• Sonuç bulunamadı

Dördüncü iddiaya cevap: Sözkonusu gemi bir gruba âitti. Bu grubun fertleri kendi

DOKUZUNCU ŞÜPHE

«Andolsun ki, Allah, sıkıntılı bir zamanda bir kısmmın kalbleri kajmıak üzere iken Pey-gambere uyan muhacirlerle ensârın ve Peygam-berin tevbelerini kabûl etti---»^ âyetini öne sü-rüyorlar ve diyorlar k i; Eğer ortada bir tevbe olayı varsa, muhakkak sûrette ondan önce iş-lenmiş bir günah da vardır.

Bizim cevabımız da şöyle: Buradaki tevbe va küçük günahla 'ilgilidir, ya da en iyiyi terk-le.

ONUNCU ŞÜPHE

«...günahm için mağfiret talebinde bulun..»®

âyeti ile «Şüphesiz ki ben bir gün ve gecede mu-hakkak sûrette yetmiş kere Allah’tan mağfiret talebinde bulunurum.» hadîsini ileri sürerek; bu âyet ve hadîste herşey açıktır, diyorlar.

Cevap : Bu tevbe ve mağfiret talebi küçük günahla, ya da en Jyiyi terkle ügİlidir veya te- vâzu ile. Hazreti Âdem’in : «Ey Rabbimiz, biz kendimize zulmettik..»® sözü ile ilgUi kısımda izah ettiğimiz gibi. Yahut da bu, takdirle ilgi-lidir. Yani; günah işlediğin zaman mağfiret

ta-(1) i Tevbe sûresi, 117 (2) Mü^in sûresii, 55 (3) A'râf sûresi, 23

— 177 F . : 12

lebinde bıdun, anlammda. «Ey inananlar, yü-rekten tevbe ederek Allah’a dönün ki..»‘ âye-tinde olduğu gibi. Yoksa Allah onların hepsi-nin günahkâr olduğunu belirtmek istemiyor. Şu-nu belirtiyor ki, onlar tevbe esası üzerine gön-derilmişlerdir, günah işlediklerinde şüphesiz tevbe edeceklerdir.

ONBİRİNCİ ŞÜPHE

«Ey peygamber, AUah’ın sana helal kıldığı şeyi niçin haram ediyorsun-,âyetinin'dış

anla-mı açıkça bildirmektedir ki, O câiz olmayan bir şeyi yapmıştır. Muhalifler böyle diyorlar.

Cevap: Talâk ve âzâd konularında olduğu gibi Allah’ın helal kıMığmı haram hale getir-mek günah değildir. Sözkonusu kınamaya gelin-ce, bu, hanımların rızâsım kazanma gayesiyle yapıldığı içindir^ Ya da O’ndan böyle şeyler is-temekten onları menetmek içindir. Sözgelimi bi-ri diğebi-rine; filancanm embi-rini niçin kabul ettin, senden aşağı derecedeki o kişiye neden uydun?

Kölen olan o kişinin nzâsmı neden tercih ettin?

der. O halde bu, günahm sebebiyet verdiği bir kınama değil, aksine onurlandırmayı gaye alan bir tatlı sitemdir

(1) ' Tahrîm sGrasi. 8 (2) Tıaihrîm sûresi, 1

— 178 —

«Ey Peygamber, Allahtan sakm..»^ âyeti ile :

«Ey Reşûl, Rabbinden sana indirMeni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O’nun mesajım duyurma-mış olursım..»^ âyeti gösteriyor ki, ortada bir yasağm çiğnenmesi ve bir vacibin ihlâli olayı vardır. Eğer böyle bir olay sözkonusu olmasay-dı emrin ve yasaklamanın yaran da olmazolmasay-dı. İş-te, muhalifler böyle diyorlar.

Bu iddiaya cevabımız şudur: Emir ve ya-saklama masûmiyet sebeplerinden biridir. Bun- larm bulunması ise nıasûmiyeti ihlal etmez.

ONÜÇÜNCÜ ŞÜPHE

«•••eğer ortak koşarsan şüphesiz amelin boşa gider ve hüsrâna uğrayanlardan olursun.»’ âye-tinden yola çıkan muhâlifler; eğer böyle bir ha-taya düşmeseydi bu tür bir hitaba maruz kal-mazdı, diyorlar.

Cevap: Buna dair söyleyeceklerimiz üç maddede toplanır:

1 —' Âyetteki hitabm asıl muhatabı O’nun ümmetidir. İbn Abbâs radıyallâhu anhumâ’nm:

«Kur’an sana indi, yardım et bana ve dinle ey komşular.» dediği rivayet edilir. Tıpkı bu ör-nekte görüldüğü gibi âyet-i kerîmede de: «Ey peygamber, kadınlan boşadığınız z a m a n - v e :

ONIKINCI ŞÜPHE

( 1) Ahzâb sûresi, 1 (2) MâiKte sûresi. 67 (3) Zumer sûresi, 65 (4) Talâk sûresi, 1

179

«..Oldan boşayın..»^ İlâhî kelâmı bu hitabm O’n- dan başkasına yönelik olduğunu gösteriyor.

