• Sonuç bulunamadı

Zamanaşımı Başlangıcının Belirlenmes

Belgede Zincirleme suç (sayfa 127-131)

ZĐNCĐRLEME SUÇUN HÜKÜMLERĐ

B- Zamanaşımı Başlangıcının Belirlenmes

Ceza hukukunda zamanaşımı; kanunda yazılı sürelerin geçmesiyle devletin yargılama ve cezalandırma hakkının düşmesi481 şeklinde tanımlanmaktadır. Bunun iki çeşidi olup, bir suçun işlenmesinden itibaren kanunda gösterilen belirli bir sürenin geçmesiyle davanın sona erdirilememesi veya hükmün kesinleştirilememesine ‘dava zamanaşımı’, kesinleşmiş bir cezadan sonra belirli bir sürenin geçmesiyle devletin cezayı yerine getirme hakkının düşmesine ‘ceza zamanaşımı’ adı verilmektedir482. Zincirleme suç açısından incelenmesi ve değerlendirilmesi gereken konu dava zamanaşımı olup, ceza zamanaşımının zincirleme suç üzerinde bir etkisi yoktur.

Zincirleme suçun bir çeşit suçların içtimaı hali ve dolayısıyla gerçekte suç çokluğu hali olması, teselsüle dahil fiillerin bağımsızlıklarına uygun işlem yapılması zorunluluğunu doğurur. Buna göre; suçların her birinin zamanaşımına uğrayıp uğramadıkları ayrı ayrı değerlendirilmesi, zamanaşımına uğrayan fiiller varsa, bunların teselsül ilişkisinde göz önüne alınmaması gerekir. Ancak kanun koyucu zamanaşımı süresinin başlangıcının tayini açısından bu ilkeden ayrılarak, teselsüle dahil fiillerin zamanaşımı süresinin başlangıcı açısından tek bir süre belirlemiştir483. Kanunun 66/6 maddesinde; ‘zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, … zincirleme suçta son suçun işlendiği günden …başlar’ şeklindeki düzenlemesiyle; zincirleme suçun zamanaşımı süresinin son suçun işlendiği günden itibaren

480 Đçel, s. 152; Sancar, s. 130.

481 Hakeri, Genel Hükümler, s. 494; Koca/Üzülmez, s.544. 482

Hakeri, Genel Hükümler, s. 495 ve 501; Koca/Üzülmez, s. 544.

483 Đçel/Evik, s. 315; Gökcen Ahmet, ‘Türk Ceza Hukukunda Zamanaşımı’, s. 14. www.akader.info/KHUKA/- 2004 mart/2.htm-Mart - ET: 06 Şubat 2008; Bakıcı, Genel Hükümler, s. 851; Sancar, s. 126.

işlemeye başlayacağı öngörülmüştür484. Buna göre; fiillerin ayrı ayrı zamanaşımına uğraması söz konusu olmayacağı içindir ki; teselsüle dahil suçların tümü açısından ayrı ayrı zamanaşımı araştırması yapılmayacak, sadece fiilin teselsüle dahil olup olmadığı araştırılacaktır. Doğaldır ki, tek fiile birden fazla mağdura karşı gerçekleştirilen zincirleme suçta, fiil tek ve suçların tümü aynı anda gerçekleştiğinden zamanaşımı değişmemekte, tek bir zamanaşımı söz konusu olmaktadır. Yani; zincirleme suçun bu türü açısından zamanaşımı süresinin başlangıcı bir özellik göstermemektedir.

Zincirleme suçta tek bir zamanaşımı süresi olduğundan, fiillerden biri için zamanaşımı süresini kesen sebep, aynı zamanda diğer fiiller içinde zamanaşımı süresini kesmektedir485.

Teselsüle dahil son suç tamamlanmış bir suç ise; zamanaşımı fiilin (hareketin) vuku bulduğu günden başlar. Son suç teşebbüs aşamasında kalmış bir suç ise; zamanaşımı süresi son icra hareketinin yapıldığı veya icra hareketlerine son verildiği günden başlar486.

765 sayılı önceki Türk Ceza Kanunu döneminde zincirleme kabahatler açısından zamanaşımı süresinin başlangıcı tartışmalı idiyse de487, Kabahatler Kanununda, kabahatlerin zincirleme şekilde işlenemeyeceği kabul edildiği için (KK m. 15/2), bu tartışma sona ermiş gözükmektedir. Buna göre; Her bir kabahat fiili işlendiği tarihten itibaren zamanaşımı süresi ayrı ayrı işlemeye başlar (KK m. 20/4). Ancak kabahati oluşturan fiil aynı zamanda suç oluşturuyor ise, suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır (KK m. 20/5).

