• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: HAZAR PETROLLER VE PAZARLANMASI

F) Hazar’ n Statü Sorunu

Hazar havzas , sahip oldu u petrol ve do al gaz kaynaklar nedeni ile özellikle Hazar’a k bulunan devletlerce bir statü sorununa sürüklenmi tir. Her k devlet, kendi ç karlar aç ndan Hazar’a farkl bir statü getirerek petrolden daha fazla pay alma çabas na girmi tir.

Hazar’ n yasal statüsü konusunda üç farkl görü ortaya at lm r (O an, 2005, üküro lu ve Ba tzhaunova, 2003: 276).

Birinci görü e göre, Hazar bir denizdir. Dolay yla, Hazar k nda bulunan devletlerce ortakla a belirlenen kara sular dahilinde ulusal bölgelere payla lmal r. 1982 BM Deniz Hukuku çerçevesinde bu devletler kendi karasular ndaki kaynaklar i letme hakk na sahip olmal rlar. Bu konuda Azerbaycan ve Kazakistan Hazar’ deniz olarak kabul etmektedirler. Bu iki devlete göre; Hazar tamamen ulusal bölgelere bölünmeli ve hiç serbest bölge kalmamal r.

kinci görü e göre, Hazar bir s r gölüdür. Hazar, göl çana ve su yüzeyi de dahil olmak üzere Hazar’a k olan devletler aras nda e it olarak payla lmal r. Ancak s r gölleri ile ilgili kabul edilmi bir uluslararas belge bulunmamaktad r. Bu nedenle Hazar bütün k devletlerinden e it uzakl kta

çizilen bir çizgi ile bölünmelidir (Bayraktar,2007: 86). Hazar’ n bir göl oldu unu ve e it olarak payla lmas gerekti ini savunan devletler, Rusya ve ran’d r. Bu iki devlete göre ise her ülke kendi taraf nda belli bir uzakl a kadar özel alana sahip olmal , ortada ise herkesin kullanabilece i ortak bir alan olmad r. Burada bulunan petrolü isteyen arayabilecek ve ç karabilecektir.

Üçüncü görü e göre, Hazar di er denizlere ve göllere benzemeyen bir havza, su kitlesidir. Kesinlikle mevcut uluslararas uygulamalar ve normlara ba de ildir. Bu havzan n yasal statüsü konusunda Hazar devletleri kendi yasal mekanizmalar olu turmak zorundad rlar.

Çarl k Rusya’s döneminde Hazar’ n hukuki statüsü 1823 Gülistan ve 1828 Türkmençay Antla mas ile kullan yordu. Bu antla malara göre Hazar’da ran ve Rusya’n n ticaret gemileri ile yaln zca Rusya’n n sava gemileri bulunabilecekti (Ye ilot, 2008: 190).

1921 tarihine kadar bu antla malar geçerli iken Hazar’ n yasal statüsü ile ilgili olarak SSCB- ran aras nda 26 ubat 1921 tarihinde “Dostluk ve birli i Antla mas ” imzalanm r. Bu antla ma ile ran ve Sovyet gemilerinin Hazar’da rahatça dola abilmeleri karar al nm r. Arkas ndan ise 25 Mart 1940 tarihinde “Ticaret ve Gemicilik Antla mas ” ile yine SSCB ile ran aras nda deniz yüzeyinin ve dibinin ortak kullan na dair kararlar al nm r (Turan, t.y.: 5). Bu antla malar ile daha önceki imzalanan tüm anla malar iptal edilmi , her iki ülkeye seyrüsefer (navigation) serbestisi getirilmi , ran Hazar’da kendi bayra alt nda seyrüsefer hususunda Rusya ile e it haklara sahip olmu tur. K sacas Hazar tüm d müdahalelere kar kapal bir havza olarak tamamen iki devletin egemenli ine b rak lm r (Resulov, 2008).

