• Sonuç bulunamadı

İlköğretim 7. sınıf sosyal bilgiler dersi Türk tarihinde yolculuk ünitesinde sanal müzelerin kullanımının öğrenci başarısına etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlköğretim 7. sınıf sosyal bilgiler dersi Türk tarihinde yolculuk ünitesinde sanal müzelerin kullanımının öğrenci başarısına etkisi"

Copied!
116
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANABİLİM DALI

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

İLKÖĞRETİM 7. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ

TÜRK TARİHİNDE YOLCULUK ÜNİTESİNDE

SANAL MÜZELERİN KULLANIMININ

ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Aydan USTAOĞLU

Ankara Mayıs, 2012

(2)
(3)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANABİLİM DALI

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

İLKÖĞRETİM 7. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ

TÜRK TARİHİNDE YOLCULUK ÜNİTESİNDE

SANAL MÜZELERİN KULLANIMININ

ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Aydan USTAOĞLU

Danışman: Doç. Dr. Mehmet Ali ÇAKMAK

Ankara Mayıs, 2012

(4)

JÜRİ ONAY SAYFASI

Aydan USTAOĞLU’nun ‘‘İlköğretim 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Türk Tarihinde Yolculuk Ünitesinde Sanal Müzelerin Kullanımının Öğrenci Başarısına Etkisi’’ başlıklı tezi 27.06.2012 tarihinde, jürimiz tarafından Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı): Doç. Dr. Mehmet Ali ÇAKMAK ………

Üye: Prof. Dr. Hamza KELEŞ ………

(5)

iv ÖN SÖZ

Bireyi en mükemmel insani vasıflarla donatmayı, içinde bulunduğu toplumda var olabilmesi için bilmesi gerektiğine inanılan sorumluluklarını ve haklarını; en özel parçası olarak ait olduğu insanlığın dünden geleceğe uzanan değişimini ve gelişimini çok yönlü bir şekilde öğretmeyi amaçlayan Sosyal Bilgiler dersinde müze kullanımının önemi ve gerekliliği bilinen bir gerçektir.

İnsanlığın bir nevi hafızası kabul edilebilecek olan müzelerin, son yıllarda bilgisayar ve internet teknolojilerinin yardımıyla ‘‘Sanal Müze’’ adı altında yepyeni bir kimliğe bürünerek sağladığı imkânların ve kolaylıkların eğitim adına büyük bir hizmet olduğu ortadadır. Müzelerin zaman ve mekân sınırlamasından sıyrılması fikrinin bir sonucu olan sanal müzeler yoluyla, çeşitli sorumluluk çekinceleri ile zamanlama, maddi yetersizlikler gibi sebeplerden dolayı müzelere mesafeli kalan okul yöneticilerinin, öğretmenlerinin müzelere karşı olan olumsuz yaklaşımlarının değiştirilmesinin mümkün olacağı ve eğitimde başarı sürecine katkı sağlanacağı söylenebilir.

Bu çalışmayla hayata geçirilmiş bir sanal müze uygulamasından hareket edilerek sanal müze gezilerinin; Sosyal Bilgiler öğretimine, Sosyal Bilgiler öğretim programının temelini oluşturan çeşitli öğrenme alanlarına, becerilere ve genel amaçlara olumlu getirileri olabileceği inancından hareketle sanal müzelerin öğrenci başarısına etkisini ifade etmek amaçlanmıştır.

Öncelikle bu amacı gerçekleştirme sürecinde bana destek olan değerli hocam Sayın Doç. Dr. Mehmet Ali ÇAKMAK’a; ayrıca lisans ve yüksek lisans öğrenim hayatımda büyük emekleri olan değerli bölüm hocalarıma ayrı ayrı sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Tezin uygulama safhasında süreci kolaylaştıran değerli öğretmen arkadaşım Sayın Serap ÖZMEN ATEŞ’e, Sevgili Eray ÇELİK’e ve kıymetli aileme destek ve katkılarından dolayı ayrıca şükranlarımı sunarım.

Mayıs 2012,Ankara Aydan USTAOĞLU

(6)

v ÖZET

İLKÖĞRETİM 7. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ TÜRK TARİHİNDE YOLCULUK ÜNİTESİNDE

SANAL MÜZELERİN KULLANIMININ ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİSİ

USTAOĞLU, Aydan

Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Mehmet Ali ÇAKMAK

Mayıs - 2012, 116 sayfa

Bu araştırmada; İlköğretim 7. sınıf Sosyal Bilgiler dersi “ Türk Tarihinde Yolculuk’’ ünitesinde sanal müze gezileri kullanılarak yapılan öğretimin öğrenci başarısına etkisini incelemek amaçlanmıştır.

Araştırmada “Ön Test-Son Test Kontrol Gruplu Desen” tercih edilmiştir. Araştırma 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Ankara ili, Battalgazi İlköğretim Okulunda öğrenim gören 7-E ve 7-C şubelerindeki öğrenciler üzerinde uygulanmıştır. Öğrenci özellikleri açısından her iki grubun denk olduğu çalışmaya, deney (27) ve kontrol (26) gruplarından toplam 43 öğrenci katılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen başarı testi ön test ve son test olarak kullanılmıştır. Uygulama bizzat araştırmacı tarafından sınıf ortamında gerçekleştirilmiştir. Tezin konusuna ilişkin uygulama alanı olarak, internet ortamında sanal müze ziyareti imkânı sunan Mevlana Sanal Müzesi, İstanbul Deniz Sanal Müzesi, Topkapı Sarayı Sanal Müzesi, Ayasofya Sanal Müzesi, Rahmi Koç Sanal Müzesi ve Ziraat Bankası Sanal Müzesi seçilmiştir. Veri toplama aracından elde edilen veriler; SPSS istatistik programında yer alan bağımlı ve bağımsız gruplar için t-testi analizleri kullanılarak değerlendirilmiştir.

Araştırmada elde edilen genel sonuca göre; deney grubu ile kontrol grubu öğrencilerinin başarı oranlarında anlamlı bir fark vardır. Sanal müze gezileri; 7. sınıf Sosyal Bilgiler dersi “Türk Tarihinde Yolculuk’’ ünitesi kapsamında deney grubu öğrencilerinin başarı artışında etkili olmuştur.

(7)

vi ABSTRACT

THE EFFECT OF USING VIRTUAL MUSEUM IN “TRAVEL IN HISTORY OF TURKISH” UNIT OF PRIMARY EDUCATION 7TH GRADE SOCIAL STUDIES COURSE ON

STUDENT’S ACADEMIC SUCCESS

USTAOĞLU, Aydan

Master Thesis, Social Studies Teaching Programme Thesis Consultant: Associate Professor Mehmet Ali ÇAKMAK

May - 2012, 116 pages

The purpose of this research is reviewing the effect of the teaching by using virtual museum visit in “Travel in history of Turkish” unit of Primary Education 7th grade social studies course on student’s academic success.

“Pre- test Post- test control group model” was chosen for this research. The research was given to the students that educating in 7-E and 7-C classes of Battal Gazi Primary Scholl in Ankara in 2011- 2012 education year. 43 students from experiment (n= 27) and from control (n= 26) participated to the work which had equality from the characteristics of students. Pre-test and Post- test which were developed by the researcher were used as the data collection tool as an achievement test. Application was carried out by the researcher in the classroom. Mevlana Virtual Museum, İstanbul Sea Virtual Museum, Topkapı Palace Virtual Museum, Hagia Sophia Virtual Museum, Rahmi Koç Virtual Museum, and Ziraat Bank Virtual Museum, which offer three dimensional virtual museum visit opportunity on the internet, was chosen as the application area related to the theme of the thesis. Quantiative datums are evaluated with using t-test analises for dependent and independent groups that participate in SPSS statistic programme.

According to the general result obtained in this study: there is a significant difference on academic success of the students of the experimental group and the control group. Virtual museum visits effected the increasing success of the students of experimental group.

(8)

vii İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ ……… iv ÖZET ………..v ABSTRACT ………..vi İÇİNDEKİLER ……….…vii TABLOLAR LİSTESİ ………...x

KISALTMALAR LİSTESİ ………...xi

I. BÖLÜM ………...1 GİRİŞ ...1 1.1. Problem Durumu ...1 1.2. Araştırmanın Amacı ...4 1.3. Araştırmanın Önemi...5 1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları ...6 1.5. Araştırmanın Varsayımları ...7 1.6. Tanımlar ...7 II. BÖLÜM ……….10 KAVRAMSAL ÇERÇEVE ...10

