• Sonuç bulunamadı

Tarihi Türk ticaret yapıları kapsamında Kastamonu hanları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarihi Türk ticaret yapıları kapsamında Kastamonu hanları"

Copied!
136
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

TARĠHĠ TÜRK TĠCARET YAPILARI KAPSAMINDA KASTAMONU HANLARI

Hüseyin ASAR YÜKSEK LĠSANS TEZĠ Mimarlık Anabilim Dalını

Kasım-2011 KONYA Her Hakkı Saklıdır

(2)

TEZ KABUL VE ONAYI

Hüseyin ASAR tarafından hazırlanan “Tarihi Türk Ticaret Yapıları Kapsamında Kastamonu Hanları” adlı tez çalıĢması 30/11/2011 tarihinde aĢağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı‟nda YÜKSEK LĠSANS TEZĠ olarak kabul edilmiĢtir.

Jüri Üyeleri Ġmza

BaĢkan

Yrd. Doç. Dr. Rahmi ERDEM ………..

DanıĢman

Yrd. Doç. Dr. Ġlhan KOÇ ………..

Üye

Yrd. Doç. Dr. M. Emin BAġAR ………..

Yukarıdaki sonucu onaylarım.

Prof. Dr. Bayram SADE FBE Müdürü

(3)

TEZ BĠLDĠRĠMĠ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work.

Hüseyin ASAR Tarih: 30.11.2011

(4)

iv

ÖZET

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

TARĠHĠ TÜRK TĠCARET YAPILARI KAPSAMINDA KASTAMONU HANLARI

Hüseyin ASAR

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı

DanıĢman: Yrd. Doç. Dr. Ġlhan KOÇ 2011 Yıl, 128 Sayfa

Jüri

DanıĢman: Yrd. Doç. Dr. Ġlhan KOÇ Yrd. Doç. Dr. Rahmi ERDEM Yrd. Doç. Dr. M. Emin BAġAR

GeçmiĢten günümüze kadar geliĢim gösteren kültür ve tarihi kültür varlıklarımızın hızlı kentleĢme düĢüncesinin olumsuz etkisiyle yok olmasını önlemek, gelecek kuĢaklarında bu tarihi yapılardan yararlanabilmesini sağlamak amacıyla bu çalıĢmada Tarihi Türk Ticaret Yapıları kapsamında Kastamonu Hanlarının mevcut potansiyeli ortaya konulmuĢ ve yeni iĢlev önerileri getirerek yeniden canlandırılması hedeflenmiĢtir.

ÇalıĢmanın ilk aĢamasında; alıĢ-veriĢ kavramı tariflenmiĢ, ticaretin geliĢimi araĢtırılıp, yerleĢik hayata geçiĢle birlikte zamanla oluĢan ve günümüze kadar gelen ticari yapılar ve mekânlar incelenmiĢtir. Geleneksel Ticaret yapıları ve Kastamonu‟daki ticaret yapıları araĢtırılmıĢ ve bu çalıĢma doğrultusunda olması gerekenler belirlenmiĢtir.

Ġlk olarak birinci bölümde Türk Ticaret Yapıları ve alanları tariflenmiĢtir.

Ġkinci bölümde belirlediğimiz amaç doğrultusunda Hanların geliĢimi incelenmiĢtir. Tarihsel süreç içerisinde hanların geliĢimi dönemsel olarak sırasıyla ele alınmıĢtır.

Üçüncü bölümde, kent ölçeğinde Kastamonu örnekleri incelendiğinden, Kastamonu‟nun coğrafi konumu, doğal özellikleri, tarihsel geliĢimi günümüze gelinceye kadar ortaya konmuĢtur.

Dördüncü bölümde yararlanılan kaynaklardaki bilgiler ve edinilen gözlemler çerçevesinde Ticaret (Hanlar) bölgesinin analizleri yapılmıĢtır. Bölgenin oluĢumunu ortaya çıkarmaya çalıĢılmıĢtır.

BeĢinci ve son bölümde ise Kastamonu Hanları mekan kurgusu yönünden incelenip farkları belirlenerek sınıflandırılmaya gidilmiĢtir. Ticari bölge içerisindeki hanlar tek tek incelenmiĢtir. Hanların mimari ve yapısal özellikleri, Ģehirdeki konumları ve yakın çevresiyle iliĢkisi, süregelen yapısal geliĢmelerle karĢılaĢtırılarak yapıların özgün durumları restitütif bilgiler ıĢığında tespit edilmiĢtir. Günümüz koruma anlayıĢı içinde müdahale biçimleri, kullanım amaçlarının neler olabileceği değerlendirilerek; yapı ile ilgili uygun olabilecek iĢlevler belirlenmeye çalıĢılmıĢtır.

(5)

v

ABSTRACT

MASTER OF SCIENCE THESIS

IN TERMS OF HISTORICAL TURKISH COMMERCIAL BUILDINGS KASTAMONU HANS

Hüseyin ASAR

SELÇUK UNIVERSITY, INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES, DEPARTMENT OF ARCHITECTURE

Advisor: Asst. Prof. Dr. Ġlhan KOÇ 2011, 128 Pages

Jury

Advisor: Asst. Prof. Dr. Ġlhan KOÇ Asst. Prof. Dr. Rahmi ERDEM Asst. Prof. Dr. M. Emin BAġAR

In order to prevent culture and our historical cultural assets that have been evolving from past to present from disappearing due to negative impacts of rapid urbanisation ideas and let future generations benefit from these historical structures; this study presents Public Houses of Kastamonu‟s potential in the context of Turkish Historical Trade Structures and aims at revitalizng them by proposing new offers in respect of functionality.

In the first phase of the study; concept of commerce is described, development of commerce is analized, structures and places developed with sedentism is analized. Traditional commerce structures generally and commerce structures in the city of Kastamonu spesifically analized and necesities within the framework of this study is distinguished. As a first step in the first part of the study Turkish commercial structure and enviroment is described.

In the second part, in accordance with goals determined development of khans is analized. Evolution of the khans in historical process is studied within the chronological order.

In the third part of the study, city of Kastamonu‟s geographical position, natural characteristics, historical development until modern times is scrutinized because Kastamonu samples are analized in a city scale.

In the forth part of the study with in the framework of utilized resources and reservations gained commerce center (khans) is analized. Development of the environment is set forth.

In the fifth and the last part of the study, khans of Kastamonu is analized by place construction and differences are revealed and classified. Khans constructed with in the commercial center is analized one by one. Architectural and structural characteristics of khans, their loation in the city and relationship with the environment is compared with on going structural developments and authentic situation of the structures are determined with the restitutive information.

By considering intervention forms and utilization ways within moder day preservation perception, functions that would be suitable with structure are determined.

(6)

vi

ÖNSÖZ

“Tarihi Türk Ticaret Yapıları Kapsamında Kastamonu Hanları” isimli bu araĢtırma Konya Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı‟nda Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanmıĢtır.

Ġlk olarak tez çalıĢmamın baĢlangıcından sonuna kadar geçen süreçte çalıĢmalarımda bana yol gösteren, her türlü bilgi ve desteğini esirgemeyen değerli danıĢmanım Yrd. Doç. Dr. Ġlhan KOÇ‟A sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

Kastamonu Hanları‟nın mevcut durumlarının rölöve-tespit çalıĢmasında emeği geçenlere, her türlü ölçüm ve rölöve çizimlerinde bana yardımcı olan eĢim Betül ASAR‟A ve arkadaĢım Ercan AKSOY‟A, dokümantasyon konusunda her türlü bilgiye ulaĢmada kolaylık sağlayan Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü çalıĢanları ve Hüseyin Gökhan YAVUZ‟A teĢekkürlerimi sunarım.

AraĢtırma, kaynak, yorum ve görüĢlerini aldığım pek muhterem hocalarım Doç. Dr. Ziya Kenan BĠLĠCĠ‟YE ve Prof. Dr. Ali BAġ‟A, bilgi ve yorumları için Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin BAġAR‟A teĢekkür ederim.

Benimle beraber zaman harcayan ve manevi desteğini esirgemeyen sevgili eĢim Betül ASAR‟A ve aileme sonsuz teĢekkür ederim.

Hüseyin ASAR KONYA-2011

(7)

vii ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa No TEZ BĠLDĠRĠMĠ ... ÖZET ... ABSTRACT ... ÖNSÖZ ... ĠÇĠNDEKĠLER ... ix 1. GĠRĠġ ...

1.1. ÇalıĢmanın Amacı, Kapsamı, Önemi ... 1

1.2. Kaynak AraĢtırması ... 2

2. MATERYAL VE METOD ... 2 3. TĠCARETĠN TANIMI, TARĠHĠ TÜRK TĠCARET YAPILARI VE

GELĠġĠM SÜRECĠ ………...

3.1. Ticaretin Tanımı ve Ortaya ÇıkıĢı ... 6 3.2. Tarihi Türk Ticaret Yapı ÇeĢitleri ve Özellikleri ...

3.2.1. Kervansaraylar (Ribatlar) ... 3.2.2. Hanlar ... 3.2.3. Arastalar ... 3.2.4. Bedestenler ... 3.2.5. ÇarĢılar ... 3.2.6. Dükkanlar ...

4. TÜRK HANLARININ KRONOLOJĠK GELĠġĠM SÜRECĠ ...

4.1. Ġlk Türk Devletlerinde Han ...

4.2. Büyük Selçuklular‟da Han ... 4.3. Anadolu Selçukluları‟nda Han ... 4.4. Osmanlı Döneminde Han ve Kervansaraylar ...

4.4.1. Osmanlı dönemi kervansarayları ... 4.4.1.1. Kapalı tip kervansaraylar (Avlusuz) ………. 4.4.1.2. Açık tip kervansaraylar (Avlulu) ... 4.4.2. Osmanlı dönemi Ģehir hanları ...

5. KASTAMONU ĠLĠNĠN FĠZĠKĠ, SOSYAL, TARĠHĠ VE TĠCARĠ

ÖZELLĠKLERĠ ... 29

5.1. Kastamonu Ġlinin Fiziki ve Sosyal Özellikleri ... 5.1.1. Doğal bitki örtüsü ... 5.1.2. Topografik yapısı ... 5.1.3. Ġklim yapısı ... iii iv v vi vii 1 1 2 5 7 7 8 8 10 11 13 14 16 18 18 19 20 22 24 24 24 25 27 27 27 28 28

(8)

viii

5.1.4. UlaĢım ... 5.1.5. Demografik ve idari yapısı……… 5.2. Kastamonu Ġlinin Tarihsel GeliĢimi……… 5.3. Kastamonu Ġlinin Ticari ve Ekonomik GeliĢimi ...

