• Sonuç bulunamadı

MUSA ALEYHÎSSELÂM TN MASOMÎYETİ

di Beitoa sOrasi, 259

MUSA ALEYHÎSSELÂM TN MASOMÎYETİ

Muhalifler Hazreti Musa hakkmda altı şüp-he ileri sürüyorlar. Bunlar ve bizim verdiğimiz cevaplar şöyledir:

1 — «..Musa ona bir yumruk vurdu ve ölü-müne sebep oldu..»^ Burada iki önemli nokta çı-kıyor karşımıza; ölen kıptı, ya ölümü hakket- mişti, ya da suçsuzdu. Eğer birinci şık doğru idiyse Hazreti Musa neden : «..bu, şeytanın işi-dir..»*, «..Rabbim, şüphesiz ben kendime zul-mettim, beni bağışla..»* ve: «..o işi kasden yap- tımsa sapıklardan sayılırım.»'* dedi. Şayet doğ-ru olan ikinci şık ise öldürmekle zaten günah-kar olmuştur.

Cevap: Bu adam küfründen ötürü ölümü hakketmişti, denilebilir. Ve yerine getirilmeyeh bu işi, o sırada, Hazreti Musa kasda dayanma-yan bir hareketle icra etmiş oluyordu. Musa, aleyhisselâm’ın asıl maksadı kendi çevresinden olan kişiyi o kıptînin elinden kurmaktı. Ne var ki, giriştiği hareket onu, istemeden öldürme so-nucuna götürmüş oldu.

(1) Kasas sûresi. 15 (2) ' Kasas sOresl, 15 (3) Kasas sOrasI, 16 (4) Şuafâ sOrasi, 20

107

Âyetlere gelince, küçük günaMan câîz gö-renler, bunu Hazreti Musa’ya yüklemiştir. Bu-na göre büyük güBu-nahlardan tevbe etmek Bu-nasıl vacip ise, aynı şekilde küçük günahlardan da teybe ve istiğfar etme gereği açıktır. Bir pey-gamber hakkmda küçük günahları câiz görme-yenler ise bunu Musa aleyhisselâm’a yüklemi-yorlar. Onun: «..bu, şeytamn işidir..»^ sözü hak-kında da iki yorum öne sürüyorlar:

a) Yüce Allah ona güçlü hale gelinceye kadar sözkonusu kâfirleri öldürme işini ertele-mesini, en uygun yolun bu olduğunu bu3uır- muştu. Musa aleyhisselâm da öldürme işinde acele edince mendûbu terketmiş oldu. İşte, «..bu şeytanın işi..»* sözünün anlam ı: mendûbu ter- ketme teşebbüsüm şeytanın işi, demektir.

b) Âyette kasdedilen anlam : öldürülen ki-şinin ameli şeytanın işidir, şeklinde de olabilir.

Yani o kişi Allah’a aykırı bir yol tuttuğu için öldürülmeyi hakketmişti. Buna göre âyetteki

«şu» işareti öldürüleni gösterir. Yani bu kişi şeytanın grubundan ve yandaşlanndandı, de-mektir. Sözgelimi: filanca şeytanın işindendir, denir de bundan o kişinin şeytamn arkadaşla- rmdan olduğu anlamı çıkar. Onun: «Rabbim, ben şüphesiz kendime zulmettim, beni mağfi-ret et..»’ sözüne gelince, bu, Adem aleyhisse- lâm’ın «..biz kendimize zu lm ettik ..sözü n e uy-gun tarzda anlaşılır. Sonuç olarak diyelim İd,

(1) Kasas sûresi, 15 (2) Kasa» sûresi, 16 (3) Kasais sûresi!, 16 (4) En'âm sOresıf, 13

108

bu âyetin anlamını iki şık halinde algılamak ge-rekir: ya, bütün bütüne kendini Allah’a ver-mek ve ortada herhangi bir şekilde işlenmiş gü-nah olmasa bile O’nun haklarını gereği gibi ye-rine getirememe5d itiraf ile bundan duyulan üzüntüyü dile getirmek, ya da bir mendûbu iş-leme sevabından kendini mahrûm etme duru-munu vurgulamak. İşte, zulümden murad bu- dur. «•••beni mağfiret e t ..s ö z ü n ü de: benim bu ibadetimi ve bütün bütüne sana bağlanışı-mı kabûl et, şeklinde anlamak gerekir. Hazreti Musa’nın yine: «..o işi kasden yaptımsa sapık-lardan biri sayıhnm..»^ ele alırsak, burada o;

ben böylece bir sapık oldum, demiyor. Ne ki.

