• Sonuç bulunamadı

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE ÜRÜN KARMASI VE KARLILIK DEGİSKENLİGİNE ETKİSİ: 20022007 DÖNEMİ UYGULAMALI BİR ANALİZ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE ÜRÜN KARMASI VE KARLILIK DEGİSKENLİGİNE ETKİSİ: 20022007 DÖNEMİ UYGULAMALI BİR ANALİZ"

Copied!
154
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE ÜRÜN KARMASI VE KARLILIK DEĞİŞKENLİĞİNE ETKİSİ:

2002–2007 DÖNEMİ UYGULAMALI BİR ANALİZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Nilüfer YÜCEDAĞ

(2)

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE ÜRÜN KARMASI VE KARLILIK DEĞİŞKENLİĞİNE ETKİSİ:

2002–2007 DÖNEMİ UYGULAMALI BİR ANALİZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Nilüfer YÜCEDAĞ

Danışman

Prof. Dr. Beyhan MARŞAP

(3)

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI

Nilüfer YÜCEDAĞ’ın, “Türk Bankacılık Sektöründe Ürün Karması Ve Karlılık Değişkenliğine Etkisi: 2002-2007 Dönemi Uygulamalı Bir Analiz” başlıklı tezi 05/03/2009 tarihinde, jürimiz tarafından Bankacılık Eğitimi Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı-Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı): Prof. Dr. Beyhan MARŞAP ………

Üye: Prof. Dr. Rauf ARIKAN ……….

(4)

ÖNSÖZ

Araştırmanın proje aşamasından tamamlanmasına kadar büyük katkısı olan, her aşamada gereken tüm desteği sağlayan değerli danışmanım Prof. Dr. Beyhan MARŞAP’a, bilgi ve önerilerinden büyük ölçüde yararlandığım Doç. Dr. Mehmet ARSLAN, Öğr. Gör. Sıdık ARSLAN’a, arkadaşlarım ve aileme teşekkürü borç biliyorum.

(5)

ÖZET

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE ÜRÜN KARMASI VE KARLILIK DEĞİŞKENLİĞİNE ETKİSİ: 2002-2007 DÖNEMİ UYGULAMALI BİR

ANALİZ YÜCEDAĞ, Nilüfer

Yüksek Lisans, Bankacılık Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Beyhan MARŞAP

Mart, 2009

Araştırmanın amacı, Türk bankacılık sektöründe ürün karmasının karlılık değişkenliğine etkisini ortaya çıkarmaktır.

Araştırmayla ilişkili literatür tarandıktan sonra, uluslar arası finansal raporlama standartlarına göre düzenlenmiş ve bağımsız denetimden geçmiş mali tablolar kullanılarak analiz yapılmıştır.

Çalışmada, Türk bankacılık sektöründe faaliyette bulunan dört büyük bankanın üçer aylık mali tablolarından elde edilen veriler kullanılmıştır.

Araştırmaya dahil edilen bankaların tümünde nakit değerlerin normal dağılıma sahip olmadığı görülmüş, bunun aksine bankaların tümünde garanti ve kefaletler ile faaliyet karının normal dağılım arz ettiği tespit ediliştir. Yapılan analiz sonucu tüm karlılık değişkenleri arasında 0,86 ile0,99 arasında yüksek bir ilişki bulunmuştur. Yine net kar kalemi, karlılık-ürün karması ilişkisini açıklanmasında tüm karlılık kalemlerinin temsilcisi olarak kullanılmıştır.

(6)

ABSTRACT

PRODUCT MIX IN TURKISH BANKING SECTOR AND ITS EFFECTS ON VOLATILITY OF PROFITABILITY: AN EMPRICAL ANALSIS FOR

PERIOD 2002–2007

YÜCEDAĞ, Nilüfer

Master Thesis, Department of Banking Education Thesis Supervisor: Prof. Beyhan MARŞAP

March, 2009

The aim of this study is to explore the effects of product mix in Turkish banking sector to the volatility of profitability of banks.

After consulting the relevant literature, necessary analysis have been made by using the past financial tables that are prepared according to International Financial Reporting Standards (IFRS) and reviewed by independent auditors.

In this study, data from trimester financial tables of four big banks in Turkey were used.

While cash values of these banks don’t have normal distribution, however, normal distribution is valid for guarantee and commitment, and operating profit. High correlation (0,86-0,99) is found between all profitability variables and net profit. Also, it is revealed that, net profit can be used as a representative of all profitability items, in order to explain the relationship between profitability and product mix.

(7)

İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ ... iv ÖZET... v ABSTRACT... vi TABLOLAR LİSTESİ... ix ŞEKİLLER LİSTESİ ... xi

GRAFİKLER LİSTESİ... xii

KISALTMALAR LİSTESİ... xiii

1. GİRİŞ ... 14 1.1. Araştırmanın Problemi... 16 1.2. Araştırmanın Amacı ... 17 1.3. Araştırmanın Önemi... 17 1.4. Kapsam ve Sınırlılıklar ... 17 1.5. Varsayımlar ... 18 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 19

2.1. Bankacılık Sektörünün Genel Yapısı ve Ticari Bankaların İşlevleri ... 19

2.1.1. Banka İşletmesi ve Fonksiyonları ... 19

2.1.1.1. Banka İşletmelerinin Tanımı... 19

2.1.1.2. Banka İşletmelerinin Temel Fonksiyonları... 20

2.1.1.2.1. Dönüşüm Fonksiyonu ... 20

2.1.1.2.2. Kaydi Para Yaratma Fonksiyonu ... 21

2.1.1.3. Banka İşletmelerinin Diğer İşletmelerden Farklılıkları ... 22

2.1.1.2 Banka Çeşitleri ... 25

2.1.1.2.1 Merkez Bankaları ... 25

2.1.1.2.2. Yatırım ve Kalkınma Bankaları ... 28

2.1.1.2.3. Ticari Bankalar... 29

2.1.1.3. Dünya’da Bankacılık Sektörünün Durumu... 30

2.1.1.4. Türkiye’de Bankacılık Sektörünün Durumu... 35

2.1.1.4.1. Cumhuriyet Öncesi Türk Bankacılık Sektörü ... 36

2.1.1.4.2. Cumhuriyet Döneminde Türk Bankacılık Sektörü ... 37

2.1.1.4.3. Türk Bankacılık Sektörünün Piyasa Yapısı ... 47

2.2. Ticari Bankalarda sunulan Ürün ve Hizmetler... 49

2.2.1. Fon Sağlama Amacına Yönelik Ürünler ... 50

2.2.1.1. Mevduat Toplama ... 51

2.2.1.2. Kredi Kullanımı ... 54

2.2.1.2.1. Sendikasyon Kredisinin Temel Özellikleri ve Türkiye’de... 55

Sendikasyon Kredileri... 55

2.2.1.2.2. Reeskont Kredileri ... 61

2.2.1.3. Menkul Kıymet İhracı ... 63

2.2.2. Kredilendirme İşlemleri ... 66

2.2.2.1 Kredinin Tanımı ... 66

2.2.2.2. Kredinin Yararları ... 67

2.2.2.3. Kredinin Unsurları ... 67

2.2.2.4. Bankalar Kanununa Göre Kredi Sayılan İşlemler... 70

(8)

2.2.2.6. Gayri Nakdi Krediler... 72

2.2.2.7. Kredilerin Sınıflandırılması ... 72

2.2.3. Ticari Portföy Yönetimi ... 77

2.2.3.1. Menkul Kıymet Portföyü ... 77

2.2.3.2. Yeni Finansal Ürünler ... 77

2.3. Karlılık Analizi... 81

2.3.1. İçsel Ölçüleri Esas Alan Karlılık Analizleri... 82

2.3.1.1. Mali Tablolar ve Analizi ... 82

2.3.1.1.1. Bilanço ... 82

2.3.1.1.2. Gelir Tablosu... 85

2.3.1.2. Analiz Yöntemleri... 85

2.3.1.2.1. Yüzde Yöntemiyle Analiz (Dikey Analiz)... 86

2.3.1.2.2. Trend Analizi (Eğilim Yüzdeleri Yöntemi İle Analiz) ... 86

2.2.1.2.3. Oran Analizi... 87

2.3.2. Dışsal Ölçüleri Esas Alan Performans Analizleri ... 92

2.3.2.1. Piyasa Payı ... 92

2.3.2.2. Karlılık ... 93

2.3.2.3. Sunulan Hizmetler Açısından ... 94

2.3.2.4. Yönetsel Kriterlere Uyumluluk Performansı ... 94

2.3.3. Karlılığı Etkileyen Faktörler ... 95

2.3.4. Risk Yapısı... 97

2.3.4.1. Bankacılık Sisteminde Tanımlanan Finansal Riskler ... 97

2.3.4.1.1. Faiz Oranı Riski ... 98

2.3.4.1.2. Kur Riski ... 98

2.3.4.1.3. Menkul Kıymet Fiyat Riski(Yatırım Riski) ... 99

2.3.4.1.4. Kredi Riski ... 100 2.3.4.1.5. Likidite Riski... 100 2.3.4.1.6. Operasyonel Risk ... 101 3. YÖNTEM... 103 3.1. Araştırma Modeli ... 103 3.2. Evren ve Örneklem ... 103 3.3. Verilerin Toplanması ... 104 3.4. Verilerin Analizi... 104 4. BULGULAR VE YORUMLAR... 105

4.1. Akbank’a İlişkin Bulgular... 105

4.2. İş Bankası’na İlişkin Bulgular... 114

4.3. Garanti Bankası’na İlişkin Bulgular... 122

4.4. Vakıfbank’a İlişkin Bulgular... 132

5. SONUÇ ve ÖNERİLER... 141

(9)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No Sayfa No

Tablo 1: Ticari İşletme ve Finansal Aracılar Bilanço Örneği ... 23

Tablo 2: 2003 Yılı Sendikasyon Kredileri ... 58

Tablo 3: Uluslararası Sendikasyon Kredileri ... 59

Tablo 4: 2004 Yılına Ait Sendikasyon Kredileri ... 60

Tablo 5: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ... 62

Tablo 6: Kredilerle İlgili Riskler... 69

Tablo 7: Akbank Mali Verileri Betimleyici İstatistikler ... 107

Tablo 8: Akbank Verilerine İlişkin Normalite Testi ... 108

Tablo 9: Özdeğer İstatistiğine Bağlı Faktör Sayısı ve Açıklanan Varyans Yüzdesi Tablosu... 111