5.3.1. Ekonomik geliĢimi ... 5.3.2. Ticari geliĢimi ... 5.3.3. Ticaret bölgesinin ve Ģehir bağlantıları ... 5.3.4. Ticaret bölgesinin oluĢumunda çevresel faktörler...

6. KASTAMONU HANLARININ MĠMARĠ ÖZELLĠKLERĠ ĠLE TARĠHSEL GELĠġĠM SÜRECĠ ĠÇERĠSĠNDE TĠCARĠ VE

KÜLTÜREL FONKSĠYONLARININ ĠRDELENMESĠ………

6.1. Selçuklular ve Çobanoğulları Beylikleri Dönemi ... 6.1.1. Atabey Hanı ... 6.2. Candaroğulları Beylikleri Dönemi ...

6.2.1. Gökçeağaç Hanı (Hanönü Hanı) ...

6.2.2. Deve (Deva) Hanı ... 6.2.3. Ġsmail Bey Hanı (KurĢunlu Han) ...

6.3. Osmanlı Dönemi ... 6.3.1. Cem Sultan Bedesteni (Karanlık Bedesten)………... 6.3.2. Balkapanı Hanı (Pembe Han) ………... 6.3.3. Acem (Kürkçüoğlu) Hanı ………... 6.3.4. Yanık Han (Kendir Kapanı) ………... 6.3.5. AĢir Efendi Hanı (Reisülküttab-Urgan Hanı) …………... 6.4. Kastamonu Hanlarının Mekan Kurgusu Yönünden Analizi ... 6.5. Kastamonu Hanlarının KarĢılaĢtırılması ... 6.5.1. Yapıldıkları döneme göre karĢılaĢtırma ... 6.5.2. Plan tiplerine göre karĢılaĢtırma ... 6.5.3. Yapı malzemesi ve üst örtülerine göre karĢılaĢtırma ... 6.5.4. Cephe düzenlemesine göre karĢılaĢtırma ... 6.5.5. Fonksiyonlarına göre karĢılaĢtırma ...

7. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER ... 7.1. Sonuçlar……….. ... 7.2. Öneriler……….. ... KAYNAKLAR ... ÖZGEÇMĠġ ... 28 29 30 31 31 32 34 34 39 41 41 47 49 55 65 76 76 84 92 95 103 111 113 113 114 116 119 119 121 121 122 124 128

(9)

1. GĠRĠġ

1.1.ÇalıĢmanın Amacı, Kapsamı, Önemi

Ġnsanlığın kültür ve uygarlık geliĢimini gösteren, kültür birikimini kuĢaktan kuĢağa aktaran Ģehirlerin sahip oldukları tarihi yapılar, gelecek nesillere Ģehrin milli benliğini ve kültürünü yansıtmada önemli bir yer tutmaktadır. Günümüzde kentleĢmenin getirdiği olumsuzluklar nedeniyle kültürel mirasımızı yansıtan tarihi yapılar giderek yok olmaktadır.

Tarihi kültür varlıklarımızın yok olmasını önlemek amacıyla tarihi yapılar yeterince değerlendirilerek yaĢatılmalı, bu tarihi yapılardan gelecek kuĢakların da yararlanabilmesi sağlanmalıdır. Bu tarihi yapıların gelecek nesillere aktarılması onlara yüceltici birer anlam katarak “yaĢayan bir varlık” konumuna getirilerek, tarihi yapıların doku ve özelliklerini bilinçli bir Ģekilde korumakla sağlanabilir.

Ülkemizdeki tarihi ve kültürel varlıkların belgelenmesi, envanterinin çıkarılması, kurtarılması, korunması, onarılması, tanıtılması; bu alanlarda bilimsel etkinliklerin, sanatsal ve kültürel yaratıcılığın ve yeni çalıĢmaların geliĢtirilmesi ve teĢvik edilmesi; bu emanetlerin gelecek kuĢaklara kalabilmesi için her türlü eğitim ve çalıĢmanın yapılması; bu amaçlar doğrultusunda ulusal ve uluslararası kamuoyunun bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve bu konuda faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluĢlar ile iĢbirliği içerisinde çalıĢmakla gerçekleĢebilir.

Ġnsanlık tarihinde çok erken zamanlarda baĢlayan mal alıĢveriĢinin, yerleĢik yaĢama özgün olmadığı, göçebe yaĢayan toplumların da alıĢveriĢ yaptıkları; göçebelerle yerleĢiklerin arasında daha da geliĢen bir ticaretin daima var olduğu; asıl önemli ticaretin yerleĢik toplumların iĢi olduğu bilinmektedir. Bu nedenle düzenli, devamlı ve oturmuĢ bir ticaretin asıl oluĢum alanı Ģehirlerdir.

Bu çalıĢmanın amacı; Tarihi Türk Ticaret Yapıları kapsamında Kastamonu Hanlarını tarihsel geliĢim ve mekan kurgusu yönünden incelemek ve bölge için bir dokümantasyon çalıĢması yapmaktır. Kastamonu‟da bulunan hanlar incelenerek, kent dokusundaki önemi doğrultusunda geçmiĢten günümüze kadar nasıl kullanıldıkları ve ne gibi değiĢiklikler geçirdikleri örneklerle ayrıntılı bir Ģekilde göz önüne serilmesi amaçlanmaktadır.

(10)

Günümüzde kültürel emanetlerin korunması amacıyla yürütülen ulusal ve uluslararası düzeydeki tüm çalıĢmalar göstermiĢtir ki, korumanın baĢarıya ulaĢabilmesi, ancak kültürel emanetlerin gerçek sahibi olan bireylerin, kültürel değerler hakkında yeterli ve gerekli bilgiye sahip olmaları, koruma anlayıĢını benimsemeleri ve karar süreçlerine tam katılımları ile mümkündür.

1.2. Kaynak AraĢtırması

Tarihi Türk Ticaret Yapıları kapsamında Kastamonu Hanlarını tarihsel geliĢim ve mekan kurgusu yönünden incelerken Kastamonu ili, Türk Ticaret Yapıları ve hanlarla ilgili aĢağıda özetleri verilen kaynaklardan yararlanılmıĢtır:

Ahmet Gökhan Özçınar (2006), "Kastamonu Mekteb-i Ġdadi Binası Restorasyon Önerisi” isimli yüksek lisans tezinde seçilen Kastamonu Mekteb-i Ġdadi

binasının erken cumhuriyet dönemi mimari özelliklerinin tespit edilerek, çağdaĢ koĢullar içinde sağlıklaĢtırma ve koruma için planlama kararlarına varılması, yapıldığı dönemin mimari özelliklerine uygun restore edilmesine yönelik gerekli fikir ve dokümantasyonun sağlanıp amacına uygun restore edilmesidir.

Kemal Kutgün Eyüpgiller (1999), "Bir Kent Tarihi Kastamonu" isimli

kitabında Kastamonu Ġlinin coğrafi ve fiziki değerlendirmesini yapmıĢ, tarihsel süreçte ilin özelliklerini ortaya koymuĢtur. ġehrin mimari ve kentsel anlamda geliĢimini de araĢtırmıĢ, değiĢik yapılar hakkında örnekler vermiĢtir. Ayrıca eserlerin dönemsel analizini de yaparak kentsel anlamda geliĢimi göstermiĢtir.

"Cumhuriyetin 50. Yılında Kastamonu Ġl Yıllığı (1973) ", Kastamonu Valiliği tarafından yayınlanan kitapta Kastamonu ilinin tarihi, coğrafi özellikleri,

nüfusu, idari yapısı ve kültürel özellikleri açıklanmıĢ, o döneme kadar olan tüm olaylar ve Ģehirde meydana gelen değiĢimlere yer verilmiĢtir. Ayrıca ilin tüm kültürel yapıları incelenmiĢ, bu yapılar hakkında bilgiler vermiĢtir. Bu sayede yapıların eski durumlarını inceleme olanağı sağlamıĢtır.

Deniz Kösemen (2005), “Ġstanbul Ticaret Bölgesinin OluĢumunu Etkileyen Çevresel Faktörler ve Hanların Mimari Kurgusu” isimli yüksek lisans tezinde Türk

Ģehirlerinde ticaret yapıları, Türk hanlarının geliĢimi, Ġstanbul ticaret bölgesi ve analizi, Ġstanbul hanları incelenmiĢtir. Ayrıca eserlerin dönemsel analizini de yaparak kentsel anlamda geliĢimi göstermiĢtir.

(11)

Ziya Kenan Bilici (1991), "Kastamonu'da Türk Devri Mimarisi ve ġehir Dokusunun GeliĢimi (18. Yüzyıl Sonuna Kadar)" isimli doktora tezinde Kastamonu

ili hakkında tarihsel araĢtırmalar yapmıĢ ve kent mimarisinin o dönemdeki geliĢimi ile ilgili tespitlerde bulunmuĢtur. ÇalıĢmada neredeyse tarihi özellik içeren tüm yapılar (han, hamam, cam, vb.) incelenmiĢ, bu yapılar hakkında da plan bazından ve mimari özellikleri bakımından tespitlerde bulunulmuĢtur. Yapıların kitabe bilgilerinden yola çıkılarak tarihlendirilmeleri yapılmıĢtır.

Fazıl Haz Çiftçi (2000), "Kastamonu Camileri, Türbeleri ve Diğer Tarihi Eserler" isimli kitabında Kastamonu ilinin tarihsel süreci ve bu süreç içinde Ģehre

hükümdarlık yapan kiĢiler incelenmiĢ, ilde bulunan cami ve türbeler kapsamlı bir Ģekilde anlatılırken diğer yapılar hakkında da bilgiler verilmiĢtir. Yapıların kitabelerinden yola çıkarak sanat tarihi açısından irdelenmiĢ, mimari özelliklerini de ortaya koymuĢtur.

Ali BaĢ (1989), "Beylikler Dönemi Hanları" isimli doktora tezinde Beylikler

dönemi hanları hakkında araĢtırma yapmıĢ, dönemsel olarak hanların özellikleri doğrultusunda plan Ģemaları çıkartarak karĢılaĢtırmalı örneklerle sınıflandırmaya gitmiĢtir. Yapıların kitabelerinden yola çıkarak sanat tarihi açısından irdelemiĢ, mimari özelliklerini de ortaya koymuĢtur. Anadolu‟daki Beylikler dönemine ait birçok handan örnekler sunmaktadır.

H. Emre Engin (2002), "Tarihi Trabzon Kent Ġçi Hanları‟nın Analizi ve Yeni ĠĢlev Önerileri" isimli yüksek lisans tezinde Osmanlı‟dan günümüze hanların

geliĢimini araĢtırarak, günümüze ulaĢabilen Trabzon Kent-Ġçi Hanlarından olan Alacahan, Vakıfhan ve TaĢhan hakkında bilgi toplamıĢ ve bu hanlarla ilgili rölöve tespit ve restitüsyon çalıĢmaları yapmıĢtır. Trabzon Kent-Ġçi Hanlarının genel özelliklerini sunarak, hanların kültürel değerleri doğrultusunda kullanılmalarını ifade etmeye çalıĢmıĢtır.

