• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.7.2. Türkiye’de Sanal Müzelerin Tarihi

“Sanal Müze” düşüncesi, ülkemizdeki gerçek, modern ve çağdaş sanat müzeleri eksikliğinin getirdiği ölçütsüz, topluma yönelik eğitim çabalarının çok cılız kaldığı bir ortama yönelik irdelemelerin dile getirilmesine … dikkat çekmeyi amaçlayan bir dizi eleştiri yazısı ile başlamıştır (Gürel,2007:221).

Türkiye’nin ilk sanal müze çabaları 1990 yılında Topkapı Sarayı’nın bazı koleksiyonlarının internette tanıtılması amacıyla başlamıştır. Topkapı Sarayı projesi olarak bilinen bu çalışmada amaç fotoğraf, gravür gibi nesneleri gelişmiş bir ara yüz vasıtasıyla bir araya getirerek onlara kolay erişimi sağlamaktı. Fakat sponsor bulunamadığı için 20 teknik fotoğraf ve 10 çizimlik bir CD olarak kaldı. 1993 yılında Türkiye interneti kullanmaya başladı ve ilk sanat müzesi web sitesinin oluşturulması Kemal Atatürk tarafından 1937 de kurulan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi için olmuştur. Resim formatında 269 resmin özellikleri dahil 16 heykelin görüntüsü ile birlikte etkileşimli çevresel toplu görüntülerinin (Quick Time Virtual Reality) kullanıldığı site dünyadaki ilk

örneklerdendir. Mimar Sinan Üniversitesince yapılan bu çalışma profesyonel Türk grafik ve multimedya (çoklu ortam) tasarımcıları tarafından yaratılmış ilk Türk (sanal) web müzesi ve ilk web sitesi olma özelliğini taşıyordu (Atagök ve Özcan,2001:42).

1996’da Sabancı Resim ve Heykel Koleksiyonu’nu tanıtan web sitesi hayata geçirilmiş oldukça basit bir ara yüz tasarımı olmasına karşın oldukça çok sayıda kişi tarafından ziyaret edilmiştir. Bu siteden sonra 1997’de Rahmi Koç Müzesi ve Sadberk Hanım Müzesi siteleri ziyarete açılmıştır (Sağdıç,2008:35).

Aynı yıl Borusan Kültür ve Sanat Merkezi internet üzerinden tüm sergilerini ve arşivlerini sergilemeye başladı. Böylece son 10 yılın Türk sanatçılarının çalışmalarını tüm araştırmacıların erişimine açmıştır (Atagök ve Özcan,2001:43).

Basit web broşüründen sanal müzelere geçiş ise, etkileşimli üç boyutlu sergilemeleri sağlayan araçlarla mümkün olmuş Türk Müzecileri de bunu çabucak sitelerine uyarlamışlardır (Sağdıç,2008:36).

Örneğin; Yıldız Teknik Üniversitesi Müze Çalışmaları Bölümü ve Multimedya Tasarım Bölümü bir çalışma başlatarak 1998 yılında Topkapı Sarayı Harem Odalarını ve Atatürk’ün Dolmabahçe Sarayındaki Odasını ve Rahmi Koç Müzesini sanal olarak ziyarete açtılar. 1998 yılının sonuna doğru aynı grup Sanal Müze kavramının gerçek fiziksel bir ortama ihtiyacı yok hipotezinden hareketle Türkiye Etkileşimli Müzesini (Interactive Museum of Turkey) yarattılar. Asıl amaç tarihsel bir süreç içerisinde Türk kültür ve sanatını tanıtmak, sanal galeriler ve elektronik kütüphaneler kurarak Türk sanatı hakkında günlük gazeteler ve makaleler yayınlamaktı (Atagök ve Özcan, 2001:44).

Tüm bu gelişmeler neticesinde de Avrupa Görsel İşitsel Gözlemevi’nin 1998 raporuna göre; Türkiye de kamu ve özel sektör multimedya projelerine büyüyen bir ilgi gösterdi ve bu sebeple Türkiye medya ve iletişim teknolojileri alanlarında en hızlı büyüyen ülke olarak kabul edildi (Atagök ve Özcan,2001:44).

