• Sonuç bulunamadı

Yusuf Ziya, Halk Edebiyatı Antolojisi

2.1.1. OZAN (16. Yüzyıl)

Ozan’ın 16. yüzyılda yaşadığı kabul edilmektedir. 1-Gerçek âşık olanların/Yüreciği yanar olur,

Hep canipten suriş ile/Şevki ödü kanar olur (s. 12).

2.1.2. BAHŞÎ (16. Yüzyıl)

Bahşî’nin 1514 İran ve 1517 Mısır Seferi’ni anlattığı şiiriyle 16. yüzyılda yaşamış asker şâir olduğu anlaşılmaktadır.

1-Sultan Selim cülûsunda/Selâ dedi de yürüdü, Gidelim Mısıra doğru/Yola dedi de yürüdü (s. 13).

2.1.3. KUL MEHMET (16. Yüzyıl)

Kul Mehmet, 16. yüzyılda yaşamış Bektaşi şâirlerindendir. 16. yüzyıldaki Osmanlı Devlet adamlarından Üveys Paşa’nın oğludur. Bazı kayıtlara göre 1605 yılında vefat etmiştir.

1-Siyah ebrulerin duruben çatma/Gamzen oklarını âşıka atma,

Sana gönül verdim beni ağlatma/Benim gözüm nuru, gönlüm süruru (s. 15). 2-Be yaranlar, yine evvel bahardır/Bülbül intizarlık kılar durmayup,

Kuşlar ahenk edip çığrışup öter/Kalbin kasavetin siler durmayup (s. 16). 3-Herdem yüzüme gül gibi/Gulen dilberin kuluyum,

Ben ağladıkça yaşımı/Silen dilberin kuluyum (s. 17).

2.1.4. ÖKSÜZ DEDE (16. Yüzyıl)

Öksüz Dede, 16. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış Rumelili yeniçeri şâirlerindendir. 17. yüzyılda yaşayan Öksüz Âşık ile oldukça karıştırılmıştır.

1-Be bu söyleyen dil kudret dilidir/Cümle yaratılmış hakkın kuludur, Beylere armağan şahın gülüdür/İmirza’mı hoşça tutun ağalar (s. 19).

2.1.5. HAYÂLÎ (16. Yüzyıl)

Hayâlî’nin 1578 Osmanlı-İran Savaşı (Çıldır Savaşı) için söylediği destanından hareketle 16. yüzyılda yaşadığı ve ordu şâiri olduğu kabul edilmektedir.

1-Turnam, gider olsan bizim ellere/Vezir Ardahandan göçtü diyesin, Karşı geldi Kızılbaşın haları/Çıldırda da döğüş oldu diyesin (s. 22).

2.1.6. KÖROĞLU (16. Yüzyıl)

Köroğlu’nun 16. yüzyılda yaşadığı kabul edilmiştir. Türk Edebiyatında Köroğlu saz şâiri ve hikâye kahramanı olarak iki kimlikte karşımıza çıkmaktadır. Şâir Köroğlu, 16. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış Özdemir Oğlu Osman Paşa'nın ordusu ile İran savaşlarına katılmıştır. Köroğlu destanının kahramanı Ruşen Ali ise gözlerine mil çekilen babasının intikamını almak; halkı ezen, sömüren beyleri cezalandırmak ve varsılları, bezirgânları soyup topladığı parayı, malı yoksullara dağıtmak amacıyla karşımıza çıkmaktadır. Bu iki Köroğlu zamanla zihinlerde kaynaşmış ve tek bir şahsiyete dönüşmüştür.

1-Benden selâm olsun Bolu beyine/Çıkup şu dağlara yaslanmalıdır,

Ok gıcırtısından, kalkan sesinden/Dağlar seda verüp seslenmelidür (s. 24).

2.1.7. KARACAOĞLAN

Karacaoğlan’ın yaşamına ilişkin yeterli bilgi yoktur. Kaynaklarda 16., 17., 18. ve 19. yüzyıllarda yaşamış dört ayrı Karacaoğlan’dan söz edilmektedir. Bunlardan 17. yüzyılla ilgili olanı diğerlerinden biraz sağlamca görülmektedir. 17. yüzyılda yaşayan Karacaoğlan’ın Toroslarla Gâvur Dağları yöresinde 1606’da doğduğu, Türkmen aşiretleri arasında yetişip 1679 ya da 1689’da öldüğü sanılmaktadır.

1-Aman tanrım, bana yârim gücenmiş/Beni görse yoldan çıkar yan gider, Gönül suyu gözlerimden akıyor/Ah ettikçe ciğerimden kan gider (s. 32). 2-Elâ gözlerini sevdiğim dilber/Göster cemalini görmeğe geldim,

Şeftalini derde derman dediler/Gerçek mi sevdiğim, sormaya geldim (s. 33). 3-Elâ gözlerini sevdiğim dilber/Şu gelip geçtiğin yerler öğünsün,

Kadir mevlâm seni öğmüş yaratmış/Nasibi olduğun kullar öğünsün (s. 34). 4-On birinde bir yar sevdim/Taze açmış güle benzer,

5-Hasta düştüm hey ağalar/Halim bilmez dağlar şimdi, Düşman gibi dost karşımda/Zülüflerin bağlar şimdi (s. 36). 6-Yürü bire yalan dünya/Sana konan göçer bir gün,

İnsan bir ekine misal/Seni eken biçer bir gün (s. 37).

