• Sonuç bulunamadı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi sanat ve meslek eğitimi kurslarında verilen deri aksesuarları dersinin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul Büyükşehir Belediyesi sanat ve meslek eğitimi kurslarında verilen deri aksesuarları dersinin incelenmesi"

Copied!
97
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

DEKORATİF ÜRÜNLER EĞİTİMİ BİLİM DALI

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

SANAT VE MESLEK EĞİTİMİ KURSLARINDA VERİLEN

DERİ AKSESUARLARI DERSİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Münevver Aydil ERTAM

Ankara Mayıs, 2011

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

DEKORATİF ÜRÜNLER EĞİTİMİ BİLİM DALI

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

SANAT VE MESLEK EĞİTİMİ KURSLARINDA VERİLEN

DERİ AKSESUARLARI DERSİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Münevver Aydil ERTAM

Danışman: Prof. Dr. Mediha GÜLER

Ankara Mayıs, 2011

(3)

i

Münevver Aydil ERTAM’ın “ İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kurslarında (İSMEK) Verilen Deri Aksesuarları Dersinin İncelenmesi” başlıklı tezi

... tarihinde, jürimiz tarafından El Sanatları Eğitimi Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan: ... ...

Üye (Tez Danışmanı): ... ...

Üye : ... ...

Üye : ... ...

(4)

ii ÖNSÖZ

Yaygın eğitim, bireylere hayat boyu öğrenme imkanı sağlayarak, kendilerini sürekli geliştirmeleri yoluyla, bireylerin içinde yaşadıkları yöre ve toplumun da ekonomik ve sosyal açıdan gelişmesine önemli katkılar sağlamaktadır.

Türkiye’de belediyelerin, yaygın eğitim alanındaki görev ve faaliyetleri incelendiğinde, özellikle büyükşehir belediyelerinin bu yönde önemli olduğu görülmektedir. Büyükşehir belediyeleri arasında ise, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 1996 yılında kurduğu yaygın eğitim organizasyonu olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları bu alanda ön plana çıkmaktadır.

Deri sanatı ise geçmişten günümüze uzanan değerleri ile uzun bir geçmişe sahiptir. Türklerde deri işçiliği büyük bir gelişme göstermiş ve her alanda kullanılarak sanatsal değer kazanmıştır. Geçmiş dönemlerde usta çırak ilişkisi ile bu günlere değin ulaşan bu sanat günümüzde de çeşitli kurum ve kuruluşların vermiş olduğu yaygın eğitim hizmeti çerçevesinde sürdürülmektedir.

Bu araştırma ile bir yaygın eğitim organizasyonu olan İSMEK’in işleyişi ve 2009-2010 eğitim döneminde Deri Aksesuarları dersi, kursiyer görüşleri, incelenmiş ve mevcut durumu tespit edilmiştir.

Bu araştırmanın planlanıp, yürütülmesinde yardımlarını esirgemeyen değerli hocam sayın Prof. Dr. Mediha GÜLER’e, İSMEK’de çalışan öğretmen arkadaşlarıma; Tez çalışmam esnasında ve eğitim hayatım boyunca maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen sevgili annem Nurcan ORAL’a, eşim Hüsnü ERTAM’a teşekkürlerimi sunarım.

Münevver Aydil ERTAM Ankara – 2011

(5)

iii

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

SANAT VE MESLEK EĞİTİMİ KURSLARINDA VERİLEN DERİ AKSESUARLARI DERSİNİN İNCELENMESİ

ERTAM, Münevver Aydil

Yüksek Lisans, Dekoratif Ürünler Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mediha GÜLER

Mayıs – 2011, …sayfa

Bu araştırmanın amacı, yetişkin eğitiminde önemli bir yere sahip olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kurslarının (İSMEK) Deri Aksesuarları Dersinin kursiyer görüşlerine göre incelenmesi ve yeterliliklerinin ortaya konmasıdır.

Araştırmanın çalışma evrenini, 2009-2010 eğitim döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kurslarının Üsküdar şubesindeki Deri Aksesuarları Dersine devam eden ve mezun kursiyerler oluşturmaktadır. Toplam 40 kursiyere uzman görüşünde hazırlanan anket uygulanmış, elde edilen veriler ise SPSS paket programında değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarını yorumlamak için verilerin analizinde frekans ve yüzde dağılımları alınarak, bulgular tablolarda verilmiştir.

Araştırmada elde edilen veriler değerlendirildiğinde, Deri Aksesuarları dersine kursiyerlerin severek ve isteyerek katıldıkları görülmüştür. Kursta ürettikleri ürünlerden kursiyerlerin çoğunluğunun memnun kaldığı hatta bu ürünleri çeşitli sergilerde satarak gelir elde ettikleri tespit edilmiştir. Kurslarda kullanılan araç ve gerecin teknolojik gelişmeler doğrultusunda yetersiz kaldığı ve yine malzeme temini konusunda da sıkıntılar çekildiği anlaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Eğitim, yetişkin eğitimi, mesleki eğitim, İSMEK, el sanatları, deri, dericilik, deri aksesuarları

(6)

iv

ABSTRACT

ISTANBUL METROPOLITAN MUNICIPALITY INVESTIGATION OF LEATHER ACCESSORIES COURSE IN THE ART AND VOCATIONAL TRAINING COURSES

ERTAM, Münevver Aydil

MS, Decorative Products Education Department Thesis Advisor : Prof.Dr. Mediha GULER

May - 2011, ... page

The purpose of this study, is to examine and expose the qualification of Leather Accessories course, according to the views of the course participants of Istanbul Metropolitan Municipality Art and Vocational Training Courses, (ISMEK) which has an important place for adult education.

Population of the study are, 2009-2010 Education and Vocational Training Courses of the Istanbul Metropolitan Municipality Art Leather Accessories Uskudar Branch Course’s ongoing and graduate trainees. Totaly, 40 trainees were given a questionnaire which was prepared by expert opinions, and the obtained datas were evaluated in the SPSS package program. To interpret the results of research are shown in the tables, which the distributions of the datas were based on the frequency and percentage.

When the datas obtained in the study were evaluated, Leather Accessories lesson trainees were loving and willingly participated. That the majority of trainees are satisfied with the products they produce in the course or even generate revenue by selling these products in various exhibitions that have been identified. It has been understood that the tools and instruments used in the courses are deficient according to the evolution of technology and some difficulties occur, while obtaining mandatory supplies.

Key words: education, adult education, vocational training, ISMEK, handicrafts, leather, tanning, leather accessories.

(7)

v

Sayfa No

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI………... …………i

ÖNSÖZ... ………...ii

ÖZET... ………..iii

ABSTRACT...iv

İÇİNDEKİLER……… ………...v

TABLOLAR LİSTESİ ... ………..ix

KISALTMALAR LİSTESİ ……… ………...x BÖLÜM I GİRİŞ 1.Problem Durumu...1 2.Araştırmanın Amacı...3 3.Araştırmanın Önemi...3 4.Varsayımlar ...4 5.Sınırlılıklar ...4 6.Tanımlar ...5 BÖLÜM II 1. EĞİTİM…...6 1.1 Tanımı………...6 1.2 Amacı………6 1.3 Çeşitleri……….8 2.PROGRAM GELİŞTİRME……….…8

2.1 Türkiye’de Program Geliştirmenin Tarihçesi………...9

(8)

vi 3.2 Tarihçesi………..13 4. YAYGIN EĞİTİM………15 4.1 Tanımı……….15 4.2 Amacı………..16 4.3 Özellikleri………18 4.4 Tarihsel Gelişimi……….19

4.4.1 Cumhuriyet Öncesi Dönem………..19

4.4.2 Cumhuriyet Sonrası Dönem……….21

5. TÜRKİYE’DE YAYGIN EĞİTİM VEREN KURUM VE KURULUŞLAR……….….22

5.1 Milli Eğitim Bakanlığı………22

5.2 İŞKUR………23

5.3 KOSGEB………24

5.4 Özel Eğitim Kurumları………25

5.5 Belediyeler………..26

6. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SANAT ve MESLEK EĞİTİMİ KURSLARI (İSMEK)……….…..27 6.1 İSMEK Tanımı………..…..27 6.2 İSMEK Amacı………...28 6.3 İSMEK Dayanağı………...….28 6.4 İSMEK Tarihçesi……….…...28 6.5 Hedef Kitlesi………...29 6.6 Müfredat Programı………..29 6.7 Eğitim Şartları……….29 6.8 Eğitim Süresi………...30 6.9 Sertifika………...30 6.10 Organizasyon Yapısı……….30

7. İSMEK’DE VERİLEN BRANŞLAR VE DERS SÜRELERİ………..31

8. İSMEK’İ GEREKLİ KILAN FAKTÖRLER………35

(9)

vii 9.3 Ürün Satışları………..36 9.4 Yarışmalar………...37 10. EL SANATLARI………37 10.1 El Sanatlarının Tanımı………..37 10.2 El Sanatlarının Tarihçesi………...38

10.3 El Sanatlarının Özellikleri ve Önemi………39

10.4 El Sanatlarının Sınıflandırılması………...40

11.DERİ VE DERİCİLİK……….……41

11.1 Derinin Tanımı ve Yapısı………..41

11.2 Derinin Tarihsel Gelişimi………..42

11.3 Derinin İşlenmesi………..43

11.4 Deri Çeşitleri ve Özellikleri………..45

11.5 Türkiye’de Dericiliğin Tarihsel Gelişimi………..47

12. İSMEK’DE VERİLEN DERİ AKSESUARLARI DERSİ……… 50

12.1 Deri Aksesuarları Programı ve İçeriği………. 50

12.2 Deri Aksesuarları Yapımında Kullanılan Araç-Gereçler………..52

12.2.1 Kullanılan Araçlar………..52

12.2.2 Kullanılan Gereçler………53

12.3Deri Aksesuarları Yapımında Kullanılan Teknikler………..54

BÖLÜM III YÖNTEM 1.Araştırmanın Modeli …...57

2.Evren ve Örneklem…...57

3.Verileri Toplama Araçları...57

(10)

viii

1.Kursiyerlerin Kişisel Niteliklerine İlişkin Bulgular...59

2.Kursiyerlerin Kursa Katılımlarına İlişkin Bulgular………...…62

3.Deri Aksesuarları Dersine İlişkin Bulgular………63

4.Derste Kullanılan Materyallere İlişkin Bulgular………66

BÖLÜM V SONUÇ ve ÖNERİLER 1.Sonuç…...69 2.Öneriler…...70 KAYNAKÇA...72 EKLER...79

