• Sonuç bulunamadı

2. GÖRSEL SANATLAR EĞİTİMİ İÇİNDE SANAT ELEŞTİRİSİNİN YERİ

2.2. Eleştirel Alan (Sanat Yapıtı İnceleme)

2.2.3. Yorumlama (Tematik)

Feldman’a (1987) göre, sanat eleştirisinde yorum, eleştirmenin tanımladığı ve analiz ettiği bir eserin bütün anlamını bulma sürecidir. Bu eleştirmenlerin sanat formları için uygun sözel ifadeleri bulduğu anlamına gelmez. Ne de eseri yargılıyor anlamına gelir. Açık olarak, eser ne gibi problemler çözmeye çalışıyor, ne anlama geliyor, konuların ne olduğuna karar verdiğimiz aşamaya kadar yargı pozisyonunda değilizdir. Yorum ya da açıklama eleştirel girişimin en önemli kısmı ve çok zor bir iştir. Gerçekten de, bir eseri tamamıyla yorumlarsak, değerlendirme işi sıklıkla gereksiz görünür. Bulduğumuz şeyle yetinir görünürüz. Belki de bu; bir sanat eserinin anlamını keşfetmeyi içermesi ve hayatımızla ilgisini ifade etmesi ve genel olarak insan durumunu kapsamasıyla olabilir. Değerler ve fikirler neredeyse hücreler gibidirler. Onları istediğimiz yere taşırız. İnsanoğlu değerleri seçerken, sanat nesneleri de fikirleri seçerler. Eleştirmenler ise, bu fikirlerin sanatçının inançlarına uyup uymadığıyla ilgilenmez. Yani, sanatçının ne düşündüğünü bulmaya çalışmaz. Sanat nesnelerinin fikirlerle olan kısmıyla, gerçeklerle ilgilenir. Fikirler ki, sanatçının bilinçli bilgisi olmadan esere girebilen gerçeklerdir.

Yorumlar, derinlikli, ilginç, bilgilendirici, mantıklı ve elbette yerinde olmalıdır. Sanatçının anlatmak istedikleri, iletisi (mesajı) burada yorum içinde yer alır. Buna yapıtın içeriği de denir. Yapıtın içeriğinin algılanması zihinsel, duygusal bir çaba gerektirir. Eğer bu yorum başarı ile biterse sonuç çok sevindirici olur. Kagan, bu sevinç, için “bir yapıtı anlamanın, bir bilinmeyeni çözmenin, yapıtın bilgice ve değerce belirlenmiş olan yönünün sanki yeniden yaratılmasının sevincidir” der (Kagan 1982, Akt: Kırışoğlu, 2002: 134).

Hazır bir şekilde sözlü ifade edilmemiş sanatın niteliklerini yorumlama yıkar ya da bozar mı? Çok kesin olmayan terminoloji olmaksızın şekil, renk ve dokudan nasıl bahsedebiliriz? cevap, sanat eleştirisini estetik deney yerine koymak anlamına gelmez. Eğer görsel bir içerik sözsel olarak ifade edilseydi, ilk planda sanat eserini yapmak gerekli olmazdı. Eleştirel yorumdaki dilin fonksiyonu sanat nesnesini zekâ ve hislerimizde bıraktığı etkileri açısından duyarlı ve formal özellikleriyle uğraşmasıdır. Bir sanat eserini incelediğimizde, onun nitelikleri sürekli bir birlik içerisinde kendi

aralarında organize görünürler. Fakat biz bu birlikteliği sözlü ifade etmeyi denerken kötü ifade edebilirizde (Feldman 1987).

