• Sonuç bulunamadı

5. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

5.2. Türkiye’de Yapılan Araştırmalar

Bu başlık altında yer alacak araştırmaları; görsel sanatlar eğitiminde sanat eleştirisine yönelik araştırmalar, görsel sanatlar eğitiminde görsel algıya yönelik araştırmalar, görsel sanatlar eğitiminde üç boyutlu çalışmalara yönelik araştırmalar ve görsel sanatlar eğitiminde öğrenmeye yönelik araştırmalar olarak gruplandırmak mümkündür.

Demir (2002) “Resim-İş (Sanat) Eğitiminde Sanat Eleştirisinin Yeri ve Önemi” adlı yüksek lisans tezinde; sanat eleştirisinin iki ve üç boyutlu çalışmalardaki yerini tespit ederek; farklı ve benzer yönlerini ortaya koyabilmeyi amaçlamıştır. Bunun sonucunda bireyin iki ve üç boyutlu çalışmalara yönelik estetik bir beğeni kazanması hedeflenmiştir. Demir’e göre, sanat yapıtlarına karşı kazanılan seçici estetik beğeni, ancak kişinin eleştirel bir tutum kazanmasıyla sağlanır. Öğrencinin bu kazancının ona daha farklı kapıları da açacağı varsayılmıştır. Çünkü birey öğrenimini gördüğü derse yönelik kazanımlarını, diğer derslere ve okul dışındaki yaşantısına da yansıtabilmektedir. Araştırmacı tarafından, Sanat Eleştirisinin iki ve üç boyutlu çalışmalarda en etkili kullanım biçimi araştırılmış ve bir projeye dönüştürülmüştür.

Projenin içeriği de ağırlıklı olarak iki ve üç boyutlu çalışmalara yönelik Sanat Eleştirisi oluşturmaktadır. Ancak, alanlar arası öğrenme akışını sağlamak için Resim-İş (Sanat) dersinde Sanat Tarihi, Sanat Eleştirisi, Estetik ve Uygulama Alanları; içerik, denge, öğrencinin düzeyi, kapsam ve önem sırasına göre (ardıllık) İşlenmiştir. Proje kapsamında; yedinci sınıf öğrencileri için hazırlanan ünite planı iki ve üç boyutlu çalışmalara yönelik ayrı ayrı günlük planlara dönüştürülmüştür. Öğrencilerin, röprodüksiyonlar üzerinde Tanımlama, Çözümleme, Yorumlama ve Yargılama basamaklarındaki sorulara verdikleri cevaplarla; sanatın elemanlarını, ilkelerini yorumlayarak bir sanat kuramı ile eleştirilmeleri sağlanmıştır. Alt problemlere ait sonuçlar aşağıda özetlenmiştir. Çok Alanlı Sanat Eğitimine göre hazırlanmış Resim-İş (Sanat) Müfredat Programı ile dersin içeriği salt uygulama alanı ile sınırlı kalmayacaktır. Ç. A. S. E. bireylere uygulamanın yanında düşünme, karar verme ve söyleme becerileri kazandırmaktadır. Diğer bölümlerde de geniş olarak açıklandığı gibi Sanat Eleştirisi, Ç. A. S. E’ nin ayrılmaz bir parçasıdır. Sanat Eleştirisinin iki uygulama önerisinde de ardıllık ilkesine göre birleştirilmesinin olumlu sonuçları, öğrencilerin ders değerlendirme sonuçlarına yansımıştır. İki ve üç boyutlu çalışmalara yönelik olarak hazırlanan Son Anket sonuçlarına göre; öğrenciler sanat eserlerine nasıl bakılacağını öğrenmişlerdir. Öğrenme de sınıfın büyük çoğunluğu yüksek başarı göstermesine karşın iki boyutlu çalışmalarda öğrenmeleri daha fazladır. Bunda da Resim- İş (Sanat) dersinde üç boyutlu çalışmalara ayrılan sürenin daha az olmasının etkili olduğu düşünülmektedir. İki ve üç boyutlu çalışmalara yönelik hazırlanan ders sonundaki değerlendirmelerden de aynı sonuç çıkmıştır. Öğrenciler, üç boyutlu çalışmalar üzerinde yeterli deneyime sahip değildirler. İki ve üç boyutlu çalışmalara ayrılan sürede bir denge olması gerektiği halde; ne yazık ki bu denge, Resim-İş Müfredat Programında da sağlanamamıştır.

