• Sonuç bulunamadı

Hazar petrollerinin pazarlanmasında Türkiye'nin jeopolitik konumunun önemi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hazar petrollerinin pazarlanmasında Türkiye'nin jeopolitik konumunun önemi"

Copied!
124
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

LKÖ RET M ANA B

M DALI

SOSYAL B LG LER E

B

M DALI

HAZAR PETROLLER

N PAZARLANMASINDA

TÜRK YE’N N JEOPOL

K KONUMUNUN ÖNEM

EYMA AÇIKGÖZ

YÜKSEK L SANS TEZ

Dan man

YRD. DOÇ. DR. ADNAN DO AN BULDUR

(2)

T. C.

SELÇUK ÜN VERS TES itim Bilimleri Enstitüsü Müdürlü ü

MSEL ET K SAYFASI

Ö

ren

cin

in

Ad Soyad EYMA AÇIKGÖZ

Numaras 085214031006

Ana Bilim / Bilim Dal lkö retim / Sosyal Bilgiler E itimi Program Tezli Yüksek Lisans

Tezin Ad HAZAR PETROLLERTÜRK YE’N N JEOPOL N PAZARLANMASINDAK KONUMUNUN ÖNEM

Bu tezin proje safhas ndan sonuçlanmas na kadarki bütün süreçlerde bilimsel eti e ve akademik kurallara özenle riayet edildi ini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davran ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunuldu unu, ayr ca tez yaz m kurallar na uygun olarak haz rlanan bu çal mada ba kalar n eserlerinden yararlan lmas durumunda bilimsel kurallara uygun olarak at f yap ld bildiririm.

(3)

T. C.

SELÇUK ÜN VERS TES

itim Bilimleri Enstitüsü Müdürlü ü

YÜKSEK L SANS TEZ KABUL FORMU

Ö

ren

cin

in

Ad Soyad EYMA AÇIKGÖZ

Numaras 085214031006

Ana Bilim / Bilim Dal lkö retim / Sosyal Bilgiler E itimi Program Tezli Yüksek Lisans

Tezin Ad HAZAR PETROLLERTÜRK YE’N N JEOPOL N PAZARLANMASINDAK KONUMUNUN ÖNEM

Yukar da ad geçen ö renci taraf ndan haz rlanan Hazar Petrollerinin Pazarlanmas nda Türkiye’nin Jeopolitik Konumunun Önemi ba kl bu çal ma 26/09/2011 tarihinde yap lan savunma s nav sonucunda oybirli i ile ba ar bulunarak, jürimiz taraf ndan yüksek lisans tezi olarak kabul edilmi tir.

(4)

ÖNSÖZ

Hazar Havzas petrol ve do al gaz kaynaklar n pazarlanmas konusunda Türkiye'nin jeopolitik konumunun önemini aç klamak amac yla yap lan bu çal ma, yüksek lisans tezi olarak haz rlanm r.

Bilgi ve tecrübeleri ile bize gerekli olan e itimi veren ba ta Sosyal Bilgiler E itimi Anabilim Dal Ba kan Prof. Dr. Yusuf KÜÇÜKDA olmak üzere bölüm hocalar ma; ayr ca yüksek lisans e itimim boyunca beni bilgileri ile ayd nlatan ba ta Co rafya E itimi Anabilim Dal Ba kan Yrd. Doç. Dr. Adnan PINAR olmak üzere tüm bölüm hocalar ma te ekkürü bir borç bilirim.

Ayr ca hem lisans hem de yüksek lisans e itimim boyunca örnek ald m, bana yol gösteren, bu uzun süreçte benden destek ve ho görüsünü esirgemeyen dan man m Yrd. Doç. Dr. Adnan Do an BULDUR’a te ekkür ederim.

Hayat n her a amas nda bana güven duyan, zor zamanlar mda yan mda olduklar bildi im sevgili babam Recep UZEL , annem Hülya UZEL , karde lerim Hilal ve Bar UZEL ile e im Kerim AÇIKGÖZ'e tüm ilgi ve anlay lar için müte ekkirim.

Konya'da bulundu um süre zarf nda bana bu ehirde de ailem oldu unu hat rlatan ve tecrübeleri ile bana yol gösteren day m Prof. Dr. Haluk AFAK ile yengem Yasemin AFAK'a te ekkürlerimi sunar m.

(5)

T. C.

SELÇUK ÜN VERS TES

itim Bilimleri Enstitüsü Müdürlü ü

Ad Soyad EYMA AÇIKGÖZ

Numaras 085214031006

Ana Bilim / Bilim Dal lkö retim / Sosyal Bilgiler E itimi Program Tezli Yüksek Lisans

Tez Dan man YRD. DOÇ. DR. ADNAN DO AN BULDUR

Tezin Ad HAZAR PETROLLERJEOPOL K KONUMUNUN ÖNEMN PAZARLANMASINDA TÜRK YE’N N

ÖZET

Jeopolitik; siyasi, ekonomik ve be eri co rafya bilgilerini kullanarak ülkelerin gelece ini belirleyen bilim dal r. Bir ülkenin co rafi konumu, do al zenginlikleri, topraklar n verimlili i, su kaynaklar , tarihi, sosyokültürel yap gibi faktörler jeopolitik konumun temelleridir. O ülke, bu temelleri göz önünde bulundurarak potansiyelinin fark na var r ve gelece e dair hükümler

kar r.

Türkiye; Asya ve Avrupa k talar aras nda, Afrika k tas güzergâh üzerinde, üç taraf denizlerle çevrili bir yar madad r. Ticaretin yap ld önemli bo azlara ve limanlara sahip, Akdeniz ticaretinde aktif rolü olan bir ülkedir. Ayr ca Türkiye, hem do u hem bat dünyas na yak nd r ve uluslararas ula m yollar n kesi im noktas ndad r. Türkiye petrol üreten ülkelerle tarihi, kültürel ve co rafi yak nl olan önemli bir jeopolitik konuma sahiptir.

Bu özel konum, özellikle petrol üretilen havzalara yak nl Türkiye’nin jeopolitik konumuna bamba ka bir önem ve anlam katm r. Çünkü petrol, di er bütün enerji kaynaklar aras nda en önemlisidir. Geli mek isteyen ülkeler, sanayile mek için petrole ihtiyaç duyarlar. Bu sebeple, petrol havzalar n

(6)

önemi artmaktad r. Bu havzalardan birisi de zengin petrol rezervlerine sahip olan Hazar Havzas 'd r.

Hazar Havzas , Hazar Gölü merkez olmak üzere, Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, ran ve Azerbaycan topraklar yla çevrili, petrol ve do al gaz aç ndan zengin bir havzad r. Hazar Havzas ’nda üretilen petrol ve do al gaz, dünyaya çe itli güzergâhlar kullan larak iletilmektedir. Bu güzergâhlardan baz lar Türkiye’den geçmektedir. Ekonomik ve siyasi aç dan istikrarl ve güvenilir bir ülke oldu undan, Türkiye do al bir enerji koridoru haline gelmi tir. Bu havzada üretilen petrol ve do al gaz; Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hatt ve Nabucco Do al Gaz Boru Hatt gibi hatlar ile Türkiye üzerinden Avrupa’ya pazarlanmaktad r. Bu ba lamda, Hazar Havzas petrol ve do al gaz n pazarlanmas nda Türkiye’nin jeopolitik konumunun önemi yads namaz.

(7)

T. C.

SELÇUK ÜN VERS TES

itim Bilimleri Enstitüsü Müdürlü ü

Ö

ren

cin

in

Ad Soyad EYMA AÇIKGÖZ

Numaras 085214031006

Ana Bilim / Bilim Dal lkö retim / Sosyal Bilgiler E itimi Program Tezli Yüksek Lisans

Tez Dan man YRD. DOÇ. DR. ADNAN DO AN BULDUR

Tezin ngilizce Ad THE IMPORTANCE OF TURKEY’S GEOPOLITICAL LOCATION ONMARKETING CASPIAN PETROLIUM

SUMMARY

Geopolitic is a branch of science which determines future of countries by using political, economic and antropogeographical datas. Such factors like geographical location, natural abundance, fertility of the lands, water sources, historical, sociocultural structure of any country are the basics of geopolitical location. Any country finds out its potential and reaches a conclusion about future by considering these basics.

Turkey is a peninsula surrounded by seas on three sides which is between Asia and Europe continents, on the route to Africa continent. It is a country with an active role in Mediterrenian commerce having significant straits and ports in which commerce is made. Turkey is close to both eastern and western part of the world and at the intersection point of international transportation routes as well. Turkey has a significant geopolitical location having historical,cultural and geographical closeness with oil producing countries.

This special location has given an extraordinary meaning and importance to its geopolitical location especially. Because of its adjacency to the basins where oil is produced. because, oil is the most important power supply among all the others. Countries that are willing to develop need oil in order to

(8)

industrialize. Therefore, the significancy of oil basins has been rising. One of these basins is Caspian Basin which has rich oil reserves.

Caspian Basin, Caspian Lake as the center, surrounded by Russia, Kazakhistan, Turkmenistan, Iran and Azerbaijan lands is a rich basin in terms of oil and natural gas reserves. Oil and natural gas, produced in Caspian Basin, is transferred to the world by using various routes. Some of these routes pass through Turkey. Owing to its being a stable and a reliable country in terms of economy and policy, Turkey became a natural energy passageway. Oil and natural gas produced in this basin has been being marketed to Europe via Turkey by the pipelines such as Baku-Tiflis-Ceyhan Crude Oil Pipeline and Nabucco Natural Gas Pipeline. In this context, the importance of Turkey’s geopolitical location can not be ignored in marketing Caspian region petroleum and natural gas.

