• Sonuç bulunamadı

Ziraat Bankası Tarafından Verilen Krediler

BÖLÜM 3: SANCAĞIN EKONOMİK DURUMU

3.1.1. Tarım Ürünleri ve Üretim Miktarları

3.1.2.2. Ziraat Bankası Tarafından Verilen Krediler

Osmanlı Devleti, tarımsal faaliyetlerin sekteye uğramadan devam etmesine ve devletin öşür gelirlerinin azalmamasına önem vermiştir. Bu bağlamda kıtlık, kuraklık ve doğal afet gibi durumlarda ihtiyaç sahibi çiftçilere ziraat bankaları aracılığıyla kredi ve tohumluk zahire yardımlarında bulunulmuştur. Elimizdeki belgelerde bankanın “kefalet-i müteselsile” yoluyla kredi verdiği tespit edilmiş olup, bu sistemde bankanın verdiği krediyi geri alamaması neredeyse imkânsız gibiydi. Müteselsil kefalette, birbirine karşı kefil olan kişilerin hepsinin zincirleme sorumluluğu vardır (Pakalın, 1994: 236). Yani alacağınızı ister borçludan isterseniz kefillerden talep edebilirsiniz. Müteselsil kefiller, önce borçludan alacağını talep et diyemezler.

Tekfurdağı merkez kazası Uğurlu Köyü’ndeki yardıma muhtaç ziraatçılardan 21 haneye 1906 yılında mahalli ziraat bankasından kefalet-i müteselsile ile 3500 kuruş (BOA. BEO. 2831/ 212269), 1907 yılında Tekfurdağı merkez Yukarı Kılınçlar Köyü muhtaç

155

ziraatçılarına 7000 kuruş, Havsa Kazası Kevkebler, Dolhan ve Ayalar köylerindeki 201 hane halkına 33.500 kuruş, Gümülcine Sancağı Sultanyeri Kazası’ndaki 5 köydeki 75 haneye 17.300 kuruş ve toplamda 57. 800 kuruş kefalet-i müteselsile yoluyla mahalli ziraat bankalarından borç verilmiştir (BOA. BEO. 3076/230654). Aynı yıl içinde Tekfurdağı Sancağı Çatakçı, Ortaca ve Karapazarkan köylerindeki muhtaç çiftçilere tohumluk için 28.450 kuruş, Gümülcine Sancağı’na bağlı Sultanyeri Kazası’nın Yağmur Baba Köyü’ndeki 20 haneye 6000 kuruş kefalet-i müteselsile yoluyla mahalli ziraat bankalarından borç verilmiştir (BOA. BEO. 3081/ 231003).

Ziraat Bankası sadece kıtlık ve kuraklık durumlarında değil olağanüstü durumlarda da halka kredi imkânı sağlamıştır. 1909 yılında Tekirdağ merkeze bağlı Kılınçlı Köyü’nde çıkan yangından dolayı 25 hane zarar görmüş, eşyaları ile birlikte yemeklik ve tohumluk zahireleri de yandığı için ziraat bankasından köylülere hane başına 300’er kuruş borç para verilmiştir. Yangından hiçbir malını kurtaramayan ve belediyeden de yardım alamayan vatandaşlara harman vaktine kadar kendileri ile hayvanlarının idaresi için maliyeden de 24.000 kuruş yardımda bulunulmuştur (BOA. DH. MKT. 2726/ 6; BOA. DH. MKT. 2709/ 78; BOA. BEO. 3503/262665).

Tekirdağ Ziraat Bankası kredi borçlarının tahsilatı konusunda sıkı takip yapmış ve borcunu ödeyemeyen çiftçilerin mallarına el koymuştur. Osmanlı arşivlerinde bu konudan muztarip olan çiftçilerin merkeze yazdığı çok sayıda şikâyet dilekçesi mevcut olup Merkezi İdare çiftçilerin mağdur olmaması için vilayetlere yazılar göndermiştir. Tekirdağ merkeze bağlı Hacı Köyü’ndeki muhacirlerden Mehmet isimli çiftçi, ziraat bankasına olan borcunu ödeyememiş ve köylünün tarlası, ilgili banka tarafından satılmıştır. Dâhiliye Nezareti tarafından Edirne Vilayeti’ne gönderilen 25 Kasım 1894 tarihli yazıda durumun araştırılması istenmiştir (BOA. DH. MKT. 311/8). 1909 yılında Sazlıdere Köyü’nde Meryem isimli kişinin, borcunun vadesi bitmeden sahip olduğu 2 dönüm bağ ile 11 dönüm tarla ziraat bankasına rehin edilmiş ve eski mutasarrıf muavini tarafından mallarına el konulmuştur. Bu haksız uygulamadan vazgeçilmesi için şikâyette bulunulmuş ve Dâhiliye Nezareti, Edirne Vilayeti’nden olayın araştırılarak neticesinin bildirilmesini talep etmiştir (BOA. DH. MKT. 2887/54).