7-Evvel sen de yücelerden uçardın/Şimdi enginlere indin mi gönül,

Derya deniz dağ taş demez geçerdim/Kara menzilin aldın mı gönül (s. 38).

2.1.8. GEVHERÎ (17. Yüzyıl)

Gevherî’nin doğum ve ölüm tarihi hakkında kesin bilgi yoktur. 17. yüzyılda yaşamıştır. Asıl adı çeşitli kaynaklarda Mustafa ve Mehmed şeklinde geçmektedir. Memleketi olarak Kırım ve İstanbul olduğu ileri sürülmüştür.

1-Deli gönül yine nedir feryadın/Gel, ahı kanuna uydur saz eyle,

Cevrü cefa çekmek oldu mutadın/Kim dedi ki sana keşfi raz eyle (s. 40). 2-Badı saba, yare bizden selâm et/Mübarek hatırın sor süal eyle,

Yokla zamirini fethi kelâm et/Bana var mı meyli, gör, süal eyle (s. 41) 3-Beyaz göğsün bana karşı/Açma, beni öldürürsün,

Elâ gözler süze süze/Bakma, beni öldürürsün (s. 42).

2.1.9. ÖMER (17. Yüzyıl)

Âşık Ömer, 17. yüzyıl yeniçeri saz şâirlerinden olup doğum yeri hakkında çeşitli bilgiler vardır. Konyalı, Aydınlı, Kırımlı ve Gözleveli olduğu konusunda tartışmalar mevcuttur. 1707 yılında vefat etmiştir.

1-Gurbet elde dedin bağrım/Garip garip ötme bülbül,

Yeter, kıldın cefa canım/Derdime dert katma bülbül (s. 43). 2-Camı aşkın içen ey peri peyker/Neylesin âlemde badei engûr,

Mah cemalin gören behey nazperver/Mest olup bir dahi olmasın mahmur (s. 44).

2.1.10. KAYIKÇI KUL MUSTAFA (17. Yüzyıl)

Kayıkçı Kul Mustafa, 17. yüzyılın başında yaşamış bir ordu şâiridir. “Kul Mustafa”, “Kayıkçı Mustafa” ve “Kayıkçı Kul Mustafa” mahlaslarıyla şiirler yazmıştır. Genç Osman adlı bir kahraman üzerine yazdığı destan çok ün almıştır. Ölümü 1658’den sonradır.

1-Vaktine hazır ol ey Acem Şahı/Mağripten üstüne asker geliyor, Yıkılacaktır tacın ile tahtını/Sultan Murat handır kendi geliyor (s. 45).

2-Eğer sorarsan halimden/Bir cansız ölüyüm şimdi, Aldatup gönlüm alaldan/Divane, deliyüm şimdi (s. 46).

2.1.11. ALİ (18. Yüzyıl)

Ali, 18. yüzyıl âşıklarından olup hayatı hakkında bilgi yoktur. Nusuh Paşa’nın öldürülmesi üzerine söylediği ağıttan onun 18. yüzyılda yaşadığı anlaşılmaktadır. 1-Her taraftan ferman oldu üstüne/Başına bir çare bul Osman oğlu,

Tam dört vezir tayin oldu üstüne/Kırk bin asker ile bil Osman oğlu (s. 48).

2.1.12. HAMZA (Kara Hamza-17. Yüzyıl)

Hamza, 17. yüzyıl yeniçeri saz şâirlerindendir.

1-Urumdan, acemden sana gelirler/Kırklar sende mekân tutaldan beri, Göklerde melekler tasvirin yazar/Küffarın bağrını yakaldan beri (s. 49).

2.1.13. MAĞRİBLİ OĞLU (18. Yüzyıl)

Mağribli Oğlu, 18. yüzyılda Cezayir’deki askerî ocaklar arasından yetişmiş şâirlerdendir.

1-Gurbet ellerine saldı yar beni/Acaip hayrette kaldım Cezayir, Güzeller yatağı dediler seni/Arzuladım seni geldim Cezayir (s. 51).

2.1.14. BEZMÎ (17. Yüzyıl)

Bezmî, 17. yüzyılda yaşamış Bektaşi şâirlerindendir.

1-Ben tatlı canımdan bezdim, usandım/Geçmedin cefadan sen daha güzel, Şarabı lâ’linle kana boyandım/Bari bir insaf et, bak bana güzel (s. 53). 2-Sabahın yelleri/Kımıldar telleri,

İncedir belleri/Kibarsın güzel (s. 54).