2.1. Müze Teriminin Doğuşu...10

2.2. Müze Tanımları...10

2.3. Müzelerin İşlevleri...11

2.3.1. Müzelerin Toplama İşlevi...12

2.3.2. Müzelerin Belgeleme (Arşivleme) İşlevi...12

(9)

viii

2.3.4. Müzelerin Sergileme İşlevi...13

2.3.5. Müzelerin Eğitim İşlevi...14

2.4. Müze Çeşitleri...15

2.4.1. Koleksiyonlarına Göre Müzeler...16

2.4.2. Bağlı Oldukları İdari Birime Göre Müzeler...17

2.4.3. Hizmet Ettikleri Bölgeye Göre Müzeler ...17

2.4.4. Hizmet Ettikleri Kitleye Göre Müzeler...17

2.4.5. Koleksiyonlarını Sergileme Yöntemlerine Göre Müzeler...17

2.5. Müzeciliğin Tarihi Gelişimi...18

2.5.1. Dünyada Müzecilik...18

2.5.2. Türkiye’de Müzecilik...20

2.6. Sanal Müzeler...24

2.6.1. Sanal Müze Tanımları...25

2.6.2. Sanal Müze Türleri...26

2.6.3. Sanal Müzelerin Katkıları ...……… …..27

2.7. Sanal Müzelerin Tarihi Gelişimi...30

2.7.1. Dünyada Sanal Müzelerin Tarihi...30

2.7.2. Türkiye’de Sanal Müzelerin Tarihi...31

2.8. Sosyal Bilgiler Dersi ve Sanal Müzeler...33

2.9. İlgili Araştırmalar ………...…..43

2.9.1. Sosyal Bilgiler Alanında Yapılan Araştırmalar ………..…...43

2.9.2. Diğer Alanlarda Yapılan Araştırmalar ………...45

III. BÖLÜM .……… ………..49

YÖNTEM ……….…..49

(10)

ix

3.2. Çalışma Grubu ……….…51

3.3. Veri Toplama Teknikleri ……….51

3.3.1. Başarı Testi ………51

3.3.2. Uygulama Süreci ………...54

3.3.2.1. Deneysel İşlem Öncesi Süreç ………...54

3.3.2.2. Deneysel İşlem Süreci ………..55

3.3.2.3. Deneysel İşlem Sonrası Süreç ………...55

3.4. Verilerin Analizi ……….….56

IV. BÖLÜM ………...57

BULGULAR VE YORUM ………..…..57

4.1. Deneysel İşlem Öncesi Grupların Denkliği ………57

4.1.1. Grupların Başarı Testi Ön Test Puanları Açısından Karşılaştırılması …..…57

4.2. Araştırmanın Alt Problemlerine Ait Bulgu ve Yorumlar ………...58

4.2.1. Birinci Alt Probleme Ait Bulgu ve Yorumlar ……….…58

4.2.2. İkinci Alt Probleme Ait Bulgu ve Yorumlar ………...59

4.2.3. Üçüncü Alt Probleme Ait Bulgu ve Yorumlar ………60

V. BÖLÜM ……….62 SONUÇ VE ÖNERİLER ………...62 5.1. Sonuçlar ………...……62 5.2. Öneriler ………..…..…64 KAYNAKÇA ……….…67 EKLER ………...78 Ek-1 ………....……79 Ek-2 ……….………..….83 Ek-3 ……….…..…….84 Ek-4 ……….……...…98

(11)

x

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 3.1.1: Çalışmanın Araştırma Deseni ………50

Tablo 3.3.1.1: Türk Tarihinde Yolculuk Ünitesi Başarı Testi Madde Analizi Sonucu …53

Tablo 4.1.1.1: Deney ve Kontrol Gruplarında Bulunan Öğrencilerin Başarı Testi Ön Test Puanlarına İlişkin Bağımsız Gruplar İçin t-Testi Sonuçları ………..57

Tablo 4.2.1.1: Kontrol Grubu Öğrencilerinin Başarı Testi Ön Test İle Son Test Puanlarına İlişkin Bağımlı Gruplar İçin t-Testi Sonuçları ………59

Tablo 4.2.2.1: Deney Grubu Öğrencilerinin Başarı Testi Ön Test İle Son Test Puanlarına İlişkin Bağımlı Gruplar İçin t-Testi Sonuçları ………60 Tablo 4.2.3.1: Deney ve Kontrol Gruplarında Bulunan Öğrencilerin Başarı Testi Son

(12)

xi

KISALTMALAR LİSTESİ

akt.: Aktaran CD: Compact Disc Çev. Çeviren

ICOM: International Council of Museums (Uluslararası Müzeler Konseyi) MEB: Milli Eğitim Bakanlığı

N: Veri Sayısı

ÖSKD: Ön Test-Son Test Kontrol Gruplu Desen p: Anlamlılık Düzeyi

S: Standart Sapma

SBS: Seviye Belirleme Sınavı Sd: Serbestlik Değeri

SPSS: Statiscal Package for the Social Siciences ss : Sayfa sayısı

t: T değeri (t-testi için) TDK: Türk Dil Kurumu

UNESCO: Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı X : Aritmetik Ortalama

(13)

I. BÖLÜM

GİRİŞ

Bu bölümde, Sosyal Bilgiler dersinde sanal müze kullanımının gerekliliğini ortaya koymak açısından araştırmanın problem durumu, amacı, önemi, varsayımları, sınırlılıkları ile tanımlara yer verilmiştir.

1.1. Problem Durumu

Sosyal Bilgiler dersi bilim ve teknolojinin etkisiyle sürekli değişen ve gelişen toplum ve dünya görüşüne ayak uydurarak; ülkesinin menfaatlerini en önde tutan, çağdaşlaşmaya, uygarlığa açık, kendi tarihini dünya tarihi içinde ve kendi coğrafyasını dünya coğrafyası içinde değerlendirip, ülkesini çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmak amacını taşıyan bireyler yetiştirmeyi amaçlamaktadır (Özdoğan,2008:13).

Günümüzde bilgi edinme ve onu etkin bir biçimde kullanma anlayışında yaşanan değişim, yukarıda ifade edilen amaçlara hizmet eden Sosyal Bilgiler öğretim programı adına köklü bir dönüşümü de beraberinde getirmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı da bu değişime paralel olarak 2004 yılında yeni bir öğretim programı uygulamaya başlamıştır (Akmehmet,2008:59).Bu yeni öğretim programı da merkezine yapılandırmacı yaklaşımı almıştır.

Yapılandırmacı yaklaşım; bireyin kendi deneyimleri ve düşünmesi sonucunda, kendi bilgi, beceri ve yeterliliklerini oluşturduğu bir öğrenme yaklaşımıdır. Bu yaklaşımda birey; öğrenme sürecine aktif olarak katılır, sorgular, araştırır ve elde edeceği bilgileri geçmiş yaşantıları ile ilişkilendirerek, kendine özgü bir yapı kazandırır (Shunk,1996; akt. Taştan,2009:9).

(14)

Yapılandırmacı yaklaşım incelendiğinde tek doğru cevaplı, tek yönlü ve tek bakış açılı bir öğrenme kuramı olmaktan ziyade çok yönlü bakış açısının, bir sorunun birden çok cevabı olabileceği düşüncesinin hâkim olduğu bir yaklaşım biçimi olduğu görülür (Artar,2010:60). Bugünün Sosyal Bilgiler öğretimi de bu çerçevede tek kaynaklı değil, çok yönlülüğü sağlayan, çok kaynaklı bir program olarak kabul edilebilir.

Yapılandırmacı yaklaşımının ve dolayısıyla Sosyal Bilgiler öğretiminin etkililiğinin arttırılması ise öğrenme sürecinin öğrencileri aktif kılacak, onların bilgilerini yapılandırmalarına imkân verecek yöntem, teknik ve stratejilerle desteklenmesiyle mümkündür.

Kuşkusuz ki yapılandırmacı öğretim sürecinde öğrenmeyi destekleyecek alanlardan biri de müzelerdir.

Müzeler; her yaş grubunun yararlanacağı bir alan olarak, öğrenmenin yanı sıra duyuşsal ve yaşantısal öğrenmenin de sağlanacağı, durağan olmayan, edilgen sergilerle yetinmeyen, gerek araştırmaları yönlendirebilecek veriler taşıyan; belgeliğini, kitaplığını açan, metinlerden, akademik yayınlardan, biyografilerden, mektup ve günlüklerden, harita, fotoğraf, çizelge gibi malzemelerinden yararlanılan, gerek düşüncelerin yaratıldığı ve paylaşıldığı bir forum olarak okullardaki öğretim programlarıyla eşzamanlı program ve etkinlikler düzenleyen, gerektiğinde müzenin bulunduğu kentin oluşumunu aydınlatabilen uygulama alanlarından biridir (San,1996; akt. Adıgüzel,2009:94).

Müzelerin sahip oldukları bu eğitici potansiyellerden yararlanılmasının, eğitim sürecine aktif bir şekilde dâhil edilmesinin öğrencilerin bilgi edinme yolunda etkin katılımcılar olmalarına yardımcı olacağı açıktır.

İlköğretim Sosyal Bilgiler programında önceki programlardan farklı olarak müze ve öğretim programı ilişkisi de kurulmuştur. Bu programda öğrenci merkezli, Sosyal Bilgiler açısından bilgi ve beceriyi dengeleyen, öğrencinin kendi yaşantılarını ve bireysel farklılıklarını dikkate alarak çevreyle etkileşimine olanak sağlayan yeni anlayış çerçevesinde müze gezilerine yer verilmektedir (Akmehmet,2008:60-61).

(15)

Sosyal Bilgiler öğretiminde müzelerden eğitim amaçlı yararlanılarak; Kültürel varlıklar ile tarihi eserleri koruma, değerlendirme ve yorumlama becerisi gelişmiş, zaman ve mekânı algılama becerisini edinmiş, kültürel ve kültürler arası hoşgörü kazanmış, kendilerini çevreleyen dünyaya karşı görsel farkındalık edinmiş; geçmiş, bugün ve gelecek arasında bağ kurarak, toplumsallaşmış ve arşivleme bilincini içselleştirmiş bireyler yetiştirilmesi (Sütçü,2009:131) sürecine katkıda bulunulacağı söylenebilir.