Tablo 10: Döndürülmüş Faktör Matrisi Tablosu... 112

Tablo 11: Bivariate Korelasyon Sonuçları ... 112

Tablo 12: Akbank'a İlişkin Model Belirleme Katsayısı Tablosu ... 113

Tablo 13: Regresyon Katsayı Tablosua... 113

Tablo 14: İş Bankası Mali Verileri Betimleyici İstatistikleri... 115

Tablo 15: İş Bankası Verilerine İlişkin Normalite Testi ... 116

Tablo 16: Özdeğer İstatistiğine Bağlı Faktör Sayısı ve Açıklanan Varyans Yüzdesi Tablosu... 120

Tablo 17: Faktör Matrisi Tablosu... 120

Tablo 18: Bivariate Korelasyon Sonuçları ... 121

Tablo 19: İş Bankası'na İlişkin Model Belirleme Katsayısı Tablosu... 122

Tablo 20: Regresyon Katsayı Tablosua... 122

Tablo 21: Garanti Bankası Verileri Betimleyici İstatistikleri ... 124

Tablo 22: Garanti Bankası Verilerine İlişkin Normalite Testi... 125

Tablo 23: Özdeğer İstatistiğine Bağlı Faktör Sayısı ve Açıklanan Varyans Yüzdesi Tablosu... 128

Tablo 24: Döndürülmüş Faktör Matrisi Tablosu... 129

(10)

Tablo 26: Garanti Bankası'na İlişkin Model Belirleme Katsayısı Tablosu... 131

Tablo 27: Regresyon Katsayı Tablosua... 131

Tablo 28: Vakıfbank Mali Verileri Betimleyici İstatistikleri... 133

Tablo 29: Vakıfbank Verilerine İlişkin Normalite Testi... 134

Tablo 30: Özdeğer İstatistiğine Bağlı Faktör Sayısı ve Açıklanan Varyans Yüzdesi Tablosu... 137

Tablo 31: Döndürülmüş Faktör Matrisi Tablosu... 138

Tablo 32: Bivariate Korelasyon Sonuçları ... 139

Tablo 33: Vakıfbank'a İlişkin Model Belirleme Katsayı Tablosu ... 139

Tablo 34: Regresyon Katsayı Tablosua... 140

(11)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil No Sayfa No

(12)

GRAFİKLER LİSTESİ

Grafik No Sayfa No

Grafik 1: Akbank'a Ait Nakit Değerlere İlişkin Q-Q Plot Grafiği... 109

Grafik 2: Akbank'a Ait Nakit Değerlere İlişkin Saplı Kutu Grafiği... 110

Grafik 3: İş Bankası'na Ait Nakit Değerlere İlişkin Q-Q Plot Grafiği ... 118

Grafik 4: İş Bankası'na Ait Nakit Değerlere İlişkin Saplı Kutu Grafiği... 119

Grafik 5: Garanti Bankası'na Ait Nakit Değerlere İlişkin Q-Q Plot Grafiği ... 126

Grafik 6: Garanti Bankası'na Ait Nakit Değerlere İlişkinn Saplı Kutu Grafiği... 127

Grafik 7: Vakıfbank'a Ait Nakit Değerlere İlişkin Q-Q Plot Grafiği ... 136

(13)

KISALTMALAR LİSTESİ

AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

BDDK : Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu BIS : Uluslararası Ödemeler Bankası

DİBS : Devlet İç Borçlanma Senedi İMF : Uluslararası Para Fonu

KOBİ : Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme LİBOR : Londra Bankalararası Kredi Faiz Oranı MD : Menkul Değer

TCMB : Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TSKB : Türkiye Sınai Kalkınma Bankası VDMK : Varlığa Dayalı Menkul Kıymet YP : Yabancı Para

(14)

koşullarından birisidir. Bu yapının oluşturulamaması tasarrufların uygun maliyetle ve etkin biçimde kullanılabilmesini önleyerek, kısa vadeli ve spekülatif amaçlar taşıyan ekonomik faaliyetlere zemin hazırlayarak, makro ekonomik istikrarsızlığa yol açmaktadır.

Bankalar, gerçek ve tüzel kişilerin belli bir zaman içinde harcamadıkları paraları toplayarak, bunları kredi ve plasman yoluyla değerlendirmeye çalışan işletmelerdir (Öçal ve Çolak, 1999, s. 13). Ekonomilerin en duyarlı kesimi olan para ve sermaye piyasalarında fon fazlası olan birimlerden fon eksiği olan birimlere kaynak akışına aracılık etme fonksiyonunu yerine getiren bankalar, tasarruf sahiplerinden fon toplama ayrıcalığına sahiptir.

Bankaların en önemli işlevi ekonomide borçlanarak, yani mevduat toplayarak satın alma gücü yaratabilmesidir. Bankalarda çekin bir ödeme aracı olarak kullanılması ve bankalardaki paraların hesaplar arası aktarılması kaydi veya banka parası olarak adlandırılan paranın yaratılmasına olanak vermektedir (Babuşçu, 2001, s.25).

Mevduat toplayan ve bunları kredi olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtan ticari bankalar, tüm dünyada bankacılık sektörünün en önemli ve nispi payı en yüksek parçası konumundadır. Tasarrufların ana kaynağı olarak kabul edilen halkın birikimlerinin en yoğun şekilde değerlendirildiği finansal araç banka mevduatlarıdır. Bireysel işletmeler ile kurumsal işletmelerin finansman gereksinimlerinin bir bölümü de banka kredileriyle karşılanmaktadır. Bu nedenle ticari bankalar, gerek bankacılık sektörünün gerekse finansal sektörün en önemli aracıları konumuna gelmişlerdir (Tunay ve Silpar, 2006, s. 1).

(15)

Tüm diğer işletmelerde olduğu gibi bankaların da en önemli amaçlarından biri karlılıklarını devam ettirebilmektir. Bankaların içinde bulundukları finansal durumu mali tablolarından öğrenmek mümkündür. Bankaların mali tabloları (finansal raporlar) ve bu tablolarda yer alan bilgiler, bankaların varlık ve kaynaklarının yönetiminde, sağlıklı karar alınmasında, performansının değerlendirilmesinde ve analizinde ana bilgi kaynağı oluşturduklarından, söz konusu tabloların güvenilirliği ve bilgilerin sağlıklı olması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle de bankaların mali tablolarının düzenlenmesinde belli kurallara uyulması, tabloların şeffaf olması ve yanıltıcı öğeler içermemesi gerekir (Akgüç, 2007, s. 17).

Bankaların ekonomideki işlevleri ve verdikleri hizmetlerin gereği, varlıklarının büyük bir bölümünü finansal varlıklar (hazır değerler, menkul değerler, krediler), kaynaklarının büyük bir bölümünü de yabancı kaynaklar oluşturur.

Bankaların içinde bulundukları finansal durumu ve sonuçları gösteren bilanço ve gelir tablosu gibi finansal tablolar farklı analiz yöntemleri kullanılarak mali performansları analiz edilebilir.

Karlılık, bankaların sektördeki rekabet pozisyonunun belirleyicilerini ve yönetim kalitesini ortaya çıkarmaktadır. Aynı zamanda bankanın risk taşıma kapasitesinin ve/veya sermayesini arttırabilme durumunun belirleyicisidir (Greuning ve Bratanovic, 2000, s.83).

Aktiflerinden elde edilen gelirler ile pasiflerin maliyetleri ve yasal yükümlülükler arasındaki fark olarak tanımlanan net kar, bir bankanın faaliyetlerine devam edebilmesi ve en azından bulunduğu düzeyi koruyabilmesi açısından son derece önemlidir.

Bir bankanın karını optimize etmek amacıyla, likidite ve güvenliğini de göz önünde bulundurarak, bilançosunun aktifini ve pasifini düzenlemesi ve değiştirmesi, aktif pasif yönetimini genel kabul görmüş ifadeleri arasındadır.

(16)

Bir bankanın karşılaşacağı en büyük risk, aktiflerin değer kaybetmesi ile öz kaynakların azalması; sermaye piyasasının zayıflamasıyla da piyasadaki güvenilirliğinin azalması dolayısıyla büyümesinin sınırlandırılmasıdır. Yabancı kaynakların banka kaynakları arasında büyük yer tutması başlı başına bir risk kaynağıdır. Banka bu kaynakların birden çekilmesi sonucu büyük bir finansman bunalımına girebilir. Bütün bunların sonucunda, çeşitli risk unsurlarının bulunması, ölçülmesi ve kontrolü, bankanın faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde yürütmesi için gereklidir.

Fon sağlama, fon kullanma, kaydi para yaratma ve hizmet fonksiyonu ticari bankaların temel fonksiyonlarıdır. Fon kaynakları içinde en önemli pay mevduattır. Sermaye, ihtiyatlar, bankalararası para piyasası, uluslar arası piyasalardan sağlanan krediler, devlet borçlanma aracı ve repolar, mevduat sertifikaları, varlığa dayalı menkul kıymet ile tahvil ihracı da fon kaynakları arasındadır (Takan, 2002, s. 46). Ticari bankaların sundukları ürün ve hizmetler ise, mevduatlar, menkul kıymetler, krediler, yatırım fonları, devlet tahvilleri ve hazine bonoları, türev ürünler ile akreditif işlemleri, havale işlemleri, kiralık kasa hizmetlerinden oluşan banka hizmetleri ile iştiraklerden oluşmaktadır. Bankalar tarafından sunulan bu ürün ve hizmetler ürün karmasını oluşturmaktadır.

1.1. Araştırmanın Problemi

Araştırmanın konusu; faiz geliri elde edilen hizmetlerden, faiz dışı gelir elde edilen hizmetlere doğru yaşanan kaymanın, bankanın karlılık değişkenliğine etkisini ölçmeye yöneliktir.

