• Sonuç bulunamadı

YUSUF ALEYHİSSELÂM’IN MASÜMİYETİ

di Beitoa sOrasi, 259

YUSUF ALEYHİSSELÂM’IN MASÜMİYETİ

Muhâliflerin Hazreti Yusuf hakkında ileri sürdükleri şüpheleri cevaplan ile birlikte şöyle- ce sıralayabiliriz :

A —■ Hür olduğunu belirtmeden kölelik du-rumuna sabretti. Bu ise isyandır.

Cevap :

1 —^ O durumda iken belki de peygamber değildi. Öldürülmesinden korkunca köieiîğe sab-retmesi câiz oldu. Bu görüşte olanları «..biz ona kardeşlerinin bu işlerini kendileri farkına yar-madan haber vereceksin diye vahyettik.»^ âye-tini başka bir vakit için geçerli saydılar.

2 —> Hürriyeti açıklama durumu değişen dinlere göre değişken olabilir. Y a da tıpkı ata-larının Nemrûd ve kurbanla imtihan edildiği gi-bi ona da, yine gi-bir imtihan alarak susması em-redilmiş olabilir.

3 —I Yusuf aleyhisselâm bunu haber vermiş ancak onlar dinlememiş alabilir.

B — Yüce Allah’ın Yusuf ve Aziz’in karı-sından naklen buyurduğu : «Evinde bulunduğu kadın onu kendine çağırdı, kapıları sıkı sıkı ka-pattı ve; gel'sene, dedi. Yusuf; AUah’a

sığını-(1) Yusuf sûresi, 15

87

rım, doğrusu senin kocan benim efendîmdir, bana iyi baktı. Haksızlık yapanlar şüphesiz ba-şarıya ulaşamazlar, dedi. And olsun ki, kadm Yusuf’a karşı istekli idi; Rabbinden bir delil gör- meseydi Yusuf da onu isteyecekti. İşte ondan kö-tülüğü ve fenalığı böylece e n g e lle d ik -İlâ h î kelâma şüphe unsuru olarak ileri sürmekteler.

Cevap : Kâdî Ebû Tâhir el - Tûsî rahimehul'- lâh diyor ki: Koca, hâkim, öteki kadmlar ve kral gibi olayla ilgili herşey Hazreti Yusuf’un suçsuzluğuna tanıklık etmektedir. Yusuf aley- hisselâm da böyle iddia etmiş ve iddiasmı kar-şısındaki hasmı iki kez doğrulamıştır, doğrulu-ğunu itiraf etmiştir. Söz söyleyenlerin en doğ-rucusu olan âlemlerin Rabbi de buna tanıklık etmiştir. İblîs’in itirafı da öyle. O halde bu ha- şaviyye gürûhunun sözü nasıl dikkate alma- bilir?

Kocanın tanıklığı mı? İşte, «..bu sizin tu- zağmızdır, şüphesiz sizin tuzağınız büyüktür, Yusuf! Sen bundan kimseye bahsetme, (karısı-na) Sen de günahm için mağfiret iste, şüphe-siz sen hatâ edenlerdensin. âyetferi. Hâkimin tanıklığı: «..kadın tarafından bir şâhid; eğer gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylemiş ve erkek yalancılardandır. Şayet gömleği arka-dan yırtılmışsa kadm yalan söylemiştir..»* âye-tidir. Kadınların tanıklığı ise : «..hâşâ! onun bir kötülüğünü görmedik..»“ sözleridir. Kralın

tanık-(1) Yusuf sûresi, 23 - 24 (2) Yusuf sûresi, 28 - 29 (3) Yusuf sûresi, 26 (4) Yusuf sûresi, 61

88

lığı d a : «..bugün senin yanımızda önemli ve güvenilir bir yerin vard ır.sözü d ü r. Yusuf’un savunması da şu âyetlerle ifade edilmekte:

«..beni kendine o çağırdı.«..R ab bim , hapis be-nim için, buniarm istediklerini yapmaktan daha iyidir.,»^ ve «Maksadım, krala, gıyâbmda iha-net etmediğimi, hâinlerin tuzaklarmı Ailah’m başarıya ulaştırmadığını bilmesini sağlamaktı.»^

