• Sonuç bulunamadı

Mizahın Türk Siyasi Kültüründeki Yeri Ve Siyasete İlişkin Toplum Algısının Oluşturulmasındaki Rolü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mizahın Türk Siyasi Kültüründeki Yeri Ve Siyasete İlişkin Toplum Algısının Oluşturulmasındaki Rolü"

Copied!
174
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

KARAMANOĞLU MEHMETBEY ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

MĠZAHIN TÜRK SĠYASĠ KÜLTÜRÜNDEKĠ YERĠ VE SĠYASETE ĠLĠġKĠN TOPLUM ALGISININ OLUġTURULMASINDAKĠ ROLÜ

Hazırlayan

Mehmet Semih KÖKSAL

Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı Yönetim Bilimi Bilim Dalı

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

(2)
(3)

T.C.

KARAMANOĞLU MEHMETBEY ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

MĠZAHIN TÜRK SĠYASĠ KÜLTÜRÜNDEKĠ YERĠ VE SĠYASETE ĠLĠġKĠN TOPLUM ALGISININ OLUġTURULMASINDAKĠ ROLÜ

Hazırlayan

Mehmet Semih KÖKSAL

Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı Yönetim Bilimi Bilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

DanıĢman Doç. Dr. Mehmet ĠNCE

(4)
(5)

ÖNSÖZ

“Mizahın Türk Siyasi Kültüründeki Yeri Ve Siyasete ĠliĢkin Toplum Algısının OluĢturulmasındaki Rolü” adlı çalıĢmamızdaki amaç, bilinçli bir Ģekilde mizahi eserlere ilgimiz sonucu olarak veya hayatın doğal akıĢı içerisinde kendiliğinden ortaya çıkan mizahın, Türk siyaseti ile karĢılıklı iliĢkisini ve toplumun içerisinde bulunduğu siyasi tablo veya kiĢilere iliĢkin algısını nasıl etkilediği sorusuna cevap bulmaktır.

ÇalıĢmamızın Cumhuriyet öncesi antik Anadolu mizahı ve Cumhuriyet dönemi arasındaki zaman mizahı adına yapılmıĢ ve konumuzla iliĢkili çalıĢmaların sayısının azlığı dolayısıyla kaynak bakımından sıkıntılı bir durum ortaya çıkmıĢtır.

Cumhuriyet dönemi ile günümüz arasındaki süre için ise bütün siyasi olaylarına değinilmesi çok geniĢ bir konuyu içerisine alacağından belli baĢlı ve etkisi daha büyük olaylar ve bu olaylara iliĢkin mizahi yansımaları seçilmiĢtir.

ÇalıĢmamızda baĢlıklar halinde belirtilen siyasi olaylar ile mizahın bu olaylara yaklaĢımını göstermek amacıyla, seçilen konular hakkında karikatürlere yer verilmiĢtir. ÇalıĢmamızda yer verdiğimiz karikatürlerde çizerin vermeye çalıĢtığı mesaj doğrultusunda analiz yapılmıĢ, Arap harfleri kullanılarak hazırlanmıĢ karikatürlerde ise ne anlatıldığı karikatürün alt kısmında ve ilgili dipnot içerisinde belirtilmiĢtir.

ÇalıĢmamızda seçtiğimiz mizah eserleri seçilirken o dönem siyasi geliĢmelerini en çarpıcı Ģekilde aktarmıĢ olması göz önünde bulundurulmuĢtur.

Tezimiz genel yapısı itibariyle; birinci bölümde mizah kavramının tanımlanması çeĢitleri ve öğelerinin belirtilmesi, ikinci bölümde antik Anadolu‟dan günümüze geliĢimi, siyaset ile iliĢkisi ve mizahın muhalif tavrının yanı sıra siyasete iliĢkin toplum algısı üzerine etkisinin aktarılması Ģeklindedir. Üçüncü bölümde ise üniversite

(6)

öğrencileri üzerinde yapılan ve siyasete iliĢkin algılarına mizahın etkisini ölçmeye çalıĢtığımız uygulamayı içermektedir.

AraĢtırmamız esnasında mizahın siyaset ile iliĢkisi ve bu durumun topluma yansımaları hakkında çok fazla çalıĢma olmadığı dikkat çekmektedir. Bu nedenle çalıĢmamızın bu alanda bir boĢluğu doldurması temenni edilmektedir. Çok geniĢ bir tarihsel dönemi içine alan çalıĢmamız bu sebepten dolayı mutlaka bazı eksiklikler içerecektir. Ancak bundan sonra yapılacak daha ayrıntılı dönemsel çalıĢmaların bu alandaki eksiklikleri dolduracağını ve mizahın hak ettiği seviyeye getirileceğini ümit etmekteyim.

Bu çalıĢmanın hazırlanmasında her konuda yardımlarını esirgemeyen saygıdeğer hocam Doç. Dr. Mehmet Ġnce‟ye, tez konusu hakkında fikrimin ortaya çıkmasını sağlayan Doç. Dr. Ercan Oktay‟a, kaynaklara ulaĢmam konusunda yardımcı olan Ġstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi ÇalıĢanları ve Ġstanbul Üniversitesi Atatürk Ġlke ve Ġnkılapları Enstitüsü görevlilerine teĢekkür ederim. Ayrıca bütün varlıklarıyla beni destekleyen ve moral veren anneme, ablama ve tüm arkadaĢlarıma teĢekkür ederim.

(7)

ÖZET

Eğlendiren, güldüren, hoĢça vakit geçirmemizi sağlayan aynı zamanda da çok güçlü bir eleĢtiri silahı olan mizah insanlık tarihinde geliĢtirdiğimiz beklide en değerli olgulardan biridir. Her yaĢtan herkesin ister istemez bir Ģekilde içinde bulunduğu mizah kökeni bakımından da oldukça eski bir tarihe sahiptir.

Antik Anadolu‟dan günümüze kadar bu topraklarda yaĢayan her kültürün üzerine bir Ģeyler koyarak geliĢtirdiği mizah, bu uzun yolculuğu sırasında siyaset ile de çokça iliĢki içerisine girmiĢtir. Zaman zaman dönem siyasetini desteklemiĢ, ancak genellikle eleĢtiri ve muhalefet yanlı tavrını ortaya koymuĢtur.

Mizahın siyasete iliĢkin bu tavrı halk üzerinde kaçınılmaz olarak belirli bir etki yaratmıĢ bazen de daha ileri giderek siyasetin bizzat kendisini etkilemiĢtir.

ÇalıĢmamızda köklü bir tarihe sahip ve toplum üzerinde oldukça etkili olan mizahı, geçmiĢten günümüze kadar siyaset ile olan iliĢkisi çerçevesinde incelenmiĢ, toplumun siyasete iliĢkin algısı üzerine etkisi değerlendirilmiĢtir.

Anahtar Kelimeler: Mizah, Siyaset, Muhalefet, Toplumsal Algı, Türk Siyasi Tarihi

(8)

ABSTRACT

Perhaps the humor is one of the most valuable facts which entertained us, made us laugh and providing a good time to spend, additionally providing a very powerful weapon of criticism developed in the history of mankind. Humor, in which everyone of all ages willynilly, has a very old history in terms of origin.

The humor developed with adding something by people which living in ancient Anatolia to the present day and during this long journey entered into a connection with politics. Sometimes, it supported the politics of the period but generally showed that the attitude of biased criticism and opposition.

That attitude about politics of humor, created a spesific impact on the public inevitably and sometimes affected the policy on exceeding.

Ġn our study, the humor ,which fairly effective on society and has rooted history, examined in a connection with policy and evaluated it‟s impact on sensation of society about policy.

KEYWORDS: Humor, Policy, Oppoosition, Sense of Society, Political History of Turkish

(9)

ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ ... i ÖZET ... iii ABSTRACT ... iv ĠÇĠNDEKĠLER ...v GĠRĠġ ...1 BĠRĠNCĠ BÖLÜM MĠZAH KAVRAMI, ÖĞELERĠ, ÇEġĠTLERĠ VE TÜRLERĠ I.1. Mizah Kavramı ... 12

I.1.1. Mizah Kavramı ve Mizahın Kökeni ... 12

I.2. Mizahın Öğeleri ... 17

I.2.1. Mizahta Mantık ... 17

I.2.2. Mizahta Görüntü ... 17

I.2.3. Toplumsal ĠliĢkisi ... 18

I.3. Mizahın ÇeĢitleri ... 19

I.3.1. Latife ... 19

I.3.2. Nükte ... 19

I.3.3. ġaka ... 20

I.3.4. Ġğne ve TaĢ ... 20

I.3.5. Hiciv... 20

I.3.6. Alay ... 21

(10)

I.4. Mizah Türleri ... 22

ĠKĠNCĠ BÖLÜM MĠZAHIN TÜRK SĠYASĠ KÜLTÜRÜ ĠLE ĠLĠġKĠSĠ VE SĠYASETE ĠLĠġKĠN TOPLUM ALGISI ÜZERĠNE ETKĠSĠ II.1. Cumhuriyet Öncesi Dönem Anadolu Mizahı ... 25

II.1.1. Antik Anadolu Mizahı ... 25

II.1.2. Selçuklu Mizahı ... 25

II.1.3. Osmanlı Mizahı ... 27

II.1.4. MeĢrutiyet Mizahı ... 28

II.1.5. KurtuluĢ SavaĢı ve Mizah ... 32

II.2. Cumhuriyet Mizahı ... 33

II.2.1. Cumhuriyetin KuruluĢu, Hilafet ve Saltanatın kaldırılmasının ... 33

Mizah Basınına Yansımaları ... 33

II.2.2. Laiklik TartıĢmaları ve Mizah ... 35

II.2.3. 1924 Anayasası ve Mizah Basınına Yansımaları ... 37

II.2.4. Atatürk Dönemi Seçimlerinin Mizaha Yansımaları ... 38

II.2.5. Halk Parti Dönemi Muhalefet Hareketlerinin Mizah Basınına ... 39

Yansımaları ... 39

II.2.5.1. Cumhuriyetin KuruluĢundan Sonra Ġttihat Terakki Cemiyetinin ... 39

Mizaha Yansıması ... 39

II.2.5.2. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Deneyiminin Mizaha ... 41

Yansıması... 41

II.2.5.3. ġeyh Sait Ġsyanı ve Mizah Basınına Yansımaları ... 43

II.2.5.4. 150’likler Meselesinin Mizaha Yansımaları ... 45

(11)