Bu araştırmanın problemi ise, Türk Bankacılık Sektöründeki ürün karmasının karlılık değişkenliğine etkisi olup olmadığıdır.

(17)

1.2. Araştırmanın Amacı

Araştırmanın amacı; Türk Ticari Bankacılık Sektöründe ürün karması ve karlılık değişkenliği arasındaki ilişkinin olup olmadığını ortaya koymaktır.

1.3. Araştırmanın Önemi

Ticari bankalar mali sektörün %85’ini oluşturmaktadır. Dezenflasyonist dönemlerde bankalar, operasyonel maliyetlerini azaltabildikleri ve faiz dışı gelirlerini arttırabildikleri ölçüde rekabetçi güçlerini arttırabilmektedir. Bu bakımdan banka ürün ve hizmetleri bankalar üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Bankalar, mevduat, mevduat dışı fon ve sermaye şeklinde sağladıkları kaynakları, işgücü, maddi duran varlıklar ve teknolojiyi girdi olarak kullanarak, hemen her türlü finansal hizmeti üretmektedir. Bankaların sağladıkları hizmetler, yapmış oldukları işlemlerden bazıları şunlardır; ödünç verme, kredilendirme, parasal birikimleri mevduat ya da benzer isimler altında toplama ve muhafaza vb. (Akgüç, 2007, s. 4).

Bankalar sundukları ürün ve hizmetleri çeşitlendirerek, piyasaya farklı ürün ve hizmetler sunarak, en temel amaçları olan kar elde etmeyi hedeflerler. Kar, olumsuz finansal koşullarda ekonomik türbülans dönemlerde bankayı, dalgalanmanın, krizin etkisinden koruyucu ilk tampon görevi görür. Bankanın faaliyetini sürdürebilme gücü açısından da bankanın yeterli ve sürekli kar elde etmesi önem taşımaktadır.

Bu araştırmada, bankaların sundukları ürün ve hizmetlerin karlılık değişkenliğine etkisi araştırılmaya çalışılmıştır.

1.4. Kapsam ve Sınırlılıklar

Araştırmanın kapsamı oluşturulurken bankaların sundukları ürünlerin banka karlılığının değişkenliğine etkisi belirlenmeye çalışılmaktadır.

(18)

Araştırma Türkiye’de faaliyette bulunan dokuz adet banka ile sınırlandırılmıştır. Bankaların seçiminde analiz döneminde kesintisiz faaliyette bulunma kriteri esas alınmıştır. Bu nedenle analiz döneminde başka bir banka ile birleşen veya kapatılan bankalar analiz şartları gereği örneklem dışına çıkarılmıştır.

Seçilen dokuz bankanın verilerinin istatistiksel güvenirlik düzeyleri test edilmiş bunlardan beş bankanın verileri, normal dağılıma sahip olmamaları ve ürünler arası ilişkilerde temel ilkelerle çelişen sonuçlar vermesi ve yapılan ANOVA analizlerine ilişkin güvenirlik değerlerinin düşük çıkması nedeniyle söz konusu dört banka örneklem dışına çıkarılmıştır. Dolayısıyla kalan dört banka üzerinden işlem yapılmıştır.

Araştırma sonuçları analiz dönemi olan 2002 2007 döneminde bankacılık sistemindeki sunulan ürün ve hizmetleri yansıtmaktadır.

Türkiye Bankalar Birliği’nde yayınlanan üçer aylık mali tablolardan elde edilen veriler kullanılmıştır. Fakat, yayınlanan verilerden 2007 yılına ait üçer aylık tablolarında yer alan veriler, diğer yılların bilanço kalemleriyle uyumlu olmaması nedeniyle seçilen dönemdeki bazı bilanço kalemleri alt kalemleri analize dahil edilmemiştir.

Araştırma, örneklemi oluşturan verilerle sınırlıdır.

1.5. Varsayımlar

Bu çalışmada örneklem, Türk bankalarından oluşan evreni temsil etmektedir. Uluslararası finansal raporlama standartlarına göre düzenlenmiş ve bağımsız denetimden geçmiş mali tablolar kullanılmıştır. Bu nedenle ayrıca geçerlilik testi yapılmamıştır. Verilerin doğru olduğu varsayılmıştır.

(19)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Bu bölümde araştırmanın konusunu oluşturan bankalar, sundukları ürünler ve karlılık konusunda kuramsal ve kavramsal çerçeve oluşturulmaya çalışılmıştır.

2.1. Bankacılık Sektörünün Genel Yapısı ve Ticari Bankaların İşlevleri

Mali sektörün önemli oyuncularından olan bankalar, gerek bireylerin gerekse kurumların fon ihtiyaçlarını karşılayan, ekonominin temel dinamiklerindendir. Günümüzde önemleri giderek artan bankaların yapısı, fonksiyonları ve tarihsel gelişimleri itibariyle açıklanmaya çalışılmıştır.

2.1.1. Banka İşletmesi ve Fonksiyonları

Banka işletmelerinin fonksiyonlarına ve tarihsel gelişimine geçmeden önce banka işletmelerinin tanımını yapmak faydalı olabilir.

2.1.1.1. Banka İşletmelerinin Tanımı

Köken olarak banka teriminin İtalyanca banco kelimesinden geldiği, daha sonra bu kelimenin değişerek banca olarak kullanıldığı bilinmektedir. Banco kelimesi Türkçede masa, sıra, tezgâh anlamına gelmektedir (Erüstün, 2006, s.13).

Günümüzde bankaların para-kredi, sermaye konularına giren alanlarda önemli görev ve fonksiyonları bulunmaktadır. Bankaların bulunmadığı bir ortamda, hem yurt içi hem de yurt dışı ticari işlemlerin düzenli olarak yürümesi çok zordur. Bu nedenle, bankalar ekonomik hayatın en önemli temel taşlarından birisidir. Bankalar kişilerin tasarruflarını güvenle saklar ve tasarruflarından gelir elde edilmesini sağlar. Finansman ihtiyacı olan kişi ve kurumların bu ihtiyaçlarını karşılar (Takan, 2002, s.1). Sermayenin teşebbüs alanına aktarılmasını sağlayan ve kendilerine özgü özellikleri

(20)

yardımıyla ekonomik hayatın sürdürülebilmesi için bir kısım hizmetleri üreten itibar kuruluşları olan bankalar (Erüstün, 2006, s.13) temel olarak mevduat toplayan, kredi veren, para ve kredi politikalarının uygulanmasına yardımcı olan, aracılık yapan, sanayi kuruluşlarına destek olan, iştiraklerde bulunan, kişilerin menkul kıymetlerini koruyan, borsa faaliyetlerine fiilen katılan, kalkınmaya destek veren, yönlendiren kuruluşlardır.

Avrupa Birliği banka hukuku koordinasyonu tüzüğünün verdiği tanıma göre ise; banka, halkın mevduat ya da başkaca geri ödenmesi gerekli paralarını kabul etme ve kendi hesabına krediler açma faaliyetlerini yürüten bir işletmedir (Erüstün, 2006, s.14).

2.1.1.2. Banka İşletmelerinin Temel Fonksiyonları

Bankaların en temel fonksiyonu, finansal sistem içinde tasarruf edilen fonları toplayıp, fon ihtiyacı duyanlara aktarmasıdır. Bunun karşılığında bankalar faiz geliri elde ederler. Bankaların üstlendikleri fonksiyonlar, hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde para ve para ile ifade edilen değerlerin alımını, satımını, değişimini, transferini ve plasmanını kapsamaktadır.

Bir ekonomide etkili bir para politikası izlenebilmesi için gelişmiş bir bankacılık sisteminin varlığı gereklidir. Merkez bankalarının para politikasına ilişkin olarak kullandıkları tüm avans ve reeskont faiz hadleri, açık piyasa işlemleri, karşılık oranlarının belirlenmesi gibi enstrümanlar ancak gelişmiş bir bankacılık sisteminin varlığı koşuluyla ekonomi üzerinde etkili olmaktadır (Babuşçu, 2001, s.25)

2.1.1.2.1. Dönüşüm Fonksiyonu

Bireyler açısından kısa süreli ve göreceli olarak düşük miktarlı fonları, yatırımların finansmanı için ihtiyaç duyulan uzun vadeli ve büyük miktarlı fonlar

(21)

haline çevirerek, vade ve ölçek dönüşümünü sağlamak dönüşüm fonksiyonu olarak adlandırılmaktadır.

2.1.1.2.2. Kaydi Para Yaratma Fonksiyonu

Ekonomide biri bankalar ve finansal aracılar tarafından üretilen kaydi para, diğeri merkez bankası tarafından piyasaya sürülen kağıt olmak üzere iki tip para dolaşmaktadır. Kaydi para, maddi varlığı olmayan, yalnızca bankaların hesaplarına alacak veya borç kaydı düşülmek suretiyle yaratılan bir ödeme olarak tanımlanabilir (Babuşcu,1997, s. 56). Bankaların yarattıkları kaydi para ‘serbest para’ olarak nitelenmektedir. Kaydi paranın emisyonunu bankalar ile banka dışı bazı mali aracılar yapmaktadır (Parasız,2000, s.252).

Bankaların en önemli işlevi ekonomide borçlanarak yani mevduat toplayarak satın alma gücü yaratabilmesidir. Bankalarda çekin bir ödeme aracı olarak kullanılması ve bankalardaki paraların hesaplar arası aktarılması kaydi veya banka parası olarak adlandırılan paranın yaratılmasına olanak vermektedir (Babuşçu, 2001, s.25).

Piyasada yalnızca bir bankanın olduğu düşünülürse; para, banka tarafından aktif satın alındığında yaratılmaktadır. Bu aktiflerin reel ya da mali değeri banka bilânçosunun aktifinde, yaratılan paranın değeri de bilânçonun pasifinde yer almaktadır. Banka reel aktifleri parasallaştırarak para yaratmaktadır. Mal ve dövizlerin bankada kalması durumunda para kesin olarak yaratılmıştır. Mali aktiflerin bankaya teslimi banka sektörünü banka dışı sektör üzerinde alacaklı kılmaktadır. Para yaratma hâkimiyeti bankaya aittir (Parasız, 2000, s.273).