(9)

NDEK LER

MSEL ET K SAYFASI ... i

YÜKSEK L SANS TEZ KABUL FORMU ... ii

ÖNSÖZ ... iii

ÖZET... iv

SUMMARY ... vi

TABLO L STES ... xii

EK L L STES ... xiii

EKLER L STES ... xiii

KISALTMALAR ... xiv

... 1

A) Amaç ... 3

B) Materyal ve Metot ... 4

C) Daha Önceki Çal malar ... 4

BÖLÜM I: JEOPOL K VE TÜRK YE’N N JEOPOL K KONUMU8 A) Jeopolitik... 8

1) Kavram, Kapsam ve Konusu... 8

2) Jeopolitik Konum ve Önemi ... 12

3) Jeopolitik Konum Aç ndan lk Medeniyetler ... 19

(10)

1) Jeopolitik Bak la Türk Tarihi ... 20

2) Türkiye’nin Jeopolitik Konumunun Temelleri ... 22

a) Asya ve Avrupa K talar Birbirine Ba lamas ... 23

b) Hem Do u Hem Bat Dünyas na Yak n Olmas ... 23

c) stanbul ve Çanakkale Bo azlar na Sahip Olmas ... 24

d) Balkanlara Yak n Olmas ... 27

e) Üç Taraf n Denizlerle Çevrili Olmas ... 29

f) Kafkaslar ve Orta Asya’daki Devletlere Yak n Olmas ... 30

g) Orta Do u Ülkelerine Yak n Olmas ... 31

h) Rusya’ya Yak n Olmas ... 33

BÖLÜM II: HAZAR PETROLLER VE PAZARLANMASI ... 35

A) Hazar Havzas Tarihine K sa Bir Bak ... 35

B) Hazar Havzas n Yeri ve S rlar ... 36

C) Hazar’a K Olan Ülkelere Genel Bir Bak ... 39

1) Rusya ... 39

2) ran ... 40

3) Azerbaycan ... 41

4) Türkmenistan ... 42

5) Kazakistan ... 42

(11)

E) Hazar Havzas nda Petrol ve Do al Gaz Kaynaklar ve Üretim Miktar . 47

F) Hazar’ n Statü Sorunu ... 51

G) Hazar Petrollerinin Pazarlanmas ... 54

BÖLÜM III: HAZAR HAVZASI ÜLKELER NDEN ÇIKAN PETROL VE DO AL GAZIN PAZARLANMASI N TÜRK YE TOPRAKLARINDAN GEÇEN VE GEÇMES PLANLANAN BORU HATLARI ... 58

A) Petrol Boru Hatlar ... 58

1) Gerçekle en Petrol Boru Hatlar ... 58

a) Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hatt ... 59

b) Kerkük-Yumurtal k Ham Petrol Boru Hatt ... 61

2) Gerçekle mesi Planlanan Petrol Boru Hatlar ... 62

a) Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru Hatt ... 62

b) Hazar Geçi li Ham Petrol Boru Hatt ... 63

B) Do al Gaz Boru Hatlar ... 63

1) Gerçekle en Do al Gaz Boru Hatlar ... 63

a) Nabucco Do al Gaz Boru Hatt ... 63

b) Mavi Ak m Do al Gaz Boru Hatt ... 66

c) Bakü-Tiflis-Erzurum ( ahdeniz) Do al Gaz Boru Hatt ... 67

d) ran-Türkiye Do al Gaz Boru Hatt ... 68

(12)

a) Trans-Hazar (Hazar Geçi li Türkmenistan-Türkiye-Avrupa) Do al

Gaz Boru Hatt ... 68

C) Petrol ve Do al Gaz Hatlar çin Genel Bir De erlendirme ... 69

BÖLÜM IV: HAZAR PETROLLER N PAZARLANMASI ÇERÇEVES NDE TÜRK YE’N N JEOPOL K KONUMUNUN ÖNEM ... 72

A) Petrol Üretim Alanlar na Co rafi Yak nl Aç ndan ... 72

1) Hazar Havzas ’na Yak n Olmas ... 73

2) Orta Do u’ya Yak n Olmas ... 74

B) Do al “Enerji Koridoru” Olmas Aç ndan ... 75

C) Bo azlara Sahip Olmas Aç ndan ... 77

D) Önemli Limanlara Sahip Olmas Aç ndan ... 79

E) Hazar Havzas Ülkeleriyle Tarihi ve Kültürel Yak nl n Olmas Aç ndan ... 81

F) Uluslararas Ula m Koridorlar n Kesi im Noktas nda Olmas Aç ndan ... 82

G) Bölge Ülkelerine Göre Ekonomisinin Daha Güçlü ve stikrarl Olmas Aç ndan ... 84

H) Bölge Ülkelerine Göre Demokratik stikrara Sahip Olmas Aç ndan .. 85

I) Avrupa Ülkelerinin Alternatif Enerji Güzergâh stekleri Aç ndan ... 87

SONUÇ ... 89

(13)

TABLO L STES

Tablo-1: 2010 Y tibariyle En Çok Petrole Sahip 17 Ülkenin Petrol Rezerv,

Üretim ve Rezerv Ömrü Bilgisi ... 45

Tablo-2: Büyük OPEC Üreticilerinin Aç klanan Petrol Rezervleri ... 46

Tablo-3: 2010 Y tibariyle En Çok Do al Gaza Sahip 20 Ülkenin Do al Gaz Rezerv Bilgisi ve Dünya Rezervleri çindeki Pay ... 48

Tablo-4: Hazar Bölgesi Kan tlanm ve Olas Ham Petrol Rezervleri ... 49

Tablo-5: Hazar Bölgesi Kan tlanm ve Olas Do al Gaz Rezervleri ... 49

Tablo-6: Hazar Havzas Ham Petrol Üretim Miktar ... 50

Tablo-7: Hazar Havzas Do al Gaz Üretim Miktar ... 50

Tablo-8: Kerkük-Yumurtal k Ham Petrol Boru Hatt Uzunlu u ... 62

Tablo-9: Ana Nabucco Hatt Uzunlu u ... 65

(14)

EK L L STES

ekil-1: Hazar Gölü ve Çevresinin Lokasyon Haritas ... 38

ekil-2: 2010 Y Dünya spatlanm Petrol Rezervleri ... 44

ekil-3: 2010 Y Dünya spatlanm Do al Gaz Rezervleri ... 47

ekil-4: Hazar Havzas ve Türkiye Aras ndaki Ba ca Petrol ve Do al Gaz Boru Hatlar ... 60

ekil-5: Nabucco Do al Gaz Boru Hatt Güzergah ... 64

ekil- 6: Trans-Hazar Do al Gaz Boru Hatt ... 69

ekil-7: Hazar Havzas Petrol ve Do al Gaz n Ta nd Ba ca Güzergâhlar ... 70

ekil-8: Bölgesel Olarak Dünya Petrol Rezervleri ... 74

ekil-9: Traceca Uluslararas Ula rma Koridoru Projesi ... 83

EKLER L STES Ek-1: Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hatt Kronolojisi ... 105

Ek-2: Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hatt Rakamlarla Genel Proje Verileri ... 106

(15)

KISALTMALAR

AÇG : (Azeri-Ç rak-Güne li) Azerbaycan' n petrol rezervleri aç ndan zengin olan ve petrol üretilen bölgesi

AGC : Uluslararas Ana Demiryolu Hatlar

AGTC : Uluslararas Kombine Ta mac k Hatlar

ASAM : Avrasya Stratejik Ara rmalar Merkezi

BIL : BOTA International Limited

BOP : Büyük Orta Do u Projesi

BOTA : Boru Hatlar ile Petrol Ta ma Anonim irketi

cf : (kübik feet)1 kübik feetin 28,317 cm³e e it oldu u ölçü birimi

DPT : Devlet Planlama Te kilat

DTM : T.C. Ba bakanl k D Ticaret Müste arl

EIA : ABD Enerji Bilgi daresi

EATL : Avrupa-Asya Ula rma A

GSMH : Gayr Safi Milli Has la

HPBH : Ham Petrol Boru Hatt

IEA : Uluslararas Enerji Ajans

TO : stanbul Ticaret Odas

KTO : Konya Ticaret Odas

NIC : (Nabucco Gas Pipeline International) Nabucco Do al Gaz Boru Hatt ’n n

(16)

OPEC : (Organization of Petroleum Exporting Countries) Petrol hraç Eden Ülkeler

Örgütü

TEN-T : (Trans Europen Transport Network) Trans Avrupa Ula m A

KA : Türk birli i ve Kalk nma daresi Ba kanl

TEP : Ton e de er petrol; enerji kaynaklar n mukayeseli de erlendirilmesinde kalorifik de er bak ndan e baza getirilmesi amac yla kullan lan bir sanal birimdir. 1 TEP (Ton E de er Petrol) = 1000 KEP (Kiloya E de er Petrol)

TPAO : Türkiye Petrolleri Anonim Ortakl

TRACECA: (Transport Corridor Europe – Caucasus – Asia) Avrupa–Kafkasya–Asya

(17)

Tarihte gelmi geçmi tüm milletler, devletlerini verimli topraklara, su kaynaklar n bol oldu u alanlara, ticaret yollar üzerinde kurmaya gayret etmi lerdir. Çünkü insanlar n hayatlar devam ettirebilmeleri için çal maya, üretmeye ve gelir elde etmeye ihtiyaçlar vard r. Bu ihtiyaçlar ndan hareketle 18. yüzy la kadar hem verimli hem de ticaretin yap ld topraklara egemen olmak istemi ve bu isteklerinden dolay birbirleri ile mücadele etmi lerdir. 18. yüzy lda Sanayi Devrimi’nin ard ndan yap lan mücadelelerin kapsam ve amac biraz daha geni lemi devletler enerjiye egemen olmak için mücadele etmeye ba lam lard r. Enerji bir anda hayat n içine o kadar girmi tir ki art k gün içinde birkaç saat enerjisiz kalmaya bile tahammülümüz kalmam r. Bu nedenle içinde bulundu umuz yüzy lda önemli olan enerjinin ilerleyen zamanda da önemini kaybetmeyece i hatta kaynaklar n tükenmeye ba lamas ile daha da önem kazanaca öngörüsünde bulunman n çok da yanl olmayaca söylenebilir.

Ekonomik yap günümüz devletlerinde siyasi, askeri ve sosyokültürel yap belirleyen etmen haline gelmi tir. Ekonomik olarak güçlenmek için sanayile mek, sanayile mek içinse enerji zorunluluktur. Devletlere göz gezdirdi imizde ekonomik ba ms zl henüz kazanmam ancak askeri ve siyasi platformda güçlü, bilimsel, kültürel, edebi alanda önemli çal malar yapan bir devlet göremeyiz. Çünkü devletlerin askeri, siyasi, bilimsel ve kültürel olarak geli ebilmelerinin ön ko ulu, ekonomik anlamda kalk nabilmeleridir. Ekonomik ba ms zl n gerçekle ebilmesi, yani fabrikalar n çal mas ve üretim yapmas bu kadar önemli olunca enerji ihtiyac do mu tur. Bu ihtiyaçtan hareketle devletlerin temel politikas “enerjiye hâkim olmak” olmu tur.

Enerji denildi inde akla ilk gelen kaynak ise, yenilenemez bir enerji kayna olan petroldür. Petrol, Sanayi Devrimi'nin ard ndan makinele menin ve sanayile menin vazgeçilmez unsuru olarak yer edinmeye ba lam r. Hem bir enerji kayna hem de bir hammadde olarak hayat n her alan na

(18)

girmi tir. Son yüzy llarda yap lan sava lar n birbirinden farkl nedenleri varm gibi gözükse de hep bir gerçe i ta rlar içlerinde: emperyalist devletlerin geni sömürgelere hâkim olup petrole ula arak zenginle mek istemeleri. Dünyadaki siyasi, ekonomik ve sosyal ili kiler hep bu politika ile yürütülmü tür. 20. yüzy la damgas vuran bu politikay Churchill u ekilde özetlemi tir: “Bir damla petrol, bir damla kandan daha de erlidir.

Geli mek isteyen devletler enerji ihtiyaçlar kar lamak için gözlerini zengin petrol kaynaklar na çevirmi lerdir. Petrol havzalar içinde önemli paya sahip ve jeopolitik önemi büyük bir havza da Hazar Havzas ’d r. Türkiye ise Hazar Havzas ’na hem co rafi olarak yak nd r hem de havzada bulunan devletler ile tarihi ve kültürel ba lar vard r. Ayr ca buradaki petrol, Avrupa’ya Türkiye topraklar ndan pazarlanmaktad r. Bu durum Türkiye’yi do al bir enerji köprüsü durumuna getirmektedir.