Gökay (1998) “Birleştirilmiş Sanat Eğitimi Yöntemine Göre İlköğretim II. Basamağında Sanat Eleştirisinin Uygulanması ve Sonuçları” adlı doktora tezinde ulaştığı tespitler; bireyin hayatında yaşama ve evrene ilişkin deneyim ve birikimlerinin, insanın çevresini ve olayları algılama sürecinde önemli bir paya sahip olduğu yönündedir. Ona göre, sanat eğitiminin temelinde, öğrenciyi gözle düşünmeye alıştırmak, doğaya, olaylara ve yaşama bilinçle bakmayı öğretmek ana unsur olarak kabul edilmektedir. Bakma ve görmeyle başlayan bu etkinlikle algı zenginliğine ulaşan birey, ulusal ve evrensel sorunları çözümlemede bu yetilerini kullanacaktır. Fakat ne yazık ki, ne kadar iyi niyetlerle hazırlanmış olsa da günümüzde uygulanan resim-iş

dersleri öğrencilere yukarıdaki davranışları kazandırmaktan ve aktif olarak öğrenme sürecine katılabilme olanağı vermekten uzak bulunmaktadır.

Seferoğlu (2000) “Sanat ve Eleştiri” adlı yüksek lisans tezinde eleştiri ve sanat ilişkisini açıklar; Eleştirinin sanat alanlarına girişi sanat tarihi kadar eski değildir. Fakat eleştirel düşünce yapısının başlangıcı filozoflar dönemine kadar uzanır. Eleştiri sanat dallarında kullanılmaya başlanılmadan önce, insanların yaşamlarında etkin bir rol oynamıştır. İnsanlar yönetim şekline, kurallara, yanlış buldukları fikirlere ve bunlar gibi birçok olgulara karşı çıkarak, eleştirinin varlığını oluşturmaya başlamışlardır. Eleştiri, insanların yaşamlarında yer almaya başladığından itibaren, insanlar seçme, kıyaslama, değerlendirme vb. gibi birçok kavramları yeniden oluşturmuşlardır. Bu yeni oluşumlar insanların yaşamlarından sonra sanata da yansımıştır. Sanata yansıyan boyutunda, sanat yapıtlarının hak edilen değerlerini ortaya çıkarmak olarak yapılaşır. Sanat yapıtlarındaki değer bulma sorunu, sanat yapıtlarının halka açık mekânlarda sergilenmesiyle başlar. Sanatçılar ve sanatsever kişilerin yapıtlar üzerinde neden-sonuç ilişkisi aramaları, sanat yapıtlarının varlıklarının sorgulanması eleştiri için açılan kapılardan biri olmuştur. Sanat yapıtlarının günden güne artışı, gelişmesi, üzerinde konuşulma isteği, sergileme gereksinimini artıran nedenlerden bazıları olur. Neyin doğru, neyin yanlış olduğuna karar veremeyen insanlar, dolayısıyla da sanat yapıtlarının değerlerini bulamazlar. Bu karmaşık durum sanat yapıtlarının niteliklerinin sorgulanmasıyla ve eleştiri yapmada ölçütlerin oluşturulmasıyla çözümlenmeye çalışılır.

Çokokumuş (2002) “Bileşenlerinin Diyalektiği Açısından Görsel Algı ve Yaratıcılık” adlı sanatta yeterlik tezinde; bireyde düşünce, duyum, izlenimlerinden ve tasarımlarından ayrı bağımsız kavrama yetisi olduğunu söyler. Ona göre, resim, heykel, mimari gibi uzamsal problemleri olan görsel plastik sanatlarda, üç boyutlu düşünme biçimleri sadece kendi varlığı nedeniyle karşılıksız haz almanın konusu olarak, kendini oluşturmaya ya da meşguliyetini devam ettirmeye çalışırlar. Bunlar arasında formla, en doğrudan ilintili olan ve fonksiyonla malzeme açısından sınırları en geniş olan heykel sanatıdır. Gerçekte uzamsal kavrayış ve algılamayı besleyen en önemli kaynak budur. Ressamların, heykel sanatçılarının ve mimarların ileri düzeyde üç boyutlu düşünme edimleri, günlük hayatın rutin işlerindeki uzamsal düşünmelerinin gelişimiyle ortaya çıkar. İleri düşünme aynı temel kavramalara dayalıdır. Ancak bu kavramaların ötesine, daha ileri düzeye ulaşılabilir.