II.2.6. Ġstiklal Mahkemelerinin Mizaha Yansımaları ... 49

II.2.7. Mizah Basınında Harf Ġnkılâbı ... 51

II.2.8. Mizah Basınında Yabancı Okullar ... 53

II.2.9. Darülfünun’un Kapatılmasının Mizaha Yansımaları ... 55

II.2.10. 1923-1938 Dönemi Mizah Basınında Ekonomi Politikaları ... 57

II.2.11. 1923-1938 Dönemi DıĢ Politikaların Mizaha Yansımaları ... 61

II.2.12. Ġsmet Ġnönü Dönemi Politikalarının Mizaha Yansımaları ... 76

II.2.13. 1950-1960 Menderes Dönemi ve Mizaha Yansımaları ... 84

II.2.14. 1960 - 1970 Dönemi Siyasi GeliĢmeleri ve Mizaha Yansımaları ... 86

II.2.15. 1970-1980 Dönemi Siyasal Olayları ve Mizaha Yansıması ... 89

II.2.16. 1980-1990 Dönemi Siyasi GeliĢmelerinin Mizaha Yansımaları ... 92

II.2.17. 90’lı Yıllar Siyaseti ve Mizah Basınına Yansımaları ... 95

II.2.18. 2000’li Yıllar Siyaseti ve Mizaha Yansımaları ... 98

II.3. Mizahın Siyasete ĠliĢkin Toplum Algısı Üzerine Etkisi ... 111

II.3.1. Algı ve Toplumsal Algı Kavramı ... 111

II.3.1.1. Algı ... 111

II.3.1.2. Toplumsal Algı ... 112

II.3.2. Mizahın Muhalif Tavrı ve Topluma Yansıması ... 113

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MĠZAHIN SĠYASETE ĠLĠġKĠN TOPLUM ALGISI OLUġTURULMASINDAKĠ ROLÜ ÜZERĠNE ÜNĠVERSĠTE ÖĞRENCĠLERĠ ÜZERĠNDE BĠR UYGULAMA III.1. AraĢtırmanın Amacı ve Önemi ... 125

III.2. AraĢtırmanın Kısıtları ... 126

(12)

III.4. AraĢtırmada Kullanılacak Olan Hipotezler... 127

III.5. Anketin Hazırlanması Ġle Ġlgili AĢamalar ... 127

III.5.1. Anket Ölçeklerinin OluĢturulması ... 127

III.5.2. Anket Formunun OluĢturulmasında Dikkat Edilen Hususlar ... 128

III.6. Veri Toplama AĢaması ... 128

III.7. AraĢtırma Bulgularının Değerlendirilmesi ... 129

III.7.1. AraĢtırmaya Katılan Öğrenciler Hakkında Genel Bilgiler ... 129

III.7.2. Katılımcıların Mizahla Olan ĠliĢkilerine Dair Soruların Analizleri... 129

III.7.3. Katılımcıların Siyasetle Olan ĠliĢkileri Konusunda Sorulan Soruların Analizi ... 136

III.7.4. Katılımcıların Mizahın Siyasete ĠliĢkin Algıları Üzerine Etkileri Ġle Ġlgili Sorulan Soruların Analizi ... 143

III.8. AraĢtırma Hipotezlerinin Değerlendirilmesine ĠliĢkin Bilgiler ... 150

SONUÇ ... 152

(13)

GĠRĠġ

Ġnsanlar yaĢamdaki olaylara farklı Ģekillerde tepkiler verirler. Bazı insanlar olaylara gülerek yaklaĢırken , bazıları ağlamaklı olurlar. Ġnsanların yaĢadıkları olaylara ve dünyaya gülerek yaklaĢmaları onların can sıkıntısından , hastalıktan ve ruhun sömürgeleĢtirmesinden kurtaran „‟doğal bir savunma hattı‟‟dır1

. Olaylara gülerek yaklaĢım ve bu yaklaĢımın da sanatlı bir biçimde ifade edilmesiyle ortaya çıkan sanat dalına mizah denir. Aslında bu tanım mizahı oldukça geniĢ bir açıdan ele almaktadır. Mizahın birbirinden değiĢik ve birbirini tamamlayan pek çok tanımı vardır ve mizahla ilgili pek çok araĢtırma ve inceleme yapılmıĢtır.

Mizahın ne olduğu üzerine çeĢitli araĢtırmalar yapan bilim adamları ve filozoflar, gülmenin sanatlı Ģeklinin mizah olduğu kanaatine varmıĢlardır. Yazarlar ve filozoflar, mizah kavramıyla en eski çağlardan bu yana ilgilenmiĢler; bu kavrama gerçekçi, metafizik, edebi, ruhbilimsel ya da mantıksal açılardan yaklaĢıp farklı tanımlar getirmeye çalıĢmıĢlardır. Platon, Aristo, Çiçero, Kant, Spencer, Schopenhauer, Bergson, Croce, Freud bunların baĢında gelir. Mizah kavramı farklı alanlarla ilgili olduğu için mizahın tanımı da gittikçe geniĢlemiĢtir. Örneğin, Platon ve Aristo konuya „„katharsis‟‟ bir çerçeveden yaklaĢırken2, Bergson, temayı göz önünde tutar ve mizahı „„karĢıtlıkla‟‟ açıklamaya

çalıĢır3. Bergson açıklamalarında mizahın oluĢturulma yöntemlerini ve amacını ortaya

koymaya çalıĢır. Freud ise psikanalist öğretinin doğrultusunda „„mizahın, insanlardaki saldırı dürtüsünden kaynaklandığını‟‟ savunur4

. Katharsis yaklaĢıma göre mizahın genel iĢlevi, „„güldürerek boĢalım sağlamak‟‟tır. Bu nedenle mizahi yaratmaların büyük çoğunluğu, yaratıldıkları toplumun sosyal, kültürel, ekonomik koĢullarının, gelenek ve

1

Barry Sanders, Kahkahanın Zaferi, Ġstanbul, Ayrıntı Yayınları,2001,s.32.

2

Berna Moran, Edebiyat Kuramları Ve EleĢtiri, Cem Yayınları, 1994, s.27-28.

3

Henri Bergson, Gülme. Çeviren: YaĢar Avunç, Ġstanbul, Ayrıntı Yayınları,1996.

4

John Morreal, Gülmeyi Ciddiye Almak. Çeviren: Kubilay Arsever – ġenay Soyer, Ġstanbul Ġris Yayınları,1997,s.8-9. 9.Baskı

(14)

göreneklerinin, değer yargılarının, olumsuz, uyumsuz, çeliĢkili yanlarını, gülünecek biçimde yansıtırlar. Böylece mizahi eser, bir topluma kendi sorunlarını düĢündürüp, onu bilinçlendirir, rahatlatır.

Mizah gündelik yaĢam içerisinde eğlendirme, rahatlatma benzeri iĢlevlerinin yanında, daha çok bağımlı sınıfların direniĢ olanaklarını da yansıtmaktadır. Ġktidar, devamlılığını sağlamaya çalıĢtığı toplumsal düzen için alt sınıfların rızasını almak zorundadır ve bu yüzden sık sık direniĢlerle karĢılaĢır. Bu direniĢ odaklarının en can alıcı duruĢlarından biri de muhakkak mizahtır. Ġktidarların varlığı ve meĢruluğu, sabit ve değiĢmez değildir. Alt sınıflar sürekli olarak mevcut koĢullara direnirler. Popüler kültür kanallarını kullanan sınıflar ise bu direniĢ yollarından biri olarak mizaha baĢ vururlar.

GeçmiĢten günümüze kadar bakıldığında mizahın siyasetle olan iliĢkisinde iktidarı hicvetme aracı olarak, ellerinde bulundurdukları iktidarı kendi çıkarları doğrultusunda , keyfi ve geniĢ halk kitlelerinin aleyhinde kullanan iktidarlar için bir nevi „„kamuoyu denetimi‟‟ iĢlevi gördüğü de söylenebilir.

Oldukça eski bir tarih ve geleneğe dayanan mizah antik Anadolu‟da Hitit dönemi Purulli törenleri, bol ürünü karĢılama Ģenlikleri, Hitit dönemi sonrası Dionysos ile iliĢkili olmakla beraber Frigya Kralı Midas‟ın eĢek kulakları ve her tuttuğunu altına çevirmesi sonucu açlıktan ölme tehlikesi geçirmesi gibi pek çok mizah motiflerini içinde barındırır. Aslında Anadolu‟da bulunmalarına rağmen yine batı mizahına kaynaklık etmiĢ olan Ezop ve aslında mizahın atası sayılan Dionysos‟un bile atası sayılan Sabaz yine Anadoluludur. Ancak antik Anadolu mizahı içerisindeki bu unsurların daha sonra takip eden Selçuklu dönemi mizahında izini bile göremiyoruz. Ne Keloğlan ne Nasrettin Hoca ne de Dede Korkut bu motiflerin hiçbirine benzemez.

Selçuklu mizahı, gerçekdıĢı görüntüler ile doludur. Selçuklu mizahı , masalsı kimliğini Hoca‟nın fıkralarında ve Yunus‟un ünlü „„Çıktım erik dalına, anda yedim üzümü‟‟ gibi Ģiirlerinde de korunmuĢtur. Görüntü tablosu bütünüyle kır, çobanlık motifleri

(15)

ile örülmüĢ olup, Hoca‟da yer yer köy görüntüleri de belirmeye baĢlamıĢtır. HoĢgörü boyutu en geniĢ çapı ile Selçuklu mizahında belirir. Bugün bu mizahı olduğu gibi yazıya geçirmek bile zor oluyor. Tanrıya sesleniĢleri, kutsal deyimlerden söz ediĢleri, ĢaĢırtıcı bir açılık gösterir. Kaygısız Abdal; „„Kıldan köprü yaptırmıĢsın/ gelsin kullar geçsin deyu/ hele biz Ģöyle duralım/ yiğit isen geç a Tanrı‟‟ diyebiliyor. Yunus din adamlarına „„ġeriat oğlanları‟‟ deyimini kullanabiliyor5

.

Osmanlı mizahı ise imparatorluğun matbaa ve basın öncesi bütün mizah çeĢitlerini içine alır. Osmanlı mizahı bir ortaçağ mizahıdır ve bütün ortaçağ ilgeleri gibi birtakım lonca örgütlenmeleri içinde geliĢmiĢtir. Ayrıca her lonca , Osmanlı‟da kendisini bir tarikata bağlamıĢtır.

Örneğin Osmanlı mizahına damgasını vurmuĢ olan karagöz oyunlarının loncası Ġstanbul‟da KasımpaĢa‟da idi ve bu gösteriler baĢından beri NakĢibendi tarikatı güdümü altında bulunmuĢtur.

BektaĢilik, Sünni tarikatlar karĢısında, Osmanlı Ġmparatorluğu içerisinde ana muhalefet partisi yerine görülebilir. Sözgelimi BektaĢilik bu muhalefet sonucu, yaygın bir hiciv ve mizah geleneğinin yaratılmasına önayak olmuĢtur. Hatta birer hiciv ve uyarma olabilecek Karagöz‟ün perdesi, Kavuklunun ortası, yöneticilere ve kültür değerlerine, BektaĢi‟de izlediğimiz gibi saldırmamıĢlar; belki de yalnızca Osmanlı düzenine duyduğu hayranlığı, ondan aldığı gurur ve sevinci dile getirmek istemiĢlerdir6

.