Türkiye, bulundu u co rafi konum dolay yla bat ve do u blo unun ortas nda, Asya ve Avrupa k talar birbirine ba layan, Afrika k tas na geçi yolu üzerinde, çok de erli iki bo aza sahip, Akdeniz ticaretinde söz sahibi, Balkanlar, Kafkasya ve Orta Do u’ya yak n, petrol ve do al gaz boru hatlar n geçi güzergâh nda olan bir kav ak noktas r. Türkiye bulundu u konumun yan s ra tarihi birikimi, sosyokültürel yap ile de di er birçok devlete nazaran büyük avantajlara sahiptir. Bu faktörler elbette ki Türkiye’nin jeopolitik konumunun önemini her geçen gün art rmaktad r ve dünyadaki her geli me ve yenile me ayn zamanda Türkiye’nin de geli me ve yenile mesini gerektirmektedir.

Bu yenile menin nedeni tarihin gerektirdi i bir yenile medir. Çünkü dünyadaki temel ta lar geçmi ten günümüze çe itli nedenler ile de ikli e ram r. Balkanlardaki ba ms zl k mücadeleleri, Sovyetler Birli inden ayr lan devletlerde bulunan ve birçok devletin bu durumdan yararlanmay bekledi i otorite bo lu u, Orta Do u’da her geçen gün artan kar kl klar ve tüm bunlar n üzerine Bat devletlerin yapt sömürgecilik faaliyetleri ve sözde demokrasi aray lar ile dünya çalkalanmaktad r.

De en dünya düzeni içerisinde Türkiye’nin d siyasi alanda istikrarl ve emin ad mlarla yürümesi gerekmektedir. Bu nedenle çevresinde meydana

(19)

gelen küresel boyuttaki her geli meyi iyi anlamal , yorumlamal , tarihi ile ili kilendirerek ders ç karmal ve yanl a dü memelidir. Ayn zamanda ekonomik at mlarda bulunarak geli mi lik seviyesini art ran, di er devletler ile yeni ili kiler stratejisi geli tiren, problemden çok çözüm bulan, güvenilir bir devlet olmak zorundad r.

Bilindi i gibi Hazar petrollerinin Bat ya pazarlanmas nda birçok yol kullan labilir. Ancak bu enerjinin aktar lmas nda öncelikle tercih edilen durum enerjinin güvenilir ve en k sa yoldan sevk edilmesidir. Türkiye’nin bulundu u co rafyada bölgesel olarak gücünü art rabilmesi için bulundu u co rafyan n ona sundu u imkânlar iyi kullanmal , bu imkânlar avantaja dönü türecek birliktelikler yapmal r. E er Türkiye bu konuda hedeflerini gerçekle tirebilir, enerjiyi Bat pazarlar na ula rabilecek ekilde di er devletler ile yapt ekonomik i birli i ve dayan ma birlikteliklerini art rabilirse bu durum Türkiye’nin jeopolitik önemine etki edecektir.

A) Amaç

Jeopolitik, devletlerin co rafi özellikleri ile siyasetleri aras ndaki ili kiyi inceleyen bir bilim dal r. Jeopolitik konum ise devletlerin sahip oldu u co rafi, ekonomik ve sosyokültürel faktörler nda siyasi politikalar etkileyen ve önemlerini belirleyen bir kavram olmu tur. Geçmi te ve günümüzde devletlerin siyasi arenadaki rollerini hep jeopolitik konumlar belirlemi tir. Türkiye de var olan jeopolitik konumu ile bulundu u co rafyan n ona bah etti i imkânlar sayesinde önemi büyük topraklarda yer almaktad r.

Hazar Havzas zengin petrol ve do al gaz kaynaklar ile önemli bir enerji üreticisidir. Türkiye’nin Hazar Havzas ’na olan co rafi, tarihi ve kültürel yak nl , Türkiye’yi enerji üreticisi Orta Asya ve enerji ithalatç Avrupa devletleri aras nda enerji koridoruna dönü türmü tür. Bu çal man n amac , Hazar petrollerinin Bat pazarlar na ula lmas nda Türkiye’nin jeopolitik konumun önemini, hem co rafi konum itibariyle hem de ekonomik ve siyasi arenada gösterdi i istikrarl tutumundan hareketle incelemeye çal makt r.

(20)

B) Materyal ve Metot

Bu çal ma, bir yüksek lisans tezi çal mas r. Ara rma birkaç a amada gerçekle mi tir. Öncelikle çal ma konusunun temel noktalar olu turan; jeopolitik konum, Hazar havzas , enerji gibi konularda kütüphane ve internette yap lan taramalarda bu konularda yaz lm birçok kitap, makale, tez, dergiye rastlan lm , bu belgelerden hareketle çal man n iskeletini olu turacak bölümler belirlenmi tir. Daha sonra alt ba klar olu turmaya çal lm r. Kaynaklardan ula lan bilgiler yorumlanarak ç kar mlarda bulunulmaya çal lm ve yaz m a amas na geçilmi tir. E er kullan lan dü ünce ba ka bir ki iye aitse bu bilgi dipnot ve kaynakçada gösterilmi tir.

Ayr ca say sal veriler ve ilgili haritalar ile ilgili BOTA , BIL gibi resmi sitelerdeki bilgilere ula lm r. Dünya genelindeki verileri elde etmek içinse Uluslararas Enerji Ajans ve ABD Enerji Bilgi daresi’nden birincil dereceden kaynaklar taranmaya çal lm r. Tüm bu bilgiler Co rafya'n n ilkeleri olan korelasyon, da m, nedensellik gibi ilkeler dâhilinde yorumlanm r. Gerekli görülen yerlerde bilgiler hem bu say sal veriler ile hem de görseller ile desteklenmi tir.

C) Daha Önceki Çal malar

“Hazar Petrollerinin Pazarlanmas nda Türkiye’nin Jeopolitik konumunun Önemi” adl yüksek lisans çal mas ile ilgili daha önceki y llarda yap lm çal malar görmek mümkündür. Bu çal malar n bölümleri zaman zaman farkl k gösterse de çal mada bir öngörü olu mas aç ndan önemli yol gösterici olmu lard r.

Özellikle jeopolitik konusunda Suat lhan’ n birçok önemli eseri vard r. Bunlardan biri de bizim çal mam zla ilgili olarak 1999 y nda yazd eseri “Kafkasya’n n De en Jeopoliti i”dir. lhan, bu eserinde günümüz siyasi yönelimlerini belirleyen jeopoliti in öneminden hareketle Kafkasya’n n dünü ve bugününü yorumlayarak bölgenin de en ve önem kazanan jeopoliti i hakk nda ç kar mlarda bulunmu tur.

(21)

Aras, 2001 y nda yazd ”Azerbaycan’ n Hazar Ekonomisi ve Stratejisi” adl kitab nda Sovyetler Birli i’nin da lmas n ard ndan ba ms z olan devletler aç ndan Hazar’ n ekonomik önemini vurgulam r. Petrol ve do al gaz rezervleri aç ndan zengin olan Hazar Havzas do al kaynaklar n ekonomik ve stratejik boyutunu inceleyerek buradaki devletlerin gelece ine dair ç kar mlarda bulunmu tur.

“Petrol ve Petrolün Jeopolitik Önemi” adl makalesinde Karaca (2003), petrolün kullan lmaya ba lad zamandan itibaren her dönemde uluslararas ili kilerde etkisini gösterdi ine de inmi tir. Petrole sahip olan ülkelerde bu enerji kayna na egemen olabilmek için devletlerin ç kar çat malar n ya and ve burada yer alan ülkelerin bu nedenle hiçbir zaman huzur içinde ya ayamad klar ndan söz etmi tir. Hazar da bu bölgelerden biridir. Bu topraklar, birçok çat maya sahne olmu tur ve olmaya da devam edecektir. Buradaki ülkelerin geli ebilmesi ve ç kar çat malara engel olabilmesi için var olan enerji kaynaklar ndan yararlanmalar ve enerjiyi ihtiyac olan ülkelere sat p ekonomilerini güçlendirmeleri gereklidir. Bu durumda yeni ortakl klar gerektirir. Türk Cumhuriyetleri’nin tam ba ms zl klar için Türkiye siyasi ili kiler ba lam nda önemli ortakt r ve bu avantaj de erlendirmelidir.

Zeliha Vural’ n (2006), “Hazar Havzas Enerji Kaynaklar n Uluslararas Politikadaki Yeri ve Türkiye’ye Etkisi” adl yüksek lisans tezi de çal mam zla ilgili bir tezdir. Vural’ n tezinin kilit noktas , enerji kaynaklar r ve bu kaynaklar içinde en önemlisi petroldür. Tezde 21. Yüzy n vazgeçilmez enerji kayna olarak petrolün ve petrol havzalar n önemi vurgulanm r. De erli bir havza olarak Hazar Bölgesi petrol ve do al gaz kaynaklar na de inilmi tir. Hazar Bölgesi petrol ve do al gaz kaynaklar n uluslararas piyasaya ta nmas amac yla olu turulan ve planlanan petrol ve do al gaz boru hatlar üzerinde gerçekle en güç mücadelesinden bahsedilmi tir. Ayr ca Vural, Hazar Bölgesi aç ndan önemli bir güç olarak Türkiye’yi görmektedir ve Türkiye’nin buradaki Türk Cumhuriyetleri ile olan ili kilerini geli tirmesinin önemine de inmi tir.

(22)

“Uluslararas Ula rma Koridorlar nda Türkiye’nin Stratejik Rolü” adl çal may yapan Karata ve Oral (2007), Türkiye’nin uluslararas ula rma güzergâh üzerinde önemli bir yeri oldu una ve gelecekte de yeni, alternatif güzergâhlar aç ndan Türkiye’nin konumunun önemine de inmi lerdir.

Orhan Ahmedov (2008), “Türkiye-Azerbaycan Petrol ve Do al Gaz Boru Hatt Projelerinin Ülke ve Bölge Ekonomileri Aç ndan Önemi” adl yüksek lisan tezinde enerji jeopoliti i aç ndan Avrupa ve Asya k talar aras nda kilit ülke olmalar ba lam nda Türkiye ve Azerbaycan’ n önemini vurgulam r. Bu aç dan enerjinin geçi güzergâh nda yer alan ülkeler olarak bu iki ülke aras ndaki i birli inin önemini vurgulam r.

Koçgündüz (2009), “Hazar Bölgesi Enerji Politikalar ” adl yüksek lisans tezinde petrol ve do al gaz gibi iki enerji kayna n Hazar Havzas ’n nas l önemli bir güç merkezine çevirdi ine de inmi tir. Talep edilen enerji kaynaklar n enerjiye ihtiyaç duyan ülkelere ta nmas için boru hatlar n gereklili i vurgulanm r. 21. Yüzy lda Hazar Bölgesi’nin dünyan n güç merkezi olaca tezinden hareketle Hazar Bölgesi’nde ili kilerini geli tirmek isteyen ABD, Çin, Avrupa Birli i, ran ve Türkiye’nin bölge ile ilgili emellerine de inmi tir.

