BÖLÜM 1: ŞEHRİN TARİHİNE GENEL BAKIŞ VE SANCAKTAKİ İDARİ YAPILANMA İDARİ YAPILANMA
1.3. Sancağın İdari Yapısı
1.3.5. Yabancı Kuruluşlar
Osmanlı kentlerinde, 19. yüzyıldan itibaren yabancı devletlere ait kuruluşlar dikkat çekmektedir. Orhan Kurmuş, Emperyalizmin Türkiye’ye Girişi isimli eserinde bu yabancı kuruluşları emperyalizmin Türkiye’ye girişi olarak değerlendirmiş ve emperyalizmi iki evreye ayırmıştır. Bunlardan ilki, 19. yüzyılın ilk çeyreğinde başlayıp 1870’lerde hızını kaybeden serbest rekabetçi kapitalizm evresidir. İkincisi ise, 1860’larda ortaya çıkıp, 1873 büyük dünya bunalımından sonra daha da belirginleşen ve 1900-1903 bunalımıyla yaygınlaşan tekelci kapitalizm (emperyalizm) evresidir. 19. yüzyılın gelişmiş kapitalist ülkesi olan İngiltere’nin diğer geri kalmış ülkelerle ilişkileri
83
Redif teşkilatı konusunda daha ayrıntılı bilgi için bkz. (Çadırcı, 2008: 41-55; Kütükoğlu, 1982: 127-157).
84
Osmanlı Ordu teşkilatında Kolağası, mülazım-ı evvel, mülazım-ı sani, kaymakam gibi rütbeler vardı. Bu dönemde, Kolağası = Kıdemli Yüzbaşı, Mülazım-ı Evvel = Teğmen, Mülazım-ı Sani = Üsteğmen, Kaymakam= Yarbay rütbelerine karşılık kullanılmıştır.
65
bu evrelere göre değişiklik arz etmiş ve özellikle Hindistan’da en belirgin halini almıştır. Hem ekonomik, hem de siyasi bağımsızlığını İngiltere’ye kaptıran Hindistan bu dönemde tam bir sömürgedir. Bununla birlikte Osmanlı Devleti, Arjantin, Portekiz gibi siyasi bağımsızlıklarını biçimsel olarak da olsa koruyabilen devletler, ekonomik olarak büyük oranda sömürgeci-emperyalist ülkelere bağımlı hale gelmişlerdir (Kurmuş, 2007: 59).
Emperyalizmin etkisiyle Osmanlı sanayisindeki çözülmenin hızlanması, dış borçlar ve sonraları Düyûn-ı Umûmiye İdaresi ile Osmanlı maliyesinin Avrupalı alacaklı ülkelerin tam denetimine girmesi, yabancı şirketlere verilen kamu hizmetleri, demiryolları ve madencilik imtiyazları, tarımda kapitalist ilşkilerin hızlanması, Osmanlı dış ticaretinin Avrupa ile rekabet edememesi gibi hususlar emperyalizmin Osmanlı ülkesine girişini hızlandırmıştır (Kurmuş, 2007: 57).
