• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: ŞEHRİN TARİHİNE GENEL BAKIŞ VE SANCAKTAKİ İDARİ YAPILANMA İDARİ YAPILANMA

1.2.2. Meşrutiyet’in İlanı ve Tekfurdağı’ndaki Etkileri

1.2.4.2. Agop Babikyan Efendi

Agop Babikyan Efendi, 1856 yılında Edirne’de dünyaya geldi. Fransız Mektebinde okuduktan sonra, 12 yaşında Sofya’ya memur olarak gönderildi. 1878 yılında Ayastefanos görüşmelerinde kâtiplik yaptı. Bir süre Bosna-Hersek’te de görev yapan Babikyan, bölgenin Avusturya-Macaristan’ın eline geçmesiyle İstanbul’a döndü. 1879’da Edirne Ticaret Mahkemesi başkâtipliğine ve 1881’de İstinaf Mahkemesi İkinci Başkanlığı görevine atandı. 1891’de İstanbul’a gelerek burada bir süre avukatlık yaptı (Güneş, 1998: 350).

16 Kasım 1908 yılında 44 oy alarak Tekfurdağı mebusu olarak meclise girdi (Güneş, 1998: 350). II. Meşrutiyet Dönemi, birinci devresinde İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi sıfatıyla Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda göreve başlayan Babikyan (Kansu, 2011: 394; Karakışla, 2001:113), bu görevi tamamlayamadan 1 Ağustos 1909 tarihinde Yeşilköy’deki evinde kalp krizi geçirerek vefat etti (Sonyel, 2014: 63; Kansu, 2011: 394).

32

Agop Babikyan Efendi, Osmanlı Meclis-i Mebusanı birinci devresinde seçim bölgesi olan Edirne ve Tekfurdağı’nın sorunlarını mecliste dile getirmekten öte, kanun görüşmeleri ve gayrimüslimlerin durumları ile ilgili konularda söz alarak fikir beyan etmiştir.

21 Temmuz 1909 yılında mecliste Gayrimüslimlerin kur‘aları34 hakkında kanun layihası görüşülürken söz alarak, “Herkesin bildiği üzere doğduğu günden öldüğü güne kadar

her Gayrimüslim Osmanlı vatandaşı 50’şer lira askerlik bedelini vermek zorundadır. Benim bedelimi 20 yaşına kadar pederim ödedi. Şimdi 53 yaşındayım ve 75 yaşına kadar da ödemeyeceğim.” diyerek, 20 yaşına kadar askerlik bedelini ödemiş olan

gayrimüslimlerin askere alınmalarını doğru bulmadığını dile getirmiştir (MMZC. C.5, D.1, İç.1, 8 Temmuz 1325: 481).

Agop Babikyan’ın kısa süren mebusluk hayatında bulunduğu en önemli görev, 1909 yılında Adana’da meydana gelen olayları araştırmak üzere Meclis-i Mebusan tarafından görevlendirilen heyet içerisinde yer almasıydı.

1909 yılı Nisan ayında Adana’da Müslümanlar ile Ermeniler arasında bir türlü önü alınamayan olayların35 çıkması üzerine Adana mebusu Ali Münif Bey ve arkadaşları36 18 Nisan 1909 Pazar günü yapılan oturumda bir takrir (önerge) vererek, Müslümanlarla Ermeniler arasında bir haftadan beri hunharca katliamların yaşandığı, bu katliamların vatanperver halk tarafından esefle karşılandığı ve olayların civar vilayetlere de sıçradığı belirtilerek bu olaylarla ilgili ne gibi tedbirler alındığını sormuşlar ve hükümetten izahat istemişlerdi (MMZC. C.2, D.1, İç.1, 5 Nisan 1325: 69-71).

Meclis-i Mebusan, Adana Vilayeti’ndeki olayları soruşturmak üzere Tekfurdağı mebusu Agop Babikyan Efendi ve Karesi mebusu Şefik Bey’i bölgeye göndermeye karar

34

20 yaşını dolduran gençlerin asker olmak için birkaç sene-i sıra ile çektikleri kapalı kâğıttır. Kâğıdın içi beyaz olursa o sene askerden kurtulur ve Kaf harfi yazılı olursa askere alınır. (Şemseddin Sami, 1317: 1063).

