil ile Kabil’in öldürülüünü temsil ediyor’ örneinde verildii gibi tarif edilir. kinci anlamyla Temsil etmek ayn zamanda simgeletirme, yerine geçme, örnei olma, ya da ikame etme anlamna gelir; bununla ilgili u örnek verilir; ‘Hristiyanlkta haç sa’nn çektii aclar ve çarmha geriliini temsil eder’ gibi. (Hall, 1997:16). Bu iki tanm öz olarak temsili anlatmaktadr. Birincisi bir çeit canlandrma, ikincisi temsil edileni sembollerle ifade etme olarak ksaca tarif edilmitir.

rfan Erdoan bir konunun, olayn, durumun, insan yaamnn, bir ilikinin veya bir düüncenin medyada sunulmas olduunu söyledii temsil kavram için gerçein yeniden inas tanmn yapar: “Medyada temsil, gerçein haberlerden paparazzilere kadar her tür programlar yoluyla yeniden-inasdr.” (Erdoan, 2010:309).

(22)

1.1.2. Televizyon’da Temsil

Sevilay Çelenk temsilde televizyonun dier medya araçlarndan hem temsil ekli hem temsil gücü ile ayrldn ve öne çktn söyler. Televizyon temsil biçimi, Tartma programlar, yarma programlar, müzik elence programlar, ov programlar, hatta haber bültenlerinde de sradan vatandalarn kültürel-entelektüel referans çevrelerine, yaam deneyim ve öykülerine yaslanr. Televizyonun formüle dayal yaps vardr ve bu formüllere göre snrlar çizilmi çeitli programlarn içi doldurularak birbirinden farkllatrmak için bu farkl öyküler, yaam biçimleri deneyimleri kullanlr. Böylece televizyon temsilleri dier bütün kültürel temsil alanlarndan ve dier iletiim araçlarnn temsil sistemlerinden önemli ölçüde farkllklar gösterir. Tüketici kendi yaam deneyimini televizyonda bizzat temsil ettirme olanan elde eder. Mesela yazl basnda da kendi öyküsünün sra d krlma anlarn geni biçimde bulabilir ama orada deneyimleyen bizzat kendisi olmamaktadr. Gazete muhabirleri, editörler, sayfa sorumlular ve farkl düzeylerdeki müdahalelerle dolaymlanm bir temsil süreci içerisinde olur. Televizyon programlarnda da kameraman, yönetmen, program sunucusu ve daha baka müdahalelerin olduu bir dolaymlama süreci vardr ama burada nihayetinde hikâyeyi anlatan bizzat ekrana çkandr. Burada öyküsü anlatlan kiinin fizik varl, dili ve düüncesiyle kendisini temsil ettii bir süreç söz konusudur.(Çelenk, 2005:85-86). James Monaco, bir kiinin ya da olayn sözcüklerle (ve hatta fotoraflarla) tanmlanmas ile ayn kii ya da olayn sinemasal kayd arasnda önemli bir fark olduunu söyler. Çünkü sinema gerçekliin olabildiince benzerini verebilmesi nedeniyle yazl ve sözlü dillerin nadiren yapabildii, kesin bilgi iletebilme özelliine sahiptir.(Monaco, 2011:157). Hem televizyon programlarnda hem de dizi ve filmlerde aktörün fiziki varlyla seyirciye ulamas tüm temsil donanmlarna ramen içselletirmeyi salar ve etki gücünü çok yukarlara çkarr. Televizyon programlarnda öyküsü seyredilen gerçek kiiler gerçeklikleri ile rabet görürken dizi ve filmlerde karakterler oluturduklar hayranlk algs ile temsilin gücüne güç katarlar. Kuzey Güney dizisinde Kuzey karakteri yakkll yannda hal ve tavrlar ile temsil ettii kültürün içinden biri olarak daha fazla kabul görmü ve içselletirilmesini kolaylatrmtr. Hayat Türküsü

(23)

dizisinde ise Hayat örenmen bunu yapar. Batl gibidir filan ama köylülerle ilikileri o kadar scak ve samimidir ki bazen onu kendilerinden biri gibi görürler. Seyirci onlarn duygularn gözlerinin içine bakarak yaar.



1.1.3. Temsil’de Dil, Anlam ve Yeniden na

Stuart Hall, temsil kavramn dil araclyla anlam üretimi olarak ifade eder ve kurulan anlam yaklamn savunanlara göre, temsilde, bakalaryla anlaml bir biçimde iletiim kurmak için, farkl diller içerisinde düzenlenmi göstergeler kullanldn söyler. Diller, gerçeklii tecrübe edilebilen dünyada nesneler, insanlar ya da olaylar simgelemek, yerine geçmek ya da göndermede bulunmak amacyla gösterge kullanabilirler. Fakat göstergeler maddi dünyamzn hiçbir anlamda parças olmayan düsel eylere, fantezi dünyalarna ya da soyut düüncelere göndermede bulunabilirler. Dil ve gerçek dünya tam anlamyla örtümez ve birbirinin tam karl olamazlar yani dil bir ayna görevi göremez. ‘Dil’ diye adlandrdmz çeitli temsil dizgeleri içerisinde oluturulan ey anlamdr. Anlam uygulamayla, ‘temsil’ sayesinde üretilir. Anlam, baka bir deyile ‘anlam üretimi’ anlamlama uygulamalar sonucu kurulur. (Hall, 1997: 25).

Stuart Hall ‘durum tanmlar’ teriminin medyann yanstc rolünü kukuya düürdüüne de dikkat çeker ve medyann varsaylan doalcln destekleyen effaf dil anlayn sorunlatrdn söyler. Ona göre gerçeklik basitçe verilen bir olgu olarak görülemez, gerçek gerçekliin belirli bir tarzda kurulmasdr der. Medya ‘gerçeklii’ yalnzca yeniden üretmez ayn zamanda tanmlar da. Gerçeklik tanmlar, tüm bir dilsel pratikler yoluyla desteklenip üretilir ve bu dilsel pratikler araclyla ‘gerçek’in seçilmi tanmlar temsil edilir. Yazar temsil etmenin yanstmadan çok farkl bir nosyon olduunu söyleyerek temsil etme, aktif bir seçme ve sunma, yaplandrma ve biçimlendirme iini ima eder der. Temsil sadece zaten var olan anlam aktarmaz daha aktif bir eylere anlam verme iini de ima eder. Burada söz konusu olan bir anlam pratii ve anlam üretimidir. Bu daha sonralar ‘anlamlandrma pratii’ olarak tanmlanmtr.(Hall, 1994: 67-68). Dizilerin kurgusal dünyas tam da “temsil”in bu anlamna karlk gelir. Bir ressam bir resmi çizerken tercihini kulland renklerle ifade ederken senarist de

(24)

kurgulad hikâyede kulland dil ve baka enstrümanlarla tercihini ortaya koyar ve bu onu temsil etme eylemine götürür. Medya, dramda senarist, gerçei sadece yeniden üretmekle kalmaz ayn zamanda ona istedii gibi ekil verir.

“Temsil ile temsil edilen arasnda tümüyle örtümeden, tümüyle örtümemeye kadar deien benzeme olabilir.”(Erdoan, 2010: 309). rfan Erdoan bu temsil anlayn, dardaki gerçein doru veya yanl olmak üzere iki ekilde temsil edilebildii görüüne dayandrr ve buradan hareketle Hall’un yeniden ina etme görüüne vurgu yapar. Ona göre Hall bu tür bir temsil anlaynn eski olduunu belirtir. Eski anlaya göre temsil gerçei yanstr veya gerçei saptrr. Yeni anlaya göre ise temsil gerçei yeniden oluturur. Bu ksmen dorudur da. Çünkü medya temsili ile temsil edilenler kurulur, oluturulur ve belirlenir. Belirlemenin karakteri nedeniyle temsil inasn yapanlar amaçlarna uygun bir ekilde temsili kurarak, oluturarak gerçekler hakknda imajlar yaratrlar. (Erdoan, 2010: 309). rfan Erdoan temsille ilgili yanllar üç madde de ifade eder.