2.1.15. HASAN (Tamaşvarlı)

Tamaşvarlı Gazi Âşık Hasan, 17. yüzyılın meşhur ordu saz şâirlerindendir. Doğum ve ölüm tarihi bilinmemektedir. Ad benzerliği yüzünden Alevî-Bektaşî şâirlerinden Hasan Dede ile karıştırılması sonucu hayatı da bilinmezliklerle dolu hâle gelmiştir. 1-Bilmem sarhoşmdur, uykudan kalkmış/Taramış zülfünü, gerdana atmış,

2.1.16. DERTLÎ (Bolulu)

Dertli, 19. yüzyıl halk şâirlerinden olup, 1772’de Bolu ile Gerede arasında bulunan Şahnalar köyünde doğmuştur. 1845’te Ankara’da ölmüştür. Asıl adı İbrahim’dir. 1-Sakıya, camında nedir bu esrar/Kıldı bir katresi mestane beni,

Şarabı lâ’linde ne keyfiyet var?/Söyletir efsane efsane beni (s. 57). 2-Girdabı mihnette kapandın, kaldın/Vermedin bir yandan ses kara bahtım, Anladım, gafilsin, uykuya daldın/Deli poyraz gibi es kara bahtım (s. 58).

2.1.17. ZİHNÎ (Bayburtlu)

Zihnî, 1797 yılında Bayburt’ta doğmuştur. Asıl adının Mehmet Emin veya Ali olduğu görüşleri vardır. Ölüm tarihi üzerinde farklı fikirler vardır. Kimi araştırmacı, derlemeciye göre 1854 yılında Trabzon’dan Bayburt’a dönerken yolda ölmüştür. Kimilerine göre de, 1859 yılında Trabzon’dan Bayburt’a dönerken yol üzerindeki Holansa köyünde ölmüştür. Ölümüne, yolda hastalanması neden olmuştur. Bayburtlu Zihni’nin bir “Divan” ı, “Sergüzeştname” adlı mesnevisi ve “Kitab-ı Hikâye-i Gâribe” adlı eseri vardır.

1-Vardım ki yurdunda ayak götürmüş/Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı,

Camlar şikest olmuş, meyler dökülmüş/Sakiler meclisten çekmiş ayağı (s. 59).

2.1.18. EMRAH (Erzurumlu)

Emrah’ın, kimi kaynaklarda 1777-1784 kimi kaynaklarda ise 1814-1819 yılları arasında doğmuş olabileceğine yer verilmektedir. Erzurum’un Ilıca İlçesine bağlı Tanbura köyünde doğmuştur. 1844, 1854, veya 1860’ta Niksar’da vefat etmiştir. 1-Ellerin kırılsın a naşı hoyrat/Sana kimler dedi boz menekşeyi,

Nazik eller ile devşir, cem eyle/Ak sinen üstüne diz menekşeyi (s. 61). 2-Tutam yar elinden tutam/Çıkam dağlara, dağlara,

Olam bir yaralı bülbül/İnem bağlara bağlara (s. 61).

2.1.19. SEYRÂNÎ (Everekli)

Seyrânî, Kayseri’nin Develi (Everek) ilçesinde 1807 yılında doğmuştur. Asıl adı Mehmet’tir. 1866’da Develi’de ölmüştür. 19. yüzyılın en ünlü Bektaşi ozanlarındandır. Ispartalı Seyrânî ile oldukça karıştırılmıştır.

1-Mahkeme meclis icat olduğu/Çeşmei rüşvetin akmaklığından, Kaza, belâ ile âlem dolduğu/Kazların kadıya uçmaklığından (s. 63). 2-Hak yoluna gidenlerin/Asa olsam ellerine,

Er, pir vasfın edenlerin/Kurban olsam dillerine (s. 64). 3-Ey sevdiğim, artık yeter/Bana yosma bakışın var, Ateşlerden daha beter/Âşıkları yakışın var (s. 65).

2.1.20. GUFRÂNÎ (Karamanlı)

Gufrânî, 1926 yılında Karaman’ın Başkışla (Yaşkışla) köyüne doğmuştur. 1926 yılında vefat etmiştir. Asıl adı Ali’dir.

1-Emrini terkeder, nehyini tutar/Kuru dava ile kul olur mu ya,

Tekrar birde halka sofuluk satar/Böyle erkan, böyle yol olur mu ya (s. 67).

2.1.21. EMİNE HANIM (Konyalı)

Emine Hanım, Konyalı olup babası Hafız Mehmet efendi, dedesi meşhur Şem’î’dir. 1-Ak çeşmeden çıktım, talimin eder/Candarmalar sağın, solunu yider,

Anayı, babayı koyup da gider/Gel yavrum, yollara baktırma beni, Büyük mesnet ile gözlerim seni (s. 69).

2.1.22. RASİM (Borlu)

Rasim, Hicri 1284 yılında Bor’da doğmuştur. Asıl adı Ali’dir.

1-Çünkü dilber sen vadinde durmadın/Yan bakma yay kaşlı girme kanıma, Çektin hançerini, niçin vurmadın/Yeter oldu bu cefalar canıma (s. 71).