Tepealt , (2009), “Boru Hatlar Ula ve Potansiyelinin Türkiye’nin Siyasi Co rafyas ndaki Etkileri ve Önemi” adl yüksek lisans tezinde boru hatlar n, geçti i ve ula bölgelerin ekonomik ve politik anlamda kalk nabilmesi aç ndan stratejik bir öneme sahip oldu unu vurgulam r. Özellikle So uk Sava döneminin sona ermesinin ard ndan ABD ve Rusya ile müttefiklerinin Hazar ve Orta Asya gibi önemli petrol havzalar n payla m mücadelesine girdi ine de inmi tir. Türkiye ise petrol aç ndan çok önemli bir jeopolitik konuma sahiptir. Geli ebilmek için tek ko ulu enerji kaynaklar olan do u ülkeleri ile geli mi enerji fakiri bat ülkeleri aras ndad r. Türkiye bu konumu itibariyle stratejik bir geçi ülkesidir. Bu durumu, Türkiye’nin boru hatlar siyasetine etki eden küresel ve bölgesel güçlerin tutumu nda incelemi tir. Bunun yan s ra ihtiyaç duydu u enerjiyi sürekli temin

(23)

edebilmektedir. Çal ma Türkiye’ye ula an mevcut ve planlanan petrol ve do al gaz boru hatlar ile sona ermektedir.

en’in (2009) “Hazar’ n Kan : Orta Asya’n n Petrolle Yaz lan Tarihi” adl eseri Orta Asya’n n sahip oldu u petrol ve do al gaz kaynaklar ve bu kaynaklar üzerindeki ç kar çat malar ele alan önemli bir eserdir. Bu iki önemli enerji kayna u runa mücadelelerin ya and , sava lara neden olan kaynaklard r. Orta Asya’da Sovyetler Birli i’nin parçalanmas ile yeni bir dünya düzeni ba lam r. Bu dünya düzeninde geli mek isteyen devletlerin enerji kaynaklar ele geçirebilmek amac yla yapt klar nüfuz mücadelelerini anlatm r.

Bizim çal mam zla ilgili olarak yap lan çal malardan biri de Mehmet Burak zgi’ye (2010) aittir. “Hazar Havzas Enerji Kaynaklar n Ula lmas nda Türkiye’nin Rolü” ad ile haz rlanan yüksek lisans tezi, enerjiye dayal jeopoliti in önemini anlatan bir çal ma olmu tur. Bu tez, enerji kaynaklar bak ndan zengin bir havza olan Hazar Havzas ’nda Sovyet Rusya’n n da lmas n ard ndan süper güç olan ABD ve Rusya’n n artan egemenlik çabas na de inmi tir. Ayr ca çal mada Hazar Havzas petrol ve do al gaz boru hatlar na ve geçti i güzergâhlara da yer verilmi tir. Bu havzan n günümüz enerji kaynaklar aras nda çok önemli bir yere sahip oldu u gerçe ini göz önünde bulundurarak, enerjinin enerjiye ihtiyac olan ülkelere ula lmas konusunda Türkiye’nin bugünkü ve gelecekteki rolü vurgulanm r.

Asl han Turan’a (t.y.) ait “Hazar Havzas ’nda Enerji Diplomasisi” adl makale yine çal mam z ile alakal r. Bu makalede devletlerin ekonomik olarak büyüyebilmeleri ve refah seviyelerini art rmada önemli bir rol oynayan enerji kaynaklar na egemen olabilmek için yapt klar güç mücadelelerinden bahsedilmi tir. Enerji güvenli i, Hazar’ n statüsü ve jeopoliti ini inceleyerek havza üzerinde bölgesel aktörler olarak Türkiye ve Rusya gibi yak n co rafyadaki ülkelerin önemi ile küresel aktörler olarak ABD ve Çin gibi ülkelerin enerji stratejilerine de inmi tir.

(24)

BÖLÜM I: JEOPOL K VE TÜRK YE’N N JEOPOL K KONUMU

Hazar Havzas petrollerinin pazarlanmas nda Türkiye’nin jeopolitik konumunun öneminin belirlenebilmesi için öncelikle jeopoliti in anlam , kapsam , konusu ve önemi belirlenmelidir. Daha sonra bu bilgilerden hareketle Türkiye’nin de jeopolitik konumunun önemini vurgulamak gereklidir.

A) Jeopolitik

Jeopolitik kavram , tarihin her döneminde önemli olmu , günümüzde da önemini koruyan, siyasi ili ki ve yönelimlerin kaderini belirleyen bir kavramd r. lk olarak jeopoliti in kavram, kapsam ve konusuna daha sonra ise jeopolitik konumun önemine tarihten örnekler vererek de inmek yerinde olacakt r.

1) Kavram, Kapsam ve Konusu

“Jeo” (yer) ve “Politik” (devlet i lerini düzenleme, siyaset) kelimelerinin birle imi ile olu an “jeopolitik” kelimesi, “bir devlette uygulanan politika ile o yerin co rafyas aras ndaki ili ki” anlam na gelir.

Sözlük anlam olarak kar za ekonomik ve siyasi co rafya verilerine göre d siyasetin saptanmas (Özey, 1998: 11) olarak ç ksa da jeopolitik kelimesinin anlam ve i levi konusunda geçmi ten günümüze kadar birçok farkl tan m yap lm ve birçok dü ünür bu kavrama farkl aç lardan bakm lard r.

Jeopolitik kelimesini ilk kez sveçli siyasi co rafyac Rudolf Kjellen kullanm r ve ona göre jeopolitik, “Co rafi mekan içinde ilmi olarak devletlerin incelenmesidir. Devlet varl n tabiat kanunlar ve insan davran lar aç ndan tetkik ve k ymetlendirilmesidir”. C. Haushofer’e göre ise jeopolitik, “Co rafi bölgenin ve tarihi geli melerin etkisi alt nda de en siyasi hayat eklinin üzerine ya ad yer ile münasebetidir” ( lhan, 1989: 14).

(25)

Özey’e göre (1999: 1) jeopolitik, devletlerin co rafi özellikleri ile siyasetleri aras ndaki ili kileri inceleyen bilimdir. Di er bir deyi le uluslararas siyasette, co rafi etmenlerin güç ili kileri üzerindeki etkisinin incelenmesidir. Tarakç (2003: 33) ise jeopoliti i u ekilde tan mlamaktad r; bir milletin, milletler toplulu unun veya bir bölgenin, mevcut co rafi platform üzerinde, de meyen unsurlar ve de en unsurlar dikkate alarak, güç de erlendirmesi yapan, etkisi alt nda kald o günkü dünya güç merkezlerini, bölgedeki güçleri inceleyen, de erlendiren, hedefleri ve hedeflere ula ma art ve a amalar ara ran, belirleyen bir bilimdir.

Ar ba ’a göre (2007: 9), co rafya gibi jeopolitik de bir bölgenin matematik konumu, iklimi, ada devlet ya da k ta içi devlet olmas , yeryüzü ekilleri, yer alt ve yer üstü zenginlikleri gibi do al faktörler ve o bölgenin; bir dinin merkezi olmas , bir kültüre ait mimari ve sosyo-kültürel miras n var olmas , oradaki sanayile me faaliyetleri gibi be eri faktörlerden etkilenir.

lhan’a göre (1999a: 19-20) jeopolitik, bugünkü ve gelecekteki politik düzeyde güç ve amaç ili kisini fiziki ve siyasi co rafyay esas alarak inceler. Bütün güç unsurlar n co rafi platform ve verilerle politikaya verdi i yönü belirler. Yani k saca jeopolitik, co rafyan n bütün unsurlar yla ve türleriyle aktifle mesidir. Günel (2004: 25,28 ) ise jeopoliti in, co rafyadan politikaya do ru bir bak oldu unu söyler. Co rafi unsurlar n askeri stratejide kullan lmas n d politikada belirlenen amaçlar gerçekle tirmek ve daha ileriye götürmek konusunda destekleyece ini belirtir.

Birçok dü ünürün jeopolitik konusunda farkl tan m yapmas na kar n bir ortak noktada bulu tuklar söylenebilir. Bu ortak nokta ise “co rafya”, “devlet”, “politika” ve “jeopolitik” kavramlar n birbirinden ayr lmaz, tersine birbirlerini etkileyen, ekillendiren kavramlar olmas r. Buradan hareketle jeopolitik, co rafyan n siyasi, ekonomik, be eri co rafya bölümlerinden hareketle devletin gelece ine ili kin hükümlere varan ve devlet politikas üreten bir çal ma alan r diyebiliriz. Devletlerin politikalar ile ilgili kararlar al rken ise önceden tasarlanan alternatif politikalar do rultusunda tarihten ders ç kararak ak lc çözümler uygulan r.

(26)

Jeopolitik, teorik ve ki iye ba de il, bilimsel ve uygulanabilirdir. Devletin strateji ve politik çerçevesini çizen, ülkenin askeri, ekonomik ve siyasi gücünün uygun zamanlarda kullan lmas için yol gösteren ve gelece i görebilmek için u ra an bir çal ma alan r.

Jeopolitik ile ilgili baz görü ve teoriler vard r. Bunlara k saca de inmek yerinde olacakt r. Amiral Alfred T. Mahan, “Deniz Hâkimiyet Teorisi”ni ortaya atm r. “Tarihin Ak Üzerinde Deniz Gücünün Etkisi” adl kitab nda denizin bir devlet için önemini ve denizde güç kazanmak isteyen bir milletin sahip olmas gereken eyleri anlat r. Mahan’a göre tarih boyunca dünya hâkimiyeti kurmada hâkim güç, deniz olmu tur. S rlar karada olan bir ülkeye göre deniz k nda olan devletlerin co rafi bak mdan çok büyük avantajlar n oldu unu söyler (Downs, 2005: 139).

r Halford J. Mack nder, “Kara Hâkimiyet Teorisi”ni savunmu tur. Mack nder’e göre co rafi ke ifler ile birlikte art k dünya üzerinde ula lmam hiçbir yer kalmam , ke if defteri kapanm r. Bununla birlikte deniz gücünün hâkim oldu u ça da art k kapanm r ve “kara gücü” ça gelecektir. Dünyan n mihver bölgesi eski dünya k talar olarak bilinen Asya, Avrupa ve Afrika k talar n bütünüdür. Do u Avrupa ve Sibirya bölgesi dünyan n “Heartland” (kalp sahas ) olu turur (Özey, 1999: 18). Ona göre bu bölgenin çevresinde iki ku ak vard r. ç ku akta Almanya, Avusturya, Hindistan ve Çin; ku akta ise ngiltere, Güney Afrika, Avustralya, ABD, Kanada ve Japonya vard r. ç ku kontrole alan devlet (bugünkü Rusya) d ku kontrol alt nda tutabilir.

Mack nder’in teorisine kar k “Kenar Ku ak Hâkimiyet Teorisi”ni savunan Nicholas J. Spykman’dan gelmi tir. Spykman da Mack nder gibi dünyay ayn ekilde bölmü tür ancak daha sonra onun görü lerinden ayr r. Çünkü dünya hâkimiyeti, içten d a de il d tan içe do ru gerçekle ir. D ku a hâkim olan, iç ku a; iç ku a hâkim olan ise dünyan n kalbine hâkim olur.