Birden fazla bankanın piyasada olduğu durumda ise; paranın yaratılma ya da yok edilme sürecinde herhangi bir değişiklik olmamaktadır ve her banka kendi parasını yaratmaktadır. Bu durumda birçok bankaya ait para akımı söz konusudur. Bu durumda önemli olan bir bankadaki para akımının diğer bankanın para akımına

(22)

dönüşmesidir. Çünkü müşterilerinin mevduatları azalan bir bankanın geleceği tehlike altında olabilir. Bunun için banka döngüsü dışına kaçan paranın zamanla dengelenmesi gerekmektedir.

Bankalararası özel para akımları şeklindeki para sızıntılarının ortadan kalkması, bankalararası borçların silinmesi, herhangi bir şekilde kaydi para kıtlığının ortadan kalkması bankalar sisteminin istenen miktardaki parayı ihraç etmesi, para yaratılmasına bir sınır getirmektedir.

Bankalar iki nedenle para akımlarını genişletmek isterler: bankalar ne kadar çok müşteriye sahip olursa, diğer bankalara o kadar az ödeme yaparlar. Böylece dışarıya para sızıntısı da azalmış olur. Bir bankanın kendi para akımının önemi arttıkça, o derece de gelir getirici kredi işlemi yapabilir (Parasız, 2000, s.274). Bankalar arasındaki rekabet, kaydi para arzının yapısını kendi lehlerine çevirmek için yapılmaktadır, denilebilir.

Ticari bankalar arasındaki genişleme politikası, bir bankanın kendi likidite sorununa çözüm getirirken rakiplerini likidite kıtlığı ile karşı karşıya bırakmaktadır. Çünkü gelir getirici aktiflerini kaybetmektedirler.

2.1.1.3. Banka İşletmelerinin Diğer İşletmelerden Farklılıkları

Bankalar da tıpkı diğer işletmeler gibi kar maksimizasyonu amacı güderler. Ancak bankaları diğer işletmelerden ayıran bir takım farklılıkları vardır.

a- Müşterilerine Sundukları Hizmetler Bakımından: Bankalar müşterilerine komisyonculuk hizmeti sunarlar. Böylece müşterileri bilgilendirirler ve onlara çeşitli işlem hizmetleri sunarlar. Bankaların bir diğer fonksiyonu da aktif dönüşümünü sağlamaktır. Bu sayede müşterilerine diğer işletmelerden daha etkili bir şekilde varlık kullanımı sağlamaktadır.

(23)

Tablo 1

Ticari İşletme ve Finansal Aracılar Bilanço Örneği

Ticari işletme Finansal Aracılar

Varlık Kaynak Varlık Kaynak

Reel aktifler Birincil menkul değerler (borç, özkaynak) Birincil menkul değerler (borç, özkaynak) İkincil menkul değerler (mevduat, sigorta poliçeleri vb.)

Kaynak: Fundementals of Financial İnstitutions Management, 1999, s.7

Ayrıca, bilgilendirme hizmetlerinin olması, likidite hizmetleri, hizmet maliyeti ve fiyat riski indirimi hizmetleri ile vade aracılık hizmetlerinin bulunmasıdır (Cornett ve Saunders, 1999, s.13).

b- Ekonomik Açıdan: Bankalar, merkez bankasıyla ekonomi arasında para politikasının aktarımında bir köprü vazifesi görerek diğer işletmelerden farklılık arz eder. Gerek kalkınma ve yatırım bankaları, gerekse ticari bankalar finansal sektörün ve ekonomi içindeki diğer bazı sektörlerin kredi tahsisi görevini üstlenirler. Özellikle tarım kredilerinin finansmanında bankalar önemli görevler üstlenirler.

c- Kuruluşları Açısından: Bankalar kuruluş aşamasında öncelikle bir anonim şirket şeklinde kurulmalıdır ve T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan izin alınması gerekmektedir. Daha sonra ise BDDK’ya kuruluş izni için başvurmalıdır. Diğer işletmelerden ayrılan yönlerinden biri budur. Türkiye’de kurulacak bir bankanın;

• A.Ş. şeklinde kurulması,

• Hisse senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması,

• Kurucularının Bankacılık Kanunu’nda belirtilen şartlara haiz olması (konkordato ilan etmiş olmaması, hakkında iflasın ertelenmesi kararının verilmiş olmaması vb.)

• Nakden ve her türlü muvazaadan arî olarak ödenmiş sermayesinin en az otuz milyon YTL olması,

(24)

• Kurumun etkin denetimini engellemeyecek şeffaf ve açık bir ortaklık yapısı ve organizasyon şemasına sahip olması gibi şartları taşıması gerekmektedir (Battal, 2006, s.90).

d- Teşkilat Yapısı Açısından: Bankalar genellikle diğer işletmelere göre daha büyük sayıda şube ile çalışırlar. Bu şubeler arasında diğer işletmelerde bulunmayacak ölçüde karşılıklı ve sürekli bir ilişki ve sürekli bir kıymet alış verişi bulunmaktadır. Şubeler banka tüzel kişiliği altında çalışırlar, ayrı bir tüzel kişilikleri yoktur. Fakat her şube, muhasebedeki kişilik kavramı uyarınca, bir muhasebe kişiliğine sahiptir. Dolayısıyla, her şubeye tahsis edilen varlıklarla bunlardan meydana gelen değişmelerin izlenmesi ve dönemsel gelir-gider eşleştirilmesinin, banka genelinde önce, şube özelinde gerçekleştirilmesi gerekir (Sevilengül, 2001, s. 2).

Başka şubelerce kullanılan o şube fonları ile o şubece kullanılan diğer şube fonları arasındaki fark ve bu fonların kullanılma süreleri o şubenin dönem sonucunu doğrudan etkiler. Merkezin ve bütün şubelerin sonuçları birleştirilerek (füzyon edilerek) bankanın bilanço ve gelir tablolarına ulaşılacağından banka tüzel kişiliğine ait sonuçları değiştiremez.

e- Vergi Uygulamaları Açısından: Gider Vergileri Kanunu’na göre bankalar, yaptıkları işlemler dolayısıyla lehlerine doğan ve nakden veya hesaben aldıkları paralar üzerinden Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ödemekle yükümlüdürler.

Yasalar, hizmet üretimi ile uğraşan kuruluşlar olarak bankaların üstlenmiş oldukları yükümlülüklere karşılık hazır bulundurmak zorunda oldukları nakit veya likit varlık miktarını saptamakla birlikte, diğer işletmelere yönelik benzer bir düzenleme getirmemiştir. Borç alacak vadesinin eşleştirilmesi kurumsal olarak her işletmenin dikkate alması gereken bir unsur olmakla beraber, oranların yasalarla belirlenmesi (umumi disponibilite oranı gibi) sadece bankalara yönelik olarak getirilen bir düzenlemedir (Babuşçu, 1997, s. 58).

(25)

f- Bilanço Yapısı Açısından: Bankaların bilanço yapısı da diğer işletmelerden farklıdır. Banka bilançolarının pasif tarafında mevduat ve diğer alacaklılar hesabının banka sermayesinden; aktif tarafında ise banka kredi ve plasmanlarının sabit değerlere göre çok büyük olması banka işletmesine özgü bir durumdur (Öçal ve Çolak, 1999, s.115).

2.1.1.2 Banka Çeşitleri

Günümüzde tüm ülkelerde, mali yapının başında merkez bankaları yer almaktadır. Banka sistemini oluşturan bankalar ise birbirleri ile rekabet içinde olan kısa, orta ve uzun vadeli kredi işlemleri yapan ve mevduat toplayan kuruluşlardır. Bankaların genel bir sınıflandırılması yapıldığında öncelikli olarak merkez bankaları daha sonra ise ticaret bankaları ile yatırım ve kalkınma bankaları şeklinde bir ayrıma gidilebilir.

2.1.1.2.1 Merkez Bankaları

Dünyadaki tüm ülkelerde merkez bankası bulunmaktadır. Merkez bankalarının geçmişte ekonomik gelişmenin sağlanması, istihdamın artırılması, kamu kuruluşlarının finansman ihtiyaçlarının sağlanması gibi birçok görevleri bulunmaktaydı (Takan, 2002, s.19). 1970’li yıllardan sonra ise temel amacı, ülkedeki fiyat istikrarını sağlayarak sürdürülebilir büyümeye katkıda bulunmak ve finans sisteminin sağlıklı işlemesini sağlamak olmuştur.

Yirminci yüzyıldan önce merkez bankaları banknot ihraç eden bir banka veya milli banka olarak tanınmaktaydı. Fakat zamanla paranın fonksiyonları arttıkça merkez bankalarının fonksiyonları, görev ve yetkileri de artmıştır. Merkez bankalarının fonksiyonları; özel kesim ile yaptığı avans işlemleri, reeskont işlemleri, hazine ile yaptığı avans işlemleri, Hazine Bonolarının reeskontu şeklinde sıralanabilir (Takan, 2002, s.19).

(26)

Ülkelerin para politikalarından sorumlu olan merkez bankalarının uyguladıkları faiz oranları, krediler, para arzı, döviz kurları gibi değişkenler üzerinde önemli etkileri vardır. Bu nedenle gerek finansal kurumlar gerekse ülke ekonomisi için temel kurum merkez bankalarıdır. Merkez bankalarının temel özellikleri;

• Faaliyet amacı, diğer bankaların aksine, kar elde etmek değildir. • Kamu yararına hizmet eden kuruluşlardır.

• Halka doğrudan kredi açmazlar.