Müzelerin eğitime olumlu katkıları bilinmesine ve uzmanlarca dile getirilmesine rağmen ülkemizde müze gezileri; yasal sorumluluğun fazlalığı, organizasyon zorluğu, ulaşım problemi, izin işlemleri, gruba eşlik edecek kişi gerekliliği, öğretmenlerin müze eğitimindeki yetersiz bilgileri gibi sebeplerden dolayı beklenilen düzeyde gerçekleştirilememektedir (Demirci,2009:119-120).

Buyurgan ve Mercin (2005) ise içinde bulunduğumuz yüzyıl itibariyle müze gezileri düzenlememek için ileri sürülen bu sebeplerin geçersizliğine ve kabul edilemez oluşuna ‘Sanal Müzeleri’ işaret ederek şu şekilde vurgu yapmaktadırlar:

Müze ziyaretleri teknoloji çağının hızlı yaşandığı günümüzde bilgisayar kanalıyla da gerçekleşebilir. İlimiz ve ülkemiz dışındaki müzeleri sanal ortamda ziyaret ederek görsel ve teorik bilgilere ulaşabiliriz. Sadece ilimiz ve ülkemiz dışındaki değil, yaşadığımız şehir ya da kasabada bulunan müzelerdeki yenilikleri de teknolojinin imkânları ile takip edebiliriz (Buyurgan ve Mercin, 2005:178).

Günümüzde bir insan evinden, iş yerinden veya sınıf ortamından her öğrenci, dünyanın diğer ucundaki bir müzeyi sanal ortamda ziyaret edebilmektedir (Ermiş,2010: 22). Bu durumda 21. yüzyılda hızla gelişen teknoloji ile beraber müzelerin bu gelişim ve değişimden payını aldığını ve kendilerini çağın gereklerini yerine getirmek adına sanal ortama adapte ettiklerini göstermektedir.

Sanal müzelerin en önemli niteliklerinden biri yere ve sınırlara bağlı kalmaksızın, farklı ekonomik ve kültürel altyapılara sahip, daha geniş ve dünya çapında bir izleyici kitlesine ulaşabilme şanslarıdır (Glosset,2007:230). Bu anlamda sanal

(16)

müzeler, sadece bir bölgede yaşayan ya da o bölgeyi ziyaret edebilme olanağına sahip olanların hizmetinde değil, internet bağlantısının mümkün olduğu her yerden her ziyaretçi için ücretsiz erişilebilen (Gürel,2007:223) kültürel fırsat eşitliği sunan, eğitime doğrudan katkı sağlayacak toplumsal projeler olarak da görülebilir.

Bu bağlamda bu araştırma ile ‘‘İlköğretim 7. sınıf Sosyal Bilgiler dersinde ‘Sanal Müze Gezileri Kullanımının’ öğrencilerin Türk Tarihinde Yolculuk ünitesi ile ilgili başarılarına (Sanal müze gezisi olmadan ders yapılan öğrencilere göre) etkisi var mıdır? ’’sorusuna cevap aranmıştır.

Bu temel problem doğrultusunda aşağıdaki alt problemlere de cevap aranmıştır:

1- İlköğretim 7. sınıf Sosyal Bilgiler dersi “Türk Tarihinde Yolculuk” ünitesindeki konuların öğretiminde sanal müze gezisi olmadan ders yapılan kontrol grubunun ön test ve son test başarı puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

2- İlköğretim 7. sınıf Sosyal Bilgiler dersi “Türk Tarihinde Yolculuk” ünitesinin öğretiminde sanal müze gezileri kullanımına göre hazırlanan öğretim etkinliklerinin uygulandığı deney grubunun ön test ve son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

3- İlköğretim 7. sınıf Sosyal Bilgiler dersi “Türk Tarihinde Yolculuk” ünitesindeki konuların öğretiminde sanal müze gezileri kullanımına göre düzenlenen öğretim etkinliklerinin uygulandığı deney grubuyla, sanal müze gezisi olmadan ders yapılan kontrol grubunun son test başarı puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

1.2. Araştırmanın Amacı

Yapılan araştırmalar neticesinde Sosyal Bilgiler derslerinde müze kullanımının gerekli olduğunun bilinmesine karşın bu konuda gerektiği şekilde hareket edilmediğini görmekteyiz. Bu sebepten dolayı Sosyal Bilgiler öğretiminde çağımızın en büyük teknolojik araçları olan bilgisayar ve internetin yaratmış olduğu sanal müze gezileri imkânından yararlanılması gerektiği kanaatindeyiz.

(17)

Teknolojinin gelişmesi ile her alanda büyük değişimler yaşanmaya başlamış; geçmişi, bugünü ve geleceği temsil etme konusunda önemi kabul edilen müzelerde bu değişim sürecinden etkilenmiştir. Artık pek çok ihtiyacın uzaktan, mekâna bağlı kalınmadan giderilebilmesi, müzelerinde zaman ve mekân sınırlamasından sıyrılması fikrini doğurmuştur. Neticede sanal müze olarak karşımıza çıkan bu oluşumun Sosyal Bilgiler dersi kapsamında faydalanıldığında öğrenci başarısına pozitif katkı sağlayabileceğini düşünmekteyiz. Bu bağlamda bu çalışma ile sanal müze gezilerinin Sosyal Bilgiler dersine katkılarını ifade etmek amaçlanmıştır.

1.3. Araştırmanın Önemi

Sosyal Bilgiler eğitiminde bir öğrenme kaynağı ve ortamı olarak müzelerin ayrı bir yeri vardır. Müzeler; öğretmene, ders kitabına, televizyon ve gazetelere ve daha pek çok kaynağa alternatif ve onları tamamlayıcı bir kaynaktır (Ata,2010:2).

Fakat müzelerle eğitim çeşitli etkenlerin bulunduğu yeterince zorlu bir süreçtir (Filiz,2010:4). Bu süreci hem öğretmenler hem de öğrenciler açısından daha kolay, yararlı ve işler hale getirecek olan uygulamalardan biri de internet ortamında yapılabilen ‘Sanal Müze’ gezintileri olacaktır.

Sanal müze gezileri; öğrencilere zahmetsiz bir şekilde hem kültürlerini, kültürel miraslarını tanıma fırsatını sunan hem de öğrencileri yaşadıkları şehrin sınırları dışına çıkararak yalnızca ülkelerinde bulunan müzeleri değil birçok ülkenin müzelerini sanal ortamda ziyaret edebilme, kültürleri ve geçmişleri hakkında bilgi sahibi olabilme imkânını veren büyük bir oluşumdur. Belki şehrinde bulunan çoğu müzeyi bir kere bile ziyaret etmemiş olan bir öğrenci, dilerse sanal müzeler aracılığıyla bir anda kendisini dünyanın bir diğer ucundaki ülkenin müzesini gezerken bulabilecektir.

Araştırmamız kapsamında öğrencilerin zaman ve mekân sınırlamasına bağlı kalmadan ifade edilen şekillerde müze gezilerinden faydalandırılmasının Sosyal Bilgiler öğretim programının temel öğelerinin (genel amaçlar, beceriler, değerler ve kavramlar) kazandırılması ve öğrenci başarısına katkıda bulunulması noktasında yardımcı olacağı düşünülmektedir.

(18)

Ayrıca bu çalışmayla ders üniteleri ile ilişkilendirilerek tasarlanmış olan sanal müze gezilerinin, Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin sınıf içi çalışmalarında sanal müzeleri tercih etmelerine rehberlik etmesi beklenmektedir.

Dolayısıyla sanal müzelerin Sosyal Bilgiler öğretiminde etkin olarak kullanılması, uygun ünitelerde amaca uygun sanal müzelerin gezilmesi ve uygulama sonucunda ortaya çıkan öğrenme sürecinin sonuçlarının belirlenmesi önemli görülmekte ve araştırmanın bu anlamda alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

Bu araştırma;

 2011-2012 eğitim öğretim yılı ile,

 Ankara ili Battalgazi İlköğretim Okulu 7-C ve 7-E sınıfı öğrencileri ile,

 Bilgi toplama aracı olarak kullanılan başarı testindeki sorularla,

 İlköğretim 7. sınıf Sosyal Bilgiler dersi “Türk Tarihinde Yolculuk” ünitesiyle,

 “Türk Tarihinde Yolculuk” ünitesinin aşağıda ifade edilen kazanımlarıyla;

Türkiye Selçukluları Döneminde Türklerin siyasal mücadeleleri ve kültürel faaliyetlerinin Anadolu’nun Türkleşme sürecine katkılarını değerlendirir.

Osmanlı Devleti’nin fetih ve mücadelelerini Osmanlıda ticaretin ve denizlerin önemi açısından değerlendirir.

Osmanlı toplumunda hoşgörü ve birlikte yaşama fikrinin önemine dayalı kanıtlar gösterir.

(19)

Osmanlı Devleti’nde ıslahat hareketleri sonucu ortaya çıkan kurumlardan hareketle, toplumsal ve ekonomik değişimin gerekçelerini analiz eder.

 Konya Mevlana Sanal Müzesi, İstanbul Deniz Sanal Müzesi, Topkapı Sarayı Sanal Müzesi, Ayasofya Sanal Müzesi, İstanbul Rahmi Koç Sanal Müzesi Panorama 1453 Tarih Sanal Müzesi ve Ziraat Bankası Sanal Müzesinde yapılan sanal gezintiler ile sınırlıdır.