Cengiz (2002) “5-6 Yaş Çocuklarının Görsel Algı Gelişimini Destekleyici Eğitim Programının Etkisi” adlı çalışmasında Frostig'in görsel algılama ile ilgili bilgileri göz önünde bulundurularak hazırlanan "Görsel Algı Gelişimini Destekleyici Eğitim Programı" nın çocukların görsel algı gelişimleri üzerindeki etkilerini savunmuştur. Programda Görsel algılamanın göz-motor koordinasyonu, şekil-zemin ilişkisi, şekil sabitliği, mekân-konum ilişkisi ve mekân ilişkileri alt boyutlarına yönelik hazırlanan sohbet, müzik, sanat çalışmaları, drama, oyun etkinlikleri yer almaktadır. Uygulama sırasında da Frostig'in önermiş olduğu noktalar yol gösterici olmuştur. 15' er kişilik deney ve kontrol gruplarına Frostig Görsel Algı Testi ön test olarak uygulandıktan sonra araştırmacı tarafından geliştirilen "Görsel Algı Gelişimini Destekleyici Eğitim Programı" 4 hafta süre ile deney grubuna yine araştırmacı tarafından uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise, müfredat programında yer alan etkinlikler sınıf öğretmeni tarafından uygulanmaya devam etmiştir. Uygulama sonucunda Frostig Görsel Algı Testi her iki gruba da son test olarak uygulanarak programın değerlendirmesi yapılmıştır istatistiksel işlemler, ilişkili ve ilişkisiz t testi kullanılarak gerçekleştirilmiştir Yapılan işlemler sonucunda Beş alt boyut ve programın genel anlamda p<0.01 düzeyinde anlamlı olduğu ortaya konmuştur. Bu bulgular "Görsel Algı Gelişimini Destekleyici Eğitim Programı" çocukların görsel algı gelişimleri üzerinde başarısını ortaya koymaktadır.

Koç (2002) “Görsel-Algı Becerilerinin Gelişimine Yönelik Örnek Bir Program Modelinin Hazırlanması ve Anasınıfı Çocuklarında Görsel Algı Gelişimine Etkisinin İncelenmesi” adlı yüksek lisans tezinde; görsel-algı becerilerinin gelişimine yönelik örnek bir program modelinin hazırlanması ve bu programın anasınıfı çocuklarının görsel-algı gelişimine etkisinin incelenmesi amacıyla bir araştırma yapmıştır. Araştırmacı tarafından; göz-motor koordinasyonu, şekil-zemin algılama, şekil sabitliğini algılama, mekân ile konumu algılama ve mekân ilişkilerini algılama boyutlarında görsel algı becerilerini geliştirecek örnek program hazırlanmıştır. Deney ve kontrol gruplarının son test sonuçlarına göre; deney grubunun, göz-motor koordinasyonu, şekil-zemin algılama, şekil sabitliğini algılama, mekân ile konumu algılama ve mekân ilişkilerini algılama boyutlarında 0.05 düzeyinde anlamlı bir gelişme gösterdiği görülmüştür. Deney grubunun ön test ve son testlerinin karşılaştırılmasından elde edilen sonuçlara göre; görsel algılamanın tüm boyutlarında 0.05 düzeyinde anlamlı bir gelişme görülmüştür. Kontrol grubunda anlamlı bir gelişme olmadığı sonucu bulunmuştur. Bu

araştırma için hazırlanarak, görsel algılama gelişimine etkisinin incelendiği örnek program, okul öncesi eğitimcilere benzer etkinlikleri düzenleyip uygulayabilecekleri yönünde örnek oluşturabilecektir.