35

Adana olayları ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Osmanlı Belgelerinde 1909 Adana Olayları I-II; Salahi R. Sonyel, İngiliz Gizli Belgelerine Göre Adana’da Vuku Bulan Türk-Ermeni Olayları (Temmuz 1908-Aralık 1909); Mehmet Asaf, 1909 Adana Olayları ve Anılarım; Esat URAS, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi; Son Vakanüvis Abdurrahman Şeref Efendi Tarihi, Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası; Cemal Anadol, Tarihin Işığında Emeni Dosyası. (Eserlerin künyeleri için tezin kaynakçasına bkz.).

36

Arif Hikmet (Mersin), Ali Cenani (Halep), Varteks (Erzurum), Hallacyan (İstanbul), Abdülhamit Zehravi (Hama), Hamparsun Boyacıyan (Kozan), Dagavaryan (Sivas), İsmail Hakkı (Amasya) (MMZC. C.2, D.1, İç.1, 5 Nisan 1325: 69-71)

33

vermiştir (BOA. BEO. 3548/266041). Ancak Şefik Bey, kendisinin ve eşinin rahatsız olduğunu belirterek heyete dahil olamayacağını 2 Mayıs 1325 (15 Mayıs 1909)’te Meclis-i Mebusan’a telgrafla bildirmiştir. Şefik Bey’in telgrafı Mecliste okunmuş ve onun yerine bir mebusun seçilmesi gündeme gelmiştir. Gönderilecek mebusun Fransızca bilmesi gerektiği Meclis başkanı tarafından özellikle belirtilmiş ve Meclisin 9 Mayıs 1325 (22 Mayıs 1909) tarihli oturumunda Kastamonu mebusu Yusuf Kemal Bey 69 oy alarak Adana’ya gönderilecek heyete seçilmiştir(MMZC. C.3, D.1, İç.1, 9 Mayıs 1325: 596-597; BOA. DH. MKT. 2824/16).

31 Mayıs 1909 tarihinde, Agop Babikyan ve Yusuf Kemal Beylerin Adana’ya ulaştıklarını ve hükümet memurları ile irtibata geçtiklerini bildiren telgrafları mecliste okunmuştur (MMZC. C.4, D.1, İç.1, 18 Mayıs 1325: 49). Bölgeye ulaşan komisyon üyeleri, ilk iş olarak yaralıları ziyaret etmişler ve ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunmuşlardı. Daha sonra Yusuf Kemal Bey, yerel Ermeni ve Rum önderleri ile İngiliz ve Fransız konsoloslarını komisyonun toplantılarına katılmaya davet etmiştir. Hükümet konağında gerçekleşen ilk toplantıda Yusuf Kemal Bey, tarafsız olduğu bilinen İngiliz Konsolos Yardımcısı Dought Wylie’i komisyonun onur başkanı olmaya davet etmiş ve Dought Wylie de bu teklifi kabul etmiştir (Sonyel, 2014: 58).

Agop Babikyan, Adana’da kaldığı sürede aktif bir rol üstlenmiştir. Babikyan ve Mersin mutasarrıfı, Sadarete çektikleri telgrafta iki durumun düzeltilmesini istemişlerdir. Birincisi; tutuklu olarak sorgulanan Ermeni ileri gelenlerinden Kerope isimli şahsın ve Kerope ile aynı durumda olanların tutuksuz olarak yargılanmaları, İkincisi ise; sırf askeri memurlardan oluşan Tahkikat-ı İbtidaiye Heyeti’ne37 Müslim ve Gayrimüslim halktan da aza tayin edilmesini istemişlerdir. Sadaret tarafından Adana Valiliği’ne bildirilen yazıda ise, Kerope isimli Ermeni ve aynı durumda olanların, tutuklanmalarını gerektirecek kati delillerin olmaması kaydıyla serbest bırakılmaları talimatı verilmiştir. Yine aynı yazıda, Tahkikat-ı İbtidaiye Heyeti’ne halktan aza tayininin kanunen mümkün olmadığı belirtilmiş, ancak tahkikatın daha güvenilir olması için Harbiye ve Adliye Nezaretlerinden 6 müstantıkın (sorgu hâkimi) tayinin yapılabileceği belirtilmiştir (Osmanlı Belgelerinde 1909 Adana Olayları I, 2010: 446). Görüldüğü üzere Babikyan’ın istekleri Sadaret tarafından dikkate alınmıştır.