Hasmın itirafı ise öteki kadınlara söylediği şu sözler : «..and olsun ki, onun olmak istedim, fa-kat o iffetinden dolayı çekindi..»® ve «..şimdi

gerçek ortaya çıktı, onun olmak isteyen ben-dim..»® Âlemlerin Rabbinİn tanıklığı d a : «..iş-te, ondan kötülüğü^ ve fenalığı böylece engel-ledik..»' âyetidir, İblîs’in itirafı mı? Onun:

vt .onlarm tamamını muhakkak azdıracağım, an-cak senin sana içten bağh kulların müstesna.»®

âyetleri ile ifade edilen sözleridir. Görüldüğü gibi İblis herkesi azdırabileceğini, ancak Allah’a içten bağMara birşey yapamayacağım belirtiyor.

Yüce Allah: «. şüphesiz o bizim içten bağlı kul- lanmızdandır.»’ âyeti ile Yusuf’un bu kullardan olduğunu ifade ediyor.

Yusuf’un suçsuzluğu bakkındaki bunca ta-nıklıktan sonra artık hangi şüpheden söz

edile-(1) Yusuf sûresi, 54 (2) Yusuf sûresi, 26 (3) Yusuf sûresi, 33 (4) Yusuf sûresii. 52 (5) Yusuf sûresi, 32 (6) Yusuf sûresi, 51 (7) Yusuf sûresi, 24 (8) Sâd sûresi, 82-83 (9) Yusuf sûresi, 24

— 89

bilir? Kâdî şöyle devam ediyor: Eğer bu suç- lamacılar Allah’ın grubundan iseler O’nun sö-zünü kabûl etsinler, şayet şeytanm grubundan iseler, o takdirde, onun: «..onlarm tamamını muhakkak azdıracağım, ancak senin sana içten bağlı kulların müstesna.»^ sözünü bir yana at-masınlar.

Şayet konu anlaşıldı ise şimdi artık âyetin anlamına geçebiliriz. Bir kere (hemm) kelimesi lügatte dört anlama gelir:

1 —- Bir işi yapma kararında o:lmak. «..ha-ni bir topluluk size tecavüze azmetmişti..»^ âye-tinde olduğu gibi. Yani, bu tecavüzü istemiş ve yapma kararma varmış'lârdı,

2 —I Kalbe bir şeyin gelmesi. Yüce A llah:

«Hani sizden iki grup bozguna uğrayacafelarım düşünmüşlerdi, oysa Allah onılarm dostu idi..»®

buyurur. Yani, Allah’ın muradı yalnızca boz-gunun kalblerine düşmesiydi. Eğer burada kas- dedilen anlam azim olsaydı Allah’ın onlara dost olması imkânsızlaşırdı. Çünkü, isyana azmet-mek isyandır. Ka’b Bin Züheyr’in :

Nice geniş efendiler vardır aralarmda.

Ve hayır işleyenler düşünen ya da yenen onları

mısraları da bunu gösterir.

3 — Yaklaşma anlamında kullanılır. Söz-gelimi, neredeyse şunu yapacaktı, denir. Zur- Rumme diyor k i :

(2) Mâiide sûresi, 11

(3) Âl'i İmrân sûresi, 122 (1) Sâd sûresi, 82 • 83

— 90

Cer’â’da Mes’ûd’e neyin var diyorum

Göz yaşlarım ilk yerlerine girecek neredeyse Evet, gözyaşı azmetti demek doğru olmaz, an-cak akması yaklaşır.