Firavun onun öldürme anına kadar kâfir oTdu-ğunu iddia edince, bu kez o böyle bir iddiayı kesinlikle reddederek sadece ne yapması gerek-tiğini ve bu olayda maksadının ne olduğunu bi-lemeyecek kadar şaşırıp kaldığını belirtiyor.

Şüphesiz doğruyu Allah bilir.

2 — Musa aleyhisselâm kendisine seslenen ve yine kendi çevresinden bir adama nasıl olur

da: «..şüphesiz sen apaçık bir azgınsın.»* diye-bilir?

Cevap: Musa aleyhisselâm’m kavmi kaba ve azgın kişilerden oluşuyordu. Düşünün ki, on- ca mucizeyi gördükten sonra b ile: «..onların tanrıları gibi bizim için de bir tanrı yap..»"*

di-(1) Kasas sûresıi, 16 (İ2) Şuarâ sûresi, 20 (3) Kasas sûresi, 18 (4) A'râf sûresi, 138

— 109 —

yecek kadar işi ileri götürüyorlardı. İşte, o sÖz bu maksatla söylenmiştir.

3 — Yüce Allah kendisine: «..zâlim kav- me git.»" deyince ne d iye: «..doğrusu beni ya-lanlamalarından korkuyorum. Göğsüm daralı-yor ve dilim açılmıdaralı-yor. Onun için Hârun’a da elçilik ver.»^ şeklinde cevap veriyor? Bu tutum peygamberliğe ihtiyaç duymamak anlamına

ge-lir.

Cevap: Bu tutum peygamberliğe ihtiyaç duymamak, kendini böyle görmek değildir. Pey-gamberlik görevinde kardeşiyle birlikte olmayı isteme hakkına sahipti, böyle bir istekte bulu-nabileceği yolunda kendisine izin verilmişti. Tâ- hâ sûresindeki: «Musa’nın başından geçen olay sana geldi mi?» âyetinden; «Ailemden karde-şim Hârun’u bana vezir yap.»® âyetine kadar yer alan âyetlerde bu durum dile getirilir. Ni-tekim Cenab-ı Hâk d a: istediğin sana veril-di ey Musa!»^ buyurur. Evet, bu istek konusun-da kendisine izin verilmişti ve o konusun-da bu hakkmı kullanmış oluyordu.

4 —• Nasıl olur da Musa aleyhisseîâm sihm bazlara ip ve asalarını atma emrini verebilir?

Bu hareket sihirdir, karıştırmaktır ve küfürdür.

Böyle bir şeyi emretmek de asla câiz olmaz.

Cevap : Bu iş şartlı idi. Nasıl k i: «..O hâlde benzeri bir sûreyi getirin..»® âyetinde; şayet

gü-(1) ŞtiarS sûresi, 10 (2) Şuaıû sûresi, 1 2- 13 (3) T8hâ sûresi, 9 - 3 0 (4) Tâhâ sûresi, 36 (5) Bstcsra sOrssİ, 23

— 110 —

cünüz yetiyorsa, takdiri sözkonusu ise burada d a: atacağınızı atın ve eğer haklı iseniz göste-rin, takdiri vardır. Ayrıca, bu işin mevcut şüp-heyi gidermeye yarayacağı gerçeği ortaya çı-kınca sözkonusu mahzur kalkmış oluyordu.

5 — «Bu yüzden Musa içinde bir korku hissetti.»^ âyeti ile belirtilen korku, getirdiği din hakkında onun şüpheye düştüğünü göstermiyor mu?

Cevap: Evet, korkmuştu. Bazılarım şüphe-ye düşürecek derecede güçlü bir karşı hareket görüyordu. Ortalığı şüpheye, kanşıkliğa boğan güçlü bir hareket. Ama AUah onu bundan emin kıldı, «..korkma, sen hiç şüphesiz en üstünsün.»*

âyetiyle, getirdiği delilin kavmi tarafmdan net bir şekilde anlaşılacağmı beyan buyurdu.

6 — «•• levhaları attı --»’ âyeti bir günahın ispatını gösteriyor. Bu günahı ya Hânın aley- lîisselâm işlemiştir ki, böyle bir te’dîbi

hakke-diyor, ya da Musa aleyhisselâm işlemiştir. Yine görüyoruz ki, Hazreti H arun: «..sakahmdan tut-ma., n'* sözüyle Musa aleyhisselâm’ı bu hareket-ten menediyor. Eğer Musa aleyhisselâm yaptığı işte haklı ise bu işe engel olmakla Hazreti Hâ- run günah işlemiştir. Çünkü, bir doğru hareke-tin yerine getirilmesine engel olmaktadır. Şayet Hânın aleyhisselâm bu tepkide habh ise sözko-nusu hareketiylfe Musa aleyhisselâm günah iş-lemiştir.