37

34

Adana'da Divan-ı Harb-i Örfî (Askeri mahkeme) Reisi Mirlivâ Kenan Paşa ise, Agop Babikyan’ın yanlı davrandığını belirterek Babikyan’ın isteklerinin dikkate alınmasını eleştirmiştir. Kenan Paşa, mahkemeye hiçbir şekilde dışarıdan müdahalenin yapılmaması, Agop Babikyan’ın bu şekilde dışarıdan müdahaleleri devam ederse, mahkemenin hakkıyla vazifesini yapamayacağı bunun sonucunda da asayişin sağlanamayacağını vurgulamıştır (Osmanlı Belgelerinde 1909 Adana Olayları I, 2010: 465).

Sadaretten gönderilen 27 Mayıs 1325 tarihli cevabi yazıda ise, araştırma heyetinin Meclis tarafından bölgeye gönderildiği, heyet üyelerinin tarafgirlikle suçlanmaması gerektiği, zira bu durumun devleti zor durumda bırakacağı belirtilmiştir (Osmanlı Belgelerinde 1909 Adana Olayları I, 2010: 469-470).

Agop Babikyan, Adana’da bulunduğu sürede askeri makamlara da müdahale etmiştir. Dörtyol’daki 16. Alay 2. Tabur Komutanı Binbaşı Nedim Bey’den katil zanlısı Der Sahak isimli kişiyi tutuklamamasını istemiştir. Nedim Bey, Babikyan’ın bu isteğini geri çevirdiği için kendisinin ve taburunun türlü iftiralara maruz kaldığını ve Adana’da bulunan Divan-ı Harbe çağrıldığını, daha sonra taburu ile birlikte beraat ettiğini Sadaret’e gönderdiği 17 Haziran 1325 tarihli telgrafta belirtmiştir (Osmanlı Belgelerinde 1909 Adana Olayları I, 2010: 519-520).

Babikyan’ın Divan-ı Harp üzerindeki etkisine bir başka örnek ise, Bahçe Müftüsü Yusuf Efendi’nin idam edilmesi olayıdır. Adı geçen müftü, Agop Babikyan ve Talat Paşa’nın ısrarı sonucu asılmıştır (Anadol, 2002: 312; Mehmed Asaf, 2002: 19).

Agop Babikyan Efendi, Adana’da fazla kalamamış, sağlık sorunlarını ileri sürerek görevini yarıda kesmiş ve 17 Haziran 1325 (30 Haziran 1909) tarihinde Rus vapuru ile İstanbul’a hareket etmiştir. Yusuf Kemal Bey’in bu durumu bildirir telgrafı Meclis’in 20 Haziran 1325 tarihli oturumunda okunmuştur (MMZC. C.5, D.1, İç.1, 20 Haziran 1325: 139).

Agop Babikyan’ın bölgeden ayrılmasından sonra Yusuf Kemal Bey, üç hafta daha Adana’da kalarak soruşturmaları tamamlamış ve hazırladığı raporu İngiliz Konsolos Yardımcısı Dought Wylie’ye sunarak İstanbul’a dönmüştür. Raporu inceleyen Dought

35

Wylie, kendi raporunu da tamamladıktan sonra Yusuf Kemal Bey’e göndermiştir. Yusuf Kemal Bey’in, mecliste görüştüğü Agop Babikyan’a raporları yeniden yazıp meclise sunma teklifine Babikyan sıcak bakmamıştır. Daha sonra Dought Wylie’nin Fransızca raporunu imzalayarak bu raporu meclis başkanına sunma fikrini de Babikyan kabul etmemiştir. Babikyan’ın raporu imzalamadan Yeşilköy’deki evinde ani ölümü üzerine, Yusuf Kemal Bey raporu meclise sunamamış ve mesele sonuçsuz kalmıştır (Sonyel, 2014: 61-63).

Adana olaylarıyla ilgili bir de Agop Babikyan’ın rapor hazırladığı bilinmektedir38. Ancak bu raporun sahte olduğu ve Ermeni komiteleri tarafından hazırlanarak Babikyan imzasıyla Times gazetesinde yayımlandığı söylenmektedir.