MeĢrutiyet mizahına geldiğimizde ise Osmanlı mizahına göre kökten ayrı bir yerden çıkmıĢ ve beslenmiĢtir. MeĢrutiyet mizahının baĢlıca iki özeliği yazılı, basılı mizaha geçiĢ ve MeĢrutiyet yönetimi ile birlikte mizahı artık tarikatlar değil partilerin gütmeye baĢlamasıdır. MeĢrutiyet mizahta köklü değiĢikliklere neden olmuĢ, ancak kendi geleneklerini yaratacak zaman bulamadan bütün günlerini savaĢ içinde geçirmiĢtir7

.

5

Ferit Öngören, Cumhuriyetin 75. Yılında Türk Mizahı Ve Hicvi, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ġstanbul, 1998, s.49.

6

Ferit Öngören, a.g.e ,s.50.

7

(16)

Bu dönemde Türk karikatürü Arif Arifaki‟nin 1867 yılında çıkarmıĢ olduğu İstanbul adlı dergi biçimiyle hayat bulmuĢtur. Bilinen ilk karikatür dergimiz ise Teodar Kasap‟ın yayınlamıĢ olduğu Dyojen‟dir8

. 1873-77 yılları arasında da yayınlanan çok sayıda dergi bulunmaktadır. Bu dergiler arasında Ġbret-i Alem 1873 (10 sayı), Tiyatro 1874-1876 (87 sayı), Latife 1874-1875 (77 sayı), ġarivari Medeniyet 1874 (4 sayı), Kahkaha 1875 (26 sayı), Geveze 1875 (10 sayı), Kara Sinan 1875 (34 sayı), Meddah 1876 (34sayı), Çaylak (1876)‟ı sayabiliriz. Bu dönemde çıkarılan dergilerin diğer bir özelliği yayıncıların Ermeni Osmanlı vatandaĢı olmalarıdır. Çünkü bu dönemde yayın hayatı genelde Ermenilerin elindedir9.

II. Abdülhamit‟in tahta geçmesiyle birlikte 1877‟de çıkarılan Matbuat Yasası mizah basını yayınlarını olumsuz yönde etkilemiĢ, yayınlara ara verilmek zorunda kalınmıĢtır. Bu dönem için Türk karikatürünün en kısır döneminin yaĢandığını söyleyebiliriz.

1908‟de Ġkinci MeĢrutiyetin ilanı ile birlikte mizah basını yeniden yayınlarına devam etme Ģansı bulmuĢtur ve hatta mizah basınının en canlı dönemlerinden birinin yaĢanmasına olanak sağlamıĢtır. Bu dönem karikatürlerinde II. Abdülhamit‟e duyulan öfke nedeniyle sık sık padiĢah tasvirlerine rastlanmaktadır. Bu dönemde Ġttihat ve Terakki Partisi‟nin ileri gelenleri de yine Avrupa‟da Abdülhamit karĢıtı karikatürler yayınlanması için adeta kampanya baĢlatmıĢtır. Bu dönem Avrupa karikatürleri de incelendiğinde çok sayıda Abdülhamit karikatürü görülebilmektedir.

Sultan Abdülhamit hakkındaki kampanyaya karikatüristlerin usta olarak kabul ettiği Cemil Cem‟ de katılmıĢtır. Çıkardığı Kalem Dergisi bu kampanyanın önemli bir unsuru olmuĢ ve oldukça etki bırakmıĢtır. Cem‟in Abdülhamit‟e karĢı tutumunda Talat PaĢa‟nın dostu olması elbette önemlidir10

.

8

Hıfzı Topuz, BaĢlangıçtan Bugüne Dünya Karikatürü, Ġstanbul, Ġnkılap Yayınevi,1997, s.207.

9

Semih Balcıoğlu, Ferit Öngören, 50 Yılın Türk Mizah Ve Karikatürü, Ġstanbul, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, 1973, s.58.

10

(17)

Ġttihat ve Terakki‟nin kesin olarak yönetime gelmesinden sonra mizah tekrar bir kırılma yaĢamıĢtır aslında genel olarak tek partili dönemlerin tümünde mizahın baĢına gelen bir olaydır bu. Daha çok siyasi portrelerin ön plana çıktığı bu dönem dergilerinden bazıları Ģunlardır; Davul, Dalkavuk, Çekirge, Falaka, BoĢboğaz, EĢref, Züğürt, Cadaloz, Adam Sen De, EĢĢek, Kibar, Malum, El Üfürük, Karagöz, Püsküllü Bela, Curcuna, CoĢkun Kalemler, Yuha, Laklak, Kalem ve Cem. Ancak zamanın en ses getiren dergileri Cem, Karagöz ve Kalem‟dir.

Tarikat , parti ve örgütler tarafından yönlendirilen Türk mizahı milli mücadelenin baĢlamasıyla da önemli bir propaganda aracı olarak dikkat çekmiĢtir. Örneğin Refik Halit Karay‟ın çıkarmıĢ olduğu Aydede dergisi Ġstanbul hükümetini savunurken Sedat Simavi‟nin çıkardığı Güleryüz dergisi Ankara hükümetini savunmuĢtur. Bu tutumundan dolayı Aydede daha sonra kapatılacaktır.

Milli mücadele yıllarında yayınlanan diğer mizah dergileri arasında ise Diken (1918-1920), Deccal (1917), Kaval (1920-1922), Ortaoyunu (1919), Alay (1920), Ayine(1921-1923), Aydede (1922), Güleryüz (1921-1923), Kahkaha (1922), Akbaba (1922-1977), Zümrüdüanka (1922-1925), Kelebek (1924)‟i sayabiliriz11.

Türk mizahının önemli bir dönemi de 1923-1950 yılları arasına tesadüf eder. Bu dönemi de yine kendi içinde harf devriminin öncesi ve sonrası Ģeklinde ikiye ayırmak faydalı olacaktır.

Cumhuriyetin ilk evresi kültür ve düĢünce hayatı yapısında oldukça renkli ve özgür bir dönemdir. Bu canlılık dolayısıyla mizah basınımıza da yansımıĢ ve oldukça renkli bir dönem geçirilmiĢtir. Bu canlılık Ġzmir Suikastı teĢebbüsü, ġeyh Sait Ġsyanı ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası‟nın izlediği siyasetten etkilenecektir. Artık mizahi basın eski özgür ortamı bulamayacaktır. Yeni dönemde mizah basını olabildiğince tekdüze , siyasi gülmeceden uzak bir sürece girecektir12

.

11

Topuz a.g.e. s.221.

12

(18)

Bu dönemin önemli dergileri Akbaba (1922-1930-1933-1977), Karagöz (1908-1928-1935-1955), Papağan (1924-1928,276 sayı), Guguk (1924, 17 sayı), Kelebek (1924), Vayvay (1925), Yeni Kalem (1927-1928), Nasreddin Hoca (1927 , tek sayı), Köroğlu (1928), Kahkaha (1928, tek sayı), Babacan (1928, tek sayı), Kalem (1930, tek sayı) ve Brava (1930)‟dır.

1928 Harf devrimi mizah için oldukça önemli bir dönemdir. Kültürel değiĢim mizahçıları da etkilemiĢ ve onlarda yeni yazı ile birlikte çizgilerinde değiĢime gitmiĢlerdir. Ancak bu durum bir süre yeni harfleri takip edemeyen pek çok okuru geçici bir süre kaybetmesine neden olmuĢtur.

Halk Partisi döneminin 1930-1933 yıllarında mizah dergisine rastlanılmamaktadır. Bu durgunluk 1933 yılında son bulmuĢtur. Bu tarihte dergi tekrar yayın hayatına baĢlayınca mizahın önü tekrar açılacaktır. Akbabadan sonra Karagöz (1935-1952), HemĢeri (1935-1945), Karikatür (1936- 1948), Hoca Nasreddin (1940-1941) ve Amcabey (1942- 1944) gibi mizah dergileri yayınlanmıĢtır13.

Ġkinci Dünya SavaĢı dönemine geldiğimizde mizahın iki Ģekilde silah olduğunu görmekteyiz bunlar fıkra ve karikatürdür. SavaĢ yılları sırasında pek çok fıkra kitabı yayınlanmıĢtır. Bu fıkra kitapları içinde 1943‟te yayımlanmıĢ Harp ġakaları adlı kitap ilgi çeker.

SavaĢ sırasında yerli fıkraların bu iĢlekliği yanı sıra , uluslararası fıkra savaĢı da ülkemizde büyük ilgi uyandırmıĢtır. Hitler için anlatılan fıkralar belli bir kuĢağın bugün de dağarcığındadır. Buna karĢılık Almanya‟yı tutanlarca , Stalin için anlatılan fıkralar da sayıca pek çoktur14

.

Ġkinci Dünya SavaĢı yıllarında, fıkra gibi etkili bir mizah silahı da karikatür oluyor. 1939-1948 yılları arasında otuz dört karikatür albümünün yayımlandığını tarıyoruz. SavaĢ öncesi ve savaĢ sonrası hiçbir on yılda bu sayıya ulaĢabilmiĢ değiliz. Ayrıca bu otuz

13

Topuz, a.g.e. s.230-235.

14

(19)

dört karikatür albümünün yirmi bir tanesi savaĢ yılları içinde yayımlanmıĢ, on üç tanesi de savaĢtan hemen sonra çıkmıĢtır. Karikatürde geniĢ halk kitlelerinin ilk kez bu yıllarda tanıĢtığı göz önüne alınırsa, iĢin önemi biraz daha ortaya çıkar. GeniĢ halk kitlelerinin sevgilisi olan karikatür, bunu Ġkinci Dünya SavaĢı‟nda verdiği çetin sınavı baĢarmasına borçludur15

.

Bu yıllar içerisinde en dikkati çeken karikatüristler Cemal Nadir Güler, Ramiz ve Salih Erimez‟dir.

SavaĢın ardında Türkiye yeni bir ortama, yeni bir iliĢkiler dünyasına girecektir. Cumhuriyet , reformlara devam ve özellikle toprak reformunu yapmak isteğindedir. Mecliste, toprak reformuna karĢı olanlar ,belli bir grup ve kesin bir istememe ile ortaya çıkınca, çok partili düzene geçiĢ uygun bulunur. Kurulan DP ile birlikte çok partili düzen yeniden baĢlar. Halk, savaĢın getirdiği yorgunluğun etkisi ile ve geleneksel bir eğilimle ikinci partiyi tutma isteğini gösterince, politik ortam birden kızıĢacaktır. Bu dönemin mizah özelliği için kesin bir muhalefet deyimi uygun düĢer. Cumhuriyet tarihinde hatta, Ġkinci MeĢrutiyet‟ten bu yana görülmemiĢ bir yol olan mizahın hükümete muhalefeti, halkı ĢaĢkınlıktan ĢaĢkınlığa sürüklemiĢ mizah bir anda sihirli bir güç kazanıvermiĢtir16

Bu dönemin en önemli mizah hareketi Markopaşa‟dır. Bizim Markopaşa Malum Paşa, gibi isimlerle sık sık kapanıp yeniden açılan dergi iktidardaki partiyle açıkça mücadele eden ilk dergidir.