Yapıtın konusu ve biçimsel değerlerin çözümlenmesi son yargıya giden yolu açar. Burada önemli olan elde edilen bilgilerin temelde ana duygunun ve iletinin (mesajın) açıklanmasını kolaylaştırıcı bir işlev taşımasıdır. Daha önce kullanılan dil burada şiirsel bir dile dönüşür (Kırışoğlu 2002). Sanat eleştirisinde yorum, eleştirmenin daha önce tanımladığı ve çözümlediği çalışmanın genel anlamını bulma sürecidir. Ancak, bu, eleştirmenin sanat biçimlerine sözsel eşdeğer verdiği anlamına gelmez. Aynı zamanda, yorum, çalışma hakkında yargıda bulunmak da değildir. Şurası açıktır ki, bir çalışmanın hangi soruları çözmeye çalıştığı, neyi söylediği ve ne anlama geldiği konusunda karar vermedikçe, o çalışmayı yargılama pozisyonunda değiliz (Feldman, 1992).

Mittler (1994) sanat eleştirisi çalışmasının, üçüncü basamağı olan yorumlama ile ilgili olarak; Robert adlı eleştirmenin gözünden açıklamaya devam etmektedir. Ona göre, yorumlama’da ilk adım; “çalışmadaki anlamı, ruh halini ya da fikri keşfetme” dir. “Sanat eleştirisi işlemlerinin en kişisel ve en heyecan verici yeri olduğundan Robert resmi yorumlamaya isteklidir. Bu kısımda, tanımlama ve çözümleme süreçleri esnasında öğrendiği her şeyden faydalanır ve ne anlama geldiğini belirlemeye çalışır. İlgisi, “etkileyici dışavurumcu nitelikleri ya da izleyiciye aktarılan duyguları, ruh hallerini ve fikirleri belirleme” üzerinde yoğunlaşır. Ne var ki, Robert bir sanat eserinin çoğunlukla karmaşık olduğunun farkına varır, çünkü farklı insanlar tarafından farklı yollarla yorumlanabilir. Bundan dolayı, kendi yorumunun mümkün olan yegâne yorum olacağına inanmaz. Biliyordu ki, onun yaptığı sadece resimden topladığı bilgilere dayanan kişisel bir yorumdu”. Yorumlama basamağındaki diğer adım “çalışmayı yorumlama” dır. “Robert resmi bir süreliğine muhtemel bir sembol ya da fikir olarak gördü. Muhtemelen, gökyüzüne karşı inançla siluet edilmiş yel değirmeni cesur bir halkın ya da ulusun yurtseverliğini temsil ettiği ve onurlandırdığı anlamına geldiğini düşündü. Fakat Robert resmi daha uzun inceledikçe, resmin sükûneti ve dinginliği temsil ettiğini daha fazla hissetmeye başladı. Akşamdır ve günün işleri bitmiştir. Eski değirmenin ara sıra gıcırdaması, sandal küreklerinin su sıçratması ve bir annenin çocuğuyla konuşmasının boğuk sesi biricik gürültülerdir. Karanlık, uyuşuk bir dünyanın üzerine çökmeye başlamıştır. Gölgeliklerde yarı saklanmış figürlerin uzun bir günün

hareketliliğinin ardından yorulmuş gibi yavaşça hareket ettikleri görülebilir. Sükûnete ilaveten, resimde bir ıssızlık ve yalnızlık hissi vardır. Bu his, gözden kaybolan günbatımına karşı dramatik bir biçimde tasarlanan yalnız ve kullanılmayan yel değirmenine kadar izlenebilir. Gökyüzünün muazzam yayılması yel değirmenini alt etmekte ve daha da yalnızlaştırmaktadır. Robert sonunda resmin huzurlu sessizliğin ruh halini ortaya koyduğuna karar verir. Hissettiği bu ruh hali yalnızlığın ve melankolinin bir zorlamasıyla hafifletilir. Bu ruh halini hem rahatlatıcı hem de dinlendirici bulur. Resmin edebi, tasarımsal ve etkileyici niteliklerini incelemesi tamamdır. Artık sanat eserinin başarısı hakkında bir yargılama yapmak için hazırdır”.