• Sonuç bulunamadı

Kurgu ve Geçiş Türlerinin Zamana Etkisi

3. Filmde Görsel Zaman-Mekan Kurgusu

3.4.1. Filmsel Zaman

3.4.1.6. Kurgu ve Geçiş Türlerinin Zamana Etkisi

Klasik kesme, aynı anda ve aynı uzamda oturan dört kişinin konuşmalarını göstermek ve dramatik etki yaratmak için kullanılır. Dramatik etki yaratma amacı yoksa, bu dört kişinin konuşmaları tek bir uzun çekimle verilebilir (Büker 1985a:114).

Yönetmenler, kesmeye sürekliliği sağlamak için başvururlar. Balazs, hızlı kesmenin filmin, iç ritmini desteklediği sürece çok yetkin bir anlatım aracı olduğunu, filmin iç ritmini desteklemediğinde ise çok banal bir yöntem olduğunu belirtmektedir (Büker 1985a:114). David Brodwell, kararmanın, zincirlemenin, silinmeli açılmalı kararmanın bir çekimden öbürüne son derece yumuşak bir geçiş yapmayı sağladığını, kesmenin ise zaman ve uzamı aniden bölerek çok değişik bir etki yarattığını vurgular (aktaran: Büker 1985a:118). Yönetmenler, geriye dönmek

için kesmeden yararlandıkları gibi, ileriye atlamak için de kesmeye başvururlar (Büker 1985a:123).

Ritm, eğretileme ve gerilim yaratmada, yaşam gerçeğini bozma ve yeniden kurma ve görsel şölen yaratmada kesmeden yararlanılır. Kesme yalnızca bir olayı kısaca anlatmak ya da uzun süreli bir aksiyonu belli bir noktada kesmek için kullanılmaz. Kesmeyle bağlanan görüntüler, görsel bir ritm yaratırlar. (…) Kısa çekimler, hızlı kesmelerle birbirine bağlandıklarında son derece canlı bir anlatım ortaya çıkar (Büker 1985a:125).

Zincirlemede, ilk çekim yavaşça yitip giderken, ikinci çekim yavaşça belirir ve iki çekim bir noktada üst üste (mix) biner. Dolayısıyla zincirleme yöntemde, geçiş ani ve keskin değil, izleyici her iki çekim arasında kolayca bağlantı kurarken, iki çekim arasındaki zaman-mekan ve içerik farkını kolayla anlayabilir. Zincirleme, yavaş bir geçiş sağladığı için, yalnızca iki görüntü arasında somut ilişki kurmakla kalmaz, aynı zamanda zamanın geçtiğini de gösterir. Birkaç görüntü zincirlemeyle birbirine bağlanırken, hem zamanın geçtiği hem de olayın süreklilik arzettiği vurgulanır.

Yönetmenler zamanda geri dönmek için de zincirlemeye başvururlar. (…) Balasz, zincirlemenin düşlere geçmede çok uygun bir yöntem ulduğunu belirtir (Büker 1985a:133). Günümüzde zincirleme geçişe, görüntünün flue’laştırılması ve tekrar netleştirilmesi tekniği de eklenerek, bu yöntem daha yetkin kullanılmaktadır. Örneğin, bir filmde oyuncu, geçmişteki bir olayı düşlerinde canlandırmak istediğinde, gözlerinin bir noktaya takılarak düşüncelere dalması veya uykuya dalıp rüya görmeye başlaması, zincirleme ve flulaşma tekniğiyle sağlanabilir. Uykuya dalan oyuncunun yüzü bulanıklaştırılır ve zincirleme geçişle gördüğü rüyaya açılır.

Bindirme tekniği de kahramanın duygularını, düşüncelerini göstermek için uygundur. (…) Zincirleme gibi bindirme tekniği de zamanın geçtiğini gösterir. Pudovkin, Kaçak’ta, yapılmakta olan bir geminin bir parçası üzerine bitmiş bir gemi görüntüsünü bindirir (Büker 1985a:136).

Düzgün görüntü geçişleri sağlamanın en basit yöntemi tanıtıcı yazılar kullanarak sahneyi kuracak uzam ve/veya zamanı belirtmektir. Mascelli’ye göre zincirleme, zaman aralığını

kapatmak için kullanılabilir. (…) Bir zincirleme ikilisi genellikle bir geriye dönüşün, ileriye atlayışın ya da diğer bir anormal drurumun öncesinde ya da sonrasında kullanılmalıdır. (...) Bir sahnenin son çerçevesi ile ardından gelen sahnenin ilk çerçevesinde dondurulmuş zincirelmeler kullanılabilir ki bu teknik bu iki sahne arasında zamanın değişmediğini anlatabilir (Mascelli 2002:142-143).