1950-1960 yılları arasında cumhuriyeti kuran tek parti kendi içinden çıkan bir partiye iktidarı bırakmıĢ ve muhalefete geçmiĢtir.

Dönemin önemli mizah figürlerini Ģu Ģekilde belirtebiliriz; devrilmiĢ olmasına rağmen tek partinin halk üzerinde bıraktığı eski etkilere saldıran Karakedi , devrilen tek parti ile geçmiĢi içine alan bir hesaplaĢmaya giren Akbaba , Tef ve Dolmuş mizah dergileri, muhalefeti yani CHP‟yi tutan Taş-Karikatür ve iktidarı savunan Akbaba .

15

Öngören, a.g.e. s.88.

16

(20)

1950-1960 yıllarının önemli bir özelliği de mizah hikayelerinin yayımlanmasıdır. Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Bülent Oran ve Yalçın Kaya sürekli mizah hikayeleri yazmaya koyulmuĢlardır. Aynı zamanda edebiyatçı Orhan Kemal ve oyun yazarı Haldun Taner de mizah hikayeleri yazmıĢlardır.

Mizahi Ģiir, taĢlama ve bu anlamda hiciv de 1950‟den sonra ĢaĢırtıcı bir yaygınlık gösterir17. Garipçiler olarak bildiğimiz Orhan Veli ve arkadaĢları mizah ağırlıklı

yeni bir Ģiir akımı baĢlatmıĢlardır.

1960-1970 yılları arasına geldiğimizde 27 Mayıs‟ın ülkeye kazandırdığı en büyük zenginlik yeni Anayasa ve Anayasa kurumlarıdır. Türkiye bu Anayasa ile sanayi toplumuna çok çabuk uyabileceğini göstermiĢtir. Grev ve Toplu SözleĢme Kanunu ve uygulamaları, övünülecek bir düzey göstermiĢtir. Yeni Anayasanın konumuzla ilgili en önemli etkisi; kültür yönünden çok hızlı bir kitap basımının baĢlamasına neden olmuĢudur. Denebilir ki, 1928‟de alınan yeni yazı gerçek semeresini, 1961 Anayasası‟ndan sonra, bu dönemde vermiĢtir. Bu dönemin mizah çatısı da ilgi çekicidir.

27 Mayıs‟tan sonra kalkan baskı ile birlikte, DP‟ye karĢı yoğun bir hiciv saldırısı ortaya çıkıyor. Ancak bu çok kısa sürelidir. Bu saldırı mizahında Zübük ve Akbaba adları mizah dergisi olarak sayılabilir18

.

1970-1980 yıllarının Türkiye‟sinde kırsal kesimden büyük kentlere göç eden milyonluk kitleler yaĢamın her alanında ağırlıklarının koymaktadır. Kente göç eden halkın artık çocukları da 1970-1980 evresini etkileyecek yaĢa gelmiĢtir. Kırsal kültür ile kentte yetiĢmiĢ bu kuĢaklar gecekondu kültürü ile derin bir uyumsuzluk içine düĢerler.

Bunun yanı sıra beklenmedik değiĢimlerle örülmüĢ bir politik tablo ortaya çıkmaktadır. 1970-1980 evresi yine ordunun müdahalesi ile baĢlıyor. Ġktidar ve muhalefetin uzlaĢmaz çekiĢmesi ordunun muhtırası ile kesilir19

. 17 Öngören, a.g.e. s.95. 18 Öngören, a.g.e. s.97. 19 Öngören, a.g.e. s.104.

(21)

Parti içi anlaĢmazlıklar sonucu Ġsmet Ġnönü‟nün baĢkanlığı bırakması ve Bülent Ecevit‟in yerini alması, muhtıradan sonra yapılan seçimde MSP ve MHP‟nin meclise girmesi ve CHP‟nin iktidara geldiği sırada Kıbrıs çıkartmasının yapılması dönemin diğer önemli olaylarındandır.

Yine bu dönemde II. Dünya SavaĢı‟na katılmamak ve Ġnönü‟nün Johnson‟un mektubuna verdiği ünlü cevaptan sonra CHP ağırlıklı koalisyon hükümetinin bağımsız tavır göstermesi ülkeyi bir ekonomik bir durgunluğa sürüklemiĢtir. Gençlik artık CHP‟yi tutan büyük kitlelerin daha sola kayması ve AP‟nin gençlerinin de MHP ve MSP arasında paylaĢılmasıyla toplumsal uzlaĢmazlık artmıĢ bu durum da silah kaçakçılığı için uygun bir ortam hazırlamıĢtır. Ülke silah kaçakçılığı için uygun bir Pazar haline gelmiĢ anarĢi ve terör üst düzeye çıkmıĢtır.

19770-1980 yılları arasındaki en önemli mizah olayı olarak da Gırgır dergisi ile Karikatürcüler Derneği‟nin (buna bağlı olarak Karikatür Müzesi‟nin) etkinlikleridir diyebiliriz20.

1980 yılında baĢka bir evre baĢlar. Silah ve uyuĢturucu kaçakçılığının körüklediği korkunç terör, Türkiye‟de çok duyarlı bir gençliğin varlığından yararlanmıĢtır. Birçok değerli insanını yitiren ülkemizde bu yıllarda dünya çapında teröristler yetiĢir. Uluslararası kanlı bir örgütlenme ortamında demokrasi soluksuz kalmıĢ, 12 Eylül‟de ordu yönetime el koymuĢtur21

.

1980-1990 yılları demokrasinin darbe ile yıkılması ve yeniden inĢası süreçlerini içine aldığında birbirine zıt iki tabloyu içine aldığını söyleyebiliriz. Bu dönemde 1983 seçimlerine kadar mizahçılar ve mizah yayınları baskı altında kalmıĢ ancak 6 Kasım genel seçimleri sonrası çok partili düzen ve mizah dergileri yeni bir baĢlangıç yaparlar. Bu dönemin en önemli mizah konusu ise Turgut Özal olur.

20

Öngören, a.g.e. s.101.

21

(22)

1990-2000 dönemi kendinden önceki on yıldan çok farklı bir geliĢme gösterir. Her alanda büyük dalgalanmalar ortaya çıkar. Dekorlar, sorunlar, tipler arka arkaya hızla değiĢecektir. Terör, 1980 yılında kaldığı yerden yeniden baĢlar. Profesör Muhammet Aksoy, gazeteci Çetin Emeç, yazar Turan Dursun, Doçent Bahriye Üçok belirli aralıklarla vurulurlar. Yapanlar sır olarak kalır. Arkadan Uğur Mumcu, Onat Kutlar ve yüzlerce isim kimvurduya gidecektir22.

Yine bu dönemde körfez krizi patlak vermiĢtir ve bu savaĢa katılmayı istemeyen Yıldırım Akbulut ile ilgili çokça fıkra anlatımı baĢlar. Bu fıkralara en çok gülen Özal fıkralarla yıpratılıp düĢürülen ilk baĢbakan olan Akbulut‟un yerine Mesut Yılmaz‟ın geçmesiyle yağmurdan kaçarken doluya tutulmuĢtur.

1991 Ekiminde yapılan erken genel seçimlerde baĢbakan seçilen Süleyman Demirel ile Özal karikatürlerde Karagöz Hacivat gibi çizilmeye baĢlanmıĢtır. Daha sonra Özal‟ın ölümüyle Demirel Çankaya‟ya çıkmıĢ ve yerine Tansu Çiller baĢbakan olmuĢtur.

Yine bu dönemde Rusya‟da çok partili sisteme geçiĢ ve Almanya‟da Berlin Duvarı‟nın yıkılmasıyla sol ile sağ arasında bir yumuĢama yaĢanmıĢtır. Tabi bu durum ülkemizde de koalisyon denemeleriyle yansımalarını gösterecektir.

2000 yılına on iki ay kala, Türkiye‟de mizahçılar, yeni yeni konularla ilgilenmek zorunda kalırlar. Çete, mafya, kaçakçı, kaset, tetikçi, özelleĢtirme bu son yılın gündemini süslüyor. Zincirleme olaylar karĢısında toplum Ģoklarla sarsılmakta. Bu konularla ilgili hiciv oklarını milyonlar alkıĢlıyor, mizahçının takılmalarına halk kahkahalarla gülüyor23

.

2000‟li yıllarda yaĢanan dikkat çeken siyasi olaylar; Adalet ve Kalkınma Partisi‟nin 3 Kasım 2002 genel seçimlerini kazanması ve günümüzde de süren iktidarı, 2007 cumhurbaĢkanlığı seçimleri sürecinde baĢta CHP olmak üzere diğer siyasi partilerin karĢı çıktığı Recep Tayyip Erdoğan‟ın muhtemel adaylığına karĢı çıkmaları ve sonucunda

22

Öngören,a.g.e. s.107.

23

(23)

Abdullah Gül‟ün cumhurbaĢkanlığına seçilmesi ve bu süreçte yaĢanan içtüzük ihlali yapıldığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine baĢvuru yapılması sonucu tarihinde görülmemiĢ bir kararla TBMM CumhurbaĢkanını seçemediği gerekçesiyle erken genel seçime gidilmiĢtir. Bu süreçte 2007‟de Ankara‟da düzenlenen Cumhuriyet Mitingi ve daha sonra Ġstanbul‟da gerçekleĢen Çağlayan Mitingi gündemin en çok dikkat çeken olayları arasındadır. Tüm bu olayların yanı sıra Anayasa tartıĢmaları, ekonomik krizler ve günümüzde hala gündemin bir numaralı sorunu olan PKK ve terör sorunu ülkenin baĢ etmesi gereken en büyük sorunu oluĢturmaktadır.

Bu dönemin en dikkat çeken karikatür dergisi Penguen olmuĢtur. Bunun nedeni da tabi ki baĢbakanın açtığı pek çok dava ve derginin de vazgeçmeden iktidarı eleĢtirme gayretidir. Penguen‟in yanı sıra günümüzün diğer önemli bir dergileri de Leman ve Uykusuz‟dur.

Bu çalıĢma, üç temel bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde mizah kavramı tanımlanmıĢ mizahın kökeni, öğeleri, çeĢitleri ve türlerine değinilmiĢ; ikinci bölümde Türk siyasi kültürünün geçmiĢten günümüze kadar mizahla olan iliĢkisi incelenmiĢ ve örneklendirilmiĢ, toplumsal algı kavramı tanımlanmıĢ ve mizahın siyasete iliĢkin toplum algısı üzerindeki rolü ifade edilmeye çalıĢılmıĢtır; üçüncü bölümde ise siyasete iliĢkin toplum algısı oluĢturulmasında mizahın etkisini ölçmek amacıyla yapmıĢ olduğumuz uygulamaya yer verilmiĢtir.