2.8. Sosyal Bilgiler Dersi ve Sanal Müzeler

Eğitimde belli bilgilerin öğretilmesine dayanan öğretmen, kitap ve sınıf merkezli yaklaşımdan; öğrenci merkezli, yaşantılara dayalı sınıf dışı eğitim ortamlarına geçilmeye başlanması, öğretimde öğrencilerin aktif olarak birincil kaynaklardan araştırma yapması ve deneyim oluşturmasının öneminin vurgulanması (Akmehmet, 2008:51) çok kültürlü yaşama saygı duyulmasını sağlayan müzelerin (Alpören ve Özdeş,1998:37) Sosyal Bilgiler öğretimindeki önemini arttırmıştır.

Sosyal Bilgiler öğretim programının uygulanması ile ilgili açıklamaların yer aldığı İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretim Programı ve Kılavuzu incelendiğinde müzelerin eğitim amaçlı kullanımına değinilen iki maddenin varlığı göze çarpmaktadır.

Madde 13’te (MEB,2005:9) öğretmenlerin inceleme gezilerine önem vermeleri ve bu gezileri pazaryerine, resmi dairelere, fabrikalara, sergilere, arkeolojik kazılara, atölyelere, müzelere ve tarihi mekânlara (tarihi yapılar, müze-kentler, savaş alanları) yönelik yapmaları belirtilmiştir.

Madde 15’te (MEB,2005:10) ise öğretmenlerin telekomünikasyon hizmetlerini (internet gibi) imkânları ölçüsünde Sosyal Bilgiler dersinin bir parçası yapmaları ve gezi düzenleyemediği mekânlara internet yardımıyla sınıf içinde sanal geziler düzenlemeleri beklenmektedir.

Çağımız müzelerinin duvarsız sınıf olarak tanımlandıkları, eğitimde önemli mekânlar oldukları ve ciddi bir öğrenme potansiyeli barındıkları üzerinde önemle durulurken (Onur,2010:29) ayrıca ifade edildiği üzere Sosyal Bilgiler öğretim programı içinde müze gezilerinin önemi ortada iken okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin çeşitli izinleri ve prosedürleri gerektiren müze gezilerine pek sıcak bakmadıkları da bir gerçektir.

Örs, San, Tekeli ve Topuz’un (2000:12) ‘‘ Türkiye’de birçok öğrenci ilkokuldan lisenin sonuna kadar hiç müzeye gitmeden mezun olabilmektedir’’ şeklindeki tespitleri yukarıda ifade edilen gerçeği destekler niteliktedir. Oysaki etkili ve sorumlu vatandaş yetiştirmenin yanı sıra insanlığın bir parçası olduğu bilincini taşıyacak bireyler

yetiştirmek (MEB,2005:6-7) amacını güden Sosyal Bilgiler dersinin özellikle ilköğretim ikinci kademeyi oluşturan 6. ve 7. sınıf Sosyal Bilgiler ders kitapları üniteleri ve hazırlanan etkinlik örnekleri birçok müze gezisini gerektirebilecek nitelikte içeriklere sahiptir. Buna rağmen müfredatın sadece ders kitapları yoluyla işlenilmesi, çeşitli sebepler öne süren okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin müzelerin eğitim amaçlı önemini göz ardı ederek, müze gezileri düzenlememeleri günümüz gelişmeleri karşısında eksik bir uygulamadır.

Seidel ve Hudson (1999:42-44) okullarda müze gezilerinin yapılmamasının gerekçelerini dört başlık altında sıralamaktadır.

1) Pahalı Giriş Ücretleri

Okullar için bedava olan pek çok müzenin olduğu kesin olmakla birlikte pek çoğununda giriş ücreti çok ağırdır. Bazen giriş ücretleri okulların gidemeyeceği kadar yüksektir. Karar vericilerin bir öğretim kaynağı olarak müzelerin önemini anlamaları ve okulların müze girişlerini ücretsiz yapmaları önemli bir husustur.

2) Gezi Masrafları

Okulların diğer bir masrafı gezi ücretidir. Müzelerin çok uzakta olduğu yerlere ulaşım ücreti önemli bir sorun olarak kurumların karşısına çıkmaktadır.

3) Müzesiz Bölgeler

Daha az nüfuslu bölgelerde en yakın müzenin çok uzaklarda olduğu okullar vardır. Müzeleri öğretim aracı olarak tartışırken bu engelde göz önüne alınmalıdır.