156

3.2. Çiftlikler

Osmanlı Devleti’nde çiftlik, önceleri tımar sistemi içerisinde bir çiftçi aileye yetebilecek büyüklükteki toprak birimini ifade ederken sonraları malikâneleri ve büyük zirai işletmeleri kapsayan bir anlam kazanmıştır (İnalcık, 1993: 313). 17. yüzyıl başlarında büyük çiftlikler ortaya çıkmaya başlamıştır. Celali isyanları sırasında Anadolu köylüsü paniğe kapılarak köylerini terk etmiş ve kalelere şehirlere sığınmışlardı. Köylünün bıraktığı toprakları askeri sınıftan nüfuzlu kişiler ele geçirmişler ve buralara hizmetkârlar getirerek kendi mülkleri gibi kullanmaya başlamışlardı. Kargaşalık kesildiği zamanda askerden korkan halk köylerine dönememişlerdi. Bu cümleden olarak padişah adaletnamelerle eski düzeni yeniden sağlamaya çalışmış ve askerlerin bu toprakları derhal boşaltmaları istemiştir. Bu adaletnameler Rumeli’ye de gönderilmiş ancak büyük çiftliklerin kurulmasının önüne geçilememiştir. 16. ve 17. yüzyıllarda Rumeli’de büyük çiftlikler şu yollarla ortaya çıkmıştır:

- Boş veya miri topraklar üzerinde kurulmuş çiftlikler - Miri toprakların temliki yolu ile kurulmuş vakıf-çiftlikler - Miri toprakları kiralama yolu ile kurulan çiftlikler

Birincisinde, zengin ve nüfuzlu kişiler, devletin resmi kayıtlarında bulunmayan sahipsiz veya işlenmeyen toprakları para ile satın alarak çiftlik haline getirmişlerdi. Ele geçirilen esirler bu çiftliklerde istihdam ediliyor, tarımsal faaliyet ve hayvancılık yapılıyordu. Sonraları ırgat adı altında tarım işçileri de çalıştırılmaya başlamıştır ki Edirne civarındaki çiftliklerin büyük bir kısmı bu yolla kurulmuşlardı. İkincisi, saraylı ya da saraya yakın nüfuzlu kişilerin devlete ait toprakları mülk olarak kendilerine bağışlatmalarıyla kurulmuş vakıf-çiftliklerdir. Merkezi otoritenin zayıfladığı çöküş devrinde, miri toprakların bu şekilde mülk ve vakıf haline gelmesi oldukça artmıştır. Üçüncüsü, devletin elindeki boş ve has toprakları mukataa sistemi içinde özel kişilere kiraya vermesi neticesinde nüfuzlu kişiler birçok köy ve çiftliği ele geçirmişlerdir (İnalcık, 2009: 329-332).

157

Klasik dönemden itibaren tımar sistemi etrafında şekillenen tarımsal yapıda, Tanzimat’la birlikte bazı değişimler meydana gelmiştir124. 1858 Arazi Kanunnamesi ile miri mülkiyetten özel mülkiyete geçişin yolu açılmıştı. Islahat Fermanı’ndan sonra Gayrimüslimler de toprak sahibi olmaya başlamışlar ve bu durum Tekirdağ gibi Gayrimüslim nüfusun yoğunlukta olduğu yerlerde zaman zaman arazi sorunlarının yaşanmasına neden olmuştur125. Sancak içerisinde Gayrimüslimlerin çiftlik satın aldıkları da görülmektedir. Hayrabolu Susuz müsellem çiftliği Gayrimüslim Pavlaki’ye, Tekirdağ’da Evrenbey Çiftliği M.Simon adlı kişilere satılmıştı (Göktepe, 2012: 285, 286). Tekfurdağı Sancağı’nda kurulan çiftlikler ve bulundukları kazalar şöyleydi:

124

Osmanlı toprak sistemi ve bu düzendeki değişimler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. (Cin, 1978: 1-552; Barkan, 1980: 1-965 )

125

Müslim ve Gayrimüslim halk arasında arazi kavgaları yaşanmaktaydı. Örneğin 1900 yılında Tekfurdağı Sancağı sınırlarındaki halkı müslüman olan Karaçalı Köyü ile halkı Rum olan Semetli Köyü sakinleri arasında arazi kavgaları yaşanmış ve mesele Edirne Askeri Mahkeme’de sonuçlanmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Aynı tez içerisinde Karaçalı Olayları s. 326. Yine Tekirdağ’da M. Simon adlı kişi, mülkiyetinde olan Evrenbey Çiftliği sınırlarına müdahale yapıldığı gerekçesiyle mahkemeye başvurmuştur. Mahkeme Simon’un haksız yere çiftliğini genişlettiği hükmüne karar vermiştir (Göktepe, 2012: 285).