ABD’li havac lar “Hava Hâkimiyet Teorisini”ni ortaya atm lard r. Teorinin temellerini ise Havac Albay Hausy Scitaklian belirlemi tir. Bu

(27)

teorinin temel felsefesine göre “Havaya hükmeden bir millet, tüm dünyaya hâkim olur ve havac kta üstün olmak gereklidir.”

20. yüzy lda baz jeopolitikçiler taraf ndan “Ku atma Teorisi” ortaya at lm r. Dünya; Rusya ve Çin’in olu turdu u K tasal Avrasya ve ABD, Bat Avrupa ve Japonya’n n olu turdu u Deniz Ticaretine Ba ml Bölge’den olu ur. Bu iki stratejik bölge aras nda kalan Orta Do u, Afrika, Güney ve Güneydo u Asya, Orta Asya gibi bölgeler Hassas Bölgedir (Özey, 1999: 33).

Francis Fukuyama, “Tarihin Sonu Teorisi”ni ileri sürmü tür. Fukuyama’ya göre, tarihte görülmü bütün medeniyet yap lar son dönemde ortaya ç kan bat demokrasi ve medeniyetinin de er yarg lar na teslim olmu tur. Aran lan ideal sitem sona erdi ine göre tarih son bulmu tur.

ABD’li Samuel Huntington taraf ndan “Medeniyetler Çat mas Teorisi” savunulmu tur. Gelecekte dünyada meydana gelecek büyük olaylar n nedeni, ideolojik ve ekonomik de il kültürel olacak. Milli devletler güçlü olsa da büyük mücadeleler farkl medeniyetlere mensup grup ve milletler aras nda meydana gelecek.

Samuel Huntington’ n teorisine kar ç kan ngiliz ara rmac lar Barry Buzen ve Gerald Segal taraf ndan “Medeniyetler Bütünle mesi Teorisi” ortaya at lm r. Gelecekte medeniyetler çat mayacak çünkü Bat medeniyeti tüm dünyaya kesinlikle egemen olacakt r.

Dünyay büyük bir satranç tahtas na benzeten ABD’li Zbigniew Brzezinski ise, “Büyük Satranç Tahtas Teorisi”ni ortaya atm r ve en verimli oyun alan n Avrasya oldu unu vurgulam r. Bu co rafyada Fransa, Almanya, Rusya, Çin ve Hindistan’ n be stratejik oyuncu ve Ukrayna, Azerbaycan, Güney Kore, Türkiye ve ran’ n be jeopolitik mihver devlet oldu unu söylemi tir. Bu oyunun ba oyuncusu olarak da ABD’yi görmektedir.

Ramazan Özey ise “Merkezi Türk Hâkimiyet Teorisi”ni savunmu tur. Özey’e göre Asya, Avrupa ve Afrika kara kütlelerinin birle me noktas nda olan Anadolu yar madas , dünya kalesinin kalbini olu turmaktad r. Bu teorinin gerçekle ebilmesi kara, hava ve deniz gücünün birlikte geli mesine ba r.

(28)

2) Jeopolitik Konum ve Önemi

Jeopolitik konum, devletlerin matematiksel ve özel konumu, tarihi birikimi, sosyokültürel yap , kara ya da deniz a devlet olmas , su kaynaklar durumu, iklim ve bitki örtüsü, yer alt ve yer üstü zenginlikleri, ekonomik faaliyetleri gibi faktörler nda siyasi politikalar belirleyen ve ekillendiren, dünya üzerinde sahip oldu u önemi anlatan bir kavramd r. Tarihten günümüze insan topluluklar n, devlet organizasyonunu kurmadan önce jeopolitik konumu etkileyen ö eleri göz önünde bulundurarak yerle im yeri seçmeye gayret gösterdiklerini görmekteyiz. Çünkü bu jeopolitik konum

eleri o devletin imkân ya da imkâns zl klar belirleyecek etmenlerdir. Jeopolitik konumun önemini art ran bu ö eleri farkl aç lardan ele al p incelemek mümkündür. Bunlar;

Devletin co rafi konumu aç ndan:

Devletin co rafi konumu denildi inde akla hem matematiksel hem de özel konum gelmektedir.

Matematiksel konum, bir ülkenin dünya üzerindeki yerinin enlem ve boylam derecelerinin yard yla belirlenmesidir. Bu konum ülkenin iklim ve bitki örtüsünü belirleyen en önemli unsurdur.

Yerküreyi genel olarak üç ku a ay rsak; ekvator ve çevresi s cak ku ak, kutuplar ve çevresi so uk ku ak ve bu iki ku ak aras nda kalan bölgeye ise man ku ak ad verilmektedir. Ülkenin enlem dereceleri, içinde bulundu u ku belirler ki bu ku ak ülkenin jeopolitik önemine etki eden faktörlerden biridir. Örne in Rusya çok geni yüzölçümüne sahip olmas na kar n topraklar n büyük k sm kutup ikliminin görüldü ü so uk ku akta yer almaktad r. Oysa Türkiye 36º 42' kuzey paralelleri aras nda yani man ku akta yer al r ve bu da ülkenin konumunun önemini art r.

Özel konum ise bir ülkenin bulundu u yerin etraf ndaki da lara, denizlere, akarsulara, k talara, kom u ülkelere, yer alt ve yer üstü kaynaklara göre belirlenmesidir. Özel konum o ülkenin jeopoliti inin yan s ra dolayl

(29)

olarak iklimini, nüfus da , turizmini, ula m imkânlar ve ekonomik faaliyetlerini de etkiler. Bir ülke; önemli bo azlara sahip, ticaret yollar üzerinde, ticaretin yo un olarak yap ld denizlere k bulunan, geli mi ülkelere yak n ise jeopoliti i o derecede önem kazan r. Türkiye’nin sahip oldu u co rafi konum dolay yla, petrol zengini Hazar havzas ülkeleri ile petrol ihtiyac olan Avrupa devletleri aras nda yer almas bu faktöre örnek olarak verebiliriz. Bu durum Türkiye’nin uluslararas enerji koridoru olmas na olanak sa lam ve bölgesel bir faktör olarak dünya siyasetinde önemli bir

konuma ta r.

Co rafi konum, bize o ülkenin sahip oldu u potansiyellerin fark na varmak, bu potansiyelleri yorumlayarak etkin k lmak için f rsatlar verir. Bir ba ka örnek vermek gerekirse; Türkiye, üç taraf denizlerle çevrili bir yar madad r ve çok önemli iki bo aza sahiptir. Var olan bu durum, co rafi konumun bize verdi i potansiyeldir. Bu potansiyeli uygun biçimde anlay p yorumlamak ve gerekenleri yapmak ise devletin geli ip büyümesi ve arzu etti i güce ula mas aç ndan hayati öneme sahiptir. E er ülkemizin bu avantaj ekonomik ve siyasi ili kilerin geli tirilip ilerletilmesi konusunda de erlendirebilirsek, i te o zaman co rafi potansiyelimizi do ru kullanm oluruz. E er co rafyan n bize sunduklar de erlendiremez ve geli memizin kayna haline dönü türemezsek i te o zaman gelmek istedi imiz noktaya hiçbir zaman gelemeyiz. Bu nedenle co rafi konum, iyi yorumlanmal devlet politikam z için yol gösteren ve gelece i gösteren bir çal ma alan olarak kullan lmal r (Hac saliho lu, 2001:71-72).

Devletin tarihi birikimi ve eserleri aç ndan:

Jeopolitik, devletin üzerinde ya ad co rafya nda, tarihinden ders alarak gelece e dair ufuklar belirlemesi oldu una göre devletin jeopoliti ini, ne co rafyadan ne de tarihten ayr incelemek mümkündür. Bilindi i gibi tarih, geçmi te ya anan olaylar neden sonuç ili kisi içinde belgelere dayanarak inceleyen bilim dal ve bir devletin var olabilmesini sa layan, kültür miras olu turan de erlerin tümüdür. Dünya üzerindeki her devletin k sa ya da uzun

(30)

bir tarihi vard r. Her millet atalar n kimler oldu unu, temel özelliklerini, neler ile u ra klar , hangi devletler ile ne gibi ili kiler kurduklar bilmek ister. Bunun için ara r, inceler, ö renir, gelece e emin ad mlarla yürüyebilmek için geçmi ten ders ç kar r. Yani tarihini jeopolitik unsurlar ile

nar ve devlet, siyasetini bu bilgiler nda yönlendirir.

Bir toprak parças na yerle en tüm milletler, var olu lar kan tlamak ve bay nd rla mak amac yla hastane, okul, ibadet yeri, çe me gibi eserler yapm lard r. Bu eserlerin bir k sm toprak üstünde kalabilmi iken bir k sm na ise arkeolojik çal malar sonras toprak alt nda ula mak mümkündür. Geçmi ten günümüze kalm bu eserlere “tarihi eserler” demek mümkündür. Tüm bu tarihi eserler, o topraklarda birçok milletin ya ad n ve kültürel zenginli in var oldu unun en güzel kan r.

Örne in stanbul’u ele alal m. stanbul, sahip oldu u jeopolitik konum eleri sayesinde tarih boyunca birçok medeniyetin gelip geçti i, u runa sava lar n yap ld bir ehir olarak, birçok devlet için vazgeçilmez öneme sahip olmu tur. Çünkü stanbul; Asya ve Avrupa k talar birbirine ba layan, çok önemli bir bo aza sahip hem d hem de bir iç denize k bulunan, üç iklimin görüldü ü dolay yla her devletin ba kent yapmak istedi i bir ehirdir. Uzun süre Bizans’ n elinde bulunun bu ehri birçok Osmanl Devleti padi ah ku att ysa da alamam r. Fatih Sultan Mehmet “Ya ben stanbul’u alaca m, ya stanbul beni” dü üncesiyle yola ç km ve stanbul’u ald ktan sonra bu ehirdeki en büyük kiliseyi camiye çevirmeyi akl na koymu tur. 1453 y nda Ortaça kapat p, Yeniça açan dönüm noktas olarak tarihe geçen stanbul’un fethi sonras en büyük kilise olan Ayasofya kilisesi camiye çevrilmi ve ibadete aç lm r. Bugün Ayasofya hem Müslümanlar hem de Hristiyanlar için büyük öneme sahiptir. Bu tarihi eserimizin birçok millet için ayr cal kl bir konuma sahip olmas , jeopolitik konumun tarihe yans mas n ve etkisinin en güzel örne idir.

(31)

Devletin bir deniz ya da kara devleti olmas aç ndan:

Bir devletin kara ya da deniz devleti olmas yani özel konumu o devletin jeopoliti ini ve bunun siyasete yans mas ekillendiren önemli özelliklerden biridir. te bu nedenle jeopoliti e dair teoriler olu turulurken Alfred Mahan “deniz hâkimiyet teorisi”nde dünyan n merkezini denize k bulunan ve dünya ticaretinde rol oynayan devletlerde görürken; S r Halford Mackinder ise “kara hâkimiyet teorisi” ile eski kara kütleleri olan Asya, Avrupa ile Afrika’n n dünyan n kalpgâh olu turdu unu ileri sürmü tür. Bu gibi teoriler ileri sürüldükleri zaman diliminde ve çok daha sonralar konu ulmu , yorumlanm , incelenmi yani etkileri büyük olmu tur.

