• Sonuç bulunamadı

Zaman ve Mekan ile İlgili Bağlantılar

Dekupaj tekniğinde, zaman ve mekan, tek anlatımlı biçimsel bir yapı ortaya koymak için birleşirler (Burch 1994:118). Bu işlem ard arda gelen iki çekimde görülen zaman ve mekan parçalarının birleştirilmesiyle ortaya çıkan değişik yöntemlerin sınıflandırılmasını mümkün kılar. İki çekimdeki zaman ve mekanın birleştirilmesi sonucunda ortaya çıkan formların sınıflandırılması bir akademik çaba gibi görülebilir, ancak bilindiği kadarıyla daha önce bu tür bir girişimde bulunulmamıştır ve yeni ufukların açılmasında bir tartışma ortamı yaratabilir (Burch 1994:118-119).

Geçmeler ve silinmeler gibi “noktalama efektleri”, bir kenara bırakılacak olursa, iki çekim arasındaki kesme ile ilgili beş farklı zaman bağlantısı yapılabilir. Her şeyden önce iki çekim kesinlikle sürekli olmalıdır. Bu anlamda zaman sürekliliğine en açık örnek, görüntü üstü seste kesilme olmaksızın, konuşan bir kişinin çekiminden dinleyen kişinin çekimine kesme yapmaktır. Şüphesiz bu durum bir çekimin, karşı açı çekim tarafından izlenmesi sonucu ortaya çıkar. Terim direk uyumlu kesme olmasına karşın, özellikle mekan sürekliliğini belirtir. Terim ayrıca zaman sürekliliği için bir örnek oluşturur. Çekim A, bir kişinin kapıya doğru ilerlediğini, kapı kolunu tuttuğunu, çevirmeye ve kapıyı açmaya çalıştığını göstersin. Çekim B ise, kapının diğer tarafından bir öneki çekimde aksiyonun kesildiği noktadan başlayarak, aksiyonun geri kalan kısmını göstersin. Kapı açılır, o kişi içeri girer, vs (Burch 1994:119).

İki çekim arasında zaman ilişkisinin ikinci bir türü çekimler arasında bir zaman boşluğunun varlığıyla ilgilidir. Bu boşluk, zamanda atlama, ya da zamanda kısaltma diye adlandırılır. Önceki konularımızda da değinmiş olduğumuz zamanda atlama türünün ilki, bir zaman dilimini dışarıda bırakılma işlemidir. Atlanılan bu zaman dilimi, algılanabileceği gibi ölçülebilir de… Atlamanın oluşu ve uzunluğu, hem görüntüde hem de seste az ya da çok farkedilebilecek bir kesinti ile gösterilir. Mekan sürekliliğinin yeterince korunması seyirciye kesintisiz bir aksiyonun içinden bazı bölümlerin çıkartılmış olduğunu belirleme ve hatta çıkartılan bölümün gerçek uzunluğunu ölçebilme olanağı sağlar. Böylece bir çekim geçişi, bizi bir ortamdan bir diğerine, daha uzak bir ortama, aralarında hiçbir ilişki olmayan iki farklı mekana götürürse aralarında zaman sürekliliği belirsiz olacaktır. Zaman bağlantısının üçüncü, zamanda kısaltma yapmanın ikinci bir türü ise “süresi belirsiz atlama”dır. Bu zaman atlama türünde, atlama bir saati, bir yılı kapsayabilir,

zamanda atlamanın gerçek uzunluğu sadece, bir konuşma, bir başlık, bir saat, bir takvim veya modada değişim vb. “gözle görülür” bir şeyin yardımıyla ölçülebilir. Bu senaryo ile asıl öykü ve görüntünün içeriği ile çok yakından ilgili olmasına karşın gerçek zaman işlevine sahiptir. Öykü süresi, filmin süresi ile aynı olmadığı halde, iki zaman aralığı tamamen mantıksal bir yöntemle birleştirilebilir. (…) Bir şeyin birkaç gün sonra olacağı düşünüldüğünde bunun süresi belirsiz atlama olduğu söylenebilir (Burch 1994:120-121).