(24)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM I. MĠZAH

I.1. Mizah Kavramı

I.1.1. Mizah Kavramı ve Mizahın Kökeni

Mizahın uzun ve üstünde çok tartıĢılmıĢ bir tarihi vardır. Aristotales, Platon, Darwin, Descartes, Kant, Hobbes, Freud ve Twain gibi büyük düĢünürler, mizahı açıklamaya çalıĢmıĢlardır. Latincede „„humere‟‟ olan mizah, nemli anlamına gelmektedir. Ġsim hali „„umor‟‟, nemli yada sıvı anlamındadır. Bu iki kelime, akıcı ve ıslaklık anlamında olan Yunancada „„hygros‟‟ kelimesinden türemiĢtir24

.

Mizahın kökeninde eğlence ve hoĢgörü yer almaktadır. Yeryüzünde hemen bütün alanları içine alan mizah, eğlence ve hoĢgörü boyutları ile kiĢilik kazanmıĢ ve temel geliĢimini sürdürebilmiĢtir. Mizah baĢlangıçta günümüzde olduğu gibi karikatür, fıkra veya hikaye gibi türleri örnekleri olmadığından uzun ve ilgi çekici bir geliĢim karĢımıza çıkmaktadır.

Mizahın ana kaynağı durumunda eğlence bulunmaktadır. Ancak eğlence bütünüyle mizah olmadığı gibi mizah da tamamen eğlence değildir. Eğlencenin en önemli yanı sosyal bir olay olmasından gelmektedir. Ġnsanlık, eğlencenin bu sosyal yapısını baĢlangıçta kavramıĢ, ona topluluğun dili olma görevini yüklemek istemiĢtir. Sözgelimi ilk baharda yeni ürünü karĢılama törenleri, sonbaharda ürünü kaldırma törenleri, insanlık için en eski ve en yaygın eğlence olayları olarak karĢımıza çıkıyor. Bir ülkenin topluca eğlendiği olağanüstü törenlerde, mizahın da ilk biçimleri ile birlikte belirlendiğini izleyebiliyoruz. Hititler‟de Purulli ayinleri, Eski Yunan‟da Dionysos Ģenlikleri, en ünlü örneklerden ikisidir25

.

24

Richard Cavanaugh, An Analysis Of The Relationship Between, 2002, s.14.

25

(25)

Mizahın ortaya çıkabilmesi için gerekli olan bir unsur da hoĢgörü ortamıdır. Peki mizah neden hoĢgörüye ihtiyaç duymaktadır? Aslında bu sorunun cevabı hicivde kendini göstermektedir.

Hicivde belirli kiĢi yada kiĢiler topluluğuna saldırı söz konusudur. Ancak mizahın tümünde hicivdeki gibi bir saldırı söz konusu değildir. Mizah toplumun yaĢantıya koydukları politik, sosyal, ekonomik ve cinsiyet baskılarına dokunmakla ve ırgalamakla hoĢgörüyü harekete geçirmektedir.

Mizah kötü güçler ile iyi güçleri, gerçek hayatta olduğu gibi tasarlar, ancak sonuçları bakımından, olmadık çözümlere varabilir. Ne de olsa kötünün sembolü olan yılanın öldürülüĢü bir eğlence, toplumsal kurtuluĢun simgesidir. Ancak yılanın öldürülüĢ biçimi (yılana Ģarap içirilerek ĢiĢmesi ve geldiği deliğe sığamayıĢı) mizahi bir yaratıĢı iĢaret eder26. Bu olay daha sonraları Anadolu‟da da daha sonraları ĢiĢmanlayıp deliğine

giremeyen fare Ģeklinde anlatılmaya devam etmiĢtir. Kötünün korkulur yanı kalmayınca mizah ortaya çıkıp özgürce toplumca bilinen her türlü yasak ve kötü konuyu özgürce iĢlemesi hoĢgörü ile karĢılanır olmuĢtur.

HoĢgörü ve eğlencenin bizi mizaha götürmesi gibi mizah da yine eğlence ve hoĢgörünün tadını bize tattırmaktadır. Günlük hayatımızda mizahın yaratıcı motifleri bizi eğlencenin özgür havasına götürmektedir.

Mizahın eğlence ve hoĢgörü ile kök iliĢkilerini belirttikten sonra bu iki motife bağlı olarak gösterdiği tarihsel geliĢimi ve değiĢimi anlatabilir, böylece mizahın en baĢtan günümüzdeki gibi olmayıĢını değiĢerek bu noktaya geldiğini izleyebiliriz.

Eski Yunan‟da üretimin aileye indirgenmesiyle Ģölenler de yine aile çapında yapılmaya baĢlanmıĢtır. Aile çapına indirgenen iyi-kötü çatıĢması, toplumda rejim konusunu ön plana çıkarmıĢtır. Bu nedenle Eski Yunan‟da mizah ve özellikle komedi, soylular rejimi, cumhuriyet, demokrasi, monarĢi, oligarĢi, Eflatun‟un Devlet‟i gibi rejim

26

(26)

tartıĢmalarının çerçevesinde boy atmıĢtır27. Aileye indirgenen üretimle birlikte soyut ve

evrensel bir sembol olan kötü somutlaĢmıĢ ve hatta kiĢileĢmiĢtir. Mizahın kötü yöneticiler ile uğraĢması görüldüğü gibi kendi tarihi kadar eskidir.

Zamanla ürün toplamanın yanı sıra artık el sanatları da toplumda önem kazanmaya baĢlamıĢ bu durum da mizahtaki yapı değiĢikliğinin baĢlıca etkeni olmuĢtur. Mizahın bir meslek olarak görülmeye baĢlaması ile mizah ürünleri saklanılmaya ve değer biçilmeye uygun yapı ve teknik kazanmıĢtır.

Mizahın bir sanat ve meslek olarak değerlendirilmesi çeĢitli türde zenginleĢmesine yol açmıĢtır. Zamanla mizah gibi genel bir kavram yerine Ģaka, hiciv, alay, nükte, matrak, taĢlama gibi çeĢitlerinin hakim oldukları göze çarpar. Bir mizahçı ancak bu mizah türlerine uygun örnekler verebildikleri zaman hoĢ görülüyor ve bahĢiĢ alabiliyorlardı. Ayrıca belirli bir durum karĢısında kaldığı zaman bir karĢılık vermesi sırasında mizah yaparak bağıĢlanabilirdi.

Ġlk kaynağından günümüze doğru geliĢimi izlediğimizde, mizahın genel ve açık eğlencelerden, kapalı oturumlara, dolaylı anlatımlara indirgendiğini sınırsız bir coĢkunluğun yerini ölçülü bir hünerciliğe bıraktığını görüyoruz. Genel bir mizah yerine mizahın belirli Ģekilleri iĢleklik kazanmaya baĢlar28

.

Ortaçağ döneminde mizahın izne bağlı ve güdümlü kullanılması artık iyice kesinleĢmiĢtir. Tek tanrılı dinlerin egemenliği ve bazı konuları tamamen mizaha yasaklamıĢ olması ancak istenildiği zaman mizahın kullanılması durumunu ortaya çıkarmıĢtır. Artık ürün eğlenceleri, baharı karĢılama Ģenlikleri yerlerini kutsal bayramlara ve Hıdrellez, kır gezintilerine bırakmıĢtır. Ortaçağın mizaha yaptığı asıl baskı ise tek tanrılı dinlerin dünya görüĢünden kaynaklanmaktadır. Artık eskisi gibi altı ay kötülük altı ay iyilik dünyada olmayacaktır. Ġyilik sürekli ve tek, kötülük ise sürekli kötü ve tetiktedir. ġeytan asla öldürülemeyeceği için tam anlamıyla özgür ve coĢkulu Ģenliklere kendilerini

27

Öngören, a.g.e. s.18.

28

(27)

kaptıramazlar. Ortaçağ bu tablo karĢısında yeni mizah yaratıĢları gerçekleĢtirememiĢ kendisine miras kalan mizah örneklerini tüm incelikleriyle iĢlemiĢ kendi dünya görüĢüne uygun kalıplar içinde eritmiĢtir.

Günümüzdeki anlamıyla mizah Ortaçağ dogmalarına karĢı yeniden diriliĢi ifade eden Rönesans hareketi belirlemiĢtir. Bu dönemde mizah en büyük savaĢını yarı kutsallık yüklenen Aristo mantığı ile yürütmüĢ sayılır. Bu mantığın günlük hayata uymadığı noktalarda zengin bir mizah oluĢumuna zemin hazırlamıĢtır. Özellikle dogmaların karĢısındaki özgür düĢünce eğilimi, mizahtan alabildiğine faydalanmıĢ hatta yeri geldiğinde savaĢını sadece mizah üzerinden yürütmüĢtür.

Kilise ve papazlara karĢı çok zengin bir mizah salgını, halk arasında bu dönemde belirecektir. Gargantua, Deliliğe Methiye, Don Kişot, Moliere, Voltaire‟nin Felsefe Sözlüğü ve daha bunu gibi birçok eser, uzun bir devre içinde oluĢan ve çağımızda iyice belirginleĢen bir mizahın temel niteliklerini haber vermiĢtir29

.

Politik, sosyal ve ekonomik kurumları çürümüĢ ve mantık yapısı günlük somut hayata ters düĢen Ortaçağ hicvin ve yeni tekniklerin serpilmesine neden olmuĢtur. Mizah bu dönemde artık geleneksel eğlence ve hoĢgörü anlayıĢına dayanmamakta, yöneticiden hoĢgörü beklemek yerine açıktan saldırıya geçmektedir. Nitekim mizah gücünü Tanrı‟dan aldığını öne süren mutlakiyet düzenlerinin yıkılıp yerine Cumhuriyet ve MeĢrutiyet idareleri kurulmasıyla toplum içerisinde büyük bir silah olmasını bilmiĢtir.

Günümüzdeki anlamıyla ilk mizah dergisi MeĢrutiyet‟in ilanı ile Fransa‟da parti çalıĢmaları arasında yayınlanmaya baĢlamıĢtır. Bu dönemde mizah artık eleĢtirilerinde karĢısındakinin hoĢgörüsü kadar değil kanunların belirlediği sınırları ile belirlenmiĢtir. Bizde de mizah Abdülhamit‟in düĢürülmesi sırasında ve MeĢrutiyet dönemi ile biçim kazanmaya baĢlamıĢtır.

29

(28)

Günümüz anlamıyla mizahın belirmesi için basının toplumda etkinliğini kazanması gerekecektir. Yazılı mizah, mizahı kökten değiĢtirebilecek bir güç göstermiĢtir. Basın ile birlikte sözlü mizah ikinci plana itilmiĢ artık mizahçı, yazar yada çizer olarak yayın organları etrafında toplanmıĢtır. Bu durumu eskiden çok önem taĢımayan mizah hikayeleri takip etmiĢtir. Sözlü mizahın etkili türlerinden fıkra, nükte ve alay gibi anlatıma dayalı olanlar da yine yazılı mizaha uyum sağlayabildiği ölçüde varlıklarını sürdürebilmiĢtir.

Yazılı mizahın en önemli özelliği çok geniĢ okuyucu kitlelerine ulaĢabilmesi olmuĢtur. Kolayca ülkeden ülkeye yayılmıĢ ve mahalli mizahın niteliklerini değiĢtirmiĢtir.