“Temsilin gerçein yerini almas yanl: Temsil gerçeklik imaj yaratarak gerçein yerine geçebilir; fakat asl gerçek hala vardr.

‘Temsilin karlatrlaca bir gerçek olmad; dolaysyla, her temsilin/açklamann gerçein olas anlatlarndan biri olduu’ yanl. Örnein ‘ücret politikalarnn yoksulluu sürdürmenin parças olduu’ gibi bir insan gerçei üzerinde durmak, sknt verici, rahatsz edici ve risklidir. Onun yerine, ‘yoksulluk ve sömürü’ anlatsnn olas açklamalardan biri olduu, bazlarnn ayn eyi ‘insanlara i saland ve babalk yapld’ olarak niteledii gibi anlatya gelmek, anlatan için rahatlatcdr, faydaldr, verimlidir ve emin bir zeminde risksiz ve ödüllendirilmi bir ekilde yürümektedir.

Bir olay temsil edilinceye kadar yoktur. Yani, eski anlatda temsil olaydan sonradr, olayn temsilidir; yeni anlatda temsil olaydan sonra olmaz; olayn oluturucusudur; olayn var oluunun bir kouludur. Dolaysyla, temsil olayn dnda deildir, olaydan sonra da deildir, olayn kendi içindedir. Bu oldukça ho edebiyatn geçerli olmas için bize somut örnekler verilmesi gerekir: Ormanda bir aacn devrildiini görmediysek veya duymadysak, “ormanda aaç devrildi” diye olay düünmez veya anlatmazsak, olay gerçek deil mi, olay olmad m, ses çkmad m? Darda var olan isimlendirmezsem ve açklamazsam, o olay yok mu? Temsili gerçein üzerine çökerterek gerçei örtme ve yok sayma oldukça faydaldr: Gerçein yerini sahtenin, yanln ve hakszn almasn merulatrma iinde, bu tür edebiyat çok faydaldr.(Erdoan, 2010: 309-310)”

(25)



Televizyon dizilerinde anlatlan bir doulu imaj vardr. Sadece kiiler baznda deil kapsaml olarak bir kültür temsili vardr. Bu temsil ne kadar gerçektir. Batl televizyon seyircisi için baka birçok program dnda (haberler, televizyon programlar vs.) televizyon dizilerinde anlatlan hikâyeler hikâyelerin anlattklar ile snrl kalabilmektedir. Her ne kadar diziler Kürtlere Kürt demese de onlar Kürt olarak yaamlarn devam ettirmektedirler.

Televizyon, temsili bu nedenle her zaman, bir yandan toplum ve kültürü yerellikleri içinde yanstmad temelinde bir eletirinin konusu olurken bir yandan da kaçnlmaz bir biçimde anlam üretimini kültürün snrlarna balayan yerel bir vurguya sahiptir. Sevilay Çelenk bu vurgudan hareketle temsil ve kültür ilikisindeki gerilimden bahsederek ikisi arasndaki snrlar çizmeye çalr. Televizyon temsilinin kültürle ilikisi ya da kültür olarak ileyiinin gerilimli bir ileyi olduunu söyler. Televizyon temsilinin ikonlatrma, gündelik olan resmetme, toplum ve bireylerin düünce ve deer sistemlerini yanstmak gibi alglanan kültürel ilevinin içerdii zorunlu bir gerilimdir bu. “Çünkü televizyon, kurmaca ya da olgusal türlerinde, hem her zaman ortak anlamlandrma sisteminin dili olarak ‘kültür’dür hem de kültür ve toplum yaantsn, ideal bir örneklendirme araclyla temsil edemeyecei için hiçbir zaman gereince ‘kültür’ deil(mi) gibidir.” (Çelenk, 2005:88)

Ryan ve Kellner, Temsillerin içinde yer alnan kültürden de devralndn ve içselletirilerek benliin bir parças haline getirildiini ifade ederler. Özellikle kültürel temsillerin içselletirme yoluyla benlikleri ele geçirdiini ve istedii gibi ekil verdiini söyler. Bu nedenle de bir kültüre egemen olan temsiller aslnda can alc politik öneme sahiptirler. Bu kültürel temsiller yalnzca psikolojik durular ekillendirmekle kalmaz, toplumsal gerçekliin nasl ina edileceine ilikin önemli bir rol oynarlar. Yani, toplumsal yaamn ve toplumsal kurumlarn ekillendirilmesinde hangi figür ve snrlarn baskn çkaca konusunda model olurlar. Bu yüzden, kültürel temsillerin üretimi üzerinde söz sahibi olmak hem toplumsal iktidarn muhafazas açsndan kritik önem tar hem de toplumsal dönüümleri amaçlayan ilerici hareketler için vazgeçilmez bir kaynak oluturur. (Ryan, Kellner, 1997: 37)

(26)

1.2. deoloji ve Temsil

Temsil kavramn ekillendiren en önemli unsurlardan biri ideolojidir. Ryan ve Kellner temsilde ideolojinin gücüne dikkat çeker ve sinemann günümüzde politik mücadelelerin yürütülmesi açsndan özel önem tayan bir kültürel temsil arenasn oluturduunu söyler. Filmler, muhtelif temsil biçimleriyle, toplumsal gerçekliin nasl kavranacan, daha da fazlas, ne olacan belirlemek adna bir kapma halindedirler. Bunun dnda yaygn kapitalist söylemin ve kapitalist hükümetin sorgulanmasn da salamlardr. Amerikan toplumunda hükümet ve aile benzeri kurumlara yaklamlarda meydana gelen önemli deiikliklerde sinema gibi kültürel temsillerin önemli bir pay vardr.(Ryan, Kellner, 1997: 37-38)

“Temsil ile realite iç içedir. Her temsil realiteyi sembolletirme, yeniden üretme çabasdr. Bu yeniden üretimde yaplan her türlü seçmece, gerçekte, gerçeklii kendi ideolojin dorultusunda biçimlendirmedir. Medyadaki temsili anlamak, iktidar ve ideolojik güç ilikilerini anlamak demektir.” (Casey-Calvert-French-Lewis, akt. Ark, 2003:605). Buradan hareketle televizyonda gösterilen her ey televizyon için kurgulanm bir üründür ve ideolojik anlaylara göre seçilir. Temsil “gerçein ta kendisi” olarak sunulan haber bültenleri, hatta canl yaynlarda da vardr. Çünkü televizyonda yer alan her görüntü medya üreticilerinin elinden geçer ve televizyona uyumlu hale getirilir. Bu yönüyle televizyon için hazrlanm prodüksiyon ürünleridir.(Ark, 2003:606). Temsil söz konusu olduunda ekranda görünenin arkasnda farkl ilikiler ilemektedir ve bu ilikiler seyirciye kurgulanm yeni ürünlerin sunulmasn salamaktadr.

Sinemann ekonomik yönüne vurgu yapan James Monaco hem sermaye-youn hem de emek-youn bir sanat olduunu ve teknolojik ve ekonomik belirleyenlerin her sanatn temelini oluturduunu söyler. “Her bir sanat belirli ekonomik gerçekliklerle snrlanr. Çok pahal bir sanat olmas nedeniyle sinema ekonomik spekülasyonlarn neden olduu tahrifatlara çok uygundur… Bu ekonomik faktörler de bir sanat yaptnda yer alabilecek belirli politik ve psikolojik kullanmlarla ilikilidir.”(Monaco, 2011:36-37). Sinemann televizyon uyarlamas olan TV filmleri ve diziler için de ayn eyi

(27)

söylemek mümkündür. Sinema ve diziler var olabilmek için ekonomik bir güce baml olmak zorundadrlar. Ekonomik gücün sahibi her kim ise anlatlan ey onun ideolojisini yanstacaktr. Bu devlet olabilir, büyük sermaye sahipleri olabilir vs. Burada sermaye sahibi üreticinin ve yayncnn kendisi de olabilir bu durumda dierlerine oranla daha özgür bir anlatmdan bahsedilebilir. Bu sefer kiinin ideolojisi devreye girer. Ama her ne olursa olsun yönetimin gücünün bütün güçlerin üzerinde olduu kabul edilirse devlet ideolojisinin olmazsa olmaz snrlar kendini gösterecektir.