Dava zamanaşımı süresinin hesabı için, zincirleme suç için verilecek ceza mı, yoksa, en ağır cezayı gerektiren suçun cezası mı esas alınacaktır? Zincirleme suç fail lehine öngörülmüş bir müessese olduğu içindir ki; kanunda açıkça aksi belirtilmediği takdirde, failin aleyhine olarak yorumlanamaz. Dava zamanaşımı süresinin hesaplanmasına ilişkin ilkeler kanunun 66. maddesinde belirlenmiştir. Buna göre; dava zamanaşımı süresinin hesaplanmasında mevcut deliller itibariyle, suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri

484 Đştirak halinde işlenen zincirleme suçlarda ortaklardan biri teselsülü teşkil eden suçlardan ilkine katılmış olsa dahi netice değişmez. Dolayısıyla faillikte asli maddi failin suçu işlemesi ile birlikte zamanaşımı da işlemeye başlayacaktır... Fail birden fazla suçtan dolayı sanık ise her kesme sebebi, yalnız ait olduğu suçun zamanaşımını keser. Müteselsil suçta ise durum farklıdır. Bu hallerde müteselsil suçu meydana getiren bir suç bakımından zamanaşımını kesen bir sebep varsa, bu aynı zamanda müteselsil suç bakımından da zamanaşımını keser. Bkz; Gökcen, ‘Türk Ceza Hukukunda Zamanaşımı’, s. 14-23. Hukukumuzda zincirleme suç için özel ve ayrıksı bir sonuç olarak kanunda öngörülen bu durum, kanunlarında zincirleme suça özel olarak yer vermeyen ve bu sebeple zincirleme suçu suç tekliği -tek fiil- olarak gören Almanya gibi ülkelerde müteselsil suçun tek suç karakterinin bir sonucu olarak görülmektedir. Bkz; Hakeri, ‘Müteselsil Suç’, s. 13.

485 Gökcen, ‘Zamanaşımı’, s. 14 ve 23. 486 Sancar, s. 123.

487

Doktrinde büyük bir çoğunluk, zincirleme kabahatler açısından zamanaşımı süresinin cürümlerde olduğu gibi, son kabahat fiilinden itibaren başlayacağını kabul etmekteydi. Dönmezer-Erman, C. I, 15. Bası, s. 400; Đçel, s. 159; Sancar, s. 129.

de dikkate alınır (TCK m. 66/3). Zamanaşımı süresinin belirlenmesinde, o suçun kanunda öngörülen cezasının yukarı haddi göz önünde bulundurulur (TCK m. 66/4). Zamanaşımı süresi son suçun işlendiği günden başlar (TCK m. 66/6). Öncelikle zincirleme suç bir içtima şekli olup, hiçbir suçun ağırlatıcı veya hafifletici nedeni488, kısacası nitelikli hali değildir. Zincirleme suç alt ve üst hadler arasında cezanın belirlenmesi için bir kriter olmayıp, bu temel cezanın üzerinde bir artırım hükmüdür. Bunun yanında, 66/6 maddesi hükmü sadece zamanaşımı süresinin başlangıcıyla ilgili olup sürenin hesabını içermemektedir.

Görüldüğü gibi, zamanaşımı süresinin hesabıyla ilgili, kanunda failin aleyhine olarak bu üç ilke dışında herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Bu sebeple; kanunun 66. maddesinden hareketle, ‘yasa koyucunun zamanaşımıyla ilgili tüm meseleler de failin aleyhine bir kabulde bulunduğu’ şeklindeki genişletici bir yorumla; zamanaşımı süresinin, zincirleme suçtan dolayı arttırılarak bulunacak cezaya göre belirlenmesi düşüncesi kabul edilemez. Yani; son fiil tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan zamanaşımı süresinin hesabında; zincirleme suç sebebiyle azami ¾ kadar yapılabilecek olan artırımdan sonra bulunacak olan ceza değil, teselsül sebebiyle yapılacak olan artırım yapılmadan bulunacak olan ceza miktarı göz önünde bulundurulur. Aksinin, yani; teselsül sebebiyle artırım yapıldıktan sonra bulunan ceza üzerinden zamanaşımı süresinin belirlenmesinin kabulü, kanun hilafına failin aleyhine sonuçlar doğuracağından kabul edilemez. Đtalyan Yargıtay’ı da bu yönde karar vermiştir489.

Zincirleme suçun zamanaşımı süresinin -ki bu süre teselsüle dahil tüm fiillerin zamanaşımı süresidir- son suçun işlendiği günden başlatılması, zamanaşımı süresinin son suçun gerektirdiği cezaya göre belirlenmesini gerektirmez. Çünkü; zincirleme suçta ceza bahsinde değinildiği üzere, teselsüle dahil suçlardan en ağır cezayı gerektiren suç teselsül sebebiyle artırıma esas alınacağından, zamanaşımı süresinin de bu suça göre belirlenmesi gerekir. Haliyle bu suç son suç olabileceği gibi, daha önceki suçlardan biri de olabilir. Eğer artırıma ilk fiil esas alınmışsa zamanaşımı süresi de; bu suçun gerektirdiği cezaya göre hesaplanacak ve fakat bu süre, son suçun işlendiği günden başlatılacaktır. Bu durum failin aleyhine olmakla beraber; teselsül sebebiyle yapılan artırıma en ağır cezayı gerektiren fiilin esas alınması, en ağır cezanın tespitinde niceliğin yanı sıra, niteliğinde etken olması -

488

Bakıcı, Genel Hükümler, s. 852; Sancar, s. 128.