• Devletin ve bankaların bankasıdır (Günal, 2006, s.72). Ülkemizde Merkez Bankası’nın temel görevleri;

• Para ve kredi politikalarını ekonominin gereksinimlerine ve devletin izlediği ekonomi politikasının amaçlarına göre düzenlemek,

• Hükümetle birlikte, milli paranın iç ve dış değerini korumak amacıyla gerekli önlemleri almak,

• Ulusal paranın miktar ve tedavülünü düzenlemek, • Bankalara ödünç para verme işlerini yüklenmek, • Açık piyasa işlemleri yapmak,

• Türk Lirasının yabancı paralar karşısındaki değerinin belirlenmesi için döviz ve efektiflerin vadesiz ve vadeli alım satımı ile dövizlerin YTL ile değişimi ve türev işlemlerini yapmak,

• Ülke altın ve döviz rezervlerini yönetmek, • Kur rejimini belirlemek,

• Zorunlu karşılık ve disponibilite oranlarını tespit etmek ve uygulamak, • Reeskont ve avans işlemleri yapmak,

• Türk Lirasının hacim ve tedavülünü düzenlemek, ödeme, menkul kıymet transferi ve mutabakat sistemleri kurmak. Kurulmuş ve kurulacak sistemlerin kesintisiz işlemesini ve denetimini sağlayacak düzenlemeleri yapmak, ödemeler için elektronik ortam da dahil olmak üzere kullanılacak yöntemleri ve araçları belirlemek (Parasız,2000, s. 257).

Merkez Bankasının başlıca yetkileri ise;

(27)

• Banka hükümetle birlikte enflasyon hedefini tespit eder. Buna uyumlu olarak para politikası belirler. Para politikalarının uygulanmasında tek yetkili ve sorumludur.

• Fiyat istikrarını sağlamak amacıyla para politikası araçlarını kullanmaya uygun bulacağı diğer para politikası araçlarını doğrudan belirlemeye ve uygulamaya tek yetkilidir.

• Olağanüstü hallerde ve TMSF’ nin kaynaklarının karşılayamaması durumunda belirleyeceği usul ve esaslara göre fona avans vermeye yetkilidir.

• Son kredi merci olarak bankalara kredi verme işlemlerini yürütür.

• Bankaların ödünç para verme işlemlerinde ve mevduat kabulünde uygulayacakları faiz oranlarını belirleyeceği usul ve esaslara göre bankalardan istemeye yetkilidir.

• Mali piyasaları izlemek amacıyla bankalar veya diğer mali kurumlardan ve bunları düzenlemek ve denetlemekle ilgili kuruluşlardan gerekli bilgileri isteme ve istatistikî bilgi toplamaya yetkilidir (Parasız, 2000, S. 257).

Merkez bankaları mali kesimde yer alan bankacılık sektörü içinde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle merkez bankalarının fonksiyonları da oldukça fazladır. Özel kesim ile yaptığı avans işlemleri, reeskont işlemleri, hazine ile yaptığı avans işlemleri, hazine bonolarının reeskontu bankanın fonksiyonları arasındadır.

Merkez bankalarının bilanço yapısı da diğer bankalardan farklıdır. İlk olarak, Merkez Bankası Kanunu gereği para basma yetkisine sahip bir kurumdur. Herkes için varlık olan para, Merkez Bankası için borçtur. Bu nedenle Merkez Bankası bilançosu tüm diğer kurumların bilançolarına göre ters çalışmaktadır. Diğer bir ifadeyle Merkez Bankası bilançosunda diğer ticari bilançolardakine benzer kasa hesabı bulunmamaktadır. Gün sonunda tüm banknotlar, tevadüldeki banknotlar hesabına devredilmektedir. Diğer önemli bir fak da, kar hesabıdır. Yıl içinde oluşan kar, ihtiyat olarak ayrıldıktan ve hissedarlara ve çalışanlara dağıtıldıktan sonra Hazine’ye devredilmektedir. Son farklılık ise, bütün diğer bilançolarda hareket noktası pasif kalem iken, Merkez Bankası bilançosunda başlangıç noktası aktiftir. İşletmelerde önce

(28)

kaynak bulunup bu kaynağın nasıl kullanılacağı belirlenirken; Merkez Bankası’nda önce varlık bulunur. Bankanın bulacağı ilk varlık altındır, banka daha sonra kaynağını yani temel anlamda emisyonunu yaratmaya başlar (www.tcmb.gov.tr).

2.1.1.2.2. Yatırım ve Kalkınma Bankaları

4389 Sayılı Bankalar Kanunu’nda mevduat kabul etmeyen bankalar olarak tanımlanmış olan kalkınma ve yatırım bankaları, kendi öz kaynaklarını ve kendi kredi kaynaklarından sağladıkları paraları kredi olarak kullandıran kurumlardır (Battal, 2006, s.289).

Yatırım bankacılığı, işletmelerin orta ve uzun vadeli fon ihtiyaçlarının karşılanması ile sermaye birikimi sorununun çözülebilmesi için kurulmuştur (Takan, 2002, s. 62). Yatırım bankaları, ticari bankalardan farklı bir statüye sahiptir.

Yatırım bankalarının temel işlevleri, fon talep edenlerle fon arz edenler arasında aracılık yapmak olup, bu işlevi yerine getirmekte zorlanan bankalar kendilerine yan faaliyet alanı yaratmaktadır. Yatırım bankacılığı daha çok underwriting ve yeni pay senedi ve tahvil ihracıyla ilgili faaliyetleri kapsar (Parasız, 2000, s.17).

Yatırım Bankalarının fonksiyonları;

• Firmaların ihraç edeceği menkul kıymetlerin gerektiğinde satın alınacağını taahhüt etmek,

• Tasarrufların yatırıma kanalize edilmesini sağlamak,

• Firmaların ihraç edeceği menkul kıymetleri satın alarak kendi nam ve hesabına satışını yapmak,

• Riski üstlenmeden yatırımcının menkul kıymetlerinin satışını yapmak, • Birikim sahiplerine danışmanlık yapmak,

• Birikim sahiplerinin menfaatlerini korumak (Takan, 2002, s.64–65), olarak sıralanabilir.

(29)

Kalkınma bankaları ise, yatırım açığını gidererek girişimcilerin temel endüstri dallarına yönelmelerini sağlayarak kalkınma sürecini hızlandırmayı amaçlar (Parasız, 2000, s.219).

Bankanın görevleri ise;

• Endüstri sektörüne uzun süreli fon sağlamak,

• Yurt içi kaynakları hareketlendirerek endüstri sektörüne yöneltmek, • Sermaye piyasasının gelişmesine zemin hazırlamak,

• Yeni yatırım alanlarına öncülük yapmak,

Ülkemizde kamu sermayeli kalkınma ve yatırım bankası olarak Türkiye Kalkınma Bankası ve Türk Eximbank bulunmaktadır.

Türkiye’nin ilk özel yatırım ve kalkınma bankası olan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), Avrupa Komisyonu ve Avrupa Yatırım Bankası’nın ortakları olduğu ve KOBİ’lerle, gelişimi desteklemeye odaklanmış Avrupa Yatırım Fonu’na ortak olan ilk Türk Kurumu olmuştur.

2.1.1.2.3. Ticari Bankalar

Ticari bankacılık, tüm ticari faaliyetlere katılan bankaları ifade eder. Mevduat toplayan, kredi veren, yurt içi ve yurt dışından fon sağlayan ticari bankalar bir ülkede uygulanan ekonomik politikada önemli görevler üstlenir (Takan, 2002, s.45).

Mevduat toplayan ve bunları kredi olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtan ticari bankalar, tüm dünyada bankacılık sektörünün en önemli ve nispi payı en yüksek parçası konumundadır. Tasarrufların ana kaynağı olarak kabul edilen halkın birikimlerinin en yoğun şekilde değerlendirildiği finansal araç banka mevduatlarıdır. Bireysel işletmeler ile kurumsal işletmelerin finansman gereksinimlerinin bir bölümü de banka kredileriyle karşılanmaktadır. Bu nedenle ticari bankalar, gerek bankacılık sektörünün gerekse finansal sektörün en önemli aracıları konumuna gelmişlerdir (Tunay ve Silpar, 2006, s. 1).

(30)

Diğer ticari işletmelerde olduğu gibi ticari bankaların amacı kar elde etmektir. Fon sağlama, fon kullanma, kaydi para yaratma gibi fonksiyonlara sahiptir. Ticari bankalarda fon yönetiminin; özkaynak yeterliliği, likidite ihtiyacının karşılanması, finansal yükümlülüklerin kompozisyonu, aktif-pasif pozisyonlarının hedge edilmesi gibi unsurları bulunmaktadır.

Ticari bankalar, para politikasının etkinliğini artırır. Merkez bankasının kullandığı tüm araçlar, gelişmiş bir ticari banka sistemi ile ekonomi üzerinde etkili olabilir. Bir ekonomide hükümetler para politikasını belirlemekte, merkez bankaları bu belirlenen politikaları yürütmekte, bankalar da para politikasının yürütülmesinde gerekli araçları oluşturmaktadır (Takan, 2002, s.49).

Fon sağlama, fon kullanma, kaydi para yaratma ve hizmet fonksiyonu ticari bankaların temel fonksiyonlarıdır. Fon kaynakları içinde en önemli pay mevduattır. Sermaye, ihtiyatlar, bankalararası para piyasası, uluslar arası piyasalardan sağlanan krediler, devlet borçlanma aracı ve repolar, mevduat sertifikaları, varlığa dayalı menkul kıymet ile tahvil ihracı da fon kaynakları arasındadır (Takan, 2002, s. 46).

Ticari bankaları diğer bankalardan ve işletmelerden ayıran en önemli özelliği, vadesiz mevduat toplamasıdır. Bir diğer özelliği ise, kanunen vadesiz mevduat açma hakkına sahip tek kurum olmasıdır. Bu bankaların topladıkları vadesiz ya da kısa vadeli mevduat miktarı, ülke para stoku içinde önemli bir yer tutar. Sağladıkları kaydi para sonucu, topladıkları fonları ticari ve sanayi işletmelerinin kısa vadeli ihtiyacını karşılamak için kullandırırlar (Takan, 2002, s. 49).