Politikada MeĢrutiyet ve Cumhuriyet yanlıları, tüccar ve sanayici kesimi özgür basını destekledikleri için mizah çok geniĢ bir hoĢgörü ortamını bulabilmiĢtir. Bu duruma karĢın mizah yinede aile, okul, kadın-erkek, polis vb. konuları iĢlemekte ağır geliĢim göstermiĢtir. BaĢlarda düĢman devletleri kendine konu edinerek etkinlik kazanmıĢ sonrasında politikadaki iç çekiĢmelerden de faydalanmıĢtır.

Yüz elli yıllık geçmiĢi sonucunda bugünkü mizah kurum ve anlayıĢına varmaktayız. Mizah politik yönden partiler arası iliĢkilerin ve devlet düzeninin etkisi altında, teknik ve sosyal yönden de basının denetimi altında bir geliĢme göstermiĢtir. Okuyucunun beğendiği mizahçı, doğrudan kitap, dergi ve albümler ile varlığını, etkinliğini sürdürebilmektedir30

.

Yazılı mizahın eğlence boyutu da köklü bir değiĢim geçirmiĢtir. Okuyucuya hoĢ vakit geçirmek, güldürmek,eğlendirmek ve eğitmek gibi görevler üstlendiğini görmekteyiz. Günümüzde magazine yönelmiĢ geniĢ bir bölüm de bulunmaktadır. Bu bölüm okuyucuyu dertlerinden arındırmak ve günlük tasalarından kurtarmak gibi bir görev üstlenmiĢtir. Ancak politik mizah gibi sarsıcı nitelikten yoksundur.

30

(29)

I.2. Mizahın Öğeleri I.2.1. Mizahta Mantık

Kullandığımız her söz dizini mizahı sağlamadığı için mizahı sağlayan bu söz dizinlerinin bir özelliği olması gereklidir. Çünkü belirli bir metnin veya cümlenin mizahı sağlayabilmesi için yapısının özel kurulması ve belirli bir mantık yapısında olması gereklidir.

„„İpe çamaşır serilir‟‟, önermesi doğru bir önermedir. Ancak hiçbir mizahla yüklü değildir. Ġp ve çamaĢır sınıflamaları, günlük hayatımızda görüp bildiğimiz olağan biçimde bir araya getirilmiĢtir. Oysa „„ ipe un serilmesi‟‟ önermesi mizahi bir yük taĢımaktadır31

.

Önerme diyerek aslında mantıkta doğru yada yanlıĢ bir cümleyi iĢaret etmiĢ oluruz. „„İpe çamaşır serilir‟‟ önermesi doğru bir önermedir. „„ipe taş serilir‟‟ önermesi ise yanlıĢ bir önermedir. Oysa „„ipe un serilir‟‟ ilk bakıĢta yanlıĢ bir önerme olarak görülebilir ancak günlük hayatta düĢündüğümüzde bu önermenin bilerek yanlıĢ kurulduğunu anlıyoruz. Özetle bu cümlenin doğru yada yanlıĢ olmanın ötesinde mizahi bir önerme olduğunu anlamaktayız.

Mantıkla mizah arasında bir iliĢki olduğu doğrudur. Ancak yalnızca mantığın mizahı açıklayamayacağını belirtmeliyiz. Çünkü mantığın yapısındaki bu durum her zaman mizahı doğurmamaktadır. ÇeĢitli beyin hastalıklarında yada paradokslarda aynı tipik yapıyı görebiliriz. Ayrıca mantık açısından yan yana gelen iki ayrı sınıfı ilk görüĢümüzde bize çarpıcı gelebilir, fakat aynı durum ikinci veya üçüncü kez karĢımıza çıktığında aynı etkiyi yaratmayabilir. Tıpkı aynı fıkraya ikinci ve üçüncü kez duyduğumuzda ilk seferinde olduğu gibi bir etki yaratmaması gibi.

I.2.2. Mizahta Görüntü

31

(30)

Mizahla mantık arasındaki kök iliĢkisinin en büyük yardımı, bize mizahın ikinci bir öğesini tanıĢtırması olur. Nitekim mizahı sağlayan cümlede, mutlaka ilgisiz sınıflamaların bir araya gelmesi gibi özel yapı kuruluĢu bulunduğunu izledik. Olmadık iki sınıfın bir araya getirilmesi ise, kaçınılmaz bir biçimde alıĢılmadık görüntüleri bizde canlandıracaktır. „„Kazan doğurdu‟‟, „„ipe un sermek‟‟ gibi önermeler mantık yapımızı sarstıkları gibi „„ip‟‟ ile „„un‟‟ gibi „„kazan‟‟ ile „„tencere‟‟ gibi görüntüleri bir araya getirmiĢ oluyor. Bir bakıma, bir cümlenin taĢıdığı özel mantık kuruluĢunun amaçlarından birisi de, bizde alıĢılmadık görüntüler tablosu yaratmak oluyor32

.

Görüntünün mizahla iliĢkisi çok geniĢ bir alanı içine almaktadır. Beklenmedik görüntüler yada gerçek dıĢı görüntülerin bir bölümü de bizde mizah etkisi yaratabilmektedir. Bir hareketin yada nesnenin görüntüsü mizahın mantıksal yapısı ile doğrudan iliĢkilidir. Görüntü yapısı bize mizahın diğer sanatlar gibi anlamlı görüntülerden kaynaklı olduğunu gösteriyor. Bu açıdan mizahtan sanat gibi yaratıcılık gerektirmektedir.

Görüntü yapısının bu özelliğinden dolayı mizah türlerinin bazıları önermelerden, bazıları görüntülerden , bazılarıysa hareket ve davranıĢları ön planda tutmaktadır. Söze dayalı mizah türleri, bu sözler ile gerçekte bir görüntüyü betimlemeye çalıĢarak mizahı ortaya çıkardığı gibi, görüntüye dayalı mizah türleri de beynimizde mizah önermeleri yaratmaya çalıĢarak mizah gerçekleĢtirir. Örneğin bir karikatürcü bir fıkrayı çizebildiği gibi bir karikatür de bir oyuncu tarafından hayata geçirilebilmektedir.

I.2.3. Toplumsal ĠliĢkisi

Mizahın ortaya çıkabilmesi için, ilgisiz iki sınıfın yan yana getirilmesi, bunun sonucu alıĢılmadık bir görüntünün sağlanması yanında, bir de ortaya çıkan sonucun somut bir toplumsal durumu iĢaret etmesi gerekiyor. Mizahın bu üçüncü öğesine kısaca, toplumsal iliĢki diyoruz33

. 32 Öngören. a.g.e. s.27. 33 Öngören, a.g.e. s.28.

(31)

Mizahta mantık ve görüntü yapısı mizahın soyut yapısını oluĢturmaktadır. Ancak sonuçta ortaya konmaya çalıĢılan toplumsal iliĢki kesinlikle somut bir nitelik taĢımaktadır. Toplumsal iliĢki mizahı mekanikleĢmekten kurtarıp bir kimlik kazanmasını sağlar.

Mizah halkın görüĢlerini ve isteklerini ortaya çıkarmak için ihtiyaç duyduğu bir yoldur. Nitekim toplumsal yapının yaĢadığı büyük değiĢimler sırasında mizah da canlı bir iĢleklik kazanmıĢtır.

Görüldüğü gibi soyut bir mantıklı iliĢkiden yola çıkan mizah, görüntü tablosu içinde somutlaĢmakta, toplumsal iliĢki içinde günlük bir olaya indirgenmekte, ancak taĢıdığı sembolik yapı sonucu, zihnimiz onda herkes için ortak, genel iliĢki bulabilmektedir34.

I.3. Mizahın ÇeĢitleri I.3.1. Latife

„„YumuĢak, hoĢ‟‟ kökünden gelmektedir. Batının „„espri‟‟ motifini aĢağı yukarı karĢılar. „„Latife , latif olmalı‟‟ diye bir sınıflandırma söz konusu. Latifeyi kaldırmayan, hoĢgörü yönünden çiğlikle suçlanır. Latife ne denli yumuĢak olsa da, bize yöneltilmiĢ bir durum vardır. Latifelerin büyük bir kısmı „„anektod‟‟ niteliğindedir, yani belirli ve ünlü kiĢiler arasında da geçmiĢ gösterilir. Sözgelimi Kamil PaĢa, kendilerini karĢılamaya gelen Ziya PaĢa‟yı göstererek merkebine, „„-Öp babanın elini!‟‟ demiĢse bu Osmanlı için güzel bir latife örneği sayılırdı35

.

I.3.2. Nükte

Bir sözün, bir düĢüncenin yanlıĢ olması halinde yada bir açık verildiğinde karĢımızdakinin hak ettiği bir imkandır. Nükteler zarif oluĢu ile ölçülür. Bu zarafet,

34

Öngören, a.g.e. s.30.

35

(32)

karĢımızdakinin sözüyle kurduğumuz bağlantı ile değerlenir. Latife bölümünde Kamil PaĢa‟nın sözüne karĢılık, Ziya PaĢa merkebini baĢını okĢayarak, „„ Bilirim, „kamil‟ hayvandır‟‟, deyince nükte, öğeleri ile gerçekleĢmiĢ olur. Sözlü mizahta nükte, nüktedan diye bit tip yaratmıĢtır. Bu tiplere toplum geniĢ bir hoĢgörü tanımıĢtır. Nüktelerin çoğunda, Ģiirdeki cinas, istiare, teĢbih örneği, dil cambazlığı ve çift anlamlılık göze çarpar36

.

I.3.3. ġaka

Her yönü ile gerçek, hatta ürküntü, korku verici bir iliĢkiler zinciri hazırlanarak hoĢgörü sınırımız tartılmak istenir. Sonunda durum açıklanarak eğlence ve mizah elde edilir. ġaka, bir olaylar zincirinin gerçek olmayıĢından anlamını aldığı gibi, kiĢiler arasında özel bir dostluk istediği için de tipiklik kazanır. Elle yapılan Ģakalara halk „„eĢek Ģakası‟‟, „„ayı Ģakası‟‟ adını takmıĢtır37

.

I.3.4. Ġğne ve TaĢ

Üstü kapalı yermeler olarak özetlenebilir. KiĢi yada olay gizlense de taĢ ortaya atılır. Oysa iğne iki kiĢi arasında ya da konuyu bilen kiĢiler arasında iĢleyecektir. TaĢ ve iğne çoğunlukla kelime oyunları ile elde edilir. TaĢ, manzum örnekleri ile de ün yapmıĢtır. TaĢ ve iğneye aynı yolla karĢılık verebilmek hüner sayılmıĢtır. Daha sert sataĢmaya “sopa”, “kötek” adı uygun bulunur. “Matrak geçmek” deyimindeki matrak da crit benzeri bir sopadır38

.

I.3.5. Hiciv

En yaygın mizah çeĢitlerinden birisi durumuna gelmiĢtir. Açık bir saldırı olarak hiciv simgesi ok ile tanınır. Suçlama ve küfre dönüĢmeye çok yakın bir yerde iĢlediği için,

36 Öngören, a.g.e. s.32. 37 Öngören, a.g.e. s.32. 38 Öngören, a.g.e. s.32.