4) Zamanlama Zorlukları

Müze yeterince yakın olduğunda 1 saat veya 2 saat içinde sınıfı müzeye götürmede öğretmen için büyük bir sorun yoktur. Fakat müzeye uzaklık arttıkça öğretmenlerin müze gezisi için yarım günü veya tam günü ayırması gerekmektedir. Bu, konu alanı (branş) öğretmenleri için sorundur. Diğer öğretmenlerle tartışmayı ve derslerin yeniden dağılımını gerektirir.

Seidel ve Hudson’un (1999) açıklamış olduğu bu gerekçeleri ortadan kaldıracağına inanılan sanal müze gezilerinin yardımı ile müzelerin; okullar, öğretmenler, öğrenciler için mesafeli, erişimde zorlanılan yerler olmaktan çıkarak, başta Sosyal Bilgiler dersi olmak üzere gerek duyulan tüm dersler kapsamında; ziyaret edilen, ilgi duyulan ve eğitim için önemsenen, imkânlar yaratan mekânlar haline geleceği söylenebilir.

Buna paralel olarak müzelere zamandan ve mekândan bağımsız bir şekilde ulaşım sağlayan sanal müzeler (Ermiş,2010:26) Tepecik’e göre (2007:240) hem toplumun diğer kesimlerine hem de eğitim kurumlarına şu olanakları sağlamaktadır:

1. Ülkenin en ücra köşesindeki köy, kasaba ve beldelerde yaşayan insanların gidip görme olanağı bulunmadığı büyük müzeler, sanal müze ortamı sayesinde ziyaretçinin ayağına götürülmüş olur.

2. Sanal müze aracılığı ile dünya ülkelerinde bulunan büyük müzelerin gezilmesi mümkün olabilmektedir.

3. Ziyaretçiler sanal müzeye, zaman kısıtlaması olmadan kesintisiz gidebilirler.

4. Genel kültür açısından bilgilendirme sağlar.

5. Ülke geneline yayılan tüm okullara kurulacak olan elektronik iletişim ağları sayesinde müze ile eğitim ilişkisi kurulabilir.

Tepecik’in (2007) belirtmiş olduğu bu olanakların Sosyal Bilgiler öğretim programının ruhuna uygun şekilde dersini yürütmek isteyen Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin işlerini kolaylaştırabileceği ve Sosyal Bilgiler dersi öğretimi için olumlu getirileri olacağı inancını taşımaktayız.

Sanal müzelerin Sosyal Bilgiler öğretimi açısından önemi ve sağlayacağı kolaylıklar araştırmamızın temelini oluşturan Türk Tarihinde Yolculuk ünitesi temel alınarak şu şekilde açıklanabilir.

Türk Tarihinde Yolculuk ünitesi; Türk tarihinin en önemli konularından olan Anadolu’nu Türkleşmesini, Haçlı Seferlerini, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu, gelişmesini, İstanbul’un Fethini, Osmanlı Devleti’nin karada ve denizdeki sınırlarının genişlemesini, Avrupa ile Osmanlı Devleti’nin etkileşimini, Osmanlı Devleti’nde

yapılan yenilikleri ve yabancıların gözünden Osmanlı kültürünü anlatmaya çalışmaktadır (Yaylak,2010:21). Fakat bu ünite uzun bir zaman dilimini kapsadığından, öğrencilerin bu üniteyi kavramakta güçlük çektikleri görülmektedir (Yaylak,2010:3 ).

Ercan (2007:9) bu konu hakkındaki düşüncelerini şu şekilde dile getirmektedir:

Çoğu zaman Sosyal Bilgiler dersi anlatılırken tarihi konuların anlaşılması noktasında büyük güçlükler yaşanmaktadır. Öğrencinin dikkati dağılmakta, konuya ilgisi çekilememekte ve ders istenilen amacına ulaşamamaktadır. Görsellikten, ilgi çekicilikten uzak bir anlatımla verilen tarihi olay ve olgular, öğrenci hafızasında kalıcı olmayıp derse olan ilgiyi de azaltmakta ve belli bir süre sonra öğrencilerde derse karşı bir olumsuz tutumlar oluşmasına neden olmaktadır.