Çapar (2006) “Temel Eğitimde 9-12 Yaş Arası Çocuklarda Üç Boyutlu Çalışmaların Yaratıcılık Eğitimine Etkisi” adlı doktora tezin kapsamında, ilköğretim 6. sınıf resim-iş programında yer alan 'üç boyutlu biçimlendirme ve inşa çalışmaları yapabilme' konusu; kille üç boyutlu çimlendirmeleri kapsayan sanat eğitimi programına göre uygulanmış ve adı geçen konunun öğretimine yaptığı katkı incelenmiştir. Altı haftalık çalışma sürecinin sonunda uygulanan başarı testi, kalıcılık testi ve kil çalışmalarını değerlendirme formu sonuçlarında, kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, deney grubu lehine anlamlı bir fark olduğu görülmüştür. Araştırmada yer alan deney grubu öğrencileri, 6 haftalık çalışma sürecine yönelik olumlu görüş belirtmişler; kille üç boyutlu çalışmalar, en az iki boyutlu çalışmalar kadar ilgi görmüştür. Deney grubu ile işlenen teorik derslerde, projeksiyonla iki ve üç boyutlu çalışmalara yönelik bolca örnek gösterildiği ve üç boyutlu tasarımın eleman ve ilkeleri açıklandığı için, deney grubu öğrencilerinin üç boyutu kavrayabilme ve kille üç boyutlu çalışma yapabilmede, kontrol grubu öğrencilerine göre daha başarılı olduğu görülmüştür. Bu yüzden resim-iş dersinde kille üç boyutlu biçimlendirmeleri kapsayan sanat eğitimi programının uygulanması ve ilköğretim resim-iş programında, üç boyutlu çalışmalara daha fazla yer verilmesi önerilmiştir.

Mutafoğlu (1999) “Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı İlköğretim Okullarının Resim-İş Dersi Programlarında Yer Alan Üç Boyutlu Biçimlendirme Çalışmaları’nın Önemi ve Eğitsel Değerleri” adlı yüksek lisans tezi kapsamındaki ifadeleri şöyledir. Sanat eğitiminin temel amaçları görmeyi, işitmeyi, dokunmayı öğretmektir. Öğrencinin çevresini algılayıp onu biçimlendirmeye yöneltmek için yalnızca bakması değil, görme, işitme, dokunma duyuları ile yaratıcılık için gerekli olan tüm şartları yerine getirmesi gereklidir. Ayrıca olaylara, nesnelere, olgulara ilişkin sürekli sorular sorması, dış dünya ile kendi duyguları ve düşüncelerini etkileşime sokması gerekmektedir. Üç boyutlu biçimlendirme çalışmaları öğrenci açısından özen isteyen bir çalışma türüdür. Öğrenci bu tür çalışmayı yaparken tüm dikkatini ona yöneltecek ve böylece yaratıcılık gücü kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Bu da aynı zamanda yeteneğini geliştirecek öğrenci için zevkli bir çalışma ortamı hazırlayacaktır. Bu çalışma türü diğer resim türlerine göre daha gerçekçidir. Üç boyutlu biçimlendirme çalışmaları doğa ile insanın düşünceleri