2 — Sözkonusu şirk Allah’tan başkasına iltifat anlammdaki gizli şirktir.

3 '—^ Tıpkı: «Eğer yerle gökte Allah’tan başka tannlar olsaydı, ikisi de şüphesiz bozu-lurdu..»^ âyetinde olduğu gibi olmamış bir ola^yı olmuş gibi göstererek ortaya çıkacak durumu açıklamaktır.

ONDÖRDÜNCÜ ŞÜPHE

«Sana biz okutacağız ve aslâ unutmayacak-sın. Ancak AUah’m dilediği bundan müstesnâ-

dır.»* âyetinde sözü edilen ’istisnâ unutmamn câiz olduğunu göstermektedir. Böyle diyor mu- hâlifler.

Cevap: Buradaki unutma terk anlamına- dır. «..bugünleriyle karşılaşacaklarım unuttuk-ları gibi biz de onunuttuk-ları bugün unutuyoruz..»* v e : (fAllah; böyledir, âyetlerimiz sana gelmişti de sen onları unutmuştun, bugün de öylece unu-tulursun, der.»® âyetlerinde olduğu gibi. O hal-de : «Sana biz okutacağız ve aslâ unutmayacak- sm.»® İlâhî kelâmınm anlamı şöyledir: ondan hiçbir şeyi terketmeyeceksin, ancak Allah’ın di- lefiği müstesna. Burada istisnâ edilen de ya mendûb olandır, ya da neshe uğrayan.

(1) Talâk sûresi, 1 (2) Brdbîvâ sûresi, 22 (3) A lâ Sûresi, 6 - 7 (4) A'râf sûresi, 61 (6) Tâhâ sûresi, 126 (6) A'lâ sûresi, 6

180

«Sana indirdiğimizden şüphede isen, senden önce indirdiğimiz kitabları okuyanlara sor.

Andolsun ki sana Rabbinden Hak gdmiştir, sa-kın şüphelenenlerden olma.»* âyetini dehl olarak ele alan muhâlifler: Peygamber aleyhisselâm kendisine Allah tarafmdan gönderilen vahiyde şüphe etmekteydi. Aksi halde niçin sormasım emretsindi, bu emrin ne yararı olurdu! diyorlar.

Cevap: Kaziyye şartıyye’de cevap şart üze-rine kurulur. Eğer şartten başta yer alıyorsa bundan istifade edilmez. Yahudi ve hıristiyan- lara başvurulması hususuna gelince, bunun iH sebebi vardır:

1 —- Peygamber aleyhisselâm’m sıfatı onla-.

nn kitaplarında özendirÛmiş, Tevrat ve Incü’de zikredilmişti. Bu gerçeği bir kısmı gizlese bile diğer bir kısmı açıklıyordu. İşte bu durum O’nım doğruluğunun en bü3âik delülerindendir. İşte, hakkındaki şüpheyi giderme ve bilgiyi güçlen-dirmede kendine büyük destek sağlamak için Allah O’na Yahudi ve hıristiyanlara başvurma-yı ve semâvî kitapların yine kendi sıfat ve ki-şiliği de ilgili tanıklığını öğrenmesini emretti.

2 — Peygamberliği hususundaki vesevese . nin ortadan kalkması için diğer peygamberlerin peygamberliklerinin nasıl sabit olduğu konusun-da yahudi ve hıristiyanların görüş ve bilgisine müracaat etmesini emir buyurdu Allah O’na.

Diğer bir cevab da ilâhı kelâmın aslı ile il-gili. Yani her ne kadar hitap Peygamber

aley-ONBEŞÎNCİ ŞÜPHE

<1) Yımus sûresi, 94

181 —

hisselâm’a yöneOIk ise de pekâlâ asıl muhatap O olmayabilir.

O N A LTIN a ŞÜPHE

«Seni, sana vahyettiğimizden ayınp başka bir şeyi bize karşı uydurman için uğraşırlar. O zaman seni dost edinirler. Şayet sana sebat ver-memiş olsaydık, andolsun ki, neredeyse az da olsa onlara meyledecektin.»^ âyetlerini delil ola-rak kullanan muhalifler; bunun anlamı ortada, yani Peygamber yalana yaklaşnuş ve ona mey-letmiştir, diyorlar.

Cevap : Olabilir, fakat bu akıl ve din cihe- üyle değil de beşerî tabiat hasebiyledir.