Ryan ve kellner’da sinemann politik gücünün altn çizerler. Sosyal gerçekliin yeniden inasna çalan kültürel temsillerin bir parças olduunu ve bunun Marksist teoriye ait ideoloji kavramnn geniletilmesini gerektirdiinden bahsederek temsil kavramnn, ezilenlerin kendilerini ezen sürece gönüllü katlmn salamaya, yani zor kullanmaya gerek brakmayan tahakküme yönelik bir fikir ve imgeler sistemi olarak tanmlandn söyler. Yazara göre ideoloji, toplumsal gerilimleri yattrmaya ve toplumsal güçlere, eitsizlie dayal toplumsal düzene tehdit oluturmalarna meydan vermeyecek ekilde karlk vermeye yönelik bir çabadr. deoloji kültürel temsiller araclyla düünce ve davranlar, düzeni koruyacak ekilde yönlendirir ve uygun hareket ekillerinin oluturulmasn salar.(Ryan ve Kellner, 1997:38). Yeniden ina, ideoloji temsil ilikisinde de farkl deil. deoloji kültürel temsiller aracl ile sistemi korumaya ve zihinleri istedii gibi yönlendirmeye devam eder.

Stuart Hall kültürel temsillerin ideolojik boyutuna dikkat çekerek artk medyaya bak açsnn deitiini ve iletiimin sadece A’dan B’ye mesaj iletmek kadar basit bir ilem olmadn ve medyann asl ilevinin bütün ideolojik çevreyi biçimlendirmek olduunu söyler.



“eylerin düzenini, bu düzenin snrlandrc perspektifini, eyleri evrensel, doal ya da ‘gerçeklik’in kendisiyle bitiikmi gibi göstererek kutsal kaçnlmazlkla donatan bir temsil etme tarzyd. Dünyaya ilikin ksmi ve yanl açklamalara evrensel bir geçerlilik ve meruluk kazandrmaya ve bu ksmi kurmacalar ‘gerçek’in sorgulanmakszn kabul edilmesini oturtmaya yönelik bu hamle aslnda ‘ideolojik’ olann karakteristii ve tanmlayc mekanizmasdr.” (Hall, 1994: 69).

(28)



Burada Hall’un görüünde dikkat çeken husus kurmacalarn asl sorgulanmakszn kabul edilmesidir. Bir bakma kurmaca olan gerçekmi gibi kabul etmek.

Temsil ve ideoloji ilikisindeki bir baka boyutta toplum içerisinde tehdit oluturan eyleri, etkisiz hale getirecek ekilde temsil etmektir. Eitsizlie dayal bir toplumsal düzen vardr ve babo braklrlarsa bu düzeni tersyüz edebilecek güçler ortaya çkabilir bunlar kontrol etmek için ideoloji kullanlr. deoloji bu güçleri yönlendirmeye ve yanszlatrmaya çalarak, onlarn kudretine, yani yadsmak istedii eyin kendisine kant oluturur. Film ideolojisi, hem bir yandan düzeni tehdit eden unsurlar görünmez klmaya çalr bir yandan da onlar sergileme zorunluluu tar.(Ryan, Kellner, 1994: 39). Buna, yok sayarken ayn zamanda oluturabilecei tehdit durumunu düünerek bir anlamda sus pay olarak temsil etmek denilebilir. Bir açdan vicdan rahatlatma çabas olarak da düünülebilir



1.2.1. Öteki’nin Medyada Temsili

Kimlik temsilinin ana eksen de olduu bir çalmada kaçnlmaz bir ekilde “öteki” de vardr. “Öteki” kavram, belli bir kii ya da belli bir grup kimlii karsnda farkllk gösteren/alt-insan olarak tanmlanr. Bu anlamda kadnn ötekisi erkek, Dou’nun ötekisi Bat türünden örneklerde de görülecei üzere, “öteki” nitelemesi/terimi belli bir durumun, konumun, varln tam karsnda yer alan kart ikilii(Güçlü, Uzun ve dierleri, akt. Namaz, 2011) anlatmaktadr.

Sunum, ‘öteki’ni belgeleyerek, onu sureti araclyla ortaya çkarrken, temsil ‘öteki’nin suretini yeniden üretir. Her iki durumda da ‘öteki’, sanatçnn müdahalesiyle yeniden üretilmekte ve izlenilebilir bir durum kazandktan sonra seyirciyle buluturulmaktadr. ki durum arasndaki fark daha çok sanatçnn müdahalesiyle ilikilidir. Sanatçnn müdahalesi ‘öteki’nin yeniden üretim biçiminde belirgin bir fark yaratrken, ‘öteki’ temsil edildii biçimiyle baka bir boyuta tanmaktadr. Temsilde, ‘öteki’ne yüklenen anlamlar sanatçnn bak açsndan geçer. Seyirci bu ‘öteki’ temsilinde sanatç ve ‘öteki’

(29)

arasndaki ilikiyle baka bir eye dönümü bir eser izler.(Laykel, 2006). Yazar burada birbirine benzer iki kavram gibi duran sunum ve temsil arasndaki farka deinirken temsilin yine bildik özelliini bu sefer “öteki” kavram ile balantl olarak ortaya çkarr. Burada “temsil”, “öteki”ni yeniden ina etmekte ve biçimlendirmektedir.

‘Öteki’ temsili, sanatç müdahalesi ile çok farkl biçimler alabilir. Burada sanatç, öteki temsili ve izleyici tepkisi birbiriyle balantldr. Sanatçnn ötekine bak onun temsil davrann etkiler. Ortaya çkan temsil biçimi ise seyircinin düüncesini “sanatçnn ötekine bak açsna yakn bir ekilde” ekillendirir. “Sanatçnn müdahalesi ve temsil biçimine dair tercihleri, izleyicinin bakn büyük ölçüde ekillendirir, dolaysyla bu anlamda antropoloji balamndaki aratrmacya benzer bir biçimde sanatçya, bir sorumluluk yüklemektedir.” (Laykel, 2006).

“Öteki temsil”in nasl olutuuna yönelik çarpc bir baka görüe göre kii kendi içinde istemedii ve bastrd negatif eyleri bakasnn üzerine atar. Bu öteki olur. Yazara göre “öteki” özbask ile skca balantl olan bir kavramdr. Egemen kültürün kabul edemedii güdüler ve dürtüler ya yadsnr, bastrlr, yok edilir veya baskn deerler için tehlike olan taraflarndan arndrlp özümsenir. Yazar ötekilik kavramnn psikoanalitik yönden önemini u ekilde ifade eder: “Öteki’nin yalnzca kültürün ve kiinin tümüyle dnda kalan eyleri deil, kiinin içinde bastrlan ve yadsnp dlanarak kiinin dnda bir eymi gibi nefret edilen eyleri temsil etmesidir. Kii kendi içinde bastrd eyi, dlamak, aalamak ve elden gelirse yok etmek için ötekine yaktrr, ‘öteki’nin üstüne atar.”(Demir, 2008).

Film ve televizyon medyas, kolektif anlarn ve kimliklerin olumasnda güçlü bir rol oynar.(Morley, Robins, 1997: 131). Amerikallarn Holocaust isimli Alman tarihini anlatan dizisine karlk Almanlar buna bir cevap olarak Heimat(ana vatan) isimli diziyi yaparlar. Bu dizi Amerika’da da gösterilir ve birçok eletirmenden olumsuz tepki alr. Almanlar’n Alman tarihindeki baz eyleri örtbas etmeye çaltn söylerler. Morley ve Robins bu iki dizi üzerinden “bir millet baka bir milletin özelini anlatma hakkna sahip midir?” sorusundan hareketle öteki’nin temsilini tartrlar. Burada

(30)

uluslararas bir temsil ve ötekiletirme vardr. Amerikallar baka bir milleti ötekiletirirken Almanlar kendi ötekilerini anlatrlar. Bu bir baka okumayla batnn küresel düzeni korumak adna kulland medya gücünü nasl kullandn da göstermektedir.