Tekfurdağı Sancağı özeline baktığımızda, Düyûn-ı Umûmiye ve Reji gibi yabancılara ait kuruluşlar 19. yüzyılın sonlarında diğer Osmanlı kentlerinde olduğu gibi bütün kazalarda teşkilatlanmıştı. Bunun yanında sancakta Avusturya Postanesi de bulunuyordu ve bu postane Osmanlı posta taşımacılığına ekonomik manada ciddi zararlar vermiştir. Zira Osmanlı’nın son dönemlerinde Avusturya’nın Posta taşımacılığı, Osmanlı postalarından çok ileri seviyedeydi. Ayrıca, Osmanlı ülkesinde İngiltere ve Rusya’nın kurduğu yabancı postanelere ilaveten, 1870’lerde Almanya, 1880’lerde ise İtalya’nın da katılmasıyla, Osmanlı posta taşımacılığı yabancı postalarla rekabet edemez
hale gelmiştir. Avusturya’nın, Osmanlı posta taşımacılığındaki hâkimiyetini II. Meşrutiyet’in ilk yıllarında İbnü’z-Ziya Ahmet Reşit Bey şöyle dile getirir;
“…Ecnebi postaları memleketimizde başlatan, çoğalmasına sebep olan da Avusturyalılardır. … Her ne vakit hükümet şunların kapatılmasını mensup oldukları elçiliklere teklif etse redd ile karşılık görür.” (İbnü’z-Ziya Ahmet Reşit, 2010:
176,177). Görüldüğü gibi, Osmanlı hükümeti ekonomisini etkileyen ve kendi topraklarında faaliyet gösteren yabancılara ait kurumları kapatacak güçten de yoksundu. Yine Avusturya Lloyd Şirketi’ne ait vapurlar, Tekfurdağı’nda posta ve yolcu taşıma işlerini yapmaktaydılar. Osmanlı Devleti’ne ait İdare-i Mahsusa vapurlarının Lloyd
66
şirketi vapurları ile rekabet edebilmesi söz konusu bile değildi85. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra, 1909 yılında devlete ait İdare-i Mahsusa İngilizlere devredilmiş ve 1910 yılında Seyr-i Sefain İdaresi kurulmuştur. Anlaşılacağı üzere, bu yıllarda bütün Osmanlı kentlerinde olduğu gibi Tekfurdağı Sancağı’da emperyalizmin etkisi altındaydı.
Düyûn-ı Umûmiye İdaresi86
Düyûn-ı Umûmiye İdaresi, İngiltere ve Fransa gibi Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’nden alacaklarını tahsil etmek amacıyla kurdukları Genel Borçlar İdaresi’ni ifade etmektedir. 1881’den itibaren neredeyse bütün Osmanlı kentlerinde faaliyet gösteren Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin Tekfurdağı, Çorlu, Malkara, Hayrabolu ve Ereğli’de birer şubeleri bulunuyordu.
Tablo 6
Tekfurdağı Düyûn-ı Umûmiye İdaresi Görevlileri (1900-1902)
Müdür Hayri Bey
Başkâtib Kirkor Efendi
Kâtib-i Sâni Ethem Efendi
Sandık Emini Kasım Efendi
Tezkere Muharriri Mustafa Efendi Tuz Ambar Memuru Hüsnü Efendi Sayd-ı Mahi87 Kâtibi Salih Efendi
Muayeneci Apostol Efendi
Benados Nahiyesi Sayd Mahi Memuru Rıfat Efendi Kumbağ Nahiyesi Memuru Mehmet Efendi
Kaynak: EVS, 1317: 219-220; EVS, 1319: 822.
Tabloya göre, müdürlüğünü Hayri Bey’in yaptığı Tekirdağ Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin 9 personeli bulunmaktaydı. Tekirdağ’da nahiyelere kadar örgütlenen idarenin taşrada da birer sorumlu memuru bulunmaktaydı. Bu bağlamda Çorlu’da
85
Tekfurdağı’ndaki Avusturya Postanesi ve Lloyd Kumpanyası’nın Tekfurdağı Limanındaki faaliyetleri ile ilgili geniş bilgi için bkz. tez içerisinde s. 70 ve 181
86
Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin Tekfurdağı Sancağı’ndaki teşkilatlanması, gelir ve giderleri hakkında tez içerisinde bkz s. 194.
87
67
Remzi Efendi, Malkara’da Mustafa Efendi, Hayrabolu’da Mehmet Kamil Efendi, Naip Nahiyesi’nde Mehmet Efendi, Ereğli Nahiyesi’nde Hüseyin Hüsnü Efendiler Düyûn-ı Umûmiye memurluğu yapmaktaydılar. Ayrıca Naip Nahiyesi’nde Düyûn-ı Umûmiye kolcusu88 olarak Nişan Efendi görev yapmaktaydı (EVS, 1319: 828-841; EVS, 1317: 225).