Kurgu, çekimleri birbirleriyle birleştirirken gereksiz zaman bağlantılarını ortadan çıkartarak zamanda ileri bir hareket sağlar. Kurgunun, temanın gelişimini sağlamak ve aksiyonu ileriye doğru geliştirmek amacıyla gereksiz zaman bölümlerini, bir başka deyişle gereksiz zaman dilimlerini atma işleminde çekimler arası geçiş yöntemleri önemli rol oynar (Demir 1994:56).

Farklı zaman dilimlerini birbirleriyle birleştirmede en basit yöntem kesmedir. Basit anlamda ele alınırsa çekimler arasında süreklilik sağladığı, gerçek zamandaki sürekliliği koruduğu görülür. Bu tür bir yaklaşımda çekimler arasında zaman açısından hiçbir kopukluk yoktur, aksiyon kesintisizce sürer. Daha farklı bir açıdan bakıldığında ise kesme aksiyonun gelişimine katkıda bulunmayan olguların atılmasında, dolayısıyla zamanda kısaltma ya da zamanda atlama yapılmasında kullanılır. Zamanda atlama türünün ilki, bir zaman diliminin dışarıda bırakılmasıdır. Atlanılan bu zaman dilimi, algılanabileceği gibi ölçülebilir de. Atlamanın oluşu ve uzunluğu hem görüntüde, hem de seste az çok fark edilebilecek bir kesinti ile gösterilir. Zamanda bir kesinti ya da boşluğun varlığının sezinlenebilmesi, mekansal sürekliliğin yeterince korunmasıyla sağlanır (Demir 1994:57).

Zaman atlamaları ileriye doğru olduğu gibi öykü içinde gizli kalmış noktaları açıklamak, bilinçaltı tarafından algılanan olayları vermek, yıllar önce olmuş olan olayları anlatmak amacıyla geçmiş zamana doğru da yapılabilir.(…) Kesmeyle ilgili olarak sözü edilen zamanda atlama türleri, başka yöntemlerle de gerçekleştirilebilir. Ancak kesmeden farklı olarak, kararma, açılma, geçme, silme gibi yöntemlerle yapılan zaman atlamaları, hem göze daha hoş gelir, hem de yumuşak bir ritimde olur (Demir 1994:58).

Kesmeyle yapılan geçişler, çekimlerin, sahnelerin ve ayrımların nesnel (saat), ve öznel (psikolojik) zamanını belirlediğinden temanın ritmini ortaya çıkarır. Çoğu romanda bir bölüm

bittiğinde yeni bir bölüm yeni bir sayfa ile başlar. Bu geçişler benzer şekilde görüntünün giderek kararması ve sonra giderek açılarak, ikinci görüntünün belirmesi şeklinde gerçekleşir. Görüntünün giderek kararıp görünmez duruma gelmesi kararma, tersi ise karanlıktan giderek görüntünün belirmesi açılmadır. (…) Kararmalar, bir olayın ya da zamanın sonuna gelindiğini, belli bir sürecin geçtiğini belirtir. Görüntü boyutunda kesme ve kararma-açılma ile yapılan geçişlerde bir çekim fiziksel olarak biter, ardından bir sonraki çekim başlar. Zincirleme geçiş ise süreklilik ve ritm düzenlemek için, yaygın olarak da hareket-mekan-zaman değişiminde köprü olarak kullanılır (Kılıç 2003:59).

Kararma-açılma, bir durak işlevi görür. (…) Aslında bu boşluk izleyiciye bir dinlenme olanağı verir. Bu yöntem sadece durak işlevi görmez kuşkusuz. Arnheim, uyanan ya da uykuya dalan bir kişinin bu yöntemle çok iyi gösterilebileceğini söyler (Büker 1985a:137).

Aynı yerde oluşan sekanslar arasındaki kararma-açılmalar, bir günden diğerine, ya da haftalar, aylar sonrasına geçişi belirtmek için kullanılır. Kararma-açılma, bir başka ortama geçişi belirtmek için kullanılabilir. Konu, birbirinden farklı zaman aralarına bölümlenmediyse ya da aralarında anlatımsal açıdan uzam bölümlenmediyse, kararma-açılma sahenenin bir başında, bir de sonunda kullanılmalıdır (Mascelli 2002:142).