Geriye dönüş zamanda geriye dönme işleminin bilinen bir formudur, birkaç saniye ya da birkaç yıl süreli bir zaman atlaması, zamanda geriye dönme biçiminde de olabilir. Zaman bağlantısının beşinci ve son türü “süresi belirsiz geriye dönüş”tür. Bu “süresi belirsiz zaman atlaması”na benzer ve ölçülebilir geriye dönüşün tersidir. Geriye dönüş günümüzde çoğunlukla modası geçmiş bir film tekniği olarak görülmesinin yanında, geriye dönüşün biçimsel işlevi ve diğer zaman bağlantı biçimleriyle kesin ilişkileri hiçbir zaman anlaşılamamıştır. Her ikisi de bugün başka işlevler üstlenmişlerdir (Burch 1994:122-123).

Ardarda gelen iki çekimde gösterilen mekanlar, arasında üç tür bağlantı yapılabilir. Zaman bağlantılarına benzemelerine karşın, onlardan farklı ve bağımsızdırlar. İki çekim arasındaki mekan ilişkilerinin ilk türü, mekan sürekliliğine benzer bir yöntemle kurulmasıyla ilgilidir. Mekan sürekliliği, zaman sürekliliğine eşlik etse veya etmese bile… (…) Mekan uyumu ile ilgili sözcük dağarcığı bir anahtar terim ortaya koyar: Uyum (match) ya da uyumlu kesme (match-cut). Uyum, iki ya da daha fazla çekim arasında sürekliliğin korunmasında rol oynayan herhangi bir öğenin varlığını ifade eder. Örneğin sahne donanımı uyumlu ya da uyumlu değildir (Burch 1994:123-124).

Sahne uyumu için konum, hareket, bakış olmak üzere üç nokta gereklidir. Sinema perdesi sabit bir mekândır. Oyuncu baş çekiminde çerçevenin sol tarafındaysa, aynı görüntü ekseninden yapılan yakın çekimde kesme yapıldığında da çerçevenin aynı tarafında olmalıdır. Konum uyumuyla ilgili bu kurala uyulmaması görüntü sıçramalarına sebep olur. Hareket uyumunda ise, hareketin yönü, oyuncunun kesintisiz hareketinin çekildiği art arda gelen iki çekimde de aynı olmalıdır. Yoksa seyirci hareketin yönünü kestirmede yanılgıya düşebilir

Sahne donanımı uyumu, mekandaki kişilerin bakış yönünde uyum, objelerin hareket yönünde uyum ve perde üzerinde nesnelerin ya da kişilerin pozisyonunda uyum biçimiyle mekana aktarılabilir.

Bakış yönü uyumu ve hareket yönü uyumu, mekansal olarak farklı fakat çok yakın ilişki içinde olan iki çekimle ilgilidir. İki çekim, birbirine baktıkları farzedilen iki farklı kişiyi gösterdiği zaman, A kişisi çerçevenin sağına, B kişisi de çerçevenin soluna bakmalıydı. Eğer her ikisi de ardı ardına gelen iki çekimde, aynı yöne bakarlarsa, seyirci onların birbirlerine bakmadıkları izlenimini edinir ve çerçeve mekanıyla ilgili oryantasyonun aniden yok olduğunu hisseder. Bu gözlem uyumun özgün amacının çok ötesinde temel bir gerçeği içerir ancak, bunun gerçekte ne demek istediği ile Rus yönetmenler ilgilenmeye başlamışlardır. Bakış yönü uyumunun bir sonucu olarak film yapımcıları hakeret yönü uyumunu buldular. Bir kişi ya da bir şey, çerçevenin solundan çıkarsa yeni bir mekanın tanıtıldığı bir çerçeveye her zaman sağdan girmelidir. Eğer böyle olmazsa kişi ya da nesnenin hareket yönünde bir değişme olduğu görülür. Son olarak şuna dikkat edilmelidir. İki çekimle ilgili herhangi bir durumda mekan sürekliliğini korumak ve bu iki kişiyi aynı yakın çekim ölçeğinde gösterebilmek için oyuncuların perde üzerindeki pozisyonlarının ilk çekimde tanıtılmasına dikkat edilmelidir. Örneğin, oyuncuların bir sağda, diğeri solda olabilir, ardı ardına gelen çekimlerde bu pozisyonlar değişmemelidir. Perde üzerinde pozisyonlarda meydana gelebilecek herhangi bir değişme, gerçek mekanda bir değişmeye benzeyeceğinden, seyirci tarafından hemen fark edilecek ve onu bir karmaşa içine itecektir (Burch 1994:124-125).