1.5. Araştırmanın Varsayımları

 Araştırmanın deneysel boyutunun başında ve sonunda uygulanan akademik başarı testinin, sanal müzelerin öğrenci başarısına etkisinin ölçülmesinde yeterli olduğu,

 Deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin öğrenmelerini etkileyebilecek etkenlerin ve öğrenmeye karşı ilgilerinin denk olduğu varsayılmıştır.

1.6. Tanımlar

Bilgi Teknolojileri: Araştırma sonucu elde edilen verilerin derlenmesi, değerlendirilmesi, çözümü ve elde edilen bilgilerin yayılması amacıyla kullanılan yöntemler bütünüdür (Turgut,2008:7).

Eğitim: Bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve amaçlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir (Ertürk,1975; akt. Metan,2007:5).

Estetik: Güzelliğin insan aklı ve duyuların üzerindeki etkilerini konu olarak ele alan felsefe dalı (Uslu,2008:17).

İnternet: Dünyadaki birçok bilgisayarın birbirine bağlanmasından oluşmuş, bir yöneticisi, merkezi olmayan uluslar arası bir bilgisayar ağıdır (Devrim ve Özbay,2000: 85).

(20)

Kültürel Miras: Bir toplumun sahip olduğu, geçmişten gelen, o toplumu oluşturan kolayca tahrip olan, bozulan ve bir kez yok olduğunda yerine yenisinin konulması mümkün olmayan değerler bütünüdür (Altun,2006:79).

Multimedya: Metin, fotoğraf, video, ses ve canlandırma gibi farklı medyaların bilgisayar tarafından işlenmesi ve cd gibi taşınabilir elektronik kayıt ortamları kullanılarak farklı dijital aygıtlarda gösterilmesi olarak tanımlanabilir (Işık,2008:1).

Müze: Teşhir ettiği nesneler, bunlar için uygun gördüğü düzenlemeler ve öngördüğü davranış kuralları aracılığıyla belli bir kimliği somutlaştıran bir mekân ve eğitilecek kitlelere belli değerleri, görgü kurallarını ve beğenileri aşılayan bir toplumsal mühendislik aracıdır (Shaw,2004:14).

Müze Eğitimi: Müze ortamından, öğrenme anlamında nasıl yararlanılacağına, çocuk, genç ya da yetişkin bireylerin müze ortamında nasıl öğrenebileceğine odaklanmaktır (Özkasım,2009:12)

Öğretim: Eğitimin okulda ya da sınıf ortamında, planlı ve programlı bir biçimde yürütülen kısmıdır (Glaser,1976; akt. Tankut,2008:8).

Sanal: Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan (Türk Dil Kurumu [TDK], 2005:1695).

Sanal Müze: Görüntü aktarma teknikleri ve iletişim teknolojileri yardımıyla gerçek müzenin internet ve bilgisayar ortamına taşınmış hâlidir (Tepecik,2007:235).

Sosyal Bilgiler: Bireyin toplumsal var oluşunu gerçekleştirebilmesine yardımcı olması amacıyla; Tarih, Coğrafya, Ekonomi, Sosyoloji, Antropoloji, Psikoloji, Felsefe, Siyaset Bilimi ve Hukuk gibi sosyal bilimleri ve vatandaşlık bilgisi konularını yansıtan; öğrenme alanlarının bir ünite ya da tema altında birleştirilmesini içeren; insanın sosyal ve fiziki çevresiyle etkileşiminin geçmiş, bugün ve gelecek bağlamında incelendiği; toplu öğretim anlayışından hareketle oluşturulmuş bir ilköğretim dersidir (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB], 2005: 46).

(21)

Sosyal Bilgiler Öğretimi: Sosyal bilgiler ders programının amaçlarını gerçekleştirmek için yapılan etkinliklerden oluşur. (Tekgöz,2005:11).

Teknoloji: Bir sanayi alanında gücü ve bilgiyi biriktirme, denetleme, işleme ve iletme gibi amaçlarla oluşturulmuş makinelerin, araç gereçlerin, aygıtların, yöntemlerin tümünü kapsayan uygulama bilgisi (Püsküllüoğlu,2003:956).

(22)

II. BÖLÜM

KAVRAM SAL ÇERÇEVE

2.1. Müze Teriminin Doğuşu

Bugün kullanılan şekli ile “Müze” sözcüğü, Grekçe “Mouseion” kelimesinden türemiş olup (Genim,1998:34) Yunan mitolojisinde Musa’lar (İlham Perileri) adı verilen tanrıçalara adanan tapınak ve tepe anlamına gelmektedir (Gerçek,1999:1).

Buyurgan ve Mercin’in (2005:29) Şapolyo’dan (1936) aktardıklarına göre ise Müze kelimesi; İlk çağlarda Ege havzasında büyük bir medeniyet olan Aka’ların en büyük tanrısı Zevs’in, güzel sanatların her birini himaye eden ve Muses-Müz denilen dokuz kızı için tahsis ettiği bir binadan (müze) doğmuştur.

2.2. Müze Tanımları

Müze; zamanda ve mekân da dağınık bir takım objeleri kolaylık olsun diye bir tek çatı altında toplamak ve bu objeleri inceleme, etüt etme ve zevk alma amacıyla yerleştirmek için düşünülmüş bir binadır (Allan,1963:5).

Müze; Kültürel değeri olan bir bütünü –koleksiyon- çeşitli bilimsel metodlarla; korumak, incelemek, değerlendirmek, sergilemek ve eğitime katkıda bulunarak halka sevdirmek amacıyla kurulmuş devamlı müessesedir (Çoruhlu,1997:59)

Schweibenz’den (1999) Artar’ın (2010:55) aktardığına göre ise müzeler; Toplumların bilim ve sanat ürünleri ile yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sergilemek amacıyla oluşturdukları kurumlardır. Ayrıca müzeler toplumun aydınlanması amacıyla insan soyunun gelişimi, doğa olaylarının oluşumu ve teknolojinin geçirdiği değişim gibi konularda araştırma yapan bilimsel merkezlerdir.

(23)

5 Eylül 1989’da Uluslararası Müzeler Konseyi’nin (ICOM) Hollanda’da yapılan 16. ICOM Genel toplantısında kabul edilen ve 7 Temmuz 1995’te Norveç’te 18. ICOM Genel toplantısında yeniden düzenlenerek kabul edilen müze tanımı şöyledir: “Halka açık, çalışma, eğitim ve eğlendirme amacıyla koruyan, araştıran, bildiren ve sunan, kâr amacı gütmeyen, halkın ve halkın gelişiminin hizmetinde olan sürekli bir kurumdur’’ (Gerçek,1999:11).

a) Bu tanımı güçlendirmek amacıyla aşağıda verilen kurumlarda müze olarak nitelendirilmişlerdir.

I- Doğal, arkeolojik ve etnografik anıtlar ve sitler, tarihi anıtlar ve sitler, II- Botanik ve zoolojik bahçeleri, akvaryum gibi yerler,

III- Bilim merkezleri ve Planeteryumlar (Gökevi, Gözlemevi, Rasathane), IV- Kütüphane ve arşiv merkezlerince sürekli olarak desteklenen sergi, galeri ve koruma kuruluşları,

V- Doğal rezervler,

VI- Bir sonraki maddedeki tanımlara uygun müzelerden sorumlu uluslararası, milli, bölgesel ya da yerel müze örgütleri, bakanlıklar,

VII- Müzeler ile ilişkili araştırma yapan, eğitim veren, arşivi olan, müzeyle ilgili diğer faaliyetleri de yapan kâr amacı gütmeyen kuruluşlar veya örgütler (Gerçek,1999:12).

2.3. Müzelerin İşlevleri

Hooper-Greenhill (1999:35-45) modern çağda müzelerin korumak, araştırmak ve iletişim kurmak olarak üç temel işlevi olduğunu belirtmiştir. Koruma işlevi buluntu ve numune koleksiyonlarını ve bunların bakımını içermektedir. Araştırma işlevi bu nesneler üzerinde yürütülen araştırmalar olarak tanımlanmaktadır. İletişim işlevi ise insanların hem bu nesnelere hem de onlara ilişkin araştırma sonuçlarına yaklaşmalarını sağlayan bütün etkinlikleri ve profesyonel uygulamaları içermektedir.

Buyurgan ve Mercin ise müzelerin eserleri toplama, belgeleme, koruma ve sergileme işlevlerini yerine getirdiklerini ayrıca 19. yüzyılda müzelerin eğitim işlevinin

(24)

de en az diğer işlevleri kadar belki de daha da fazla önem kazandığını belirtmektedirler (2005:74).

Benzer bir sınıflandırmada Shabbar tarafından yapılmıştır. Çeşitliliğine rağmen müzelerin hedefleri aynıdır diyen Shabbar (2001:68) bu hedefleri şöyle sıralamaktadır:

‘‘İlk hedef; müzenin uzmanlık alanına göre nesneleri ve malzemeleri toplayarak sergilemektir. İkinci önemli hedef belgelemedir: Yani bir nesnenin tarihini, kullanımını ve içeriğini saptamaktır. Üçüncüsü nesneleri özenli şartlarda korumak, onarmak ve depolamaktır. Dördüncü hedef araştırmacıların işini kolaylaştırmak ve beşinci hedef ise eğitimdir.’’