Reji İdaresi89
Reji İdaresi, 1883 yılından itibaren Osmanlı kentlerinde tütün tekelinin yönetimini üstlenen yabancı bir kuruluştur. İdarenin Tekfurdağı Sancağı’nda kaza ve nahiyelere kadar örgütlendiği tespit edilmiştir. Tekirdağ Reji İdaresi’nin dördü yabancı, dördü Müslüman olmak üzere 8 personeli bulunmaktaydı. Merkez Reji İdaresi’nin kurumsal yapısı aşağıdaki gibidir.
Tablo 7
Tekfurdağı Reji İdaresi Görevlileri (1900-1902)
Müdür Nazım Bey
Muhasebeci Alsenderidi Efendi Muayeneci Jan Hazopolo Efendi Ambar memuru Paskal Kazyan Efendi Ambar memur muavini Vartanyan Efendi Muhâkemat memuru Ahmed Rauf Bey Ziraat memuru İbrahim Efendi Muhafaza kâtibi Osman Efendi
Kaynak: EVS, 1317: 220; EVS, 1319: 823.
Reji İdaresi’nin Çorlu, Hayrabolu ve Malkara kazalarında da birer memuru bulunmaktaydı. Çorlu reji memuru Şaban Efendi, Malkara reji memuru Ahmet Efendi, reji kâtibi Süleyman Bey, Hayrabolu reji memuru ise Mehmet Tevfik Efendi idi (EVS, 1319: 830-841).
88
Güvenliği sağlayan muhafaza memuru (Pakalın, 1993: 288).
89
68
Konsolosluklar
Konsolos, bir ülkede diplomatik görev yapan yabancı temsilcilere verilen isimdir. Avrupalı devletler, Fatih döneminden itibaren özellikle ticaretin yoğun olduğu Osmanlı Liman kentlerinde konsolosluklar açarak tüccarlarının haklarını korumaya çalışmışlardır. Osmanlı Devleti’nde ilk olarak, 1460 yılında yapılan ticaret antlaşmasıyla Floransalılar, “emin” olarak adlandırdıkları bir konsoloslarını İstanbul’da bulundurmaya başlamışlardır. Daha sonraları Osmanlıların Ortadoğu topraklarına (Mısır, Suriye vs.) hâkim olmasıyla, bu topraklarda ticari faaliyetleri olan İngiltere, Fransa, Venedik ve Dubrovnik (Ragusa) gibi devletler Osmanlı Devleti ile ticaret antlaşmaları imzalamışlarıdır90. Bu antlaşmalar çerçevesinde, Osmanlı ülkesinde bulunan ya da ticaretle meşgul olan kendi ülke vatandaşlarının işlerini takip için konsolos ve balyos91 bulundurmuşlardır. 17. yüzyıldan itibaren yapılan antlaşmalarla konsolosların yetkileri genişletilmiştir. Bu cümleden olarak konsoloslar, elçi yardımcısı konumunda olacaklar, hapse atılamayacaklar ve merkezden izin alınmadan haklarında kanuni takibat yapılamayacaktı. Konsoloslara kendi milletinin işlerine bakma, elçi ve konsolos için belirlenmiş vergileri toplama yetkileri padişah hükümleriyle sağlanıyordu. Liman kentlerinde görev yapan konsolosların izni olmadan kendi ülkesine ait hiçbir gemi limandan hareket edemezdi. Kendi ülke vatandaşlarının suç işlemesi durumunda mahkemelere katılma hakkına sahip olup, iki tarafın da yabancı olduğu davalar konsolosluk mahkemelerinde görüşülürdü (Savaş, 2002: 179).
Marmara Denizi’nin kenarında bir liman kent olan Tekfurdağı’nda, 19. yüzyıl sonlarında birçok devletin konsolosluğu bulunuyordu. Yabancı ülkeler, Tekfurdağı’nda
konsolos vekilleri vasıtasıyla diplomatik iş ve işlemlerini takip etmişlerdir. II. Abdülhamit döneminde şehirde görev yapan konsolos vekilleri aşağıdaki gibidir:
90
Avrupalı devletlerin Osmanlı topraklarında konsolos bulundurmaya başlamalarının tarihi seyri şöyledir: Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1528 yılında Fransa, 1580’de imzalanan ticaret antlaşmasıyla İngiltere, 1606 Zitvatorok antlaşmasıyla Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu, 1774 Küçük Kaynarca antlaşmasıyla Rusya, 1839’da İran Osmanlı Liman kentlerinde konsolos bulundurmaya başlamışlardır (Savaş, 2002: 179; Köse, 2006: 142).