4 — İştihâ ve tabiî eğilim. İnsan kimi za-man iştiha ettiği şey hakkmdaki arzusunu

be-lirtmek için bu kelimeyi kullanır, (hemm) ke-limesinin bu anlamlara geldiği böylece gerçek-lik kazanmış oluyor. Eğer bu kelimeyi azim an-lamına alırsak bu kez iki cihetle karşılaşırız:

1 --- Hemm kelimesi âyetin zâhirinde hem Yusuf’un zâtma, hem de kadının zâtına ta’lîk edilmiştir, ki, bu câiz değildir. Çünkü, burada zevat, yani kişiler kasdedilmiyor. O nedenle bu zâhrin kesinlikle bırakılması ve hemm’in zâttan başka birşeye ta’lîki gerekiyor. Şayet bu husus anlaşıldı ise hemen söyleyelim ; Hemm’in bazı şeylere ta’Iıkinin bâkiye ta’likinden daha iyi olu-şu sadece delil içindir, O halde kadının hemm’i, yan düşüncesi başka şeylerle değil sadece kö-tülükle ilgiliydi. Bu, nass ve icmâa dayanır. îşte nassın örnekleri: «Şehirde bir grup kadın;

Aziz’in karısı kölesinin olmak istiyormuş, sevgi-si bağrını yakmış, doğrusu onun besbelli sapıt-mış olduğunu görüyoruz, dedi.»^, «Evinde bu-lunduğu kadın onun olmak istedi..»* ve Yüce Allah’ın ondan hikaye ettiği şu söz: «..şimdi gerçek ortaya çıktı, onun olmak isteyen bendim, şüphesiz o doğrulardandır,»® Başka bir yerde:

<-r..and olsun ki, onun olmak istedim, fakat o

if-(1) Yusuf sûresi, 30 (2) Yusuf sûresi, 23 (3) Yusuf sûresi, 51

91

fetinden dolayı çekindi..»^ sözü hikaye edilmek-tedir İcmâa gelince, müfessirler kadının günah ve kötülük istediği hususunda ittifak etmişler-dir. Yusuf’un düşüncesine gelince, açık deliıHer- ie ortaya koyduk M, onun düşüncesi kesinlikle kötülükle ilgili değildir. Âyetin zâhirinde bu-na delalet eden bir şey de yoktur. O nedenle onun düşüncesini sırf savunma ile ilgili olarak değerlendirdik. Yani, o, kadını kendinden uzak-laştırma gayreti göstermiştir. Sözgelimi; filan-cayı kasdettim, der de biri, bundan onu bir iyi-ce dövm.ek istedim, anlamını kasdeder.

«..Rabbİnin delilini görmeseydi..»* âyetinde böyle bir tevilin ne yararı olur? Çünkü, kadını uzaklaştırması bir ibadettir, İlâhî delil bundan vazgeçilmez ki! denemez. Çünkü, biz diyoruz ki, Hazreti Yusuf kadını uzaklaştırmak ve onu döv-mek isteyince mümkündür ki, bu işe kalkıştığı takdirde kadın tarafının onu öldüreceğine dâir kendisine bir delil gösterilmiş alabilir. Hele ki, kadın çirkin bir iftira ile Yusuf’un kendisine te-cavüze yeltendiğini, birlikte olmaya zorladığım ve kabûl etmediği için de dövdüğünü iddia edip dururken!

İşte, Yüce Allah bu âyetle ölüm ve teca-vüz demek olan kötülük ve fenalığı bir deliıl ile kendisinden uzaklaştırdığım haber veriyor.

Bu-na göre «levlâ» lafzının cevabı bu lafızdan ön-ce gelmiş olur, o takdirde anlam da; eğer Rab-bİnin delilini görmesej/^di kadına yaklaşmak is-terdi, şeklindedir denemez. Şu sebeple ki,

«lev-(1) Yusuf sOresf, 32 (2) Yusuf sûresi, 24

— 92 —

lâ» lafzının cevabı önceden gelmiş olamaz. Çün-kü, biz diyoruz ki, «levlâ»nm cevabımn Önce-den gelmiş (^bileceğini kabûl edemeyiz, bu câiz değüdir. İleride bunun izahı gelecek. Şayet ka-bûl etsek bile burada buna ihtiyaç yok. Çün-kü, dövme azmi ve kasıt olayı vukû bulmuş, ancak gösterilen delil sebebiyle o bunları uy-gulamaktan vazgeçmiştir. Sözün takdiri şöyle:

kadın onu istemiş, o da kadını uzaklaştırmaya çalışmıştır. Şayet Rabbinin delilini görmeseydi şüphesiz bunu yapardı. Bu takdire göre cevap ortadan kaldırılarak gizlenmiştir.