2.1.1.3. Dünya’da Bankacılık Sektörünün Durumu

Tarihte ilk bankacılık hizmetlerinin eski Sümer ve Babil’e kadar uzandığı sanılmaktadır. Sümerlerde M.Ö.3500 yılında kurulan “Maket”, bilinen ilk banka kuruluşudur. Maket’in rahipleri ilk borç verenlerdi. Maketlerin, harman zamanı ödenmek üzere tohum vb. gibi hammadde ve teçhizat alımı için çiftçilere ilk

(31)

dönemlerde fiziki (ayni) daha sonraları parasal kredi açtıkları saptanmıştır (Parasız,2000, s.107).

Sümerler uzak ülkelerle olan mal değişimlerinde banknot gibi dolaşan (tedavül eden, çek ya da itibar mektuplarına benzeyen) bazı belgeler kullanmasını da biliyorlardı. Daha sonraları, bankacılık hizmetlerinin maketlerin tekelinden çıktığı, ticaretle uğraşan bazı zenginlerin bankacılık hizmetlerinde uzmanlaştıkları görülmektedir.

1453’de İstanbul’un fethi ve bunun neden olduğu Rönesans hareketi ve bir süre sonra yeni kıtaların keşfi, ticaretin okyanuslara kayması ve genişlemesiyle o zamana kadar yasal sayılmayan faiz, kabul edilmeye başlandı. Bütün bu gelişmeler bankacılığın gelişmesinde büyük katkı yapmıştır (Parasız, 2000, s.108).

Amsterdam Bankası 1609 yılında kurulmuş ve sabit nitelik ve değerde hesap parası olarak banka florini yaratılmıştır. Aynı dönemlerde Venedik’te Venedik bankası kurulmuş ve bu banka çek ve banknot kullanımına yol açan Contadi di Banka sistemini geliştirmiştir.1640 yılında ise İngiltere Bankası kurulmuştur. Bu banka kurulan ilk merkez bankasıdır.

Çift yönlü muhasebe sisteminin gelişmesi, kıymetli senetlerin bulunması banknotun (kağıt paranın) genel bir ödeme aracı niteliğini kazanması, sanayi devrimi ile birlikte krediye olan gereksinimin artması modern bankacılığın gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur.

Günümüzde Avrupa bankacılık sektörüne bakıldığında, Avrupa Birliği (AB) bankacılık sektörünün son yıllarda önemli yapısal değişiklikler geçirdiği görülmektedir. Bu süreçte öne çıkan temel değişiklikler, Euro’nun ortak para birimi olarak üye ülkelerde kullanılmaya başlanması, 10 yeni üyenin AB’ye katılması ve en önemlisi de Avrupa’da finansal piyasaların entegrasyonunun sağlanmasına yönelik Mali Hizmetler Eylem Planı’nın (Financial Services Action Plan- FSAP) hazırlanması olmuştur (Erdönmez, 2005, s.94).

(32)

AB finansal piyasalarının değişen yapısı bazı değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Bu süreçte bankaların geleneksel rollerinin değiştiği ve karlılıklarını artırmak için farklı ürün ve coğrafi bölgelere yatırım yapmaya başladıkları görülmektedir.

AB bankaları geleneksel bankacılık alanındaki pozisyonlarını korurken diğer yandan kendilerine yeni çalışma alanları oluşturma gayretindedirler. Ayrıca üstlendikleri riskleri azaltma ve transfer etme çalışmalarını da arttırmaktadırlar. Örneğin, kullandırılan krediler için menkul kıymetleştirme ve kredi türev enstürmanları kullanılması yoluyla kredi riskinin üçüncü kişilere transferi yapılmaktadır. Bu çerçevede dünya ekonomik konjonktüründe olumsuz durumların ortaya çıkmaması halinde bireysel bankacılığın etkinliğini koruması ve KOBİ’lere yönelik bankacılığın daha da etkinleşmesi beklenmektedir (Babuşçu, 2007, s.83).

Diğer yandan bireysel kurumlar, tek bir bölgeye veya ürüne daha az bağımlı olmaya başlamışlardır. Bu durum uzun vadede finansal istikrara olumlu katkı yapmaktadır. Bankaların faaliyetlerinin değişmesi ve birbiriyle olan bağlantıları sektörün uzun dönem risk profilinde etkili olmuştur.

Bankalar perakende bankacılığa odaklanmaya başlamışlar bu durum ise banka karlılığını artırmakta etkili bir unsur olmuştur. Ayrıca Basel II kapsamında getirilecek yenilikler, e-ticaret, teknolojideki gelişmeler tüketici kredilerinde büyümeyi sürdürecek ilave faktörler olacaktır. AB bankalarının fonlama yapıları yeniden şekillenmekte ve mevduatlara daha az dayanılmaktadır. Ürün ve faaliyet alanında artan çeşitlilik banka karlılığının artmasında etkili olurken, bankacılık faaliyetlerine bağlı olarak, sektöre özel riskler son yıllarda artış göstermiştir. Ayrıca banka getirilerindeki değişkenlik (volatility) artmıştır (Erdönmez, 2005, s.99).

Dünyada 2008 yılında yaşanan küresel mali kriz tüm ülkeleri etkisi altına almaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde eşik altı konut piyasasında başlayan sorunlar, bir süre sonra tüm finans sistemine yayılarak dünyada finansal ve ekonomik istikrarı tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.

(33)

ABD ekonomisinde krizin çekirdeği ipotekli konut kredilerinin hızlı genişlemesi, konut fiyatlarındaki artış, bu artışa dayalı olarak kredi imkânlarının daha da genişlemesi, varlığa dayalı menkul kıymetlerle likiditenin genişlemesi ve yeni konut kredilerinin mümkün hale gelmesi ile oluşmuş, konut piyasasında oluşan köpükle kendini göstermiştir. Varlığa dayalı menkul kıymetleri bünyesinde barındıran fonlarla taşınan risklerin görünür hale gelmesi ve aynı esnada bilançolar arası bağlantıların güçlü olması nedeniyle, konut fiyatlarındaki düşüşle birlikte büyük finansal firmaların bilançolarında ciddi hasarlarla ortaya çıkan kriz eş zamanlı olarak ABD dışındaki Batı ekonomilerini de etkiledi. Sonrasında ise küresel ekonomiye bir ölçüde eklemlenen her ekonomide etkilerini hissettirmeye başladı.

Küresel krizle baş edebilmek için Amerikan Merkez Bankası (FED) ve diğer merkez bankaları tarihte görülmemiş şekilde koordineli olarak faizleri düşürürken, AB ve diğer bazı ülkeler bankalardaki mevduat garantisini artırırken, bazıları ise tam güvence getirmektedir. Dev ekonomiler ardı ardına resesyona girmeye başlarken, krizle baş edemeyen Çin, Rusya, Brezilya ve Hindistan başta olmak üzere yükselen piyasaları ve petrol zengini Körfez ülkelerini de çözüm için harekete geçirmeye çalışmaktadır.

Kriz bir çok dev firmanın sonunu getirmiştir. Bunlar içinde iflas eden Lehman Brothers, devletleştirilen Freddie Mac, Fannie Mae, Washington Mutual, devlet yardımına muhtaç kalan AIG, UBS, RBS, B&B, Hypo Real Estate, Fortis, değerinin çok altında satılan Merrill Lynch, Halifax, değeri 3 milyar dolara düşen General Motors başta gelmektedir. ABD hükümeti kurtarma planı çerçevesinde hükümet ve Citigroup, bilançosunda oluşan zararın bir kısmını kendi karşılarken, önemli miktardaki zararını ise Hazine Bakanlığı, FED ve Federal Mevduat Sigorta Kurumu (Federal Deposit Insurance Corp.) karşılayacaktır.

Bu arada İzlanda gibi iflas eden devletler de bulunmaktadır. İzlanda'da devlet ülkenin 3 büyük bankasını kamulaştırmıştır.

(34)

Küresel mali krizin ilk dönemlerinde, ABD ve AB gibi ekonomiler tehdit edilirken gelişmekte olan ekonomilerin henüz hasarsız olarak yoluna devam ettiği ve buradan gelen büyümenin gelişmiş bölgelerdeki yavaşlamayı telafi edeceği düşünülmekteydi. Fakat küresel sermayenin panik ortamında piyasalardan kaçması, borsaların hızlı inişler sergilemesi, kurların değer yitirmesi ve sınır ötesi mali kuruluşların kredi faaliyetlerini dondurması gibi sebeplerle artık gelişmekte olan ekonomiler de kriz resminin bir parçasını oluşturmaktadır.

Rusya, Brezilya, Çin, Hindistan gibi dev gelişmekte olan ülkeler her ne kadar büyük döviz rezervleri nedeniyle krizden etkilenmeyecek gibi görüldülerse de, büyüme hızlarındaki keskin düşüşler sebebiyle, bunlar da krizden olumsuz etkilendiler.

Krizin etkisi hissedilince başta ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, Japonya, İrlanda tarafından olmak üzere, 6 trilyon doları aşan ekonomik paketler açıklandı. Ama finansal kriz durulmayarak reel sektöre de yansıdı.

Küresel krizin etkilerinin reel sektörde de kendini göstermeye başlaması ile sanayi üretiminde de düşüşler yaşanmaya başlamıştır. Japonya’da %30,8’lik bir erime olurken, Türkiye’de %21,3’lük, Brezilya’da %17,2’lik azalma yaşanmıştır. Yine sanayi üretim endeksi rakamlarına göre Rusya’da %16, Çin’de %12,4 ve Güney Afrika’da ise %7’lik düşüşler yaşanmıştır. Avrupa ülkelerine bakıldığında da en büyük düşüş yüzde 12.4 ile Almanya ve Fransa'da olurken bu iki ülkeyi yüzde 10.7 ile İtalya izlemektedir.Krizin çıkış noktası olan ABD ise düşüş %10 ile sınırlı kalmıştır (www.hurriyet.com.tr).

Petrol gelirleri azalan Rus ekonomisinde, kriz reel sektörde derinleşmeye başlamıştır. “Kontrollü develüasyon” politikası çerçevesinde, ruble dolar karşısında Ocak 2009 ortalarında 16. kez devalüe edildi ve son 10 yıldır dolar karşısındaki en büyük değer kaybına uğradı. Japon Merkez Bankası Ocak 2009 ortalarında faiz oranlarını %0.1’e düşürerek, ABD Merkez Bankası’nın da altına çekmiştir. Büyümenin %0 olacağı yönündeki tahminin bile “iyimser” bulunduğu Japonya’da ekonominin önümüzdeki 2 yıl boyunca toparlanamayacağı görüşü hakimdir.