Alev Özkan (2003), "Eminönü-Hanlar Bölgesinin Cumhuriyet‟ten Günümüze Ġzlenen DeğiĢimi ve Yeniden Değerlendirilmesinde Öncelikli Bölgenin Saptanması" isimli yüksek lisans tezinde öncelikle hanlar bölgesinin fiziksel ve sosyal

dokusunu tespit ederek değiĢim süreci ve bugüne gelindiğinde o bölgenin potansiyelini ortaya koyup, yeniden bölgenin canlandırılmasını hedefleyerek bölgedeki hanların envanterini çıkartarak çağdaĢ koĢullara uygun olarak canlandırılmasını elde etmeye çalıĢmıĢtır.

(12)

Havva Kara (2005), "Kastamonu ve Yöresinin Turizm Yönünden GeliĢmesinde Peyzaj Mimarlığı Açısından Ġrdelenmesi" isimli yüksek lisans tezinde

Kastamonu ili ve yöresinin sahip olduğu turizm potansiyelinin peyzaj mimarlığı açısından irdelenmesi kapsamında, alanın kültürel ve doğal kaynaklarını koruma ve kullanma dengesi incelenmiĢ ve devamlılığının ne Ģekilde sağlanacağına dair önerilerde bulunmuĢtur.

Burcu Küçükkömürcü (2005), "Geleneksel Türk Osmanlı ÇarĢı Yapıları ve Günümüzdeki AlıĢveriĢ Merkezleri Üzerine Bir Ġnceleme" isimli yüksek lisans

tezinde “alıĢveriĢ” eyleminin ortaya çıkıĢı, mekân gereksinim ve bu doğrultuda Geleneksel Türk Osmanlı ÇarĢı yapılarının oluĢumu ve mimari özellikleri saptanmıĢtır. 1980 sonrası değiĢen koĢullara uygun olarak değiĢen ve ihtisaslaĢan yeni alıĢveriĢ mekanları olan alıĢveriĢ merkezlerinin varlıklarının artıĢı göz önünde bulundurularak, Ġstanbul kentinin yeni alıĢveriĢ odaklarından örnekler seçilerek mimari tasarım ilkeleri incelenmiĢ, değiĢen alıĢveriĢ alıĢkanlıklarının bu mekanları nasıl Ģekillendirdiği ortaya konmuĢtur.

(13)

2. MATERYAL VE YÖNTEM

Karadeniz Bölgesi‟nin Batı Karadeniz Bölümü‟nde yer alan Kastamonu ilinin merkezinde 8 tane ve Hanönü ilçesinde bir tane olmak üzere toplam 9 hanın içerdikleri kültürel ve tarihi değerlerinden dolayı araĢtırma kapsamına alınmıĢtır. ġehrin merkezinde bulunan geleneksel ticaret yapılarının çok olması, araĢtırma alanının bu bölge üzerinde yoğunlaĢmasını sağlamıĢtır. Bu bağlamda Kastamonu ili kültürel ve ticari potansiyeli açısından incelenecek yer olarak belirlenmiĢtir.

ÇalıĢmanın ilk aĢamasında; alıĢveriĢ kavramı tariflenmiĢ, ticaretin geliĢimi araĢtırılıp, yerleĢik hayata geçiĢle birlikte zamanla oluĢan ve günümüze kadar gelen ticari yapılar ve mekânlar incelenmiĢtir. Geleneksel Ticaret yapıları ve Kastamonu‟daki ticaret yapıları araĢtırılmıĢ; bu çalıĢma doğrultusunda olması gerekenler belirlenmiĢtir.

Hanların yapısal özellikleri, mevcut durumları ve plan Ģemaları, mevcut strüktürel yapıları rölöve ölçüm, analiz ve fotoğraflama çalıĢmalarıyla belgelendirilmiĢtir. Yakın çevresinden, ne Ģekilde etkilendiği araĢtırılarak; günümüz koruma anlayıĢı içinde müdahale biçimleri, kullanım amaçlarının neler olabileceği değerlendirilerek; yapı ile ilgili uygun olabilecek iĢlevler belirlenmeye çalıĢılmıĢtır.

Kastamonu hanları birbirleri arasında yapıldıkları dönem, malzeme, plan Ģeması ve fonksiyon açısından eski yeni belge ve fotoğraflara dayanarak benzerlikleri ve farklılıkları karĢılaĢtırılmıĢtır.

Bu çalıĢma sürecinde kullanılan materyaller aĢağıda sıralanmıĢtır:

1) Üniversitelerin (Ankara, ODTÜ, Bilkent, Kastamonu) kütüphanelerinde konuyla ilgili daha önceden yapılmıĢ olan çalıĢmalar incelenmiĢ ve araĢtırma konusu ile iliĢkilendirilmiĢtir.

2) Konuyla ilgili kurum ve kuruluĢlardan (Kastamonu Valiliği, Kastamonu Belediye BaĢkanlığı, Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Ankara Milli Kütüphanesi, Kastamonu Halk Kütüphanesi, Konya Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi) elde edilen dokümanlar incelenmiĢtir.

3) AraĢtırma alanına iliĢkin yapılmıĢ olan tezler ve konuyla ilgili çıkartılmıĢ olan kitaplar, yazılmıĢ makaleler, basında yer alan haberlerden faydalanılmıĢtır. Bu bölge veya konu üzerinde daha önce çalıĢmıĢ kiĢilerden, ulaĢılabildiklerimden konuyla ilgili fikir alıĢveriĢi yapılmıĢtır.

(14)

4) AraĢtırma alanının tarihi sürecini, sınırlarını ve geliĢimini gösteren fotoğraflar ve raporlar incelenmiĢtir.

5) Kentle ilgili tarihi yapıların hangileri olduğu, kent içinde nerelerde yer aldıkları ve geçmiĢten günümüze kadar nasıl korundukları hakkında bilgiler edinilmiĢtir.

6) Kastamonu hanlarının ölçümleri yapılarak rölöve projeleri elde edilmiĢ, geçmiĢe yönelik restitütif bilgiler araĢtırılmıĢ, fotoğraflarıyla birlikte belgelenmiĢtir.

7) Kastamonu halkıyla ve esnafıyla konu hakkında sohbetler edilmiĢ ve gözlemlerde bulunulmuĢtur.

8) Eski ve yeni kent dokusunun karĢılaĢtırılabilmesi amacıyla Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Kastamonu Valiliği‟nde yer alan fotoğraflardan ve kaynaklardan faydalanılmıĢtır.

9) Ayrıca, Kastamonu Ġl Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kastamonu Valiliği, Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü‟nün web sitelerinden de fotoğraf ve bilgiler elde edilmiĢtir.

(15)

3. TĠCARETĠN TANIMI, TARĠHĠ TÜRK TĠCARET YAPILARI VE GELĠġĠM SÜRECĠ

3.1. Ticaretin Tanımı ve Ortaya ÇıkıĢı

En eski dönemlerde ticaret eylemi, mal değiĢ-tokuĢuyla baĢlamıĢtır. Dini törenlerin vazgeçilmezi olan hediye sunma ve karĢılığını alma davranıĢları, daha sonra değiĢ-tokuĢ ilkesinin gerisinde kalarak unutulmuĢ, ticaret kendine özgü adetleri olan ayrı bir eylem haline gelmiĢtir. DeğiĢ-tokuĢ ilkesi, zamanla ekonomik nedenlerden kaynaklanan arz ve talebin karĢılıklı eyleme dönüĢtürülüp, değiĢerek alıĢveriĢ kavramını ortaya çıkarmıĢtır (Sayılı, 1992).

AlıĢveriĢ, insanların birbirleriyle karĢılıklı ihtiyaçlarını gidermek amacıyla, yarar sağlayan iliĢkilere girme yoluyla ortaya çıkan sosyal bir eylemdir. Mal değiĢ-tokuĢuyla ortaya çıkan alıĢveriĢ eylemi zamanla yerini paraya bırakmıĢtır. Mal ve can güvenliğinin alıĢveriĢ sırasında sağlanması için korunmalı yer gereksinimi doğmuĢ ve eylemin sağlıklı yürütülmesi için belli kurallar ortaya çıkmıĢtır (Ceylan, 1989). Ayrıca, güvenlik amacıyla kimi yerde alıĢveriĢ alanı bir duvarla çevrilmiĢ denetimi sağlayıp haksızlıklara hakemlik etmesi için dini kiĢiler görevlendirilmiĢtir (Sadillot, 1983).

Ticari buluĢmalar zamanla belirli günlerde yoğunlaĢmaya ve yaĢam bu düzene uymaya baĢlamıĢtır. Para biriminin geliĢmesiyle tekelleĢen ticaret, devlet ya da kabile yönetiminden çıkmıĢtır. Böylece Ģehirlerde ilk kez alıĢveriĢ sokaklarının doğmasını sağlayan serbest ticaret ortaya çıkmıĢtır (Kıran, 1992). AlıĢveriĢ için uygun ortamlar oluĢmuĢ ve pazar yerleri hareketlilik kazanmıĢtır.

Eski ve Ortaçağın en yoğun ticaret alanının Akdeniz çevresi olduğu bilinir. Buna rağmen, en zahmetli ve en tehlikeli ticaret yolculukları, Çin‟den Basra Körfezine uzanan deniz yolunda ve Orta Asya üzerinden Mezopotamya‟ya kadar varan kervan yollarında yapılmıĢtır. Böylece Uzak Doğu, Hindistan ve Orta Asya‟nın ticaret mallarının bir bölümü Akdeniz kıyılarına aktarılmıĢtır (Cezar, 1985).

Batıdaki zengin ve lüks yaĢantı, doğunun mallarına karĢı ilgiyi doğurarak, Çin‟in ipeği ve porseleni, altından kıymetli bir hal kazanmıĢtır. Bunun paralelinde uzaktaki ticaret merkezlerine ulaĢma isteği ana ticaret yollarını (Ġpek Yolu) oluĢturmuĢtur.

Ġpek Yolu‟nun en uzun bölümü Türklerin oturduğu topraklardan geçmektedir. Bu nedenle Türkler çeĢitli yönlerden ticarette ilgilenmiĢlerdir. Ġpek Yolu üzerindeki

(16)

kervancılar arasında Çinli, Hintli ve Ġranlılar da vardı. Sonuçta, bazı Ģehirlerde yoğun ticaret, sabit ve seyyar pazar yerlerine olan ihtiyacı arttırmıĢtır. Alıcının mallara kolayca eriĢmesini sağlamak ve aynı zamanda zanaatkârların çalıĢmasını gösterme isteği, iĢ yerlerini dıĢa dönüklüğe yöneltmiĢ ve dükkân birimlerini tamamlayan öğeler olmuĢlardır (Sadillot, 1983).