2 —- Hemm kelimesinin azim anlamına alınması sözde takdim ve te’hîr olayınm varlığı sonucunu çıkarır. Buna göre sözün takdiri şöy- iedir: kadm onu arzuladı, şayet Rabbinin deli- iini görmeseydi o da kadını arzulardı. Bu, şayet ona yetişmeseydim mahvolmuştum, sözüne ben-zer.

Zeccâc ve Ali Bin îsa iki sebepten dolayı bu cevabı doğru bulmuyor:

1 — Leylâ’nın cevabının öne geçmesi câiz iir.

2 —' Bu lafzm cevabı lâm ile gelir. Tıpkı:

«Eğer Allah’ı tesbîh edenlerden olmasaydı, tek-rar diriitilecekleri güne kadar balığm kanunda kalacaktı.»^ âyetinde olduğu gibi.

Cevap : Takdimin câiz olmayacağı yolım- daki görüşü kabûl etmejnz. Delilimiz : «..Allah’ın va’dine inanması için kalbini pekiştirmeseydik, neredeyse saraya alınan çocuğun kendi oğlu

ol-(1) Sâffât sûresi, 1 4 3 -1 4 4

93 —

duğunu açığa vuracaktı.»^ âyetidir. Yine eğer

«ılevlâ»nın cevabını öne almasaydı bu lafzm ce-vabının cümleden çıkarılmış olması gerekirdi.

Mademki durum cevabın cümleden çıkarılmış- olmasıyle lafzın önüne geçmesi alternatifi ara-sında dönmektedir, o halde takdim durumu en uygun olanıdır.

Eğer ortada bir kasıt, istek yoksa: «..Rab- binin delilini görmeseydi o da onu isteyecekti..»®

sözünün ne yararı olacaktı? denilebiHr. Biz de deriz İd ; Bu âyetle bir haber duyuruluyor. O, kadını istememiş, birlikte oılma isteğini reddet-miştir. Ancak bunu kadınlara karşı iktidarsız-lığından değil' Allah için, sevabını kazanmak ve

azabından kaçtığı için yapmıştır. İşte, bu sözün yararı verdiği bu haberdir.

Pekî, Yusuf Aleyhisselâm’ın gördüğü delil nedir diye bir soru yöneltilirse, bu sorunun ce-vabım sekiz madde halinde takdim ederiz:

1 — Zinanın haram kılındığına dâir İlâhî delil ve zina yapan kimseye gelecek olan aza-bın bilinmesi. Bu, Muhammed Bin Ka’b’ın gö-rüşüdür.

2 — Allah’ın kendisine verdiği peygamber-lere has iffet ve nefsin pisliklerden korunması ile ilgili âdâb.

3 — O, evin tavanında: «Sakın zinaya yak-laşmayın, şüphesiz o, pisliktir, kötü bir yoldur.’

âyetini yazılı gördü.

(1) Kasas sûresi, 10 (2) Yusuf sûresi, 24 (3) Isrâ sOres'i, 32

94 —

4 —■ Kötülük işemeye engel peygamberlik mertebesi. Bu> Sâdık’m sözüdür.

5 —' Zeynel’âbidîn’in rivayetine göre o ev-de bir put vardı. Kadın; ben bu puttan utam- yorum, diyerek üzerini bir elbise ile örttü. Bu-nun üzerine Yusuf; puttan utanıyorsun, öyle mi? O halde ben Tek ve Kahhâr olan yaratıcı-dan öncelikle utanma durumundayım, dedi.

6* —' O, bir ses duydu : ey Yakub’un oğlu, zina ettiğinde kanatları giden kuşlar gibi olma!

diyordu bu ses.

7 — Bir ses ona: sen ki, peygamberler ara-sında yazılısm ve böyleyken beyinsizlerin yap-tığı işe kalkışıyorsım! diyordu.