(35)

Japonya’da batan şirket sayısı 2007’ye göre 2008 içerisinde %24.7 oranında artmıştır. Özellikle ABD’de yaşanan kriz sebebiyle Çin’in de, krizle baş edebilmek maksadıyla ABD’yle ortak hareket etmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Çünkü dış ticaret fazlası verdiği ve en fazla ihracat yaptığı ABD’den gelecek taleplerin kısılması, Çin’i daha da olumsuz etkileyecektir. Ukrayna, Macaristan, Polonya, Romanya, Bulgaristan, Latvia gibi Doğu Avrupa ülkelerindeki ciddi ekonomik sorunlar ve Türkiye’nin 1994 ve 2001 ekonomik krizlerine benzer dalgalanmalar mevcuttur. Küresel krizin 2008’in son 4 ayı içerisinde Arap ülkelerine maliyetinin 2.5 trilyon dolar olduğu açıklanmıştır.

Bu krizde banka batışı yaşamayan, yaygın bir destek planı yapmaya gerek duymayan ve finans veya ipotek bankacılığı sektörlerine devlet fonu enjeksiyonu yapılmayan nadir ülkelerden biri Kanada’dır. Zaten 2008 yılında World Economic Forum Kanada bankalarını dünya bütününde “bir numara” ilan etmiştir. ABD bankaları 40 ve İngiliz bankaları 44’üncü sırada yer almıştır. Sebebi ise; son 15 yılda ABD ve Avrupa’da bankacılık ile ilişkili regülasyonlar, kural ve düzenlemeler serbestleştirilirken, Kanada’da kurallarda esnetme yapmamış olmasıdır. Benzer şekilde konut fiyatları ABD’de %25 düşerken, Kanada’da ABD’nin yarısı kadar düşmüştür. Kanada’da beş büyük banka (Royal bank of Canada, Toronto-Dominion Bank, Bank of Nova Scotia, Imperial bank of Commerce ve Bank of Montreal) piyasaya hakimdir. 8-12 yıl arasında bir kez çok ciddi bir kamusal denetime tabi tutulan Kanada bankaları, tüm Kuzey Amerika bankaları arasında en yüksek piyasa değeri olan ilk 15 bankanın içinde yer almaktadırlar.

2.1.1.4. Türkiye’de Bankacılık Sektörünün Durumu

Türk bankacılığının tarihsel gelişimine bakıldığında, hem Osmanlı Devleti ile Cumhuriyet’in ilk kuruluş yılları ve hem de günümüze kadar geçen zamanda, Türk Bankacılık Sektörü’nün yapısı ve gelişiminin, ekonomik gelişme, ekonominin genel yapısı ve performansından etkilendiği görülmektedir (Bakan, 2001, s.31).

(36)

2.1.1.4.1. Cumhuriyet Öncesi Türk Bankacılık Sektörü

Batıda ticaretin gelişmesi ve sanayi devrimi sonrası artan ekonomik refah sonucunda bankacılık sektörü gelişme göstermiştir. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun aynı dönemde ekonomik ve siyasi anlamda bir gerileme döneminde olması bankacılığın gelişmesini engellemiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun aşırı derecede dış borcu nedenleriyle, borçların finansmanı için çıkardığı devlet bonolarının değerini korumak amacıyla iki Galata bankerini görevlendirmesi bugünkü anlamda ilk bankanın temelinin atılmasını sağlamıştır. J. Alleon ve T Baltazzi isimli iki Galata bankeri tarafından 1847’de kurulan Bank-ı Dersaadet, diğer adıyla İstanbul Bankası (Banque de Constantinople) 1852 yılında kapanmak zorunda kalmıştır (Günal, 2006, s.157).

Cumhuriyetten önce faaliyet gösteren bankalar çoğunlukla yabancı sermaye ya da yabancı iştirakle kurulmuştur (Parasız, 2000, s.109). O dönemde sadece iki milli banka kurulmuştur. Bankaların ilki Mithat Paşa tarafından halkın elindeki dağınık ve az miktardaki paraları bir araya getirerek ihtiyaç sahiplerinin hizmetine sunmak ve halka tasarruf alışkanlığı kazandırmak amacıyla 1868’de kurulan İstanbul Emniyet Sandığı’dır. Diğer banka ise Ziraat Bankası’dır. Batıdaki ülkelerin tasarruf sandıklarına benzer bir yapıya sahip olan Emniyet Sandığı 1984 yılında Ziraat Bankası’na katılmıştır. Mithat Paşa’nın 1868’de kurduğu ve bugünkü Tarım Kredi Kooperatiflerinin fonksiyonlarını yerine getirmesi planlanan ‘Memleket Sandıkları’nın istenilen sonuçları vermemesi nedeniyle, 1888’de bunların yerine Ziraat Bankası kurulmuştur ve 1916 yılında kanunla kurulmuş bir devlet bankası haline gelmiştir (Günal, 2006, s.158).

Ayrıca, merkezleri dış ülkelerde bulunan birçok banka Osmanlı döneminde faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu bankalardan on üçü Cumhuriyet döneminde de faaliyetlerine devam etmiştir. Bu bankalardan en önemlisi Osmanlı döneminde kurulan ve şube açarak faaliyetlerine devam eden Osmanlı Bankası’dır. Osmanlı

(37)

Bankası, Bank-ı Osman-i Şahane adıyla 1868’de kurulmuştur (Parasız, 2000, s. 109). 2000 krizi sonrası Doğuş Grubunun önemli bir bankası olan Garanti Bankası ile birleştirilmiştir.

İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılından 1923’e kadar geçen dönemde 11’i İstanbul’da, 13’ü Anadolu şehirlerinde olmak üzere toplam 24 milli banka kurulmuş olup bunlar içinden 14 tanesi Cumhuriyet döneminde de faaliyetlerini sürdürmüştür. Diğerleri ise kapanmak zorunda kalmışlardır.

2.1.1.4.2. Cumhuriyet Döneminde Türk Bankacılık Sektörü

Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar olan dönemde Türk Bankacılık sektöründe yaşanan gelişmeler çeşitli dönemler halinde aşağıda incelenmiştir.

a- 1923–1944 Dönemi: Devlet bu dönemde milli bankacılığın gelişimini desteklemiştir. Cumhuriyetin ilk on yılında bankacılık alanındaki başlıca gelişmeler, İş Bankası’nın faaliyete geçmesi, Sanayi ve Maadin Bankası’nın kurulması, Ziraat Bankası’nın anonim ortaklık haline getirilmesi, Emlak ve Eytam Bankası’nın devreye girmesi ve Merkez Bankası’nın kuruluşudur. Ayrıca, 1923- 1932 döneminde çok sayıda küçük yerel banka kurulmuştur. Bunlardan bazıları; Tütüncüler Bankası, Eskişehir Bankası, Çaybank, Bor Esnaf Bankası gibi. Bu bankalar yerel tacirlerin kredi ve banka hizmetlerini karşılamak amacıyla kurulmuştur. 1929 Dünya Ekonomik Krizinin olumsuz etkileri ve ülkemizde şube bankacılığının gelişip yaygınlaşmasıyla bu bankaların birçoğu bölgesel gereksinimlerin karşılanmasında olumlu katkıları olsa da faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmışlardır ( Parasız, 2000, s. 110).

Büyük ve önemli devlet bankaları bu dönemde kurulmaya başlamıştır.1934’de başlatılan Birinci Sanayi Planı’nın yürürlüğe konmasıyla devlet sermayesiyle ya da devlet sermayesi liderliğinde oluşturulan bu bankalar önemli görevler almışlardır ( Parasız, 2000, s. 110).

(38)

1933–1944 döneminde, birçok devlet bankası kurulmuştur. Özel yasalarla kurulan bu bankaların bazıları şunlardır: Sümerbank(1933), Belediyeler Bankası, daha sonra adı İller Bankası olmuştur, (1933), Etibank (1935), Denizbank (1935), Halk Bankası ve Halk Sandıkları (1938).Kurulan özel bankaların birçoğu aynı dönemde kapanmak zorunda kalmışlardır (Günal,2006, s.159).

b– 1944–1960 Dönemi: Ülkemizde bu dönemde özel bankaların geliştiği görülmektedir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda özel bankalar gelişme göstermeye başlamıştır. Savaş sonrası hem içte hem de dışta ekonominin canlanmaya başlamasıyla, ödemeler dengesinin hızlanması yeni bankalara olan gereksinimi artırmıştır.1944 yılında Yapı ve Kredi Bankası, 1948’de Akbank, Tütünbank ve T. Garanti Bankası, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası gibi bankalar olmak üzere üçü özel kanunlarla, bankalar arası birleşmeler dahil 30 yeni banka kurulmuştur. Bu dönemde yer alan bir diğer özellik de, banka sayısıyla beraber şube sayısında da artış olmuş ve şube bankacığı yaygınlaşmaya başlamasıdır (Günal, 2006, s. 159).

Özellikle 1950’den sonra, özel girişimin ön plana çıkması, dış kredilerin artması, Kore Savaşı nedeniyle ihracat gelirlerinin artması, 1954’de Yabancı Sermayeyi Teşvik Yasası’nın yürürlüğe girmesi, 1950–1954 yılları arasında büyük bir ekonomik büyüme sağlanması, enflasyon yükselirken faiz oranlarının sabit kalması, ülkede tasarrufların giderek artması, özel bankaların gelişmesinde etkin bir rol oynamıştır (Parasız, 2000, s.111).

