• Sonuç bulunamadı

2.3. İlgili Araştırmalar

2.3.1. Yurt İçi Araştırmalar

Hareket ve Yel (2017) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, ilkokul dördüncü sınıf düzeyinde öğrenimlerine devam eden 9-11 yaş aralığında bulunan çocukların, çocuk haklarına ilişkin algı ve görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma yaklaşımına uygun olarak tasarlanan araştırma, durum çalışması desenine sahiptir. Araştırma, sosyo-ekonomik düzey açısından farklılık gösteren dört farklı ilkokulda gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın katılımcı grubunu, ölçüt örneklem yöntemi ile belirlenmiş toplam yüz elli altı çocuk oluşturmuştur. Araştırma verilerinin elde edilmesi sürecinde, açık uçlu sorulardan oluşan anket formundan, yazılı dokümanlardan ve görüşme formundan yararlanılmıştır. Araştırma verilerinin analizi, içerik analizi tekniği ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde çocukların saygı görmek, sevilmek, oyun oynamak, mutlu olmak gibi temel haklara sahip olduklarını belirttikleri görülmüştür. Ayrıca çocukların haklarını öğrenme ve savunma, eğitim alma ve diğer çocuklarla eşit yaşam olanaklarına sahip olma haklarına sahip olduklarını belirttikleri görülmüştür. Araştırma da ayrıca; insanlar tarafından dikkate alınma, kendi ile ilgili konularda özgür

44

kararlar alma ve düşüncelerini açıklayabilme haklarından daha az bahsettikleri belirlenmiştir. Araştırmaya katılan çocukların, ders çalışmak, ödev yapmak ve test çözmek gibi sorumluluk kapsamında yer alacak eylemleri hak olarak algıladıkları, araştırmada ulaşılan bir diğer önemli bulgudur. Araştırma bulgularından hareketle araştırma sonucunda çocukların, haklarına ilişkin genel çerçevede görüş ve istenen algılara sahip oldukları ifade edilmiştir. Diğer taraftan araştırma sonucunda, katılım hakkı ve gelişim hakkı bağlamında yer alabilecek haklara ilişkin çocukların yeterli algılara sahip olmadıkları görülmüş, buradan hareketle çeşitli öğretim faaliyetleri ile çocuklara kendi haklarının öğretilmesi ve bu konuda ki algı gelişimlerinin desteklenmesi gerektiği önerisinde bulunulmuştur.

Karakaş ve Çevik (2017) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, çocuk refahı konusu ve buna ilişkin parametrelerin çocuk hakları bağlamında ele alınması amaçlanmıştır. Araştırmada, çocuk hakları ve çocuk refahı konusundaki günümüz eğiliminin, bu konuda ileri standartlara ulaşılarak öncelikle bireysel etki alanından hareketle sağlık ve mutluluk atmosferinin hâkim olduğu toplumsal yaşama sahip olunması yönünde olduğu ifade edilmiştir. Diğer taraftan, çocuk refahı konusunda yaşanılacak problemlerin sadece bir çocuk ve ailesi ile sınırlı kalmayacağına dikkat çekilerek toplumsal yarar ekseninde, bütün çocukların haklarının korunması ve geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir. Araştırma sonucunda, çocuk refahı ve çocuk haklarının gelişimine yönelik gerçekleştirilen çalışmaların hedefine ulaşması için konu ile ilgili kurumların işbirliği içerisinde olması ve yasama çalışmalarında çocuk haklarının ve bu konuda ortaya konan strateji belgelerindeki ilkelerin dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