(11)

ix

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No Sayfa No

1. Deri Aksesuarları Ders Modülleri ve Süreleri……….50

2. Kursiyerlerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımı...59

3. Kursiyerlerin Yaş Gruplarına Göre Dağılımı………..59

4. Kursiyerlerin Doğum Yerlerine Göre Dağılımı………...60

5. Kursiyerlerin Medeni Durumlarına Göre Dağılımı……….60

6. Kursiyerlerin Öğrenim Durumlarına Göre Dağılımı………...61

7. Kursiyerlerin Mesleklerine Göre Dağılımı………..61

8. Kursiyerlerin Kursa Katılım Amacına Göre Dağılımı………62

9. Kursiyerlerin Diğer Branşlardaki Kurslara Katılma Durumuna Göre Dağılımı…….62

10. Kursiyerlerin Katıldıkları Branşlara Göre Dağılımı………..63

11. Kursiyerlerin Ürünlerinde Tasarım Yapma Şekillerine Göre Dağılımı………… 63

12.Kursiyerlerin Deri Aksesuarları Dersi’nde En Çok Kullandığı Tekniklere Göre Dağılımı………..64

13. Kursiyerlerin Genellikle Yapmayı Tercih Ettiği Deri Ev Aksesuarlarına Göre Dağılımı……….65

14. Kursiyerlerin Genellikle Yapmayı Tercih Ettiği Deri Giyim Aksesuarlarına Göre Dağılımı……….65

15. Kursiyerlerin tercih Ettiği Deri Türlerine Göre Dağılımı………..66

16. Kursiyerlerin Deri Teminine Göre Dağılımı……….66

17. Kursiyerlerin Deri Dışında Kullandığı Diğer Hammaddelere Göre Dağılımı……..66

18. Kursiyerlerin Ürünlerini Değerlendirmelerine Göre Dağılımı………..67

(12)

x

KISALTMALAR LİSTESİ

ASMEK Antalya Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları

BUSMEK Bursa Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları GAMEK Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi

Kursları

İSMEK İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları

İŞKUR İş ve İşçi Bulma Kurumu

İZEM İzmir Büyükşehir Belediyesi Eğitim Merkezleri

KAYMEK Kayseri Büyükşehir Belediyesi Meslek ve Beceri Kursları KAPEM Nevşehir Belediyesi Kapadokya Eğitim Merkezi

KOSGEB Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi

KO-MEK Kocaeli Meslek ve Sanat Eğitimi Kursları MEB Milli Eğitim Bakanlığı

METARGEM Mesleki ve Teknik Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Merkezi

TDK Türk Dil Kurumu

UNESCO Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (United Nationals Educational, Scientifıc and Cultural Organisation)

(13)

BÖLÜM I

GİRİŞ

1. Problem Durumu

Eğitimi, bireyin davranışlarında yaşantıları sayesinde istendik davranış değişikliği meydana getirme süreci olarak tanımlayabiliriz.(Ertürk, 1972:14)

Eğitimin tanımında yer alan yaşantı, bireyin diğer bireylerle ve çevresiyle etkileşiminin bireyde bıraktığı izlenim olarak tanımlanır. Yaşantı, eğitim açısından kazanılmış ve yaşanılmış yaşantı olarak iki kategoride ele alınmaktadır. Kazanılmış yaşantı, bireylerin birbirleriyle etkileşimi sonucunda yer alan etkinliklerin tümünü içermektedir. Yaşanılmış yaşantı ise söz konusu etkileşim içinde yer alan etkinliklerden sadece bireyde kalıcı iz bırakan ve bireyin davranışında değişim oluşturan etkinliklerdir.(Filiz, 2003:16)

Yaygın eğitim, örgün eğitim imkanlarından hiç faydalanmamış durumda olanlara, gittikleri okulu yarım bırakıp erken ayrılanlara ya da örgün eğitim kurumlarında okuyupta meslek dallarına daha yeterli olmak isteyenlere uygulanan eğitimdir. Yaygın eğitim, örgün eğitim kurumlarının dışında eğitim görenler için uygulanan kısa veya uzun dönemli eğitimdir. Buna hizmet içi eğitimler, halk eğitimi, özel kurslar, özel dershaneler, özel gençlik programları ve okul dışı etkinlikler yaygın eğitim kapsamına girmektedir.(Demirel,Ün,1987:340)

Yaygın eğitim düzenlenmiş ancak kurumsallaştırılmamış eğitimdir. Genelde eğitsel kurumlar tarafından değil de siyasal, ekonomik, resmi ve özel kurumlar tarafından verilen eğitimdir. Amaçları yararlı ve kısa sürede gerçekleştirecekleri eğitimi vermektir.

Yaygın eğitim bireylere hayat boyu öğrenme imkanı sağlayarak, kendilerini sürekli geliştirmeleri yoluyla, bireylerin içinde yaşadıkları yöre ve toplumunda ekonomik ve sosyal gelişmesine önemli katkılar sağlamaktadır.

(14)

Toplumsal kalkınmanın yerel kalkınmayla başladığı dikkate alındığında, vatandaşa en yakın hizmet birimi olan yerel yönetimlerin ve yerel ihtiyaçların karşılanmasında en etkin rolü oynayan yerel yönetim birimi olan belediyelerin yaygın eğitim hizmetlerinin sunumun ve sorumluluğun ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 1996 yılında kurduğu, yaygın eğitim organizasyonu olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek eğitimi Kursları (İSMEK) ile yaygın eğitim alanında ön plana çıkmaktadır.

İSMEK son yıllarda İstanbullulara yaygın eğitim alanında önemli hizmetler sunmuş ve sunmaya da devam etmektedir. İSMEK 218 kurs merkezinde ücretsiz olarak sunduğu 123 branştaki eğitimlerle kendilerini yetiştirmek isteyen ve çağdaş yaşamın gerektirdiği yeterli bilgiyle donanmak isteyen kadın ve erkek ayırımı yapmadan herkese hizmet vermektedir. Ücretsiz sanat ve meslek kursları aracılığıyla toplumdaki durağan iş gücünü harekete geçirmeye çalışmaktadır. İSMEK ayrıca bireylerin mesleki becerilerini geliştirerek nitelikli bir üretici haline gelmelerini sağlamayı da hedef edinmiştir.(İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları[İSMEK], 2009:16)

Çok zengin bir el sanatları potansiyeline sahip olan Türk milletinin kültür tarihi incelendiğinde çeşitli hammaddeleri değerlendirerek ihtiyaçlarını karşıladıkları ve Orta Asya’dan Anadolu’ya gelene kadar çeşitli kültürlerden de etkilenerek el sanatlarımızı oluşturdukları bilinmektedir.

Dericilik de bir sanat dalına dönüşmeden önce ilk çağlarda insanların zorlu doğa şartlarına karşı koymak amacıyla çeşitli ihtiyaçlarıyla ortaya çıkmıştır. Derinin sanat ürünü olma özelliği ise insanların deriyi işlemeyi keşfiyle başlamıştır. Böylece deri insanoğlunun evrimine paralel olarak giyimden çadıra, dekorasyondan sanat eserine kadar sayısız dalda yerini almıştır.

Günümüzde deri eğitimi resmi olarak bazı üniversitelerde bölüm olarak, meslek liselerinde ve bazı halk eğitimi merkezlerinde ders olarak ve bunun yanı sıra bazı özel kurum ve kuruluşların verdiği çeşitli kurslarda mesleki ve hobi amaçlı olarak da eğitimi verilmektedir.

(15)

Geçmişten günümüze kadar bir şekilde ulaşmayı sağlayan bu sanatı günümüzde de yaşamasını ve gelecek kuşaklara aktarımını sağlamak amacı ile araştırma konusu olarak seçilmiştir.

2. Araştırmanın Amacı

Araştırmanın genel amacı İstanbul şehrindeki yetişkin eğitiminde önemli bir yeri olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kurslarının vermiş olduğu Deri Aksesuarları Dersinin öğrenci profili, araç gereç, yapılan ürünlerin kullanım amaçları, kursiyerlerin beklentilerinin incelenmesi ve dersin yeterliliklerinin ortaya konmasıdır. Bu amaçlar doğrultusunda şu sorulara cevap aranacaktır.

1. Deri Aksesuarlarının programı ve içeriği nasıldır?

2. Deri Aksesuarlarına katılan kursiyerlerin katılım amacı nedir? 3. Deri Aksesuarları dersinde kullanılan araç ve gereçler nelerdir? 4. Deri aksesuarlarında hangi teknikler kullanılmaktadır?

5. Deri aksesuarlarında daha çak hangi ürünler üzerine çalışılmaktadır? 6. Deri aksesuarları dersi kursiyer beklentilerine cevap veriyormudur?

3. Araştırmanın Önemi

Yaygın eğitim bireylere hayat boyu öğrenme imkanı sağlayarak, kendilerini sürekli geliştirmeleri yoluyla, bireylerin yaşadıkları toplumunda sosyal ve ekonomik yönden gelişmesine önemli katkılar sağlamaktadır.

Dünyadaki hızlı ve köklü değişim ve gelişmeler her geçen gün daha artmaktadır. Bunun da toplumsal ve bireysel hayatı etkilediği göz önüne alındığında birey ve toplumların bu değişime hazırlıklı olma konusunda yaygın eğitimin önemini ortaya koymaktadır.