arasındaki bağıntıyı yansıttığı sürece, öğrencinin yaşam ve doğa hakkında deneyim kazanmasını da sağlar. Üç boyutlu çalışmalarda en önemli eğitim ortamı öğrencinin bağımsız etki altında kalmadan kişiliğine ait ipuçlarının imajlarını yansıtabileceği özgün bir çalışma ortamıdır. Bunun yanı sıra bu çalışma türü öğrencilerin el becerilerini ortaya çıkaran, onların kas gelişimlerine yardımcı olan, zihinsel düşünme kapasitelerini arttıran eğitici bir çalışmadır. Üç boyutlu biçimlendirme çalışmaları, ilköğretim resim-iş müfredatlarında yer alan, alışılmış geleneksel bayram ve özel günleri e ilgili resim çalışmalarından teknik ve düşünsel olarak farklıdır. Üç boyutlu biçimlendirme çalışmalarında, öğrenci değişik malzeme ve özgün konu seçimi ile düşüncelerini ifade edebildiği için öğrenci açısından çok daha zevkli ve yaratıcı nitelikler taşır. Kil, üç boyutlu çalışmaları için diğer yoğurma maddelerinden daha uygundur. İlköğretim ve lise düzeyinde kil ile yapılacak her türlü çalışma son derece yararlı olacaktır. Resim-iş etkinliklerinde artık materyaller ile çalışmalara sıkça yer verilmelidir. Zihinsel gelişimde etkin olan ve bu gelişimin hızlanmasında rol oynayan duyu organları ancak bilinçli düzenlenmiş eğitim programları ile gelişimini tamamlar. Bu eğitim programlarının en önemlisi, duyuların eğitimini hedef olan sanat eğitimidir. Sanat eğitimi çerçevesinde, yoğrumsal gereçlerle yapılan etkinlikler, kişilik gelişiminin tamamlanması ve iç evrenin dışa vurulması açısından, üç boyutlu çalışmalara göre insan doğası için daha elverişlidir. Ayrıca üç boyutlu nesnelerle çalışma, çocukları taklit ve kopyacılıktan alıkoyan bir özelliği sahiptir. Ayrıca ilköğretim okullarındaki resim-iş ders müfredatlarında yer alan ünitelerden biri olan üç boyutlu biçimlendirme çalışmalarının uygulama saatleri artırılmalı ve programlarda bu konu daha ayrıntılı olarak ele alınmalıdır.

Akyol (2007) “Türkçe Öğretim Programı: Yenilikler ve Sorunlar” adlı

makalesinde öğrenmeyi; öğrenci giriş davranışları, zihinsel kapasite, öğrenme ortamları, öğretmen davranışları ve öğretim becerileri gibi unsurların da etkilediğini ifade etmiştir.

BÖLÜM III

YÖNTEM

Bu bölümde; araştırmanın modeli, örneklem (çalışma grubu), verilerin toplanması ve verilerin analizi konusunda açıklamalar yer almaktadır.

Bu araştırmada Yıldırım ve Şimşek (2005: 281) tarafından belirtilen aşamalar izlenmiştir Şekil 1 Araştırmanın Aşamaları Araştırma Sorusunun Geliştirilmesi Araştırmanın Alt Problemlerinin (Amaçlarının) Geliştirilmesi

Analiz Biriminin Saptanması

Verilerin Toplanması

Verilerin Analiz Edilmesi Araştırmaya Katılacak

Bireylerin Seçimi

Çalışılacak Durumun Belirlenmesi

Bu araştırma ile “İlköğretim 8. sınıf görsel sanatlar derslerinde kullanılan sanat eleştirisi yönteminin üç boyutlu çalışmalarda öğrencilerin öğrenme süreçlerine nasıl bir etkisi vardır? sorusuna cevap aranmıştır.

İlköğretim 8. sınıf öğrencileri

İlköğretim 8. sınıf görsel sanatlar derslerinde kullanılan sanat eleştirisi yönteminin üç boyutlu çalışmalarda öğrencilerin öğrenme süreçlerine etkisi.

Araştırmaya katılacak çalışma gruplarının (3 çalışma grubu) seçiminde amaçlı örnekleme tekniği kullanılmıştır.

I.Çalışma Grubu (17öğrenci): “Tipik Durum Örneklemi”

II.Çalışma Grubu (6öğrenci): “Aşırı veya Aykırı Durum Örneklemi” III.Bağımsız Gözlemci (1bağımsız gözlemci): “Tipik Durum Örneklemi” Görüşme Gözlem Doküman İnceleme İçerik analizi Betimsel analiz Doküman Analizi

1- Sanat eleştirisi, üç boyutlu çalışmalara yönelik uygulama becerisi ve duyuşsal alan ile ilgili öğrencilerin hazırbulunuşluk düzeyi nasıldır? 2- Sanat eleştirisi yönteminin öğrencilerin sanat eleştirisi ve algılama süreçlerine ne tür bir etkisi vardır?

3- Sanat eleştirisi yönteminin öğrencilerin üç boyutlu çalışmalara yönelik uygulama becerilerine ne tür bir etkisi vardır?

4- Sanat eleştirisi yönteminin öğrencilerin duyuşsal özelliklerine ne tür bir etkisi vardır?