Hareket ve Gülhan (2017) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, sınıf öğretmeni ve okul öncesi öğretmeni adaylarının çocuk haklarına ilişkinin algılarının belirlenmesi ve karşılaştırılmalı olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma yaklaşımına uygun olarak tasarlanan araştırma, durum çalışması deseninde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın katılımcı grubunu, ölçüt örneklem yöntemi ile belirlenmiş okul öncesi öğretmenliği ve sınıf eğitimi lisans programlarında öğrenimlerini sürdüren seksen lisans öğrencisi oluşturmuştur. Araştırma verilerinin edinilmesi sürecinde ise, araştırmacılar tarafından hazırlanan görüşme formu ve anket formu kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizi, içerik analizi tekniği ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde, sınıf öğretmeni ve okul öncesi öğretmeni adaylarının genel anlamda, çocuk haklarına ilişkin benzer algılara sahip oldukları belirlenmiştir. Araştırmada ayrıca, her iki lisans

45

programında yer alan öğrencilerin, çocukların kendi istedikleri sosyal faaliyetlere katılabilme, nitelikli eğitim alma, kendilerine ilişkin konularda kararlar alabilme, oyun oynama ve eğlenme, kötülüklerden ve zararlı eylemlerden korunma, sağlık hizmetlerinden yararlanma ve rahat bir şekilde görüşlerini ifade edebilme hakkına sahip olduklarını belirttikleri görülmüştür. Diğer taraftan, her iki öğretmen adayı grubunda yer alan öğrencilerin, çocuğun katılım ve gelişim hakkı bağlamında ele alınabilecek haklara yönelik yeterli bilgi ve farkındalığa sahip olmadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma bulguları doğrultusunda, çeşitli eğitimsel aktiviteler ile öğretmen adaylarının çocuk haklarına ilişkin algılarının geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekilerek, bu yönde bazı öneriler sunulmuştur. Dündar ve Hareket (2017) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, çocuk haklarına yönelik olarak gerçekleştirilmiş lisansüstü tez araştırmalarının araştırma eğilimlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma yaklaşımına uygun olarak gerçekleştirilen araştırmanın verileri, doküman incelemesi tekniği ile elde edilmiştir. Araştırmada bu kapsamda, ölçüt örneklem yöntemi ile belirlenmiş olan yüz otuz üç lisansüstü tez çalışması çeşitli kriterler ekseninde incelenmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde, çocuk hakları bağlamındaki tez çalışmaların çoğunlukla yüksek lisans düzeyinde, nicel paradigmaya uygun olarak gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda, nitel paradigmaya uygun olarak eylem araştırması deseninde çocuk haklarının eğitimi, teknoloji ve bilişim unsurlarının ve yazınsal metinlerin çocuk hakları eğitiminde kullanılması konu alanlarına ilişkin yeni tez araştırmaların gerçekleştirilebileceği önerisinde bulunulmuştur.

Yaralı ve Aytar (2017) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, okul öncesi eğitim uygulamalarında çocuğun katılım hakkının öğretmen ve çocukların görüşleri doğrultusunda incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma yaklaşımına uygun olarak gerçekleştirilen araştırma, durum çalışması desenine sahiptir. Araştırma, okul öncesi eğitimi kurumunda görevli on öğretmen ve on çocuk ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri, öğretmenler ve çocuklarla gerçekleştirilen görüşmeler ile edinilmiştir. Araştırma verilerinin analizinde betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırma sonuçları incelendiğinde, okul öncesi öğretmenlerinin çocuğun katılım hakkına yönelik yeterli bilgi düzeyine sahip olmadıkları ve çocuğun katılım hakkına ilişkin olarak uygulamalarında yaptıkları ihlallerin farkında olmadıkları belirlenmiştir.

Ergen (2017) tarafından gerçekleştirilen araştırmada okul yöneticilerinin, çocuk haklarına ilişkin farkındalıklarının yükseltilmesi ve konuyu içselleştirmelerinin sağlanması amacıyla,

