• Sonuç bulunamadı

Gebze ve yakın çevresinin coğrafi özellikleri ve şehiriçi arazi kullanımı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gebze ve yakın çevresinin coğrafi özellikleri ve şehiriçi arazi kullanımı"

Copied!
115
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYAL ALANLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI COĞRAFYA ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

GEBZE VE YAKIN ÇEVRESİNİN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ

VE ŞEHİRİÇİ ARAZİ KULLANIMI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

YRD. DOÇ. DR. NURİ İNAN

HAZIRLAYAN

AHMET BOM

(2)

ÖNSÖZ

Coğrafya, mekânsal ilişkiler üzerinde yoğunlaşan canlı bir bilimdir. Mekânsal ilişkiler tüm bilimleri ilgilendiren üç ölçüte sahiptirler. Bunlar mekân zaman ve ortaya çıkan sorunların bileşimidir. Uygulamalı coğrafya, coğrafyanın diğer dallarının, sosyo-ekonomik sorunlarının çözümlenebilmesi için nasıl uygulanacağına karar verir. Uygulamalı coğrafya gezegenimizin bölünemeyeceği esprisinden yola çıkarak coğrafyanın “mekân” üzerinde bir bütün olduğu ve aynı zamanda içinde önemli uzmanlık dallarını barındırdığını savunmaktadır (Şehirsel ve Bölgesel Coğrafya, şehiriçi arazi kullanımı). “Gebze ve Yakın Çevresinin Coğrafi Özellikleri ve Şehiriçi Arazi Kullanımı” adlı bu tezde ana tema araziden yararlanma fikridir. Şehir coğrafyasındaki yeni yöntemler ve uygulamalar ışığı altında, arazi çalışmalarında ve yapılan araştırmalarda özellikle “ şehir içinde farklı kullanış alanları” ile bu alanların gerek sosyo-ekonomik, gerekse fonksiyon bakımlarından incelemesidir.

Araştırma sahası olarak, Kocaeli’nin Gebze ilçesi seçilmiştir. Daha önce Gebze’nin bu tür bir incelemeye konu teşkil etmemiş olması bir dezavantaj olması ve Gebze’de ikamet ediyor olmam bu seçimde etkili olmuştur.

Yüksek lisans tez çalışmamda bana yardımlarını esirgemeyen değerli hocalarım ve bilhassa tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Nuri ĐNAN’a, Yrd. Doç. Dr. Ayhan AKIŞ’a, Yrd. Doç. Dr. Recep BOZYĐĞĐT’ e, Yrd. Doç. Dr. Adnan PINAR’ a, manevi babam Selahattin ÇAKMAK’ a, manevi annem Tenzile MĐDĐLLĐ’ ye, başarının simgesi Ahmet AYDIN’ a, dostluğun sembolleri Muhammed BAHADIR, Hayriye AĞDAĞ ve Manolya GÜÇTAŞ’ a, hayat dolu Nazan AYAR’ a ve elinden gelen her türlü desteği yaparak teze katkılarını esirgemeyen çok değerli Đsmail KAHRAMAN’ a teşekkürlerimi sunarım.

Ahmet BOM Kocaeli 2007

(3)

ÖZET

Araştırma sahasını oluşturan Gebze ilçesi, Marmara Bölgesinin Çatalca-Kocaeli Bölümü sınırları içerisinde yer alır. Đdari bakımdan Çatalca-Kocaeli iline bağlı olan Gebze bu merkeze yaklaşık 45 km uzaklıktadır. Miyosen yaşlı aşım yüzeyinde kurulan Gebze şehri 130 m yükseklikte bulunmaktadır.

Gebze ilçesi yönetim bölgesi alanı, yaklaşık 584 km² kadardır. Bu arazi batıdan Tuzla ve Pendik ve Beykoz, kuzeyden Şile, doğudan Körfez ve güneyden de Đzmit Körfezi ile çevrilidir.

Saha coğrafi konumu nedeni ile Akdeniz iklimi ile Kardeniz iklimi arasında bir geçiş iklimine sahiptir. Gebzede yıllık toplam yağış miktarı 814.1 mm, ortalama sıcaklık ise 14,5 ˚C kadardır.

Gebze ilçesinin nüfusu 2007 verilerine göre 495.670’tir. Yine 2007 yılı itibariyle aritmetik nüfus yoğunluğu ise 851 kişi/km² kadardır. Đlçede 1 şehir, 5 belde ve 21 köy bulunmaktadır.

Ülkemizde son 50 yıldır doğudan batıya doğru hızlı bir göç yaşanmaktadır. Bu göç nedeniyle nüfusu en fazla artan kentlerden biri olan Gebze’de tarım alanları imara açılarak yerleşme ve sanayi arsası haline dönüştürülmüşlerdir. Böylece mevcut arazi kullanım şekilleri temelden değişmiş, gerek şehir merkezinde iş ve ticaret alanlarının gelişmesi sonucu konut alanlarının iş yerine dönüşmesi, gerekse şehri çevreleyen alanların konut ve sanayi fonksiyon alanlarına dönüşmesi ile arazi kullanımında önemli farklılıklar ortaya çıkmıştır.

(4)

ABSTRACT

The district of Gebze that constitutes the research field is located within the boundaries of Çatalca – Kocaeli zone of the Marmara Region. Administratively tied to Kocaeli Province, Gebze is about 45 km from this center. Established at overaged erosion surface,Gebze is located at the altitude of 130 meters.

The area of the Gebze District Administrative Region is about 584 km². This land is encircled by such administrative regios as the Tuzla, Pendik, and Beykoz at the west, Şile at the North, Körfez at the east and the Đzmit Gulf at the South.

Due to its geographical position, the field is under the influence of the Mediterranean climate zone and the western Black Sea Region Climate, and located within a transition area. The annual average rainfall in Gebze is 814.1 mm, while the average heat is about 14.5 ºC.

The total population of the Gebze District is about 695.670 according to the year 2007 census results. The arithmetic (mathematical) population density as at the same year, homever, is 851 persons/km². There is one town centre,there are 5 municipalities and 21 villages in Gebze region.

In our country, there has been a great migration from east to west in the last 50 years period. Because of this increase in the population, Gebze became one of the cities which has a highly increasing population. As a result, agricultural lands are converted into settelement and industrial lands. Thus, the form of using the field has changed in basis and residential buildings have been converted to business centers. In the city these changes resulted very important divergences in using a land.

(5)

ĐÇĐNDEKĐLER

ÖNSÖZ --- I ÖZET--- II ABSTRACT--- III ĐÇĐNDEKĐLER --- IV TABLOLAR LĐSTESĐ --- VII ŞEKĐLLER LĐSTESĐ --- VIII FOTOĞRAFLAR LĐSTESĐ --- IX

GĐRĐŞ --- 1

1. Araştırma Sahasının Yeri ve Sınırları --- 1

2. Araştırmanın Amacı --- 1

3. Malzeme ve Yöntem--- 3

4. Araştırma Đle Đlgili Önceki Çalışmalar --- 4

BÖLÜM 1 --- 9 1. FĐZĐKĐ COĞRAFYA ÖZELLĐKLERĐ --- 9 1.1 Jeolojik Özellikler--- 9 1.1.1. Paleozoik--- 9 1.1.1.1. Kurtköy Formasyonu --- 9 1.1.1.2. Aydos Formasyonu --- 9 1.1.1.3. Gözdağı Formasyonu ---10 1.1.1.4.Dolayoba Formasyonu ---10 1.1.1.5.Sedefadası Formasyonu ---12 1.1.1.6. Đstinye Formasyonu ---12 1.1.1.7. Kartal Formasyonu---12 1.1.1.8. Tuzla Formasyonu ---13 1.1.1.9. Trakya Formasyonu---13 1.1.2. Mesazoik---13 1.1.2.1. Kapaklı Formasyonu---13 1.1.2.2. Hereke Formasyonu---14 1.1.2.3. Şemseddin Formasyonu ---15 1.1.3. Tersiyer ---15 1.1.3.1. Belgrad Formasyonu---15 1.1.4. Kuvatarner ---16 1.1.4.1. Alüvyon---16 1.1.5. Mağmatik Kayalar---16 1.1.5.1. Sancaktepe Granitoyidi---16 1.1.5.2. Andezit---17 1.1.6. Tektonik---17 1.1.6.1. Tabakalanma ---18 1.1.6.2. Kıvrımlar ---18 1.1.6.3. Faylar ---18 1.1.6.4. Diskordanslar ---19 1.2. Jeomorfolojik Özellikler ---19

1.2.1. Ana Jeomorfolojik Birimler---19

(6)

1.2.1.1.1. Đç Kesim ---21

1.2.1.1.1.1. Gebze Platosu ---21

1.2.1.1.1.2. Taban Düzlüğü ve Ovalar ---24

1.2.1.1.1.2.1. Çongoro Dere Taban Düzlüğü---24

1.2.1.1.1.2.2. Tavşanlı Ovası ---25 1.2.1.1.1.2.3. Dil Ovası---25 1.2.1.1.2. Kıyı Kesimi ---26 1.3. Đklim Özellikleri ---27 1.3.1. Đklim Elemanları ---28 1.3.1.1. Sıcaklık ---28

1.3.1.1.1. Don Olaylı Günler ---29

1.3.1.2. Basınç ve Rüzgarlar---29 1.3.1.2.1. Basınç---29 1.3.1.2.2. Rüzgar ---30 1.3.1.3. Nem ve Yağışlar---31 1.3.1.3.1. Nispi Nem---31 1.3.1.3.2. Yağış ---31

1.3.2. Yağış Etkinliği ve Đklim Tipi ---33

1.3.3. Su Bilançosu ---33 1.4. Hidrografik Özellikler---34 1.4.1. Akarsular---34 1.4.2. Gölet---35 1.4.3. Yeraltı Suları ---35 1.5. Toprak Özellikleri---36 1.5.1. Zonal Topraklar---36

1.5.1.1. Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları ---36

1.5.1.2. Kireçsiz Kahverengi Topraklar ---36

1.5.1.3. Kahverengi Orman Toprakları ---37

1.5.2. Đntrazonal Topraklar ---37 1.5.2.1. Rendzinalar---37 1.5.3. Azonal topraklar ---38 1.5.3.1. Kolüvyal Topraklar ---38 1.5.3.2. Alüvyal Topraklar---38 1.6. Bitki Örtüsü Özellikleri ---39 BÖLÜM 2 ---40