Bu teorilerden hareketle, bir deniz devleti ile kara devletinin sahip oldu u avantajlar ve dezavantajlar n ayn olmad söyleyebilsek de devletin denizlerle çevrili olmas demek ayn zamanda devletin ani bir sald dan uzak olmas ve d tehlikelere kar kendini güvene almas anlam na gelir. Bu durum yani d tehdidin olmamas , devletin geli ip güçlenmesine do rudan etki eden etmenlerden biridir. Örne in Amerika, bir deniz devletidir. Di er devletler buraya ula mak için okyanuslar geçmek zorundad rlar. Bu durum Amerika’y

tehlikelere kar bir kara devletine göre daha korunakl hale getirmi tir. Türkiye ise üç taraf denizlerle çevrili olmas na ra men sekiz devlete n bulundu u bir kara devletidir. Bu da Türkiye’nin her an d sald ya aç k olmas anlam na gelir ve askeri savunma büyük önem kazan r. Deniz n olmas ticari ve kültürel al veri anlam nda olumludur. Zaman zaman Türkiye, denizi di er devletler ile beraber kullanman n getirdi i baz problemler ile kar la sa da kara s n olmas n meydana getirdi i problemler daha fazlad r.

Devletin sosyokültürel yap ndan:

Sosyokültürel yap , bir toplumun ya da toplumsal bir grubun kendine özgü kültürü anlam na gelmektedir. Her toplumsal yap , geçmi ten ald izlerle gelece ine yön verir. Geçmi te o toplumun ülke içi ve d ndaki gücü

(32)

gelece e dair ipuçlar verir bize. Bu nedenle bir devletin sosyokültürel yap iç ve d siyasi ili kiler aç ndan ve tarihi geçmi i göz önünde bulundurularak incelemek mümkündür. Kimi devletler vard r ki ülke içinde farkl etnik köken ve farkl dinlere mensup insanlar ya ar. Kimi devletler ise ulus devlet olma politikas izleyerek topraklar nda sadece kendi milletinin var olmas ister.

Bilindi i gibi Türk milleti geçmi ten günümüze kurmu oldu u devlet örgütlerinde ba ka milletlere “ho görü” ile yakla r. Devletinin s rlar içinde ya ama iste i duyan herkesi dil, din, rk ayr yapmadan vatanda saym r. Bu sayede Osmanl mparatorlu u, 600 y l hüküm sürmü ve bir cihan hâkimiyeti kurmu tur. Bu aç dan Osmanl Devleti’nde görüldü ü üzere farkl kökene sahip insanlar n bir arada olmas kültürel zenginlik anlam na gelir. Ancak gözünü topraklar za dikmi olan devletler, devletimizin çok uluslu yap ndan yararlanmak için her yolu denemi ve az nl klar ayakland rarak ülke bütünlü ünü bölmeye niyetlenmi lerdir. Zengin kültürümüz birçok konuda avantaj iken bu konuda kar za dezavantaj olarak km r. Yani dil, din, tarih, kültür ve amaç farkl , devletin kültürünü zenginle tirir ancak kimi zaman ise problem do urabilecek durumlard r. Orta Do u ve Kafkaslar , bu duruma örnek olarak verebiliriz. Bu topraklarda etnik aç dan zenginlik söz konudur. Ancak geçmi ine ve bugününe bakt zda siyasi olarak bütünlük ve istikrar söz konusu de ildir.

Devletin sosyokültürel yap , ayn zamanda demokrasiye nas l bakt da gösterir. Demokratik toplumlarda ülke s rlar içinde ya ayan herkes o devletin vatanda olarak kabul edilir ve kendi dinlerini ya ama özgürlü üne sahiplerdir. Ancak bu özgürlük fikri amac a arsa daha önce de bahsetti imiz gibi kar za problem olarak ç kar. Bu nedenle devlet, farkl kökenlerden olu an bir halka da sahip olsa ülkenin resmi bir dili, milli e itim politikas ve millet olma uuru olmal r. Bu sosyokültürel yap ülkenin bütünlü ünü tehdit etmeyecek ekilde oturtmu devletler, ülke içi ve d nda bar içinde olurlar ve bu durum da o devletin jeopolitik önemini art r.

(33)

Devletin su kaynaklar n bol olmas aç ndan:

Geçmi ten günümüze yerle melerin seçiminde en belirleyici unsurlar n ba nda su kaynaklar gelmektedir. Temel geçim kaynaklar tar m olan ilk medeniyetlerden itibaren insanlar tar m arazilerini sulayabilmek amac yla, su kaynaklar n bol oldu u yerlere yerle mi ler ve suyu tarlalar na aktarabilmek için su kanallar yapm lard r.

Örnek vermek gerekirse Urartular; ya amlar n ve üretimin devaml için gerekli olan su problemini çözmü , tarlalar , ba ve bahçeleri sulama, içme, ar nma, kullanma suyu için gerekli olan kanallar, barajlar yapm lard r (Koçak ve ahin, t.y.: 348). Ya am n devam için yiyecek, yiyece in üretilmesi için tar m, tar n yap labilmesi için verimli toprak, verimli toprak içinse su gereklidir. Bu aç dan su kaynaklar devletler için ya amsal öneme sahiptir.

Devletin yer alt ve yer üstü zenginlikleri aç ndan:

Bir devletin sahip oldu u yer alt zenginlikleri olarak petrol, do al gaz, ta kömürü, bor, uranyum vb. kaynaklar ve yer üstü zenginlikleri olarak ise ormanlar, su gücü, rüzgâr, güne vb. gibi kaynaklar kar za ç kar. Bu kaynaklar geçmi ten günümüze kadar insan ya am için do al çevrenin vazgeçilmez bir parças olmu tur. Ancak enerji kaynaklar yeryüzünün her noktas na e it bir ekilde da lmam r. te da mdaki e itsizlik, ülkeler aras nda anla mazl a ve sava lara yani bu kaynaklara egemen olma çabas na neden olmaktad r (Özey, 1999: 108). Yani devletler aras ndaki bütün mücadele do al kaynaklar üzerinde egemenlik kurma mücadelesine dayan r (Hac saliho lu, 2001: 75).

Dünyada görülen ilk yerle melerden itibaren insanlar ya ayacaklar yerlerin seçiminde yer alt ve üstü kaynaklar n bol olmas tercih etmi lerdir. Daha önce de sözünü etti imiz gibi ilk medeniyetler temel geçim kaynaklar olan tar mla u ra abilmek için su kaynaklar n bol oldu u yerleri ve verimli topraklar tercih etmi lerdir.

(34)

Günümüzde ise tercih edilen as l zenginlik, yer alt zenginli idir. Enerji kaynaklar ve maden Sanayi Devrimi’nin ard ndan ülkelerin siyasi ili ki ve yönelimlerini belirleyen unsurlar n ba nda gelmi tir. Günümüz dünyas n artan nüfusuna kar n kaynaklar n her geçen gün tükenmesi petrol ve do al gaz n önem ve de erini bir kat daha art rmaktad r. Bu nedenle sanayile meye çal an ve sanayile mi devletlerin tek derdi hammadde ve enerji kaynaklar na daha ucuza ula ma çabas olmu tur. Bu nedenle hammadde ve enerji kaynaklar bak ndan zengin olan topraklar, güç mücadelesinin sahnelendi i topraklar olmu tur ve olacakt r.

Devletin ekonomik faaliyetleri aç ndan:

Ekonomik faaliyetler denildi inde; tar m, hayvanc k, madencilik, ormanc k, sanayi, ula m, ticaret vb. faaliyetler akla gelir. Bilindi i gibi dünya üzerindeki her bölgenin iklim ve bitki örtüsü ayn olmad gibi ekonomik u ra lar da ayn de ildir.

Ekonomik u ra , yani faaliyet kollar zaman içinde çe itlilik göstermeye ba lam r. lk medeniyetler için en önemli faaliyet tar m ve hayvanc k oldu u için toplumlar tar ma elveri li, hayvan otla için uygun,

man ilkimin ve su kaynaklar n bol oldu u yerleri tercih etmi lerdir.

Günümüzde en çok tercih edilen ekonomik faaliyet kolu ise sanayi ve ticarettir. Özellikle Sanayi nk lâb 'ndan sonra, sanayile me faaliyetleri ba lam , madene verilen de er artm ve devletler maden yataklar ele geçirmek, i lemek ve i ledikleri madenleri yüksek fiyata dünya pazar na ula rmak için mücadelelere girmi lerdir.

Ticaret ise tarihin her döneminde devletleraras ili kilere yön veren bir faktör olmu tur. Birkaç örnek vermemiz gerekirse tarih sahnesine ç kan ilk Türk devleti olan Büyük Hun Devleti’nin o zamanki s r kom usu olan Çin ile bitmek bilmeyen mücadelesinin nedeni ticaretin gözbebe i olan “ pek Yolu”nu elinde tutma çabas r.

Milyonlar n ölüme sürüklendi i I. Dünya Sava ’nda ise hem sanayile mek için hammadde ve pazar aray söz konusudur. Hem de ticaret

(35)

yollar na egemen olma çabas görülmektedir. Bu sava ta Osmanl Devleti’nin kar cephesinde yer alan ngiltere ve Fransa hammaddeyi ele geçirmek; Rusya ise tarihi emeli olarak Osmanl ülkesini geçip ticaretin yap ld s cak denizlere ula mak için mücadele etmi tir.

3) Jeopolitik Konum Aç ndan lk Medeniyetler

Günümüzde teknoloji alan ndaki tüm ilerleme ve geli melere ra men insano lunun çevreye ba ml sürmektedir. nsano lu, hem çevreye uyum sa lama hem de çevreyi kendine göre ekillendirme çabas ndad r. Yani bulundu u çevrenin ona verdi i imkânlar de erlendirir e er bir imkâns zl k söz konusu ise çevreyi kendi istekleri do rultusunda ekillendirir. Dünya üzerinde ilk medeniyetlerin kurulmas ndan itibaren bunun örnekleri görülmektedir.

Bilindi i gibi dünya üzerine ilk medeniyetler M r, Mezopotamya ve Anadolu’da kurulmu tur. Peki, neden özellikle bu topraklar tercih edilmi ti? Bu topraklar n tercih edilmesinde co rafi konum, toprak verimlili i, iklim artlar , su kaynaklar gibi faktörler etkili olmu tur. lk medeniyetlere bu faktörler nda bakal m:

r, yedi bin y ll k geçmi ini Nil’e borçludur. Tarihçi Herodotos’un da söyledi i gibi “M r, Nil’in bir arma an r.” Nil nehri sayesinde M r’da tar m, bal kç k ve ta mac k yap labilmi , ba ta astronomi olmak üzere matematik, mimari gibi birçok bilimin de geli mesine yard mc olmu tur.

Mezopotamya, F rat ve Dicle nehirleri aras nda ve göç yollar üzerinde bulunan, verimli topraklara sahip, iklim artlar yerle meye uygun bir bölgedir. Bu nedenle bu topraklar s k s k istila ve göçlere sahne olmu tur.