2.3.1. Müzelerin Toplama İşlevi

Müzelerin eserleri bir çatı altında toplama isteği, onların zaman ve mekân da dağınık bir takım objelerin kolaylıkla izlenmesini sağlama amacından kaynaklanmaktadır (Buyurgan ve Mercin,2005:56).

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de müzelerin başlıca işlevlerinden biri olan toplama işlevi müzeler tarafından farklı biçimlerde yerine getirilmektedir (Kayaalp, 2008:9). Müzeler toplama işlevini uzmanlık alanına göre (Shabbar,2001:68), satın alma, arkeolojik kazılar sonucunda, bağış yapma ve karşılıklı eser değiştirme yoluyla (Buyurgan ve Mercin,2005:74) fiziki alt yapısına göre kendi uzman personeli tarafından yürütür (Buyurgan ve Buyurgan,2007:56).

2.3.2. Müzelerin Belgeleme (Arşivleme) İşlevi

Müzenin esere ulaştıktan sonraki görevi elde ettiği her eserin ne olduğunu tam ve doğru olarak belirlemek ve belgelemektir (Buyurgan ve Buyurgan,2007:75). Bu işlem ile nesnenin tarihi, kullanımı ve içeriği saptanmaktadır (Shabbar,2001:68). Belgeleme işlemi neticesinde de eserler hem kolayca bulunabilmekte hem de kaybolmaları engellenebilmektedir.

(25)

Buyurgan ve Mercin’in (2005:58) Rona’dan (1999) aktardıklarına göre ise müzelerin belgeleme işlevi şöyle ifade edilebilmektedir:

“Belgelemeyi hem tespit etme hem de kolay ulaşabilme aracı olarak düşünürsek, kişisel ya da kuramsal bağlamda belli süreçlerin yazılı, görsel ve işitsel olarak kaydedilmesi; arşivlenmesi, bu belgelerin sistematik bir biçimde sınıflandırılmasıdır. Bu anlamda düşünüldüğünde belgeleme; eseri kaydetme, arşivleme, araştırma ve diğer amaçlar için sistemli sıralamadır denebilir.”

2.3.3. Müzelerin Koruma, Bakım ve Onarım İşlevi

Müzelerin en zor görevlerinden biride eserlerin korunmasıdır. Çeşitli müzeler asırlar öncesinden, malzeme olarak ısı ve ışık karşısında bozulabilen tarihi eserler barındırmaktadır (Buyurgan ve Buyurgan,2007:75). Bu kıymetli müze koleksiyonlarını en iyi şekilde gelecek nesillere ulaştırmak, yok olmalarını geciktirmek için de koruma işlevi ayrı bir önem arz etmektedir.

Müzelerin başlıca işlevi yerel, bölgesel ya da ulusal kültürü derlemek, bunu gelecek kuşaklar için korumaya almak, araştırmak ve toplumu bu konuda eğitmek olduğu için müzelerin koruma özelliği üzerinde daha fazla yoğunlaşılmaktadır (Merriman,2000:69).

2.3.4. Müzelerin Sergileme İşlevi

Sergileme müzelerde eserlerin insanlarla buluştuğu bölümü oluşturur. Müze sergilemelerinde amaç, koleksiyondaki nesneleri, halkın tanıyacağı biçimde düzenlemek ve bunlar hakkında bilgileri sunmaktır (Atasoy,1999:175).

Müzelerde ziyaretçinin sergilenen eserlerin tümünü görmesi olanaksız olduğundan, müzeler yeni ve çeşitli sergilemeler aracılığıyla halka hizmet götürmeye başladılar (Atasoy,1999:176). Yapılan çalışmalar da sahip oldukları koleksiyonların çok azını sergileyen müzelerde (Atasoy,1997:98) yeni gösterim tekniklerinin; daha çok eserin halkla buluşturulması, daha etkili öğrenme, obje hakkında limitsiz bilgi ve zaman

(26)

gibi konularda geleneksel sergileme tekniklerinin önüne geçtiğini göstermektedir (M. Erbay,1998:20).

Kudsioğlu (2004:155) yeni gösterim tekniklerini de dâhil ederek müzelerde sergilemenin;

1) Sabit Sergi Alanları (Müze teşhir salonları) 2) Değişen Sergi Alanları (Galeri, Sergi Salonları) 3) Gezici Sergileme Yöntemleri

4) Sanal Sergileme Yöntemleri olarak dört şekilde yapılabileceğini belirtmiştir.

2.3.5. Müzelerin Eğitim İşlevi

Toplumun bilimsel ve kültürel geçmişini yansıtan ve geleceğini biçimleyecek öğeleri araştıran, toplayan, koruyan, sergileyen, yaşatan ve yerleştiren yaygın eğitim kurumları olarak tanımlanan müzelerin, son yarı yüzyılda eğitimi en önemli işlevleri olarak kabul ettikleri görülür (Özkasım,1997:77).

Geçmişten geleceğe bir kültür köprüsü oluşturan müzeler (Yavuzoğlu ve Atasoy, 1997:104) temel işlevlerinden olan toplama, depolama, bakımını sağlamak gibi amaçlarının yanında sahip olduğu objeler çerçevesinde eğitime doğrudan katkıda bulunabilecek yapıya sahiptirler (Adıgüzel,2000:131). Müzeler başlı başına bir öğrenme ortamı olarak ta değerlendirilebilirler (Adıgüzel,2002:23).

Eğitim müzelerden vazgeçemez. Müzelerde yapılan her şey bilinçli niyetin dışında olsa bile eğitici değer taşır. Bu sebeple eğitimde etkili olabilmek için müzelerin eğitim işlevinden faydalanılması gerekmektedir (Harrison,1963:110).

Atagök (1999:137-138) günümüzde müzelerin; gözlem, mantık, yaratıcılık, hayal gücü ve beğeni duygusunun oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunabilecek başlıca yaygın eğitim kurumu olarak benimsenmekte olduğunu belirtmiş ve müzelerin eğitim işlevini yerine getirerek topluma sağlayabileceği katkıları şöyle sıralamıştır:

(27)

Müzeler objektif ve sistematik bir değerlendirme ile koleksiyonlarını sunduklarından süzülerek günümüze gelmiş değerleri gösterir.

Müzeler böylelikle insanlığın doğal gelişimini belgeler, bilgi verir.

Müzeler geçmişi sunar, insana insanlığın heyecanını verirken onun yaratıcılığına katkıda bulunur; yaratıcı gücü ve düşünceyi kamçılar.

Müzeler geleceği yönlendiren veya da yönlendirebilecek değerlerin yerleşmesini sağlar.

Müzeler yeni toplumsal değerlerin oluşmasını sağlar. Müzeler insanî değerleri geliştirir.

Müzeler bugünün teknolojik toplumundaki insana insanî değerleri sunarak, yalnızlığını giderir, eğlendirir.

Müzeler, toplumun bilimsel ve sanatsal gelişimine katkıda bulunur. Müzeler, insanın kendi toplumunu tanımasına neden olur.

Müzeler, toplumların birbirlerini tanımalarına, dolayısıyla kültürlerin birbirlerine yakınlaşmasına neden olur.

Buyurgan ve Mercin (2005:96) ise Atagök (1999) tarafından ifade edilen katkıları doğrular nitelikte, müzelerin eğitim rolünün bu denli önemli ve etkili bir hal almasının müze ziyaretlerinin de arttırılması gerçeğini ortaya çıkarttığını söylemektedirler. Günümüzde eğitime katkıları kabul edilen müzelere ziyareti kolaylaştıracak en güzel uygulamanın ise sanal müzeler yoluyla yapılabilecek olan müze gezileri olduğunu şu şekilde dile getirmektedirler:

‘‘ İnternet müzelere gelemeyen, ama eserlere ulaşmak isteyen bireylere erişim imkânı hazırlar. Eğitimciler gidilmesi güç olan müzelere ulaşabilmesi ve öğrencilerin araştırmalara teşvik edilmesi için interneti bir bilgiye erişim aracı olarak kullanabilirler’’ (Buyurgan ve Mercin, 2005:53).

2.4. Müze Çeşitleri

Müzeler yaşamın kendisi kadar çeşitli olma eğilimi gösterirler (Levy,2001:47). İnsan yaşamındaki değişim ve ilerleme süreçleri dikkate alındığında müze türlerinin artışı olağan bir durumdur. İlk zamanlarda çoğunlukla arkeoloji ve etnografya ağırlıklı olan müzeler şimdilerde yüzlerce türe ulaşmıştır (Buyurgan ve Mercin,2005:31).

(28)

ICOM’un Hollanda’da 5 Eylül 1989’da toplanan 16.Genel Kurulu’nda benimsenen ve Norveç’te 7 Temmuz 1995’te toplanan 18.Genel Kurul’da yeniden düzenlenerek kabul edilen çağdaş anlamdaki müze tanımı neticesinde bir sonuç bildirgesi de yayınlanmıştır. Bu bildirgenin 2. maddesinin (1.a) şıkkında müzelerin ana tanımının;

I. Bağlı olduğu idari birime göre, II. Bölgesel özelliğine göre, III. İşlevsel yapısına göre, IV. Koleksiyon çeşidine göre,

değişmeyeceği bildirimi aynı zamanda müze türlerine ilişkin genel bir gruplamanın da yapılmasına olanak verir. Buradan yola çıkarak geniş anlamda müzelerin türleri yukarıda sayılan dört bölümde değerlendirilebilir (Madran,1999:7).