Çok eski bir tarihe sahip olan alıĢveriĢ eylemi, tarihsel geliĢim sürecinde sabit ve daha ihtisaslaĢmıĢ mekânlara gereksinim duymuĢtur. Bu mekânların, geliĢimleri ve günümüzdeki durumları bu tez kapsamında geleneksel Türk ticaret yapıları, Kastamonu ve Kastamonu ticaret bölgesinin oluĢumu incelendikten sonra aynı yöntemle yapı ve mekân ölçeğinde Kastamonu‟daki örnekleri ele alınmaktadır. Bu doğrultuda ticaret, Kastamonu‟da ticaret konuları ve bunların ortak noktasında hanlar mimarinin en yalın hali olarak çalıĢmanın öğesi oldular.

3.2. Tarihi Türk Ticaret Yapı ÇeĢitleri ve Özellikleri

Türklerin ilk ve en eski ticari etkinlikleri Orta Asya Ģehirlerinde baĢlamıĢtır. Bu Ģehirlerdeki ticaretin geliĢmesiyle birlikte yapılar zamanla farklı özellik ve çeĢitlilik göstermiĢtir. Türk ticaret yapıları kendine has yapı formu ve mekan kurgusuyla dünya mimarisine önemli ölçüde katkıda bulunmuĢtur. Bu doğrultuda yapılar, geliĢim süreci paralelinde aĢağıdaki sırayla ele alınmıĢtır.

3.2.1. Kervansaraylar (Ribatlar)

Bir ülkeden diğerine, bir Ģehirden baĢka bir Ģehre at ve develer üzerinde ticari mal nakleden kafilelere „kervan‟ adı verilmektedir (Tuncer, 2001). „Kervansaray‟ kelimesi de Farsça Karban1

-Saray‟dan türemiĢtir ( Güran, 1978).

Kervansaraylar, Ģehirlerarasında kervan yolları üzerinde inĢa edilmiĢ, çarĢı, hamam ve ahır bölümleri bulunan büyük hanlardır (Küçükkömürcü, 2005). ġehirlerarası hanlar (kervansaraylar) ticaret yolları boyunca, konaklamalarda geceye kalmadan bir gün içinde varılabilecek, deve yürüyüĢüyle 9 saat, yani yaklaĢık 30-40 km.lik mesafelerde kurulmuĢlardır (Kösemen, 2005).

1 Karban: Farsça kervan

(17)

Issız yollar üzerinde konumlanan kervansaraylar, can ve mal güvenliği sağlayarak güvenli konaklama imkânı vermektedirler. Savunma amacı ile dayanımlı yapılıĢ tarzları kaleyi andırmaktadır.

Kervanların konakladıkları kervansarayların çevresi, zaman içerisinde önce küçük bir ticaret merkezi oluĢmuĢ, giderek bir yerleĢme birimi haline gelmiĢtir. Bu olguya bir örnek, 13.yüzyılda Suriye, Irak, Güney Anadolu aksı ile Ermenistan, Kayseri, Sivas bağlantısının kavĢağında bulunan Karatay Kervansarayı‟dır. Bu kervansarayın inĢasından sonra çevresinde geliĢen on beĢ dükkân ve yerleĢmelerin bütünü bu bölgenin ticaretini üstlenmiĢtir (Ceylan, 1989).

Türk mimarisinde en eski kervansaraylar, Karahanlılardan kalmadır. Ġslamiyet‟in baĢlangıcında korunma ve cihat amacına yönelik olarak kurulmuĢ dini-askeri bu kervansaraylara “ribat” adı verilmektedir (Doğan, 2002).

Ortaçağ Ġslam dünyasının ilk dönemlerinde askeri-dini yapı kavramı olarak karĢımıza çıkan ribatlara, tarihsel süreç içerisinde birçok anlam yüklenmiĢtir. Ġlk olarak askeri açıdan önem kazanmıĢtır; zamanla fetih hareketlerinin azalmasıyla her biri sosyal müessese halini almıĢtır. Bu dönemde hangah ve zaviye isimlerini alan bu kurumlar; savaĢ durumunda halkın saklandığı bir sığınak, yoksulların ihtiyaçlarını karĢıladığı bir yurt, talebeler için bir okul, ticaret kervanlarının güvenliğini sağlamak için bir menzil ve konaklama ihtiyaçlarının karĢılandığı bir kervansaray olarak karĢımıza çıkmaktadır (Çetinkaya, 2010).

Ribatların mimari özellikleri, ilk dönem ribatların mimari özelliklerine bağlı kalınarak zamanla yüklendikleri görevler neticesinde farklılaĢmıĢlardır. Ribat, genellikle dört tarafı surlarla çevrili, içerisinde geniĢ bir avlusu olan, eğitim yapılabilen sınıfları, mescidi, aĢhanesi, yatacak hücreleri, hamamları, yolcuların hayvanları için ahırları, eczana, hastane ve ayakkabıcılardan oluĢan yapısal bir bütünlüktür (Çetinkaya, 2010).

Ribatlar, ilk olarak Ģehirleri çapulcuların saldırılarına karĢı korumak amacıyla kurulmuĢtur. Ribatlar daha sonra güvenlik konusunda ilk dönemlerdeki önemini yitirmekle beraber, zamanla kurumsallaĢmıĢlardır (Çetinkaya, 2010).

Sonuç olarak, ilk ribatların izleri, bazı tarihçi ve seyyahların notlarına göre en erken 7.yüzyılda görülür. Bu ilk belirtilerden sonra zamanımıza gelen en eski ribat kalıntı ve bilgileri ise Abbasiler devrinden kalan 8.yüzyıl sonu ribatlardır. Bu eserlerin mimari karakterinin en önemli özelliği, plan düzeninde uzun yıllar ana fikrin korunmuĢ

(18)

olması ve çok az değiĢikliklerle daha sonraki yüzyıllarda geliĢen han ve kervansaraylara bir esas oluĢturmasıdır. Bu ana fikir, genellikle revaklı merkezi bir avlu etrafında masif bir yapı kütlesinin oluĢturulmasıdır (Aslanapa, 1984).

Ribatların mimarisi ve planları daha sonra Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları zamanında yapılan kervansaraylarda geliĢtirilmiĢtir. Selçuklu devrinde, Anadolu‟da ana yollar üzerine sayısız kervansaraylar yapılmıĢtır. Bu devir kervansaraylarının planı, fonksiyon ve sosyal görevler gereği, ahır, depo, hamam ve mescit gibi kısımları da içerirdi. Böylece doktorları, baytarları ve tamirci ustalarıyla bir sosyal topluluk meydana getiren bu yapılar, mimari yönden, genel plan düzeni ve çok rastlanan avlulu kuruluĢlarıyla Büyük Selçuklu geleneğini devam ettirdiğini gösterir. Önceki zamanlarda olduğu gibi bu dönemde de merkezi bir avlu etrafında eyvanlı, revaklı sistem bu devrede de devam eder.

Ġlk Türk Ribat ve Kervansaraylarının ortak karakterleri olarak görülen noktalar Ģunlardır: Plan birkaç farklılık ile aynı olup, merkezi bir avlu etrafında eyvan ve revaklı bir mimari kütleye sahiptir. Portali masif paye ve kulelerle takviye edilmiĢ cephe duvarlarıyla bir kale görünüĢündedir. Kullanılan malzeme ise, taĢ ile inĢa edilmiĢ Belevli Kervansarayı dıĢında, kerpiç ve tuğladır (Kösemen,2005).

Osmanlı devrinde kervansaraylar, avlusu olmayan, genellikle asma ahĢap çatılı kent dıĢı binalar haline geldiler. Plan ve mekan anlayıĢı, kare veya kareye yakın açık bir avluyu çeviren sütun ve payelere oturan kemerlerden oluĢan revak sistemindedir. Ayrıca, kapalı bir mekan oluĢturan sade neflerin kullanımı, eski geleneklere bağlılığı devam ettirir (Kösemen,2005).

3.2.2. Hanlar

Cerası (2001) hanı, “han, Orta Asya‟da „ribat‟ diye adlandırılan, transit ticaretini ve tacirleri misafir etmek için askeri aristokrasisi tarafından yaptırılmıĢ kapalı mekânları olmayan revaklı avludan gelir. Selçuklu kervansarayında ise, buna gece konaklaması için bir veya üç nefli kapalı bir bina ilave edilmiĢ ve böylece bu kompleks yapıya han adı verilmiĢtir.” olarak tarif ederken; Akozan (1963) ise hanı, “ĠĢlek caddelerde, konak yerlerinde, Ģehirlerde yolcuları barındırmak, kervanları dinlendirmek, malları sahiplerine ve tüccara teslim edinceye kadar muhafaza etmek için tamamen kâgir yapılan binalara verilen addır.” Ģeklinde tarif etmiĢtir. Hasol (2002) ise hanı Ģöyle tarif

(19)

etmiĢtir: “Eskiden yollar üzerinde ve kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan; odaları, avluları, ambarları ve ahırları bulunan kâgir veya ahĢap yapılara verilen addır.”

Hanlar, Ģehir içi ve Ģehir dıĢı olmak üzere iki ayrı karaktere sahiptirler. ġehir içi hanlar özellikle esnafın ve zanaatkarın üretim ve ticaret yaptığı yerler ya da geceleme gereksinmelerine cevap veren yapılar olarak önem kazanmıĢlardır (Kömürcü, 2005). Bu tip hanlar bir avlu etrafında sıralanan yapılardır (ġekil 3.1). Ticari fonksiyonu olan Ģehir hanları, kervanlarla veya kendi baĢına gelen tüccarların konaklaması için kullanıldığı gibi, burada kalan yolcular ve Ģehir halkının karĢılıklı ticaret yapması için de kullanılır. Ancak kervansarayların aksine, gelir getiren tesisler olan hanlarda yolcular bir ücret karĢılığı kalırlar. Hanlardaki dükkânları esnaf kira karĢılığı kullanır.2

ġekil 3.1 Tipik han planına bir örnek (Sözen–Tanyeli, 1999).

“Pirinç Hanı”, “ġeker Hanı” gibi hanlar zamanla belirli bir malın ticaretine ayrılarak, giderek o malın adıyla anılmaya baĢlanırdı. Ġsmail Bey Hanı‟nda olduğu gibi, hanlar ayrıca kurucularının isimleriyle de tanınmaktadır. Genelde bir Ģehirdeki han sayısı, o Ģehrin ticari faaliyetteki önemini gösterir.