2. BEŞERĐ COĞRAFYA ÖZELLĐKLERĐ ---40

2.1. NÜFUS---40

2.1.1. Nüfus Artışı ---40

2.1.1.1. Gebze’de Nüfusun Gelişimi ---40

2.1.1.2. Nüfusun Dağılışı ve Nüfus yoğunlukları ---45

2.1.2. Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Özellikleri ---46

2.1.2.1. Cinsiyet ve Yaş Yapısı ---46

2.1.2.2. Aile Büyüklükleri ---48

2.1.2.3. Nüfusun Eğitim Durumu ---48

2.1.2.4. Nüfusun Đşgücü Durumu ---49

(7)

2.2. YERLEŞME---52

2.2.1. Gebze’de Yerleşmenin Tarihçesi---52

2.2.2. Yerleşme Şekilleri ---53

2.2.2.1. Kırsal Yerleşmeler ---54

2.2.2.1.1. Köy Yerleşmeleri ---54

2.2.2.1.1.1. Kuruluş Yerlerine Göre Köyler---55

2.2.2.1.1.2. Yerleşme Dokularına Göre Köyler---56

2.2.2.1.1.3. Ekonomik Faaliyetlerine Göre Köyler---56

2.2.2.1.2. Beldeler---57

2.2.2.2. Şehir Yerleşmeleri ---58

2.2.2.2.1. Gebze Şehri ---58

BÖLÜM 3 ---59

3. GEBZE ŞEHRĐNDE FONKSĐYONEL ARAZĐ KULLANILIŞI ---59

3.1. Fonksiyon Kavramı---59

3.2. Đş ve Ticaret Fonksiyon Sahaları ---60

3.3. Sanayi Fonksiyon Sahaları ---65

3.3.1. D-100 Karayolu Üzerinde Gelişen Sanayi ---65

3.3.2. Organize Sanayi Bölgeleri ---65

3.3.2.1. Gebze Organize Sanayi Bölgesi (GOSB)---67

3.3.2.1.Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi (GEPOSB)---68

3.3.2.3. Gebze Güzeller Organize sanayi Bölgesi ---69

3.3.3. Diğer Sanayi Kuruluşları ---69

3.3.3.1. Küçük Sanayi Sitesi---69

3.3.3.2. Hasköy Pik Döküm ve Metal Đşleme Küçük Sanayi Sitesi---70

3.3.3.3. Kadıköy Keresteciler Sitesi ---70

3.4. Resmi Fonksiyon Sahaları---70

3.5. Đkametgah Sahası ---71

3.6. Ulaşım Fonksiyon Sahaları---75

3.7. Park ve Yeşil Alanlar---76

3.8. Diğer Kullanılış Alanları ---77

BÖLÜM 4---78 4. KENTSEL ALTYAPI ---78 4.1 Su ---78 4.2. Elektrik ---79 4.3. Doğalgaz ---80 4.4. Kanalizasyon ---80 4.5. Temizlik---80 4.6.Đletişim ---82 4.7. Ulaşım ---83 BÖLÜM 5 ---84 5. SONUÇ VE ÖNERĐLER ---84 BĐBLĐYOGRAFYA ---90 FOTOĞRAFLAR ---90

(8)

TABLOLAR LĐSTESĐ

Tablo 1. Gebze’de Güneşlenme Süresinin Aylara Dağılışı (1975-2006)---27

Tablo 2. Gebze’de Ortalama, Ortalama Yüksek ve Ortalama Düşük Sıcaklıkların Aylara Dağılışı (1975-2006)---28

Tablo 3. Gebze’de Ortalama Sıcaklıkların Mevsimlere Göre Dağılışı (1975-2006) ---29

Tablo 4. Gebze’de Don Olaylı Günlerin Aylara Dağılımı (1975-2006)---29

Tablo 5. Gebze’de Ortalama yerel Basıncın Aylara Dağılışı (1975-2006)---29

Tablo 6. Gebze’de Aylık Ortalama Rüzgar Hızı Dağılımı (1975-2006) ---31

Tablo 7. Gebze’de Ortalama Nisbi Nemin Aylara Dağılımı (1975-2006) ---31

Tablo 8. Gebze’de Yıllık Ortalama Toplam Yağışın Aylara Dağılımı (1975-2006) ---31

Tablo 9. Gebze’de Yıllık Ortalama Toplam Yağışın Mevsimlere Dağılımı (1975-2006) ---32

Tablo 10.Gebze’nin Erinç (1965) ve De Martonne Formüllerine Göre Aylık Yağış Etkinliği ---33

Tablo 11. Gebze’nin Su Bilançosu Tablosu ---33

Tablo 12. Sayım Yıllarına Göre Gebze Nüfusu ---41

Tablo 13. Gebze Nüfusunun Sayım Yılarına Göre Değişim Oranları ---43

Tablo 14. Gebze Nüfusunun Yerleşim Birimlerine Göre Dağılımı ---44

Tablo 15. Kocaeli Đli 2010 ve 2020 Yılları Nüfus Projeksiyonu ---45

Tablo 16. Gebze’de Nüfusun Cinsiyet Yapısı ve Oranı---46

Tablo 17. Gebze Đlçesi Eğitim Durumu ---49

Tablo 18. Gebze’de Ekonomik Faaliyetlere Göre Đstihdam Olunan Nüfus ---50

Tablo 19. Gebze’de Köy Yerleşmelerinin Kuruluş Yerlerine Göre Sınıflandırılması---55

Tablo 20. Gebze’de Köylerin Ekonomik Faaliyetlere Göre Sınıflandırılması---56

Tablo 21. Gebze Organize Sanayi Bölgesinde Arazi Kullanımı---68

(9)

ŞEKĐLLER LĐSTESĐ

Şekil 1. Araştırma Sahasının Lokasyon Haritası --- 2

Şekil 2. Gebze ve Yakın Çevresinin Jeoloji Haritası ---11

Şekil 3. Araştırma Sahasının Topoğrafya Haritası ---20

Şekil 4. Gebze’nin Ortalama, Ortalama Yüksek ve Ortalama Düşük Sıcaklıklarının Aylara Dağılışı ---28

Şekil 5. Gebze’nin Yıllık Rüzgar Gülü ---30

Şekil 6. Gebze’de Yıllık Ortalama Toplam Yağışın Aylara Dağılımı ---32

Şekil 7. Gebze’de Yıllık Ortalama Toplam Yağışın Mevsimlere Dağılımı ---32

Şekil 8. Gebze’nin Su Bilançosu Diyagramı (Thornthwhite’a Göre) ---34

Şekil 9. Araştırma Sahasının Toprak Haritası ---38

Şekil 10. Gebze’de Nüfusun Gelişimi ---42

Şekil 11. Gebze’de Nüfusun Cinsiyet Yapısı ve Oranı---46

Şekil 12. Gebze’de Aktif , Bağımlı ve Çocuk Nüfusun Oranları (2007) ---47

Şekil 13. Gebze’nin Nüfus Piramidi ---48

Şekil 14. Gebze’de Eğitim Durumu ---49

Şekil 15. Gebze’nin Đdari Haritası ---54

Şekil 16. Gebze’de Köy Yerleşmelerinin Kuruluş Yerlerine Göre Sınıflandırılması ---56

Şekil 17. Gebze’de Köy Yerleşmelerinin Ekonomik Faaliyetlere Göre Sınıflandırılması ----57

(10)

FOTOĞRAFLAR LĐSTESĐ

Foto 1. Çongoro Deresinin Biriktirdiği Alüvyonlar ---93

Foto 2. Gebze Đlçesinin .En Yüksek Noktası Olan Yelkentepe (409 m)---93

Foto 3. Gebze Şehrinin En Yüksek Noktası Gaziler Tepe (314 m ---94

Foto 4. Tepecik Köyü Yakınlarındaki Karstik Arazide Gelişmiş Bir Dolin ---94

Foto 5. Büyükdere’nin Önceki Yatağı ---95

Foto 6. Çongoro Deresi ---95

Foto 7. Ahatlı Civarındaki Aşınım Yüzeyleri ---96

Foto 8. Çongoro Deresi Taban Düzlüğü---96

Foto 9. Dilovası 1 ---97

Foto 10. Dilovası---97

Foto 11. Denizli Göleti---98

Foto 12. Gebze’nin Yamaçta Kurulu Köylerinden Tepemanayır---98

Foto 13. Tepelik Alana Kurulu Köylerden Denizli ---99

Foto 14. Sık Dokulu Köylerden Biri Olan Ovacık---99

Foto 15. Gebze’nin En Đşlek Caddelerinden Hükümet Caddesi(Eski Çarşı) --- 100

Foto 16. Yeni Çarşı (Đsmet Paşa Caddesi) --- 100

Foto 17. 10 Km’ye Yaklaşan Uzunluğuyla Yeni Bağdat Caddesi--- 101

Foto 18. Đbrahim Ağa Caddesi --- 101

Foto 19. E-5 Kenarındaki Sanayi Sitelerine Bir Örnek --- 102

Foto 20. Gebze Belediye Binası --- 102

Foto 21. E-5 Karayolu (D 100) --- 103

Foto 22. Gebze’de Cumhuriyet Meydanı --- 103

Foto 23. Gebze Şehir Merkezindeki Sera --- 104

(11)

GĐRĐŞ

1. Araştırma Sahasının Yeri ve Sınırları

Araştırma sahasını oluşturan Gebze ilçesi, Marmara Bölümünde bulunur ve Kocaeli iline bağlıdır. Đlçenin kuzeyini ve doğusunu Đstanbul çevrelerken, doğusunda Körfez ilçesi, güneyinde ise Đzmit Körfezi bulunmaktadır (Şekil 1).

Kocaeli ili sınırları içerisinde yer alan Gebze, Miyosen yaşlı bir aşınım yüzeyi üzerinde 130 m yükseltide bulunmaktadır. 584 km2 yüzölçümüne sahip olup Đzmit ve Đstanbul şehir merkezlerine 45’er km uzaktadır.

Araştırma sahasının sınırları belirlenirken fiziki ve beşeri coğrafya özellikleri için ilçe sınırı, şehiriçi arazi kullanımı konusu için de Gebze Belediyesi sınırları baz alınmıştır. Bu şekilde araştırmadan maksimum fayda hedeflenmiştir.

2. Araştırmanın Amacı

Bu çalışmanın amacı; Gebze şehrinin kuruluş ve gelişmesinde etkili olan fiziki ve beşeri coğrafya etmenlerini, mevcut şehirsel fonksiyonları ile şehrin arazi kullanımıyla birlikte şehrin temel sorunlarını tespit etmek ve tespit edilen sorunlara coğrafi bakış açısıyla çözüm önerileri getirmektir. Diğer bir deyişle Gebze’yi “şehir coğrafyası” açısından inceleyerek mevcut sorunların tespiti ve onlara yönelik çözüm önerileri getirmek ve böylece şehrin sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkı yapmaktır.