El sanatlarımızın bir kolu olan dericilik sanatı ilk çağlardan bu yana gelişerek süre gelmiştir. Bunda Türk toplumunun engin zevk ve yaratıcılığının katkısı büyüktür. Deriyi işleyip, ürüne dönüştürerek, ihtiyaca cevap verebilecek fonksiyonlar

(16)

kazandırmışlar ve tarih içinde kültür-sanat değeri taşıyan nitelikli eserler ortaya koyulmuştur.

Deri aksesuarları eğitimini incelemek, araştırmak, belgelemek, geliştirmek ve tanıtmak üzere planlanan araştırma, bu konuyla ilgilenen kişilere bir ışık tutarak daha sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinde ve yaşatılmasında faydası açısından önemlidir.

Bu araştırma yapılan literatür çalışmasında İSMEK ve eğitimi verilen Deri Aksesuarları dersiyle ilgili başka bir araştırma yapılmamış olması açısından da önemlidir.

Yapılan bu araştırma benzeri araştırmalara kaynak teşkil etmesi açısından da oldukça önemlidir.

4.Varsayımlar

a. Araştırma ile ilgili kütüphanelerden taranan kaynaklar yeterli ve güvenilirdir.

b. Araştırma için belirlenen teknik ve yöntemler araştırmanın amacına hizmet eder niteliktedir.

c. Anket uygulamasının içeriği geçerli ve güvenilirdir.

d. Veri toplamak amacıyla geliştirilen anket sorularının konuyu açıklayıcı nitelikte seçildiği konusunda başvurulan uzman görüşleri yeterlidir.

e. Araştırma için belirlenen zaman ve imkanlar yeterli düzeydedir.

f. Araştırmayı yöneten bu araştırmayı yürüterek teknik bilgi ve beceriye sahiptir.

5.Sınırlılıklar

a. Yapılan araştırma İstanbul İlindeki İSMEK Üsküdar merkezindeki Deri Aksesuarları dersi ile sınırlıdır.

(17)

b. Araştırma İSMEK merkezinde Deri aksesuarları dersine devam eden ve mezun kursiyerlerin bildirdikleri görüşleri ile sınırlıdır.

c. Araştırma Türkçe kaynaklardan ve kütüphanelerden elde edilecek bilgilerle sınırlıdır.

d.Araştırma öngörülen tez süresi ile sınırlıdır.

6.Tanımlar

Hizmet İçi Eğitim: Kişinin hizmette bulunduğu sürece gördüğü eğitime denir. Kişinin yeni teknolojilere, yeni bilimsel bilgilere uyarlanmasına böylece işinde daha etkin olmasına denir.(Küçükahmet,2001:26)

Yerel Yönetim: “İl, belediye veya köy halkının oradaki ortak yerel gereksinimlerini karşılayan ve genel karar organları oradaki halk tarafından seçilen kamu tüzel kişisi, mahallî idare”.(Türk Dil Kurumu [TDK],2009:3904)

Deri: İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten(Gökçesu,2002:15).

Aksesuar: Zenginleştirici parça veya yedek parça. Kadın veya erkek giyiminde kıyafeti bütünleştiren ayakkabı, çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher gibi süsleyici eşyalar. (A.g.e:205).

Meslek: “Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş, uğraş, etkinlik”. (TDK,2009:2491)

Kurs: Resmi ya da özel kuruluşlarca ilgililere belirli bir konuda bilgi, beceri ve davranışlar kazandırmak amacıyla düzenlenen ve kısa süreli derslere dayanan eğitim etkinliğidir. (TDK,2009:2287)

(18)

BÖLÜM II

1.EĞİTİM 1.1 Tanımı

Eğitim, her felsefi sisteme ve psikolojik yaklaşıma göre değişik sekilerde tanımlanmıştır. İdealistler eğitimi Tanrı’ya ulaştırma süreci için yapılan etkinlikler, Realistler insanı toplumun başat değerlerine göre yetiştirme süreci, Marksistler çelişkiyi en aza indirip üretimde bulundurma süreci, Pragmatistler ise, yaşantılar yoluyla kişide istendik davranış değişikliği oluşturma süreci, Varoluşçular ise insanı sınır durumuna getirme süreci olarak ele almışlardır.(Sönmez, 1993:77)

Eğitim genel anlamda “yeni kuşakların, toplum yaşayışında yerlerini almak için hazırlanırken, gerekli bilgi, beceri ve anlayışlar elde etmelerine ve kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme etkinliği” olarak tanımlanır (Türk Dil Kurumu,1974).

Eğitim, önceden belirlenmiş bir takım amaçlara göre bireylerin davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkinliklerin bütünüdür.

Eğitim, bütün toplumların değer verdikleri en önemli toplumsal bir sistemdir. Toplumlar kültürlerini, inançlarını, değerlerini eğitim yoluyla gelecek kuşaklara aktarabilirler.(Gelişli,2003:27)

Bu tanımlamaları gözden geçirdiğimiz zaman eğitimin, kişiliğin gelişmesine yardım eden ve onu esas alan, onu yetişkin yaşamına hazırlayan, gerekli bilgi, beceri ve davranışlar elde etmesine yarayan bir süreç olduğu anlaşılmaktadır.

Eğitimin bakma ve koruma, yetenekleri geliştirme, yaşamsal ve mesleki yetileri kazandırma, toplumsal ve kültürel çevreye uyum sağlamaya yardımcı olma, bilimsel bilgiyi ve çağdaş teknolojiyi öğretme, yurttaşlık bilinci kazandırma, hak ve özgürlüklere saygıyı benimsetme, bilgiye ulaşma yol ve yöntemlerini öğretme gibi özel işlevleri de vardır. (Altunya,2009:317)

1.2 Amacı

Eğitimin amacı, her bireye gerçekten insanî olan bir kültür içinde kendi doğasını gerçekleştirme olanağı sağlamaktır (Akdağ,2008).

(19)

Eğitimin amacı ülkelerin kendine göre saptadığı, yetiştirdiği insanda eğitim yoluyla ne gibi istenilen davranış değişiklikleri kazandırılabileceğini gösteren belirli ilkeleri, özellikleridir. Bu özellikler ise, bilgiler, yetenekler, beceriler, tutumlar, ilgi ve alışkanlıkları içermektedir.(Tezcan,1985:46) Amaçlar çok çeşitli ve farklı olmakla birlikte, hemen hemen her ülkede tespit edilen genel nitelikteki amaçlar birbirine benzemektedir.

Özetle eğitimin temel amacı bireyi mümkün olan en yüksek mükemmeliyet düzeyine ulaştırmaktır.

1.2.1 Bireye Yönelik Amaçlar

Bireyin bedensel ve ruhsal gelişimini sağlayarak, sürekli değişme ve gelişmeyle yaşamının yenilenmesini sağlamak.

Bireyin kendini tanımasını sağlayarak, kendi amaçlarını belirleyebilme ve özgürce kendini ifade edebilme ortamı oluşturmak.

Bireye iletişim becerileri kazandırarak, farklı düzeydeki insanlarla cinsiyet ayrımı yapmadan, etkileşimde bulunmada kolaylık ve onlarla uyumlu çalışma yeteneği ve iletişim kurma gücünü geliştirmek.

1.2.2 Sosyo - Kültürel Yönelimli Amaçlar

Ulusun birliğini, devamlılığını ve kalıcılığını sağlamak.

Bireyin toplumsallaştırılmasını ve toplumsal yaşamın demokratik temellerini anlamasını sağlamaya yardımcı olmak.

Toplum mirası olan kültürü zenginleştirmek ve gelecek kuşaklara iyi bir şekilde aktarımını sağlamak.

Toplumun ekonomik, kültürel, siyasi yapıda kendini geliştirmesini ve yenilemesini sağlamak.

Bireyin toplumsal yapı içerisinde üzerine düşen görev ve sorumluluğu en etkin bir biçimde yerine getirmesini sağlama.(Tezcan,1985:49)

(20)

1.3 Çeşitleri

Eğitim planlı olması açısından, Formal (Resmi) ve İnformal (Resmi olmayan) olarak ikiye ayrılır.

1.3.1 İnformal (Resmi olmayan) Eğitim: Bireyin hayatın içinde sosyal etkileşim sonucunda kendi kendine sistemsiz ve denetimsiz olarak gerekli bilgi, beceri ve tutumları kazanması, kültürlenmesidir.(Filiz,2003:12)

Aile içinde ana-babalar, büyükler, gruplar ve toplumda ise en deneyimliler ve yaşça büyük olanlar deneyim ve bilgilerini informal bir şekilde çocuklara ve gençlere aktarmışlardır.(Gökçe,2009:31)

1.3.2 Formal (Resmi) Eğitim : Yazılı bir plan ve program doğrultusunda gerçekleştirilen hedefleri önceden belirli olan eğitimdir.

2. PROGRAM GELİŞTİRME

Program geliştirme, en genel anlamıyla, eğitim programlarının tasarlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve değerlendirme sonucu elde edilen veriler doğrultusunda yeniden düzenlenmesi sürecidir.

Program geliştirme kapsamlı ve sürekli olan bir süreçtir. Bu süreç çalışmaları “masa başında değil, araştırma ve geliştirmeye dönük olarak” bir ekip bir komisyon tarafından gerçekleştirilmelidir.(Filiz,2003:11)

Ülkemizde geliştirilen programların incelenmesi ve geçmişte yapılan hataların ortaya çıkartılması, benzer hataların tekrarlanmaması açısından önemlidir. “Bu bağlamda; günümüze kadar geliştirilen programların; plânlama, uygulama ve değerlendirme aşamaları altında incelenmesi bundan sonraki programların geliştirilmesine ışık tutması açısından özellikle önemlidir.”(Ünal,Coştu ve Karataş,2004:183-202)

(21)

2.1 Türkiye’ de Program Geliştirmenin Tarihçesi

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulmasın ardından eğitim alanında yapılan ilk faaliyet 1924 yılında çıkarılan, tüm öğretim kurumlarını Millî Eğitim Bakanlığı bünyesi altında toplayan ve okul programları üzerinde kapsamlı değişiklikler içeren Tevhid-i Tedrisat Kanunu olmuştur. Bu dönemde kapsamlı program geliştirme çalışmaları olmamakla birlikte yine de mevcut programlara içerik ve düzenleme getirmek amacıyla yerli ve yabancı uzmanlardan faydalanılmıştır. Bu amaçla çağırılan uzmanlardan biri olan sosyolog ve eğitimci John Dewey Türk Eğitim Sisteminde yaptığı incelemeler sonunda Türk halkının ihtiyaçlarına uygun ve bu ihtiyaçlara yönelik müfredatın geliştirilmesini ve düzenlenmesini tavsiye eden bir rapor sunmuştur (Ünal ve diğerleri,2004:183-202).