91
Osmanlı Devleti’nde şehir ve limanlarda ikamet eden yabancı tüccarlar ile ilişkileri sağlamak üzere balyos, konsolos ve emin adlarında temsilciler bulundurulurdu. Bu temsilcilere, görev tanımı ve yetkilerini düzenleyen padişah beraatı verilerek mesele resmileştirilmiş olurdu (İnalcık, 2000: 246).
69
Tablo 8
Yıllara Göre Tekfurdağı'nda Görev Yapan Konsolos Vekilleri (1877-1902)
Ülke/Yıl 1877 1883 1885 1888 1893 1900 1902 Rusya Mösyö Kortikos Mösyö Kortikos Mösyö Kortikos Mösyö Kortikos Mösyö Kortikos Mösyö Kortikos Mösyö Kozma Kozmidi İran - -
İngiltere Mösyö Mati Mösyö Mati Mösyö Mati Mösyö Mati Mösyö Mati Mösyö Edmon Mösyö Edmon Avusturya Mösyö Kadah Mösyö Andonaki Mösyö Andonaki Mösyö Arslan Petraki Mösyö Arslan Petraki Mösyö Arslan Petraki Mösyö Arslan Petraki Almanya Mösyö Andrikodos Mösyö Arslan Petraki Mösyö Arslan Petraki İtalya Mösyö Mati Mösyö Mati Mösyö Mati Mösyö Mati Mösyö Rişar Mösyö Rişar İsveç Mösyö Komdat Mösyö Martidos Norveç - - - - - Portekiz Mösyö Takila Mösyö Takila Mösyö Takila Mösyö Takila Mösyö Takila Mösyö Takila - İspanya Mösyö Daleçeno Mösyö Edriyades - - Fransa Mösyö Dandarya Mösyö Dandarya Mösyö Dandarya Mösyö Dandary a Mösyö Eypo Mösyö Takila Cevani Mösyö Corci Arslan
Yunanistan Mösyö Golo Mösyö Yani Mösyö Duçari Yani Mösyö Yaniyo Mösyö İstaviri Mösyö Mihalak i Mösyö Mihalaki Hollanda Mösyö İstifnaki - Mösyö İstifnaki Mösyö İstifnaki Mösyö İstifnaki - - İrlanda - Mösyö İstifnaki - - - - -
Kaynak: EVS, 1293: 140; EVS, 1300: 211; EVS, 1302: 234; EVS, 1305: 235; EVS,
1310: 651; EVS, 1317: 221-222; EVS, 1319: 824.
Tabloyu incelediğimizde 1877-1903 yılları arasında Tekirdağ’da 14 ülkenin konsolos vekilinin görev yaptığını görmekteyiz. Bu kadar fazla ülkenin konsolos vekilinin görev yapması Tekirdağ’ın konumundan ve dönemin siyasi şartları ile doğrudan alakalıydı. Bir başka neden ise bu dönemde Tekirdağ’ın demografik yapısıyla ilgili olduğudur. Müslüman olmayan nüfus oranının fazla olduğu sancakta, Müslüman nüfus oranı % 47.8 iken Müslüman olmayan nüfus oranı ise % 52.19 dur.
Bazı konsolos vekillerinin görev sürelerinin oldukça uzun olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Örneğin Mösyö Kortikos 1877-1902 yılları arasında 25 yıl, İngiltere konsolos vekili Mösyö Mati 1877-1893 yılları arası 16 yıl, Almanya ve Avusturya konsolos vekili Mösyö Arslan Petraki 1883-1902 yılları arası 19 yıl, Fransız Konsolos
70
vekili Mösyö Dardanya 1877-1888 yılları arası 11 yıl Tekirdağ’da konsolos vekilliği yapmışlardır. Buna karşılık İrlanda ise sadece 1883 yılında 1 yıl konsolos vekili bulundurmuştur.