(33)

hoĢgörü yönünden en ağır mizah çeĢididir. Hiciv de kelime ve kelime oyunları ile gerçekleĢtirilir. Maznun olayları ayrı bir sanat olarak adlandırılmıĢtır39

.

I.3.6. Alay

Ölçüsü inceliğinde olan mizah çeĢididir. Alayda fark ettirmeme, iĢin hüneri sayılmıĢtır. AnlaĢılan bir alay, Ģaka diye gösterilip, hoĢgörü sağlanılmaya çalıĢılır. Alay Ģakanın tersi bir yapı gösteriyor. Alay çekiĢmeli kiĢiler arasında, övücü, yükseltici, fakat gerçek olmayan bir iliĢkiler zinciri hazırlanarak karĢıdakine bunu benimsetilmesidir. Alayı anlamazlıktan gelip, karĢı tarafı övme ve yükseltici sözlerle karĢılama, üstün ve özenilir bir erdem sayılmıĢtır. Argo dilindeki iĢletmek de bu anlamdadır. Alay, çoğunlukla bir ifade ve tavır sanatıdır40

.

I.2.7. Halt

Mizah çeĢitleri içinde en ilgi çekenidir. Günlük hayatta çok sık görülür. “Halt etmek”, “halt yemek”, “halt karıĢtırmak” diye kullanıĢ biçimleri vardır. Halt, bir iĢ karıĢtırmak, münasebetsiz söz söylemek anlamındadır. Haltın mizah çeĢidi olarak yapısı, Ģakaya benzer. Bizi güç durumda bırakan bir olay, bir söz karĢısında bırakılmıĢızdır. Ancak tersine, hazırlanan olaylar zinciri gerçektir. Yinede kızamadığımız, ortaya bir mizah yelinin çıktığı görülür. Ne de olsa, bizi güç duruma düĢüren karĢı tarafın hiçbir kastı olmadığı görülür. Mizah çeĢitleri arasında, yalnızca haltta olayı yaratanın üstüne gülünür. Haltı iĢleyene mizahi tip de diyebiliriz. Halt, mizah hikayecileri için zengin bir kaynak olmuĢtur. Karagöz sürekli halt karıĢtırır. Küçük çocuklara da bu mizah çeĢidi çokça yakıĢtırılır. Halt, bütünü ile bir olaydır. Haltı, çam devirmek, pot kırmakla karıĢtırmamak gerekir. Nitekim çam devirme ve pot kırma, anlaĢıldığında özür dilenerek, ortadan

39

Öngören, a.g.e. s.32.

40

(34)

kaldırmaya çalıĢılır. Oysa, halt eden, karĢısındakini güç durumda bıraktığını kabul etmez. Ġncili ÇavuĢ‟un halt süsü vererek yaptığı iĢler, halk arasında ün toplamıĢtır41

.

I.4. Mizah Türleri

Mizah bugün karĢımıza değiĢik türlerde çıkmaktadır. Bunlar baĢlıca; fıkra, karikatür, mizahi Ģiir, mizahi hikaye, kukla, komedi ve yazısız karikatür olarak özetlenebilir. Ancak bu türler katı olarak birbirinden ayrılamazlar ve bulundukları çağın vaziyetine göre kimisi ön plana çıkmıĢ olabilir veya bazı dönemler toplumun içinde bulunduğu duruma göre aĢırı canlılık gösterebilir.

Bu türler aslında doğrudan mizahi yapılar değildirler, hikayenin, resmin, Ģiirin ve tiyatro gösteri sanatları gibi olanaklardan yararlanma söz konusudur. Türlerin bu zenginlik ve birbirinin içine geçmiĢliliğine rağmen türler, “söze dayalı”, “görüntüye dayalı” olmak üzere iki ana bölüme ayırmak uygundur.

Mizah türlerinin kimi zaman mizahçıya göre değerlendirilmesi de söz konusudur. Karikatür gibi mizah türlerini çizgisi iyi olan bir karikatüristin gerçekleĢtirebileceği gibi yerine göre diğer mizah türlerini de iyi bir tiyatro oyuncusu, bir Ģair veya yazar gerçekleĢtirebilir.

Fıkra, bir yükünü en kolay taĢıyabilen, en çabuk yayılabilen bir mizah türü olarak bütün çağlarda kullanıĢlı bulunmuĢtur. Fıkra bir ikinci kiĢiye yada bir toplantıya anlatılmakla eğlence ve hoĢgörüsünü sağlar. Bu anlamda fıkra, oldum olası bir kapalılığın, fiskosun mizahı kimliği ile ilgi çekici olmuĢtur. En olmadık açık saçık durumlar bile fıkranın sembolik yapısı içinde kolayca karĢımızdakine aktarılabilir42

.

ġiir ise bir mizahçı için daha çok bir hiciv ve taĢlama aracı olarak düĢünülmüĢtür. ġairin imgelerden beklediği görüntü örgüsünün yerini, önermelerdeki

41

Öngören, a.g.e. s.33.

42

(35)

değiĢik sınıfların bir araya geliĢinden doğma olmadık görüntüler almakla mizahın doğması kolaylaĢmaktadır.

Kukla, büyü, sihir gibi sempatik, antipatik güçlerin hareketlerini bezden yapılmıĢ örneklerine tekrar ettirerek, bu güçlere hakim olmak ve dediğini yaptırmak isteminden, inanıĢından doğmuĢ merasim sayılır. Ölmesi istenen kiĢinin kuklası yapılarak, ona bir ĢiĢ batırdığınızda o kiĢinin de benzer bir biçimde yok olacağı inancı bugün gülünç gelebilir. Oysa bu merasimde, insanlığın yeryüzünde illiyetler arayan ilk sezgileri göze çarpar. Doğaya hükmetme isteği emekleme basamaklarındadır. Konumuzu ilgilendiren yönü ile, kuklacı düĢmanını ĢiĢle öldürürken, sempati duyduğunu da en sevimli biçimde ortaya koyarak, göze Ģirin görünmesine çalıĢacaktır. Mizahın bütün sevimliliği içinde, bir vuruĢ gücünü de içinde taĢımasını kukla çok yalın tanıtır. Bugün bir karikatürcü, kötü yöneticiyi gülünç çizmekle, beğendiğini sempatik çizmekle, aslında ilkel kukla oynatıcısının tekniğini kullanmıĢ olur43

.

Karikatür çağımızda çok etkili bir mizah türüdür. Ancak çok köklü bir geleneği yoktur. Karikatürün köklerinde Ģu iki tekniğin olduğunu görmekteyiz. Ġnsanın yüz yada vücudunu olağandıĢı Ģekilde büyütmek yada küçültmek suretiyle alıĢılmadık görüntüler elde etmek ve bir insan baĢıyla sözgelimi bir at yada kuĢ vücudunu birleĢtirmek.

Karikatür basın ile büyük bir etkinlik kazanmıĢ ve herkes karikatüre ayrı bir yük yüklemek istemiĢtir. Bununla birlikte karikatür içinde de pek çok tür sayılabilecek açılımlar oluĢmuĢtur.

Karikatür gibi mizahi hikaye de varlığını basının etkinliğinden almıĢtır. Ancak mizahi hikayelerin antik dönemlere kadar uzanan köklü bir geçmiĢi bulunmaktadır. Acayip hikayeler, meddah hikayeleri ve mizahi destanlar bunlardan sadece birkaçıdır. Ancak günümüzde daha çok basın koĢullarına göre geliĢmesini sağlamakta olan bu tür, yakın

43

(36)

geçmiĢte kökenini bir edebiyat türü olan kısa hikaye tekniğinden almıĢ ve sürekli beslenmiĢtir.

Mizah eserlerinin türleri daha da çoğaltılabilir. Bu arada karikatürcü ile hikayecinin iĢbirliğinden doğma mizahi, resimli romanlar, sinema ile ortaya çıkan karton filmler anılabilir.

(37)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

II. TÜRK SĠYASĠ KÜLTÜRÜ VE MĠZAH ĠLĠġKĠSĠ II.1. Cumhuriyet Öncesi Dönem Anadolu Mizahı II.1.1. Antik Anadolu Mizahı

Anadolu geçmiĢten günümüze kadar çok farklı kültürlere ev sahipliği yapmıĢtır. Dolayısı ile çok zengin bir mizah birikimi de söz konusudur. Ancak antik Anadolu mizahı günümüz mizahına pek bir etkisi olmamıĢtır.

Anadolu mizahında karĢımıza çıkan en eski motifler daha önce de belirttiğimiz gibi Hitit‟lerin Purulli törenleri ve ürün karĢılama Ģenlikleridir. Hitit dönemi sonrasında ise Dionysos ile iliĢkilidir. Diğer tanrılarca delirtilmiĢ ancak daha sonra Ankara‟da iyileĢtirilerek kendisine bağ ekimini öğretilmiĢtir. Daha sonra Grek‟e yeniden dönmüĢtür. Ayrıca Frigya kralı Midas‟ın eĢek kulaları ve her tuttuğunu altına çevirmesi dolayısıyla açlıktan ölme tehlikesi içinde olması konumuzla ilgili diğer bir mizah motiflerini taĢımaktadır.

Antik Anadolu mizahının baĢlıca diğer mizah motifleri, Noel Baba, Ezop, Sinoplu Diyojen ve Sabaz sayılabilir. Özellikle Ezop batı mizahına kaynaklık etmesi bakımından çok önemli bir yere sahiptir.

Anadolu‟da bulunan bu mizah motiflerini batı mizahının çekirdeğinde bulabildiğimiz halde Selçuklu Dönemi mizah motiflerinde göremiyoruz. Ne Dede Korkut ne de Nasrettin Hoca arasında bir bağlantı göremiyoruz.

II.1.2. Selçuklu Mizahı

Selçuklu mizahı Anadolu‟da bulunan aĢiret kültürünü aĢiret etmektedir. Selçuklu mizahına saray ve tarikatların sahip çıkmaması ayrıca bir özelliğidir. Keloğlan masalları, Nasrettin Hoca fıkraları ve Dede Korkut masallarında kendini gösteren mizah bu dönemin önemli motifleridir. Selçuklu kültürünü, politik ve sosyal kurumlarını

(38)

açıklayabilen aĢiretlerin yapısı ve genel hareket süreçleridir. bu dönemde kırdan kente bakıĢın ilk örneklerini keloğlan masallarında görebiliyoruz. Selçuklunun son döneminde ise aĢiret yaĢantısını süren kiĢilerin kent düzeninde yaĢadığı aldanmaları, kavrama güçlüklerini ve sürekli yenilmelerini ise Nasrettin Hoca fıkralarında görmekteyiz.