Oysaki Türk Tarihinde Yolculuk ünitesi Kültür ve Miras öğrenme alanı gibi çok önemli ve çok yönlü bir alanın ürünüdür. Kültür ve Miras öğrenme alanı; Kültürel mirasın korunmasını ve geliştirilmesini, kültürel ve estetik değerlerin algılanmasını, insanların inanç, bilgi, değer ve gelenek sistemlerine sahip olduğunun fark edilmesini, toplumların bir birlerini kültürel yönden nasıl etkilediklerini (MEB,2005:99) kazandırmayı amaçlayan bir öğrenme alanıdır. Bu bağlamda hizmet ettiği öğrenme alanı itibariyle bu ünitenin anlaşılmama ihtimalinin olması bile düşünülmemelidir. Bu sebeple ünitenin somutlaşması ve kalıcılığının arttırılması için müze gezilerinden faydalanılmalıdır.

Çünkü müzelerdeki eserler bizim sosyal dünyamızın gerçekleridir. … Öğrencilerin ders kitaplarında karşılaştıkları soyut kavramlar ve geniş konular, günlük hayatlarıyla ilgili somut gerçeklere ve ilgi çekici hikâyelere dönüşür. Öğrenciler aynı zamanda uzak yerleri keşfeder ve bu yerlerle kendi çevreleri arasında bağlantılar kurarlar. Böylece, maddesel kültürden eğitim ve öğretimde faydalanıldığında ve çevremizdeki dünya ile etkileşim içine girildiğinde öğrencilere miras eğitimi de verilmiş olur (Hunter,1993; akt. Güleç ve Alkış, 2003:67).

Aşağıda miras eğitimine vurgu yapan Kültür ve Miras öğrenme alanı ve dolayısıyla Türk Tarihinde Yolculuk ünitesi kapsamında kullanılabilecek müzeler verilmiştir (Ata,2010:195).

Topkapı Sarayı Müzesi (İstanbul) Panorama 1453 Tarih Müzesi (İstanbul) Rahmi M. Koç Müzesi (İstanbul) Mevlana Müzesi (Konya) Etnografya Müzesi (Ankara)

İstanbul Arkeoloji Müzesi (İstanbul) Anadolu Medeniyetleri Müzesi (Ankara) Gazi Üniversitesi Halk Bilim Müzesi (Ankara) Türk ve İslam Eserleri Müzesi (İstanbul) Vakıf Eserleri Müzesi (Ankara)

Tahtakuşlar Müzesi (Balıkesir) Sakıp Sabancı Müzesi (İstanbul) Cumhuriyet Tarihi Müzesi (Eskişehir) Karagöz Müzesi (Bursa)

Görüldüğü üzere Sosyal Bilgiler dersinde işimize yarayacak pek çok müze Ankara ve İstanbul da toplanmıştır. Sadece bu durum bile yurdun dört bir yanındaki okullar için sanal gezileri kaçınılmaz kılmaktadır. Programın yapıldığı yıllarda sanal gezinin yapılacağı müze ortamı çok sınırlı iken, teknolojinin verdiği imkânlar ve zihniyet değişikliği ile sanal gezi yapılabilecek müze sayısı hızla artmaktadır (Ata,2010:194-195).

Ata’nın da (2010) ifade ettiği gibi bir ünite kapsamında gezilebilecek bu kadar sayıda müze mevcutken ayrıca var olan müzelerin çoğunun büyük şehirlerde olduğu gerçeği de ortada iken günümüzde sınıf içi uygulamalarda sanal müze gezilerine mesafeli kalmanın imkânsız olduğu görülmektedir.

Zaman geçtikçe erişimi daha da kolaylaşan, teknolojinin eğitim ve öğretim ortamına sunduğu en önemli iki değerden bilgisayar ve internetin (Tuncer ve Taşpınar,2008:125) ürünü olan sanal müzelerin kullanımının bahsi geçen ünite açısından aşağıda ifade edilen konularda da faydalı olacağı düşünülmektedir.