Birçok ülkenin konsolos vekillerinin, aynı kişiler oldukları dikkat çeken başka bir husustur. Rusya-İran, Avusturya-Almanya, İngiltere-İtalya-İsveç, Portekiz-İspanya gibi devletler uzun yıllar Tekirdağ’da ortak konsolos vekili bulundurmuşlardır.
Avusturya Postanesi
Tekfurdağı merkez kazada bir Avusturya Postanesi bulunuyordu. Bu postane 1909 yılına kadar sancakta faaliyet göstermiştir.
Osmanlı topraklarında Avusturya, İngiltere ve Rusya’nın kurduğu yabancı postaneler her zaman Osmanlı postalarının rakibi olmuşlardır. 1870’lerde Almanya, 1880’lerde ise İtalya’nın bu rekabete katılmalarıyla birlikte Osmanlı posta taşımacılığı yabancı postalarla rekabet edemez hale geldi. Osmanlı’nın son dönemlerinde Avusturya postaları, Osmanlı posta taşımacılığına hâkim durumdadır92. Uzun yıllar Avusturya vapur şirketleri, özellikle Lloyd Kumpanyası, Osmanlı liman kentlerinde açtığı acenteler vasıtasıyla, Osmanlı postalarının yetersizliğinde de faydalanarak posta taşımacılığı yapmıştır. Yabancı postalarla rekabet edebilmek için93 öncelikle yabancı postaların kâr payını düşürmek için Osmanlı postaları mektup taşımacılığında büyük
92
Yabancı posta işini Osmanlı coğrafyasında başlatan Avusturya’nın, Osmanlı posta taşımacılığındaki hâkimiyetini İbnü’z-Ziya Ahmet Reşit Bey 1908 yılında şöyle dile getirir; “…Ecnebi postaları memleketimizde başlatan, tekessürüne sebep olan da Avusturyalılardır. (…)Her ne vakit hükümet şunların ilgasını mensup oldukları sefaretlere teklif etse redd ile mukabele görür, ‘postalarınızı ıslâh ediniz, sonra düşünürüz’ cevap-ı müttehit ve muttaridini alırdı. Nitekim anâsır-ı hayâtiyesini başlıca memleketimizde bulan Loyd Kumpanyası vapurlarının posta nakliyatınca mevkileri diğer seyr u sefâin şirketlerininkinden pek yüksek ve çekirge istilasına benzer bir surette memleketimize üşüşen Avusturya post memurlarının hizmetleri emsaline kıyas kabul etmez derecede mühim ve müsmir olduğundan masârıf-ı cesimesini bizdeki posta şubelerinin vâridât-ı azimesiyle örtüveren Avusturya Macaristan Sefareti hükümetinin bu teklifleri muvacehesinde çok fazla kabarır, ateş püskürürdü.” (İbnü’z-Ziya Ahmet Reşit, 2010: 176,177).
93
II. Meşrutiyet Devrinde, Tekfurdağı Milletvekili Agop Boyacıyan memleketimizdeki yabancı postanelerle ilgili bir çözüm önerisi sunmuştur. Meclis-i Mebusan’ın 10 Nisan 1911 tarihli oturumunda Posta ve Telgraf Müdürlüğü’nün bütçesi görüşülürken Boyacıyan söz alarak, ülkedeki yerli posta teşkilatının düzensizliği nedeniyle, yabancı postaların daha revaçta olduğundan bahsetmiş ve Posta Telgraf Müdürlüğü’nün Bakanlığa dönüştürülmesi teklif etmiştir. Zira Posta Telgraf Müdürlüğü’nün Bakanlık olması halinde, postalarda oluşan birçok karmaşanın ve düzensizliğin sona ereceğini, bu sayede de yabancı postaların müşterilerinin azalarak kapanmak durumunda kalacağını belirtmiştir (MMZC. C.5, D.1, İç.1, 28 Mart 1327: 169).
71
indirime gitmiş, kaçak mektup taşınmasına karşı sert tedbirler almış ancak istenen sonuç elde edilememiştir. Osmanlı postalarına, H.1317/1902 ıslahatı ile Avrupa’da yetişen posta uzmanlarıyla modern bir hüviyet kazandırılmaya çalışılmış ancak gene de yabancı postalarla rekabet edilememiştir (Demir, 2005:172,173).