489 Đçel, s. 156. Aksi görüş; kanun koyucu zamanaşımı süresinin başlangıcını son fiille başlatarak, tek tek zamanaşımına uğrayacak olan fiillerin bu hükümle zamanaşımına uğramasını önleyerek failin aleyhine bir durum kabul etmiştir. Buradan hareketle kanun koyucunun zamanaşımı ile ilgili hususlar bakımından müessesenin failin aleyhine sonuçlar doğurmasını kabul ettiği sonucuna varmak mümkündür. Bu sebeple; zamanaşımı süresinin zincirleme suçtan dolayı artırılacak cezaya göre belirlenmesi gerekir. Sancar, s. 126. Aynı yönde: Bakıcı, Genel Hükümler, s. 851.

zamanaşımı süresinin uzunluk ve kısalığının da müeyyidenin ağırlığına ilişkin bir nitelik olması- bu uygulamanın haklılık gerekçesini teşkil eder. Aksinin, yani; teselsül sebebiyle artırıma en ağır cezayı gerektiren suç esas alınmakla beraber, zamanaşımı süresinin hesaplanmasında son suçun gerektirdiği cezanın esas alınması bir çok karışıklıklara yol açar. Bu hususu bir örnekle açıklayalım: Fail Türk Ceza Kanunu 142/2 maddesi kapsamına giren ve TCK 66/1-d maddesi mucibince 15 yıl zamanaşımı süresi gerektiren bir suçu işledikten 3 ay sonra, teselsül ilişkisi kurulabilen ve 66/1-e maddesi mucibince 8 yıl zamanaşımı süresi gerektiren 141/1 maddesindeki bir suçu işlemiş olursa; zincirleme suç sebebiyle artırıma ilk işlenen nitelikli suç esas alınacağı gibi, zamanaşımı süresi de daha uzun zamanaşımı süresi gerektiren ilk suça göre belirlenecek ve fakat bu süre son suçun işlendiği tarihten itibaren başlatılacaktır.

Burada değinilebilecek diğer bir konuda; ceza kanununun 66/7 maddesinde bazı suçlar açısından zamanaşımı süresinin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Böyle bir suç önce ülke dışında işlendikten sonra -tabiki Türkiye’nin yargılama yetkisi bulunması şartıyla- teselsül ilişkisi içerisinde ikinci kez ülke içerisinde işlenirse zamanaşımı süresi açısından nasıl hareket edilecektir? Soruyu bir örnekle açıklayalım; fail 12 yıla kadar hapis cezası gerektiren Türk parası hakkındaki sahtecilik suçunu (TCK m. 197/1), önce yurt dışında işledikten sonra, teselsül ilişkisi içerisinde ikinci kez ülke içinde işlerse zamanaşımı süresi süresiz mi olmalı, yoksa; TCK 66/1-d maddesi gereğince 15 yıl mı olmalıdır? Kanımızca burada cezanın belirlemesi konusunda belirttiğimiz ilkelere göre hareket etmek gerekir. Şöyle ki; hakim her iki suç içinde 61. madde çerçevesinde ayrı ayrı somut cezalar belirlemelidir. Bu cezalardan en ağır olanı hangisi ise; teselsül sebebiyle artırım bu suç üzerinden yapılacağından zamanaşımı süresi de bu suça göre belirlenmelidir490. Söz gelimi, hakim ülke dışında işlenen suç için; 5, ülke içinde işlenen suç için; 4 yıl ceza belirlemişse; artırım ülke dışında işlenen suça göre yapılacağından, zamanaşımı da süresiz olacak, yani zincirleme suç için (her iki fiil için) dava zamanaşımı uygulanmayacaktır (TCK m. 66/7). Eğer hakim; ülke dışında işlenen suç için; 4, ülke içinde işlenen suç için; 5 yıllık bir somut ceza belirlemişse; bu durumda teselsül sebebiyle artırım en ağır cezayı gerektiren ülke içinde işlenen suça göre yapılacağından, zamanaşımı süresi de ülke içinde işlenen suça göre belirlenecek ve zincirleme suç için 15 yıllık dava zamanaşımı süresi söz konusu olacaktır. Bu çözüm şekline göre, ikinci ihtimalde kanunun 66/7 maddesi hükmü kanun hükümlerinin çatışması sebebiyle zorunlu olarak

490 Doktrinde Đçel bu tür durumlarda; yurt dışında işlenen suçların teselsül ilişkisinde göz önüne alınmaması gerektiğini belirterek milletlerarası teselsülü reddetmektedir. Bkz; Đçel, s. 160.

uygulanamayacaktır. Aksinin kabulü halinde ise; en ağır cezayı gerektiren suça göre artırım yapılması ilkesi açıklanamayacaktır (TCK m. 43/1).

Belgede Zincirleme suç (sayfa 127-131)