Bu amaç doğrultusunda ve Friedmann’ın mekân organizasyonunun esasını oluşturan bölgesel planlama tanımından hareketle, araştırma sahasını oluşturan mekândaki kaynakların dağılımı, üretici imkânların lokasyonları ve yerleşeme kalıpları birbirleriyle ilişkilendirilerek ele alınmaya çalışılmıştır.

Friedmann, şehirsel alanların ötesindeki alanları da içine alan (supra-urban) mekândaki beşeri faaliyetlerin düzenlenmesi sırasında, şehir ile etki alanındaki yerleşmelerin birlikte ele alınarak bir bölgesel planlama çalışması gerekliliği üzerinde durmaktadır. Bu tanım çerçevesinde, her türlü imâr, altyapı donanımı, kentsel koruma-yenileme ve büyüme uygulamaları ile kentsel yaşam ve toplumsal ilerlemeye dönük karar ve politikaların, tüm şehri çevresiyle birlikte, bölgesel dinamikleri de gözetecek plânlarla bağlantılı olarak ele alan bir plân bütünselliği içerisinde hayata geçirilmesinin gerçek bir çözüm olacağı, araştırma sahası olarak belirlenen Gebze Belediyesi örneği ile ilgili çevrelere anlatılmaya çalışılmıştır.

(12)
(13)

3. Malzeme ve Yöntem

Araştırmaya öncelikle literatür taraması yapılarak başlanmış; arazi kullanımı ve Gebze ile ilgili istatistikî, kartografik doküman ve veriler toplanarak, çalışma plânı çerçevesinde değerlendirilmiştir.

Dokümanter verilerin değerlendirilmesi aşamasından sonra, Gebze’de saha araştırmaları gerçekleştirilmiştir. Alan araştırmalarının ilk bölümünde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Gebze Belediyesi, Gebze Ticaret Odası, Kocaeli Tarım Đl Müdürlüğü, Gebze Organize Sanayi Bölgesi Yönetimi gibi kuruluşlardan istatiksel materyal ve kartografik veriler temin edilmiştir.

Alan incelemelerimizin ikinci bölümünde ise, var olan landscape’i (coğrafi görünüm) anlamak ve araştırma sahası dahilindeki arazinin dokusunu (elemanlarını) analiz edip, bu elemanlar arasındaki fonksiyonel ilişkileri tespit etmek amacıyla, coğrafi metodolojiye uygun bir şekilde arazi gözlemleri yapılmıştır. Bu gözlemler yapılırken, sahanın bir bütün olarak algılanması gerekliliği göz önünde bulundurularak, çalışma alanının konum şartları, iklim (klimatik) özellikleri, jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri, demografik yapısı, ekonomik şartları, genel arazi kullanım durumu, üretici sektörlerin mekândaki organizasyonu, önemli sanayi kümelenmeleri, ulaşım aksları ve yerleşme kalıpları dikkate alınmıştır.

Arazi gözlemlerimizin tamamlanmasından sonra, araştırma sahasının değer bakımından sınıflandırılması yapılarak, bugünkü faydalanma durumuyla karşılaştırılmıştır. Daha sonraki aşamada faydalanmanın ne dereceye kadar sahanın kapasitesine uygun olduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Toplanan verilerden çıkan sonuçların değerlendirilmesi ile yapılan tespitler doğrultusunda, yeni faydalanma düzeyinin belirlenmesine katkıda bulunmak amacıyla, yapılması gerekli düzenlemeler tasarlanmıştır.

Alan araştırmalarımızın ardından, diğer çalışma aşamalarına geçilmiştir. Bu aşamada yapılan çalışmalarımızın ilk kısmında, toplanan verilere ve istatiksel kaynaklardan elde edilen bulgulara dayanarak, dağılım haritalarının ve tabloların hazırlanması gerçekleştirilmiştir. Haritaların hazırlanması sırasında, 1/25 000 ölçekli topoğrafya haritalarından, 1/5000 ölçekli imar planlarından ve 1/25 000 ölçekli orman amenajman haritasından, araştırma sahasında yapılan gözlemlerden elde edilen bilgilerden ve halihazırdaki durumu belgeleyen fotoğraflardan yararlanılmıştır.

(14)

Şehir merkezinde gezi-gözlem, mülakat ve fotoğraf çekimi çalışmaları yapılarak şehrin genel karakteri belirlenmeye çalışılmıştır. Anket ve mülakat yöntemleri özellikle şehrin geçmiş yıllardaki durumu ile ilgili bilgilerin toplanmasında kullanılmıştır. Şehirde sanayi işyerleri, iş ve ticaret sahaları, resmi kurum ve kuruluşlar ile konut ve yeşil alanların tespiti yapılarak bu fonksiyon sahalarının dağılışı bir harita üzerinde işaretlenmiştir.

Bu aşamanın ikinci kısmında araştırmanın yazılmasına geçilmiştir. Araştırmamızın birinci bölümünde doğal ortam analizi yapılarak, yerşekilleri, iklim, hidrografya, toprak ve bitki örtüsü özellikleri alt başlıklar halinde incelenmiştir. Fiziksel ortam özelliklerinin öğrenilmesi, ortamdan faydalanmada süreklilik ve kalıcılığın sağlanmasını mümkün kılmasının yanı sıra, sahanın doğal çevre özelliklerinin korunabilmesi bakımından da oldukça önem taşıyan bir çalışmadır.

Đkinci bölümde, araştırma sahasının nüfus özellikleri incelenmiş; nüfusun gelişimi ve istihdamı üzerinde durulmuştur.

Üçüncü bölümde, şehrin ünitelerinin araziden faydalanma türü ile etkileşimi tespit edilmeye çalışılmıştır. Halihazır kullanım türünün arazi kabiliyetine ve yeterliliğine uygun olup olmadığı incelenmiştir. Bu uygunluğun sağlandığı oranda ortamın doğal çevre özelliklerinin devamlılığının ve korunabilirliğinin sağlanacağı, aksi takdirde geri kazanılması mümkün olmayan doğal ortam bozulmaları ve doğal kaynak kayıpları ile, her geçen gün yaşamanın daha da güçleştiği bir ortama razı olmak zorunda kalınacağı vurgulanmıştır.

Araştırmamızın dördüncü bölümde, kentsel altyapı incelenmiş mevcut durum ve gelecek için yapılan projeler hakkında derlenen bilgiler ifade edilmiştir.

Beşinci ve son bölümde ise Gebze’nin şehiriçi arazi kullanımı üzerine yapılan alan araştırmaları ve bulgular incelenmiş ve tespitlerimiz doğrultusunda sorunların nedenleri sonuçları açıklanmıştır. Sorunların saptanması ve nedenlerinin ortaya konulması, araştırma sahasının doğal çevresinin düzenlenmesi çalışmalarında ele alınabilecek temel verilerin sağlanabilmesi bakımından önem taşımaktadır.

4. Araştırmayla Đlgili Önceki Çalışmalar

“Coğrafi Özellikler” ve “Arazi Kullanımı” üzerine, bugüne kadar kitap ve makale şeklinde çok sayıda yayın yapılmıştır. Bu çalışmalardan, tezimize ışık tutacak içerikte olanları bibliyografyamıza aldık ve bu bölümde özetleyerek sunmaya çalıştık. Bu bağlamda, özeti verilen kaynakların konumuza katkısını ve ortaya konulan fikir ve görüşlerin de çalışmamızın konusuyla bağlantısını da belirlemiş olduk.

(15)

TÜMERTEKĐN (1973), “Yerleşme Plânlaması, Şehir-Köy Đlişkileri” adıyla

hazırladığı makalesinde, köysel ve şehirsel yerleşmelerin, ülke plânlaması çerçevesi içinde bir bütün olarak ele alınması görüşünü ileri sürmektedir. Çalışmada, büyük bir şehrin (Đstanbul) etkisiyle, kırsal yapısı değişen iki köy ana hatları ile incelenmiştir.

Bu çalışmada, her türlü plânlamaya bugünkü durumun ayrıntılı tespitiyle başlanması gerektiği düşüncesine yer verilmekte ve ancak bu sayede plânlanması arzu edilen konuların bizzat yapılarının anlaşılacağı, çeşitli ilişkiler ve problemlerin de gözlemlenmesinin mümkün olacağı açıklanmıştır.

Ayrıca çalışmada, herhangi bir kırsal bölge plânlamasının, onu bugün etkilemekte olan veya gelecekte etkileyecek olan şehirsel yerleşmeler hesaba katılmadan, yapılamayacağı üzerinde durulmuştur.

GÖZENÇ (1979), Batı Karadeniz Bölümü’nde yer alan depresyonlardan biri olan

Bolu depresyonu ve yakın çevresinde 1962-1967 yılları arasında gerçekleştirmiş olduğu doktora çalışmasını, 1976-1977 yaz aylarında yeniden elden geçirerek, “Bolu Depresyonu ve Yakın Çevresinde Araziden Yararlanma (Land Use)” adıyla kitap halinde yayınlamıştır. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır: Đlk bölümde depresyon ve çevresinin doğal ortamı belirtilmiş; jeomorfolojik özellikler, litoloji, toprak, iklim, doğal bitki örtüsü ilişkileri üzerinde durulmuştur.

Đkinci bölümde ise daha çok, arazi kullanılışının (land use) tarihi temelleri araştırılmış ve daha sonra bugünkü kullanılışı ortaya konulmuştur. Çalışmanın bu safhasında sahada yer alan farklı kullanma ünitelerinin varlığına değinilmiş, bu farklı ünitelerin kullanma bakımından özellikleri belirtilmiştir.

GÖZENÇ (1980), “Arazi kullanma (Land Use) Haritalarında Standardizasyon ve

Türkiye Đçin Bir Öneri” başlığı ile hazırladığı çalışmasında, Araziden Faydalanmanın geniş anlamda tanımını yapmış; arazinin halihazır kullanım tespit, değer bakımından sınıflandırılması ve kullanma tarzının planlanması aşamalarıyla gerçekleştirildiğini belirtmiştir.

Bugünkü kullanma tarzının tespitinin (land use inventory), arazinin kullanılışı konusunda bir ön çalışma olduğu ve kullanmanın bir tür envanterinin yapılması mânâsına geldiği açıklanmıştır. Bugünkü faydalanma şeklinin tespitinde envanterin genellikle bir haritaya dökülmesinin kaçınılmaz olduğu ifade edilen çalışmada, bu haritanın yapımında

(16)

kullanılan yöntem ve standart renk ile işaretlerin seçimi gibi konuların, arazi kullanma tarzının tespiti çalışmalarında önemli yer tuttuğu üzerinde durulmuştur. Bugüne kadar, arazi kullanım haritalarında ölçek ve lejantın standardizasyonu konusunda tam anlamıyla bir sonuca ulaşılamadığının açıklandığı çalışmada, bu durumun başlıca sebebinin çalışmaların yapıldığı ülkelerin yapı, iklim ekonomik ve beşeri bakımlardan ayrıcalık ve çeşitlilik göstermelerinden ileri geldiği ifade edilmiştir.