3.2.3. Arastalar

Farsçada “aras” kavramı pazar ve çarĢı manasında kullanılır. “Aratsak” tabiri ise sakaf ve örtü manasına geldiğinden “arasta” tabiri için sakaflı çarĢı olduğu sonucu

(20)

çıkabilir.3

Üstü örtülü veya dükkânlarının önü saçaklı, aynı çeĢit mal satan esnafın bulunduğu çarĢıdır. Ordugâhta kurulan seyyar çarĢı, asker çarĢısı anlamında da kullanılmaktadır (Hasol, 2002).

Osmanlı mimarisinde üstü açık ya da kapalı, bir eksen üzerine yan yana veya karĢılıklı olarak dizilmiĢ, aynı yükseklikte ve boyutta dükkân sıralarından oluĢan ticaret yapısı çeĢididir (ġekil 3.2a-b-c). Arastalardaki dükkânlar kâgirdir. Yapım özelliği olarak yekpare Ģekilde inĢa edilerek tamamlanırlar; zaman içerisinde dükkân ilavesi yapılarak form değiĢikliğine uğramazlar (Sözen–Tanyeli, 1999).

ġekil 3.2a Bir eksen üzerinde yan yana dizilmiĢ dükkanlar (Sözen–Tanyeli, 1999).

ġekil 3.2b Bir eksen üzerinde yan yana ve karĢılıklı dizilmiĢ dükkanlar (Sözen–Tanyeli, 1999).

ġekil 3.2c Çift eksen üzerinde yan yana ve karĢılıklı dizilmiĢ dükkanlar (Sözen–Tanyeli, 1999).

Osmanlı Devleti‟ne baĢkentlik yapmıĢ çoğu Ģehirlerde arasta örnekleri görebilir. Ġstanbul Sultanahmet Camisi‟nin arkasında, Süleymaniye Camisi ve Edirne Selimiye Camisi yanında arasta Ģeklinde çarĢılar vardır (ġekil 3.3). Hemen hemen bütün büyük

(21)

camilerin yanında medrese, darüĢĢifa, imaret, hamam ile beraber bir de arasta bulunur ve bunlar bir mimari kompozisyonu, yani külliyeyi oluĢtururlardı.

ġekil 3.3 Edirne Selimiye arastası örtü sistemi. 3.2.4. Bedestenler

“Bedesten” kelimesinin aslı, “bezistan” veya “bezzazistan” olup, zamanla değiĢerek bedestan veya bedesten halinde kullanılmaktadır. Bedestenler, önceleri kumaĢ ve bez satılmak için yapılmıĢ, daha sonraları kıymetli mallar ve antika eĢya alım-satımına tahsis edilmiĢ kapalı çarĢılardır (ġekil 3.4) (ÖzdeĢ, 1953).

ġekil 3.4 Ġstanbul kapalı çarĢı, iç bedesten (Bedesten-i Atik) ve yeni bedesten (Bedesten-i Cedid).

Bedestenler, Ģehrin asıl kapalı alıĢveriĢ merkezini oluĢtururlar. Genelde büyük tüccarların bulunduğu ve transit ticarete konu olan malların alınıp satıldığı, kapalı pazar

(22)

yerleridir (ġekil 3.5). Bu yapılar, yapısal özellikleri gereği merkezi ve sağlam mimarisiyle çarĢının kalbi niteliğindedir. Değerli eĢyaların satılması, korunması ve belgelerin saklanması gibi görevler üstlenmiĢlerdir. Üstlendikleri iĢleve göre, bedestenler, kasaların durduğu bölümlerden baĢka, mahzenlerle de zenginleĢtirilmiĢ, dükkânlar ise kargir yapılarıyla muhkemliklerini4

korumuĢlardır (Ceylan, 1989).

ġekil 3.5 Bedesten planına bir örnek (Sözen–Tanyeli, 1999). 3.2.5. ÇarĢılar

ÇarĢı kelimesi, Farsça “Cihar-suk” (dört sokak) deyiminden değiĢerek “çarĢı” Ģeklini almıĢtır. Dükkânların bulunduğu alıĢveriĢ yeridir (Hasol, 2002).

AlıĢveriĢ yapılan, iki tarafı dükkânlarla çevrilmiĢ, üstü örtülü veya açık, sokak ve meydanlara verilen isimdir (Pakalın, 2000) (ġekil 3.6).

ġekil 3.6 Ġki tarafı dükkanlarla çevrilmiĢ sokaklar ve meydanlar bütünü olan çarĢıya bir örnek (Sözen–

Tanyeli, 1999).

4 Muhkem: Sağlam, sağlamlaĢtırılmıĢ.

(23)

“Bazar” sözcüğü ise, yine Farsçada üstü kapalı alıĢveriĢ yerlerine verilen

isimdir. Sonradan bu deyim „çarĢı‟ olarak kullanılmıĢtır (Hasol, 2002). Satılan eĢyanın cinsine göre dükkânların bir arada bulunması, o çarĢıya ismini vermektedir. Kuyumcular çarĢısı, sobacılar çarĢı vb.

ġekil 3.7 Ġslamiyet öncesi üç elemanlı Ģehir Ģeması (Ceylan, 1989).

Orta Asya‟da Türk Ģehirleri, kale, Ģehristan ve rabad olarak üç bölümden oluĢurdu. Bu bölümlerden Ģehristan ve kale etrafında sur vardı (ġekil 3.7). Çoğunlukla da kale Ģehristanın içinde yer almaktaydı. Bu bölüm genellikle iç kale Ģeklinde etrafı surla çevriliydi. Rabad ise Ģehristan surunun dıĢındaki mahallelerdi. Ġlk baĢta pazar yeri Rabad‟ın en dıĢında yer alırken, zamanla Ģehrin kapısına ve Ģehir surlarına yaklaĢmıĢ, Ġslamiyet‟le beraber Ģehristan bölümüne geçmiĢtir (ġekil 3.8) (Ceylan, 1989).

(24)

Türk Ģehirlerinin kendine özgü karakteristiği, Orta Asya, Ġslam, Anadolu ve Akdeniz sentezinin maddi ve manevi sonuçlarıyla belirginlik kazanmıĢtır. Osmanlılarda Ģehirlerdeki ticaret alanı mümkün olduğunca kaleye yakın kurulmaya çalıĢılmıĢtır.

Avlu ve sokak, çarĢının düzenleyici öğeleridir. Osmanlı öncesi Ġslam kentindeki avlunun ve Osmanlı öncesi Türk kentlerinde ise pazarın üstünlüğüne karĢın, sokak Osmanlı kentinin temel öğesidir (Cerası, 2001).

ÇarĢı, Ģehrin en hareketli alıĢveriĢ ve ticaret merkezidir. ÇarĢının insanları kendine çekme cazibesi alıĢveriĢin haricinde sanayiyi de geliĢtirerek Ģehrin dokusunu tayin etmektedir. Bu doğrultuda ibadet mekânları da çarĢı yakınlarına konumlandırılmıĢtır.

ġekil 3.9 Bursa kapalı çarĢı içinden görünüĢ.

ÇarĢı uzun bir ana cadde ve buna açılan sokaklardan oluĢur. Ana caddeye açılan yan sokaklardan her biri ayrı iĢ kolunda mal ve hizmet veren esnaf teĢkilatlarına ayrılmıĢtır. Bu sokaklarda kendine has iĢlerle uğraĢıldığından Çanakçılar, Çerçiler, Demirciler, Eskiciler kendi sokak ve çarĢılarında faaliyet gösteriyordu (ġekil 3.9).

3.2.6. Dükkanlar

Dükkânlar ticaret faaliyetlerinin gerçekleĢtiği, kapısı doğrudan çarĢıya, caddeye, sokağa veya pasaja açılan, küçük imalat iĢlerinin yapılıp satıldığı yerlerdir (Hasol,

(25)

2002). Ticaretin yapıldığı en küçük birimdir. AhĢap ya da kâgir malzemeden yapılmıĢ, tek cepheli ünitelerdir. Dükkânlar sokak sırasınca açık olarak yer almasının yanında, arasta, han ve bedesten gibi alanlarda kapalı olarak da yer alır (ġekil 3.10) (Akozan, 1963).

ġekil 3.10 Kare planlı bir dükkân örneği (Sözen–Tanyeli, 1999).

Geleneksel dükkân tipi, tek hacimli ve tek katlı olup, derinliği ve cephesi yaklaĢık olarak en az 1,5-2 m.dir. Bu ölçülere bakılarak dükkânda müĢteriye yer olmadığı, alıcının sokakta olduğu anlaĢılır. Satıcı için dükkân iç-dıĢ duvarları ve önü sergi yeridir. Ayrıca oturduğu yerden tüm mallarına uzanabilmektedir (Küçükkömürcü, 2005).

Dükkân cepheleri genelde açıktır. Bu sebeple alıcılar satılan malların tümünü görür ve seçebilirler. Ayrıca satıĢ olmadığı zamanlarda dükkân cepheleri ahĢap veya metal kapaklarla örtülmektedir. Ayrıca bu kapaklar tezgâh veya saçak görevi de görmektedirler (Akozan, 1963).

Zamanla dükkânların çoğalmasıyla, çarĢı mahalleleri oluĢmuĢtur. Bu oluĢumdan dükkân boyutları etkilenmiĢ ve cepheleri, boyutları daralmıĢ, derinlikleri artmıĢtır. Bu nedenle de alıcının malları görme ve seçme durumu azalmıĢtır. Satıcılarda bunun önüne geçmek için ürettiği ve sattığı malları dükkân önünde sergilemeye yönelerek, ilgi çekmek ve satın alma hevesi uyandırmayı tercih etmiĢlerdir. Sergilenen malların güvenliği ve korunması amacıyla da „vitrin‟ kavramı ortaya çıkmıĢtır (Küçükkömürcü, 2005).

(26)

4.TÜRK HANLARININ KRONOLOJĠK GELĠġĠM SÜRECĠ

Türk hanlarının geliĢim süreci kervan sayıları ve ticari eĢya taĢımacılığı paralelinde ilerleme göstermiĢtir. Zamanla ticaret önemli bir uğraĢ halini almıĢtır. Ticari faaliyetlerin gerçekleĢtirilebilmesi için pazar yeri ve mekan ihtiyacı ortaya çıkmıĢtır. Özellikle Ġran baĢta olmak üzere, müslüman ülkelerinde iklim Ģartlarının zor olmasından kervanlar için kervansaray ya da han ihtiyacı doğmuĢ, yönetimdekiler de su baĢlarında çok sayıda konaklama tesisi kurmaya özen göstermiĢlerdir. Hanların inĢasına ise, soygunculardan korunma ve yolcuların konaklama ihtiyacı gerekliliğinden, menzil olmaya elveriĢli yerlerde baĢlanmıĢtır.