Lloyd Kumpanyası acentesinin bulunduğu, bir liman kenti olan Tekfurdağı Sancağı’nda müdürlüğünü Tekfurdağı Avusturya Konsolosu’nun yaptığı Avusturya Postanesi bulunmaktaydı. Lloyd Kumpanyası vapurlarıyla gelen posta çantaları doğrudan doğruya Avusturya Postanesi’ne ulaştırılır ve posta dağıtımı oradan yapılırdı (BOA. BEO. 2873/215461; BOA. BEO. 2835/212561). Tekfurdağı’ndan gidecek olan postaların pazar günleri yine Lloyd kumpanyası ile Çanakkale, Midilli ve İzmir gibi şehirlere sevkiyatı yapılırdı (EVS, 1319: 1108). Osmanlı Devleti, Tekirdağ Avusturya Postanesi’ne Türk vapurlarının posta getirmelerini yasaklamıştır. Dâhiliye Nezareti’nden Bahriye Nezareti’ne gönderilen 24 Mayıs 1900 tarihli yazıda, Marmara Kumpanyası vapurlarının İstanbul Avusturya Postanesi’nden Tekfurdağı Avusturya Postanesi’ne posta paketleri taşıdığı tespit edilmiş olup Türk şirketlerine ait kumpanyaların sadece Osmanlı postalarını taşıyabileceği belirtilerek Marmara Kumpanyası kaptanları hakkında kanuni muamele yapılması istenmiştir (BOA. DH. MKT. 2483-72).
II. Abdülhamit döneminde posta teşkilatı sıkı denetimlere tabi tutulmuştur. Yabancı postalar yoluyla yurda sokulan yasak yayın, silah ve kaçak eşya ülke için önemli bir tehdit olarak görülmeye başlanmış ve bu postaların kapatılması için girişimlerde bulunulmuştur (Demir, 2005:173). Tekfurdağı’ndaki Avusturya Postanesi, ülkeye yasak yayınların girmesinde etkin rol oynamıştır. Postanenin müdürlüğünü bizzat şehirdeki Avusturya konsolosunun yapması, konsolosların denetiminin zor olmasından dolayı yasaklı yayınların kolayca dağıtımının yapıldığı kanaatindeyiz. Örneğin Paris’te basılan Terakki ismindeki hezeyanname, Tekirdağ ve İnebolu Avusturya postaneleri vasıtasıyla yurda dağıtılmaya başlandığı haberi üzerine Avusturya Elçiliği uyarılmıştır (BOA. BEO. 3071/230295; BOA. ZB. 595/7). II. Abdülhamit 3 Mart 1907’de bir irade yayınlayarak, Tekfurdağı Avusturya Postanesi’nde kapalı zarflar içerisinde ele geçirilen yasaklı yayının toplattırılarak yurt geneline yayılmasının engellenmesini istemiştir (BOA. İ. HUS. 151/96). 12 Mart 1907 tarihli başka bir yazı ile Terakki isimli eserin
72
okullara dağıtılmasını önlemek için maarif idareleri uyarılarak gerekli çalışmanın yapılması sağlanmıştır (BOA. MF. MKT. 986/37). Bu dönemde yurt genelindeki ecnebi postalarını kapatmak mümkün olmamış ancak 1909 yılında bazı şehirlerdeki postaneler kapatılmıştır. Daha önceden Osmanlı Hükümeti ile Avusturya-Macaristan Devleti arasında imzalanan protokolün birinci fıkrasına göre diğer yabancı devletlerin postanelerinin bulunmadığı ve sadece Avusturya postanelerinin bulunduğu Osmanlı şehirlerindeki postaneler kapanacaktı. Bu bağlam da adı geçen maddeye göre Edirne, Çeşme, Gelibolu, Karaağaç ve Tekfurdağı’ndaki Avusturya postanelerinin kapatılması kararlaştırılmıştır (BOA. DH. MKT. 2815/99). II. Meşrutiyet’in ilk yıllarında yabancı postaları kaldırma meselesi yeniden gündeme gelmiş, 1908 yılında Avusturya’nın Bosna-Hersek’i ilhakıyla tüm yurtta Avusturya’ya karşı boykot uygulanmıştır. Avusturya postlarına mektup vermeme ve bu devletin vapurlarına binmeme şeklinde kendini gösteren boykota rağmen yabancı postalar Lozan Antlaşması ile tamamen kapatılabilmiştir (Demir, 2005:173,175).