Madran (1999:7-8) tarafında da bu bölümler baz alınarak oluşturulan müze türleri;

1- Koleksiyonlarına,

2- Bağlı oldukları idari birime, 3- Hizmet ettikleri bölgeye, 4- Hitap ettikleri kitleye,

5- Koleksiyonlarını sergileme yöntemlerine göre olmak üzere beşe ayrılmıştır.

2.4.1. Koleksiyonlarına Göre Müzeler

Koleksiyonlarına göre sınıflandırılan müzeler; yarar sağlama ve zevk alma özelliklerini dikkate alma ve öğrenme amacıyla bir araya getirilmişlerdir (Buyurgan ve Mercin,2005:32). Bu müzeler şu şekilde sıralanabilirler:

• Genel Müzeler • Arkeoloji Müzeleri • Sanat Müzeleri • Tarih Müzeleri • Etnografya Müzeleri • Bilim Müzeleri • Askeri Müzeler • Endüstri Müzeleri vb.

(29)

2.4.2. Bağlı Oldukları İdari Birime Göre Müzeler • Devlet Müzeleri

• Yerel Yönetim Müzeleri • Özel Müzeler

• Askerî Müzeler

• Ticari Kuruluş Müzeleri

• Üniversite Müzeleri (Madran,1999:8).

2.4.3. Hizmet Ettikleri Bölgeye Göre Müzeler

Coğrafi alanlardan yola çıkılarak yapılan müze gruplamasıdır (Madran,1999:8). • Ulusal Müzeler

• Bölgesel Müzeler • Yerel Müzeler

2.4.4. Hizmet Ettikleri Kitleye Göre Müzeler

Müzelerin toplumla ilişkilerinden yola çıkılarak, toplumun belirli kesimlerini (çocuklar, gençler, öğrenciler, akademisyenler, özel koleksiyonerler gibi) hedef alarak yapılan gruplamadır (Madran,1999:8).

• Eğitici Müzeler • Uzmanlaşmış Müzeler • Genel Toplum Müzeleri

2.4.5. Koleksiyonlarını Sergileme Yöntemlerine Göre Müzeler

Daha çok mekânsal bağlantılar yorumu ile yapılan gruplamadır (Madran, 1999:8).

• Geleneksel Müzeler • Açık Hava Müzeleri • Anıt Müzeler

Ayrıca müze literatürüne yakın dönemlerde girdiklerinden kapsamları daha netleştirilememiş (Madran,1999:9) diğer müze türleri ise şunlardır;

(30)

• Bilim ve Teknik Müzeleri • Ekomüzeler

• Ekonomüzeler • Planetaryumlar • Sanal Müzeler.

Buyurgan ve Mercin (2005:51) yukarıda yapılan sınıflamaların dışında gelişen farklı tür müze örnekleri olduğunu ve Madran (1999) tarafından kapsamının netleştirilemediği söylenilen sanal müzelerin de dâhil edilerek ‘İşlevlerine Göre Farklı Müzeler’ başlığı altında sundukları müze türleri ise şunlardır;

• Tek Kişilik veya Bir Nesneyi Konu Alan Müzeler • Atatürk Evleri

• Devrim Müzeleri • Sanal Müzeler.

2.5. Müzeciliğin Tarihi Gelişimi

2.5.1. Dünyada Müzecilik

İnsanlar insanlık tarihi boyunca, unutmaya ve unutulmaya karşı hep sürekli bir direniş ve savaş içerisinde olmuşlardır. Unutulmaya karşı verilen bu savaşta her türlü tarih yazıcılığını, kütüphaneleri, arşivleri ve müzeleri ortaya çıkartmıştır. Bu savaşın başarıya ulaşmasında en büyük paylardan biri şüphesiz ki müzelere aittir. Çünkü müzeler tarihin laboratuarlarıdır (Gerçek,1999:2)

Dünyada kurulan ilk müze binası (Buyurgan ve Mercin,2005:64) İskender’in ölümünden sonra Mısır’da hüküm süren Ptoleme sülalesinden Ptoleme Filadelf (edebiyat ve tarih ile ilgilenen bu nedenle el yazması levha ve hayvanat koleksiyonlarını toplayan) tarafından M.Ö. 300 de kurulmuştur.

Tarihte günümüz müze kavramına en yakın uygulaması ise Antikçağda Atina’da görülür (Şentürk,2008:4). Antikçağda müzeler bilgiyi ve sanatı halka ulaştırma çabasının bir sonucu olarak kendini gösterirken, Ortaçağda ise; kilise ve manastırlardaki

(31)

zengin eşya koleksiyonları dışa kapalı dini gruplar tarafından gözlerden uzak olarak toplanıp keşfedilecekleri günü beklemişlerdir (Karabıyık,2007:4).

Rönesans döneminde antik eserlerle birlikte, çağdaş sanat eserleri de biriktirilmeye başlanmış ve koleksiyonlar artık zaman zaman teşhirde edilmiştir (Gerçek,1999:2). 17. yy da Rönesans dönemi sanat eserlerinin de koleksiyonlara girmesi ve bunların özellikle de büyük saraylarda konularına göre sistematik olarak gruplandırılması müze bilincinin oluşmasını sağlamıştır (Buyurgan ve Mercin, 2005:65).

1746 yılında Fransız yazar La Font Saint Yenne tarafından halkın gezebileceği müzeler kurulması fikri ilk kez ortaya atılmıştır (Gerçek,1999:5). 1789 Fransız Devrimi ve getirdiği toplumsal yenilikler ile dini, monarşik ve feodal kimliklerden uzak, halka hitap eden müzecilik anlayışı oluşmaya başlamıştır. Ayrıca koleksiyonlar 18. yy ile birlikte özelliklerine göre değerlendirilip, arşivlenmeye ve sunulmaya başlanmıştır (Madran,1999:5). Bu gelişmelerin ardından 1793 yılında da Fransa da Avrupa’nın ilk halka açık müzesi olan Louvre açılmıştır (Sağdıç, 2008:4; Ata,2002: 48).

19. yüzyıl ise müzelerin ve müzeciliğin altın çağı olarak adlandırılabilir. Başta Yunanistan, Mısır, Osmanlı ve Hint ülkelerinden getirilen eserler olmak üzere doğudan Avrupa’ya taşınan antik eserler, Avrupa müzelerini birer kültür ve sanat tapınağına dönüştürmüştür. Bu dönemde müzeler gerçek anlamda kurumsallaşmışlardır (Madran, 1999:5).

20. yüzyıl ise müzeler ve müze eğitimi açısından parlak bir dönem olmuştur (Buyurgan ve Mercin,2005:65). 20. yüzyılda eğitimde belli bilgilerin öğretilmesine dayanan öğretmen, kitap ve sınıf merkezli yaklaşımdan öğrenci merkezli, yaşantılara dayalı sınıf dışı eğitim ortamlarına geçilmeye başlanması, öğretimde öğrencilerin aktif olarak birincil kaynaklardan araştırma yapması ve deneyim oluşturmasının öneminin vurgulanması müzelerin eğitimdeki önemini arttırmıştır (Akmehmet,2008:51).

20. yüzyıl sonlarına doğru ise müze ve okul ilişkisi daha da gelişerek belli bir sisteme oturmaya başlamıştır. Eğitim felsefelerinin tartışmaya açılması ve özellikle 1980 sonrasında okulların öğretim programlarında yenilikler yapılması ile müzelerin,

(32)

okulların eğitim çalışmalarını destekleyeceği dile getirilmeye başlanmıştır. Bu da okulların müzelere daha fazla ilgi göstermesini sağlamıştır (Akmehmet,2008:51).

20. yüzyıl müzeciliğinin en önemli gelişmelerinden biri de hem Türkiye’de hem de diğer ülkelerde yaptığı çalışmalar ve toplantılarla çağdaş müzeciliğin temellerini atan Uluslararası Müzeler Konseyi’nin (ICOM) kurulmuş olmasıdır (Buyurgan ve Mercin, 2005:66). Bu konsey ile müzecilikte niteliksel anlamda standartlar belirginleşmiştir (Karabıyık,2007:12).

21. yüzyılın eşiğinde ise kültürel değerlendirme alanında yadsınamaz bir yeri olan sanal müzeler hayatımıza girmiştir (Madran,1999:11). Müzeler günümüzün en popüler iletişim ve bilişim kaynağı olan web sitelerini ve onları ulaştıran bilgisayarları da kullanarak kültür, sanat ve eğitime katkı yapmaktadır. Özellikle müzesi veya farklı müze türleri olmayan kentlerde, bilgiyi elde etme ve onları eğitim amacıyla kullanma açısından sanal müzeler günümüzde son derece önemli bir kaynağı oluşturmaktadırlar (Buyurgan ve Mercin,2005:55).

2.5.2. Türkiye’de Müzecilik

Müzeler kültürlerin yaygın ve aynı anda çok insana kitlesel olarak ulaşan bir dışavurum aracı olarak değerlendirildiğinde, ulusların uluslar arası platformlara taşınmasının etkin yöntemlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Osmanlı Devletinin son dönemlerinde ve Türkiye Cumhuriyeti’nde bu bilinçle müzeler oluşturmak hedeflenmiştir (Madran ve Önal,2000:174).