8 — îbn Abbâs’a göre ise bir melek sûreti gördü. Yakub aieyhisselâm’m sûretini hem de parmaklarını ısırmış olduğu halde gördüğü de

söylenir.

Şöyle bir itiraz yöneltilebilir: eğer gördüğü delil parmaklarını ısırmış Yakub aleyhisselâm sûreti, ya da kendisini meneden bir melek se-sinden ibaret ise bu bir çeşit zorlamayı ifade eder ki, böyle bir durum İlâhî teklife aykırıdır. Böy-le bir işten yine böyBöy-le bir yolla uzak durduğu için Yusuf alöyhisselâm da övgü ve sevabı hak- ketmezdi.

Bu itiraza cevabımız : «Eğer biz onlara me- leMeri indirsek, ölüler onlarla konuşsa ve her- şeyi karşılarına toplasaydık, Allah dilemedikçe yine de inanmazlardı..»^ âyeti hakkında mu’te- zile; bu âyette zorlamayı gerektiren hiç bir

un-(1) En'âm sûresi, 111

95

sur yoktur, dememişler midir? Hal böyle olım- ca Yakub aleyhisseiâm’ı görmek ve meleklerin sesini işitmek nasıl zorlamayı gerektirir?

C —' «Ben nefsimi temize çıkarmıyorum, çünkü nefs, Rabbim merhamet etmedikçe mu-hakkak kötülüğü em red er..ây etin i ileri sürü-yorlar.

Muhaliflerin ileri sürdüğü bu şüpheye iki şekilde cevap veriyoruz:

1 — O, bu sözü dua ve niyaz kasdı ile söy-lemiştir, güha azmetmiş olduğunu belirtmek için değil. Ayrıca, insan tabiatım aşan hususlarda nefsini temize çıkarmıyor.

2 — Bu söz Yusuf aleyhisseiâm’a âit olma-yıp kadınm sözünün devamıdır. Çünkü ügiüi âyçtier şöyle : «..Azîz’in kansı dedi k i: şimdi gerçek ortaya çıktı, onun olmak isteyen ben-dim, doğrusu o doğruculardandır. Maksadım, ona gıyabında ihanet etmediğimi, hâinlerin tu- zaklarmı Allah’ın başarıya erdirmediğini bilme-sini sağlamaktı. Ben nefsimi temize çıkarmıyo-rum, çünkü nefs, Rabbim merhamet etme^k- çe muhakkak kötülüğü emreder..»“ Böylece anı-lan sözün kadmın sözünden olduğu ortaya çı-kar. ((Maksadım, ona gıyabında ihanet etme-diğimi bilmesini..»® sözü Yusuf’a âit olmayıp ka-dının sözünün devamıdır, «..ona ihanet etmedi-ğimi..»^ derken, buradaki o, Yusuf’tur. O,

hapis-(1) Yusuf sûreisl, 53

(2) Yusuf sûresi, 51 - 52 - 53 (3) Yusuf sûresi, 52

(4) ' Yusuf sûresi, 52

96

-tedir, yaşadığım olay sorulduğunda onun hak-kında ancak gerçeği söylerim, demektedir.

Öte yandan bu sözün Yusuf aleyhissalâm’a âit olduğunu gösteren bir âyet Kur’anda mev-cut değildir.

İsterseniz konuyu şöyle açalım': Bütün bu sözlerden sonra gelen âyet şöyle: «K ral: onu bana getirin, yanıma alayım, dedi..»^ Bu âyete gelinceye kadar yukarıda geçen bir dizi diya-log vardır. Kral ile Yusuf arasındaki elçi, Yusuf aleyhisselâm’a geliyor ve ona kralın dediklerini haber veriyor, sonra da Hâzreti Yusuf’un ceva-bını alıyor. Daha sonra yine krala dönüyor ve Yusuf aleyhisselâm’m cevabım tebliğ ediyor. En sonunda kral : «..onu bana getirin, yanıma ala-yım..»* diyor. Eğer anılan sözün Yusuf aleyhis-selâm’a âit olduğunu kabul edersek, o takdirde elçinin Yusuf aleyhisselâm’a dönüşüyle ilgili çok uzun bir söz kesintisine ihtiyaç duyulacaktır. Bu da imkânsız bir şey. Böyle bir kesinti ne Kur’an-da câizdir, ne de şiirde. Şayet bu sözün Yusuf aleyhisselâm’a âit olduğunu kabul etsek bile, bu, ona kötülüğün bulaştırılmasmı gerektirmez.