Tarihi çevre gezilerinde, hoyratça tahrip edilen sanat eserlerinden birçoğunu içimiz burkularak seyrederiz. Örneğin, heykellerin ya burunları kırılmıştır ya kulakları koparılmıştır. Freskler çekiç darbelerine maruz kalmıştır. Tarihi mekânların duvarları uygunsuz yazılarla doldurulmuştur. Ancak tahripten kurtulanlarla yetinmek zorunda kalmışızdır. Binlerce yılın emeği, göz nuru, çilesi, hoyrat ellerde yok yere yağmalanmış gitmiştir. Eğer biz sanattan anlayan, güzellik duygusu gelişmiş, hayal kurabilen, geleneksel kültürün ve tarihi çevrenin insan hayatının ayrılmaz bir öğesi olduğunu bilen, ruh inceliğine sahip nesiller yetiştirebilmiş olsaydık bugün böyle olumsuz bir tabloyla karşılaşmayacaktık (Altun,2006:3).

Günümüzde ülkelerin kendilerini tanıma ve tanıtmalarında, kültürel köprüler kurmalarında önemli kabul edilen müzelere (İ.Öztürk,2004:62) Türk Tarihinde Yolculuk ünitesi kapsamında sanal geziler düzenlenirse, hem kendi ülkelerinin hem de diğer ülkelerin kültürlerini tanıma fırsatını bulabilecek olan öğrencilerin; Altun (2006) tarafından ifade edilmiş olan yanlışlara düşmeyerek, kültürel mirasa sahip çıkmanın, korumanın ve geliştirmenin bilincine varabileceği söylenebilir.

Ayrıca Türk Tarihinde Yolculuk ünitesinin sanat ve estetik alanlarına ilişkin iki kazanımı içinde sanal müzelerin olumlu getirileri olacağı söylenebilir. Bu kazanımlar:

6. Kazanım: Şehir incelemesi yoluyla, Türk kültür, sanat ve estetik anlayışındaki değişim ve sürekliliğe ilişkin kanıtlar gösterir (MEB,2005:33).

7. Kazanım: Osmanlı-Avrupa ilişkileri çerçevesinde kültür, sanat ve estetik anlayışındaki etkileşimi fark eder (MEB,2005:33).

Yukarıda ifade edilen kazanımların öğretimine yardımcı olması adına ders kitabı temel alınarak Türk Tarihinde Yolculuk ünitesi şekil olarak incelendiğinde dünyaca ünlü sanatçıların eserlerinin ve eserlerin sergilendiği müzelerin isimlerinin ünite kapsamında yer aldığını ayrıca önemli kültürel mirasa ve mimari yapılara sahip şehirlerin resimlerine yer verildiğini görmekteyiz. Tüm bu yaklaşımlar öğrencilerde bilgileri somutlaştırma çabalarının yanı sıra sanatsal ve estetiksel zevke hizmet eden bunun yanı sıra eserlerin yer aldığı müzeleri ve mekânları ziyaret etmeye teşvik eden

uygulamalar olarak görülebilir. Öğrencilerin eserlerin yer aldığı her müzeye gidememe ihtimalinin olması durumu da yine bu nokta da sanal müzelerin kullanımını gerektirmektedir.

Bu bağlamda Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin sanal müzeler aracılığıyla, eserlerin yer aldığı yerel ya da evrensel müzeyi sınıf ortamına getirmesinin, öğrencilerde sanatsal ve estetiksel beğeniyi uyandırabileceği düşünülebilir. Ayrıca öğrencilerin kültür, sanat ve estetik etkileşimini hem de bu alanlarda oluşan değişim ve sürekliliği gözlemlemelerine sanal müze gezileri yoluyla yardımcı olunabileceği söylenebilir.

Tüm bunlara ek olarak alanına hâkim bir Sosyal Bilgiler öğretmenin sanal müze gezilerini sınıfında kullanarak Sosyal Bilgiler öğretim programının ve diğer ünitelerin temellerini oluşturan “Birey ve Toplum”, “Kültür ve Miras”, “ Zaman, Süreklilik ve Değişim’’, “Bilim, Teknoloji ve Toplum” ve “Küresel Bağlantılar” öğrenme alanlarına katkı sağlayacağı inancını taşımaktayız. Buna paralel olarak Bilgi Teknolojilerini Kullanma, Zaman ve Kronolojiyi Algılama ve Değişim ve Sürekliliği Algılama, Empati becerilerinin gelişimine ayrıca bilimsellik, duyarlılık, estetik, hoşgörü, saygı ve sorumluluk gibi değerlerin öğretimine de katkıda bulunabileceğini düşünmekteyiz.