Bu çalışmada, standart bir sınıflama için tespit edilecek belirli renklerin belli sahaları göstermesinde, son yıllarda çalışmaları bir hayli ilerlemiş olan Uzaktan Algı (Remote Sensing) tekniği ile renkli film üzerine kayıt sonucu renklerin belirlenmesinin daha gerçekçi olacağı önerilmektedir. Bu şekilde, belirli bir bandın kullanılmasıyla, yerkürenin bütününde belirli sahaların renkleri birbirinin aynı olacağından, o sahaların aynı renklerle gösterilmesinde bir sakınca olmayacağı ve bu şekilde renklerde birlik sağlanabileceği anlatılmaktadır. Ayrıca, bu çalışmada arazi kullanımına ışık tutması amacıyla örnek oluşturabilecek özellikte bir sınıflama sistemi ile birlikte lejand ve renk skalasına da yer verilmiştir.

MATER (1982), “Urla Yarımadası’nda Arazinin sınıflandırılması Đle Kullanılışı

Arasındaki Đlişkiler” adlı eserinde, özellikle yüksek tarımsal potansiyeli yanında, çeşitli turizm ve rekreasyon faaliyetleri açısından da uygun doğal güzelliklere sahip olan Urla Yarımadası’nın coğrafi tetkikini gerçekleştirmiştir. Ayrıca, bu denli yüksek potansiyele sahip olan yarımadanın da çok az nüfus barındırması, araştırmanın bu yönde derinleşmesine neden olmuştur.

EMEKLĐ (1995), 20-24 Kasım 1991 tarihleri arasında Atatürk Kültür, Dil

ve Tarih Yüksek Kurumu ve E.Ü. Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nün işbirliği ile düzenlenen Coğrafya Meslek Haftası’nda bildiri olarak sunulan çalışmasında, son yıllarda nüfusun hızla artması, sanayileşme ve kentleşme sürecinin süratle yayılması, gelişen ve değişen teknolojik olanakların, ilaç gibi modern girdilerin tarımda kullanılması ulaşım ve ticaret imkânlarının artması faktörlerinin, Türkiye topraklarının bölünüşünde bazı değişimlere neden olduğunu ortaya koymuştur.

Türkiye topraklarının 1950’li yıllardan günümüze değin belirgin değişmelere sahne olduğunun belirtildiği çalışmada, bir taraftan ekili-dikili alanların artarken; diğer taraftan çayır ve meraların ortadan kaldırılarak tarımsal araziye dönüştürüldüğü, bu dönüşümün besin ihtiyacını karşılamaya yönelik olmakla birlikte, ülkemizde erozyon problemini ve

(17)

hayvanların yeterince beslenememesi gibi sorunları da beraberinde getirdiği açıklanmıştır. Ülkemizde yanlış arazi kullanımı konusuyla ilgili olarak karşılaşılan sorunları özetlemesi ve çözüm önerileri sunması yönüyle önemli bir çalışmadır.

KARADENĐZ (BAHTĐYAR) (1999), “Merzifon Ovası ve Yakın Çevresinde

Araziden Faydalanma” adlı doktora çalışmasında, Merzifon Ovası ve yakın çevresindeki yerleşmelerin coğrafi tetkikini yaparak, bu yerleşmelerin kurulması, gelişmesi ve var olmasında etkili olan fonksiyonları incelemiş; araştırma sahasında halihazır kullanım tespiti, değer bakımından sınıflandırma ve kullanım tarzının planlanması aşamalarını içeren bir arazi kullanımı (land use ) çalışması gerçekleştirmiştir.

Arazi kullanımı çalışmalarına ışık tutması amacıyla, örnek oluşturabilecek özellikte bir metotla hazırlanması ve dile getirilen problemlere çözümleyici yaklaşımlar önerilmesi açısından önemli bir çalışmadır.

ÖZGÜR (1996), “Yeni Đlçe Merkezlerimizin Fonksiyonel Bakımdan Gösterdiği

Özellikler” adını taşıyan makalesinde, son yıllarda siyasi tarihlerin, idari ve coğrafi zorunlulukların bir sonucu olarak ilçe ve merkezi haline dönüştürülen yerleri, yerleşme coğrafyası açısından ele almış, buraların fonksiyonel bakımdan sınıflandırılmasına çalışılmıştır. Yerleşmelerin genel fonksiyon ya da karakterlerin belirlenmesinde, iktisaden faal olan nüfus içerisinde primer (tarım, ormancılık, balıkçılık, v.b.), sekonder ( maden çıkarımı, imalat, inşaat işleri) ve tersiyer (ticaret, mali işler ve diğer sosyal ve kişisel hizmetler) sektörlerde çalışan nüfus oranlarının ele alındığı yöntem, araştırmamıza kaynaklık etmiştir. Bu yöntemin uygulanması sayesinde, araştırma sahamız dahilindeki yerleşmelerin çalışan nüfus miktar veya oranlarına yansıyan ekonomik ve sosyal yapılarını tahlil etmek bir ölçüde mümkün olmuştur.

AKOVA (1997), “Bir kıyı kasabası Kocahasanlı’da 1986-1996 Yılları Arasında

Arazi Kullanımındaki Değişim” adlı makalesinde, arazi kullanımı açısından oldukça ilginç özellikler gösteren Kocahasanlı’da (Erdemli), özellikle ziraate ayrılması gereken birinci sınıf arazilerin diğer kullanılış biçimlerine sahne olduğunu belirtmiştir. Makalede, on senelik bir süreçte, Kocahasanlı’da arazinin kullanım sınırlarının ne şekilde değiştiği, verimli toprakların bulunduğu çok sınırlı düzlük alanların site ve ikinci evlerin kullanılışına geçtiği belirtilirken bu alanların hemen ardından devam eden taşlık kayalık

(18)

arazilerin çeşitli işlemlerle kullanıma açıldığı ve tarıma tahsis edildiği kartografik olarak sunulmuştur.

Bu çalışma arazi yapısı, iklim gibi fiziki faktörlerin arazi kullanımını ne ölçüde etkilediğini, daha da önemlisi arazi kullanılış biçiminin beşeri faktörlerden (insan, teknoloji, Pazar ulaşım, kredi) ne derece etkilendiğini ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır.

TĐMOR (1999), çalışmasında, Sinop Ayancık’taki şehirsel gelişmenin yarattığı

mekansal değişimleri ortaya koymuştur.

Çalışmada, 1920’lerin sonlarında, Türkiye’nin en büyük kereste fabrikalarından birinin kurulmasıyla, bir anlamda kaderi değişen Ayancık’ın ekonomik yaşamının olumlu yönde etkilendiği ve sosyal refah düzeyinin yükseldiği belirtilmiştir. Ancak ormanın gelişigüzel kullanılarak yalnızca üretim artışının hedeflenmesi, buna karşılık kesilen orman bölgelerinde gerekli ağaçlandırma çalışmalarının ihmal edilmesiyle orman kaynaklarının büyük ölçüde azalmaya yüz tuttuğu ve doğal dengenin bozulduğu ifade edilmiştir. Ayrıca tarım topraklarının genişletilmesine yönelik çabaların da, yörenin en önemli doğal zenginliği olan ormanların aleyhine gelişen bir süreç oluşturduğu anlatılmaktadır.

Arazinin, doğal özelliklerine uygun olarak planlanması gerekliliğinin belirtildiği makalede, mevcut tarımsal alanda üretkenliği sürekli kılma ve yüksek ürün almaya yönelik çalışmaların zorunluluğu vurgulanmaktadır.

.

GÜNER – YAZICI – DOĞANAY (2001), “Trabzon Đlinin Sanayi Coğrafyası

Özellikleri” adlı çalışmalarında, Osmanlı Döneminden kalma potansiyeline ve Cumhuriyet Döneminde zaman zaman hızlanan sanayileşme hareketine rağmen, bu alanda yeterince gelişmemiş illerden biri olan Trabzon’da doğal zenginliklerin fazla olmayışı, büyük ulusal pazarlardan uzak bulunuşu, nitelikli işgücü eksikliği, altyapı yatırımlarının yetersizliği, ulaştırma maliyetlerinin yüksekliği, gelir düzeyinin yetersizliği nedeniyle iç talebin düşük seviyelerde olması faktörlerinin, özel sektörü yatırım yapmaktan caydırdığını belirtmiştir.

Çalışmada ayrıca, Trabzon ilinin sanayi sektöründe var olan sorunlara değinilerek, bu sorunların çözüm önerileri ana çizgileriyle özetlenmiştir. Çalışmada, sanayi sektörü problemlerine getirilen yaklaşımlar, araştırmamızı aydınlatıcı özelliktedir.

(19)

BÖLÜM: 1

1.

FĐZĐKĐ COĞRAFYA ÖZELLĐKLERĐ

1.1. Jeolojik Özellikler

Gebze civarında bütün jeolojik zamanlara ait araziler bulunur. Tersiyer-Kuatarner yaşlı gevşek tortullar tarafından açısal uyumsuzlukla örtülen Paleozoik yaşlı istif Ordovisien yaşlı birimlerle başlayıp Silürien ve Devonien yaşlı birimlerle devam edip Alt Karbonifer yaşlı Trakya Formasyonu ile son bulur. Bu Paleozoik istifin üzerine açısal diskordansla gelen Üst Kretase killi kireçtaşından oluşmuş Şemsettin Formasyonu ile son bulur.

Burada belirtmemiz gereken bir nokta şu ki; Sahamızdaki araziyi incelerken Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü tarafından en son verilerle hazırlanmış jeoloji haritasını baz alındı ve inceleme de o jeoloji haritasının kapsadığı alan ile sınırlı tutuldu (Şekil 2). Bunun nedeni ise GYTE’nin jeoloji haritasını en güncel verileri kullanarak uydu destekli yapmasıdır.

1.1.1. Paleozoik

Araştırma sahasında Paleozoik dokuz formasyonla temsil edilmektedir.

1.1.1.1. Kurtköy Formasyonu

Kurtköy Formasyonunun yaşı Ordovisien olarak kabul edilir. Genellikle morumsu pembemsi grimsi renklerde görülen çakıltaşı (konglomera), kumtaşı (Arkoz, Feltspatikliteranit, Subarkoz), çamurtaşı (Şeyl)’ den oluşan bir çökel istifidir.

Gebze’nin kuzeybatı kesiminde geniş bir yayılım gösteren birim en iyi mostralarını Beylik Dağı’nın batısında, Gaziler Tepe’sinin doğusunda, Küçük Beylik Dağı’nın kuzeyinde, Mudurnu tepesi’nin kuzeyinde, Yumrukaya Deresi ve Sarp Deresi boyunca vermiştir.