Aksine, onun suçsuzluğunu gösteren ilk delil-dir. Nasıl mı? Çünkü o ,: «Maksadım, ona gı-yabında ihanet etmediğimi bilmesini..»* diyor.

Karısına tecavüze kalkışmaktan ve kadınm ken-di kocasıymış gibi davranmaktan daha büyük ihanet olur mu?

(1) Yusuf sûresi, 54 (2) Yusuf sûresi, 54 (3) Yusuf sûresi, 52

97 F . : 7

Ç — Onlar Yusuf aleyhissdâm’ı hapsetti-ler, bu ise ittifakla günahtır. Böyleyken o,

<f..Rabbim, hapis benim için, bunlarm istedik-lerini yapmaktan daha iyidir..»^ diyor. Bu söz onun böyle bir günahı sevdiğini gösterir, bu tür bir sevgi İse ayrı bir günahtır.

Buna iki madde halinde cevap vereceğiz : 1 —• Burada sevgiden murad en hafif en kolay olan demektir. Bu, gerçekten hoş olma-yan iki şey arasında bir seçim yapmak duru-munda kalan kişinin; şu benim için daha sevim-li, yani daha hafif demesi gibidir.

2 — Bu söz; Nefsimi hapisane zorluğuna alıştırmam günaha düşmemden daha sevimlidir, anlamma gelir, «..eğer tuzaklarım benden uzak-laştırmazsan onlara meyleder, câhillerden olu-rum.»® sözü ise herhangi bir ibadetin ancak Al-lah’ın yardım ve lütfü ile gerçekleşebileceğini açıklamaktadır.

D — Yusuf aleyhisselâm, hapisten kurtul-ması ile ilgili olarak beraber bulımduğu kişiye :

^(..efendinin yanmda beni an..»* demiş ve böy- lece Allah’a değil de bir kula umut bağladığmı ortaya koymuştur. Yusuf kî, bir peygamberdir, bu hal onun için nasıl câiz olabilir? Hatta, Al-lah’tan başkasına dayandığı için hapisteki kalış süresinin uzadığı yolımda rivayetler mevcuttur.

Cevap; Dünya bir sebepler diyarıdır. O ne-denle, sebeplere sarılmak tevekkül hakikatına aykırı düşmez.

ri) Yusuf sûreisî. 33 (2) Yusuf sûresi, 33 (3) Yusuf sûresü, 42

— 98 —

E — Babasını üzeceğim bildiği halde neden kardeşini öteki kardeşlerinden istemiş ve sonra da babasma dönmesini engellemiştir? Hikmeti nedir bımım? Bu, babasma zarar vermek de-mek değil mi?

Cevap: Bunu, Allah’tan aldığı vahiy de yapmıştır. Hikmeti de babasmın içinde bulım-duğu imtihanın zorluğunu arttırmaktı, «..baba- smı ikna etmeye çalışacağız..sözü n d en mu-rad da kandırmak ve yalan değil, aksine lütuf ve çare arama çabasK^.

F — «..su kabını kardeşinin yüküne koy-durdu..»* âyetinin anlamı nedir?

Cevap : Su kabını kardeşinin yüküne koy-masının sebebi, onu yanmda alıkoyabilmek için bir bahâne elde etmekti Bunu da Allah’ın em-riyle yapmış olabilir. Ayrıca, bu durumu önce-den kardeşine bildirdiği, kendisini yanında tuta-bilmek için bu yola başvuracağını açıkladığı ri-vayet edilir. Buna göre, sözkonusu uygulama, kardeşinin üzülmesine sebep olmaktan çıkar.