46

bayrak törenlerinde gerçekleştirdikleri konuşmalar çocuk hakları açısından incelenmiştir. Araştırma nitel araştırma yaklaşımına uygun olarak tasarlanmış, bu çerçevede çocuk hakları ile ilgili alanyazın incelemesi gerçekleştirilmiştir. Araştırma, on iki okul müdürünün katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri, okul müdürleri ile gerçekleştirilen görüşmelerden edinilmiştir. Gerçekleştirilen görüşmeler, çocuk haklarına uygunluk açısından incelenmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde, okul müdürlerinin çocuk haklarının önemine ilişkin yeterli farkındalığa sahip olmadıkları tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda, gerçekleştirilecek etkinliklerle okul idarecilerinin, öğretmenlerin, öğrenci ve velilerin çocuk haklarına ilişkin farkındalıklarının geliştirilmesi, okul idarecilerinin belirlenmesinde, çocuk hakları kapsamında yeterli hukuk bilgisinin varlığı kriterinin aranması ve ilköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki bütün öğrenim kademelerine yönelik çocuk hakları dersinin konulması gerektiği önerisinde bulunulmuştur.

Öztürk (2017) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, çocuk hakları eğitiminin psikolojik çıktılarının incelenmesi, hak eğitiminin hitap edeceği gruba yönelik olarak psikoloji perspektifinden yeni bir kapsam çerçevesinin ortaya konması ve çocuk hakları eğitiminin olası toplumsal yansımalarının belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu doğrultuda araştırmada, değişen çocuk kavramı, çocuk haklarının korunmasına ilişkin gerçekleştirilen proje çalışmaları ve çocuk hakları eğitiminin psikolojik açıdan faydalarına ışık tutan araştırmalar ele alınmıştır. Araştırma bulgularına dayalı olarak, okullarda ve uzun süreli gerçekleştirilen çocuk hakları eğitiminin farklı konularda da olmak üzere çocuklarda benlik ve iyi oluş üzerine koruyucu olabileceği ve kapsamlı bir psikolojik ilerlemeyi sağladığı ifade edilmiştir. Araştırma sonucunda, çocukları yetiştiren yetişkinlerin çocukların ve kendilerinin sahip oldukları haklarla ilgili olarak okul, aile, medya ve sivil toplum çerçevesindeki ortak programlar aracılığıyla bilgilendirilmeleri gerektiği önerisinde bulunulmuştur.

Qayoomi (2017) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, Afganistan Medeni Kanunu’nun incelenerek kanunun, çocuk hakları ve İslam Hukuku açısından farklı mezhepler ekseninde incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma sonucunda, İslam Hukuku’nda ve ilgili medeni kanunda çocuklara tanınan hakların, Afganistan’da tam olarak uygulanamadığı ifade edilmiştir. Bu doğrultuda, artan çocuk hakları ihlallerinin temel nedenleri olarak ülke yöneticilerinin siyasi yetersizlikleri ve ülke içerisinde tam güvenlikli bir ortamın olmayışı gösterilmiştir.

47

Hareket, Çağlayan ve Dündar (2016) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, çocuk meclisinde gerçekleştirilen eğitim-öğretim faaliyetlerinin, çocuk meclisine kayıtlı çocukların, çocuk haklarına yönelik algılarına etkisinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, nicel araştırma yaklaşımına uygun olarak betimsel desende gerçekleştirilmiştir. Araştırma örneklemini, Ankara ilinde bulunan Çocuk Meclisine kayıtlı yüz yirmi altı çocuk oluşturmuştur. Araştırma verileri, ‘‘çocuk meclisi algı anketi’’ ile elde edilmiştir. Araştırma verilerinin analizinde, parametrik olmayan testlerden ve içerik analizi tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırma bulguları incelendiğinde meclis uygulamalarının, üye çocukların çocuk haklarına ilişkin algı gelişimlerini olumlu yönde desteklediği belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, çocuk haklarına ve meclis faaliyetlerine ilişkin toplumsal farkındalığın artırılması yönünde faaliyetlerde bulunulabileceği önerisi geliştirilmiştir. Ayrıca, meclis faaliyetlerinin, çocuk hakları açısından kapsamlı bir içeriğe kavuşturulması gerektiğine dikkat çekilmiştir.