Tabanı görülemeyen Kurtköy Formasyonu’nun kalınlığının 1000 m’ den fazla olduğu sanılmaktadır1.

1.1.1.2. Aydos Formasyonu

Ordovisien yaşlı Aydos Formasyonu genelde beyazımsı, pembemsi gri ve krem renginde gözlenen ve kuvarsenitlerden oluşur. Bu çökeller aşınıma dayanıklı olması nedeniyle bölgenin önemli yükseltilerini oluşturmuştur.

1 ÖNALAN, M. 1981, “Đstanbul Devonien Çökellerinin Sedimanter Özellikleri ve Çökelme Ortamları”, Đ.Ü. Yer Bilimleri Fak. Yayın Organı, Cilt 2, Sayı 3-4, S 161-170, Đstanbul

(20)

Gebze bölgesinde Mudurnu Tepesi, Küçük Beylik Dağı, Gaziler Tepesi be Baklacık Tepesi hattı boyunca gözlene birim bu hat boyunca en tipik mostralarını vermektedir. Bu çökel biriminin kalınlığının 290-310 m olduğu kabul edilmiştir.

Aydos Formasyonu altındaki Kurtköy Formasyonu ve üstündeki Silürien yaşlı Gözdağı Formasyonu ile konkordant ilişkilidir2.

1.1.1.3 Gözdağı Formasyonu

Silürien yaşındaki bu formasyon grimsi yeşil, boz ve kahve renkli silisli, mikalı şeyl ve grovaklardan oluşmuştur. Özellikle üst seviyeler doğru bazı bol fosilli kireçtaşı bant ve mercekleri de içerir. Formasyon içindeki şeyl tabakaları kırılgan bir yapı gösterirken, grovaklı seviyeler ise aşınmaya karşı daha dayanıklıdır. Birim değişik yönlerde ve birbirini kesen eklem takımları da içermektedir.

Gebze bölgesinde Küçük Beylik Dağı’nın güneydoğusunda, Balçık Tepesi’nin doğusunda, Gaziler Tepesi’nin doğusunda tipik mostralar vermektedir. Birim için yaklaşık kalınlık 250 m olarak kabul edilmiştir.

Birim Aydos Formasyonu üzerine konkordant gelmiştir. Gözdağı Formasyonunu üzerinde ise Dolayoba Formasyonu konkordant olarak görülmektedir3.

1.1.1.4. Dolayoba Formasyonu

Dolayoba Formasyonu Silürien yaşlı olup sarımsı gri, mavi ve pembe renklerde, bol fosilli resifal kireçtaşlarından oluşmuştur. Biyolit, biyoklastik kireçtaşı, kireçtaşı, kireçtaşı-şeyl ardalanması şeklindedir.

Gebze bölgesinde Dolayoba Formasyonu Küçük Beylik Dağı’nın güneydoğusunda, Gaziler Tepesi’nin doğusunda ve Baklacık Tepesinin doğusunda mostra vermektedir.

Bu birimin kalınlığı 125-225 m arasındadır. Altta Gözdağı Formasyonu, üstte ise Devonien yaşlı Sedefadası Formasyonu ile konkordant dokunaklıdır4.

2 ÖNALAN, M. 1981, a.g.m. 3 ÖNALAN, M. 1981, a.g.m. 4

(21)
(22)

1.1.1.5. Sedefadası Formasyonu

Siyahımsı mavi ve siyahımsı gri denkli, laminalı yer yer Kireçtaşı, Çamurtaşları ve bunlarla bazen ardaşıklanan kırmızımsı pembe renkli Killi-kireçli Şeylerden oluşan bu formasyon Devonien yaşlıdır.

Gebze bölgesinde mostralarını Beylik Dağı güneyinde, Çakal Deresi’nde ve Karagülle Deresi’nde vermektedir.

Bu birimin kalınlığı 50 m olarak kabul edilmiştir. Sedefadası Formasyonunu altı Dolayoba Formasyonu üzerine, Đstinye Formasyonu da Sedefadası Formasyonu üzerine konkordant gelmiştir5.

1.1.1.6. Đstinye Formasyonu

Devonien yaşlı bu formasyon çoğunlukla koyu mavi ve siyahımsı gri denkli, bol sparit damarlı, seyrek fosilli, bazen çok ince şeyli seviyeler kaplayan Karbonatlı Çamurtaşı (Mikritik Kireçtaşı), Karbonatlı Vake taşlarından oluşmuştur. Đstinye Formasyonu masifimsi görünümüne rağmen orta-kalın tabakalanmalı ve çoğu zaman çatlaklar ikincil (tali) olarak kabul edilen kalsit dolgu ile doldurulmuştur.

Đstinye Formasyonu Gebze Bölgesinde Çakal Deresi boyunca, Öküzsıçratan deresi ve Karagüllü Deresi boyunca yüzeylenmektedir.

Kalınlığı 110 m civarında kabul edilen Đstinye Formasyonu altta Sedefadası Formasyonu, üstte ise Kartal Formasyonu ile konkordant ilişkilidir6.

1.1.1.7. Kartal Formasyonu

Bu formasyonda grinin muhtelif tonları, sarımsı kahverengi, okside olmuş bölümler pas rengi ile koyu kahverengi, bol fosilli, genellikle grovak ve şeyl ardalanmasından oluşan birim içerisinde bazen ince mercekler ve bantlar halinde kireçtaşları bulunmaktadır. Şeyl seviyeleri çoğunlukla ince ve orta tabakalanma göstermektedir. Dayanım olarak oldukça sağlam kısımlar gözlendiği gibi yer yer bozuşmuş seviyeler de görülmektedir. Formasyon içinde yer yer hematit zenginleşmeleri de görülmektedir. Grovaklar, yeşilimsi sarı ve kahve renkli, orta kalınlıkta, tabakalanmalı bol çatlaklı ve genelde kil dolguludur. Kireçtaşı alt seviyelerde grovaklar içinde ince bantlar ve mercekler halinde beyaz renkte ve üst seviyelerde tamamen kristalize olmuş, gri siyah renklerde, oldukça sert ve pürüzsüz düzgün yüzeylidir.

5 ÖNALAN, M. 1981, a.g.m. 6

(23)

Devonien yaşındaki bu formasyonun mostraları Gebze’nin batısında, Öküzsıçratan dersi’nde ve Karagüllü Deresi’nde izlenir.

Kalınlığı 300 ile 400 m civarlarında kabul edilen Kartal Formasyonunu altında ve üstünde Đstinye ve Tuzla Formasyonları ile konkordant halindedir7.

1.1.1.8. Tuzla Formasyonu

Üst Devonien yaşlı Tuzla Formasyonu genelde mavimsi gri renkli kireçtaşı, kahverengimsi şeyl, pembemsi alacalı şeyl ve yumrulu bantlı kireçtaşlarından oluşmuştur. Đnce sparit damarları bulunduran kireçtaşı gri ve mavinin muhtelif tonlarındadır.

Gebze’nin güneyinde E-5 yol yarmalarında, Arapçeşme Deresi ve Değirmen Deresi boyunca mostralar vermektedir.

Tuzla Formasyonu için 100 metre kalınlık kabul edilmiştir8.

1.1.1.9.Trakya Formasyonu

Trakya Formasyonu Alt Karbonifer yaşında olup grovak ve şeyllerden oluşmuştur. Grovak çoğu orta-kalın tabakada olup bazı kesimlerde şeyle ardalanmıştır. Çoğunlukla grimsi, kurşuni ve yeşilimsi kahverengi renkler gösteren bu birimin bazı yerleri tümüyle şeylerden oluşmuştur. Birimin ayrışmış yüzeyler ikirli sarı ve kahverenklidir. Çoğunlukla oksidasyon renklerinde görülmektedir. Tektonizma sonucu çok sık çatlak ve eklem takımları içerip, bu eklemlerin arası sert ve beyaz kalsit dolguludur.

Tipik mostraları Arp Dersi’nde, Tombul Deresi’nde, Yel Değirmeni Tepesi’nde ve Ağaçlı deresi’nde vermektedir. Kalınlığı ise 500-600 m olarak kabul edilmektedir.

Bu formasyon altındaki Tuzla Formasyonu ile konkordant ilişkilidir9.

1.1.2. Mesozoik

Mesozoik dönemine ait sahada 3 formasyon bulunmaktadır.

1.1.2.1. Kapaklı Formasyonu

Alt Trias yaşlı Kapaklı Formasyonu; altta koyu renkli şeylerle başlar, kırmızı renkli çakıllı kumtaşları ve arkozik konglomeralarla devam eder. En üstte mikalı kumtaşlarıyla son bulur. Çoğu kesimlerde kumtaşı-şeyl ardalanması görülür. Alttaki krem renkli şeyl seviyeler çok ince katmanlanmış olup zayıf tutturulmuşlardır. Kırmız renkli mikalı kumtaşı

7 ÖNALAN, M. 1981, a.g.m. 8 ÖNALAN, M. 1981, a.g.m. 9

(24)

seviyeleri iyi boylanmış, bol mikalı psammitik bir karaktere sahip olup, bazı yerlerde laminalıdır. Koyu kırmız renkli plijenik konglomeralar, köşeli az yuvarlaklaşmış ve kötü boylanmıştır. Kuvarsit mağmatik kayaç parçaları kireçtaşı ve diğer kumtaşlarından kopma (Paleozoik yaşlı kayaçlardan oluşma) çakıllar olup, tutturucu madde kum, kil ve silt boyutundadır. Ayrıca birim morumsu, yeşilimsi, siyah bademcikli (amigdoloidal) bir dokuya sahip olan, sert sil ve dayk şeklindeki Albitik diyazlarla kesilmişlerdir. En iyi örnekleri Şemsi Tepe’nin eteklerinde görülmektedir.

Bu formasyon Ahmet Ağa Pınarı sırtında. Şemsi Tepe’sinde. Anibal Tepesi’nde, Arabacı Alçağı Deresi’nde ve Ağaçlı dersinde mostralar vermektedir.

Kapaklı Formasyonu çok farklı kalınlıklar göstermekle birlikte 800-1000 m kalınlık birim için kabul edilmektedir. Gebze bölgesinde Kapaklı Formasyonu, Alt Karbonifer yaşlı Trakya Formasyonu üzerine açısal diskordansla gelmiştir. Birimin üst sınırı Hereke Formasyonu ile tedrici geçişli olup, sarımsı, kırmızımsı, kumlu ve killi kireçtaşlarndan oluşan geçiş katmanları belirgin bir kılavuz seviye oluşturmaktadır10.