Postmodern dünya ekran aracl ile “öteki” ile ilgili düüncelerini bütün dünya ile beraber bizzat “öteki”nin de zihninde iyice oturtmaya çalr. Edward Said teknik olarak ileri teknolojiye dayal iletiimin kültürleraras ilikileri muhakkak daha iyi hale getirmeyeceini ileri sürer; çünkü medyada artan geriletici eilimler vardr. Gerçekten de der Said, elektronik postmodern dünyann bir özellii, dounun basmakalp görünümlerinin güçlendirilmesidir: “Dou açsndan bakldnda, standartlama ve basmakalp kültürel imajlar, on dokuzuncu yüzyln akademik ve yaratc ‘gizemli dou’ dümanln daha da younlatrm bulunuyor”(Said, Akt. Morley, Robins, 1997:182). Burada da belirtildii gibi ‘gizemli dou’ bizzat dou corafyasnda yaayan kiiler için bile bir dou varldr. Dounun batsnda yaayanlar için dou gizemlidir ve kültürel temsiller aracl bu gizem aralanmaya çallr ama ne, nasl gösterilirse dou ‘o’ olur. O da ötekidir.

Öteki temsil edilirken görülen en çarpc durumun bilmediinin ve tanmadnn temsilini yapmaya çalmak olduunu kabul etmek gerekir. “Kii bilmediinin dümandr” özlü sözünden hareketle kii bilmediini ve tanmadn ötekiletirir. Burada yazar bir tehlikeye dikkat çeker: “Medya vastasyla görmek, dünyann kavranmas açsndan bir engel dahi olabilir” der ve Paul Hartmann ile Charles Husband’n yaptklar bir aratrmann sonuçlarndan bahseder. Bu sonuçlara göre ngiltere’de rkçln en güçlü olduu yerler beyazlarla zencilerin gündelik yaam içinde çok fazla ilikiye girme olana olmayan bölgeler olduudur ve burada yaayan beyazlarn zencilerle ilgili bilgi edinmek için medyaya baml olduklardr. (Gerçekten, rkçlk konusundaki tartmalarda medyann “saylara” olan saplants sonucu, ortalama beyaz insan, ülkedeki siyahlarn saysn olduundan on kat fazla olduunu düünmektedir). (Morley, Robins, 1997:182). Yazar herhangi bir ekilde iliki kurulmayan, tannmayan, görülmeyen ve oldukça uzakta olan yerler ve insanlar hakknda kiilerin bilgilerinin bütünlüü itibariyle medyaya o kadar baml olduunu söyler. Bütün bu uzaklklar gücü elinde bulunduran

(31)

bat ve medyas için dünyaya istedii ekli verme konusunda bulunmaz bir frsat olur ve bu ciddi bir medya temsilleri sorunudur. Yazar bu anlamda batnn medya aracl ile yaratt ötekilik kavramna ciddi eletiriler getirir.

“Bat medyas, uluslar aras iletiimin tek yönlü ak içerisinde batl olmayan öbür bütün öteki’leri temsil etme hakkn kendinde görmekte ve bize, “bizi” “onlardan” ayrt etme olana veren tanmlar salamaktadr.” (Morley, Robins, 1997: 183-184). Yazar, öteki’nin bizim için temsil edildii televizyon ekrannn, farkl birkaç düzeyde çaltn söyler. Bunlar: “Ekrana getirmek eer ‘onlar’ ‘bize’ temsili olarak göstermek ise, ‘onlarn’ görüntüsü elenmektedir ve böylece sadece belirli görüntüler bize ulamaktadr.” Der ve kavramsal olarak, ekrann sadece bize görüntülerin yanstld bir ortam olmadn, kendi kimliklerimizi tanmladmz ve ina ettiimiz öteki ile ilgili korkularmz, dülerimizi ve isteklerimizi yansttmz bir alan olduunu söyler. (Morley, Robins, 1997: 183-184).

Cooker seyircinin olaylar ilk elden deil de alglama ile yaantladn söyleyerek alglad eyin sahip olduu kimliin doasna kaçnlmaz olarak bireysel bir tepki douracaktr der. Yazara göre dünyann dayatt ile akln talep ettii, ald ve ekillendirdii arasnda hayati bir ba vardr. Ekranda görülen her ey, seyirciye kendisi hakknda bir eyler söyler. Seyirciye tepki göstermek, gördüünü, kendisiyle ilikilendirmek için bir frsat yaratr ve kendi kimlini geçerli klmaya zorlar. (Cooker, akt. Morley, Robins, 1997:184). Burada yazarn bahsettii temsil, ekrann sunduklar ile ekrann karsndaki kiilerin kurduu ba üzerinedir. Kiiler ötekiletirilen kimlikler üzerinden kendi kimliklerini dorulayarak bildiklerinin salamasn yapar.

‘Biz-iyi’ ‘onlar-kötü’ gibi temel çatmalarn yeniden üretiminde ve inasnda ekran önemli bir görev üstlenir. Kobena Mercer “farkllkla yaamann güçlüüne” deinmektedir ve Paul Hogget, temel kavramsal açmaz olarak “farkllk olmakszn birliin”, sorunlu kiiliklerin hogörü gösterebilecei tek birlik biçimi olduunu belirtir.”(Morley, Robins, 1997: 184). Ekran bir ekilde ötekiletirme çabalarna salad büyük katklarla daha hastalkl kiiliklerin olumasn ve yaygnlaarak kolektif bir düünce sistemi haline gelmesini mümkün klmtr. Farkllklar reddetmek, kendi gibi

(32)

olanlarla yaamak, ekranda ise kendi gibi olmayanlar negatif kodlarla temsil etmek ve kendi gibi olmaya doru ilerlediini görmek, farknda olarak veya farknda olmadan edinilmi hastalkl bir durumdur.

Sinemann üstün yetenekleri ile temsil biçimlerinin ustaca ilendii ve seyirciye hiç hissettirmeden mesajn ilettii yönünde bir görü ortaya koyan Ryan ve Kellner, filmlerdeki ustaca kullanlan temsil metotlarna deinir.

“Filmler herhangi bir durumu yanstmaktan çok, o durumun tasarlanan belli bir biçimini oluturmak üzere seçilmi ve birletirilmi temsili öeler yoluyla birtakm tezler ileri sürer, bunu yaparken, seyirciye belli bir konumu ya da bak açsn telkin ederler. Biçimsel görenekler de sinemasal yapayla ilikin iaretleri silip süpürerek bu konumlamann içselletirilmesine katkda bulunur. Tematik görenekler –eril kahramanlk serüvenleri, romantizm aray, kadn melodram, kurtarc iddet öyküleri, rkçla ve suça ilikin klieler vb.- gerçeklii toplumsal deer ve kurumlarla balantlandrarak bunlarn deimez bir dünyann doal ve apaçk göstergeleri olarak alglanmasn salar. Bu görenekler seyirciyi belli bir toplumsal düzenin temel varsaymlarn benimsemeye ve bunlarn içerdii akldlk ve adaletsizlikleri göz ard etmeye altrr. Sava ya da suç gibi yapsal toplum sorunlarnn kiisel hayat hikâyeleri düzleminde ayrntlandrlmas, yürürlükteki düzenin iyi ve ahlakl görünmesini salar. Kamu düzeninin temsilleriyle kiisel özdeleme, sömürü ve tahakküme dayal bir sisteme gönüllü katlm hazrlayan psikolojik eilimi yaratr. (Ryan, Kellner, 1997:18)

Buraya kadar bavurulan görülerin hemen hemen hepsi gösterir ki temsil yerine göre güçlü bir silahtr ve saylamayacak kadar çok ilevi vardr. En bata söylenebilecek özellii temsil edilen eyi yeniden ina eder. Düzeni korur, ayrlkç düünce, davran ve durumlar törpüler, eitsizlikleri ve daha birçok bozukluu normalmi gibi göstermeye çalr. Kimlikleri ina eder, kendi gibi olan seyirciye kendi kimliini dorulatrken ‘öteki’ seyirciye kimlik önerileri sunar. Bata devletler olmak üzere hâkim güçlerin ideolojilerini kabul ettirmede kültürel temsiller en önemli sacayan oluturur.