Sosyal Bilgiler öğretim programının Birey ve Toplum öğrenme alanı; yeniliklere açık, sorumluluk alabilen, başkalarına saygılı, kendine güvenen (MEB,2005:98) bireyler yetişmesini esas alır.

Sınıfında sanal müze gezilerini kullanan bir öğretmen müzeye öğrencilerini götürmek yerine ‘müzeyi sınıfa’ getirerek öğrencilerini yeni bir uygulama ile tanıştırmış olacaktır. Öğrencinin zihninde o zamana kadar hep müzeye gitme fikri mevcutken, müzenin onun istediği yere, istediği zamanda gelmesi olayı neticesinde gelişen dünyanın yenililiklerine tanıklık etmiş olacaktır. Ayrıca öğretmenin sanal müze gezisi esnasında, müze rehberi göreviyle seçebileceği öğrencilerin, geziyi yönlendirmelerini sağlayabilmesi öğrenme alanından beklenen diğer kazanımlara da olumlu katkı yapabileceği düşünülebilir.

Kültür ve Miras öğrenme alanı; Kültürün insanoğlu tarafından oluşturulduğunu, öğrenildiğini, insanların farklı inanç, bilgi, değer ve gelenek sistemine sahip olduğunu, kültürün toplumdan topluma farklılık gösterdiğini aynı zamanda benzerlikleri de barındırdığının fark edilmesini sağlayan (MEB,2005:99) bir öğrenme alanıdır.

Bu öğrenme alanının gelişimine; başlıca işlevi yerel, bölgesel ya da ulusal kültürleri derlemek, bunu gelecek kuşaklar için korumaya almak, araştırmak ve toplumu bu konuda eğitmek olan müzelerin (Merriman,2000:69) faydalı olacağı açıktır. Özellikle dünya çapında erişim sağlayan sanal müzeler yoluyla (Çolak,2006:15) sadece üyesi olduğu toplumun değil tüm dünyanın kültürel miraslarına hızlı ve az zahmetli şekilde erişim kültür ve miras öğrenme alanı için önemli bir noktadır.

Köse (2004:81) bu konu hakkındaki düşüncelerini şu şekilde ifade etmektedir:

Özellikle web, bütün kurumlar ( müze ) ve sahalar için kayıtsız kalınmaması gereken bir vizyonu sergilemektedir. Bu sayede milletlerin folklorik özelliklerini internet yoluyla öğrenmek daha kolaylaşacaktır. Üstelik bir bölgenin folkloru hakkında bilgi edinmek için insanların broşür, kitap, resim vb. edinmesine gerek kalmayacak; bu konuda zaman kaybetmeyecektir. Çünkü istenilen bilgi daha çabuk, daha renkli, daha doğru olarak parmaklarının ucundadır.

Bilim, Teknoloji ve Toplum öğrenme alanı ile ; … Öğrencilerin bilim mirasının oluşum sürecini günümüze kadar özetleyerek yaratıcı, eleştirel ve bilimsel düşünce ile bilim ve teknoloji arasındaki paralelliği fark etmeleri istenmektedir (MEB,2005:100).

Yukarıda amacı ifade edilen öğrenme alanına temeli tamamen teknolojik gelişmelere, bilimselliğe dayanan sanal müzelerin katkı sağlayacağı açıktır. Çünkü sanal müzeler; gerçek müzelerin duvarlarını kaldırmanın yanında, insanlığın zihinsel duvarlarını da yıkarak eleştirel yaklaşıma, bilimsel düşünceye olumlu etkileri olabilecek bir oluşum olarak görülebilir, ‘‘ … düş gücünü uyarmak ve yaratıcılığı kışkırtmak için kullanılabilirler’’ (Gartenhaus,2000:33).

Küresel Bağlantılar öğrenme alanı; bilim ve teknolojideki gelişmelerin zaman ve mekândaki sınırları kaldırmasıyla, toplumlar arasındaki ilişkilerin artmasına ve toplumlar arası etkileşimin önemine vurgu yapan bir alandır (MEB,2005:102).