Şimşek (2016) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, çocuk haklarının gelişimine katkı sağlanması amacı doğrultusunda çocuk haklarının ve bu hakların ihlal durumlarının günümüzdeki boyutlarının belirlenmesi ve konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunulması hedeflenmiştir. Araştırmada, çocuk haklarına yönelik uluslararası düzenlemelerin ulusal hukuka ne şekilde yansıdığı, bu çerçevedeki mevcut yasaların uygulamada ne ölçüde amacına ulaştığı ve çocuk hakları ile ilgili kurum ve kuruluşların bu konudaki hedefleri, görevleri ve işleyişleri değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, çocuk hakları konusunda nitelikli bir algı değişiminin sağlanması, toplumun çocuk hakları ihlalleri ve bu hak ihlallerinin çocuklar ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin bilinçlendirilmelerinin ve çocuğun yüksek yararının gözetildiği politikalar üretilmesinin gerektiği ifade edilmiştir. Uçuş (2016) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, belirli yaş aralığında ki çocukların (9- 14 yaş), çocuk haklarına ilişkin algılarının metaforlar aracılığıyla belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma beş farklı ilde, sosyo-ekonomik düzey açısından çeşitlilik gösteren okullarda öğrenimlerini sürdüren sekiz yüz yetmiş dört çocuğun katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri, katılımcılar tarafından oluşturulan metaforlardan ve gerçekleştirilen görüşmelerden elde edilmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde, çocukların çocuk haklarına yönelik başlıca metaforik algılarının en çok özgürlük, barış ve sevgi kavramlarıyla ifade edildiği görülmüştür. Ayrıca çocukların, çocuk hakları konusunda belirli farkındalığa sahip oldukları ancak bu konuda kapsamlı bilgi birikimine

48

sahip olmadıkları, araştırmanın diğer önemli bulgularından bir tanesi olarak ifade edilmiştir. Araştırma sonucunda, çocuk haklarına ilişkin algıların neden-sonuç bağlamında değişiminin incelenebileceği boylamsal çalışmaların gerçekleştirilebileceğine ilişkin öneride bulunulmuştur.

Dündar ve Hareket (2016) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, Hayat Bilgisi Dersi Öğretim Programı ve Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı kazanımlarının, çocuk hakları açısından analizi gerçekleştirilmiştir. Nitel araştırma yaklaşımına uygun olarak tasarlanan araştırmada veriler doküman incelemesi tekniği ile elde edilmiştir. Araştırma verilerinin analizinde ise içerik analizi tekniği tercih edilmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde, hayat bilgisi dersi öğretim programı’nda, çocuğun okul ortamına, topluma ve aile ortamına katılımına ilişkin kazanımların büyük çapta yer almadığı, çocuğun sağlık ortamlarına, medyaya ve genel politikaya katılımına yönelik kazanımların ise programda sınırlı biçimde yer aldığı ifade edilmiştir. Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programında ise, çocuğun katılım hakkı bağlamında yer alabilecek kazanımların dar bir kapsama sahip olduğu belirtilmiştir. Her iki öğretim programında, çocuğun medya ve yargıya katılımına yönelik kazanımlara yer verilmediği, bir diğer önemli araştırma bulgusu olarak sunulmuştur. Araştırma sonunda, öğretim programlarında çocuğun katılım hakkı durumunun gelişimine yönelik bazı öneriler sunulmuştur.

Dağlı (2015) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, öğretmenlerin çocuk haklarına yönelik davranışlarının, öğrenciler tarafından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma tarama modeline uygun olarak, altı yüz öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma verilerinin edinilmesinde, araştırmacı tarafından geliştirilen anket formu kullanılmıştır. Araştırma sonunda, çocuk haklarının korunması konusunda, öğretmenlerin okullardaki en duyarlı ve ilgili kişiler olacakları belirtilmiş ve bu doğrultuda eğitim fakültelerinde öğrenimlerini sürdüren öğrencilere yönelik olarak çocuk hakları dersinin okutulması gerektiğine dikkat çekilmiştir. Ayrıca Evrensel Sözleşme’nin ilgili maddesi gereğince de, okullarda çocuk hakları kulüplerinin kurulmasının zorunlu hale getirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Ciğerci (2015) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, dijital hikâyelerin ilkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin Türkçe dersindeki dinleme becerilerinin geliştirilmesindeki etkililiğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gömülü deneysel desene sahip olan araştırma, dijital hikâyelere dayalı hazırlanan etkinliklerin sekiz haftalık bir program dâhilinde uygulanması