Kimlik temsilleri ile ilgili sorunlar üç aa be yukar dünyann her yerinde birbirine benzerlikler gösterir ama en önemli ortak noktalar ‘öteki’letirmedir. Ayla Kanbur kimlik temsillerinde öteki sorununa Türkiye özelinde bir deerlendirme yapmaya çalr. Ona göre Türkiye’nin kendi

(33)

corafyasnda ortaya çkan yerel çok kültürlülük belli bir toplumsal ve kültürel kimlik tanmn zorlatrr. Hem Her türlü kimlik tanm sorunludur hem de Türkiye’nin kendi özel tarihi bir kimlik tanm çabasn karmaklatrmaktadr. Ayla Kanbur ulus kimlii ‘batl’ olma olarak tanmlar ve cumhuriyetin kabulüyle birlikte ideal bir resmi kimlik politikas olarak kabul edildiini söyler. Ama bu batl olma Türkiye’nin güncel gerçeklii ile yüzleince sorunlu hale gelir ve bu kültürel kimlii de sorunlu bir yere tar. ki kimlik arasnda kalan birey -soyut hedef ve somut gerçeklik-, toplum içindeki konumunu tanmlamada da zorlanacaktr. Temsil ayrcalna sahip bireyler, entelektüeller, temsil edecei nesnesiyle ilikisi açsndan iki zt yönün arasnda kalacaktr.



“Birincisi, “Türkiye’nin bat deerlerine ulama” hedefinde, ikincisi, Türkiye’deki bu deerlerin uzanda durduu varsaylan ‘öteki’ Türkiye’yle ilikisinde… Batnn ileri, dounun geri, batnn hümanist, dounun barbar, rasyonel-mistik, açk-kapal gibi ikilikler üzerine oturan hâkim oryantalist söylem, dou kimliinden arnma çabas içindeki bir corafyada temsilcilerin, düünme biçimini, konumunu ekillendiren bir etmen olarak karmza çkar. Kendini ‘bat’l konuma yerletirdikçe gerçekte ‘dou’lu olarak konumlandrd corafyas ve kültürel özellikleriyle ilikisi bakalar, dönüür ve batnn karsndaki ‘öteki’lii gerçeini, kendi “öteki”sini yaratarak, kendi gerçekliini ‘öteki’letirerek amaya çalr.”(Kanbur, 2006:50).

1.5. Medya Temsillerinin Seyirci Üzerindeki Etkileri

Film yapanlarla, filmsel temsil arasnda belli bir ilikinin var olduu (Kanbur, 2006: 51) gerçei bu konunun üzerinde dikkatle durulmasn gerekli klyor.

Temsilin gücünü daha iyi ifade etme adna televizyon, ideoloji ve seyirci ilikisine dair önemli birkaç kuramdan burada bahsetmekte fayda olacaktr.

Televizyon seyircilerine TV dizilerini neden seyrediyorsunuz sorusuna “düünceme besin oluyor” cevabn vermeleri “hemen her tür kurmaca programn, her türlü dizi, seriyal ve televizyon filminin düzenli izleyicilerinin o program kendi gerçek yaam sorunlaryla ilgili bir uyaran olarak

(34)

görebildiklerini ima etmektedir.” (Mutlu, 2005:98). Diziler ve filmler gerçek olmad bilincine ramen anlatt hikâyeleri gerçekmi gibi temsil etmeleri sayesinde bu algy oluturabilirler. Bunun yannda seyircilerin kendilerine inanlmaz güvenlerini gösteren bir kurama göre “Bireysel izleyiciler televizyonda maruz kaldklar mesajlarn kendi üzerlerinde olumsuz hiçbir etkide bulunmadn, buna karlk bu mesajlardan bakalarnn olumsuz olarak etkilenme olaslnn çok güçlü olduunu düünmektedirler.” (Mutlu, 2005:109).

Televizyonun toplum düzeyindeki etkilerinin bir baka örneini ise, özellikle bat Avrupa’da yabanc dümanl ve rkçln giderek yaygnlamasnda bu aracn oynad rolü aratran Eser ve Brosius’un çalmas ortaya koymaktadr (1996). Eser ve Brosius’un aratrmasna temel tekil eden soru udur: Yabanclara ve snmaclara yönelik iddet edimlerini, televizyonda bunlarn reklamn yapmakszn nasl vermek gerekir? Televizyonlarn rkç saldrganlkla bu saldrganln içinde yer ald iddet balam ilikilendirilmeksizin, rkç gösterileri olduu gibi yaynlamalar pek çok eletiri ve yaknmaya konu olmaktadr. Televizyonlarn bu konudaki yaynlarnda, rkçlarn gösteri yaptklar yerlerde yaayanlar, gösteriye katlmasalar bile, gösteriyi kaldrmdan veya apartman pencerelerinden izlerken bunlar alklayarak ve sac, rkç sloganlar atarak açk açk desteklemektedir ve bu destek televizyonlarda olduu gibi gösterilmektedir. Kayglar ve eletiriler, televizyonun ve dier kitle iletiim araçlarnn bu olaylarla ilgili geni ve sansasyonel yaynlarnn daha sonraki çok sayda rkç saldry tetikledii gözleminden kaynaklanmaktadr. Gerçekten de, televizyonda bu tür temsil edilen rkç gösteriler ve saldr olaylarndan sonra bunlarn saysnda dramatik artlar olduu görülmektedir.(Mutlu, 2005:112).

Prime-time kuanda yaynlanan dramatik dizilerin içerik çözümlemelerinin yapld Bir baka aratrma sonucuna göre; “dizilerde kurulan dünyann, karakterleri, ilikileri ve eylemleri bakmndan tutarl bir bütün oluturmakla birlikte, gerçek dünyadaki karlklarna oransal olarak denk dümedii görülmütür.” Örnek olarak da meslek sahibi olma ve iddet oranlar gösterilir. Televizyondaki dünyada beyazlar ve erkeklerin meslek sahibi olma konusundaki saysal hâkimiyetinin gerçek dünyadaki demografik

(35)

gerçeklerle uyumlu olmad tespit edilmitir. Bu iddet konusu içinde geçerlidir. Televizyon dünyasnn arlkl olarak iddet dolu olduunu göstermektedir ama gerçekte öyle deildir. Televizyondaki iddet olaylar gerçek dünyadaki iddet olaylarndan sayca çok daha fazladr.(Mutlu, 2005:125). Film yapanlarn gerçei veya gerçein ne olduuna ilikin verdikleri hükümler seyirciyi yanltr ama seyirci bunu hissetmez. Doru olan gerçein ne olduu deil ekrandan gördüüdür. Buna bal olarak bir baka alan aratrmasnda izleyicilerin gerçeklie ilikin inançlar ile gerçekliin kendisi arasnda bir karlatrma yapmak suretiyle televizyonun seyirciler üzerindeki ‘yetitirme’ etkisini ölçmeyi amaçlarlar. “Aratrmalarn sonucu, televizyonun uzun-dönemde ‘kültürlendirme’ etkisi olduunu ortaya koymutur. Bu etki, televizyona maruz kalma derecesine göre deimekle birlikte, toplumda genel bir ‘anayola sokma’ biçiminde görülmektedir.”(Mutlu, 2005:125). Bu televizyonun ideoloji-temsil ilikisindeki gerçekliini besleyen kaçnlmaz bir sonuçtur.

Ien Ang Dallas dizisi üzerine yapt aratrmasnda izleyici ve dizi ilikisini ifade ederken Dallas’ izleyen kadnlarn bu diziyi duygusal bakmdan gerçekçi bulduklar sonucuna varmtr. Oysa Dallas’n gerçeklikten yoksun bir dizi olduu eklinde bilinen eletiriler vardr. Bir çeliki olarak görülen durumu Ang özellikle kültür emperyalizmi tezinin kültür ürünlerine kar izleyicilerin tepkilerinin karmakln kavrayamamas sonucuna balamaktadr.(Ang, akt. Mutlu, 2005:152).