1950’li yıllara kadar Türkiye’de program geliştirme çalışmaları daha çok ders ve konu listesi hazırlamak şeklinde düşünülmüş ve bu kapsamda bir takım değişiklikler yapılmıştır.

Yapılan çalışmalarda ilk yıllarda daha çok ilköğretim programlarının geliştirilmesine ağırlık verilmiş, 1953-54 yıllarında da Ortaöğretim programlarının geliştirilmesi çalışmaları ağırlık kazanmıştır.

1960'lı yıllara gelindiğinde ise Türkiye'de program geliştirme çalışmalarının tekrar ilkokul programları üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. 1961 yılında kabul edilen 222 sayılı İlköğretim Kanununun getirdiği hükümler, programların geliştirilip değiştirilmesini zorunlu kılmıştır. 1962 yılında toplanan VII. Milli Eğitim Şurasında:

1. Programların günün gerçekleri ve ihtiyaçları dikkate alınarak-düzenlenmesi, 2. Programların geliştirilmesine bağlı olarak ders ve kaynak kitaplarının hazırlanması,

3. Öğretmenlerin yeni programların gereklerine uygun olarak yetiştirilmesi, 4.Hazırlanacak ve uygulanacak bir deneme programının komisyonlarca incelenip değerlendirildikten sonra çeşitli bölgelerde iki yıl süreyle denenmesi, 5. Deneme programlarının geliştirilerek bütün yurt çapında uygulanması kararlaştırılmıştır. (Demirel,2011:14)

1970’li yıllarda VIII. Millî Eğitim Şûrası’nda; ortaöğretim sisteminin kuruluşu ve yüksek öğretime geçişin yeniden düzenlenmesi konuları dikkate alınmıştır. Bu şura’da; yöneltme sınıfından sonra öğrencilerin, ilgi, istek ve kabiliyetlerine göre edebiyat, fen, iş meslek konuları ile teknisyen liseleri ve öğretmen liselerine

(22)

yönlendirilmesi, orta öğretimin ilköğretime dayalı genel olarak 12-17 yaşlar arasındaki öğrencilerin genel, meslekî ve teknik her türlü eğitimlerini kapsaması yönünde kararlar alınmıştır (Özalp, 1999:11).

1973 yılında çıkarılan 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile Türk Millî Eğitim Sistemi yeni baştan düzenlenmiştir. Bu kanunla Türk Millî Eğitim Sistemi örgün ve yaygın eğitim olmak üzere iki ana bölümden oluşturulmuştur. İlköğretim, beş yıllık ilk ve üç yıllık orta okullar birleştirilerek “8 yıllık Temel Eğitim” adını almıştır. Böylece ilköğretimin ve zorunlu eğitimin süresi 8 yıla çıkarılmıştır. Ancak zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılması uygulamada tam anlamı ile gerçekleştirilememiştir. (Gözütok, 2003: 16)

1990’li yıllara gelindiğinde ise program geliştirme çabalarına devam edilmiş Ölçme Değerlendirme ve Program Geliştirme İhtisas Komisyonunca “Türkçe, Matematik, Güzel Sanatlar, Sanat Tarihi, Psikoloji, Fen Bilgisi, Tarih, Felsefe Grubu, Sosyal Bilgiler ve Yabancı Dil Komisyonu” olarak 10 farklı komisyon kurulmuştur. Bu komisyonların her birinden ders programlarında yeni düzenleme çalışmaları yapmaları istenilmiştir. Tek modelli program anlayışından çok modelli program anlayışına geçilmek istenilse dahi program geliştirme arayışları devam etmiş ve uygulanabilecek düzeyde bir program belirlenememiştir.(Demirel, 2011: 15) Bu dönemde program geliştirmede bir tutarlılığın, standartlaşmanın sağlanmasına çabalanmış, ancak bu çabalar başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Millî Eğitim Bakanlığı, 2 Ağustos 1991 tarih ve 20979 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Millî Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Ortaöğretim Kurumlarında Ders Geçme ve Kredi Yönetmeliği”ni yürürlüğe koymuştur. Sistem; öğrencinin kendi ilgi, istek ve yeteneğine göre yönlendirilmesine, belirli alanlarda yetiştirilmesine ve başarısızlığını değil başarısının değerlendirilmesine olanak sağlamak amacıyla kabul edilmiştir. Ancak öğrenciyi merkeze alan Ders Geçme ve Kredi Sistemi, pilot uygulamalar yapılmadan yaygın bir şekilde uygulanmaya konulması, alt yapı yetersizlikleri, eğitimciler ve veliler tarafından yeteri kadar anlaşılamaması gibi nedenlerle uygulamadan kaldırılmış ve 1995-1996 öğretim yılından itibaren de kademeli olarak Sınıf Geçme sistemi yeniden uygulamaya geçirilmiştir.

Yine bu dönemde alınan önemli kararlardan birisi de yasada yer almasına rağmen uygulamada sorunlar yaşanan “Sekiz Yıllık Kesintisiz Zorunlu Eğitimin Uygulanması” kararının alınması olmuştur.(Gözütok, 2003:19)

(23)

Kalaycı (aktr.Tutkun, 2010:996)’ya göre eğitim programları, “tüm gelişmelerle eşgüdüm içerisinde ve hatta onların ötesinde değişime açık bir dinamizme sahip olmalıdır. Bunun için, eğitim programı yenileme ve değiştirme çalışmalarında ilk olarak, toplumun, iş dünyasının ve küresel etkilerin gerekleri temele alınarak, eğitim programının uzak hedefleri ve çıktıları belirlenmelidir” (Kalaycı, 2008).

Türkiye’de program geliştirme çalışmaları Avrupa ve Amerika’daki ülkelerde olduğu gibi birçok deneme aşamalarından geçerek bu günkü durumuna ulaşmıştır. Bundan sonra da dünyadaki çağdaş gelişmelere, yenilenmelere göre biçimlenip yeni şekillere ulaşacaktır.

2.2 Program Geliştirme Yaklaşımları

Bir eğitim programı, hedef, içerik, eğitim durumları ve değerlendirme öğelerinden oluşturulur. Eğitim programı tasarımları bu öğelere farklı ağırlıklar verilerek oluşur. Program geliştirme sürecinin neye göre ve nasıl düzenlenmesi gerektiğini ortaya koyan genel bir yol olarak tanımlanabilir.

Program geliştirme tasarımı hazırlanırken çalışmada görevli uzmanların felsefi düşünceleri ve toplum değerleri, görüşleri; hedeflerin belirlenmesinde, içerik seçiminde, öğrenme öğretme sürecinin hazırlanmasında program geliştirme sürecinde etkili olabilmektedir. Bu nedenle eğitim programlarının geliştirilmesinde üç temel yaklaşım izlenmektedir. (Demirel, 2011:48)

a. Konu Merkezli Program Yaklaşımları: En eski ve en çok bilinen yaklaşımdır. İdealizm ve realizm felsefi temellerine dayanır. Okullarda uygulanan eğitim programların çoğunluğu bu yaklaşıma göre hazırlanmıştır. Bu yaklaşımın dayanağı programın her bir öğesini bir bütün olarak görür. Dersi aşamalı şekilde anlatım esastır. Evrensel değerleri ve doğruları kapsayan konular uzmanlar tarafından belirlenerek öğrencinin yaş, sınıf ve gelişim özelliklerine göre düzenlenir. Temel ders kaynağı kitaptır. Dersler ve konular birbirinden bağımsızdır. Ancak bu yaklaşımda öğrenci yeterlilikleri, ilgi alanları ve deneyimleri yeterli bir şekilde ele alınmamaktadır. Uygulamada program içeriğinin ezberlenmesine ve çok çabuk unutulmasına neden olduğu görülmüştür.

b. Öğrenen Merkezli Program Yaklaşımları: Öğrenenin merkeze alındığı anlayıştır. Pragmatik ve ilerlemeci bir felsefe temeline dayanır. Programın düzenlenmesinde öğrenci ilgisi ve temel ihtiyaçları baz alınmaktadır. Öğrenci

(24)

yaşantılarıyla öğrenme gerçekleştiği için öğrenci yaşantılarına önem verilir. Bu yaklaşım, eğitim programlarında ilkokul düzeyinde daha etkili olmuş ancak sonraki kademelerde ise konu anlatımlı yaklaşım sürdürülmüştür.

c. Sorun Merkezli Program Yaklaşımları: Yeniden kuramcılık ve ilerlemecilik felsefi temellerine dayanır. Öğrencinin ve toplumun yaşantılarına etki eden sorunları ve çözüm yollarını ele alan yaklaşımdır. Hayatın gerçek problemleri ele alınır. Öğrencinin sorun çözme gücü geliştirilir.(Oktaylar, 2007:468) Bu yaklaşım konu merkezli ve sorun merkezli yaklaşımın yetersizliklerini ortadan kaldırmak amacıyla ortaya çıkmıştır. (Demirel, 2011:52)

Ülkemizde geniş çaplı ve sürekli devam eden program geliştirme çalışmaları tam olarak gerçekleştirilememiştir. Bu zamana kadar yapılan uygulamalar, ders ekleme çıkarma, yeni kitaplar yazma ve çeviri yoluyla yurt dışında geliştirilen programların ülkemize uyarlanması şeklinde oluşturulmuştur. Bununla birlikte yakın geçmişimizde ise bu yanlış anlamalardan kurtulup yeni ve kapsamlı programlar oluşturma yoluna gidilmiştir. “Bu düşünceyle programlar artık bir konu listesi olarak değil, öğretmene dersini plânlamasında yardımcı olacak ve ona yol gösterecek nitelikte bir rehber olarak düşünülmeye başlanmıştır.”(Ünal ve diğerleri, 2004:199)

3. MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM

3.1 Mesleki ve Teknik Eğitimin Tanımı

“Milli Eğitim Temel Kanununun 3. maddesine göre mesleki ve teknik eğitim; bireylerin ilgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ile birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamaktır”(METARGEM,1997:1)

Diğer yandan , belli bir mesleki eğitim bilgisine sahip olanlara da meslekleri ile ilgili bilimsel ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak alanlarında kullanabilecekleri yeni bilgi ve beceriler kazandırmaya yönelik eğitimdir.