Bankacılık alanındaki bu gelişmelere paralel olarak haksız rekabeti önleyici kararların alınması, bankacılık sektörünü gelişmesinin sağlanması ve alınan kararların uygulanmasını sağlamak amacıyla, tüzel kişiliği haiz Türkiye Bankalar Birliği kurulmuş ve 1958 yılında faaliyete geçmiştir.1960 yılında T.C. Merkez Bankası dahil olmak üzere banka sayısı 60’a, şube sayısı ise 1699’a ulaşmıştır (Parasız, 2000, s.111).Türkiye ekonomisinde 1950’li yılların sonunda yaşanan ekonomik bunalım ve

(39)

bunun sonucunda uygulanan 1958 istikrar programının bankalar üzerindeki olumsuz etkisi 1960’ların başında da devam etmiştir (Günal, 2006, s. 159).

c– 1961–1980 Dönemi: Ekonomik faaliyetlerin 5 yıllık Kalkınma Planı ve Yıllık Programlara bağlandığı bu dönemde ithal ikamesi tipi sanayileşme stratejisinin benimsenmesi sonucunda finansman anlayışı da etkilenmiştir. Kamu İktisadi Kuruluşlarının finansman sorununun çözümü için 1964’de Devlet Yatırım Bankası kurulmuştur. Bu dönemin özelliklerinden biri de plan hedeflerine uygun olarak çok şubeli büyük bankacılığın gelişmesi ve 1970’li yıllarda holdinglerin bankaları ele geçirmesiyle holding bankacılığı ile ihtisas bankacılığının gelişmesidir (Günal, 2006, s. 160). Ülkemizde holding bankacılığının prototipini Sabancı Gurubunun denetimindeki Akbank oluşturmuştur (Erüstün, 2006, s.18). Kalkınma ve yatırım bankalarına öncelik verilmiş ve yeni ticaret bankalarının kurulması kısıtlanmıştır. Ticari bankacılık alanında uygulanan politikalar sisteme girişi önleyerek oligopolcü yapıyı güçlendirmiştir. Bölgesel bankaların tümü kapanmış, buna karşılık çok şubeli büyük bankacılığa doğru gelişim olmuştur. Planlı dönemde küçük ve yerel bankalar sayıca azalmış, çok şubeli büyük ölçekli holding bankacılığı ön plana çıkmıştır. Holding bankacığının gelişmesinde 7129 sayılı Bankalar Kanunu’nun ‘bankaların en az %25 sermayesine sahip bulundukları iştiraklerine açacakları kredi oranında üst sınırı’ kaldıran 38. maddesi ile özel kesime sağlanan teşvikler, holdinglere tanınan vergi avantajları etkili olmuştur (Günal, 2006, s.160).

d– 1980–1990 Dönemi: Türkiye ekonomisinde 24 Ocak 1980 kararlarının ardından yaşanan ekonomik ve finansal liberalizasyon ve dışa açılma bankacılık sektörünü de etkilemiştir. 1 Temmuz 1980 tarihinden itibaren faiz oranlarının serbest bırakılması sonucunda mevduat ve kredi faizleri hızla yükselmeye başlamıştır. Aynı dönemde bankerlik sisteminin hızla gelişmesi sonucunda 1982 yılında banker krizi yaşanmış, bunun üzerine 1.1.1983’ten itibaren faizler yeniden kontrol altına alınmıştır.1987’den itibaren yeniden serbest bırakılan faizlere, aşırı rekabetten dolayı artan mevduat faizleri nedeniyle 1989’da üst sınır konulmuştur (Günal, 2006, s. 161).

(40)

Sermaye Piyasası Yasası’nın çıkartılması, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın yeniden canlandırılması, finansman bonosu, mevduat sertifikası, tahvil alım satımı, repo işlemleri, hisse senedi gibi finansal araçların hızla gelişmesi, bankaların düşük maliyetli fon olanaklarını ortadan kaldırmıştır. Tasarruf sahiplerinin önündeki seçeneklerin artması iç finansal piyasalarda bankaların paylarını azaltıcı yönde etki yapmıştır.

Elektronik ve bilgisayar alanında yaşanan hızlı teknolojik gelişmeler bilgilenme maliyetini hızla düşürmüştür. Bilginin daha ucuza mal edilmesiyle bankaların bilgi toplamadaki ve ödünç alıcıları yönlendirmedeki avantajlı durumları azalmıştır. Böylece banka dışı mali aracılar bu alanda büyük bir avantaj yakalamıştır. Ayrıca bankaların yasal düzenlemelere maruz kalırken banka dışı kesimin bu düzenlemelerden uzak olması bankaların düzenlemelerle ilgili maliyete katlanırken, diğer mali aracıların böyle bir maliyetten muaf olmaları gibi bir durumun ortaya çıkmasına neden olmuştur (Parasız, 2000, s.112).

Bankaların kısa vadeli likidite ihtiyacının karşılanması ve likidite fazlalarının değerlendirilmesi amacıyla T.C. Merkez Bankası bünyesinde İnterbank piyasası kurulmuştur. Az şubeli toptancı bankacılık yapan banka sayısında artış olmuştur. Bankalar sermaye piyasasına yönelik faaliyetlerini artırmışlardır. Bünyelerinde yatırım fonları kurmuştur.

1980’li yıllarda yükselen faiz oranlarına paralel olarak mevduatların maliyetleri de artmıştır. Bankalar bu artışları dengeleyebilmek amacıyla personel ve diğer işletme giderlerini azaltmaya çalışmışlardır.

1990’lı yıllarda birçok banka yabancı bankalardan örnek alarak yeni bankacılık ürünleri geliştirmiş, teknolojik altyapı ve otomasyon çalışmalarını tamamlamışlardır.

Ayrıca teknolojik gelişmelerin yanında bireysel bankacılık alanlarında kar potansiyeli yüksek ATM, tüketici kredileri ve kredi kartları gibi yeni ürün ve hizmetler de tüketici ile buluşturulmuştur.

(41)

Yine 1990’lı yıllara doğru döviz tevdiat hesapları (DTH) yaşanan para ikamesi ile önemli rakamlara ulaşmıştır. Bankaların klasik bankacılık hizmetleri olarak adlandırılan kredi verme ve mevduat toplama faaliyetlerinin yanı sıra diğer faaliyetlerde bulunması aktif ve pasif yapılarına da yansımıştır.

Kaynakların daha etkin şekilde kullanımı sağlamak amacıyla 2.4.1986 yılında Bankalararası Para Piyasası kurulmuştur. Sistem, elinde kullanılamamış nakit fazlası olan bankalardan nakit gereksinimi olan bankalara borç vererek kendilerine gelir sağlama olanağı vermektedir. Ekonomik olarak bankaların kısa süreli nakit ihtiyacı sağlanmakta ve Merkez Bankası’nın ek emisyona başvurmasına gerek kalmamaktadır.

Son yıllarda BIS (Uluslararası Ödemeler Bankası) standartlarına uygun olarak bankaların sermaye aktif oranı yükseltilmiştir. Böylece aktiflerin menkul kıymetleşmesi söz konusu olmuştur. Ayrıca bankaların sorunlu kredilerin saptanması, yeterli karşılık ayrılması uluslararası standartlara uygun hale gelmeleri için ek karşılık ayırmaları gündeme gelmiştir.

Türk bankacılık sistemi, 1980’li yıllarda dışa açılmaya paralel olarak ülkemizde şube açan yabancı bankaların yoğun rekabeti ile karşılaşmıştır. Bu rekabet Türk bankacılık sisteminde etkinliği artırmıştır. Ayrıca bu dönemde Türk bankaları yabancı ülkelerde şube açmaya başlamışlardır (Parasız, 2000, s.112–113).

Seksenli yıllarda başlayan mali liberalizasyon süreciyle, bankacılık dahil bütün mali sistemde yapısal değişiklikler uygulamaya konmuş; faiz oranları ve döviz kurlarındaki sınırlamaların kalkması da, bu yapısal değişikliklerin hızla yerleşmesinde önemli rol oynamıştır. Bu yapısal değişiklikler, bankacılık sektörünün ve mali sistemin gelişmesini ve büyümesini sağlamıştır.

e– 1990 ve 2000’li Yıllarda Bankacılık: Seksenli yıllara nazaran, doksanlı yıllardaki olumsuz gelişmeler sonucunda bankacılık sektörünün mali bünyesi önemli

Şekil

Tablo  17’de  faktör  matrisi  yöntemi  ile;  analizde  kullanılan  verilerin,  analize  konu sonucu açıklamadaki boyutları belirlemek üzere yapılan analizde değişkenler tek  boyutta toplanmıştır
Tablo  22’de  analize  dahil  edilen  değişkenlerin  normal  dağılım  arz  edip  etmediği  test  edilmiştir
Tablo  29’da  analize  dahil  edilen  değişkenlerin  normal  dağılım  arz  edip  etmediği  test  edilmiştir

Referanslar

Benzer Belgeler

Önceki dönem mali tablolarında vadeye kadar elde tutulacak menkul değerler olarak sınıflanmış olan menkul değerlerin bir kısmı, cari dönem içinde vadesinden önce

Yapısal Pozisyon Olarak Tutulan Vadeye Kadar Elde Tutulacak Menkul Değerler Banka’nın 31 Mart 2006 ve 31 Aralık 2005 tarihleri itibariyle, vadeye kadar elde tutulacak

Önceki dönem mali tablolarında vadeye kadar elde tutulacak menkul değerler olarak sınıflanmış olan menkul değerlerin bir kısmı, cari dönem içinde vadesinden önce

Olgunluk Dönemi- Nakit İnekleri Düşüş Dönemi- Uyuz Köpekler. 9 Ürün ile

şartları açıklanmıştır. • 49-Risk Grubu; Bir gerçek kişi ile eşi ve çocukları, bunların yönetim kurulu üyesi veya genel müdürü oldukları veya bunların ya da bir

Panel veri regresyon tekniği kullanarak, 1990-2005 yılları arasında, bankalara özgü, endüstriye ilişkin ve makro ekonomik değişkenlerin ülkemizdeki ticaret

Kredi Adı : KWF Kaynaklı Döviz Yatırım Kredisi İkraz eden kuruluş : Alman Kalkınma

Öncelikle, aktif ve özkaynak karlılığı gibi karlılık performansının ölçülmesine yardımcı olan rasyolar, daha sonra gelir-gider yapısının analizi için net faiz