Ang’a göre, kurmaca bir eserin gerçekçi olmad iddias simgesel üretimin doasn yanl anlamaktr. Televizyon program dünyay yanstmaz, ama onu üretir.(Ang, akt. Mutlu, 2005:152)

1.5.1. Dramlarda Temsil ve Temsil Örnekleri

Ayla Kanbur Türk sinemasnda üretici, temsil ve temsil edilen üçgeninde konuyu tartarak sinemada bu ilikinin vard sonucu ifade etmeye çalr. 1980’lerde Sinemasal temsilde, yönetmenlerin kendi inisiyatifleriyle bir ürün meydana getirdikleri ve sorunlarn ‘provokatif olmadan’ dile getirilmesi

(36)

gerektii düüncesinin öne çktn söyler. Halktan ‘özgürlemi’ film üreticileri konu seçiminde de “özgürdürler ve temsil ettiklerini düündükleri halk sorgulamaya balarlar. Bu dönemden sonra film üreticileri temsil edenin temsil sorunlarn görmeye balarken dier yandan günlük hayatta Türk sinemasnn halktan kopukluu tartmalar balar. Yazar bu kopu ve hesaplamay 1923 de balayan ulusal bir sürecin, küresel bir dönemde yaayaca kriz olarak görür. Bu kriz Sömürge olmam ama kültürel sömürgelemeye açk braklm, bu nedenle de kendi kimliini talep edecei bir merci ve zemin olarak tarihine yabanclam bir bireyin özne oluunun krizi olarak tanmlar. (Kanbur, 2006: 52)

ranl kadn yönetmen Ziba Mir Huseyni ran kadnlarnn hukuk karsndaki durularn, olumlu ya da olumsuz karlatklar tüm durumlar anlatmaya çaltklar belgesel filmlerinin yapm aamasn anlatrken temsille ilgili önemli ipuçlar verir. Demokrasisi ve demokratik yaps sorunlu olan ran için bir temsil tartmas uç kabul edilebilir ancak demokrasisi gelimi ülkeler de kendi çkarlarn korumak adna medyann temsil yönüne etki etmekte ve yönlendirmektedirler. Burada karlarna çkan en temel sorun neyi nasl temsil edecekleri sorusu olmaktadr.

“Her gün projemizi konumak üzere ran’da kadn haklar üzerine tartmalar yürüten hem dini hem de laik kesimden –akademisyenler, hukukçular, gazeteciler- kadnlardan, dinin egemenliine kar durua sahip gözüken film yapmclarna, TV ve Kültür ve slami rat Bakanl yetkililerine, kadn tekilatlarna varncaya dek bir yn insann kapsn çalyorduk. zini alabilmek için ranl bir film irketiyle veya kadn gurubuyla ibirliine girmeye hazrdk. Buna karlk çounluu temamz deitirmemizi, filmimizde ‘müspet bir ran imaj’ yanstacak düün töreni, kadn parlamento mensuplar ya da ehit anneleri gibi ‘siyaseten doru’ bir meseleyi ele almamz istiyorlard.” (Huseyni, akt. Tapper, 2007:216).

Bu, ideoloji ve temsil ilikisine örnek olarak görülebilecek bir durumdur. Devlet, çekimlerine izin verecei belgesel filmin en bata konusunun doru olmasn istemektedir. Peki, bu kime ve neye göre dorudur?

(37)

Uzun tartmalarn ardndan alnan izinden sonra bu seferde ran imaj için ‘menfi’ saydklar eyden ayrtrma art önlerine getirilir. Bunun üzerine yönetmen u savunmay yapar;

“Savunduumuz imgeler ve sözcükler farkl kültürlerle farkl hisler uyandrmaya namzettiler. Örnein savata kaybettikleri oullarn slam yolunda ehit sayan bir anne, batllarn gözünde, iilikteki adalet ve hürriyet uruna kendini feda etme mefhumundan ziyade, dinsel banazlk ve fanatiklik hakkndaki önyarglarn teyit eden bir mana ifade edecektir. Biz de, “müspet” saydklar eylerin batllara “menfi” gözükebilecei gibi, “menfi” saydklar eylerin de batllara “müspet” gözükebileceini; bu açmaza verilecek en isabetli yantn seyircilere toplumsal gerçeklii sunmak ve kendi balarna bir kanaat edinme olana salamak olduunu” (Huseyni, akt. Tapper, 2007:216-217).

Söyler. Burada yönetmen her durumda gerçei olduu gibi vermenin de bir bakma ‘müspet’ bir temsil olduunu ve ran imajn tamamen düzeltemese de bir ölçüde deitirebileceini savunur.

Sadece rzas olanlarla çekimler yaplr. Belgeselde yer verecekleri kiileri seçerken dikkat ettikleri husus onlarn temsil kstaslarn da gösterir. Çekimlere baladklarnn birinci haftas Meryem’i ilk kez koridorda gördüklerinde her ikisi de onu filme almay kafalarna koyarlar; kendine has bir durua, güçlü bir karaktere sahip, lafn esirgemez birisi izlenimi vermesinin ötesinde, davas tam da filmlerinde ilemeyi çok istedikleri vesayet meselesiyle ilgilidir. Fakat kendisine yaklatklarnda filme alnmay srarla reddeder. Ardndan çekimlerin ikinci haftasnda bir gün, yargcn darda olduu bir srada, koridordaki banklardan birine oturmu, kadn davaclarla her zaman olduu gibi kadnlarn hukuki haklar üzerine tartrken laf laf açar, tartmalarn konusu yasalarda yer alan cinsel eitsizliklerin sürmesine bizzat kadnlarn rza göstermelerine gelir. Ziba Mir Huseyni kadnlar kendi balarna bir ey yapmadklar müddetçe hiçbir eyin deimeyeceini; kendi haklarn kadnlarn istemeleri gerektiini; haklarnn tepsi içinde önlerine konulmayacan; sadece mahrem olduunu düündükleri için skntlarn paylamaktan utandklarndan seslerini çkaramadklarn söyler. O srada orada olan Meryem ertesi gün koridorda yanlarna gelip “artk filminizde yer

(38)

almak istiyorum” der.(Huseyni, akt. Tapper, 2007:234-235). Doru bir temsil frsat yakaladklarnda srarla peinden gitmektedirler. Temsilin gücüne muhataplar veya birlikte i yaplacak kiileri inandrmak da çok önemlidir. Ziba Mir Huseyni, ideolojisine veya hayalindeki kurguya en uygun aktörü bulmaya çaltn söyleyerek temsil eden ve edilen arasndaki ilikiyi dorulamaktadr. Bir belgeselde kamera önündekine istedii temsil modelini yükleyemeyeceinden istedii temsil modelinin gerçek olann bulmaya çalmtr.

Vefa, temsilde içerden ve dardan bak açlarn karlatrr. Dou özellikle Ortadou ülkelerinin batdaki önyarg kaynakl menfi temsillerinden ran da nasibini almtr. ABD’de, Kanada’da ve Avrupa’da menfi ran imajnn gölgesinde yaayan ranl sinema seyircileri -bilhassa ranl olmayan kimselerin eliindeyken- beyaz perdeden yansyan ran veya bakent Tahran görüntülerine utanç ve nefretle karlk vermektedirler. Filmlerin birer kurgu olduuna aldrmakszn, batl seyircilerin bunlar ran’daki hayat ve kültürü konu alan belgesellermiçesine seyrettiklerine inanmaktadrlar. ranl seyirciler ise bu filmlerin azgelimilik veya geri kalmlk emareleri tadn düünerek bu tarz filmlerin yaplmasna kar çakmaktadrlar.(Vefa, akt. Tapper, 2007:252-253). Filmlerin kurgu olduu herkesçe bilinen bir gerçektir. Ancak seyirciler bu kurgu dünyalar üzerinde ciddi tartmalar yapabilmektedirler. Kimileri temsillerin gerçei saptrdn söyleyerek öfke duymakta, kimileri bunlar gerçekmi gibi kabul ederek izlemekte ve bilgilerini filmsel referanslarla beslemektedirler.



ranllar izledikleri film veya belgesellerde kendi sosyal snflarnn temsil edilmediini gördüklerinde o film yapmcsn dar görülülükle itham etmektedirler. ran Usulü Boanma (1998) filminde yalnzca dar gelirli kadnlarn davalarna yer verilmesini eletirerek eer istense kendisine avukat tutabilecek ve daha medeni bir boanma geçirebilecek kadnlarn da davalar verilebilirdir. Burada “yapmc ve yönetmen sadece onlar tercih ederek ran’la ilgili negatif bir imaj olumasna neden olmaktadr” görüüne sahiptirler. Mekân eer bir snf temsil ediyorsa daha farkl bir mahkeme salonu ve farkl bir snftan kiiler kamerann önüne konulmu olsa ran imaj bir anda

(39)

deiecektir. Kamera önündekilerin ne olduu, temsile farkl bir biçim kazandrmaktadr.(Vefa, akt. Tapper, 2007:253).