1.3.6. Komisyonlar
Vilayet yönetiminde görev bölüşümü esasına dayanan ve mahalli temsilcilerin aktif olarak katıldıkları özel ihtisas komisyonları, kamu yararına olan hizmetlerin yerine getirilmesinde önemli bir görevi ifa etmekteydiler. Kentin ileri gelen zengin kimselerinin katıldığı bu komisyonların başlıcaları, ziraat, yol yaptırma ve iskân komisyonlarıdır (Çadırcı, 2013: 269). Tekfurdağı Sancağı’nda kurulan belli başlı komisyonlar aşağıdaki gibidir.
Nafia Komisyonu
Sancaktaki bayındırlık işlerini yürütmek üzere mutasarrıfın başkanlığında kurulan bu komisyonda ikinci başkan mutasarrıf muaviniydi. Belediye başkanı, ziraat bank şubesi memuru, nüfus memuru ve mühendis komisyonun üyeleriydi. 1902’de Tekfurdağı Sancağı’ndaki Nafia Komisyonunun görevlileri 8 kişiden müteşekkildi. Reis Mutasarrıf Şeref Paşa, Reis-i Sani Mutasarrıf Muavini İspiraki Efendi, azalar Belediye Başkanı Adil Bey, Ziraat Bankası memuru, nüfus memuru, Mühendis Kadri Efendi, aza Bahor Efendi ve kâtip Ömer Lütfi Kadri Efendi’ydi (EVS, 1319: 819).
73
Evkaf Komisyonu
Sancaktaki vakıf işlerini yürütmek üzere kurulan Evkaf Komisyonunda bir reis, 4 aza bulunuyordu. Reis Şeyh Emin Efendi, azalar Şeyh Ata Efendi, Tahsin Bey, Halis Bey ve Mehmet Halis Beylerdi (EVS, 1319: 821).
Muhacirin Komisyonu94
Muhacirlerin iskânında önemli bir görevi ifa eden bu komisyonda 1 reis, 3 aza ve 1 kâtip görev yapmaktaydı. Reis Emin Bey, azalar Şeyh Ata Efendi, Mahir Efendi ve Ahmet Bey, Kâtip Necip Bey (EVS, 1319: 821).
Tedarik-i Vesait-i Nakliye-i Askeriye Komisyonu
Belediye Reisinin başkanlığını yaptığı bu komisyon, askeri ihtiyaçların karşılanması ve nakliyesinde önemli bir görevi yerine getirmekteydi. 1902’de bir başkan, üç aza ve bir kâtipten oluşan komisyonun başkanlığını Belediye Reisi Adil Bey yapmaktaydı. Azalar Redif Kolağası Memduh Efendi, Redif Mülazımı Ali Efendi, Ahmet Bey, Rasim Efendi ve Kâtip Hasan Efendi’ydi (EVS, 1319: 819).
Sancaktaki bütün kazalarda bulunan bu komisyonun azaları içinde redif birliğindeki rütbeliler istisnasız yer almışlardır. Örneğin merkez kazadaki komisyonda bir redif kolağası ve bir redif mülazımı, Çorlu Kazası’nda bir redif yüzbaşısı, Malkara Kazası’nda bir redif yüzbaşısı Hayrabolu Kazası’nda bir redif mülazımı komisyonun daimi üyesiydiler (EVS, 1319: 819, 829, 834, 839). Bu cümleden olarak Tedarik-i Vesait-i Nakliye-i Askeriye Komisyonu’nun taşradaki teşkilatlanmasında, askeri malzemelerin tedarikinde ve nakliyesinde redif birlikleri aktif rol almışlardır.