49

ile tamamlanmıştır. Araştırma, her iki grupta eşit sayıda olmak üzere toplam otuz ilkokul dördüncü sınıf öğrencisinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, dijital hikâyelerin, öğrencilerin dinleme becerilerinin gelişimini ve dinlemeye yönelik tutumlarını olumlu yönde etkilediği gözlenmiştir. Araştırmada ayrıca, hikâyelere dayalı gerçekleştirilen etkinliklerin, öğrencilerin dinlediklerini anlamalarına ve anlamlandırmalarına destek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma bulgularına dayalı olarak, dijital hikâyelerin öğretmenler tarafından farklı derslerde de kullanılabileceği önerisi geliştirilmiştir.

Dinç (2015) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, erken çocukluk döneminde çocukları bulunan ebeveynlerin çocuk haklarına ilişkin görüşlerinin, çocuk hakları eğitimi kapsamındaki uygulamalarının ve bu eğitim süreçlerinde karşılaştıkları sorunların belirlenmesi hedeflenmiştir. Araştırma sonucunda ebeveynlerin, çocukların görüşlerini ifade etme, seçim yapma ve karar verme ve istediklerini yapabilme haklarına sahip olduklarından söz etmeleri ile birlikte, çocuk hakları konusuna ilişkin yeterli bilgi düzeyine sahip olmadıkları ve bu konuda bilinç edinme gereksinimi duydukları belirlenmiştir. Bu doğrultuda, araştırma bulgularından hareketle, okullarda çocukların haklarını ve sorumluluklarını öğrenmelerine yönelik uygulamalara yer verilmesi gerektiği ve okulöncesi öğretmenlerinin, çocuk haklarına yönelik gerçekleştirecekleri eğitim süreçlerinde kullanabilecekleri kuramsal bilgi çerçevesine sahip ve uygulama örnekleri olan kitapların ve kullanabilecek farklı kaynak materyallerin geliştirilmesi gerektiğine yönelik bazı öneriler sunulmuştur.

Koran (2015) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, Türk Cumhuriyetlerinden birinde görev yapan okul öncesi öğretmenlerine ve sınıf öğretmenlerine yönelik olarak düzenlenen çocuk hakları ve hak ihlalleri eğitiminin, öğretmenler tarafından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Belirtilen eğitime katılan öğretmenlerin eğitim sonucunda, Çocuk Hakları ve Hak İhlallerine ilişkin bilgi düzeylerinin yükselerek, eğitim-öğretim alanlarında kendilerine ilişkin hak ihlali çerçevesinde yer alabilecek davranışlara yönelik farkındalık kazandıkları görülmüştür. Araştırma sonucunda ayrıca, öğretmenlerin okullarda, Çocuk Koruma Politikalarına ilişkin eksikliği fark ettikleri ve aldıkları eğitim ile edindikleri bilgileri çocuklara öğretmek istediklerini ancak bu konuda halen eğitim ihtiyaçlarının devam ettiğini ifade ettikleri görülmüştür.

50

Yamaç (2015) tarafından gerçekleştirilen araştırmada dijital hikâyelerin, ilkokul üçüncü sınıf öğrencilerinin dinleme becerilerinin gelişimine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Eylem araştırması desenine sahip olan araştırma, yirmi altı öğrencinin katılımı ile yaklaşık kırk sekiz saat süren dijital hikâye uygulaması sonunda tamamlanmıştır. Araştırma verilerinin edinilmesinde, nitel veri toplama araçlarından yararlanılmıştır. Araştırma bulguları incelendiğinde, dijital hikâye uygulamasının, yazma niteliği açısından öğrencilerin çeşitli konulardaki gelişimlerini desteklemiş olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca öğrencilerin, sınıf içi etkileşimlerinin artarak öğrenen topluluklarının oluşması noktasında, dijital hikâye kullanımının olumlu etkiye sahip bir uygulama olduğu görülmüştür.