Türklerde müze kavramının temeli olan koruma ve sergileme düşüncesi 13. yüzyılda Anadolu Selçukluları ile başlamaktadır. Selçuklu saraylarında armağanların saklandığı ve bunlar için özel odalar tahsis edildiği bilinmektedir (Südor,2007:27).

Osmanlı Devletinde ise kurumsallaşmış müzecilik yolundaki ilk çalışmalar 1845 yılından itibaren Harbiye Nazırı Fethi Ahmet Paşa’nın girişimleri ile başlamıştır. 16. yüzyıldan sonra silah deposu olarak kullanılan Topkapı Sarayı’nın 1. avlusunda yer alan Aya İrini Kilisesinin (St. Irene) 1846 yılında (Abdülmecit Dönemi) düzenlenmesi ve Topkapı Sarayında birikmiş çeşitli hediye, ganimet ve silahların buraya taşınmasıyla

(33)

Mecmua-i Esliha-i Atika ve Mecmâ-i Asar-i Atika adlı askeri malzeme ağırlıklı bir müze kurulmuştur (Madran ve Önal; 2000:175). Böylece ilk Türk müzesinin bir askeri müze olduğundan söz edilebilir (Madran,1999:12).

Aya İrinideki eski eser koleksiyonlarının gelişmesi sonucu mekan ihtiyacından kaynaklanan ilk müze binası Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) adı ile (Madran, 1999:12) Temmuz 1869 tarihinde yapılmıştır (Buyurgan ve Mercin,2005:69). Tanzimat Dönemi Maarif Nazırlarından Saffet Paşanın girişimleri ile kurulan Müze-i Hümayun’un ilk müdürü Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden İngiliz Goold’dur. Sonra Terenzio ve daha sonra ise Anton Dethier müzenin müdürlüğünü üstlenmişlerdir (Madran ve Önal,2000:176).

1872 yılında Müze-i Hümayun müdürü olan Dethier tarafından 1874 yılında 36 maddelik ilk Asar-ı Atika Nizamnamesi (Eski Eserler Tüzüğü) yayınlanmıştır (Sezgin ve Karaman,2009:9). Nizamname ile arkeolojik çalışmalar belli bir düzene girmiş ve eser kaçakçılığı yapanlara belli cezalar getirilirken, müzeye eser getirenler ödüllendirilmiştir (Buyurgan ve Mercin,2005:71).

Alman Dethier’in 1881 yılındaki ölümü üzerine eski eserlere dair bilgisi ve ilgisi olan bir kişi aranmaya başlanmıştır (Yücel,1999:48). Bunun üzerine 11 Eylül 1881 yılında Osman Hamdi Bey müze müdürü olarak atanmıştır. Bu olay Türk müzecilik tarihinde başlı başına bir olay olur ve seneler süren yabancı müze yöneticilerinin dönemi kapanarak artık hiç değişmemek üzere Türk müzecilerinin dönemi başlar (Buyurgan ve Buyurgan,2007:84).

Osman Hamdi Bey Asar-ı Atika Nizamnamesini (Eski Eserler Tüzüğü) 1889 yılında yeniden düzenleyerek eski eserlerin yurtdışına çıkarılmasını engellemiştir. Arkeolojik kazılarda elde edilen eserlerin Çinili Köşk karşısına yaptırdığı Arkeoloji Müzesine getirilmesiyle de müzenin zenginleştirilmesini ve bir imparatorluk müzesine dönüşmesini sağlamış ayrıca müzelerde sistematik yayın yapılmaya başlamasının ilk adımlarını atmıştır (Madran ve Önal,2000:176). Türkiye’de ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mektebi de onun girişimleri ile açılmıştır.

(34)

1892 yılında Osman Hamdi Bey, erkek kardeşi Hâlil Ethem Bey’i müdür yardımcısı olarak atar. Yirmi yıl birlikte çalışırlar, bu dönem Türk müzeciliğinde altın çağ olarak bilinmektedir. 1910 yılında Osman Hamdi Beyin ölümü üzerine kardeşi Halil Ethem Eldem müze müdürlüğüne getirilir (Sezgin ve Karaman,2009:10). Bu dönemde eserler sistemli bir şekilde sergilenir, depolanır ve bilimsel kaidelere uyulur (Südor, 2006:28). Ayrıca Halil Ethem Bey Osmanlı’nın kültür kurumlarının Türkiye Cumhuriyeti’ne aktarılmasında etkin rol almış ve çok önemli katkıları olmuştur (Buyurgan ve Mercin,2005:73).

1920’li yılların başında başlayan kültür ilişkili çalışmaların odak noktası müzeler olmuştur (Madran ve Önal,2000:178). Ankara’da ilk Büyük Millet Meclisinin açılışından hemen sonra kurulan Milli Hükümet 9 Mayıs 1920 günü meclis toplantısında okuduğu programda; ‘‘ Milli eski eserlerimizi bir an önce derleyerek korumayı ….’’ amaçları arasında saymış, ertesi gün işe başlayan yeni hükümette Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Türk Asar-ı Atikası Müdürlüğünü kurmuştur (Önder, 1989:1837).

O güne kadar illerde açılmış olan müzelerin geliştirilmesi, müzelik değerdeki her tür maddi kültür eserlerinin derlenmesi, korunması ve sergilenmesi işlerini yürütecek olan müdürlük kısa bir süre sonra Hars Müdürlüğü adını almıştır (Önder,1989:1837).

1920’li yıllarda Büyük Millet Meclisi İcra Vekilleri Reisi olarak Fethi Okyar’ın okuduğu ve meclisin onayladığı bir beyannamenin ”Maarif” ile ilgili kısmında da okul müzeleri kurulması ile ilgili bir karar yer almıştır (Ata,2002:58).

‘‘Okul Müzesi’’ kavramının pedagojik bir anlayışla eğitim sürecine katılmasında önemli rolü olan Satı Bey’dir. Satı Bey ülkede var olan müzelerin genel müzeler olarak sınırlı kaldığını buna ek olarak bir de ‘‘ Talim Terbiye Müzesi’’ veya ‘‘Maarif Müzesi’’nin de kurulmasını önerir. Satı Bey’in önerilerinin aynen benimsenmesiyle ilk okul müzesi 1 Mart 1926 yılında açılmıştır ( F. Öztürk, 2000:190-193).

5 Kasım 1922 tarihinde Atatürk’ün emriyle Müzeler ve Asar-ı Atika Hakkında Talimat adlı bir genelge yayınlanmış ve valiliklere gönderilmiştir. Önder’in (1989:

(35)

1837) ifade ettiğine göre bu genelge de müze müdürlerinin ve memurlarının görev ve sorumlulukları açıklanmış, arkeoloji ve etnoloji bilim dalları ile ilgili maddi kültür eserlerinin derlenmesi, korunması ve yeni müzeler kurulması gerekliliği bildirilmiştir.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında ise müzecilik çalışmaları Cumhuriyet’in aydınlanmasının bir parçası olarak devam etti (Alp,2008:2). Cumhuriyet’in ilanının ardından 3 Nisan 1924 tarihinde Topkapı Sarayı’nın onarılarak mevcut eşyası ile birlikte milli bir müze olarak ziyarete açılması kararlaştırıldı (Sezgin ve Karaman, 2009:10). 1925 yılında çıkarılan bir kanunla tekke, türbe ve zaviyeler kapatıldı. Buralarda bulunan tarih, sanat tarihi ve etnografya ile ilgili müzelik değerdeki eski eserlerin toplanması kararlaştırıldı ve eşyaları bölgelerinde ki müzelere kaldırıldı (Önder,1989:1839).

Gerçek’in (1999:393) belirttiğine göre Atatürk; Konya da bulunan Mevlana Türbesi ve Dergâhı’nın kapatılmayarak mevcut eşyası ile birlikte korunmasını ve müze olarak açılmasını istemiştir. 2 Mart 1927 tarihinde de Konya Müzesi olarak açılmıştır (Önder,1989:1839).

15 Nisan 1928 günü Cumhuriyet döneminin ilk müze binası olan Ankara Etnografya Müzesi Atatürk’ün direktifleri neticesinde açılır. 24 Nisan 1934 tarihinde Ayasofya ve 20 Eylül 1937 yılında da Dolmabahçe’de Veliaht Dairesi Resim ve Heykel Müzesi olarak açılmıştır (Önder,1989:1840-1841).

1947 yılında UNESCO’nun yardım ve teşvikiyle kurulan Uluslararası Müzeler Konseyi’ne Türkiye’de aynı yıl katılır (Gerçek,1999:182). 1960’lı yıllarda müze binalarının yapımı yeniden hız kazanır. 1970’li yıllarda da 1960’lı yıllarda görülen ‘Tek tip projeli’ müze bina inşaları devam eder. 1980’li yıllarda yerel kültüre verilen önem artar. Müzelerin çoğunluğu Kültür Bakanlığına bağlıdır. Teknolojik değişimle birlikte müzelerde; cesur, atak ve aşırı yenilikçi bir hareketlenme başlamıştır (F.Erbay, 1997:72). 1990’lı seneler de vakıf ve özel müzelerin sayısında artış gözlenir (Karabıyık, 2007:20-22). Ülkemizde ilk sanal müze çabaları da 1990 yılında Topkapı Sarayındaki bazı koleksiyonların sanal ortama taşınma teşebbüsleri ile başlar (Atagök ve Özcan, 2001:42)

(36)

2000’li yıllarda Osman Hamdi ve Hamit Zübeyir Koşay gibi kimselerin izinden giden, gayretli arkeolog-müzeci, sanat tarihçi müzecilerin çabalarıyla çağdaş müzeciliğe erişme yolunda bir hayli yol kat edilmiştir (Ata,2002:65). Hem bağlı olduğu kurumlara göre hem de koleksiyonlarına göre son yıllarda farklı müze türlerinin niteliği bakımından gelişmeler önemlidir (Buyurgan ve Mercin,2005:83).