Bilindi i gibi Anadolu, üç taraf denizlerle çevrili, su kaynaklar bol, verimli topraklar n bulundu u ve man iklimin görüldü ü bir yar mada konumundad r. Bu nedenle Anadolu topraklar n “Medeniyetler Be i” olarak adland lmas kesinlikle bir tesadüf de ildir. Eski bat kaynaklar nda “Küçük Asya” ad yla an lan Anadolu, birçok farkl medeniyete ev sahipli i yapm r, tarih öncesine ait en eski yerle meler burada kurulmu tur.

(36)

Ratzel’in de sözünü etti i gibi geçmi zamanlarda, devletlerin alan mücadeleleri vard . Bu alan mücadelelerinin nedenlerine bakt zda; devlet olma statüsünün vazgeçilmez ö esi olan toprak edinme, yeni yerler fethederek rlar geni letme gibi nedenler kar za ç kmaktad r. Ayr ca Sanayi Devrimi’nin etkisi ile enerji kayna , hammadde ve pazar aray , dünya ticaretinde söz sahibi olabilmek için s cak denizlere ula ma iste i, ayn soylar tek bir çat alt nda toplama dü üncesi gibi nedenler ile devletler mücadeleye girmi ve milyonlar ölüme sürüklemi lerdir.

Günümüz dünya siyasi haritas na bakt zda art k ço u devletin rlar bellidir ancak hâlâ devletler aras nda ç kar çat malar ve siyasi gerginlikler vard r. Bir yandan bu duruma engel olabilmek amac yla Birle mi Milletler gibi kurumlar olu turulurken bir yandan da devletler olas bir sald ya kar NATO, Avrupa Birli i gibi birliktelikler olu turmaktan da kendilerini al koyamam lard r.

B) Türkiye’nin Jeopolitik Konumu

Türkiye, Asya ve Avrupa k talar n aras nda olmas , üç taraf n denizlerle çevrili olmas , önemli bo az ve limanlara sahip olmas gibi faktörlerin etkisiyle jeopolitik olarak önemli bir konumdad r ve bulundu u bölgede vazgeçilmez bir bölgesel güçtür. Türkiye’nin var olan bu önemini art ran bu ö elere ayr ayr de inmek yerinde olacakt r. Bu aç dan öncelikle Türklerin ya ad klar de ik co rafyalardan ve kurduklar devletlerden hareketle Türk tarihine; daha sonra ise Türkiye’nin jeopolitik konumunun önemine etki eden temel noktalara bakmak gerekir.

1) Jeopolitik Bak la Türk Tarihi

Bilindi i gibi tarihte kurulan ilk Türk devleti Asya Hun Devleti, Türklerin ana vatan ise Orta Asya’d r ve bu topraklarda Türkler çe itli devlet organizasyonlar kurmu lard r. Ancak Orta Asya’da ya amak Türkler için oldukça zorlay olmu ve Türkler burada hiçbir zaman co rafi bütünlü e

(37)

ula amam lard r. K ta içinde savunmas z bir devlet olarak güvenliklerini tam olarak sa layamam , etraf ndaki devletler ile bitmez mücadelelere girmi , uzun süre varl devam ettiremeden birço u y lm ve siyasi bir bütünlü e ula amam r ( lhan, 1989: 65).

Orta Asya’da Türkler ya am tarzlar , bulunduklar co rafyan n onlara sundu u imkân ya da imkâns zl klar ile sürdürebilmi lerdir. Sert karasal iklimin görüldü ü Orta Asya’da Türkler uzun süre göçebe olarak ya am , avc k ve toplay k ile beslenmi lerdir. Tabi ki Orta Asya’n n sert co rafyas , söyledi imiz gibi baz olumsuzluklar getirse de Türkler bunlar zaman zaman lehlerine çevirebilmi lerdir. Örne in Türkler bu sert co rafya sayesinde göçebe ve sava bir toplum yap na kavu mu lard r. Uygurlara kadar topra a yerle memi ve tar m yapmam olsalar da at üstünde göç etmi ve sava k kabiliyetleri sayesinde önemli ticaret yollar na egemen olabilmi lerdir.

Orta Asya’n n sert ve zor artlar n zorlay nedeniyle Türkler, Büyük Selçuklu Devleti döneminden itibaren ise Anadolu’ya yönelmi lerdir. Tabi ki bu yeni yerlere yerle me iste inin ba nda Anadolu’nun, Orta Asya’ya nispetle ya amaya çok daha elveri li art , man iklimi, verimli topraklar ve burada bulunan Bizans’ n ya ad iç kar kl klar nedeniyle zay f bir devlet olmas etkili olmu tur.

Türklerin Anadolu’yu yurt edinmek için giri ti i mücadelelerin ba lang 1048 y nda Bizans ile yapt ilk sava olan Pasinler Sava olmu tur. Daha sonra 1071 Malazgirt Zaferi ile Türkler ilk kez Anadolu’yu yurt edinmeye ve izlerini vatan n her kö esine i lemeye ba lam lard r. Bu zamandan sonra her bak mdan k ymetli olan bu topraklardan Türkleri kovmak için gerek Bizans tek ba na gerek Avrupal devletler ile birle erek Haçl ordusu ile gerekse daha sonralar Mo ollar bitmek tükenmek bilmeyen mücadeleler içine girmi lerdir.

Türklerin bundan sonraki vatanlar olan Anadolu co rafyas nda ya amas dolay yla di er devletlerin bu topraklardaki emelleri bu kadarla da s rl kalmam r. Osmanl Devleti, alt yüz y geçen Anadolu hâkimiyeti sürecinde birçok devletle mücadelesine devam etmi tir. lk ba larda önemli ticaret

(38)

yollar na egemen olmak amac yla devletimizi parçalamak isteyen devletlerin zamanla öncelikleri de mi , Endüstri Devrimi’nin ard ndan bu kez bu co rafyas n jeopoliti inden özellikle de yer alt kaynaklar ndan istifade etmek için mücadelelerini bitmek bilmeden sürdürmü lerdir. Osmanl Devleti, uzun y llar askeri gücü, tarih yazan yetenekli devlet yöneticileri ve devlet içinde tüm milletlerin rahat ve huzurla ya amas sa layan “ho görü” politikalar sayesinde bu parçalama giri imlerine gö üs germeyi ba arabilmi tir.

Osmanl Devleti; duraklama ve da lma dönemleri olarak adland lan dönemlerde ise Frans z htilali’nin do urdu u “milliyetçilik, özgürlük” gibi fikirlerin etkisi ile s rlar z içinde ya ayan ve Osmanl Devleti vatanda olarak Türk halk zdan ay rmad z di er milletlerin ba ms zl k mücadeleleri, uzun süren sava larda al nan yenilgiler, yap lan slahatlar n yüzeysel ve yetersiz olmas gibi nedenler ile y lma sürecine girmi tir. Ancak Türk milletinin kalbinde ba ms zl k dü üncesi hiçbir zaman kaybolmam , Osmanl Devleti küllerinden yeni bir Türk devleti kurma istekleri sayesinde ba ms zl klar kazanm lard r.

Tarihi bilgilerimizin nda günümüzde de devletlerin ayn problemlerle kar la abilece i rahatl kla söylenebilir. Ancak siyasi anlamda bir dik duru , ekonomik anlamda ba ms z, bilimsel ve kültürel anlamda geli en ve yol gösteren, ayn zamanda tarihten ders ç karan bir Türkiye bu olumsuzluklar n üstesinden gelebilir.

2) Türkiye’nin Jeopolitik Konumunun Temelleri

Türkiye’nin jeopolitik konumunu daha iyi anlayabilmek için konumuna etki eden faktörleri ve bunlar n önemini bilmek gerekir. Türkiye’nin jeopolitik konumuna etki eden faktörler ba klar hâlinde öyledir:

(39)

a) Asya ve Avrupa K talar Birbirine Ba lamas

Eski dünya k talar olarak bilinen Asya ve Avrupa k tas binlerce y ll k geçmi e sahiptir ve onlarca devlete, millete ev sahipli i yapm r, bu k talar üzerinde çok sava lar ya anm r. Dünya ticaret ve kültür etkile imi uzun llar bu iki k ta aras nda süregelmi tir. Bu nedenle y llar boyu dünya ticaretinin merkezi Asya’n n Avrupa’ya geçi yolu Türkiye’nin kuruldu u topraklar olan Anadolu ile stanbul ve Çanakkale Bo azlar olmu tur. te Türk hâkimiyetindeki dünya ticareti için alternatif ticaret yolar bulmak amac yla 15. yüzy ldan itibaren Avrupal devletler, Co rafi Ke ifleri yapm lard r. Bundan sonra ba ka yollar da bulunsa Asya ve Avrupa k talar n geçi güzergâh olan Anadolu hiçbir zaman önemini kaybetmemi tir. Geçmi ten günümüze önemini koruyan Asya ve Avrupa k talar aras nda do al bir köprü konumunda bulunan ülkemiz ticaret, siyaset, turizm gibi konularda co rafi konumu ile ayr cal kl bir duruma sahiptir.

b) Hem Do u Hem Bat Dünyas na Yak n Olmas

Türkiye; eski dünya k talar n kesi im noktas nda, Asya ve Avrupa talar nda topraklar bulunan, Afrika k tas na geçi yolu güzergâh ndaki bir kav ak noktas r. Dünya siyasetinde yayg n olan bir görü e göre Avrupa ülkeleri “bat dünyas ”; Orta Do u, Orta Asya ve Kafkasya ülkeleri ise “do u dünyas ” olarak adland lmaktad r.

Tarih içinde bazen bat dünyas bazen ise do u dünyas geli me, güçlenme göstermi tir. Örne in Ortaça Avrupa’s nda bat dünyas , tamamen skolâstik dü üncenin, bask ve otoriter kilisenin ve dini duygular kullanarak zenginle en, mevkilerini art ran din adamlar n oldu u, hürler ile kölelerin olu turdu u s fl toplum yap n görüldü ü bir yer idi. Ancak ayn yüzy llarda do u dünyas bilim, sanat ve edebiyatta önemli eserlere imza atan Türk- slam bilim adamlar n bilimin geli mesine yapt klar katk ile bilim ve kültür merkezi hâline gelen ve halk içinde s flar aras farkl klar n mevcut olmad bir konumda idi.

(40)

Sanayi Devriminden sonra ise sanayile en Avrupa devletleri sanayilerini geli tirebilmek ve fabrikalar ndaki çarklar döndürebilmek için emperyalist politikalar Do u toplumlar nda uygulam , Do unun sahip oldu u kaynaklara egemen olabilmek için milyonlar sava a sürüklemekten çekinmemi lerdir. Bu kadar d sava a iç kar kl klar n da eklenmesi ile günümüzde Do u dünyas sanayile me ve bilim ad na Bat dünyas ndan bir ad m geride kalm r.