Ġlk olarak Ġslamiyet‟in yayılmasının da etkisiyle stratejik noktalarda toplanma ve korunma amaçlı inĢa edilen ribatların, ticari tesisleĢmeye öncülük ettiği söylenebilir (Ceylan, 1989). Ribatlar, han ve kervansarayın ilk örnekleri olarak kabul edilir. Dini ve askeri olarak faaliyet gösteren ribatlar zamanla ticari faaliyetlere de ev sahipliği yapar.

Hanlar ve kervansaraylar, tarihi geliĢim sürecinde Ģehir içi ve Ģehir dıĢı olmak üzere iki ayrı karaktere sahiptirler. ġehir içi hanlar, ticari bölgelerin geliĢmesiyle baĢlar. ġehir içi hanları ise o Ģehrin yol sistemine ve ticaret bölgelerinin kuruluĢlarına göre yerlerini alırdı. ġehirlerarası hanlar, kervansaray olarak da isimlendirilebilir. ġehirlerarası kervansaraylar, ticaret yolları boyunca kervanların konakladığı ve korunduğu yerlerdir. Bünyelerinde de hamam, çarsı ve ahır gibi kısımlar bulunur. Bu tür kısımlardan sadece ahırlar Ģehir hanlarında da bazen bulunabilir (Kösemen, 2005).

Zamanla Ģehir hanları ihtiyaç farklılıklarından dolayı mimari ve fonksiyonel değiĢiklik gösterirler. UlaĢım ve kervan yollarının çeĢitliliğinin etkisiyle kervansaray tipleri de plan tipi, malzeme, fonksiyon ve görsellik olarak farklılık gösterir.

4.1. Ġlk Türk Devletlerinde Han

Bilinen en eski kervansaraylar, Karahanlılar zamanda ribat olarak isimlendirilmiĢlerdir. Karahanlılardan sonra Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları kervansarayların mimarisini ve planlarını geliĢtirmiĢlerdir.

Karahanlılar döneminde Nasr bin Ġbrahim tarafından 1079‟da yapılan Ribat-ı Melik ve XI. yüzyılın ikinci yarısında yapılan Akçakale Kervansarayı ilk örneklerdendir. Kale mimarisi tarzında olan bu yapılar dıĢ görünüĢ olarak ta

(27)

Anadolu‟daki Sultan Hanlarını anımsatmaktadır. Plan olarak 1114 tarihli Selçuklulara ait Ribat-ı ġerif‟e benzeyen Akçakale kervansarayı dört eyvanlı ve revaklı iki avlu etrafına sıralanan mekânlardan oluĢur.

XI. yüzyıl sonu XII. yüzyıl baĢlangıcı yapılarından olan BaĢane (Kurtlu Tepe) Kervansarayı da Sultan Hanlarının ana Ģemasını yansıtmaktadır (ġekil 4.1). Aynı dönem yapılarından olan Day Hatun Kervansarayı da dört eyvanlı kare plana sahiptir.

ġekil 4.1 BaĢhane (Kurtlu Tepe) plan Ģeması (Güran,1978).

Bu yapılarda genellikle yapı malzemesi olarak kerpiç ve tuğla kullanılmıĢtır. Malzeme dayanıklılığı az olması neticesinde günümüze gelene kadar varlıklarını yitirmiĢlerdir.

Gazneli Mahmud tarafından 1020 yılında yapılan Ribat-ı Mahi ise Karahanlı ribatlarının mimari geleneğinin devamı niteliğinde olup, Gaznelilerin ilk anıtsal örneklerindendir. En önemli özelliği dört eyvan Ģeması ve eyvan- kubbe birleĢimini yansıtan bu yapı; Selçuklu ve Karahanlı mimarisi arasında bir geçiĢ oluĢturmaktadır.

4.2. Büyük Selçuklular‟da Han

Karahanlılar ve Gaznelilerde karĢımıza çıkan eyvanlı avlu düzenine sahip kervansaray örnekleri Büyük Selçuklular‟da da geliĢimini devam ettirmektedir. Ribat-ı AnuĢirvan, Ribat-ı Zafarani ve Ribat-ı ġerif XI. yüzyıl sonu ve XII. yüzyıl baĢlangıcı yapıları olarak boy gösterirken; genellikle dört eyvanlı bir avlu ve köĢelerinde kuleleriyle sarayvari bir mimari zenginlik sergilemektedirler (Aslanapa, 1984).

(28)

4.3. Anadolu Selçukluları‟nda Han

Anadolu Selçukluları, Orta Asya ve Batı Türkistan‟da geliĢen Türk sanatını Uygur, Karahanlı, Gazneli ve Büyük Selçuklular gibi devam ettirip, Anadolu‟ya yaymıĢlardır (Güran, 1978). Türk sanatına özünde bağlı kalarak, farklı özellikler göstermiĢler ve Türkistan Türk Mimarisi ile Osmanlı Mimarisi arasında geçiĢ görevi üstlenmiĢlerdir. Kervansarayların önemli mimari öğeleri olan portaller, sivri kemer ve avlu düzeni kendini bu dönemde de göstermektedir.

Büyük Selçuklu geleneğini devam ettiren bu devir kervansaraylarının planı, fonksiyon ve sosyal görevler icabı, ahır, depo, hamam ve mescit gibi kısımları da içerirdi.

Anadolu Selçukluları‟nda, Türkistan‟daki Türk kervansarayları tarzında dört eyvanlı, merkezi, üstü açık avlulu tip; sadece Anadolu‟da ortaya çıkan avlusuz ve üstü örtülü hanlar ve bu iki tarzın değiĢik uygulamaları olan karma formlu hanlar olmak üzere 3 tip görmek mümkündür.

I.Ġzzeddin Keykavus tarafından 1211-1219 yılları arasında yaptırılan Evdir Hanı avlulu üstü açık tip örneğidir (ġekil 4.2). Dikdörtgen bir avlu etrafında sıralana düz tonozlu ve iki bölümlü revaklardan meydana gelen hanın ortasındaki revaklar daha geniĢtir. Antalya-Isparta yolundaki Kırkgöz Hanı, anıtsal portaliyle, tonozla örtülü uzun ve yatay bir hol ve önündeki revaklı çok büyük avlusuyla bu tipe örnek plan sergilemektedir (Aslanapa, 1984).

(29)

Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında 1236-1246 yılları arasında yaptırılan Antalya- Alanya yolundaki ġerefza Hanı, Türklerin ilk defa Anadolu‟ya geliĢlerinde kullandıkları farklı bir tarza sahip olan avlusuz ve üstü örtülü han tipinin örneğidir (ġekil 4.3).

ġekil 4.3 ġerefza (Sarapsa) Han (Aslanapa, 1984).

Anadolu Selçukluları zamanında avlusuz ve birbirine paralel neflerden oluĢan kervansaraylar da bulunmaktadır. Bunlardan Antalya-Burdur yolundaki Ġncir Han (M.1239), Susuz Han (M. 1330) ve Konya- Ankara yolundaki Horozlu Hanı 5 nefli önemli örneklerdendir.

Avlulu üstü açık ve avlusuz üstü örtülü tiplerin birleĢmesiyle meydana gelen Konya-Aksaray-Niğde yolundaki Sultan Han, I. Alaaddin Keykubad tarafından 1229 da, avlunun ortasında kare planlı bir mescit ve görkemli bir portale sahip olarak yaptırılmıĢtır (ġekil 4.4) (Aslanapa, 1984).

(30)

1231 yılında Alaaddin Keykubad tarafından yaptırılan Alara hanın avlulu kısmı kapalı kısmıyla iç içe kaynaĢtırılarak ortaya çıkmıĢtır (ġekil 4.5).

ġekil 4.5 Alara Han, Alanya yakınları (Aslanapa, 1984).

Anadolu Selçuklu han ve kervansaraylarında mescitlerin yerinde değiĢiklik yapıldığı örneklerde görülmektedir. Kayseri-Aksaray yolundaki Ağızkara hanı ve AkĢehir-Çay yolundaki Ġshaklı hanlarında olduğu gibi, önceden avlu ortasında yer alan mescitler, Konya-BeyĢehir yolundaki Kızılören Hanı‟nda cephe çıkıntısının sol tarafında ya da Konya-Aksaray yolundaki Zazadin Han ve Avanosta‟ki Sarıhan veya Alara Han‟daki olduğu gibi portalin üstünde yer alır (Aslanapa, 1984).

4.4. Osmanlı Döneminde Han ve Kervansaraylar

Osmanlılar zamanında da önemli ticaret yolları üzerinde kervansaray yapımı devam etmektedir. Ayrıca birçok Ģehir içi han da yapılmıĢtır. Bu yapılarda plan ve mekân anlayıĢı olarak kare veya kareye yakın açık bir avluyu çeviren sütun ve payelere

(31)

oturan kemerlerden oluĢan revak sistemi ya da sadece kapalı bir mekân oluĢturan sade neflerden oluĢan geleneksel örnekler görülür.

Osmanlı devrinde, Ģehir hanları mimarisinde düzgün form arayıĢı kaybolup arsaya veya yola göre formlar ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca avluda da form arama endiĢesi yoktur. Böylece revaklı avlu gerisinde misafir ve yolcular için mekanlar yapılırken insanların, hayvan barındırma yerlerinden kesin bir mekan ayrılığı ile kopması ve nefler halinde veya ayrı bölümlerde ahırlara yer veriliĢi çok önemli bir geliĢme olarak ortaya çıkmaktadır.

Osmanlı devri hanlarında kare veya kareye yakın, revaklı avlu Ģeması esas alınarak 2 katlı olarak inĢa edilmiĢ hanlarda ortaya çıkar. XVI. ve XVII. yüzyıllarda yapılmıĢ Diyarbakır Hüsrev PaĢa Kervansarayı (1527) ve Edirne Rüstem PaĢa Kervansarayı bu tipe örneklerdir (ġekil 4.6). Zamanla kat sayısının daha da arttığı örneklerde yapılmıĢtır. 4 katlı inĢa edilmiĢ Merzifon Kara Mustafa PaĢa Kervansarayı (1681); bodrum katı ahır, zemin katı idari iĢler ve diğer katları ise yolcular için ayrılmıĢtır.

(32)

Osmanlı Dönemi han mimarisinde sadelik özellikle kendini göstermektedir. Kale fonksiyon ve görünüĢünden uzaklaĢılarak yapının dıĢla bağlantısı artmıĢ ve cephelere dükkânlar yerleĢtirilerek ticari yön geliĢmeye baĢlamıĢtır.

Osmanlı Han mimarisinde kapalı bir mekân olarak münferit neflerden oluĢan han ve kervansaraylar da inĢa edilmiĢtir. Bursa Manyas yolundaki Issız Han (1394) ve Antalya‟da Hüsnü Sabunsu Kervansarayı (1517) bu tarzın örnekleridir. Zamanla nef sayısında artıĢ görülmektedir.