2.6. Sanal Müzeler

William Paisley 1968’de bilgisayarın müzelerdeki kullanımını ve sağlayacağı yeni olanakları şu şekilde işaret ediyordu:

“1980’lerde bir gün, bir araştırmacı büyük bir müzeye girecek, araştırma salonunda bir bilgisayar terminalinin karşısına oturacak ve örneğin; teknelerin betimlendiği bütün yapıtları görmek isteyecek. Dünyadaki bütün önemli koleksiyonlardaki, müze depolarında ve gezici sergilerde olanlar da dâhil, yapıtları görmeyi bekleyecek ” (Paisley,1968; akt. Özer,2007:20).

Bir zamanlar sadece hayal olan bir takım fikirler teknolojik gelişmelerin neticesinde hayat bulmaya başladı. Tek bir mekânda bir toplumun geçmiş, bugün ve geleceğini ele alabilme olanağını veren müzeler (Adıgüzel,2009:97) bilginin kolay ve ucuz şekilde erişebilir olmasını sağlayan internetin ve sahip olunan diğer teknolojik gelişmelerin etkisiyle bir değişim ve uyum sürecine girdi.

Bu süreç neticesinde çoğu müze bilgisayar ve internet teknolojisine göre yeniden yapılandırıldı ve yaşanan güne adapte olma, kendini hep canlı tutma adına sanal ortama uyarlandılar. Sanal müze olarak anlam bulan uyarlanma süreciyle müzeler; tüm insanlığın ortak kullanımına açılan, günlük hayatta hızla yaygınlaşan, sıkça ziyaret edilen ve benimsenen bir oluşum haline geldi.

Sezgin ve Karaman’ın (2009:19) Shapiro’dan (2000) aktardıkları bir araştırma sonucuna göre; 120 ülke de online (sanal) olarak 10.000 üzerinde müze vardır. Bu müzelerden bazılarına karşı olan sanal dünyadaki katılım, gerçek müze gezilerinden çok daha fazladır. Bu bağlamda günün uzun bir dilimini gönüllü ya da gönülsüz olarak bilgisayar başında geçirmeye başlayan çağımız çocuklarının, gençlerinin ve

(37)

yetişkinlerinin sanal müzelere olan ilgilerinin, gerçek müzelere olan ilgiden fazla olması sonucu günümüz şartlarında bizleri şaşırtmayacak bir hakikat olarak karşımıza çıkmaktadır.

2.6.1. Sanal Müze Tanımları

Çeşitli uygulamaları ile neredeyse tüm müzelerin gündemine girmeye başlayan sanal müzelerin henüz tanımı konusunda bir uzlaşmaya varılamamıştır (Özer,2007: 22).

Schweibenz (1999) sanal müzeyi şu şekilde tanımlamaktadır:

Değişik medya imkânlarından faydalanılarak hazırlanmış sayısal nesneleri ve bunlara ait bilgileri barındıran, ziyaretçi ile iletişimin kesintisiz olması ve muhtelif erişim şekillerini karşılamak için alışıldık iletişim metotlarının ötesine geçen, dünya çapında erişimini olanaklı kılmak amacıyla fiziksel anlamda bir mekâna ihtiyaç duymayan müzelerdir (akt. Haseki,2008:58)

Tepecik’e (2007:235) göre sanal müze; ‘‘Görüntü aktarma teknikleri ve iletişim teknolojileri yardımıyla gerçek müzenin internet ve bilgisayar ortamına taşınmış hâlidir.’’

Çolak’a (2006:9) göre sanal müze; ‘‘Fiziksel olarak bir bütünlük içinde bulunmayan ancak benzer özellikler taşıyan sayısallaştırılmış koleksiyonu, yapay bir ortamda erişime sunarken, ziyaretçisine gerçek müze deneyiminde olan sınırları yıkmasına olanak veren uygulamadır.’’

Andrews (1998) ise sanal müzeyi şöyle tanımlamaktadır:

Sanal müze; çeşitli ortamlarda oluşturulmuş dijital objelerin birbirleriyle ilintili, mantıklı bir koleksiyonudur. Bağlantılılık ve çeşitli giriş noktalarına sahip olma kapasitesiyle, ziyaretçilerin gereksinimleri ve ilgilerine karşı çok daha esnek olarak, geleneksel iletişim ve etkileşim yöntemlerinin ötesine geçer. Gerçek yeri ve mekânı yoktur. Objeleri ve bunlarla ilgili bilgiyi bütün dünyaya yayabilir (akt. Özer,2007:23).

(38)

2.6.2. Sanal Müze Türleri

Werner Schweibenz (2004:3) sanal müzeleri; Broşür Müze, İçerik Müze, Öğretici Müze ve Sanal Müze olmak üzere dört başlıkta açıklamıştır.

Broşür Müze (The Brochure Museum)

İletişim bilgileri, koleksiyonların bilgileri gibi müze hakkında temel bilgileri içeren bir web sitesi niteliğindedir. Amaç potansiyel ziyaretçileri müze hakkında bilgilendirmektir.

İçerik Müze (The Content Museum)

Müze koleksiyonlarını online (çevrimiçi) sunan ve sanal ziyaretçiyi koleksiyondaki nesneleri keşfetmesi için davet eden sanal bir uygulamadır. Bu uygulamada içerik nesne yönelimli bir yöntem ile sunulur ve temelde koleksiyon veritabanı ile benzerlik görülür. İçeriğin eğitici ve öğretici olarak geliştirilmemesi nedeniyle, konunun uzmanları tarafından kullanımı daha uygundur. Bu tür müzelerin amacı müze koleksiyonlarının ayrıntılı tasvirini sağlamaktır.

Öğretici Müze (The Learning Museum)

Sanal ziyaretçilere yaşlarına ve bilgi düzeylerine göre erişim noktaları olanağı sunan müzelerdir. Bilginin sunumu nesne yerine içerik merkezlidir. Öğretici olma (didaktik) amacıyla geliştirilmiş bu tür sanal müzelerde, ziyaretçinin ilgilendiği konuda ek bilgilere ulaşılabilmesi ve siteyi yeniden ziyaret etmesini teşvik edecek bağlantılar bulunur. Öğretici müzede amaç sanal ziyaretçinin online koleksiyon ile kişisel bir ilişki kurmasını sağlamaktır. İdeal olarak da sanal ziyaretçi gerçek müzeye gerçek nesneleri görmek için gelecektir.

Sanal Müze (The Virtual Museum)

Öğretici sanal müzelerin bir sonraki adımıdır. Söz konusu müzenin koleksiyonu hakkında bilgi sunmanın yanında diğer kurumların sayısal (dijital) koleksiyonları ile de bağlantı kurmak amaçlanır. Bu duvarsız müze fikrinin bir uygulamasıdır.

Şekil

Tablo 3.1.1: Çalışmanın  Araştırma  Deseni
Tablo 3.3.1.1: Türk Tarihinde Yolculuk Ünitesi  Başarı Testi Madde Analizi Sonucu
Tablo  4.1.1.1:  Deney  ve  Kontrol  Gruplarında  Bulunan  Öğrencilerin  Başarı  Testi  Ön  Test Puanlarına İlişkin Bağımsız Gruplar İçin t-Testi Sonuçları
Tablo  4.2.1.1:  Kontrol  Grubu  Öğrencilerinin  Başarı  Testi  Ön  Test  İle  Son  Test  Puanlarına  İlişkin Bağımlı Gruplar İçin t-Testi Sonuçları
+3

Referanslar

Benzer Belgeler

On the other hand, when the higher concentration of RNA (0.048 wt%) was used, the formation of den- sely particles was observed even after 2 min, suggesting the signif- icance of

Throughout the 14th century, the members o f the Catholic and Orthodox Church­ es took over many civil and administrative functions in the Albanian littoral cities of

Sağir-i mümeyyez mülkü bey’in câlib, şer’anın salib olduğunu temyiz edecek derecede nef’ ve zaruri fark eden sağirdir ki bunun tasarrufat-ı kavliyesi kendi

Figure 4.6: a) Bare Fiber Polisher (Krelltech,Trig where 1 is a motorized rotating sand paper and 2 is a holder to which the fiber is attached, b) 3D printed holder, c)

With the growing body of evidence showing relatively similar survival rates with any of the surgical strategies adopted, randomized studies are needed to compare various greater

Bu  çalışma,  hastane,  otogar,  metro,  alışveriş  merkezleri,  okullar,  endüstriyel  mutfaklar  gibi 

farklılaşmaktadır. Diğer bir deyişle mesleki kıdemi fazla olan sınıf öğretmenlerinin.. mesleki kıdemi daha az olan sınıf öğretmenlerine göre engelli

Bu tezin amacı, sıcak iklim bölgelerinde geçmişten günümüze yaygın olarak kullanılan pasif evaporatif soğutma metotlarını inceleyerek, Antalya kenti bina ve