• Sonuç bulunamadı

Yerel yönetimler; merkezi yönetimin dışında, yerel halkın ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla oluşturulan, karar organları doğrudan halk tarafından seçilen, demokratik ve özerk bir yönetim kademesi, bir kamusal örgütlenme (Bozkurt ve Ergun, 2008: 258) şekli olarak tanımlanmaktadır. Ülkelerin tarihi, sosyo-kültürel yapısı, ekonomik olanak ve araçları, yerel yönetim birimlerinin yapısı ile çalışmalarını belirlemekte (Toprak, 2006: 3) ve uygulamalarını çeşitlendirmektedir.

Dünyada yaşanan birtakım değişim dinamikleri devleti de değişime zorlamıştır.

Günümüzde devlet, merkeziyetçi devlet anlayışından adem-i merkeziyetçi devlet anlayışına doğru evrilmekte ve bu değişimin arkasında teknolojik gelişmeler, ulus-devlet anlayışında yaşanan değişim, hızlı kentleşme, merkezi yönetim ile yerel yönetim ilişkilerinin değişime uğraması ve mali kaynakların daha etkin kullanılmasının zorunluluk haline gelmesi sayılabilmektedir (Sezer ve Vural, 2010: 212). Bu süreç ile birlikte dünya bir yandan küreselleşirken, diğer yandan ise yerelleşmektedir.

Küreselleşmeye eşlik eden neo-liberal politikalar (Ersöz, 2011: 83), ulus-devletlerin ülke sınırları içindeki politikaların belirlenmesinde sahip oldukları gücü büyük ölçüde zayıflatmakta ve devletin bu alandaki yetkisinin, uluslararası kuruluşlar, bölgesel birlikler ve yerel yönetimlerle paylaşılmasını zorunlu kılmaktadır (Aydınlı, 2004: 89).

Avrupa Birliği ve yerel yönetimlerle ilgili uluslararası belgeler de yerel yönetimlerin işlevlerinde önemli değişikliklere yol açmıştır. Avrupa Birliği Antlaşması ile kabul edilen subsidiarite, diğer bir ifadeyle hizmetin yerine getirilmesinde halka yakınlık ilkesi (Ersöz, 2011: 88), parlamentolar, hükümetler ve diğer yetkililer tarafından alınacak olan kararların vatandaşlara olabildiğince yakın ve mümkün olan en alt düzeyde alınacağı anlamına gelmektedir (Nadaroğlu, 1998: 71). Bu ilke yerel yönetimlerin önemini daha da artırmaktadır.

Avrupa Sosyal Şartı’nda yer alan; çocuklara, gençlere ve kadınlara yönelik koruyucu nitelikteki haklar, engelliler ve yaşlılarla ilgili haklar, gelir sağlayıcı iş edinme, ailelerin korunmasıyla ilgili haklar yerel yönetimler için önem taşıyan

haklardır. Yerel yönetimler, bu tür hakları sağlamak için birtakım sorumluluklar yüklenmektedirler (Karasu, 2008: 42). Sosyal konut, sosyal yardım, sosyal hizmet, sosyal danışmanlık, sağlık, eğitim gibi çeşitli sosyal alanlara ve toplumdaki dezavantajlı kesimlere yönelik programlar geliştirmekte ve uygulamaktadırlar (Seyyar, 2008: 240).

Bu bağlamda günümüzde yerel yönetimler; merkezi yönetimin küçültülmesi anlayışına koşut olarak, sosyal politikaların yerel düzeyde uygulanmasında başat aktör haline gelmektedirler. Halkla iç içe olmaları sebebiyle, halklarının ihtiyaç ve sorunlarını yakından takip ederek, bu ihtiyaç ve sorunların giderilmesine yönelik daha verimli ve daha kaliteli hizmet sunma olanağını elde etmektedirler.

Yerel yönetimlerle ilgili yasal düzenlemelerin tümünde yerelleşme anlayışı esas alınmakta ve bu kurumların yerel ortak hizmetlerin ve sosyal politikaların sağlanmasında merkezi yönetime göre daha etkin olduğu düşüncesi hakim olmaktadır.

Belediye, Büyükşehir Belediyesi ve İl Özel İdaresi Kanunu’nda sosyal politika alanlarının geniş bir biçimde yer aldığı ve yerel yöneticilere bu politikaları yerine getirme sorumluluğu verildiği görülmektedir. Sosyal politika alanlarındaki sosyal yardım ve sosyal hizmet başlıklarının yanı sıra dezavantajlı kesimlere yönelik hizmetler de kanunlarda sayılmaktadır (Ersöz, 2011: 131). Ülkemizde yürürlükte bulunan yerel yönetim kanunlarının sosyal politikaya ilişkin görev ve sorumlulukları; il özel idareleri ve sosyal politika, belediyeler ve sosyal politika, köy idareleri ve sosyal politika alt başlıklarında incelenecektir.