Anadolu Selçuklu kervansaraylarının askeri rolü, Osmanlı han mimarisinde bitmiĢ, Ģehir ve ticaret hayatının gereklerini karĢılamaya yönelmiĢtir. Ayrıca Anadolu Selçuklu kervansaraylarının olmazsa olmazı mescit iken, Osmanlı hanlarında bu durum kaybolmaya baĢlar. Ancak Ģehir hanları bünyesinde tekrar ortaya çıkar.

Osmanlılardan önce genelde Ģehirlerarası yollar üzerinde kendini gösteren kervansaray ve hanlar, Osmanlılarla beraber siyasi yöne paralel olarak geliĢen Ģehirlerde önemli merkezler haline gelmiĢlerdir. Özellikle Bursa ve Edirne‟de baĢlayan Fetih öncesi hanlarının özellikleri, plan kurgusu ve inĢaat tekniğiyle değiĢiklik göstermeden Fatih devrinde de devam eder.

Osmanlı devri hanları avlusuz kapalı tip, açık avlulu tip kervansaraylar ve Ģehir hanları olarak 3 baĢlık altında incelenebilir.

4.4.1. Osmanlı dönemi kervansarayları

4.4.1.1. Kapalı tip kervansaraylar (Avlusuz)

Genellikle kare veya dikdörtgen planlı, tek hacimli ve tek kapılıdır. Yolcuların kaldığı kısımlar, giriĢ aksının sağ ve solunda zeminden yükseltilerek oluĢturulmuĢtur. Ocak ve niĢleri duvarlarda bulunup, orta bölümü ise hayvan ve yükler için ayrılmıĢtır. Pencereleri küçük boyutta, uzun ve ince olarak yapılmıĢtır. Gebze Çoban Mustafa PaĢa Hanı ve Lüleburgaz Sokullu Kervansarayı bu tipe örnek gösterilebilir.

4.4.1.2. Açık tip kervansaraylar (Avlulu)

Bu tip kervansaraylarda daha çok insanlar ön planda tutulmuĢtur. Bu sebeple de hayvanların bulunduğu avlular ve servis bölümleri ile yolcuların kaldıkları mekânlar

(33)

ayrılmıĢtır. Yolcuların odalarının her birinde sedir, ocak ve niĢi bulunur. Ayrıca farklı olarak ahır, hamam ve servis kısımlarıyla çevrili ortasında kare veya dikdörtgen avlusu bulunan tiplerde görülmektedir. Tek bir giriĢe sahip olan bu tipte, giriĢin sağ ve solunda küçük hacimler halinde han yönetimi ve personeli için bölümler oluĢturulmuĢtur. Genellikle ortada çeĢmesi vardır.

XVII. yüzyıl yapılarından Kara Mustafa PaĢa Kervansarayı ve Malatya Kervansarayı bu tipe örnek gösterilebilir.

4.4.2. Osmanlı dönemi Ģehir hanları

Genellikle iki katlı olarak yapılmıĢ olup, zemin katları depo, ahır, tamirhane gibi servis iĢlevlerine ayrılmıĢ, üst katı ise yolcuların konaklamaları için tahsis edilmiĢtir. Her iki katın önünde revaklı bir galeri çevreler. Avlusu da geleneksel olarak kare veya dikdörtgendir.

Tek avluya sahip, üstü kapalı ahır kısmı ise avluya bitiĢik ayrı bir bölüm halinde oluĢturulan hanlara, Bergama TaĢhanı (15.yüzyıl), Diyarbakır Deliller Hanı (16-17. yüzyıl), Gaziantep HiĢva Hanı (17. yüzyıl), Mardin Hanı (17-18. yüzyıl) ve Gaziantep Mecidiye Hanı (19. yüzyıl) örnek gösterilebilir.

Avlulu ikamet kısmına sahip, avlulu ahır kısmıyla bitiĢik ayrı bir bölüm halinde oluĢturulan hanlara Bursa Koza Hanı (15. yüzyıl), Edirne Rüstem PaĢa Hanı (16. yüzyıl) örnek gösterilebilir (ġekil 4.7).

(34)

Daha sonraki dönemlerde ticaret hanları karĢımıza çıkmaktadır. Ġlk olarak Bursa‟da görülen bu tip, zamanla Ġstanbul hanlarında geliĢecektir. Selçuklu hanlarından ayrılan en önemli özelliği, hanın içerisinde ikamet edilmeyiĢidir.

Kastamonu Reisülküttab (Urgan) Hanı, Acem (Kürkçüoğlu) Hanı örneklerinde olduğu gibi hanların genellikle giriĢ katlarında dükkânları bulunup, özellikle zanaata ayrılmıĢlardır. Bu tür hanlar üretilen ya da uğraĢılan ürüne göre isimler almaktadırlar.

Bursa Emir Hanı örneğinde olduğu gibi zemin kat, avlu kısmında revaklı olup, tek kapıyla avluya açılan ve penceresiz eĢya depoları olarak kullanılan hücrelerden meydana gelmiĢtir. Üst katlar genelde dükkan Ģeklinde olup, avluda yine revaklı galeriye açılır ve pencerelidir (ġekil 4.8). Bu han Osmanlılarda uygulanacak han planını tam olarak ilk defa ortaya koyar. Küçük değiĢikliklerle ana plan bozulmadan günümüze kadar gelmiĢtir. ġehir ticaret hanlarında genelde zemin katlar depolara, üst kat ise dükkanlara ayrılmıĢtır (ÖzdeĢ, 1953).

(35)

5.KASTAMONU ĠLĠNĠN FĠZĠKĠ, SOSYAL, TARĠHĠ VE TĠCARĠ ÖZELLĠKLERĠ

5.1. Kastamonu Ġlinin Fiziki ve Sosyal Özellikleri

Kastamonu ili, Batı Karadeniz bölgesinde 41 derece 21' kuzey enlemi ile 33 derece 46' doğu boylamları arasında yer alır. Doğudan Sinop ve Çorum, güneyden Çankırı, batıdan Bartın ve Karabük ile çevrelenen ilin, kuzeyini doğal sınırı olarak Karadeniz oluĢturur. Deniz seviyesinden yüksekliği 775m.‟dir. Yüzölçümü 13.108,1 km² „dir (Yaman, 2003) (ġekil 5.1).

ġekil 5.1 Kastamonu turizm haritası. 5.1.1. Doğal bitki örtüsü

Kastamonu ilinde orman ve fundalıklar %64‟lük önemli bir oranla karĢımıza çıkmaktadır. Ormanlar %56‟lık orana sahip olarak daha fazladır ve Kastamonu il merkezinin kuzeyinde sahil Ģeridi boyunca uzanan dağ silsileleri üzerinde iyice yoğunlaĢır. Ġlin Güneyinde Ilgaz bölgesinde de yaprağını dökmeyen oldukça sık orman örtüsü hâkimdir. Ġlde genelde orman ağaçlarının her türü görüldüğü gibi, yağıĢ ve nem oranı yüksek olduğundan zengin bir orman altı örtüsü de vardır.

(36)

Ağaç örtüsünün bulunmadığı ve tarım yapılmayıp mera olarak kullanılan kısımlarda çeĢitli türden buğday ve baklagillere iliĢkin yer bitkileri yer almaktadır. Bunun dıĢında örtünün bozulduğu yerlerde bazı dikenli bitkiler görülmektedir.

5.1.2. Topografik yapısı

Kastamonu ili, çoğunlukla engebeli arazilerden oluĢmaktadır; ilin kuzeyinde Batı Karadeniz Dağları bulunmaktadır. Karadeniz sahiline paralel olarak Ġsfendiyar (Küre) Dağları il merkezinin kuzeyinde, güneyinde ise yine doğu-batı doğrultusunda Ilgaz dağları yer almaktadır. Kuzeyde Gökırmak ve Araç Çayı, güneyde ise Devrez Çayı vadileri ile sınırlanmıĢtır. En yüksek noktası Çatalılgaz tepesi (2565 m)‟dir.

Bölgede ovalık alan azdır. Daday ve TaĢköprü ilçelerini kapsayan Gökırmak Vadisi ilin en önemli ovasıdır. Küre-Ilgaz arasında ise platolar yer almaktadır. Ġl içerisindeki akarsular Gökırmak, Devrez Çayı, Araç Çayı ve bunların kollarından oluĢmaktadır. Kastamonu kent merkezinin ortasından geçen Karaçomak Deresi Gökırmak‟ın bir koludur (K.Ġ.Y., 1993).

5.1.3. Ġklim yapısı

Kastamonu il sınırları içerisinde Karadeniz sahil kesiminde ılıman, iç kesimler ise, yükseklikleri fazla ve denize paralel olan Ġsfendiyar dağları iç bölge ile irtibatı kesmesinden dolayı, sert ve karasaldır. Ġlde yağıĢ, ilçelere göre farklılıklar gösterir.

Kastamonu ilinin kıyı Ģeridi dıĢında kalan bölge kıĢın çok soğuk, dondurucu ve karlıdır. En yüksek sıcaklık Temmuz ayında 38.9 derece ölçülürken, en düĢük sıcaklık Ocak ayında – 26.9 derece olarak tespit edilmiĢtir.

5.1.4. UlaĢım

Kastamonu dağlık yapısı nedeniyle ilk çağlardan baĢlayarak Anadolu‟nun önemli ulaĢım yolları dıĢında kalmıĢtır. Ticaretin kent merkezi ve yakın çevresiyle sınırlı kalması, bakır, sof ve kereste dıĢında kayda değer ihracatı olmaması nedeniyle, kentin sıkça uğranılan bir yerleĢim merkezi olmadığı bilinmektedir. Candaroğulları Beyliği zamanında Eflani-TaĢköprü-Sinop arasında bağlantı olduğu,

(37)

Kastamonu-Ġnebolu bağlantısının engebeli doğal yapısı nedeniyle bu dönemde sıkça kullanılmadığı, deniz kıyısına ulaĢımın Sinop üzerinden sağlandığı anlaĢılmaktadır.5

XIX. yüzyıl baĢında Kastamonu, uğrak yerleri arasında görülmeye baĢlanmıĢ, XIX. yüzyılın ikinci yarısında bölgedeki ulaĢım ağında canlılık baĢlamıĢtır. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte kentte otomobil ve kamyon trafiği artmıĢtır. Ġnebolu, Daday, TaĢköprü kazalarına düzenli seferlerle yolcu ve eĢya taĢınmaktadır. Ticari ve Sanayi faaliyetlerin geliĢmesi ve ülke ekonomisinin canlanmasında ulaĢım sektörü önemli bir faktördür. Kastamonu ilinde havayolu ve demiryolu taĢımacılığı yoktur. Karayolu taĢımacılığı da bölgenin topoğrafik özelliğinden dolayı az geliĢtiği söylenebilir. 6

5.1.5. Demografik ve idari yapısı

Osmanlı Ġmparatorluğu döneminde Bolu, Çankırı ve Sinop‟u da içine alan Kastamonu ili, daha sonra Bolu‟nun 1907‟de, Çankırı ve Sinop‟un da 1918‟de ayrılmaları ile bugünkü duruma gelmiĢtir. 1924 Anayasası ile il, ilçe, bucak ve köy Ģeklindeki idari bölünmenin kabul edilmesinden sonra, Kastamonu ili 1969‟a kadar merkez ile birlikte 12 ilçelik bir vilayet olmuĢ, bu tarihte de Bozkurt‟un Abana‟dan ayrılması ile ilçe sayısı 13‟e; 1988 yılında Ġhsanbey, ġenpazar, PınarbaĢı ve Doğanyurt 3392 sayılı kanunla ilçe yapılarak, ilçe sayısı 17‟ye; 1990 yılında 3644 sayılı kanunla Ağlı, Hanönü ve SeydiĢehir ilçe yapılarak, ilçe sayısı 20‟ye çıkmıĢtır.