(25)

Çalışma çağındaki bireyleri bir meslek sahibi yapma, bir mesleği olanların mesleklerinde yükselmelerini ya da yenilikleri izlemelerini sağlama, eski mesleği geçersiz hale gelenlere ya da mesleğini değiştirmek isteyenlere yeni bir meslek kazandırma ve nihayet yetişkinlere gelir getirici bir hüner sağlayarak onların gelirlerini artırma gibi amaçlara yönelik programları kapsamaktadır.

Teknik eğitim ise “ileri düzeyde fen ve matematik bilgisi ile uygulamalı teknik yetenekleri gerektiren, meslek hiyerarşisinde orta ve yüksek kademeler arası düzey için gerekli bilgi, beceri ve iş alışkanlıkları kazandıran ileri düzeyde bir meslek eğitimidir” şeklinde tanımlanabilir.(Özsoy, 2007:68)

Genel anlamda kullanılan mesleki ve teknik eğitimi ise bireyin kendisi ve toplumsal yaşamı sürdürebilmesi için zorunlu olan, belirli bir mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve pratik uygulama yeteneklerini kazandırarak bireyi zihinsel, duygusal, kişisel, sosyal ve ekonomik yönleriyle bir bütün olarak dengeli bir biçimde geliştirme sürecidir şeklinde de tanımlayabiliriz.(Alkan, Doğan, Sezgin, 2001:3-5)

3.2 Mesleki ve Teknik Eğitimin Tarihçesi

Mesleki ve teknik eğitimin ilk ortaya çıkışının aile içi eğitim olduğu söylenebilir. İhtiyaçlar aile içerisindeki işbölümü ile karşılanmış ve meslekler, bilgi ve beceriler ailede bireyden bireye iletilerek mesleklerin devamı sağlanmıştır.

Mesleki ve teknik eğitim ilk olarak Selçuklu döneminde, “küçük esnaf, usta, kalfa ve çıraklara meslek öncesi ve meslek içinde; yardımlaşma ve dayanışma, mesleki ilke, kural ve beceriler dini bilgiler ve askeri eğitim veren mesleki birlik” olan Ahilik teşkilatıyla sürdürülmüştür.(Gelişli, 2003:48)

Osmanlı Devleti’nde teknik eleman ihtiyacı, uzun süre Lonca teşkilatı içerisinde, küçük yaşta alınan çocukların yetiştirilmesi suretiyle karşılanmıştır. Genellikle anne ve babaları tarafından meslek öğrenmek üzere bir ustanın yanına verilen çocuklar, belli bir süre burada çalışarak önce kalfalığa, sonra da ustalığa terfi ederdi. Bu sistemle insan gücü yetiştirilmesine sanayi devrimine kadar devam edilmiş, hatta bazı mesleklerde azalmış olmakla beraber, günümüze kadar gelmiştir. Bunun yanı sıra devlete bağlı bazı büyük kuruluşlar da kurs ya da okullar açarak ihtiyaç duydukları kalifiye elemanları yetiştirmekteydiler.

(26)

Ancak 18. yüzyılın sonlarından itibaren Avrupa ülkelerindeki ekonomik ve politik gelişmeler ve sanayi alanındaki değişimler sonrasında, Osmanlı Devleti’nde Lonca sistemine dayalı kalifiye eleman yetiştirme girişimi, Batılı ülkelere göre yetersiz kaldığı için mesleki eğitim kurumlarının açılmasına dair girişimlere başlanmıştır. Bu amaçla, “Osmanlı ordularının modern savaş tekniklerine göre eğitimlerini sağlamak için 1793 te Mühendishane-i Bahri Hümâyun ve 1796’te Mühendishane-i Berri-i Hümâyun okulları açılmıştır”. (Koçer, 1991:28)

Osmanlı Devleti’nde modern anlamda Mesleki Teknik Eğitim kuruluşlarının izlerine 19. yy’ın ikinci yarısında rastlanılabilmiştir. Mithat Paşa’nın Tuna Valisi iken 1860 yılında Niş’te, 1864 yılında Rusçuk ve Sofya’da açtığı Islahhâneler Mesleki Teknik Öğretim kurumlarının temeli sayılmaktadır. (Semiz, Kuş, 2004:272) 1868 yılında İstanbul’da açılan İstanbul Sanayi Mektebi ise hiref (sanatlar), sanayi, demircilik, dökmecilik, makinecilik, mimarlık, her türlü maden imalat gibi derslerin bulunduğu müfredatla eğitime başlayan ilk modern sanat okuludur (Akyüz, 1982: 116).

Osmanlı Devleti Mesleki ve teknik eğitime önem vermiş, ancak halkın ilgisizliği, kaybedilen savaşların etkisi ile ilerleme sağlanamamıştır. (Turan, 1996:54)

Cumhuriyet ile birlikte Atatürk’ün önderliğinde ulusal, laik ve çağdaş bir eğitim politikası ve felsefesi oluşturulmuştur.

Atatürk’ün isteği doğrultusunda Mesleki Teknik Eğitimin daha modern bir yapıya kavuşturulması çalışmalarına hız verilmiştir. “1931 Yılında; 1867 Sayılı Kanunla iller 9 bölgeye ayrılmış ve her bölgede; malî ve yönetimi bölgeye dahil illerce karşılanmak üzere, birer sanat okulu faaliyete geçirilmiştir. Böylece, sanat okulları Bölge Sanat Okulları haline getirilmiştir.”(Şahin, Fındık, 2008:67) Bu gelişmeler Mesleki Teknik Eğitimin kurumsal bir yapıya kavuşturulmasını da kapsamıştır. 1933 yılında 2287 sayılı kanunla, Mesleki ve Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü kurulmuştur.( http://ktogm.meb.gov.tr/gorevlerimiz.asp)

Cumhuriyet döneminde mesleki ve teknik eğitime ayrı bir önem verilmiş, ulusal düzeyde eğitim politikalarını belirlemek, ilkeleri oluşturmak amacıyla yabancı uzmanlar getirtilmiştir. Yerli ve yabancı uzmanların incelemeleri ve önerileri Milli Eğitim Bakanlığınca değerlendirilmiş ve mesleki teknik eğitim kurumlarında yeni bir yapılanmaya gidilmiştir. 1935’den sonra ise mesleki eğitimin önemi bölgesel sınırları zorlamış ve ulusal boyutlara ulaşmaya başlamıştır.

Mesleki ve teknik eğitimle ilgili çalışmalara günümüze kadar gerek Kalkınma planlarında, gerek Milli Eğitim Şuralarında, gerekse Hükümet programlarında

(27)

“istihdam- eğitim- işgücü bağlantısı” içinde mutlaka yer verilmiş ve önemi ortaya konmuştur.(Eray, Yüceer, 1995:209)

Kısaca mesleki ve teknik eğitim yerel yönetimlere bağlı olarak kurulmuş, Osmanlı döneminde merkezi idarede yer almamış, Cumhuriyet döneminde ise merkezi idare tarafından yürütülmüş örgütlenme alanında gelişmiştir. 1930’lu yıllarda köy kurslarından yüksek öğretime varana kadar yayılmış genişlemiştir. Günümüzde ise genel eğitim ile mesleki eğitimin arasındaki bağ daha kuvvetlenmiş ve iç içe geçmiştir.

4. YAYGIN EĞİTİM

4.1 Yaygın Eğitimin Tanımı

Yaygın Eğitim son yıllarda daha çok kullanılan Yetişkin Eğitimi ve bu kavramlara eşdeğer Okul Dışı Eğitim, Halk Eğitimi, Sürekli Eğitim, Hayat Boyu Eğitim kavramları yasalarda, çeşitli kurumlarda, kalkınma planlarında ve değişik uzmanlar tarafından kullanılmaktadır.(Kurt, 2008:8)

Bu çalışmada ise kavramsal bir kargaşanın oluşmaması amacıyla, zorunlu olmadıkça tüm bu kavramları genel olarak ifade eden yaygın eğitim kavramı kullanılacaktır.

Yaygın Eğitimi UNESCO (1985) ” öğrencilerin yazılması veya alınması gibi işlemleri gerektirmeyen ve bu gibi işlemleri istemeyen eğitim programları” ( s.65) şeklinde tanımlar.

Okçabol (2006) ise bu konudaki görüşlerini şu şekilde belirtmiştir.