Vefa dramlarda kullanlan her unsurun mekânn temsil gücünü etkileyecei yönündeki görüünden hareketle bir mekânn sinematik ilenii, film yapmcsnn mekâna kar tutumunu da vurmaktadr der. Kamerann hareketi, kadraj boyutu ve kompozisyonu, k, montaj ve ses, diyalog ve olay örgüsü gibi öykünün bilinçli yapsal unsurlarndan ziyade temann gizli mesajlarn desteklemektedirler.(Vefa, akt. Tapper, 2007:263-264). Yönetmen bütün bu sinematik unsurlarla neyi nasl anlatmak istiyorsa o atmosferi oluturabilir. ‘Nasl temsil’in de cevab budur bir bakma.

Mekânn kentte veya krda olmasnn, açk veya kapal alan olmasnn tercihi, sklkla hikâye, tema veya karakterlerin psikolojileri üzerinden izah edilmektedir. Ancak hadiseyi daha yakndan inceleyecek olursak, film yapmcsnn belli mekânlarla ve bunlarn kültürel anlamlaryla olan yaknln gösteren ve bunlara dönük tutumuna açklk getiren hikâyenin ötesinde unsurlarn varln kefetmemiz mümkündür. Bahis konusu tutum, mekânn k, kompozisyon, kamera hareketi, kamera açs, çekim boyutu, renk, ses, müzik ve kurgu kullanmlar üzerinden gözlenebilir. Manzaralarn, sokaklarn, binalarn bir karakterin gözünden çekilmemi olmas, film yapmcsnn bu mekânlara dönük tutumunun bir göstergesidir (Vefa, akt. Tapper, 2007: 267).

Vefa, kamera açs, k ve kompozisyon yardmyla da temsil’in kazanabilecei biçimlerden bahseder. Mekânlarn bu unsurlar yardmyla iyi ya da kötü gösterilebileceini söyler. Mekânlar kadraja hiç girmiyorsa bunun anlam film yapmclarnn bu mekânlardan yabanclatklarnn ya da temsil ettikleri kültürel deerlerle balarn koparma arzularnn bir göstergesidir. Rengârenk bir manzarann kasten donuk kuruni bir renkte gözükecei bir mevsimde filme alnmas örnek verilebilir. Kentlerdeki farkl farkl mahalleler ayn zamanda farkl snflarn, kültürel deerlerin ve geleneklerin temsilcileridirler. Film yapmcs ve yönetmeni ehrin varlkl semtlerine ve modern mimarisine yer vermeyerek kendilerinin snfsal konumlar veya snfsal yaknlklar hakknda toplumsal ve politik bir mesaja sahip olduklarn gösterirler. Burad’ “Kiraz Tad’n örnek verir yazar. Ana akm kültürün

(40)

merkezi, pikaresk bir kent olan Tahran, hiç de göze ho gelmeyecek varo mahalleleriyle öne çkartlmtr. Bir baka örnek olan ‘Kutsanmlarn Evlilii’nde ise, camide veya evlendirme dairelerinde -iki önemli kurum- yoz, tamahkâr kimseler var olduu gösterilmitir. Oysa bu temsiller çounlukla geneli yanstmamakla beraber genel kannn bu yönde oluturulmaya çalldnn bir göstergesidir denilebilir. (Vefa, akt. Tapper, 2007: 268).

(41)

2.BÖLÜM KMLK KAVRAMI

2.1. Kimlik tanmlar

“Kimlik, yüzeysel olarak ksaca kiilerin ve çeitli büyüklükteki toplumsal gruplarn ‘kimsiniz, kimlerdensiniz?’ sorularna verdikleri cevaplardr.”(Güvenç, 1993:3). Çeitli aidiyet unsurlar (dil, din, kültür, mekân vb.) ile kiinin kendini toplumda tanmlad ve buna göre konumlandrd bir statüdür.

Kemal Karpat kimlii tanmlarken onu insanln douuna kadar dayandrr. Kii, airet, kabile gibi temellere dayanan kimlikleri tayin eden terimlerin yan sra kolektif kimlikleri ifade eden bir fikir çabas neticesinde oluan çeitli kimliklerin varlndan söz eder ve bunlarn arasnda siyasi kimliklerin ön planda yer aldn ifade eder. Karpat’a göre siyasi kimlikleri geni çapta aydnlar yaratmaktadrlar.(Karpat, 2011:51).

Karpat kimlik kavramnn, ‘milli devlet’in ortaya çkmas ile güncel bir önem kazanmaya baladn ve bu kimlik anlaynn yeni olduu kadar, en çok tartma yaratan konulardan biri haline geldiini ve hakknda bir fikir birliine henüz varlamadn söyler. Kimlik meselesi Her ülkenin kavim, millet, sosyal snf, tarihi-sosyal ve kültürel yapsna göre ekil ve yap özellikleri göstermekle beraber Türkiye için dier ülkelere kyasla çok farkl özellikler arz etmektedir. Türkiye’nin modernlemesi bir bakma bat’y model alarak yürütüldüünden kimlik meselelerinin de bat modelinin kavramsal ve metodolojik snrlar içinde ele alnmaktadr der.(Karpat, 2011:57). Kemal Karpat bu çeit bir kimlik yaklamn eletirerek Türkiye’de tarihi ve toplumsal bir çerçeve içinde incelenmesi gerektiini söyler. Aslnda bu çalmann konusu da bir ekilde bat modernlii ve geleneksellik çatmalarnn ürünüdür. Veya modernliin gelenei yok etme gayretinin.

Baz kimlikler vardr ki bunlar sonradan yaratlm kimliklerdir. Mesela millet, sosyal snf, kral ve imparator tebaas, vatandalk gibi. Ancak ne olursa bütün kimlikler yani temel ve sonradan yaratlm kimlikler sürekli bir deiim

(42)

halindedirler. Temel kimlikler yüzyllara yaylan bir deiim yaadklar için onlarla ilgili hiç deimiyormu kans olumaktadr. Buna airet örnei verilebilir. Birbirleriyle kaynaarak veya biri dierinden koparak hzla yeni bir kimlik de kazanabilirler, tam tersi daha büyük birimlere katldklar halde yüzlerce yl kimliklerini koruyabilirlerde.(Karpat, 2011:57)

Kemal Karpat birçok Afrika ve asya ülkesinde olduu gibi Türkiye’de tartlan kimlik sorununun ‘siyasi kimlik’ olduunu ve bunun milli devletlerin ortaya çkmasyla önem kazandn söyler. “Devlet bir kiinin sahip olabilecei ana kimlikleri yeni bir snflandrmaya ve canlandrmaya tabi tutarak, bu arada tarihi de kendi açsndan yeniden yorumlayarak, yeni tip bir siyasi insan ortaya çkarm ve bu insana, bilhassa geleneksel kimlikler içinde bunalm insanlara yeni kimlikler benimsetmek için çaba sarf etmitir.”(Karpat, 2011:61).