Seyhan ve Cansever (2015) tarafından gerçekleştirilen çalışmada, okul öncesi öğretmen adaylarının, çocuk hakları temasında hazırladıkları pano tasarımlarının tanıtılması ve çocuk hakları konusunda okul öncesi öğretmenliği lisans öğrencilerinin farkındalık kazanmalarının ve bu konuda çalışmalar yürütebilecek olma noktasında donanım edinmelerine katkı sağlanması amaçlanmıştır. Araştırma nitel araştırma paradigmasına uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri, doküman incelemesi tekniği ile elde edilmiştir. Tasarlanacak temaların belirlenmesi sürecinde, katılımcılar ile ÇHS ekseninde odak grup görüşmeleri gerçekleştirilmiş ve çocuk hakları konu alanı içerisinde hazırlanacak pano konuları seçilmiştir. Pano tasarımları, güvenlik, dayanıklılık vb. çocuklar açısından bazı kriterlere göre on iki ders saati süreci sonunda tamamlanmıştır. Araştırmada, on iki pano tasarımı gerçekleştirilmiş ve bu tasarımlara ilişkin adaylara geri bildirimler verilmiştir. Araştırma sonucunda, çocuk haklarına yönelik hazırlanan panoların, bu konuya ilişkin farkındalık düzeyinin artırılmasında ve bu konun içselleştirilmesi noktasında adaylara katkı sağlamış olduğu ifade edilmiştir.

Mammadov (2015) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, sosyal hizmet merkezlerince özellikle çocuk refahı konusunda sunulan hizmetlerin, çocuk hakları ve sosyal hizmetin çeşitli rolleri açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda araştırmada, kurumlar tarafından sunulan hizmetler, çocukların yaşama, gelişme, korunma ve katılım hakları (temel haklar) açısından ve Evrensel Sözleşme kapsamında çocuklar arasında ayrım gözetmeme ve çocuğun yüksek yararı konuları ekseninde ele alınmıştır. Karma araştırma yaklaşımına uygun tasarlanan araştırma, açımlayıcı desene sahiptir. Araştırma, sosyal hizmet merkezlerinde görevli kırk üç çalışan ve çocuk refahı konusunda çalışmalar yürüten

51

sivil toplum kuruluşlarında katılımcı dokuz kişi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin dikkate alınması durumlarına ve bu konuda karşılaşılan güçlüklere ve çocuk haklarının ve bu hakların değerinin aileler, toplum ve devlet tarafından daha iyi benimsenmesine yönelik çalışmaların gerçekleştirilmesi gerektiği önerileri sunulmuştur.

Kızılırmak (2015) tarafından gerçekleştirilen araştırmada annelerin, anne olmaya ve çocuk hakları konusuna yönelik bilgi düzeyi durumları arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Nicel araştırma yaklaşımına uygun olarak, tarama deseninde tasarlanan araştırmanın örneklemini, birinci sınıf düzeyinde öğrenim gören çocukların anneleri oluşturmaktadır. Araştırma sonucunda çocuklar ile ilgili kurum ve kuruluşlarda çalışan kişilere yönelik, çocuk hakları konusunda eğitimler düzenlenmesi gerektiği, çocuk hakları eğitiminin tüm üniversite lisans programlarında zorunlu ders olarak okutulması gerektiği ve çocukların kendi haklarına ilişkin algılarının ve bu hakların uygulanması konusundaki düşüncelerinin belirleneceği araştırmaların yapılabileceği önerilerinde bulunulmuştur. Türkyılmaz ve Kuş (2014) tarafından gerçekleştirilen araştırmada kitapların, çocuklara geniş bir bakış açısı sunmalarının yanı sıra, temel insan hakları ve çocuk hakları eğitiminde