“ Okul dışı eğitim anlamında kullanılan yaygın eğitim insanlığın doğuşundan bu güne değin süre giden bir eğitim türünü yansıtmaktadır. Kimi bilgi ve beceri birikimlerinin bir kuşaktan öteki kuşağa aktarılması yaygın eğitim olayıdır. Yaygın eğitim örgün eğitimle iç içe yürüyebilmektedir. Örgün eğitime devam eden bir çocuk, bir eğitsel kol etkinliğine katıldığında, yetişkin bir açık oturumu dinlemeye gittiğinde yaygın eğitimden geçmektedir.”(s.18)

(28)

Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliğindeki tanım, yaygın eğitimle ilgili en kapsayıcı tanım olma özelliğini taşımaktadır. Bu tanıma göre yaygın eğitim; “örgün eğitim sistemine hiç girmemiş ya da herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademelerden çıkmış bireylere; ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmelerini sağlayıcı nitelikte, çeşitli süre ve düzeylerde hayat boyu yapılan eğitim üretim rehberlik ve uygulama etkinliklerinin tümüdür”.(MEB,2006:)

Yaygın eğitim ister gelişmiş, isterse gelişmekte olan ülkelerde olsun daha iyi yaşam standartlarına ulaşmak için önem verilen bir eğitim türüdür. Gelişme, değişme, kalkınma ve ilerlemeyi sağlamanın tek yolu iyi eğitilmiş toplum ve iyi eğitilmiş insan gücüne dayanmaktadır.

4.2 Yaygın Eğitimin Amacı

Toplumdaki hızlı değişime paralel olarak eğitimin amaçlarının gerçekleştirilmesinde örgün eğitim sistemi tek başına yeterli olamamaktadır. Bu durumda örgün eğitim kurumlara girmemiş olan, ya da ayrılmış olan bireyler hayatlarının geri kalan dönemlerinde eğitim imkanlarından mahrum kalmaktadırlar. Bazen, bir örgün eğitim kurumundan mezun olmuş olsa bile, ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişme ve değişimler gibi birçok faktörler yaygın eğitimi ihtiyaç olarak gerekli kılmaktadır.(Tepe, 2007:26)

Türk Millî Eğitiminin genel amaçları ve temel ilkeleri doğrultusunda belirlenen yaygın eğitimin amaçları;

• Devlet kavramını, hukukî düzenini, Atatürk ilke ve inkılâplarını, demokratik yönetimin ana ilkelerini fertlere anlatmak, benimsetmek, ulusal birlik ve dayanışmayı güçlendirmek, bireyleri birbirlerine saygılı, hoşgörülü bir düzeye ulaştırmak,

• Toplumun yapısını ve değer yargılarını kalkınma amaçlarına uygun bir ortam yaratacak şekilde yönlendirmek, özellikle köy ve kasabalarda yaşayan bireyleri güçleriyle devletin imkânlarını birleştirmek suretiyle sorunlarına çözüm yolları bulabilen ve kendi kendirlerine karar verebilen insanlar haline getirmek,

• Zorunlu ilköğretim çağı dışında kalmış bireylere okuma yazma öğretmek, sürekli eğitim imkânları hazırlamak,

(29)

• Ulusal bütünleşmeye ve yurttaşlık görevini bilinçli yapmaya yönelik Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda özgürlükçü demokrasiyi güçlendirici, herkesin düşüncesini, kişiliğini ve yeteneklerini geliştirici biçimde eğitim çalışmaları yapmak,

• Çağımızın bilimsel teknolojik, ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmelerine uymalarını sağlayıcı eğitim imkânları hazırlamak,

• Toplum kalkınması için kamu, özel ve yerel kaynaklar harekete geçirilerek kalkınma projelerine halkın katılımını sağlayıcı tedbirler almak,

• Kalkınmayı engelleyen davranış, düşünce ve değerleri değiştirerek, ulusal kalkınmayı en geniş ölçüde destekleyici ekonomik ve toplumsal içerikli projelerin başarıya ulaşması için elverişli ortamı oluşturan yaratıcı eğitim çalışmaları düzenlemek ve bu tür çalışmalara katılmak,

• Ulusal kültür değerlerinin korunması, dünya kültürüne açık olarak geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına yardımcı olmak,

• Toplu yaşama, dayanışma, birlikte çalışma ve teşkilatlanmaya yönelik alışkanlıklar kazandırmak,

• Tarım ve endüstri kesimindeki yeni teknoloji ve tekniklerin tanıtılmasına, yeni hizmet alanlarının geliştirilmesine, işsiz veya istemediği işlerde çalışanların gelir getirici ve yaşam düzeylerini yükseltici beceriler kazanmalarına yardımcı olmak, • Mahalli özelliklere ve ihtiyaçlara göre eğitim, öğretim, istihdam, pazarlama ve

teşkilatlanmaya yönelik çalışmalar yapmak,

• Kırsal kesimden kente göçenlerin yeni ortama uyum sağlamalarına ve gecekondularda yaşayan yurttaşların ekonomik toplumsal ve kültürel sorunlarının çözümüne dönük eğitim çalışmaları yapmak,

• Endüstrileşmenin ihtiyacı olan ara insan gücünün yetiştirilmesine yardımcı olmak üzere mesleki teknik içerikli eğitim çalışmalarında bulunmak,

• Çeşitli mesleklerde çalışmakta olanların hizmet içinde ve mesleklerinde gelişmeleri için gerekli bilgi ve becerileri kazandırma imkânı sağlamak,

• Halk sağlığının korunması, aile planlaması, sivil savunma, sağlıklı konuta kavuşma, iyi bir üretici ve tutumlu bir tüketici niteliğini kazandırıcı çalışmalar yapmak, • Boş zamanları sosyal ve kültürel etkinliklerle değerlendirmeye yönelik

eğitim çalışmaları yapmaktır. (MEB Yönetmeliği, 14.02.2006/26080)( http://mesbil.meb.gov.tr/genel/yayginegitimbilgi.html)

(30)

4.3 Yaygın Eğitimin Özellikleri

Yaygın eğitim; yetişkinlere okuma-yazma öğretiminden, gençlere meslek edindirme eğitimine, hizmet içi eğitimden sanat eğitimlerine kadar çok geniş bir alanı kapsar. Yaygın eğitim bireyleri milli ve insani değerlerle donatacak, onların ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelerine destek verecek, sağlıklı bir hayat sürmelerine yardımcı olacak kapsamlı ve çok yönlü bir süreç olma özelliği taşır.(Tepe, 2007:20)

Yaygın eğitim; halkın yaşama biçimini, bilgi, beceri ve alışkanlıklarını “değer yargılarını ve değer sistemlerini birbirlerine kendinden sonraki kuşaklara aktarmalarını sağlayıcı bir eğitim etkinliği” özelliği taşımaktadır.(Yapıcı, 2003:6)

Yaygın eğitim sisteminin başlıca özellikleri şu maddeler altında toplanabilir. • Yaygın eğitim oluşan ihtiyaca göre düzenlenir.

• Yaygın eğitimde zorlama yoktur, katılım gönüllülük esasına dayanır.

• Zamanla ve yaşla sınırlı değildir, ilköğretimden önce verilebileceği gibi, yaşlılar için de düzenlenebilir.

• Eğitim süresi zaman birimi yerine, eğitim standardına erişmek isteyen kişinin yeteneğine ve devamlılığına bağlıdır.

• Örgün eğitimde olduğu gibi belli bir mekana sahip değildir. Gezici olarak da bir çok yerde yapılabilir.

• Programlar süre ve içerik olarak değişkendir.

• Eğitimde klasik öğretmen - öğrenci ilişkisi yoktur, eğitim görevlileri daha çok mesleki niteliklidir.

• Genel eğitim sisteminin bir alt sistemidir.

• Yaygın eğitimde devletin tekeli yoktur, özel kesim veya gönüllü kuruluşlar eliyle de yürütülebilir.

• Sürekli eğitimine dayanır.

• Düzenli örgün eğitim sisteminin dışındaki bütün eğitici faaliyetleri de içine alır. • Maliyet her kurs için farklıdır.

• Yerel nitelikler taşır, programda merkeziyetçilik yoktur. (Kurt, 2008:24-26) Yaygın eğitim insanların var olan ihtiyaçlarına ve problemlerine yönelen, katılanların yaş, öğrenim durumu gibi özelliklerine dikkat ederek hayatın pek çok farklı ananını eğitim ortamı gibi kullanabilen planlı bir eğitim olma özelliği taşımaktadır.

(31)

4.4 Yaygın Eğitimin Tarihsel Gelişimi

Ülkemizde yaygın eğitim etkinliklerinin tarihsel gelişimi örgün eğitime paralel bir gelişme göstermiştir. Yaygın eğitim etkinliklerini, Cumhuriyet öncesi dönem ve Cumhuriyet sonrası dönem olarak iki ana döneme ayırarak incelenebilir.

4.4.1 Cumhuriyet Öncesi Dönem

Türk toplumlarında çok eski tarihlerden beri yaygın eğitim fikri ve ihtiyacı önemsenmiş ve bunun için çeşitli tedbirler alınmıştır. Bu eğitim günümüzdeki yaygın eğitim anlayışından çok daha farklı olmamakla birlikte halkın eğitilmesi ve geleneklerin yeni kuşaklara aktarılmasında kullanılmıştır.

Hun, Göktürk ve Uygur Türklerinin; Tanrıları ve ölüleri için düzenledikleri dini törenler, şölenler, av eğlencelerinin hepsi birer yaygın eğitim etkinliği olarak düşünülebilir.(Yıldırım, 2009:21)

Selçuklu ve Osmanlı Türkleri dönemine gelindiğinde ise yaygın eğitim faaliyetleri devam etmiş ve okuma yazma sahibi olmayan halk çeşitli eğitim ortamlarında sözlü kültürle anlatıma dayalı yetiştirme, bilgilendirme esaslı eğitimi almışlardır.

