• Sonuç bulunamadı

Zerdüştiliğin İpek Yolunda Yayılışı ve Durumu

D. Zerdüştilik

VIII- IX Avesta hakkında genel bilgi verilmektedir Sekizinci cilde bir nevi Avesta’nın özeti denilebilir

4- Zerdüştiliğin İpek Yolunda Yayılışı ve Durumu

Zerdüştilik İran’da resmî din olduktan sonra İpek Yolu güzergâhı üzerinde yayılmaya başlamıştır. Bu noktada ilk olarak İpek Yolu üzerinde önemli bir konuma sahip olan Soğdiyana bölgesi Zerdüşt dini ile devlet eliyle tanışmıştır. Bunun yanında Soğdiyana’da Zerdüştilikten önce de ateşgedelerin bulunduğu bilinmektedir. Buhara’da Berdsun adındaki bir ateşgede Afridun tarafından inşa ettirilmiştir. Yine Kubazan ateşgedesinin de Zerdüşt’ten önce inşa ettirildiği kaydedilmektedir. Bu nedenle Zerdüştilik Soğdiyana bölgesinde yayılırken fazla zorluk çekmemiştir. Göktürkler zamanında Soğdiyana bölgesinde Zerdüştiliğin etkinliğinin arttığı görülmektedir. Nitekim bu dönemde İran’ın medenî tesirleri bölgede hissedilmeye başlanmıştır. Bunun yanında Zerdüşt dinini destekleyen Sasaniler diğer dinlerin bölgede varlığını ortadan kaldırmaya çalışmış, özellikle Budizm’in bölgedeki hâkimiyetini sona erdirmişlerdir.200

İran'dan kaçan veya ekonomik nedenlerle gelen Fars nüfusu sebebiyle, Türkistan'da yayılmış olan Zerdüştilik, Orta Asya Türk kültür ve sanatı üzerinde de etkili olmuştur. Göktürkler kendi tanrılarını İran resmî geleneğine göre resmetmişlerdir. Ayrıca burada üzerinde durulması gereken önemli bir husus da, Zerdüştilikteki ateş kültüdür. Ahura Mazda'nın sembolü olan ateş, İran kültüründe tapınma objesidir. Hâlbuki Türklerde ateş, temizlenme aracıdır. Bu sebeple Türklerdeki ateş kültünü Zerdüşti bir unsur olarak kabul ve takdim etmenin uygun olmadığını ifade etmek gerekir.201

Günümüzdeki Çinli bilim adamları arkeolojik kazılar sonucu elde edilen bilgilere göre, Zerdüştiliğin m.ö. IV. yüzyıllarda Doğu Türkistan bölgesine girdiği görüşünde hemfikirdirler. 1976-1978 yıllarında Urumçi Güney Dağ Maden Ocakları

199

Seyhun Tunaşar, Ön Asyalı Üç Bilge, Ankara 2003, s. 51. 200

Hasan Kurt, Asya’nın İslamlaşma Süreci: Buhara Örneği, s. 222-223. 201

83

Bölgesi Alaku Doğu Giriş'inde, m.ö. IV. yüzyıllara ait Eski Sakaların mezarlığı ve ateşgedeler bulunmuştur. İran Ahamen Şahlar döneminde (m.ö. 550-331) Sakalar, Baktriyalılar ve Soğdlular Ahura Mazda'ya taptıkları bilinmektedir. Dolayısıyla İpek Yolu'nda etkin faaliyetlerde bulunan Soğdlular Ateşperest idiler. Bunların etkisiyle Doğu Türkistan'da yaşayan bazı Türklerin Zerdüşt dinine girdikleri bilinmektedir.202