Zaman, sinematik bağlantıların hem tek tek çekimleri arasında, hem de filmin tümünde yapısı ve işlevine ilişkin tutumumuzda bir değişmeye neden olur. Artık çekimler arası biçimsel düzenlemelerin ve uyumun çok önemli bir sinematik görevi olduğunu anlamaya başlıyoruz. Görüldüğü gibi bağlantılardan her biri, birincisi zaman, ikincisi mekan olan bu iki parametrece tanımlanır. Bu nedenle beş tür zaman ve üç tür mekan geçişinin yarattığı sayısız olasılıkta kombinasyon yaratılmasına karşın iki çekimi bağlamak için onbeş temel yöntem vardır. Bu olasılıkların her biri, sadece zamanda atlamalar ya da geriye dönüşlerin uzunluğu tarafından değil, aynı zamanda sonsuz sayıda tür sunabilecek bir başka paremetre tarafından da belirlenen

hemen hemen sayısız değişimin ortaya çıkmasına neden olur. Bu parametre, kamera açısından ve kamera özne arası uzaklıkta bir değişmedir. Çekimler arası geçişte sadece bu öğelerin rol oynadığını söylemek istemiyoruz, ancak, kamera ve özne hareketleri, çerçevenin içeriği, kompozisyon ve benzeri öğeler, genelde bağlantıların işlevi ile değil, sadece çekimler arası uyumun kendine özgü yapısını belirler. Film görüntüsünün içeriği, göz önüne alındığında bir adamın ifadesiz yüzünün yakın çekimini bir çorba kasesi izlediğinde o adamın aç olduğu etkisinin yaratıldığını bilmek ilginç olabilir. Ancak bu iki çekim arasındaki içerik ilişkisi, sözdizimseldir ve aralarında anlamlı bir ilişki kurmamıza yardım eder. Kamera hareketleri, çerçeveye giriş-çıkışlar, kompozisyon ve diğerleri, filmin amacının organizasyonuna yardım eden araçlar olarak işlev görürler. (…)Geçiş anında iki çekim arasındaki bağlantı, zamanla ilgili beş, mekanla ilgili üç kategorinin herhangi birine uyum gösterebilir (Burch 1994:127).

Çok sık kullanılan bir diğer teknik, bir kişinin uzak çekimini bir yakın çekimin izlemesiyle ilgilidir. Bu ikinci çekimle bir başka zamana, hatta bir başka mekana taşınabilir. Bu işlem yaygın bir şekilde geriye dönüşlerde ve zamanda atlamalarda kullanıldığı halde çok karmaşık biçimsel yapıların yaratılmasına izin veren gizli olanaklara sahiptir. (…) Buna karşın, bu tür uyumsuzlukların uyumlu bir zaman ve mekan sürekliliğini gerektiğini de belirtmek gerekir. Zaman ve mekan sürekliliği çekimler arasında kolayca anlaşılabilir ilişkiler çerçevesinde öncelikle yaratılması gereken bir önkoşuldur (Burch 1994:127-128).

Sonuç olarak, değişik çekimler arası geçiş türleri ve onları belirleyen parametreler, ritmik değişim, özetleme, geriye dönüş, kademeli eleme, ritmik yineleme ve seri bir değişim gibi araçlar yardımıyla özenli bir gelişime olarak sağlar (Burch 1994:128).