Bu uygulama, en azmdan kardeşini hırsız-lık töhmeti altına itmiştir, denebihr. Ancak, böyle bir görüşü kabûl edemeyiz. Çünkü, su ka-bının kardeşinin yükünde bulunması pek çok ihtimali akla getirir. Evvela, bımu hırsızlık şek-line sokan kişidir kusurlu olan. Birinin çıkıp ta onların hırsız olduğunu ilan etnaesi ise, bu hu-susta üç görüş vardır:

(1) Yusuf sû resi, 61 (2) Yusuf seresi, 70

— 99 —

1 — Bu ilan, Yusuf aleyhisselâm’ın emriy-le yapılmış depldir. Bunu, su kabını kaybeden topluluktan biri yapmıştır.

2 — Farzeddim ki, onun emriyle oldu bu.

Ancak, sözkonusu sözlü ilanı yapan onlarm su kabmı çaldığım söylememiştir, sadece hırsız ol-duklarım duyurmuştur. Belki de maksadı, Yu-suf’u babasından çaldıkları hususu idi.

3 — ^ Bu söz dış yüzü itibariyle bir haber niteliği taşırsa da aslında soru sorma anlamına- dır. Sanki o ,: sizler misiniz hırsız? diye sor-maktadır. Tıpkı, «..Rabbim bu mu?..» sözün-de olduğu gibi, burada da soru edatı düşürül-müştür.

G — Yusuf, neden haberi babasma duyu-rup da üzüntüden kurtulmasını ve müsterih ol-masını sağlamamıştır?

Cevap: Bunu, herhalde Yakub ^eyhisse- lâm’ın içinde bulunduğu imtihan durumunu şiddetlendirmek için ve Allah’m emriyle yap-mamıştır.

Ğ Âyet-i kerîmede : «Ana babasım tah-tın üzerine oturttu, hepsi onun önünde secdeye k ap an d ı-b u sm ru iu y o r. Pekî, kendisine sec-de etmelerine nasıl nza gösterdi, Allah’tan baş-kasına secde edilemezken? Ayrıca, ana babası-nı istihdama nasıl râzı oldu?

Cevap: Bu, o münasebetle Allah için sec-deye kapandıİâr, demektir.

Böyle bir te’v il: «..babacığım, işte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim

(1) Yusuf sOre^. 1 0 0

100 —

onu gerçekleştirdi..»^ sözünü ifsad etmektedir, şeklinde bir itiraz yöndtilebiiir. Ne var ki, bu itirazı kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü, rü- yasmın yorumu; onun, mertebelerin en

yükse-ğine ermesidir. Bıma bağlı olarak ana babasmı iki dünya hallerinin en şereflisi üzerinde görme-si daha önceki rüyasınm ispat ve tasdiki oldu.

H —■ «..şeytan, benimle kardeşlerimin ara-sım bozduktan so n ra..sö zü n ü n anlamı

nedir?-Cevap: Şeytanî bozgunculuk Yusuf’tan on-lara değil, onlardan Yusuf’a gelmiştir. B u ,: be-nimle filancanın arasında şer vardı, diyen kişi-nin sözüne benzer. Sözkonusu şerr olayı taraf-lardan sadece bîrine âit olsa bile böyle der.

1 — Yusuf aleyhisselâm’m : «..beni yeryü-zünün hazinelterine memur et..»* sözü ne anla-ma geliyor? Bir zâlimden böyle bir yetkiyi na-sıl isteyebilir?

Cevap: Sözkonusu hazineler üzerinde yetki’

sahibi olmayı sırf o hâzineleri adaletle tasarruf edebilmek için istemiştir. Gerçekte o, peygam-ber olması hasebiyle buna hak kazanmıştı. Hak

kazanan kişi isei, hakkma herhangi bir yolla ulaş-maya da hak kazamr.

(1) Yusuf sOresf. 10O (2) Yusuf sOres^i, 100 (3) Yusuf sûresi. 5S

101

EYYÜ B ALEYHİSSELAM ’IN