Zincirleme geçiş yönteminde olduğu gibi yumuşak bir geçiş sağlayan kararma-açılmayla zaman ve mekan değişiklikleri anlatılabilir. Filmsel öykü veya aksiyona göre kararma-açılma tekniğine başvurulabilir. Örneğin, filmde gözüne yumruk atılan bir adamın gözlerinin kararması, kesmeyle (karanlığa geçiş), açılması (karanlıktan aydınlığa) açılmayla verilebilir. Gözlerini güçlükle açmaya çalışan adam, (filmsel öyküye göre değişmekle birlikte, örnekleri çoğaltmak mümkün) ya hastane odasında tedavi altındadır ya da tek başınadır ve kendine gelmeye çalışarak ne olduğunu anlamaya çalışmaktadır…

Silinme geçiş ise, bir sahnenin bir diğer sahneyi çerçeve dışına ittiği görüntüsünü veren hareketli optik etkilerdir. Silme hareketi, dikey, yatay ya da açısal olabilir. İki sahne arasındaki sınır, silik bir çizgi ya da yumuşak bir kaynaşma olabilir (Mascelli 2002:143).

Yönetmen çekimler arası geçiş yöntemleriyle zamanda atlamalar yaparak, önemli anıları ve öykünün gelişimine katkıda bulunacak olayları seçerken diğer yandan da kurgu yoluyla zamanı daha kompleks şekilde işleyerek dramatik yoğunluğu yüksek, gerilimli anlar yaratır. Zamanın kompleks kullanımına yoğun şekilde paralel kurguda rastlanır. Paralel kurguda genellikle birbirinden uzakta gelişen iki aksiyon, bir başka deyişle iki öykü çizgisi vardır. Geometrideki karşılığından farklı olarak örneklerin çoğunluğunda bu sinematik çizgiler bir süre sonra kesişirler. Paralel kurguda aksiyon ana ve yan aksiyonlara bölünür. Öykünün önemli bölümlerini içeren ana aksiyon ayrıntılı bir şekilde işlenirken, yan aksiyona aksiyonu hızlandırıcı zamanı yoğunlaştırıcı bir işlev yüklenmiştir. Ancak, eşzamanlılıktan farklı olarak, paralel kurguda ardarda gelen sahneler arasında bir süreklilik ve zamansal bir gelişim vardır (Demir 1994:60-61).

Kurguda zamanın anlamlı kullanımlarından biri de ritim yaratmaktır. Çekimlerin uzunluğundaki değişim, ritmik kurgunun temelidir. Kısa, uzun, orta boy kesmeler, tümüyle yaratılmak istenen atmosfer tarafından belirlenir. Örneğin her biri, beşer saniyelik sürelere sahip çekimler dizisi, her biri sadece birer saniye süren çekimler dizisine göre daha yavaş bir ritm yaratır. Bu tür dizilerin birden fazla tekrarı bir gelişim örgüsü çizerek ya da ritmde kontrast oluşturacaktır. Çekimlerin sürelerinin değişimi, ritmik düzeninin çeşitliliğini daha da arttırır. Şüphesiz çekimlerin ritmik düzenlemeleri için, denetimsiz süreler ve ölçüsüz zaman aralıkları önermek imkansızdır. Ritm ve çekimlerin örgüsü anlaşılacağı gibi mekaniktir. Değişik ritm ve zaman aralıklarının düzenlenmesiyle ritmik kompozisyonlar sınırsız çeşitlilikler yaratır. Böylece ritm, sezgiyi arttırıcı ve duygu oluşturucu bir katalizör rolü oynar (Demir 1994:60).

Günümüzde geçiş yöntemleri daha çok filmsel öykü, aksiyon ya da zaman-mekansal ortamın özellikleri ve oyuncunun içinde bulunduğu psikolojik duruma göre ve zenginleştirilerek verilmektedir. Görüntünün 180 derece döndürülerek, başka bir sahneye geçiş ile zaman-mekan ve öyküde içerik değişiklikleri verilmektedir. Bu tekniği daha çok bol bol kahkaha efektlerinin kullanıldığı dizilerde görmek mümkün olmakla birlikte, bir kapının kapanması geçiş tekniklerinin en uygunuyla birleştirilerek anlatım zenginleştirilmektedir. Öyleki bir filmde, öykü ya da aksiyon gereği, bir oto yıkamada yıkanan otomobilin köpüklü ön camının, sileceklerle gittikçe temizlenmesi ve dış mekanın gittikçe netleşmesinden bile bir geçiş tekniği olarak yararlanılabilinmektedir.