Arap coğrafyacı Hu-Da-Te Bei (820-912/913), Uygurların bir kısmının Maniheist, bir kısmının Ateşperest olduğundan, yani şehirlerde yaşayan Uygurların Maniheist, köylerde yaşayan Uygurların ise Ateşperest olduğundan haber vermiştir. Arap tarihçi İdris (1100-1165) de, "Türk kavmi içindeki Uygurların ateşe taptıklarını söylemiştir. Uygur bölgesine yayılan en eski dinlerin biri olan Zerdüştilik, 10. yüzyıldan sonra yok olmuştur. Yok olmasındaki başlıca nedenler arasında, İslâmiyet'in bölgeye hâkim olması ve Zerdüştiliğin kendinden kaynaklanan bazı özellikleri sayabiliriz. Zerdüştiler, Maniheistlerin aksine, misyonerlik yapmıyor ve kutsal kitaplarını da başka dillere çevirmiyordu. Dolayısıyla bu dinde dinini yayma sorumluluğu yoktu. Dinin kendine özgü çok katı yasaları ve cezaları vardı. Dine girenlerin uygulaması gereken kurallar kişiye çok ağır geliyordu. Bununla beraber, Zerdüştilik siyasî yönden, Uygur bölgesindeki yöneticilerin himayesi altına girememiş; ekonomik yönden, Budizm ve İslâmiyet gibi, ibadet yerleri ve camilerin vakıf mallarına sahip olamamıştır. Böylece, halk arasında az bir kısım insanların benimsemesinden sonra, kendiliğinden yok olarak silinmiştir.203

VII. yüzyıldan itibaren Çin kaynakları, oradaki Zerdüşt topluluklarını daha çok referans yaparlar. Müslümanların İran’ı fethinden sonra birçok Zerdüşt’ün İpek Yolu boyundan doğuya, Ch’ang-an’daki T-ang sarayında “Pers kralı” olarak karşılanan ve İmparatorluk korunmasında general yapılan son Sasani İmparatoru III. Yazdigard’ın oğlu Peroz’un adımını takip ederler. Peroz’a ateş tapınaklarını yapmalarına ve inançlarını uygulamalarına izin verilen birçok mülteci eşlik etti. Moğollar kadar eski dönemde, Zerdüşt sürgün toplulukların Çin’de geliştiğinden bahsedilir. Zerdüştilik misyoner bir din olmadığı için toplulukların yerel dönüşümcüleri (Zerdüştilik’e giren insan) içerdiği görünmez; fakat İran toprağından

202

Bumairimu Abudukelimı, Uygur Türklerinin Dinî İnanışları, s. 40. 203

84

tüccarlara ve mültecilere ek olarak Orta Asya kökenli Zerdüştileri içermesi büyük olasıydı. Ch’ang-an’da, Loyang’da, Kaifeng’de ve başka yerlerdeki sayısız T’ang dönemi tapınakların Zerdüştiliğ’e ait olduğu görünür. T’ang dönemine ait popüler Çin hikâyeleri, Çinli nüfusun Zerdüşt tüccar figürüne aşina olduğunu bildirir.204

E. İslâmiyet

Uzun tarihsel süreçte İpek Yolu üzerinde birçok din tanınmış, yayılmış veya yok olup gitmiştir. Her dinî inanç zamanın ve coğrafyanın koşullarına göre kendi usul ve yöntemleriyle hâkimiyet sahasını genişletmeye çalışmış, İpek Yolu’nun sağladığı imkânlardan faydalanarak çok uzak ülkelere kadar ulaşabilmiştir. Onların geçirdiği bu süreçler kendi etkinlik sahalarını oluşturmalarını sağlarken; İpek Yolu kültür coğrafyasını şekillendirmiştir. İpek Yolu’ndan istifade eden her din bu kültüre değerlerini eklemiş, onun zenginleşmesini ve güçlenmesini sağlamıştır. Bunlar arasında İslâmiyet’in çok özel bir yeri vardır. Bu özellik İslâm’ın diğer dinlere olan üstünlüğünün yanında; yöntem ve usullerinde de kendini gösterir. Nitekim Müslümanlar özgün yöntemleriyle İslâm’ı İpek Yolu coğrafyasında hâkim hale getirmiş, dahası İpek Yolu’ndan istifade ederek Seyhun-Nil havzasında İslâm medeniyetinin temellerini atmışlardır. Şimdi biz İslâmiyet’in İpek Yolu üzerindeki yayılışını yöntemleri üzerinden ele almadan önce İslâm Mezhepleri ve Tasavvufi Akımlar ile ilgili kısa bilgiler vereceğiz ve daha sonra İslâm medeniyetinin şekillenişinde İpek Yolu’nun etkisini belirlemek istiyoruz.