2.2. Türkiye’de Kimlilerin Oluumuna Tarihsel Bak

Kemal Karpat günümüz Türkiye'sinde yaanan kimlik olgusu ve kimlik sorunlarnn dayanak noktasnn Osmanl Devleti’nde baladn vurgulayarak meseleyle ilgili önce Osmanl da kimlikler nasl yaanyordu sorusuna cevap olabilecek ekilde kabaca bir tasvir yapar. slami bir karaktere sahip olan Osmanl devletinde Müslümanlar için eriat kurallar uygulanyordu ve yöneticilerin slami ehliyetlerini salayan da buydu. eriatn Müslümanlar arasnda tek tip uygulanmas kültürel homojenlik salam ve böylece elitler arasndaki mühtedilerin slam kültürüne uyum salamalarn kolaylatrmtr. Mühtediler ana dillerinden vazgeçmeden evlerinde hatta darda hemerileriyle ana dillerini konumaya devam ettiler. Baz mahallelerde en az Türkçe kadar Srpça, Hrvatça, Arnavutça duymak mümkündü. Âlimler kitaplarn Arapça yazabiliyordu, airler farsça iirler yazabiliyorlard ama devletin ve kültürel, dini elitin dili bandan itibaren Türkçeydi. Bu durum herhangi bir sorun tekil etmemektedir çünkü Türkçe hâkim bir etnik grubun deil sadece devletin ve devleti yöneten bir grubun dili olarak görülmektedir. Eitim sistemi yereldir ve her cemaat veya etnik grubun kendi ana dilinde eitim veren okullar vardr ve bunlar o cemaatler finanse etmektedir. Zaten

(43)

19. Yüzyla kadar tek devlet okulu, yüksek devlet görevlilerinin yetitirildii Enderun’dur.(Karpat, 2011:21).

Yazar Osmanl Devleti'nin son dönemlerinde ise kimliklerle ilgili alglarn ve davranlarn deitiine ve belki bugüne kadar gelen kimlik ayrmalarnn ve çatmalarnn da temellerinin o günlerde atldna ilikin bilgiler aktarr ve önce dini kimliin ön planda olduu bir kimlik politikasndan bahseder. 2. Abdülhamit (1876-1909) dünyadaki bütün Müslümanlarn halifesi olarak etnik kimlii (kavmiyet) ve vatan sevgisini slam’a ve Osmanl devletine yönelmi en büyük tehditler olarak görmü ve reddetmitir. Bütün bu kavramlarn Müslümanlarn inancn zayflatmak amacyla ngilizler tarafndan yayldn kabul etmitir. Bu yüzden Müslümanlarn bölünmesini hedef alan bu tehditleri yok etmek için halifelik unvann ön plana çkarmaya çalr ve özellikle gençleri “inanca ve halife sevgisine öncelik verip vatan sevgisini ikinci plana atmaya” tevik eder.(Karpat, 2011:27).

Bir sonraki dönem ise vatansever Türk kimliinin oluturulmaya çalld bir dönemdir. Bunun için kullanlan temsil yöntemi ise kültürel temsil unsuru olarak oluum halindeki modern Türk edebiyatdr ve bunlar vatan, üzerinde yaayan milleti ve vatanseverlii temel alan konular seçmilerdir. Bu çeit bir kimlik modeli ulus kimlie en yakn özelliklere sahiptir.

Bu dönemde Türk popülist gazeteciinin ve edebiyatnn babas kabul edilen Ahmet Mithat efendi ve Ahmet Rasim tarafndan kaleme alnan romanlar ve ksa hikâyelerde gitgide Türk olarak görülmeye balayan bir Osmanl devleti resmi çizerler. Osmanl topraklarnn Türklüü, kaybedilen topraklarla ilgili nostaljik duygular, Mehmet emin Yurdakul’un iirlerinde ve Ömer Seyfettin’in hikayelerinde ön plana çkartlr. Bunlar jön Türkler’in düünce yapsn göstermesi açsndan önemli kabul edilir. Sadece edebiyat eserlerinde deil corafya kitaplarnda da konu kendisini göstermektedir.

“Standart tanma göre ‘Türk’ Turan’da (bu terim açkça tarif edilmemekteydi), Anadolu’da ve balkanlardaki dier yerlerde yaayan insanlar olarak corafi açdan tarif ediliyordu. Türklerin yan sra, Araplar, Kürtler,

(44)

Lazlar, Bonaklar, Pomaklar, Çerkezler, Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler hep birlikte Osmanllar olarak bilinmekteydi. Bu ilk ders kitaplarna göre heyet-i müttehide-i Osmaniye, belli bal on iki Müslüman ve sekiz gayrimüslim gruptan olumaktayd. Konstantiniye, Osmanl ülkesinin temeli Türklerden meydana gelen bakentiydi. Ülkenin dili “kaynan Türkçeden alan genel bir dil” olan Osmanlcayd. Dier corafya ders kitaplar, kuzey Türkistan’daki halklar Türk ve Mool kökenli olarak tanmlama konusunda daha belirgin bir tutuma sahipti. Yine de ‘halis’ Türk olmamalarna karn ‘Tatar’ olarak adlandrlmaktaydlar.” (Karpat, 2011: 29-30)

"Türkiye Müslüman dünyasnda ilk kez kavme dayanan bir devlet kurdu ve 1923’te kendisini etnik bir Türk cumhuriyeti olarak ilan etti, ardndan yeni laik etnik kimliiyle geleneksel slami kimliini uzlatracak yollar arad."(Karpat, 2011:95). Böylece son olarak, kurulan yeni devlet kendine, yeni bir kimlik de hazrlamtr. Bu yeni kimliin doruluu veya yanll sorgulanmam, dönemin yöneticileri kendi dorular ile hareket etmilerdir. Bu vatan topraklarnda yaayanlar yani Türkiye cumhuriyeti vatandalar Türklerden olumaktadr. Burada Türk kelimesinin etnik ve dilsel özellikler tad göz ard edilmitir. Devletin yapt millet tanm toplumun genelini kapsayamad için zamanla büyümü ve hala çözülemeyen bir sorun olarak kalmaya devam etmitir.(Karpat, 2011:33).

2.3. Kimlik Çeitleri

Kobena Mercer’a göre Kimlik, yaps ve yüklendii anlamlar nedeniyle karmak bir unsurdur. Bazen tek bir kimlik çeidinin bile kendi içinde çatmalar vardr ve sorunludur. Bazen o kadar deiik anlamlar yüklenirler ki insanlarn ayn eyden dahi söz etmedikleri ortaya çkar. “En azndan bir ey açk- kimlik, ancak bunalmda olduu zaman, sabit tutarl ve dengeli olduu varsaylan bir eyin yerini kuku ve belirsizlik süreci ald zaman, sorun haline gelmektedir. Bu açdan bakldnda, kimlik üzerine konuma hevesi çada politikalarn post modern açmaznn bir belirtisidir.”(Mercer, 1998:49).

"Kimlik, birbirinden çok farkl referanslarla tanmlanabiliyor. Clifford Geertz’in örneklemesinden yola çkarak söylersek, kimsin? Sen nesin? Ya da kendini nasl tanmlyorsun? Türünden kimlik belirleyici sorulara verilen

Referanslar

Benzer Belgeler

Avrupa Birliği'nde 'Biomas/Arıtma Çamuru ve Kömürün Birlikte Yakılması' konusunda yürütülen proje çerçevesinde ön-kurutma çamurunun kömürle birlikte

METHOD: Three patients (two had hemoptysis, one was asymptomatic) with blotchy nodular density in the LLL revealed on chest radiographs underwent helical CT and CTA. Bronchoscopy

Eve gelir gelmez yapt›¤›n›z ilk ifl televizyonu açmaksa, yemeklerinizi sürekli televizyon karfl›s›n- da yiyorsan›z, bir televizyon program›n› kaç›rma-

The International Headache Society divides the PHA- SA into two subtypes: Type 1 (pre-orgasmic): a dull ache in the head and neck that occurs during sexual activity and increases

Yaygın eğitim kapsamında özel gereksinimli öğrencilere hizmet veren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri özellikle devletin özel gereksinimli öğrencilerin eğitimleri

Doğu’nun kültürü, tarihi, dini, dili, bilimi ve zenginliği Batılıların her zaman dikkatini çekmiştir. Bu sebeple Doğu olarak adlandırılan toplumların yaşam

Van der Knaap lökoensefalopatisinin karakteristik MRG bulgular›, bilateral anterior temporal ve frontoparietal loblarda kistik dejenerasyon ve supratentoryal beyaz maddede

Bu hedef çerçeve- sinde önümüzdeki y›l yap›lacak bir deneyde, bir ana uçaktan sal›nacak olan bir roket, kendi yak›t›yla önce sesten üç kat h›zl› anlam›na kullan›-