Đnceleme alanı dışında Hereke civarında Kapaklı Formasyonu üzerinde Orta-Üst Trias yaşlı Ballıkaya Konglomerası sebebi ile Kapaklı Formasyonunun Alt-Trias yaşlı olduğu kabul edilmektedir. Çimento maddesinde bolca demiroksit ve demirli karbonatlar gözlenen Kapaklı Formasyonu karasal bir çevrede ve sonra yavaş yavaş derinleşen denizel bir ortamda çökelmiş olup; ortamının çok derin olmayan neritik bölge olduğu düşünülmektedir11.

1.1.2.2. Hereke Formasyonu

Hereke Formasyonu 3 ayrı üyeden oluşmuştur. Bunlardan “Değirmenköy Kireçtaşı Üyesi; kirli sarı şeyller ve kırmızımsı kumlu kireçtaşlarından oluşmuştur. Diğer bir üye olan Muallimköy Kireçtaşı Üyesi ise beyazımsı açık koyu gri, kısmen koyu renkli dolomitik kireçtaşların dan meydana gelmiştir. Kazmalı Kireçtaşı Üyesi isimli son birimin muhtevasında ise ince marn katkılı yumrulu mikritik kireçtaşları bulunmaktadır12.

10 ALTINLI, I. SOYTÜRK, N. ve SAKA, K. 1970, “Hereke-Tavşancıl-Tavşanlı-Tepecik Alanının Jeolojisi”,

Đ.Ü. Fen Fak. Mecmuası, Sayı 35, S 69-75, Đstanbul

11 ÖZDEMĐR, Ü. TALAY, G. ve YURTSEVER, A. 1973, Kocaeli Triyası Projesi “Kocaeli Triyası’nın Biyostratigrafik Etüdü”, MTA Yayını, Cumhuriyetin 50. Yılı Yerbilimleri Kongresi Tebliğleri, S 112-122 12 ĐRTEM, O. 1968, “Gebze-Darıca-Pelitli Köyü Dolaylarının Jeolojisi”, Đ.Ü. Fen Fak. Tatbiki Jeoloji Kürsüsü, (Lisans Üstü Tezi), Đstanbul

(25)

1.1.2.3. Şemseddin Formasyonu

Üst Kretase yaşlı bu formasyon genelde beyaz, kirli beyaz, bej renkli, ince-orta tabakalı, marn aratabakalı seyrek echinodremata fosilli, bol mikrofosilli ve levhamsı dilinimli, killi kireçtaşlarından oluşmuştur. Şemsettin Formasyonu altta konglomera ve çökelleriyle başlar. Bu seviyede matriksin hemen tümüne yakını demiroksit ile boyandığından kırmızımsı sarı rengiyle dikkat çeker. Çakılların çoğunlukla gri, koyu gri renkli Trias yaşta kireçtaşlarından türediği düşünülmektedir. Çakıllar çok iyi yuvarlaklaşmışlardır. Yani uzun bir sedimantasyon dönemi geçirmişlerdir. Şemsettin formasyonu için kalınlık 600-650 m kabul edilmiştir.

Gebze civarında Şemsettin Formasyonu Trias yaşlı çökel birimleri üzerine açısal diskordansla gelmiştir. Tipik olarak Eskihisar’ ın batısında mostra verir13.

1.1.3. Tersiyer

Belgrad Formasyonu araştırma sahasında Tersiyer dönemine ait tek kayaç grubudur.

1.1.3.1. Belgrad Formasyonu

Tersiyer yaşlı Belgrad Formasyonu litolojik olarak iki ayrı özelliktedir. Değişik boylarda (0.5-2.5 cm), çoğunlukla küt köşeli, polijenik, kötü boylanmış kuvars çakılları, kumtaşı ve killerden oluşur. Kızılımsı-sarımsı renkli olan birim bazen düzenli ve belirgin tabakalı, kamalı, mercekli, bazen de çapraz tabakalı, masifimsi ve düzensiz bir halde gözlenmektedir. Açık sarımsı boz, bazen beyazımsı, kırmızımsı alacalı renklerden, gevşek tutturulmuş, ince taneli oldukça killi ve siltli bir birimdir. Gebze civarında geniş alanlar kaplayan Belgrad Formasyonu kil, mil, silt kum ve çakılın muhtelif karışımlarından oluşmuş olup formasyonda kil içeriği egemendir. Erozyona karşı mukavemet gösterememesinden, kil içeriğinden dolayı, yüzey ve yeraltı sularını absorbe etmesinden dolayı, kitle halinde yer yer küçük ölçekli heyelanlar içermektedir. Bünyesindeki suyu çoğu yerde verebilmesinden dolayı, formasyonda kullanma suyu amaçlı sondaj kuyuları açılmakta, birim organik minerallerce zengin olmasından dolayı kültür toprağı olarak da kullanılabilmektedir.

13 ĐRTEM, O. 1968, “Gebze-Darıca-Pelitli Köyü Dolaylarının Jeolojisi”, Đ.Ü. Fen Fak. Tatbiki Jeoloji Kürsüsü, (Lisans Üstü Tezi), Đstanbul

(26)

Gebze civarında E-5 karayolu güneyinde, Eskihisar kuzeyinde, Kazmalıtepe-Özbektepe’de değişik büyüklükte ve düzensiz dağılmış yamalar halinde mostralarını vermektedir. Belgrad Formasyonu için kalınlık 1-50 m kabul edilmektedir. Bu formasyon Paleozoik ve Mesozoik yaşlı birimler üzerine açısal diskordansla gelmiş ve bu birimleri örtmüştür14.

1.1.4. Kuvaterner

Araştırma sahasındaki Kuvaterner yaşlı birimler “Alüvyon” başlığı altında incelenmişlerdir.

1.1.4.1. Alüvyon

Alüvyonlar akarsuların çevresindeki kumlu, killi ve karbonatlı birimlerin ayrışması, aşınması ve taşınıp akarsular tarafından biriktirilmesi sonucu oluşmuşlardır.

Kuvaterner yaşında olan çakıl, kum, kil sedimanları için kalınlık 0-10 m kabul edilmiştir. Çakal Dere, Çamaşır Deresi, Çongoro Deresi, Değirmen Dere ve Eskihisar Deresi’nde muhtelif yayılım ve kalınlıklar sunarlar. (Foto 1).

1.1.5.

Mağmatik Kayalar

Sancaktepe Granitoyidi ve Andezit sahadaki mağmatik kayaları oluşturmaktadır.

1.1.5.1. Sancaktepe Granitoyidi

Gebze civarında bölgenin kuzey-kuzeybatısında Akkilise ve Baklacık Tepe’nin batısında mostraları yüzeylenen Sancaktepe Granitoyidi Permiyen yaşlıdır.

Büyük bir çoğunluğu kırmızımsı, pembemsi, açık turuncu, sarı kirli beyazımsı renklerde, bozuşmuş kesimlerde yer yer kuvars ve kaolen zenginleşmeleri görülmektedir. Ayrıca feldspatın ayrışması sonucu kuvarsa taneleri iyice açığa çıkmış ve neticede kaolenli bir kum yığını oluşmuştur. Bu kum yığınının kalınlığı bölgeden bölgeye değişiklik gösterir. Birimin ayrışmasına atmosferik şartlar ile yeraltı suyunun sebep olduğu, birimin yüzeyden bir metre kadar derin kesimlerinin ıslak ve nemli olmasından anlaşılmaktadır15.

14 EROSKAY, S.O. 1978, “Kocaeli Yarımadası Güneyindeki Kireçtaşlarının Hidrojeolojisi ve Karstı Parametrelerinin Analizi”, TÜBĐTAK TBAG-124 Projesi

15 ERGUVAN, K. 1949, “Hereke Pudingleri Đle Gebze Taşlarının Đnşaat Bakımından Etüdü ve Civarının Jeolojisi”, ĐTÜ, Doktora Tezi, Đstanbul

(27)

1.1.5.2. Andezit

Eskihisar civarında bazen bozuşmuş, bazen de taze damarlar şeklinde gözlenen bu kayaç, Eskihisar’ın kuzeydoğusunda Şemsi Tepe’nin güney eteklerinde en iyi mostralarını vermektedir.

Andezitin bozuşmuş olanları açık kahverenkli, taze olanları ise yeşilimsi, siyahımsı, grimsi alacalı renktedir. Kayaç porfirik dokudadır. Đçerisinde çoğunlukla idiomorf ve kısmen de hipidiomorf şekilli andezin ve oligo-andezinlerden oluşan plajioklaslar içerir. Plajioklaslar ileri derecede ayrışmış ve kısmen de albitleşmiştir. Kuvars yok denecek kadar azdır ve bileşiminde % 5’i geçmez. Taze yüzeylerde mafitlerden koyu-açık yeşil renkli Paloeprizma olan amfiboller oluşmaktadır. Bozuşmuş yüzeylerde ise mafitler hemen hemen altere olmuş ve idiomorf boşlukları klorit ve epidotla dolmuştur. Çoğunlukla kristalize olan hamur ise plajioklslar ise kısmen de mafit minerallerden oluşmaktadır.

Komşu kayaçlarla ilişkisi çok iyi gözlenebilen bu mağmatik kayaç, çevresindeki killi, kumlu kireçtaşlarını etkilemiştir. Kontak zonunda ise kireçtaşı tabakaları arasına hidrotermal sularla girmiş bulunan hornblend mineralleri gözlenmiştir.

Andezit çalışma sahasında en geç Trias yaşlı çökel kayaçları kestiği için Triastan genç olduğu söylenebilir. Üst sınırı içinse kesin bir veri bulunmamakla birlikte bölgede oluşmuş andezitlerin Kretase yaşında olduğu kabul edilmektedir16.

1.1.6. Tektonik

Gebze ve çevresinde, çok değişik araştırmacılar tarafından yapılan çok sayıda jeolojik araştırmalara rağmen bölgenin yapısal özellikleri tam anlamıyla ortaya konulamamıştır.

Đstanbul ve Kocaeli yarımadasında farklı çökelme ortamlarına bağlı gelişen fasiyeslerin tanımlanamaması, bu çökel kayaçların bazılarının fosilce çok fakir olması, bölgenin Marmara ve Đstanbul Boğazı gibi su kütleleri ile çevrilmiş olması, birimlerin yatay ve düşey korelasyonlarının zor olması, bölgede tektonik olayların etkili olması sonucu birimlerin aşırı derecede faylanma ve kıvrımlanmaya uğraması, yerleşim ve sanayi alanlarının çokluğu bölgenin yapısal özelliklerinin kesin olarak ortaya konulamamasının sebepleridir

16

(28)

Gebze’nin Paleozoik, Mesozoik ve neojen yaşlı çökellerden oluşan alanı yapısal bakımdan çok komplekstir. Bölgeyi etkileyen orojenik hareketler Alt Karboniferden sonra oluşan Hersiniyen ve Alpin hareketlerine bağlı olarak gelişmiştir.