Bu genel anla malar n d nda Hazar’ n siyasal statüsü ile ilgili 1924, 1925, 1927, 1957, 1963, 1972, 1980 y llar nda çe itli anla malar imzalanm r (Zha ssenbayev, 2004: 35). Ancak hiçbirinde tam bir netlik getirilmemi , her iki ülke aras nda problemler ve gerginlikler ya anm r. Nitekim SSCB, zaman zaman Hazar ile ilgili tek tarafl kararlar alm hatta 1949 y ndan itibaren ran’a dan madan petrol arama faaliyetlerine ba lam r. Ancak ran bu duruma SSCB da lana kadar itiraz edememi tir. SSCB’nin da lmas n ard ndan ran, Hazar’daki s r sorununu yeniden gündeme getirmi tir.

Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan’ n ba ms zl kazanmas ile birlikte Hazar’a k olan ülke say 5’e ç km r. Dolay yla Hazar’ n statü sorunu bu be ülke aras nda belirlenmeye çal lmaktad r.

SSCB’nin da lmas ndan sonra ba ms z olan ülkeler art k s rlar n tam olarak belirlenmesini istemi lerdir. Bu konuda ilk hamle Hazar k nda ba ms zl kazanm Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan da dâhil olmak üzere 11 devletin kat yla 1991 y nda yap lan “Alma-Ata Zirvesi” olmu tur. Kazakistan’ n ba kenti Alma-Ata’da yap lan zirvede “Alma-Ata Deklarasyonu” yay nlanm ve zirvede BDT (Ba ms z Devletler Toplulu u)’nin Sovyetler Birli i’nin yerini almas na karar verilmi tir. BDT, ortak bir siyasi ve ekonomik alana sahiptir ve bu devletler SSCB’nin ortak mirasç lar r. Bu anla madan sonra Hazar’ n payla daha çok ön plana

km r ve statü sorunu iyice ba göstermi tir.

1992 ve 1993’te k da devletler Hazar s rlar n belirlenmesi için yine bir araya gelmi lerdir ama bir sonuca varamam lard r. Kas m 1994’te Hazar s n çizilmesi, bal kç k ve su havzas ndaki ta mac yani Hazar’ n hukuki statüsünü belirlemek amac yla ülke yetkililerinin kat ile kurulan “Hazar birli i Komitesi”, Haziran 1995’te Tahran’da, Eylül 1995’te Almat ’da, Kas m 1996’da A kabat’ta toplanm ve yine ortak bir karara var lamam r (Zha ssenbayev, 2004: 37).

Hazar birli i Komitesi, düzenli olarak toplant lar yapmaktad r. Bu amaca yönelik son geli me, 26 Nisan 2011 tarihinde Azerbaycan’ n ba kenti Bakü’de yap lan “Özel Çal ma Grubu”nun 28. toplant olmu tur. Toplant ya ev sahibi Azerbaycan’ n yan s ra Türkmenistan, ran, Rusya ve Kazakistan’dan heyetler kat lm r (Zaman, 26.04.2011). Görü me sonucu yap lan bas n toplant nda; görü melerde ilerleme sa land ancak Hazar’ n ve ulusal bölgelerin kullan , her devletin Hazar’daki hukuki statüsü, gemicilik ve askeri faaliyetler konular hakk nda mutabakata var lamad aç klanm r (Dünya Bülteni, 27.04.2011).

Rusya D leri Bakanl özel temsilcisi Aleksandr Golovin, 2011 y sonunda Moskova’da cumhurba kanlar n yapacaklar zirve toplant na kadar Hazar’ n statüsünün belirlenmesini öngören anla man n haz rlanmas ve

imzalanmas gerekti ini vurgulam r. Kazakistan D leri Bakan Yard mc Kayrat Sar bay ise statünün belirlenmesi amac yla özel çal ma grubunun bir sonraki toplant n Temmuz ay nda Astana’da yap lmas teklif etmi tir (Zaman, 26.04.2011).

Hazar’ n statüsü ile ilgili buraya k bulunan devletlerin aras nda büyük bir hukuki belirsizlik oldu u gerçektir. Çünkü her devlet kendi ç karlar neyi öngörüyorsa o yönde Hazar’ n statüsünü belirlemektedir. Bu nedenle Hazar’ n statüsünü belirlemek amac yla yap lan görü melerde bir sonuca var lamam r. Ancak statü ile ilgili hukuki bir belirsizlik var olsa da bu durum petrol ve do al gaz ç kar ve ihracat n önünde bir engel te kil etmemektedir.