Kastamonu Ġli'nde ilçe sayısı 20‟dir ve merkez dahil olma üzere 21 Belediye, 1073 köy bulunmaktadır. Köy sayısı bakımından Türkiye‟de ikinci sırada yer almaktadır. Ayrıca köylere bağlı 2.558 adet yerleĢim birimi vardır.

Kastamonu ilinin toplam nüfusu adrese dayalı nüfus kayıt sistemi veri tabanına göre 2009 yılında 359.823 kiĢidir. Kastamonu ili nüfusunun % 52,80′i (189.984) Ģehirde, % 47,20′si (169.839) köylerde yaĢamaktadır. Kastamonu ilinin yüzölçümü Harita Genel Komutanlığı‟na ait 1/1.000.000 ölçekli Mülki Ġdari Bölümleri Haritası vektör verisinden hesaplanarak elde edilen değere göre 13.136 km² olup, km²‟ye il genelinde yaklaĢık 27 kiĢi düĢmektedir.

5 http://www.kastamonu.gov.tr/ 6 http://www.kastamonu.gov.tr/

(38)

5.2. Kastamonu Ġlinin Tarihsel GeliĢimi

Kastamonu, tarihinin seyri içerisinde birçok medeniyete beĢiklik etmiĢ ve bu medeniyetlerin izlerini ve eserlerini bıraktığı bir Ģehirdir.7

Tarih öncesi devirlere ait Kastamonu için sabit bir yerleĢim merkezi, yazılı belge veya kayıt bulunamamıĢtır. Ancak Kastamonu ve çevresinde yapılan araĢtırmalarda Yontma TaĢ devrine ait Germeç ve Gölköy‟de bulunan tarihi kalıntılar, Kastamonu tarih öncesi M.Ö. 50 bine kadar götürür (Acar, 1995).

Ġlk çağda „Paflagonya‟ adı verilen Kastamonu, zamanımıza kadar birçok kavim ve devletin istilasına uğrayarak hâkimiyetleri altına girmiĢlerdir. Bunlar Gaslar (Gasgaslar), Hititler, Frikler, Kimmerler, Lidyalılar, Ġranlılar, Yunanlılar, Pontuslar, Romalılar, Bizanslılar, DaniĢmentliler, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılardır.

Hitit egemenliğinde olan bölge M.Ö. XIV. yüzyılda KaĢkalar, M.Ö.-1230‟da Frigler, M.Ö.695‟de Kimmerler ve M.Ö.652-6252‟de Lidyalıların hâkimiyetine geçmiĢtir. M.Ö.546‟da Persler, daha sonra da M.Ö.281‟de Pontus‟lar bölgeye hakim olmuĢlardır. M.Ö.91 yılından sonra Paflagonya‟da Roma yönetimi baĢlamıĢ ve Bizans döneminde de devam etmiĢtir (Eyüpgiller, 1999).

1071 tarihinden itibaren Kastamonu, DaniĢmentlilerle Müslüman-Türkler ile tanıĢmıĢtır. Bu tarihten itibaren sık sık Bizanslılar ile Türkler arasında el değiĢtiren Kastamonu ve yöresi, Selçuklular döneminde XI. yüzyılın ikinci yarısında bir daha elden çıkmamacasına Türk hâkimiyeti altına girmiĢtir. 8

Selçukluların ardından Kastamonu‟da sırasıyla Çobanoğulları ve Candaroğulları Beylikleri hüküm sürmüĢtür. 1213 yılında Çobanoğlu Hüsamettin Bey ile baĢlayan Çobanoğlu hükümdarlığı 1291 yılına kadar devam etmiĢtir. 1291-1461 yılları arasında Candaroğulları Beyliğine baĢkentlik yapmıĢtır. Candaroğulları Beyi Ġsmail Bey zamanında Kastamonu dünya çapında bir ilim ve irfan merkezi olmuĢtur. Bu dönemde inĢa edilen camisi, medresesi, hamamı, hanı ve misafirhanesi ile oluĢan ve günümüzde de hizmet vermeye devam eden Ġsmail Bey Külliyesi Candaroğulları döneminin ihtiĢamını yansıtmaktadır.

Osmanlılar ise, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Kastamonu‟yu hâkimiyeti altına almıĢlardır. Osmanlı Devleti döneminde de Ģehzadelerin yetiĢtiği

7 Vakıflar ve Vakıf Abideleri, Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü, 2003 8 Vakıflar ve Vakıf Abideleri, Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü, 2003

(39)

önemli sancak merkezlerinden birisi olmuĢtur. ġehzade Cem Sultan 1468-1474 yılları arasında 6 yıl süreyle sancak beyliği yapmıĢtır. ġehzade Cem Sultan tarafından yaptırılan ve kendi adıyla anılan Cem Sultan Bedesteni günümüzde hala ayaktadır. Tanzimattan sonra eyalet merkezi olmuĢtur. Çankırı, Sinop ve Bolu Sancağı buraya bağlanmıĢtır (Eyüpgiller, 1999).

5.3. Kastamonu Ġlinin Ticari ve Ekonomik GeliĢimi

5.3.1. Ekonomik geliĢimi

Kastamonu‟nun, özellikle Osmanlı öncesi dönemlerdeki ekonomik yaĢamı hakkında bilgiler sınırlıdır. Ġsfendiyar Bey zamanında Kastamonu‟da üretilen sof ile bakır cevherinin önemli ihraç malı olduğu ve Sinop limanı aracılığıyla Venedikli ve Ceneviz tacirleriyle ekonomik- ticari iliĢki kurulduğu bilinmektedir (Yücel, 1991).

XIV. yüzyıl içerisinde Kastamonu‟ya gelen Ġbn Batuta‟nın kentin ekonomik yaĢantısına dair söyledikleri; et, tahıl gibi yiyecek maddelerinin bol olduğu ve çok ucuza alınabildiğinden ibarettir (Defrénery, 1851). 1840 yılı öncesinde kenti ziyaret eden Bore, Kastamonu‟da yaĢayan tek endüstrinin sepicilik9 olduğunu belirtmiĢ, ayrıca ticari yaĢamın sönük olduğunu, yılda bir kez yapılan panayırın dahi canlı olmadığını yazmıĢtır (Boré, 1840). Ainsworth 1842‟de daha nesnel bir analizle, kentte yün ve pamuklu dokumacılık, basmacılık, boyacılık ve dericilik sektörlerinin varlığını kaydetmiĢtir (Aınsworth, 1842). 1862‟de Texier, kentte dokumacılık ve bakırcılığın baĢlıca iki endüstri dalı olduğunu belirtmektedir (Texıer, 1862). 1884‟de Reclus ise, Kastamonu‟nun tabakhaneler, iplikçiler ve boyahaneler ile dolu olduğunu yazmaktadır (Reclus, 1984).

XIX. yüzyılın sonlarında Avrupa‟nın tiftiğe talebinin azalması, Kastamonu‟yu ekonomik açıdan sarsmıĢtır.10

1888 yılından bir süre önce Ġnebolu Ģosesinin açılmasıyla il dıĢına ve Ġstanbul‟a ihraç imkânıyla tiftikten kaynaklanan zararın giderilmesi ümidi

9 Sepicilik: Hayvan derilerini kullanılacak hale getirmek için yapılan iĢlemler. Sepicilik aslında debagat (debbagat) iĢleminin bir safhasıdır. Fakat debagatla sepicilik aynı manada kullanılmaktadır.

Debbağ=tabak, sepici, deri terbiye eden; debbağhane (tabakhane): Hayvan derilerinin terbiye

olunduğu, sepilendiği yer demektir. Sepicilik nebati (bitkisel) ve madeni maddelerle yapılabilir. Burada önemli olan bitki veya maden değil, bunların terkibinde bulunan “tanen” denen maddedir.

Şekil

ġekil 3.1 Tipik han planına bir örnek (Sözen–Tanyeli, 1999).
ġekil 3.3 Edirne Selimiye arastası örtü sistemi.
ġekil 3.6 Ġki tarafı dükkanlarla çevrilmiĢ sokaklar ve meydanlar bütünü olan çarĢıya bir örnek (Sözen– Tanyeli, 1999)
ġekil 3.8 Ġslamiyet sonrası üç elemanlı Ģehir Ģeması ve ticaret alanı (Ceylan, 1989).
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Kelkit Çayının bir kolu olan ve Giresun ilinin Şebinkarahisar ilçesinde yer alan Avutmuş Çayının batısında bulunan bazı meyve bahçelerinden alınan yüzey

112 metre yükseklikteki tabi tepenin üzerinde yer alan kale; güneyden kuzeye 155 metre, doğudan batıya 30 - 50 metre genişliğindedir...

İÖ.333’den İÖ.26’ya kadar başkent olarak kullanan Pontus Krallarına ait olan Kral kaya Mezarları, Harşena Dağı’nın güney eteklerine, kalker kayalara

Orta taneli silt ve ince çakıl taneleri kolayca elenebilirken daha ince tane boyu sınıfları için suda çökeltme metodu geliştirilmiştir.. Sıkı tutturulmuş silttaşı,

Bartın Orman ve Su İşleri Şube Müdürlüğü 228 50 03 Bartın Orman İşletme Müdürlüğü 228 42 72 Bartın Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü 227 85 05 Bartın İl

• İncekaya Aqueduct - The aqueduct inside the canyon was built by İzzet Mehmet Pasha, who served as Grand Vizier during the reign of Sultan Selim III. • Bulak (Mencilis) Cave -

Merkez Kokaksu – Harmankaya Şelalesi, Kozlu ilçesi – Değirmenağzı Şelalesi, Devrek ilçesi – Madencioğlu Şelalesi, Gökçebey ilçesi – Hacımusa Şelalesi ve

• Mahreç işareti; coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan veya bölgeden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleriyle bu yöre alan veya bölge