Bireyler arası bilgileri karşılıklı paylaşma ortamı yaratma, farklı bölgelerdeki insanlarla iletişimi meydana getirme, sınırsız bir zaman sürecinde bilgilere ulaşımı hızlandırma ve kolaylaştırma bakımlarından çok etkili olan sanal müzeler (Buyurgan ve Mercin,2005:53) yoluyla Küresel Bağlantılar öğrenme alanı için fayda sağlanacağı söylenebilir.

Ata (2010) bu anlamda sanal müzelerin ve ifade edilen öğrenme alanının birbirlerini tamamlar ve destekler nitelikteki özelliğini şu şekilde ortaya koymaktadır:

Sosyal Bilgiler ders kitapları, öğrencileri internet ortamında diğer ülkelerin müzelerini de ziyaret etmeye teşvik etmektedir. … Sosyal Bilgiler ders kitabındaki Jean Baptiste Vanmour’un “Patrona Halil İsyanı” yapıtı Hollanda da Rijks Müzesinde, Leonardo da Vinci’nin “Mona Lisa” adlı yapıtı Fransa’da Louvre Müzesinde, Ellis Silas’ın “Savaş Yoklaması” adlı çalışması Avustralya’da Savaş Müzesi, Gelibolu Galerisindedir. Bu resimlerde o müzelerin web sayfasına girmek için bir fırsat oluşturmaktadır (Ata,2010:200).

Zaman, Süreklilik ve Değişim öğrenme alanı; ifade edilen bütün öğrenme alanları ile ilişkili olduğu varsayılmış bir öğrenme alanıdır (MEB,2005:98). Yeni teknolojilerin yardımıyla ülkemizdeki ve dünyadaki türlü müzelerin evlere, okullara, işyerlerine girmesi kısaca hayatımızda bu kadar kolay bir erişimle yer bulması zaman, süreklilik ve değişim öğrenme alanına katkı sağlayabilecek en güzel örnektir.

Sosyal Bilgiler öğretim programının öğrenme alanlarından sonra, daha önce bahsi geçen Sosyal Bilgiler öğretim programının becerilerinden; Bilgi Teknolojilerini Kullanma, Zaman ve Kronolojiyi Algılama ve Değişim ve Sürekliliği Algılama becerilerinin gelişimine sanal müzelerin katkısı şu şekilde açıklanabilir.

Teknolojinin eğitime katkısının önemi tartışma götürmez bir gerçektir (Geleş,2002:169). Buna paralel olarak teknolojik olanaklardan yararlanmayan eğitim de

günün toplumsal, bireysel beklenti ve gereksinimlerine yanıt verememektedir (Karasar, 2004:117). Sosyal Bilgiler dersi gibi bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımının genel amaçlar arasında sayıldığı bir ilköğretim dersinde (MEB,2005:6) sanal müzelerden yararlanan öğretmenlerin; eğitimde teknolojiden faydalanılmalı beklentisinin gerçekleşmesine yardımcı olacağı kabul edilebilir. Buna ek olarak eğitim amaçlı sanal müze kullanımı ile öğretmenlerin; ‘‘ İlköğretim çağındaki öğrencilere bilinçli bilgisayar ve internet kullanımı hakkında bilgilendirme yapılmalıdır’’(Türker ve Yaylak, 2011:165) şeklindeki düşüncelere de hizmet etmiş olacağı söylenebilir.

Sanal müzeler geçmiş, bugün ve gelecek zamanı ayırt edebilme amacını içeren Zaman ve Kronolojiyi Algılama becerisi (MEB,2005:51) ile Değişim ve Sürekliliği Algılama becerilerinin geliştirilmesi içinde kullanılabilir. Geçmişten bugüne, bugünden geleceğe uzanan köprüler olan müzeleri (Uygur,2002:44) koltuğuna oturup dünyanın en ünlü müzelerini dahi gezebilme olanağını veren sanal geziler ile ziyaret etmenin (M.Erbay,2002:29) ifade edilen beceriler adına doğru bir uygulama olduğunu söyleyebiliriz.

Ayrıca bilimsellik, duyarlılık, estetik, hoşgörü, saygı ve sorumluluk gibi değerlerin öğretimi içinde sanal müzeler etkin şekilde kullanılabilecek bir yardımcı

Benzer Belgeler