Yine bu dönemlerde eğitimler camiler, medreseler, tekke ve zaviyeler, kütüphaneler ve sahaflar, kahvehaneler Enderun okulları, Ahilik sistemi, Lonca sistemi, Sıbyan mektepleri, Terbiye ocakları ve ordu gibi resmi otoriteye bağlı veya sivil toplum kuruluşları tarafından verilmektedir.(Yıldırım, 2009:24-25)

13.yüzyılda Selçuklular döneminde başlayan Ahilik 18.yüzyıla kadar devam eden önemli bir yaygın eğitim kurumudur. Bu kurum küçük esnaf, usta, kalfa ve çıraklardan oluşan üyelerini “dini değerlere ve geleneklere bağlı, esnaflar arasında birlik ve dayanışmayı sağlayan, iyilik, dürüstlük, güven” gibi kavramları öğreterek yetiştirmekle görevli olmuştur. Ahilik bu yönleriyle o günkü şartlarda yaygın eğitim faaliyeti yapmış olmaktadır.( Bilir, 2009:43)

Belli bir meslek alanındaki usta, kalfa ve çırakları kapsayan mesleki bir oluşum olan Loncalar ise 18. yüzyıldan sonra iş ve ticaret ahlakı, usta, kalfa ve çırak yetiştirilmesi ve standart üretimi sağlama gibi konularda yurt genelinde geniş bir teşkilatlanma ile yaygın eğitimleri sürdürmüşlerdir.(Yıldırım, 2009:25)

(32)

Medreseler ise yine Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde dine dayalı eğitim kurumları olmuştur. Medreseler, şifahaneler, tımarhaneler, imarethaneler ve kütüphaneler ile yakın çevrelerinin bilgilenmesi ve etkileşmesine katkı sağlayarak yaygın eğitim hizmetini sürdürmüşlerdir. ( Bilir, 2009:43)

Selçuklularda ve Osmanlılarda ordu geniş bir yaygın eğitim hareketi yürütmüştür. Günümüzdeki gibi kışla erkeklerin yetişkin eğitimi aldıkları bir merkez olmuştur. Orduda hem askerlik faaliyetleri öğretilirken bunun yanı sıra okuma- yazma eğitimleri, yurttaşlık eğitimleri ve şoförlük, tamircilik, aşçılık, sağlık gibi çeşitli meslek eğitimleri de verilmiştir.(Yıldırım, 2009:44)

Osmanlı İmparatorluğu döneminde iş aramak için Anadolu ve Rumeli’den İstanbul’a gelen vatandaşların şehir hayatına uymada zorluk çektiklerini ve bir takım sosyal problemlerin çoğaldığını gören idareciler, bu aksaklıkları önlemek amacıyla birisi Üsküdar’da diğeri Rumeli yakasında olmak üzere Terbiye Ocağı adı ile iki halk eğitimi kurumu açmışlardır. “İstanbul’da kalmaları ve is bulmaları uygun görülen vatandaşların; ilgili yerlerde önce sağlık muayeneleri yapılır, saçları ve sakalları tıraş ettirilir, yıkanıp temizlenmeleri sağlandıktan, çamaşırları değiştirilip, kılık ve kıyafetleri düzgün hale getirildikten sonra Anadolu’dan gelenler Üsküdar’daki Terbiye Ocağına, Rumeli’den gelenler ise Kazlıçesme’ deki Terbiye Ocağına kayıtlarını yapmak üzere sevk edilirdi.” İşsizlere iş aramak ve onları İstanbul’daki çeşitli is yerlerine yerleştirmek bu terbiye ocaklarının ana amacı olmuştur. Yatılı olan bu yaygın eğitim kurumlarında eğitime hemen başlanır ve her dönemin eğitim süresi 15–30 gün olarak uygulanırdı.(Kurt, 2008:59)

Terbiye ocaklarının yaygın eğitim sistemi bugüne dahi örnek olacak şekilde kapsamlıdır. Eğitim de yurttaşları yemek yeme adabından insan ilişkilerine, şehir tanıtımından işveren ilişkilerine kadar pek çok konuda teorik olarak değil, yaşatarak yetiştirmek esas olmuştur. Günümüzde bile birçok sosyal bilimci ve sosyologun toplumdaki uyum problemlerinin giderek arttığını işaret etmelerine rağmen, işlevsel yapıya kavuşturulmuş benzer bir kuruluş eksikliği hissedilmektedir.

Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde ise ülkenin birçok yerinde yaygın eğitim faaliyetleri hız kazanmış, halkın aydınlatılması ve eğitilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Bu faaliyetler daha çok gece dersleri, kurslar, konferanslar, toplantılar şeklinde ve okuma- yazma, hesap, yabancı dil, dikiş nakış gibi alanlarda olmuştur. Bunu gazete, roman, tiyatro, tarih ve basılı yayınlar izlemiştir. 1865 yılında çeşitli aydınların bir araya geldiği

(33)

bir oluşum olan İslam Öğretim Derneği tarafından Beyazıt’ta kurulan Çırak Mektebi önemli bir yaygın eğitim merkezi olmuştur. (Yıldırım, 2009:28)

Kurtuluş savaşı yıllarına gelindiğinde ise halk eğitimi çalışmalarının ana özelliği halkı milli dava yolunda bilgilendirmek ve birleştirmek olmuştur.

4.4.2 Cumhuriyet Sonrası Dönem

Cumhuriyetin ilk yılları, savaştan yeni çıkmış Türk devletinin ikinci savaşına tanıklık etmiştir. Bu ikinci savaş cahilliğe, okumaz-yazmazlığa ve yoksulluğa karşı verilmiştir. Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 1920 de açılmasının ardından ilk aylarda hemen eğitim bakanlığı kurulmuş ve eğitim alanındaki çalışmalara başlanmıştır.

Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde ilk halk eğitim birimi 1926'da Halk Terbiyesi Şubesi adıyla kurulmuştur. 1927 yılında halk derslikleri ve halk konferansları yönetmeliği çıkarılmış ve vatandaşlara yurttaşlık, kültür ve eğitim ihtiyaçlarını giderici eğitim verilmesi hedeflenmiştir. 1928'den sonra yeni harflerin kabul edilmesiyle Atatürk'ün önderliğinde Millet Mektepleri açılmış, bu eğitim hareketinde öğretmenlerle birlikte birçok aydın da görev almıştır. Bu sayede milyonlarca vatandaşa okuma-yazma, tarım, sağlık ile birlikte, bir takım temel bilgiler de verilmiştir. (Ünlühisarcıklı, 2007:126)

1930’lu yıllarda ise yaygın eğitim çalışmalarına; toplumun öğrendikleri bilgileri pekiştirmeleri ve okuma alışkanlıkları kazandırmak amacıyla okuma odaları ve İnkılâpları yaymak, halkı toplumsal ve kültürel açıdan geliştirmek amaçlı Halk evleri kurulmuştur.(Yıldırım, 2009:31)

Halk evleri halk dershaneleri, kurslar, kitaplık, yayım, köycülük, okuma- yazma, tarih, müzecilik, el sanatları, spor, tiyatro ve güzel sanatlar gibi konularda faaliyet vermiştir. Sanat okullarına bağlı olarak da köylerde yaşayan erkeklere meslek edindirmeye yönelik, demircilik, marangozluk, çiftçilik ve kadınlar içinde biçki, dikiş, nakış kursları açılarak o dönemlerde toplumu geliştirmeye ve kalkındırmaya yönelik yaygın eğitim faaliyetlerinde bulunulmuştur.

1951 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nca yaygın eğitime yeni bir yön verilmek istenmiş ve bu konu üzerinde çalışanlardan raporlar hazırlamaları istenmiştir. Ayrıca yurt dışından uzmanlar getirilmiş ve bu kişilere de raporlar hazırlatılmıştır. Bu raporlarda halk eğitimi çalışmalarının bilimsel ve sistemli şekilde ele alınması ve Milli

(34)

Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir teşkilatın kurulması önerilmiştir. Bu öneriye uygun olarak da 1952 yılında yeniden Milli Eğitim Bakanlığı’nda Halk Eğitimi Bürosu kurulmuştur.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak 1960 yılında halk eğitimi hizmetlerinin alanını genişletmek ve dağınık etkinlikleri teşkilatlandıracak şekilde bir düzenleme kurumu olan Halk Eğitimi Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Bu birim 13.12.1983 tarihinde “Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü” adını almıştır. (Bilir, 2009:56)

Ülkemizde genellikle yaygın eğitim, halk eğitim kavramları birbirinin yerine eşanlamlı olarak kullanılmıştır. Ancak 1973 yılında kabul edilen 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası’na göre eğitim sistemimiz örgün ve yaygın eğitim olmak üzere iki başlık altında ele alınmış ve yaygın eğitim, örgün eğitimin yanında ya da dışında düzenlenen eğitim etkinliklerinin tümü olarak görülmüştür.(Kurt, 2008:65)

5. TÜRKİYE’DE YAYGIN EĞİTİM VEREN KURUM VE KURULUŞLAR

Türkiye’deki yasalar çerçevesinde yaygın eğitim faaliyeti düzenleme konusunda sınırlayıcı bir anlayışa yer verilmemiştir. Milli Eğitim Bakanlığının bilgi ve gözetimi doğrultusunda, gönüllü kişiler, resmi ve özel kurum ve kuruluşlara, sivil toplum kuruluşlarına ve çeşitli bakanlıklara yaygın eğitim amaçlı etkinlikler düzenleme hakkı verilmiştir. Bu sayede de ülkemizde yaygın eğitim alanında pek çok kurum ve kuruluş faaliyet göstermektedir. Bunlardan bazıları olan Milli Eğitim Bakanlığı, İŞKUR, KOSGEB, Özel Eğitim Kurumları ve Belediyeler ayrı başlıklar halinde incelenmiştir.

5.1 Milli Eğitim Bakanlığı

Günümüzdeki ekonomik, kültürel ve toplumsal gelişimlerin ve değişimlerin doğrultusunda eğitimde asıl olanın, okul eğitimi olduğu anlayışının da değişmesidir. Bu anlayış doğrultusunda eğitimin amaçlarında, programlarında, yapılarında yeniden düzenlenmeler yapmakta ve sürekli eğitim bağlamında okul dışı öğrenme ve eğitim sistemini geliştirme, yaygınlaştırma, yeniden yapılandırma çalışmalarına ağırlık verilmekte ve eğitimin odak noktası örgün eğitimden yaygın eğitime kaydırılmaktadır. Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı yaygın eğitim kurumunda değişik tür ve nitelikte, her yaş grubundaki insanlara yaygın eğitim hizmeti verilmektedir.