Selçuklu‟nun ilk evrelerinde yürüyen aĢiret birlikleri, aynı zamanda ülkenin sahibi ve askeri örgütü olma niteliği taĢımaktadır. Göçebe yaĢantısının verdiği hareket üstünlüğü ve buna bağlı ganimet bolluğu, aĢiret halklarının gözünde kendi yaĢayıĢlarını yeni erdemlere bağlayabilmiĢtir. Selçuklu sarayının, merkezi hükümetlerle yürüttüğü savaĢın yanı sıra, her aĢiretin, bu hükümetlerin yanındaki feodallerle didiĢmesi, bu dönemin tipikliğidir. Bu evrede, Anadolu‟da Rum, Ermeni ve Gürcü feodalizmi söz konusudur44.

Dede Korkut masalları Gürcü feodallerinden ġökli Melik ve Karadeniz Rum tekfurları ile çarpıĢan bir takım Oğuz beylerinin yaĢantılarını anlatan, destansı yapıda gerçek halk hikayeleridir.

Selçuklu‟da ikinci evre Anadolu‟nun aĢiretlerce ele geçirilip feodal birliklerin yıkılmasıyla baĢlamaktadır. Yaylalarında bağsız yaĢantısını süren aĢiretlerin yörelerindeki kentlerin yıllık ganimetlerini yağma etmeleri sonucu ülke eskisi gibi geniĢlemek yerine devletin ekonomik yapısına zarar vermektedir. Bunu üzerine Selçuklu‟nun kendi halkı ve askerleri olan aĢiretlere baskısı kaçınılmaz olmuĢtur. Türkmen beylerinden Yağmur‟un öldürülmesiyle birlikte bu durum saray-aĢiret çatıĢmasına dönüĢmüĢ ve sonunda Anadolu adeta yangın yerine dönmüĢtür.

Bu yapının en güzel özetini Keloğlan motifinde bulabiliriz. Yarı destan anlatımı ile Keloğlan, hurhadaĢ olmuĢ aĢiretlerin yüreğinde barınan son ve müstehzi bir umut ıĢığı gibidir. YerleĢik düzenin tuzak ve hilelerine karĢı, hiç değilse çocuklarında bir bağıĢıklık

44

(39)

kazandırmak isteyen, babaların öcünü almak ve eski dirliklerine yeniden kavuĢmak isteyen anaların düĢlerini simgeler gibidir45

.

Selçuklu mizahında üçüncü dönem, Selçuklu sarayının yıkılması ve Osmanlı sarayının kurulması arasında geçmektedir. Hemen her halkın aĢiret düzeninden yerleĢik düzene geçerken gösterdiği yapısal değiĢikliklere yol gösteren kiĢilerin olduğu görülmektedir. Ortadoğu‟da peygamberler, Grek‟te filozoflar ve bizde de tarikat uluları vardır. Örneğin Hacı BektaĢ Veli ve Mevlana gibi. Ancak bunların hepsinden ayrı bir ulu var ki biz ona Hoca diyoruz. Nasrettin Hoca fıkraları bu dönem içerisinde çok önemli yer tutmaktadır. Ancak Hoca‟yı herhangi bir tarikat benimsememiĢtir. HemĢerilerine akıl vermek, doğru yolu göstermek Hoca‟nın çözüm yolu olmuĢtur. Hoca halkın arasında bir mantık hocası olarak dolaĢmıĢ gibidir. Herksin kendi düĢüncesini benimsetmeye çalıĢtığı bir ortamda “-sen de haklısın” fıkrası ile halkın iĢin içine katılmadığı bir ortamda sorunlara kesin çözümler bulunamayacağını göstermiĢtir.

II.1.3. Osmanlı Mizahı

Osmanlı mizahı bir Ortaçağ mizahıdır ve bütün Ortaçağ mizahı gibi bir takım lonca örgütlenmeleri içerisinde geliĢmiĢtir. Ayrıca Osmanlı‟da her lonca kendini bir tarikata bağlamıĢtır.

Tarikatlar belirli bir dünya görüĢünün okulu, yayıcısı ve siyasi iktidara yönelmiĢ bir örgütleniĢ olarak günümüzün hem üniversitelerini hem de siyasi partilerini karĢılar46

.

Osmanlı mizahına damgasın vurmuĢ Karagöz oyunlarının loncası da Ġstanbul KasımpaĢa‟da bulunmaktaydı ve baĢından beri de NakĢibendi tarikatının güdümünde bulunmaktaydı. 45 Öngören, a.g.e. s.45. 46 Öngören, a.g.e. s.50.

(40)

BektaĢilik, Sünni tarikatlar karĢısında Osmanlı Ġmparatorluğu içerisinde adeta ana muhalefet görevi üstlenmiĢ gibiydiler. Bununla beraber edebiyat, sanat ve mizahta kendi üsluplarını geliĢtirmiĢlerdir. Bunun sonucunda hiciv ve mizah geleneğinin yaygınlaĢmasında etkili olmuĢlardır. Ünlü BektaĢi fıkraları bu sosyal örgütleniĢin en bilinen örnekleridir.

Karagöz ve Hacivat aynı kiĢi oldukları halde, bir eğitim yüzünden birbirlerinin zıtlarına dönüĢmüĢlerdir. Bu ikileĢme, Osmanlı toplum yapısına tutulmuĢ en yalın ıĢık olur. Osmanlı toplumundaki tabakaları, zenginlik değil geleneksel bürokrasi belirliyor. Perdede zenginliği temsil eden tip, malını ancak Hacivat‟ın vekilharçlığı ile kullanabilir. Karagöz perdesinde soylulukla da alay edilir. Soyluluğu temsil eden Çelebi, soyadı ile anılan tek kiĢidir ve Karagöz ile Hacivat birlikte, onun soyadını Kırnapzade gibi değiĢtirerek dalga geçtiklerini sık sık belli ederler. Bu tabloya göre Osmanlı toplumunun baĢ kiĢileri, aĢiret insiyakları içinde halk Karagöz ile geleneksel bürokrasinin, öğretinin temsilcisi aydın Hacivat‟tır. Osmanlı mizahı da bu iki baĢ tipin çatıĢmasından elde edilir47

.

Osmanlı mizahı belirli bir güdüm altında bulunduğu halde günümüzde bile göze alınamayacak bir özgürlüğü ifade etmiĢtir. Karagöz aklına her geleni söyleyebiliyor, her iĢi çekinmeden yapabiliyordu.

Osmanlı mizahının Karagöz dıĢında diğer baĢlıca mizah ürünleri Orta oyunu, Meddah, BektaĢi fıkraları, Ġncili ÇavuĢ fıkraları, Divan ve Halk edebiyatında bulunan hiciv Ģiirleri ve mizahi metinler sayılabilir.

II.1.4. MeĢrutiyet Mizahı

MeĢrutiyet mizahı da bir imparatorluk mizahıdır. Bu nedenle Osmanlı mizahının ikinci dönemi olarak sayabiliriz. Ancak bu dönem çok önemli farklarla

47

(41)

diğerinden ayrılır. Biricisi yazlı basına geçilmiĢtir, ikincisi de artık tarikatların değil partilerin etkinliği ön plandadır.

MeĢrutiyet döneminde geleneksel Osmanlı mizahı ve batı tarzı mizah bir arada görülür. Karagöz, meddah ve ortaoyunu artık halk mizahı haline gelmiĢ, aydınların tarzı olan mizah ise batı tarzı mizah dergileri, kantolar ve Direkler arası eğlenceleri olarak belirmiĢtir.

Ġlk mizah dergimiz olan Diyojen 1870 yılında yayınlanmaya baĢlamıĢtır.

Diyojen adlı bu mizah dergisi büyük ilgi toplamıĢ, geniĢ tepkilere yol açmıĢ, hatta mizahın yasaklanması için kanun tekliflerinin mecliste görüĢülmesine neden olmuĢtur. Diyojen‟le baĢlayan bu yazılı mizah hareketi, giderek Birinci MeĢrutiyet‟in ilanını gerektiren politik olayların bir parçası haline gelebilmiĢtir. Ġlk mizah eki Terakki Eğlencesi (1870). İbret Dergisi, bir yıl süreyle mizah dergisi olarak İbretnameyi Alem (1871) adıyla çıkar. Birinci MeĢrutiyet öncesi yayımlanan mizah dergileri, Diyojen‟den sonra , 1871‟de Hayal, 1872‟de Çıngıraklı Tatar, 1873‟te Latife ve Kamer dergileri, 1874‟te Şafak ve Kahkaha dergileri, 1875‟te Geveze ve Meddah, 1876‟da Çaylak dergisi. Bu dergilerin ortak özellikleri, Rum ve Ermeni yurttaĢlar tarafından çıkarılmıĢ olmalarıdır. O dönemin bütün yayın hayatı , Rum ve Ermeniler‟in elinde bulunduğu için bu durum doğaldır48

.

Birinci MeĢrutiyet‟in ardından Abdülhamit 32 yıl ülkeyi yönetmiĢtir ve bu dönemde mizah dergileri susmuĢ ancak 1908‟de tekrar ortaya çıkabilmiĢlerdir. Ancak yurt dıĢında Jön Türkler‟in basıp ülkeye gizlice soktuğu bazı dergiler bulunmaktadır. Bu gergiler; Hayal, Dolap, Pinti, Curcuna, Beberuhi, Tokmak ve Davul‟ dur.

Aslında son Osmanlı padiĢahlarının Karagöz‟ü canlandırmak için ayrı bir özen gösterdikleri burada belirtilmelidir. Bunun nedeni Ģöyle açıklanabilir. Ġlk Osmanlı padiĢahları güçlü olan tarikatlara dayandıkları halde, sonra gelenler kendilerini güçlü

48

Referanslar

Benzer Belgeler

Ele alınan seri tip endüstriyel robot manipülatörüne ait ilk beş doğal frekans, manipülatörün çalışma uzayı içerisindeki farklı konumları için sonlu elemanlar

Son yıllarda yapılan bir çok çalışmada bazı viral ve bakteriyel enfeksiyonların aterogenez ve koroner arter hastalığı (KAH) ile ilişkili olduğu bildirilmiştir

Bu dönemde genellikle uzun yüz, artmış alt ön yüz yüksekliği, kısa ramus boyu, alt ve üst posterior dentoalveoler yapılarda artmış vertikal büyüme,

Protetik aç dan uygun olmayan defekt bölgesi durumunda, obturatörün bukkal uzant s nazal bölgeye, posterior uzant s da yumu ak damak alan na do ru uzat larak

Gelişen teknoloji ile birlikte toplumların yaşamları daha kolay, güvenli ve daha maliyetsiz hale gelmektedir. İnsanlar internet üzerinden beğendikleri ürünleri

^ 1965 yılı kazısında Beyşehir Kuba- dabad büyük sarayında bulunan çift başlı kartalı yıldız çinilerden birinin gövdesi üzerinde görülen "Es

Akran koçluğu, hemşirelik eğitiminde teorik bilgilerin uygulamaya aktarılmasında öğrencilerin hem öğrenen hem de öğreten pozisyonuna geçtiği, karşılıklı öğrenmeyi

First, laparoscopic marsupialization was applied to the patient presenting to the emergency service with acute abdomen, the diagnosis of biliary cystadenoma was ascertained based