Morfolojik yapı, litolojiye ve bölgenin tektonik özelliklerine bağlı olarak gelişmiştir. Kuzeydoğu-güneybatı ve kuzey-güney doğrultusunca uzanan vadi ve sırtlar çoğunlukla kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu faylar tarafından kesilmişlerdir.

Bölgenin yapısal jeolojisi, tabakalanma, kıvrılma, faylar ve diskordanslar başlıkları altında anlatılacaktır17.

1.1.6.1.Tabakalanma

Gebze bölgesindeki birimlere ait tabakalanma doğrultu ve eğimleri sahanın yapısal durumunu ortaya çıkarmak için temel unsurlar ele alınmıştır. Paleozoik yaşlı tüm birimler ve Paleozoiğin üzerine diskordans ilişkiyle geçen Mesozoik yaşlı tüm birimlerde genel tabakalanma doğrultusu kuzeydoğu-güneybatı yönünde, genel tabaka eğimleri ise 25-55° güneydoğu yönünde olduğu saptanmıştır. Kuzeybatı-güneydoğu istikametindeki tektonik kuvvetler etkisiyle güncel tabakalanma konumu oluşmuştur18.

1.1.6.2. Kıvrımlar

Gebze civarında Neojen yaşlı Belgrad Formasyonunu geniş bir alana yayılması sebebiyle herhangi bir kıvrılma net olarak görülmemektedir. Ancak Arap Deresi’ndeki mostranın Mesozoik yaşlı birimlerin üzerine diskordans olarak geldikleri, Alt Karbonifer yaşlı Trakya Formasyonunda, diskordansın olduğu zonlarda küçük çapta kıvrımlanmalar gözlenmiştir19.

1.1.6.3. Faylar

Gebze bölgesinde bölgesel tektonizmaya bağlı olarak Kuzey Kompartımanı yükselmiş. Güney Kompartımanının alçalmış olduğu bölgede bulunan normal faylardaki gözlemlerle belirlenmiştir. Bu fayların Hersinyen Orojenezine bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir. Bölgede kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda, morfolojide görülen veya üstü örtülü pasif onlarca düşey faylar içermekte olup, tektonik olarak tehlike arz edemeyeceği tahmin edilmektedir.

17 Gebze Belediyesi Yerleşim Esaslı Mühendislik Jeolojisi Etüt Raporu, 2000 18 Gebze Belediyesi a.g.r.

19

(29)

Ancak Gebze’nin hemen güneyindeki Kuzey Anadolu Fayı’nın tarihsel süreç içerisinde sürekli hareket etmesi neticesinde bölge tektonik etkilerle depremlerden etkilenecektir. Deprem şiddetinin istatistiki değerlerinin üzerinde bir harekette inceleme sahasındaki yaşlı ve pasif fayların da hareket etme ihtimali çok az da olsa ihtimal dahilindedir20.

1.1.6.4. Diskordanslar

Gebze Bölgesi’nde Paleozoik istif içinde yer alan Kurtköy, Aydos, Gözdağı, Dolayoba, Sedefadası, Đstinye, Kartal, Tuzla ve Trakya formasyonları arasında uyumsuzluk tespit edilememiştir. Konkordant bir istif sunmaktadırlar. Paleozoik istifin üzerinde bulunan Alt Karbonifer yaşlı Trakya Formasyonu ile Mesozoik istifin en altındaki Alt Trias yaşlı Kapaklı Formasyonu Arasında Açısal uyumsuzluk bulunmuştur. Paleozoik ve Mesozoik yaşlı birimleri bir örtü gibi örten Neojen yaşlı Belgrad formasyonu Arsında Açısal Diskordans olması normal görülmektedir21.

1.2. JEOMORFOLOJĐK ÖZELLĐKLER

1.2.1. Ana Jeomorfolojik Birimler

Araştırma sahasında hakim jeomorfolojik birimi yükseltisi 100 metrelerden 400 metrelere kadar artabilen plato sahası oluşturur. Sahanın ortalama yükseltisi 150 metre civarlarındadır.

Saha genelde güneyden kuzeye doğru eğimlidir. Doğu batı yönlü su hattının güneyinde dar bir alanda ise topoğrafya eğimi güneye yani Marmara Denizi’ne doğrudur. Çalışma sahasının en yüksek noktalarını Yelken Tepe (409 m, foto 2) ile Kayalıkuyularbaşı Tepe (409 m) oluşturur (Şekil 3).

20 Gebze Belediyesi a.g.r. 21

(30)

Şekil 3. Araştırma Sahasının Topoğrafya Haritası (Güngördü, 1999’dan yararlanılmıştır).

Sahamızdaki diğer yüksek alanlar ise Gökdağ Tepe (407 m), Keş Tepe (405 m), Çataltepe (392 m), Belen Tepe (326 m) ve Gaziler Tepe (314 m ) dir (Foto 3). Bu yüksek alanların her biri Paleozoik yaşlı aşınıma dayanıklı arkoz, grovak ve kuvarsitlerden oluşmuştur.

Araştırma sahasında bulunan aşınım yüzeyleri Üst Pliyosen yaşlı olup yükselti değerleri kuzeye doğru artmaktadır. Bu aşınım yüzeyleri, sahadaki gençleşmenin penepleni parçalamasıyla bu eski peneplenden geriye kalmış hafif dalgalı düzlüklerdir.

Kıyı kesimi sahamızın güneybatısında alçak kıyı özelliği göstermektedir. Bu kesimde Bayramoğlu Tombolosu yer almaktadır. Bu kesimden doğuya doğru gelindiğinde görülen yüksek kıyıları akarsular denize döküldükleri yerde kesintiye uğratmaktadırlar.

(31)

Sahada hakim drenaj tipini dandritik drenaj oluşturur. Yarı dandritik, radyal ve kafesli drenaj az da olsa görülen diğer drenaj şekilleridir. Parçalanan sahada akarsular kimi yerde derin boğazlar oluştururken (Balıklayalar Boğazı), kimi kesimlerde de olgun ve yatık yamaçlı vadiler oluştururlar.

Araştırma sahasında, Pliyosen peneplenleşme sürecini işleyen dönemde gerek östatik hareketlerin gerekse tektonik hareketlerin sebep olduğu gençleşmenin delillerine çoğu yerde rastlanır. Menderes yenikleri ve taraçalar gençleşmenin en belirgin özellikleridir.

Sahadaki ikinci morfolojik üniteyi alüvyal taban düzlüğü ve ovalar oluşturur. Güneybatı kesimde kalan Dilovası en büyük alüvyal düzlüktür. Diğer düz alanlar ise Çongoro Dere Taban Düzlüğü ve Tavşanlı Ovası’dır.

1.2.1.1. Jeomorfolojik Birimler

Araştırma sahası iki jeomorfolojik birime ayrılmıştır. Bunlar Đç kesim ve Kıyı kesimidir.

Sahamızın kuzey ve orta kesimlerini oluşturan iç kesim plato düzlükleri ve gerek kıyı gerisinde, gerekse platoların iç kesimlerinde dar alanlı olarak oluşmuş ova ve taban düzlükleri olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.

1.2.1.1.1 Đç Kesim

Đç kesim adını verdiğimiz alan çalışma sahamızın en büyük bölümünü oluşturmaktadır. Bu alanı yükseltisi kıyı kesime oranla daha fazla, akarsular tarafından derince yarılmış hafif dalgalı düzlükler meydana getirmektedir. Yine bu sahada Paleozoik yaşlı aşınıma dayanıklı malzemelerden müteşekkil tepeler de bulunmaktadır. Đç kesim “Gebze Platosu” ve “Taban Düzlüğü ve Ovalar” şeklinde iki bölümde incelenmiştir.

1.2.1.1.1.1 Gebze Platosu

Adını üzerinde kurulu bulunan Gebze şehrinden alan bu platonun kuzey, doğu ve batı sınırını Gebze ilçesinin idari sınırları belirler. Ayrı bir birim olarak ele aldığımız kıyı kesiminin kuzey sınırı ise platonun güney sınırını oluşturmaktadır. Gebze Platosu’nun en yüksek yerlerini Ordovisien yaşlı arkozlardan müteşekkil Yelken Tepe (409 m), Kayalıkuyularbaşı Tepe (409 m), Gökdağ Tepe (407 m) ve Keş Tepe (405 m) monadnockları oluşturur.

(32)

Diğer yüksek kesimler ise Silüryen yaşlı arkoz ve kuvarsitlerden oluşmuş Çataltepe (392 m) Belen Tepe (306 m) ve Gaziler Tepe (314 m) dir. Platonun yüksekliği güneyden kuzeye doğru artar ve Mudarlı yakınlarında 400 metreyi geçer.

Gebze Platosunun batısında bulunan Çayırova Deresi kendi kuzeydoğusundaki Balçık Derenin yukarı çığırını kapmış ve iki dere arsında bir kuru vadi kalmış durumdadır. Kapma dirseği Çerkeztarla mevkiinde belirgin olarak görülür. Bu akarsuyun kuzeydeki iki önemli kolu Kargalar dere ve Sazdere, güneyde Aşıroğlu Dere, Tosun Dere ve Yeniçeşme Deredir. Akarsuyun büyük bölümü Başaranlar mevkiine kadar granit plüton üzerinde yer alır. Granit Plüton üzerinde açılan vadinin yamaçları dik, Neojen alüvyonlarında ise geniş tabanlıdır. Çayırova Deresinin Doğusunda iki tane Slürien yaşlı tepe görülmektedir. Bunlar Beylik Tepe (237 m) ve Gaziler Tepe (314 m)’dir (Dursun, 2000).

Balçık Derenin yukarı çığırı Değirmendere (Dilova Deresi) tarafından kapılmış ve boyu kısalmıştır. Kapma sonucunda oluşmuş kuru vadi buradaki Sancaktepe Plütonunun yüksek noktalarından ikisini oluşturan Yanıktaştepe ve Sancaktepenin arasında yer almaktadır. Buradaki örtü tabakasının sıyrılıp fosil yüzeyin yükseltisinin ortaya çıkması ve akarsuyun temele intikal etmesi sonucu akarsu ikiye ayrılmış ve daha aşağıda bulunan Değirmendere tarafından Balçık Derenin yukarı çığırı kapılmıştır ( Erginal, 2000). Balçık Dere orta çığırından itibaren araştırma alanının dışına çıkmaktadır.