1.6.1. İl Özel İdareleri ve Sosyal Politika

2005 tarihli 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nda, il özel idarelerinin il sınırları içinde toplumun dezavantajlı kesimlerine ilişkin olarak sosyal hizmet ve sosyal yardımlarda bulunabileceği, yoksullara mikro kredi verebileceği, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları hizmetlerini karşılayabileceği, ilk ve orta öğretim kurumlarına arsa temin edebileceği gibi birçok hüküm yer almaktadır. Ayrıca bu kanunda il özel idarelerinin hizmet sunumunda engelli, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulayacağı belirtilmektedir. İl özel idareleri sağlık ve eğitim alanındaki alt yapı hizmetlerinin sağlanması görevini de üstlenmektedir (Ersöz, 135-136).

1.6.2. Belediyeler ve Sosyal Politika

2005 tarihli 5393 sayılı Belediye Kanunu, ülkemizdeki belediyeleri modern belediyecilik işlevleriyle donatmayı amaçlayan bir kanun özelliği taşıyarak, kent halkına yönelik sosyal düzenlemeleri de kapsamış bulunmaktadır. Bu kanun ile belediyelere yoksul, yaşlı, engelli, kadın ve çocukların korunmasına yönelik çeşitli etkinlik ve hizmetlerin yürütülmesi konusunda önemli görev ve sorumluluklar verilmiştir. Yine ilgili kanunda okulların bakım ve onarımı ile okullara araç gereç desteği sağlanması, her türlü sağlık kurumlarının hizmete açılarak bu kurumların işletilmesi, kadın ve çocuklar için koruma evleri açılması, meslek ve beceri kursları açılması, öğrenci ve amatör spor kulüplerine destek olunması, sosyal yardım ve sosyal hizmetlere yönelik uygulamalar gibi sosyal politika açısından önemli pek çok görev belediyelere verilmiştir (Yıldırım, 2014: 486-487).

2004 tarihli 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu da sosyal politikaya ilişkin olarak büyükşehir belediyelerinin sorumluluklarına yer vermiştir. Büyükşehir belediyeleri; sağlık, eğitim ve kültür hizmetleri için bina ve tesisler yapmak, kültür ve tabiat varlıklarını korumak, sağlık merkezleri, hastaneler ile yetişkinler, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik olarak her türlü sosyo-kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak gibi birçok görevi yerine getireceklerdir (Ersöz, 2011: 135).

İlçe belediyeleri ise; yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik olarak sosyo-kültürel hizmetler sunmak, mesleki eğitim ve beceri kursları açmak; sağlık, eğitim, kültür tesis ve binalarının yapım, bakım ve onarımı ile kültür ve tabiat varlıkları ve tarihi dokuyu korumak; kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin geliştirilmesine ilişkin hizmetler yapmak (5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, md. 7/d) gibi birtakım görev ve sorumluluklarla donatılmıştır.

İkinci bölümde belediye ve büyükşehir belediyesi kanununa daha detaylı bir biçimde yer verilecektir.

1.6.3. Köy İdareleri ve Sosyal Politika

1924 tarihli 442 sayılı Köy Kanunu incelendiğinde, köye ait görevlerin zorunlu ve isteğe bağlı olmak üzere iki grupta toplanmış olduğu görülmektedir. Zorunlu görevler sağlık, temizlik, bayındırlık, tarım ve eğitim konularını kapsamaktayken, isteğe

bağlı görevler daha çok köyün sosyo-ekonomik yönden gelişmesi ve güzelleşmesine yönelik hizmetlerden oluşmaktadır (Sayan, 2013: 15). Fakirlere yardım etmek, kitaplık kurmak, kitap getirmek, hamam yapmak, çarşı ve pazar yeri yapmak gibi hizmetler köyün isteğe bağlı görevleri arasında yer almıştır. Köy yönetiminin kendini yeterince geliştirememesi ve yeterli gelir kaynağına sahip olmaması nedeniyle bu yönetime verilen görevler giderek merkezileşmiştir. Köy yönetimleri kendilerine verilen görevlerin pek çoğunu yerine getirememektedirler. Bugün köye ait zorunlu görevlerden içme suyu, sağlık, yol, bayındırlık, eğitim gibi görevlerin büyük bir kısmı il özel idareleri ve bakanlıkların taşra teşkilatları tarafından yerine getirilmektedir (Ulusoy ve Akdemir, 2010: 322-323).

Bu bağlamda her ne kadar Köy Kanunu’nda sosyal politikaya ilişkin birtakım görev ve sorumluluklar sayılmış olsa da uygulamada bunların yeterince gerçekleştirilemediği görülmektedir. Köy yönetimlerinin mali kaynak sıkıntısı çekmesi köylerin gelişememesindeki en büyük etkeni oluşturmaktadır. Ancak, köy dışındaki yerel yönetim birimlerinin önemli bir sosyal politika uygulayıcısı olduğu söylenebilmektedir. Kamu yönetimi reformu sonrasında oluşturulan yeni kanuni çerçevede belediyelere, büyükşehir belediyelerine ve il özel idarelerine önemli görev ve sorumluluklar verilerek, yerel yönetimlerin sosyal politika geliştirme ve uygulama sahasındaki rolü oldukça artırılmış bulunmaktadır.

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE SOSYAL DEVLETİN YERELE YANSIMASI: SOSYAL BELEDİYECİLİK