Agop Babikyan’a ait olduğu iddia edilen rapor şöyledir:

“İstanbul’da 31 Martta hareket başlayınca, aynı gün öğleden sonra telgraflar payitahtın sahne olduğu vakayı bildirmiş ve Adana’da kargaşalıklar patlamıştır. Ertesi Çarşamba günü bu karışıklıklar, katliama dönüşerek üç gün sürmüş 3 Nisan’da nihayet bulmuştur. Sonra Rumeli’den taburların ulaştığı akşamı (12 Nisan Pazar) tekrar başlayarak Salı günü bitmiştir. Bu manasız feveranı kâfi derecede anlayabilmek için gerilere, hatta ilânı meşrutiyetin ertesi gününe kadar gitmek lazımdır.

Meşrutiyet idaresinin tekrar teessüsü, eski idarenin kendilerine fevkalade bir kudret ve nüfuz temin ettiği halkın menfaatleri üzerinde çok fena tesir yapmıştı. Binaenaleyh, tabiatıyla bu eşraf, yeni idareye ve bu meşrutiyeti müdafaa için kanlarını dökmeğe hazır bulunan Ermeniler’e karşı büyük bir kin ve husumet hâsıl etmişlerdi. Bu sebeple bu kişiler, meşrutiyet idaresine muvaffakiyetle hücum için evvel emirde Ermeniler’i imha etmeği düşündüler. Halkın cehaletinden ve safiyetinden istifade ederek her tarafa Ermeniler hakkında halkın en nazik hissiyatını yaralayacak şekilde isnat ve iftiralar neşrettiler.” (Uras, 1950: 564-566). Babikyan’a isnat edilen bu raporda, 31 Mart olayları ile Adana olayları arasında bağlantı olduğu iddia edilmiştir. Ayrıca Ermeniler kendilerini Meşrutiyetin koruyucusu konumunda görmektedirler.

38

Kâmuran Gürün, Babikyan’ın meclise takdim etmek üzere hazırladığı raporun, vefatı nedeniyle mecliste görüşülemediğini belirtmektedir (Gürün, 2010: 254).

36

Adana vali muavini iken kadro dışı kalan ünlü Şair Eşref ise, Adana olayları sırasındaki yanlı tutumundan dolayı Babikyan’a eleştirel bir şiir yazmıştır39.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, Adana Ermeni murahhası Muşeg Efendi’nin fitilini ateşlediği Adana olayları, kısa sürede civar kazalara da yayılmış ve zamanla içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Ermeniler, Türklerin bölgedeki Ermeniler’i katlettiğini, Adana valisi ve ildeki askeri makamların olaylarda büyük ihmalleri olduğu propagandasını yayarak meclisin ve büyük devletlerin bölgeye dikkatini çekmek istemişlerdir. Meclis-i Mebusan, olayların araştırılması için 1 Ermeni, 1 Türk mebusu seçerek Tahkik Heyeti adı altında bölgeye göndermiştir. Heyet üyeleri Kastamonu mebusu Yusuf Kemal Bey ve Tekirdağ mebusu Agop Babikyan, 31 Mayıs 1909 tarihinde Adana’ya ulaşmışlar ve tahkikata başlamışlardır.

Agop Babikyan Adana’da bulunduğu süre içerisinde yanlı davranmaktan geri durmamıştır. Yukarıda etraflıca anlatıldığı üzere olaylarda cinayete karışan tutuklu Ermeniler’in serbest bırakılmaları için Sadarete telgraf çektiği gibi zaman zaman askeri makamların görevlerini layıkıyla yerine getirmelerine engel olmaya çalışmıştır. Babikyan, Adana’da fazla kalmamış ve sağlık sorunlarını bahane ederek 30 Haziran 1909’da bölgeden ayrılmıştır. Esat Uras, olaylarla ilgili Babikyan’a isnat edilen raporun sahte olduğunu bu raporun Ermeni komitacılar tarafından hazırlandığını ileri sürmektedir.

Hükümet ise, olayların sorumlularını tespit etmek için bölgeye tahkik heyetleri gönderdiği gibi askeri mahkemeler kurarak, Türk-Ermeni ayrımı yapmadan olayların sorumlularını cezalandırmıştır.