Gaziler Tepeden kaynaklanan Değirmendere (Dildere), Paleozoik grovak ve kili şistler üzerinde kaynağını kurmuştur. Bu akarsuyun önemli kollarından biri olan çelme Dere kuzeydeki Çataldağdan kaynaklanarak akarsuya katılır. Burada vadi yamaçları genelde yatıktır. Ana vadi üzerinde Tütünyatağı mevkiinde kuzeydoğu güneydoğu yönlü doğrultu atımlı fay vardır. Görünürde akarsu yatağına etkisi yoktur. Değirmendere’nin güney kollarından olan Çeşme Derenin güneyinde Yel değirmeni Tepe mevkide doğrultu atımlı küçük bir fay daha mevcuttur. Bu faylar neotektonik hareketlerde sertleşmiş Paleozoik kütlenin kıvrılamayıp yer yer küçük kırıklar oluşması sonucu meydana gelmişlerdir.

Dildere’nin (Dilovası Dere) aldığı diğer önemli kollar arasında Aven Deresi ve Ayvalık Deresi sayılabilir. Dilderesi orta çığırında kalker arazide Ballıkayalar Boğazı’nı açmıştır. Boğazın uzunluğu iki kilometre kadardır. Triasın yoğun kireçtaşlarında açılan bu karstik boğaz kuzey kesiminde 50-60 metre derinlikte olduğu ve iki önemli büklüm yaptığı, güney kesimde ise derinlik kazanarak 100 metreye varan derinliğe ulaştığı görülmektedir. Boğazın çeşitli kesimlerinde erime sonucu delikli lapyalar ve minyatür dev kazanları gelişmiştir (Eroskay, 1978)

(33)

Dildere Tavşanlı Köyü’nün 750 metre kadar kuzeydoğusunda başka bir boğaz vadiye girer. Boğaz vadinin kuzeyde 30 metre yükseltide bulunan Tavşanlı Ovası, güneyde ise yine 30 metre yükseltide bulunan Dilovası ile sınırlanması onun bir “birleştirme boğazı” olması ihtimalini akla getirir. Dilderesi boğazdan sonra Dilovasını kat ederek Marmara Denizine dökülür(Erginal, 2000).

Sahanın güneydoğusunda Enarca derenin kaynak kollarını oluşturan Deretarla Dere ile sahamızın dışında kalan Çiftlikdere ve Masıtlar Dere gibi önemli kolların yataklarının karstlaşmaya uğrayarak tahrip olması neticesinde flüvyo-karstik şekiller Tepecik ve Köseler köylerinin güneyinde oluşmuştur (Erginal, 2000)(Foto 4). Enarca Derenin zayıf ağ oluşturmasının nedeni de yukarı çığırında görülen bu karstlaşma olabilir. Enarca Dere Dilderesinin hemen doğusundan Marmara Denizi’ne kavuşur.

Araştırma alanımızın doğusundaki Tepecik Köyü kuzeyinden doğan Karanlık Dere Eğri Dereyi kendisine kattıktan sonra 350-360 metre yükseltisi bulunan hafif dalgalı aşınım düzlükleri içinde derinliği kuzeye doğru artan V şekilli vadi açmıştır. Karanlık Dere orta çığırında kendisine katılan tabilerle birlikte Meşeli Dere ismini alır. Meşeli Derenin batısında ise Ağıl Dere ile Alfattarla Dere birleşerek sahamızın dışında bulunan Darlık Derenin tabiisini oluştururlar. Darlık Derenin Yukarı havzasını oluşturan bir diğer akarsu da Kaynarca Deredir. Bütün bu bahsettiğimiz akarsular ve tabiileri araştırma sahasının doğu ve kuzeydoğu kısmının arızalı bir görünüm almasının nedenidir(Erginal, 2000).

Sahamızın kuzeybatısını ise Büyükdere ve kolları aşındırmaktadır. Bunlarda iyi gelişmiş dandritik drenaj söz konusudur. Pliyosen aşınım dönemi sonlarına doğru yatağında menderesler yaparak batıya doğru akmakta olan bu akarsu neotektonik hareketlerin etkisiyle yatağına öylece gömülmüş ve çevrede bulunan neojen depoları da batıya taşımış olmasıdır. Büyükdereye katılan büyük akarsuların dandritik drenaj gösteren kolları da Paleozoik temel formasyonları üzerinde yataklarını kazmışlardır (Erginal, 2000) (Foto 5).

Çongoro Dere ve tabileri de sahamızın orta kesimlerinde yer almaktadır Foto 6). Çongoro Dereye güneyden katılan kolların boyları kısa olup 800 metre ile 1000 metre arasında değişmektedir. Batı ve güneybatı akışlı olarak Çongoro Dereye katılan tabiler ise dandritik, yarı dandritik ve yer yer kafesli drenaj oluştururlar(Erginal, 2000).

Gebze platosunda bulunan aşınım yüzeyleri ise kısaca şöyle özetlenebilir.

Gebze şehir merkezinin üzerinde kurulduğu aşınım yüzeyi miyosen yaşlı olup 130 metre seviyesindedir. Sahamızın güneyine doğru Ballıkayalar Boğazı’nın kuzeydoğusunda Ballıkayalar sırtlarında 140 ile 150 metreler civarında aşınım yüzeyi görülür.

(34)

Bu kesimin doğusunda bulunan Demirlerin doğusunda da 360-380 metre yükseltisinde aşınım yüzeyleri bulunmaktadır(Erginal, 2000).

Yine platoluk sahanın güneybatı kesimlerinde Kızıltepe civarlarında aşınım yüzeyleri belirgin olarak izlenir. Bu kesimdeki aşınım yüzeyleri ise 300-330 metre civarlarındadır. Orta kesimlerde görülen aşınım yüzeyleri ise 400 metre yükseltisine kadar farklı seviyelerde görülürler ve güneydekilere göre daha rahat takip edilebilirler. Ovacık Köyü güneyinde 250-265 metre civarlarındaki aşınım yüzeylerinin güneye doğru 240 metrelere kadar alçaldığı görülmektedir(Erginal, 2000).

Sahamızın kuzeyindeki aşınım yüzeyleri 250 metreyi pek aşmazken kuzeydoğuya doğru görülen aşınım yüzeyleri 360 metreyi geçerler. Yelken Tepenin kuzeyindeki Yongalı sırtında 360-370 aşınım yüzeyleri dalgalı olarak izlenir. Ağıldere vadisi doğusunda ise kuzeye doğru uzamış az eğimli sırtlarda, 300 metrelerden 260 metrelere kadar alçalabilen aşınım yüzeyleri mevcuttur. Ahatlı civarındaki aşınım yüzeylerinin yükseltileri ise 270 ile 350 metre arasında farklılık göstermektedir (Erginal, 2000)(Foto 7).

1.2.1.1.1.2. Taban Düzlüğü ve Ovalar

Araştırma sahasında ikinci morfolojik üniteyi meydana getiren bu alçak düzlüklere gerek kıyı kesiminde, gerekse plato düzlükleri arasında gömülmüş akarsuların yataklarını genişlettikleri kısımlarda rastlamak mümkündür. Ancak kıyı kesimlerde özellikle havzası geniş, dolayısı ile aldığı kol sayısı fazla olan ana akarsuların oluşturdukları alüvyal taban düzlüklerinin platoluk iç kesimlerdekine oranla daha geniş oldukları göze çarpar. Ağırlıklı olarak kum, kil birikimi gözlenen ve çakıl katkılı bu alüvyal düzlüklerde yatak eğimleri son derece düşüktür. Kenarlarından genellikle yatık profil veren vadi yamaçları ile sınırlanırlar.

1.2.1.1.1.2.1 Çongoro Dere Taban Düzlüğü

Paleozoik temel üzerinde yarılma derecesinin az olduğu bu sahada batıya doğru akışlı Çongoro deresi ile ona kuzeyden katılan Horoz Dere, Yongalı Dere ve Çınar Dere gibi kollarıyla beraber bu tabanı oluşturmuştur (Foto 8).

Đki farklı yönde oluşturulan bu taban düzlüğünün uzunluğu 8 kilometreyi bulur. Genişliği ortalama 150-500 metredir. Eğimi kuzeybatıya doğru % 1’i geçmez ve nispi seviye farkı 70 metre kadardır.

Şekil

Tablo  2:  Gebze’de  Ortalama,  Ortalama  Yüksek  ve  Ortalama  Düşük  Sıcaklıkların  Aylara  Dağılışı   (1975-2006)  Đst/Aylar  O  Ş  M  N  M  H  T  A  E  E  K  A  Y.O  Ort
Tablo 3: Gebze’de Ortalama Sıcaklıkların Mevsimlere Göre Dağılışı (1975-2006 )
Tablo 11. Gebze’nin Su Bilançosu Tablosu
Şekil 8. Gebze’nin Su Bilançosu Diyagramı (Thornthwhite’ a Göre)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

oluşturulacak İhtisas Otomotiv OSB’nizde, gelişmiş ülkelerdeki “Otomotiv Geri Dönüşümü” başta olmak üzere, Geri Dönüşüm standartlarına uygun

Zinnur BÜYÜKGÖZ- Mahmut YANDIK-Hasan ÖZDEMİR-İrfan İRTEGÜN-Talip DEMİR-Hasan SOBA-Yaşar ÇAKMAK-Güler ŞAHİN GENÇAY-Sertan TUNÇEL-Ayhan YILMAZ-Şenay ÖNDER- Harun

Zinnur BÜYÜKGÖZ- Mahmut YANDIK-Hasan ÖZDEMİR-İrfan İRTEGÜN(izinli)-Talip DEMİR-Hasan SOBA-Yaşar ÇAKMAK-Güler ŞAHİN GENÇAY-Sertan TUNÇEL-Ayhan YILMAZ - Şenay

(Deneylerde kullanılacak devre bileşenleri her deneyde belirtilmiştir.) Geçerli mazereti olmaksızın eksik deney malzemesi ile laboratuvar dersine katılmak isteyen

Yukarıdaki açıklamalarımızın, Sermaye Piyasası Kurulu'nun yürürlükteki Özel Durumlar Tebliğinde yer alan esaslara uygun olduğunu, bu konuda/konularda tarafımıza

 Bu alanlarda yapılaşma koşulu plan üzerinde belirtilen yapı adaları (Kat yüksekliği, Emsal veya KAKS) hariç, diğer tüm yapı adalarında imar adasının ifrazı

Zinnur BÜYÜKGÖZ- Mahmut YANDIK-Hasan ÖZDEMİR-İrfan İRTEGÜN-Talip DEMİR-Hasan SOBA(izinli)-Yaşar ÇAKMAK(izinli)-Güler ŞAHİN GENÇAY(izinli)-Sertan TUNÇEL-Ayhan

(1) İSG Bürosu tarafından bağlı kurum/okullarda görevlendirilen İş Güvenliği Uzmanları, her ayın ilk iş günü İlçe İSG Bürosuna aylık çalışma programını