Türkiye bulundu u co rafi konum dolay yla hem tarihi ba lar n bulundu u ve Osmanl mparatorlu u zaman nda topraklar n ula do u dünyas na yak nd r ve buradaki ülkeler ile ili kilerini yürütmektedir. Hem de ticari faaliyetlerin ve sanayinin geli ti i Bat dünyas n bir aya r. Kimi zaman, do u ile bat dünyas aras nda kesin çizgi çekmenin yanl oldu unu dü ünülerek ülkemizin nereye ait olmas gerekti i konusunda çe itli görü ler ileri sürülse de Türkiye, her iki dünya aras nda bir kav ak, bir köprü vazifesi görür asl nda.

c) stanbul ve Çanakkale Bo azlar na Sahip Olmas

Türkiye’nin jeopolitik konumunun önemini art ran avantajlar ndan biri de hiç üphesiz hem siyasi hem de ticari öneme sahip olan stanbul ve Çanakkale Bo azlar na sahip olmas r. Karadeniz ile Marmara’y birbirine ba layan stanbul Bo az ; Marmara ile Ege ve Akdeniz’i birbirine ba layan Çanakkale Bo az dünya ticaretinde etkin bir ticaret merkezi konumundad r. Bo azlar, güvenli ini üst seviyede kontrol alt nda tutmak isteyen, ticaret yolu ile zenginle mek isteyen, di er uluslarla etkile ime geçerek kültürünü zenginle tirmek isteyen her devlet için vazgeçilmez öneme sahiptir. Önemi bu kadar büyük olunca birçok devletin de ç karlar n çat , u runa sava lar n yap ld ya da devletlerin diplomasi yolu ile yararlanmak istedikleri bir mevki olmu tur. Bo azlar n durumunu daha iyi inceleyebilmek için önce k saca buran n tarihinden bahsetmeliyiz.

Bo azlar ilkça lardan itibaren Roma’n n 395 y ndan itibaren Bizans (Do u Roma)’ n ve 1453’ten itibaren ise Osmanl Devleti’nin egemenli ine

(41)

geçmi tir. Osmanl Devleti’nin Karadeniz’e hâkim oldu u zamanlarda bo azlarla ilgili herhangi bir probleme rastlanmam r. Ancak Rusya tarihi emellerine ula mak ve Karadeniz’de söz sahibi olabilmek için her f rsat de erlendirmi tir. Asya, Avrupa ve Afrika’y kara gücü ile do rudan

egemenlik alt na alamayaca n fark nda olan Rusya, bunu

gerçekle tirebilmek amac yla olu turdu u güçlü donanmas dünya denizlerine ula racak en kestirme yolun Türk bo azlar oldu una kanaat getirmi tir. Bu stratejik görü ile bo azlarda Türk-Rus mücadelesi ba lam r. Bu emellerini gerçekle tirebilmek ve s cak denizlere inebilmek için Rusya kimi zaman Bizans’ n mirasç ve Ortodokslar n koruyucusu oldu unu da ileri sürerek stanbul’u alma konusunda dini nedenler bile üretmi tir (Kandemir, 2008: 12). lk olarak 1774 Küçük Kaynarca Antla mas ile Rusya daha önceden Osmanl gemileri ile yapt ticareti art k kendi gemileri ile yapma hakk elde etmi tir. Böylelikle Karadeniz bir Türk gölü olmaktan ç km r.

1829 Edirne Antla mas ile daha önceden sadece Osmanl ve Rusya’n n kulland bo azlar art k tüm devletlerin ticaret gemilerine aç k hale getirilmi tir. M r Meselesi’nden sonra 1833 Hünkâr skelesi Antla mas ile Osmanl , bo azlar Rusya d ndaki tüm sava gemilerine kapatm r. Bu da demek oluyor ki Osmanl ve Rusya sald durumunda kal rlarsa birbirlerine yard m edecekler, Osmanl sald ya u rarsa Rusya hemen gelecek; Rusya sald ya u rarsa Osmanl , bo azlar di er devletlerin gemilerine kapatacakt . te bu tarihten sonra bu durumdan rahats z olan di er devletler bo azlar ile ilgilenmeye ba lam ve ilk kez “Bo azlar Sorunu” do mu tur. 1841 Londra Antla mas ile Osmanl Devleti, bo azlar tekrar tüm sava gemilerine kapatm r.

I. Dünya Sava sonras imzalanan ate kes antla mas olan Mondros’ta ve bar antla mas olan Sevr’de durum pek iç aç de ildi. 1918 Mondros Mütarekesi’nin bo azlar ile ilgili maddesi “Çanakkale ve stanbul Bo azlar aç lacak, Karadeniz’e serbestçe geçi sa lanacak ve bu yerlerdeki istihkâmlar

tilaf devletleri taraf ndan i gal edilecek” idi. Mondros’un bu maddesi bo azlar n ve dolay yla stanbul’un her an i gal edilebilece ini göstermektedir. Bu dönemde Osmanl Devleti’nin ba kentinin stanbul oldu u

(42)

göz önünde bulundurulursa, bo azlar n güvenli inin ne derece mühim oldu u görülmektedir. E er Osmanl Devleti, tilaf devletlerinin ho kar lamayaca bir tav r sergilerse i galci güçler hemen harekete geçecektir. Nitekim Kurtulu Sava haz rl k döneminde Temsil Heyeti’nin de iste i üzerine Osmanl Mebusan Meclisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün stanbul d nda güvenli bir yerde toplanmas gerekti i uyar lar na ra men stanbul’da toplanm ve Milli kararlar alm r. Bu durumdan rahats z olan tilaf devletleri ise zaman kaybetmeden 16 Mart 1919’da stanbul’u i gal etmi ler ve meclisi kapatm lard r.

Daha sonra imzalanan ölü do mu antla ma olarak nitelendirilen Sevr Bar Antla mas ’na göre ise; bo azlar her zaman bütün devletlerin gemilerine aç k tutulacak, bo azlar ve Marmara Denizi silahtan ar nd lacak, uluslararas bir komisyon olu turulacak ve bu komisyon bo azlar yönetecekti. Bu komisyonun ayr bir bütçesi ve bayra olacakt .

Ba ms zl yok sayan bu antla malara tepki olarak Mustafa Kemal derhâl, Son Osmanl Mebusan Meclisi’nin toplanmas istemi tir. stanbul’da toplanan mecliste milli s rlar n çizildi i “Misak- Milli” kararlar kabul edilmi tir. Misak- Milli’nin bo azlar ile ilgili maddesine göre stanbul ve Marmara Denizi’nin güvenli i her türlü tehlikeden uzak tutulacak, bo azlar n ticaret gemilerine aç k tutulmas ilgili devletlerle yap lacak antla malara göre belirlenecekti.

Misak- Milli kararlar n al nmas , genelgeler ve kongreler döneminden sonra ba ms zl tam anlam yla kazanmay amaçlad z Kurtulu Sava mücadelemizi ba ar ile sonuçlad ktan sonra imzalanan Lozan Bar Antla mas ’nda Bo azlar konusunda Sevr’de var olan uluslararas komisyon kald lamam sadece ba kanl bir Türk’ün yapaca karar al nm r. Ayr ca bo az n her iki yakas nda 20 kilometrelik alan n asker ve silahtan ar nd lmas karar al nm r. Tüm sava gemileri bo azlardan rahatça geçebilecek, sava gemileri ise s rland lacakt r. Lozan Bar Antla mas her ne kadar ba ms zl n tescili olsa da bo azlar üzerinde hak etti imiz egemenli i sa layamad görmekteyiz. Çünkü ba kan Türk de olsa

(43)

bo azlarda uluslararas bir komisyonun olmas fikri milli ba ms zl k dü üncesine ayk r.

Devletimizin güvenli i için vazgeçilmez öneme sahip olan bo azlar görüldü ü gibi uzun süre ba ka devletlerin ç karlar neyi gerektiriyorsa öyle olmu tur ve bo azlar üzerinde pek söz hakk z olamam r. Bu olumsuz durum ancak Türkiye’nin Bo azlar konusunda Milletler Cemiyeti’ne görü me talep etmesinin ard ndan 22 Haziran 1936’da sviçre’nin Montrö ehrinde yap lan konferans sonras imzalanan Montrö Bo azlar Sözle mesi, bo azlar konusunda emperyalist devletlerin ç karlar n sona erdi i belge olmu tur. Lozan’dan sonra ikinci siyasi ba ar z olarak adland rabilece imiz bu belge ile bo azlar, kay ts z arts z Türk hâkimiyetine b rak lm r. Bo azlardan, bar zaman nda ticaret gemilerinin geçi ine izin verilecekti, sava gemilerinin geçmesinin yasaklanm . Bu belge ile bo azlar n durumu günümüzdeki hâlini alm r.

Tarihi geli imine bakt zda bo azlar konusunda birçok devletin ayr cal k kazanmak ve buradan serbestçe geçebilmek istemelerinin elbette ki derininde çok büyük bir ekonomik nedeni vard r. Çünkü bo azlara egemen olmak demek ayn zamanda deniz ticaretine egemen olmak anlam na gelmektedir. Bu aç dan bakt zda bo azlar her dönemde gündemde kalm r ve kalmaya da devam edecektir.

d) Balkanlara Yak n Olmas

Avrupa’n n güneydo usunda bulunan Balkanlar tarih içinde birçok medeniyet ve devlete ev sahipli i yapm r. Milattan önceki zamanlardan itibaren burada yerle melerin oldu u bilinmektedir. 10. yy’dan itibaren bölge, ras yla Büyük Bulgar mparatorlu u, Bizans, S rp mparatorlu u ve Osmanl Devleti’nin hâkimiyeti alt na al nm r.

Uzun y llar Osmanl mparatorlu u bünyesinde ya amlar sürdüren Balkan halk , 1789 Frans z htilali’nin do urdu u “milliyetçilik” dü üncesinden etkilenerek ayaklanmalara ve Osmanl mparatorlu u’ndan

Şekil

Tablo 8: Kerkük-Yumurtal k Ham Petrol Boru Hatt  Uzunlu u
Tablo 9: Ana Nabucco Hatt  Uzunlu u
Tablo 10: Nabucco Besleme Hatlar  Uzunlu u

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu araştırmanın amacı başta Hazar Denizi ve çevresinin jeopolitiği üzerine bilgi vermek, Hazar Bölgesi’nin dünyadaki jeopolitik açıdan öneminden ve doğal

Bu nizamnâmeyle, ilk kez ilköğretim kurumu olan Sıbyan mekteplerine tarih dersi konmuş, orta öğretimde 1838’de başlayan tarih dersi daha düzenli ve kapsamlı

Dalgıç ve arkadaşlarının (1), Çocuk Enfeksiyon Dergisi 2010 Haziran sayısında yer alan “Is rotavirus diarrhea a systemic viral ınfection?” isimli, rotavirus gastroenteritli

Bu çerçevede Hepatit A aşısının ülke- mizde bir yaşından sonra ruhsatı olmasına rağmen Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Derneği bu aşının ülkemizde bir yaş

Özen H.Ç., ONAY A.,1999, Bitki Büyüme ve Gelişme

Dönem Ödevi/Projesi (Term Paper/Project) Laboratuar Uygulaması (Laboratory Work) Diğer Uygulamalar (Other Activities) Final Sınavı. (Final Exam) 1

 Günümüzde ilaç ve sağlık konusundaki Günümüzde ilaç ve sağlık konusundaki bilgilerin sürekli bir gelişim göstermesine bilgilerin sürekli bir gelişim

Güçlü ve yönlü bir lazer ›fl›n deme- ti oluflturmak için, uyar›l› ›fl›ma sa¤la- yan kristal, yüksek yans›t›c› aynalar- dan oluflan kovuk içerisine