(1) m a sûrösl, 67 (2) Tâhâ sûresU, 68 (3) A'râf sOrasf, ISO (4) Tâhâ sûresi, 94

— 111 —

C evap: Peygamberler hakkmda küçük gü-nahları câiz görenler olayı Hazreti Musa’ya yük-lemişler ve böylece tartışma da son bulmuş-tur. Ancak bunun zıddı görüşte olanlar olayı iki şekilde yorumlamaktalar: a) Musa aleyhis- selâm kavmine dönerken öfkeliydi. O yüzden kardeşinin başından tuttu ve kendine doğru çek-ti. Böylesi öfkeli hallerde kişinin tıpkı kendi kendine yaptığı gibi. Çünkü, öfke ile karışık dü- şünceli kimseler kimi zaman dudaklarını ısırır, parmaklarını sağa sola çevirir ve sakalını tu-tar. İşte, bu olayda Musa aleyhisselâm kardeşi-ni kendi yerine koymuş oluyordu. Çünkü, o ken-disinin ortağı idi. Dolayısiyİe de bir kişinin öfke-li ve düşünceöfke-li haöfke-linde kendine yaptığını ona yapmış oluyordu, «..sakalımdan tu tm a ..s ö z ü -ne gelince, mümkündür ki, Hazreti Hârun bu hareketi İsrâiloğuharınm yanlış değerlendirece-ğinden endişe etmiştir de o yüzden tepki göster-miştir. Yanı İsrâiloğüUarı kötü düşünce ve sa-nıları Üe Hazreti Musa’nm kendisini tanımadı-ğım ve o yüzden sert davrandığını düşünebilir-di. Nitekim, olayı açıklaınaya başlıyor ve bir yerde: «..şüphesiz ben; İsrâiloğüUarı araşma ayrılık koydun, sözüme bakmadın, demenden korktum..»^ derken, başka bir yerde de: «..ey annemoğlu, bu kavim beni zayıf düşürmek is-tedi,.»® diye ekliyor, b) Şüphesiz İsrâiloğulâan Hazreti Musa hakkında son derecede kötü dü-şünüyorlardı. Öyle ki, Hârun aleyhisselâm bir

(1) Tâhâ sQreı&i, 94 (2) Tâhâ sûresi, 94

(3) A'râf sûresi, 150

112 —

süre ortadan kaybolunca Hazreti Musa’y a : sen onu öldürdün, ^ y e çıkıştılar. Ardından Allah Hazreti Musa’ya otuz gece vâde tamdı ve buna on gece daha kattı. Ayrıca, onun için levhalara herşeyle ilgili bilgiler yazdı. Sonunda kavmine dönen Hazreti Musa hiç te hoşuna gitmeyen bir tablo ile karşılaşmıştı. Bunun üzerine kardeşi-nin başından tutarak kendine yaklaştırdı, mak-sadı oılUp bitenleri olduğu gibi öğrenmekti. İş-te, Hânın aleyhisselâm onların kalbine aslı ol-mayan şeylerin gelmesinden korkmuştu. Hazre-ti Musa hakkmdaki bu endişesinden dolayı:

«..sakalımdan tutm a..diyord u. Böylece, toplu-mun hoş olmayan şeyleri düşünmesini önlemiş

olacaktı.

TShâ sûresi, 94

113 F ,: 8

Bu konu iki ana bölüme ayrılıyor:

A — Musa aleyhisselâm’la ilgiİL hususlar.

B — Hızır’la ilişkin hususlar.

Önce Hazreti Musa üe iigih iddiaları ele alı-yoruz. Bunlar sırasıyle şöyle:

1 — Musa aleyhisselâm: «doğrusu şaşıla-cak bir şey yaptm.»^ v e: «..doğrusu pek kötü bir şey yaptın.»® sözleriyle asimda öyle ohnayan bir işi bu şekilde niteilemektedir. Halbuki, kötü olmayan bir şey için kötü hükmü vermek hata-dır. İşte bu hükmü ile Hazreti Musa hataya düş-müştür.

2 — Hazreti Musa çocuğu masûm olarak niteledi. Oysa hakikat öyle değildi.

3 — Yine Hazreti Musa’m n: «..unuttuğum için beni kınama..»’ sözü. Oysa bize göre pey-gamberler için unutma diye birşey sözkonusu değildir.

Hızır’la ilgili iddiaları da şöylece sıralaya-biliriz :

1 — Hızır’ın : «Gemi, denizde çalışan bir kaç yoksula âitti..»^ sözü. Bîr gemi büyük bir

MUSA V E HIZIR ALEYHİSSELÂM ’IN