(35)

Bu birimler

• Halk Eğitim Merkezleri • Mesleki Eğitim Merkezleri • Pratik Kız Sanat Okulları • Çıraklık Eğitimi Merkezleri • Olgunlaşma Enstitüleri

• Yetişkinler Teknik Eğitim Merkezleri • Özel Kurslar

• Özel Dershaneler

• Özel Bilim ve Sanat Merkezleri • Açık ilköğretim Okulu

• Açık Öğretim Lisesi

• Meslek Kurslarıdır. (Yıldırım,2009:128) (MEB, http://www.meb.gov.tr/) Milli Eğitim Bakanlığınca yürütülen yaygın eğitim; halk eğitimi, çıraklık eğitimi ve uzaktan eğitim yoluyla gerçekleştirilmektedir.

5.2 İŞKUR

Türkiye’de mesleki yaygın eğitim hizmeti veren kuruluşların arasında eski adı İş ve İşçi Bulma Kurumu, yeni adıyla ise Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) gelmektedir.

Ulusal istihdam politikasının oluşturulmasına ve istihdamın korunmasına, geliştirilmesine ve işsizliğin önlenmesi faaliyetlerine yardımcı olmak ve bu kapsamda yurt içinde veya uluslararası düzeyde kurum ve kuruluşlara eğitim ve danışmanlık hizmeti vermek İŞKUR’un görevleri arasındadır. (http://www.iskur.gov.tr/Default.aspx) İŞKUR; istihdamın artırılması ve işgücü piyasasının nitelikli işgücü gereksinimlerini karşılaması amacıyla, aktif işgücü programları çerçevesinde çeşitli işgücü yetiştirme faaliyetlerinde bulunmaktadır. Bunlar; istihdam garantili işgücü yetiştirme kursları, kendi işini kurmak isteyenlere yönelik meslek edindirme ve girişimcilik kursları, meslek geliştirme kursları, özürlülere yönelik mesleki eğitim ve rehabilitasyon faaliyetleri, hükümlülerin mesleki eğitimine yönelik çalışmalar ve işsizlik sigortası kapsamında işsizlere verilen eğitimlerdir.(Özsoy, 2007:121)

İŞKUR’un İstihdam Garantili İşgücü Yetiştirme Kursları, kuruma kayıtlı herhangi bir mesleği ya da iş piyasasında geçerli bir mesleği olmayan işsizlerin, işgücü

(36)

piyasasının ihtiyaç duyduğu mesleklerde yetiştirilerek istihdam edilmelerini amaçlayan kurslarıdır.

Kendi İşini Kurmak İsteyenlere Yönelik Meslek Edindirme Kursları ise kuruma kayıtlı işsizlerden herhangi bir mesleki bilgi ve becerisi bulunmayanların kendilerine gelir getirici bir faaliyette bulunmalarını garanti etmek amacıyla düzenlenen meslek edindirme kurslarıdır.

İŞKUR’un düzenlediği üçüncü tip kurs ise Meslek Geliştirme Kurslarıdır. Bu kurslar ise bir mesleği olan ancak, mesleki niteliğini geliştirmek isteyen işsizlerin niteliklerini işgücü piyasasının gereklerine göre yükseltmeyi sağlamayı amaçlar.

İŞKUR ayrıca Özürlü, Hükümlü ve Eski Hükümlü Mesleki Eğitimi ve Rehabilitasyonu kurslarında ise özürlülerin ve hükümlülerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda bu alanda çalışan dernek, vakıf ve mesleki rehabilitasyon merkezleriyle sürekli temas kurularak, özürlülerin mesleklere göre nitelikleri tespit edilerek ve İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurullarının görüş ve talepleri doğrultusunda özürlü ya da hükümlü gruplarına yönelik projeler uygulanmaktadır. İŞKUR da tüm eğitim programına katılanlara, eğitimlere katıldıkları her bir gün için kursiyer cep harçlığı vererek, eğitim süresince iş kazası ve meslek hastalığı sigorta primleri ödenmektedir. ( http://www.iskur.gov.tr/LoadExternalPage.aspx?uicode=statisgucuyetistirmekursl)

KOSGEB ile İŞKUR’un birlikte yürüttüğü ortak bir proje olan Girişimcilik eğitimleri de bu çerçevede kuruma kayıtlı işsizlere yönelik olarak kendi işlerini kurmalarına yardımcı olmak amacıyla başlatılmıştır.

5.3 KOSGEB

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı bir kamu kuruluşudur.

KOSGEB’de işletmelere yönelik hizmet içi eğitim faaliyetleri önemli bir yer tutmaktadır. Eğitim hizmetlerinin yürütülebilmesi amacıyla, birçok ilde eğitim merkezleri ve eğitim enstitüleri kurulmuştur.

Özel ihtisas konularında Eğitim Uzmanlarının yetiştirilmesi, yaygın eğitim programlarının düzenlenmesi, işletmelerin eğitim ihtiyaçlarının tespiti ve gerekli eğitimlerinin sağlanması ile ilgili Uygulamalı Teknik Eğitim Merkezleri’ni kurmak ve

(37)

bu konulardaki eğitimleri gerçekleştirmekte KOSGEB’in görevleri arasındadır. (http://www.kosgeb.gov.tr/Pages/UI/Baskanligimiz.aspx?ref=2)

KOSGEB’in hedefi, işlerini kurmak üzere olan ya da halen kurmuş bulunan kişilerdir.

KOSGEB’in verdiği yaygın eğitim alanlarını: • Ekonomi, işletme, maliye, iletişim, • Girişimcilik, uluslararası ilişkiler, • İleri düzey mesleki yabancı dil eğitimi, • Bilgisayar ve otomasyon,

• Endüstri, elektrik/elektronik, makine, metalürji ve malzeme seçimi, • Kimya, gıda, tekstil, çevre, orman endüstrisi,

• Kalite güvence sistemleri,

• Uluslararası teknik mevzuat uygulamaları olarak sayabiliriz. (Tepe, 2007:77)

5.4 Özel Eğitim Kurumları

Özel Eğitim Kurumları Kanununa göre faaliyette bulunan özel eğitim kurumları başta meslek kazandırma amaçlı kurslar olmak üzere, yetişkinlerin kendilerini geliştirme, çeşitli sınavlara hazırlık gibi çok çeşitli alanlarda kurslar düzenlemektedir.

Yaygın eğitim içerisinde yer alan özel eğitim kurumları 1980’lerde açılmaya başlanmış ve sayıları nüfus artışına paralel olarak giderek artmıştır. Bu kurumlar özellikle yabancı dil ve bilgisayar eğitimi veren dershaneler, sürücü adayı yetiştiren kurslar ve bir uğraşı, meslek edinmek isteyenlere yönelik çeşitli sanat kursları ve çeşitli sınavlara hazırlamaya yönelik (üniversite, güzel sanatlar vb.) kurslar şeklinde sıralanabilir.(Okçabol, 2006:142)

Son yıllarda dünyadaki teknolojik gelişmelere ve değişmelere bağlı olarak gençlerde ve yetişkinlerde görülen öğrenme ihtiyacının artmasıyla ve buna bağlı olarak da ortaya çıkan yaygın eğitim sistemi içerisinde yer alan özel eğitim kurumlarının önemini gün geçtikçe daha da arttırmaktadır.

Şekil

Tablo 1 Deri Aksesuarları Ders Modülleri ve Süreleri
Tablo  2  incelendiğinde  deri  aksesuarları  kursuna  katılan  kursiyerlerin  tamamı  bayanlardan oluştuğu görülmektedir
Tablo 6.Kursiyerlerin Öğrenim Durumlarına Göre Dağılımı
Tablo 10.Kursiyerlerin Katıldıkları Branşlara Göre Dağılımı   Branşlar  Sayı  %  Ahşap Boyama    5  12.5  Kumaş Boyama    4  10.0  Takı Tasarımı    3     7.5  Tel Kırma    -    -  El Nakışı  6  15.0  Kurdele Nakışı  1     2.5  Mefruşat  8  20.0  Örgü  3
+5

Referanslar

Benzer Belgeler

Alt yapı koordinasyon merkezi, kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlar tarafından Büyükşehir içinde yapılacak alt yapı yatırımları için kalkınma plânı ve

Madde 3- 2021 yılı Gider Bütçesinde yer alan ödenek toplamı; Gelir Bütçesinde tahmin edilen gelir toplamı ile Finansmanın Ekonomik Sınıflandırılması Cetvelinde

05 Tarımsal Hizmetlere İlişkin Kurumlar Hasılatı 05 Tarımsal Hizmetlere İlişkin Kurumlar Hasılatı 05 Su Hizmetlerine İlişkin Kurumlar Hasılatı 05 Ulaştırma

05 Tarımsal Hizmetlere İlişkin Kurumlar Hasılatı 05 Su Hizmetlerine İlişkin Kurumlar Hasılatı 05 Su Hizmetlerine İlişkin Kurumlar Hasılatı 05 Ulaştırma

FONKSİYONEL VE EKONOMİK SINIFLANDIRMA DÜ)EYİNDE YILI BÜTÇE TAHMİNİ CETVELİ ÖRNEK - 83 FONKSİYONEL VE EKONOMİK SINIFLANDIRMA DÜ)EYİNDE YILI BÜTÇE TAHMİNİ CETVELİ

• Yıldırım İlçesi, Büyükşehir Hizmet Binası Önü, Güllük Arabayatağı Yaya Üst Geçitlerine Yönelik Zemin ve Temel Etüd Raporu... İMAR VE ŞEHİRCİLİK

Menteşe Ziraat Odası Başkanı Mehmet Baş- tuğ, yönetim kurulu üyeleri ile birlikte Muğla Valisi Esengül Civelek’e hayırlı olsun ziyaretinde bulundu.. M enteşe Ziraat

Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderlerinin yılsonu gerçekleşmelerinin, 2020 yılı bütçe başlangıç ödeneğinin % 90,78’i olacağı tahmin edilmektedir.. Mal