158

Tablo 40

Kazalara Göre Sancakta Bulunan Çiftlikler (1893/1902)

Merkez Kaza Malkara Hayrabolu Çorlu

Araplı Çiftliği İmam Çiftliği Bacadar İlyas Çiftliği Hacı Muratlı Çiftliği Sarı İsmail Çiftliği Sarıca Paşa Çiftliği Kileci Çiftliği Kadıköy Çiftliği Sultan Çiftliği Taşkın Çiftliği Kazancı Çiftliği Yukarı Çengerli

Çiftliği

Yer İbsan Çiftliği Dere Çiftliği Macarlar Çiftliği Aşağı Çengerli Çiftliği

Kınıklı Çiftliği Mesud Çiftliği Umurcu Çiftliği Yeni Çiftliği

Hoca Aydın Çiftliği Tatar Çiftliği Çit Çiftliği Dağ Yeniköy Çiftliği Eski Ereğli Çiftliği Softacı Çiftliği Erzenli Çiftliği

Kılavuzlu Çiftliği Sasan Çiftliği Alacaoğlu Çiftliği Yeni Çiftliği Rum Çiftliği Küçük Kara Karlı

Çiftliği Karaca Murat

Çiftliği

İsakça Çiftliği Lıhne Çiftliği

Selvili Çiftliği Tete Çiftliği Bayramşah Çiftliği Doğanca Çiftliği Çalış Çiftliği Susuz Müsellem

Çiftliği Bıyık Ali Çiftliği Yörük Köyü Çiftliği Tufanca Çiftliği Evrenbey Çiftliği Arizli Çiftliği Hazir Çiftliği Ereğli Papazlı Çiftliği

Kaynak: BOA. DH. İD. 45/4; BOA. DH. MKT. 1054/ 90; BOA. A. MKT. MHM.

528/4; BOA. BEO. 2463/184672; BOA. DH. MKT. 2337/11; BOA. A. MKT. MHM. 520/19; BOA. TFR. 1. ŞKT. 8/761; EVS, 1310: 672, 679,686, 696; EVS, 1317: 497,508, 509,513; EVS, 1319: 1111, 1112, 1114, 1121, 1122, 1124.

Tabloya göre Tekfurdağı Sancağı çiftlikler bakımından zengin bir bölgeydi. Osmanlı Arşiv belgeleri ve salnamelerden çıkardığımız bilgilere göre sancakta 48 adet çiftlik tespit edilmiştir. H.1319/1902 Salnamesi’nde “Malkara’da 16 çiftlik bulunmaktadır.”

159

tabiri geçmesine rağmen salnamelerde yaptığımız taramalarda 13 çiftliğin ismine rastlanmıştır (EVS, 1319:1114). Tekirdağ’daki çiftliklerin geneli kaza ve nahiye merkezlerine uzak yerlerde kurulmuşlardı. Bu çiftliklerin en yakını kaza merkezlerine 30 dakika, en uzakları ise 10 saatlik mesafedeydi. Diğer çiftliklerin uzaklıkları ise 1 ila 10 saat arasında değişikliler arz etmekteydi. Örneğin, Ereğli Nahiyesi sınırlarında bulunan Araplı, Kınıklı ve Eski Ereğli çiftliklerinin merkez kazaya olan uzaklıkları dönemin şartları içerisinde 10 saat, Hayrabolu Kazası’ndaki Kileci çiftliği 30 dakika, Kazancı çiftliği ise 45 dakikaydı. Malkara Kazası’ndaki

Taşkın ve Dere Çiftlikleri ise kaza merkezine en yakın istisnai çiftliklerdendi (EVS, 1319: 1111, 1114, 1121). Donalt Quateart’ a göre çiftliklerin uzak veya yakın yerlerde kurulması bölgedeki arazi yapısı ve çiftlik sahiplerinin ürünlerini pazarlamadaki ticari kaygılarından ileri gelmekteydi. Mahsullerini iç pazarda satanlar genellikle şehir merkezlerine yakın yerlere çiftliklerini kurmuşlardı. İhracatla uğraşan toprak sahipleri deniz nakliyatının yakın olduğu yerlere rağbet etmekteydi (Quateart, 2006: 987). Bu bağlamda Tekirdağ’daki çiftliklerin merkeze uzak oluşları ticari bir kaygıda olmadıklarının göstergesidir. Buna karşılık ürünlerini pazarlamak isteyen çiftlik sahipleri için Tekirdağ, deniz, demir ve karayolu güzergâhlarının merkezinde olması açısından önemli avantaja sahip stratejik bir yerleşim yeriydi.